Papers by Merve Suna Ozel Ozcan
Enerji konusu şüphesiz pek çok devlet açısından günümüzde hayati öneme sahiptir. Bu bağlamda çalı... more Enerji konusu şüphesiz pek çok devlet açısından günümüzde hayati öneme sahiptir. Bu bağlamda çalışmanın inceleme alanı olan AB ve Rusya Federasyonu'nun enerji konusundaki ilişkilerinin önemi de hayati sayılabilecek bir noktadadır. Özellikle Avrupa Birliği ve Rusya Federasyonu ilişkilerinin temelini enerji ticareti oluşturmaktadır. Avrupa Birliği üye devletleri bağlamında enerji özellikle gelişen sanayisinin enerjide büyük oranda dış ithalatçı olan Rusya'ya bağımlılığı ortadadır. Fakat bu ilişki esasında karşılıklı bir bağımlılık da sunmaktadır. Avrupa Birliği güvenilir enerjiye bağımlılığı nedeniyle süreklilik arz eden bir arayışta iken Rusya ise ucuz petrol ve doğal gazı Avrupa'ya ihraç etmekte ve bunu bir dış politika aracı haline getirmektedir. Nitekim Rusya'nın tarihsel, siyasi ve kültürel geçmişi bulunan Ukrayna ile ilişkileri enerji konusunda Avrupa Birliği ile ilişkilerini değiştirmiştir. 2022 yılı Şubat ayında Rusya-Ukrayna Savaşı'nın başlamasının akabinde Avrupa Birliği, enerji ortaklarını çeşitlendirme ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmiştir. Rusya-Ukrayna Savaşı'nın, Avrupa'da yarattığı enerji krizi karşısında AB bir dizi stratejiyi gündemi oluştururken bu şekilde enerji bağımsızlığını sağlama amacındadır. Rusya'ya karşı uygulanan yaptırımlar ile de Rusya'nın dış politikada enerji kozunu sınırlama yoluna gitmiştir. Bu kapsamda çalışma güncel veriler ve gelişmeler ekseninde Avrupa Birliği'nin Rus enerjisi bağımlılığı ve aynı zamanda Rusya'ya uygulanan enerji yaptırımları analiz etmeyi hedeflemektedir.
The collapse of the USSR at the end of the Cold War reduced Russia's imperial expansion power, li... more The collapse of the USSR at the end of the Cold War reduced Russia's imperial expansion power, limiting it to historical borders. Under Vladimir Putin's leadership, Russia aggressively pursued an agenda to reclaim its status as a global superpower and challenge the West's dominance in global politics. In 2022, the conflict between Russia and Ukraine intensified when President Putin authorized a military operation. This event has had far-reaching implications for global politics and security and remains an ongoing concern. As a NATO member, Türkiye adopted an active neutrality policy in response to the Russia-Ukraine war. Türkiye's strategic foreign policy has cultivated solid diplomatic ties with Russia while circumventing Western sanctions. Additionally, Türkiye has forged a unique and promising relationship with Ukraine, further solidifying its position as a critical player in the region. In recent years, Türkiye has been deepening its relations with many countries and areas, especially the Eurasian region, on a combination of stability diplomacy. This study discusses Türkiye's position in the Russia-Ukraine war, utilizing the concept of stability diplomacy due to Türkiye's critical role in the war. I use stability diplomacy as a conceptual framework because Türkiye has a vital role during this war and in the Eurasian region. Therefore, cooperation is the most crucial element of stability diplomacy. Dialogue, balance, encouragement, and resolution are essential in diplomacy to ensure regional stability and security, focusing on Eurasia to mitigate global issues in the second stage. The study aims to analyze Türkiye's role as a regional power in the context of the Russia-Ukraine war, considering the advantages and disadvantages of its current relationships.
Kamu diplomasisi, bir ülkenin yurtdışındaki çıkarlarını ilerletmek için iletişim ve kültürel alış... more Kamu diplomasisi, bir ülkenin yurtdışındaki çıkarlarını ilerletmek için iletişim ve kültürel alışverişi içeren modern uluslararası ilişkilerin çok önemli bir yönüdür. Ayrıca kamu diplomasisi, yumuşak güç kavramıyla da ele alınabilir. Yumuşak gücün uluslararası ilişkiler üzerindeki etkisi önemlidir. Yumuşak gücü yüksek olan ülkeler, bu gücü etkilerini artırmak ve dış politika hedeflerine destek sağlamak için kullanabilirler. Yumuşak güç, aynı zamanda bir ülkenin kültürel ve politik değerlerini destekleyebilir ve diğer ülkelerle ortak çıkarlar ve değerler temelinde ilişkiler kurulmasına yardımcı olabilir. Uluslararası alanda değişen güç algıları ile önem kazanan kamu diplomasisi yaklaşımı ile devletler dış politikalarında bu alana önem vermeye başlamıştır. Çalışma kapsamında örnek olay incelememiz olan Türkiye'nin de bu eksende takip ettiği kamu diplomasisinin gücü dikkat çekicidir. Tarihsel bir kültürel mirasa ve stratejik konuma sahip yükselen bir güç olarak Türkiye, son yıllarda kamu diplomasisi girişimlerine ağırlık vermiştir. Bu makale, Türkiye'nin kamu diplomasisi çabalarını araştırmakta, imajını ve çıkarlarını dünyaya tanıtmadaki başarılarını ve zorluklarını incelemektedir. Çalışma kapsamında Türkiye'nin kamu diplomasisi yaklaşımı Soğuk Savaş sonrası dönem kapsamında ele alınacaktır.
The Eurasian geography is a strategic intersection for great powers which are currently intereste... more The Eurasian geography is a strategic intersection for great powers which are currently interested in the region. After the collapse of the USSR, the Russian Federation seemed to slow down politically between 1990 and 2000 to regain its lost power and maintain its influence in the region. Geography continues to impact states' survival and foreign policies in the Eurasian region. After the Cold War, the Shanghai Cooperation Organization became one of the critical organizations in the Eurasian region. The paper discusses the organization's influence and power in the region's geopolitical significance. Its methodology will be a comparative literature interpretation on the axis of qualitative data. The study assumes that this region remains a game-changer where great powers focus. The paper also evaluates the latest situation based on regional and global developments.
Soğuk Savaş'ın sona erişi SSCB'nin çöküşü, Rusya'nın emperyal yayılma gücünü azaltmış ve onu tari... more Soğuk Savaş'ın sona erişi SSCB'nin çöküşü, Rusya'nın emperyal yayılma gücünü azaltmış ve onu tarihi sınırlarına geri döndürmüştür. Vladimir Putin'in liderliği altında Rusya, küresel süper güç statüsünü geri kazanmak adına Batı'nın küresel politikadaki hâkimiyetine meydan okumak için saldırgan bir şekilde yeni bir politika izlemeye başlamıştır. 2022 yılında Başkan Putin'in özel askeri operasyonu ilan edişi ile Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışma yoğunlaşmıştır. Bu olayın küresel siyaset ve güvenlik üzerinde geniş kapsamlı etkileri olmuş ve süregelen bir endişe yaratmıştır. Türkiye, NATO üyesi olarak Rusya-Ukrayna Savaşı'na karşı aktif tarafsızlık politikasını benimsemiştir. Türkiye'nin stratejik dış politikası, Batı yaptırımlarına uymamakla birlikte Rusya ile sağlam diplomatik ilişkileri devam ettirmesidir. Ayrıca Türkiye, Ukrayna ile benzersiz bir ilişki kurarak bölgedeki kritik aktör konumunu daha da sağlamlaştırmıştır. Türkiye, son yıllarda başta Avrasya bölgesi olmak üzere birçok ülke ve bölgeyle ilişkilerini istikrar diplomasisi bağlamında güçlendirmektedir. Bu çalışma, Türkiye'nin savaştaki kritik rolü nedeniyle istikrar diplomasisi kavramından yararlanarak Türkiye'nin, Rusya-Ukrayna Savaşı'ndaki konumunu tartışmaktadır. İstikrar diplomasisini kavramsal çerçeve olarak kullanılmasındaki amaç Türkiye'nin bölgede sahip olduğu hayati bir role ilişkindir. Bu nedenle iş birliği istikrar diplomasisinin en önemli unsurudur. İkinci aşamada küresel sorunların azaltılması için Avrasya'ya odaklanarak bölgesel istikrar ve güvenliğin sağlanması için diplomaside diyalog, denge, teşvik ve çözüm esastır. Çalışma, Türkiye'nin bölgesel bir güç olarak rolünü, Rusya-Ukrayna Savaşı bağlamında, mevcut ilişkilerinin avantaj ve dezavantajları dikkate alınarak analiz etmeyi amaçlamaktadır.
Historically, hegemony has been a vital aim and feature of political units and international syst... more Historically, hegemony has been a vital aim and feature of political units and international systems. The search for hegemony is crucial for the achievement of survival and then domination. In the context of international relations, hegemony refers to the dominant position of a particular state or group of states in the global system. The relationship between subaltern states and the hegemon has changed in proportion to their power. For this reason, the cyclical and actor behaviors of the international system that existed in the past and the current structure also contain similar and different aspects in terms of hegemony. This study aims to firstly discuss the conceptual framework concerning hegemony and the decline of hegemony. This discussion will study the fall of hegemony from a neo-Gramscian perspective. In this research work, we assume that hegemony's emergence, survival, and decline are not only based on material elements, but non-material components also play a prominent role. In this sense, we analyze the fall of liberal hegemony from three aspects: i)the weakness of the hegemon's ideology, iii) divergence among the hegemon's allies, and iii) material and non-material warfare. In conclusion, the fall of hegemony can highlight the importance of understanding the material and conceptual dimensions of power and the need to analyze the dynamics of conflict and cooperation in the global system.
Energy has maintained its importance for humanity since the ancient periods of history to this da... more Energy has maintained its importance for humanity since the ancient periods of history to this day. This importance has increased with the increasingly dependence of industrial development on the use of energy. As a matter of fact, the value loaded into energy over time has also been discussed with different dimensions. At the point reached today, energy forms part of national security. It is also indisputable that it will maintain this position in the future, as it did yesterday and today. The issue of energy security is now being considered in the national security dimension for all parties that need or hold this resource. In this aspect, it is not only a security issue that concerns nations, but also the focus of attention of the international system. In this aspect, the aspect of energy security that spread internationally, research on the global level focuses on the pandemic' s impacts on the economical levels as well as on the environment, and energy. For this reason, the paper focus on the energy dimension and security in the relations between China and Kazakhstan. The energy views
Bu makalenin amacı, Weimar Almanyası'nda Nazi iktidarının inşasında Paris Barış Konferansı ve Ver... more Bu makalenin amacı, Weimar Almanyası'nda Nazi iktidarının inşasında Paris Barış Konferansı ve Versailles Anlaşması'nın rolünün ve ilişkisinin incelenmesidir. Tasarım/Yöntem: Çalışma, küresel çapta yarattığı etki kapsamında I. Dünya Savaşı sonrasında Alman topraklarında yaşanan gelişmeleri incelemektedir. Bu etkileri görebilmek adına çalışma tek vakalı örnek olay incelenmesidir. Buradaki temel metot tarihsel örnek odaklı olarak örnek olay odaklıdır. Bu sayede çalışmada uluslararası alanda yaşanan süreci anlama adına tanımlayıcı bir analiz sunulacaktır. Bulgular: Paris Barış Konferansı'nda ABD, Fransa ve İngiltere Almanya'yı Avrupa Kıtası'nın "ötekisi" konumunda ele almışlardır. Öteki'nin hayat sahası (lebensraum) Versailles Antlaşması ile belirlenirken, kurulan kukla rejimle antlaşma şartları uygulanmak istenmiştir. Buna rağmen Kıta'da yeni bir denge uğruna atılan adımlar faşist yönetimin iktidarını hazırlamıştır. Sınırlılıklar: Almanya'da Nazi iktidarına giden süreç incelenirken ABD, İngiltere ve Fransa'nın yaklaşımları ele alınarak aktör bağlamında bir sınırlamaya gidilmiştir. Paris Barış Konferansı'nda Almanya'yı ilgilendiren konular ve Versailles Antlaşması'nın belli başlı şartları üzerinden tartışmanın yürütülmesi, makalenin amacının ortaya çıkartılması adına bir diğer sınırlılık oluşturmuştur. Özgünlük/Değer: Daha önceki Avrupa uyumlarının aksine bu defa Avrupa Kıtası'nın dışından bir aktör yani ABD idealist enstrümanları ile realist geleneğin Avrupalı güçlerinin karşısındadır. Realist ve idealist gelenek arasındaki sistemin algılanış farklılıkları fikirsel çatışmaya dönüşmüştür. Bu çatışma Paris Barış Konferansı'nda ele alınan konular ve Versailles Antlaşması'nın maddeleri üzerinden kendini açık ederken, aktörler istemeye istemeye de olsa Avrupa'da ulus-devletlerin ilk faşist yönetimini yaratmışlardır. Çalışmanın özgünlüğü de uluslararası ilişkiler disiplinin ilk yıllarında karşı karşıya gelen bu iki anlayış arasındaki çatışmanın Nazi Almanya'sını nasıl inşa ettiğinin incelenmesidir.
Birliği'nin 1991 yılında dağılması ile bağımsızlığını kazanan Avrupa topraklarındaki ülkelerden b... more Birliği'nin 1991 yılında dağılması ile bağımsızlığını kazanan Avrupa topraklarındaki ülkelerden biri Beyaz Rusya'dır. Beyaz Rusya'nın coğrafi konumu onu diğer Sovyet ardılı ülkelerden farklı bir politika takip etmeye iterken aynı zamanda ülkede 1994 yılı seçimlerini kazanan Aleksandr Lukaşenko iktidarı ile Batı ile ilişkiler daha başlamadan darbe almıştır. Beyaz Rusya yönünü ve tarafını Rusya Federasyonu rotasında belirlemiştir. Bu durumda coğrafi konumun yanı sıra elbette tercih ve konjonktürel gelişmeler de söz konusudur. 2000'ler itibari ile iki ülke arsındaki ilişki Vladimir Putin'in güçlü otoritesi ve dış politikada hegemonya arayışı ile farklı bir boyutta ilerlemeye başlamış ve Beyaz Rusya'nın Rusya'ya olan enerji bağımlılığı başta olmak üzere pek çok alanda bağımlılığı net bir şekilde görülmeye başlamıştır. Çalışma kapsamında da inceleme konusu özellikle Rusya'nın 2014 itibari ile uluslararası alanda kullanmaya başladığı Hibrit Savaş doktrini ekseninde Beyaz Rusya'nın durumudur. Rusya'nın özelikle doktrin ekseninde Beyaz Rusya'yı Avrupa Birliği yaptırımlarına karşı bir araç haline getirmesi dikkat çekmektedir. Bu açıdan Rusya, Beyaz Rusya'nın göç ve enerji güzergâhı konumunu jeopolitik önemine binaen kullanmaktadır. Bu bağlamda çalışmada hibrit savaş doktrini ekseninde Rusya'nın arka planda kalarak Beyaz Rusya'nın AB ile ilişkilerinde rolü gözlenecektir. Elbette eş zamanlı olarak AB'nin Beyaz Rusya yaptırımları ve buna karşılık Beyaz Rusya'nın da göç ve enerji güzergâhı olması bağlamında takip ettiği hibrit eylemler incelenecektir.
Göçün yarattığı etki, ülkelerin ve toplumların tarih boyunca ilişkilerini ve güçlerini sorgulatan... more Göçün yarattığı etki, ülkelerin ve toplumların tarih boyunca ilişkilerini ve güçlerini sorgulatan bir realite yaratmıştır. Özellikle göçün devletler arası ilişkilerde boyutu bu noktada önemlidir. İpek yolu güzergâhı dünya tarihinde pek çok göç hareketine sahne olmuştur. Bu açıdan İpek yolu gibi önemli bir tarihsel kültürler arası geçiş hattında bulunan Orta Asya coğrafyası açısından göç konusu önemlidir. "Geçmişte olduğu gibi bugün de göç hareketleri güncel sorunlarından biridir" denebilir. Orta Asya bölgesi uluslararası gelişmelerle bölgenin iç dinamikleri kapsamında göç hareketlerinin değerlendirilmesi gereken bir bölgedir. Soğuk Savaş sonrası dönemde bölgede bağımsızlık kazanan ülkelerin durumlarının incelenmesi de ayrıca önem arz etmektedir. Çalışmanın ana sorunsalı Rusya Federasyonu ve Orta Asya ülkeleri arasında "göç"ün bir güç unsuru oluşturup oluşturmadığıdır. Bu noktada gerek Rusya'nın gerekse de Orta Asya ülkelerinin elini güçlendiren ya da zayıflatan bir durum olup olmadığı da sorgulanacaktır. Çalışmada bu anlamda sınırlılık olarak istihdam ve eğitim alanlarındaki göçlere odaklanılacaktır. Bu kapsamda Soğuk Savaş sonrası dönemde bağımsızlık kazanan Orta Asya ülkelerinde göç konusuna özellikle son güncel uluslararası gelişmeler ekseninde değinilecektir. Bu bağlamda çalışmada Rusya'nın bölgedeki gücü ve etkisi, güncel ve konjonktürel gelişmeler ekseninde ele alınacaktır. Nihai olarak bu gücün sorgulanması ise Orta Asya ülkelerinde ve Rusya'da göçün etkilerini görme amacı ile istihdam ve eğitim bağlamı odaklı kalınarak gerçekleştirilecektir.
Akademik Hassasiyetler, Apr 26, 2021
War emerges as the last stage of conflicts due to the nature of international relations as well a... more War emerges as the last stage of conflicts due to the nature of international relations as well as human history. War can be a cause of changes not only for states but also for individuals and for their lives. In this respect, certain regulations are made in the system with the normative dimensions of the war, and thus individuals and societies are tried to be protected. However, at the same time, when the normative dimension of war is set aside, there are situations that need to be questioned in terms of morality and fairness. In this study, the effects and situation of war, which is the system determinant of international relations, on the individual level as an analysis level will be examined. In this respect, the study is based on a literature review of history and war related to the field. The main purpose here is to deal with international relations at the individual level and to present an epistemological and ontological investigation of the phenomenon of war.
Öz Fosil enerji ve alt birimi olarak petrole olan bağımlılık, 19. yüzyıldan bu yana önemli ölçüde... more Öz Fosil enerji ve alt birimi olarak petrole olan bağımlılık, 19. yüzyıldan bu yana önemli ölçüde artmıştır. 20. yüzyılda Ortadoğu bölgesinin uluslararası alanda çekim odağı haline gelmesi de petrol sayesinde olmuştur. Bölge, petrolün bulunmasından itibaren güçlü bir çekim ve kriz alanı haline gelmiştir. Bu açıdan çalışmada bölgeye verilen kavramsallaştırma bağlamında adlandırmamız enerji kriz girdabı odaklıdır. Bu bağlamda bölgenin tarihsel süreç içinde yaşadığı krizler dönemsel olarak ele alınarak ortaya çıkan sorunların temelleri ve aktörleri de ayrıca incelenmektedir.
İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi
Bu makale, en az iki hakem tarafından incelenmiş ve intihal içermediği teyit edilmiştir. / This a... more Bu makale, en az iki hakem tarafından incelenmiş ve intihal içermediği teyit edilmiştir. / This article has been reviewed by at least two referees and confirmed to include no plagiarism.
Türkiye Rusya Araştırmaları Dergisi, 2020
Ruslar, dis politikalarinda tarih sahnesine ciktiklari andan itibaren teritoryal alan genislemesi... more Ruslar, dis politikalarinda tarih sahnesine ciktiklari andan itibaren teritoryal alan genislemesi acisindan emperyal yayilimini arttirmistir. Rus Imparatorlugu’nun XIX. yuzyil boyunca emperyal yayilim politikalarina karsilik, Cin Imparatorlugu’nun kendini sorgulamaya basladigi ve ozellikle Batili gucler karsisinda gucunun ve etkisinin azaldigi bir tablo karsimiza cikmaktadir. Dolayisi ile calismada, XIX. yuzyil icinde Cin-Rus iliskilerinin dogasi ve karsilikli olarak uluslararasi ve bolgesel sistem icinde konumlarinin karsilastirilmasi yapilacaktir. Bu baglamda calismada onemli inceleme noktalarindan biri de 1851 tarihli Gulca (Kuldja/Кульджа/Ili/Yinning) Anlasmasi’dir. Tarihsel olarak kismen gozden kactigi dusunulen bu anlasma ile Rus Imparatorlugu’nun Ingilizlerin karsisinda kendine Asya-Pasifik bolgesinde yer bulma adimi attigi soylenebilir. Iki ulke arasindaki ticari ilisikleri duzenleyen bu anlasmanin tarihsel olarak onemi ve etkisi belki de surecte gozden kacan ayrintilardan b...
Liberal Düşünce Dergisi, 2020
Hiç kimse onlarca yıldır iktidarda olan baskıcı rejimlerin devrilmesini isteyen Arap dünyasının s... more Hiç kimse onlarca yıldır iktidarda olan baskıcı rejimlerin devrilmesini isteyen Arap dünyasının sokaklarında ve halk meydanlarında toplanan kadınların sahnelerini unutmayacak. Bu sahneler Arap toplumunun iyiye doğru değiştiğine dair önemli bir işaretti. (Karman, 2016)
Journal of Turkish Studies, 2017
The historical process of patriarchal existence requires us to questinize: the Women's history. A... more The historical process of patriarchal existence requires us to questinize: the Women's history. As a matter of fact, this situation reveals an area where the woman is seen as the "other". The social position and role of women are traditionally read through roles, shared within the family. That roles for has not only led to the dismissal of social sex based work, but has also shaped this framework within the context of patriarchal conditions. As a matter of fact, gender differences are not only biologically determined but are produced as values of culture and civilization. At this point, socialization of woman and man and their social, political, economical roles are so different. So the position of the Turkish woman, its role in terms of gender and the participation of politics are not independent from this frame. The cultural values, history, beliefs, economic, political and social life of each society are self-inflicted. Considering these elements, there is a sui generis adventure about the existence of the Turkish woman. Thus in this study, we will focus on the study axis and the question of the role and position of the Turkish Woman in the social sides in the historical process. In this context, we try to show the changing / unchanging position of women in a chronological historical process betweentimes to Western comparisons. Consequently, within the role of gender and biological differences, women's rights and the socio-political position of women in Turkish history will be analyzed.
XIX. yuzyil teknolojik, askeri, siyasi, iktisadi ve sosyal anlamda en fazla donusum ve degisimin ... more XIX. yuzyil teknolojik, askeri, siyasi, iktisadi ve sosyal anlamda en fazla donusum ve degisimin yasandigi yuzyil olarak gorulebilir. Bu yuzyilda devletlerin mutlak guc ve egemenlik tanimlamalarinda yasanan degisimin uluslararasi yansimalari, yaklasik bir yuzyil sonra dunya savaslari ile kendini gosterecektir. Bu acidan XIX. yuzyilin bir anlamda sistemde yer alan Westphalian anlamda ulus-devletlerin karsilikli mucadelelerinin en acik sekilde goruldugu donem oldugunu ifade edebiliriz. Esasen pek cok siyasi tarih calismasinda Avrupa, ozellikle XIX. yuzyil icinde onemli bir yere sahip olarak karsimiza cikmaktadir. Bu yuzyilda, sanayilesen ve somurge arayisina yonelen Avrupali guclerin sistemde etki alanlarini genisletme rekabetleri artmistir. Ancak bu rekabet sadece Avrupa ve Avrupa’da yukselen gucler ile sinirli degildir. Bu donemde somurgecilik yarisi ile baglantili olarak, sanayilesme asamasina gecen ve bunu hizla tamamlayan farkli guc merkezleri de sistemde one cikmaya baslamistir....
Devletler, saldırgan devlet dışı aktörlere dolaylı ya da doğrudan yardımlar gerçekleştirmektedirl... more Devletler, saldırgan devlet dışı aktörlere dolaylı ya da doğrudan yardımlar gerçekleştirmektedirler. Bu makalenin başlıca hedefi bahse konu yardımların altında yatan nedenleri ortaya çıkarmaktır. Devlet dışı aktörlere yapılan yardımlar incelendiğinde, bölgedeki gelişmişlikten ve ideolojilerden bağımsız olarak yardımların gerçekleşebildiği gözlemlenmektedir. Makale, öncelikle devletlerin bu aktörler ile nasıl ve ne boyutta destek/işbirliği yaptıklarını ortaya koymayı, ardından ise bunu hangi amaçla gerçekleştirdiklerini tespit etmeyi planlamaktadır. Yapılan yardımların genel itibariyle araçsal olduğunu ve vaka özelinde de naip savaş yöntemiyle bu ilişkinin gerçekleştiğini savunduğumuz bu çalışmada, naip savaşa ve onun devlet dışı aktör boyutuna da değinilecektir. Vaka analizi yönteminden faydalanarak Suriye iç savaşında ABD'nin YPG/PYD/SDG'ye desteğinin altında yatan sebeplerin araçsal olduğu vurgulanacak ve bu araçsallığın bahse konu devlet dışı aktör için sakıncalar barındırdığına değinilecektir. Bununla beraber ABD'nin benimsediği yöntem "naip savaş" olarak nitelendirilecek ve bu savaşın özelliklerine değinilerek ABD'nin gelecekte bölgede izleyeceği yönteme dair fikir sahibi olmak amaçlanacaktır.
The historical depth of relations between the United States of America (USA) and the Turks dates ... more The historical depth of relations between the United States of America (USA) and the Turks dates back to the Ottoman Empire period. The Ottoman-American relations were conducted mostly through economic linkages in the 19 th century. With the dissolution of Ottoman Empire, Republic of Turkey (Turkey) has been the successor and the relations with the USA has been reoriented as being the nation-state at the new international system level. Although relations between these two countries were interrupted occasionally, following the World War II, they were seen to remain unbroken. Basically, the strategic partnership formed in the axis of common enemy perception and interests during the Cold War period was a kind of transformation of the relations coming from the Ottoman times since during the Ottoman era, relations were mostly economy based. As a matter of fact, Turkey-USA relations, which show an ups and downs picture from the 1950s to the present day, continue uninterrupted. In this regard, the evaluation of the relations between the two countries will be discussed in this study over certain crisis issues.
Osmanli Imparatorlugu dunya tarihinde kendine ozel siyasi, iktisadi ve toplumsal yapisi ile dikka... more Osmanli Imparatorlugu dunya tarihinde kendine ozel siyasi, iktisadi ve toplumsal yapisi ile dikkat ceken orneklerdendir. Osmanli Imparatorlugu’nun yaklasik 600 yil suren uzun hâkimiyet donemi icinde gecirdigi degisimleri tek bir yaklasimla ele almak, tarihi sinirli bir bakis acisi ile okumaktir. Bu baglamda Avrupa’nin Orta cag ve akabinde yasadigi devrimler sureci ile iktisadi ve siyasi degisiminin kismen Osmanli Imparatorlugu es etkilesimine dikkat cekmek onemlidir. Elbette Turkiye’de iktisadi siyasi ve sosyal tarih uzerine yapilan pek cok calisma mevcuttur. Ancak kismen de olsa farkli bir pencere acabilme acina bu calismada Avrupa’nin devrimler sureci ile es zamanli Osmanli Imparatorlugu’nda yasanan iktisadi degisimlerin ya da fikirlerin kisa bir incelemesini ortaya koymayi amacliyoruz. Bu baglamda calismanin bir anlamda milli burjuvazi yaratiminin da temellerine deginmesi soz konusudur.
Uploads
Papers by Merve Suna Ozel Ozcan
çıkmaktadır. Petrolün 19. Yüzyıl sonlarında bulunması ve üretim sistemine dahil edilmesi ile
dünya tarihi de büyük oranda değişmiştir. Bu açıdan enerji kaynaklarının, özellikle de fosil yakıtlar
bağlamında, sınırlı rezerv varlığı, bunların belli jeopolitik alanlarda bulunması ve yine enerji
kaynaklarına ulaşım sorunları dikkat çeken konuların başında gelmektedir. Özellikle gelişmiş
sanayi sektörüne sahip ülkelerde bu durum, büyük enerji ihtiyaçlarını ortaya çıkarmıştır. 1970’li
yıllarda yaşanan enerji krizleri de bu açıdan önemlidir. Uluslararası alanda güvenlik sorunlarından
biri olarak enerji korunumu ve ulaşımı noktasında uluslararası örgütlerin arasında en önemlilerinden
biri olarak telaki edebileceğimiz OPEC (Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü ) son dönem
politikalarının incelenmesi dikkat çeken gelişmeleri de ortaya koymaktadır. 1960 yılında kurulan
bu uluslararası örgütün üyeleri enerji sektörü içinde özellikle petrol alanında büyük ihracatçı
ülkelerdir. Aralarında Katar, Libya ve Suudi Arabistan gibi küresel alanda önemli petrol
rezervlerine sahip ülkelerin olduğu görülmektedir. Küresel ölçekte bir kriz yaratan Koronavirüs
(Covid-19) salgın sürecinde de ene çok etkilenen alanlardan biri olarak enerji sektörü görülebilir.
Bu açıdan çalışma kapsamında OPEC’in güncel enerji politikaları incelenerek, salgın süreci
içerisinde durumu da analiz edilecektir. Bu bağlamında örgüt ve enerji politikaları üzerinde Covid-
19 un etkileri ele alınacaktır.