Nasıl mı başlıyor film ? belki de sonundan geceleyin bir arabanın içinde kayıp giden otoban çizgi... more Nasıl mı başlıyor film ? belki de sonundan geceleyin bir arabanın içinde kayıp giden otoban çizgilerini izliyoruz. Akıp giden bilinç, unuttuğumuz bir rüyanın yere dökülen kayıp parçaları, bizi tedirgin eden fantezilerimiz ya da şizofren bir zihnin aynada gördükleri mi? Tıpkı ilk sürrealist filmlerden biri olan Dali ve Bunuel'in rüyalarından yola çıkarak bir rüya zamanda çektikleri Endülüs Köpeğini hatırlayalım. Bilinçaltının, rüyanın, zihin sinemasının labirentlerinde bir gezintiye çıkalım öyleyse.
Diane Arbus’un fotoğrafladığı bedenler bir nevi Medusa gibi bakışın belirsizliğinin üzerine sindi... more Diane Arbus’un fotoğrafladığı bedenler bir nevi Medusa gibi bakışın belirsizliğinin üzerine sindiği, karanlık bir gölgeyle çevrelenmiş ucube bedenlerdir: ama onlar sürreal bir şekilde artık mitolojinin değil modern kentin içinde Arbus’un kadrajıyla hayali ile hakikat arasındaki ince sınırda varlık bulurlar, adeta görünür olurlar. Arbus, kent labirentinin içinde tekinsiz mekanlarda onları gizli köşelerinden çekip çıkararak adeta tarihi optikleştirir.
Çevrimdışı İstanbul 5. Oyun ve Edebiyat Sayısı , 2016
Benjamin’in evreni oyunun, çocukluğun ve rüyanın evrenidir; Bu evrende adeta düşle, oyun optik k... more Benjamin’in evreni oyunun, çocukluğun ve rüyanın evrenidir; Bu evrende adeta düşle, oyun optik kristal imgeler gibi birbirlerinin üzerine binerek kent labirentini aydınlatırlar. Ondokuzuncu yüzyılı bir uyanma motifi üzerinden, Bergson ve Proust’un düşüncelerinin etkisinde, “Diyalektik Rüya” evreni olarak adlandırdığı pasajları, şehrin labirentleri olarak görür.
7.th International Deleuze Studies Conference Istanbul - Model, Machines and Memories th July 14-16 2014, Istanbul Istanbul Technical University, School of Architecture, Taşkışla, 2014
İstanbul Deleuze Studies bünyesinde 25.04 2020 tarihinde Esen Kunt'un canlı yayın hesabından gerç... more İstanbul Deleuze Studies bünyesinde 25.04 2020 tarihinde Esen Kunt'un canlı yayın hesabından gerçekleştireceği "Kunskammer'e Giriş: Edebiyattan Sinemaya Eşyanın Tekinsiz Doğası" isimli karşılaştımalı sinema konuşmalarında Kunt; almancada Kunstkammer olarak bilinen Wunder Cabinets of Wonder, and wonder-rooms, Cabinet Of Curiosity, kısaca Harikalar Odası'nı tartışmaya açarak modern müzelerin ilksel halini ve eşyanın tekinsiz doğasını Joseph Cornell'in surrealist kutularından, Warburg'un Bellek Atlası'na, Benjamin'in Konvolutlarıyla dolu bavuluna,
Kadın, Tasarım ve Mekan temalı bu ulusal sempozyum, en geniş ölçekte tasarım disiplininden başlay... more Kadın, Tasarım ve Mekan temalı bu ulusal sempozyum, en geniş ölçekte tasarım disiplininden başlayarak (kentsel tasarım, mimarlık, iç mimarlık, ürün tasarımı, moda tasarımı vb.), tasarım disiplinine katkı veren insan ve toplum bilimleri (feminist kuram, tarih, felsefe, sosyoloji, psikoloji, ekonomi, politika vb), edebiyat, görsel (sinema, grafik, etkileşim tasarımı, oyun tasarımı, reklam ve halkla ilişkiler vb) ve performatif (deneysel müzik, dans ve tiyatro) sanatların tümü ile etkileşim içerisinde, geniş katılımlı, inter-disipliner bir tartışma ortamının oluşturulmasını amaçlamaktadır.
SİNEFİLOZOFİ -1.ULUSAL SİNEMA VE FELSEFE SEMPOZYUMU BİLDİRİ KİTAPÇIĞI, 2018
Sinefilozofi'nin Akbank Sanat'ta 23 25 Kasım 2018 yılında düzenlediği 1. Ulusal Felsefe ve Sinema... more Sinefilozofi'nin Akbank Sanat'ta 23 25 Kasım 2018 yılında düzenlediği 1. Ulusal Felsefe ve Sinema Sempozyumu'nda " Sinematik Mekan" oturumunda Esen Kunt'un Benjamin ve Deleuze'un mekan düşüncelerinden yola çıkarak coğrafya disiplinin hakim kavramlarından biri olan kartografyayı sinemanın alanına çekerek "kartografik sinema" ve "sinemasal kartografya" mevhumunu ilk kez Türkçe literatürde tartıştığı bildiri metni ve youtube kaydıdır.
Sinefilozofi'nin Akbanksanat'ta düzelediği 1. Ulusal Sinema ve Felsefe sempozyumu bildiri kitapç... more Sinefilozofi'nin Akbanksanat'ta düzelediği 1. Ulusal Sinema ve Felsefe sempozyumu bildiri kitapçığıdır. Sempozyumda Esen Kunt, Benjamin'den Deleuze'e Gözenekli Kentin Kartografik Sineması üzerine sunumunu gerçekleştirmiştir.
Medyascope tv'de Fatih Börekçi ve Barış Buran'ın birlikte hazırladıkları Ses Kaydı programının yo... more Medyascope tv'de Fatih Börekçi ve Barış Buran'ın birlikte hazırladıkları Ses Kaydı programının youtube kaydıdır.
Minör Yayınları ve Robinson Crusoe İşbilriğinde düzenlenen Disiplinler Aşırı Buluşmalar 25 söyleş... more Minör Yayınları ve Robinson Crusoe İşbilriğinde düzenlenen Disiplinler Aşırı Buluşmalar 25 söyleşisinde Esen Kunt, "Benjamin ve Deleuze Karşılaşırsa" Takımyıldızlardan Rizomlara uzanan bir projeksiyon sunuyor. Paralel bir evrende Benjamin ve Deleuze karşılaşırsa, geçmişin ancak bir daha görünmemek üzere kendini gösterdiği an, birden parlayıp aydınlanıveren o anda takımyıldızlardan rizomlara uzanan hararetli bir konuşmanın içinde bulsalar kendilerini. Bizler ise örümcek ağı gibi usul usul beliren bu fotoğrafın bir tanıklığını yapsak …
İstanbul'un ilk Ermeni kadın fotoğraf sanatçısı Maryam Şahinyan ile Amerikalı fotoğraf sanatçısı ... more İstanbul'un ilk Ermeni kadın fotoğraf sanatçısı Maryam Şahinyan ile Amerikalı fotoğraf sanatçısı Diane Arbus'un çalışmaları arasında görsel bir kartografya örerek minör bakış üzerinden okumak.
İstanbul Deleuze Studies bünyesinde 11 .04.2020 tarihinde gerçekleştirilen Canlı yayın konuşmasın... more İstanbul Deleuze Studies bünyesinde 11 .04.2020 tarihinde gerçekleştirilen Canlı yayın konuşmasının özetidir. Çalışmanın genişletilmiş hali de makale formunda yayınlanacaktır.
Kieslowski sineması adeta kıvrımlar ve büklümlerle ilerler. Üç Renk Kırmızı'da sahnenin nasıl baş... more Kieslowski sineması adeta kıvrımlar ve büklümlerle ilerler. Üç Renk Kırmızı'da sahnenin nasıl başladığını hatırlayalım. Kırmızı bir odada telefon çalar, ses ulaşmak istediği kişiye sürekliliğin bölünüp sonra yeniden birleştiği bir kıvrım gibi metronun içinden, denizden geçen kablolar üzerinden uzanmaya çalışır. Zilin köksap gibi yerin altına yayılmış organsız bedeniyle bütünleşen seyirci kendini film bedenin içinde bulur, sesle, kabloların, rizomların ağların, labirentlerin içinden geçer. Üç Renk Kırmızı'nın girişinde Kieslowski izleyiciyi bir kıvrımın içine sokarak sonsuz rizomlar yaratır. Deleuze "Kıvrım Leibniz ve Barok" üzerine kitabında kıvrım ve mekan arasındaki ilişkiyi tanımlarken şunları söyler.
Her Hatırlama Erotiktir" ( Gilles Deleuze, Fark ve Tekrar) Giriş Bir rüya ile başlıyor Otto e Mez... more Her Hatırlama Erotiktir" ( Gilles Deleuze, Fark ve Tekrar) Giriş Bir rüya ile başlıyor Otto e Mezzo (8.5), böylelikle sinemanın düz çizgisel anlatısında bir gedik açıyor; rüya aynının ezeli tekrarı ya da gündelik hayat içinde kılık değiştirmiş tüm imgeler büzülerek fötr şapkasıyla arabasının içinde oturan Guido Anselmi'nin zihninden dışarıya taşıyor kuvvetli bir nefesle, katastropik Roma'da bir tünelin içinde sıkışmış, çevresinden yardım istiyor içeriye dolan dumanla Gudio'nun kesik solumaları arabanın camından adeta bir kamera gibi gördüğümüz kent üzerinde diyalektik bir rüya alemine bakmamızı sağlıyor. Kadraja takılanlar; durmuş bir zaman, hareketsiz bedenler, grotesk bir evren, hakikat ile hayalinin çarpışma anı camdan yansıyanlar. Otobüsün penceresinden dışarıya doğru sarkan kollarıyla bedenler kasap vitrinin camında sergilenen yüzeyleri hatırlatıyor. Karnavelesk suretler Fellini'nin kadrajının en belirgin özellikleri, adeta yüzü toposun kendisine dönüştürüyor. Tünelin içindeki, tüm dikeylikler evrenin tüm kıvrımlarının ötesinde, Fellini'nin izleyiciyi nasıl da Leibnizcı barok bir evrene sürüklediği görülüyor. Guido uçarak yavaş yavaş gökyüzüne doğru yükseliyor ama göbek bağı gibi bir iple gökyüzü ve yeryüzü birbirine bağlanmış, Deleuze'un hatırlattığı gibi "Habitus ve Mnemosyne gökyüzünün, yeryüzünün ittifakı" (Deleuze,2017:117) Atla sahilde koşan biri "Efendim onu yakaladım" diyerek ayağına bağlı ipten Guido'yu denize doğru savuruyor. Belki de Heidegger'in cümlesinin kristal imgesiyle karşı karşıyayız. Guido adeta göyüzünden yeryüzüne doğru fırlatılıyor.
Thornsten Botz-Bornstein tarafından kaleme alınan Filmler ve Rüyalar adlı yapıt felsefe ve sinema... more Thornsten Botz-Bornstein tarafından kaleme alınan Filmler ve Rüyalar adlı yapıt felsefe ve sinemanın kışkırtıcı diyalektiğini gözler önüne seriyor. Özellikle Tarkovski, Bergman, Sokurov, Kubrick gibi önemli yönetmenler ekseninde ele alınan kitap, sinema ve iletişim çalışmalarında başucu olabilecek eserlerden biri olmaya şimdiden aday. Felsefe Profesörü olan Thornsten Botz-Bornstein tarafından kaleme alınan eserde Bornstein, sinema ve iletişim çalışmalarına "Rüya Zamanı ve Film Sanatı" ekseninde yaklaşarak farklı bir çalışmaya imza atmış. Son dönemde artan Postmodern teorinin öncülleri olan Foucault, Deleuze, Guattari, Baudrillard, Lyotard gibi önemli isimlerin kavramları ışığında şekillenen sinema ve iletişim çalışmalarına alternatif bir okuma getirmiş.
Nasıl mı başlıyor film ? belki de sonundan geceleyin bir arabanın içinde kayıp giden otoban çizgi... more Nasıl mı başlıyor film ? belki de sonundan geceleyin bir arabanın içinde kayıp giden otoban çizgilerini izliyoruz. Akıp giden bilinç, unuttuğumuz bir rüyanın yere dökülen kayıp parçaları, bizi tedirgin eden fantezilerimiz ya da şizofren bir zihnin aynada gördükleri mi? Tıpkı ilk sürrealist filmlerden biri olan Dali ve Bunuel'in rüyalarından yola çıkarak bir rüya zamanda çektikleri Endülüs Köpeğini hatırlayalım. Bilinçaltının, rüyanın, zihin sinemasının labirentlerinde bir gezintiye çıkalım öyleyse.
Diane Arbus’un fotoğrafladığı bedenler bir nevi Medusa gibi bakışın belirsizliğinin üzerine sindi... more Diane Arbus’un fotoğrafladığı bedenler bir nevi Medusa gibi bakışın belirsizliğinin üzerine sindiği, karanlık bir gölgeyle çevrelenmiş ucube bedenlerdir: ama onlar sürreal bir şekilde artık mitolojinin değil modern kentin içinde Arbus’un kadrajıyla hayali ile hakikat arasındaki ince sınırda varlık bulurlar, adeta görünür olurlar. Arbus, kent labirentinin içinde tekinsiz mekanlarda onları gizli köşelerinden çekip çıkararak adeta tarihi optikleştirir.
Çevrimdışı İstanbul 5. Oyun ve Edebiyat Sayısı , 2016
Benjamin’in evreni oyunun, çocukluğun ve rüyanın evrenidir; Bu evrende adeta düşle, oyun optik k... more Benjamin’in evreni oyunun, çocukluğun ve rüyanın evrenidir; Bu evrende adeta düşle, oyun optik kristal imgeler gibi birbirlerinin üzerine binerek kent labirentini aydınlatırlar. Ondokuzuncu yüzyılı bir uyanma motifi üzerinden, Bergson ve Proust’un düşüncelerinin etkisinde, “Diyalektik Rüya” evreni olarak adlandırdığı pasajları, şehrin labirentleri olarak görür.
7.th International Deleuze Studies Conference Istanbul - Model, Machines and Memories th July 14-16 2014, Istanbul Istanbul Technical University, School of Architecture, Taşkışla, 2014
İstanbul Deleuze Studies bünyesinde 25.04 2020 tarihinde Esen Kunt'un canlı yayın hesabından gerç... more İstanbul Deleuze Studies bünyesinde 25.04 2020 tarihinde Esen Kunt'un canlı yayın hesabından gerçekleştireceği "Kunskammer'e Giriş: Edebiyattan Sinemaya Eşyanın Tekinsiz Doğası" isimli karşılaştımalı sinema konuşmalarında Kunt; almancada Kunstkammer olarak bilinen Wunder Cabinets of Wonder, and wonder-rooms, Cabinet Of Curiosity, kısaca Harikalar Odası'nı tartışmaya açarak modern müzelerin ilksel halini ve eşyanın tekinsiz doğasını Joseph Cornell'in surrealist kutularından, Warburg'un Bellek Atlası'na, Benjamin'in Konvolutlarıyla dolu bavuluna,
Kadın, Tasarım ve Mekan temalı bu ulusal sempozyum, en geniş ölçekte tasarım disiplininden başlay... more Kadın, Tasarım ve Mekan temalı bu ulusal sempozyum, en geniş ölçekte tasarım disiplininden başlayarak (kentsel tasarım, mimarlık, iç mimarlık, ürün tasarımı, moda tasarımı vb.), tasarım disiplinine katkı veren insan ve toplum bilimleri (feminist kuram, tarih, felsefe, sosyoloji, psikoloji, ekonomi, politika vb), edebiyat, görsel (sinema, grafik, etkileşim tasarımı, oyun tasarımı, reklam ve halkla ilişkiler vb) ve performatif (deneysel müzik, dans ve tiyatro) sanatların tümü ile etkileşim içerisinde, geniş katılımlı, inter-disipliner bir tartışma ortamının oluşturulmasını amaçlamaktadır.
SİNEFİLOZOFİ -1.ULUSAL SİNEMA VE FELSEFE SEMPOZYUMU BİLDİRİ KİTAPÇIĞI, 2018
Sinefilozofi'nin Akbank Sanat'ta 23 25 Kasım 2018 yılında düzenlediği 1. Ulusal Felsefe ve Sinema... more Sinefilozofi'nin Akbank Sanat'ta 23 25 Kasım 2018 yılında düzenlediği 1. Ulusal Felsefe ve Sinema Sempozyumu'nda " Sinematik Mekan" oturumunda Esen Kunt'un Benjamin ve Deleuze'un mekan düşüncelerinden yola çıkarak coğrafya disiplinin hakim kavramlarından biri olan kartografyayı sinemanın alanına çekerek "kartografik sinema" ve "sinemasal kartografya" mevhumunu ilk kez Türkçe literatürde tartıştığı bildiri metni ve youtube kaydıdır.
Sinefilozofi'nin Akbanksanat'ta düzelediği 1. Ulusal Sinema ve Felsefe sempozyumu bildiri kitapç... more Sinefilozofi'nin Akbanksanat'ta düzelediği 1. Ulusal Sinema ve Felsefe sempozyumu bildiri kitapçığıdır. Sempozyumda Esen Kunt, Benjamin'den Deleuze'e Gözenekli Kentin Kartografik Sineması üzerine sunumunu gerçekleştirmiştir.
Medyascope tv'de Fatih Börekçi ve Barış Buran'ın birlikte hazırladıkları Ses Kaydı programının yo... more Medyascope tv'de Fatih Börekçi ve Barış Buran'ın birlikte hazırladıkları Ses Kaydı programının youtube kaydıdır.
Minör Yayınları ve Robinson Crusoe İşbilriğinde düzenlenen Disiplinler Aşırı Buluşmalar 25 söyleş... more Minör Yayınları ve Robinson Crusoe İşbilriğinde düzenlenen Disiplinler Aşırı Buluşmalar 25 söyleşisinde Esen Kunt, "Benjamin ve Deleuze Karşılaşırsa" Takımyıldızlardan Rizomlara uzanan bir projeksiyon sunuyor. Paralel bir evrende Benjamin ve Deleuze karşılaşırsa, geçmişin ancak bir daha görünmemek üzere kendini gösterdiği an, birden parlayıp aydınlanıveren o anda takımyıldızlardan rizomlara uzanan hararetli bir konuşmanın içinde bulsalar kendilerini. Bizler ise örümcek ağı gibi usul usul beliren bu fotoğrafın bir tanıklığını yapsak …
İstanbul'un ilk Ermeni kadın fotoğraf sanatçısı Maryam Şahinyan ile Amerikalı fotoğraf sanatçısı ... more İstanbul'un ilk Ermeni kadın fotoğraf sanatçısı Maryam Şahinyan ile Amerikalı fotoğraf sanatçısı Diane Arbus'un çalışmaları arasında görsel bir kartografya örerek minör bakış üzerinden okumak.
İstanbul Deleuze Studies bünyesinde 11 .04.2020 tarihinde gerçekleştirilen Canlı yayın konuşmasın... more İstanbul Deleuze Studies bünyesinde 11 .04.2020 tarihinde gerçekleştirilen Canlı yayın konuşmasının özetidir. Çalışmanın genişletilmiş hali de makale formunda yayınlanacaktır.
Kieslowski sineması adeta kıvrımlar ve büklümlerle ilerler. Üç Renk Kırmızı'da sahnenin nasıl baş... more Kieslowski sineması adeta kıvrımlar ve büklümlerle ilerler. Üç Renk Kırmızı'da sahnenin nasıl başladığını hatırlayalım. Kırmızı bir odada telefon çalar, ses ulaşmak istediği kişiye sürekliliğin bölünüp sonra yeniden birleştiği bir kıvrım gibi metronun içinden, denizden geçen kablolar üzerinden uzanmaya çalışır. Zilin köksap gibi yerin altına yayılmış organsız bedeniyle bütünleşen seyirci kendini film bedenin içinde bulur, sesle, kabloların, rizomların ağların, labirentlerin içinden geçer. Üç Renk Kırmızı'nın girişinde Kieslowski izleyiciyi bir kıvrımın içine sokarak sonsuz rizomlar yaratır. Deleuze "Kıvrım Leibniz ve Barok" üzerine kitabında kıvrım ve mekan arasındaki ilişkiyi tanımlarken şunları söyler.
Her Hatırlama Erotiktir" ( Gilles Deleuze, Fark ve Tekrar) Giriş Bir rüya ile başlıyor Otto e Mez... more Her Hatırlama Erotiktir" ( Gilles Deleuze, Fark ve Tekrar) Giriş Bir rüya ile başlıyor Otto e Mezzo (8.5), böylelikle sinemanın düz çizgisel anlatısında bir gedik açıyor; rüya aynının ezeli tekrarı ya da gündelik hayat içinde kılık değiştirmiş tüm imgeler büzülerek fötr şapkasıyla arabasının içinde oturan Guido Anselmi'nin zihninden dışarıya taşıyor kuvvetli bir nefesle, katastropik Roma'da bir tünelin içinde sıkışmış, çevresinden yardım istiyor içeriye dolan dumanla Gudio'nun kesik solumaları arabanın camından adeta bir kamera gibi gördüğümüz kent üzerinde diyalektik bir rüya alemine bakmamızı sağlıyor. Kadraja takılanlar; durmuş bir zaman, hareketsiz bedenler, grotesk bir evren, hakikat ile hayalinin çarpışma anı camdan yansıyanlar. Otobüsün penceresinden dışarıya doğru sarkan kollarıyla bedenler kasap vitrinin camında sergilenen yüzeyleri hatırlatıyor. Karnavelesk suretler Fellini'nin kadrajının en belirgin özellikleri, adeta yüzü toposun kendisine dönüştürüyor. Tünelin içindeki, tüm dikeylikler evrenin tüm kıvrımlarının ötesinde, Fellini'nin izleyiciyi nasıl da Leibnizcı barok bir evrene sürüklediği görülüyor. Guido uçarak yavaş yavaş gökyüzüne doğru yükseliyor ama göbek bağı gibi bir iple gökyüzü ve yeryüzü birbirine bağlanmış, Deleuze'un hatırlattığı gibi "Habitus ve Mnemosyne gökyüzünün, yeryüzünün ittifakı" (Deleuze,2017:117) Atla sahilde koşan biri "Efendim onu yakaladım" diyerek ayağına bağlı ipten Guido'yu denize doğru savuruyor. Belki de Heidegger'in cümlesinin kristal imgesiyle karşı karşıyayız. Guido adeta göyüzünden yeryüzüne doğru fırlatılıyor.
Thornsten Botz-Bornstein tarafından kaleme alınan Filmler ve Rüyalar adlı yapıt felsefe ve sinema... more Thornsten Botz-Bornstein tarafından kaleme alınan Filmler ve Rüyalar adlı yapıt felsefe ve sinemanın kışkırtıcı diyalektiğini gözler önüne seriyor. Özellikle Tarkovski, Bergman, Sokurov, Kubrick gibi önemli yönetmenler ekseninde ele alınan kitap, sinema ve iletişim çalışmalarında başucu olabilecek eserlerden biri olmaya şimdiden aday. Felsefe Profesörü olan Thornsten Botz-Bornstein tarafından kaleme alınan eserde Bornstein, sinema ve iletişim çalışmalarına "Rüya Zamanı ve Film Sanatı" ekseninde yaklaşarak farklı bir çalışmaya imza atmış. Son dönemde artan Postmodern teorinin öncülleri olan Foucault, Deleuze, Guattari, Baudrillard, Lyotard gibi önemli isimlerin kavramları ışığında şekillenen sinema ve iletişim çalışmalarına alternatif bir okuma getirmiş.
Çalışmada sessiz dönem canlandırma sinemasının ilk süper kahramanı kabul edilen Kedi Felix karak... more Çalışmada sessiz dönem canlandırma sinemasının ilk süper kahramanı kabul edilen Kedi Felix karakterinin ortaya çıkışı sessiz sinemadan yeni medya evrilen yolculuğunda bir popüler kültür kitsch-nesnesi haline gelişi ele alınmaktadır.
Çalışmada ticari bir meta ve ilk canlandırma kahramanlarından biri olarak eğlence endüstrisinin, popüler kültürün kitlesel tüketimine sunduğu kedi Felix tiplemesi incelenmektedir.
Ayrıca Kedi Felix karakterinin yaratımında temel referans noktası olarak modellenen ve sessiz sinemanın hakim personalarından Charlie Chaplin'le ilişkisine ve Chaplin oyunculuğunun Felix’teki yansımalarına değinilecektir. Son bölümde de Kedi Felix karakterinin yeni medya içindeki yansımaları üzerinde durulmaktadır.
The proceeding book of Woman, Design and Space Symposium. A novel volume with extended papers wil... more The proceeding book of Woman, Design and Space Symposium. A novel volume with extended papers will be published soon on 2020.
Uploads
Papers by Dr. Esen Kunt
Çalışmada ticari bir meta ve ilk canlandırma kahramanlarından biri olarak eğlence endüstrisinin, popüler kültürün kitlesel tüketimine sunduğu kedi Felix tiplemesi incelenmektedir.
Ayrıca Kedi Felix karakterinin yaratımında temel referans noktası olarak modellenen ve sessiz sinemanın hakim personalarından Charlie Chaplin'le ilişkisine ve Chaplin oyunculuğunun Felix’teki yansımalarına değinilecektir. Son bölümde de Kedi Felix karakterinin yeni medya içindeki yansımaları üzerinde durulmaktadır.