Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
27 pages
1 file
1952 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi'nde yayınlanan, Akdes Nimet Kurat tarafından yazılan Göktürk Kaganlığı makalesi.
Göktürklerin yerleşmeleri meselesi:il kağan 640 yılı mart ayında çine tutsak düşmüştü. Çinliler il kağanla birlikte hanedan mensuplarını başkent çangana götürdüler. Göktürk halkının bir ürünü ötükene çekildi. Göktürk halkının bir öblümü kueye doğru ötüken bölgesine çekildi bir kısmı batıya doğru gitti. Gidemeyen çin sınırlarında kalan yüz bin kadar türkün kaderiyle üiilgili altıyüz otuz yılı nisanında çian sayrayında imparatorun başkanlığında toplantı düzenlendi. Toplantının konusu: kuzey çinde toplanan yüz bin kadar türk ne olacak ? başkent çangana mecburi taate tabi turulmuşlar ama halk kuzeyde kalmış. O toplantılarda yapılan görüşmelerden çıkan sonuç en ılımlısından en sertine kadar; Bunaları 4 maddede toplayabiliyoruz:
XVIII. Türk Tarih Kongresi Kongreye Sunulan Bildiriler (I. Cilt), 2022
Göktürk Dönemi diğer sanat dallarında olduğu gibi maden işçiliği bakımından da önemli eserler ortaya koymuştur. Özellikle VIII. yüzyılın ortasında yoğun biçimde kullanıldıkları görüşü ağırlık kazanan Göktürk Dönemi'ne ait madeni kaplarda tunç, gümüş, altın ve bunların alaşımlarına rastlamak mümkündür. Bunlar arasında en çok gümüş kaplar karşımıza çıkmaktadır. Bununla birlikte sözü edilen kapların bazen saf gümüş değil ama bakır ve altın da içerdikleri bilinmektedir. Özellikle VI. yüzyıldan sonra saf gümüş ürünlerin yanı sıra bakır ve yoğun bakıraltın ihtiva eden kaplar Güney Sibirya'da karşımıza çıkar. 1 Ayrıca altın kaplama örneklerin varlığı da bilinmektedir. 2 *
Istanbul University - DergiPark, 1999
Avrasya Uluslararası Araştırma Dergisi, 2024
Birinci Göktürk devletinin Bumin Kağan tarafından kurulmasını takip eden dönem içerisinde devletin batı kanadı kardeşi İstemi Han tarafından yönetilmeye başlanmış idi. İstemi Han batı yönünde devleti genişletmiş ve Maveraünnehir bölgelerine kadar olan sahaları ele geçirmişti. Tarihi kaynaklarda Batı Göktürklerin başkentinin adı Ming Bulak olarak geçmektedir. Son yapılan araştırmalar Ming Bulak isimli sahanın ile günümüzde Güney Kazakistan'ın Kırgızistan ile birleştiği noktadaki Jambıl vilayetinin Merke ilçesine 60 km. uzaklıkta yer alan Miŋ
sosyalbil.selcuk.edu.tr
'nın geniş coğrafyasında 6-8.yy. arasında imparatorluk kuran Göktürkler politik ve kültürel anlamda aynı bölgede yaşamış olan Hunların devamcıları olarak kabul edilmektedir. Hun çağında Orta Asya coğrafyasında başlayan ortak kültür ve sanat oluşma gelişimleri Göktürk Dönemi özellikle Güney Sibirya, Altaylar, Moğolistan, Kazakistan ve Kırgızistan topraklarında devam etmiş ve daha da pekişmiştir. Bu coğrafyada Göktürk Dönemine ait çok sayıda bulunan dikili taşlar arasında insan tasvirli örnekler özellikle dikkati çekmektedir. Atalar kültü ile bağlı olan bu geleneğinin kökleri ilkel çağ yapıları olan mengirlere kadar uzanmaktadır. Dikili taş anıtların bir kısmı bağımsız alanlarda, büyük çoğunluğu ise özel anma törenleri için ayrılmış olan alanın içinde veya dışında belli bir şemaya dayanarak dizilmiştir. "Geyikli taşlar", heykeller ve balballar olarak gruplandırılan bu taş anıtlar arasında heykeller daha ayrıntılı tasvir ve detaylı işleyiş tarzı ile seçilmektedir. Ayakta duran ve oturan insan betimlemeleri olarak ayrıştırılan bu heykellerin aslında hep oturur durumda figürleri canlandırmış olması düşüncesi daha yakın dönemde ortaya atılan bir varsayımdır. Bir başka gruplandırma ise bu figürlerin ellerinde tuttukları nesnelere göre yapılabilir. Günümüze ulaşan taş anıtlar arasında elinde içki kabı, müzik enstrümanı, kesilmiş insan kafaları ve kuş tutan figürler bulunmaktadır. Tüm bu nesnelerin kendine özgü sembolik anlamları Göktürklerdeki gömme ve anma törenleri ile bağlantılıdır. Bu makalede Göktürk Dönemine ait insan tasvirli taş anıtlar ortak ikonografi ile seçilen üç gurup halinde ele alınacak ve bunların simgesel anlamları, sanatsal ve stilistik özellikleri değerlendirilecektir. Anahtar kelimeler: Göktürk sanatı, insan tasvirli heykeller, "Geyikli taşlar", balballar. Çalışmanın türü (araştırma).
Journal of International Social Research
Öz Tarih boyunca değişen yaşam biçimine bağlı olarak kentlerin barındırdığı kamusal alanların niteliği de değişmiştir. Kamusal mekân işlevsel ve morfolojik olarak farklılaşan özelliklerine rağmen kentsel artikülasyonu kuran öğedir. Kamusal mekân bir ayrıştırma alanı değil buluşturma mekânıdır. Postmodern dönemde ortaya çıkan yeni sosyolojik ve ekonomik gerekçeler nedeniyle kentsel mekânı oluşturan yapı adaları kentsel bütünlüğe ve kentin kamusal niteliğine karşı özelleşmiş alanlar ortaya çıkarmaktadır. Planlı ancak parçalı bu yapı adalarının kentle oluşturdukları arayüzler yapısal ve işlevsel özellikleri nedeniyle bir sınıra dönüşmüştür. Bu durum sınırları kentsel artikülasyonun yeni öğesi olarak incelenmeyi gerektirmektir. Bu dönemde kamusal mekânlar benzer sosyo-ekonomik gruplar tarafından paylaşılan, diğer insanlardan fiziksel olarak izole edilmiş kapalı, homojen, özel mekânlar haline gelmeye başlamıştır. Bu bağlamda postmodern kentsel uygulamaların bir yansıması olan kapalı siteler, postmodern dönemde kamusal mekânının niteliğini etkileyen önemli kentsel unsurlardır. Bu çalışma postmodern dönemin özelliklerinden biri olan bu kentsel kamusal mekânın niteliğinin değişmesi durumunu İstanbul'daki Göktürk örneği üzerinden tartışılmıştır. Bu çalışmanın amacı; modern dönemden postmodernizme kamusal mekânın dönüşümünü "sınır" kavramı üzerinden incelemek ve bu kavramın kamusal mekânla ilişkisine kapalı konut yerleşimleri çerçevesinden bakarak; teorik bulguları İstanbul-Göktürk örneklemi üzerinden gerçekleştiren ve sistematik gözlem çalışmasına dayanan bir alan çalışmasıyla tartışmaktır. Çalışma kapsamında öncelikle sınır kavramı ve kamusal mekân ile ilişkisi incelenmiştir. Alan çalışması kısmında ise kapalı konut alanlarının meydana getirdiği postmodern bir kentsel mekân düzenlemesi içerisinde kamusal mekânın döşümü morfolojik analizler ve sınır-kenar analizleri olmak üzere iki alt aşama içerisinde analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda Göktürk'te kapalı siteler ile kamusal mekânın sınır ilişkisinin irdelenmesi sonucunda kamusal mekânın örgütlenmesi ile gelişecek bir kentsel alan düzenlemesi olmaksızın bu mekânların giderek yok olduğu görülmektedir. Göktürk tümüyle planlanmış, rijit, içine kapalı kentsel örüntülerin yan yana gelmesiyle oluşan ve kentsel artükülasyona olanak vermeyen yapısıyla kapalı bir kentsel alan haline gelmiştir. Çevresindeki kamusal mekânı güçlü teknolojik ve yapısal sınırlarla kendinden ayırarak bu alanları kullanılmayan boş mekânlara çevirmektedir. Kamusal mekânlar kentliler için ulaşılamayan, kullanılamayan ve geçirimsiz mekânlar haline gelmiştir.
Seyyah 629'da Çin başkentinde nÇang-ngan'dan hareket etti ve Kansu'ya geldi. Bu sırada Çin'den ayrılma çok güç olduğundan buradan geçtiği şehirde başına bir hayli işler geldi. Şehrin valisi onu hapsetti. Diğer şehrin valisi ise insaflı çıktı ve yardımda bulundu. Bir ırmaktan geçen Hsüan-tsang meşhur Yü-men geçidine geldi. Çin Seddi'nin uzandığı bu sahalar genellikle Göktürk-Çin sınırını teşkil ediyordu. Burası bir rivayete göre 400 km uzunluğunda bir çö lolup bir çok kuleler vardı. Kendisine çölmuhafızlarının bazılarının iyi bazılarının kötü olduklarını söylemişlerdi. Sonra bu kulelerde Çinli subaylar bulunuyordu ve anlaşıldığına göre bu çöl bölgesi hâlâ Çinlilerinelinde bulunuyordu. Yoluna devam eden Hsüan-tsang İ-vu şehrine gelmiştir. Bu şehir Türk şehridir. Hsüan-tsang oradan hareketle Hoço şehrine geldi. Burası Kao-çang krallığının başkenti yani meşhur Turfan şehriydi. Hsüan-tsang, Mo-ço şehrindeki manastırlardan birisine misafir olmuş ve Budizm hakkında konferanslar verdi.Hsüan-tsang ayrılırken yanına birçok hediyelerve muhafızlarveren kral yol üzerindeki kral ve hanlara da mektuplar yazarak seyyahımızı tanıtmış, onun zorluklara uğratılmamasını rica etmiştir.Buradan ayrıldıktan sonra Karaşar'a vasıl olur.Karaşar etrafı 4 km boyunda surlarla çevrili muhkem bir yerdir.Dağlarında bulunan gümüş madenleri de Kagan tarafından işletilir.Hsüan-tsang daha sonra meşhur İpek Yolu üzerindeki şehirlerden olan Kuça'ya gelmiştir.İki ay kadar kaldığı Kuça şehrinden ayrılışı sırasında Hsüan-tsang'ı şehrin kralı uğurlamıştır. Aksu istikametinde devam ederken rahip bazı maceralar geçirmiştir. Yolda vurulmuş, bir kervanile karşılaşmış güçlükle kendi canını kurtarabilmiştir.Hsüan tsangdaha sonra Suyab şehrine geldi. Burası Isıkgöl'den biraz daha ötede önemli bir ticaret merkezi olan Tokmak şehridir. Gayet âlicenap olan halkı da yünden elbiseler giyerlermiş. Hsüan-tsang, Kagan T'ung Yabgu ile karşılaştı. Hsüan-tsang Göktürk Kaganı ile buluşmalarını şöyle anlatıyor: " Ben Kaganı avda buldum. Orada bir hayli at varmış T'ung Yabgu'nun üzerinde yeşil renkte bir atlas elbise vardı. Uzun saçlarını ensesinden sarkıtmış, rüzgârın dağıtmaması için alnından ipek bir şeritle bağlamış ve uçlarını geriye doğru bırakmıştır.Hsüan-tsang'un gelişini T'ung Yabguya haber verdiler. Kagan bundan memnun olarak " benim misafirim olsun, ben şimdi gidiyorum. Emrine bir subay vereyim, ihtiyaçlarını karşılasın. Sonra görüşürüz " diyerek ayrıldı. Kumandan seyyaha mihmandar oldu.Kagan birkaç gün sonraki dönüşünde rahibi bizzat elinden tutarak kendi otağına getirdi. Altın işlemeli olan bu otağ çiçek süsleriyle bezenmişti.Bundansonra sıra ziyafete gelmişti. Evvela Hsüan-tsang'a şarap ikram edildiği sırada Kaganlık bandos uotağın önünde misafirler için marşlar çalıyordu. Bu arada Hsüan-tsang'a da üzüm şarabı verildi. İçeriye daha sonra incesaz takımı girdi.Kagan rahibi giydirdi ayrıca 50 parça ipek hediye etti ve otağın bulunduğu yerden 5 km mesafeye kadar da onu uğurladı.Güney-batı istikametinde yoluna devam eden Hsüan-tsang Akşehir'e geldi. Daha sonra yoluna devam eden seyyah Taşkent'e doğru uzanıyordu.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Situating Sustainability: A Handbook of Contexts and Concepts, 2021
Die Rückkehr zu den Ursprüngen der politischen Philosophie, 2012
NEOLİTİK DÖNEM «İLK ÜRETİMCİLİĞE GEÇİŞ EVRESİ»
Procedia Engineering, 2011
Modern Diplomacy, 2024
London journal of social sciences, 2024
Psychology and Education: A Multidisciplinary Journal, 2024
Annales de Limnologie - International Journal of Limnology, 2008
Clinical cancer research : an official journal of the American Association for Cancer Research, 2001
Diversity and Distributions, 2017
International Journal of Social Science Research, 2022
2022
Research, Society and Development, 2021
ChemEngineering, 2019
Journal of Applied Behavior Analysis, 1995