Gazi University
Child Development and Education
Bu çalışma 2-3 yaş grubunda çocuğu olan annelere verilen Aile Çocuk Eğitimi Programı'nın, annelerin çocuk yetiştirme tutumlarına ve ev ortamını düzenlenmelerine etkisinin incelenmesi amacı ile yapılmıştır. Araştırmada, 35 anne ve... more
Bu çalışma 2-3 yaş grubunda çocuğu olan annelere verilen Aile Çocuk Eğitimi Programı'nın, annelerin çocuk yetiştirme tutumlarına ve ev ortamını düzenlenmelerine etkisinin incelenmesi amacı ile yapılmıştır. Araştırmada, 35 anne ve çocukları örneklem grubunu oluşturmuştur. Annelere 10 hafta süre ile haftada 1 gün 1 saat Aile Çocuk Eğitim Programı uygulanmıştır. Eğitim programının anneler üzerindeki etkisini ölçmek amacıyla Ev Ortamı Değerlendirme Ölçeği ve Aile Hayatı ve Çocuk Yetiştirme Tutum Ölçeği uygulanmıştır. Sonuç olarak annelere verilen eğitimin, annelerin çocuklarının gelişimini ve eğitimini destekleyici uygun ev ortamı hazırlama ve çocuk yetiştirme tutumlarına olumlu katkıları olduğu saptanmıştır.
Bu çalışmada bir öğrenme, öğretme ve değerlendirme aracı olan pedagojik dokümantasyonun erken çocukluk programlarında çocukların öğrenmesini anlama, destekleme ve geliştirmeyi ne derecede desteklediği öğretmen bakış açısından... more
Bu çalışmada bir öğrenme, öğretme ve değerlendirme aracı olan pedagojik dokümantasyonun erken çocukluk programlarında çocukların öğrenmesini anlama, destekleme ve geliştirmeyi ne derecede desteklediği öğretmen bakış açısından incelenmiştir. Olgubilim deseninde gerçekleştirilen geniş ölçekli bir araştırmanın parçası olan bu çalışmada öğretmenlerden bireysel görüşmeler yoluyla elde edilen veriler kullanılmıştır. Amaçlı örnekleme tekniği kullanılan bu araştırmanın örneklemini, metropol bir şehirdeki dokuz okul öncesi eğitim kurumunda görev yapan 22 okul öncesi öğretmeni oluşturmaktadır. Çalışmanın bulguları bireysel, kişiler arası ve öğrenme süreçleriyle ilgili katkılar olmak üzere üç tema altında toplanmıştır. Bu temalar altında kendini değerli hissetme, sorumluluk alma, kendini ifade etme, dinleme, etkileşim, öğrenme sürecinde aktif katılım, öğrenmeye karşı ilgi ve motivasyon, öz-değerlendirme ve öğrenme farkındalığı kategorileri yer almaktadır. Sonuçlar ışığında pedagojik dokümantasyonun çocuklar açısından katkıları göz önüne alınarak sınıflarda uygulanmasının etkin olarak yapılabilmesi için öğrenme ortamlarının fiziksel ve sosyal olarak düzenlenmesi, sınıf-içi ve dışı etkileşimlerin desteklenmesi, hizmet öncesi ve hizmet içi eğitimlerle öğretmenlerin bu sürece yönelik pedagojik bilgi ve beceriler kazanmalarının sağlanması önerilmektedir.
This study examined the challenges of pedagogical documentation from the perspectives of Turkish early childhood teachers. Pedagogical documentation was initially introduced as a teaching, learning, and assessment tool in early childhood... more
This study examined the challenges of pedagogical documentation from the perspectives of Turkish early childhood teachers. Pedagogical documentation was initially introduced as a teaching, learning, and assessment tool in early childhood education settings in Turkey through a three-year project. A total of 22 early childhood teachers working in a variety of early childhood programs participated in the study. Data were gathered via semi-structured and focus group interviews at the end of an intervention on the use of pedagogical documentation. The data analysis was based on an inductive approach, revealing that teachers encountered functional and attitudinal challenges in implementing pedagogical documentation. Three major themes or challenges emerged in this study: (a) challenges originating from contextual elements, (b) challenges originating from the nature of pedagogical documentation, and (c) challenges related to the adaptations of teachers to the pedagogical documentation process. The findings underline the need to transform teachers' perspectives so that they are more amenable to child-centered practices while acknowledging the importance of collaboration with all stakeholders. In-service and pre-service training should be planned to support teachers' understanding of pedagogical documentation and to ensure that teachers employ the pedagogical documentation process in their own practices.
Purpose: Reflective journal writing is considered as a form of reflective practice. The research studies suggested that journal writing allowed the teacher to reflect on their practices, improved their selfawareness and supported their... more
Purpose: Reflective journal writing is considered as a form of reflective practice. The research studies suggested that journal writing allowed the teacher to reflect on their practices, improved their selfawareness and supported their professional development. Even though the research showed that journal writing as an effective tool for reflective practice, the need exists for the studies conducted in the area of early childhood teacher education. Thus, this qualitative study aims to gain a more in-depth understanding of early childhood preservice teachers' experiences with reflective journal writing. Research Methods: This study is a qualitative study focusing on the experiences of Turkish preservice
ÖZET: Matematikle tanışma doğumla başlamaktadır. Bebeklikte nesne devamlılığının kazanılmaya ve basit düzeyde neden-sonuç ilişkilerinin anlaşılmaya başlaması matematik gelişiminde temel kabul edilmektedir. Yaşla birlikte deneyimlerin ve... more
ÖZET: Matematikle tanışma doğumla başlamaktadır. Bebeklikte nesne devamlılığının kazanılmaya ve basit düzeyde neden-sonuç ilişkilerinin anlaşılmaya başlaması matematik gelişiminde temel kabul edilmektedir. Yaşla birlikte deneyimlerin ve diğer alanlardaki yeterliliklerin artması matematik gelişiminde yeni aşamaları oluşturmaktadır. Okulöncesi dönemi tamamladığında çocuk, okul matematiği için gerekli olan birçok temel matematiksel beceriyi kazanmış olacaktır. Okulöncesi dönemde çocuklar problem çözme, sonuç çıkarma, bağlantılar kurma ve matematik dilini kullanmayı içeren matematiksel düşünceyi geliştirebilir, şekil, sayı ve işlemler, ölçüm ile mekanda konum becerilerini temel düzeyde kazanabilir. Ayrıca basit veri toplama ve değerlendirmeyi içeren grafikler hazırlayabilir. Okulöncesi çocuklarının tüm bu becerileri kazanabilmesi uygun planlama, malzeme ve stratejilerin kullanılmasına ve matematiğe günlük yaşamın bir parçası olarak bakılarak günlük yaşamda etkin yer verilmesine bağlıdır. Okulöncesi çocukları için uygun matematik etkinlikleri planlamada çocukların matematiksel beceri seviyelerinin belirlenmesi, bireysel ayrılıklara özen gösterilmesi, etkin öğrenme modellerinin kullanılması, uygun materyal ve teknolojilerin kullanımı ve aile katılımı dikkat edilmesi gereken önemli noktalardır.
Bu araştırmanın amacı, yaş düzeyindeki çocukların karşılaşabilecekleri yazınsal kitaplarda (öykü veya masal) çocuğun katılım ve dinlenilme hakkına (Çocuk Hakları Sözleşmesi, Madde 12) yer verilme durumunu ortaya koymaktır. Araştırma nitel... more
Bu araştırmanın amacı, yaş düzeyindeki çocukların karşılaşabilecekleri yazınsal kitaplarda (öykü veya masal) çocuğun katılım ve dinlenilme hakkına (Çocuk Hakları Sözleşmesi, Madde 12) yer verilme durumunu ortaya koymaktır. Araştırma nitel bir çalışmadır ve "durum çalışması" temel alınmıştır. KKTC'de Lefkoşa ilçesindeki durum incelenmiş ve ilköğretim öğrencileri tarafından en çok okunan 3 yazınsal kitap (Pinokyo, Felaket Henry'nin Mükemmel Günü ve Benim Adım Selen) belirlenip değerlendirilmiştir. Doküman analizi yapılmış ve betimsel çözümleme gerçekleştirilmiştir. İncelenen 2 kitapta (Pinokyo ve Felaket Henry) katılım ve dinlenilme hakkı açısından çok sayıda olumsuz durumun olduğu belirlenmiş, diğer kitapta (Benim Adım Selen) ise daha dengeli bir tablo ortaya çıkmıştır. Anahtar sözcükler:Yazınsal kitap, çocuk hakları, katılım -dinlenilme hakkı, ilköğretim düzeyi, Kıbrıs
Öğretmenin yeterlik inancı yaklaşık yirmi yıl önce öğrenci başarısı ile ilişkili birkaç öğretmen özelliğinden birisi olarak tanımlanmıştır. Öğretmenin yeterlik inancı, öğrencinin başarısı, motivasyonu ve öz yeterlik inancı gibi öğrenciye... more
Öğretmenin yeterlik inancı yaklaşık yirmi yıl önce öğrenci başarısı ile ilişkili birkaç öğretmen özelliğinden birisi olarak tanımlanmıştır. Öğretmenin yeterlik inancı, öğrencinin başarısı, motivasyonu ve öz yeterlik inancı gibi öğrenciye ait çıktılarla ve öğretmenin sınıftaki davranışları ile bağlantılı görülmektedir. Öz-yeterlik inancı öğretmenin öğretime harcadığı çabayı, oluşturduğu amaçları ve isteklilik seviyesini etkilemektedir. Güçlü yeterlik inancına sahip öğretmenlerin daha üst düzeyde planlama ve organizasyon sergileme eğiliminde oldukları, aynı zamanda, yeni fikirlere daha açık ve öğrencilerin gereksinimlerini daha iyi karşılayabilecek yeni yöntemleri denemeye daha istekli oldukları belirtilmektedir. Ayrıca, yeterlik inancının öğretmenin yolunda gitmeyen şeyler karşısındaki direncini ve karşılaştığı durumlardaki esnekliğini etkilediği ifade edilmektedir. Yüksek yeterlik inancı, öğretmenin öğrencisinin yaptığı hatalarda daha az eleştirici olmasını, çabalayan öğrenci ile da...
- by Neslihan Avci
- •
Özet Bu çalışmanın amacı, okul öncesi öğretmenlerinin uygulamış oldukları etkinlik planlarında erken çocukluk matematiğini ele alışlarını değerlendirmektir. Bu çalışmada öğretmenlerin matematik etkinliklerine ne ölçüde yer verdiklerini... more
Özet Bu çalışmanın amacı, okul öncesi öğretmenlerinin uygulamış oldukları etkinlik planlarında erken çocukluk matematiğini ele alışlarını değerlendirmektir. Bu çalışmada öğretmenlerin matematik etkinliklerine ne ölçüde yer verdiklerini belirlemek amacıyla nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması deseni kullanılmıştır. Çalışma grubuna dahil olan öğretmenler kartopu örnekleme yaklaşımıyla belirlenmiştir. Bu kapsamda Ankara ilinde anasınıfı, bağımsız anaokulu ve özel anaokulunda görev yapmakta olan 20 okul öncesi öğretmeninin bir haftalık etkinlik planları çalışmaya dahil edilmiştir. Çalışmada doküman incelemesi yapılmış olup veriler içerik analizi yaklaşımıyla analiz edilmiştir. 20 öğretmenin gönderdiği tüm etkinlikler incelemeye dahil edilmiştir. Bu kapsamda 171 etkinlik planı ve 1 müzik projesi incelenmiştir. Etkinliklerde matematiksel süreçleri doğrudan ve dolaylı destekleyen kazanım ve göstergeler incelenmiş, öğrenme sürecinde yer verilme durumlarına ve çocuk katılım düzeylerine bakılmıştır. İncelemeler sonucunda 2 öğretmenin 1 hafta boyunca uyguladıkları toplam 5 etkinlikte, matematik etkinliğini destekleyen hiçbir kazanım ve göstergeye yer vermedikleri görülmüştür. Etkinliklerin 78'inde NCTM (American National Council of Teachers of Mathematics) standartlarıyla doğrudan ilişkili kazanım ve göstergelere yer verildiği, 74 etkinlikte matematik becerilerini dolaylı destekleyen kazanım ve göstergelere yer verildiği, geri kalan 19 etkinlikte dolaylı ya da doğrudan matematik becerisini destekleyen hiçbir etkinliğin olmadığı görülmüştür. Etkinliklerdeki çocuk katılımı düzeyleri incelendiğinde, etkinliklerin 143'ünün katılım karşıtı basamaklarda yer aldığı görülürken, sadece 28 etkinliğin katılım basamağında yer aldığı görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Matematik eğitimi, okul öncesi matematik eğitimi, erken çocuklukta matematik Abstract The purpose of the current study is to evaluate how preschool teachers approached the early childhood mathematics in the activity plans they implemented. In order to determine the extent to which the teachers included mathematics activities, the case study design, one of the
Çocuk istismarı, çocukluk çağı göz önüne alındığında tanımlanması ve tedavi edilmesi en zor travma türüdür. Çünkü genellikle çocuğun yakın çevresi tarafından maruz bırakılır ve tekrar uygulanma ihtimali oldukça yüksektir. Çocuğun günlük... more
Çocuk istismarı, çocukluk çağı göz önüne alındığında tanımlanması ve tedavi edilmesi en zor travma türüdür. Çünkü genellikle çocuğun yakın çevresi tarafından maruz bırakılır ve tekrar uygulanma ihtimali oldukça yüksektir. Çocuğun günlük hayatı dikkate alındığında en çok karşılaşılan istismar türü duygusal ihmal ve istismardır ve etkileri bir ömür devam etmektedir. Ancak etkileri çok büyük olsa da, diğer istismar türlerine verilen önem duygusal istismara verilmemektedir. Bireylerin çocukluk dönemlerinde yaşadıkları istismar deneyimlerine bakış açılarının, çocukluk anlayışlarını etkileyeceği düşünülmektedir. Çocukluğa atfedilen sıfatlar ise, kişilerin çocukluk anlayışını işaret etmektedir. Bu çalışma öğretmen adaylarının duygusal istismarla ilgili deneyimlerini ve bakış açılarını, anıları vasıtasıyla yansıtmayı ve çocukluk anlayışlarını belirlemeyi hedeflemektedir. Bu amaçla öğretmen adaylarına duygusal istismar ile ilgili bilgi verildikten sonra; kendi çocukluk dönemlerinde anneleri ve babaları tarafından maruz kaldıkları istismar yaşantılarıyla ilgili birer anılarını yazmaları istenmiştir. Araştırmanın katılımcılarını 100 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Araştırma nitel araştırma desenlerinden anlatı araştırması türünde gerçekleştirilmiştir. Anlatı araştırması; araştırmacının bireylerin yaşamlarını incelediği ve bireylerin kendi yaşamları hakkında öyküleri talep ettiği inceleme desenidir. Öncelikle öğretmen adaylarına duygusal istismar hakkında bilgi verilmiştir. Daha sonra öğretmen adaylarından, duygusal istismar anılarını yazmaları ve çocuk deyince akıllarına gelen sıfatları yazmaları istenmiştir. Elde edilen bulgular anlatı analizi yöntemiyle çözümlenmiştir. Öğretmen adaylarının duygusal istismar anılarının yanında, fiziksel istismar anılarına da yer verdikleri belirlenmiştir. Bu bulgular fiziksel istismar teması altında ele alınmıştır. Öğretmen adaylarının %94’ünün, en az bir duygusal istismar türüne maruz kaldıkları belirlenmiştir. Katılımcıların çocukluğa atfettikleri sıfatlara bakıldığı zaman, çocukluk anlayışlarının genellikle olumlu olduğu görülmüştür. Ancak katılımcılardan bazıları maruz kaldıklarını belirttikleri duygusal istismar türünü işaret eden çocuk sıfatları belirtmişlerdir.
- by Pelin Pekince and +1
- •
- Istismar
Bireylerin okul ve sınıf ortamında öğrenme süreçlerinin etkili bir şekilde devam etmesi için öğretmenin sınıf içi etkileşimde duyarlı davranması, çocukların öğrenmelerini desteklemesi ve öğrenme süreçlerinin etkili bir şekilde... more
Bireylerin okul ve sınıf ortamında öğrenme süreçlerinin etkili bir şekilde devam etmesi için öğretmenin sınıf içi etkileşimde duyarlı davranması, çocukların öğrenmelerini desteklemesi ve öğrenme süreçlerinin etkili bir şekilde düzenlenmesi önemlidir. Bu süreçlerin planlanmasında ve sunulmasında birçok faktör etkilidir. Öğretmenlerin sınıf içindeki uygulamalarını etkileyen faktörlerden biri ise çocukluk dönemine ve çocuklara bakış açılarıdır. Çocukluk dönemi ve çocuklara bakış açıları, pasif ve muhtaç çocuk yönünde ise, çocuğun hakları ve istekleri görmezden gelinmektedir. Çocuğu; bir birey ve öğrenme sürecinin aktif katılımcısı olarak görülmemesi, sınıf içindeki bütün uygulamalara yansımaktadır. Ancak öğretmenlerin aktif çocuk imajı güçlü ise, çocuk öğrenme süreçlerinde bir birey olarak tanınır ve değer verilir. Çocuğun aktif rol aldığı uygulamalarda, çocukların katılımları en üst seviyededir ve kullanılan öğrenme stratejileri bu yönde seçilir. Bu çalışmanın amacı; öğretmenlerin, öğretim stratejilerinin uygulanmasında çocukların katılım haklarına yer verme açısından ne kadar özenli olduklarını araştırmaktır. Araştırma nitel araştırma desenlerinden durum çalışması türünde gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın katılımcılarını;maksimum çeşitlilik örnekleme yoluyla seçilen, ikisi bağımsız anaokulunda, ikisi kurum anaokulunda, diğer ikisi de ilkokul bünyesindeki anasınıfında görev yapmakta olan altı öğretmen oluşturmaktadır. Her öğretmen iki yarım gün gözlemlenerek, kullandıkları stratejiler ve sınıf ortamında çocukların katılım durumları belirlenmiştir. Ayrıca öğretmenlerle görüşme yapılarak, kullandıklarını düşündükleri stratejiler ve çocuk katılımı hakkındaki görüşleri sorulmuştur. Elde edilen bulgular betimsel analiz yöntemiyle çözümlenmiştir. Yapılan görüşmelerde öğretmenler; sunuş yolu öğretim stratejisi, buluş yolu öğretim stratejisi ve araştırma-inceleme yolu öğretim stratejisi kullandıklarını belirtmişlerdir. Ancak yapılan gözlemlerde öğretmenlerin hepsinin sunuş yolu öğretim stratejisini tercih ettikleri belirlenmiştir. Sınıf içi uygulamalarında çocukların aktif katılımlarına önem verdiklerini belirten öğretmenlerin uygulamalarının büyük çoğunluğunun katılım karşıtı basamaklarda kaldığı görülmüştür. Gözlemlenen 12 etkinliğin sadece bir tanesinin katılım basamağına çıkabildiği belirlenmiştir.
The aim of this study is to describe the view of childhood in international and national non-governmental organizations that work for the benefit of children. In line with the objective of this study, a comprehensive screening was made... more
The aim of this study is to describe the view of childhood in international and national non-governmental organizations that work for the benefit of children. In line with the objective of this study, a comprehensive screening was made through the Google Search Engine using the key words NGO (non-governmental organization), international, national and child, ensuring the collection of relevant data. We identified ten international and four national non-governmental organizations (NGO) working for the benefit of children. The websites of these NGOs were screened, and the information they provided under What We Do, About Us, Mission and Vision sections were saved. The data was then evaluated using the categories of childhood constructions developed by Sorin (2005) and analyzed by means of a content analysis. As a result the websites of international NGOs mainly used the image of the " child as a victim. " An evaluation of the data from national NGO's websites revealed that these NGOs generally used the image of the innocent child and the child as a victim.
Öz Temel nitel araştırma yöntemiyle gerçekleştirilen bu çalışmada betimsel analiz tekniği kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu, amaçlı örnekleme yönteminden uygun örnekleme ve kartopu örnekleme teknikleri ile belirlenen 5'i erkek,... more
Öz Temel nitel araştırma yöntemiyle gerçekleştirilen bu çalışmada betimsel analiz tekniği kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu, amaçlı örnekleme yönteminden uygun örnekleme ve kartopu örnekleme teknikleri ile belirlenen 5'i erkek, 10 kadın, 15 ebeveyn oluşturmuştur. Çocukların yaşamlarını etkileyen oyun, oyun alanı, oyun materyali, giyim, beslenme, boş zamanlarını değerlendirme, ev yaşamı gibi konular incelenmeye çalışılmıştır. Katılımcı çeşitliliği sağlanarak, ebeveynlerle gerçekleştirilen görüşmelerde, çocukların kendi yaşamlarına katılımları Roger Hart (1992)'ın katılım basamağına yerleştirilmiştir. Araştırmaya dâhil olan ebeveynlerin görüşleri incelendiğinde, bir konuda katılımcı olan ebeveyn, diğer konuda katılım karşıtı olabildiği görülmüştür. Farklı ortam ve şartlarda veya çocukları ilgilendiren farklı alanlarda katılım dereceleri değişkenlik göstermektedir. Bir çocuk oynayacağı oyuna karar verme konusunda, katılımın en üst basamağına uygun katılım derecesine uygun görülürken, ev yaşamıyla ilgili görüşlerinin alınması konusunda katılım içermeyen basamakta yer alabilir. Bu durum, ebeveynlerin çalışma ve yaşam koşulları, önem verdikleri uygulamaların ve değerlerinin farklılığına göre değişiklik göstermektedir. Sonuç olarak, ailelerin oyun, oyun materyali, yeri ve süresi, boş zaman değerlendirme, spor ve kurs gibi aktiviteler konularında çocuğun katılımı yönünde görüşlerinin olduğu, özellikle temel gereksinim ve evde yaşam konularında katılım merdiveninin daha alt basamaklarında görüşler bildirdikleri görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Katılım Hakkı, Çocuğun Yaşamı, Ebeveyn Görüşü. Abstract In this study, it is aimed to depict the participation of children in their own lives with the eye of the parent. Descriptive analysis technique was used in the study conducted by basic qualitative research method. The study group consisted of 5 male, ten female and 15 parents determined by appropriate sampling and snowball sampling techniques from purposeful sampling types. The issues that affect children's lives such as play, playground, game material, clothing, nutrition, leisure time, home life have been tried to be examined. In negotiations with parents by providing a variety of participants, participation of children in their lives has been placed on the participation ladder of Roger Hart (1992). When the opinions of the parents involved in the survey were examined, it was seen that the participant parent in one subject could be anti-participation in the other subject. Participation rates vary in different settings and conditions or various areas of interest to children. When a child plays in the upper echelons of participation.
- by Arzu AKAR GENÇER and +1
- •
- Children's Participation
It is important to get the views of children during participation in the research process. The Committee on the Rights of the Child mentions the aspects to be conveyed to children who participate in research processes. A 'symmetrical... more
It is important to get the views of children during participation in the research process. The Committee on the Rights of the Child mentions the aspects to be conveyed to children who participate in research processes. A 'symmetrical approach' must be adopted for getting children's own consent, and informing them about the research and participatory methods. This study aims to utilise children's voices for research processes, and their participation and the participatory methods they prefer are the main goals. Children's views on their research processes, their needs and their interests are investigated and the data collected via semi-structured interviews from seven male and seven female children by sampling and snowball sampling techniques. The majority of the children were found to be keen to participate in the research and they wanted a positive approach; they also have different expressions according to their contextual characteristics, like the place to conduct the research.
The present study was conducted to determine the thoughts of children, whose lives are governed by decisions taken by adults, on the right to self-determination. The study was conducted as a generic qualitative research, a qualitative... more
The present study was conducted to determine the thoughts of children, whose lives are governed by decisions taken by adults, on the right to self-determination. The study was conducted as a generic qualitative research, a qualitative research design. The study group included 16 children. The data were collected with semi-structured interviews conducted with children. Before the data collection process, the solo test game was played with children as ice breaker. After the solo test game, the modified version of the Cinderella fairy tale was read by the children and they were asked questions about the fairy tale. The objective of the modified Cinderella tale was to make children imagine a world where the decisions are taken by children. After the fairy tales, the semi-structured interview was conducted. The interviews were conducted upon the approval of the children to record the conversations, and the replies provided by children who did not provide approval for voice recordings were noted by the first author. The findings were analyzed with descriptive analysis. Based on the analysis results, the collected data was grouped in five categories that were organized under two themes. In conclusion, students stated that they were able to decide on daily matters such as selecting clothes, what to eat, however, they were presented with no choices in matters that could affect their lives such as school selection. Children stated that adults do not believe that children can make decisions on issues relevant to children's lives.
Bu araştırmada; çocukların; eşitlik konusundaki düşüncelerini belirleyerek, çocuk-yetişkin ilişkisinde eşitliğin çocuk gözüyle anlamının resmedilmesi amaçlanmıştır. Araştırma nitel araştırma desenlerinden fenomenolojik araştırma türünde... more
Bu araştırmada; çocukların; eşitlik konusundaki düşüncelerini belirleyerek, çocuk-yetişkin ilişkisinde eşitliğin çocuk gözüyle anlamının resmedilmesi amaçlanmıştır. Araştırma nitel araştırma desenlerinden fenomenolojik araştırma türünde gerçekleştirilmiştir. Fenomenolojik araştırma; katılımcıların bir fenomene dair yaşamış olduğu tecrübenin anlamı, yapısı ve özünü anlayarak daha net hale getirmeyi amaçlar. Bu amaçla araştırmanın çalışma grubunu amaçlı örnekleme türlerinden kartopu örneklemle ulaşılan 10-13 yaş arası 16 çocuk oluşturmaktadır. Veriler çocuklarla yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılarak toplanmıştır. Veri toplama işlemi çocuğa özgü yollar kullanılması amacıyla oyunla başlamıştır. Bu doğrultuda veriler toplanmadan önce çocuklarla buz kırıcı olarak solo test oyunu oynanmıştır. Solo test oyunundan sonra Külkedisi masalının değiştirilmiş versiyonu çocuklar tarafından okunmuş ve bu masalla ilgili sorular sorulmuştur. Külkedisi masalının değiştirilmiş versiyonu; araştırmanın konusu olan eşitlik kavramına vurgu yapmaktadır. Çocukların bu masalı okuyarak yetişkinlerle eşit olup olmadıklarını sorgulamaları amaçlanmıştır. Masalın ardından görüşme sorularına geçilmiştir. Görüşmeler çocukların onayı alındıktan sonra ses kaydına alınmış, onay vermeyen bir çocuğun cevapları birinci yazar tarafından yazıya aktarılmıştır. Elde edilen bulgular betimsel analiz yöntemiyle çözümlenmiştir. Araştırmada iç geçerlik ve güvenirliğin sağlanması için veri üçgenlemesi yapılmıştır. Elde edilen veriler dört tema ve 16 kategori altında toplanmıştır. Araştırmanın tema ve kategorileri iki yazar tarafından belirlenmiş ve bağımsız bir araştırmacı tarafından kategori ve alt kategorilerin kontrolü sağlanmıştır. Fikir ayrılıkları olan konularda uzlaşma toplantısı düzenlenerek kategori ve alt kategorilere son hali verilmiştir. Bu temalar; “eşitliğin tanımı, eşit olan kişiler, yetişkin ve çocukların eşitliği ve yetişkinlerle eşit olunmayan konular” şeklindedir. Araştırmanın sonucunda çocukların sadece akran gruplarıyla eşit olduklarını düşündükleri, yetişkinlerle eşit olmadıklarını düşündükleri belirlenmiştir. Sadece iki çocuk bütün insanların birbiriyle eşit olduğunu düşündüğünü belirtmiştir.
- by Pelin Pekince and +1
- •
- Eşitlik, çocukluk, Çocukluk Sosyolojisi