Academia.eduAcademia.edu

Bi̇ngöl Geleneksel Çocuk Oyunlari

2016

Cocuk oyunlari; cocugun egitimi, gelisimi, ruh sagligi ve psikolojisi acisindan  insan hayatinda onemli bir yere sahiptir. Bu oyunlar cocuklarin fiziki gelisimine katki sagladigi gibi zekâsini kullanmasina da katki sunmaktadir. Cocuk, oyun sirasinda bir yandan eglenerek mutlu olurken bir yandan da sosyallesmekte, oyun tekerlemeleri ile dil kullanimini gelistirmekte ve oyunda aldigi rolle sorumluluk bilinci kazanmaktadir. Yasamla ilgili deneyimleri oyun araciligiyla kazanan cocuk; fiziksel, bilissel, sosyal, duygusal ve dil gelisimini bu yolla desteklemektedir. Geleneksel cocuk oyunlari cocuklarda; oz yonetim, dil-iletisim, problem cozme, karar verme, liderlik, eglenme, isbirligi yapma ve takim olma becerilerini gelistirmektedir. Bu calismada; Bingol’de derledigimiz geleneksel cocuk oyunlari hakkinda oyunlarla ilgili gorseller de kullanilarak ayrintili bilgiler verilmistir. Boylelikle geleneksel cocuk oyunlarinin unutulmamasi ve gelecek nesillere bir kulturel miras olarak aktarilmasi...

Bİngöl ArAştırmAlArı Dergİsİ THE JOURNAL OF BINGOL STUDIES 8/29/14 12:23 PM Yıl 3, Sayı 1, Temmuz 2016 http://bilgibank.us/images/4/46/Bingöl-Belediyesi-Logo.svg Page 1 of 1 BİNGÖL ARAŞTIRMALARI DERGİSİ THE JOURNAL OF BINGOL STUDIES Yıl / Year: 3 Cilt / Volume: 3 Sayı / Issue: 1 Temmuz / July 2016 BİNGÖL ARAŞTIRMALARI DERGİSİ THE JOURNAL OF BINGOL STUDIES Yıl / Year: 3 Cilt / Volume: 3 Sayı / Issue: 1 Temmuz / July 2016 Onursal Editör / Honorary Editor Prof.Dr. İbrahim ÇAPAK Editör / Editor Prof.Dr. Orhan BAŞARAN Editör Yrd. / Co-Editor Prof.Dr. Abdulbaki ÇETİN – Yrd.Doç.Dr. Ömer TOKUŞ – Yrd.Doç.Dr. İsmail NARİN Sayı Editörü / Editor of Issue Yrd.Doç.Dr. Nevzat KELEŞ Sorumlu Yazı İşleri Müdürü / Responsible Editor Müslim AYYILDIZ Tanıtım ve Halkla İlişkiler Müdürü / Advertising and Public Relations Manager M. Emin YETİŞİR Yayın Kurulu / Editorial Board Prof.Dr. Abdullah BAYRAM (Nişantaşı Ünv.), Prof.Dr. Hüseyin Hüsnü GÜNDÜZ (İstanbul Yeni Yüzyıl Ünv.), Prof.Dr. İbrahim ÇAPAK (İstanbul Ünv./ Bingöl Ünv.), Prof.Dr. Mehmet BARCA (Ankara Sosyal Bilimler Ünv.), Prof.Dr. Mehmet Mahfuz SÖYLEMEZ (İstanbul Ünv.), Doç.Dr. Abdulmuttalip ARPA (İstanbul Sabahattin Zaim Ünv.), Yrd.Doç.Dr. Abdulhakim BEKİ (İstanbul Ünv.), Yrd.Doç.Dr. Bilal BAĞIŞ (Bingöl Ünv.), Yrd.Doç.Dr. İsmail NARİN (Bingöl Ünv.), Dr. Adil BOR (DİB Haseki Eğitim Merkezi) Danışma Kurulu / Advisory Board Prof.Dr. Abdulbaki ÇETİN (Bingöl Ünv.), Prof.Dr. Abdullah ÇELİK (Harran Ünv.), Prof.Dr. Abdullah DİKEN (Konya Necmettin Erbakan Ünv.), Prof.Dr. Ahmet GÜRBÜZ (Bingöl Ünv.), Prof.Dr. Cemalettin ERDEMCİ (Siirt Ünv.), Prof.Dr. Eşref TAŞ (TBMM), Prof.Dr. Gıyasettin ARSLAN (Fırat Ünv.), Prof.Dr. H. İbrahim BULUT (İstanbul Ünv.), Prof.Dr. Hikmet TAN (Bingöl Ünv.), Prof.Dr. Hüseyin HANSU (İstanbul Ünv.), Prof.Dr. İbrahim ÇAPAK (İstanbul Ünv./ Bingöl Ünv.), Prof.Dr. Mehmet BARCA (Ankara Sosyal Bilimler Ünv.), Prof.Dr. Mehmet Mahfuz SÖYLEMEZ (İstanbul Ünv.), Prof.Dr. Muhsin HALİS (Sakarya Ünv.), Prof.Dr. Nazım HASIRCI (Dicle Ünv.), Prof.Dr. Orhan BAŞARAN (Bingöl Ünv.), Prof.Dr. Ramazan SOLMAZ (Bingöl Ünv.), Prof.Dr. Sahip BEROJE (Van Yüzüncü Yıl Ünv.), Prof.Dr. Yılmaz BİNGÖL (Yıldırım Beyazıt Ünv.), Doç.Dr. Abdullah TAŞKESEN (Sakarya Ünv./ Bingöl Ünv.), Doç.Dr. Abdulhakim KOÇİN (TBMM), Doç.Dr. Enver ARPA (Ankara Sosyal Bilimler Ünv.), Doç.Dr. Metin YİĞİT (Dicle Ünv.), Doç.Dr. Mustafa KIRKIZ (Bingöl Ünv.), Doç.Dr. Nusrettin BOLELLİ (Bingöl Ünv.), Doç.Dr. Vehbi TÜREL (Bingöl Ünv.), Yrd.Doç.Dr. Abdulnasır SÜT (Bingöl Ünv.), Yrd.Doç.Dr. Ahmet KAYINTU (Bingöl Ünv.), Yrd.Doç.Dr. Bilal BAĞIŞ (Bingöl Ünv.), Yrd.Doç.Dr. İsmail NARİN (Bingöl Ünv.), Yrd.Doç.Dr. Muhittin ÖZDEMİR (Bingöl Ünv.), Yrd.Doç.Dr. Ömer TOKUŞ (Bingöl Ünv.), Yrd.Doç.Dr. Sezayi KÜÇÜK (Sakarya Ünv.), Abdullah DEMİR (BOA) Sayı Hakemleri / Referee Board of This Issue Prof.Dr. Orhan BAŞARAN (Bingöl Ünv.), Doç.Dr. Seyit Battal UĞURLU (Van Yüzüncü Yıl Ünv.), Yrd.Doç.Dr. Abdülaziz KARDAŞ (Van Yüzüncü Yıl Ünv.), Yrd.Doç.Dr. Erkan AVŞAR (Van Yüzüncü Yıl Ünv.), Yrd.Doç.Dr. Metin EREN (Van Yüzüncü Yıl Ünv.), Yrd.Doç.Dr. Ercan ÇALIŞ (Van Yüzüncü Yıl Ünv.), Yrd.Doç.Dr. Ömer SARAÇ (Ondokuz Mayıs Ünv.), Yrd.Doç.Dr. Cafer ÖZDEMİR (Ondokuz Mayıs Ünv.), Yrd.Doç.Dr. Yılmaz Irmak (Bingöl Ünv.), Yrd.Doç.Dr. Mehmet Özger (Bingöl Ünv.), Yrd.Doç.Dr. Naim DÖNER (Bingöl Ünv.), Yrd.Doç.Dr. Ömer TOKUŞ (Bingöl Ünv.), Yrd.Doç.Dr. Sırrı TİRYAKİ (Bingöl Ünv.) Bingöl Araştırmaları Dergisi, yılda iki sayı olarak yayımlanan ulusal hakemli bir dergidir. Yazıların bilimsel ve hukukî sorumluluğu yazarlarına aittir. Yayımlanan yazıların bütün yayın hakları yayıncı kuruluşa ait olup, izinsiz, kısmen veya tamamen basılamaz, çoğaltılamaz ve elektronik ortama aktarılamaz. Bu dergi, Bingöl Üniversitesi Bingöl Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin ilmî katkısı ve Bingöl Belediye Başkanlığı’nın desteğiyle yayımlanmaktadır. ISSN: 1309-369X Dizgi ve İçdüzen: Ankara Dizgi Evi Baskı: Ankamat Mat. San. Ltd. Şti. Birinci Basım: Aralık 2017 Derginin Yönetim Yeri İstiklal Mah. Mithat Paşa Cad. Ağaoğlu Pasajı No:9 Kat 1/4 Ümraniye/İstanbul e-posta: [email protected] İÇİNDEKİLER TAKDİM/Yücel BARAKAZİ........................................................................................................5 EDITÖRDEN/Orhan BAŞARAN................................................................................................ 7 SAYI EDITÖRÜNDEN/Nevzat KELEŞ....................................................................................9 Mehmet Şirin AYİŞ ŞEYH AHMED ÇAPAKÇURÎ VE MEKTUPLA İRŞAD ÖRNEĞI....................................11 Ferhat APUHAN KIBRIS MESELESI VE BINGÖLLÜ KIBRIS GAZILERI’NIN NAZARIYLA 1974 KIBRIS BARIŞ HAREKÂTI -I-....................................................................................35 Yılmaz IRMAK BINGÖL GELENEKSEL ÇOCUK OYUNLARI................................................................... 67 Nebi BUTASIM BINGÖL “ARAKONAK” HALÇALARINDAN BAZI ÖRNEKLER.................................87 Recai BAZANCİR FOLKLOR DERLEMELERINDE KARŞILAŞILAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERILERI........................................................................................................99 Ferhat ÇİFTÇİ AYDIN AFACAN’IN “METRUK ŞEHIR” ŞIIRINDE MEKÂNSAL POETIKA...........115 Ahmet ÖZDEMİR KITAP TANITIMI.................................................................................................................. 125 BİNGÖL GELENEKSEL ÇOCUK OYUNLARI Yılmaz IRMAK* Özet Çocuk oyunları; çocuğun eğitimi, gelişimi, ruh sağlığı ve psikolojisi açısından insan hayatında önemli bir yere sahiptir. Bu oyunlar çocukların fiziki gelişimine katkı sağladığı gibi zekâsını kullanmasına da katkı sunmaktadır. Çocuk, oyun sırasında bir yandan eğlenerek mutlu olurken bir yandan da sosyalleşmekte, oyun tekerlemeleri ile dil kullanımını geliştirmekte ve oyunda aldığı rolle sorumluluk bilinci kazanmaktadır. Yaşamla ilgili deneyimleri oyun aracılığıyla kazanan çocuk; fiziksel, bilişsel, sosyal, duygusal ve dil gelişimini bu yolla desteklemektedir. Geleneksel çocuk oyunları çocuklarda; öz yönetim, dil-iletişim, problem çözme, karar verme, liderlik, eğlenme, işbirliği yapma ve takım olma becerilerini geliştirmektedir. Bu çalışmada; Bingöl’de derlediğimiz geleneksel çocuk oyunları hakkında oyunlarla ilgili görseller de kullanılarak ayrıntılı bilgiler verilmiştir. Böylelikle geleneksel çocuk oyunlarının unutulmaması ve gelecek nesillere bir kültürel miras olarak aktarılması hedeflenmiştir. Anahtar Sözcükler: Bingöl, Çocuk Oyunları, Kültürel Aktarım, Oyunun İşlevi. TRADITIONAL KID GAMES OF BİNGÖL CITY Abstract Kid games have a significant role in human life in terms of education, development, mental health and psychology of a child. These games contribute to children’s physical development as well as making them use their intelligence. The child gets socialise entertaining during games period, also improving its language usage so long as gaining a sense of responsibility with the role it plays. The child who gains experience of life through games provides its physical, cognitive, social, emotional and language developments by this way. Traditional kid games increase the skills such as self-management, language-communication, problem solving, decision-making, leadership, entertainment, cooperation and team-building in children. In this study, it has been given detailed an information about the traditional kid games collected in Bingöl using the pictures related to the games. Thus, it is aimed to transfer the traditional kid games as a cultural heritage to future generations. Keywords: Bingöl City, Kid Games, Cultural Transfer, Games Functions. Giriş Türkçe sözlükte oyun; “vakit geçirmeye yarayan, belli kuralları olan eğlence, kumar, şaşkınlık uyandırıcı hüner, tiyatro ve sinemada sanatçının rolünü yorumlama biçimi, bedence ve kafaca yetenekleri geliştirmek amacıyla * Yrd. Doç. Dr., Bingöl Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi ([email protected]). Temmuz 2016 67 Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ yapılan, çevikliğe dayanan her türlü yarışma (2005: 1526) şeklinde açıklanmıştır. Pertev Naili Boratav oyunu; “çocukların ve daha az bir ölçüde büyüklerin -günlük geçim didinmelerinden ayırabildikleri boş zamanlarında- herhangi bir üretim çabasını ya da başka çeşitten bir hizmeti zorunlu kılmadan, sadece eğlenme yolu ile dinlenmelerini sağlayan eylemler” olarak tanımlar (Boratav, 1999: 232). Çocuk oyunlarını; iletişimin özel bir tarzı ve sürekli olarak değişerek gelişen yaratmaları ve geleneğin taşıyıcısı olarak değerlendiren Nebi Özdemir’e göre; “çocuk oyunları, donmuş ve belirli bir dönemin kalıntısı olan ürünler değil, canlı, zamana ve mekâna göre sürekli değişen ve gelişen yaratmalardır.” (2006: 453) Oyun; özellikle hayatın ilk yıllarında çocuğun yaşadığı dünyayı tanıması, sevinçlerini, üzüntülerini, kıskançlıklarını, düşmanlıklarını, iç çatışmalarını, hayallerini ve düşüncelerini ifade edebilmesi bakımından en uygun dil olarak kabul edilmektedir. Başka bir deyişle oyun, çocuğun büyümesi ve sağlıklı bir biçimde gelişmesi için işlevsel bir role sahiptir. Bu noktada; çocuk oyunlarının el becerisi kazanma, liderlik, malzemeleri oyuna dönüştürme, ayrıca birlikte yaşamaya ve ekip olma gibi bir işleve de sahip olduğu söylenebilir. Yaşamla ilgili deneyimleri oyun aracılığıyla kazanan çocuk; fiziksel, bilişsel, sosyal, duygusal ve dil gelişimini bu yolla desteklemektedir. Bu nedenle çocuğun yaşamında önemli bir işlevi olan oyunun, çocuk için etkili bir öğrenme aracı olduğu söylenebilir. Geleneksel çocuk oyunları aracılığıyla öz yönetim, dil-iletişim, problem çözme, karar verme, liderlik, eğlenme, işbirliği yapma ve takım olma becerileri geliştirilmektedir (Girmen, 2012: 272). Çocuk, oyun içinde karşılaştığı sorunlara çözüm üretmeyi, birlikte hareket etmeyi, planlı olmayı, başkalarının haklarına saygı göstermeyi, tahammül etmeyi, bir şeyleri başarmanın verdiği duyguyla kendisine karşı güven duymayı öğrenmektedir. 1. Bingöl Çocuk Oyunları Sözlü ve kültürel değerlerin halâ canlı olarak yaşatıldığı şehirlerden birisi olan Bingöl’de teknolojik gelişmelere rağmen geleneksel çocuk oyunlarına sıkça rastlanmaktadır. Gerek kırsal alanlarda, gerek şehir ortamında yaşayan çocuklar, boş zamanlarında oyun oynayarak eğlenmektedirler. Şehirlerde, kırsal yerleşim bölgelerine nispeten oyun alanları daha sınırlı olmasına rağmen çocuklar buldukları en müsait alanları oyun sahası olarak kullanabilmektedirler. Bu çalışmada; Bingöl’de oynanmakta olan geleneksel çocuk oyunları hakkında bilgi verilecektir. 1.1 Beştaş Oyunu Hem kızlar hem de erkekler tarafından oynanan bir oyundur. İki kişi arasında oynanır. Oyunu oynamak için beş tane küçük taş bulunur, bu taşların yu68 Temmuz 2016 Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ varlak olması esastır. Taşların büyüklüğü misket büyüklüğünde olmalıdır. Oyunu başlatan kişi, ilk önce beş taşı yere atar. Daha sonra yerden gözüne kestirdiği bir taşı alarak havaya atar ve aynı anda yerden aldığı taşla beraber havaya atmış olduğu taşı da yakalarsa birleri bitirmiş olur. Havaya attığı taşı, yere düşmeden yakalayamayan oyuncu oyun dışı kalır. Oyuncu birleri tamamladıktan sonra ikilere geçer. İkilerde de aynı şekilde oyuncu yerdeki beş taştan birini avucuna alır ve havaya doğru atar. Birlerde olduğu gibi taş yere düşmeden oyuncu aynı eliyle yerdeki taşlardan iki tanesini avucuna almalı ve havadaki taşı tutmalıdır. Oyuncu ikileri de geçerse üçlere geçmeye hak kazanır. Üçlerde ve dörtlerde de oyun aynı şekilde devam eder. Oyuncu üçlerde yerden üç taş, dörtlerde dört taşı alıp havaya attığı taşı yakalamak zorundadır. Dörtlerden sonra oyuncu, “analar” aşamasına geçer. Analarda durum biraz daha farklıdır. Oyuncu beş taşı aralarında mesafe olacak şekilde yere dizer. Sol elinin başparmağı ile işaret parmağının uçları yere gelecek şekilde bir tünel oluşturur. Daha sonra yerdeki taşlardan birini alır havaya atar, aynı anda havaya attığı taş yere temas etmeden yerdeki taşlardan birini tünelden içeri atmalıdır. Oyuncu taşları tünele atarken tünelin ön tarafında bu taşlar birbirlerine temas etmemelidir. Oyuncu yerdeki taşların tamamını tünelden içeri attıktan sonra puan alma işlemine geçilir. Bu kısım; oyunun en zor kısmıdır. Oyuncu beş taşı birden avucunun içine alır ve havaya doğru atar ve aynı anda elini ters çevirerek havaya attığı taşları elinin tersiyle yakalamaya çalışır. Oyuncu elinin üstünde tuttuğu taşları havaya fırlatır ve bu taşların hiçbirini yere düşürmeden avuç içiyle yakalamak zorundadır. Oyuncu elinin tersiyle yakaladığı taşların hepsini tekrar avuç içiyle yakalarsa taş sayısına göre puan alır. Bu hareket ikilerde iki taş, üçlerde üç taş, dörtlerde dört taş ve beşlerde beş taş elin üstünde tutulup avuçla yakalanacak şekilde devam eder. Oyuncu elinin üzerinde eksik taş yakalarsa veya taşları avucuyla tutamazsa yanmış olur. Yukarıdaki tüm bu hareketleri yapan oyuncu, oyunda başarı sağlamış olur ve bir puan alır. [K1] Resim 1: Beştaş Oyunu Temmuz 2016 69 Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ 1.2 Birdirbir Oyunu Oyuna başlamadan önce bir ebe seçilir. Ebeyi belirlemek için çeşitli sayışmacalar yapılır. Daha sonra ebenin duracağı (eğileceği) yer belirlenir. Bu yer, düzgün ve mümkünse yumuşak zeminli ve genişçe bir alan olmalıdır. Ebenin haricindeki oyuncular, ebeden (hızla uzaklaşabilecekleri kadar) uzak bir yerde kuyruk oluştururlar. Ebe öne doğru eğilip belini kamburlaştırır. Diğer oyuncular sırayla, “birdirbir” tekerlemesini söyleyerek ebenin üzerinden atlarlar. Yöreler arası farklılıklar olmakla birlikte tipik bir “birdirbir” tekerlemesi şöyledir: Birdirbir, ikidir iki, ormandaki tilki. Üçtür üç, yapması pek güç (Bu sırada ebenin üzerinden ilk atlayan oyuncu bir hareket yapar ve diğer oyuncular da atlarken aynı hareketi yapmaya çalışır.) Dörttür dört, kuş gibi öt (Atlayıcılar yüksek sesle kuş gibi öter.) Beştir beş, aldım bir eş (Ebenin sırtına küçük bir mendil konur ve atlayıcılar atlama esnasında bu nesneyi almaya çalışır.) Altıdır altı, yedidir yedi, elim sırtına değdi (Atlayıcılar ebenin sırtına hafifçe vururlar.) Sekizim seksek (Atlayan oyuncular tek ayak üzerinde seker.) Dokuzum durak (Atlayıcılar indikleri noktada hareketsiz beklerler. Sıradaki atlayıcılar bunlara çarparsa yanar.) Onum oturak (Atlayıcılar indikleri noktada çömelerek beklerler. Sıradaki atlayıcılar bu çömelen kişilere çarparsa yanarlar.) On birim sen de yat (Atlayıcılar ebenin bir iki adım ilerisinde ebe gibi eğilirler. Arkadan gelenler, sıra ile bu kişilerin üzerinden atlarlar.) On ikim dünya turu (Bu aşamaya kadar eğer hiçbir oyuncu yanmadıysa bu oyuncular ebenin arkasına tren vagonları gibi takılıp ebeyi takip ederler. Ebe bu arada çeşitli hareketler yapar. Oyuncular da ebeyi taklit etmeye çalışır. Ebeyi doğru taklit edemeyen ilk oyuncu yanar ve ebe olur. [K3] Oyunun başka bir varyantında atlayan oyuncu en sona geldiğinde kendisi de eğilir. Birinci oyuncu sadece ebe üzerinden, ikinci oyuncu ise ebe ve birinci oyuncu üzerinden atlar. Oyunda bu şekilde atlamaya devam edilir ve son oyuncu tüm oyuncuların üzerinden atlar. Bu atlama sırasında her oyuncu kendi sırası geldiğinde oyun tekerlemesini söyler. Örneğin birinci oyuncu “birdirbir”, ikinci oyuncu “ikidir iki, ormandaki tilki” der. Bazen de atlayan kişi eğilmez ancak atlarken tekerleme dizesini söylemenin yanı sıra çeşitli görevleri de icra eder. Eğer bu görevleri doğru icra edemezse yanar ve sonraki elde ebe olur. [K2] 70 Temmuz 2016 Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ Resim 2: Birdirbir Oyunu 1.3 Çizgi (Seksek) Oyunu Kızlar arasında oynanan bir tür sokak oyunudur. Bu oyunda oyuncular dengeli ve dikkatli olmalıdır. Seksek oyununda, yere tebeşir ile birbirini izleyen kareler ya da daireler çizilir. Donra sonra bu kareler veya daireler numaralandırılır. Oyuncular, çizili alanların içine sırayla yassı bir taşı atarlar. Eğer oyuncunun taşı çizili alanların dışına düşer ya da çizgiye denk gelirse, taş atma sırası öbür oyuncuya geçer. Atış başarılıysa oyuncu bir yandan tek ayağı üzerinde sekerken bir yandan da taşı öbür ayağıyla iterek bütün boşluklardan geçirmesi gerekir. Oyuncu öbür ayağını yere değdirir ya da boşlukların arasındaki çizgilere basarsa yanar ve sırasını kaybeder. Oyun aslında iki tur halinde oynanır. Oyuna başlarken oyuncu taşı birinci çizgiden sekizinci çizgiye doğru atarak ilerler; ikinci turda ise sonuncu çizgiden baştaki çizgiye doğru geri gider. Başka bir seksek türünde ise taş atıldıktan sonra karelere isabet ederse, oyuncu taşın bulunduğu karenin üstünden atlar, dönüşte çizgilere değmeden de taşı geri alır. 4-5 ve 7-8 numaralı kareler yan yana oldukları için taş bu karelere geldiğinde, yandaki kareye tek ayakla basılır. Eğer taş, çizginin üzerine denk gelirse oyun kazanılır ve sıra başka oyuncuya geçer. [K3] Resim 3: Çizgi (Seksek) Oyunu Temmuz 2016 71 Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ 1.4 İstop Oyunu İstop oyununda oyuncular bir daire oluşturur. Oyunu başlatmak için oyunculardan birisi ebe olur. Ebe, oyunculardan birinin adını söyleyerek topu havaya atar. Top yere düşerken, adı söylenen oyuncu topu havada yakalarsa, o kişi de başka birinin adını söyleyerek topu yeniden havaya atar. Topu havada tutamayan oyuncu, topu yerden eline aldığında “istop” diye bağırır. Sağa sola kaçışan oyuncular “istop” dendiği anda oldukları yerde durmak zorundadır. Bu durumda ebe, duran oyunculardan birini topla vurmaya çalışır. Vurulan oyuncu bir puan kaybeder ve ebe olur. Üç kere vurulan kişiye bir ad takılır. Ve o kişi oyuna takılan bu ad ile devam eder. Top atılırken gene aynı isim söylenir. Altı kez vurulan kişiye ise bir ceza verilir. Oyuncunun bir eşyası saklanır ve oyuncu bu eşyayı ipuçları ile bulmak zorundadır. Oyuncu, saklanan eşyaya yaklaşınca “sıcak”, saklanan eşyadan uzaklaşınca “soğuk” denilerek oyuncunun saklanılan bu eşyayı bulunmasına yardım edilir. [K4] Resim 4: İstop Oyunu 1.5 Kurt Baba Oyunu Oyuncular arasında bir kişi kurt baba olarak seçilir. Kurt baba uyumaya başlar. Kurt baba uyurken diğer oyuncular kurt babanın elmalarını toplar. Daha sonra çocuklar kurt babaya doğru koşarak ona elma topladıklarını söylerler ve kurt baba da en çok elmayı toplayan çocuğu yakalamaya çalışır. Yakalanan kişi kurt babanın yanına geçer. Oyunda sona kalan oyuncu oyunu kazanır. Daha sonra Kurt baba halkanın içine alınır ve şu şarkı söylenir: Ormanda gezer iken Kurt babaya rastlar iken Kurt baba kurt baba ne yapıyorsun? Yemek yiyorum. 72 Temmuz 2016 Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ Ooo! Afiyet olsun. Ormanda gezer iken Kurt babaya rastlar iken Kurt baba kurt baba ne yapıyorsun? Dişlerimi fırçalıyorum. Ooo! Kolay gelsin. Ormanda gezer iken Kurt babaya rastlar iken Kurt baba kurt baba ne yapıyorsun? Sizi yakalıyorum! Şarkı bittikten sonra kurt baba koşarak çocuklardan birini yakalar. Yakalanan çocuk ebe olur ve kurt babanın yerine geçer. [K5] Resim 5: Kurt Baba Oyunu 1.6 Mendil Kapmaca Oyunu Oyunu oynayacak olan çocuklar önce iki gruba ayrılırlar. İki grup arasında en az yirmi metre, en fazla otuz metre mesafe olmalıdır. Oyuna başlamadan önce bir mendilci bir de oyunu yönetecek hakem seçilir. Hakem seçilen kişi, mendilciyi ortaya alıp etrafına iki metre yarıçapında bir çember çizer ve gruplardaki oyuncuları sıraya sokar. Her oyuncu karşı gruptan kendisine bir eş seçer ya da bu iş seçime bırakılmayıp daha adil olması için gruplarda aynı hizada bulunan oyuncular ile karşı karşıya gelir. Mendilci belirlenen yerde, elini serbest bir şekilde aşağıya doğru sarkıtır. Hakemin düdüğü veya komutu ile gruplardan birer kişi mendilcinin elindeki mendili rakibi tarafından ebelenmeden grubuna getirmek için hızlıca mendilciye doğru koşarlar. İlk gelen oyuncu mendili alıp grubuna götüremez ya da iki oyuncu da mendilcinin yanına aynı anda gelmişlerse, rakipler arasında bir kapışma başlar. Rakipler devamlı birbirlerinin dalgın anlarını kollarlar. Bu Temmuz 2016 73 Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ nedenle birbirlerinin, dikkatlerini dağıtmak için çeşitli hareketler yapıp, çeşitli sözler söylerler. Mendil kapılmadan mendilcinin etrafına çizilen sınırı (çemberi) aşmak yasaktır. Burada uygulanan taktiklerden biri de mendili kapıyormuş gibi yapıp almamaktır. Rakip oyuncu tarafından ebelenmeden mendili grubuna getiren oyuncu, grubuna bir puan kazandırır, eğer mendili kaptıktan sonra ebelenirse karşı grup bir puan kazanmış olur. Bu şekilde tüm oyuncular yarıştıktan sonra hangi grupta yenen oyuncu sayısı fazlaysa o grup oyunu kazanmış olur. [K6] Resim 6: Mendil Kapmaca Oyunu 1.7 Yağ Satarım Bal Satarım Oyunu Oyun başlamadan önce çocuklar aralıklı olarak bir çember şeklinde otururlar. Sayışmalar sonucu oyunculardan bir tanesi ebe olarak seçilir. Ebe seçilen bu oyuncu eline bir mendil alarak çemberin etrafında dolaşmaya başlar ve bu sırada şu tekerlemeyi söyler: Yağ satarım, bal satarım, Ustam ölmüş, ben satarım. Ustamın kürkü sarıdır, Satsam on beş liradır. Zam-bak Zum-bak Dön arkana iyi bak Zam-bak Zum-bak Dön arkana iyi bak. Oyuncu bu tekerlemeyi okuyarak halkanın etrafında dönerken elinde gizlediği bir ucu düğümlü mendili belli etmeden çömelmiş durumdaki oyunculardan birinin arkasında yere bırakır. Ebenin mendili arkasına bıraktığı oyuncu, ebe halka çevresindeki turunu tamamlayıp kalktığı yere oturmadan durumu fark ederse mendili kapıp ebenin arkasından koşmaya başlar. Ebe boşalan yere oturuncaya değin süren bu kovalamaca sırasında da elindeki 74 Temmuz 2016 Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ mendille ebeye vurur. Eski ebe yerine oturduğunda ayakta kalan tekerlemeyi yeniden söylemeye başlayarak oyunu sürdürür. Arkasına mendil bırakılan oyuncu durumu fark edememişse, ebe halka çevresindeki turunu tamamlayıp yeniden onun hizasına gelince yerdeki mendili alıp oturan oyuncunun sırtına vurarak onu kovalamaya başlar. Oyuncunun yerine oturmasıyla kovalamaca sona erer. Bu durumda ebe değişmez. [K6] Resim 7: Yağ Satarım Bal Satarım Oyunu 1.8 Yakan Top Oyunu Yakan top oyunu, sayıları eşit iki grup tarafından oynanır. Oyun başlamadan önce oyun sahası çizilir. Oyun sahası ortadan bir çizgiyle ikiye ayrılır. İlk önce yazı tura atılarak hangi grubun oyuna ilk olarak başlayacağı belirlenir. Sonra herkes kendi sahasına geçer. Her grubun bir kalecisi olur. Bu oyunda en önemli kural; kimsesin can vermemesidir. Oyunda topla vurulan oyuncu kaleye geçer. [K7] Resim 8: Yakan Top Oyunu Temmuz 2016 75 Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ 1.9 Misket (Bilye) Oyunu Bu oyun Doğu Anadolu başta olmak üzere ülkemizin birçok yerinde oynanan bir çocuk oyunudur. Misket oyunu en az iki, en fazla beş kişi tarafından misketlerle oynanan bir oyundur. Yörede bu oyunun; “mersin”, “üçgen” ve “haboki’’ olmak üzere üç şekli vardır. Haboki oyunu sadece Bingöl’ün Solhan ilçesine özgü bir oyundur. Bu oyunu bulan kişinin ismi “Habib” olduğu için oyuna; “haboki” veya “habibce” adı verilmiştir. [K7, K8] 1.9.1 Mersin Oyunu Bu oyuna niçin “mersin oyunu” adı verildiği ile ilgili yeterli bilgi bulunmamaktadır. Oyunda olan kişiler, ellerindeki bilyelerden belirli bir sayıda düzenli bir şekilde yere dizip, sonra “el bilyesi” denilen ana bilyeyi yere dikilen bilyelerden uzağa fırlatırlar. Oyunun başında “sonum” diyen kişi bilyesini en son atar. Oyunda bilyeyi en son atmak bir avantaj olarak görülür. Bütün oyuncular el bilyelerini fırlattıktan sonra, el bilyesi yerdeki bilyelere en yakın olan kişi bir yön belirler. Bu yön, aşağı veya yukarı yöndür. Yön belirlendikten sonra bilyesini en uzağa atan kişi bilyesini yerde dizili olan bilyelere doğru savurur, eğer bilye belirtilen yönden orta bilyeye kadar herhangi birine değerse o kişi yerdeki bilyelerin hepsini alır. Eğer bilyelere değmezse sırayla bilyesi en uzakta olan kişi el bilyesini dizili olan bilyelere doğru savurur. Hiç kimsenin el bilyesi yerdeki bilyelere değmezse, yönü söyleyen kişi yerdeki bütün bilyeleri alır. [K7, K8] 1.9.2 Üçgen Oyunu Bu oyuna “üçgen oyunu” adı verilmesinin sebebi; yere bir üçgen çizilerek oynanmasındadır. Bu oyun da mersin oyunu gibi en az iki, en fazla beş kişi tarafından misketlerle oynanan bir oyundur. Yere bir üçgen çizilir. Oyunda olan kişiler zorunlu sayıda misketleri üçgenin içine dizer. Üçgenin üç metre uzağına “menzil” denilen geniş bir çizgi çizilir. Oyuncular el bilyelerini çizginin yakınına atmaya çalışır. Bilyesi çizgiye en yakın olan kişi ilk önce atışını yapar. Oyuncu, el bilyesini çizgiye attığında diğer eli attığı bilyeye değerse son sırada atışını yapar. En son atış yapmak oyunda dezavantaj olarak görülür. Çizgiden üçgendeki bilyelere atış yaparak isabet ettiren oyuncu tekrar üçgendeki bilyelere doğru atış yapma hakkı kazanır. Oyunda atış şekilleri ile ilgili bazı kurallar vardır. Bu kurallara göre; oyuncu bilyeyi başparmağı ile işaret parmağının arasına alır, başparmağını avucun içine gelecek şekilde yerleştirir ve bazen bir elini yumruk yapıp yere dayadıktan sonra bilyenin olduğu eli de o elin üstüne yerleştirir sonra avuç içinde olan başparmağıyla bilyesini savurur. Bilye savrulurken el, sabit olmalıdır. Atış sırasında bilyeyle birlikte el savrulursa atışın yenilenmesi gere76 Temmuz 2016 Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ kir. Bir diğer atış ise bilye işaret ve başparmak arasına alındıktan sonra sağ diz bükülür ve el sağ dizin üstüne yerleştirilerek atış yapılır. Bir diğer atış şekli ise “adana” adı verilen atış şeklidir. Bu atışa niçin adana denildiği hususunda elimizde bir bilgi yoktur. Bu atışta bilye bazen başparmağı ve yüzük parmağı, bazen de başparmağı ve orta parmak arasına alınır. Atış esnasında oyuncunun el bilyesi başka bir oyuncunun ayağına değerse “tutuk” alınır. Tutuk bir oyun kuralıdır. Oyuncunun el bilyesi diğer oyuncunun ayağına nerede değdiyse orda “tutuk” alınır. Tutuk başka bir oyuncu tarafından alınmalıdır. Tutuğu alan kişi dik durur, dizini yukarı kaldırıp aşağı doğru büker ve dizinden aşağı doğru bilyeyi bırakır. Oyuncunun el bilyesi nereye giderse oyuncu oradan atışını yapar. Oyunda bilye kazanan kişi diğer oyunculara “kırıyor musunuz” yani “meydan okuyor musunuz” diye sorar. Bilyeleri kazanan oyuncuya “kırıyorum” diye karşılık veren kişi, o oyuncunun rakibi olur. [K7, K8] 1.9.3 Haboki Oyunu Bu oyun mersin oyununun biraz değiştirilmiş şeklidir. Oyunda olan kişiler ellerindeki bilyelerden zorunlu sayıdaki bilyeyi düzenli bir şekilde yere dizip, sonra “el bilyesi” denilen ana bilyeyi yere dikilen bilyelerden uzağa fırlatırlar. Oyunun başında “sonum” diyen kişi bilyesini en son atar. Oyunda bilyeyi en son atmak bir avantaj olarak görülür. Herkes el bilyelerini fırlattıktan sonra, el bilyesi yerdeki bilyelere en yakın olan kişi bir yön söyler. Bu yön, aşağı ya da yukarı olmalıdır. El bilyesini en uzağa atan kişi yönü aldıktan sonra bilyesini yerden dizili olan bilyelere doğru havadan savurur ki işte bu kısım, mersin oyunundan ayrılan kısımdır. El bilyesi, yerde dizili olan bilyelere temas ettirilmemelidir. Eğer bilye yerden temas ederse atış yenilenir. Atışı yapan oyuncunun el bilyesi belirlenen yönde herhangi bir bilyeye değerse o oyuncu yerdeki bilyelerin hepsini alır. Eğer değmezse sırayla bilyesi en uzakta olan oyuncu el bilyesini dizili olan bilyelere doğru savurur. Yerdeki bilyelere hiç kimsenin bilyesi değmemesi durumunda ise yönü söyleyen kişi yerdeki bütün bilyeleri alır. [K7, K8] 1.10 Çelik Çomak Oyunu Çelik çomak ülkemizin birçok bölgesinde oynanan bir çocuk oyunudur. Yöresel bir oyun olduğu için oynandığı yöreye göre bazı değişiklikler arz edebilir. Oyuna başlamadan önce ilk olarak oyun için gerekli olan yarım metre uzunluğunda bir sopa ve her iki tarafı kalem ucu gibi sivrilmiş bir kısa çubuk ayarlanır. Daha sonra ise; düz ya da iniş yokuşlu bir yer, yani oynanan yerin coğrafik yapısına göre oyun yeri seçilir. Avuç içi büyüklünde iki adet taş, aralarında on beş santimetre mesafe olacak şekilde oyun yerine koyulur. Oyun için ikişerli veya üçerli iki grup oluşturulur. Ancak oyun iki kişi ile de oynanabilir. EşleşTemmuz 2016 77 Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ me yapıldıktan sonra ilk atışı yapacak olan grubu belirlemek için gurup reisleri “çelik” adı verilen kısa sopayla uzun sopayı sektirir en çok sektiren grup reisi ilk atışı yapmaya hak kazanır. Gruptaki her oyuncunun bir atış hakkı vardır. Atışı yapan kişi ayarlanan iki taşın yanında durur, elindeki çomağı iki taşa dokundurur ve diğer elinde bulunan çeliğe hızlı bir şekilde vurarak diğer grubun olduğu yöne doğru atar. Diğer grup çeliğe müdahale etmeye çalışır. Çelik havada iken yakalanırsa çeliği fırlatan grup yanar ve çeliği yakalayan grup büyük bir kama sayısı alır. Kama sayısı adım ölçüleri ile belirlenir. Çelik yakalanmazsa çeliği yakalamaya çalışan grup çeliği düştüğü yerden oyun taşlarının olduğu yere doğru fırlatır. Amaç çeliği taşlara vurmaktır. Çelik, taşlara doğru atıldığında çeliğin düşüş yeri hesaplanır. Eğer çelik, taşlara çomak uzunluğundan daha kısa bir mesafedeyse oyunu başlatan kişi yanar yerine diğer eşi oyuna gelir. Çelik, taşlara değmezse ya da taşlardan çomak uzunluğunu aşan bir mesafeye düşmüşse oyunu başlatan kişi yanmaz ve çeliğin düştüğü yere gelir elindeki çomakla çeliğin ucuna vurup çeliği havalandırmaya çalışır. Eğer üç hamlede çeliği uzaklaştıramazsa yanar. Oyuncu, çeliğe üç hamle yaptıktan sonra karşı guruptan kendine güvenen bir oyuncu, taşların hizasından üç atlar adımda çeliğe yetişmeye çalışır. Oyuncu çeliğe yetişemezse aradaki mesafe adımla ölçülür ona göre oyunu başlatan grup kama cezası alır. [K9] Resim 9: Çelik-Çomak Oyunu 1.11 Çallık Çukur Oyunu Oyun iki kişiyle oynanır. On tane çukur kazılır. Beş çukur bir oyuncuya diğer beş çukur da öteki oyuncuya verilir. Çukurlardan bir tanesi ambar (çımı) olarak kullanılır. Diğer dört tane çukura ise beşer tane taş koyulur. Toplam kırk tane taş olur. İlk çukurdan beş tane taş alınır önce kendi çukurlarına birer tane taş bırakılır sonra rakip oyuncunun çukurlarına ambarı hariç birer tane taş bırakılır. Son taş hangi çukurda biterse o çukurdan taşlar alınır. Oyuncu kendi ambarına da taş atabilir. Son taş boş çukura denk 78 Temmuz 2016 Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ gelirse oyun karşı oyuncuya geçer. Oyun sonunda ambarında en çok taşı olan kişi oyunu kazanır. [K10] Resim 10: Çallık Çukur Oyunu 1.12 Körebe (Söbe) Oyunu Söbe oynamak için bir grup çocuk toplanır ve bir daire oluşturur. Söbe olacak kişiyi belirlemek için bazen sayışma yöntemi bazen de oyun tekerlemesiyle söbe olacak kişi belirlenir. Sayma genelde otuz ikiye kadar yapılır. Oyunda; “dolapta pekmez, yala yala bitmez, Ayşecik Fatmacık kız sen bu oyundan çık” şeklinde sayışılarak ebe belirlenir. Sayışmacanın son hecesi kime denk gelirse o kişi söbe olur. Söbe yeri için genellikle bir duvara daire çizilir ve Söbe olan kişi alnını o dairenin içine değdirerek gözleri kapalı bir şekilde elliye kadar saymaya başlar. Sayma esnasında diğer oyuncular saklanır. Söbe olan kişi gözlerini açınca diğer oyuncuları aramaya başlar. Arama sonucu bulduğu kişiyi, elini duvarda çizili daireye dokundurarak onu söbeler. Bulduğu kişi ondan önce gidip elini söbe dairesine vurursa söbe olan kişi yine söbe olmak zorundadır. Eğer bir oyuncu söbeye yakalanırsa kendini gizleyen oyuncuların gelip kendisini kurtarmasını bekler. Söbelenen oyuncular kendisini gizleyen arkadaşlarına: “elma dersem çık, armut dersem çıkma” diye seslenerek onları uyarırlar. [K11] Resim 11: Körebe (Söbe) Oyunu Temmuz 2016 79 Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ 1.13 Kupa Oyunu Bu oyun körebe oyunun değiştirilmiş halidir. Genellikle karanlıkta oynanan bir çocuk oyunudur. Akşam saatlerinde çocuklar mahallenin veya köyün meydanında toplanırlar. Öncelikle bir çember oluşturularak kupa (ebe) olacak kişi belirlenir. Seçim; sayma ya da oyun tekerlemesi ile yapılır. Sayma işlemi genellikle otuz ikiye kadar yapılır ve otuz iki sayısı kime denk gelirse o kişi kupa olur. Aynı şekilde tekerlemede de son hecesi kime denk gelirse o kişi kupa olarak seçilir. Kupa olan kişi bir teneke bulur, bu esnada tenekenin hafif olmasına özen gösterilir. Teneke bulunduktan sonra meydana dikilir. Kupa olan kişi ayağını tenekenin üzerine koyar gözlerini kapatarak ya da eliyle otuz ikiye kadar sayar. Sayma esnasında diğer oyuncular saklanır. Kupa olan kişi saymayı bitirince gözlerini açar ve saklanan kişileri bulmaya çalışır. Saklanan oyuncular yerde dikili olan tenekeye tekmeyle vurarak tenekeyi uzaklaştırmaya çalışırlar. Kupa olan kişi, bir kişiyi görür görmez gördüğü kişinin ismini söyler ve gidip ayağını kupa denilen tenekeye basar. Söbelenen kişi, kupa ayağını tenekeye basmadan önce kupaya dokunursa oyuna devam edebilir. Kupa, gördüğü her kişi için aynı işlemi tekrarlamak zorundadır. Yakalanan kişiler, saklanan kişilerden birinin gelip kupaya vurmasını bekler. Saklanan bir oyuncu, kupa olan kişiden önce gelip kupaya vurursa, yakalanan diğer oyuncuların hepsini kurtarır ve bu oyuncular tekrar saklanır. [K10, K11] 1.14 Elim Elim Epenek Oyunu Daha ziyade kız çocuklar tarafından oynanan bir oyundur. Bu oyun dört veya daha fazla kişiyle evde oynanabilir. Oyunculardan yaşça en büyüğü oyun başı olur. Oyuncular halka yaparak oturur ve ellerini yere koyarlar. Oyun başı ise sol elini yere koyarak sağ elini işaret parmağıyla yanı başındaki oyuncunun serçe parmağından başlayarak oyun tekerlemesini söyleyip saymaya başlar. Tekerlemeyi heceleyerek bu oyuncunun tüm parmaklarına sırayla dokunur. Tekerlemenin son satırı olan “çek şunu” sözünün en son hecesi hangi parmakta biterse o parmak içeri kıvrılır. Böylece oyun geri kalan parmaklar üzerinde aynı sıra ve aynı şekilde devam eder. En son kimin parmağı üzerinde tekerleme biterse o elin sahibi yenilmiş sayılır. Bu oyunun tekerlemesi şöyledir: Elim elim epenek Elden çıktı kepenek Kepeneğin ne suçu Süleyman’ın ne saçı Nenem yoğurt getirdi Pisink (kedi) burnunu batırdı Pisink kulağını tutarım Minareden asarım Sallım sallım Salla bunu Çek şunu 80 Temmuz 2016 Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ Resim 12: Elim Elim Epenek Oyunu 1.15 Kemik Oyunu Oyun yedi-sekiz kişiyle oynanır. Oyuncular kendi aralarında bir sayışmaca ile sayışırlar. Böylece ebe belirlenmiş olur. Oyunda ebe, diğer oyuncular hareket halinde iken onları ebelemeye çalışır. Oyuncular ise ona yakalanmamak için kaçışırlar. Bu sırada ebe tam kendilerine dokunacakken “kemik” diye seslenerek oldukları yerde hareket etmeksizin dururlar. Böyle bir durumda ebe, oyunculara dokunamaz. Ebe kendilerinden biraz uzaklaşınca oyuncular tekrar hareket etmeye, ebenin etrafında koşarak onu kızdırmaya çalışırlar. Şayet ebe, hızlı davranarak kaçışan bu oyunculardan birine dokunabilirse onu ebelemiş olur. [K12] Resim 13: Kemik Oyunu 1.16 Çıngılo (Kale Yıkma) Oyunu Bu oyun düz bir alanda genellikle altı kişiyle oynanır. Oyuncular topladıkları yedi kiremiti veya yassı taşı üst üste dizerek bir kale yaparlar. Bu işlem bittikten sonra sayışılarak kimin ebe olacağı tayin edilir. Ebe seçilen kişi bu dizili olan kalenin yanında durur. Diğer oyuncular da kaleden üç-dört metre ilerde bir top ile bu kaleyi düşürüp ebeyi zor durumda bırakmaya çalışırlar. Eğer atıTemmuz 2016 81 Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ lan top kaleyi devirirse tüm oyuncular birden “çingılo” diye bağırırlar. Ebe olan oyuncu da bu kaleyi tekrar dizmeye çalışır. Şayet ebe bir an evvel kaleyi dizip birini ebelerse ya da diğer oyuncular bu kaleyi deviremezlerse atış sıralamasında en son sırada bulunan kişi ebe olunur. Oyuna aynı şekilde devam edilir. [K8] Resim 14: Çıngılo (Kale Yıkma) Oyunu 1.17 Yağlı Kayış Oyunu Oyun için önce bir alan seçilir. Daha sonra genişçe bir daire çizilir ve ebe seçimi için oyuncular aralarında sayışırlar. Oyun, altı kişi ile oynandığı gibi daha fazla sayıda kişi ile de oynanabilir. Oyuncular oyun alanında gözlerini yumarken ebe, onlardan gizli olarak kemeri alıp herhangi bir yere saklar. Ebe işaret verdikten sonra diğer oyuncular da ebenin sakladığı kemeri bulup bu kemerle yakaladıkları kişiye vurmaya çalışırlar. Oyuncular, kemerin saklandığı yere yaklaştıklarında; ”sıcak mı, soğuk mu, ılık mı?” diyerek ebeden yardım alırlar. Ebe, oyuncular kemerin saklandığı yere çok yaklaşmışlarsa “sıcak”, az yaklaşmışlarsa “ılık”, hiç yaklaşmamışlar ise “soğuk” diyerek onlara ipucu vermeye çalışır. Bu sırada kemeri saklı olduğu yerden bulup çıkaran oyuncu, kemeri çabucak alarak oyun alanındaki daireye doğru kaçan oyunculara vurmaya çalışır. Kemeri bulan oyuncu, hem ebe olmaya hem de kemeri saklamaya hak kazanır. [K11] Resim 15: Yağlı Kayış Oyunu 82 Temmuz 2016 Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ 1.18 Ayakkabı Saklamaca Oyunu On kişiyle oynanan bir oyundur. Bir tekerleme ile ebe seçilir. Ebenin gözü kapatılır ve sol ayakkabısı alınıp gizli bir yere saklanılır. Ayakkabı saklandıktan sonra ebenin gözü açılır. Eğer ebe, saklanan ayakkabısına yaklaşırsa diğer oyuncular hep bir ağızdan ”sıcak”, ayakkabısından uzaklaşırsa “soğuk” diye bağırırlar. Ebe ayakkabıyı bulduğu zaman oyun, ebenin istediği kişinin ebe olmasıyla devam eder. [K7] 1.19 El Pişti Oyunu Ellere vurularak oynanan bir oyun olup iki kişiyle oynanır. Oyunculardan birinin eli altta, diğerinin eli üste olacak şekilde eller birbirine paralel olarak uzatılır. Eli altta olan oyuncu kendi eline vurmamaya dikkat ederek diğer oyuncunun eline vurmaya çalışır. Ebe, elinin üzerindeki diğer oyuncunun eline vurduğunda (haşladığında) ‘’pişti’’ olur. [K8] Resim 16: El Pişti Oyunu 1.20 Çırr (Kovalamaca) Oyunu Bu oyun genellikle sekiz kişiyle oynanır. Oyun başlamadan evvel oyuncular iki gruba ayrılarak eşleşirler. Bu eşleşmeden sonra kimin ebe olacağı yani kovalayan taraf; kimin de ebelenecek yani kovalanan grup olacağı sayışılarak tespit edilir. Bu aşamadan sonra yakalanıp ebelenen grubun oyuncularını bir alanda toplayabilmek için üç-dört metre çapında bir daire çizilir. Oyun, kovalanacak olan grubun elemanlarının oyun alanından biraz uzaklaşmasıyla başlar. Hemen sonra da ebe olan grubun oyuncuları karşı grubun oyuncularını kovalayıp ebelemek suretiyle yakalamaya çalışır. Ebelenen oyuncular oyun alanına, önceden belirlenmiş bulunan daireye yerleştirilir. Ne zaman ki; karşı grubun tüm oyuncuları yakalanılıp ebelenirse daireye getirilir. Böylece ebe olan grup ebelikten kurtulmuş ve oyunun ilk turunu kazanmış olur. Ancak ebe olan grubun tüm oyuncularını ebeleyemezse kovalanan grubun Temmuz 2016 83 Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ diğer oyuncuları fırsatını bulup hızla koşarak oyun alanına girmeye çalışırlar. Oyun alanına girdiklerinde ise “çırr” diye bağırırlar ve böylelikle ebelenen arkadaşlarını kurtararak oyunu lehlerine çevirmiş olurlar. [K6] Resim 17: Çırr (Kovalamaca) Oyunu 1.21 El Üstünde Kimin Eli Önce bir ebe seçilir, ardından ebe yüzüstü yere yatırılarak gözleri yumdurulur. Diğer oyuncular da ellerini ebenin sırtına üst üste gelecek şekilde koyarlar. Ebeye ‘’el üstünde kimin eli?’’ diye seslenip üstteki elin sahibinin kim olduğunu sorarlar. Eğer ebe bunu bilirse en üstteki elin sahibi ebe olur. Yok, eğer bilmezse tüm oyuncular ebenin sırtına vurmaya başlar. [K3] Resim 18: El Üstünde Kimin Eli Oyunu 1.22 Terlik Dizmece Oyunu Beş çift terlik belirli aralıklarla dizilir. Önce birer birer aralarından geçilir. Sonra ikişer ikişer aralarından atlanılır ve daha sonra üçer üçer araların84 Temmuz 2016 Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ dan geçilir. Son olarak ise “yılanlar“ adı verilen bölümde terliklerin aralarından yılan sesi çıkarılarak teker teker geçilir. Ayağı terliğe değen kişi yanarak oyundan çıkar. Oyun boyunca terliğe değmeyen kişi, her oyun kazandığında oyundan bir terlik çıkartır ve kalan son terliği ise saklar. Daha sonra terliğin sahibi kimse ondan bu terliği bulması istenir. [K5] Resim 19: Terlik Dizmece Oyunu 1.23 Çubuk Oyunu Bingöl’ün Kiğı ilçesinde derlenen bu oyun, iki kişi arasında ve genellikle erkek çocuklar tarafından oynanan bir oyundur. 20­-25 cm uzunluğunda­ yuva­rla­k­ta­hta­da­n çubuk­la­r ya­pı­lır ve a­rdında­n bu çubuk­la­r çe­şitli re­nk­le­re­ boya­nır. Daha sonra çu­bu­k­l­a­r, üst üste gel­ecek­bi­r şek­i­l­de oyu­ncu­l­a­rın a­ra­ sına­ bıra­k­ıl­ır. Oyun, çu­bu­k­l­a­rın oynatılma­da­n sırasıyla alınmasıyla ba­şl­a­r. Çu­bu­k­l­a­rı i­l­k­ oyna­ta­n k­i­şi­ ya­na­r ve oyna­ma­ sıra­sı ra­k­ip ­ ­ oyu­ncu­ya­ geçer. Oyu­n böyl­ece deva­m eder ve sonu­çta­en fa­zl­a­çu­bu­ğu­oyna­tma­da­n çek­en k­i­ şi­, oyu­nu­kazanmış ol­u­r (Oğuz ve Ersoy 2007: 81). Sonuç Bingöl’de derlemiş olduğumuz çocuk oyunları için bir değerlendirme yaptığımızda; bu oyunlardan bazılarının hemen hemen Türkiye’nin her bölgesinde oynanan oyunlar olduğunu görürüz. Örneğin; mendil kapmaca, birdirbir, körebe, çelik çomak, beştaş, seksek, yağ satarım bal satarım, yakan top ve misket gibi oyunlar bu niteliktedir. Ancak kurt baba, terlik dizmece, ayakkabı saklamaca, istop, çallık çukur, kupa, elim elim epenek, el pişti, kemik, yağlı kayış, çıngılo ve haboki gibi oyunlar daha çok Bingöl ve çevresine özgü oyunlardır. Bingöl’de derlemiş olduğumuz oyunlardan bazıları el çabukluğu, hızlı hareket ve fiziki kuvvet, bazıları ise dikkat, beceri ve zekâ yeteneği gerektirmektedir. Oyunlardaki tekerlemeler ve sayışmacalar, çocukların dil yeteneğini geliştirmesine yardımcı olmaktadır. Bingöl geleneksel çocuk Temmuz 2016 85 Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ oyunlarının en başta eğlenme ve hoşça vakit geçirmenin yanı sıra liderlik, dil-iletişim, el becerisi kazanma, problem çözme, karar verme, malzemeleri oyuna dönüştürme, birlikte yaşama ve ekip olma gibi işlevlere sahip olduğunu söyleyebiliriz. Bu oyunlar; fiziksel, bilişsel, sosyal ve duygusal bakımdan da çocukların gelişimine katkı sunmaktadır. Günümüzde bilgisayar oyunlarının yaygınlık kazanmaya başlaması göz önüne alındığında çocukların daha çok evlere kapandığı ve vakitlerini televizyon karşısında çizgi film izleyerek ya da bilgisayar oyunları oynayarak geçirdikleri görülmektedir. Bu durum da; çocukları olumsuz etkilemektedir. Bu bakımdan geleneksel çocuk oyunlarının yaşatılması için; geleneksel çocuk oyunları yarışmaları ve festivalleri düzenlenmeli ve yarışmalarda dereceye girenlere ödüller verilmelidir. Ayrıca öğrenci ders kitaplarında bu oyunlarla ilgili bilgiler yer almalı ve bazı konuların öğretilmesinde bu oyunlardan istifade edilmelidir. Kaynakça Oğuz, M. Öcal & Ersoy, Petek (2007), Tür­ki­ye’de 2004 Yı­lı­nd ­ a Yaşayan Geleneksel Çocuk Oyunları, Ankara: Gazi Üniversitesi Türk Halkbilimi Araştırma ve Uygulama Merkezi (THBMER)Yayınları. Boratav, Pertev Naili (1999), 100 Soruda Türk Folkloru, İstanbul: Gerçek Yayınevi. Girmen, Pınar (2012), “Eskişehir Folklorunda Çocuk Oyunları ve Bu Oyunların Yaşam Becerisi Kazandırmadaki Rolü” Milli Folklor, S.95, s.263-273. Özdemir, Nebi (2006), Türk Çocuk Oyunları I-II. Ankara: Akçağ Yayınları. TDK, (2005), Türkçe Sözlük, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları. Kaynak Kişiler K1: Furkan BITIR, 12 yaşında, 6. Sınıf öğrencisi, Bingöl K2: Muhammed ŞİVAN, 11 yaşında, 6. Sınıf öğrencisi, Bingöl K3: Bedirhan GÜNDOĞDU, 10 yaşında, 4. Sınıf öğrencisi, Bingöl K4: Zülküf ATLI, 10 yaşında 4. Sınıf öğrencisi, Bingöl K5: Kadir KORKAR, 11 yaşında 5. Sınıf öğrencisi, Bingöl K6: Berkay BEGİÇ, 11 yaşında, 6. Sınıf öğrencisi, Bingöl K7: Mehmet Han ARİK, 18 yaşında, Öğrenci, Solhan/Bingöl K8: Emre KOÇ, 18 yaşında, Öğrenci, Solhan/Bingöl K9: Emrullah ÇELİKER, 23 yaşında, Serbest Meslek, Solhan/Bingöl K10: Suat ALAN, 28 yaşında, Akademisyen, Bingöl Üniversitesi /Bingöl K11: Hasan ÖZCAN, 21 yaşında, Öğrenci, Solhan/Bingöl K12: İsmail ALAN, 14 yaşında, Öğrenci, Solhan/Bingöl 86 Temmuz 2016 Bİngöl ArAştırmAlArı Dergİsİ THE JOURNAL OF BINGOL STUDIES Yıl 3, Sayı 1, Temmuz 2016 ISSN: 1309-369X