TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ İÇİNDE YAŞANAN DÖNÜŞÜM: MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ VE BÜYÜK BİRLİK PARTİSİ ÖRNEĞİ
(1992-2018)
Güray ATAY
Gelişim Üniversitesi Siyaset Bilimi ve
Uluslararası Doktora Öğrencisi
ÖZET
Milliyetçilik, siyaset biliminin en çok tartışılan konularından biridir. Birçok siyaset bilimci; “milliyetçilik devrinin kapanmış olduğunu” düşünmüştür. Ancak bu zamana kadar milliyetçilik, modası geçmeyen bir ideoloji olmuştur. Özellikle Türk milliyetçiliği kendine has özeliği nedeniyle çok incelenmiştir. Türk milliyetçiliği, milliyetçiliğin ortaya çıktığı 18. yy. öncesinde de Türk milletinde var olmuştur. Fakat Osmanlı İmparatorluğu, Gerileme Dönemi’nde milliyetçilik ile beraber İslamcılık ve Batıcılık akımlarının etkisiyle devletin beka sorununa çözüm olmak istemiştir. Bu durum, Türkiye Cumhuriyeti için de geçerli olmuştur.
Türkiye’de Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), 50 yıldan fazla süredir milliyetçi bir parti hüviyetindedir. 1980 Askeri Darbesi’nden sonra milliyetçiliğin yavaş yavaş İslamileştirilmesi neticesinde bir yol ayrımına gelinmiştir. Bundan dolayı iki ayrı kimlikli milliyetçi parti oluşmuştur. Bunlar; MHP ve Büyük Birlik Partisi (BBP) olmuştur. Bu çalışmada, söz konusu iki siyasi partinin fikir, değer ve kimlikleriyle Türk siyasetinde 2018 yılına kadar olan süreci incelenmektedir. Bu tezde, nitel araştırma yöntemlerinden “karşılaştırmalı durum analizi” kullanılacaktır.
SUMMARY
Nationalism is one of the most discussed topics in political science. Many political scientists thought that “the era of nationalism is over”. However until now nationalism has been an ideology that never goes out of style. Especially Turkish nationalism has been studied a lot because of its unique feature. Turkish nationalism has existed in the Turkish nation before the 18th century when nationalism emerged. However the Ottoman Empire wanted to be a solution to the survival problem of the state with the influence of nationalism, Islamism and Westernism in the Decline Period. This situation was also valid for the Republic of Turkey.
The Nationalist Movement Party (MHP) in Turkey has been a nationalist party for more than 50 years. After the 1980 Military Coup, a crossroads was reached as a result of the gradual Islamization of nationalism. Therefore two nationalist parties with different identities were formed. These parties are MHP and Great Unity Party (BBP). In this study, the ideas, values and identities of these two political parties and their process in Turkish politics until 2018 are examined. In this thesis, "comparative situation analysis" will be used as one of the qualitative research methods.
Anahtar Kelimeler: Millet, Milliyetçilik, Devlet, Ulus-devlet, Beka Sorunu, Türk Milliyetçiliği.
GİRİŞ
1983 Genel Seçimleri’ne giderken milliyetçiler, bu travmatik durumu anlatamamış, %10’luk seçim barajı sebebiyle TBMM’ye girememişlerdir. Bu yüzden birçok ülkücü, 1983 seçimlerine katılan sağ partilere dağılmışlardır. Anavatan Partisi’ne (ANAP) girerek ya da Milliyetçi Demokrasi Partisi’ne (MDP) katılarak siyasete devam etmiş ve bazıları da siyaseti bırakmıştır. Bu durumda milliyetçiler kaotik bir durumda kalmıştır. Bu araştırmada, 12 Eylül 1980 sonrası Ülkücü harekette meydana gelen ideolojik farklar ve Büyük Birlik Partisi’nin (BBP) kuruluşu gibi kopuşlar araştırılmış, bu bölünmenin nedenleri, sonuçları ve neden tekrar birleşilemediği ele alınmıştır.
MHP’nin tekrar açılma durumunun olduğuna ilişkin iki farkı görüş ileri sürülmüştür. Birinci görüş; Alparslan Türkeş ve Milli Çalışma Partisi’ne (MÇP) sıcak bakmayan ve çoğunluğu İslamcılık akımından etkilenmiş olanların MHP’nin açılmasını istemeleridir. İkinci görüş ise, MHP’nin feshedilerek MÇP’ye katılmasını isteyen Türkeş önderliğindeki MÇP’dir. (Öznur, 1999: s. 40)
Bir İdeoloji Olarak Milliyetçilik
Temel zeminin oluşturulması için milliyetçilikle ilgili kavramların sırasıyla tanımları yapılacaktır. Böylelikle makalede anlatılmak istenen durum ortaya konacaktır. Tezin zemininin sağlam olması için kavramların gereğince somutlaşması elzemdir. Kavramlar sırasıyla şunlardan oluşmaktadır: Milliyetçilik, kimlik, etnisite, millet ve ulus-devlet.
Modern dönemdeki, siyasal ve toplumsal yapılanmanın en temel itici gücünün, milliyetçilik olduğu söylenebilir. Özkırımlı’ya göre; “Milliyetçilik, toplumsal ve siyasal manzaranın ana faktörlerinden bir tanesi olmaya ve gündelik yaşantımızın dokusunda merkezi bir rol oynamaya devam etmektedir”. Daha önce belirtildiği üzere; etnisite, millet (ulus), milli kültür, milli kimlik, milli egemenlik, milli sınırlar, beka sorunu gibi modern döneme ait başlıca konseptler, bu ideolojinin öğelerinin arasındadır.
Her insan, kendini oluşturacak bir kategori ve rol istemektedir. Bu kategori ve roller, her toplumda başka anlamlar oluşturabilmektedir. Kimlik aslında insanın kendini keşfetmesidir. Örneğin, Eski Yunanistan’daki Delfi mabedinde “bilgeliğin”; “kendini bil” şeklinde eleştirel bir farkındalık olduğu düşünülebilir (Bruni, s. 147). Balibar ve Wallerstein’ın belirttiği gibi, ırk gibi bir başka kimlik durumu ise etnik gruptur. Buna ayrıca etnitise de denilir. Etnik topluluk kavramı ilk olarak Yunanca dilinde ortaya çıkmıştır (“Etnik köken nedir? Tanımı ve anlamı 2021”, 2021). Bütün bu kullanımlarda ortak payda; aynı klan ya da kabileye bağlı olmaları gerekmeyen ve birlikte hareket eden insan topluluğu anlamında kullanılmıştır. Yunanlı tarihçi Heradot, kabilelerin (genos) aslında ethosun alt bölümleri olduğunu ifade etmiştir. Yunanca kullanımına, modern Batı dillerinde Fransızca “ethnie” teriminde rastlanmaktadır.
“Millet” sözcüğü asılında Türkçe’ye yabancı dilden gelmiş bir kelimedir. 13. yy.’dan beri kullanılmakta olan Latince “doğmak” anlamında tavzif eden “nasci”den türemiştir. “Natio” şeklinde değiştiğinde, doğum yeri veya halktan daha küçük ama aileden daha büyük bir grubun üyesi anlamında kullanılmıştır (Kedourie, 1994: s. 5). Bu durumda, Batı dillerinde Latince ile oluşmuştur. Kavram; “doğmak, akraba, vatan, ülke” biçiminde “Nation” şeklinde Fransızca olarak kullanılan sözcük ile Avrupa dillerine geçmiştir (“Nation”, 2019).
Günümüzde millete, modernleşme sürecinde Fransız Devrimi’nin neticesinde oluşan bir olgu gözüyle bakılabilir. Eric Hobsbawn’a göre, millet; 18. yy. sonralarından itibaren hayatımıza girmiştir (2018: s. 106).
Durgun’a göre, modern devletin, ulus-devlet biçiminde ifade edilmesinde, milliyetçilik ideolojileri ve demokratik gelişmelerin büyük rol oynaması belirleyici olmuştur. Nitekim toplumların birleştirici kutsalı ve sistemin meşruiyet kaynağı olan “milletin” siyasi yapılanmaları şekillendirmesinin, teritoryal bir yaklaşım üzerinde kurgulanmış modern devletleri, ulus-devlet formuna sokan önemli bir gelişme olduğu sonucuna varılabilir. (2000: ss. 48-50)
Milliyetçiliğin kavramlarından sonra milliyetçilik kuramları incelenmiş ve ardından bir çerçeve çizilmiştir. Böylelikle milliyetçilik kuramları açıklanarak “milliyetçiliğin nasıl bir biçim aldığı” ortaya konmuştur. Makalede milliyetçilik kuramları, sonuçları değiştirebilecek olanağa sahiptir. Milliyetçilik kuramları, üçe ayrılır. Bunlar şu şekildedir:
“İlkçi (Primordiyalist) kuram”, aslında bir milliyetçilik kuramı değil adeta bir bakış açısıdır. İlkçi yaklaşım için, İngilizce bir terim olan “primordiyalist” kullanılmıştır. Türkçe anlamlarından ilki; en baştan beri var olan, diğeri ise ilk yaratılan ya da geliştirilen demektir (Summers, [Ed.], 2005: s. 1300). Milletlerin, eski çağlardan beri var olduğunu ve geçmişten bugüne fazla bir değişikliğe uğramadan ulaştığını belirtir. Biçimsel farklar olsa bile, milli öz; hep aynı kalmaktadır.
Bir diğeri “Modernist (Toplumsal İnşacılık) Kuramlar” olmuştur. Modernistlerin üzerinde anlaşacakları konu azdır. Bundan dolayı, modernist araştırmacıların, kuramlardaki hangi konuya önem verdiklerine göre sınıflandırma yapılmaktadır. Buna göre; milliyetçiliğin çözümlenmesinde; ekonomik etkenlere ağırlık veren araştırmacılara “ekonomik dönüşüm”, siyasi etkenler önemli diyenlere “siyasi dönüşüm”, toplumsal-kültürel etkenleri temel alanlara ise “toplumsal-kültürel dönüşüm” denilebilir (Özkırımlı, 2017: s. 103).
Sonuncusu ise “Etno-sembolcü Kuramlar”dır. Etno-sembolistler; etnik kökenlere, cemaatlerin, milletlerin oluşumu ve devamlılığına önem vermektedir (Smith, 2017: s. 36). Etno-sembolculer arasında Türkler de yer almaktadır. Galip Erdem’e göre; Fransızlar kültüre, Almanlar kana dayalı milliyetçilik yapmaktadırlar. Türklerin ise, “soya bağlı mensubiyet şuuru” vardır. Bu durumda, ırkçılığı düşünmeden, kendini Türk kabul eden her insan Türk olarak kabul edilmelidir (2017: s. 68). Bu konuyu Mustafa Kemal Atatürk, 10. Yıl Nutku’nda “Ne mutlu Türk’üm diyene” biçiminde söyleyerek veciz bir şeklinde anlatmıştır.
Milliyetçiliğin kuramlarından sonra milliyetçilik sınıflandırılması incelenmiştir. Milliyetçilik, pek çok açıdan sınıflandırılabilir. Burada tezin, milliyetçiliğin sınıflandırılmasının test edilebilmesine olanak tanıması önemlidir. Böylelikle tezde, milliyetçiliğin sınıflandırılmasında oluşabilecek problem alanı daraltılmaktadır. Ancak bu durumu iki önemli kısım olarak ele almak elzemdir.
İlkinde Milliyetçilik, kaynağı açısından farklı şekillerde tanımlanmaktadır. Batı ve Doğu milliyetçiliği ayrımını ilk defa Hans Kohn yapmıştır (Kohn, 1944, 1958: s. 132). Smith, Kohn’un yaptığı sınıflandırmaların bazı eleştirilecek yönleri olmasına karşın, bunların geçerli ve yararlı olduğunu söylemektedir. Kohn, rasyonel ve kurumsal olan “batılı” milliyetçilik ile organik ve mistik olan “doğulu” milliyetçilik şeklinde ikili bir ayrıma gider (1944: s. 132). Milliyetçilik sınıflandırmalarının diğeri ise birkaç başlık altında sınıflandırılabilmektedir. Bunlar, milliyetçiliğin; siyasi ideolojiler bakımından sınıflandırılması içermektedir. Böylelikle her siyasi ideoloji, milliyetçilikte kendine yer bulmaktadır. Bunlar; Liberal milliyetçilik, Muhafazakar milliyetçilik, Yayılmacı milliyetçilik, Sosyalist milliyetçilik, Anti-sömürgeci milliyetçilik, Resmi (Devlet) milliyetçilik ve Dini milliyetçilik oluşmaktadır.
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Türk Milliyetçiliğinin Gelişimi
Türk Ocağı’’nın 2002 yılında toplanan 34. Kurultayı’nda, Demokratik Sol Parti Ankara Milletvekili Oğuz Aygün şu sözleri söylemektedir: “Dünyanın her memleketinde her millet milliyetçidir, kendilerine göre milliyetçilikleri vardır. Ama dünyanın hiçbir yerinde Türk kelimesiyle milliyetçi kelimesinin bu şekilde kenetlendiği bir başka memleket yoktur” (Bora, 2017: s. 15). Bundan dolayı “Türk milliyetçiliği”nin gelişim süreci önemli olmaktadır.
Smith’e göre; “ethnie” kelimesi altı madde varsa bir millet olabilir. Bu durumda, Türkler de altı madde varsa millet olmuşlardır. Söz konusu maddelerden birincisi; “Müşterek özel isim”; ikincisi, “Ortak bir soy miti”; üçüncüsü, “Paylaşılan tarihi hatıralar”; dördüncüsü, “Bir veya daha fazla ortak kültür unsuru”; beşincisi “Belirli bir anavatana bağlılık ve sonuncusu ise, “Nüfusun önemli bir kısmını kaplayan dayanışma hissi” olmaktadır (2004: s. 42). Altı madde sebebiyle Türkler bir millet olmaktadır.
Türk milleti’nin milliyetçiliği; Osmanlı İmparatorluğu’na kadar uzanmaktadır. Osmanlı İmparatorluğun yıkılmasını engellemek için bazı çözümler üretilmiştir. Buna “beka sorunu” da denilebilir. Bunların birincisi, Garpçılık (Batıcılık) akımı olmaktadır. Bunların ikincisi Osmanlıcılık akımı, üçüncüsü İslamcılık akımıdır. Sonuncusu ise Türkçülük akımı (Milliyetçilik) olmaktadır. Bu akımları incelemek önem arz etmektedir.
Garpçılık (Batıcılık) akımı, “Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalanmaktan kurtaracak ve kalkınmacı zihniyete sahip” bir düşünce biçimi olarak algılanmaktadır. (Akşin, 2018: s. 84)
Osmanlı İmparatorluğu savaşlarda, Avrupa’nın modern ordularına karşı yenilince iki farklı çözüm yolu getirmek istemiştir. Bunlardan biri, orduyu modernleştirme, diğeri ise “Avrupa’daki güçler” ile birbirlerine karşı kullanabileceği “güç dengesi” kurulması olarak belirlenmiştir (Hanioğlu, 2008: ss. 47-48).
Osmanlıcılık akımı; Osmanlı’nın sınırları içinde dini ve etnik unsurların birliğidir. Buna Osmanlı milleti de denilebilir. Osmanlı hükümeti tarafından sürdürülen ve Osmanlıyı parçalayacaklarını düşündükleri politikalara karşı harekete geçmek idi. Bu genç devrimcileri birleştiren şey ise; Avrupa medeniyeti hakkında genel bir bilgi ve Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılıp parçalanması hususunda ortak endişeydi.
İslamcılık akımı: Dünya Müslümanlarının birliğinden oluşan bir devlettir (İttihadı İslam). İslamcılık akımı; Batı emperyalizminin, dünya çapında yayılışı duygu ve düşüncelerini dile getiren, bunun için de, İslamiyet’te çare arayan bir akım olarak tanımlanabilir.
Akımlardan sonuncusu olan Türkçülük akımı ise: Turancılık olarak da adlandırılır. Amacı ise; Adriyatik’ten Çin Seddine uzanan coğrafi mekan yer alan bir devlet tahayyülünden oluşmaktadır. (Korkmaz, 2014: s. 134)
Osmanlı İmparatorluğu’nda; “Toplumsal Yapı” olarak ‘Millet Sistemi’ni içerir. Millet Sistemi; çeşitli din ve etnik yapılar oluşmaktadır. Fakat gayrimüslimlerin milli duygularla bağımsızlık istemeleri, bir ‘beka sorunu’ olarak görülmüştür. (Hanioğlu, 1985, s. 628).
Osmanlı İmparatorluğu, dağılmamak için “reform hareketleri” yapsa da başarılı olamamıştır. “Türk milli bilincinin oluşmasında”, “Türkoloji’nin” de etkisi olmuştur. Türkoloji ise; Avrupa’da ortaya çıkmıştır ve buna, “Türklük Bilgisi”, “Türkoloji” ve “Türkiyat” da denilebilir (Gökalp, 2019: s. 5).
Türkiye Türkleri dışında kalan Türkler, ilk olarak milliyetçiliği benimseme yoluna gitmişlerdir. Özellikle dil, tarih ve siyaset alanlarında birikime sahip olmuşlardır. Ancak Türkiye Türkleri dışında kalan Türklerin, Rusya’nın hegemonik alanında olduklarından Osmanlı İmparatorluğu içinde yaşayan Türklerden farklı bir duruşları vardır. Daha sonra da; Osmanlı sınırları içindeki Türk milliyetçileri; daha da geliştirmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun 1. Dünya Savaşı’na girmesi ve savaş sonunda çökmesi ile milli mücadelenin başlaması neticesinde “Türk milliyetçiliği” mihenk taşı olmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti Dönemi’nde Türk Milliyetçiliği İdeolojisi
Cumhuriyetin kurulmasıyla CHP’nin 6 Oku’dan biri de “Türk milliyetçiliği” olmaktadır. Hem Osmanlı İmparatorluğu’nda hem de Türkiye Cumhuriyeti’nde’; “Türk milliyetçiliğinin teşkilatlanması” anlatılmıştır. Ayrıca Türk milliyetçiliğinin içinde bulunan “Turancılık, Anadoluculuk akımları” da anlatılmıştır.
“Türk milliyetçiliği”, bu tezin ana konusu olmaktadır. Türkiye’de 1970’lerin sonrasında, sağ-sol çatışması gerginliğinin içinde 1980’e gelinmiş ve 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi ile birlikte, yeni bir döneme girilmiştir. Darbenin ardından siyasi partiler kapatılmış, birçok kişi yargılanmıştır. Darbeyle kapatılan siyasi oluşumlardan biri de MHP’dir. MHP, aslında Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi yerine kurulmuş bir partidir. Türkiye’de 1970’li yıllarda meydana gelen ve ölümlü sokak çatışmalarının arttığı süreçte milliyetçiler, İslami hassasiyet göstermeye başlamışlardır. Milliyetçiler, girilen çatışmalarda ölen Ülkücüleri “şehit” kabul etmişlerdir. Parti önderleri laik (çoğu askerdir) olmasına rağmen Anadolu halkının, İslami hassasiyetleri gibi laikliği de, İslam ile özdeşleştirmeye çalıştığı görülmüştür.
İlk kez MHP ile BBP’nin karşılıklı durum analizi yapılmıştır. Bu tezde, durum çalışması yöntemi; bir vaka açıklamasına yer verildiği yöntem şeklinde tanımlanmaktadır.
Burada “en benzer sistem tasarımı” kullanılmıştır. Türk milliyetçiliği bağlamında MHP ile BBP’nin siyasi yapısı incelenmiştir. Böylelikle MHP ile BBP’nin siyasi görüşlerinin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır.
1. Koşul: Türk-İslam Sentezi/ Türk-İslam Ülküsü Fikri
Türk-İslam Sentezi (TİS); aslında Osmanlı İmparatorluğu’nun Gerileme Dönemi’ne kadar uzanır. Kendilerinin Osmanlı İmparatorluğu’nun “beka sorunu”nu (kalıcılık sorunu) çözmek için görevlendirildiğini düşünen aydınlar ve bürokrasi (Kalemiye sınıfı), “Osmanlı nasıl kurtulur?” söylemini tekrarlamışlardır. Çünkü devletin içinde bulunduğu olumsuz durum (ekonomik, siyasi, toplumsal, dinsel) hemen çözülmesi gereken bir durumdur.
Gökalp’e göre, toplumsal değişme, gelişme olarak değerlendirilmektedir. Değişme (gelişme) teorisinin merkezinde “kültür” ve “medeniyet” kavramları bulunmaktadır. Değişim sürecinde ilk öncelenmesi gereken “kültür” olmalıdır. Zira “milli olma” halini yalnızca kültür yerine getirmektedir. Bu yüzden de Gökalp, halk edebiyatı, dil ve folklorik değeri çok önemli addetmiştir. (Çelik, 2010: 64). Gökalp, folklor ile milliyetçilik arasında bir bağ kurarak “resmi medeniyet” (medeniyet) ile “halk medeniyeti” (kültür) arasında farklı bağ kurar (Öztürkmen, 1998: s. 26). Çünkü kültür ile medeniyet arasındaki fark, Türklerde diğer milletlerden çok daha büyük olmaktadır. Bundan dolayı Türkler, kurumlarını kurmak yerine yabancı milletlerin kurumlarını sahiplenerek kolaycılığa kaçmışlardır. (Yıldırım, 2013: s. 12) Bu yüzden kozmopolit kültür olan medeniyet, milli kültürü engellemiştir. Örneğin Osmanlı seçkinlerinin verdiği taviz ve teslimiyetçi çizgi, halkta huzursuzluğa neden olmuştur (Çelik, 2010: s. 70). Bundan doyalı, Gökalp; Türk kimliğinin ve Türk milliyetçiliğinin dayandığı temeli bulmanın derdi içinde olmuştur. Gökalp’in tasavvuru, İslamcı ve Batıcı fikirlerden oldukça farklı olmaktadır. ‘Türkleşmek, İslamlaşmak, Çağdaşlaşmak’ fikri bu aşamada çıkmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nda klasik bir şekilde “Batıcılık, İslamcılık ve Türkçülük fikirleri”nin tersi biçiminde “Türkleşmek, İslamlaşmak, Çağdaşlaşmak” olarak ele almış ve “Türklüğü merkeze alarak”, “Türklük merkezli farklı sistemi” geliştirmiştir (Çalen, 2019: ss. 35-36).
Alparslan Türkeş’in 1965 yılında yazdığı “Dokuz Işık İlkesi”, MHP’nin siyasi doktrini olmuştur. (Öznur, 1996: ss. 150-151) Türkeş, bunu “Milli bir doktrine bağlılığımızı ifade eden siyasi bir teşekkülüz. Milli doktrinimizin adı “Dokuz Işık Doktrinidir” biçiminde açıklamıştır (Öznur, 1996: 152).
Bunlar; milliyetçilik, ülkücülük, ahlakçılık, ilimcilik, toplumculuk, köycülük, hürriyet ve şahsiyetçilik, gelişmecilik ve halkçılık, endüstricilik ve teknikçiliktir (Türkeş, 1996: ss. 16-19). Türkeş, “Dokuz Işığın kaynağını” şöyle açıklamaktadır: “Türklük şuuru ve gururu; İslam ahlak ve faziletidir” (Türkeş, 1995: s. 25). Bu konuda, “Bağımsız son Türk Devleti’ni koruyabilmek için milli bir görüş etrafında birleşmek zorunludur. Bu görüş Dokuz Işıkçı görüştür. Dokuz Işıklık, Türk milletine, tarih ve kültüre dayanan, ona inanan bir doktrindir. Bunun nasyonel sosyalizmle hiçbir alakası yoktur.” (Türkeş, 1994: s. 38).
Son olarak Öğün (1995), Aydınlar Ocağı Başkanlarından olan Süleyman Yalçın’ın, Kafesoğlu’nun “sentez” diye tanımladığı terimin aslında “seçici davrama durumu” olduğunu ifade etmiştir. Burada milliyetçilik ile din ilişkisini ayarlamanın gerekli olduğu düşünülmüştür. Gellner’e göre, yeniden oluşumu başarmış İslam, kimlik bulma konusunda milliyetçilik gibi çalışabilmektedir (Gellner, 1994: s. 31). Zaten Öğün (1992), birçok Türk milliyetçisinin (Türkçü), din (İslam) ile milliyetçilik (Türkçülük) arasında az ya da çok bir sentez gerçekleştirmek istediklerini ifade etmiştir (akt. Öğün, 1995: s. 178).
Kamuoyunda TİS olarak bilinen kavramın, millet olan “Türk” kavramıyla milletin dini olan İslam farklı kavramlar olduğundan sentez olması düşünülemez. Ancak kamuoyu bu şekilde bildiği için TİS’i kullanmanın daha doğru görülmektedir.
Türk-İslam Ülküsü’nü (TİÜ) açıklamadan önce Aktoprak, giderek İslamcılık akımının etkisine giren ve partiler kuran Milli Görüş çizgisinin, millet inşa sürecini, anti-sömürgeci milliyetçilik açısından sürdürdüğünü ifade etmiştir. Dini milliyetçilik ile anti-sömürgeci milliyetçilik arasındaki farkın temel sebebi, Milli Görüş çizgisini sömürgeci bir düzeni yıkan kurucu iktidar olarak görmesi ve dayandığı İslamcı tabanın da kendisini bir milli kurtuluş hareketi gibi tanımlamasıdır. Milli Görüş çizgisinin Türkiye’de dayandığı taban da kendisini bir milli kurtuluş hareketi gibi tanımlamıştır. Buna karşın Batı olarak kabul edilen görüş de Türkiye özelinde Kemalizmdir. (Aktoprak, 2016: s. 1) Böylelikle TİS ile TİÜ arasındaki nüveler yavaş yavaş belirginleşmeye başlamıştır.
Arvasi, “Her milli medeniyetin, … mesaji da beynelmilel [international] değil alemşumul [universal]dir. Bu mesaj da, çok defa, ya bir din yahut onun yerini tutmak isteyen bir ideolojidir. Medeniyetler, böyle bir mesajdan mahrum kalırsa cılız kalırlar” demiştir (Arvasi, 1982: s. 265). Arvasi, “İslamizasyonun doktrinleşmesi”ni TİÜ ile gerçekleştirmiştir. (Yaşlı, 2014: s. 385)
TİS ile TİÜ arasında fikri düşünce haricinde, “komünizmle mücadele eden Türk milliyetçilerinin gazete ve dergilerinin” de önemli payı bulunmuştur (Öznur, 1999). Komünizmle mücadele eden Türk milliyetçilerinin gazete ve dergileri, 1965-1975 yılları arasında TİS’i savunurken; 1975 sonrası dönemde, gazete ve özellikle dergileri de TİÜ’i besleyen unsurlar olmuştur. Hergün gazetesi ile Genç Arkadaş, Büyük Türkiye’ye Hasret, Büyük Ülkü, Ülkü Ocağı, Nizam-ı Alem ve Birliğe Çağrı dergilerinin manasal anlamda İslamileşmeye başladıkları muhakkaktır (Öznur, 1999).
BBP’nin fikri, “bin yıllık terkibin yeniden ihya hareketi” amacıyla kurulan bir siyasi yapıyla oluşmuştur. (Umur, 2017: s. 325)
2. Koşul: Anavatan Partisi’nin MHP ve BBP ile İlişkisi
1983 Seçimi’nde askeri veto yüzünden “milliyetçi bir parti” yer almamıştır. Bu yüzden de, eski MHP seçmenleri; ANAP ve MDP arasında bölünmüşler ve üçüncü parti olan Halkçı Partisi’sine ise sol parti olduğu için oy verilmemiştir.
ANAP’ı anlatırken iki alt başlık olarak düşündüğümüzde ilki Turgut Özal dönemi, diğeri ise Mesut Yılmaz dönemi olmuştur.
Bora (2005), Özal’ın; “Muhafazakar Parti kendini feshederek ANAP’a katılmalı” diye düşündüğünü söylemektedir. “MHP kökenliler – Milli Selamet Partisi kökenliler” mücadelesi, 1984 yazında, MHP kökenli Kırşehir milletvekili Mehmet Budak ile MSP kökenli Milli Eğitim Bakanı Vehbi Dinçerler arasında mecliste tartışmasıyla ortaya çıkmıştır. Bu tartışma, ANAP’ın Adalet Partisi kökenli milletvekili Nevzat Bıyıklı’nın bir dergiye verdiği haberde (1984), “ANAP içinde MHP-MSP kavgasının sürdüğü” şekildeki sözleriyle aleniyet kazanmıştır. ANAP’ın parti içi iktidar mücadelesi, Ekim 1984’de başlayan örgüt kongreleriyle sürmüştür. ANAP kongrelerinin; “Türklerin, Anadolu’yu İslamlaştırmasında ve yurtlaşmasında ilk adım olarak görülen Malazgirt’ten başlatılması ve ANAP’ın, TİS söylemine ağırlık vermesi”, “MSP-MHP rekabetinde” MHP’den yana olduğu izlemini vermektedir (Bora ve Can, 2015: s. 148).
Milliyetçilik; ANAP, Muh. P., eski MHP kökenliler ile Muhafazakar milliyetçilerin arasında parçalanmıştır. 1985’te Muh. P. yerini, MHP ismiyle benzeşen, MÇP’ye bırakmıştır.
6 Eylül 1987’de siyasi yönetim konumlarına gelme ve aday olma haklarını elde etmek amacıyla eski politikacılar için referanduma gidilmiş ve kıl payı olarak siyasi yasaklar kalkmıştır. MHP oy tabanının yüksek olduğu yerlerde, yasakların kalkmaması yönünde oy kullanılması nedeniyle, MHP’nin artık bittiği, yerine ANAP’ın geldiği şeklinde yorumlar öne çıkmıştır (Bora ve Can, 2015: s. 155).
Özal, Avrupa’daki ülkücüleri elde etmek adına eski MHP’liler ile mali destek için konuşmuştur. Avrupa’da bulunan Avrupa Demokratik Ülkücü Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Musa Serdar Çelebi ve Federasyon yönetimindeki Ali Batman, Türkeş’in MHP’yi koruyamadığını söyleyerek onu ağır biçimde eleştirmiştir. Ayrıca Başbakan Özal, Avrupa’daki muhafazakar ülkücülerin geri dönmesini sağlamıştır (Yanardağ, 1999: s. 364).
Umur (2016), Muhafazakar milliyetçilerin, özellikle Muhsin Yazıcıoğlu’nun, MÇP’den istifa ettikten sonra, birçok sivil toplum örgütleri, dernekler, vakıflar ve kişiyle görüştüğünü belirtmiştir. Bu görüşmelerde, Cumhurbaşkanı Turgut Özal da bulunmuştur. Özal ile görüşünce kamuoyunun dikkatini çeken Muhafazakar milliyetçiler, kendilerine “Yeni Oluşum Hareketi” adını takmışlardır. Hatta sıkıntı çeken Yeni Oluşumculara maddi desteği, Özal’ın vereceği ve ANAP’a geçecekleri konuşulmuştur. Ahmet Dinç (2009), Yazıcıoğlu ile görüşerek Özal’ın, Cumhurbaşkanlığı’ndan istifa edeceğini, yeni bir parti kuracağını ve bu partiye Yeni Oluşumcuların da katılması gerektiğini söylemiştir. Yazıcıoğlu, Özal’ın Cumhurbaşkanı olarak kalması gerektiğini, halkın; sivil, dindar, İslami hassasiyetleri olan, dışarıya açık bir insan istediğini belirtmiştir. Ayrıca Özal’ın; ABD destekli olduğunu; Yeni Oluşumcuların ise milli olacağını ifade etmiştir. Böylelikle Özal-Yazıcıoğlu görüşmesinden bir netice alınamamıştır (Öznur, 2012: ss. 382-383).
İkincisi ise; ANAP’ın yeni Genel Başkanı Mesut Yılmaz dönemidir. 1991 Erken Genel Seçimi’nde 2. olan ANAP, iktidarı DYP-SHP hükümetine kaptırarak anamuhalefet partisi olmuştur. 1993’de kurulan BBP’nin, Özal’ın ölümünden sonra ANAP’ın giderek liberalleşen bir durumu yüzünden ANAP ile araları artık eskisi gibi iyi olmamıştır. Ancak BBP kurulurken bu oluşumu destekleyenler, BBP kurulduktan sonra pek destek vermeye yanaşmamışlardır.
Eski SHP daha sonra da CHP koalisyon ortağı çok oy kaybettiği için CHP’nin yeni Genel Başkanı Deniz Baykal, hükümetten çıkmak istemiştir. Hükümet kurmada sıkıntı yaşayan Başbakan Tansu Çiller, DYP azınlık hükümeti için TBMM’de güvenoyu aramıştır. ANAP lideri Yılmaz, BBP lideri Yazıcıoğlu ile görüşerek azınlık hükümetine ‘Hayır’ denmesini istemiştir. Yazıcıoğlu, eğer seçime gidilirse, yeni meclise girememe tehlikesinden bahsetmiştir. Yılmaz, “Tek sebep oysa onu hallederiz” (Hürriyet, 1998) demiştir. Böylelikle ‘DYP azınlık hükümeti güvenoyu alamamış ve CHP, seçime gitmek adına DYP ile koalisyon kurmuştur. Ancak ANAP ile BBP arasında seçim ittifakı kurulmuştur. 1995 Genel Seçimi’nde BBP, ANAP ile ittifak yapmış ve sekiz milletvekiline ulaşmıştır. MHP, meclise girememiştir.
ANAP; DSP ve MHP ile 1999’da koalisyona girmiştir. Böylelikle ANAP ile MHP hükümet ortağı olmuşlardır. Özal dönemi gibi bir rakip değil, bir “fikir ortağı” olarak görmektedir.
3. Koşul: MHP ve BBP Teşkilatlarının Kendi İçinde İlişkisi / Teşkilatların, Merkez Sağ-Popülist Sağ Hareket İlişkisi
Türk milliyetçiliğinde; teşkilatlanma büyük önem taşımaktadır. Bütün milliyetçilerde dernek, dergi, gazete, parti gibi teşkilatlanmalarda, “milli bilincin” yükseltilmesi amaçlanmıştır. MHP ile BBP’nin teşkilatlanması, fikir ve ideolojiden sonra benzer veya farklı yönler açısından çok önemlidir.
Samuel P. Huntington (1968); bir siyasi düzenin istikrara kavuşabilmesi için siyasi kurumların kurumsallaşmış olmaları gerektiğini belirtmiştir. Buna siyasi partiler de dahildir. Siyasal kurumsallaşma, kurum ve yöntemlerin, zaman içerisinde itibar ve istikrar kazanması anlamı taşımaktadır. Dört temel gösterge ile ölçülür: Birincisi, “Şartlara ve çevreye uyum gösterme yeteneği”; ikincisi, “Karmaşıklık” (Dallı budaklı teşkilat yapısı); üçüncüsü, “Özerklik” (Siyasal grup ile Sosyal grup İlişkisi) ve sonuncusu “İç uyum” (Uzlaşmış olmak) biçimindedir (Huntington, 1968: ss. 13-14).
MHP’nin teşkilatı olan Ülkü Ocakları ile BBP’nin teşkilatı olan önce Nizam-ı Alem Ocakları sonrasında da Alperen Ocakları’nda; iki partide de aynı seviyede olan tek gösterge “Karmaşıklık” olmuştur. Diğer 3 gösterge ise farklı seviyelerde çıkmıştır.
Fakat siyasi partilerin, diğer partilere göre nasıl konumlandığı özellikle karşılaştırma yaparken çok önemli bir durumdur. Merkez sağ kavramı; demokratik, milliyetçi, muhafazakar, dini muhafazakar ve Atatürkçü değerleri içermektedir. Mert (2007), “Merkez sağ”ın; ilk olarak, demokrasi ile başlamakta olduğunu söylemektedir. “Milli İrade” söylemiyle popülizm yapılmaktadır. Milliyetçilik ve muhafazakarlık, hakim ideolojiler olarak merkez sağda yer almaktadır. Dini muhafazakarlık; din ve vicdan özgürlüğü ve laiklik ile beraber yer almaktadır (Radikal, 2007).
Radikal sağ; “muhafazakar, otoriter, şoven bir ideoloji”dir. Eatwell, sağ’ın, sola karşı verilen bir tepki zinciri ve farklı bir düşünce şekli olarak görülemeyeceğini söyler. Bundan dolayı da sağ kavramı ve “aşırı sağ’ın derinleştirilmiş biçimi” hiçbir biçimde açıklanamaz (Eatwell, 1989; s. 3). Cas Mudde, “aşırı sağ” veya “sağcı radikal” yerine “milli-popülizm” (2004) kavramını ortaya atmaktadır. Popülizm; Latince’de “halk” anlamına gelen “populus” sözcüğünden gelmektedir (Heywood, 2016: s. 120).
MHP ile BBP arasındaki farkın en önemli nedeni, herkesin kendi ideolojisine göre yer aldığı bir konumda olmasından kaynaklanmaktadır. MHP ile BBP arasındaki farkın iki nedeni bulunmaktadır. Birincisi, tarihsel neden olmaktayken, diğeri ise ideolojik neden olarak karşımıza çıkmaktadır. Tarihsel neden olarak bakıldığında MHP, 1991 Erken Genel Seçimleri’nde %10’luk ülke barajı sebebiyle Refah Partisi ve Islahatçı Demokrasi Partisi ile bir ittifaka girerek 11 yıl sonra meclise girmeyi başarmıştır. Ancak BBP’yi kuran muhafazakar milliyetçi grup ise 12 Eylül sonrasında askerin tutuklamaları, cezaevlerinde tutulmaları, işkence görmeleri ve bazı Ülkücülerin idam edilmesi hasebiyle yavaş yavaş dini telkinlerle kendilerini yeniden 1980 öncesi döneme götürmek istemiştir. Fakat Türkiye’de “komünizmin yavaş yavaş etkisi azaldığından” komünizmin yerine “siyasal İslam” gelecektir. Böylelikle İslamcılaşmaya başlayan bazı muhafazakar milliyetçi zümre, 1980’li yıllarda Türk milliyetçisi partilerden daha çok ANAP’a ilgi duymaktadır. Bir diğer neden olan ideolojik farklılık açısından bakıldığında, MHP’nin, 1980 öncesinde radikal sağ çizgide iken 1980 sonrasında MP-MÇP döneminde daha fazla “merkez sağa” kayarak “radikal merkez” bir parti durumunda bulunduğu görülmektedir.
4. Koşul: MHP/BBP Üzerinde Küreselleşme/Ulus-Devlet Çatışması Neticesinde Avrupa Birliği/Amerika Birleşik Devletleri İlişkisi
Neoliberal küreselleşme ideolojisi ile birlikte değişen küresel eko-politiğin yapısı, ulus-devletlerin dış politika ve güvenlik yönelimlerinde ekonomik faktörlerin etkinliğinin giderek artmasına neden olmuştur. Azgelişmiş bir ülke olan Türkiye de bu süreçten doğal olarak etkilenmiştir.
Gerçekte Aydınlar Ocağı’nın, aslında bir “devlet think-tank”ne dönüşmüş ve Özal, 24 Ocak 1980 kararnamesinin ilk taslağını Aydınlar Ocağı’nın düzenlediği bir konferansta Nisan 1979’da sunmuştur (Yaşlı, 2014: s. 385). Bir bakıma yeni-liberal bakışı, Aydınlar Ocağı ve Türk milliyetçiliği başlatmıştır. Bunun sebebi de, 1970’lerde ekonomik krizin ve ülkenin yönetilemediği için yaşanan kaosun ancak bu şekilde çözünebileceğinin düşünülmesidir.
MHP lideri Bahçeli (2009), “Milli davalarımız ver-kurtul anlayışıyla feda edilmiştir, milli çıkarlarımız tehlikeye atılmış, sıfır sorun denilerek Türkiye’nin haysiyeti ayaklar altına alınmış, ülkemiz yabancı başkentlerin güdümüne sokulmuş, ABD’nin küresel projelerinin emrine girilmiş, Avrupa Birliği ile hastalıklı ilişkiler kurulmuştur” demiştir.
Zihni Çakır (2003), BBP lideri Yazıcıoğlu ile yaptığı bir röportajında, kendisinin, “AB Uyum Yasaları” olarak aslında AB için değil halk için öncelikle çalışılmalıdır. Bugün dil ve kültürel haklar adı altında gizlenen gerçekler Sevr’in (Antlaşması) tekrarıdır. Batılıların Sevr ile yapamadıklarını Kuvay-ı Milliye gücüyle bertaraf ettiğimiz işgalci ve parçalayıcı mantığını şimdi ortaya koyuyorlar” biçimde görüşünü beyan ettiğini söylemiştir (Öznur, 2012: s. 490).
Bu durumda; ABD, AB gibi küresel güçler, “Türkiye’yi ‘federal bir devlet’ haline getirerek “ulus-devleti zayıflatmak” istemişlerdir. Bu yüzden küreselleşme, milliyetçilik bağlamında bulunan bir vaziyet olup geliştirilmesi gerekmektedir. Lakin bu durum, küreselleşmenin, ulus-devletin beka sorununa karşıt olmaması gerektiğine işaret etmektedir.
5. Koşul: AK Parti İktidarının İdeolojik Görüşlerinin MHP/BBP’ye Etkisi
AK Parti’nin, 2002 Genel Seçimleri’nde iktidar olduktan sonra MHP ve BBP ile arasındaki ilişkileri iki dönem ayrımında incelenebilir. Bu dönemler ise, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin öncesi ve sonrasıdır. Buradaki amaç, Türkiye’nin beka sorunu olan ve devlet ile millet arasında gerilimlere sebep olan konuların nasıl çözümlendiğinin araştırılmasıdır. Bunu beş alt başlık halinde sıralanabilir: “Türkiye’de Laiklik Sorunu”; “Türkiye’de Başörtüsü Sorunu”; Yeni-Osmanlıcılık Siyaseti; Türkiye’deki İç Siyaset: AK Parti iktidarının MHP/BBP İlişkisi üzerinden
üç Alt Başlık halinde: Orduya operasyon/ FETÖ / Çözüm Süreci ve 15-16 Temmuz 2016 Darbe Girişimi ve Sonrasında MHP/BBP ile AK Parti İlişkisi.
Bu durumda, 5 alt başlıktan ilk dördünde, MHP; AK Parti gibi değil, ulus-devlet biçiminde düşünmektedir. BBP ise ulus-devlet gibi değil, AK Parti biçiminde düşünmektedir. Ancak son alt başlıkta MHP ve BBP; Türkiye’nin iç ve dış siyaseti çerçevesinde ayrışsalar da
Türk milliyetçiliği, iki partinin de ortak “kırmızı çizgisi” olduğundan bu konuda birleşebilmektedirler.
SONUÇ
Birinci bölümde anlatılan milliyetçilik teorik bilgisini, Türk milliyetçiliğine uyarlayacak olursak, milliyetçilik kuramlarından etno-sembolizm kuramının daha geçerli olduğu görülmektedir. Bu durumda, 1. hipotez olan “1. Bir ideoloji olarak milliyetçilik ne gibi esaslara sahiptir ve milliyetçiliğe yönelik başlıca kuramlar nelerdir?” araştırma sorusuna “etno-sembolizm” cevabı verilmektedir.
Bu durumda, 2. hipotez olan “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Türk milliyetçiliğinin gelişimi nasıldır? ve “Geç dönem Türk milliyetçiliğinin genel görünümü nasıldır?” sorularına cevap olarak, Türk milliyetçiliğinin, Osmanlı İmparatorluğu’nda gelişen akımlardan Batıcılık, Osmanlıcılık ve İslamcılık akımlarında daha geç oluştuğu için Osmanlı İmparatorluğu’nda pek etkin olamamasına rağmen Osmanlı İmparatorluğu’nun 1. Dünya Savaşı’na girmesi ve savaş sonunda çökmesi ile milli mücadelenin başlaması neticesinde mihenk taşı olduğu söylenebilir. Cumhuriyetin kurulmasıyla CHP’nin 6 okundan biri de “Türk milliyetçiliği” olmuştur. Lakin İslamcılık akımının gerilemesi sonucunda “Komünizm tehlikesi” ortaya çıkmıştır. Burada Türk milliyetçiliğinin partileri bu sorunu çözmek istemişlerdir.
Tezin üçüncü ve son bölümünde ise, bu tezin beş koşulu test edilmiştir. Bu durumda “En benzer sistem analizi” çerçevesinde 1. Koşul’daki; TİÜ + TİS’nin farkın; BBP’nin “Dini eğilimi” olduğu görülmektedir.
Bu durumda “En benzer sistem analizi” çerçevesinde 2. değişken, benzer değil farklı çıkmıştır. Bağımlı Değişken (Açıklanmak İstenen Sonuç) ise “Türk milliyetçiliği partileri ile ANAP arasında farklılığın sebebinin, “ANAP’ın kendi parti çıkarlarını düşünmesi” olmuştur.
Bu durumda, “En benzer sistem analizi” çerçevesinde 3. değişken, benzer değil farklı çıkmıştır. Bağımlı Değişken (Açıklanmak İstenen Sonuç) ise, MHP ve BBP’nin birbirinden farklı siyasi parti olması ve milliyetçilik bağlamında farklı milleyetçilik kuram ve sınıflandırılmalarına sahip olmalarıdır. “Milliyetçilik teorisi bağlamında”; MHP, “etno-sembolizm kuram” çerçevesinde iken, BBP ise “İlkçi teoriler” çerçevesinde yer almaktadır. MHP, “etno-sembolizm kuram”ını, Smith’in, “milleti uyandırmak, yeniden cansuyu vermek ve ‘Türk rönenansı’nı gerçekleştirmek” biçiminde ele almaktadır. BBP ise, “ilkçi kuram” ile “modernist kuram” arasında kalmıştır. Nitekim Erol Güngör, “Batı medeniyeti, insanlık tarihi boyunca ‘tek raylı gelişme’ göstermiştir. Çünkü Batı medeniyeti, dünyayı yönetmekteydi. Artık farklı dinamikler vardır. Doğu medeniyetinden gelen; Japon, Hint ve Çin medeniyetleri gibi medeniyetler, tek raylı gelişimi değil, çok raylı gelişimi getirmektedir” şeklindeki görüşüyle BBP’nin ideolojisini anlatmıştır.
Bu tezin dördüncü koşulunda, ‘küreselleşme-ulus-devlet’ çatışması kapsamında MHP ile BBP’nin değerleri incelenmiştir. MHP, Türkiye’nin AB’ye üyeliğini prensip olarak reddetmemekle birlikte, Türkiye’de AB tam üyeliğinin giderek bir devlet politikası haline gelme hususuna dikkat çekip, herşeyi AB üyeliğine bağlamanın önemli riskler barındırdığını, AB’ye tam üyelik sürecinde Türkiye’den beklenen uyum yasaları vb. düzenlemelere temkinli yaklaşmak gerektiğini ve AB’nin, terör örgütleri ve faaliyetleri ile ilgili olarak Türkiye’nin yaklaşımlarını reddetmiş olmasının kötü olduğunu ve AB ile Türkiye arasında başka bir devlete tanınmayan bir üyelik süreci yaşaması gerektiğini belirterek ulus-devleti zayıflatmamak üzerine bir ilişkinin kurgulanması gerektiğini vurgulamaktadır. BBP ise kesinlikle AB’ye (ABD’ye) karşı tutum almaktadır. “Küreselleşme-ulus-devlet” bağlamında AB ile ABD’nin, Türkiye’ye karşı geliştirdiği politikalarda MHP ile BBP’nin, dış politika ekseninde “ulus-devlet”e bağlı oldukları görülmektedir. Bu durumda “En benzer sistem analizi” çerçevesinde 4. değişken, benzer olmuştur. Bağımlı Değişken (Açıklanmak İstenen Sonuç) ise “Türk milliyetçiliği bağlamında ulus-devlet” olmaktadır.
Bu durumda, beş alt başlıktan ilk dördünde, MHP; AK Parti gibi değil, ulus-devlet biçiminde düşünmektedir. BBP ise ulus-devlet gibi değil, AK Parti biçiminde düşünmektedir. Ancak son başlıkta MHP ve BBP; Türkiye’nin iç ve dış siyaseti çerçevesinde ayrışsalar da Türk milliyetçiliği, iki partinin de ortak “kırmızı çizgisi” olduğundan bu konuda birleşebilmektedirler.
Bu durumda “En benzer sistem analizi” çerçevesinde 5. değişken, benzer olmuştur. Bağımlı Değişken (Açıklanmak İstenen Sonuç) ise “Türk milliyetçiliği bağlamında ulus-devlet” olmaktadır. Ayrıca beşinci değişkenin son alt başlığında, Türk milliyetçiliği kapsamında, iki partinin de bu konuyu çok önemli bulduğundan birleşebildikleri görülmüştür.
3. hipotez’de; MHP ile BBP’nin; fikir, değer, söylem, ideoloji, diğer partiler ile ilişkileri, Türkiye’nin iç ve dış siyaseti çerçevesinde ayrışsalar da; “Türk milliyetçiliği” söz konusu olduğunda, iki partinin de bu konuda birleşebildiği gözlenmiştir.
KAYNAKÇA
Bahçeli, D. (2009, 08. Aralık). Bölücü Terörün Siyasallaşması Süreci (Yıkım Projesi). [Broşür]. Ankara: MHP Genel Merkez Yayınları.
Aktoprak, E. (2016). Postkolonyal Bir “Dava” Olarak ‘Yeni Türkiye’nin Yeni Ulusu. Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 71 (1), 1-32. doi: 10.1501/SBFder_0000002383.
Mert, N. (2007). Merkez Sağın Kısa Tarihi. İstanbul: Selis Kitaplar; akt. Baki Erken. “Türkiye’de Merkez Sağ İdeolojisini Siyasi Hareket Üzerinden Temellendirme Denemesi”, Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C. 14, S. 2., Haziran 2016. doi: 10.18026/cbusos.23418
Yaşlı, F. (2014). 1980 Öncesinde Ülkücü Hareketin İslamileşmesinde Seyit Ahmet Arvasi Etkisi ve ‘Türk-İslam Ülküsü’. Memleket Siyaset Yönetim Dergisi, 9 (22), 377-399. Erişim adresi:www.msydergi.com/uploads/205.pdf
Yıldırım, A. (2013). Ziya Gökalp’te Toplumsal Değişme: Kültür-Uygarlık Tezi. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 5 (9). ISSN: 1309-1387. Erişim adresi: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/181812.
Çakır, Zihni. (2012). Bunları İşi; Halka değil, AB’ye Hizmet. Ortadoğu Gazetesi. (2003, 25 Haziran). Der. Öznur, Hakkı. Muhsin Yazıcıoğlu Külliyatı (ss. 488-490) içinde. C. 3. Ankara: Akçağ Yayınları.
Dinç, Ahmet. (2012). Muhsin Yazıcıoğlu ile Çok Özel. Röp. (17 Mart 2009). Der. Öznur, Hakkı. Muhsin Yazıcıoğlu Külliyatı (ss. 377-383) içinde. Ankara: Akçağ Yayınları.
Eğilmez, M. Merkez sağ ve merkez sol. (2007, 20 Mayıs). Radikal Gazetesi.
Radikal Gazetesi.
Ankara Üniversitesi SBF Dergisi
Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi
Memleket Siyaset Yönetim Dergisi
Akşin, Sina. (2018). Kısa Türkiye Tarihi. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.
Arvasi, Ahmet. (1982). Türk-İslam Ülküsü. (3. bs). Ankara: Ocak Yayınları.
Bora Tanıl ve Can Kemal, Devlet, Ocak, Dergah, 12 Eylül’den 1990’lara Ülkücü Hareket, (10.bs). İletişim Yayınları, İstanbul, 2015
Bora, Tanıl. (2005). Turgut Özal. Der. Yılmaz, Murat ve Erdoğan, Mustafa. Modern Türkiye’de Siyasal Düşünce: C. 7-Liberalizm. İstanbul: İletişim Yayınları. ss. 589-601.
Bora, Tanıl. (2017). Sunuş. Der. Bora, Tanıl ve Gültekingil, Murat. Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce: C. 4 Milliyetçilik (ss. 15-22) içinde. (5. bs). İstanbul: İletişim Yayınları.
Bruni, R. (1995). Kimlik Politası. Der. Hall, Stuart ve Jacques, Martin. Yeni Zamanlar – 1990’larda Politikasının Değişen Çehresi (1. bs) (ss. 142-153) içinde. İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
Çalen, Mehmet Kaan. (2019). Ziya Gökalp (1876-1924), Der. Durgun, Şenol, Türk Milliyetçiliği: Portreler, (ss. 29-37) içinde. Ankara: PÜF Yayıncılık.
Çelik, Celaleddin (2006). “Gökalp’ın Bir Değişim Dinamiği Olarak Kültür-Medeniyet Teorisi”. Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. Sayı: 21. Der. Günay, Ünver ve Çelik, Celaleddin. (2010). Türk Kimliğinin Yeniden İnşası Bağlamında: Ziya Gökalp (ss.59-86). İstanbul: Kesit Yayınları.
Durgun, Ş. (2000). Modern Devlet Olmanın Zorunlu Koşulu Ulus-Devlet midir?. Modernleşme ve Siyaset. (1. bs) içinde (ss. 45-66). Ankara: Binyıl Yayınları.
Erdem, Galip. (2017). Suçlamalar-2: Irkçılık. İstanbul: Ötüken Neşriyat.
Gellner, Ernest. (1994). Postmodernizm, İslam ve Us. Çev. Peker, Bülent. (1. bs). Ankara: Ümit Yayınları.
Gökalp, Ziya. (2019). Türkçülüğün Esasları. (Haz.) Atsız Gökdağ, Bilgehan. (2. bs). Ankara: Akçağ Yayınları.
Hanioğlu, Şükrü. (1985). İttihat ve Terakki Cemiyeti ve Jön Türklük (1889-1902). İstanbul: İletişim Yayınları.
Hanioğlu, Şükrü. (2008). A Brief History of the Late Ottoman Empire, Princeton: Princeton University Press.
Heywood, A. (2016). Siyasetin ve Uluslararası İlişkilerin Temel Kavramları, Çev. Durgut, Selçuk. (3. bs). Ankara: BB101 Yayınları.
Hobsbawn, E. J. (2017). Milletler ve Milliyetçilik: Program, Mit, Gerçeklik. Çev. Akınhay, Osman. (6. bs). İstanbul: Ayrıntı Yayınları
Huntington, S. P. (1968). Political Order in Changing Soceities. New Haven: Yale University Press.
Kedourie, Elie. (1994). Nationalism. (1. pr). Oxford: Blackwell Publishing.
Kohn, Hans. ([1944], 1958). The Idea of Nationalism: A Study in its Origins and Background, New York: The Macmillan Company.
Kohn, Hans. (2012). Milliyetçilik Fikri’, The Idea of Nationalism: A Study in its Origins and Background. Der. Türköne, Mümtaz’er. Milletler ve Milliyetçilikler.
Öğün, S. S. (1995). ‘Türk-İslam Sentezi: İdeolojik Bir Süreklilik mi, Kesinti mi?’, Birikim. S. 44. Modernleşme, Milliyetçilik ve Türkiye. s. 187.
Özkırım, U. (2003). Introduction. Özkırım, U. (Eds.) içinde. Nationalism and Its Futures (pp. 1-13). London: Palgrave and Macmillan.
Özkırımlı, U. (2017). Milliyetçilik Kuramları-Eleştirel Bir Bakış. (7. bs). Ankara: Doğu Batı Yayınları.
Öznur, Hakkı. (1996). Ülkücü Hareket-1, 1908-1980. Antalya: Asya Kitap Kulübü.
Öznur, Hakkı. (1999). Ülkücü Hareket-2: Teşkilatlar ve Mücadeleler. Ankara: Alternatif Yayınları.
Öznur, Hakkı. (1999). Ülkücü Hareket-4: Yayın Organları, Makaleler, Temel Kavramlar. Ankara: Alternatif Yayınları.
Öztürkmen, Arzu. (2009). Türkiye’de Folklor ve Milliyetçilik. İstanbul: İletişim Yayınları.
Roger, Eatwell, ve O’Sullivan. (Ed.). (1989). The Nature of Right. London: Pinter Publishers.
Smith, A. D. (2004). Milli Kimlik. Çev. Şener, Bahadır Sina. (3. bs). İstanbul: İletişim Yayınları.
Smith, A. D. (2017). Etno-Sembolizm ve Milliyetçilik, Çev. Çallı, Bilge Firuze. İstanbul: Alfa Yayınları.
Summers, D. (2003). Longman Dictionary of Contemporary English. Essex (İngiltere): Pearson Education Limited.
Türkeş, Alparslan. (1994). Temel Görüşler. (5. bs). İstanbul: Kamer Yayınları.
Türkeş, Alpaslan. (1995). Yeni Ufuklara Doğru. İstanbul: Kamer Yayınları.
Türkeş, Alpaslan. (1996). Dokuz Işık. (1. genişletilmiş bs) İstanbul: Hamle Yayınları.
Yanardağ, Merdan. (2002). MHP Değişti mi? Ülkücü Hareketin Analizi Tarihi. İstanbul: Gendaş Predikat.
Korkmaz, Tuğrul. (2014). Tipolojik ve Kurumsal Bağlamda Milliyetçilik ve Anadoluculuk. (Doktora Tezi). YÖK Tez Merkezi veri tabanında erişildi (Tez No. 366957).
Umur, Ömer. (2016). Türk Siyasi Tarihinde ‘Büyük Birlik Partisi’ (Siyasi Gelişimi-Fikir Kaynakları-Teşkilatlanma Yapısı, 1993-2009). (Doktora Tezi). YÖK Tez Merkezi veri tabanında erişildi (Tez No. 438443).
Etnik köken nedir? Tanımı ve anlamı 2021, (2021) Erişim adresi: https://tr.awordmerchant.com/etnia
Nation. (2019, 30 Eylül). Online Ethimology Dictionary içinde. Erişim adresi: http://www.etymonline.com/search?q=nation&ref=searchbar_searchhint.
“Yılmaz'ın akıl hocasıydı”. (1998, 3 Ekim). Hürriyet. Erişim adresi: https://www.hurriyet.com.tr/gundem/yilmazin-akil-hocasiydi-39041119. (E.T: 24.03.2021)