BOOK SECTIONS by Selda Tunç
Handbook of Research on Aestheticization of Violence, Horror, and Power, 2020
Violence is a fundamental bio-sociological phenomenon. It can take many forms including psycholog... more Violence is a fundamental bio-sociological phenomenon. It can take many forms including psychological, emotional, economic, gender based, religious, cultural, and political. The latter is primarily associated with the state. Historically, all states exercised violence in accordance with their law. Thus, law is the codification of violence. State and violence are also associated with masculinity, which is not fixed biological but rather a flexible sociological category. Masculinity is concretized in specific patterns of behaviors. In this perspective, the present study analyzes the famous Turkish TV Series, Behzat Ç: An
Ankara Detective Story. It argues that since the Turkish law system could not function of its violence due to the struggles of various socio-political actors within the state, the protagonist, Behzat, aestheticizes
and mimics state violence through his masculine performances. That is, state violence is materialized in the masculinity of Behzat who by resorting to violence brings the justice that the state fails to provide.
Sırtında Sepeti: Bafra'dan Hopa'ya Karadeniz'de Kadınlık Halleri, 2018
Bu makale, yeni medya çalışmaları içinden, yeni medya araştırmalarındaki etik kaygı ve sorumluluk... more Bu makale, yeni medya çalışmaları içinden, yeni medya araştırmalarındaki etik kaygı ve sorumluluk konularını tartışmaktadır.
Tunç, S. (2014). Yeni Medya Ortamlarında Araştırma Etiği ve Özdüşünümsellik. In M. Binark (Ed.), Yeni Medya Çalışmalarında Araştırma Yöntem ve Teknikleri (pp. 164-205). İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
This papers examines the unmasking of the living areas of the studio guests participating in, - p... more This papers examines the unmasking of the living areas of the studio guests participating in, - particularly as the most common type of television programs- discussion and women television programs, dual-aspect of what studio spaces show and hide from the television audience under the concepts of sexism and citizenship. This study, tries to reveal the studio audience’s reasons of participating in discussion and women programs constituting the object of our field research, the relation between studio audience and director, production team, studio chief and announcer who intervene it during the program. What are the impacts of “real events” (marriage- loss- murder) presented in the programs on the studio audience’s interpretation of reality? The response of this question is discussed by participative observation and in-depth interviews. When television changes the reality of life, it’s represented and excluded ones, how those excluded ones are transferred to the television audience, is explained by the development scheme of fields prominent in the economic transformation of the media. In this dissertation, the intersection of the cultural space and the media is investigated through the studio audience’s world of meaning.
Tunç, S. (2012). Ekran-Stüdyo Gerilimi. In N. Türkoğlu (Ed.), Seyirlik Cümbüşler (pp. 121-191). İstanbul: Parşömen Yayınları.
Conference Presentations by Selda Tunç
Bildirinin konusu: “Tartışma” ve “kadın programlarına” stüdyo izleyicisi olarak katılan televiz... more Bildirinin konusu: “Tartışma” ve “kadın programlarına” stüdyo izleyicisi olarak katılan televizyon izleyicileriyle görüşmeler yapılmıştır. Bu görüşmeler çerçevesinde “tartışma ve kadın programlarına” katılan stüdyo izleyicisinin, stüdyo izleyicisi olma deneyimi, programlara eşit katılımın mümkün olup olmadığı yurttaşlık kavramı temelinde tartışılmıştır.
Book Reviews by Selda Tunç
Tunç, S., & Büker, Z. (2015). Kendi Medyanı Yarat: Alternatif Kavramlar Tartışmalar Örnekler. fol... more Tunç, S., & Büker, Z. (2015). Kendi Medyanı Yarat: Alternatif Kavramlar Tartışmalar Örnekler. folklor/edebiyat, 83(21), 469-478.
Papers by Selda Tunç
Happiness, Positive Psychology and Flow: Pozitif Magazine Analysis on Sara Ahmed , 2024
Mutluluk, Batı'da savaşlar, açlık, salgın ve kıtlık gibi yaşamın felaketleri ve belirsizliklerind... more Mutluluk, Batı'da savaşlar, açlık, salgın ve kıtlık gibi yaşamın felaketleri ve belirsizliklerinden kurtulanların Tanrılar tarafından kutsanmasıyla sonuçlanan bir şans ve ödül anlamına gelmekteyken, Aydınlanma sonrası bireysel irade ve eylem sonucu bir performans olarak görülmeye başlanmıştır. Mutluluğun klasik psikolojinin araştırma konuları içinde önemli bir yer işgal ettiği söylenemez. Ancak 1990'ların sonuna doğru psikoloji disiplininin yeni bir alanı olarak ortaya çıkan pozitif psikoloji, mutluluk kavramına olan ilgiyi arttırmıştır. Pozitif psikoloji, odağı olumsuz duygulardan olumlu duygulara çevirmiştir. Bu yeni disiplin oldukça ilgi görmüş hem akademik hem de popüler yazında karşılık bulmuştur. Küresel çapta yaygınlaşmasının yanısıra Türkiye'de de popüler kültürel ürünleri etkilemiştir. Bu kültürel çıktılardan biri olan Pozitif: Kişisel Gelişim Rehberiniz dergisinde (2013-) mutluluk, pozitif psikoloji ve kişisel gelişim temalarıyla ilgili çok sayıda yazı yayınlanmıştır. Ne var ki pozitif psikolojinin mutluluk kavramına yaklaşımı önemli birtakım sorunlar içermektedir. Bu sorunlar, Britanyalı-Avustralyalı feminist düşünür Sara Ahmed'in toplumsal bağlamın önemini vurgulayan mutluluk nesneleri kavramı aracılığıyla gösterilebilir. Bu çalışmadaki amaç Pozitif: Kişisel Gelişim Rehberiniz dergisindeki mutluluk kavramını akış metaforu üzerinden ele almaktır. Çalışmada yöntem olarak eleştirel söylem analizi kullanılmıştır. Çalışmanın sonucuna göre, akışın ürettiği, mutluluğa yönlendirdiği nesneler, gelişkin bir bireysellik vurgusuyla toplumsal olanı feda etmiştir.
Uluslararası Medya ve İletişim Araştırmaları Hakemli Dergisi, 2021
Bu çalışmada katılımcı kültür kavramı, YouTube sosyal medya platformu örneğinde tartışmaya açılma... more Bu çalışmada katılımcı kültür kavramı, YouTube sosyal medya platformu örneğinde tartışmaya açılmaktadır. Video teknolojisinin gelişmesiyle profesyonel ya da amatör içerikler, YouTube'da dolaşıma sokulmakta eğlence, müzik, eğitim, aktivizm ve siyasete uzanan konularda tartışma ortamları oluşmaktadır. İzleyicinin aynı zamanda kullanıcı olduğu sosyal ağlardan biri olan YouTube, etkileşimi yapılandıran arayüz teknolojileriyle katılımcı kültürel pratikleri toplumsal bir dönüşme uğratmaktadır. Bu dönüşüm, gündelik hayat kültürü içinde oldukça "sıradan" bir deneyim halini alan video izleme ritüellerinin niteliği üzerine düşünmeyi gerekli kılmaktadır. YouTube, bir sosyal medya platformu olarak yeni hiyerarşi ve sınırlarla oluşturduğu katılımcı kültür ekosistemi içinde görüntülenme oranına göre "parlayan videoları" öne çıkararak izleyicinin seçimlerini etkilemektedir. Tabandan gelen veri akış trafiğinin kontrolü şirket politikalarıyla yapılanmakta olduğundan platform kullanıcısı videolarını diğer videolarla rekabet ve yarışma ortamında yeniden üretmektedir. Giderek e-ticaret modelini benimseyen bu sosyal medya platformunda, video içerikleri muazzam bir çeşitliliğe sahip gibi görünse de video önerileri döngüsü bu çeşitliliği daraltmaktadır. Gerçekleştirilen bu betimsel çalışmada, arayüzdeki "aktif katılımcının", platform tarafından tüketici davranışına dayalı veri akışı sağlayan bir kitle olarak görüldüğü sonucuna ulaşılmıştır.
Kadın/Woman 2000, 2020
Öz Bu çalışmada, Geriye Kalan (Çiğden Vitrinel, 2011) ve Öldüren Cazibe (Fatal Attraction, Adrian... more Öz Bu çalışmada, Geriye Kalan (Çiğden Vitrinel, 2011) ve Öldüren Cazibe (Fatal Attraction, Adrian Lyne, 1987) filmlerindeki kadınların ev alanına ilişkin deneyimleri, Pierre Bourdieu'nün eril tahakküm kavramıyla bağlantı kuran bir kuramsal izlekte, feminist eleştirel söylem analizi perspektifinden yararlanılarak değerlendirilmiştir. Bourdieu, Eril Tahakküm (2002) çalışmasında eril ve dişil olmak üzere cinsiyetlendirilmiş iki alanın iktidar ilişkileri içindeki sembolik yansımalarını inceler. Kadınlar, içselleştirdikleri toplumsal cinsiyet pratiklerini ev içi rutinlerle, aile kurumunda yeniden üretir. Her iki filmde de sembolik şiddet göstergesi evdir; bundan dolayı bu iki film çalışmada yan yana gelebilmiştir. Bu çalışmanın amacı, kadınlar farklı ilgi alanlarına, hayat tarzlarına sahip olsalar ve ev alanını farklı şekillerde deneyimleseler de kadınlar için evin eril tahakkümü güçlendiren bir yer olma özelliğini koruduğunu göstermektir. Bu bağlamda çalışmanın temel sorunsalı, kadın bedeninin bir uzantısına dönüşen ev alanının kadınlar arasındaki sınıfsal farklılıkları şekillendiren temel bir belirleyen olduğu iddiasıdır. Ev alanı, kadınlar arasında, asimetrik sınıfsal bir konum üretmekte ve kadın bedeni bu konuma göre "terbiye" edilmektedir. Temsillerde, birbirine düşmanlaştırılan kadınlar arasındaki ilişki kopmakta, bu ilişkiyi tekrar kurabilme ihtimali ise sembolik tahakkümün sorgulanmasıyla mümkün görünmektedir.
Anahtar Kelimeler: eril tahakküm, ev alanı, kadın bedeni, sınıf, toplumsal cinsiyet.
In this study, experiences of women related to home space in
What Remains (Çiğdem Vitrinel, 2011) and Fatal Attraction
(Adrian Lyne, 1987) are evaluated on the basis of Pierre Bourdieu’s
masculine domination concept, using feminist critical discourse
analysis. Bourdieu examines the symbolic reflections of two
gendered fields, masculine and feminine, in the power relations
in the study of Masculine Domination (1998). The women
reproduce internalized gender practices with domestic routine in
family institution. In both films, the home is a sign of symbolic
violence, hence these two films are close together in this study.
Although women have different interests, lifestyles, or
experience the home space in different ways, the home space
remains a fixed place that reinforces masculine domination. In
this context, the home space that turns into an extension of the
female body discloses the class differences between women. The
home space produces an asymmetric class position among women
and their bodies are “disciplined” according to this position. In
the representations, the relation between women who are
opponents to each other damages, so the possibility of
reconstructing their relationship seems possible by questioning
symbolic domination.
Keywords: masculine domination, home space, female body,
class, gender.
İlef Dergisi, 2020
Yeni Alman sineması auteur yönetmenlerinden Werner Herzog, özellikle bazı filmlerinde sıklıkla ye... more Yeni Alman sineması auteur yönetmenlerinden Werner Herzog, özellikle bazı filmlerinde sıklıkla yerli imgelerini kullanır: Tanrının Gazabı, Aguirre (The Wrath of God, Aguirre) (1972), Herkes Kendi Başına ve Tanrı Herkese Karşı, (Enigma of Kasper Hauser) (1974), Fitzcarraldo (1982), Düşlerin Ağırlığı (Burden of Dreams) (1982), Küçük Askerin Şarkısı (Ballad of the Little Soldier) (1984), Yeşil Karıncaların Düş Gördüğü Yer (Where the Green Ants Dream) (1984), Yeşil Kobra (Cobra Verde) (1987). Bu filmlerdeki yerli imgelerin ortaya çıktığı coğrafyalar, Avrupa’nın ekonomik ve kültürel sömürüsüne maruz kalan eski sömürge topraklarıdır. Herzog filmlerindeki yerli imgeler, bu çalışmada, kolonyal ve postkolonyal yaklaşımlar perspektifinde incelenecektir. Bu doğrultuda temel amaç, Herzog filmlerindeki yerli imgelerinin toplumsal bellekte nasıl bir yeri olduğunu tartışmaktır. Çalışmanın temel argümanı ise bölgelerin sömürge tarihinin yönetmenin filmlerinin merkezinde yer aldığı iddiasıdır. Ayrıca Alman kolonyal tarihinde önemli bir popüler imge olan Karl May’in Winnetou karakteri, “soylu vahşi” (noble savage) kavramına atıfla irdelenecektir. Sözü edilen filmler, metin çözümlemesi yöntemi ile analiz edilecektir. Çalışmanın temel bulgusu, yönetmenin filmlerinde yarattığı imgelerin sömürge tarihini dışlamaktan çok bu tarihi içerdiği yönündedir.
Anahtar Kelimeler: Werner Herzog, kolonyalizm, postkolonyalizm, soylu vahşi, yerli imgeler Werner Herzog, one of New German Cinema’s auteur directors, often uses indigenous people’s images, especially in his films The Wrath of God, Aguirre (1972), Enigma of Kasper Hauser (1974), Fitzcarraldo (1982), Burden of Dreams (1982), Ballad of the Little Soldier (1984), Where the Green Ants Dream (1984), and Cobra Verde (1987). The geographical regions from which the indigenous images in these
films emerge are former colonial lands that have been the subject of European economic and cultural exploitation. In this study, indigenous images in Herzog films are examined through colonial and postcolonial perspectives and analysed in terms of their place in collective memory. The main argument of the study is that the colonial history of former colonial regions is at the centre of the director’s films. Also, the Winnetou character of Karl May, an important popular image in German colonial history, is examined with reference to the concept of the ‘noble savage’. These films are analysed using the method of textual analysis. The main finding of the study is that the images created by the director in his films include rather than exclude colonial history.
Keywords: Werner Herzog, colonialism, postcolonialism, noble savage, images of indigenous people.
Planlama , 2020
ÖZ Bu çalışma, Rize merkez ilçede 2018 yılında tamamlanan üniversi-te öğrenci kültürü üzerine yür... more ÖZ Bu çalışma, Rize merkez ilçede 2018 yılında tamamlanan üniversi-te öğrenci kültürü üzerine yürütülen etnografik çalışmanın bulgu-larına dayanmaktadır. Çalışmada, 35 kadın ve 22 erkek öğrenci ile derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Üniversite, kentin merkezinde olan fiziksel konumunun yanında ekonomik, sosyal ve kültürel olarak öğrencilerin varlığı ile yeniden şekillenmektedir. Kentin merkezindeki yerel eşraf ile farklı bir kültürel atmosfer-den kopup gelmiş öğrenci, farklı karşılaşma pratikleri ve hissiyat-lar yaşamaktadır. Çalışmanın temel sorunsalı, kadın öğrencilerin kültürel hegemonya mücadelelerine kıyafetler üzerinden nasıl ek-lemlenmekte olduğu ve kentin ortak duyusunu hangi biçimlerde temsil ettikleri üzerinedir. Kadın öğrencilerin kampüs çevresinde etkileşerek giyim kuşam gündeliğini yeniden ürettikleri görülmek-tedir. Kadın öğrencilerin giyimi üzerinden gerçekleşen "ahlak" ve "biz" vurgusu ise bedendeki başörtüsü, ferace gibi sembollerle biçimlenerek eril bakışta kazanılan bir onay mekanizmasına dö-nüşmektedir. Böylelikle kent içindeki kamusal alanlarda kadın öğ-rencilerin hareketliliği artarken diğer yandan kontrol ve denetim süreçleri kadın bedenindeki çelişkileri görünür hale getirir. Kadın öğrenciler, bedenlerini örtünme pratikleri üzerinden "açık" ve "kapalı" olmak üzere ikiye ayırarak tanımlamaktadır. Bu çalışmada bedenin ikiye bölünmüş tanımlarının eril bakış ve mekandaki et-kileşimlerle yeniden üretildiği ortaya çıkmıştır. Beden üzerindeki hegemonya mücadeleleri, kültürel yapılardan, bireyin moda ve tü-ketimle olan ilişkisine kadar genişleyen bir örüntüde değerlendi-rilmelidir. Ancak bu sayede, mekân ve beden arasındaki kesişimler daha da net bir görüntü sergileyebilir.
ABSTRACT This study is based on the findings of an etnographic study, completed in 2018, on the university student culture in Rize central district. In-depth interviews were conducted with 35 female and 22 male students. The university is reshaped by the presence of students in economic, social and cultural terms as well as its pysi-cal location in the center of the city. The student, who has come from a different cultural atmosphere, experiences different encounter practices and feelings with the local notables in the city center. The main problematic of the study is how female students are articulated to cultural hegemony struggles through clothing and in which ways they represent the common sense of the city. It is observed that female students interact with the campus and reproduce everyday rituals of clothing. The emphasis on "morality" and "us" realized through the clothing of female students shaped by headscarf and ferace is transformed into a mechanism of approval by masculine gaze. Thus, while the mobility of the female students increases in the public spaces of the city, control and surveillance mechanisms make the contradictions in the female body visible. Female students, referring to the headscarf, descibe their bodies by dividing them into categories such as "open" and "closed." The study reveals that the definitions of the body as it is divided into two categories are reproduced through the interactions of masculine gaze and space. Struggles for hegemony over the body should be analyzed in a pattern ranging from cultural structures to the individual's relationship to the fashion and consumption. It is only in this way that the intersections between space and body can be displayed more clearly. OPEN ACCESS This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License. Anahtar sözcükler: Açıklık/kapalılık; kadın; kültürel hegemonya; mekân; ortakduyu.
Fe Dergi, 2020
Türkiye’de 2000’li yıllarda neoliberal ekonomi politikalarıyla yoğunluğunu artıran tüketim piyasa... more Türkiye’de 2000’li yıllarda neoliberal ekonomi politikalarıyla yoğunluğunu artıran tüketim piyasasındaki ürün ve hizmetler, üniversitelerin varlığıyla yatırımların arttığı, nüfusu görece az olan küçük kentlerde pazar olarak hacmini genişletmektedir. Büyük kentlerdeki tüketim tarzlarıyla açığa
çıkan yeni eğlence biçimlerinin küçük kentlere aktarılmasıyla farklı görünümler alan ve yerel dinamiklerle eklemlenen eğlence biçimleri, öğrencilerin varlığıyla farklı sosyal ve kültürel özellikler sergilemektedir. Çalışmada mezuniyet kınasının muhafazakâr kültürel bir atmosferde aldığı konum, kadın homososyalliği bağlamında ele alınmaktadır. Çalışma, feminist bir perspektifle kadın öğrencilerin boş zaman ve deneyim ilişkisine odaklanmakta, etnografik bir metotla analiz edilmektedir. Bu bağlamda yaşları 18 ile 24 arasında değişen 35 kadın üniversite öğrencisi ile derinlemesine görüşme yapılmış ve 1 kadın öğrencinin mezuniyet kınasına dâhil olunmuştur. Kadın öğrenciler, kına
eğlencesinde yurt ya da evle sınırlı hareket alanlarını kent merkezine çevirmektedirler. Eğlence üzerinden gerçekleşen bu kamusal alan deneyimi, çevrimiçi ve çevrimdışı etkileşimlerle yeni bir birlikteliktir. Erkek bakışından uzak kalmak isteyen kadın öğrenciler, mezuniyet kınasında özgürce dans edip eğlenerek yeni bir homososyallik deneyimi yaşarlar. Bu eğlence kolektif bir şekilde inşa edilerek eğlencenin aşamaları kurumsal bir gözetim olmadan gerçekleşir.
In 2000s, Turkey witnessed both a growing number of universities in small rural cities and neoliberalization of universities. Turkey’s small-city universities are primarily a device to boost local economies by creating new demands based on small-town students’ limited mobility. As new consumption styles spread from major cities to smaller ones, forms of celebration gained distinct social and cultural characteristics, reflecting small-town students' different styles articulated with local dynamics. In this study, a new celebration style in a conservative cultural atmosphere is discussed in the
context of female homosociability. Using an ethnographic method this study analyzed female students’s leisure experiences. I interviewed 35 female undergraduate students using semi-structured interview method and joined in one of the graduation henna parties organized by female students. Female students who join the graduation henna, extend their mobility to city centre that is normally limited to houses and dorms. This experience of the public space through celebration is a new form of gathering
that merges online and offline interactions. Female students who want to be exempt from the masculine gaze, have a novel homosocial experience by dancing freely and having fun at the graduation henna. This celebration is constructed in a collective manner and every stage of the entertainment is carried out without an institutional surveillance.
STUART HALL AND GRAMSCI EFFECT, 2018
ÖZ 1950'lerin sonlarına doğru Yeni Sol'un ilgi alanları değişmeye başlamıştır. Kültür-Stuart Hall... more ÖZ 1950'lerin sonlarına doğru Yeni Sol'un ilgi alanları değişmeye başlamıştır. Kültür-Stuart Hall öncülüğünde-kültürel hegemonya, otoriteryanizm gibi kavramlarla birlikte değerlendirilmektedir. Fakat kültür, salt gündelik hayat deneyimi anlamına gelecek şekilde değil, politik ilişkileri içine alan bir şekle bürünmeye başlamıştır. Karşı hegemonik mücadeleler buna bir örnek olabilir. Gramsci'nin yeniden değerlendirilmesiyle kültür konusu farklı bir teorik zemin kazanmıştır. Peki, öyleyse Gramsci'nin Yeni Sol çalışmalarına eklemlenmesi, nasıl bir tarihsel ve politik düzeyde oldu ve kavramlar nasıl dönüşüm geçirdi? Bu çalışmada Britanya Yeni Solu'nun Gramsci'nin teorik pozisyonundan nasıl yararlandığı, tarihsel bir değerlendirmeyle analiz edilmektedir. Hegemonya, ortakduyu, ideoloji, kültür gibi kavramlar, İngiltere ve İtalya teorik mirasını ortak kesen ana eksenlerdir. Tarihsel süreç bu iki ayrı hattın kesişimine münkün kıldı. Bu anlamda Kültürel Çalışmalar'ın entelektüel tartışmalara olan katkısı, özgül teorik farklılaşmaların bağlamını belirlemekle mümkün olabilir. Bu çalışma, tarihsel bağlamı içinde ağırlıklı olarak göz ardı edilen teorik kırılmaları ele almaktadır. Kültürel Çalışmalarda Gramsci'nin etkisini açığa çıkarmak bilhassa önemli bir husustur. Anahtar Kelimeler: Gramsci, Stuart Hall, Kültürel Çalışmalar, Kültür, Hegemonya.
STUART HALL AND GRAMSCI EFFECT ABSTRACT By the end of the 1950s, New Left's fields of interest began to change. Culture-a concept which Stuart Hall has pioneered-is evaluated with such as cultural hegemony, authoritarianism. But culture is not just meaning the experience of everyday life and begin to include the shape of political relations. It may be, for instance, that counter-hegemonic struggle. A culture has gained a different theoretical basis with the reassessment of Gramsci's theoretical position. If so, how did Gramsci's articulation to the New Left works have been on a historical and political level, and how concepts have transformed? This study, within a historical perspective, analyses how Britain's New Left benefited from the Gramsci's theoretical position. Concepts such as hegemony, common sense, ideology and culture are the central axes crosscutting the English and Italian theoretical heritage. The historical process made it possible that these two separate lines are intersected. In that sense, only with specifying the theoretical shifts, the intellectual contribution of the Cultural Studies can be clarified. This paper deals theoretical fractures which is mainly ignored in discussions within the historical context. It is particularly important to clarify the impact of Gramsci in Cultural Studies.
Moment Dergi, 2019
Öz Bu çalışmadaki temel amaç; ahlak, hegemonya ve cep telefonu kullanım pratikleri arasındaki ili... more Öz Bu çalışmadaki temel amaç; ahlak, hegemonya ve cep telefonu kullanım pratikleri arasındaki ilişkileri ortaya koymaktır. Çalışma, muhafazakâr bir kent olarak addedilen Rize'de üniversite öğrencilerinin cep telefon kullanım pratiklerine odaklanmaktadır. Çalışmanın temel argümanı, öğrencilerin yurt ve kafe gibi mekanlarda cep telefonları dolayımıyla geliştirdikleri etkileşim biçimleri ile Rize'nin merkez ilçesindeki yaşam biçimine dair oluşturulan kültürel homojenlik anlatısı arasında belirgin bir örtüşmeden çok dikkat çekici çelişkiler bulunduğudur. Kamusal mekânlarda cep telefonu ile konuşma, mesajlaşma, selfie çekme ve çevrimiçi ortamlarda gezinme sıradan pratikler gibi görünse de bilgi akışı ve iktidar ilişkileri çerçevesinde çatışmalı biçimler sergileyebilmektedir. Çalışmanın alan araştırması, 2015 ve 2017 yılları arasında gerçekleştirilmiştir. Rize merkez ilçede, 22 erkek ve 35 kadın üniversite öğrencisiyle derinlemesine görüşme yapılmış ve kullanım pratiklerini anlamaya yönelik, katılımcı gözlem yöntemi uygulanmıştır. Çalışmanın bulgularına göre Swarm gibi akıllı telefon uygulamaları, üniversite öğrenci kültürü ile aile ve yerelin değerler sistemi arasındaki ahlaki uyumsuzlukları görünür kılarken WhatsApp gibi uygulamalar, öğrenci yurtlarındaki etkileşimin hiyerarşik kurumsal dilinden kaçışın uzamına dönüşmektedir. Yazar(lar) (veya ilgili kurum(lar)) 2019. Atıf lisansı (CC BY-NC 4.0) çerçevesinde yeniden kullanılabilir. Ticari kullanımlara izin verilmez. Ayrıntılı bilgi için açık erişim politikasına bakınız. Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından yayınlanmıştır.
This study's main purpose is to reveal the relationships between morality, hegemony, and practices of mobile phone use. The study focuses on university students' mobile phone use practices in Rize, which is considered to be a conservative city. The main argument is that there are some contradictions between how students use mobile phones in dormitories and cafes and the cultural homogeneity narrative that
describes the central district. Although it may seem very mundane to make calls, text, take selfies or surf the Internet in public places, the flow of information in these activities can take on contradictory forms of power relations. In the field study which lasted between 2015 and 2017 in the central district of Rize, in-depth interviews with 22 male and 35 female university students were conducted using both direct and
participant observation. Applications such as WhatsApp enable students to escape from the hierarchical and institutional language of dormitory activities, according to the study findings, while smartphone applications such as Swarm cause moral discrepancies between the student culture and the value system of families and locals
Books by Selda Tunç
Türkiye'de Ulus İnşası, 2021
Ulus-Devlet; sosyal, siyasal, demografik, ekonomik ve teknolojik gelişmelerin sonucu ve bir zorun... more Ulus-Devlet; sosyal, siyasal, demografik, ekonomik ve teknolojik gelişmelerin sonucu ve bir zorunluluk olarak ortaya çıkmıştır. Benzer bir şekilde ulus-inşası da bu zorunluluğun ürettiği başka bir zorunlu durumdur. Her süreç ve olgunun olumlu ve olumsuz yönleri ve örnekleri mevcuttur. Bununla birlikte bu çalışmada ulus-inşası olumlu veya olumsuz olarak değil, daha çok harici şartların ürettiği bir gereklilik olarak bütün yönleriyle ele alınmıştır. Ulus-inşası, günümüz ulus-devletlerinde yaşayan ve vatandaşlık bağıyla bu devletlere bağlı bulunan toplumların ayrı alt kültür ve mikro milliyet durumlarına bakılmaksızın ve yereldeki bu farklılıkları mahsurlu görülmeksizin bütün bu yerel ve sınıfsal farkların üzerinde oluşturulmaya çalışılan sosyo-politik bir üst kimlik, ulus-devletin sınırlarıyla örtüşen geniş kapsamlı bir grup aidiyeti ve yüksek kültürdür. Kitaptaki on yedi bölümün başlıklarına bakıldığında kitabın ana teması ve geniş kapsamı daha iyi anlaşılabilecektir;
Teoride ve Pratikte Ulusçuluk ve Ulus-İnşası
Türkiye’de Milli Tarih Yazımı ve Ulus-İnşası
Türk Halkının Kolektif Belleğinde Çanakkale Savaşı ve Ulus-İnşası
Erken Cumhuriyet Döneminde Halkevleri ve Ulus-İnşası
Yöntemlerin Yerinde(n)liği İle İlmin Evrenselliğini Buluşturmak: Türkiye’nin Köy Enstitüleri
Türk Ocakları ve Ulus-İnşası
Cumhuriyet’in Vatanseverlik Merkezli Din Anlayışı ve Ulus-İnşası
Türkiye’de Ulus-İnşasında Eğitim Politikalarına Örnek Olarak Köy Enstitüleri
Türkiye’de Siyasal Kültür, Kimlik ve Ulus-İnşası,
Tanıtım Filmlerinde ve Kamu Spotlarında Ulus-İnşası
Erken Cumhuriyet Döneminde Ulus Yaratımı ve Beyaz Perde Üzerindeki Refleksler (1919-1938)
Türk Ulus-İnşasında Batılılaşma Üzerine Çelişkili Düşünceler: Devlet Tiyatrosu Repertuarı Üzerinden Bir Değerlendirme.
Türk Romanında Ulus-İnşası ve Kadın İmgesi
Osmanlı’dan Cumhuriyete Türk Müzik Kültürü ve Türkiye’de Ulus-İnşasına Katkıları
Türkiye’de Modern Mimarinin İdeolojik İşlevleri ve Ulus-İnşası
Ulus-İnşasının Posta Pullarına Yansıması Ulusal Bayram Örnekleri
Türkiye’de Milli Folklor Çalışmaları ve Ulus-İnşası
Uploads
BOOK SECTIONS by Selda Tunç
https://tccuam.gelisim.edu.tr/tr/idari-haber-toplumsal-cinsiyet-calismalari-uygulama-ve-arastirma-merkezi-kitap-bolumu-cagrisi
Ankara Detective Story. It argues that since the Turkish law system could not function of its violence due to the struggles of various socio-political actors within the state, the protagonist, Behzat, aestheticizes
and mimics state violence through his masculine performances. That is, state violence is materialized in the masculinity of Behzat who by resorting to violence brings the justice that the state fails to provide.
Tunç, S. (2014). Yeni Medya Ortamlarında Araştırma Etiği ve Özdüşünümsellik. In M. Binark (Ed.), Yeni Medya Çalışmalarında Araştırma Yöntem ve Teknikleri (pp. 164-205). İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
Tunç, S. (2012). Ekran-Stüdyo Gerilimi. In N. Türkoğlu (Ed.), Seyirlik Cümbüşler (pp. 121-191). İstanbul: Parşömen Yayınları.
Conference Presentations by Selda Tunç
Book Reviews by Selda Tunç
Papers by Selda Tunç
Anahtar Kelimeler: eril tahakküm, ev alanı, kadın bedeni, sınıf, toplumsal cinsiyet.
In this study, experiences of women related to home space in
What Remains (Çiğdem Vitrinel, 2011) and Fatal Attraction
(Adrian Lyne, 1987) are evaluated on the basis of Pierre Bourdieu’s
masculine domination concept, using feminist critical discourse
analysis. Bourdieu examines the symbolic reflections of two
gendered fields, masculine and feminine, in the power relations
in the study of Masculine Domination (1998). The women
reproduce internalized gender practices with domestic routine in
family institution. In both films, the home is a sign of symbolic
violence, hence these two films are close together in this study.
Although women have different interests, lifestyles, or
experience the home space in different ways, the home space
remains a fixed place that reinforces masculine domination. In
this context, the home space that turns into an extension of the
female body discloses the class differences between women. The
home space produces an asymmetric class position among women
and their bodies are “disciplined” according to this position. In
the representations, the relation between women who are
opponents to each other damages, so the possibility of
reconstructing their relationship seems possible by questioning
symbolic domination.
Keywords: masculine domination, home space, female body,
class, gender.
Anahtar Kelimeler: Werner Herzog, kolonyalizm, postkolonyalizm, soylu vahşi, yerli imgeler Werner Herzog, one of New German Cinema’s auteur directors, often uses indigenous people’s images, especially in his films The Wrath of God, Aguirre (1972), Enigma of Kasper Hauser (1974), Fitzcarraldo (1982), Burden of Dreams (1982), Ballad of the Little Soldier (1984), Where the Green Ants Dream (1984), and Cobra Verde (1987). The geographical regions from which the indigenous images in these
films emerge are former colonial lands that have been the subject of European economic and cultural exploitation. In this study, indigenous images in Herzog films are examined through colonial and postcolonial perspectives and analysed in terms of their place in collective memory. The main argument of the study is that the colonial history of former colonial regions is at the centre of the director’s films. Also, the Winnetou character of Karl May, an important popular image in German colonial history, is examined with reference to the concept of the ‘noble savage’. These films are analysed using the method of textual analysis. The main finding of the study is that the images created by the director in his films include rather than exclude colonial history.
Keywords: Werner Herzog, colonialism, postcolonialism, noble savage, images of indigenous people.
ABSTRACT This study is based on the findings of an etnographic study, completed in 2018, on the university student culture in Rize central district. In-depth interviews were conducted with 35 female and 22 male students. The university is reshaped by the presence of students in economic, social and cultural terms as well as its pysi-cal location in the center of the city. The student, who has come from a different cultural atmosphere, experiences different encounter practices and feelings with the local notables in the city center. The main problematic of the study is how female students are articulated to cultural hegemony struggles through clothing and in which ways they represent the common sense of the city. It is observed that female students interact with the campus and reproduce everyday rituals of clothing. The emphasis on "morality" and "us" realized through the clothing of female students shaped by headscarf and ferace is transformed into a mechanism of approval by masculine gaze. Thus, while the mobility of the female students increases in the public spaces of the city, control and surveillance mechanisms make the contradictions in the female body visible. Female students, referring to the headscarf, descibe their bodies by dividing them into categories such as "open" and "closed." The study reveals that the definitions of the body as it is divided into two categories are reproduced through the interactions of masculine gaze and space. Struggles for hegemony over the body should be analyzed in a pattern ranging from cultural structures to the individual's relationship to the fashion and consumption. It is only in this way that the intersections between space and body can be displayed more clearly. OPEN ACCESS This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License. Anahtar sözcükler: Açıklık/kapalılık; kadın; kültürel hegemonya; mekân; ortakduyu.
çıkan yeni eğlence biçimlerinin küçük kentlere aktarılmasıyla farklı görünümler alan ve yerel dinamiklerle eklemlenen eğlence biçimleri, öğrencilerin varlığıyla farklı sosyal ve kültürel özellikler sergilemektedir. Çalışmada mezuniyet kınasının muhafazakâr kültürel bir atmosferde aldığı konum, kadın homososyalliği bağlamında ele alınmaktadır. Çalışma, feminist bir perspektifle kadın öğrencilerin boş zaman ve deneyim ilişkisine odaklanmakta, etnografik bir metotla analiz edilmektedir. Bu bağlamda yaşları 18 ile 24 arasında değişen 35 kadın üniversite öğrencisi ile derinlemesine görüşme yapılmış ve 1 kadın öğrencinin mezuniyet kınasına dâhil olunmuştur. Kadın öğrenciler, kına
eğlencesinde yurt ya da evle sınırlı hareket alanlarını kent merkezine çevirmektedirler. Eğlence üzerinden gerçekleşen bu kamusal alan deneyimi, çevrimiçi ve çevrimdışı etkileşimlerle yeni bir birlikteliktir. Erkek bakışından uzak kalmak isteyen kadın öğrenciler, mezuniyet kınasında özgürce dans edip eğlenerek yeni bir homososyallik deneyimi yaşarlar. Bu eğlence kolektif bir şekilde inşa edilerek eğlencenin aşamaları kurumsal bir gözetim olmadan gerçekleşir.
In 2000s, Turkey witnessed both a growing number of universities in small rural cities and neoliberalization of universities. Turkey’s small-city universities are primarily a device to boost local economies by creating new demands based on small-town students’ limited mobility. As new consumption styles spread from major cities to smaller ones, forms of celebration gained distinct social and cultural characteristics, reflecting small-town students' different styles articulated with local dynamics. In this study, a new celebration style in a conservative cultural atmosphere is discussed in the
context of female homosociability. Using an ethnographic method this study analyzed female students’s leisure experiences. I interviewed 35 female undergraduate students using semi-structured interview method and joined in one of the graduation henna parties organized by female students. Female students who join the graduation henna, extend their mobility to city centre that is normally limited to houses and dorms. This experience of the public space through celebration is a new form of gathering
that merges online and offline interactions. Female students who want to be exempt from the masculine gaze, have a novel homosocial experience by dancing freely and having fun at the graduation henna. This celebration is constructed in a collective manner and every stage of the entertainment is carried out without an institutional surveillance.
STUART HALL AND GRAMSCI EFFECT ABSTRACT By the end of the 1950s, New Left's fields of interest began to change. Culture-a concept which Stuart Hall has pioneered-is evaluated with such as cultural hegemony, authoritarianism. But culture is not just meaning the experience of everyday life and begin to include the shape of political relations. It may be, for instance, that counter-hegemonic struggle. A culture has gained a different theoretical basis with the reassessment of Gramsci's theoretical position. If so, how did Gramsci's articulation to the New Left works have been on a historical and political level, and how concepts have transformed? This study, within a historical perspective, analyses how Britain's New Left benefited from the Gramsci's theoretical position. Concepts such as hegemony, common sense, ideology and culture are the central axes crosscutting the English and Italian theoretical heritage. The historical process made it possible that these two separate lines are intersected. In that sense, only with specifying the theoretical shifts, the intellectual contribution of the Cultural Studies can be clarified. This paper deals theoretical fractures which is mainly ignored in discussions within the historical context. It is particularly important to clarify the impact of Gramsci in Cultural Studies.
This study's main purpose is to reveal the relationships between morality, hegemony, and practices of mobile phone use. The study focuses on university students' mobile phone use practices in Rize, which is considered to be a conservative city. The main argument is that there are some contradictions between how students use mobile phones in dormitories and cafes and the cultural homogeneity narrative that
describes the central district. Although it may seem very mundane to make calls, text, take selfies or surf the Internet in public places, the flow of information in these activities can take on contradictory forms of power relations. In the field study which lasted between 2015 and 2017 in the central district of Rize, in-depth interviews with 22 male and 35 female university students were conducted using both direct and
participant observation. Applications such as WhatsApp enable students to escape from the hierarchical and institutional language of dormitory activities, according to the study findings, while smartphone applications such as Swarm cause moral discrepancies between the student culture and the value system of families and locals
Books by Selda Tunç
Teoride ve Pratikte Ulusçuluk ve Ulus-İnşası
Türkiye’de Milli Tarih Yazımı ve Ulus-İnşası
Türk Halkının Kolektif Belleğinde Çanakkale Savaşı ve Ulus-İnşası
Erken Cumhuriyet Döneminde Halkevleri ve Ulus-İnşası
Yöntemlerin Yerinde(n)liği İle İlmin Evrenselliğini Buluşturmak: Türkiye’nin Köy Enstitüleri
Türk Ocakları ve Ulus-İnşası
Cumhuriyet’in Vatanseverlik Merkezli Din Anlayışı ve Ulus-İnşası
Türkiye’de Ulus-İnşasında Eğitim Politikalarına Örnek Olarak Köy Enstitüleri
Türkiye’de Siyasal Kültür, Kimlik ve Ulus-İnşası,
Tanıtım Filmlerinde ve Kamu Spotlarında Ulus-İnşası
Erken Cumhuriyet Döneminde Ulus Yaratımı ve Beyaz Perde Üzerindeki Refleksler (1919-1938)
Türk Ulus-İnşasında Batılılaşma Üzerine Çelişkili Düşünceler: Devlet Tiyatrosu Repertuarı Üzerinden Bir Değerlendirme.
Türk Romanında Ulus-İnşası ve Kadın İmgesi
Osmanlı’dan Cumhuriyete Türk Müzik Kültürü ve Türkiye’de Ulus-İnşasına Katkıları
Türkiye’de Modern Mimarinin İdeolojik İşlevleri ve Ulus-İnşası
Ulus-İnşasının Posta Pullarına Yansıması Ulusal Bayram Örnekleri
Türkiye’de Milli Folklor Çalışmaları ve Ulus-İnşası
https://tccuam.gelisim.edu.tr/tr/idari-haber-toplumsal-cinsiyet-calismalari-uygulama-ve-arastirma-merkezi-kitap-bolumu-cagrisi
Ankara Detective Story. It argues that since the Turkish law system could not function of its violence due to the struggles of various socio-political actors within the state, the protagonist, Behzat, aestheticizes
and mimics state violence through his masculine performances. That is, state violence is materialized in the masculinity of Behzat who by resorting to violence brings the justice that the state fails to provide.
Tunç, S. (2014). Yeni Medya Ortamlarında Araştırma Etiği ve Özdüşünümsellik. In M. Binark (Ed.), Yeni Medya Çalışmalarında Araştırma Yöntem ve Teknikleri (pp. 164-205). İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
Tunç, S. (2012). Ekran-Stüdyo Gerilimi. In N. Türkoğlu (Ed.), Seyirlik Cümbüşler (pp. 121-191). İstanbul: Parşömen Yayınları.
Anahtar Kelimeler: eril tahakküm, ev alanı, kadın bedeni, sınıf, toplumsal cinsiyet.
In this study, experiences of women related to home space in
What Remains (Çiğdem Vitrinel, 2011) and Fatal Attraction
(Adrian Lyne, 1987) are evaluated on the basis of Pierre Bourdieu’s
masculine domination concept, using feminist critical discourse
analysis. Bourdieu examines the symbolic reflections of two
gendered fields, masculine and feminine, in the power relations
in the study of Masculine Domination (1998). The women
reproduce internalized gender practices with domestic routine in
family institution. In both films, the home is a sign of symbolic
violence, hence these two films are close together in this study.
Although women have different interests, lifestyles, or
experience the home space in different ways, the home space
remains a fixed place that reinforces masculine domination. In
this context, the home space that turns into an extension of the
female body discloses the class differences between women. The
home space produces an asymmetric class position among women
and their bodies are “disciplined” according to this position. In
the representations, the relation between women who are
opponents to each other damages, so the possibility of
reconstructing their relationship seems possible by questioning
symbolic domination.
Keywords: masculine domination, home space, female body,
class, gender.
Anahtar Kelimeler: Werner Herzog, kolonyalizm, postkolonyalizm, soylu vahşi, yerli imgeler Werner Herzog, one of New German Cinema’s auteur directors, often uses indigenous people’s images, especially in his films The Wrath of God, Aguirre (1972), Enigma of Kasper Hauser (1974), Fitzcarraldo (1982), Burden of Dreams (1982), Ballad of the Little Soldier (1984), Where the Green Ants Dream (1984), and Cobra Verde (1987). The geographical regions from which the indigenous images in these
films emerge are former colonial lands that have been the subject of European economic and cultural exploitation. In this study, indigenous images in Herzog films are examined through colonial and postcolonial perspectives and analysed in terms of their place in collective memory. The main argument of the study is that the colonial history of former colonial regions is at the centre of the director’s films. Also, the Winnetou character of Karl May, an important popular image in German colonial history, is examined with reference to the concept of the ‘noble savage’. These films are analysed using the method of textual analysis. The main finding of the study is that the images created by the director in his films include rather than exclude colonial history.
Keywords: Werner Herzog, colonialism, postcolonialism, noble savage, images of indigenous people.
ABSTRACT This study is based on the findings of an etnographic study, completed in 2018, on the university student culture in Rize central district. In-depth interviews were conducted with 35 female and 22 male students. The university is reshaped by the presence of students in economic, social and cultural terms as well as its pysi-cal location in the center of the city. The student, who has come from a different cultural atmosphere, experiences different encounter practices and feelings with the local notables in the city center. The main problematic of the study is how female students are articulated to cultural hegemony struggles through clothing and in which ways they represent the common sense of the city. It is observed that female students interact with the campus and reproduce everyday rituals of clothing. The emphasis on "morality" and "us" realized through the clothing of female students shaped by headscarf and ferace is transformed into a mechanism of approval by masculine gaze. Thus, while the mobility of the female students increases in the public spaces of the city, control and surveillance mechanisms make the contradictions in the female body visible. Female students, referring to the headscarf, descibe their bodies by dividing them into categories such as "open" and "closed." The study reveals that the definitions of the body as it is divided into two categories are reproduced through the interactions of masculine gaze and space. Struggles for hegemony over the body should be analyzed in a pattern ranging from cultural structures to the individual's relationship to the fashion and consumption. It is only in this way that the intersections between space and body can be displayed more clearly. OPEN ACCESS This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License. Anahtar sözcükler: Açıklık/kapalılık; kadın; kültürel hegemonya; mekân; ortakduyu.
çıkan yeni eğlence biçimlerinin küçük kentlere aktarılmasıyla farklı görünümler alan ve yerel dinamiklerle eklemlenen eğlence biçimleri, öğrencilerin varlığıyla farklı sosyal ve kültürel özellikler sergilemektedir. Çalışmada mezuniyet kınasının muhafazakâr kültürel bir atmosferde aldığı konum, kadın homososyalliği bağlamında ele alınmaktadır. Çalışma, feminist bir perspektifle kadın öğrencilerin boş zaman ve deneyim ilişkisine odaklanmakta, etnografik bir metotla analiz edilmektedir. Bu bağlamda yaşları 18 ile 24 arasında değişen 35 kadın üniversite öğrencisi ile derinlemesine görüşme yapılmış ve 1 kadın öğrencinin mezuniyet kınasına dâhil olunmuştur. Kadın öğrenciler, kına
eğlencesinde yurt ya da evle sınırlı hareket alanlarını kent merkezine çevirmektedirler. Eğlence üzerinden gerçekleşen bu kamusal alan deneyimi, çevrimiçi ve çevrimdışı etkileşimlerle yeni bir birlikteliktir. Erkek bakışından uzak kalmak isteyen kadın öğrenciler, mezuniyet kınasında özgürce dans edip eğlenerek yeni bir homososyallik deneyimi yaşarlar. Bu eğlence kolektif bir şekilde inşa edilerek eğlencenin aşamaları kurumsal bir gözetim olmadan gerçekleşir.
In 2000s, Turkey witnessed both a growing number of universities in small rural cities and neoliberalization of universities. Turkey’s small-city universities are primarily a device to boost local economies by creating new demands based on small-town students’ limited mobility. As new consumption styles spread from major cities to smaller ones, forms of celebration gained distinct social and cultural characteristics, reflecting small-town students' different styles articulated with local dynamics. In this study, a new celebration style in a conservative cultural atmosphere is discussed in the
context of female homosociability. Using an ethnographic method this study analyzed female students’s leisure experiences. I interviewed 35 female undergraduate students using semi-structured interview method and joined in one of the graduation henna parties organized by female students. Female students who join the graduation henna, extend their mobility to city centre that is normally limited to houses and dorms. This experience of the public space through celebration is a new form of gathering
that merges online and offline interactions. Female students who want to be exempt from the masculine gaze, have a novel homosocial experience by dancing freely and having fun at the graduation henna. This celebration is constructed in a collective manner and every stage of the entertainment is carried out without an institutional surveillance.
STUART HALL AND GRAMSCI EFFECT ABSTRACT By the end of the 1950s, New Left's fields of interest began to change. Culture-a concept which Stuart Hall has pioneered-is evaluated with such as cultural hegemony, authoritarianism. But culture is not just meaning the experience of everyday life and begin to include the shape of political relations. It may be, for instance, that counter-hegemonic struggle. A culture has gained a different theoretical basis with the reassessment of Gramsci's theoretical position. If so, how did Gramsci's articulation to the New Left works have been on a historical and political level, and how concepts have transformed? This study, within a historical perspective, analyses how Britain's New Left benefited from the Gramsci's theoretical position. Concepts such as hegemony, common sense, ideology and culture are the central axes crosscutting the English and Italian theoretical heritage. The historical process made it possible that these two separate lines are intersected. In that sense, only with specifying the theoretical shifts, the intellectual contribution of the Cultural Studies can be clarified. This paper deals theoretical fractures which is mainly ignored in discussions within the historical context. It is particularly important to clarify the impact of Gramsci in Cultural Studies.
This study's main purpose is to reveal the relationships between morality, hegemony, and practices of mobile phone use. The study focuses on university students' mobile phone use practices in Rize, which is considered to be a conservative city. The main argument is that there are some contradictions between how students use mobile phones in dormitories and cafes and the cultural homogeneity narrative that
describes the central district. Although it may seem very mundane to make calls, text, take selfies or surf the Internet in public places, the flow of information in these activities can take on contradictory forms of power relations. In the field study which lasted between 2015 and 2017 in the central district of Rize, in-depth interviews with 22 male and 35 female university students were conducted using both direct and
participant observation. Applications such as WhatsApp enable students to escape from the hierarchical and institutional language of dormitory activities, according to the study findings, while smartphone applications such as Swarm cause moral discrepancies between the student culture and the value system of families and locals
Teoride ve Pratikte Ulusçuluk ve Ulus-İnşası
Türkiye’de Milli Tarih Yazımı ve Ulus-İnşası
Türk Halkının Kolektif Belleğinde Çanakkale Savaşı ve Ulus-İnşası
Erken Cumhuriyet Döneminde Halkevleri ve Ulus-İnşası
Yöntemlerin Yerinde(n)liği İle İlmin Evrenselliğini Buluşturmak: Türkiye’nin Köy Enstitüleri
Türk Ocakları ve Ulus-İnşası
Cumhuriyet’in Vatanseverlik Merkezli Din Anlayışı ve Ulus-İnşası
Türkiye’de Ulus-İnşasında Eğitim Politikalarına Örnek Olarak Köy Enstitüleri
Türkiye’de Siyasal Kültür, Kimlik ve Ulus-İnşası,
Tanıtım Filmlerinde ve Kamu Spotlarında Ulus-İnşası
Erken Cumhuriyet Döneminde Ulus Yaratımı ve Beyaz Perde Üzerindeki Refleksler (1919-1938)
Türk Ulus-İnşasında Batılılaşma Üzerine Çelişkili Düşünceler: Devlet Tiyatrosu Repertuarı Üzerinden Bir Değerlendirme.
Türk Romanında Ulus-İnşası ve Kadın İmgesi
Osmanlı’dan Cumhuriyete Türk Müzik Kültürü ve Türkiye’de Ulus-İnşasına Katkıları
Türkiye’de Modern Mimarinin İdeolojik İşlevleri ve Ulus-İnşası
Ulus-İnşasının Posta Pullarına Yansıması Ulusal Bayram Örnekleri
Türkiye’de Milli Folklor Çalışmaları ve Ulus-İnşası