Suriye'den kaçan mülteci bir kadının hikayesi anlatılıyor. Ölüm korkusuyla topraklarını bırakıp bilinmezliğe doğru yola çıkan yüz binlerce insanın yaşadıklarından çok da farklı değil bu kadının hikayesi. Türkiye'de yaşadıkları ise Suriye'deki iç savaşı aratır türden.
SORAYA KONUSU
Yirmili yaşlarda genç bir kız olan Soraya, ailesiyle birlikte Suriye'nin Humus kentinde yaşıyor. Suriye'de yaşanan siyasi olaylar bu kenti de etkiliyor ve halk binlerce kişinin katıldığı yürüyüşler, protesto gösterileri ve çatışmalarla özgürlükleri için savaşıyorlar. Ancak her başkaldırışta daha şiddetli olaylar meydana gelmeye başlıyor.
''Ama yara kangrene döndü, çatışmalar devam ettikçe yalnızca o bölge ve çevresi değil, tüm Suriye gerildi. Olayı takip eden günlerde, muhalifleri destekleyen tüm kentlerde olduğu gibi, Humus'ta da elektrikler ve sular kesildi. Zaten bir süredir görünmeyen bir el tarafından temel ihtiyaçlardan adım adım mahrum edilen kent, şimdi önünü göremeyecek hale getiriliyordu; Esad, Humus'u cezalandırıyordu.''
Humus kentine bombalar düşüyor. Evler yıkılıyor, şehir yerle bir oluyor. Bu saldırılar sırasında bir çok insan hayatını kaybediyor. Abisi Muhammet orada ölüyor. Soraya gözlerini bir hastane odasında açıyor ve babasının felç kaldığını öğreniyor. Annesi ise oğlunun ölümünden kendisini sorumlu tutuyor. Tam anlamıyla yıkılan bu şehirde insanlar bir an önce şehirden çıkmaları gerektiği düşüncesiyle yollara düşüyor. Soraya ise herkes gibi felçli babası ve annesini alarak tek çare olarak gördüğü Türkiye'ye gitmelerinin doğru olacağını düşünüyor.
Türkiye'de bir kampa yerleştiriliyorlar ve asıl imkansızlıklarla dolu yaşamları da böyle başlıyor. Tam bir sefalet, parasızlık... Bunlar yetmezmiş gibi bu kamplarda yaşanan tecavüzler, pazarlanan veya yaşlı adamlara satılan kızlar ve bu olaylar karşısında yetkililerin sessizliği bu aileyi korkutuyor.
Soraya durumu kötüye giden babası ve annesini kurtarabilme düşüncesiyle kim olduğunu bilmediği bir adamla evlenmeye karar veriyor. Elli yaşında, evli ve çocukları olan Murat'la evleniyor. Kuma olarak gittiği bu evde aşkı ve hayal kırıklığını tadıyor.
''Bir bomba, basit bir bomba, küçük bir çocuğun göz yaşlarını bu kadar kimsesiz bırakacak güce sahip olabilir miydi?''
''Düğün ile cenazenin birlikteliği nasıl bir şeyse, Türkiye topraklarındaki insan kalabalığı da öyle bir manzaraydı. İnsanlar bir yandan canlarını kurtardığına seviniyor, bir yandan da sefalete sürüklenmiş olmaktan kahroluyordu.''
''Sağlı sollu kesikler ve yer yer morarmış izler aşağılara indikçe daha ciddi görünen yaralara dönüşüyordu. Nihayet çarşafı iyice kaldırdığında kızarmış, kararmış, sıyrılmış, yer yer yanmış ve çamurlanmış bir deri gördü ama en azından bacakları ve ayakları yerli yerindeydi!''
Destek Yayınları tarafından 2015 yılında basılan, gazeteci-yazar Meltem Yılmaz'ın ikinci kitabı Soraya, 255 sayfadan oluşan sarsıcı bir kitap. Oldukça sade ve akıcı bir dili var. Suriye'deki iç savaştan kaçıp hayatta kalma mücadelesi veren insanların hikayesi anlatılıyor ve konusuyla kolay kitaplardan olmadığını gösteriyor.
Tarafsız bir şekilde kaleme alınmış bir hikaye var burada ve güncelliğini koruyor olması hikayeyi daha etkileyici kılıyor. Bu meselenin bugünün meselesi olduğunu unutmadan okumak gerek kısacası. Gerçek bir hayat hikayesinden kurgulanarak romana uyarlanmış olduğu gerçeği var birde. Suriyeli mülteciler konusu üzerine giden nadir kitaplardan biri galiba Soraya. Birde Türkiye gerçekleri var. Muta nikahı gibi saçmalıklar, kumalık, dini kafasına göre yorumlayan insanlar, çok eşlilik, tecavüze uğrayan kızlar, intiharla sonuçlanan hayatlar, şiddet, tacizler, baskılar, böyle devam edip gidiyor.
Tarafsız bir şekilde kaleme alınmış bir hikaye var burada ve güncelliğini koruyor olması hikayeyi daha etkileyici kılıyor. Bu meselenin bugünün meselesi olduğunu unutmadan okumak gerek kısacası. Gerçek bir hayat hikayesinden kurgulanarak romana uyarlanmış olduğu gerçeği var birde. Suriyeli mülteciler konusu üzerine giden nadir kitaplardan biri galiba Soraya. Birde Türkiye gerçekleri var. Muta nikahı gibi saçmalıklar, kumalık, dini kafasına göre yorumlayan insanlar, çok eşlilik, tecavüze uğrayan kızlar, intiharla sonuçlanan hayatlar, şiddet, tacizler, baskılar, böyle devam edip gidiyor.
Keyifli okumalar...