Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
YÖRÜK ALİ EFE'NİN MANEVİ KIZI İFİYENİYA (LEYLA HANIM), 0
Sultanhisar'da varlıklı bir ailenin kızı olarak günlerini geçirmekte olan İfiyeniya, Türk çocukları ile Müslümanlığı öğrenmeye başladığı için annesi tarafından Yunanistan'daki akrabalarının yanına gönderilmiş ve on yıl sonra Sultanhisar'a geri dönmüştür. Fakat kısa süre sonra evleri kimliği belirsiz kişilerce basılır, babası öldürülür ve kendisi de ağır şekilde yaralanır. Olayı haber alan bir Türk subayın yardımı ile hastaneye yetiştirilen İfiyeniya kurtarılır ve daha sonra iyileşerek Yörük Ali Efe tarafından evlat edinilir. İfiyeniya, Yörük Ali Efe'nin manevi kızı olduktan sonra Müslüman olmuş ve Leyla ismini almıştır. Günlerini ibadet ile geçiren Leyla Hanım, bir süre sonra Kıllıoğlu Hüseyin Efe ile nişanlanmak zorunda kalmış fakat bu nişan aynı gün Kıllıoğlu Hüseyin Efe'nin bir hatası sebebi ile bozulmuştur. Bu olay neticesinde her iki efenin yolları da ayrılmıştır. Ve Leyla Hanım daha sonra Yörük Ali Efe'nin kızanlarından İsabeylili Yörük İsa (Ese Efe) ile evlenmiştir. Bu çalışmada; Leyla Hanım'ın aile mensuplarından nakledilen bilgiler ile fotoğraflar ışığında ve TRT arşivindeki Leyla Hanım kaydı ile İfiyeniya (Leyla) ve manevi babası Yörük Ali Efe'nin az bilinen, gerçek yaşam öyküsü ele alınacaktır. Ve Kıllıoğlu Hüseyin Efe'nin neden Yörük Ali Efe Müfrezesinden uzaklaştırıldığının sebebi ortaya çıkarılacak, ayrıca mücadele dönemi ve sonrasında Türkler ve Rumlar arasındaki travmatik ilişki, söz konusu bağ üzerinden değerlendirilerek, kapsamlı bir dönem panoraması çıkarılacaktır.
Orta Asya'dan günümüze süregelen konargöçer Yörük Türkmen gelenekleri, Türk milli kültürünün ayrılmaz bir parçasıdır. Yörük Türkmen aşiretleri içerisinde yetişen Yörük Efeler ise çeşitli dönemlerde yurt savunması için cephelere gitmişler ve üstün başarılar göstermişlerdir. Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş döneminde yaşanan bir takım eşkıyalık hareketlerine karışmış olsalar da bu durum, dönemin koşullarının doğal bir sonucudur. Nitekim 1919 yılında İzmir'in işgali ile başlayan Kuvayı Milliye sürecinde, kurulan ilk milli müfrezeler Yörük Efelerin öncülüğünde oluşturulmuştur. Bu çalışmada; Yörük Türkmen aşiretleri içerisinde yetişmiş olan Yörük Efelerin, hangi koşullarda, nasıl bir kültür ile yetiştikleri ve özetle Milli Mücadele'deki hizmetleri aktarılacaktır.
Negative impacts of tourism often occur as a result of massive utilization based on consumption. This comprehensive utilization characterized as mass tourism causes unrecoverable problems along with unplanned settlement and excess capacity usage. As a response to such problems, the concept of sustainable tourism was developed after the 1970s, in consequence of meetings initiated by international institutions such as the United Nations and the World Bank. Sustainable tourism can be described as maintenance of regional and local attractions -which are the sources for tourism-through preserving and developing. Cultural tourism, in the long run, can serve for the aim of sustainable tourism much more than mass tourism. Cultural assets of the ancient city of Ephesus constitute an important part of the heritage of world history thus, in order to convey Ephesus to future generations, it is necessary to suggest an optimal approach that will enable a sustainable usage and highlighting this ancient city -not remaining idle-as a tourism attraction. At this point, the aim of this research is to emphasize the elements that will support such an approach and present a theoretical frame that will contribute to the development of Ephesus area as a tourism region. The research area of this study, Ephesus, is a destination which serves tourism at a much lower level than its capacity despite the cultural values it has. Not creating a consistent tourism market, wrong strategic approaches and insufficient planning are among the general reasons of this situation.
ALİ EMİRİ EFENDİ CEVÂHİRÜ'L-MÜLÛK , 2013
Cevâhirü'l-Mülûk 17 (kütüphânesini millete bağışlamak, Fâtih Sultan Mehmet'in yanına gömülmek) böylece gerçekleşmiş oluyordu. Ali Emîrî Efendi hakkında en değerli çalışmalardan birini yapan Dr. Muhtar Tevfikoğlu, Yahya Kemal Beyatlı'nın: "Muhtâc isen füyûzuna eslâf pendinin / Diz çök önünde şimdi Emîrî Efendinin" mısralarıyla biten "Ali Emîrî'ye Gazel" adlı şiirinden bir mısra tazmin ederek güzel bir manzume yazmıştır. Bize onun hem fiziki hem de ruhi halleri hakkında bilgi verebilecek özellikte olduğu için Tevfikoğlu'nun "Emiri Efendi'ye" başlıklı şiirini burada vermek istiyoruz. EMÎRÎ EFENDİ'YE Bir kubbe saltanatı... Lâle ve gül destesi... Bir uğultu hâlinde geçmiş zamanın sesi. Ne varsa bu seste var; düşümüz gerçeğimiz, Eski günlerimizle mutlu geleceğimiz. Aydınlık gönüllerde yüzyılların bestesi Kitap yapraklarına teslim etmiş bu sesi. Bahçesinde dolaştım azîz hâtırâların, Gök kubbenin altında birleşti dün ve yarın. Zamanın ötesinden belirdi üslûbumuz Çehremiz aynalarda, sayfalarda ruhumuz... Lekesiz gökyüzünde on beş bin kuş kanadı... On beş bin yeni haber sâhibini aradı. Müjdeleri verildi, açıldı yaprak; Lâle ve gül bahçesi hâlini aldı toprak. İhtiraslı ellerle okşanıp birer birer Saygıyla selâmlandı asırlık sevgililer. San'atın mu'cizesi, destânımızın dili Bir kubbe kurşununa bin güneş vurmuş gibi! Malazgirt'ten bu yana asîl hikâyemizden Bu saygı insanlığa yâdigâr olsun bizden! İç ve dış yapısıyla Osmanlı medresesi... Sağdaki ilk odadan nâzırın ince sesi Aksetti duvarlara, raflara kitaplara. Kütüphâne nâzırı endişeli bu ara; Bir sahafta görmüştü eski bir el yazması, Cildi ve tezhibiyle bir hazîne en azı... Mensur Eserleri: 1. Abâu'l-Akvam: (Kavimlerin Ataları) Kayıp bir eserdir. Gençlik yıllarında bu adı taşıyan büyük bir eser yazdığı söylenmektedir. 2. Acâibü'l-Letâ'if:
III. Uluslararası Şeyh Şa’bân-ı Veli Sempozyumu Truva Yayınları, , 2016
Osmanlı Devletinin son döneminde yetişmiş fıkıh usulü âlimlerinden Büyük Ali Haydar Efendi, Kısmet-i Askeriye Mahkemesi kâtiplerinden Kastamonu doğumlu Rumeli (Pirlepe) eşrafından Mehmed Numan Efendi'nin oğludur. Halvetiyye tarikatına mensup mutasavvıf Muhammed Nasûhî Üsküdarî'nin soyundan geldiği için Nasûhizâde diye isimlendirilmiştir. Muallimhane-i Nüvvab'da ve İstanbul Hukuk Mektebinde verdiği Miras Hukuku, Mecelle ve Fıkıh Usulü dersleri ile önemli ilmî hizmetlerde bulunan Ali Haydar Efendi; Kâdılık, Dîvân-ı Temyiz Başkanlığı, Meclis-i Kebîr-i Maârif Başkanlığı, Anadolu Kazaskerliği, Şarkî Rumeli Cemaat-ı İslamiyye Nâzırlığı gibi önemli birçok idarî görevlerde de bulunmuştur. Ali Haydar Efendi'nin Usul-i Fıkıh Dersleri kitabını önemli kılan hususlardan birisi Osmanlı Türkçesi ile hazırlanmış ilk eserlerden olmasıdır. Eser, müellif tarafından bir kitap formatında hazırlanmayıp, usul-i fıkıh derslerindeki takrirlerinin öğrencisi tarafından derlenmesi ile meydana gelmiştir. Kitapta Hanefi mezhebinin usul yaklaşımları esas alınmakta; bir kavram açıklanırken, tanım dışında kalması gereken unsurların ayıklanmasına ayrı bir özen gösterilmektedir. Konuların anlatımında soru-cevap yöntemine başvurulmakta, kitapta nadiren de olsa konu ile ilgili hikâye ve şiirlere rastlanmaktadır. Zaman zaman "Geçen derste söylediğimiz" gibi denilerek önceki konularla yeni anlatılan konular arasında bağlantı kurulmaktadır. Eser, fıkıh usulü alanında yapılacak çalışmalarda yararlanılabilecek bir kaynak niteliği taşımaktadır.
dergi.iibf.gazi.edu.tr
Öz: Eskiçağlardan günümüze kadar belirli bir medeniyet düzeyine erişen tüm toplumlarda gümrük vergilerinin uygulandığına dair tarihi kayıtlar bu lunmaktadır. Bu vergilerin ne kadar eskiye götürülebileceği kesin olarak bilinmemekle birlikte en azından yazılı hale getirilerek kayıt altına alınmış ve günümüze de bir bütün halinde gelebilmiş olanlar bu verginin ne zaman ve nasıl uygulandığı konusunda fikir verebilmektedir. Bu çalışmada, Eskiçağ'ın önemli bir evresinde Küçük Asya (Anadolu)'da uygulanmış olan gümrük vergileri hakkında günümüze önemli bilgiler aktaran Efes Gümrük Yasası Yazıtı 'ndaki bilgiler değerlendirilecektir. Bugün original metni Efes Müzesi'nde muhafaza edilen bu yazıt, en azından MÖ 1. yüzyıldan itibaren, gümrük vergisi hakkında Küçük Asya 'da uygulanan ilk vergi kanunlarını ortaya koyması bakımından önemlidir. Bu yasa, vergilendirmeye tabi olan bölgelerin sınırları, gümrük vergisi bürolarının nerelerde buluna bileceği, vergi toplayıcıların hak ve görevleri ile gümrüklerde alınması gereken vergi miktarları hakkında bilgi vermektedir. Bu yasadan anlaşıldığına göre, Küçük Asya 'daki ilk gümrük vergi istasyonları Marmara Denizi kıyısından başlayarak Küçük Asya'nın bütün Ege kıyısı boyunca devam etmekte ve güneyde Side 'de son bulmaktaydı. Anahtar Kelimeler: Efes Gümrük Yazıtı, gümrük vergileri, Küçük Asya, gümrük istasyonları, vergi toplayıcıları.
Bab 5 Entreprise Aplikasi Manajemen2024Blended2024, 2024
Nature Sustainability, 2018
Affiche du Séminaire doctoral de philosophie médiévale, 2024
ՀՀ սահմանադրական դատարանի տեղեկագիր, 2022
Rolf Lauter: Views from Abroad 2, Folder 12: WALTER DE MARIA, JOSEPH KOSUTH & BRUCE NAUMAN, MMK Frankfurt , 1997
Proceedings. 2001 IEEE International Symposium on Information Theory (IEEE Cat. No.01CH37252), 2001
arXiv (Cornell University), 2008
Ultramicroscopy, 1984
Letters in Applied Microbiology, 2006
Jurnal Pendidikan Anak, 2019