Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
24 pages
1 file
ÖZET Bu çalışmada, Türkiye'nin kalkınma çabaları açısından ipuçları sağlaması bakımından Finlandiya örneğinde, bilgi ekonomisi, bilgi toplumu, yenilikçilik, kamu yönetimi bilgi teknolojisi stratejisi, küresel rekabete karşı bilim ve teknoloji ile kurumsal işbirliği konuları incelenmektedir. Planlı ve eşgüdümlü bilim, teknoloji ve yenilikçilik politikalarının kalkınmada öneminin vurgulandığı anlaşılmaktadır.
Sipahi, E. B. ve Kahraman, S. (2020). Yerel Kalkınmada Yenilikçi Bir Anlayış Olarak Yaratıcı Kentler, Yerel Yönetimlerde Yenilikçi Yaklaşımlar, Ed. L. Memiş, O. Erdoğan ve C. Babaoğlu, 1. Baskı, Ankara: Orion Kitabevi, ss. 377-403. Yaratıcı kent, yeni ve dikkat çekici bir kavram olarak son zamanların popüler konularından biri haline gelmiş ve endüstri kentleri, marka kentler, inovatif/yenilikçi kentler vb. kavramlarla birlikte anılmaya başlamıştır. Yaratıcı kent, özünde kentlerin kendine özgü kültürel kodlarının korunarak yerel düzeyden küresel düzeye yeni bir kent algısını ortaya çıkarma girişimidir. Bu kent algısı, dijitalleşme ve küreselleşmenin kentler üzerindeki karmaşıklaşan etki alanı açısından yeni düşünsel proje ve ağlara alan açma eğilimini güçlendirmektedir. Yaratıcı kent, aynı zamanda üyelerine turizmden üretime birçok alanda ekonomik fırsatlar sunmayı vadetmekte; yenilikçi proje ve uygulamaların hayata geçirilmesi ile kentlerin kalkınmacı bir anlayışla kendilerini gerçekleştirebilmelerine olanak sağlamaktadır. Günümüzde yerel yönetimler, kentsel ihtiyaçların çeşitlenmesi, dijitalleşme, alternatif pazarlama ve üretim alanlarının yeni anlamlar kazanması ile yenilikçi fikirlere de ihtiyaç duymaya başlamışlardır. Kentlerinin özellikle bir marka değere sahip olması, turizm adresi haline gelmesi, yerel kalkınmaya katkı sağlanması, yerelden küresele uzanan bir tanıtım ağı ile çeşitli kazanımlar elde edilmesi gibi hedefleri kapsamında kimi yerel yönetimler, alternatif girişimler için adım atmaktadırlar. İşte bu sürecin özellikle küreselleşme dinamiklerinin bir parçası olarak yazar Charles Landry'nin 1978 yılında kentlerin büyük küresel sorunlar karşısında kendi kültürel değerleri üzerinden kalkınmalarını yeniden düşünmeyi amaçlayan "Comedia" adlı düşünce kuruluşunu oluşturması ve 1986 yılında yaratıcı kentler (the Creative Cities) kavramını ortaya atması yeni ve dayanışmacı bir kentsel anlayışa zemin hazırlamıştır. Bu bağlam, 2004 yılında resmen ve fiilen UNESCO’nun öncülüğünde oluşturulan Yaratıcı Kentler Ağı Programı ile yeni bir sürecin ilk adımı olmuştur. Bu bölümde, yaratıcı kent kavramının temel konuları, hedefleri, yaratıcı kent kategorileri çerçevesinde dünya kentlerinin ve özelde Türkiye kentlerinin deneyim ve uygulamaları ortaya konulmaya ve yaratıcı kent yaklaşımlarının kentlere olası katkıları ve potansiyelleri tartışılmaya çalışılacaktır.
Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2015
Özellikle 1990'dan sonra bilimsel çalışmaların yoğunlaştığı sosyal yenilikçilik kavramı insanların hayat standartlarını ve refahlarını yükseltebilmek, daha önce karşılanmamış ihtiyaçlara çözüm önerileri ya da yeni fikirler sunabilmek olarak tanımlanmaktadır. Bu çalışmanın amacı, Türk kültürüne uygun, birey düzeyinde geçerli ve güvenilir bir sosyal yenilikçilik ölçeğinin geliştirilerek özellikle Yönetim yazınına kazandırılmasıdır. Bu doğrultuda, anket yönteminin kullanıldığı, farklı coğrafi ve sosyo-ekonomik bölgelerden üniversitelerin farklı fakültelerinden son sınıf öğrencilerinin katıldığı bir saha çalışması tasarlanmıştır. Yapılan analizler sonucu tek boyutlu, sekiz maddeden oluşan geçerli ve güvenilir bireysel sosyal yenilikçilik eğilimini ölçen bir ölçek geliştirilmiştir.
2010
In this study, the role of development agencies, in the innovative based regional development process, in the context of Turkey as an example, will be examined. In today's information age economy, regional development can be achieved through canalizing regional sources to the technological development activities which will provide some competitive advantages. Innovation, which can be defined as the creation of new ideas and their implementation to economic activities, is the main source of long run economic growth performance. That the regions become prominent as the main fact of the information intensity capitalism has brought forward some changes and conversion in the regional policies as well. The aim of this study is to examine the role of the regional development agencies in the regional development policies in which the innovation process in Turkey is the determiner and to offer suggestions by relying on the EU experience.
Karadeniz Arastirmalari Merkezi, 2017
Alan yazında girişimcilik potansiyelini etkileyen birçok bireysel özellik yer almıştır. Bu çalışmanın amacı, mesleki yeterliliğin ve yenilikçiliğin girişimcilik potansiyeli üzerindeki etkisinin belirlenmesidir. Ayrıca, söz konusu değişkenlerin bireyin yaşadığı yere göre farklılaşmasının yanı sıra girişimci adayının yetişme döneminde ailesinin kendisine karşı tutumu ve girişimcilik potansiyeli arasında bir ilişkinin olup olmadığını incelemektir. Bununla birlikte sonuçlara dayalı olarak yaşanılan yerin, yetişme döneminde ailenin tutumu ve girişimcilik potansiyeli arasındaki ilişkiye, mesleki yeterlilik ve yenilikçiliğin girişimcilik potansiyeli üzerindeki etkisine ilişkin öneriler sunmaktır. Bu alan çalışmasında 180 girişimci adayından anket yardımıyla yaşadıkları ile yetişme dönemlerinde ailelerinin tutumuna, mesleki yeterlilik ve yenilikçilik algılarına ilişkin veriler toplanmıştır. Elde edilen verilerin analizi SPSS 24.0 programı ile yapılarak tablolar hâlinde sunumu yapılmıştır. Elde edilen bulgular, bireyin yaşadığı yere göre girişimcilik potansiyelinin ve yenilikçiliğinin farklılaşmadığını ancak mesleki yeterliliğin farklılaştığını; mesleki yeterliğin ve yenilikçiliğin girişimcilik potansiyeli üzerinde olumlu ve anlamlı etkisi olduğunu, yetişme dönemlerinde ailelerinin tutumu ve girişimcilik potansiyeli arasında anlamlı bir ilişki olduğunu göstermiştir.
ÖZET Sınai Mülkiyet Haklarından biri olan marka, bir işletmenin mal ve hizmetlerini diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt etme aracı olduğundan iktisadi boyutta büyük önem taşımaktadır. Yenilikçilik sadece teknolojik bir paradigma olarak değil, sosyal, kültürel, ekonomik ve hukuki bağlamda değerlendirilmelidir. Yenilikler diğer alanlarda olduğu gibi marka alanında da kendini gösterir. Markalaşmanın firmalara çok sayıda faydası bulunmaktadır. Yeni ürün ve hizmetlerin rakiplerinkinden ayırt edilerek koruma sağlaması faydalarının en başında gelmektedir. Yenilikler ticarileştirilebildiği ve uygulanabildiği ölçüde anlam ifade edeceğinden yenilikçilik potansiyelinin artışı yasal düzenlemelerle çok yakından ilgili olmaktadır. Yeniliklerin markaya ihtiyacı vardır ve markalaşma yenilikçi firmaların elde edebileceği bir başarıdır. Yazına bakıldığında markalaşma ve yenilikçiliğin birbiriyle olumlu yönde ilişkiye sahip oldukları görülmektedir. Bu çalışma bilimsel olarak markalaşma ve yenilikçilik arasındaki ilişkilerin tespitini sağlayacak önsavın değişkenlerini sunmaktadır.
Uluslararası İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 2019
ÖZ: Yeni paradigmalar kamu politikalarını, yeni kurumsallaşmaları ve idari uygulamaları her zaman etkileyebilmiştir. Örneğin, post-fordizm, post-modernizm, yeni sağ, yeni kurumcu iktisat, neo-liberalizm ve yeni kamu yönetimi yaklaşımları kendi alanlarında yenilikçi anlayışlar olarak anlaşılmaktadırlar. Araştırmamızda küresel düzendeki yeni paradigmalardan esinlenen yeni bölgeselcilik akımının, meydana gelen değişimler ve dönüşümlerden dolayı bir paradigma krizinde olduğu iddiasında bulunulmaktadır. Bu bağlamda kalkınma ajansları (KA) hakkında Devlet Denetleme Kurulu (DDK) raporuyla 2014 yılında tespit edilmiş bulunan iki adet problem üzerinden yeni paradigmalar ışığında bir kritik ve çözümleme yapılmaktadır. Paradigma krizinin, Türkiye ölçeğinde çözülebilmesi için hâkim merkeziyetçi yaklaşımın kırılabilmesinin sadece şekilsel ve kurumsal düzenlemelerle tek başına olanaklı olmadığı, aynı zamanda ekosistemin gelişmesi, altyapı ve yatırım ortamının iyileştirilmesi, etkin ilişki ve iletişimlerin yoğunlaşması, sosyo-kültürel tabanda bölgesel anlayış ve yönetişim uygulamalarının paydaş ihtiyaçlarına ve yerel koşullara göre uyarlanması gerektiği ortaya konulmaktadır. ABSTRACT: Public politics, new institutional setups and their implementations have been affected by the neo-new-post paradigms. Post-fordizm, post-modernism, neo-liberalism, new rightist movements, neo-liberalism and new public management have been famous for their innovations in the domains they are operating. In this study it is asserted that the new regionalism paradigm is in a paradigm crisis due to new dynamics, knowledge and regional requirements that are being changed rapidly in the global system. In this study the problems of regional development agencies which have been proven by a report of State Auditing Board of Turkey in 2014 are being taken under scrutiny to with a solution finding approach. In order to solve the crisis of new-regionalism paradigm, it is argued to dismantle centralist mind-set not just with legislative amendments and new institutional setups , but also with development of regional ecosystem and infrastructure and investment climate and enabling intensified communication and alignment of regionalist and localist approaches with real needs and potentialities of stakeholders.
Dünya’da uygulanan ekonomi politikaları, gelişmiş ve azgelişmiş ülkeler arasındaki ve bu ülkelerin kendi içindeki gelir bölüşümü adaletsizliklerinin daha da artmasına yol açmaktadır. Bu durum kalkınma politikalarının en önemli odaklarının; dünya kaynaklarının nasıl adil bir biçimde dağıtılacağı ve yoksullukla nasıl mücadele edileceği olmasına neden olmuştur. Öyle ki, dünya nüfusunun en yoksul bölümünü oluşturan %20’lik kesimin dünya üretiminin sadece %1.4’ünü tüketiyor olması, buna karşın en varlıklı bölümünü oluşturan %20’lik kesimin ise dünya toplam üretiminin %84’ünü tüketiyor olması bu gelir farklıklılarını çok çarpıcı bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu iki kesim arasındaki tüketim düzeyi farkının 1960’larda 30’da 1’den, 1991’de 60’ta 1’e yükselmesi ve dünya nüfusunun %5’lik bir kesiminin toplam servetinin %80-90’ını elinde tutması dünyada bölüşüm açısından büyük ve artan bir kutuplaşma olduğuna işaret etmektedir. Bu çalışmanın ilk bölümünde, gelişmekte olan ülkelerin sanayileşmiş ülkelerin gelişmişlik seviyesine nasıl yakınsayabileceğini açıklamaya çalışan geleneksel kuramlar ve yeni kuramlar açıklanmıştır. İkinci bölümde ise, Dünya Bankası ve Birleşmiş Milletler’in verileri ışığında, geçmişten günümüze gelir dağılımı adaletsizliği ve yoksulluğun boyutu incelenmiştir.
Sosyoloji Araştırmaları Dergisi, 2020
Exchange is one of basic characteristics of human relations. As a matter of fact, social relationships most often base on giving and taking something. Exchange relations can be reciprocal or direct as it would be indirect which involved third parties. People in exchange relations generally believe that rewards and punishments should be distributed in accordance with their contributions. If rewards and punishments are distributed in keeping with people's contributions, it is said that they have equity, if the distribution is inconsistent with people's contributions that means they have inequity. In this study, the subject of equity, which is an important element of the process of social exchange, is dealt on the basis of major theories and approaches in relevant literature. For this purpose, first, the social exchange theory is reviewed briefly, later, the principle of distributive justice, which is especially discoursed by Homans, and equity theory, which is suggested by Walster and her colleagues, and reciprocal justice, which is defended by Molm and her colleagues, are analysed and also the consequences of inequity are discoursed. In the last part of the study, some evaluations are included about the subject.
Asst.Prof.M.Gokilavani, 2024
CONTACT INTERNATIONAL, 2024
In "Paix, sécurité et reconstruction post-conflit dans la région des Grands Lacs d'Afrique", CODESRIA, 2017
Spagna contemporanea, 2018
Llengua & Literatura, 11, 2000, pp. 355-395, 2003
Neuropsychopharmacology, 2014
Contributions to Mineralogy and Petrology, 2020
Discursividades, 2023
Canadian Urological Association journal = Journal de l'Association des urologues du Canada
Inorganic chemistry, 2016
Critical Care Medicine, 1991
Proceedings of the …, 2003
Proceedings of the 2019 CHI Conference on Human Factors in Computing Systems, 2019