Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları Recent Period Turkish Studies REPUBLIC OF TURKEY ISTANBUL UNIVERSITY INSTITUTE OF ATATÜRK'S PRINCIPLES AND REFORMS, 2023
İki dünya savaşı arası dönemde Hatay konusu Atatürk'ün ısrarı üzerine 1936 yılı itibarı ile Türk ... more İki dünya savaşı arası dönemde Hatay konusu Atatürk'ün ısrarı üzerine 1936 yılı itibarı ile Türk Dışişleri Bakanlığının önde gelen konuları arasında yer almıştır. Atatürk, meselenin Cenevre'ye taşınmasını ve sonraki süreci dikkatle takip etmiş, diplomatik ve askeri manevralarla Fransa'yı zor durumda bırakmıştır. Suriye'de baş gösteren isyanlar ve İngiltere'nin Türkiye'yi kendi yanına çekme isteği Hatay meselesinin çözümlenmesinde önemli bir unsur olmuştur. Çalışmanın temel amacı değişen dünya dengeleri içinde Atatürk'ün izlediği dahiyane dış siyaset sayesinde Hatay meselesinin nasıl çözümlendiğini elde edilen belgeler üzerinden ortaya koymak olmuştur. Ayrıca Roma, Berlin Washington, Londra ve Paris Büyükelçilerinin gönderdikleri telgrafların Türk Dışişleri Bakanlığınca nasıl titizlikle takip edildiği ve Bakanlığın Hatay konusunda nasıl meşakkatle çalıştığı analiz edilmiştir Araştırma, Türk Dışişleri Diplomatik Arşivi'nden elde edilen belgeler üzerine temellendirilmiştir.
Transfer of the Hatay Issue to Geneva and its Resolution Based on the Turkish Diplomatic Archive ... more Transfer of the Hatay Issue to Geneva and its Resolution Based on the Turkish Diplomatic Archive Documents of the Ministry of Foreign Affairs (1936-1939) Olcay ÖZKAYA *-Volkan PAYASLI * Öz Tarihte 1918-1939 yılları arasını kapsayan, dünyada küresel olduğu gibi bölgesel etkileriyle de uzun ve kısa vadede siyasal eğilimler, dengeler ve güç merkezleri üzerinde belirleyici oranda büyük etkiler yaratmış olan süreç Türk dış politikasında da önemli bazı sorunların odağa taşınmasına yol açmıştır. Bu iki savaş arası dönemde Türk dış politikasının önemli konuları arasında Hatay meselesi de yer almıştır. Sorunun kesin çözüme kavuşmasında ulusal, yerel ve uluslararası ölçekte basın-yayın yoluyla propaganda oluşturma, kültürel etki yaratma gibi yöntemlerin yanı sıra siyasi/diplomatik anlamda da oldukça etkin ve direngen birçok çaba gösterilmiştir. Nitekim Türkiye'nin Hatay'ın önce bağımsızlığı daha sonra ise Türkiye'ye iltihakına giden süreçte gösterdiği diplomatik başarı özellikle Türk Dışişleri Bakanlığı Diplomatik Arşivinde tasnif edilmiş önemli birçok evrak üzerinden incelenebilmektedir. Hatay meselesi farklı türden arşiv belgeleri çerçevesinde ele alınmış çok sayıda akademik ve bilimsel çalışma kapsamında incelenmiş olmasına karşın bu çalışma Hatay meselesi ile ilgili daha önce ortaya konulmuş yayınlarda yer almayan Türk Dışişleri Bakanlığı Diplomatik Arşivinde bulunan belgelerin konu çerçevesinde incelenmesi ve yorumlanmasına odaklanmıştır. Çalışmada söz konusu arşiv belgeleri ekseninde Hatay meselesinin çözümü bağlamında ortaya konulması amaç edinilmiştir. Bu bağlamda sorunun çözümüne giden yolda Atatürk'ün hassasiyetle altını çizdiği yurtta sulh ve cihanda sulh mottosunun esas alındığı Türk dışişlerinin diplomatik başarısı kayıtlar üzerinden incelemeye alınacaktır.
Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü tarafından Haziran ve Aralık ... more Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü tarafından Haziran ve Aralık aylarında olmak üzere yılda iki kez yayınlanan yaygın süreli uluslararası hakemli bilimsel bir dergidir. Haziran ve Aralık aylarında yayınlanır. Yayın dili Türkçe ve İngilizce'dir. Bu dergide yayınlanan yazılardaki fikirler yazarlarına aittir. Yazarlar makalelerinde Araştırma ve Yayın Etik İlkeleri'ne uyarlar. Dergiye gönderilen makaleler, Turnitin ve Ithenticate İntihal Kontrol Uygulamaları ile denetlenirler.
Bu kitapta yer alan bölümlerde kullanılan kaynak, görüş, bulgu, sonuç, tablo, şekil, resim ve içe... more Bu kitapta yer alan bölümlerde kullanılan kaynak, görüş, bulgu, sonuç, tablo, şekil, resim ve içerik ile ulusal ve uluslararası telif haklarına konu olabilecek mali ve hukuki sorumluluklar Yazar veya yazarlara aittir. HATAY ARAŞTIRMALARI-VII| 72 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM TÜRK TARİH VE DİL ÇALIŞMALARININ FRANSIZ MANDA İDARESİNDEKİ SANCAK'A VE HATAY DEVLETİ'NE YANSIMALARI Volkan PAYASLI* Giriş Misakı Milli sınırlarında olduğu teyit edilen Sancak bölgesi, Sakarya Savaşı sonunda, 20 Ekim 1921' de, Fransa ile TBMM hükümeti arasında imzalanan anlaşmaya göre Sancak bölgesinin milli sınırlar dışında kalması Türkiye'nin menfaatleri açısından lüzumlu görülmüştür. Çünkü bu anlaşmayla İtilaf kanadının bir ülkenin tek başına da olsa Ankara hükümeti ile bir anlaşma imzalaması, onun bu hükümeti yasal olarak tanıdığının 1 ve bu durumun Ankara'nın Fransa'ya dayanarak, Avrupa'ya "pencere açmaya" olan ihtiyacının bir göstergesidir. 2 Ankara Anlaşması'nda alt alta sıralanacak maddeler, on sekiz yıl sonra Sancak'ın bağımsızlığa giden yolun kilometre taşlarını teşkil edecektir. Özellikle anlaşmasın 7.maddesinde İskenderun'a özel idare şekli tanınmış, Türk parası orda resmi haizde olmuş, Türk ırkından olan sakinlerin kültürlerini geliştirmek için her türlü kolaylık sağlanmış, Türkçe resmi dil olmuş, Türk bayrağına benzer bir bayrağın olması maddelerde öngörülmüştü. 3 Bu bağlamda 7. madde Sancak halkının milli benliklerini koruma ve geliştirmede, Türkiye ile olan kültürel bağların kopmamasında önemli bir unsur olmuştur.
DOKUZ EYLÜL ÜNIVERSİTESI YAYINLARI ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ ENSTİTÜSÜ ÇAĞDAŞ TÜRKİYE TARİHİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ Cilt: Sayı: Yıl, 2022
Bilimler İndeksi) tarafından taranmaktadır. Yayınlanan yazılarda ileri sürülen görüşlerin sorumlu... more Bilimler İndeksi) tarafından taranmaktadır. Yayınlanan yazılarda ileri sürülen görüşlerin sorumluluğu, yazarlarına aittir. Dergide yayınlanan makaleler kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Dışişleri Bakanlığı Türk Diplomatik Arşiv Belgelerinde Hatay Sorunu: Türk-Fransız Diplomatik Müca... more Dışişleri Bakanlığı Türk Diplomatik Arşiv Belgelerinde Hatay Sorunu: Türk-Fransız Diplomatik Mücadelesi (1936-1938)
Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları Recent Period Turkish Studies REPUBLIC OF TURKEY ISTANBUL UNIVERSITY INSTITUTE OF ATATÜRK'S PRINCIPLES AND REFORMS, 2022
Yarım asırlık köşe yazıları ile Türk basın hayatında derin izler bırakan Asım Us, Mülkiye yılları... more Yarım asırlık köşe yazıları ile Türk basın hayatında derin izler bırakan Asım Us, Mülkiye yıllarında almış olduğu eğitim sayesinde Türk dış politikasını iyi okuyabilmiş ve evrensel hukuk üzerine temellendirilen makaleler kaleme almıştır. Atatürk'e, onun ilke ve inkılaplarına aynı zamanda partisine kayıtsız şartsız bağlı kalınmasını Türk halkından istemiştir. Bu çalışmanın temel sorunsalı da Türkiye'de iç ve dış siyaseti şekillendiren olayların onun görüşleri üzerinden değerlendirilmesi olmuştur. Araştırma, Us'un gördüklerinin, duyduklarının ve hatırladıklarının bir analizi niteliğindedir. Bu çalışmanın ana başlıkları da Us'un söz konusu yıllarda kaleme aldığı yazılar ve Kurun'a yansıyan manşetler üzerine temellendirilmiştir. 1935 seçimleri, kadınların mecliste temsil hakkını kazanması, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Dördüncü Büyük Kurultayı, Boğazlar rejiminin Türkiye lehine değişmesi, Hitler Almanya'sı ve Hatay sorunu makalenin ana eksenini oluşturmaktadır. Çalışmada Cumhurbaşkanlığı Arşivi, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi'nden faydalanılarak literatürdeki noksanlığın giderilmesi amaçlanmıştır.
Kaynak: Taha Toros Arşivi, TT 516988 Afet İnan 30 Ekim 1908 tarihinde dünyaya gelmiştir. Afet İna... more Kaynak: Taha Toros Arşivi, TT 516988 Afet İnan 30 Ekim 1908 tarihinde dünyaya gelmiştir. Afet İnan'ın babası İsmail Hakkı Bey'dir. İsmail Hakkı Bey, İstanbul Halkalı Yüksek Ziraat Mektebi'nden mezun olmuş ve Osmanlı Devleti'nin sınırları içerisinde Pomakların yaşadığı Ropcoz adı verilen küçük kasabaya fen memuru olarak atanmıştır. İnan'ın büyük dedesi Kunduracı Mustafa Ağa, büyükannesi Zülfü Molla'dır. Zülfü Molla, büyük çocuğu Sadık'ı Doyran Müderrisi Emrullah Efendi'nin kızı Ayşe ile evlendirmiş ve bu evlilikten Şehzane adında bir çocuk dünyaya gelmişse de Sadık, genç yaşta bağırsak hastalığından ölmüştü. Bu durum üzerine Ayşe surre eminliğinde bulunmuş ve posta müdürlüğü yapmış olan Kesendireli Hüsamettin Efendi ile evlendirilmiştir. Hüsamettin Efendi'nin hem Ayşe hem de Şehzane'nin hayat tarzı üzerinde büyük bir etkisi olmuştur. İnan'ın annesi olan Şehzane, Makedonya sınırları içinde yer alan Doyran'dan farklı olarak kıyı kenti Kesendire'de okula gitmiş, farklı kültürlerle tanışma fırsatı yakalamıştır. Şehzane, 1905 yılında Halkalı Yüksek Ziraat Mektebi'ni bitirmiş, ardından Kesendire'ye orman fen memuru olarak atanan İsmail Hakkı Bey ile evlenmiştir. Afet'ten sonra 1912 yılında da Vodina'da erkek kardeşi Ahmet Reşat doğmuştur. Aynı sene Balkan Savaşı'nın patlak vermesiyle birlikte ailesi Anadolu'ya göç ederek İstanbul'da bir akrabalarının evinde ikamet etmişlerdir. İnan, ilkokula 4 Mart 1913'te Adapazarı'nda başlamıştır. Daha sonra babasının tayini nedeniyle önce Ankara, ardından Eskişehir'in Mihalıççık kasabasına yerleşerek burada birinci ve ikinci sınıfı okumuştur. Cami avlusu içinde yer alan mahalle okuluna erkek kardeşi Ahmet Reşat ile giden Afet, bu okuldan fazla bir şey öğrenememişti. 15 Mayıs 1915'te annesi veremden ölünce iki kardeş öksüz kalmış, sürgünler ve savaşa tanıklıklar da ruh hallerinde derin izler bırakmıştı. Babası, anneannesi ve tanıdıkları ona bu acıyı unutturmak için çok çaba göstermiş ve Afet'i kır gezilerine çıkararak avutmaya çalışmışlardı. Afet İnan daha sonra "Mihalıççık sanki bizim ailenin ikinci doğum yeri olmuştu. Bütün yerlilerle dost olan aile büyüklerimiz, burada muhacirliklerini unutmuş gibi idiler" diyerek yıllar sonra, ölen anneannesi anısına buraya bir kütüphane yaptırmıştır. Babasının 1916 yılında orman müfettişi olarak Ankara'ya atanmasıyla tekrar Ankara'ya dönmüşler, Efi mahallesinde belediyenin yanında bir çıkmaz sokakta oturmuşlardı. Ravza-i Nisvan adını taşıyan bir okula gitmeye başlayan İnan, daha çocukluk yıllarında ikinci bir savaşa, yani I. Cihan Harbi'ne tanık olmuş ve 1917'de işgal sırasında Biga'ya yerleşip 1920 yılında altı yıllık ilkokul öğrenimini tamamlamıştı. İlkokuldan verilen belgede "Birinci olarak terfi etmiştir" yazmaktaydı. Öğrenim yaşantısında babası ve büyükannesinin büyük etkisi olmuştu. İnan'ın tarihe olan merakı çocukluk dönemine kadar gitmekteydi. Biga'dan önce Alanya'ya, kısa süre sonra da Elmalı'ya geçmişlerdi. Savaş yıllarında bulabildiği kitapları okumuş ve aile dostları Arif Hoca'dan özel dersler almıştı. Babasının kendisine getirdiği Fransızca bir atlas üzerinden Latin harflerini öğrenmeye ve okumaya başlamıştı. Elmalı'da öğretmenlik sınavına girmiş ve sınavı kazanmıştı. Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasının ardından Söke'ye gitmişler, burada fazla kalmayarak Bursa'ya geçmişlerdi. İnan, burada okula devam etmek için girmiş olduğu sınavı kazanarak Kız İlk Öğretmen Okulu'nun üçüncü sınıfına kaydolmuştu. İnan, dördüncü sınıfa geçince babasının tayini
ttihat ve Terakki hareketinin fikirlerini benimsemi tir. Abdülhamit'i yermemi ancak onun hürriyet... more ttihat ve Terakki hareketinin fikirlerini benimsemi tir. Abdülhamit'i yermemi ancak onun hürriyeti k s tlayan uygulamalar n her zaman hat rlayarak-hat rlatarak so ukkanl l kla ele tirmi tir. Osmanl 'n n çökü ünü Türklerin milliyetçili i geç benimsemesine ba lam t r. 94 Mülkiye Mektebi'nden 9 Temmuz 1907'de iyi derece ile mezun olmu tur. Mezuniyetten iki ay sonra Ziraat Bankas Piyango Kalemi Kâtipli ine atanm ve bir y ll k tecrübesi sonras idareci olmu tur. Gördes'te Kaymakam Vekilli i yapm 14 Eylül 1909'da Elmal Kaymakaml na atanm t r. 1910'da görevinden ayr larak stanbul'a gelmi ve Hüseyin Cavit Yalç n' n Tanin gazetesinde yaz lar n "Dereden Tepeden" ba l alt nda okuyucular ile bulu turmu tur. 95 Gazetecili inin yan s ra stanbul Erkek lk Ö retmen Okulu'nda hukuk ve ahlak bilgisi derslerine girmi ve ek olarak Galatasaray Lisesi'nde Türkçe ö retmenli i yapm t r. As m Us, sürekli nükseden hastal nedeniyle sviçre'nin Davos sanatoryumuna gitmi ve Nisan 1914'te Avrupa'dan dönmü tü. 1914'te Birinci Dünya Sava 'n n ba lamas ile birlikte Ahmet Emin (Yalman)'in harp alanlar n gezmek için Almanya'ya gitmesi üzerine Sabah gazetesinin yönetimi As m Us'a kalm t r. Ziya Gökalp ve Hüseyin Cavit Yalç n' n deste i ile 22 Ekim 1917'de Vakit adl gazetenin ilk say s ç kar lm t r. Onlar ba ka bir ismi dü ünseler de Matbuat Müdürlü ü 1857'de Filip Efendi taraf ndan ç kar lan ve imtiyaz hakk kalmam olan "Vakit" isminde karar k lm t. Yaz müdürlü ünü önce Ali Naci Karacan daha sonra ise Enis Tahsin Til yapm t r. Gazetenin yazar kadrosunda Hakk Tar k, Ahmet Rasim, Ahmet ükrü Esmer, Re at Nuri, Ru en E ref, Ziya Gökalp ve Halide Edip gibi önemli simalar yer alm t r. 96 16 Mart 1920'de stanbul'un i gali üzerine Ahmet Emin ngilizler taraf ndan Malta'ya sürgün gönderilmi tir. Bunun üzerine gazetenin bütün sorumlulu u As m Us'a kalm t r. 97 Büyük Taarruz sonras Vakit gazetesi için getirilen
Gazeteci, yazar ve siyasetçi. Mehmet Asım Us Us kardeşlerin en büyüğü olarak bilinen Mehmet Asım ... more Gazeteci, yazar ve siyasetçi. Mehmet Asım Us Us kardeşlerin en büyüğü olarak bilinen Mehmet Asım (Us), 1884'te (Rumi 1300) Aydın (İzmir) Vilayeti'nin Saruhan (Manisa) Sancağına bağlı Gördes İlçesi'nde dünyaya gelmiştir. Gördes tacirlerinden saatçi olan babasının adı Hacı Hasan Hulusi, annesinin adı ise Sıdıka Hanımdır. Bu evlilikten beş çocukları olmuştur. İkisi kız olan (Zarife Kadayıfçı ve Zübeyde Çiçekoğlu) bu çocukların üçü erkektir. 1889'da yakın dönem düşünce dünyası ve Türk basın tarihinde önemli izler bırakmış olan İsmail Hakkı (Hakkı Tarık Us) "Anayasal ve Parlamenter Romantizmin" zirve yaptığı iki Meşrutiyet arasının istibdatçı döneminde dünyaya gelmiştir. En küçük kardeşleri olan Hasan Rasim ise 1903'te doğmuştur. İlköğrenimini Gördes'te, ortaokulu Beşiktaş Askeri Rüştiyesinde lise öğrenimini de Vefa İdadisinde "pekiyi" derece ile tamamlamıştır. Lise yıllarında Türkçe-Fransızca öğretmeni aynı zamanda müdür yardımcısı olan-ileride Tanin gazetesinin editörlüğünü üstlenen-Hüseyin Cahit (Yalçın) Bey'in talebesi olmuş ve onun güvenini kazanmıştır. Liseyi bitirdikten sonra bir imtihan ile devletin idari ve siyasi teşkilatında kullanılmak üzere memur yetiştirmek için kurulan Mektebi Mülkiye'ye girmiştir. II. Abdülhamit'in istibdat yönetimine rağmen hiçbir siyasi teşekkül içinde yer almamış Mülkiye Mektebi'nin özgürlükçü ve zengin bir kütüphane ortamı kendisine bol bol kitap okuma imkânı sağlamıştır. Mülkiye' de Osmanlı Devleti'nin son dönem politikasına yön vermiş olan İbrahim Hakkı (Sadrazam) ve Emrullah Efendi (Maarif Nazırı) gibi bilge kişilerin öğrencisi olmanın yanı sıra Tevfik Fikret gibi çağının en üst düzey düşünürlerinin etkilediği bir ortamda yetişmek, ona yepyeni ufuklar açmıştır. Anılarında Mülkiye yıllarına dair not düşerken edebi eserleri okumaya çok düşkün olduğunu, II. Abdülhamit'in yasaklı saydığı Namık Kemal ve Abdülhak Hamit'in eserlerini okula götürmekten çekinmediğini anlatmıştır. Asım Bey, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin İstanbul ayağının Hüseyin Cahit (Yalçın) Bey tarafından örgütlenmesine tanıklık etmiş ve bu cemiyetin içinde yer almamışsa da onun kuruluş felsefesini öğrencilik yıllarındayken benimsemiştir. Mülkiye Mektebi'nden 9 Temmuz 1907 tarihinde "iyi" derece ile mezun olmuştur. Mezun olduktan iki ay sonra Ziraat Bankası Piyango Kalemi Kâtipliğine atanmış ve bir yıllık tecrübesi sonrası idareci olmuştur. İkinci Meşrutiyet'in yürürlüğe girdiği bir zamanda yani 1908'in Eylül'ünde İzmir Vilayeti Maiyet memurluğunda stajını tamamlamıştır. Bu sırada 31 Mart Vakası (13 Nisan 1909) ve ardından İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından II. Abdülhamit'in Selanik'e sürgüne gönderilişine tanık olmuştur. Kısa bir süre Gördes'te kaymakam vekilliği yaptıktan sonra 14 Eylül 1909'da Elmalı Kaymakamlığına atanmıştır. Daha bir yılını doldurmadan Konya Tetkik Komisyonunun kararı ile kadro dışı bırakılmış ve
Bu çalışmada; 1919 ve 1920 yılının perde arkasını, İstanbul hükûmetinin ikircikli politikasına ra... more Bu çalışmada; 1919 ve 1920 yılının perde arkasını, İstanbul hükûmetinin ikircikli politikasına rağmen Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’da Kurtuluş Savaşı’nı örgütlemek için vermiş olduğu mücadeleyi Asım Us’un kalemi ve Vakit gazetesine yansıyan manşetler üzerinden okuyacaksınız. Asım Us, Mülkiye yıllarından edinmiş olduğu bilgi birikimini yazılarına taşıyarak Kurtuluş Savaşı’nın haklılığını ve hukuksal boyutunu – ömrünü adadığı- gazetesinde ortaya koymaya çalışmıştır. Özellikle bu durumu açıklarken kaleme aldığı yazılarını İzmir ve Trakya’nın demografik yapısını gösteren istatistiki verilere dayandırmıştır. Her zaman Türk nüfusunun Rum nüfusundan daha çok olduğunu dile getirmiş hatta tarafsız bir komisyonun bu konuda araştırma yapmasını dahi yazılarında talep etmiştir. Çalışmada Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal ayrıca İsmet (İnönü) ve Fevzi (Çakmak) paşaların Millî Mücadele’nin birer lideri olarak tanıtıldığına şahit olacaksınız. Arşiv belgelerinin, dönem basınının, yerli ve yabancı gözlemcilerin aktardığı bilgilerle 1919-1920 yılına ışık tutmak ve literatürdeki noksanlığın giderilmesi araştırmanın temel amacıdır. Ayrıca bu çalışmayla İzmir’in Yunanlılar tarafından haksız yere işgali, Sevr’e giden süreç, mağlup devletlere (Bulgaristan, Avusturya ve Macaristan, Almanya) yapılmayan ancak Osmanlı Devleti’ne yapılan haksız uygulamalar mercek altına alınmıştır.
Hacı Şükrü Bey, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde Batı tarzı modern eğitim veren Harbiye Mekte... more Hacı Şükrü Bey, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde Batı tarzı modern eğitim veren Harbiye Mektebi mezunudur. İkinci Meşrutiyet’in ilanı ile birlikte İstanbul’a gelmiştir. Balkan Savaşlarına katılarak Bulgar çetelerinin isyanını bastırmıştır. Hacı Şükrü Bey, Atatürk’ün yakın silah arkadaşlarından olup Anafartalar, Conkbayır Muharebelerinde yer almış ve Irak Cephesi’nde Kut’ül Amare’de İngilizleri durdurmayı başarmıştır. İzmir’in Yunanlılar tarafından işgali üzerine Milli Mücadeleye katılmak üzere Anadolu’ya geçmiştir. Milli Mücadele sırasında aktif görevlerde bulunarak, başarılı hizmetler sunmuş, ülkenin işgal edilmesine karşı tepki gösteren ve direnişe geçenler arasında yer almıştır. TBMM’nin I inci dönemi için yapılan seçimde Diyarbekir milletvekili olarak seçildi ve 23 Nisan 1920’de Meclisin açılışında hazır bulunmuştur. Meclis’te Millî Savunma, İrşad, Anayasa, Bütçe ve Dışişleri komisyonlarında çalışmıştır. Meclis içindeki hizipleşmelerde Birinci ve İkinci Gruba dâhil olmadan bağımsız bir siyaset izlemiştir. Meclis’te milletvekili olarak bulunduğu sıralarda ise birçok konuda söz almış, yasa teklifinde bulunmuş ve önergeler vermiştir. Seçildiği yer olan Diyarbekir’in sorunlarıyla ilgilendiği gibi ulusal sorunlara da kayıtsız kalmamıştır. Çalışmada Hacı Şükrü Bey’in Meclis’te yapılan ilk ankete verdiği cevap ve meclis içerisindeki faaliyetleri Diyarbakır’ın ve Türkiye’nin geleceği açısından analitik olarak ele alınacaktır.
Öz: Bu çalışmada Osmanlı ve Türk modernleşmesinin iki ana unsuru olan müze ve arkeolojik faaliyet... more Öz: Bu çalışmada Osmanlı ve Türk modernleşmesinin iki ana unsuru olan müze ve arkeolojik faaliyetler incelenecektir. 19. yüzyılda Batı'daki gelişmeleri takip eden Osmanlı aydınları, Avrupa'daki müzelerin durumunu geç de olsa fark etmiş, kıymetli eserlerin yurt dışına kaçırılmasını önlemek ve müzecilik alanında nitelikli insan yetiştirmek için bir takım tedbirler almak zorunda kalmışlardır. Bu amaçla ilk önce Osman Hamdi Bey'in öncülüğünde kazılar başlatılmış, alanında uzaman kişi yetiştirmek üzere Müze-i Hümayun ve Sanay-i Nefise gibi kurumlar oluşturulmuştur. Bu dönemde eser kaçakçılığını önlemek için nizamnameler çıkarılsa da kaçakçılığın önüne geçilememiştir. Genç Cumhuriyet Türkiye'sin de ise ulus-devlet olmanın gereği milli kimliğin inşasında Atatürk'ün öncülüğünde kazı ve müzecilik faaliyetlerine büyük önem verilmiştir. Atatürk, Milli Mücadelenin başlarından itibaren kıymetli eserleri yabancı istilasından korumak için Türk Asar-ı Atikası Atika Müdürlüğünü kurdurmuştur. Cumhuriyet'in ilanı ile birlikte Osmanlı döneminden kalan sarayları müzeye dönüştürerek halka açmıştır. Çalışmada, daha önce kısmi de olsa kullanılmayan Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı Arşiv belgeleri ile TBMM Zabıt Ceridelerinden, dönemin basınına yansıyan yazılardan faydalanılarak litaratürdeki noksanlığın giderilmesi amaçlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Arkeoloji, Dolmabahçe Sarayı, Halil Ethem, Müze, Osman Hamdi, Topkapı Sarayı. Abstarct: In this study, two main elements of Ottoman and Turkish modernization, Museum and archeological studies will be examined. The Ottoman intellectuals who followed the developments in the West in the nineteenth century were aware of the status of the museums in Europe and had to take some measures to prevent the abduction of valuable works abroad and to raise qualified people in the field of museology. For this purpose, first excavations were initiated under the leadership of Osman Hamdi Bey. In order to educate people who are proficient in the field, institutions such as Müze-i Hümayun and Sanay-i Nefise. Although regulations were issued to prevent the smuggling of artifacts during this period, smuggling could not be prevented. In the late Republic of Turkey, great importance was given to the excavations and museology activities under the leadership of Atatürk in the construction of national identity as a necessity of being a nation-state. From the beginning of the national struggle, Atatürk established the Turkish Directorate of Antiquities to protect valuable works from foreign invasions. With the proclamation of the Republic, it transformed the palaces from the Ottoman period into museums and opened them to the public. This study aims to contribute to the related literature by using,State Archives of the Prime Ministry of the Republic of Turkey and Presidency documents and articles reflected in the press during that period.
Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları Recent Period Turkish Studies REPUBLIC OF TURKEY ISTANBUL UNIVERSITY INSTITUTE OF ATATÜRK'S PRINCIPLES AND REFORMS, 2023
İki dünya savaşı arası dönemde Hatay konusu Atatürk'ün ısrarı üzerine 1936 yılı itibarı ile Türk ... more İki dünya savaşı arası dönemde Hatay konusu Atatürk'ün ısrarı üzerine 1936 yılı itibarı ile Türk Dışişleri Bakanlığının önde gelen konuları arasında yer almıştır. Atatürk, meselenin Cenevre'ye taşınmasını ve sonraki süreci dikkatle takip etmiş, diplomatik ve askeri manevralarla Fransa'yı zor durumda bırakmıştır. Suriye'de baş gösteren isyanlar ve İngiltere'nin Türkiye'yi kendi yanına çekme isteği Hatay meselesinin çözümlenmesinde önemli bir unsur olmuştur. Çalışmanın temel amacı değişen dünya dengeleri içinde Atatürk'ün izlediği dahiyane dış siyaset sayesinde Hatay meselesinin nasıl çözümlendiğini elde edilen belgeler üzerinden ortaya koymak olmuştur. Ayrıca Roma, Berlin Washington, Londra ve Paris Büyükelçilerinin gönderdikleri telgrafların Türk Dışişleri Bakanlığınca nasıl titizlikle takip edildiği ve Bakanlığın Hatay konusunda nasıl meşakkatle çalıştığı analiz edilmiştir Araştırma, Türk Dışişleri Diplomatik Arşivi'nden elde edilen belgeler üzerine temellendirilmiştir.
Transfer of the Hatay Issue to Geneva and its Resolution Based on the Turkish Diplomatic Archive ... more Transfer of the Hatay Issue to Geneva and its Resolution Based on the Turkish Diplomatic Archive Documents of the Ministry of Foreign Affairs (1936-1939) Olcay ÖZKAYA *-Volkan PAYASLI * Öz Tarihte 1918-1939 yılları arasını kapsayan, dünyada küresel olduğu gibi bölgesel etkileriyle de uzun ve kısa vadede siyasal eğilimler, dengeler ve güç merkezleri üzerinde belirleyici oranda büyük etkiler yaratmış olan süreç Türk dış politikasında da önemli bazı sorunların odağa taşınmasına yol açmıştır. Bu iki savaş arası dönemde Türk dış politikasının önemli konuları arasında Hatay meselesi de yer almıştır. Sorunun kesin çözüme kavuşmasında ulusal, yerel ve uluslararası ölçekte basın-yayın yoluyla propaganda oluşturma, kültürel etki yaratma gibi yöntemlerin yanı sıra siyasi/diplomatik anlamda da oldukça etkin ve direngen birçok çaba gösterilmiştir. Nitekim Türkiye'nin Hatay'ın önce bağımsızlığı daha sonra ise Türkiye'ye iltihakına giden süreçte gösterdiği diplomatik başarı özellikle Türk Dışişleri Bakanlığı Diplomatik Arşivinde tasnif edilmiş önemli birçok evrak üzerinden incelenebilmektedir. Hatay meselesi farklı türden arşiv belgeleri çerçevesinde ele alınmış çok sayıda akademik ve bilimsel çalışma kapsamında incelenmiş olmasına karşın bu çalışma Hatay meselesi ile ilgili daha önce ortaya konulmuş yayınlarda yer almayan Türk Dışişleri Bakanlığı Diplomatik Arşivinde bulunan belgelerin konu çerçevesinde incelenmesi ve yorumlanmasına odaklanmıştır. Çalışmada söz konusu arşiv belgeleri ekseninde Hatay meselesinin çözümü bağlamında ortaya konulması amaç edinilmiştir. Bu bağlamda sorunun çözümüne giden yolda Atatürk'ün hassasiyetle altını çizdiği yurtta sulh ve cihanda sulh mottosunun esas alındığı Türk dışişlerinin diplomatik başarısı kayıtlar üzerinden incelemeye alınacaktır.
Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü tarafından Haziran ve Aralık ... more Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü tarafından Haziran ve Aralık aylarında olmak üzere yılda iki kez yayınlanan yaygın süreli uluslararası hakemli bilimsel bir dergidir. Haziran ve Aralık aylarında yayınlanır. Yayın dili Türkçe ve İngilizce'dir. Bu dergide yayınlanan yazılardaki fikirler yazarlarına aittir. Yazarlar makalelerinde Araştırma ve Yayın Etik İlkeleri'ne uyarlar. Dergiye gönderilen makaleler, Turnitin ve Ithenticate İntihal Kontrol Uygulamaları ile denetlenirler.
Bu kitapta yer alan bölümlerde kullanılan kaynak, görüş, bulgu, sonuç, tablo, şekil, resim ve içe... more Bu kitapta yer alan bölümlerde kullanılan kaynak, görüş, bulgu, sonuç, tablo, şekil, resim ve içerik ile ulusal ve uluslararası telif haklarına konu olabilecek mali ve hukuki sorumluluklar Yazar veya yazarlara aittir. HATAY ARAŞTIRMALARI-VII| 72 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM TÜRK TARİH VE DİL ÇALIŞMALARININ FRANSIZ MANDA İDARESİNDEKİ SANCAK'A VE HATAY DEVLETİ'NE YANSIMALARI Volkan PAYASLI* Giriş Misakı Milli sınırlarında olduğu teyit edilen Sancak bölgesi, Sakarya Savaşı sonunda, 20 Ekim 1921' de, Fransa ile TBMM hükümeti arasında imzalanan anlaşmaya göre Sancak bölgesinin milli sınırlar dışında kalması Türkiye'nin menfaatleri açısından lüzumlu görülmüştür. Çünkü bu anlaşmayla İtilaf kanadının bir ülkenin tek başına da olsa Ankara hükümeti ile bir anlaşma imzalaması, onun bu hükümeti yasal olarak tanıdığının 1 ve bu durumun Ankara'nın Fransa'ya dayanarak, Avrupa'ya "pencere açmaya" olan ihtiyacının bir göstergesidir. 2 Ankara Anlaşması'nda alt alta sıralanacak maddeler, on sekiz yıl sonra Sancak'ın bağımsızlığa giden yolun kilometre taşlarını teşkil edecektir. Özellikle anlaşmasın 7.maddesinde İskenderun'a özel idare şekli tanınmış, Türk parası orda resmi haizde olmuş, Türk ırkından olan sakinlerin kültürlerini geliştirmek için her türlü kolaylık sağlanmış, Türkçe resmi dil olmuş, Türk bayrağına benzer bir bayrağın olması maddelerde öngörülmüştü. 3 Bu bağlamda 7. madde Sancak halkının milli benliklerini koruma ve geliştirmede, Türkiye ile olan kültürel bağların kopmamasında önemli bir unsur olmuştur.
DOKUZ EYLÜL ÜNIVERSİTESI YAYINLARI ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ ENSTİTÜSÜ ÇAĞDAŞ TÜRKİYE TARİHİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ Cilt: Sayı: Yıl, 2022
Bilimler İndeksi) tarafından taranmaktadır. Yayınlanan yazılarda ileri sürülen görüşlerin sorumlu... more Bilimler İndeksi) tarafından taranmaktadır. Yayınlanan yazılarda ileri sürülen görüşlerin sorumluluğu, yazarlarına aittir. Dergide yayınlanan makaleler kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Dışişleri Bakanlığı Türk Diplomatik Arşiv Belgelerinde Hatay Sorunu: Türk-Fransız Diplomatik Müca... more Dışişleri Bakanlığı Türk Diplomatik Arşiv Belgelerinde Hatay Sorunu: Türk-Fransız Diplomatik Mücadelesi (1936-1938)
Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları Recent Period Turkish Studies REPUBLIC OF TURKEY ISTANBUL UNIVERSITY INSTITUTE OF ATATÜRK'S PRINCIPLES AND REFORMS, 2022
Yarım asırlık köşe yazıları ile Türk basın hayatında derin izler bırakan Asım Us, Mülkiye yılları... more Yarım asırlık köşe yazıları ile Türk basın hayatında derin izler bırakan Asım Us, Mülkiye yıllarında almış olduğu eğitim sayesinde Türk dış politikasını iyi okuyabilmiş ve evrensel hukuk üzerine temellendirilen makaleler kaleme almıştır. Atatürk'e, onun ilke ve inkılaplarına aynı zamanda partisine kayıtsız şartsız bağlı kalınmasını Türk halkından istemiştir. Bu çalışmanın temel sorunsalı da Türkiye'de iç ve dış siyaseti şekillendiren olayların onun görüşleri üzerinden değerlendirilmesi olmuştur. Araştırma, Us'un gördüklerinin, duyduklarının ve hatırladıklarının bir analizi niteliğindedir. Bu çalışmanın ana başlıkları da Us'un söz konusu yıllarda kaleme aldığı yazılar ve Kurun'a yansıyan manşetler üzerine temellendirilmiştir. 1935 seçimleri, kadınların mecliste temsil hakkını kazanması, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Dördüncü Büyük Kurultayı, Boğazlar rejiminin Türkiye lehine değişmesi, Hitler Almanya'sı ve Hatay sorunu makalenin ana eksenini oluşturmaktadır. Çalışmada Cumhurbaşkanlığı Arşivi, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi'nden faydalanılarak literatürdeki noksanlığın giderilmesi amaçlanmıştır.
Kaynak: Taha Toros Arşivi, TT 516988 Afet İnan 30 Ekim 1908 tarihinde dünyaya gelmiştir. Afet İna... more Kaynak: Taha Toros Arşivi, TT 516988 Afet İnan 30 Ekim 1908 tarihinde dünyaya gelmiştir. Afet İnan'ın babası İsmail Hakkı Bey'dir. İsmail Hakkı Bey, İstanbul Halkalı Yüksek Ziraat Mektebi'nden mezun olmuş ve Osmanlı Devleti'nin sınırları içerisinde Pomakların yaşadığı Ropcoz adı verilen küçük kasabaya fen memuru olarak atanmıştır. İnan'ın büyük dedesi Kunduracı Mustafa Ağa, büyükannesi Zülfü Molla'dır. Zülfü Molla, büyük çocuğu Sadık'ı Doyran Müderrisi Emrullah Efendi'nin kızı Ayşe ile evlendirmiş ve bu evlilikten Şehzane adında bir çocuk dünyaya gelmişse de Sadık, genç yaşta bağırsak hastalığından ölmüştü. Bu durum üzerine Ayşe surre eminliğinde bulunmuş ve posta müdürlüğü yapmış olan Kesendireli Hüsamettin Efendi ile evlendirilmiştir. Hüsamettin Efendi'nin hem Ayşe hem de Şehzane'nin hayat tarzı üzerinde büyük bir etkisi olmuştur. İnan'ın annesi olan Şehzane, Makedonya sınırları içinde yer alan Doyran'dan farklı olarak kıyı kenti Kesendire'de okula gitmiş, farklı kültürlerle tanışma fırsatı yakalamıştır. Şehzane, 1905 yılında Halkalı Yüksek Ziraat Mektebi'ni bitirmiş, ardından Kesendire'ye orman fen memuru olarak atanan İsmail Hakkı Bey ile evlenmiştir. Afet'ten sonra 1912 yılında da Vodina'da erkek kardeşi Ahmet Reşat doğmuştur. Aynı sene Balkan Savaşı'nın patlak vermesiyle birlikte ailesi Anadolu'ya göç ederek İstanbul'da bir akrabalarının evinde ikamet etmişlerdir. İnan, ilkokula 4 Mart 1913'te Adapazarı'nda başlamıştır. Daha sonra babasının tayini nedeniyle önce Ankara, ardından Eskişehir'in Mihalıççık kasabasına yerleşerek burada birinci ve ikinci sınıfı okumuştur. Cami avlusu içinde yer alan mahalle okuluna erkek kardeşi Ahmet Reşat ile giden Afet, bu okuldan fazla bir şey öğrenememişti. 15 Mayıs 1915'te annesi veremden ölünce iki kardeş öksüz kalmış, sürgünler ve savaşa tanıklıklar da ruh hallerinde derin izler bırakmıştı. Babası, anneannesi ve tanıdıkları ona bu acıyı unutturmak için çok çaba göstermiş ve Afet'i kır gezilerine çıkararak avutmaya çalışmışlardı. Afet İnan daha sonra "Mihalıççık sanki bizim ailenin ikinci doğum yeri olmuştu. Bütün yerlilerle dost olan aile büyüklerimiz, burada muhacirliklerini unutmuş gibi idiler" diyerek yıllar sonra, ölen anneannesi anısına buraya bir kütüphane yaptırmıştır. Babasının 1916 yılında orman müfettişi olarak Ankara'ya atanmasıyla tekrar Ankara'ya dönmüşler, Efi mahallesinde belediyenin yanında bir çıkmaz sokakta oturmuşlardı. Ravza-i Nisvan adını taşıyan bir okula gitmeye başlayan İnan, daha çocukluk yıllarında ikinci bir savaşa, yani I. Cihan Harbi'ne tanık olmuş ve 1917'de işgal sırasında Biga'ya yerleşip 1920 yılında altı yıllık ilkokul öğrenimini tamamlamıştı. İlkokuldan verilen belgede "Birinci olarak terfi etmiştir" yazmaktaydı. Öğrenim yaşantısında babası ve büyükannesinin büyük etkisi olmuştu. İnan'ın tarihe olan merakı çocukluk dönemine kadar gitmekteydi. Biga'dan önce Alanya'ya, kısa süre sonra da Elmalı'ya geçmişlerdi. Savaş yıllarında bulabildiği kitapları okumuş ve aile dostları Arif Hoca'dan özel dersler almıştı. Babasının kendisine getirdiği Fransızca bir atlas üzerinden Latin harflerini öğrenmeye ve okumaya başlamıştı. Elmalı'da öğretmenlik sınavına girmiş ve sınavı kazanmıştı. Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasının ardından Söke'ye gitmişler, burada fazla kalmayarak Bursa'ya geçmişlerdi. İnan, burada okula devam etmek için girmiş olduğu sınavı kazanarak Kız İlk Öğretmen Okulu'nun üçüncü sınıfına kaydolmuştu. İnan, dördüncü sınıfa geçince babasının tayini
ttihat ve Terakki hareketinin fikirlerini benimsemi tir. Abdülhamit'i yermemi ancak onun hürriyet... more ttihat ve Terakki hareketinin fikirlerini benimsemi tir. Abdülhamit'i yermemi ancak onun hürriyeti k s tlayan uygulamalar n her zaman hat rlayarak-hat rlatarak so ukkanl l kla ele tirmi tir. Osmanl 'n n çökü ünü Türklerin milliyetçili i geç benimsemesine ba lam t r. 94 Mülkiye Mektebi'nden 9 Temmuz 1907'de iyi derece ile mezun olmu tur. Mezuniyetten iki ay sonra Ziraat Bankas Piyango Kalemi Kâtipli ine atanm ve bir y ll k tecrübesi sonras idareci olmu tur. Gördes'te Kaymakam Vekilli i yapm 14 Eylül 1909'da Elmal Kaymakaml na atanm t r. 1910'da görevinden ayr larak stanbul'a gelmi ve Hüseyin Cavit Yalç n' n Tanin gazetesinde yaz lar n "Dereden Tepeden" ba l alt nda okuyucular ile bulu turmu tur. 95 Gazetecili inin yan s ra stanbul Erkek lk Ö retmen Okulu'nda hukuk ve ahlak bilgisi derslerine girmi ve ek olarak Galatasaray Lisesi'nde Türkçe ö retmenli i yapm t r. As m Us, sürekli nükseden hastal nedeniyle sviçre'nin Davos sanatoryumuna gitmi ve Nisan 1914'te Avrupa'dan dönmü tü. 1914'te Birinci Dünya Sava 'n n ba lamas ile birlikte Ahmet Emin (Yalman)'in harp alanlar n gezmek için Almanya'ya gitmesi üzerine Sabah gazetesinin yönetimi As m Us'a kalm t r. Ziya Gökalp ve Hüseyin Cavit Yalç n' n deste i ile 22 Ekim 1917'de Vakit adl gazetenin ilk say s ç kar lm t r. Onlar ba ka bir ismi dü ünseler de Matbuat Müdürlü ü 1857'de Filip Efendi taraf ndan ç kar lan ve imtiyaz hakk kalmam olan "Vakit" isminde karar k lm t. Yaz müdürlü ünü önce Ali Naci Karacan daha sonra ise Enis Tahsin Til yapm t r. Gazetenin yazar kadrosunda Hakk Tar k, Ahmet Rasim, Ahmet ükrü Esmer, Re at Nuri, Ru en E ref, Ziya Gökalp ve Halide Edip gibi önemli simalar yer alm t r. 96 16 Mart 1920'de stanbul'un i gali üzerine Ahmet Emin ngilizler taraf ndan Malta'ya sürgün gönderilmi tir. Bunun üzerine gazetenin bütün sorumlulu u As m Us'a kalm t r. 97 Büyük Taarruz sonras Vakit gazetesi için getirilen
Gazeteci, yazar ve siyasetçi. Mehmet Asım Us Us kardeşlerin en büyüğü olarak bilinen Mehmet Asım ... more Gazeteci, yazar ve siyasetçi. Mehmet Asım Us Us kardeşlerin en büyüğü olarak bilinen Mehmet Asım (Us), 1884'te (Rumi 1300) Aydın (İzmir) Vilayeti'nin Saruhan (Manisa) Sancağına bağlı Gördes İlçesi'nde dünyaya gelmiştir. Gördes tacirlerinden saatçi olan babasının adı Hacı Hasan Hulusi, annesinin adı ise Sıdıka Hanımdır. Bu evlilikten beş çocukları olmuştur. İkisi kız olan (Zarife Kadayıfçı ve Zübeyde Çiçekoğlu) bu çocukların üçü erkektir. 1889'da yakın dönem düşünce dünyası ve Türk basın tarihinde önemli izler bırakmış olan İsmail Hakkı (Hakkı Tarık Us) "Anayasal ve Parlamenter Romantizmin" zirve yaptığı iki Meşrutiyet arasının istibdatçı döneminde dünyaya gelmiştir. En küçük kardeşleri olan Hasan Rasim ise 1903'te doğmuştur. İlköğrenimini Gördes'te, ortaokulu Beşiktaş Askeri Rüştiyesinde lise öğrenimini de Vefa İdadisinde "pekiyi" derece ile tamamlamıştır. Lise yıllarında Türkçe-Fransızca öğretmeni aynı zamanda müdür yardımcısı olan-ileride Tanin gazetesinin editörlüğünü üstlenen-Hüseyin Cahit (Yalçın) Bey'in talebesi olmuş ve onun güvenini kazanmıştır. Liseyi bitirdikten sonra bir imtihan ile devletin idari ve siyasi teşkilatında kullanılmak üzere memur yetiştirmek için kurulan Mektebi Mülkiye'ye girmiştir. II. Abdülhamit'in istibdat yönetimine rağmen hiçbir siyasi teşekkül içinde yer almamış Mülkiye Mektebi'nin özgürlükçü ve zengin bir kütüphane ortamı kendisine bol bol kitap okuma imkânı sağlamıştır. Mülkiye' de Osmanlı Devleti'nin son dönem politikasına yön vermiş olan İbrahim Hakkı (Sadrazam) ve Emrullah Efendi (Maarif Nazırı) gibi bilge kişilerin öğrencisi olmanın yanı sıra Tevfik Fikret gibi çağının en üst düzey düşünürlerinin etkilediği bir ortamda yetişmek, ona yepyeni ufuklar açmıştır. Anılarında Mülkiye yıllarına dair not düşerken edebi eserleri okumaya çok düşkün olduğunu, II. Abdülhamit'in yasaklı saydığı Namık Kemal ve Abdülhak Hamit'in eserlerini okula götürmekten çekinmediğini anlatmıştır. Asım Bey, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin İstanbul ayağının Hüseyin Cahit (Yalçın) Bey tarafından örgütlenmesine tanıklık etmiş ve bu cemiyetin içinde yer almamışsa da onun kuruluş felsefesini öğrencilik yıllarındayken benimsemiştir. Mülkiye Mektebi'nden 9 Temmuz 1907 tarihinde "iyi" derece ile mezun olmuştur. Mezun olduktan iki ay sonra Ziraat Bankası Piyango Kalemi Kâtipliğine atanmış ve bir yıllık tecrübesi sonrası idareci olmuştur. İkinci Meşrutiyet'in yürürlüğe girdiği bir zamanda yani 1908'in Eylül'ünde İzmir Vilayeti Maiyet memurluğunda stajını tamamlamıştır. Bu sırada 31 Mart Vakası (13 Nisan 1909) ve ardından İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından II. Abdülhamit'in Selanik'e sürgüne gönderilişine tanık olmuştur. Kısa bir süre Gördes'te kaymakam vekilliği yaptıktan sonra 14 Eylül 1909'da Elmalı Kaymakamlığına atanmıştır. Daha bir yılını doldurmadan Konya Tetkik Komisyonunun kararı ile kadro dışı bırakılmış ve
Bu çalışmada; 1919 ve 1920 yılının perde arkasını, İstanbul hükûmetinin ikircikli politikasına ra... more Bu çalışmada; 1919 ve 1920 yılının perde arkasını, İstanbul hükûmetinin ikircikli politikasına rağmen Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’da Kurtuluş Savaşı’nı örgütlemek için vermiş olduğu mücadeleyi Asım Us’un kalemi ve Vakit gazetesine yansıyan manşetler üzerinden okuyacaksınız. Asım Us, Mülkiye yıllarından edinmiş olduğu bilgi birikimini yazılarına taşıyarak Kurtuluş Savaşı’nın haklılığını ve hukuksal boyutunu – ömrünü adadığı- gazetesinde ortaya koymaya çalışmıştır. Özellikle bu durumu açıklarken kaleme aldığı yazılarını İzmir ve Trakya’nın demografik yapısını gösteren istatistiki verilere dayandırmıştır. Her zaman Türk nüfusunun Rum nüfusundan daha çok olduğunu dile getirmiş hatta tarafsız bir komisyonun bu konuda araştırma yapmasını dahi yazılarında talep etmiştir. Çalışmada Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal ayrıca İsmet (İnönü) ve Fevzi (Çakmak) paşaların Millî Mücadele’nin birer lideri olarak tanıtıldığına şahit olacaksınız. Arşiv belgelerinin, dönem basınının, yerli ve yabancı gözlemcilerin aktardığı bilgilerle 1919-1920 yılına ışık tutmak ve literatürdeki noksanlığın giderilmesi araştırmanın temel amacıdır. Ayrıca bu çalışmayla İzmir’in Yunanlılar tarafından haksız yere işgali, Sevr’e giden süreç, mağlup devletlere (Bulgaristan, Avusturya ve Macaristan, Almanya) yapılmayan ancak Osmanlı Devleti’ne yapılan haksız uygulamalar mercek altına alınmıştır.
Hacı Şükrü Bey, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde Batı tarzı modern eğitim veren Harbiye Mekte... more Hacı Şükrü Bey, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde Batı tarzı modern eğitim veren Harbiye Mektebi mezunudur. İkinci Meşrutiyet’in ilanı ile birlikte İstanbul’a gelmiştir. Balkan Savaşlarına katılarak Bulgar çetelerinin isyanını bastırmıştır. Hacı Şükrü Bey, Atatürk’ün yakın silah arkadaşlarından olup Anafartalar, Conkbayır Muharebelerinde yer almış ve Irak Cephesi’nde Kut’ül Amare’de İngilizleri durdurmayı başarmıştır. İzmir’in Yunanlılar tarafından işgali üzerine Milli Mücadeleye katılmak üzere Anadolu’ya geçmiştir. Milli Mücadele sırasında aktif görevlerde bulunarak, başarılı hizmetler sunmuş, ülkenin işgal edilmesine karşı tepki gösteren ve direnişe geçenler arasında yer almıştır. TBMM’nin I inci dönemi için yapılan seçimde Diyarbekir milletvekili olarak seçildi ve 23 Nisan 1920’de Meclisin açılışında hazır bulunmuştur. Meclis’te Millî Savunma, İrşad, Anayasa, Bütçe ve Dışişleri komisyonlarında çalışmıştır. Meclis içindeki hizipleşmelerde Birinci ve İkinci Gruba dâhil olmadan bağımsız bir siyaset izlemiştir. Meclis’te milletvekili olarak bulunduğu sıralarda ise birçok konuda söz almış, yasa teklifinde bulunmuş ve önergeler vermiştir. Seçildiği yer olan Diyarbekir’in sorunlarıyla ilgilendiği gibi ulusal sorunlara da kayıtsız kalmamıştır. Çalışmada Hacı Şükrü Bey’in Meclis’te yapılan ilk ankete verdiği cevap ve meclis içerisindeki faaliyetleri Diyarbakır’ın ve Türkiye’nin geleceği açısından analitik olarak ele alınacaktır.
Öz: Bu çalışmada Osmanlı ve Türk modernleşmesinin iki ana unsuru olan müze ve arkeolojik faaliyet... more Öz: Bu çalışmada Osmanlı ve Türk modernleşmesinin iki ana unsuru olan müze ve arkeolojik faaliyetler incelenecektir. 19. yüzyılda Batı'daki gelişmeleri takip eden Osmanlı aydınları, Avrupa'daki müzelerin durumunu geç de olsa fark etmiş, kıymetli eserlerin yurt dışına kaçırılmasını önlemek ve müzecilik alanında nitelikli insan yetiştirmek için bir takım tedbirler almak zorunda kalmışlardır. Bu amaçla ilk önce Osman Hamdi Bey'in öncülüğünde kazılar başlatılmış, alanında uzaman kişi yetiştirmek üzere Müze-i Hümayun ve Sanay-i Nefise gibi kurumlar oluşturulmuştur. Bu dönemde eser kaçakçılığını önlemek için nizamnameler çıkarılsa da kaçakçılığın önüne geçilememiştir. Genç Cumhuriyet Türkiye'sin de ise ulus-devlet olmanın gereği milli kimliğin inşasında Atatürk'ün öncülüğünde kazı ve müzecilik faaliyetlerine büyük önem verilmiştir. Atatürk, Milli Mücadelenin başlarından itibaren kıymetli eserleri yabancı istilasından korumak için Türk Asar-ı Atikası Atika Müdürlüğünü kurdurmuştur. Cumhuriyet'in ilanı ile birlikte Osmanlı döneminden kalan sarayları müzeye dönüştürerek halka açmıştır. Çalışmada, daha önce kısmi de olsa kullanılmayan Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı Arşiv belgeleri ile TBMM Zabıt Ceridelerinden, dönemin basınına yansıyan yazılardan faydalanılarak litaratürdeki noksanlığın giderilmesi amaçlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Arkeoloji, Dolmabahçe Sarayı, Halil Ethem, Müze, Osman Hamdi, Topkapı Sarayı. Abstarct: In this study, two main elements of Ottoman and Turkish modernization, Museum and archeological studies will be examined. The Ottoman intellectuals who followed the developments in the West in the nineteenth century were aware of the status of the museums in Europe and had to take some measures to prevent the abduction of valuable works abroad and to raise qualified people in the field of museology. For this purpose, first excavations were initiated under the leadership of Osman Hamdi Bey. In order to educate people who are proficient in the field, institutions such as Müze-i Hümayun and Sanay-i Nefise. Although regulations were issued to prevent the smuggling of artifacts during this period, smuggling could not be prevented. In the late Republic of Turkey, great importance was given to the excavations and museology activities under the leadership of Atatürk in the construction of national identity as a necessity of being a nation-state. From the beginning of the national struggle, Atatürk established the Turkish Directorate of Antiquities to protect valuable works from foreign invasions. With the proclamation of the Republic, it transformed the palaces from the Ottoman period into museums and opened them to the public. This study aims to contribute to the related literature by using,State Archives of the Prime Ministry of the Republic of Turkey and Presidency documents and articles reflected in the press during that period.
Uploads
Papers by Volkan PAYASLI