Academia.eduAcademia.edu

Üniter Devlet - Unitary State

Üniter Devlet Üzerine Literatür Taraması Hacettepe Üniversitesi Özet Çok geniş bir altbaşlık yelpazesine sahip bir konu olarak Üniter Devlet, modern devlet anlayışına geçildiğinden beri kendi gelişimini devam ettiren bir yapıdır. Ar. Gör. Tolga Şirin’in açıklamasıyla Üniter Devlet, tek iktidar merkezine dayanan ve ülkede geçerli olan , tek bir hukuk düzeninin bulunduğu devlettir(2011).Buna göre Osmanlı Devleti üniter bir devlet değildir , resmi başlangıç noktası olarak Fransız İhtilali kabul edilir.Türkiye ise , Cumhuriyet yönetimine geçtikten sonra Üniter bir yapıya kavuşmuştur.Bu çalışmada ise okuyuculara literatürdeki Üniter Devlet yaklaşımını ve modellerini , ilkeleri ile birlikte işleyeceğiz. Anahtar Kelimeler : Üniter Devlet , Federal , Meşrutiyet , Yönerge , Kamu Erki Üniter Devlet Kavramı ve İlkeleri Üniter devlet , devletin varlık koşulları bakımından tek ülke , tek ulus ve bunlara bağlı olarak tek bir siyasal ve hukuki örgütlenmenin bulunduğu devlet biçimidir(Fransız İhtilali,1789).Geniş anlamda Üniter Devletin temel ölçütü Federal Sistemden farklı olarak merkezi iktidarın tekliğidir. Çünkü federal sistemde devlet fonksiyonları, üniter devletten farklı olarak, tek bir merkezde toplanmayıp, oluşturulan iki yönetim alanı arasında bölüştürülür(Prof.Dr.Ümit Yazıcıoğlu,2005).Dar anlamda bakacak olursak , Üniter Devletin ölçütü devletin tekliği ve bölünmezliği ilkesinin anayasasında yer alıp almamasıdır(Atilla Nalbant,1997). Üniter Devlet, devletin tekliği ve bölünmezliği temel ilkesi üzerine kuruludur.Bu ilke de özünde 3 bölünmezliği barındırır ;  Ege e liği Tekliği ve Bölü ezliği Sadece ulusun egemenliğin kaynağı olması ve buna karşılık hiçbir topluluğun egemenliğin kaynağı niteliğinde bir yapısı olmaması’dır.O halde egemenliğin tekliği ilkesi 3 kamu erkinin bölünmezliğinden gelir diye yorumlayabiliriz ; Yasama , Yürütme , Yargı.  Ulusu Tekliği ve Bölü ezliği Ulusun tekliği ve egemenliğin tekliği ilkesi arasında zorunlu bir bağ kurulacaktır , çünkü burada söz konusu edilen egemenlik terimi ‘Ulusal Egemenlik’ tir ve bu anlamda birbirlerinden ayrılamazlar(Assemblée Nationale, Déclaration des droits de l'homme et du citoyen,1789).  Ülke i Tekliği ve Bölü ezliği Ülkenin bölünmezliği ilkesini akılcı bir idare anlayışı ile bağdaştıran ilk yanıt Siéyés’ten ‘’Belediye ve Eyalet Planı’’ önerisinden gelmiştir(1789).Nitekim ardından gelen 1790 Yönergesi ‘’Devlet tektir, iller sadece aynı bütünün bölümleridir.Bir örnek idare onları ortak rejim içinde kuşatacaktır’’ demiştir (Debbasch,1790). Fransız Üniter Devlet Modeli ve İlkeleri Fransız Üniter Devleti devletin tekliği ve bölünmezliği temel ilkesi üzerine kuruludur.Bu anayasal ilke ilk olarak 1791 Fransız Anayasasında yer almışltır : ‘’ Krallık tektir ve bölünmezdir’’(1791 Ay, 2.Başlık, m.1). Fransız yönetim modeli 2 açıdan incelenebilir.İlki bu idari model özerk bir hukuk rejimine bağlıdır: İdare hukuku.İkincisi bu yönetim modeli bütünsel bir yapıdır. Başka bir deyişle, idarenin bütünlügü ilkesi gereğince, ,idare alanında değişik kurum ve kuruluşlar bulunabilir; ancak bunlar ‘’bir bütünün parçası’’ dır(Jean-Paul Bertaud, La Révolution française,2004). Atilla Nalbant’a göre Fransa’da adli yargıdan farklı olarak bir idari yargı sisteminin bulunmasının kaynağı öncelikle tarihi gelişmelerdir(1997). Ayrıca yargının ikiliği ilkesinin temelinde adli otoritenin ayrılığı ilkesi yatar.Bu yargının iki erk olarak örgütlenmesi değil , tek bir erkin iki ayrı kanadı olması anlamına gelir(Francette Fines,Lautorité judiciaire gardienne de la liberté individuelle dans la jurisprudence constitutionnelle,1994). Çünkü o zamanki anlayışta ‘’İdareyi yargılamak aynı zamanda idare etmek’’demekti.Bu sistemde etkin idareciler sayılan Kral, bakanlar ve il idarecileri idari uyuşmazlıkları çözmekle yükümlüydü.Daha öncede açıkladığımız üzere idarenin bir bütün olarak oluşturulması gerektiği ortaya çıkar ve bu gerekliliğin temelinde de siyasal merkeziyetçiliği koruma iradesi yatar. Eski rejimde çok katmanlı coğrafi idari birimler, merkezin güçlenmesi önünde bir engeldi.Eski rejime karşıt olarak idarenin güçlenmesi olgusunu Hauriou; devrimle toplumsal ilişkilerden ayrıcalıkların kovulması, öte yandan siyasal ilişkilerde hükümet ve idarenin ellerinde yoğunlaşması şeklinde yorumlamıştır(Maurice Hauriou,1943).Bu nedenle 1789 Devrimi sonrasında merkezi yönetimin taşra birimleri alanında bir örnekleşme ilkesi öne çıkacaktır.İl hem ulusal birliğin bir aracıdır , hem de yerel demokrasinin bir öğesidir.Bu bakımdan il , Fransız Devriminin çevreye bakışının bir göstergesidir.Bu ‘’modernleştirme aracı’’ aynı zamanda üniter devletin kuruluşunda temel işlevi yüklenmiştir(Jacques Bourdon,Le Département).Serge Regourd’a göre ‘’Devlet tektir; iller ise bütünün parçalarıdır.Bir örnek idare , ortak bir rejimde bütünü oluşturur’’(Décentralisation et Démocratié,1992) Yeni oluşturulan bu düzende kurulan krallığın bütün belediyeleri , ne kent-kır ayırımına , ne aristokratik ayrıcalıklara , ne de dinsel özelliklere dayandırılmıştı , bu da temelde bir eşitliği sağlama anlamına geliyordu. Buna binaen geçmişteki ‘yerel birimlerin farklılığı’ terkediliyordu.Böylece ’’Devlet Organı’’ niteliği Üniter Devlet ile birlikte ilk defa burda bir anlam ifade etmeye başlıyor.Ayrıyeten Garcia de Enterria’nın açıklamasında belediyeler sadece iki alanda görev dağılımına sahipti ; ilki belediye iktidarının kendi işlevleri , diğeri ise belediyeye delege edilen devlet genel iradesinin işleri(Eduardo Garcia de Enterria). Cumhuriyet yönetimleri için Fransız yönetim modeli son derece işlevseldi,uygulanabilirdi.Bu etkili yapı diğer Avrupa ülkelerine de yayıldı.Bu yayılma , hem Avrupanın feodalite kalıntısını ortadan kaldırıyor , hem vergi reformuyla mali merkezileşme sağlanıyor, hem de devlet yerel farklılıkları ortadan kaldırıyordu(1997). Türkiye Cumhuriyeti Üniter Devlet Modeli ve İlkeleri Türkiye Devleti , ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.’’ Bu ifade bir slogan mıdır , yoksa bir ilke mi ?’’ der Atilla Nalbant(1997).Şöyle ki günümüz açısından değerlendirdiğimizde Siyaset Bilimci Serdar Kaya’nın Türkiyedi ki yapı için, devletin üniter niteliği ve bölünmez bütünlüğü ile kast edilenin Türkiye’nin Ankara’dan (ve tabii mümkünse Ankara’nın belli bir noktasından) idare edilmeye devam etmesidir yönünde bir yorum getirdiğini görüyoruz(Üniter Devlet,2011). İlber Ortaylı’ya göre Gülhane Hattı Hümayunu merkezi otoriteyi güçlendirmek ve birey özgürlüğü açısından üniter devlete geçiş başlangıcı kabul edilebilir ama tarihsel sürece baktığımızda 2.Meştrutiyet , Türkiye Cumhuriyetinin temellerinin oluşturulduğu bir havuzdur.Zaten İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin milletler arasında tek bir birliği ortaya koyarken , adem-i merkeziyetçi bir yapıdansa net merkeziyetçi bir yapı benimsemiştir(Tarık Zafer Tunaya,1957).Ancak o dönem üniter devlete geçiş için iki engel vardı ; Ayrıcalıklı Eyaletler ve Dinsel Toplum Örgütlenmesi.Nalbant’a göre 2.Meşrutiyetle başlayıp 1.Dünya Savaşıyla devam eden bir süreçte bu engeller kendiliğinden bir çözüm geliştirmiştir.Ayrıcalıklı devletten koparak bağımsızlaşırken , nüfüs bir netliğe kavuşmuş , Müslüman ve Türk nüfus büyük bir çoğunluğu sağlamıştır.1927 ‘de ki ‘’Cumhuriyet Halk Fırkası Nizannamesi’’ ne göre çok milletli bir imparatorluktan , kömütelere dayalı dil ve fikir birliği bulunan milliyetçi ve merkeziyetçi bir üniter devlete geçilmiştir. Anayasal bağlamda bakacak olursak eğer , Bülent Tanör’ün Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri adlı kitabından yaptığımız çıkarıma göre 1921 anayasasının asıl özelliği , Üniter Devleti haber vermesidir(Bülent Tanör,1996).Çünkü birinci madde de anlatımını bulan ‘millet egemenliği’ anlam değişikliği geçirmiş , kastedilen dinsel topluluk değil , öznel anlamda ulusun egemenliği olmuştur.Böylece Osmanlı Devletindeki ayrıcalıklı eyaletleri anayasalaştıran bir hüküm son bulmuş oldu , yasama iktidarının tekliğini ve bütünselliğini sağlama alındı.Sadece idari bölümleme kısmında Payaslıoğlunun araştırmasına göre rasyonel bazı ölçülerden ziyade , tarihi oluşumlara ve geleneklere dayanmaktadır(Arif Payaslıoğlu,1966). ‘’Teşkilatı Esasiye Kanununun Bazı Mevaddının Tavzihan Tadiline Dair Kanununa‘’ bakacak olursak 1923 tarihli Cumhuriyeti ilan eden anayasa değişikliğini bünyesine almış , 1921 Anayasına nazaran daha merkeziyetçi bir idare anlayışı sağlamıştır. Tekrardan Atilla Nalbant’ın notlarına göre , Üniter Devlet ilkesi 1921 Anayasasından itibaren siyasal merkeziyetçilik şeklinde ortaya çıktı.Bu ilke 1961 ve 1982 Anayasalarındaki hukuki bir düzenlemeye dönüşmüştür: Devletin ülkesi ve ulusuyla tekliği ve bölünmezliği ilkesi(1997).Buda bize üniter devletin yapılanmasındaki temel ilkelerin sağlama alındığını gösterir. Üniter Devlet Modeline Hukuki Yaklaşım ve Bölgeselleşme Yönü Üniter devleti iki boyutlu bir devlet örgütlenmesi olarak değerlendirilebiliceğini savunur Atilla Nalbant(1997).Birinci boyutu Üniter Devlet bir normatif merkezin varlığını anlatması , ikinci boyutunda ise bu devlet biçiminin merkez-çevre ilişkisini düzenleyen bir yönetim modeli olmasıdır.Nalbant’ın yorumlarından yola çıkarak hukuk devletini üniter devletle birlikte düşündüğümüzde bir ülkede tek hukuk düzeni dışında bir hukukun oluşumunu üniter devletin çöküşü şeklinde açıklayabiliriz. Üniter Devletin tek siyasal merkezin ürünü olan ve yasanın herkese ve bütün ülkeye ile ilişkin olması durumunu klasik tanımımızda söylemiştik.Artık bu siyasal merkez birbiriyle yarışan ulusal ve ulusalüstü düzeyde bir yapıdır. Michel Troper bunun için ‘’Günümüzde , bir ülkenin hükümetinin ikamet ettiği başkentini göstermek mümkündür ; ama siyasal normalarının başkentini göstermek karmaşık bir merkezi düzen ilişkisi ağını tasvir etmektir’’ der(Justice Constitutionnelle Et Démocratie,1990,s. 30). Bölgeselleşme yönünden yakalaşacak olursak eğer yerel özgürlüklerin özünde de güçler ayrılığının dayandığı bir felsefe vardır.Montesquieu ‘ nün dediği gibi güçler ayrılığı iktidarın iktidarı durdurması anlayışındadır , çünkü yerel yönetimler de yasama, yürütme ve yargı dan sonra bir anlamda 4. güçtür.Ancak birarada yaşayan toplum kendi içinde kültürel bir zenginliği barındırır ve bu zenginlik Nalbant’a göre dışlanmadan bütünleşmenin mozaiğini oluşturur(1997). Sonuç Yine Atilla Nalbant’ın yorumu ile Türkiye Cumhuriyeti iki düzeyli bölgesel yapıyı barındıran bir devlet üzerine kurulmuştu: Ayrıcalıklı eyaletler ve dinsel topluluklar.Cumhuriyet bu iki yapıyı Üniter Devlet anlayışına girerek ortadan kaldırırken , gerçekte tarihi gelişmelerin bileşkesini yaşama geçirmiştir.Tıpkı Fransa’nın taşra devletçiklerini ortadan kaldırırken temel ilkelerin baz aldığını nokta olan merkezileşmeyi başlatması gibi. Çalışmamızın sonucunda vardığımız sonuçlardan ortak bir çıkarım yapacak olursak: Normatif bir merkezde Üniter Devlet iki bütünleştirici kavrama dayanır; Ulus ve Ülke.Ulus tek siyasal iktidarın meşruluk kaynağıdır.Böylece bir ülkede yaşayan ulusun tek iktidara , onun için tek bir anayasaya göre kurulan tek bir yasama organına sahip olması üniter devletin oluşma gereksinimleridir. Bibliografya NALBANT, Atilla (1997) Üniter Devlet Şİ‘İN, Tolga A ayasa Tartış aları. Üniter Devlet YA)ICIOĞLU, Ü it Ü iter Devlet Üzeri e Makale Assemblée Nationale, Déclaration des droits de l'homme et du citoyen (1789) Debbasch (1790) age. s. 104-105 BERTAUD, Jean-Paul (2004) La Révolution française FINES, Francette (1994) Lautorité judiciaire gardienne de la liberté individuelle dans la jurisprudence constitutionnelle , s. 594 HAU‘İOU, Mauri e Prefa e a la e e Editio du Pré is élé e taire de troit administratif , s. 7-8 BOURDON, Jacques (1993) Le Département REGOURD, Serge (1992) Décentralisation et Démocratié ENTE‘‘İA, Gar ia de , s. KAYA, Serdar (2011) Siyaset Bilimi 105. Üniter Devlet O‘TAYLI, İl er TUNAYA, Tarık )afer Türkiye Teşkilat ve İdare Tarihi , s. Türkiye de Siyasi Partiler , s. Cu huriyet Halk Fırkası Niza a esi 0 TANÖ‘, Büle t PAYASLIOĞLU, Arif Os a lı Türk A ayasal Geliş eleri Merkezi İdare i Taşra Teşkilatı Üzeri e Bir İ ele e , s. TROPER, Michel (1990) Justice Constitutionnelle Et Démocratie. s. 30 SIEYES (1789) Fra sız İhtilali açk. ALPEREN ARSLANTAŞ 21178506