Günümüzde gazeteciliğin farklı tanımları ve işlevleri var. Bazı ülkelerde gazetecilik pratiği liberal bir motivasyonla uygulanırken, bazı ülkelerde medya kamunun çıkarını savunmak için bekçi gazeteciliğine (watchdog journalism)...
moreGünümüzde gazeteciliğin farklı tanımları ve işlevleri var. Bazı ülkelerde gazetecilik pratiği liberal bir motivasyonla uygulanırken, bazı ülkelerde medya kamunun çıkarını savunmak için bekçi gazeteciliğine (watchdog journalism) soyunmaktadır. İfade ve basın özgürlüğünün yasalar çerçevesinde korunduğu ülkelerde medya aynı zamanda güçlüyü denetlemek, hesapverebilir kılmak için dördüncü bir güç olarak da kabul edilir. Fakat bu yasaların uygulanışı veya meşruiyeti ülkelerin demokrasi geçmişleri ve gelenekleriyle doğru orantılıdır. Bahsi geçen yasalar kâğıt üzerinde var olsa dahi güçlü kimseler (iş adamları, oligarklar, siyasi liderler vb.) kuvvetlerini, bağlantılarını veya otoritelerini kullanarak de fakto olarak basın ve gazetecilerin bu hakları kullanmasını kısıtlayabilmekte hatta cezalandırmaktadır. Rusya, özellikle Putin Rusyası, gazeteciliğin kuşatıldığı, yargılandığı ve en ağır şekilde cezalandırıldığı bu ülkelerden
birisi. Medyanın güçlünün kontrolünde veya güçlünün çıkarlarını gözeten bir gazetecilik anlayışına sahip olması Rusya için yeni bir şey değil, aksine bu durum Sovyetler Birliği’nden kalan bir miras. Diğer yandan Putin’in otoriter yönetimine, Rusya’nın basın ve ifade özgürlüğü karnesinin zayıflığına rağmen Rusya’da ve bu gibi ülkelerde de olağanüstü koşullarda gazetecilik yapmaya ve sessiz yığınların sesi olmaya çalışan muhabirler de var. İşte bu kaybedilen basın neferlerinden binlercesinden birisi
Rus gazeteci Anna Politkovskaya. Bu yazıda gazetecilik hayatı boyunca Rusya’nın Çeçenistan’da işlediği savaş suçlarını, insan hakları ihlallerini ve Putin Rusyası’nın yolsuzluklarını mercek altına alan, haberleştiren ve kitaplaştıran araştırmacı gazeteci
Politkovskaya’nın hayatı, gazeteciliği, suikasti sonrası dava süreci anlatılacaktır.
-[Abstract in English]---
In today's world, there are different definitions and functions of journalism. In some countries, the practice of journalism is implemented with a liberal motivation, while in others, the media adopts watchdog journalism to defend the public interest. In countries where freedom of expression and press freedom are protected by law, the media is also considered a fourth power, responsible for holding the powerful accountable. However, the implementation or legitimacy of these laws is directly proportional to the countries' democratic history and traditions. Even if the mentioned laws exist on paper, powerful individuals (businessmen, oligarchs, political leaders, etc.) can use their power, connections, or authority to de facto restrict or even punish the press and journalists from exercising these rights. Russia, particularly Putin's Russia, is one of these countries where journalism is besieged, prosecuted, and severely punished. The notion of a media controlled by or serving the interests of the powerful is not new for Russia; rather, it is a legacy inherited from the Soviet Union. On the other hand, despite Putin's authoritarian rule and Russia's poor record on press and freedom of expression, there are reporters in Russia and similar countries who still strive to practice journalism under extraordinary conditions and become the voice of the silent masses. One of these thousands of lost press soldiers is Russian journalist Anna Politkovskaya. This article will discuss the life of investigative journalist Politkovskaya, who throughout her journalistic career scrutinized, reported, and wrote books on war crimes committed by Russia in Chechnya, human rights violations, and the corruption of Putin's Russia, as well as her journalism and the legal process following her assassination