BÖLÜM
8
ÇOCUK EDEBİYATI VE ÇEVRESEL BİLİNÇ
Funda BULUT 1
Şahin ŞİMŞEK2
“Hülasa, hayat dar; fakat tabiat geniş ve munisti.”
Ahmet Hamdi Tanpınar
GIRIŞ
XX. yüzyıl sonrası bilim, teknoloji ve siyasi gelişmeler sonucu dünya, sınırların
kalktığı yeni bir yaşam biçimine geçiş yapmış, geleneksel yaşam modellerinden
farklı bu modern evrede bireyselleşen yeni bir insan modeli ortaya çıkmıştır.
Bu yeniçağda yeni düzenle birlikte dünya vatandaşı sıfatının sorumluluğunu
üstlenen birey, çevre tanımlarını yeniden gözden geçirip düzenlemek zorunda kalmıştır. Kültür, zihniyet ve algı değişimi yaşayan modern insanın çevre
tanımı da değişmiş ve genişlemiştir. Disiplinlerarası birçok alanda karşılığı
bulunan çevre, birbirinden farklı tanımlamalarıyla genel bir çerçeveye oturtulması zor alan kavramlardan biridir. Sözlükte “saran, sınırlayan, kuşatan”
anlamlarını içeren en basit tanımıyla “insan ve diğer varlıkların hayat boyu
ilişkilerini sürdükleri ve karşılıklı etkileşim içinde oldukları fiziki, ekonomik,
sosyal, biyolojik ve kültürel ortamı ya da üzerinde canlı yaşamının sürdüğü
1
2
Dr. Öğr. Üyesi, Kastamonu Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümü,
Türkçe Eğitimi AD.,
[email protected]
Doç. Dr., Kastamonu Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümü, Türkçe
Eğitimi AD.,
[email protected]
113
114
Çocuk Edebiyatı
dış ortam anlamına gelen çevre, doğal çevre ile insan eliyle yaratılmış yapılı
çevrenin birlikteliği olarak tanımlanabilir (Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2020;
Keleş, 2013, s. 24). Her disiplinin kendi sınırları içinde açıklamaya çalıştığı
çevre kavramı, ortak bir yaşam alanı sunması noktasında birçok tanımla kesişse de yapılan tanımların her birinde yeni bir gerçeklik ortaya çıkmaktadır.
Çevre sorunları, çevre sağlığı, çevre tahribatı, çevre mühendisliği gibi oldukça
farklı kavramlarla ilişkilendirilebilen çevre hakkında üzerinde günümüzde en
çok tartışılan konulardan biri çevre krizidir.
Sanayi ve teknolojideki hızlı gelişmeler, küreselleşmeye bağlı olarak değişen
yaşam standartları, nüfusun çoğalmasıyla doğal kaynakların hızlıca tükenmesi, kapitalizmin beraberinde getirdiği kontrolsüz ve bilinçsiz tüketim sonucu
görülen çevresel tahribatlar günümüzün en ciddi sorunlarından biri hâline
gelmiştir. Toprak kirliliği, hava kirliliği, su kirliliği, gürültü kirliliği, nükleer
kirlilik, pestisitlerin biyosistemlerde yarattığı kirlilik, küresel ısınma, çarpık
yapılaşma, canlı türlerinin azalması ve yitimi, tarihî ve kültürel zenginliklerin
tahribatı, ormanların tahribatı gibi farklı başlıklar altında sınıflandırılabilen
çevre sorunları toplumsal, siyasal, ekonomik, dini ve ahlaki, kültürel, boyutları
da olan son derece karmaşık bir meseledir (Akman, 2004; Güney, 2002; Keleş
& Hamamcı, 2002).
İnsanın doğa ile uyumunun sağlanması “doğanın iyiliğini gözeterek, bunun
doğal sonucu olarak da insan gereksinim ve çıkarlarının karşılanmasını sürekli kılarak sağlanabilir. Bu uyum ilişkisinin gerekliliğini ve sürekliliğini ancak
insanlar anlayabilir ve ancak onlar bunu gerçekleştirmek için bilinçli bir çaba
gösterebilirler” (Özer, 2017, s. 228).
İnsan-çevre ilişkisindeki dengenin bozulmasına bağlı olarak doğanın kaldıramayacağı bir yükle karşı karşıya kalması sonucu tüm dünyayı yakından
ilgilendiren çevre krizi (ekolojik kriz) ortaya çıkmıştır. Küresel boyutlara uzanan bu ekolojik krizin en basit nedenleri bir sömürü aracı olarak görülen doğayı kirleten ve doğal/ yapay kaynakları bilinçsizce tüketen insandır. Sığ çevre
hareketleri ile düzeltilemeyecek bir noktaya ulaşan çevre krizi, insanın doğaya
olan bakış açısını ve davranışını yeniden gözden geçirmesi gerektiği konusunu
gündeme getirerek çevre bilincinin önemini bir kez daha hatırlatır. Farklı şekillerde çözüme ulaştırılmaya çalışılan çevre krizinin çözümünde Leopold’un
“yeryüzü (toprak) etiği”nde belirttiği gibi doğaya insan faaliyetleriyle gelen zararın önlenmesinde insanların kendilerini yeryüzünün hâkimi olarak görmek
yerine onun bir üyesi, bir parçası olarak görmeleri gerektiği düşüncesi ve in-
Çocuk Edebiyatı ve Çevresel Bilinç
sanın doğa ile uyumunun yeniden tesisi esastır. Leopold’ün yeryüzü (toprak)
etiğinde dört ilke ön plana çıkar: “1. Yeryüzü (toprak) yani ekosistem birbirine
bağlı unsurlardan oluşmuş bir sistemdir; yeryüzüne (toprağa) ekonomik fayda
sağlayan bir ürün olarak değil bir topluluk olarak bakmak gerekir. 2. İnsan
türü, yeryüzü (toprak) topluluğunun fatihi değil sade bir üyesidir; eğer biyotik
topluluğa zarar verecek bir eylemde bulunacak olursa, etik dışı davrandığı için
suçlu sayılmalıdır. 3. Esas olan biyotanın bütünlüğüdür; insanoğlu kendisinin
ve diğer canlıların doğadaki konumunu ve değerini ancak bütünü göz önünde bulundurursa anlayabilir. 4. İnsan olarak görevimiz yeryüzüne karşı ahlaki
yükümlülük duyabilmek ve yeryüzünü korumaktır.” (Akkoyunlu Ertan, 2015,
s. 11).
Günümüzde çevre kirliliği ile ilgili olumsuz gidişata karşı kayıtsız kalınmaması için durumun vahametini gözler önüne seren raporlar, istatistikler, bilimsel araştırmalar ve çevresel eylemler geniş kitlelere duyurulmalıdır. Bilimsel çalışmaları okumayı tercih etmeyen farklı bir arayıştaki bir okur da çevre
sorunlarını kurgu içinde ele alan türler üzerinden takip edebilir. Özellikle son
zamanlarda bu bağlamda üretilen filmlerin yanında bilim kurgu ya da distopik
başlığıyla da ilişkilendirilebilen romanlar rağbet görmektedir.
EDEBIYAT VE ÇEVRE
Doğadan bağımsız düşünülemeyen bireyin doğa ile olan ilişkisini anlamaya
çalışan Theodore Roszak (1992) The Voice of the Earth (Dünya’nın Sesi) adlı
eserinde Ekopsikoloji terimini tanımlar. İnsan faaliyetlerinin ekosistemler
üzerindeki olumsuz etkilerine açıklık getirilen eserde kentleşme nedeniyle
hem doğadan hem de insanlardan uzaklaşan insanın problemlerine değinilir.
Doğadan kopuşun insan psikolojisini olumsuz etkileyerek sorunları derinleştirdiği dile getirilir. Kaynağı Robert Greenway’in öğretilerine uzanan ekopsikolojinin felsefesi, sekiz kuralla çerçevelendirilir:
1. “Zihnin temelinde ekolojik bilinçdışı yatmaktadır; yani her insan doğuştan doğaya dair bir bilince sahip olmaktadır.
2. Ekolojik bilinçdışının içeriğinde, kozmik evrimin, tarihin ilk zamanlarına
kadar uzanan kaydı bulunmaktadır.
3. Eko-psikolojinin amacı, insanın ekolojik bilinçdışında bulunan ve doğuştan sahip olduğu, doğa ve insanın karşılıklı ilişkisine dair bilgiyi uyandırmaktır.
115
116
Çocuk Edebiyatı
4. İnsan gelişiminin hayati aşaması çocukluk dönemi olmaktadır. Eko-psikoloji çocuğun henüz unutmadığı çevresel bilinci yetişkinlerde de uyandırmayı amaçlamaktadır. Çocukta bu bilincin gelişmesi içinse doğayla ilgili
hikâyeler, masallar, ninniler çok önemli yer tutmaktadır.
5. Ekolojik bilincin gelişmesiyle insan, doğaya ve diğer insanlara karşı ahlaki
bir sorumluluk duygusuna sahip olmaktadır. Eko-psikoloji bu sorumluluk duygusunun sosyal ilişkilerde ve politik kararlarda söz sahibi olmasını
amaçlamaktadır.
6. Eko-psikolojinin en önemli terapilerinden birisi, doğayı bir yabancı gibi
gören ve ona hükmetmeye çalışan, politik gücün de kaynağı olan “eril”
karakter özelliklerini yeniden ele almak ve düzeltmek olmaktadır.
7. Eko-psikoloji sanayi kültürünün yıkıcılığını sorgularken, hayatımızı kolaylaştıran teknolojiye karşı gelmemektedir. Bu anlamda Eko-psikoloji anti-endüstriyel değil, post-endüstriyel yapıya sahip olmaktadır.
8. Dünyanın ve kişinin iyiliği arasında sinerjik bir etkileşim olduğundan
dünyanın ihtiyaçları insanın da ihtiyaçları, insanın hakları, dünyanın da
hakları olmaktadır.” (Rozsak, 1992’den akt. Metin & Gül, 2022, s. 91-92).
Çevre bilincinin geliştirilmesinde önemli bir yere sahip olan ekopsikoloji,
insanın doğayla ilişkisini yeniden sorgulamasına ve davranışlarını gözden geçirerek doğaya karşı tutum ve davranışlarını yeniden şekillendirmesine katkıda bulunmaktadır. İnsanın doğuştan var olan çevre bilincini açığa çıkarmaya
çalışan ekopsikolojinin de vurguladığı gibi edebiyat ürünlerinin çevre konusunda bilinçlendirme işlevi bulunmaktadır.
Birçok disiplinin temel gündeminde yer alan çevre ve çevre sorunları krizi, günümüz edebiyatının da popüler başlıklarından birini oluşturur. İnsanın
çevre ile etkileşimi, çevresel sorunların başlıkları, insanın ve toplumun çevreye bakışı, çevre ile ilgili gelecek senaryoları, çevresel sorunların çözüm yolları
edebî ürünler üzerinden gözlemlenebilmektedir. Çevresel meselelerle ilgilenen
edebiyat, çevresel bilincin yerleştirilmesi konusunda da üstüne düşen sorumluluğu yerine getirir ve farklı başlıklarda yeni edebî metinler üretir. “Ekoeleştiri alanında incelemeye alınan edebî eserler literatürde ekolojik yazın, ekolojik
edebiyat veya kısaca ekoyazın olarak tanımlanır” (Ergin & Dolcerocca, 2016,
s. 302). Bu çerçevede son dönemlerde “eko-kurgu ya da ekolojik-kurgu” adıyla
doğayı, çevre ile insan etkileşimini özellikle insanın doğa üzerindeki etkilerini
farklı açılardan birçok başlıkta kurguya taşıyan bir türden söz edilmektedir.
Çocuk Edebiyatı ve Çevresel Bilinç
Jim Dwyer “...” adlı kitabında eko-kurguyu; çevresel sorunlarla birlikte insan
ve fiziksel çevre arasındaki ilişkiye değinen, geleneksel ve endüstriyel kozmolojileri karşılaştıran ya da doğa veya toprağı ön plana çıkaran tür (Dwyer, 2010,
s. 2) şeklinde tanımlar. Bir eserin eko-kurgu olup olmadığını ortaya koymak
için belirli kriterler de ileri sürülen kitapta, ekolojik-kurgu tanımlanarak bir
çerçeve oluşturulmaya çalışılır. Bazı kaynaklar çevresel farkındalığın artmasının ve çevre hareketlerinin yaygınlaşmasına paralel olarak eko-kurgunun
bir terim olarak anılmasının 1970’li senelerin başında gerçekleştiğini ileri sürmektedir. Bu bağlamda eko-kurgu teriminin ortaya çıkış sürecinde John Statler’ın 1930-1960 arasında çevre konulu bilim kurgu öykülerini içeren Eco-Fiction antolojisinin 1971’de yayımlanması önemli bir gelişme olarak kabul edilir
(Yalvaç, 2022).
Çevresel farkındalık yaratmada önemli bir yere sahip olan eko-kurgu sadece metinleri değil edebiyatla bağı olan şiir, sinema, müzik… gibi türleri de
içine alabilecek genişlikte bir kavramdır. Bugün eko-kurgu, Türk edebiyatında
yeni tanımlanmaya başlayan ne olduğu ve ne olması gerektiği henüz belirlenmemiş, sınırları ve kapsamı tam olarak çizilememiş bir edebiyat biçimidir. Her
ne kadar kavram yeni olsa da geçmişten günümüze farklı türdeki birçok eser
nitelik açısından eko-kurgu başlığı altına girebilecek özelliktedir. Bu yönüyle
sürekliği de dikkate alındığında geniş bir edebiyat alanı olduğu söylenebilir.
Çeşitli kaynaklarda “çevre kurgu, yeşil kurgu, doğa odaklı kurgu” gibi farklı
isimlerle de anılarak tanımlanan ve çeşitlendirilen kavram, ele aldığı konulara
göre farklı isimlere ve türlere de ayrılabilmekte ya da aynı düzlemde yeni türlerin doğmasına neden olabilmektedir.
Gelecek senaryolarıyla okurda öngörü kazandırarak çevre bilinci oluşturmaya çalışan yeni kurmaca türlerinden biri de ekodistopyadır. “Ekodistopya,
ekolojik bir perspektiften mevcut dünyaya yöneltilmiş bir eleştiri olarak, doğal
hayatın yok olduğu veya yok olmanın kıyısına geldiği yahut doğanın korkutucu dönüşümlere uğradığı, insanlığın bundan dolayı sıkıntı çektiği dünyaları
anlatan alternatif bir doğa edebiyatıdır”(Aksu, 2019, s. 2). Karşı-ütopya olarak
da adlandırılabilen distopya tanımı üzerinden gidilirse ekodistopya gelecekte
insanlığı çevre konusunda bekleyen tehlikelerin kurgusal düzleme taşınmasıdır. Distopyalar türü içinde bazen bilinçlendirme işlevi de üstlenerek kendine
özel bir yer edinen ekodistopyalar, çevresel felaketler sonucu doğal yaşamın
117
118
Çocuk Edebiyatı
geldiği durumu tüm çıplak gerçekliği ve ürkütücü boyutlarıyla ortaya koyarken insanlığın kendisiyle ve doğayla yüzleşmesini sağlar. Eleştirinin ötesinde
uyarıcı özellikleriyle ekodistopya, bugünün insanına canlılara ve doğaya karşı
sorumluluklarını ve üstlerine düşen görevleri hatırlatmanın da ötesinde ekolojik kriz karşısında eyleme geçmesi için yapılan bir çağrı niteliği taşımaktadır.
Distopya anlatıları içerisinde de tanımlanabilen iklim-kurgu, hem dünya
edebiyatında hem Türk edebiyatında -sınırlı sayıda- örnekleri bulunan bir başka yeni türdür. Batıda cli-fi (climate fiction veya kısaca cli-fi) olarak anılan ve
kendi başına bir kurgu türü olarak tanımlanmaya çalışılan iklim-kurgu, dünyadaki tüm canlıları ilgilendiren iklim krizinin edebiyata farklı şekillerde ve
derecelerde yansımasıdır. Distopya, bilim kurgu, fantezi, gerilim, romantizm
gibi edebiyatın başka türleriyle de ilişkilendirilen iklim-kurgu Johns Putra’ya
göre kendisi bir tür olmasa bile çağdaş edebiyatın kategorilerinden biridir ve
iki çeşittir. Entrik kurgunun ilkinde, yaşanan iklim değişikliği karşısında distopik bir mekânda kötü olaylar yaşayan insanların durumu; ikincisinde ise
bilim insanları ya da diğer insanların psikolojileri anlatılır (Bayraktar, 2011,
s. 577). İklim-kurgu, günümüzde ve gelecekte iklimin hayatımızdaki yerini,
iklim krizinin insanların gündelik yaşamlarını ve alışkanlıklarını nasıl değiştireceğini, iklim krizine dair -ilk bakışta anlaşılması güç- bilimsel gerçekleri
kurguya farklı şekillerde taşıyarak iklim krizine dikkat çeker. İklim felaketlerinin düşündürücü sonuçlarına dikkat çekmeye çalışan iklim-kurgu, iklim
değişikliğinin hem bilimsel hem de kültürel olarak hayatı nasıl değiştirdiğini
distopik kurgunun temelleri bağlamında gözler önüne sermeye çalışır. Böylece
insanların yaşadıkları dünya ile ilişkilerini yeniden gözden geçirerek geleceğe
hazırlanmasına ve iklim değişikliğine yönelik farkındalık kazanmasına katkı
sağlar. Özetle iklim-kurgu iklim krizinin dünyayı ve insanları nasıl etkileyeceğini ortaya koymaya çalışır.
İnsan-doğa ilişkileri ve çevre sorunlarını konu alarak çevresel bilinci harekete geçiren edebî eserler, bilimsel bir çerçevede incelenme ihtiyacını da gündeme getirerek eleştirel bir kuramın doğuşuna zemin hazırlar. Bu gelişmelere
bağlı bir ihtiyaçtan doğan “Ecocriticism”, Türkçede Çevreci Eleştiri veya Ekoeleştiri olarak adlandırılır. Ekoeleştiri “doğaya yüklenen simgesel anlamları,
bu anlamların oluşturduğu düşünce kalıplarını, nehirlerin, denizlerin, toprak,
bitki ve hayvan türlerinin insan kültürlerini nasıl şekillendirdiğini, dilin nasıl kullanıldığını, çevre sorunlarına nasıl yaklaşıldığını, metin içindeki değer
Çocuk Edebiyatı ve Çevresel Bilinç
yargılarını ve benlik kavramlarını” inceler (Oppermann, 2012, s. 25). Derin
Ekoloji, Toplumsal Ekoloji, Ekofeminizm ve Ekopsikoloji gibi birçok yaklaşımla çeşitlenen çevreci eleştiri, beslendiği disipline göre şekillenen bir çevresel dil ve bilinç yaratır. İnsanın doğayla uyum içinde yaşadığı, doğa merkezli,
doğadaki tüm türlerin eşitliği ilkesine dayalı, sürdürülebilir bir yaşam modeli
tasavvur eden ekoeleştirel anlayış, çıkış noktası itibariyle bir çevresel bilincin
ürünüdür.
ÇOCUK EDEBIYATI VE ÇEVRE
Çocuk Edebiyatı ve Çevre/Çevre Sorunları Konulu Eserler
Çevrenin edebî eserlerde ele alınış biçimi; türün niteliğine, kurgunun içeriğine
ve yazarın bakış açısına göre farklılık göstermektedir. Çevre ve çevre ile ilgili meselelere yer veren her esere “çevreci” denilebilir mi? sorusunun yanıtını
Lawrence Buell, The Environmental İmagination (Çevresel İmgelem) adlı çalışmasında -bir eserin çevreci olup olmadığını belirlememize yarayan- beş ölçüt
sunarak şöyle cevaplandırır:
1.
2.
3.
4.
5.
“Eserde insanın dışındaki çevre bir arka plan değildir.
İnsanın tarihinin doğa tarihiyle iç içe olduğu bir mevcudiyettir.
İnsanın menfaati yasal olan yegâne menfaat değildir.
İnsanın çevreye karşı sorumlulukları eserin etik boyutunun bir parçasıdır.
Eserde çevrenin değişmezliği değil de bir süreç olduğu düşüncesi vardır.”
(Buell, 1995’ten akt. Özdağ & Alpaslan, 2011, s. 642).
Yerli veya yabancı birçok yazar tarafından kaleme alınan hem doğa sevgisini aşılayan hem de çevresel sorunlara dikkat çeken çocuk kitaplarının sayısı
son dönemlerde dikkat çekici şekilde artış göstermektedir.
Çevre meselelerini işleyen çocuk edebiyatı pek çok ürüne rağmen tanımlama ve sınıflandırma güçlüğü ile karşı karşıya kalınan bir edebiyattır. Bu anlamda, ekoyazının ölçülerinin belirlenmesinde uygulanacak yöntemle çocuk edebiyatında bu türün ne olduğunu belirlemek, devamında da türün özelliklerini
ortaya koymak gereklidir. Çevre konulu çocuk kitaplarını, yazılış biçimindeki
farklılıklarına göre “eğitici kitaplar” ve “edebi kitaplar” şeklinde iki ana başlık
altında sınıflandırılabilir. Çevreyi işleyen çocuk kitapları ise ele aldığı konulara
göre -Ural’ın (1995) tasnifinde- “çevreyi tanıtan kitaplar” ve “çevredeki bozulmaları gösteren kitaplar” olmak üzere iki bölüme ayrılır.
119
120
Çocuk Edebiyatı
Çocuk edebiyatında çevre sorunlarını konu alan çocuk kitaplarının dünyadaki ilk örnekleri XIX. yüzyılın sonlarında verilir. 1899 yılında Londra’da yayımlanan Ethel Pedley’in Nokta Kız ve Kanguru masalı, 1942 yılında Virginia
Lee Burton’un yazıp resimlediği Küçük Ev çevre konusunu işleyen önemli öncü
eserler arasındadır. 1960’lara kadar dünyadaki büyük savaşların sarsıcı sonuçları nedeniyle çevre konularına yer vermeyen çocuk kitaplarının yazarları, savaşın etkilerinin silinip yeni bir düzenin kurulması ve teknolojik gelişmelerin
yarattığı etkilere paralel olarak konuya tekrar eğilir. Çevre sorunlarının günlük
yaşamı etkilemeye başlamasıyla ABD, Avustralya, Kanada, Federal Almanya,
İskandinav ülkeleri, Fransa ve İtalya gibi gelişmiş ülkelerde çevre konulu çocuk kitaplarının sayısı artar. Özellikle 1970’lerde çevre sorunlarını konu alan
çocuk kitaplarının sayısında ciddi bir artış gözlemlenir. Bu dönemde kurgusal
nitelikteki çevre konulu çocuk kitaplarının en popüler türlerinden biri olan
ekolojik romanlar, birçok çevre meselesini kimi zaman doğrudan kimi zaman
dolaylı olarak ele alır. Clara Rubi’nin 2079 yılında Buz Devri (1979) adlı eserinde hava kirliliğinin atmosferdeki tahribatıyla başlayan buzul çağı; Joan Philipson’un Kuş Kaçakçıları’nda (1979) nesli tükenmekte olan kuşlar ve hayvan
kaçakçılığı meselesi; Mac Millan’ın Kaçış (1979) romanında kaçak hayvan avcılığı; Mavis Thorpe Clark’ın Takımadalar’ında (1976) doğal hayatın korunması ve Orman Yangını (1973) romanında -başlığa da taşındığı gibi- yangınların
doğaya etkisi; Klara Obermüller’in Sazlıktaki Sis’inde (1978) kimyasal madde
atıkları çevresel bilinç kazandırabilecek bir formda işlenir (Ural, 1995, s.9-37).
Çocuk edebiyatındaki çevre konulu eserlerin tespiti için uzun ve derin bir
literatür taraması gerektirmekle birlikte eserlerin tematik ya da tarihsel sınıflandırmasını yapmak da özel ve geniş kapsamlı bir çalışmaya ihtiyaç duyar.
Bu noktadan bakıldığında Türkiye’de çevresel meseleleri ele alan ilk eseri belirlemek de ayrı bir çalışma konusudur. Batı’daki gelişmelere paralel olarak
Türkiye’de 1970’lerde belgesel nitelikte ve derslere yardımcı eğitim kitaplarının örnekleri görülmekle birlikte 1980’lerde çevre sorunlarını konu alan çocuk kitapları sayıca artmış, 1990’lar ise bu alanda bir dönüm noktası olmuştur.
1990’larda çevre konularını ele alan çocuk kitaplarındaki ciddi artışın nedeni
çevreye ve çevresel meselelere bakışın değişimidir. Çevre meseleleri konusunda farkındalık yaratmak ve çocuklardaki çevre bilincini geliştirmek bir amaç
olarak benimsenerek bu amaç, Millî Eğimi Bakanlığı’nın 1992 tarihli kararıyla
ders kitaplarına da taşınmıştır. Bunun yanında Türkiye Çevre Vakfı, Başba-
Çocuk Edebiyatı ve Çevresel Bilinç
kanlık Çevre Genel Müdürlüğü, Kültür Bakanlığı, birçok kamu kuruluşu ve
gönüllü kuruluşlar çevrenin korunmasına katkı sağlamak ve çocuklara çevre bilinci aşılamak amacıyla farklı türdeki çocuk kitaplarının yayınlanmasına
öncülük etmişlerdir. Serpil Ural’ın Çocuk Kitaplarında Çevre Sorunları kitabında derlediği 90’lardan günümüze öne çıkan çocuk kitapları kısaca şöyle
özetlenebilir: Gülsüm Akyüz’ün Çevre ve Masal Öyküleri; Ayla Kutlu ve Seçil
Özden’in doğal yaşamı korumanın önemini anlattığı Elif Çocuk Dizisi; Ayla
Çınaroğlu’nun çiçeklerin doğa için önemini konu alan Demet’in Bahçesi; Aytül
Akal’ın farklı çevresel sorunları içeren öykü kitabı Canı Sıkılan Çocuk, Zerrrin
Polat’ın doğal kaynakları yok etmekle gelen yoksulluğa dikkat çektiği masal
kitabı Güzel Bir Dünya İçin; Giray Karanlık’ın çevre sorunlarını anlattığı öykü
kitabı Mehmet’in Rüyası dikkat çeken kurgusal nitelikli kitaplardır (Ural, 1995,
s.12-50).
Çocuk edebiyatında çevre sorunları konulu eserler (ekolojik roman/hikâye/masal) ekseninde bir değerlendirme yapılabilmesi için ilk olarak konuyla
ilgili geniş çapta bir kaynak taramaya ihtiyaç duyulmaktadır; özellikle türlere
göre hazırlanacak bir kaynakça alanda önemli bir eksikliği giderecektir. 2000’li
yıllardan bugüne kurguya yansıyan çevresel sorunları konu alan çocuk kitaplarına baktığımızda günümüzde yaşadığımız ve canlı yaşamını tehdit eden en
önemli çevre sorunlarının kurguya taşındığını görmek mümkündür.
Eserlerinde farklı başlıklar altında çevre sorunlarını ele alan Aytül Akal,
2007’de yayımlanan Denizin Altını Merak Eden Vapur’da su ve gürültü kirliliği,
Işığını Yitiren Yıldız’da toprak kirliliği, 2008’de yayımlanan Cadı Burunlu Fabrika’da hava kirliliği, Çöp Kafalı Çocuk, Buruşuk Kâğıt Parçası ve Park Yiyen
Robot’ta toprak kirliliğini işler. Güncel sorunlara yer verdiği bu romanlarda
ve masallarda zaman zaman çevresel sorunlara çözüm önerileri sunmayı da
ihmal etmez. Çevre sorunlarına insan sağlığını ve doğayı tehdit eden çevre kirliliği özelinden yaklaşan yazar, tehlikenin boyutlarını ortaya koyarak çevresel
farkındalık oluşturmaya çalışır.
Bilgin Adalı, 2008’de yayımlanan Atlantis’in Çocukları-1 ve dizinin ikinci
kitabı olan 2009’da kaleme aldığı Atlantis’in Çocukları-2’de doğayı, hayvanı ve
insanları tehdit eden çevre kirliliğine dikkat çeker. Çevreyi kirletenlere savaş
açan Tekin ve arkadaşlarından oluşan Çevre Kardeşliği Takımı’nın heyecan
dolu serüvenlerini konu eden eserde çevreyi korumanın önemi vurgulanır.
121
122
Çocuk Edebiyatı
Süleyman Bulut tarafından 2008’de yayımlanan Yeşil Yürek Kayabeyi’nde
ormanın gerçek sahiplerinin kim olduğunu sorgulayan yazar, ağaçların, otların, kuşların, aslanların, kaplanların, kurtların, ayıların ve seyrek sakallı, çevik
ayaklı keçilerin öyküsü üzerinden doğanın bir bütün olduğunu belirtir. Çevre
tahribatının sonuçlarına dikkat çekilen eserde yeşilin önemini anlatmaya çalışılırken ormanın ve hayvanların korunması gerektiği mesajı verilir.
2010 yılında öykü dalında Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü’nü kazanan Kadri Öztopçu 2009’da hem çocuklar hem de büyükler için Saklıköy’ün Kuşçusu
adlı romanı kaleme alır. Çevre sorunlarına çarpık kentleşme başlığı üzerinden
yaklaşan yazar, benmerkezci insanın doğayı acımasızca katletmesini imgesel
ve şiirsel dille anlatır.
Zülfü Livaneli’nin 2014 yılında kaleme aldığı Son Ada’nın Çocukları sessiz
ve huzurlu bir şekilde adada yaşayan kırk ailenin adaya yeni gelen başkanla
bozulan düzenleri ve tahrip edilen doğaları için verdiği mücadeleyi konu alır.
Çevreni koru mesajı üzerine kurgulanan eserde ağaçların kesilmesi, orman
yangınları, hayvan katliamı, hayvan popülasyonunun değişimi gibi çevresel
tahribatın farklı başlıklarına yer verilir.
Seza Kutlar Aksoy 2016 yılında yazdığı Şeker Kız ve Büyülü Elma adlı eserinde kitaba adını veren sekiz yaşındaki bir kız çocuğunun çıktığı fantastik
yolculuklarla değişen çevreyi keşfini anlatır. Küçük bir kızın gözünden bencilce davranan insanın doğaya ve hayvanlara verdiği zararın betimlendiği eserde
altınla siyanür arama, zeytin ağaçlarının kesilmesi, yeşilin yok edilmesi, gıdaların bozulması ile tehlikeye giren insan sağlığı gibi birçok çevre sorununa değinilir.
Nihan Deniz’in 2016’da yayımlanan Kanadımdaki Deniz adlı çocuk romanı
Şimşek adlı bir martının peşine takılarak yiyecek aramaya çıkan Martıköy’ün
mutlu martıları Kanat, Akça, Pakça, Camgöz ve Çomar’ın başından geçen maceraları konu edinir. Bilinçsizce avlanma yapan balıkçılar yüzünden aç kalan
martılar, bir zamanlar keyifle yaşadıkları köyleri bırakarak denizi olmayan
büyük şehre göç ederler. Torpille avlanma, balık türlerinin azalması ve deniz
kirliliği sorunları martıların gözünden resmedilir.
Sevim Ak’ın zehirli sularıyla denizi kirleten tekstil fabrikasına karşı verilen
mücadele üzerine kurgulanan Melo adlı yapıtı 2017 yılında basılır. Eserde çevre bilincinin önemine ve fabrika atıklarından kurtulmak için bir araya gelen
Çocuk Edebiyatı ve Çevresel Bilinç
mahallenin birlikteliğiyle çevre eylemlerinin birleştirici gücüne dikkat çekilir.
Hamdullah Köseoğlu’nun 2018 yılında kaleme aldığı Ormanın Sakladıkları adlı romanında çevre bilinci bir tema olmanın yanı sıra eserin en önemli
iletilerindendir. Doğanın sessiz çığlığını duyan çocukların doğa katliamına
karşı duruşu, kitapta şiirsel bir dille bütünleştirilerek verilir. Ağacı ve ormanı
korumanın doğaya ilişkin duyarlılığın bir göstergesi olması yanında çocuğun
doğaya saygı duyması da çevresel bilincin kitaptaki izdüşümlerindendir.
Sima Özkan’ın 2020 tarihinde yayımlanan ilk çocuk kitabı Büyük Orkestra
çevre sorunlarına farklı pencerelerden bakar. Doğal yaşama ve canlı türlerine
sahip çıkılması gerekliliğini on yaşındaki bir kız çocuğunun günlüğü vasıtasıyla anlatan yazar, Datça-Bozburun bölgesindeki doğal varlıklar, Akdeniz iklimi ve bitki örtüsü, biyoçeşitliliğin önemi, doğal kaynakların sınırlılığı, nesli
tükenme tehlikesi altında olan hayvanların korunması gibi birçok çevresel
başlığa göndermede bulunur. Sürdürülebilir çevre anlayışı için doğanın bütün
varlıkları ile büyük bir aile olduğunu okura hatırlatır.
Cemil Kavukçu’nun 2022 yılında kaleme aldığı Siyah Rüya Taşı adlı eserinde doğayı keşfederken insanlığın kaçtığı gerçekle yüzleşerek çevresel farkındalık kazanan Emre’nin rüyalar aracılığıyla çıktığı fantastik yolculuklar anlatılır.
Doğanın acil yardım çağrısını duyan ve çözüm üreten bir çocuk kahraman
üzerinden, doğanın geleceği konusunda umudun çocuklarda olduğu mesajı
verilir.
Çevresel sorunların başında gelen küresel sıcaklığa bağlı olarak ortaya çıkan iklim değişikliği de çocuk edebiyatında dikkat çeken başlıklar arasındadır. Merve ve Begüm Çalımlı’nın kaleme aldığı Nanuk ve Pati Sonatı (2021)
adlı kitap, iklim değişikliği ile müziği harmanlayarak kutup ayısı Nanuk’un
ve birlikte yaşadığı diğer deniz canlılarının iklim değişikliği karşısındaki mücadelesini konu alır. Pati Sonatını besleyen Nanuk, müziğin evrensel diliyle
küresel ısınmaya bağlı iklim değişiklikleri, soyu tükenmekte olan canlılar, fosil
yakıtlar, doğanın kaybolan dengesi gibi farklı sorunlara dikkat çekerek iklim
krizi konusunda okuru bilinçlendirmeyi ve çevre konusunda ortak bir söylem
geliştirmeyi hedefler (Bademci, 2021). Bir ekodistopya örneği olan Hazal Uzuner’in Dünyamıza Ne Olmuş?(2019) adlı eseri ise iklim krizi sonrası yaşanan
felaketin ardından 3550 yılında garip bir dünyada yaşamak zorunda kalmış
Nili ve Orbi adında iki çocuğun hikâyesini anlatır. Dünyanın sarı bir toz bulu-
123
124
Çocuk Edebiyatı
tu haline geldiği, suyun olmadığı, ağaçların, hayvanların, sebze ve meyvelerin
yok olduğu yeni dünya düzeni betimlenir. Üç küçük su damlası ile karşılaşan
iki çocuk kahramanın, geçmişi araştırmaya karar vermesiyle ormanların, suların, hayvanların insanlar tarafından nasıl yok edildiği adım adım gözler önüne
serilir. Doğal yaşam kaynaklarının tükeniş sürecini öğrenirken neleri kaybettiklerinin farkına varan çocuklar aracılığıyla doğanın insan için önemi vurgulanır (Kolbay, 2022). Rastgele örnekleme yöntemiyle belirlenmiş az sayıdaki
kitapta bile çevresel sorunların farklı başlıklarda ele alındığı, çocuklara çevresel sorunlara ilişkin farkındalık yaratacak özelliklere yer verildiği söylenebilir.
Çağdaş çocuk edebiyatı için günümüze yaklaştıkça çevresel sorunları konu
alan edebî ürünlerin örnekleri çoğaltılabilir. Çocukların bilinçlendirilme sürecinde özellikle de doğa sevgisinin aşılanmasında çocuk edebiyatının katkısı
da göz ardı edilmemelidir. Bu nedenle de Sever’in (2002) belirttiği gibi birçok
gelişim alanına katkısının yanında çevre bilinci ve çevresel davranışların kazanımında etkili olan çocuklara yönelik edebî ürünler, eğitim sürecine dâhil
edilmelidir.
Doğa sevgisi ve çevresel meseleleri konu alan edebî eserlerin çevre bilinci
gelişimine etkisini ve katkısını inceleyen- sınırlı sayıda da olsa- bilimsel çalışmalar bulunmaktadır. Bu konu üzerinde yapılan makale ve tez çalışmalarının sayılarının artması, farklı bakış açıları ile çeşitlenmesi konunun öneminin
daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır.
Çocuk Edebiyatı ve Çevre Bilinci Üzerine Çalışmalar
Türkiye’de çocuk edebiyatı ve çevre bilinci konulu çalışmaların dikkat çeken
örneklerinden biri; Oğuz Özdemir’e aittir. 1998 yılında yapılan “Yazınsal Bir
Tür Olarak Öykünün Çevre Duyarlılığına Etkisi” adlı çalışma, “deneysel nitelik” taşıyan bir yüksek lisans çalışmasıdır ve öykülerin çevre duyarlılığı geliştirme üzerindeki etkisinin incelendiği konu ile ilgili kapsamlı çalışmalardan
biridir. Çalışmada uzman görüşüne başvurularak hazırlanan, öğrencilerde
çevre duyarlığına ilişkin davranışları ölçmeyi amaçlayan “çevre duyarlığını
ölçme aracı”, deneysel işlemden önce deney ve kontrol gruplarına uygulanmıştır. 16 hafta süren öğretim döneminde, ön planda çevre bozulmasını içine alan seçilmiş öyküler işlenmiştir. Deney işlemin başında uygulanan “çevre
duyarlığını ölçme aracı” deneysel işlemin sonunda “sontest” şeklinde deney
ve kontrol gruplarına tekrar uygulanmıştır. Elde edilen bulgularla edebiyatın
Çocuk Edebiyatı ve Çevresel Bilinç
insan davranış ve tutumlarım oluşturma ve değiştirmede güçlü bir araç olduğu
sonucuna ulaşılmıştır (Özdemir, 1998).
Öykülerin çevre bilinci geliştirme üzerindeki etkisini daha özel bir başlık altında farklı bir yöntemle inceleyen bir diğer yüksek lisans tezi, “Gülsüm
Cengiz’ in Öykülerinin Çocukta Doğa Sevgisi ve Çevre Bilinci Geliştirme Açısından İncelenmesi”dir Hilal Ateş tarafından 2012 yılında yapılan çalışmada
öykülerin geniş bir başlıkta çevre sorunlarını ele aldığı görülmüştür. Yazarın
öykülerinde “hava, su, deniz, gürültü, toprak kirliliği”, çarpık kentleşme, doğal
kaynakların tükenmesi yanında çevre sorunlarının hayvanlar üzerindeki etkisi, hayvanlarla insanların doğada birbirinden ayrı olmadığı, ormanların işlevi,
yeşili koruma, geri dönüşümün önemi gibi çevre duyarlılığı kazandıran konuları işlediği gözlemlenmiştir. Gülsüm Cengiz’in öykülerindeki kahramanların
doğaya olan sevgisi ve duyarlığı yanında çevre sorunları karşısında verdikleri
mücadeleyle de okuyucuya örnek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Çocukta çevre
bilinci ve doğa sevgisi kazandırması yönüyle “Tomurcuk Kitaplar” serisindeki öykülerin, çevre eğitiminde kullanılabileceği de öneri olarak sunulmuştur
(Ateş, 2012).
Farklı bir alanda yapılan yüksek lisans çalışmasında ise çocuk kitaplarının
çevre eğitimi içindeki yeri incelenmiştir. Aycan Kütük tarafından 2019 yılında
hazırlanan “Eko-Okullardaki Çocuk Kitaplarının Çevre Eğitimi Açısından İncelenmesi” adlı çalışma, çocuk kitaplarının çevre eğitimi ögelerini içerip içermediğini belirlemek amacıyla yapılan nitel araştırmadır. Eko-okul Temalarına
Göre Kitap İnceleme Formu hazırlanarak incelenen 118 kitapta en çok biyoçeşitlilik ve doğa temasına (91) yer verildiği (25), su (22), evrensel vatandaşlık
(17), enerji (13), çöp (17), sağlık ve refah (14)temaları yanında deniz ve sahil
(9), gıda (6), ulaşım (2) temalarının daha az ele alındığı ve 39 kitabın doğayı
koruma bilinci geliştirdiği sonucuna ulaşılmıştır(Kütük, 2019).
Dr. Öğretim Üyesi Türkan Kuzu’nun 2008 yılında yayımladığı “Aytül Akal’ın
Masallarıyla Çocukta Çevre Bilinci Geliştirme” başlıklı makalesi, masalların
çevre bilinci kazandırmadaki rolünü inceler. Aytül Akal’ın Geceyi Sevmeyen
Çocuk’la başlayan beş serilik masal kitaplarının değerlendirildiği makalede
Kuzu, bahsi geçen masalların çocuğa çevre bilinci kazandırma açısından iyi
kurgulanan ve çocukların severek okuyacağı eserler olduğunu belirtmektedir.
Makalede hava, su, toprak… kirliliğini anlatan masallarda çocuğun çevreyi
kirleten, canlıların yok olmasına neden olan, insanların sağlıklarına zarar ve-
125
126
Çocuk Edebiyatı
ren durumların öğretildiğine değinilerek yazarın çocukta çevre bilinci geliştirme konusunda farkındalık yarattığı vurgulanır (Kuzu, 2008).
Doç. Dr. Canan Aslan’ın 2015’te yazdığı “Çocuk Edebiyatı Yapıtlarının
Çevre Sorunlarını Yansıtışı Bağlamında İncelenmesi” adlı makalesinde çevre
sorunlarının edebî çocuk kitaplarına nasıl yansıdığı incelenmektedir. 20142015 yıllarında ilk baskıları yapılan çevre sorunları konulu kitaplardan doküman incelemesi yoluyla toplanan veriler, betimsel olarak çözümlenmiş ve rastlantısal olarak seçilen on eserde çevre sorunlarından birçoğuna yer verildiği
görülmüştür. Çevre kirliliği konusunun yazınsal bir biçimde işlendiği kitaplarda, çevre sorunlarının nedenlerini ve sonuçlarını, insanın ve toplumun doğaya
bağımlı olduğunu ve doğa ile uyumlu yaşaması zorunluluğunu, çevrenin tüm
insanların ortak etkisiyle kirletildiğini, iyi ve sağlıklı yaşamasının doğaya verdiği öneme bağlı olduğunu duyumsatacak nitelikte olduğu saptanmıştır. Buna
bağlı olarak çocukların çevre dostu davranışlar edinmelerinde, bilinçlenme ve
duyarlılık kazanmalarında, çevre konusunda sorumlu davranışlar sergileyebilmelerinde nitelikli edebiyat yapıtlarının eğitsel işlevinden yararlanılması önerisinde bulunulmuştur(Aslan, 2015).
Hülya Okuyan Yazıcı ve Yasemin Gül Gedikoğlu’nun 2012 yılında yayımlanan “Aytül Akal’ın Çocuk Kitaplarında Çevre Bilinci ve Duyarlığı” adlı makalelerinde Akal’ın 4 çocuk romanı ve 31 masal kitabı çevre bilincini geliştirme
özelliği açısından incelenmiş, bu bakış açısıyla toplam 64 çocuk masalı içerik
analizi yöntemiyle çözümlenmiştir. Araştırmada hava, su, toprak ve gürültü
kirliliğine yönelik çevre sorunlarına yer verilen kitaplarda en fazla toprak kirliliğine (%52.17) dair ifadelerin bulunduğu, bunu su kirliliği (%24); hava kirliliği (%9) ve gürültü kirliliğinin (%4.34) takip ettiği, flora-faunanın bozulmasına
ve kültürel çevre sorunlarına yönelik bir ifadeye rastlanmadığı görülmüştür.
Çalışmanın sonucunda, çocuğa içinde yaşadığı dünyayı ve sorunları tanıtan
Akal’ın kitaplarında sorunları betimlemenin yanında bu sorunlara çözüm yolları da sunulduğu sonucuna ulaşılmıştır(Yazıcı&Gedikoğlu, 2012).
Arzu Yetim’in “Ayla Çınaroğlu’nun Korudaki Komşular Dizisi Öykülerinde
İnsan- Doğa Çatışması”(2007); Safiye Akdeniz’in “Behiç Ak’ın Çocuk Kitaplarında Çevre Duyarlılığı”(2011); Esat Can’ın (2016) “Hikmet Temel Akarsu’nun
Çocuk Kitaplarında Çevre Sorunu”, Burcu Tekin’in “Çocuk Edebiyatında Doğa
Sevgisi ve Çevresel Farkındalık Üzerine Karşılaştırmalı Bir İnceleme: Havva
İle Kaplumbağa ve Martıya Uçmayı Öğreten Kedi”; Emine Azboz’un “Gülsüm
Çocuk Edebiyatı ve Çevresel Bilinç
Cengiz’in Yapıtlarında Doğa”; Zehra Balı’nın “Gülsüm Cengiz’in Başak’ın Çevre Günlüğü Adlı Eserinde İşlenen Çevre Kirliliğinden Hareketle Çocuklarda
Çevre Sevgisi ve Çevre Bilinci Yaratma”; Pınar Çakır tarafından sunulan; “Gülsüm Cengiz’in Öykülerinde Çevre Duyarlılığı” adlı bildirileri de konu ile ilgili
yurt içi araştırmalar kapsamındadır.
ÇEVRE BILINCINI GELIŞTIRMEDE ÖNEMLI BIR ARAÇ
OLARAK ÇOCUK EDEBIYATI
Kendi içinde bütünsellik taşıyan ve birden çok bileşene sahip olan çevre bilinci, “doğa unsurları ile farkındalık ve etkileşim biçimleri; bireyin doğa ve doğa
unsurlarıyla ilgili düşünce, tutum ve davranışları; toplumsal ve doğal çevreyi
algılama, hissetme, anlama ve bilme yetisi; çevre ile ilişkilerini yönlendiren
değerler, ahlak normları, bilgi ve algılama düzeyi” gibi birbirini tamamlayan
birçok unsurdan oluşur (Atasoy, 2006, s.225). Özetle çevre bilinci kavramıyla
anlatılmak istenen şey; “çevre bilgisine sahip olmak, çevreye karşı doğru tutum
sergilemek ve çevre için yararlı davranışlarda bulunmaktır” (Erten, 2004, s.
10). Çevresel bilincin yerleştirilme sürecinin çok küçük yaşlarda başladığı, bir
başka deyişle doğayı kendi bütünselliğinden ayırt etmeyen çocuğun kendini ve
çevresini keşfettiği çocukluk döneminin kritik bir nokta olduğu unutulmamalıdır. Erken yaşlarda oluşan ilgiler ve tutumlar gelecekteki davranışları şekillendirdiği için çevre eğitimine erken yaşta başlamak faydalıdır (Erten, 2004).
Çevreyi korumadan önce çocuğa bir bütünün parçası olduğu gerçeğini koruması, çevreyle uyum içinde yaşaması ve her şeyden önce çevreye saygı duyması
gerektiği öğretilmelidir. Çevresel önlemlerin alınabilmesi için öncelikli olarak
toplumun bilgi sahibi olması gerekmektedir. Çünkü bilinçsizliğin kaynağındaki en önemli eksiklik eğitimsizliktir. Çevre eğitimi, temelde doğayı ve doğal
kaynakları koruma bilinci üzerine kuruludur (Ünal vd., 2001). Çevre bilinci
kazandırmayı hedefleyen çevre eğitimi, doğaya ve tüm canlı türlerinin yaşam
haklarına saygılı olma düşüncesi üzerine temellendirilirken bireyde bilgiyi eyleme dönüştürülebilecek duyarlılığı oluşturmayı hedefler. Duyarlılığın, kendiliğinden/rastgele yollarla oluşmayan bir yetenek olduğunu vurgulayan Aslan’a
(2015, s. 1822) göre duyarlığın oluşması için öncelikle çocukların doğa sevgisi,
insan sevgisi, hayvan sevgisi gibi çeşitli değerleri bilmesi/ öğrenmesi, bunların
kalıcı bir davranışa dönüşmesi için de çocuğun bu değerleri içselleştirmesi,
benimsemesi ve özümsemesi; olayları duyularıyla da algılaması gerekir. Bu-
127
128
Çocuk Edebiyatı
rada da kişilerin duyularını ve duygularını devindirmek olan çocuk edebiyatı
devreye girer. Çevre bilincinin temellerinin çocukluk yıllarında atılıyor olması, bireyin yaşamı boyunca doğaya ve tüm canlılara saygılı olması ve çevreyi
koruması için erken çocukluk döneminden başlayarak konu hakkında bilişsel
ve duyuşsal bir çaba sarf edilmesini gerektirmektedir. Bu açıdan bakıldığında
da bireylere erken çocukluk döneminden itibaren çevre eğitimi verilmesi nitelikli çocuk edebiyatı eserleriyle de bunun desteklenmesi oldukça önemlidir.
Dinamik özellikleriyle edebiyat ve eğitim bazı noktalarda kesişim gösterebilir. İki alan arasındaki ilişkiyi açıklayan Kavcar, eğitimde edebiyattan yararlanılması gerektiğini vurgulayarak edebiyat tarihinden örneklerle görüşünü destekler ve edebiyatın topluma yön verici bir güce sahip olduğunun altını çizer:
“Edebiyat toplumsal bir kurumdur ve toplumun yapısındaki değişime bağlı
olarak değişir. Toplumdan ve toplum düzeninden etkilendiği gibi toplumu da
etkiler. Çünkü edebiyat ürünleri yalnızca yaşamı tanıtmakla kalmaz, aynı zamanda yaşamı biçimlendirir. Böylece okuyucuları, dolayısıyla da toplumu etkiler.” (Kavcar, 1982, s. 2-4). Birçok farklı konuda bireyi ve toplumu etkileme,
değiştirme, dönüştürme potansiyeline sahip olan edebiyat, çevre eğitiminde
yer alabilir ve çevre bilincini destekleyebilir.
Ülkemizde çocuk edebiyatı alanında eser veren birçok sanatçı, farklı nedenlerle çocuk edebiyatında “çevresel tahribat” unsurunu daha fazla ön plana
çıkarmaktadır. Bu anlamda özellikle de son dönemde eser veren birçok çocuk
edebiyatı yazarı, değişen dünyada ekolojik krizi ciddi bir sorun olarak görmekte ve farklı başlıklar altında bu sorunu eserlerinde yansıtmaktadır. Çevresel
sorunları kurguya taşıyan edebiyat, okurun konuyla ilgili farkındalık geliştirmesi, sorunların çözümüne yönelik düşünmesi için bir adımdır. Sever’e (2002)
göre, çocuk kitapları, çevre eğitiminde kullanılacak araçlardan biridir. “Çocuk Edebiyatı Yoluyla Çevre Bilincinin Arttırılması (Increasing environmental
awareness through children’s literature)” adlı makalelerinde benzer bir görüşü
savunan O’Brien ve Stoner de çevre eğitimini sınıfa dâhil etmenin en iyi yollarından birinin çocuk edebiyatı olduğunu söyler. Çünkü çocuklar açıklayıcı metinlerden ziyade edebiyata daha iyi yanıt verme eğilimindedir ve sonuç
olarak ders kitaplarından ziyade hikâye kitapları okumaya daha yatkındırlar
(Freedle, 1979). Ayrıca, temel kavramların çoğunlukla tam olarak açıklanmadığı ders kitapları kötü yazılmış olabilir. Bu noktada çocuk edebiyatı, anlatı
biçimiyle genellikle önemli kavramların net açıklamalarının yapılmasında yar-
Çocuk Edebiyatı ve Çevresel Bilinç
dımcı olabilir (O’Brien & Stoner, 1987, s. 15). Çevre konulu çocuk kitapları
doğanın kurguya yansıtılma biçimi, çevrenin anlatı içinde üstlendiği rol, kahramanların çevreye yaklaşımı, yazarın çevreyle ilgili hassasiyeti, eserin odaklandığı çevresel sorunlar gibi geniş bir perspektiften incelendiğinde kitapların
çevresel bilinç kazanımını destekleyecek birçok unsurla örülü olduğu görülür.
Kimi zaman açık ve doğrudan kimi zaman kapalı ve dolaylı bir mesaj vermeye
yönelik kaygılar hatta çabalar da bu unsurlar arasında görülebilir. Bazı durumlarda kurgunun satır aralarına sahip çıkma, koruma ve önlem amacıyla iletiler
yüklense de didaktik bir üsluptan uzak olması kaydıyla edebî çocuk kitapları,
genç neslin bakış açısını değiştirmede başvurulacak kaynaklar arasındadır. Bu
bağlamda “Sürdürülebilirlik ve Çevre Eğitiminde Önemli bir Araç Olarak Çocuk Edebiyatı” adlı makalede de benzer bir görüşle edebiyatın okuyucunun
çevre konusunda eğitilmesi için bir araç olabileceği ileri sürülür. Çevre eğitiminde çocuk edebiyatının rolüne ve farklı işlevlerine dikkat çeken Baratz ve
Hazeira okul müfredatındaki yerini tam olarak bulamayan çevre eğitiminin
uygulamaya konulabilmesi için de yenilikçi bir okul modeli gerektirdiğinin altını çizer (Baratz & Hazeira, 2012).
Çevrenin kurgusal boyuta taşınması ve bilinçle birlikte tanımlanmaya
başlanması bozulan, kaybedilen ve de değişen değerlerin olduğunu işaret
etmektedir. Teknolojik gelişmelerle birlikte doğadan uzaklaşan yeni yaşam
biçiminde insanoğlu, doğanın bir parçası olduğu fikrinden de bütün varlıkların canlı olduğu için korunması ve saygı duyulması gerektiği fikrinden de
uzaklaşmıştır. Kutsalın dokunulmazlığı sayesinde insan davranışlarını kontrol
ederek doğal tahribatı önleyen animistik gücün (Bulut, 2020, s. 628) yitirilmesi, çevresel tahribatın nedenlerinden biridir. Kentlileşme ve modern hayat,
çevre tanımlarını genişletirken çevreyi korumanın, insanlara bir değer olarak
kazandırılması gerekliliğini ve önemini de bir ihtiyaç olarak gündeme getirir.
Çocuğun eğitiminde değerler eğitimi bir bütünlük taşır, her değer birbiriyle
farklı derece ve biçimlerde ilişkilidir. Bu bağlamda çocuğa saygı, sevgi merhamet gibi değerlerin bir bütün olduğu anlatılırken sadece insana değil doğaya,
hayvana, eşyaya da aynı şekilde yaklaşması gerektiği öğretilmelidir. Kalıcı bir
çevre eğitimi için çocuğa değerlerin iyi kavratılması sürecinde doğa sevgisi ve
çevre bilincinin de bir değer olarak kazandırılması gerekmektedir.
Edebî çocuk metinleriyle okurda çevresel bilinç oluşturmak hedefleniyorsa
çevre konusu işlenirken önce insanın çevreye karşı sorumlu olduğu düşüncesi
129
130
Çocuk Edebiyatı
merkeze alınmalıdır. “İlk kez doğanın yaşam hakkını savunup yazılarında insanın çevreye karşı sorumluluk taşıdığını dile getiren John Muir (1838-1914),
“[ç]oğu insan dünya üzerinde yaşıyor, dünya içinde değil,” diyerek yirmi birinci
yüzyıl insanı için çok daha geçerli olan bir saptamada bulunur.” (Özdağ, 2017,
s. 7). Muir’in de belirttiği gibi önce çevre denilen kavram gözden geçirilmeli ve çevreyle kurduğumuz ilişki yeniden tanımlanmalıdır. Böylelikle “Çevre
nedir?” ve “Biz çevreyle nasıl bir ilişki içindeyiz?” sorularına verdiğimiz yanıtlar değiştiğinde sorumluluk ve yükümlülüklerimiz de değişecektir. Öncelikle
tüm gezegene karşı sorumlu olduğumuz fikri, bizlere önemli görevler yüklerken yazarın da okura kazandırmayı hedeflediği çevresel sorumluluklarının/
yükümlülüklerinin kapsamını, içeriğini, sınırlarını şekillendirecektir. Çevreye
karşı sorumluluklarımızı kurguya taşıyan bir eser, bir yönüyle çevresel etiğin
diğer yönüyle çevresel bilinç konusunun kapsamındadır.
Çevresel bilinç oluşumunda edebî çocuk kitaplarıyla tek başına içerik yeterli değildir. Şirin (2016, s. 33)’in de vurguladığı gibi çocuk edebiyatında tema,
konu ve içeriğin yanında biçim ve biçemi belirleyen “çocuk bakışı”, “çocuğa
görelik” ve “çocuk gerçekliği” olmak üzere üç temel kavram mevcuttur. İçerik
ve biçimle bir bütün olan çocuk edebiyatında eserlerle çevre bilinci oluşturabilmek için çocuk kitabında çevre temasının ötesinde doğaya çocuğun baktığı yerden bakan, doğayı çocuğun gözleriyle gören, doğayı çocuğun kalbiyle
duyumsayan ve çocuğun beyniyle algılayan bir anlayış gereklidir. Çocuğu tanımadan onun ilgilerini, ihtiyaçlarını, yetkinliklerini, eksikliklerini, beklentilerini bilmeden onun dünyasına girmek ve onun dünyasını yapılandırmak
mümkün değildir. Sever’e (2007, s. 3) göre, çocuğun gelişim sürecindeki gereksinmelerinin karşılanmasında sanatçı duyarlığı ile hazırlanmış kitaplar önemli
bir sorumluluk taşır. Çevre bilincini geliştirmede nitelikli çocuk edebiyatı yapıtlarının amacı, öncelikli olarak çocuğa kitaplar aracılığıyla çevresini tanıtıp
çevrenin insan için önemli olduğu öngörüsünü kazandırmak olmalıdır. Buna
ek olarak çocuk kitapları içerik, biçim ve kurgu özellikleriyle çocuğun empati
ve özdeşim kurmasını sağlayan karakterlerle anlatıcının görünür/görünmez
iletileriyle çevre konusunda birçok işlev üstlenebilir. Doğa sevgisi ya da çevresel meseleleri konu alan çocuk kitapları, çocuğun çevresel sorunlar hakkında
düşünmesini ve çevre sorunlarına çözümler üretmesini teşvik ederken çocuğa
çevreyle ilgili değerleri benimsetebilir. Çocuğun zihinsel ve duyuşsal dünyasını iyi tanıyan çocuğun ilgilerini, beğenilerini, gereksinimlerini dikkate alarak
Çocuk Edebiyatı ve Çevresel Bilinç
yazılan çocuk kitapları çevre bilinci konusunda da okurunu beklenen hedefe
ulaştıracaktır.
Doğa sevgisi ya da çevresel meseleleri konu alan çocuk kitapları, bir öğüt/
doğrudan bir mesaj verme ya da kurallar koyma yoluna gitmeden okurunu
çevresel meseleler üzerine düşündürebilir. Yalnız, Sever’in (2002, s. 13) de belirttiği gibi “Çocuklara, ‘Doğayı sev, çevreyi koru’(…), “Sağlığını koru.”, “Giysilerini kirletme.”, “Tutumlu ol.” gibi sayılarını çoğaltabileceğimiz emir ve kurallar bileşkesine oturan tümcelerle seslenilmemelidir. Kitaplarda, bu nitelikli
yargıların yinelendikçe özelliğini yitireceği ve çocukların neden-sonuç ilişkisiyle düşünmelerinin önünde de engel oluşturabileceği hiç unutulmamalıdır.”
Çocuk, kitaplar aracılığıyla çevresiyle kurduğu bağı gözden geçirirken gelişim
özelliklerine uygun olarak çevresel meseleleri tanıyıp sınıflandırabilir, çevrenin geleceği hakkında öngörülerde bulunabilir hatta bazı tutum ve değerler
de kazanabilir. Özellikle de çevre ile ilgili iletiler, estetik bir bütünlük içinde
anlamlandırılarak, benimsetilerek ve özendirilerek sunulduğunda hayata daha
kolay geçecektir. Aslan’ın da vurguladığı gibi “yazınsal kitaplar, çocuk okurlara çevre sorunlarına ilişkin iletilerini kurmaca bir dünya aracılığıyla dolaylı
olarak ve duyumsatarak verdiklerinden daha kalıcı izler bırakacaktır”(Aslan,
2015, s. 29).
Okuru farklı noktalarda düşünmeye sevk eden çevre sorunları konulu kitaplar, hedef kitlenin bakış açısı, düşünce yapısında hatta tavır ve davranışlarında değişimler meydana getirebilir. “Kurgunun tesir gücünden faydalanılarak
toplumun canlılara bakış açısı ve doğaya yaklaşımıyla ilgili ekolojik bilinç oluşturup tüketim alışkanlıklarını değiştirmek ve toplumu doğal kaynakları korumaya yöneltmek amaçlanır. Ekolojik sorunları merkeze alan kurmaca metinler
aracılığıyla doğanın yok edilmesinin önüne geçilmek istenir. Bu tarz yapıtlar,
insanı doğaya karşı duyarlı olmaya davet eder. Ekolojik bilinçle kaleme alınan
eserler, insanı doğaya karşı olan sorumluluklarını hatırlamaya yöneltir”(Ergeç,
2020, s. 178-179). Ekosistemdeki tüm canlıların aynı derecede önemli olduğu
mesajını veren her canlının yaşam hakkına saygı duymayı ve doğayı korumayı
hedefleyen iletilere sahip edebî ürünler, çevresel bilinci tema olmaktan öte taşıyabilir hatta davranış değişikliği yaratarak hayata geçirebilirler.
Kültürel değerlerin yaratıcısı ve yansıtıcısı olan dil de çevre bilincinin oluşturulmasında özel bir işleve sahiptir. Çocuk edebiyatı eserlerinde kullanılan
131
132
Çocuk Edebiyatı
dil; toplumun çevre ile ilgili bilgi, birikim ve deneyimini, çevre algısını, çevreye bakışını yansıtırken bir bilinç oluşturabilir. Hatta bu dil, istek ve ihtiyaçlarını sessiz ve sözsüz bir dille anlatan çevrenin/doğanın dili olabilir. Çocuğa
doğanın duyuşsal dilini tercüme etmeyi öğreten bir eser, doğaya uygun nasıl
yaşanabileceğini de öğreterek çevre bilinci oluşturabilir. Böylece dil, çevresel
değerlerin toplumsal hafızaya kazınmasına, topluluklarda yaşamasına ve nesilden nesle aktarılmasına da imkân sağlar.
ÇEVRE SORUNLARINI ELE ALAN ÇOCUK
KITAPLARININ ÇEVRE BILINCI KAZANDIRMADAKI
ROLÜ
Çevre ve Çevresel Sorunlar Hakkında Bilgi ve Araştırma
Merakı
Çevre konulu çocuk kitapları, didaktik bir üsluptan uzak estetik bir tavırla
çevremizde rahatlıkla görülen ya da görme imkânına sahip olunmayan bitki,
hayvan ve canlı türlerinin isimlerini öğretebilir, canlıları bilinen ve bilinmeyen
özellikleriyle tanıtabilir. Bitki ve hayvanların fiziksel özellikleri, doğal yaşam
içindeki işlevi, insan hayatındaki önemi ve yeri gibi bazı bilgileri dolaylı olarak
aktarabilir. Kurgusal eserlerde çevre, hava, su, toprak, kirliliği, tehdit altındaki
türler gibi bir çevre sorununun nedenleri, gerekçeleri, hayvanlar, insanlar ve
bitkiler üzerindeki etkileri ve çözümü aktarılırken okurun çevresel problemler
hakkındaki öngörüsünü genişletebilir. Hiçbir zaman temel hedefi öğretmek
olmasa da edebî metinler, çok farklı başlıklarda olduğu gibi çevre konusunda
da çocukta merak duygusu ve araştırma isteği uyandırarak çevre konusunda
farkındalık yaratabilir.
Duyuş/Düşünüş
Çevre sorunlarını ele alan eserlerde doğanın insan için ne anlama geldiğini
anlatmaya, doğanın insanlar ve canlılar için ne kadar önemli olduğunu göstermeye gayret eden yazar, doğa ve insanın ayrılmaz bütünlüğü üzerine düşündürür. Çevresel tahribatla birlikte değişen yaşam koşulları, çevresel sorunların
nedenleri, sonuçları, çözüm yolları, insanın çevreye verdiği zarar gibi birçok
ciddi mesele üzerine düşündüren eserler, doğa sevgisi, çevreye ve canlılara saygı, tüm canlılara hoşgörü ve merhamet duyma gibi farklı duyguları da harekete
Çocuk Edebiyatı ve Çevresel Bilinç
geçirerek çevresel farkındalık yaratır. Okuduğu eserler vasıtasıyla çevre bilinci
edinen genç bireyler, bugün gelinen noktada iklim krizinin sonuçlarını doğru
okuyarak neden-sonuç ilişkisi kurduğunda kendini de ekosistemin bir parçası
gibi görerek bir fert olarak sorumluluklarını bilme ve üzerine düşeni yapma
konusunda bir duyuş/düşünüş/aydınlanma yaşayabilir.
Empati
Kahramanı doğa ve doğa unsurları olan bir eserde çocuk, kahramanla bir bağ
kurarak kurguda çevresel sorunlarla ilgili anlatılmak, dikkat çekilmek veya
mesaj verilmek istenilen noktaları daha iyi kavrar. Özdeşim kurduğu karakterle doğa ve canlılar arasındaki ilişkileri gözlemleyerek çevresel meseleler
üzerine düşünür, doğadaki canlıların yaşadığı durumları sezinleyerek çevresel
farkındalığı artar. Kahramanı bir hayvan/bitki olan anlatılarda kahramanın
karşılaştığı güçlükler karşısında çektiği sıkıntılar betimlenirken, yaşam içinde
verdiği mücadele anlatılırken okurda acıma, şefkat, koruma duygusu yaratılarak duyarlık oluşturulmaya çalışılır. Edebiyat, okuyucusuna farklı hayatlar
sunarak, yaşatarak başka hayatların da mümkün olduğunu; kişinin kendini
evrenin merkezinde görmekten vazgeçip farklı karakterler üzerinden duygudaşlık yapmayı da öğretir. İnsan hayatının en masum dönemi olan bebeklikten
çocukluğa geçişte küçük insan eşyanın da canı olduğuna, düştüğünde, kırıldığında onun da canının yandığına inanır. Yaş aldıkça bu empatiyi kaybetmediği takdirde tabiatta yaşama eşlik eden ne varsa her şeye saygı duyacak olan
çocuğa, okuduğu kitaplar da duygusunu korumasında eşlik edecek, empatik
düşünme pekiştirilecektir.
Öngörü Oluşturma
Çevresel sorunları farklı şekillerde kurguya taşıyan çocuk edebiyatı ürünleri,
çevresel tahribatın boyutlarını ortaya koyarken çevre sorunlarının oluşturabileceği tehlikelere de değinebilir. Çevre sorunlarının insanoğluna ve canlı türlerine verdiği zararın yanında tehdit altındaki doğal yaşamın olası sonuçları
sezdirilmeye çalışılırken gelecek nesilleri bekleyen kötü sondan koruma konusunda okurda bir bilinç oluşturulmaya gayret edilebilir. Bu bilinç insanı eylemde bulunma, tüm ihtimalleri hesaplayıp tedbir alma, sonucu uzun vadede
görülebilecek radikal kararları devreye sokma konusunda harekete geçirdiği
takdirde bir öngörü de oluşturulmuş demektir.
133
134
Çocuk Edebiyatı
Önlem-Koruma Bilinci
Çevre sorunlarını ele alan eserlerde çevre sorunlarına neden olan etmenlerin
belirlenmesi ve önlenmesi, tehdit altındaki doğaya ve diğer canlılar için alınacak tedbirler, çevrenin korunmasında bireysel ve toplumsal olarak izlenecek
yollar da kurgunun el verdiği ölçüde anlatılır ya da okura sezdirilir. Bu bilinç
genç kuşaklara kazandırıldığında kalıcı davranışa dönüşme ihtimali daha fazladır. Geçmiş nesillerin bilgi eksikliğinden, ekonomik kaygılarından kaynaklanan tabiata karşı hoyratça tutumlarının eksosisteme verdiği zarar bir yere
kadar tamir edilebilmektedir. Ancak bilinçlendirilmiş her nesil önleme ve koruma bilincine de sahip olduğu takdirde çevre kendini gittikçe yenileyebilecek,
daha temiz bir çevre mümkün olabilecektir.
Birlik – Beraberlik ve Ortak Hareket Etme
Kendini yaşadığı çevrenin bir parçası olarak görmeyi öğrenen insan, parça-bütün ilişkisini ve o bütünde bir parça olarak kendine düşen görevi, insan ırkının
birlikte hareket etiğinde oluşturabileceği devasa gücü de tahmin edebilecektir.
Çünkü bugün yaşanan iklim krizine tek bir insan değil, dünyanın farklı coğrafyalarında yaşayan toplumlar bir bütün hâlinde ve bir süreç içinde neden olmuşlardır. Şu hâlde izlediklerinden, okuduklarından etkilenen ve çevre bilinci
edinmiş her birey, yaşamın devam etmesi için başka gezegenler aramak bir
yana yaşadığı dünyayı kurtarmanın da birlik beraberlik içinde ortak hareket
etmekle mümkün olacağını ve bunun da yine bir süreç gerektirdiğini bilmelidir. Evimiz olan gezegeni kurtarmak fikri insanları müşterek bir amaç etrafında birleştirerek, birlikte hareket etmeyi de öğretmektedir.
Gündelik Hayat içinde Tercihlerin Belirlenmesi
Çocuk önce aile bireylerini, çevresinde sevdiklerini, okulda öğretmenlerini rol
model alarak öğrenir, davranış/ tutum kazanır. Sevdiği kitaplardaki karakterleri de taklit eder. Okuma alışkanlığı edinmiş bireyler için kitaplar birer rehber/
yol göstericidir. Kitapların bu yönü bireylerin gündelik hayatta tercihlerine
de yansır. Kitaplardan çevreye karşı duyarlılık kazanmış bir birey; misal satın
aldığı ürünlerin etiketini okuyarak karbon salınımı nedeniyle daha uzaktan
gelmiş bir ürün yerine yaşadığı yerde üretilmiş bir ürünü tercih edebilir, okulda çevrenin korunması ile ilgili topluluklara katılıp çalışmalar yapabilir. Bu
örnekler çoğaltılabilir. Burada söylenmek istenen okunan kitaplar, çevre ko-
Çocuk Edebiyatı ve Çevresel Bilinç
nusunda bireyde bir bilinçlenme oluşturduğunda bireyin yaşam tercihlerine
de yansıyacaktır ve çevrenin korunması konusunda insanlardan beklenen de
budur.
Değer Oluşumu
Değerlerin birbirini doğurması, birbirini tamamlaması gibi bir durum söz konusudur ki duyarlılık değeri beraberinde birçok değeri de taşımaktadır. Duyarlılık değerini kazanan birey, insan ilişkilerinde nezaket ve incelik göstermeyi, canlı hayatına saygı duymayı, yaşadığı ekosistemi korumayı da öğrenir.
Kendini ekosistemin bir parçası olarak gören, kendi mutlu yaşamını tüm ekosistemin sağlıklı var oluşuna bağlayan birey çevre bilinci edinmenin yanında
sevgi, saygı, empati, paylaşma, yardımlaşma, duyarlılık, kültürel mirasa sahip
çıkma gibi değerleri de edinmiş olmaktadır.
SONUÇ
Sanayi Devrimi’nden sonra yaşanan ciddi endüstrileşme, artan nüfusla birlikte
yer altı ve yer üstü kaynaklarının bilinçsizce tüketimi, teknolojideki hızlı gelişmeler ve küreselleşmeye bağlı olarak değişen yaşam standartlarının insanları
sürekli tüketmeye teşvik etmesi, bunun sonucunda çevrenin tahrip edilmesi
günümüzün en ciddi sorunlarından biri hâline gelmiştir. Toprak kirliliği, hava
kirliliği, su kirliliği, gürültü kirliliği, nükleer kirlilik, pestisitlerin biyosistemlerde yarattığı kirlilik, küresel ısınma, çarpık yapılaşma, canlı türlerinin azalması ve yitimi, tarihî ve kültürel zenginliklerin tahribatı, ormanların tahribatı
gibi farklı başlıklar altında sınıflandırılabilen çevre sorunları toplumsal, siyasal, ekonomik, dini ve ahlaki, kültürel, boyutları da olan son derece karmaşık
bir meseledir
Günümüzde çevre kirliliği ile ilgili olumsuz gidişata karşı kayıtsız kalınmaması için durumun vahametini gözler önüne seren raporlar, istatistikler, bilimsel araştırmalar ve çevresel eylemler geniş kitlelere duyurulmaktadır. Bilimsel
çalışmaları okumayı tercih etmeyen farklı bir okur kitlesi de çevre sorunlarını
kurgu içinde ele alan türler üzerinden takip ederek haberdar olabilmekte ve bu
konuda farkındalık kazanabilmektedir. Özellikle son zamanlarda bu bağlamda
üretilen filmlerin yanında bilim kurgu ya da distopik başlığıyla da ilişkilendirilebilen romanlar rağbet görmektedir.
135
136
Çocuk Edebiyatı
Türkiye’de 1970’lerde belgesel nitelikte ve derslere yardımcı eğitim kitaplarının örnekleri görülmekle birlikte 1980’lerde çevre sorunlarını konu alan çocuk kitapları sayıca artmış, 1990’lar ise bu alanda bir dönüm noktası olmuştur.
1990’larda çevre konularını ele alan çocuk kitaplarındaki ciddi artışın nedeni
çevreye ve çevresel meselelere bakışın değişimidir. Yerli veya yabancı birçok
yazar tarafından kaleme alınan hem doğa sevgisini aşılayan hem de çevresel
sorunlara dikkat çeken çocuk kitaplarının sayısı son dönemlerde dikkat çekici
şekilde artış göstermiştir. Ülkemizde çocuk edebiyatı alanında eser veren birçok sanatçı, farklı nedenlerle çocuk edebiyatında “çevresel tahribat” unsurunu daha fazla ön plana çıkarmaktadır. Bu anlamda özellikle de son dönemde
eser veren birçok çocuk edebiyatı yazarı, değişen dünyada ekolojik krizi ciddi bir sorun olarak görmekte ve farklı başlıklar altında bu sorunu eserlerinde
yansıtmaktadır. Doğa sevgisi ve çevresel meseleleri konu alan edebî eserlerin
yanında bu eserlerin çevre bilinci gelişimine etkisini ve katkısını inceleyen bilimsel çalışmalar da bulunmaktadır. Bu konu üzerinde yapılan makale ve tez
çalışmalarının sayılarının artması, farklı bakış açıları ile çeşitlenmesi konunun
öneminin daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır.
Edebiyat hem toplumdan etkilenir hem toplumu etkiler. Günümüzde ciddi
bir şekilde etkileri görülen iklim krizinin sebebi olan insan ırkını çevre bilinci
kazanma konusunda eğitmede, kendini ekosistemin bir parçası olarak görüp
saygı duymasını sağlamada, çevreyi korumak ve olası zararları önlemek adına
tedbirler almak için harekete geçmede edebî eserlerin yeri yadsınamaz. Öğretme kaygısını ön plana çıkarmayan, buyurucu tavır takınmayan mesajını
kurgu içinde verip okuyucusuna güzellik duygusunun yanında bazı değerleri
edinmesini de sağlayan edebî eserlerden çocuklara uygun olanları, çevre eğitimine erken yaşta başlamak lüzumu olduğundan, çevre bilinci kazandırmak
için okutulmalıdır.
KAYNAKLAR
Akkoyunlu Ertan, K. (2015). Leopoldcü düşünce ve yeryüzü (toprak) etiği. Memleket Siyaset
Yönetim, 10 (23), 1-20.
Akman, Y., Ketenoğlu, O., Kurt, L., Düzenli, S., Güney, K. & Kurt, F. (2004). Çevre kirliliği (çevre
biyolojisi). Palme Yayıncılık.
Aslan, C. (2015). Çocuk edebiyatı yapıtlarının çevre sorunlarını yansıtışı bağlamında incelenmesi. International Journal of Human Sciences, 12 (2), 1818-1852.
Atasoy, E. B. (2006). Çevre için eğitim: çocuk doğa etkileşimi. Ezgi Kitabevi.
Ateş, H. (2012). Gülsüm Cengiz’in öykülerinin çocukta doğa sevgisi ve çevre bilinci geliştirme açısından incelenmesi.(Basılmamış yüksek lisans tezi). Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü.
Çocuk Edebiyatı ve Çevresel Bilinç
Bademci, L. (21.04.2021) “Kutuplardan gelen sıcacık bir hikâye: Nanuk ve Pati Sonatı”. 20 Eylül
2022 tarihinde https://www.gazeteduvar.com.tr/kutuplardan-gelen-sicacik-bir-hikaye-nanuk-ve-pati-sonati-haber-1518342 adresinden erişildi.
Baratz L. & Hazeira H. (2012). Children’s literature as an important tool for education of sustainability and the environment, International Electronic Journal of Environmental Education,
(Çev. N. Akyürek), 17 Eylül 2022 tarihinde https://www.sozelti.com/2021/02/01/surdurulebilirlik-ve-cevre-egitiminde-onemli-bir-arac-olarak-cocuk-edebiyati/ adresinden erişildi.
Bayraktar, B. (2021). İklim-kurgu ve distopik bir öykü olarak “Günübirlikçiler”. Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Dergisi, 6 (2), 574-597.
Bulut, F. (2020). Ekoeleştiri kuramı ışığında Ayla Kutlu’nun “Huvava: İlk Çevre Koruyucu” adlı
eserine bakış. Turkish Studies - Language, 15(2), 625-638.
Can, E. (2016). Hikmet Temel Akarsu’nun çocuk kitaplarında çevre sorunu. H. Asutay, S. Duran
Baytar, Z. H. Ünal, D. Yılmaz, S. Gürel & T. Öztürk, (Ed). Çocuk ve gençlik edebiyatında
barış kültürü içinde. (s. 171-172). Trakya Üniversitesi Yayınları.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı (2020). 25 Eylül 2022 tarihinde https://webdosya.csb.gov.tr/db/
bolu/icerikler/cevre-20180222082618.pdf adresinden erişildi.
Durmaz Aksu, E. ( 2019). Hukuka güvenebilir miyiz? Ekolojik distopyalar ve gerçek felaketler.
Hukuk Kuramı. 6 (2), 1-21.
Dwyer, J. (2010). Where the wild books are: a field guide to ecofiction. University of Nevada Press.
Ergeç, Z. (2021). “Oya Baydar’ın Köpekli Çocuklar Gecesi adlı romanı üzerine ekoeleştirel bir
okuma.” Söylem Filoloji Dergisi, 5 (1), 176-189.
Ergin, M. & Dolcerocca, Ö. N. (2016). Edebiyata ekoeleştirel yaklaşımlar: Ekoşiir ve Elif Sofya.
Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 3, 297-324.
Erten, S. (2004). Çevre eğitimi ve çevre bilinci nedir, çevre eğitimi nasıl olmalıdır?. Çevre ve
İnsan Dergisi, 25 (65), 1-13.
Güney, E. (2002). Türkiye çevre sorunları, doğal ve kültürel ortam bozulması. Çantay Kitabevi.
Kavcar, C. (1982). Edebiyat ve eğitim. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Yayınları.
Keleş, R. & Hamamcı, C. (2002). Çevrebilim (4. Baskı). İmge Kitabevi.
Keleş, R. (2013). 100 soruda çevre, çevre sorunları ve çevre politikası. Yakın Kitabevi.
Kolbay, A. (02.01.2022). “Çocuk kitaplığı / dünyamıza ne olmuş: çocuklar için iklim krizi” 22
Eylül 2022 tarihinde https://www.diken.com.tr/cocuk-kitapligi-dunyamiza-ne-olmus-cocuklar-icin-iklim-krizi/ adresinden erişildi.
Kuzu, T. (2008). “Aytül Akal’ın masallarıyla çocukta çevre bilinci geliştirme”. Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 19, 327-339.
Kütük, A. (2019). Eko-okullardaki çocuk kitaplarının çevre eğitimi açısından incelenmesi.(Basılmamış yüksek lisans tezi). Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Metin, A. E. & Gül, A. (2022). Eko-psikolojiyi etkileyen değişkenlerin belirlenmesi. Süleyman
Demirel Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 26 (1), 90-105.
O’Brien K. & Stoner D. K. (1987). “Increasing environmental awareness through children’s literature”. The Reading Teacher, 41 (1), 14-19.
Özer, M. (2017). Doğa etiği. İmge Kitabevi.
Özdağ, U. & Gökalp Alpaslan, G. (2010). “Türkiyat araştırmalarında yeni bir alan: çevreci eleştiri.” 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu Bildiriler Kitabı, C. II, 641-651.
Özdağ, U. (2017). Çevreci eleştiriye giriş. Ürün Yayınları.
Özdemir, O. (1998). Yazınsal bir tür olarak öykünün çevre duyarlılığına etkisi. (Yayımlanmamış
yüksek lisans tezi). Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Rozsak, T. (1992). The voice of earth: an exploration of ecopsychology. Simon & Schuster.
Sever, S. (2002). Çocuk ve edebiyat. Ankara: Engin Yayınevi.
137
138
Çocuk Edebiyatı
Sever, S., Dilidüzgün, S., Neydim, N. & Aslan, C. (2007). İlköğretimde çocuk edebiyatı. Anadolu
Üniversitesi Yayınları.
Ünal, S., Ebru, M. & Sayar, A. (2001). Çevre bilinci, bilgisi ve eğitimi. Marmara Üniversitesi Yayınları.
Yalvaç, A. (15.09. 2022). “Distopya edebiyatının vazgeçilmezi ekokurgu nedir? Son yıllarda neden önem kazanmıştır?” 21 Eylül 2022 tarihinde https://kayiprihtim.com/dosya/ekokurgu-nedir-ekolojik-kurgu-neden-onemli/ adresinden erişildi.
Yazıcı, O. H. & Gedikoğlu, G.Y. (2012). “Aytül Akal’ın çocuk kitaplarında çevre bilinci ve duyarlığı”. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 7(2), 793-806.