Bugünün ilk rotası Piazza della Repubblica. Bunun için bulunduğumuz Porta Pia durağından 89 numaralı otobüsle Termini'ye gittik.
Termini Tren İstasyonu Roma'nın diğer şehirlere bağlantılı tren seferlerinin yapıldığı istasyon. Şehrin iki metro hattının da bağlandığı istasyonmuş aynı zamanda. Roma'da kalacağınız yere göre kullanmaya gerek duyacağınız bir yer yani.
Biz ulaşımımızı otobüsle yaptığımız için bu istasyonun adı geçen durakta indik. İlk gezeceğimiz yer Santa Maria Degli Angeli Kilisesi.
Santa Maria Degli Angeli e dei Martiri
Santa Maria Degli Angeli kilisesi rönesans dönemi sanatçısı Michelangelo tarafından tasarlanmış. Dışarıdan bakıldığında pek bir şey ifade etmiyor gibi görünse de, kapısındaki ilginç heykellerle merak uyandıran bir yapı.
Kilisenin içinde Galileo Galilei'nin fizik deneylerini yaptığı bölüm ve güneş saati yer alıyor. Kubbesindeki delikten giren güneş ışığı, zeminde çizilmiş olan güneş saati skalasına yansıyor.
Piazza della Repubblica - Cumhuriyet Meydanı
Roma'nın en büyük otellerinden olan Le Grand Hotel ve A Boscolo Luxury Hotel bu meydanda bulunuyor. Meydanın ortasında da "Fontana della Naiads" yani "Su Perileri Çeşmesi" var.
Fontana della Naiads - Su Perileri Çeşmesi
Piazza della Repubblica'nın tam ortasında bulunan Su Perileri Çeşmesi'nde adından da anlaşılacağı üzere peri heykelleri var. Kuğu tutan peri gölleri, canavarın üzerinde olan ırmakları, ata binen okyanusları, ejderha üzerine eğilmiş peri de yeraltı sularını simgeliyormuş.
Bu meydanda da bolca fotoğraf çekip karşı yoldan, Via Nazionale'den yürümeye devam ettik.
Oldukça işlek olan bu cadde üzerinde bir çok mağaza var. Mesela İtalyanlar'ın ünlü kozmetik markası "Kiko" onlardan biri. Sağa sola bakına bakına, mağazalara gire çıka taa Piazza Venezia'ya kadar yürünüyor.
Palazzo delle Esposizioni |
Biz de mağazaların bir kaçına girdik. Sonra ara sokaklara daldık ve yönümüzü Foro Romano'ya yani Roma Forumu'na çevirdik.
Evet yine epey bir yürümüştük. Bir kahve hiç de fena olmazdı. Önümüze ilk çıkan yere girdik. Ancak girdiğimiz bu mekan bir restorandı ve öğle servisi de başlamıştı. Fakat biz sadece kahve içecektik. Bizi içeri buyur ettiler (Maracuja). Olsundu, Roma'da her yerde kahve içmek güzeldi :))
Kahvelerimizi içtik, dinlendik. Artık antik kenti gezmek için yola devam edebilirdik. Oturduğumuz yerden kısa bir mesafe yürüdükten sonra Roma Forumu'na geldik.
Girişte şansımıza hiç beklemeden kişi başı 12 euro vererek biletlerimizi aldık. Boş göründüğüne bakmayın, içerisi oldukça kalabalıktı.
Hava durumu yağış gösteriyordu bugün için ama henüz bir damla bile düşmemişti. Çok sıcak da değildi neyse ki. Çünkü gezeceğimiz alan çok genişti ve gölge bir yer de pek yoktu.
Foro Romano - Roma Forumu
Roma'nın belli başlı gezilecek yerlerinden biri de Antik Roma kalıntılarının bulunduğu bu alan.
M.Ö. I. yüzyılda bataklık olan alanın kurutulmasıyla General Jules Sezar M.Ö. 46'da Roma Forumu'nu oluşturmaya başlamış. Roma Forumları siyasi, idari, ticaret ve hukuksal yaşamın merkezi olmakla birlikte sosyal alan olarak da kullanılmış.
İmparator Agustos zamanında en görkemli dönemini yaşamış.
Roma Forumlarının tarihi oldukça eskiye dayandığı için burayı bir rehber eşliğinde gezmek çok iyi olacaktır. Castor Tapınağı, Sezar Tapınağı, Hostilia Mahkemesi, Septimius Severus Kemeri hangisi neresiymiş gitmişken öğrenmek lazım.
Roma yöneticilerine ve aristokratlarına ait saray kalıntılarını Palatino Tepesi'nde görmeniz mümkün. Burada Augustus Evi, Kybele Tapınağı, Livia'nın Evi, Romulus Kulübeleri, Domitian Stadyumu, Cryptoporticus ve Farnese Bahçeleri varmış. Tepeye çıkmadık, ama bir şeyler gördük. Ne gördüğümüzü de pek anlamadım açıkçası. Dediğim gibi rehber eşliğinde gezmekte fayda var.
Roma Forumu'nu, Palatino Tepesi'ni ve Kolezyum'u kombine biletle iki gün içerisinde gezmek mümkünmüş. Yine bizim tecrübesizliğimize geldi. Ayrı ayrı biletlerle gezdik Forum'u ve Kolezyum'u. Bu arada araştırırken öğrendiğime göre RomaPass ve Arkeoloji Kart ile ücretsizmiş.
Roma Forumu'nu dinlene dinlene gezdik. Sanırım burası, Kolezyum ve Palatino Tepesi için de bir gün ayırmak yeterli olacaktır.
Saat epey ilerlemişti. Artık bir şeyler yemenin vakti gelmişti. Hem tepemizde kara bulutlar sıkı bir yağmurun geleceğini haber veriyordu.
Kolezyum'u arkamızda bırakıp Piazza Venezia'ya (Venedik Meydanı) doğru yürümeye başladık.
Sağdaki gerçek heykel, soldaki gerçek adam :))) |
Yağmur damlaları düşmeye başlamıştı. Hızlı adımlarla meydanın karşısındaki Antica Roma kafeye vardık. Ve deli gibi bir yağmur yağmaya başladı.
Çok acıkmıştık. Hemen siparişler verildi. Bu arada yağmur şiddetini iyice arttırmıştı. Biz de fırsat bu fırsat, Piazza Venezia'ya karşı keyifli bir yemek yiyelim yedik.
Günün geri kalanını bir "mall" ve markete giderek değerlendirmek isteyen grubun büyükleri ile yollarımız yemekten sonra ayrıldı. Çünkü biz "gençler" gidip de AVM gezmek istemiyorduk. Onun yerine sokaklarda gezmeyi tercih ediyorduk.
Artık avucumuzun içi gibi öğrenmiştik bulunduğumuz bölgeyi. Via del Corsa'dan yürüyerek Panteon'a gittik.
Panteon'un bulunduğu meydan yine çok kalabalıktı. Yağmur kesilmiş, sokak müzisyenleri meydana çıkmıştı. Buranın da kendine has büyülü bir havası vardı.
Acelemiz yok, günün geri kalanı tamamen bizim. Keyfini çıkarmak lazım. Meydanda bulunan kafe-restroranlardan birine oturduk ve bu büyülü meydanın keyfini çıkardık.
Ara ara yağmur atıştırsa da bu sokaklarda dolaşmamıza engel değildi. Günün her anını değerlendirmek istiyorduk. Zaten ara sokaklar birbirinden güzel :))
Ve işte bir gün önce yağmur yağarken sadece kahve almak için girdiğimiz Sant'Eustachio il Caffe :))) Bu sefer oturduk ve kahvelerimizi içtik. Yanında da çok güzel bir tartla beraber üstelik :)))
Akşam olmak üzereydi. Yine yoğun ve yorucu bir gün geçirmiştik. Yavaştan otele gidip ertesi gün için enerji toplamalıydık.