Books by Zafer Çelik
Günümüz dünyasında, ülkelerin ekonomik gelişmesi ve refahının artması, demokratik ve katılımcı bi... more Günümüz dünyasında, ülkelerin ekonomik gelişmesi ve refahının artması, demokratik ve katılımcı bir toplumun var olması, bireylerin kişisel beceri ve kapasitelerinin gelişmesi ve kendi refahlarını sağlaması için eğitime kilit bir rol atfedilmektedir. Özellikle, küresel dünyada daha rekabetçi bir ekonomik yapıya sahip olmak, katma değeri yüksek ürünler üretmek ve ülkenin ekonomik rekabette geride kalmaması için eğitim sistemlerini iyileştirmeye yönelik reformlar yapılmaktadır. Ayrıca, eğitime katılım oranları ve okullaşma süresi özellikle gelişmekte olan ülkelerde hızlı bir şekilde artmaktadır. Türkiye’de özellikle okul öncesi ve ortaöğretim düzeyinde son yıllarda okullaşma oranı çok hızlı bir şekilde artmıştır. Dahası, Türkiye’nin eğitim yatırımları da çok hızlı bir şekilde büyümüş ve Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ortalamalarına yaklaşmıştır. Bu nedenlerden dolayı, eğitim süreçlerinin girdi ve çıktılarının izlenmesi ve değerlendirilmesi bir zorunluluk haline gelmektedir. OECD uzun yıllardır çeşitli göstergeler halinde Education at Glance’i hazırlayarak eğitim sistemlerinin performanslarını karşılaştırmalı olarak analiz etmekte ve ülkelere hangi alanda eğitim politikaları uygulaması gerektiği konusunda ipuçlarını sunmaktadır. 2016 yılından itibaren de Eğitim-Bir-Sen, Türkiye eğitim sisteminin izleme ve değerlendirmesini yapmaktadır. Bu çerçevede hazırlanan ikinci rapor ile Türkiye eğitim sisteminin mevcut durumu tüm göstergeleriyle ortaya konularak ve tarihsel süreci detaylı bir şekilde veriye dayalı olarak incelenerek analizlerde bulunulmuştur.
"Yazarlar: Bekir S. Gür, Murat Özoğlu, Tekin Akgeyik, Emel Çetinkaya, Erdal Tanas Karagöl, Murat ... more "Yazarlar: Bekir S. Gür, Murat Özoğlu, Tekin Akgeyik, Emel Çetinkaya, Erdal Tanas Karagöl, Murat Öztürk, Mustafa Kemal Biçerli, Ömer Açıkgöz, Mahmut Özer, Taha Özhan, Zafer Çelik.
Bu araştırmanın amacı, Türkiye’de insan kaynağı talep ve arzının vasıf ve nitelik açısından belirlenmesi, vasıf ve nitelik açısından ortaya çıkan uyumsuzluğun ortaya çıkardığı sorunların tespiti ve bu sorunların ortadan kaldırılması için izlenmesi gereken strateji ve politikaların işverenlerin, işveren temsilcilerinin ve ilgili tarafların görüşlerine dayanarak ortaya konmasıdır. İşverenlerin ve işveren temsilcilerinin görüşlerine dayanarak yürütülen bu araştırmada, işverenlerin işe alımlarda ön planda tuttukları hususlar da belirlenmiştir.
Araştırmada literatür taraması yapılmış ve istihdam ile ilgili yayımlanan politika, strateji belgesi, eylem planları, hükümet programları, kalkınma planları ve diğer belge ve dokümanlardan yararlanılarak mevcut verilerden bir durum analizi yapılmıştır. Mevcut durum analizinde, TÜİK ve İŞ-KUR gibi ilgili kurumların verilerine dayalı olarak Türkiye işgücü piyasasının genel özellikleri incelenmiş ve ulusal istihdam politikalarının genel değerlendirmesi sunulmuştur. Araştırmanın mülakat ve anketten oluşan saha çalışmasında üç ana başlıkta veri toplanmış ve bu verilere dayalı analizler yapılmıştır."
Papers by Zafer Çelik
Yuksekogretim Dergisi
This current study aims to identify the problem areas of the post-secondary vocational schools an... more This current study aims to identify the problem areas of the post-secondary vocational schools and develop some possible actions that could be taken to improve them. In order to obtain information about the current status of these schools, a questionnaire was prepared and distributed to post-secondary vocational school employees and 167 industrial sector representatives. The answers of these respondents were analyzed by using factor analysis, and some indexes were generated. The results of this study suggest that the main problems of the post-secondary vocational schools are stated as the limited collaboration between the post-secondary vocational schools and the private sector firms, selection of inappropriate locations to open post-secondary vocational schools, limited social facilities, and the lack of job opportunities for some graduates of associate degree programs. Some institutional and educational recommendations are suggested by the participants for solving these problems. ...
Yükseköğretim ve Bilim Dergisi, 2020
Bu çalışmanın amacı, Suriyeli yükseköğretim öğrencilerinin yükseköğretime erişim ile eriştikten s... more Bu çalışmanın amacı, Suriyeli yükseköğretim öğrencilerinin yükseköğretime erişim ile eriştikten sonraki deneyimlerini incelemektir. Buna ilaveten, bu çalışmada, Suriyeli öğrencilerin diğer öğrenciler, akademik ve idari personel ile ilişkileri ele alınacaktır. Nitel araştırma yönteminin kullanıldığı bu araştırmada, yarı yapılandırılmış soru formları ile derinlemesine mülakatlar yapılmıştır. Maksimum çeşitlilik örneklem tekniği ile katılımcılar belirlenmiş ve Ankara'da farklı üniversite ve fakültelerde öğrenim gören Suriyeli 14 lisans öğrencisiyle görüşülmüştür. Suriyeli öğrencilerin TÖMER sürecinde Türkçeyi yeterli düzeyde öğrenememeleri üniversitede ve sosyal yaşamda birçok güçlüğe neden olmaktadır. Suriyeli öğrenciler üniversite başvurularında, üniversite kayıt sürecinde, derslerde, sınavlarda ve ders sonrası akademik ve idari personelle etkili bir iletişim kurma konusunda güçlükler yaşamışlardır. Suriyeli öğrencilerin sosyal ilişkilerinde, yerli öğrenciler, akademik ve idari personeller tarafından maruz kaldıkları önyargılı tutumlar öğrencilerin akademik başarılarını ve üniversiteye uyum süreçlerini olumsuz yönde etkilemektedir. Anahtar Sözcükler: Suriyeli yükseköğretim öğrencileri, Ayrımcılık, Yükseköğretime erişim, dil engeli ABSTRACT The aim of this study is to examine Syrian students' experiences before and after enrolling in higher education. The study also aims to analyze Syrian students' relations with other students as well as academic and administrative staff. In this study, a qualitative research method was used, and in-depth interviews were conducted with semi-structured questionnaires. The participants were identified with the maximum diversity sampling technique, and 14 Syrian undergraduate students were interviewed from different universities and faculties in Ankara. The fact that Syrian students have not excelled in Turkish during the TÖMER (Center for Learning Turkish Language) causes many challenges for them in the university and social life. Syrian students have difficulties in establishing effective communication with academic and administrative staff during the university application, registration, and at the courses, exams, and after class activities. Attitudes with prejudices towards Syrian students' by local students, academic and administrative staff have an adverse effect on Syrian students' academic performance and adaptation process.
Education and Science, 2017
Based on the views of the senior administrators, the aim of this study is to present the challeng... more Based on the views of the senior administrators, the aim of this study is to present the challenges of the higher education system in Turkey and to analyze the possibility of governance of state universities by the board of trustees. Using in-depth interview technique, this qualitative study was carried out with the participation of twelve administrators, including three members from Executive Committee of the Turkish Board of Higher Education (BHE) as well as nine current/past rectors or vice-rectors at state universities. Results of the study show that structures such as academic senate and university executive boards do not sufficiently fulfill their function, rectors are quite powerful at universities, audits are not effective at universities, universities are not accountable to the public, and the election of rectors by the faculty should be abolished due to the serious problems it causes. As for the possibility of governing state universities by establishing the board of trustees, the majority of participants are of the view that it would be successful at state universities with check and balances in place, nonetheless the others stated that it would bring new problems at the state universities due to cultural and political concerns.
Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de yükseköğretim sisteminde karşı karşıya olunan sorunları ortaya ko... more Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de yükseköğretim sisteminde karşı karşıya olunan sorunları ortaya koymak ve yükseköğretim yöneticilerinin görüşlerine dayalı olarak devlet üniversitelerinde mütevelli sisteminin uygulanmasının bu sorunlara ne ölçüde çözüm olabileceğini incelemektir. Çalışma, derinlemesine görüşme tekniğinin kullanıldığı nitel bir araştırmadır. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Yürütme Kurulundan üç üye ile devlet üniversitelerinde rektör veya rektör yardımcılığı yapmış/yapmakta olan dokuz yönetici olmak üzere toplam 12 yöneticinin katılımı ile çalışma gerçekleştirilmiştir. Araştırmada üniversitelerdeki yönetim kurulu ve senato gibi yapıların işlevlerini yeterince gerçekleştiremediği, üniversitelerde rektörlerin aşırı güçlü bir konumda olduğu, üniversitelerin denetimlerinin etkili bir şekilde yapılmadığı, üniversitelerin hesap verebilir bir yapıda olmadığı ve rektörlük seçimlerinin ciddi sorunlara yol açtığı gibi bulgulara ulaşılmıştır. Mütevelli heyeti konusunda katılımcıların önemli kısmı iyi bir düzenleme ile mütevelli heyeti sisteminin devlet üniversitelerinde başarılı olabileceği görüşünde iken, daha az sayıda katılımcı ise kültürel ve politik nedenlerden dolayı mütevelli sisteminin devlet üniversitelerinde uygulanmasının yeni sorunlara yol açabileceği görüşündedir.
Turkey’s higher education system has expanded very rapidly in the last decade. One of the main ai... more Turkey’s higher education system has expanded very rapidly in the last decade. One of the main aims of the Justice and Development Party governments in the last decade was to increase access to higher education by establishing new universities. The reason behind this rapid development is simple: Turkey has a large youth population with a high demand for higher education.
Eğitim sistemi ve yapısı toplumlara göre farklılaşsa da, tüm toplumlarda eğitim benzer işlevler g... more Eğitim sistemi ve yapısı toplumlara göre farklılaşsa da, tüm toplumlarda eğitim benzer işlevler görmektedir. Eğitimin en te- mel işlevleri, sosyalleşme ve kültür aktarımı- dır (Ballantine ve Hammack, 2012). Özel- likle, 19. yüzyılın başlarında Batı Avrupa’da ortaya çıkan modern kitle eğitimi, dünyanın yaşadığı siyasal, ekonomik ve sosyal radikal değişim döneminde oldukça önemli roller üstlenmiştir. Ulus devletler, kitle eğitimine özel önem vermişlerdir. Siyasi iktidar, eğitim kurumları yoluyla hangi davranışların, bece- rilerin ve bilgilerin bireylere/topluma öğreti- leceğini belirlemiştir. Daha açık bir şekilde ifade etmek gerekirse, ulus-devletler kendi- lerine ilişkin değerleri, davranışları ve mitleri; tarih, coğrafya ve vatandaşlık derslerine dâhil ederek kültürel ve ulusal kimliği pekiştirmiş- lerdir. Devletin ideolojisi ve ulusal kültürel değerler, müfredat içersinde yer alan çeşitli oyunlar ve okul ritüelleri yoluyla örtük bir şe- kilde öğrencilere aktarılmıştır (Green, 1997). Eğitim kurumlarında, toplumu belirli değer- ler çerçevesinde şekillendirmek, çocukları sosyalleştirmek ve belirli kültürel unsurları aktarmak amaçlanmış; böylece, ulus devletler kendilerine sadık vatandaşlar ile ulusal kimli- ği inşa etmeye çalışmışlardır (Breuilly, 2001; Billig, 1997; Hobsbawm, 1995).
Eğitim, doğrudan nasıl bir toplum ve insan yetiştirmek istediğimizle ilişkilidir. Çocukların han... more Eğitim, doğrudan nasıl bir toplum ve insan yetiştirmek istediğimizle ilişkilidir. Çocukların hangi bilgi ve değerler ekseninde yetişmesi gerektiğine verilen cevaplar, doğrudan nasıl bir gelecek ve toplum istendiği ile yakından ilişkilidir. Bundan dolayı, eğitim yolu ile hangi bilginin aktarıldığı, çocuğun hangi değer ve bilgi çerçevesinde eğitildiği önemli bir siyasal mücadele ve tartışma alanı olarak ortaya çıkmaktadır. Eğitim, sistem ve yapı olarak farklı toplumlarda farklı biçimlere sahip olsa da, tüm toplumlarda sosyalleşme ve kültür aktarımı gibi benzer işlevler görmektedir (Ballantine ve Hammack, 2012). Tarihsel sürece bakıldığında, okulların kendilerine atfedilen bu işlevleri yerine getirdikleri görülmüştür. Modern kitle eğitimin doğuşu ve gelişimi ulus devletlerin, sanayileşme, Aydınlanma ve Fransız Devrimi gibi çok ciddi siyasal, ekonomik ve sosyal değişimlerin yaşandığı bir zaman diliminde gerçekleşmiştir. Disiplinli ve düzenli işgücü ile seküler ahlaki ilkelere bağlı ulus-devlete sadık vatandaşlar yetiştirmek için eğitim sistemi oldukça işlevsel bir araç olarak kullanılmıştır. Vatandaşların sahip olması gereken davranışlar, beceriler, bilgiler ve değerler okullar aracılığı ile sunulmuştur (Breuilly, 2001; Billig, 1997; Hobsbawm, 1995). Başka bir ifadeyle, ulusdevletler kendilerine ilişkin değerleri, davranışları ve mitleri; müfredat-içi ya da müfredat-sonrası olarak örtük ya da açık bir şekilde sunarak, bireyleri ve toplumları kendi ideolojik çerçevesinde yetiştirmişlerdir (Green, 1997). Bu anlamda, okullar, yeni nesillere toplumun ihtiyacı olan çeşitli bilgi ve becerileri kazandırarak, gerekli işgücünü hazırlama ile kültürel değerleri, normları, toplumsal gelenekleri ve sembolleri bir sonraki nesle aktarma rollerini üstlenmiştir (Mooney, 2013).
Eğitimin sahip olduğu işlevler dikkate alındığında, kimin bilgisinin öğretildiği, hangi kültürün aktarıldığı, çocukların hangi ilkeler ekseninde sosyalleştirildiği oldukça önemli bir husustur. Bu yazıda, Türkiye eğitim sisteminde, çocukların hangi kültür ekseninde sosyalleştirildiği ve kimin kültürünün aktarıldığı hususları tartışılacaktır. Bu çerçevede öncelikli olarak eğitimi düzenleyen temel yasal belgeler (Anayasa, eğitim kanunları, yönetmelikler ve yönergeler) de eğitimin amacı ve kapsamının nasıl tanımlandığı, eğitime nasıl bir rol ve işlev verildiği tartışılacaktır. Sonrasında, bahsedilen bu hususların, öğretim programı ve ders kitaplarına nasıl yansıdığı ele alınacaktır. Ardından, tüm bu eğitime ilişkin süreçlerin kimin bilgisini sunduğu hususu incelenecektir.
In this article we provide a critique of the interpretation and utilization of Programme for Inte... more In this article we provide a critique of the interpretation and utilization of Programme for International Student Assessment (PISA) results by the National Education Authorities in Turkey. First, we define and explain what OECD’s PISA is. Second, we make an overview of the media coverage in Turkey of the PISA 2003 and 2006 results. Third, we present the way in which Turkish officials have interpreted and used PISA 2003 and 2006 results. By examining the public documents, such as official reports or news bulletins published by the Ministry, we conclude that the educational authorities had already decided to proceed with reform of the old curriculum much before the PISA 2003 results were out, and they made use of the PISA 2003 results to justify the curriculum reform. Finally, by presenting the policy recommendations of Turkey’s national reports and articles as well as the international organizations, such as the World Bank and OECD for the Turkey’s educational system, we question the suitability of various policy recommendations developed for Turkey based on PISA results. Based on a comparative analysis of PISA, Third International Study on Mathematics and Science (TIMSS) and national exam results, the authors conclude that the issue of providing quality education should not be reduced only to the form and quality of the curriculum.
Bu yazıda, ilerlemeciliğin gelenek, bilgi ve otorite ile kurduğu ilişkinin bir eleştirisi sunulmu... more Bu yazıda, ilerlemeciliğin gelenek, bilgi ve otorite ile kurduğu ilişkinin bir eleştirisi sunulmuştur. Öncelikle ilerlemeciliğin tarihsel kökenleri ele alınmıştır. Ardından, Türkiye’nin Batı’dan yeni eğitim usullerini almasının tarihsel bir değerlendirmesi sunulmuştur. Daha sonra, ilerlemecilerin otorite ve iktidar ile öğretmenin baskısını eşitlemelerinin kavramsal bir eleştirisi sunulmuştur. Son olarak, günümüzde yeni eğitim yaklaşımlarını öne çıkarmak ve kıyaslamak için eğitimbilimciler tarafından bir eleştiri nesnesi olarak kullanılan “geleneksel eğitim” tanımlamasının kavramsal sefaleti ortaya konmuştur.
s&€tr rr*q{ tl a-rs +,ii'iF o!o!wuBB tB lE wl ffi \sr' rllgs YA,[YTYI{[ -rfl.toH NoalgNY emr SIAY... more s&€tr rr*q{ tl a-rs +,ii'iF o!o!wuBB tB lE wl ffi \sr' rllgs YA,[YTYI{[ -rfl.toH NoalgNY emr SIAYI,{ 9I-EI YA.IYTFI{I -UA r Url?fi YaNrpYS lsTg , I. = R[YTNnI'7,od]llES YIJ,V{YIAI wsnrf]
The AK Party has been a leading reform actor with particular emphasis on education. AK Party gove... more The AK Party has been a leading reform actor with particular emphasis on education. AK Party governments implemented educational reforms to increase access to education, improve the quality of education and democratize the education system. Some challenges, however, persisted: Turkey still lags one year behind the OECD average PISA 2009 indicators. This article focuses on the educational policies of the AK Party governments during the last decade. The AK Party’s education reforms and policies will be examined through the lenses of access, quality, governance, finance, and democratization of education. The current problems and challenges of Turkey’s education system will also be discussed.
Türkiye’de yükseköğretim sistemine ilişkin tartışmalar, genellikle Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ... more Türkiye’de yükseköğretim sistemine ilişkin tartışmalar, genellikle Yükseköğretim Kurulu (YÖK) üzerinden şekillenmektedir. 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrasında hazırlanan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile YÖK’ün kurulmuş olması, tartışmaların odağını oluşturmaktadır. Bu yazıda, Türkiye yükseköğretim sistemine ilişkin reform çalışmalarının arka planı sunulduktan sonra, yükseköğretim sisteminin reformunu gerektiren gerekçeler ele alınmaktadır. Son olarak, muhtemel bir reform çalışmasından dikkat
edilmesi gereken hususlar, öneri olarak sunulmuştur.
Yükseköğretim ve Bilim Dergisi/Journal of Higher Education and Science, Apr 2014
Yükseköğretim sistemlerinin yönetimi, karşılaştırmalı bir şekilde incelendiğinde, ülkeler arasınd... more Yükseköğretim sistemlerinin yönetimi, karşılaştırmalı bir şekilde incelendiğinde, ülkeler arasında çok önemli farklılıklar ve benzerlikler göze çarpmaktadır. Yükseköğretim sistemlerinin yönetimi, çok katmanlı ve karmaşık bir yapıya sahiptir.
Fransa, İtalya, Almanya ve İngiltere Eğitim Bakanları 1998 yılında Sorbonne'da düzenledikleri bir... more Fransa, İtalya, Almanya ve İngiltere Eğitim Bakanları 1998 yılında Sorbonne'da düzenledikleri bir toplantıda, ortak bir Avrupa yükseköğretim alanı oluşturma fikrini ortaya atmışlardır. 1999 yılında 29 Avrupa ülkesinin yükseköğretimden sorumlu bakanlarının Bologna'da toplanarak Avrupa'da ortak bir yükseköğretim alanı oluşturmak için Bologna Bildirisini imzalamaları ile birlikte Bologna Süreci resmi olarak başlamıştır. Bu sürecin temel hedefi, 2010 yılına kadar Avrupa Yükseköğretim Alanı (AYA) oluşturmaktır. Bu çerçevede, Avrupa'nın yükseköğretimdeki rolünü ve etkinliğini geliştirmek için öğrencilerin ve öğretim elemanlarının hareketliliğini yaygınlaştırmak, Avrupa Kredi Transfer Sistemini (AKTS) uygulamak, kolay anla-şılır ve birbirleriyle karşılaştırılabilir yükseköğretim diploma ve/ veya dereceleri oluşturmak, yükseköğretimde kalite güvencesi sistemleri ağını oluşturmak ve yaygınlaştırmak hedeflenmiştir. Bunlara ilaveten, yükseköğretim sisteminde lisans ve yüksek lisans olmak üzere iki aşamalı (daha sonra doktoranın dâhil olması ile birlikte üç aşamalı) derece sisteminin uygulanması kararı alınmıştır. Sonraki yıllarda düzenlenen bakanlar toplantılarında yaşam boyu öğrenimin teşvik edilmesi, öğrencilerin ve yükseköğretim kurumlarının sürece aktif katılımının sağlanması, AYA'nın cazip hale getirilmesi, Avrupa kalite güvencesi sisteminin kurulması ve Ulusal Yeterlikler Çerçeveleri uygulamalarının başlatılması Bologna Sürecine dâhil edilmiştir.
Proceedings by Zafer Çelik
Uploads
Books by Zafer Çelik
Bu araştırmanın amacı, Türkiye’de insan kaynağı talep ve arzının vasıf ve nitelik açısından belirlenmesi, vasıf ve nitelik açısından ortaya çıkan uyumsuzluğun ortaya çıkardığı sorunların tespiti ve bu sorunların ortadan kaldırılması için izlenmesi gereken strateji ve politikaların işverenlerin, işveren temsilcilerinin ve ilgili tarafların görüşlerine dayanarak ortaya konmasıdır. İşverenlerin ve işveren temsilcilerinin görüşlerine dayanarak yürütülen bu araştırmada, işverenlerin işe alımlarda ön planda tuttukları hususlar da belirlenmiştir.
Araştırmada literatür taraması yapılmış ve istihdam ile ilgili yayımlanan politika, strateji belgesi, eylem planları, hükümet programları, kalkınma planları ve diğer belge ve dokümanlardan yararlanılarak mevcut verilerden bir durum analizi yapılmıştır. Mevcut durum analizinde, TÜİK ve İŞ-KUR gibi ilgili kurumların verilerine dayalı olarak Türkiye işgücü piyasasının genel özellikleri incelenmiş ve ulusal istihdam politikalarının genel değerlendirmesi sunulmuştur. Araştırmanın mülakat ve anketten oluşan saha çalışmasında üç ana başlıkta veri toplanmış ve bu verilere dayalı analizler yapılmıştır."
Papers by Zafer Çelik
Eğitimin sahip olduğu işlevler dikkate alındığında, kimin bilgisinin öğretildiği, hangi kültürün aktarıldığı, çocukların hangi ilkeler ekseninde sosyalleştirildiği oldukça önemli bir husustur. Bu yazıda, Türkiye eğitim sisteminde, çocukların hangi kültür ekseninde sosyalleştirildiği ve kimin kültürünün aktarıldığı hususları tartışılacaktır. Bu çerçevede öncelikli olarak eğitimi düzenleyen temel yasal belgeler (Anayasa, eğitim kanunları, yönetmelikler ve yönergeler) de eğitimin amacı ve kapsamının nasıl tanımlandığı, eğitime nasıl bir rol ve işlev verildiği tartışılacaktır. Sonrasında, bahsedilen bu hususların, öğretim programı ve ders kitaplarına nasıl yansıdığı ele alınacaktır. Ardından, tüm bu eğitime ilişkin süreçlerin kimin bilgisini sunduğu hususu incelenecektir.
edilmesi gereken hususlar, öneri olarak sunulmuştur.
Proceedings by Zafer Çelik
Bu araştırmanın amacı, Türkiye’de insan kaynağı talep ve arzının vasıf ve nitelik açısından belirlenmesi, vasıf ve nitelik açısından ortaya çıkan uyumsuzluğun ortaya çıkardığı sorunların tespiti ve bu sorunların ortadan kaldırılması için izlenmesi gereken strateji ve politikaların işverenlerin, işveren temsilcilerinin ve ilgili tarafların görüşlerine dayanarak ortaya konmasıdır. İşverenlerin ve işveren temsilcilerinin görüşlerine dayanarak yürütülen bu araştırmada, işverenlerin işe alımlarda ön planda tuttukları hususlar da belirlenmiştir.
Araştırmada literatür taraması yapılmış ve istihdam ile ilgili yayımlanan politika, strateji belgesi, eylem planları, hükümet programları, kalkınma planları ve diğer belge ve dokümanlardan yararlanılarak mevcut verilerden bir durum analizi yapılmıştır. Mevcut durum analizinde, TÜİK ve İŞ-KUR gibi ilgili kurumların verilerine dayalı olarak Türkiye işgücü piyasasının genel özellikleri incelenmiş ve ulusal istihdam politikalarının genel değerlendirmesi sunulmuştur. Araştırmanın mülakat ve anketten oluşan saha çalışmasında üç ana başlıkta veri toplanmış ve bu verilere dayalı analizler yapılmıştır."
Eğitimin sahip olduğu işlevler dikkate alındığında, kimin bilgisinin öğretildiği, hangi kültürün aktarıldığı, çocukların hangi ilkeler ekseninde sosyalleştirildiği oldukça önemli bir husustur. Bu yazıda, Türkiye eğitim sisteminde, çocukların hangi kültür ekseninde sosyalleştirildiği ve kimin kültürünün aktarıldığı hususları tartışılacaktır. Bu çerçevede öncelikli olarak eğitimi düzenleyen temel yasal belgeler (Anayasa, eğitim kanunları, yönetmelikler ve yönergeler) de eğitimin amacı ve kapsamının nasıl tanımlandığı, eğitime nasıl bir rol ve işlev verildiği tartışılacaktır. Sonrasında, bahsedilen bu hususların, öğretim programı ve ders kitaplarına nasıl yansıdığı ele alınacaktır. Ardından, tüm bu eğitime ilişkin süreçlerin kimin bilgisini sunduğu hususu incelenecektir.
edilmesi gereken hususlar, öneri olarak sunulmuştur.
26 ilde ve 3.034 öğretmenin katılımıyla gerçekleştirilen bu tarama araştırması; öğretmenlerin iş doyumu, meslek tercihi, mesleki bağlılık, yakınma, bireysel ve toplumsal değer algısı, ücret memnuniyeti, tükenmişlik, mesleki özerklik, karar alma mekanizmalarına katılım, çalışma koşulları ve mesleki gelişim konularındaki görüşlerini ortaya koymaktadır.
Araştırmada elde edilen bulgular, özellikle de uluslararası kıyaslamalar eşliğinde analiz edildiğinde, Türkiye’de öğretmenlik mesleğinin ciddi zorluklarla karşı karşıya olduğunu göstermektedir. Türkiye’de eğitim kalitesinin artırılması için öğretmenlik mesleğinin statüsünün yükseltilmesi ve öğretmenlerin niteliğinin artırılması bir zorunluluktur.
Çalışmadaki politika önerileri şöyle özetlenmiştir:
* Daha az sayıda okul için merkezi giriş sınavı uygulanmaya devam edilmelidir.
* Seçici okulların zamanla sayılarının enflasyonist şekilde artırılmaması için, zorlayıcı tedbirler getirilmelidir.
* Anadolu öğretmen lisesi gibi lise türleri kaldırılmalıdır. Bu okullardan altyapısı ve coğrafi konumu uygun olanlar, fen ya da sosyal bilimler liselerine dönüştürülmelidir.
* Sınavla öğrenci alan okullara yerleştirmede, öğrencinin merkezi giriş sınavında alacağı puanın yanında, ilköğretimdeki başarı notları da dikkate alınmalıdır.
* Öğrencilerin sınava girmesi için 5, 6 ve 7. sınıf notlarının belli bir baraj puanda olması şartı getirilmesidir."
“YÖK’ün 30 Yılı” adlı SETA raporunda şu sorular öne çıkarılıyor:
* YÖK’ü hazırlayan nedenler nelerdir?
* YÖK ile birlikte yükseköğretim sisteminde ne tür değişiklikler yapılmıştır?
* YÖK kurulduğunda ne tür tartışmalar yaşanmıştır.
* Cumhurbaşkanları ve hükümetlerin değişmesi, YÖK’ü nasıl etkilemiştir?
* YÖK dönemi yükseköğretiminde ne tür gelişmeler yaşanmıştır?
* Özerklik ve YÖK tartışmaları, 30 yıl boyunca nasıl bir evrim geçirmiştir?
Sistem tasarımı acısından bakıldığında, Türkiye’deki “eğitim sistemi” bir sistem görüntüsü arz etmemektedir. Çünkü eğitimin amaçları, eğitim-öğretim süreçleri ve ölçme-değerlendirme arasında bir uyum sorunu vardır. Dahası, tanımlanan amaçlar ve planlanan eğitim, okullar ve sınıflar düzeyinde yeterince uygulanmamaktadır. Bu raporda, milli eğitim sisteminin genel bir değerlendirmesi ve yapısal bir analizi sunulmuştur. Okul öncesi eğitimden ortaöğretime, kademeler arası geçişten uluslararası değerlendirmelere kadar çok sayıda konu tematik olarak ele alınmış ve öneriler geliştirilmiştir.
an important matter. There are many risks associated with being uneducated. First of all, the uneducated ones lose their hopes and are forced to work at low-paying jobs as they lack the necessary knowledge and skills. What follows is the risk of marginalization, ghettoization and radicalization. Access to quality education will help Syrians overcome psycho-social issues caused by war, violence and relocation and will contribute to the normalization of the individuals and the society.
This report is based upon a research carried out in 9 cities in Turkey between March-August 2017. 60 interviews and 15 focus group were conducted as part of the research. The report presents some important facts and figures of Syrians in Turkey and focuses on the reasons behind the low schooling rate among Syrian children aged 6-18. In addition, it sheds light on the problems Syrian children face at school and brings forth some recommendations to overcome those problems.