Haftanın ilk iş gününü kazasız belasız
tamamlamanın sürûru içerisinde yol alıyoruz.
Servis şoförü amcayla yine
bir muhabbet konusu bulmuşuz.
Diyor ki bana "Hocam, insanları
anlayamıyorum çoğu zaman. Üç günlük dünyada neyin kavgasını ediyorlar?
Kim, ne götürebilmiş ki bu dünyadan? Nedir bu açgözlülük?"
Bu sabah.
Yeniden karıştırıyorum Cibran'ın "Ermiş"ini. Gözüm o satırları arıyor.
İşte. Oradalar:
" Bolluğu yeryüzünün armağanlarını birbirinize alıp
vermekte bulacak, hoşnut olacaksınız. Ancak sevgiyle ve müşfik bir
adaletle yapılmazsa bu alışveriş, kimilerini açgözlülüğe sürükler,
kimilerini de açlığa. (...) Malınızdan mülkünüzden verdiğinizde pek
fazla bir şey vermiş sayılmazsınız. Gerçekten vermek kendinden (⚠)
vermektir. Çünkü mal mülk, bir gün gerekeceği endişesiyle alıkoyup
sakladığınız şeylerden başka nedir? Yokluk korkusu yoksunluğun bizzat
kendisi değil midir? Kuyunuz suyla doluyken çekilen susuz kalma korkusu
değil midir asıl giderilemez susuzluk? (...) Bir de aza sahip olup
hepsini verenler vardır. Bunlar yaşama ve yaşamın cömertliğine
inananlardır ki sandıkları hiç boş kalmaz."
Ve bir ayet-i kerime'nin
ihtarı ile büsbütün irkildi yüreğim: "Ey İnsan! Seni yaratan,
şekillendirip ölçülü yapan, dilediği bir biçimde seni cömert Rabbine
karşı seni ne aldattı?" (İnfitâr Suresi - 6. Ayet-i Kerime)
Cibran'ın
söylediğinden bir ufak farkla şöyle dua etmek geliyor içimden: "Ey
Rabbimiz! Bizleri, kendi lütfundan verdiğin nimetlere karşı cimrilik
ederek yüz çevirenlerden değil, Senin cömertliğine inanarak sandıkları
dolup taşanlardan eyle. . Amin. "
Fotoğrafa
gelince:
Bilemediğim herhangi bir zamanda, insanların sahip olmak için
kendini paraladığı (!) ve ismine de"para" denilen, şimdilerde
antikacılarda arz-ı endâm eyleyen bu metaller objektifime poz verirken
Barış Manço'nun bir şarkısıydı zihnimde çalınan:
Halil Cibran hem okumak istediğim ama cümleleri hakkında fikir sahibi olmadığım bir yazardı. Tüm yazı o kadar güzel olmuş ki cebim güzelliklerle dolu ayrılıyorum blogundan!
Ben de ilk defa Ermiş sayesinde tanıştım Cibran'ın kalemiyle. Hala da bazen, bazı bölümlerini ara ara tekrar okuyorum. Değişik bir lezzeti var Cibran okumanın, tavsiye ederim kesinlikle. Güzel yorumunuz için de ayrıca teşekkür ederim :)
Halil Cibran hem okumak istediğim ama cümleleri hakkında fikir sahibi olmadığım bir yazardı.
YanıtlaSilTüm yazı o kadar güzel olmuş ki cebim güzelliklerle dolu ayrılıyorum blogundan!
Ben de ilk defa Ermiş sayesinde tanıştım Cibran'ın kalemiyle. Hala da bazen, bazı bölümlerini ara ara tekrar okuyorum. Değişik bir lezzeti var Cibran okumanın, tavsiye ederim kesinlikle. Güzel yorumunuz için de ayrıca teşekkür ederim :)
SilÇok keyifli bir blog, güzel paylaşımlar... Ben de sizi beklerim bloguma sevgiler, takipteyim
YanıtlaSilne güzel bir bloğunuz var takibe aldım, bende beklerim sevgiler :)
YanıtlaSil