Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
3 pages
1 file
Konuya dar anlamıyla idari sistem olarak değil de daha geniş bir perspektiften bakmak istiyorum. Türkiye'nin siyasal sistemi içinde, merkezden yönetim yerinden yönetim ya da yerel yönetim sorununu karşılaştırmalı bir değerlendirme içine yerleştirmeye çalışacağım.
1999
School-Based Management comes out as a basic approach in restructuring schools and in gaining effective school characteristics of the Turkish education system, in realizing an effective democratic communication and decision-making process among the school community members (administrators, teachers, students, specialists, parents, business and school environment groups, leaders), and in bringing up a new paradigm based on participation and autonomy. The purpose of this study is to support the initiatives in restructuring the Turkish education system and to present a different and modern point of view by carefully studying School-Based Management as a school development approach.
21. Yüzyılda Türk Kamu Yönetimi
Kitaptaki bölümlerde ileri sürülen görüşler ve yapılan alıntılarla ilgili tüm sorumluluk ilgili bölümün yazarına/yazarlarına aittir.
Belediyelerin Geleceği ve Yeni Yaklaşımlar, 2017
Türkiye’de 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrasında neoliberal politikaların uygulanmaya başlanmasıyla birlikte yerel yönetimlere ilişkin düzenlemelere de gidilmiştir. Darbe sonrası kurulan ilk hükümet programında kamu idaresindeki aşırı merkeziyetçilik yerine mülki idarenin ve yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılmasının sağlanacağı belirtilmiş, belediyeler ve diğer yerel yönetimlerin mali gereksinimlerini karşılayacak ve yeni kaynaklar sağlayacak Finansman Kanununun hazırlanacağı ve yerel yönetimlerin yeterli gelir kaynaklarına kavuşturulacağı ileri sürülmüştür. 1981 yılında Belediyelere ve İl Özel İdarelerine Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun, 1984 yılında hem Mahalli İdareler Seçim Kanununun değiştirilmesi hem de Büyük Şehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun bu düzenlemelere birer örnektir. 2002 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi’nin tek başına iktidar olmasının ardından yerel yönetimler mevzuatında bu kez daha kapsamlı değişiklikler yapılmıştır. 58’inci Hükümet Programı’nda “kamu yönetiminde tepeden inmeci ve tek yönlü anlayışların terk edileceği” ve merkeziyetçi ve katı hiyerarşik yapıların aşılması bakımından “merkezi yönetim tarafından yürütülmesi zorunlu olmayan hizmetlerin, kaynaklarıyla birlikte yerel yönetimlere” devredilmesiyle “kapsamlı bir yerel yönetim reformu” gerçekleştirileceği yer almaktadır. Bu hedefler doğrultusunda, 2004 ve 2005 yıllarında Belediye Kanunu, Büyükşehir Belediye Kanunu, İl Özel İdaresi Kanunu, Mahalli İdare Birlikleri Kanunu ve Kabahatler Kanunu yürürlüğe girmiştir. 2006 yılından itibaren söz konusu kanunlarda değişikliğe gidilmeye başlanmıştır. Belediye Kanunu’nda yapılan değişiklikle havaalanları Kanun kapsamı dışına çıkarılırken, il çevre düzeni planı yapma yetkisi de il belediyelerinden büyükşehir belediyelerine aktarılmıştır. Yine Belediye Kanunu’nda 2010 yılında yapılan değişiklikle belediyelerin kentsel dönüşüm ve gelişim alanlarındaki yetkilerinden bazıları Bakanlar Kurulu ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığına aktarılmıştır. 2012 yılında kabul edilen 6360 sayılı Kanun ise büyükşehir olan illerdeki belde belediyelerinin, köylerin ve il özel idarelerinin tüzel kişiliklerini sona erdirmiş ve yeni büyükşehir belediyeleri oluşturmuştur. 2016 yılındaki olağanüstü hâl kanun hükmündeki kararnameleriyle de merkezi yönetim, yerel yönetimler üzerindeki vesayeti artırmıştır. Terör veya terör örgütlerine yardım ve yataklık suçları sebebiyle görevden uzaklaştırılması veya tutuklanması ya da kamu hizmetinden yasaklanması veya başkanlık sıfatı veya meclis üyeliğinin sona ermesi hallerinde belediye başkan ve üyeliklerinin vali veya İçişleri Bakanlığı’nın görevlendirdiği kişilere devredilmesi, yerel yönetimlerin seçimle göreve gelen organlarının idari bir işlemle görevden alınması imkânını vermektedir. Son yıllarda, Büyükşehir Belediye ve Belediye Kanunu başta olmak üzere yerel yönetimleri ilgilendiren temel kanunlara bu türden yapılan müdahalelerle 2004 ve 2005 yıllarında “reform” iddiasıyla yerel yönetimlere kazandırılan hakların geri alınmaya başlandığı görülmektedir. Yerel yönetimlerin gelir ve harcamalarının artış hızı da merkezi yönetiminkilere kıyasla daha düşük oranlarda kalmıştır; yerel yönetimlerin eğitim ve sağlık hizmet harcamalarının 2015 yılı itibariyle merkezi yönetimin gerisinde kalması bunun örneklerinden biridir. Mali verilerdeki bu geri kalışın dışında, yerel yönetimlerin sayılarının azaltılarak görev ve yetki alanı tüm kentsel alanı kapsayan büyükşehirlerin kurulması ile son günlerde basına yansımış olan büyükşehir olabilme sınırının dört yüz bin nüfusa indirilme çalışmaları söz konusu sorunlar doğrultusundaki gelişmelerdir. Bu çalışmada, 2004 ile 2005 yıllarındaki yerel yönetim reformlarından sonra temel kanunlarda yapılan değişiklikler ve gerçekleşen mali veriler ışığında, yerel yönetimlerin giderek merkezileşmeye başladığı ve yerel yönetimlerin temel tarihsel değerlerinin tam da tersi bir yönde bir görünüm sunduğu açıklanmaya çalışılacaktır. Bu amaç doğrultusunda, yukarıda sözü edilen yerel yönetimlere yönelik kanun tekliflerinde yerel yönetimlerin yetki ve sorumlulukları ile gelirlerinin artırılması ve hatta özerkleştirilmesi gibi gerekçelerin olup olmadığının belirlenebilmesi açısından; 1980 sonrası dönemden başlayarak, yerel yönetimleri ilgilendiren yasal düzenlemelerin amaçları, nedenleri ve bu konudaki görüşmeler yasama tutanakları ve kanun gerekçeleri yardımıyla incelenecektir. Mevzuat incelemesinin yanı sıra, Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü tarafından duyurulan merkezi yönetim ve yerel yönetim mali verileriyle de desteklenecek olan çalışmada, yerel yönetimlerin türleri itibariyle bütçe gelir ve harcamaları ile bu gelir ve harcamaların türü merkezi yönetim bütçe verileriyle kıyaslanacaktır. Bu bağlamda, mevzuat değişiklikleri ve mali verilerdeki değişim temel referanslarından hareketle, söz konusu sürecin merkezileşme yerine yerelleştirilmeye yol açabilmesi adına çözüm önerileri de getirilmeye çalışılacaktır .
KAMU YÖNETİMİ TARTIŞMALARI (Ed.M.Akif Özer-Ufuk Ayhan), Gazi Kitabevi , 2018
CUMHURİYETİN 100. YILINDA TÜRK DEVLET TEŞKİLATININ ANATOMİSİ ve FİZYOLOJİSİ Teorik Çerçeve, Yapı ve İşleyiş, 2023
YER YÖNÜNDEN YERİNDEN YÖNETİM KURULUŞLARI: TARİHSEL SÜREÇ, KURUMSAL YAPILANMA VE İŞLEYİŞ
Türk Kamu Yönetimi, 2021
Journal of Turkish Studies, 2020
Epidemics that cause mass death of people in all periods of history are the silent enemies of national health, safety and welfare. Although the management of epidemic diseases is perceived as a medical phenomenon, it is obvious that it will not be successful unless it is supported by continuous and restrictive measures. Taking necessary precautions against epidemics, that became widespread especially in the 19th century with the development of capitalist market relations and threatened the existence of political power, has become the main priority of the modern state. Measures taken to protect the health of the population within this rationality, especially quarantine practices, have led to the strengthening of centralization and the establishment of health organizations. This study examines to how grew the state's political power in the period of epidemics that disturbing social order, from a historical perspective through the example of the UK, USA and Turkey, with a focus on Germany. Even in states such as the USA and the UK, where atomistic individualism based on neoliberal political thought and minimal state understanding are prevalent, centralization tendencies dominate during such crisis eras. In this context, it is argued in the study that epidemics are one of the leading factor that trigger centralization tendencies in government. The coronavirus epidemic has depicted that the state has mechanisms to use social control and surveillance more than ever, with the capabilities of digital technologies (such as smartphones, artificial intelligence-assisted software, taking temperature with drone, data analytics) to combat the virus. At the same time, the epidemic reinforced the view that health care is not a cost component, but a prerequisite of public welfare and an investment that contributes to economic growth.
Süleyman Demirel Üniversitesi Vizyoner Dergisi, 2020
Dünyada demokrasi ile yönetilen ülkelerin hükümet sistemleri incelendiğinde üç tip demokratik hükümet sistemden söz edilmektedir. Bunlar parlamenter sistem, yarı başkanlık ve başkanlık sistemidir. Ancak ülkelerin sistemleri benzer olsa bile bütün ülkelerin hükümet sistemlerinin ortaya çıkmasında ve uygulanmasında tarihsel, kültürel ve siyasal yapılarından bahsedebiliriz. Ülkemizde de 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan referandum ile başkanlık sistemine geçilmiştir. Bu sistem kendi iç dinamikleri ile incelendiğinde başkanlık sisteminden ayrılarak Türk Tipi Cumhurbaşkanlığı şeklinde adlandırabiliriz. Referandum, ardından 24 Haziran 2018 genel seçimleri ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine fiilen geçiş yapılmıştır. Yeni sistem ile birlikte Türk siyasi hayatında ve hükümet sisteminde köklü değişimler ve dönüşümler başlamıştır. Bunlardan biri bakanlıkların teşkili, bakanların atanması ve üst bürokraside merkezi idarenin dönüşümüdür. Yeni sistemde anayasal değişikliklerle birlikte cumhurbaşkanı tek başına yürütme erki olarak kabul edilmiştir. Buna göre bakanlar başta olmak üzere mevzuatta tanımlanan üst kamu bürokrasisi yöneticilerinin atama ve görevden alma işlemleri rutin bir idari işlem şekline dönüştürülmüştür. Bu değerlendirmede Türk Tipi başkanlık sisteminin genel özelliklerini ortaya koymaya çalışacağız.
YEREL YÖNETİM REFORMU - İÇİNDEKİLER VE GİRİŞ, 2018
Gerçekten, çağın gereklerine uygun, kurumsal, güvenilir, demokratik ve katılımcı bir yerel yönetim sisteminin kurulabilmesi için; öncelikle Türkiye’deki belediye sisteminin bütün yönleri ile yapısal olarak yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Mevcut belediye sistemine, kurumsal ve güvenilir bir yapıya kavuşturulmadan, daha fazla kaynak ve yetki vermenin olumlu sonuçlar yaratmayacağı açıktır. Bu çalışmada, yerel dinamikleri, katılımcı bir model içinde en yüksek düzeye çıkartacak bir “Yerel Yönetim Sisteminin” ana hatları önerilmiştir. Önerilen Yerel Yönetim Sisteminin, toplumumuzun sosyal, kültürel ve ekonomik düzeyine göre çok iddialı ve uygulamada sorunlar yaratabilecek unsurlar taşıdığı düşünülebilir. Ancak, Toplumumuzun çok uzun süredir beklentisinin bu yönde olduğu ve bu “Radikal gibi görünen unsurları” başarılı şekilde uygulayacak düzeyde olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Bu çalışma ile ana hatları tanıtılan Yerel Yönetim Sisteminin kişisel bir çalışma olmadığını; 1970’li yıllardan itibaren Bakanlıklar bünyesinde, sivil toplum kuruluşlarında, üniversitelerde ve yerel yönetim çevrelerinde yapılan pek çok çalışma platformunda hazırlanan modellerin sentezi olarak ortaya çıktığını belirtmek gerekir. Yerel yönetim reformu ile mevcut belediye ve özel idare sistemini tamamen değiştiren; güvenilir, denetlenebilir, verimli, etkin, dinamik bir yapıya kavuşturulması esas alınacaktır. Konuya, sadece mevcut merkezi yönetimin yetki ve kaynaklarının bir bölümünün mevcut yerel yönetimlere devredilmesi anlayışı ile yaklaşılmayacaktır. Bu amaçla hazırlanan “Yerel Yönetim Reformu” kapsamında; - Türkiye’nin tüm alanının belediye sahası olarak tanımlanması sağlanacaktır. İl özel idareleri ve valilerin yerel yönetici görevleri kaldırılarak, valilik tam bir denetim ve vesayet makamına dönüştürülecektir. Türkiye’de bulunan her ilçenin ayrı bir belediye olması şeklinde yapılacak düzenlemede, belde belediyeleri şube statüsüne dönüşecek, köy birimleri bütçe ve kısıtlı yetkileri olan yönetim alanları haline gelecektir. Böylece bakanlıkların bölge ve il teşkilatları ya kaldırılacak veya yeniden tanımlanacaktır. - Yerel yönetimin karar organı olarak, İlçe Meclisleri kurulacaktır. İlçe meclislerinde; meslek kuruluşları, kamu yararına çalışan sivil toplum örgütleri, vakıflar, merkezi idarenin il müdürleri, muhtarlar, sendikalar, kitle kooperatifleri yer alacak; yani “yerel otorite” nin tümü ile temsili sağlanacaktır. Yerel yönetimin icra organı olan Encümenler, Kent meclisi tarafından seçilecek ve Belediye Başkanlarına bağımlı olmayacaktır. - Yerel yönetimin teşkilatlanması; norm kadrolar tabanında kurulan ve toplam kalite anlayışı içinde örgütlenen bir yapıda yerel meclis tarafından tasarlanacak, memurlar sözleşmeli statüde ve performans değerlendirme sistemi içinde istihdam edilecektir. Yerel yönetimlerde işçi çalıştırılmayacak; yerel hizmetlerin yürütülmesi için “Kent Hizmet Birlikleri” kurulacaktır. - Kent Hizmet Birlikleri; kent hizmetlerinin en verimli ve en düşük maliyetle yapılmasını sağlayacak bir sistemdir. Kent Hizmet Birlikleri, özel kanunla kurulacak, kamu tüzel kişiliğine haiz, ANCAK, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre işletilen bir şirket yapılanmasına sahip olacaktır. - Kentsel ve kırsal alanda yerel yaşamı kurallara bağlayacak ve “Kent Suçlarını” tanımlayacak tüm esaslar yerel yönetmeliklerle düzenlenecek. Alanda yaşanacak hiçbir faaliyet ve işlevle ilgili olarak yaptırımlar, yerel yöneticilerin keyfi kararlarına bırakılmayacaktır. - İlçe alanının bütününü kapsayan “İlçe Bilgi Sistemi”nin kurulması yasa ile düzenlenerek zorunlu hale getirilecektir. Bu sistem içinde ilçenin tüm coğrafi ve beşeri bilgileri entegre olarak kullanılacaktır. İlçe Bilgi Sistemi; Devlet Bilgi Sistemi’nin temeli olacaktır. - Arazi kullanım kararları ve fiziki Planlama yetkileri; yeni bir “Planlama Kanunu” ile tanımlanan, üst ölçekli; Ülke, bölge, havza ve İl Strateji ve Fiziki Planlarına uyumlu olmak şartıyla, yerel yönetimlerce hazırlanacak uygulama planları ile yürütülecektir. Planlamada hiyerarşik plan kademelenmesi yapısı tanımlanarak, sivil ve yerel katılım esas alınacaktır. Ülkenin tüm sahası planlama alanı içine alınacaktır. - Yerel yönetimlerin gelirleri görev ve sorumluluklarına orantılı olarak sağlanacaktır. Merkezi idarenin yerelleşecek hizmetlerine ayrılan payları, doğal olarak yerel yönetimlerin gelirlerine katılacaktır. Bu tasarının tümü ile uygulanması halinde; yerelleşen merkezi idarelerin bütçelerinin yerel yönetime aktarılması ile; Devlet bütçesinden ilave hiçbir kaynak sağlanmadan, Belediyelerin gelirlerinin 12 katı artacağı hesaplanmaktadır. - Yerel yönetimlerin denetimi, İlçelerde kurulan merkezi İdarenin görevlendireceği teftiş kurulları tarafından yerinden yapılacaktır. Teftiş kurulu başkanları, yerel yönetimin karar organlarında gözlemci olarak katılacak ve hukukilik denetimini karar anında ve yerinden yapacaktır. Yerel ilçe Teftiş Kurullarının karar ve icraatlarına karşı Belediyelerin itirazlarını değerlendiren İl Teftiş Kurulları oluşturulacaktır. - Türkiye’deki her ilçenin sınırlarının bir belediye olarak tanımlanması ile oluşan 925 belediye ilçe sınırları içindeki tüm yatırım ve hizmetlerden sorumlu olacak; il ve bölge ölçeğindeki yatırımları ve faaliyetlerini yürütmek üzere İl ve Bölge Belediye Birlikleri kurulacaktır. Bu kapsamdaki yatırımlar ve hizmetlerin kararlarının alınması için İl ve Bölge Meclisleri oluşturulacaktır. - Yerel Yönetimlerle vatandaşların arasındaki basit anlaşmazlıkların çözümü için; uzlaşma kurulları ve ombudsmanlık sistemi kurulacaktır. - Yerel sistemin desteklenmesi ve denetlenmesi için; trafik-ulaşım, kültürel değerlerin korunması, çevre koruma, imar ve yapı denetim, eğitim, sağlık ve sosyal yardımlar konularında “Fahri Müfettişlik” ve “hizmet gönüllüsü” sistemleri kurulacaktır.
2020
YEREL YÖNETİMLER: TEORİ, UYGULAMA VE YENİ YAKLAŞIMLAR EDT. BURAK HAMZA ERYİĞİT SAYFA 3-29, NOBEL YAYINEVİ
Şehrengiz Tarih ve Kültür Dergisi, XV/147 (Mayıs-Haziran 2024), s. 34-45
South Russian Journal of Social Sciences, 2021
IET Generation, Transmission & Distribution, 2007
«L'almanacco bibliografico», 71, settembre 2024, pp. 2-4
Frontiers in Antennas and Propagation, 2022
Buildings, 2024
Canadian Journal of Behavioural Science/Revue canadienne des sciences du comportement, 2007
Boletín de Literatura Oral, 2023
International Journal of Political Science and Governance, 2023
Brain Research, 1977
Standards in genomic sciences, 2016
Solving Critical Design Problems, 2019
Innovations: Technology and Techniques in Cardiothoracic and Vascular Surgery, 2011
Scientia Marina, 1999
Tratado del régimen municipal peruano y de derecho comparado, 2014
Academia Oncology, 2024