Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Bilimsel çalışmaların birçok dalında kadına ve cinsiyet eşitliğine ilişkin geniş bir tartışma alanı yer almaktadır. Özellikle son dönemlerde kadın hakları, kadın emeğinin değerlendirilmesi ve kadının, kadın olarak, özgürleşme çabaları gibi konular hem ekonomide hem de felsefe, sosyoloji gibi sosyal bilimlerde geniş bir çalışma alanı yaratmıştır. "Kadın olmak" ve "erkek olmak" nedir? Biyolojik temelin dışında kadın ve erkek olmayı belirleyen sosyo kültürel faktörler nelerdir? Kadın ve erkeğin toplumsal olarak yer aldığı alanlar nasıl değişmekte ve patriarkal faktörlerin etkisi ile kadının toplumsal kaderi nasıl şekillenmektedir? Hâlâ önemli bir tartışma konusu olan cinsiyet eşitliği nedir ya da cinsiyet eşitliği var mıdır? Daha da çoğaltılması mümkün olan bu soruların cevapları da artırılabilir ve toplumlara, ideolojilere, kültürlere ve hatta ekonomik yöntemlere göre değişebilir. İşte bu noktada Feminizm, cinsiyet eşitsizliğini başka eşitsizliklerin içinde değerlendirilemeyecek kadar önemli, kendi dinamikleri olan ve farklı iktidar biçimlerini içeren bir yaklaşım olarak ele alır. Temel amacı da cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmaya yönelik politikalar oluşturmaktadır (Bora, 2011, s.18). Çok basit bir ifade ile cinsiyet eşitsizliği, kadınların ve erkeklerin toplumsal, ekonomik ve sosyal olarak aynı haklara sahip olmaması olarak ifade edilebilir. Bu çalışma, istihdam alnındaki eşitsizliği feminist iktisat bakış açısıyla incelemektedir. Ekonomi ve Cinsiyet Eşitsizliği Cinsiyet eşitsizliğine İktisat disiplini içerisinde yaklaşıldığında feminist iktisat cinsiyet eşitsizliği sorunsalına ekonomik çerçevede çözüm önerileri sunmaya çalışır. Ancak iktisat disiplini günümüzde ana akım neoklasik iktisat çerçevesinde şekillenmiştir. Dolayısıyla ekonomik ve sosyal olguların tanımlanması, araştırılması, çözümlenmesi ve politika önerilerinin oluşturulması çoğunlukla neoklasik iktisat ışığında belirlenmektedir. Neoklasik yaklaşımda kadın hane içindeki doğal kabul edilen işbölümü sonucu çocukların bakımını üstlenen, ev içi işlerle uğraşan ve dolayısıyla hane dışı üretime katılmayan bir aktördür (Toksöz, 2011:48). Feminist iktisada göre ise kadınların ekonomik faaliyetlere katılımının düşük olmasının önündeki en önemli etken ev içi üretim faaliyetlerinin ekonomik olarak değerlendirilmemesidir. Bu değerlenmeme sürecinde toplumsal olarak oluşan cinsiyet kavramının ve dolayısıyla cinsiyet rollerinin etkisi büyüktür. Feministler arasında hala tartışma konusu olan toplumsal cinsiyet Scott'a (2013) göre kadın kelimesiyle eş anlamlı olarak kullanılmaktadır ve cinsiyet eşitsizliğini 1 Yrd.Doç.Dr., Gaziantep Üniversitesi,
1. Fayda sağladığında yok olup, biten mallara dayanıksız mallar denir.
Nobel Kitabevi, 2012
Bu kitabın yayın hakkı ADANA NOBEL KİTABEVİ'ne aittir. 5846 ve 2936 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası gereği herhangi bir bölümü, resmi veya yazısı, yazarların ve yayınlayıcısının yazılı izni alınmadan tekrarlanamaz, basılamaz, kopyası çıkarılamaz, fotokopisi alınamaz veya kopya anlamı taşıyabilecek hiçbir işlem yapılamaz. Yazıların içerikleri yazarları bağlamaktadır.
Feminizm kavramı yüz yıllardan beri çeşitli şekillerde tanımlanmaktadır. Farklı yaklaşımlarla tanımlanan feminizm kavramının anlamlandırılması da bu nedenle problemli olmaktadır. Feminizm, dünya tarihinde çok uzun bir süreçten geçerek günümüze kadar evrilerek gelmiştir. Millattan öncesinden itibaren kadınların haklarıyla ilgili savunmalarda hareketlenmelere başlamaları, milattan sonrasında da devam etmiştir. Patriarkal kurallar dizgesi tarafından kadınların önlerine koyulan engeller onların mücadelelerinden vaz geçmelerine neden olmamıştır. Keza, kadınların haklarını kazanmalarına yönelik gösterdikleri mücadeleler farklı bakış açılarıyla ve farklı düşünüş şekilleriyle devam etmiştir. Bir kavramın düşünsel yanının anlaşılması demek, öncelikle onun ideolojisinin de anlaşılması gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle çalışmada, öncelikle ideoloji kavramı açıklanmıştır. İdeolojinin siyasi, ekonomik ve sosyolojik anlamlandırmasının yapılması feminist ideolojinin kavranması için gerekmektedir. Kadınların belli hakları elde edebilmek için verdiği mücadelelerle birlikte feminist ideolojiler çeşitlenmeye başlamış ve bu çok seslilikle birlikte birbirinden farklı söylemlerle hak mücadelesi devam edegelmiştir. Bu nedenle çalışmada, feminist ideolojilerin içeriği kısaca özetlenmiştir. Film anlatımlarının incelenmesinde kullanılan yöntemlerden feminist anlatıbilim yönteminin ise, tüm bu bilgiler kapsamında tekrar düşündürülmesi amaçlanmıştır. Kadınla ilgili, kadına dair olan her şey başka başka fikirlerin söylemlerine yönlendirir bireyleri. Feminist anlatıbilimi, filmi analiz ederken hayatı analiz etmenize yardımcı olmaktadır. Tek bir kavram üzerine yoğunlaştığınızda o kavramın tarihsel sürecine iner, tarihin çok boyutlu katmanlarında kaybolursunuz. Feminist anlatıbilim, ideolojilerin ve toplumsal cinsiyete ait patriarkal kodların film anlatısıyla arasındaki ilişkinin incelenmesinde yardımcı olurken, ataerkil ideolojik söylemlerin tekrar sorgulanmasına da imkân vermektedir. Bu nedenle, çalışmada sunulan bölümlerin metolodolojisi de konuların anlamlandırıldıktan sonra sorgulanmasına izin verecek şekilde düşünülmüştür.
2009
Klasik İktisadi Düşünce'yi derinden sarsan 1929 Büyük Buhranı'nın yaygın, derin ve süreklilik gösteren bir nitelikte olması ekonominin kendiliğinden dengeye gelemeyeceğini gösterir. Buhran sonrasında ekonomide yaşanan durgunluk ve gerileme görünmeyen elin yerini hükümetlerin görünen, düzeltici ve ayarlayıcı önlemlerine bırakmasına neden olur. 1929 Büyük Buhranı ve yarattığı sonuçlar, liberal sistemin kötü işleyişinin 1 ve sistemin iç çelişkilerinin bir ifadesi olur. Ekonomik sistemin ideolojik unsurları olan; tam rekabetçi piyasası, görünmeyen el tezi, özel mülkiyet hak ve ayrıcalıklarını savunan ve kendiliğinden ayarlanan piyasa yapısı sarsılır 2 . Sistemin temel felsefesi olan ve sarsılması güç gibi görünen Laisser faire krize çözüm üretemez ve yerini Keynes'in Genel Teorisi'ne bırakır. Keynesyen İktisadi Düşünce'nin temel varsayımları 3 : Ekonomide aşırı istihdam, eksik istihdam ve tam istihdam dengelerinden biri söz konusu olabilir. Bu nedenle ekonomi kendiliğinden tam istihdam denge düzeyine gelemez. Toplam talep; genel fiyat seviyesini, gelir seviyesini ve üretim fonksiyonu aracılığıyla istihdam seviyesini belirleyen unsurdur. Toplam arz ile toplam talebin veya toplam yatırımlar ile toplam tasarrufların eşitlendiği noktada makro ekonomik denge gerçekleşir. Para talebinin üç şekli vardır: işlem, ihtiyat ve spekülasyon. İşlem ve ihtiyat amacıyla talep edilen para milli gelir düzeyine bağlıdır. Spekülasyon amacıyla tutulan para Keynes'in tasarruf sahiplerinin likiditeden uzaklaşmalarının bedeli olan faizin oranına bağlıdır. Bu ilişki (para ile faiz oranı) ters yönlüdür. Faiz oranının düşebileceği en düşük seviyeye düşmesi haline likidite tuzağı denir. Bu durum, para talebinin faiz oranına karşı sonsuz esnek olduğu haldir. Bu durumda para arzında meydana gelebilecek her artış spekülasyon amacıyla elde tutulacak ve faiz oranı hiç etkilenmeyecektir (para politikalarının etkisizliği). Bu ders notu "John Kenneth Galbraıth'ın İktisadi Düşünceye Katkıları Üzerine Bir Değerlendirme" başlıklı doktora tezinden üretilmiştir. Klasikler, devlet müdahalesi olmadan otomatik mekanizmalar yolu ile yatırımların artacağını ileri sürerler. Keynes ise istihdam denge noktasını sağlayacak yatırımların devlet tarafından yapılması gerektiğini, 1929 Büyük Buhranı'na dayanarak önerir. Klasiklere göre, dengeye tam istihdam halinde varılır. Oysa Keynes eksik istihdamda da dengenin sağlanabileceğini söyler.
Sosyal Bilimler Işığında Kadın, 2022
Nika Yayınevi, 2022
Kurumsal İktisatçı Olarak Hayek, 2019
Avusturya iktisat okulunun 20. yüzyıldaki en önemli düşünürlerinden biri hiç şüphesiz Friedrich August von Hayek’tir. Hayek kültürel evrim teorisiyle kurumsal iktisada katkı olarak değerlendirilebilecek gelişmiş bir kurallar teorisi sunar. Bu çalışma boyunca Hayek’in kurumsal iktisatçı olduğu iddia edilmiştir. Hayek’in kurumsal iktisatçı olarak ele alınması, iktisat ve modern sosyal teorinin kurumlar merkezli anlaşılması için önem arz ettiği kadar modern sosyal teorideki aktör-yapı ikiliğindeki metodolojik sorunların giderilmesine de katkı sunar. Aynı zamanda modern toplumdaki sosyal kurumların nasıl oluştuğunu da gösterir. Hayek’in bireyciliği, atomistik ve toplumdan izole edilmiş bir bireycilikten ziyade sosyal kurallar ve kurumlar analizine dayanan kendiliğinden gelişen düzene dayalıdır. Çalışmanın ana hedeflerinden biri Hayek’in kültürel evrim teorisinin kurumsal iktisat bağlamında analiz edilmesidir. Bu amaçla öncelikle Avusturya iktisadı ve kurumsal iktisat metodolojik açıdan karşılaştırılmıştır. Daha sonra Hayek’in kültürel evrim teorisi,
Girişimcilikte Güncel Yaklaşımlar, Eğitim Yayınevi, 2022
Copyright © Bu kitabın Türkiye'deki her türlü yayın hakkı Eğitim Yayınevi'ne aittir. Bütün hakları saklıdır. Kitabın tamamı veya bir kısmı 5846 sayılı yasanın hükümlerine göre kitabı yayımlayan firmanın ve yazarlarının önceden izni olmadan elektronik/mekanik yolla, fotokopi yoluyla ya da herhangi bir kayıt sistemi ile çoğaltılamaz, yayımlanamaz.
Journal of Raman Spectroscopy, 2004
médecine/sciences, 1996
HAL (Le Centre pour la Communication Scientifique Directe), 2013
Pre-print papers of The 18th International Saga Conference - Sagas and the Circum-Baltic Arena., 2022
‘Živa baština: časopis za filozofiju i gnozu’, 2021
Geological Field Report On Sitakund Anticline. , 2022
Nature Methods, 2007
EClinicalMedicine, 2021
Indian Journal of Thoracic and Cardiovascular Surgery, 2017
Journal of International Medical Research, 2018
European Journal of Gastroenterology & Hepatology, 1998
221B 3 Aylık Polisiye Dergi, 2024
Energy and Buildings, 2016
Animal Biodiversity and Conservation