Papers by Esra DEMİR ÖZTÜRK

Türkiye'de yakın tarihte (06 Şubat 2023) Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yer alan Kahramanmaraş'ın P... more Türkiye'de yakın tarihte (06 Şubat 2023) Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yer alan Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesinde 7,7 ve Elbistan ilçesinde 7,6 şiddetinde deprem meydana gelmiştir. Türkiye tarihinin en yıkıcı etkisine sahip üçüncü depremi olarak değerlendirilen bu depremde Türkiye'nin 11 ili yıkıcı etkiler almış ve birçok il depremin şiddetiyle sallanmıştır. Bu bağlamda fiziksel ve maddi kayıpların yanında büyük can kayıpları meydana gelmiştir. Depremin ardından 11 ilde olağanüstü hal ilan edilmiş ve ülke genelinde eğitim-öğretime iki hafta ara verilmiştir. Deprem soğuk rengini tüm insanlara gösterirken, çocuklar da birçok yönüyle yaşanan bu afetten etkilenmektedirler. Bu araştırmanın amacı, depremin ortaya çıkardığı yıkıcı etkileri belirlemek ve çocuklara depremin ardından uygun pedagojik yaklaşımlar sergileyebilmek için alan taraması yapmaktır. Bu bağlamda, Türkiye'de gerçekleşen depremler ve çocuklarla ilgili araştırmalar incelenerek uygun öneriler geliştirilmesi hedeflenmektedir.
disorder picture correctly. In this study, we aimed to review nutritional disorders among 6-12 ye... more disorder picture correctly. In this study, we aimed to review nutritional disorders among 6-12 year-old school-age children and their impact on education.
Göç; bireyin, ailenin ya da toplumun siyasal, ekonomik, sağlık problemleri gibi farklı toplumsal ... more Göç; bireyin, ailenin ya da toplumun siyasal, ekonomik, sağlık problemleri gibi farklı toplumsal nedenlerle ulusal ya da uluslararası zorunlu ya da isteğe bağlı olarak coğrafi mekan değişimi, bir yerden başka bir yere gitme olayı şeklinde tanımlanmaktadır. Her büyük toplumsal değişim gibi göç hareketi de bizleri yeni kavramlarla (göçmen, mülteci, sığınmacı vb.) tanıştırmaktadır (1-4). Geniş açıdan bakıldığında göçün" sadece yaşanılan coğrafi mekanın değişimi değil, aynı zamanda sosyal, kültürel, ekonomik, siyasal, kültürel ve ruhsal değişimlerin yaşandığı geniş çaplı insan hareketi olduğu dikkat çekmektedir (4-6). Göç şekli, göçün kapsamını ve etkilerini gösteren en önemli göstergedir. Bu durum,

Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi, 2020
ÖZET 2019 yılının sonlarında Çin'de görülen yeni koronavirüs 2020 yılı ile birlikte tüm dünyanın ... more ÖZET 2019 yılının sonlarında Çin'de görülen yeni koronavirüs 2020 yılı ile birlikte tüm dünyanın en büyük problemi haline gelmiş ve pandemi olarak ilan edilmiştir. Bu süreçte ülkeler özelinde oluşturulan bilim kurulları kararları doğrultusunda eğitim ve sağlık başta olmak üzere; ekonomi, sosyal, kültürel hizmetler ve turizm gibi birçok sektörde çeşitli tedbirler alınarak uygulanmaya çalışılmaktadır. COVID-19 pandemisinin sonlanması ve etkilerinin en aza indirilmesi için de bu tedbirler salgının seyrine göre devam etmektedir. Dolayısıyla COVID-19 pandemisine ilişkin henüz çok az yol alınmıştır ve bu anlamda araştırılması gereken birçok konu bulunmaktadır. Bu nedenle bu araştırmada okul öncesi dönemdeki çocuklar ve annelerinin pandemi ve yeni koronavirüs hakkındaki algılarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu genel amaç doğrultusunda; amaçlı örneklem türlerinden tipik durum örneklemesi kullanılarak devlet anaokullarında öğrenim gören 14 çocuk ve anneleri olmak üzere; toplamda 28 kişi araştırmanın katılımcılarını oluşturmuştur. Nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması ile desenlenen bu araştırmada, katılımcılara koronavirüs süreci ile ilgili yarı yapılandırılmış sorular yöneltilmiştir. Veriler, online gönderilen ses kayıtları ile elde edilmiştir. Elde edilen veriler, içerik analizi yöntemi ile analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda, evde kalmanın ve dışarı çıkamamanın sebebinin COVID-19 olduğu; hem anne hem de çocuklar tarafından bilindiği tespit edilmiştir. Çocuklar COVID-19'u hastalık olarak tanımlarken annelerin ise; COVID-19 hakkında daha kapsamlı bilgiye sahip oldukları görülmüştür. Çocuklar, evdeki zamanlarını daha çok oyun oynayarak ve etkinlikle geçirirken annelerin ise; zamanı daha çok çocuklarla ilgilenerek ve günlük rutin işleri yapmakla geçirdikleri görülmüştür. Okulla ilgili olarak çocukların okullarını özledikleri annelerin ise; pandemi sürecinde okulun öneminin farkına vardıkları ve çocuklar için gerekli olduğu düşüncesine sahip oldukları görülmüştür. Çocuklar pandemi bittiğinde ilk olarak dışarıda oyun oynamak istediklerini, annelerin ise sosyalleşmeye dair rahatça hareket edebilme konusunda isteklerinin olduğu bulunmuştur.

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ CAN SIKINTISI EĞİLİMLERİ İLE MOBİL TELEFON YOKSUNLUKLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ , 2020
Öz Depresyon, anksiyete, duygu durum bozuklukları gibi faktörlerin akıllı telefon bağımlılığı ile... more Öz Depresyon, anksiyete, duygu durum bozuklukları gibi faktörlerin akıllı telefon bağımlılığı ile ilişkili olduğu bilinirken, bu ilişkilere aracılık eden değişkenler hakkında literatürde çok az bilgiye rastlanılmaktadır. Bu nedenle bu araştırmada, can sıkıntısı eğiliminin mobil telefon yoksunluğu üzerindeki etkisi incelenmiştir. Araştırmada gönüllülük ilkesinden hareketle örneklem alınma yoluna gidilmemiş çalışma grubunun tümüne ulaşılması amaçlanmıştır. Araştırma, 2019 yılı güz döneminde okul öncesi öğretmenliği bölümü 1.2.3. ve 4. sınıflarda öğrenime devam eden öğrencilerle gerçekleştirilmiştir. İlişkisel araştırma modeli kullanılarak yapılan çalışmada gönüllü olarak katılım sağlayan 114 okul öncesi öğretmen adayının can sıkıntısı eğilimi ve mobil telefon yoksunluğu (Nomofobi) araştırılmıştır. Araştırma verilerinin toplanmasında, iki farklı ölçek kullanılmıştır. Öğrencilerin can sıkıntısı eğilimlerini belirlemek amacıyla Vodanovich, Wallece ve Kas (2005)'ın geliştirdiği ve Türkçeye uyarlaması Dursun ve Tezer (2013) tarafından yapılan can sıkıntısı eğilimi ölçeği ile öğrencilerin mobil telefon yoksunluklarını belirlemek amacıyla Erden, Türen ve Kalkın (2017) tarafından geliştirilen mobil telefon yoksunluğu (Nomofobi) ölçeğinden yararlanılmıştır. Elde edilen veriler analiz edilirken betimsel analizler ile doğrusal regresyon analizi yapılmıştır. Yapılan analizler neticesinde öğretmen adaylarının can sıkıntısı eğilimlerinin mobil telefon yoksunluğu düzeylerini yordadığı sonucuna ulaşılmıştır. Özellikle de¸ can sıkıntısı eğilimlerinin içsel uyarım ve dışsal uyarım alt boyutları değişkenlerinin bilgiye ulaşamama faktörünü anlamlı şekilde yordadığı ve can sıkıntısı eğilimi ölçeğinin alt boyutlarından dışsal uyarım faktörünün çevrimiçi olamama faktörünü anlamlı şekilde yordadığı, saptanmıştır. Sonuç olarak can sıkıntısı eğiliminde özellikle de dışsal uyarımın mobil telefon yoksunluğu (Nomofobi) üzerindeki etkisinin daha belirleyici olduğu ve bireyi yönlendirdiği sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla bu durumun bireyde kaygı durumu oluşturduğu ve daha fazla telefon kullanımına yönelttiği söylenebilir. Anahtar Kelimeler: Can Sıkıntısı, Nomofobi, Okul Öncesi Bölümü, Öğretmen Adayı. Abstract While it is known that factors such as depression, anxiety, and mood disorders are associated with smartphone addiction, little information is available in the literature about the variables that mediate these relationships. Therefore, in this study, the effect of boredom tendency on mobile phone withdrawal was investigated. In the research, it was aimed to reach the whole study group, which did not go for sampling based on the principle of volunteering. The research is in the preschool education department in the fall semester of 2019 1.2.3. It was carried out with students who continue their education in the 4th and 4th grades. In the study carried out using the relational research model, the pre

Oyun algısı ölçeğinin geliştirilmesi: Geçerlik ve güvenirlik çalışması, 2020
Öz: Bu araştırmanın amacı oyuna ilişkin algıların incelenmesini hedefleyen bir ölçme aracının gel... more Öz: Bu araştırmanın amacı oyuna ilişkin algıların incelenmesini hedefleyen bir ölçme aracının geliştirilmesidir. Bu araştırma kapsamında Oyun Algısı Ölçeği (OAÖ) her ne kadar okul öncesi öğretmen adaylarının katılımı ile geliştirilmiş olsa da ölçeğin öğretmenler, ebeveynler, pedagoglar ve alan uzmanları gibi çeşitli çalışma gruplarına da uygulanabilecek özellikler taşıması hedeflenmiştir. OAÖ pilot ve ana uygulama olmak üzere iki aşamada geliştirilmiştir. Çalışma, bir devlet ve bir vakıf üniversitesinin Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği bölümünde öğrenim gören 240 öğretmen adayı ile 2017/2018 ve 2018/2019 akademik yıllarında yürütülmüştür. Yapılan analizler sonucunda, 20 maddeden oluşan beşli likert tipteki ölçeğin; "oyunun işlevi ve oyunda ilgi/merak/keşif", "oyunun özgünlüğü ve amacı" ile "oyunun doğası ve kaynağı" olmak üzere üç faktörlü bir yapıya sahip olduğu belirlenmiştir. Madde-toplam korelasyon katsayılarının .157≤ r ≤ .656 aralığında değiştiği tespit edilmiş ve Cronbach alpha değeri de .728 olarak hesaplanmıştır. Elde edilen sonuçlar, geliştirilen ölçeğin araştırmalarda kullanılabilecek geçerli ve güvenilir bir ölçüm aracı olduğunu göstermektedir. Abstract: The purpose of this study was to develop a measurement tool to examine perceptions about the play. Although the Play Perception Scale (PPS) was developed with the participation of preschool teacher candidates, it was aimed to have features that could be applied to various working groups such as teachers, parents, pedagogues and field experts. The development of PPS was carried out in two stages as pilot and main application. The study was conducted in 2017/2018 and 2018/2019 academic years with 240 prospective teachers attending in the Preschool Teaching Department of the Faculty of Education of a state and a foundation university. As a result of the analysis, it was determined that the five-point Likert-type scale consisting of 20 items which had three-factor structures as "the function of the play and interest/curiosity/discovery in the play", "originality and purpose of the play" and "the nature and source of the play". Item-total correlation coefficients varied between .157≤ r ≤ .656 and Cronbach alpha value was calculated as .728. The obtained results show that the developed scale is a valid and reliable measurement tool that can be used in studies.

The Effects of the Play-Based Father-Infant Interaction Programme on Father and Infant Behaviour, 2020
The present study was conducted to observe the effects of the PlayBased Father-Infant Interaction... more The present study was conducted to observe the effects of the PlayBased Father-Infant Interaction Programme (PBFIIP) on the interactional behaviour of fathers and infants. The study group was composed of 40 12-month-old infants and their fathers in central Muş, Turkey. For data collection, the ‘Personal Information Form’, the ‘Caregiver-Child Affect, Responsiveness, and Engagement Scale’, and the ‘Denver Developmental Screening Test were used. The study was conducted as an experimental implementation. The evaluation of the study data involved descriptive statistical methods. For normally distributed quantitative data, the Student t Test was used for comparisons between the two groups and the Dependent Groups t Test was used for in-group comparisons. For variables which were not normally distributed, the Mann Whitney U Test was used for their comparisons and the Wilcoxon Signed Rank Test was used for in -group comparisons. The research findings revealed a significant difference in favour of the experiment group (p<0.05) between the pre-test and post-test average scores on the C-CARES father-child and pair forms. Among the infants in the experiment and control groups, no significant difference was detected between their pre-test total score averages in the personal-social, fine motor, language, and gross motor fields; a significant difference in favour of the experiment group was detected between their post-test average scores in the personal-social, language, and gross motor fields; and no significant difference was detected in the fine motor field (p>0.05).

A Field of learning and living: Suitability of school gardens for children, 2020
The aim of this study is to reveal the opinions of primary school teachers and school managers ab... more The aim of this study is to reveal the opinions of primary school teachers and school managers about the evaluation of primary school gardens for children. This study was conducted with phenomenological method is one of qualitative research designs. The data of study was collected through semi-structured interviews; study group consisted of 30 teachers and 12 school managers. Photographs of school gardens and students' drawings are other data collection tools of the research. The data were analyzed by content analysis method. The findings obtained that playgrounds are thought to be important in terms of supporting development of child, providing socialization, supporting learning and having fun. The majority of participants think that their school gardens are not enough. The lack of playgrounds in school gardens, the lack of green area and use of garden as a car park are examples of these inadequacies.

Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi / The Journal of International Social Research , 2018
Bu araştırma, baba ve bebek etkileşim düzeylerini incelemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araştı... more Bu araştırma, baba ve bebek etkileşim düzeylerini incelemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu, Muş ilinde ikamet eden babalar ile bu babaların normal gelişim gösteren ve yeni yürümeye başlamış 12 aylık (±2 hafta) bebekleri oluşturmuştur. Araştırmada üç farklı veri toplama aracından yararlanılmıştır. Araştırmada baba ve bebekleri hakkında bilgi toplamak amacıyla araştırmacı tarafından oluşturulan ve demografik bilgilerin yer aldığı “Kişisel Bilgi Formu” kullanılmıştır. Bebek gelişim özelliklerinin değerlendirilmesinde “Denver Gelişimsel Tarama Testi II” den yararlanılmıştır. Baba ve bebek etkileşim düzeylerinin değerlendirilmesinde de, Catherine Tamis-LeMonda, Vanessa Rodriguez, Jacqueline Shannon, Bonnie Hannibal, Poonam Ahuja ve Mark Spellmann tarafından 2002 yılında geliştirilen ve 2016 yılında Demir ve Belgin-Aksoy tarafından Türkçe uyarlaması yapılmış olan “Baba-Bebek Duygulanım, Yanıt Verme ve Meşguliyet Ölçeği (B-ÇDYMÖ) kullanılmıştır. Araştırmada, tek gruplu ön test- son test deneysel desen kullanılmıştır. Araştırmacı tarafından hazırlanan oyun programı tek grup ile sekiz oturumda gerçekleştirilmiştir. Program öncesinde tanışma amaçlı gerçekleştirilen toplantı, eğitim programının uygulamaları sonunda çeşitli önerilerin sunulması amacıyla gerçekleştirilmiştir. Arada geçen zaman diliminda sekiz oturumluk oyun eğitim programı uygulanmıştır. Araştırma verileri, NCSS (Number Cruncher Statistical System), 2007 (Kaysville, Utah, USA) programı kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda, Bebeklerin Denver Gelişimsel Tarama Testi II puanları arasında Kişisel- Sosyal gelişim alanında anlamlı farklılığın olduğu bulunmuştur (p=0.005; p<0.01). Baba ve bebek çifti etkileşim düzeylerinde; ön teste göre son test puanlarında anlamlı farklılık olduğu saptanmıştır. Böylelikle baba ve bebekleri ile gerçekleştirilen oyun programının öğretici-yanıtlayıcı olma, duyarlı-yanıtlayıcı olma ve karşılıklılık davranışları üzerinde olumlu etkilerinin olduğu ve baba-bebek etkileşimlerini geliştirdiği sonucuna ulaşılmıştır. Bu sonuçlar ışığında babalara verilen eğitimlerin yaygınlaştırılması ve eğitimlerin sürekliliğinin sağlanması önerilmektedir. Ayrıca baba ve bebeklerin birlikte daha çok zaman geçirecekleri ortak paylaşımların olması etkileşimleri daha güçlü ve sağlam hale getireceği düşünülmektedir.

TURKISH STUDIES - Educational Sciences, 2018
Bu araştırmanın amacı, ebeveynlerin eğitim ihtiyaçlarının ortaya konulmasıdır. Araştırmanın çalış... more Bu araştırmanın amacı, ebeveynlerin eğitim ihtiyaçlarının ortaya konulmasıdır. Araştırmanın çalışma grubunu 2017-2018 eğitim-öğretim yılı süresince Çukurca Eğitim Kalitesini Artırma Projesi (ÇEKAP) kapsamında projeye katılım gösteren ve Hakkâri–Çukurca ilçesinde ikamet eden ebeveynlerden oluşmaktadır. Toplamda 137 ebeveyn bu çalışmanın araştırma grubunu oluşturmaktadır. Nitel yöntemde yapılan bu araştırmada, veri toplama aracı olarak; ebeveynlere ilişkin demografik bilgilerin yer aldığı kişisel bilgi formu ve eğitim ihtiyaçlarına yönelik soruların yer aldığı yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Ebeveynler ile olan görüşmeler, uygun zaman aralıkları belirlenerek ev ziyaretleri şeklinde bireysel olarak gerçekleştirilmiştir. Verilerin analizinde içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, ebeveynlerin eğitime ihtiyaç duydukları, ebeveynlerin gereksinim duydukları bu ihtiyaçların hem kendileri için hem de çocuklar için olduğu görülmüştür. Ebeveynlerin çocuklarla ilgili olan ihtiyaçları en çok çocukların zihin gelişimleri için neler yapabilecekleri konusunda olduğu görülürken; ebeveynlerin kendileri için ise, akademik bilgi ve beceri alanında desteğe ihtiyaç duydukları bulunmuştur. Ebeveynlerin eğitimin nasıl olması gerektiği hususunda, programın sanatsal etkinlikler ile dolu olmasını istedikleri belirlenmiştir. Eğitim gün ve saatleri için en uygun olunan zamanın da pazartesi günleri olduğu ve 14.00 ile 15.00 saatleri arasında uygun olunduğu tespit edilmiştir. Sonuç olarak ebeveynlerin çocukların gelişimi için en önemli gelişim alanı olarak zihinsel gelişim alanını benimsedikleri ve kendilerini de akademik konularda geliştirmek istedikleri saptanmıştır.

Anemon Muş Alparslan Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi , 2018
Bu çalışmanın amacı yedinci sınıf öğrencileri düzeyinde duygusal zekâ ile çatışma çözme davranışı... more Bu çalışmanın amacı yedinci sınıf öğrencileri düzeyinde duygusal zekâ ile çatışma çözme davranışı arasındaki ilişkinin bazı değişkenlere göre incelenmesidir. Araştırma ilişkisel tarama modelinde olup, araştırmanın örneklemi uygun örnekleme yöntemiyle belirlenen 2016-2017 eğitim-öğretim yılı Muş İli merkezindeki üç ortaokulda eğitim gören toplam 233 yedinci sınıf öğrencisinden oluşmaktadır. Araştırma verileri ‘Kişisel Bilgi Formu’, Küçükkaragöz ve Kocabaş (2012) tarafından geliştirilen ‘Çocuklar İçin Duygusal Zekâ Ölçeği’ ve Koruklu (1998) tarafından geliştirilen ‘Çatışma Çözme Davranışını Belirleme Ölçeği’ ile elde edilmiştir. Veri analizleri için SPSS 16.0 paket programı kullanılmıştır. Elde edilen bulgulara göre duygusal zekâ ile çatışma çözme süreçleri arasında p<0,01 düzeyinde, pozitif yönde ve anlamlı bir ilişki vardır. Duygusal zekâları bakımından kızlar ve erkekler arasında p<0,05 düzeyinde anlamlı bir fark saptanmıştır.

Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2017
Bu araştırmada kaba ve ince motor becerilerin kullanılmasını içeren 10 oturum ve 40 etkinlikten o... more Bu araştırmada kaba ve ince motor becerilerin kullanılmasını içeren 10 oturum ve 40 etkinlikten oluşan motor gelişim eğitim programının 5-6 yaş çocuklarının kaba ve ince motor gelişimlerine etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda araştırmanın çalışma grubuna Malatya il merkezinde tesadüfen seçilen bir anaokuluna devam eden 50 çocuk (25 kontrol-25 deney) dâhil edilmiştir. Araştırmada ön test-son test kontrol gruplu deneysel desen kullanılmıştır. Verileri elde etmek için araştırmacılar tarafından geliştirilen genel bilgi formu ile kaba ve ince motor becerilerin kullanımını içeren motor gelişim değerlendirme formu kullanılmıştır. Formda toplam 23 madde yer almaktadır. Formdaki maddelerin çocuklar tarafından gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği araştırmacı tarafından belirlenen uygulama yönergesi ve materyaller ile değerlendirilmiştir. Verileri analiz etmek için SPSS 22 paket programı kullanılmıştır. Veriler normal dağılım göstermediğinden grup içi karşılaştırmalarda Wilcoxon İşaretli Sıralar Testi, gruplar arası karşılaştırmalarda Paired Sample t Testi kullanılmıştır. Sonuçta; çocukların kaba ve ince motor gelişimlerinde deney ve kontrol grubu arasında deney grubu lehine anlamlı fark olduğu saptanmıştır.

World Journal of Education , 2016
The purpose of this study is to examine the changes in prospective pre-school teachers’ attitudes... more The purpose of this study is to examine the changes in prospective pre-school teachers’ attitudes towards astronomy
in terms of their grades. The study was conducted with 205 prospective teachers (1st, 2nd, 3rd, 4th graders) studying in
the education faculty of a university in Eastern Anatolia region of Turkey. Astronomy Attitude Scale (AAS) was
used as data collection instrument. One-Way Anova was used for independent groups in data analysis in order to find
out whether prospective pre-school teachers’ attitudes towards astronomy differed in terms of their grades. Data
analysis results showed that prospective pre-school teachers’ attitudes towards astronomy did not differ significantly
in terms of their grades. In addition, it was concluded that while prospective pre-school teachers had positive
attitudes such as associating astronomy with daily life, thinking that astronomy can be learned better through applied
activities and contemporary developments about astronomy attracted their attention, they also had negative attitudes
such as feeling insecure about astronomy subjects and not liking the field of astronomy. In line with these results, it
was recommended that the number of physical sciences lessons in pre-school teaching departments in education
faculties should be increased.

International Journal of Innovative Research in Education , 2016
The play is an important area in developing sense and emotions which including volunteerism, reve... more The play is an important area in developing sense and emotions which including volunteerism, revealed in freedom, supporting all developmental areas of the individual, discovering abilities, remodelling the social life The play is an basic need for individuals and exists in different ways in all of ages and developmental periods. So it's a curiosity point that which games have been played by two different generations, children and their grandfathers. The purpose of the study is to explore views of grandfathers about games played by today’s children and their childhood games. Research was conducted in phenomenology model as a qualitative research. In the context of snowball sampling, the interviews have made with 15 grandfathers who lives in street of Kale, Muş. The semi-structured interview technique was used to collect data which analysed by descriptive analysis technique. Research results show that games have become different when compared today and past. It is seen that prominent sense was to therness in grandfathers’ games and they were creating own toys with natural materials. Research finding that today’s children games are individual and inactive games, children prefer technology based games and don’t communicate with peers was observed by grandfather.

The Journal of Academic Social Science Studies , 2016
Sosyal bir varlık olan insanın dünyaya getirmiş olduğu yavrusuyla yaşam boyu devam edecek olan bi... more Sosyal bir varlık olan insanın dünyaya getirmiş olduğu yavrusuyla yaşam boyu devam edecek olan bir ilişki sürecinin olması kaçınılmazdır. Anne ve çocuk arasında doğal olarak başlayan sosyal ve duygusal ilişkinin baba-çocuk arasında da olması, hatta bu ilişkinin etkileşimsel öğeleri içermesi hem baba hem de bebek için önemli etkileri olmaktadır. Bu durum, bebeğin başta sosyal ve duygusal gelişimi olmak üzere bilişsel, dil ve motor becerilerini olumlu bir şekilde desteklerken, babanın da babalık davranışlarını olumlu hale getirmektedir. Ancak Türkiye’de babaların etkileşimsel davranışlarını ortaya koyan ve değerlendirmede kullanılacak herhangi bir ölçek bulunmamaktadır. Bundan hareketle bu çalışmada amaç, baba ve çocuk etkileşimini, baba-çocuk etkileşimsel davranışlar açısından değerlendirebilmek amacıyla, Tamis-LeMonda, Shannon, Pinter, Acevedo, Baumwell ve Spellmann (2002) tarafından geliştirilen Baba-Çocuk Duygulanım, Yanıt Verme ve Meşguliyet Ölçeği-B-ÇDYMÖ (Caregiver-Child Affect, Responsiveness and Engagement Scale, C-CARES)’nin Türkçe uyarlamasını ve geçerlik-güvenirlik analizlerini yapmaktır. Araştırmada 85 baba-bebek çifti ile çalışılmıştır. B-ÇDYMÖ ölçeğinin ilk olarak dil eşdeğerliği sağlanmış sonrasında geçerlilik için açımlayıcı/keşfedici faktör analizi ile madde analizleri yapılmıştır. Ölçeğin güvenirliğine, iç tutarlık katsayısı (Cronbach Alpha) ile bakılmıştır. Bulgular, 17 madde olan baba formunun ve 14 maddelik çocuk formunun 2 alt faktörde, 3 maddelik ikili formunun da tek faktörde toplandığını göstermiştir. Baba formunun iç tutarlılık katsayıları .80 ile .93, gözlemciler arası uyum katsayısı .72 ile .95 arasında değişmektedir. Çocuk formunun iç tutarlılık katsayıları .67ile .94, gözlemciler arası uyum katsayıları da .74 ile 1.000 arasında değişmektedir. İkili formun iç tutarlılık katsayısı .84 ve gözlemciler arası uyum katsayısının .72 ile .82 arasında değiştiği saptanmıştır. Sonuç olarak Türkiye’de Baba-Çocuk Duygulanım, Yanıt Verme ve Meşguliyet Ölçeği’nin baba ve çocuk etkileşim davranışlarını değerlendirme kullanılabilecek geçerli ve güvenilir bir ölçek olduğu görülmüştür.
Teaching Documents by Esra DEMİR ÖZTÜRK

Okul Çağı Çocuklarında Büyük Tehlike: Beslenme Bozuklukları, 2023
Çocuklarda beslenme bozuklukları, tüm dünyada önemli bir halk sağlığı sorunudur. Beslenme bozuklu... more Çocuklarda beslenme bozuklukları, tüm dünyada önemli bir halk sağlığı sorunudur. Beslenme bozuklukları tarihi
eski çağlara kadar dayanan bir çeşit sağlık ve alışkanlık problemi olarak kabul edilmektedir. Beslenme organizma
için temel ihtiyaç olup doğumdan ölüme kadar yaşamın her alanında çok büyük öneme sahiptir. Ancak okul öncesi,
okul çağı ve ergenlik dönemi çocukları beslenme bozukluklarından özellikle etkilenmektedir. Tüm dünyada farklı
şekillerde kendini gösteren bu sorun ülkelerin gelişmişlik düzeylerini de ortaya koymaktadır. Öyle ki, bazı ülkeler
beslenme yetersizliğine bağlı çocuk ölümlerini azaltmaya çalışırken, bazı ülkeler hem yetişkinlerde hem de
çocuklarda obezite ile mücadele içindedir. Beslenme bozukluklarının nedenleri tam olarak bilinmemektedir.
Ancak, yeme bozuklukları tablosuna göre değişmekle birlikte; sosyal, kültürel, psikolojik problemlerle birlikte en
önemli iki sorun olarak fakirlik ve eğitimsizliğin olduğu görülmektedir. Çocuklarda beslenme durumu; ülkelerin
eğitim seviyesinin, ekonomik şartlarının, kaynakların dağılım dengesinin ve sağlık düzeylerinin göstergesidir.
Doğru beslenme sadece büyüme ve gelişme için değil aynı zamanda çocukluk çağı hastalıklarından korunmak için
son derece önemlidir. Beslenme bozuklukları beraberinde; psikolojik, fiziksel, sosyal ve tıbbi ve daha bir çok
soruna neden olmakta ve bireylerin yaşam kalitesini düşürmektedir. Bu nedenle çözüm için multidisipliner
yaklaşım önemlidir. Bunun için, beslenme bozukluğu tablosunda; aile, öğretmen ya da bakım elemanı ortak çözüm
üretilmelidir. Bu da ancak bozukluk tablosunun doğru bir şekilde tanımlanması ile mümkündür. Bu çalışma, 6-12
yaş arası okul çağı çocuklarda sık görülen beslenme bozukluklarını ve eğitime etkilerini incelemek amacıyla
derleme türünde güncel literatür incelenerek gerçekleştirildi.
Anahtar kelimeler: Beslenme bozukluğu, doğru beslenme, 6-12 yaş, okul çağı, eğitim
Uploads
Papers by Esra DEMİR ÖZTÜRK
in terms of their grades. The study was conducted with 205 prospective teachers (1st, 2nd, 3rd, 4th graders) studying in
the education faculty of a university in Eastern Anatolia region of Turkey. Astronomy Attitude Scale (AAS) was
used as data collection instrument. One-Way Anova was used for independent groups in data analysis in order to find
out whether prospective pre-school teachers’ attitudes towards astronomy differed in terms of their grades. Data
analysis results showed that prospective pre-school teachers’ attitudes towards astronomy did not differ significantly
in terms of their grades. In addition, it was concluded that while prospective pre-school teachers had positive
attitudes such as associating astronomy with daily life, thinking that astronomy can be learned better through applied
activities and contemporary developments about astronomy attracted their attention, they also had negative attitudes
such as feeling insecure about astronomy subjects and not liking the field of astronomy. In line with these results, it
was recommended that the number of physical sciences lessons in pre-school teaching departments in education
faculties should be increased.
Teaching Documents by Esra DEMİR ÖZTÜRK
eski çağlara kadar dayanan bir çeşit sağlık ve alışkanlık problemi olarak kabul edilmektedir. Beslenme organizma
için temel ihtiyaç olup doğumdan ölüme kadar yaşamın her alanında çok büyük öneme sahiptir. Ancak okul öncesi,
okul çağı ve ergenlik dönemi çocukları beslenme bozukluklarından özellikle etkilenmektedir. Tüm dünyada farklı
şekillerde kendini gösteren bu sorun ülkelerin gelişmişlik düzeylerini de ortaya koymaktadır. Öyle ki, bazı ülkeler
beslenme yetersizliğine bağlı çocuk ölümlerini azaltmaya çalışırken, bazı ülkeler hem yetişkinlerde hem de
çocuklarda obezite ile mücadele içindedir. Beslenme bozukluklarının nedenleri tam olarak bilinmemektedir.
Ancak, yeme bozuklukları tablosuna göre değişmekle birlikte; sosyal, kültürel, psikolojik problemlerle birlikte en
önemli iki sorun olarak fakirlik ve eğitimsizliğin olduğu görülmektedir. Çocuklarda beslenme durumu; ülkelerin
eğitim seviyesinin, ekonomik şartlarının, kaynakların dağılım dengesinin ve sağlık düzeylerinin göstergesidir.
Doğru beslenme sadece büyüme ve gelişme için değil aynı zamanda çocukluk çağı hastalıklarından korunmak için
son derece önemlidir. Beslenme bozuklukları beraberinde; psikolojik, fiziksel, sosyal ve tıbbi ve daha bir çok
soruna neden olmakta ve bireylerin yaşam kalitesini düşürmektedir. Bu nedenle çözüm için multidisipliner
yaklaşım önemlidir. Bunun için, beslenme bozukluğu tablosunda; aile, öğretmen ya da bakım elemanı ortak çözüm
üretilmelidir. Bu da ancak bozukluk tablosunun doğru bir şekilde tanımlanması ile mümkündür. Bu çalışma, 6-12
yaş arası okul çağı çocuklarda sık görülen beslenme bozukluklarını ve eğitime etkilerini incelemek amacıyla
derleme türünde güncel literatür incelenerek gerçekleştirildi.
Anahtar kelimeler: Beslenme bozukluğu, doğru beslenme, 6-12 yaş, okul çağı, eğitim
in terms of their grades. The study was conducted with 205 prospective teachers (1st, 2nd, 3rd, 4th graders) studying in
the education faculty of a university in Eastern Anatolia region of Turkey. Astronomy Attitude Scale (AAS) was
used as data collection instrument. One-Way Anova was used for independent groups in data analysis in order to find
out whether prospective pre-school teachers’ attitudes towards astronomy differed in terms of their grades. Data
analysis results showed that prospective pre-school teachers’ attitudes towards astronomy did not differ significantly
in terms of their grades. In addition, it was concluded that while prospective pre-school teachers had positive
attitudes such as associating astronomy with daily life, thinking that astronomy can be learned better through applied
activities and contemporary developments about astronomy attracted their attention, they also had negative attitudes
such as feeling insecure about astronomy subjects and not liking the field of astronomy. In line with these results, it
was recommended that the number of physical sciences lessons in pre-school teaching departments in education
faculties should be increased.
eski çağlara kadar dayanan bir çeşit sağlık ve alışkanlık problemi olarak kabul edilmektedir. Beslenme organizma
için temel ihtiyaç olup doğumdan ölüme kadar yaşamın her alanında çok büyük öneme sahiptir. Ancak okul öncesi,
okul çağı ve ergenlik dönemi çocukları beslenme bozukluklarından özellikle etkilenmektedir. Tüm dünyada farklı
şekillerde kendini gösteren bu sorun ülkelerin gelişmişlik düzeylerini de ortaya koymaktadır. Öyle ki, bazı ülkeler
beslenme yetersizliğine bağlı çocuk ölümlerini azaltmaya çalışırken, bazı ülkeler hem yetişkinlerde hem de
çocuklarda obezite ile mücadele içindedir. Beslenme bozukluklarının nedenleri tam olarak bilinmemektedir.
Ancak, yeme bozuklukları tablosuna göre değişmekle birlikte; sosyal, kültürel, psikolojik problemlerle birlikte en
önemli iki sorun olarak fakirlik ve eğitimsizliğin olduğu görülmektedir. Çocuklarda beslenme durumu; ülkelerin
eğitim seviyesinin, ekonomik şartlarının, kaynakların dağılım dengesinin ve sağlık düzeylerinin göstergesidir.
Doğru beslenme sadece büyüme ve gelişme için değil aynı zamanda çocukluk çağı hastalıklarından korunmak için
son derece önemlidir. Beslenme bozuklukları beraberinde; psikolojik, fiziksel, sosyal ve tıbbi ve daha bir çok
soruna neden olmakta ve bireylerin yaşam kalitesini düşürmektedir. Bu nedenle çözüm için multidisipliner
yaklaşım önemlidir. Bunun için, beslenme bozukluğu tablosunda; aile, öğretmen ya da bakım elemanı ortak çözüm
üretilmelidir. Bu da ancak bozukluk tablosunun doğru bir şekilde tanımlanması ile mümkündür. Bu çalışma, 6-12
yaş arası okul çağı çocuklarda sık görülen beslenme bozukluklarını ve eğitime etkilerini incelemek amacıyla
derleme türünde güncel literatür incelenerek gerçekleştirildi.
Anahtar kelimeler: Beslenme bozukluğu, doğru beslenme, 6-12 yaş, okul çağı, eğitim