Atatürk Üniveristesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Dergisi
Journal of the Fine Arts Institute
(GSED), Sayı/Number 34, ERZURUM 2015, 46-81
ERZURUM CAFERİYE KÜLLİYESİ ve RESTORASYONLARI
Haldun ÖZKAN
Prof. Dr. Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
Sanat Tarihi Bölümü
[email protected]
Öz
Erzurum’da Cumhuriyet Caddesi üzerinde yer alan Caferiye Camii, ilk
inşasında bir külliye olarak düzenlenmiştir. Külliye; cami, çilehane, medrese,
mektep, hamam, hazire, dokuz lüleli çeşme ve tuvaletlerden teşekkül etmiş bir
XVII. yüzyıl Osmanlı Külliyesidir. Külliye yapılarından sadece cami, mektep,
çilehane ve çeşmelerden biri günümüze ulaşmıştır. Külliyenin banisi Cafer
Efendi, XVII. yüzyılda Erzurum’un önde gelen şahsiyetlerinden olup, alimliği ve
hayırseverliği ile tanınmıştır. Cami, kare planlı tek kubbeli ve önünde üç gözlü
bir soncemaat yerine sahiptir. Yapı 2006-2007 yılında Erzurum Vakıflar Bölge
Müdürlüğü tarafından onarılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Erzurum, Caferiye Camii, Osmanlı Dönemi, Külliye,
Restorasyon
Erzurum Caferiye Unıversal and Its Restoratıons
Abstract:
Caferiye Mosque, situated on Cumhuriyet Street, was first designed as a
külliye architecture. It is 17th century Ottoman külliye which consists of a
mosque, a religious retirement, a madrasa, a school, Turkish bath, a fountain and
toilets. Only the mosque, the school, the religious retirement and the fountain
have reached to the present. Cafer Efendi, the founder of Külliye, was a
prominent figure in 17th century Erzurum, and is known with his generosity, and
intellectual personality. The mosque is square planned, one domed, and in front
of it there is three sectioned the last community placement. It has been repaired
by Regional Directorate of Foundations in 2006 and 2007.
Keywords: Erzurum, Caferiye Mosque, Ottoman Period, Külliye, Restoration
Erzurum Caferiye Külliyesi ve Restorasyonları
Erzurum Caferiye Külliyesi ve Restorasyonları
34
GSED
47
Caferiye Külliyesi; cami, çilehane, medrese, mektep, hamam, hazire,
dokuz lüleli çeşme ve tuvaletlerden teşekkül etmiş bir XVII. yüzyıl Osmanlı
Külliyesidir38 (Çizim 1). Külliyenin medresesi ve hamamı, günümüze ulaşamaz
iken, dokuz lüleli çeşmesi ise zaman içinde değiştirilmiş, günümüze sadece tek
lüleli bir çeşme olarak gelmiştir. Külliyeye ait olup günümüze ulaşamayan
yapılar topluluğunun izlerine kısmen eski Erzurum fotoğraflarında rastlamak
mümkündür(Foto 1-11).
Külliyenin banisi Cafer Efendi, XVII. yüzyılda Erzurum’un önde gelen
şahsiyetlerinden olup, âlimliği ve hayırseverliği ile tanınmıştır. Hac farizesini
yaptığı için vakfiyesinde adı Hacı Cafer olarak geçmektedir. Ailesi Nebi Köylü
olup, babası Ebubekir Efendidir. Ünlü seyyahımız Evliya Çelebi Erzurum’da
bulunduğu sırada Cafer Efendi ile tanışmış ve Evliya Çelebi, onu bilgin bir zât
olarak tanımlamakta, mukatacılık ve vilâyet muharrirliğini uhdesinde
bulundurduğunu yazmaktadır. Evliya Çelebi 76.000 kişilik bir kuvvetle Gümüşlü
Kümbet meydanından hareketle 4 saatte Deve Boynuna ve buradan da 3 saatte
Cafer Efendi’nin köyüne geldiklerini: “… Bize Cafer Efendi bir azim ziyafet edip
paşaya bir at, 3 gulam (köle), 3 kese (para) hediye verdi.300 haneli mamur ve
abadan köydür” şeklinde tanımlama yapmıştır (Evliya Çelebi 1999. s.111.,
Konyalı, 1960.194-196,
1960.194 196, Konukçu, 1992, 215, Kılıç 2009, 174). Ancak buranın
gerçekten Câfer Efendi’nin doğduğu köy mü yoksa zeamet olarak kendisine
verilen bir köy mü olduğu hususu henüz tam açıklığa kavuşmamıştır. O dönem
bölgedeki
ölgedeki Pasin’in de Câfer Efendi’nin zeameti olduğu bilinmektedir (Kılıç 2009,
174). Bilge Seyyidoğlu, Cafer Efendi ile ilgili olarak bir de menkıbeye yer
vermiştir39. Erzurum’un önde gelen şahsiyetlerinde alimliği ve hayırseverliği ile
Erzurum İli Merkez Caferiye Mahallesi, Pafta 43, Ada 639, Parsel 5’de, mülkiyeti
A
Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne kayıtlı Caferiye Camii 13.11.1978 tarih A-188
nolu karar
ile tescil edilmiştir.
38
Cafer Efendi Erzurum Vilayetinde küçük bir memurdur. Helalinden birkaç kuruş
biriktirerek, cami yaptırmaya teşebbüs etmiş ve yaptırmıştır. Ancak bazı kimseler valiye
: “Devletten para yiyerek bu camiyi yaptırdı” diyerek şikayet etmişlerdir. Vali padişaha
meseleyi bir evrakla bildirmiş. Padişah bu işi tahkik etmek istemiş, İbrahim Hakkı
Hazretlerini İstanbul’a davet etmiştir. Padişah İbrahim Hakkı’ya “Vaktin kutbu kimdir?
”diye sorunca, İbrahim Hakkı bilmem diye cevap verir. Bu soru ve cevap üç defa tekerrür
eder. Sonunda padişah “Vaktin kutbu sensen söyle; hemşerin bir cami yaptırmış, temiz
midir, yoksa suçlu mudur? diye sormuş. İbrahim Hakkı padişahım sağ olsun huzurunuzda
konuşmaya utanırım, yazıyla bildireyim” demiş. Temiz bir kağıt alarak padişaha : “Bu
kağıt ne kadar temiz ise, Cafer Efendi da o kadar temizdir” demiş. Böylece Cafer Efendi
beraat etmiştir. Ancak Cafer Efendi bu meseleden sonra halktan nefret etmiş, evinin
39
Haldun ÖZKAN
48
GSED 34
Haldun ÖZKAN
tanınan Câfer Efendi’nin kabri, yaptırdığı caminin son cemaat yerinde
bulunmakta olup mezar taşının üstünde bulunan kitabede, 7 Şaban 1061 Salı
günü6 (26 Temmuz 1651) öğleden sonra, “bî-gayr-i hakk” ve “zulüm” ile “şehit”
edildiği belirtilmektedir(Kılıç 2009, 174). Mehmet Nusret ve İbrahim Hakkı
Konyalı, yeniçeriler tarafından öldürüldüğünü ifade etmektedirler. (Konyalı1960,198, Mehmet Nusret 2005, 61).
Ümit Kılıç tarafından ayrıntılı olarak incelenen ve yayınlanan Câfer
Efendi Vakfı’na ait vakfiye sureti: “Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivinde
bulunan 582 numaralı defterin 414. sahifesinin 324. sırasında kayıtlıdır. Vakfiye,
Evâil-i Muharrem 1061 / 25 Aralık 1650 - 03 Ocak 1651 tarihli olup üç sahifedir.
Vakfın mütevellisi Mehmed Çavuş bin Mehmed Bey’in müracaatı ile Anadolu
Kadıaskeri Abdurrahman ibn-i Hüsameddin tarafından tanzim ve tescil
edilmiştir. Vakfiye, dönemin Sultanı İbrahim tarafından vakıfla ilgili düzenlenen
mühimme kaydı ile, vakfın şeriyye siciline işlenmiş kaydının bir suretini ihtiva
etmektedir. Yazı özensiz olup, suret diğer kayıtlarla birlikte defter biçiminde
tanzim edilmiştir. Ayrıca vakfiyenin özeti mahiyetinde bir kitabe de caminin
mahfilinde bulunmakta olup mermer üzerine nesih yazı ile yazılıdır. Câfer
Efendi, külliyenin vakfiyesinin câmii içinde mihrabın başında bulunan dolapta
saklanmasını ve hiçbir şekilde dışarı çıkarılmamasını şart koşmuştur”( Kılıç,
2009, 174-175).
Cafer Efendi inşa ettirdiği külliyesi için mermer üzerine 15 satırlık nesih
hatla vakfiye özetini yazdırmıştır. Vakfiye özeti cami mahfilinin kuzey duvarına
yerleştirilmiş olup, Cafer Efendi’nın vakıfları hakkında ayrıntılı bilgiler içermesi
bakımından son derece önemlidir.
altında gizli bir yol yaptırmış, oradan camiye gider gelir, kimseyle konuşmazmış”
(Seyyidoğlu 1978, 167).
Erzurum Caferiye Külliyesi ve Restorasyonları
34
GSED
49
Vakfiyesinin özeti şu şekildedir:
cami- Hac Ca’fer
“1-- Vakfiye-i cami-il
2- Cami-i mezburun kıblesinde bina eyledüğüm ricale mahsus hamamı ve
Tebriz kapususun karşısında olan Debbağhane ile mumhane
3-- Ve Gürcü kapusundan taşra kaleden çıkan su ile suvarılan Çukurçeşme
bostan ve Erzincan Kapusundan taşra handek kenarı ile aşağıya
4- Giden yola muttasıl çevirme bostan ve cami-i mezburun hareminin
şimâlen dıvarına muttasıl üç kıta bakkal dükkânı ve kuyumcular çarşısında üç
dükkân kuşeleri
5-- Ve Erzurum nahiyesi kariyelerinden Mülk nam kariyede malikânem olan
nısıf çiftliği ve nahiye-i Tercan’da mülk name-i hümayun ile temlikim olan pürk
nâm karyenin mahsulü
6- Ve rüsumatını ve sınırında malim ile harf ve ihraç eylediğim neft kuyumuz
ve mümkün olursa memlihasını ve Micingirt sancağında halî ve harabe
kariyelerinden ihya eyledüğüm Alakilise ve Zanzak nâman kariyelerin senede
dimusetiyet (?) şartı üzre yüz İstanbuli gilaâl miriye verildikten sonra iki
kariyeden hasıl olan mahsulat
50
GSED 34
Haldun ÖZKAN
7- Ve rüsumatını bu meskurât ve müteallikatını hasbetenlillahi teâla ve
taleben limerzatihi gariyk-i bahr-i isyan ve ümidvar-i âfv ü gufran kesir-üt taksir
ani el Hac Ca’fer bin Ebibekr
8- Avn-i Hâk ile Cami-i kebir-i şerif mahallesinde binası müyesser olan
cami-i şerife vakf ve haps eyleyüp ve bu evkaf-ı meskurata şart-ı tevliyeti
evlâdımdan ve ütekamdan perhizkâr
9- Ve dindar olana mahsus ettim her kangısı perhizkâr olup şûrûtu yerine
getirirse mütevellilik itibarı ana olup karabete itibar olmaya ve her kim
evlâdından ve gayrıdan
10- Hilâf-ı şart-ı vakıfnâme tebdil ve takyir veyahut zarar kastın ider olur ise
gazab-ı Hakka mazhar olalar ve eğer vakıfhanede olan şurutu mütevelli yerine
getürmede imâl
11- İderse müstehakkin nasbı ve nâmahallin azli çün Camiin vaız ve
müderris ve hatib ve eimme ve müezzinin ve cümle ehlivazaifini ve umumen
cemaatini hasbî nâzır ve hâkim-i vilâyet ve hâkim-i şer-i
12- Muin olmağı dahi şart-ı tekkayyütlerine emanet eyledim ve Camiin
iyazenbillâhi tealâ bir yeri yıkılırsa tamir olmadıkça vazayifi verülmeyüp rakabe
oluna ve her kim
13- Camie ve evkafa muin olup icrasına çalışırsa muini Allah olup dünyadan
ahirete iman ile gide cami ve evkafını ve kendümü ve ümurumu
14- Ve cümle –i Allah hazretine emanet verdim el- vâki fi evahir-i şehri
Cumazelulâ senete
ihta ve sittin ve elf min-el –hicret-in nebeviye aleyhi efdal-ül üs selâti ve
ekmel-üt tahiyye”( Konyalı, 1960.194-196).
Erzurum Caferiye Külliyesi ve Restorasyonları
1960.194
(Konyalı, 1960.194-196.)
34
GSED
51
52
GSED 34
Haldun ÖZKAN
Câfer Efendi Vakfı’ına Ait Vakfiye.(Ümit Kılıç’tan) 40
Vakfiye ile ilgili ayrıntılı bilgi için bakınız. Ümit Kılıç, “Erzurum’da Cafer Efendi
Vakfı” Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, S.41,Erzurum,
2009, s.174-187.
40
Erzurum Caferiye Külliyesi ve Restorasyonları
34
GSED
53
Cafer Efendi yaptırdığı hayır müesseselerinin kıyamete kadar yaşaması
için geride bir çok vakıf eseri bırakmıştır. Cafer Efendi hayratları arasında
Erzurum’da; Camiye bitişik olarak yaptırdığı hamamı, Tebrizkapısındaki
Dabakhanesi, burada 20 hücre, 2 büyük havuz, ve su tesisleri de vardır. Surun
dışında çevirme denilen sebze tarlasını, surun dışında mumhaneyi, caminin
harimine bitişik 3 dükkan, kuyumcular çarşısında 3 dükkan bağışlamıştır( Kılıç,
2009, 178). Konyalı, eserinde günümüze ulaşmayan bir de mektebin varlığından
bahsetmektedir.
Cafer Efendi camiine dört bakır şamdan, rahleleriyle beraber çuha kaplı
üç Mushaf, birçok kıymetli halı da vakf etmiştir. Vakfiyesinde Süleyman Paşa ile
Mehmet Paşa ibni Feridun Paşa’nın da camiye birer Mushaf vakfettikleri
gösterilmiştir. Cafer Efendi’nin camiye vakf ettiği halılar arasında bir de kıymetli
yemen seccadesi vardır.
Bu vakfiyenin en önemli yanlarından biri de Tercan’ın Pürk adlı köyünde
yer alan petrol kuyularından elde edilen neftin (petrolün) ihraç edilmesi ile bilgi
vermesidir.
Cafer Efendi Külliyesini 1645 yılında tamamladıktan sonra hayır
eserlerinin yaşatılabilmesi için dönemin padişahından gelir getirecek yer
talebinde bulunmuştur. Padişah Tercan’ın Pürk Köyü’nü kendisine temlik
etmiştir. Ankara Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivinde kayıtlı olan vakfiyesinden;
caminin batı tarafına faydalı ilimler öğretilmesi için bir medrese ve dokuz
musluklu çeşme yaptırmıştır.
Cami: Cami vakfiyede: “Vakfiyede “Câmii
“Câmii-ii Kebir / Ulu Câmi’ye yakın
bir mahalde minareli bir câmi” şeklinde tarif edilmiştir. Giriş kapısı üzerinde beş
satırlık nesih kitabeye göre Sultan İbrahim’in hükümdarlığı zamanında Erzurum
Hazinesi Mukataa memuru Ebubekir oğlu Hacı Cafer tarafından 1055 H
H-1645 M
yılında yaptırılmıştır(Konyalı, 1960: 190; Ünal, 1974, 58; Mehmet Nusret 1922:
41)
Kitabe metni şu şekildedir:
54
GSED 34
Haldun ÖZKAN
1-Rabbena takabbel minna hazel cami’eş şerif-el mescidel münife bikabulin
hasenin bifadlike’l amim ummere fi asri
2-Sultanil berreyni ve hakanil bahreyni hadimil haremeyn eş şerifeyn es
sultan ibni sultan sultan
3-İbrahim Han min nesli ali Osman edamallahu saltanetahu ila yevmil mizan
ve bena hasbetenlillah ve taleben
4-Li merdatihi ehkare küllü men ehkera el hac Cafer bin Ebibekir mukateai hazine-i Erzurum gaferallahu lehu
5-Velivalideyhi ve ecdadihi vel müslimine ecmain bi hurmeti seyiidil
mürselin lit tarihi takabbele ilahi el-celil anhu bi kabulin hasenin sene 1055.
Anlamı: Rabbimiz bizden bu camii şerifi ve mescid-i münifi âm olan
fazlınla hüsnü kabul eyle. Bunu iki karanın sultanı, iki denizin hakanı, iki haremi
şerifin hadimi sultanoğlu sultan, Sultan İbrahim Han asrında Allah saltanatını
kıyamete kadar daim etsin. Arz-ı Rum (Erzurum) hazinesi mukataası hakirlerin
en hakiri Ebubekir oğlu Hacı Cafer, Allah yolunda Allahın rızasını talep için
mamur etti ve yaptı. Allah peygamberlerin efendisinin hürmetine kendisine,
anasına ve babasına, dedelerine ve bütün Müslümanlara rahmet etsin. Şu tarih
içindir (Celil olan Allah bunu hüsn-ü kabul ile kabul eyle sene 1055)( (Konyalı,
1960,190; Yurttaş -Özkan-Köşklü VD., 2008).
Evliya Çelebi Caferiye Camiini şu şekilde tanımlamaktadır;
“Yeni yapılmış yüksek kubbeli bir camidir. Yüksek bir minaresi, bir kapısı
olan yeni usül üzere yapılmış pencereleri demirli, avlulu, şadırvanlı ferah bir
camidir. Bütün kubbeleri kurşunla örtülüdür” (Evliya Çelebi, 1993, 548).
Kare planlı, tek kubbeli ve üç gözlü son cemaat yerine sahip bir yapıdır
(Çizim 2). Son cemaat yerinde yuvarlak kemerlerle birbirine bağlanan sütunlar
mukarnas başlıklıdır.
Caminin güney, batı ve doğu cepheleri birbirine benzer olup, altta sivri
kemer alınlıklı dikdörtgen ikişer pencere üstte ise ortada yuvarlak kemerli bir
pencere açılarak cami iç mekanı aydınlatılmıştır.Doğu cephesine bitişik yapılan
mektep bu cephenin farklı olan yönünü oluşturur (Foto.12).
Kuzey cephedeki giriş kapısı düz atkıtaşlı ve dikdörtgen bir çerçeve
içerisinde sivri kemerli bir kavsaraya sahiptir. Kemerin üzeri bezemeli olup,
köşelerdeki sütunceler düz başlıklıdır. Kapı kavsara kemeri içerisinde yapım
kitabesi bulunmaktadır. Kapının iki yanındaki dikdörtgen pencereler sivri
kemerli alınlıklara sahiptir (Foto. 13-14-15).
Caminin kuzeydoğu köşesine yerleştirilen minarenin kaidesi kuzeye
taşıntı yapmaktadır. Kare kaideli, silindirik gövdeli tuğla minaredir. Kare
Erzurum Caferiye Külliyesi ve Restorasyonları
34
GSED
55
kaidenin kuzeye doğru taşıntı yapması son cemaat yeri kubbesinin bölünmesine
sebep olmuştur. Minare gövdesine geçişte köşeler pahlanmış ve gövdenin şerefe
şe
altı kısmında kaval silmelere yer verilmiştir. Bu silmeler şerefe korkuluklarında
da tekrar edilmiştir.
İç mekânda kare alan tromplara oturan kubbeyle kapatılmıştır. İki
kademeli olarak düzenlenen pencere sisteminde, kuzey ve güneyde altta ikişer,
doğu
ğu ve batıda birer dikdörtgen pencere yer almaktadır. Bu pencereler dışta
olduğu gibi içte de sivri kemerli alınlıklara sahiptir. Kubbe kasnağının dört ana
yönünde yuvarlak kemerli dört pencere açılmıştır. Caminin duvarları üst kısımda
kalın bir kornişle sınırlanmıştır. Kubbe eteğindeki kandillik kubbe şerefesi
ahşaptan yapılmış olup, kartuşlar içerisinde Kasidei Bürde yazılıdır41. Kubbe
şerefesine mahfilden açılan bir kapıyla ulaşılmaktadır. Dışta sekizgen kubbe
kasnağı üç kademeli olarak düzenlenmiştir. Malzeme olarak beden duvarlarında
moloz kırma taş, köşelerde ise kesme taş kullanılmıştır.
Caminin güneydoğu köşesinde bulunan pencerenin içerisinden, duvar
içerisindeki merdivenle vaaz kürsüsüne ulaşılmaktadır. Orijinal özellikleri ile
günümüze ulaşması bakımından önemlidir. Cami içerisinde sonradan yapılmış,
ahşap bir vaaz kürsüsü daha bulunmaktadır (Foto. 16).
Kıble duvarındaki taş mihrap mukarnas kavsaralıdır. Dikdörtgen çerçeve
içerisine yerleştirilen mukarnaslı kavsara, zar başlıklı sütuncelere oturtulmuştur.
Mihrabın mukarnas kavsarası altına ve üstüne dörder satırlık iki kitabe
konmuştur. İnce silmelerle çerçevelenen mihrap kitabeleri, caminin yapılış
tarihleri ve imamlarına dua edilmesini içeren manzumelerdir. Mihrap
kavsarasının üzerindeki kitabe 0.36x0.40 m boyutlarında olup, dört satır
halindeki kitabe metni şu şekildedir (Foto 17):
Bürde
Kasidesi,
Peygamber
Efendimiz
Hz.Muhammed'e
Bürd
ünlü Mısır'lı sufi İmam Busiri tarafından yazılan övgü kasidesidir. Asıl başlığı alKawākib ad-Durrīya fī Madḥ Khayr al-Barīya ("Mahlukatın Efendisini Öven Semavi
Işıklar") dır.
41
56
GSED 34
Haldun ÖZKAN
Son mısradaki âsâr-i Ca’fer ebced hesabıyla H.1055 yılını vermektedir ki bu
tarih rakamla kitabenin altına yazılmıştır. Mihrabın içindeki ikinci kitabe 35cm x
40 cm boyutlarında nesih hat ile taş üzerine yazılmıştır. Kitabe şöyledir(Konyalı,
1960,194., Yurttaş -Özkan-Köşklü VD., 2008, 36).
:
Mihrabın sol üst köşesinde duvar içerisine yerleştirilmiş kilitli bir dolap
vardır (Foto. 16). Günümüzde halen mevcut olan bu dolap caminin vakfiyesinin
saklanması için yapılmıştır. Aynı zamanda “Câfer Efendi, kâtip, câbi ve mütevelli
tarafından üç ayda bir toplanan gelirleri, diğer çalışanların da huzurunda
vakfiyenin saklandığı ve mihrabın başında bulunan dolaba konulmasını, sonra
dolabın kilitlenerek üzerinin mütevelli tarafından mühürlemesini ve anahtarı
emanet olarak vaize yahut imama veya müderrise verilmesini şart koşmuştur.” (
Kılıç, 2009, 181)
Caminin ahşap minberi bazı değişiklikler geçirmesine rağmen orijinaldir.
Geometrik geçmeli kapısı kaş kemerlidir. Alınlıkta nesih tarzda yazılmış 12
satırlık manzum kitabe bulunmaktadır . Kitabe şöyledir: (Konyalı, 1960, 192)
Caminin kuzey duvarında altı sütun üzerinde yükselen bir de ahşap
mahfili bulunmaktadır(Foto 18). Mahfilin orta bölümü ikinci bir kademeyle
Erzurum Caferiye Külliyesi ve Restorasyonları
34
GSED
57
yükseltilerek caminin içine doğru taşırılmıştır. Mahfile ve minareye caminin
kuzeyindeki batı penceresinin içerisinde açılan merdivenli yolla ulaşılmaktadır
(Foto 19). Bu husus Erzurum’da ki diğer camilerin pek çoğu için de geçerlidir.
Camiden içeriye girilince mahfilin altında doğuda küçük ölçülerde dikdörtgen
planlı çile odası yer almaktadır. Odaya zeminde açılan ahşap
ahşa bir kapakla
girilebilmektedir (Foto. 20).
Cami içerisinde kalemişi bezemelere yer verilmiştir(Foto. 21
21-22).
Kasnakta ve kubbe göbeğinde yer alan bu bezemelerde bitkisel motifler ve yazı
kullanılmıştır.
Câfer Efendi, caminin giderleri için de tahsisat ayırmıştır. Mescidin
yaygısı için yıllık beş yüz dirhem, mum ve yağ alımı için yıllık bin iki yüz dirhem,
bal mumuna iki yılda bin sekiz yüz dirhem, caminin içindeki kandillerle mübarek
ramazan gecelerinde minarenin başındaki kandillerin yağ için yıllık bin iki yüz
dirhem, Regâib, Berat, Kadir ve bayram gecelerinde kubbenin ortasında
yakılacak olan mumlar için her sene dört yüz dirhem tahsis etmiştir ( Kılıç, 2009,
181).
Çilehâne: Caferiye Külliyesi içerisindeki çilehaneyi Câfer Efendi
vakfiyesinde: “…bu
…bu yapının mevcut i’tikafhaneler içerisinde benzersiz
olduğundan bahisle burayı, özellikle “halveti” tarikatı mensupları için tahsis
ettiğini belirtmektedir”. Halvet geleneği nefis terbiyesi ve tezkiyesi için en uygun
araçlardan biridir. Tenha bir yerde tek başına kalma anlamına gelen halvet nefis
mücadelesinin yoğun bir şekilde uygulanması, zikir ve ibadetle meşgul olunması
anlamını ifade etmektedir. Dünyayı terke dayalı bir yaşam biçimini gerektiren
tasavvufi hayat, önceleri toplumdan ve insanlardan uzak yerlerde uzlete çekilerek
uygulanırdı. Zamanla terk yerine, toplum içinde kalarak manen ayrılmayı veya
ona tepki duymayı öngören yeni öğretilerin yaygınlık kazanmasıyla, dervişler
sosyal hayatın bir parçası haline gelmişlerdir ((Ay,2014,10). Vâkıf, ileriki
zamanlarda
rda bu tarikat mensuplarının kesintiye uğraması durumunda iyi halli
kimselerin burayı kullanabileceğini belirtmektedir. Kış mevsiminin Cuma ve
Pazartesi gecelerinde tevhid getirilmesi, Câfer Efendi’nin burayı kullanan
dervişlerden isteğidir (Kılıç, 2009, 176).
Günümüzde Caferiye Camii’nin Çilehanesi caminin içerisinde mahfilin
doğu tarafındaki zemin altında olan ve cami içerisine iki mazgal pencere ile açılan
mekandır. Buraya cami içerisinden ahşap bir kapağın geriye doğru açılması ile
merdivenlerden inilerek
erek ulaşılmaktadır (Foto 20). Erzurum camileri içerisinde tek
örnektir. Bu nedenle Cafer Efendi’nin mevcut itikafhaneler içerisinden
58
GSED 34
Haldun ÖZKAN
benzersizdir diye tanımlaması bundan olsa gerek. Bu mekan sonraki yıllarda
odun koyma yeri olarak kullanılmıştır.
Medresesi: Caminin batısında yer alan külliyeye ait medrese yapısı
günümüzde tamamen yıkılmıştır. “Vakfiye, medresenin fiziki yapısı hakkında bir
bilgi ihtiva etmemektedir. Vâkıf, tövbekâr, ibadetle meşgul ve seyahat edip
insanlara iyilikleri tavsiye eden ve fenalıktan men eden talebenin bütün faydalı
din ilimlerini burada öğrenmeleri için medreseyi binâ ettiğini ifade
etmektedir.1915-16 yılında yapılan yol genişletme çalışmaları esnasında
yıktırılmıştır. Cafer Efendi’nin medresesine talebeye nâifi ilimler öğretilmesini
şart koşmuştur”( Kılıç, 2009, 176). Her ne kadar vakfiyede medresenin plan ve
mimari özellikleri hakkında bir tanımlama bulunmasa da Erzurum’da ki diğer
Osmanlı dönemi medreselerinin bir benzeri olduğunu düşünmek mümkündür.
Genel olarak Erzurum Osmanlı dönemi medreseleri eşit büyüklükte odalara
sahip, avlu bağlantılı dışarıya bir giriş ve bir pencere ile açılan mekanlar şeklinde
tasarlanmışlardır. Hücre sayıları konusunda emin değiliz ancak konum
belirlemek gayesi ile bu kroki hazırlanmıştır.
Mektebi: Vakfiye mektep yapısı hakkında bir bilgi ihtiva etmemektedir.
Mektepten Evliya Çelebi bahsetmektedir: “…İlim tahsil etmek için medreseleri,
darûlkurrası, darûlhadisi, 110 kadar çocuk mektebi vardır. Meşhurları: Lala
Paşa mektebi, Cafer Efendi Mektebi ve diğerleridir…” (Evliya Çelebi, 1993,
548).Günümüzde caminin doğusunda bulunan dikdörtgen mekanın Evliya
Çelebi’nin bahsettiği mektep olması muhtemeldir (Foto. 23-25).
Hamamı: Külliyenin hamamını Evliya Çelebi şöyle anlatmaktadır:
“…Hamamlarının en meşhuru, yeni yapılan Cafer Efendi Hamamıdır. Suyu ve
havası güzel, içi aydınlıktır.” (Evliya Çelebi, 1993, 548).Günümüzde mevcut
olmayan ve Cafer Efendi’nin vakfiyesinde caminin güneyinde olduğu kayıtlarda
şu şekilde belirtilmektedir: “…caminin güneyinde, bahçesinin duvarına bitişik bir
şekilde bulunmaktaydı. Güneyi anayol, doğusu Ebubekir Çelebi meskeni, kuzeyi
cami bahçesinin duvarı, batısı cami bahçesine giden yol ile sınırlı olan hamam,
bi’l-cümle hukuk ve muzafat ile, elbise soyunulacak yeri ile, hücreler ile ve suyu,
mensubatı ile bütün eczası ile, geçilecek yerleri ile, oluktan su döküldüğü yerler
ile, kar atılan mahalleri ile, tavsif edilen ve edilmeyen kendisine ait her hakkı ile
câmii ile medreseye vakfedilmiştir.”(Kılıç, 2009, 177) Son yıllarda hamama ait
kalıntılara, külliyenin bulunduğu Cumhuriyet Caddesinde yapılan kanalizasyon
çalışmaları esnasında rastlanılmış, bunları görenlerin beyanlarına göre birkaç
mimari parça da çıkartılmıştır. Ancak Erzurum’la ilgili eski fotoğraflarda
hamamın caminin güneyinde değil de batısında olduğuna dair görüntüler
Erzurum Caferiye Külliyesi ve Restorasyonları
34
GSED
59
bulunmaktadır. Muhtemelen vakfiyede yön tarif edilirken bir karışıklık söz
konusudur. Çünkü buradaki mevcut hamamın Caferiye Külliyesine ait olması ve
caferiye medreselerinin hemen batısında olması kuvvetle muhtemeldir. Hamamın
soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümünden meydana geldiği de vakfiyesinde
ayrıca belirtilmiştir. Erzurum’daki diğer Osmanlı dönemi hamamlarının bir
benzeri
enzeri olduğu anlaşılmaktadır.
Çeşmesi: Caferiye Caminin orijinal çeşmesi dokuz lüleli olarak
düzenlenmiştir. “Vakfiyede, el ân yeni yapı olan câmi halâlarının bulunduğu
alanda, caminin bahçe kapısının giriş kısmının batı tarafında kalan yerde dokuz
lüleli çeşme ve her birinin içerisinde ayrıca lülesi bulunan dört halâ inşa ettiği
ifade edilmektedir.” ( Kılıç, 2009, 176) Ancak günümüzde cami bahçe duvarı
üzerinde yer alan tek lüleli bir çeşme bulunmaktadır. Bu çeşme 1.90m
yüksekliğinde,1.50m genişliğinde, yuvarlak kemerli küçük ölçülerde
düzenlenmiş bir çeşmedir. Çeşmenin teknesi eski bir ev kurunu olup, yarıya kadar
toprağa gömülüdür. Bu kurunun ön yüzünde geometrik süslemeler yer
almaktadır. Kesme taş malzemeden inşa edilen çeşmenin suyu akmamaktadır
(Yurttaş-Özkan,
rttaş Özkan, 2002, 236). Ancak bu çeşme Cafer Efendi’nin yaptırdığı orijinal
çeşme değildir. Hamam yapısı da bu alana bitişik olduğu için Cafer Efendi hem
çeşmenin hem de hamamın suyunu aynı yerden sağlamıştır. Caferiye caminin yer
suyu Türbe Deresi Dağ Su Yolundan gelmektedir. Bu su yolu Palandöken
Dağlarının doğu kesiminde yer alan Kapıkaya Deresi ile, daha doğudaki Türbe
Deresindeki Nazmerik Sularının birleşimi ile oluşan büyük bir su
yoludur(Yurttaş
yoludur(Yurttaş-Özkan,
Özkan, 2002, 236). 2007 restorasyonlarında caminin doğu
tarafına yeni bir çeşme daha yapılmıştır.
Haziresi: Üç küçük kubbeyle örtülü olan son cemaat yerinin doğu
tarafına dört mezar yerleştirilmiştir. Pencere önündeki mezar, caminin banisi
Hacı Cafer’e aittir (Foto. 15).
Onbeş satır halinde düzenlenen mezar taşındaki kitabenin anlamı şu
şekildedir (Konyalı, 1960, 190
190-191 ):
60
GSED 34
Haldun ÖZKAN
Restorasyonları: Caferiye Camii 2006-2007 yılında Erzurum Vakıflar
Bölge Müdürlüğü tarafından onarılmıştır.
Caminin mimari elemanların bir bölümünde özgün duruma göre
materyal, boyut ve biçime dayalı değişiklikler yapılmıştır. Bu uygulamaların bir
bölümü basit onarımlar niteliğinde olmakla birlikte bazı uygulamaların genel
mimari karakteri etkileyecek boyutlarda olduğu görülmektedir. Bu anlamda
caminin ilk yapıldığı dönemden sonra son cemaat yeri camekânla kapatılmış ve
üzeri ahşap çatı ile örtülmüştür. Restorasyonlarda bu sonraki dönem ilaveleri
sökülerek kaldırılmıştır. Son cemaat yerinin üzerini örten geniş saçak kaldırılarak
mevcut üst örtüsü yenilenmiş, kubbelerinin örtülerindeki sacları tamamen
yenilenmiştir. Son cemaat yerinde bulunan dört mezarında taşları temizlenmiştir
(Foto. 21).
Caminin kubbesinde çürüyen kurşun kaplamalar yenilenmiş, saçakları
genişletilmiştir. Kubbe kasnağında bulunan pencere doğramaları değiştirilmiştir.
Kubbe içerisindeki tüm sıvalar yenilenmiştir (Foto. 26).Caminin dış cephelerinde
ve iç mekânda oluşan çatlaklar giderilmiştir. Caminin içerisinde bozulan ahşap
döşeme tamamıyla değiştirilmiştir (Foto. 27-28). Caminin ahşap giriş kapısı
üzerine sonradan yapılmış olan yağlı boyalar temizlenerek ahşabın özgün yapısı
ortaya çıkarılmıştır (Foto. 31). Camiye yeni bir dış kapı yapılmış, eski kapı
yerinde korunmuştur. Taş mihrap temizlenmiş, üzerine sonradan yapılan
ilavelerden arındırılmış ve taşları temizlenmiştir (Foto. 32). Mahfili taşıyan ahşap
ayaklar temizlenmiş, parmaklık kısımları yenilenmiştir. Caminin mahfil
merdivenleri ahşapla kaplanmış ve duvara tutamaklar yapılmıştır .Caminin batı
avlu duvarı yenilenmiştir.
Erzurum Caferiye Külliyesi ve Restorasyonları
34
GSED
61
Değerlendirme:
Külliyeler toplumun
n ihtiyacına cevap veren dinî, kültürel, sosyal ve ticari
yapılar topluluğundan oluşan kuruluşlardır. Külliyeyi oluşturan yapılar topluluğu
Anadolu’da Selçuklu çağından itibaren şekillenmeye başlamış ve Osmanlı
döneminde geliştirilerek klasik ölçülerine ulaştırılmıştır. Osmanlı şehirlerinin
vazgeçilmez yaşam alanlarını oluşturan külliyeleri, başkentte sultanlar, vezirler
yaptırırken, Anadolu şehirlerinde yöneticiler ve hayır sahibi varlıklı kişiler
yaptırmışlardır. Şehir merkezlerinde inşa edilen Osmanlı külliyeleri genellikle
cami merkezli külliyelerdir. Prensip olarak mimari bakımdan simetrik ve estetik
özellikler taşıyan bu yapılar topluluğu, uzun süre bir bütünün parçaları halinde
avlu çevresinde şekillenirken, klasik dönem sonrasında şehir yapılaşmaları
içerisinde boş alanlarda kendilerine yer bulabilmişler ve simetrik düzenleri
kaybolmuştur.
Erzurum şehir merkezinde inşa edilen külliyeler vakıf eserleri olup, vakıf
sahiplerinin bağışladığı menkul ve gayrimenkul mallarla yaptırılmış ve
yaşatılmaya çalışılmıştır(Yurttaş, 2008,102).
XVI. yüzyıl sonu XVII. yüzyıl başlarından itibaren Osmanlı dönemi
külliye anlayışı değişime uğramış ve küçük külliyeler yapılmaya başlanmıştır.
Bu dönemde caminin merkez alındığı klasik dönemdeki simetrik külliye
anlayışında zorunlu olarak değişimler başlamıştır. Erzurum Caferiye Külliyesi’de
bu yapı gruplarından biridir. Ancak külliyenin cami ve mektebi dışındaki yapı
grupları günümüzde mevcut olmadığı için vakfiye bilgilerinden ve eski
fotoğraflardan külliye yapılarına ait tanımlamalar yapılabilmiştir.
Caferiye Camii, kare planlı, tek kubbeli önünde üç gözlü son cemaat yeri
bulunan ve Erzurum Osmanlı döneminin bölgesel özelliklerle şekillenmiş
eserlerinden biridir. Cami, tek kubbeli oluşuyla klasik cami geleneğini devam
ettirmektedir.
irmektedir. Merkezden uzak, küçük boyutlu ve sade bir görünüm sergileyen
XVII. ve XVIII. yüzyıl Erzurum camileri, Batılılaşma dönemi etkilerinden uzak,
daha çok geleneksel yapının korunduğu, ölçüsel ve üslupsal olarak birbirine
benzer yapılardır. Merkezden uzak oluş nedeniyle, Batılılaşma dönemi etkileri
Erzurum camilerinde küçük ayrıntılar dışında pek hissedilmez.
Tek kubbeli Erzurum camilerinde sekizgen kasnak geleneksel bir
uygulaması, duvarlar kalın tutulması ve düzgün kesme taş malzeme kullanılmış
ası, kubbenin içten köşelerde tromplara oturması, minareye ve mahfile çıkışı
olması,
sağlayan merdivenlerin pencereden girilerek duvar içerisinden sağlanması,
Erzurum tek kubbeli camilerinin ortak özellikleri arasındadır.
62
GSED 34
Haldun ÖZKAN
Caferiye Camiinin giriş kapısı düz silmelerle belirlenen dikdörtgen
çerçevesi, sivri kemeri, köşe sütunceleri ve sade sütunce başlıkları ile diğer
Erzurum camileri ile benzer özellikler göstermektedir. Erzurum’da tek kubbeli
olarak inşa edilmiş 14 cami bulunmaktadır. Caferiye Camiinin planı; Erzurum
Gürcükapı Camii (1608), Kurşunlu Camii (1700), Pervizoğlu Camii (1716),
Derviş Ağa Camii (1717), Gümrük Camii (1717–1718), Bakırcı Camii (1720–
1721), İbrahim Paşa Camii (1748) ve Cennetzade Camii (1785–1786) planlarına
büyük benzerlik taşımaktadır.
Caferiye Camii’nin mihrabı kesme taştan olup, mukarnas kavsaralı sade
bir düzenlemeye sahiptir. İç bükey ve dış bükey sade silmeler, mukarnas kavsara,
iki yanda sütunceler, sade sütunce başlıkları ile genel özellikleri belirlenebilen
Erzurum cami mihraplarında batılılaşma dönemi etkileri genelde değil ancak
ayrıntılarda hissedilmektedir. Caferiye Camii mihrabı özellikleri ile Ali Paşa
Camii (1569–1570), Murat Paşa Camii (1573–1574), Boyahane Camii (1620–
1621), Derviş Ağa Camii (1717), Gümrük Camii (1717), Şeyhler Camii (17371766), mihraplarına benzemektedir.
Caferiye Camii minberi Erzurum’daki camilerin genelinde olduğu gibi
ahşap malzemeden yapılmış olup özellik göstermemektedir. Daha çok üzerindeki
kitabesi ile önem taşımaktadır.
Caferiye Camii’nin kuzeybatısına yerleştirilen kesme taş minaresi de
kare kaidenin son cemaat yerine doğru taşıntı yapması ile silindirik gövde ve
şerefesi ile Erzurum camilerinden Pervizoğlu Camii, İbrahim Paşa Camii,
Kurşunlu Camii, Narmanlı Camii minarelerine benzerlik göstermektedir.
Erzurum şehri İlhanlı döneminde kurulan büyük medreselerle bölge için
bir ilim merkezi haline gelmiştir. Kaynaklarda Erzurum’da Osmanlı döneminde
inşa edilip günümüze ulaşamayan 25 medresenin varlığı göz önünde
bulundurulursa, Osmanlı döneminde de Erzurum’un bölgenin ilim merkezi
olduğunu söyleyebiliriz. Erzurum’da Şeyhler Medresesi, Kurşunlu ve Pervizoğlu
Medreseleri günümüze sağlam ulaşan Osmanlı dönemi medreseleridir (Köşklü,
2007,141-159). Caferiye Medresesi’nin caminin batısında yer aldığını vakfiye
kayıtlarından öğrenmekteyiz ancak vakfiye, medresenin fiziki yapısı hakkında bir
bilgi ihtiva etmemektedir. Bu nedenle de mimari bakımdan bir değerlendirme
yapılamamıştır. Erzurum’daki diğer Osmanlı dönemi medreseleri gibi sade
fonfsiyonel, kesme taştan yapılmış, girişi, penceresi ve bacalarıyla Erzurum’daki
Kurşunlu ve Pervizoğlu Medreselerinin bir benzeri olduğu düşünülebilir.
Erzurum’daki eğitim ve öğretim faaliyetleri Osmanlı döneminde etkin bir şekilde
Erzurum Caferiye Külliyesi ve Restorasyonları
34
GSED
63
devam ettirilmiştir. Medreselerde tahsil gören öğrencilerin yemekleri ve
ihtiyaçları vakıflar tarafından karşılanmış, özellikle okuma imkanı olmayan
çocukların okuması sağlanmıştır.
Pek çok külliyenin ve daha küçük komplekslerin kendilerine ait
hamamları bulunmaktadır. Vakıf sahipleri kurdukları müesseselere gelir
sağlamak için şehrin başka yerinde, hatta diğer şehirlerde de hamam
yaptırmışlardır. Özel mülkiyet tarafından işletilen bu yapılar gelir getirdikleri
sürece ayakta kalabilmişler ve bu özelliklerini yitirince de çoğu ortadan
kalkmıştır.
lkmıştır. Geçmişten günümüze bir takım değişiklerle gelişen hamamlar,
zamanla kent yaşamının da önemli bir parçası haline gelmişlerdir. Osmanlı
dönemi mimarisinde, gelir getirmesi bakımından yapı taşı niteliğinde olan bu
yapıların çoğu, bu nedenle kaybedilmiştir. Osmanlı dönemi hamamları
geleneğindeki Erzurum hamamları, çifte hamam veya tek fonksiyonlu hamam
şeklinde inşa edilmiştir. Erzurum’da Osmanlı dönemine ait 14 hamam
bulunmaktadır. Erzurum hamamları iklimsel özelliklere şekillenmiş, son derece
sade vee fonksiyonel yapılar olarak inşa edilmişlerdir. Caferiye Külliyesine ait
olan hamamın da soyunmalık, ılıklık, sıcaklık, halvet hücreleri ve külhan
bölümünden teşekkül eden Erzurum Osmanlı dönemi hamamlarından Şeyhler
Hamamıyla benzerliğini eski Erzurum fotoğraflarından anlayabilmek
mümkündür. Caminin kuzey avlu duvarı içerisine yerleştirilen Caferiye çeşmeleri
günümüze orijinal şekli ile ulaşamamıştır. Bugünkü mevcut çeşmeler sonradan
yapılmış basit ve özelliksiz çeşmelerdir. Erzurum şehir merkezinde 78 tarihi
t
çeşme bulunmakta olup 36’sı üzerinde kitabe yer almakta ve biri dışında tamamı
Osmanlı Dönemine ait eserlerdir. Erzurum çeşmeleri sade yapılar olup,
çeşmelerinin büyük çoğunluğu bir yapı veya bahçe duvarına bitişik olarak inşa
edilmiştir ki Caferiye Camii’nin sonradan yapılan çeşmesi de bunlardan biridir
(Yurttaş(Yurttaş Özkan, 2002, 168). Çeşmelerin önemli bir kısmında Palandöken Dağı
eteklerinden künklerle taşınan kaynak suları akmaktadır. Vakfiyelerde çeşmelere
getirilen suyun akıtılması için döşenmiş künklerin kontrolü, tahrip olan künklerin
onarımı ve suyun sürekli akıtılması için masrafların vakıflar tarafından
karşılandığı ve görevli kişiye bedelinin ödendiği belirtilmektedir.
Vâkıf, cami, medrese, çeşme ve diğer vakıf yapıları tamir etme ihtiyacı
doğduğu zaman mevcut saklanan paradan harcama yapılmasını eğer yetmez ise
çalışanların ücretlerinden duruma göre çeyrek veya üçte bir ya da yarı miktarında
kesinti yapılmasını bu dahi kifâyet etmez ise bir veya iki senelik tüm gelirin tamir
için harcanmasını tamirden sonra görevlilerin ücretlerinin verilmesini
64
GSED 34
Haldun ÖZKAN
istemektedir. Eğer vakıf yapılarının tamiri mümkün olmaz ise mevcut vakıf
gelirlerinin şehirde bulunan fukara ve miskinlere vakfedilmesini şart koşmuştur.
Allah bu hayır sahiplerine rahmet eylesin…
Kaynakça
Ay R. (2014), Anadolu’da Derviş ve Toplum 13-15. Yüzyıllar, İstanbul.
Evliya Çelebi (1993), Seyahatnâme, C.1-2, İstanbul,
Kılıç, Ü. (2009), “Erzurum’da Cafer Efendi Vakfı” Atatürk Üniversitesi
Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, S.41,Erzurum, s.173-187.
Konukçu E. (1992), Selçuklulardan Cumhuriyete Erzurum, Ankara.
Konyalı, İ.H. (1960); Abideleri ve Kitabeleri İle Erzurum Tarihi, İstanbul
Köşklü Z. (2007), “Erzurum Kurşunlu (Feyzullah Efendi) Külliyesi” Atatürk
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi C.7, S.38, Erzurum, s.141-159.
Mehmet Nusret (1338) 1922, Tarihçe-i Erzurum, İstanbul.
Seyyidoğlu B. (1978), Erzurum’da Belli Yerlerle İlgili Olarak Derlenmiş
Efsaneler Üzerine Bir İnceleme, Erzurum.
Ünal, R. (1974), “Erzurum İli Dahilindeki İslami Devir Anıtları Üzerine Bir
İnceleme” Atatürk Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Araştırma Dergisi, S.6,
Erzurum,
Yurttaş H- Özkan H (2002), Tarihi Erzurum Çeşmeleri ve Su Yolları,
Erzurum.
Yurttaş H, Özkan H, Köşklü Z. V.D. (2008); Yolların, Suların ve Sanatın
Buluştuğu Şehir Erzurum, Erzurum.
Yurttaş H. (2008), Bektaş ve Derviş Ağaların Hayratı, Erzurum.
Erzurum Caferiye Külliyesi ve Restorasyonları
34
GSED
Çizim 1: Erzurum Caferiye Külliyesi’nin Vakfiye ve Eski Fotoğraflarına
Göre Hazırlanan Plan Krokisi
Çizim 2: Caferiye Camii’nin Kuzey Cephe Restorasyon Çizimleri
(VGM’den)
65
66
Haldun ÖZKAN
GSED 34
Foto. 1: Caferiye Camii, Hamamı’nın Kuzeydoğudan Görünümü ve
Lala Paşa Camii
Foto. 2: Caferiye Hamamı, Dükkanlar ve Lala Paşa Camii (ERVAK
Arşivi’nden)
Erzurum Caferiye Külliyesi ve Restorasyonları
34
GSED
Foto. 3: Caferiye Camiinin Kuzeyden Görünüşü (ERVAK Arşivi’nden)
Foto. 4: Caferiye Camiinin Batıdan Görünüşü (ERVAK Arşivi’nden)
67
68
GSED 34
Haldun ÖZKAN
Foto. 5: Caferiye Camii’nin Batıdan Görünümü ve Saat Kulesi
Foto. 6: Caferiye Camii’nin Güneybatıdan Görünümü
Erzurum Caferiye Külliyesi ve Restorasyonları
34
GSED
69
Foto. 7:: Caferiye Camii’nin Doğudan Görünümü (ERVAK Arşivi’nden)
Foto. 8:: Caferiye Camii’nin Doğudan Görünümü (ERVAK Arşivi’nden)
Foto. 9:: Caferiye Camii’nin Kuzeyden Görünümü (ERVAK Arşivi’nden)
70
GSED 34
Haldun ÖZKAN
Foto. 10-11: Caferiye Camii’nin Batıdan Görünümü(ERVAK Arşivi’nden)
Erzurum Caferiye Külliyesi ve Restorasyonları
Foto. 12: Caferiye Camii’nin Güney Cephesi
Foto. 13: Caferiye Camii’nin Son Cemaat Yeri
34
GSED
71
72
Haldun ÖZKAN
GSED 34
Foto. 14: Caferiye Camii’nin Girişi
Foto. 15: Caferiye Camii’nin Haziresi ve Cafer Efendi’nin Mezarı
Erzurum Caferiye Külliyesi ve Restorasyonları
34
Foto. 16: Caferiye Camii’nin Mihrap, Minber ve Vaaz Kürsüsü
Foto. 17: Caferiye Camii’nin Mihrap ve Minberi
GSED
73
74
Haldun ÖZKAN
GSED 34
Foto. 18: Caferiye Camii’nin Mahfili
Foto. 19: Caferiye Camii’nin Kubbe Şerefesi ve Minaresine Açılan Kapısı
Erzurum Caferiye Külliyesi ve Restorasyonları
34
GSED
Foto. 20: Caferiye Camii’nin Mahfili ve Çilehanenin Pencereleri
Foto. 21: Caferiye Camii’nin Kubbe Şerefesi Yazıları
75
76
Haldun ÖZKAN
GSED 34
Foto:22 Caferiye Camii’nin Kubbe Yazıları
Foto. 23: Restorasyonlar Sonrası Mektepin Kapısı
Erzurum Caferiye Külliyesi ve Restorasyonları
34
GSED
77
Foto. 24: Restorasyonlar Sonrası Mektepin Doğu Cephesi
Foto. 25: Mektebin İçi ve Caminin Emekli İmamı Mehmet Gürgür Hoca
Efendi
78
GSED 34
Haldun ÖZKAN
Foto. 26: Caferiye Camii’nin Restorasyon Görüntüleri
Foto. 27: Caferiye Camii’nin Restorasyon Görüntüleri
Erzurum Caferiye Külliyesi ve Restorasyonları
34
GSED
Foto. 28: Caferiye Camii’nin Restorasyon Öncesi ve Sonrası Dış Cephe
Görüntüleri
Foto. 29: Caferiye Camii Mahfilinin Restorasyon Öncesi ve Sonrası
Görüntüler
79
80
GSED 34
Haldun ÖZKAN
Foto. 30: Caferiye Camii’nin Soncemaat Yerinin Restorasyon Öncesi ve
Sonrası Görüntüleri
Foto. 31: Caferiye Camii Kapısının Restorasyon Öncesi ve Sonrası
Görüntüleri
Erzurum Caferiye Külliyesi ve Restorasyonları
34
Foto. 32: Caferiye Camii Mihrabının Restorasyon Öncesi ve Sonrası
Görüntüleri
GSED
81