Bİngöl ArAştırmAlArı
Dergİsİ
THE JOURNAL OF BINGOL STUDIES
8/29/14 12:23 PM
Yıl 3, Sayı 1, Temmuz 2016
http://bilgibank.us/images/4/46/Bingöl-Belediyesi-Logo.svg
Page 1 of 1
BİNGÖL ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
THE JOURNAL OF BINGOL STUDIES
Yıl / Year: 3
Cilt / Volume: 3 Sayı / Issue: 1
Temmuz / July 2016
BİNGÖL ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
THE JOURNAL OF BINGOL STUDIES
Yıl / Year: 3
Cilt / Volume: 3 Sayı / Issue: 1
Temmuz / July 2016
Onursal Editör / Honorary Editor
Prof.Dr. İbrahim ÇAPAK
Editör / Editor
Prof.Dr. Orhan BAŞARAN
Editör Yrd. / Co-Editor
Prof.Dr. Abdulbaki ÇETİN – Yrd.Doç.Dr. Ömer TOKUŞ – Yrd.Doç.Dr. İsmail NARİN
Sayı Editörü / Editor of Issue
Yrd.Doç.Dr. Nevzat KELEŞ
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü / Responsible Editor
Müslim AYYILDIZ
Tanıtım ve Halkla İlişkiler Müdürü / Advertising and Public Relations Manager
M. Emin YETİŞİR
Yayın Kurulu / Editorial Board
Prof.Dr. Abdullah BAYRAM (Nişantaşı Ünv.),
Prof.Dr. Hüseyin Hüsnü GÜNDÜZ (İstanbul Yeni Yüzyıl Ünv.),
Prof.Dr. İbrahim ÇAPAK (İstanbul Ünv./ Bingöl Ünv.),
Prof.Dr. Mehmet BARCA (Ankara Sosyal Bilimler Ünv.),
Prof.Dr. Mehmet Mahfuz SÖYLEMEZ (İstanbul Ünv.),
Doç.Dr. Abdulmuttalip ARPA (İstanbul Sabahattin Zaim Ünv.),
Yrd.Doç.Dr. Abdulhakim BEKİ (İstanbul Ünv.), Yrd.Doç.Dr. Bilal BAĞIŞ (Bingöl Ünv.),
Yrd.Doç.Dr. İsmail NARİN (Bingöl Ünv.), Dr. Adil BOR (DİB Haseki Eğitim Merkezi)
Danışma Kurulu / Advisory Board
Prof.Dr. Abdulbaki ÇETİN (Bingöl Ünv.), Prof.Dr. Abdullah ÇELİK (Harran Ünv.),
Prof.Dr. Abdullah DİKEN (Konya Necmettin Erbakan Ünv.), Prof.Dr. Ahmet GÜRBÜZ (Bingöl Ünv.),
Prof.Dr. Cemalettin ERDEMCİ (Siirt Ünv.), Prof.Dr. Eşref TAŞ (TBMM),
Prof.Dr. Gıyasettin ARSLAN (Fırat Ünv.), Prof.Dr. H. İbrahim BULUT (İstanbul Ünv.),
Prof.Dr. Hikmet TAN (Bingöl Ünv.), Prof.Dr. Hüseyin HANSU (İstanbul Ünv.),
Prof.Dr. İbrahim ÇAPAK (İstanbul Ünv./ Bingöl Ünv.),
Prof.Dr. Mehmet BARCA (Ankara Sosyal Bilimler Ünv.),
Prof.Dr. Mehmet Mahfuz SÖYLEMEZ (İstanbul Ünv.), Prof.Dr. Muhsin HALİS (Sakarya Ünv.),
Prof.Dr. Nazım HASIRCI (Dicle Ünv.), Prof.Dr. Orhan BAŞARAN (Bingöl Ünv.),
Prof.Dr. Ramazan SOLMAZ (Bingöl Ünv.), Prof.Dr. Sahip BEROJE (Van Yüzüncü Yıl Ünv.),
Prof.Dr. Yılmaz BİNGÖL (Yıldırım Beyazıt Ünv.),
Doç.Dr. Abdullah TAŞKESEN (Sakarya Ünv./ Bingöl Ünv.), Doç.Dr. Abdulhakim KOÇİN (TBMM),
Doç.Dr. Enver ARPA (Ankara Sosyal Bilimler Ünv.), Doç.Dr. Metin YİĞİT (Dicle Ünv.),
Doç.Dr. Mustafa KIRKIZ (Bingöl Ünv.), Doç.Dr. Nusrettin BOLELLİ (Bingöl Ünv.),
Doç.Dr. Vehbi TÜREL (Bingöl Ünv.), Yrd.Doç.Dr. Abdulnasır SÜT (Bingöl Ünv.),
Yrd.Doç.Dr. Ahmet KAYINTU (Bingöl Ünv.), Yrd.Doç.Dr. Bilal BAĞIŞ (Bingöl Ünv.),
Yrd.Doç.Dr. İsmail NARİN (Bingöl Ünv.), Yrd.Doç.Dr. Muhittin ÖZDEMİR (Bingöl Ünv.),
Yrd.Doç.Dr. Ömer TOKUŞ (Bingöl Ünv.), Yrd.Doç.Dr. Sezayi KÜÇÜK (Sakarya Ünv.),
Abdullah DEMİR (BOA)
Sayı Hakemleri / Referee Board of This Issue
Prof.Dr. Orhan BAŞARAN (Bingöl Ünv.), Doç.Dr. Seyit Battal UĞURLU (Van Yüzüncü Yıl Ünv.),
Yrd.Doç.Dr. Abdülaziz KARDAŞ (Van Yüzüncü Yıl Ünv.), Yrd.Doç.Dr. Erkan AVŞAR (Van Yüzüncü Yıl Ünv.),
Yrd.Doç.Dr. Metin EREN (Van Yüzüncü Yıl Ünv.), Yrd.Doç.Dr. Ercan ÇALIŞ (Van Yüzüncü Yıl Ünv.),
Yrd.Doç.Dr. Ömer SARAÇ (Ondokuz Mayıs Ünv.), Yrd.Doç.Dr. Cafer ÖZDEMİR (Ondokuz Mayıs Ünv.),
Yrd.Doç.Dr. Yılmaz Irmak (Bingöl Ünv.), Yrd.Doç.Dr. Mehmet Özger (Bingöl Ünv.),
Yrd.Doç.Dr. Naim DÖNER (Bingöl Ünv.), Yrd.Doç.Dr. Ömer TOKUŞ (Bingöl Ünv.),
Yrd.Doç.Dr. Sırrı TİRYAKİ (Bingöl Ünv.)
Bingöl Araştırmaları Dergisi, yılda iki sayı olarak yayımlanan ulusal hakemli bir dergidir. Yazıların bilimsel ve
hukukî sorumluluğu yazarlarına aittir. Yayımlanan yazıların bütün yayın hakları yayıncı kuruluşa ait olup,
izinsiz, kısmen veya tamamen basılamaz, çoğaltılamaz ve elektronik ortama aktarılamaz.
Bu dergi, Bingöl Üniversitesi Bingöl Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin ilmî katkısı ve Bingöl
Belediye Başkanlığı’nın desteğiyle yayımlanmaktadır.
ISSN: 1309-369X
Dizgi ve İçdüzen: Ankara Dizgi Evi
Baskı: Ankamat Mat. San. Ltd. Şti.
Birinci Basım: Aralık 2017
Derginin Yönetim Yeri
İstiklal Mah. Mithat Paşa Cad. Ağaoğlu Pasajı No:9 Kat 1/4 Ümraniye/İstanbul
e-posta:
[email protected]
İÇİNDEKİLER
TAKDİM/Yücel BARAKAZİ........................................................................................................5
EDITÖRDEN/Orhan BAŞARAN................................................................................................ 7
SAYI EDITÖRÜNDEN/Nevzat KELEŞ....................................................................................9
Mehmet Şirin AYİŞ
ŞEYH AHMED ÇAPAKÇURÎ VE MEKTUPLA İRŞAD ÖRNEĞI....................................11
Ferhat APUHAN
KIBRIS MESELESI VE BINGÖLLÜ KIBRIS GAZILERI’NIN NAZARIYLA
1974 KIBRIS BARIŞ HAREKÂTI -I-....................................................................................35
Yılmaz IRMAK
BINGÖL GELENEKSEL ÇOCUK OYUNLARI................................................................... 67
Nebi BUTASIM
BINGÖL “ARAKONAK” HALÇALARINDAN BAZI ÖRNEKLER.................................87
Recai BAZANCİR
FOLKLOR DERLEMELERINDE KARŞILAŞILAN SORUNLAR
VE ÇÖZÜM ÖNERILERI........................................................................................................99
Ferhat ÇİFTÇİ
AYDIN AFACAN’IN “METRUK ŞEHIR” ŞIIRINDE MEKÂNSAL POETIKA...........115
Ahmet ÖZDEMİR
KITAP TANITIMI.................................................................................................................. 125
BİNGÖL GELENEKSEL ÇOCUK OYUNLARI
Yılmaz IRMAK*
Özet
Çocuk oyunları; çocuğun eğitimi, gelişimi, ruh sağlığı ve psikolojisi açısından insan hayatında önemli bir yere sahiptir. Bu oyunlar çocukların fiziki
gelişimine katkı sağladığı gibi zekâsını kullanmasına da katkı sunmaktadır.
Çocuk, oyun sırasında bir yandan eğlenerek mutlu olurken bir yandan da
sosyalleşmekte, oyun tekerlemeleri ile dil kullanımını geliştirmekte ve oyunda
aldığı rolle sorumluluk bilinci kazanmaktadır. Yaşamla ilgili deneyimleri oyun
aracılığıyla kazanan çocuk; fiziksel, bilişsel, sosyal, duygusal ve dil gelişimini
bu yolla desteklemektedir. Geleneksel çocuk oyunları çocuklarda; öz yönetim,
dil-iletişim, problem çözme, karar verme, liderlik, eğlenme, işbirliği yapma ve
takım olma becerilerini geliştirmektedir. Bu çalışmada; Bingöl’de derlediğimiz
geleneksel çocuk oyunları hakkında oyunlarla ilgili görseller de kullanılarak
ayrıntılı bilgiler verilmiştir. Böylelikle geleneksel çocuk oyunlarının unutulmaması ve gelecek nesillere bir kültürel miras olarak aktarılması hedeflenmiştir.
Anahtar Sözcükler: Bingöl, Çocuk Oyunları, Kültürel Aktarım, Oyunun İşlevi.
TRADITIONAL KID GAMES OF BİNGÖL CITY
Abstract
Kid games have a significant role in human life in terms of education, development, mental health and psychology of a child. These games contribute to children’s physical development as well as making them use their
intelligence. The child gets socialise entertaining during games period, also
improving its language usage so long as gaining a sense of responsibility with
the role it plays. The child who gains experience of life through games provides its physical, cognitive, social, emotional and language developments by
this way. Traditional kid games increase the skills such as self-management,
language-communication, problem solving, decision-making, leadership, entertainment, cooperation and team-building in children. In this study, it has
been given detailed an information about the traditional kid games collected
in Bingöl using the pictures related to the games. Thus, it is aimed to transfer the traditional kid games as a cultural heritage to future generations.
Keywords: Bingöl City, Kid Games, Cultural Transfer, Games Functions.
Giriş
Türkçe sözlükte oyun; “vakit geçirmeye yarayan, belli kuralları olan eğlence, kumar, şaşkınlık uyandırıcı hüner, tiyatro ve sinemada sanatçının rolünü yorumlama biçimi, bedence ve kafaca yetenekleri geliştirmek amacıyla
*
Yrd. Doç. Dr., Bingöl Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi (
[email protected]).
Temmuz 2016
67
Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ
yapılan, çevikliğe dayanan her türlü yarışma (2005: 1526) şeklinde açıklanmıştır. Pertev Naili Boratav oyunu; “çocukların ve daha az bir ölçüde büyüklerin -günlük geçim didinmelerinden ayırabildikleri boş zamanlarında- herhangi bir üretim çabasını ya da başka çeşitten bir hizmeti zorunlu kılmadan,
sadece eğlenme yolu ile dinlenmelerini sağlayan eylemler” olarak tanımlar
(Boratav, 1999: 232). Çocuk oyunlarını; iletişimin özel bir tarzı ve sürekli
olarak değişerek gelişen yaratmaları ve geleneğin taşıyıcısı olarak değerlendiren Nebi Özdemir’e göre; “çocuk oyunları, donmuş ve belirli bir dönemin
kalıntısı olan ürünler değil, canlı, zamana ve mekâna göre sürekli değişen
ve gelişen yaratmalardır.” (2006: 453) Oyun; özellikle hayatın ilk yıllarında
çocuğun yaşadığı dünyayı tanıması, sevinçlerini, üzüntülerini, kıskançlıklarını, düşmanlıklarını, iç çatışmalarını, hayallerini ve düşüncelerini ifade
edebilmesi bakımından en uygun dil olarak kabul edilmektedir. Başka bir
deyişle oyun, çocuğun büyümesi ve sağlıklı bir biçimde gelişmesi için işlevsel
bir role sahiptir. Bu noktada; çocuk oyunlarının el becerisi kazanma, liderlik,
malzemeleri oyuna dönüştürme, ayrıca birlikte yaşamaya ve ekip olma gibi
bir işleve de sahip olduğu söylenebilir. Yaşamla ilgili deneyimleri oyun aracılığıyla kazanan çocuk; fiziksel, bilişsel, sosyal, duygusal ve dil gelişimini bu
yolla desteklemektedir. Bu nedenle çocuğun yaşamında önemli bir işlevi olan
oyunun, çocuk için etkili bir öğrenme aracı olduğu söylenebilir. Geleneksel
çocuk oyunları aracılığıyla öz yönetim, dil-iletişim, problem çözme, karar verme, liderlik, eğlenme, işbirliği yapma ve takım olma becerileri geliştirilmektedir (Girmen, 2012: 272). Çocuk, oyun içinde karşılaştığı sorunlara çözüm
üretmeyi, birlikte hareket etmeyi, planlı olmayı, başkalarının haklarına saygı
göstermeyi, tahammül etmeyi, bir şeyleri başarmanın verdiği duyguyla kendisine karşı güven duymayı öğrenmektedir.
1. Bingöl Çocuk Oyunları
Sözlü ve kültürel değerlerin halâ canlı olarak yaşatıldığı şehirlerden birisi olan Bingöl’de teknolojik gelişmelere rağmen geleneksel çocuk oyunlarına
sıkça rastlanmaktadır. Gerek kırsal alanlarda, gerek şehir ortamında yaşayan çocuklar, boş zamanlarında oyun oynayarak eğlenmektedirler. Şehirlerde, kırsal yerleşim bölgelerine nispeten oyun alanları daha sınırlı olmasına
rağmen çocuklar buldukları en müsait alanları oyun sahası olarak kullanabilmektedirler. Bu çalışmada; Bingöl’de oynanmakta olan geleneksel çocuk
oyunları hakkında bilgi verilecektir.
1.1 Beştaş Oyunu
Hem kızlar hem de erkekler tarafından oynanan bir oyundur. İki kişi arasında oynanır. Oyunu oynamak için beş tane küçük taş bulunur, bu taşların yu68
Temmuz 2016
Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ
varlak olması esastır. Taşların büyüklüğü misket büyüklüğünde olmalıdır. Oyunu başlatan kişi, ilk önce beş taşı yere atar. Daha sonra yerden gözüne kestirdiği
bir taşı alarak havaya atar ve aynı anda yerden aldığı taşla beraber havaya atmış
olduğu taşı da yakalarsa birleri bitirmiş olur. Havaya attığı taşı, yere düşmeden
yakalayamayan oyuncu oyun dışı kalır. Oyuncu birleri tamamladıktan sonra
ikilere geçer. İkilerde de aynı şekilde oyuncu yerdeki beş taştan birini avucuna
alır ve havaya doğru atar. Birlerde olduğu gibi taş yere düşmeden oyuncu aynı
eliyle yerdeki taşlardan iki tanesini avucuna almalı ve havadaki taşı tutmalıdır.
Oyuncu ikileri de geçerse üçlere geçmeye hak kazanır. Üçlerde ve dörtlerde de
oyun aynı şekilde devam eder. Oyuncu üçlerde yerden üç taş, dörtlerde dört
taşı alıp havaya attığı taşı yakalamak zorundadır. Dörtlerden sonra oyuncu,
“analar” aşamasına geçer. Analarda durum biraz daha farklıdır. Oyuncu beş
taşı aralarında mesafe olacak şekilde yere dizer. Sol elinin başparmağı ile işaret
parmağının uçları yere gelecek şekilde bir tünel oluşturur. Daha sonra yerdeki
taşlardan birini alır havaya atar, aynı anda havaya attığı taş yere temas etmeden
yerdeki taşlardan birini tünelden içeri atmalıdır. Oyuncu taşları tünele atarken
tünelin ön tarafında bu taşlar birbirlerine temas etmemelidir. Oyuncu yerdeki
taşların tamamını tünelden içeri attıktan sonra puan alma işlemine geçilir. Bu
kısım; oyunun en zor kısmıdır. Oyuncu beş taşı birden avucunun içine alır ve
havaya doğru atar ve aynı anda elini ters çevirerek havaya attığı taşları elinin
tersiyle yakalamaya çalışır. Oyuncu elinin üstünde tuttuğu taşları havaya fırlatır ve bu taşların hiçbirini yere düşürmeden avuç içiyle yakalamak zorundadır.
Oyuncu elinin tersiyle yakaladığı taşların hepsini tekrar avuç içiyle yakalarsa
taş sayısına göre puan alır. Bu hareket ikilerde iki taş, üçlerde üç taş, dörtlerde
dört taş ve beşlerde beş taş elin üstünde tutulup avuçla yakalanacak şekilde
devam eder. Oyuncu elinin üzerinde eksik taş yakalarsa veya taşları avucuyla
tutamazsa yanmış olur. Yukarıdaki tüm bu hareketleri yapan oyuncu, oyunda
başarı sağlamış olur ve bir puan alır. [K1]
Resim 1: Beştaş Oyunu
Temmuz 2016
69
Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ
1.2 Birdirbir Oyunu
Oyuna başlamadan önce bir ebe seçilir. Ebeyi belirlemek için çeşitli sayışmacalar yapılır. Daha sonra ebenin duracağı (eğileceği) yer belirlenir. Bu
yer, düzgün ve mümkünse yumuşak zeminli ve genişçe bir alan olmalıdır.
Ebenin haricindeki oyuncular, ebeden (hızla uzaklaşabilecekleri kadar) uzak
bir yerde kuyruk oluştururlar. Ebe öne doğru eğilip belini kamburlaştırır. Diğer oyuncular sırayla, “birdirbir” tekerlemesini söyleyerek ebenin üzerinden
atlarlar. Yöreler arası farklılıklar olmakla birlikte tipik bir “birdirbir” tekerlemesi şöyledir: Birdirbir, ikidir iki, ormandaki tilki. Üçtür üç, yapması pek güç
(Bu sırada ebenin üzerinden ilk atlayan oyuncu bir hareket yapar ve diğer
oyuncular da atlarken aynı hareketi yapmaya çalışır.)
Dörttür dört, kuş gibi öt (Atlayıcılar yüksek sesle kuş gibi öter.)
Beştir beş, aldım bir eş (Ebenin sırtına küçük bir mendil konur ve atlayıcılar atlama esnasında bu nesneyi almaya çalışır.)
Altıdır altı, yedidir yedi, elim sırtına değdi (Atlayıcılar ebenin sırtına hafifçe
vururlar.)
Sekizim seksek (Atlayan oyuncular tek ayak üzerinde seker.)
Dokuzum durak (Atlayıcılar indikleri noktada hareketsiz beklerler. Sıradaki atlayıcılar bunlara çarparsa yanar.)
Onum oturak (Atlayıcılar indikleri noktada çömelerek beklerler. Sıradaki
atlayıcılar bu çömelen kişilere çarparsa yanarlar.)
On birim sen de yat (Atlayıcılar ebenin bir iki adım ilerisinde ebe gibi eğilirler. Arkadan gelenler, sıra ile bu kişilerin üzerinden atlarlar.)
On ikim dünya turu (Bu aşamaya kadar eğer hiçbir oyuncu yanmadıysa bu
oyuncular ebenin arkasına tren vagonları gibi takılıp ebeyi takip ederler.
Ebe bu arada çeşitli hareketler yapar. Oyuncular da ebeyi taklit etmeye
çalışır. Ebeyi doğru taklit edemeyen ilk oyuncu yanar ve ebe olur. [K3]
Oyunun başka bir varyantında atlayan oyuncu en sona geldiğinde kendisi de eğilir. Birinci oyuncu sadece ebe üzerinden, ikinci oyuncu ise ebe ve
birinci oyuncu üzerinden atlar. Oyunda bu şekilde atlamaya devam edilir ve
son oyuncu tüm oyuncuların üzerinden atlar. Bu atlama sırasında her oyuncu kendi sırası geldiğinde oyun tekerlemesini söyler. Örneğin birinci oyuncu
“birdirbir”, ikinci oyuncu “ikidir iki, ormandaki tilki” der. Bazen de atlayan
kişi eğilmez ancak atlarken tekerleme dizesini söylemenin yanı sıra çeşitli
görevleri de icra eder. Eğer bu görevleri doğru icra edemezse yanar ve sonraki
elde ebe olur. [K2]
70
Temmuz 2016
Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ
Resim 2: Birdirbir Oyunu
1.3 Çizgi (Seksek) Oyunu
Kızlar arasında oynanan bir tür sokak oyunudur. Bu oyunda oyuncular
dengeli ve dikkatli olmalıdır. Seksek oyununda, yere tebeşir ile birbirini izleyen
kareler ya da daireler çizilir. Donra sonra bu kareler veya daireler numaralandırılır. Oyuncular, çizili alanların içine sırayla yassı bir taşı atarlar. Eğer
oyuncunun taşı çizili alanların dışına düşer ya da çizgiye denk gelirse, taş
atma sırası öbür oyuncuya geçer. Atış başarılıysa oyuncu bir yandan tek ayağı
üzerinde sekerken bir yandan da taşı öbür ayağıyla iterek bütün boşluklardan
geçirmesi gerekir. Oyuncu öbür ayağını yere değdirir ya da boşlukların arasındaki çizgilere basarsa yanar ve sırasını kaybeder. Oyun aslında iki tur halinde
oynanır. Oyuna başlarken oyuncu taşı birinci çizgiden sekizinci çizgiye doğru
atarak ilerler; ikinci turda ise sonuncu çizgiden baştaki çizgiye doğru geri gider. Başka bir seksek türünde ise taş atıldıktan sonra karelere isabet ederse,
oyuncu taşın bulunduğu karenin üstünden atlar, dönüşte çizgilere değmeden
de taşı geri alır. 4-5 ve 7-8 numaralı kareler yan yana oldukları için taş bu karelere geldiğinde, yandaki kareye tek ayakla basılır. Eğer taş, çizginin üzerine
denk gelirse oyun kazanılır ve sıra başka oyuncuya geçer. [K3]
Resim 3: Çizgi (Seksek) Oyunu
Temmuz 2016
71
Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ
1.4 İstop Oyunu
İstop oyununda oyuncular bir daire oluşturur. Oyunu başlatmak için
oyunculardan birisi ebe olur. Ebe, oyunculardan birinin adını söyleyerek
topu havaya atar. Top yere düşerken, adı söylenen oyuncu topu havada yakalarsa, o kişi de başka birinin adını söyleyerek topu yeniden havaya atar. Topu
havada tutamayan oyuncu, topu yerden eline aldığında “istop” diye bağırır.
Sağa sola kaçışan oyuncular “istop” dendiği anda oldukları yerde durmak
zorundadır. Bu durumda ebe, duran oyunculardan birini topla vurmaya çalışır. Vurulan oyuncu bir puan kaybeder ve ebe olur. Üç kere vurulan kişiye
bir ad takılır. Ve o kişi oyuna takılan bu ad ile devam eder. Top atılırken gene
aynı isim söylenir. Altı kez vurulan kişiye ise bir ceza verilir. Oyuncunun bir
eşyası saklanır ve oyuncu bu eşyayı ipuçları ile bulmak zorundadır. Oyuncu,
saklanan eşyaya yaklaşınca “sıcak”, saklanan eşyadan uzaklaşınca “soğuk”
denilerek oyuncunun saklanılan bu eşyayı bulunmasına yardım edilir. [K4]
Resim 4: İstop Oyunu
1.5 Kurt Baba Oyunu
Oyuncular arasında bir kişi kurt baba olarak seçilir. Kurt baba uyumaya
başlar. Kurt baba uyurken diğer oyuncular kurt babanın elmalarını toplar.
Daha sonra çocuklar kurt babaya doğru koşarak ona elma topladıklarını
söylerler ve kurt baba da en çok elmayı toplayan çocuğu yakalamaya çalışır.
Yakalanan kişi kurt babanın yanına geçer. Oyunda sona kalan oyuncu oyunu kazanır. Daha sonra Kurt baba halkanın içine alınır ve şu şarkı söylenir:
Ormanda gezer iken
Kurt babaya rastlar iken
Kurt baba kurt baba ne yapıyorsun?
Yemek yiyorum.
72
Temmuz 2016
Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ
Ooo! Afiyet olsun.
Ormanda gezer iken
Kurt babaya rastlar iken
Kurt baba kurt baba ne yapıyorsun?
Dişlerimi fırçalıyorum.
Ooo! Kolay gelsin.
Ormanda gezer iken
Kurt babaya rastlar iken
Kurt baba kurt baba ne yapıyorsun?
Sizi yakalıyorum!
Şarkı bittikten sonra kurt baba koşarak çocuklardan birini yakalar. Yakalanan çocuk ebe olur ve kurt babanın yerine geçer. [K5]
Resim 5: Kurt Baba Oyunu
1.6 Mendil Kapmaca Oyunu
Oyunu oynayacak olan çocuklar önce iki gruba ayrılırlar. İki grup arasında en az yirmi metre, en fazla otuz metre mesafe olmalıdır. Oyuna başlamadan önce bir mendilci bir de oyunu yönetecek hakem seçilir. Hakem
seçilen kişi, mendilciyi ortaya alıp etrafına iki metre yarıçapında bir çember
çizer ve gruplardaki oyuncuları sıraya sokar. Her oyuncu karşı gruptan
kendisine bir eş seçer ya da bu iş seçime bırakılmayıp daha adil olması için
gruplarda aynı hizada bulunan oyuncular ile karşı karşıya gelir. Mendilci
belirlenen yerde, elini serbest bir şekilde aşağıya doğru sarkıtır. Hakemin
düdüğü veya komutu ile gruplardan birer kişi mendilcinin elindeki mendili rakibi tarafından ebelenmeden grubuna getirmek için hızlıca mendilciye
doğru koşarlar. İlk gelen oyuncu mendili alıp grubuna götüremez ya da iki
oyuncu da mendilcinin yanına aynı anda gelmişlerse, rakipler arasında bir
kapışma başlar. Rakipler devamlı birbirlerinin dalgın anlarını kollarlar. Bu
Temmuz 2016
73
Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ
nedenle birbirlerinin, dikkatlerini dağıtmak için çeşitli hareketler yapıp, çeşitli sözler söylerler. Mendil kapılmadan mendilcinin etrafına çizilen sınırı
(çemberi) aşmak yasaktır. Burada uygulanan taktiklerden biri de mendili
kapıyormuş gibi yapıp almamaktır. Rakip oyuncu tarafından ebelenmeden
mendili grubuna getiren oyuncu, grubuna bir puan kazandırır, eğer mendili
kaptıktan sonra ebelenirse karşı grup bir puan kazanmış olur. Bu şekilde
tüm oyuncular yarıştıktan sonra hangi grupta yenen oyuncu sayısı fazlaysa
o grup oyunu kazanmış olur. [K6]
Resim 6: Mendil Kapmaca Oyunu
1.7 Yağ Satarım Bal Satarım Oyunu
Oyun başlamadan önce çocuklar aralıklı olarak bir çember şeklinde otururlar. Sayışmalar sonucu oyunculardan bir tanesi ebe olarak seçilir. Ebe seçilen bu oyuncu eline bir mendil alarak çemberin etrafında dolaşmaya başlar
ve bu sırada şu tekerlemeyi söyler:
Yağ satarım, bal satarım,
Ustam ölmüş, ben satarım.
Ustamın kürkü sarıdır,
Satsam on beş liradır.
Zam-bak Zum-bak
Dön arkana iyi bak
Zam-bak Zum-bak
Dön arkana iyi bak.
Oyuncu bu tekerlemeyi okuyarak halkanın etrafında dönerken elinde gizlediği bir ucu düğümlü mendili belli etmeden çömelmiş durumdaki oyunculardan birinin arkasında yere bırakır. Ebenin mendili arkasına bıraktığı
oyuncu, ebe halka çevresindeki turunu tamamlayıp kalktığı yere oturmadan
durumu fark ederse mendili kapıp ebenin arkasından koşmaya başlar. Ebe
boşalan yere oturuncaya değin süren bu kovalamaca sırasında da elindeki
74
Temmuz 2016
Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ
mendille ebeye vurur. Eski ebe yerine oturduğunda ayakta kalan tekerlemeyi
yeniden söylemeye başlayarak oyunu sürdürür. Arkasına mendil bırakılan
oyuncu durumu fark edememişse, ebe halka çevresindeki turunu tamamlayıp yeniden onun hizasına gelince yerdeki mendili alıp oturan oyuncunun
sırtına vurarak onu kovalamaya başlar. Oyuncunun yerine oturmasıyla kovalamaca sona erer. Bu durumda ebe değişmez. [K6]
Resim 7: Yağ Satarım Bal Satarım Oyunu
1.8 Yakan Top Oyunu
Yakan top oyunu, sayıları eşit iki grup tarafından oynanır. Oyun başlamadan önce oyun sahası çizilir. Oyun sahası ortadan bir çizgiyle ikiye ayrılır. İlk
önce yazı tura atılarak hangi grubun oyuna ilk olarak başlayacağı belirlenir.
Sonra herkes kendi sahasına geçer. Her grubun bir kalecisi olur. Bu oyunda
en önemli kural; kimsesin can vermemesidir. Oyunda topla vurulan oyuncu
kaleye geçer. [K7]
Resim 8: Yakan Top Oyunu
Temmuz 2016
75
Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ
1.9 Misket (Bilye) Oyunu
Bu oyun Doğu Anadolu başta olmak üzere ülkemizin birçok yerinde oynanan bir çocuk oyunudur. Misket oyunu en az iki, en fazla beş kişi tarafından
misketlerle oynanan bir oyundur. Yörede bu oyunun; “mersin”, “üçgen” ve
“haboki’’ olmak üzere üç şekli vardır. Haboki oyunu sadece Bingöl’ün Solhan
ilçesine özgü bir oyundur. Bu oyunu bulan kişinin ismi “Habib” olduğu için
oyuna; “haboki” veya “habibce” adı verilmiştir. [K7, K8]
1.9.1 Mersin Oyunu
Bu oyuna niçin “mersin oyunu” adı verildiği ile ilgili yeterli bilgi bulunmamaktadır. Oyunda olan kişiler, ellerindeki bilyelerden belirli bir sayıda düzenli bir şekilde yere dizip, sonra “el bilyesi” denilen ana bilyeyi yere dikilen
bilyelerden uzağa fırlatırlar. Oyunun başında “sonum” diyen kişi bilyesini
en son atar. Oyunda bilyeyi en son atmak bir avantaj olarak görülür. Bütün
oyuncular el bilyelerini fırlattıktan sonra, el bilyesi yerdeki bilyelere en yakın
olan kişi bir yön belirler. Bu yön, aşağı veya yukarı yöndür. Yön belirlendikten sonra bilyesini en uzağa atan kişi bilyesini yerde dizili olan bilyelere
doğru savurur, eğer bilye belirtilen yönden orta bilyeye kadar herhangi birine
değerse o kişi yerdeki bilyelerin hepsini alır. Eğer bilyelere değmezse sırayla
bilyesi en uzakta olan kişi el bilyesini dizili olan bilyelere doğru savurur. Hiç
kimsenin el bilyesi yerdeki bilyelere değmezse, yönü söyleyen kişi yerdeki
bütün bilyeleri alır. [K7, K8]
1.9.2 Üçgen Oyunu
Bu oyuna “üçgen oyunu” adı verilmesinin sebebi; yere bir üçgen çizilerek
oynanmasındadır. Bu oyun da mersin oyunu gibi en az iki, en fazla beş kişi
tarafından misketlerle oynanan bir oyundur. Yere bir üçgen çizilir. Oyunda
olan kişiler zorunlu sayıda misketleri üçgenin içine dizer. Üçgenin üç metre
uzağına “menzil” denilen geniş bir çizgi çizilir. Oyuncular el bilyelerini çizginin yakınına atmaya çalışır. Bilyesi çizgiye en yakın olan kişi ilk önce atışını
yapar. Oyuncu, el bilyesini çizgiye attığında diğer eli attığı bilyeye değerse son
sırada atışını yapar. En son atış yapmak oyunda dezavantaj olarak görülür.
Çizgiden üçgendeki bilyelere atış yaparak isabet ettiren oyuncu tekrar üçgendeki bilyelere doğru atış yapma hakkı kazanır.
Oyunda atış şekilleri ile ilgili bazı kurallar vardır. Bu kurallara göre; oyuncu bilyeyi başparmağı ile işaret parmağının arasına alır, başparmağını avucun içine gelecek şekilde yerleştirir ve bazen bir elini yumruk yapıp yere
dayadıktan sonra bilyenin olduğu eli de o elin üstüne yerleştirir sonra avuç
içinde olan başparmağıyla bilyesini savurur. Bilye savrulurken el, sabit olmalıdır. Atış sırasında bilyeyle birlikte el savrulursa atışın yenilenmesi gere76
Temmuz 2016
Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ
kir. Bir diğer atış ise bilye işaret ve başparmak arasına alındıktan sonra sağ
diz bükülür ve el sağ dizin üstüne yerleştirilerek atış yapılır. Bir diğer atış
şekli ise “adana” adı verilen atış şeklidir. Bu atışa niçin adana denildiği hususunda elimizde bir bilgi yoktur. Bu atışta bilye bazen başparmağı ve yüzük
parmağı, bazen de başparmağı ve orta parmak arasına alınır.
Atış esnasında oyuncunun el bilyesi başka bir oyuncunun ayağına değerse “tutuk” alınır. Tutuk bir oyun kuralıdır. Oyuncunun el bilyesi diğer oyuncunun ayağına nerede değdiyse orda “tutuk” alınır. Tutuk başka bir oyuncu
tarafından alınmalıdır. Tutuğu alan kişi dik durur, dizini yukarı kaldırıp aşağı doğru büker ve dizinden aşağı doğru bilyeyi bırakır. Oyuncunun el bilyesi
nereye giderse oyuncu oradan atışını yapar. Oyunda bilye kazanan kişi diğer
oyunculara “kırıyor musunuz” yani “meydan okuyor musunuz” diye sorar.
Bilyeleri kazanan oyuncuya “kırıyorum” diye karşılık veren kişi, o oyuncunun rakibi olur. [K7, K8]
1.9.3 Haboki Oyunu
Bu oyun mersin oyununun biraz değiştirilmiş şeklidir. Oyunda olan kişiler ellerindeki bilyelerden zorunlu sayıdaki bilyeyi düzenli bir şekilde yere
dizip, sonra “el bilyesi” denilen ana bilyeyi yere dikilen bilyelerden uzağa
fırlatırlar. Oyunun başında “sonum” diyen kişi bilyesini en son atar. Oyunda
bilyeyi en son atmak bir avantaj olarak görülür. Herkes el bilyelerini fırlattıktan sonra, el bilyesi yerdeki bilyelere en yakın olan kişi bir yön söyler. Bu
yön, aşağı ya da yukarı olmalıdır. El bilyesini en uzağa atan kişi yönü aldıktan sonra bilyesini yerden dizili olan bilyelere doğru havadan savurur ki işte
bu kısım, mersin oyunundan ayrılan kısımdır. El bilyesi, yerde dizili olan
bilyelere temas ettirilmemelidir. Eğer bilye yerden temas ederse atış yenilenir. Atışı yapan oyuncunun el bilyesi belirlenen yönde herhangi bir bilyeye
değerse o oyuncu yerdeki bilyelerin hepsini alır. Eğer değmezse sırayla bilyesi
en uzakta olan oyuncu el bilyesini dizili olan bilyelere doğru savurur. Yerdeki
bilyelere hiç kimsenin bilyesi değmemesi durumunda ise yönü söyleyen kişi
yerdeki bütün bilyeleri alır. [K7, K8]
1.10 Çelik Çomak Oyunu
Çelik çomak ülkemizin birçok bölgesinde oynanan bir çocuk oyunudur. Yöresel bir oyun olduğu için oynandığı yöreye göre bazı değişiklikler arz edebilir.
Oyuna başlamadan önce ilk olarak oyun için gerekli olan yarım metre uzunluğunda bir sopa ve her iki tarafı kalem ucu gibi sivrilmiş bir kısa çubuk ayarlanır. Daha sonra ise; düz ya da iniş yokuşlu bir yer, yani oynanan yerin coğrafik
yapısına göre oyun yeri seçilir. Avuç içi büyüklünde iki adet taş, aralarında on
beş santimetre mesafe olacak şekilde oyun yerine koyulur. Oyun için ikişerli
veya üçerli iki grup oluşturulur. Ancak oyun iki kişi ile de oynanabilir. EşleşTemmuz 2016
77
Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ
me yapıldıktan sonra ilk atışı yapacak olan grubu belirlemek için gurup reisleri “çelik” adı verilen kısa sopayla uzun sopayı sektirir en çok sektiren grup reisi
ilk atışı yapmaya hak kazanır. Gruptaki her oyuncunun bir atış hakkı vardır.
Atışı yapan kişi ayarlanan iki taşın yanında durur, elindeki çomağı iki taşa
dokundurur ve diğer elinde bulunan çeliğe hızlı bir şekilde vurarak diğer grubun olduğu yöne doğru atar. Diğer grup çeliğe müdahale etmeye çalışır. Çelik
havada iken yakalanırsa çeliği fırlatan grup yanar ve çeliği yakalayan grup büyük bir kama sayısı alır. Kama sayısı adım ölçüleri ile belirlenir. Çelik yakalanmazsa çeliği yakalamaya çalışan grup çeliği düştüğü yerden oyun taşlarının
olduğu yere doğru fırlatır. Amaç çeliği taşlara vurmaktır. Çelik, taşlara doğru
atıldığında çeliğin düşüş yeri hesaplanır. Eğer çelik, taşlara çomak uzunluğundan daha kısa bir mesafedeyse oyunu başlatan kişi yanar yerine diğer eşi
oyuna gelir. Çelik, taşlara değmezse ya da taşlardan çomak uzunluğunu aşan
bir mesafeye düşmüşse oyunu başlatan kişi yanmaz ve çeliğin düştüğü yere
gelir elindeki çomakla çeliğin ucuna vurup çeliği havalandırmaya çalışır. Eğer
üç hamlede çeliği uzaklaştıramazsa yanar. Oyuncu, çeliğe üç hamle yaptıktan
sonra karşı guruptan kendine güvenen bir oyuncu, taşların hizasından üç atlar adımda çeliğe yetişmeye çalışır. Oyuncu çeliğe yetişemezse aradaki mesafe
adımla ölçülür ona göre oyunu başlatan grup kama cezası alır. [K9]
Resim 9: Çelik-Çomak Oyunu
1.11 Çallık Çukur Oyunu
Oyun iki kişiyle oynanır. On tane çukur kazılır. Beş çukur bir oyuncuya
diğer beş çukur da öteki oyuncuya verilir. Çukurlardan bir tanesi ambar
(çımı) olarak kullanılır. Diğer dört tane çukura ise beşer tane taş koyulur.
Toplam kırk tane taş olur. İlk çukurdan beş tane taş alınır önce kendi çukurlarına birer tane taş bırakılır sonra rakip oyuncunun çukurlarına ambarı
hariç birer tane taş bırakılır. Son taş hangi çukurda biterse o çukurdan taşlar alınır. Oyuncu kendi ambarına da taş atabilir. Son taş boş çukura denk
78
Temmuz 2016
Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ
gelirse oyun karşı oyuncuya geçer. Oyun sonunda ambarında en çok taşı
olan kişi oyunu kazanır. [K10]
Resim 10: Çallık Çukur Oyunu
1.12 Körebe (Söbe) Oyunu
Söbe oynamak için bir grup çocuk toplanır ve bir daire oluşturur. Söbe olacak kişiyi belirlemek için bazen sayışma yöntemi bazen de oyun tekerlemesiyle
söbe olacak kişi belirlenir. Sayma genelde otuz ikiye kadar yapılır. Oyunda;
“dolapta pekmez, yala yala bitmez, Ayşecik Fatmacık kız sen bu oyundan çık”
şeklinde sayışılarak ebe belirlenir. Sayışmacanın son hecesi kime denk gelirse
o kişi söbe olur. Söbe yeri için genellikle bir duvara daire çizilir ve Söbe olan kişi
alnını o dairenin içine değdirerek gözleri kapalı bir şekilde elliye kadar saymaya başlar. Sayma esnasında diğer oyuncular saklanır. Söbe olan kişi gözlerini
açınca diğer oyuncuları aramaya başlar. Arama sonucu bulduğu kişiyi, elini
duvarda çizili daireye dokundurarak onu söbeler. Bulduğu kişi ondan önce
gidip elini söbe dairesine vurursa söbe olan kişi yine söbe olmak zorundadır.
Eğer bir oyuncu söbeye yakalanırsa kendini gizleyen oyuncuların gelip kendisini kurtarmasını bekler. Söbelenen oyuncular kendisini gizleyen arkadaşlarına:
“elma dersem çık, armut dersem çıkma” diye seslenerek onları uyarırlar. [K11]
Resim 11: Körebe (Söbe) Oyunu
Temmuz 2016
79
Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ
1.13 Kupa Oyunu
Bu oyun körebe oyunun değiştirilmiş halidir. Genellikle karanlıkta oynanan bir çocuk oyunudur. Akşam saatlerinde çocuklar mahallenin veya köyün
meydanında toplanırlar. Öncelikle bir çember oluşturularak kupa (ebe) olacak
kişi belirlenir. Seçim; sayma ya da oyun tekerlemesi ile yapılır. Sayma işlemi
genellikle otuz ikiye kadar yapılır ve otuz iki sayısı kime denk gelirse o kişi
kupa olur. Aynı şekilde tekerlemede de son hecesi kime denk gelirse o kişi
kupa olarak seçilir. Kupa olan kişi bir teneke bulur, bu esnada tenekenin hafif
olmasına özen gösterilir. Teneke bulunduktan sonra meydana dikilir. Kupa
olan kişi ayağını tenekenin üzerine koyar gözlerini kapatarak ya da eliyle otuz
ikiye kadar sayar. Sayma esnasında diğer oyuncular saklanır. Kupa olan kişi
saymayı bitirince gözlerini açar ve saklanan kişileri bulmaya çalışır. Saklanan
oyuncular yerde dikili olan tenekeye tekmeyle vurarak tenekeyi uzaklaştırmaya çalışırlar. Kupa olan kişi, bir kişiyi görür görmez gördüğü kişinin ismini
söyler ve gidip ayağını kupa denilen tenekeye basar. Söbelenen kişi, kupa ayağını tenekeye basmadan önce kupaya dokunursa oyuna devam edebilir. Kupa,
gördüğü her kişi için aynı işlemi tekrarlamak zorundadır. Yakalanan kişiler,
saklanan kişilerden birinin gelip kupaya vurmasını bekler. Saklanan bir oyuncu, kupa olan kişiden önce gelip kupaya vurursa, yakalanan diğer oyuncuların
hepsini kurtarır ve bu oyuncular tekrar saklanır. [K10, K11]
1.14 Elim Elim Epenek Oyunu
Daha ziyade kız çocuklar tarafından oynanan bir oyundur. Bu oyun dört
veya daha fazla kişiyle evde oynanabilir. Oyunculardan yaşça en büyüğü oyun
başı olur. Oyuncular halka yaparak oturur ve ellerini yere koyarlar. Oyun başı
ise sol elini yere koyarak sağ elini işaret parmağıyla yanı başındaki oyuncunun
serçe parmağından başlayarak oyun tekerlemesini söyleyip saymaya başlar.
Tekerlemeyi heceleyerek bu oyuncunun tüm parmaklarına sırayla dokunur.
Tekerlemenin son satırı olan “çek şunu” sözünün en son hecesi hangi parmakta biterse o parmak içeri kıvrılır. Böylece oyun geri kalan parmaklar üzerinde
aynı sıra ve aynı şekilde devam eder. En son kimin parmağı üzerinde tekerleme
biterse o elin sahibi yenilmiş sayılır. Bu oyunun tekerlemesi şöyledir:
Elim elim epenek
Elden çıktı kepenek
Kepeneğin ne suçu
Süleyman’ın ne saçı
Nenem yoğurt getirdi
Pisink (kedi) burnunu batırdı
Pisink kulağını tutarım
Minareden asarım
Sallım sallım
Salla bunu
Çek şunu
80
Temmuz 2016
Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ
Resim 12: Elim Elim Epenek Oyunu
1.15 Kemik Oyunu
Oyun yedi-sekiz kişiyle oynanır. Oyuncular kendi aralarında bir sayışmaca ile sayışırlar. Böylece ebe belirlenmiş olur. Oyunda ebe, diğer oyuncular
hareket halinde iken onları ebelemeye çalışır. Oyuncular ise ona yakalanmamak için kaçışırlar. Bu sırada ebe tam kendilerine dokunacakken “kemik” diye seslenerek oldukları yerde hareket etmeksizin dururlar. Böyle bir
durumda ebe, oyunculara dokunamaz. Ebe kendilerinden biraz uzaklaşınca
oyuncular tekrar hareket etmeye, ebenin etrafında koşarak onu kızdırmaya
çalışırlar. Şayet ebe, hızlı davranarak kaçışan bu oyunculardan birine dokunabilirse onu ebelemiş olur. [K12]
Resim 13: Kemik Oyunu
1.16 Çıngılo (Kale Yıkma) Oyunu
Bu oyun düz bir alanda genellikle altı kişiyle oynanır. Oyuncular topladıkları yedi kiremiti veya yassı taşı üst üste dizerek bir kale yaparlar. Bu işlem bittikten sonra sayışılarak kimin ebe olacağı tayin edilir. Ebe seçilen kişi bu dizili
olan kalenin yanında durur. Diğer oyuncular da kaleden üç-dört metre ilerde
bir top ile bu kaleyi düşürüp ebeyi zor durumda bırakmaya çalışırlar. Eğer atıTemmuz 2016
81
Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ
lan top kaleyi devirirse tüm oyuncular birden “çingılo” diye bağırırlar. Ebe olan
oyuncu da bu kaleyi tekrar dizmeye çalışır. Şayet ebe bir an evvel kaleyi dizip
birini ebelerse ya da diğer oyuncular bu kaleyi deviremezlerse atış sıralamasında en son sırada bulunan kişi ebe olunur. Oyuna aynı şekilde devam edilir. [K8]
Resim 14: Çıngılo (Kale Yıkma) Oyunu
1.17 Yağlı Kayış Oyunu
Oyun için önce bir alan seçilir. Daha sonra genişçe bir daire çizilir ve ebe
seçimi için oyuncular aralarında sayışırlar. Oyun, altı kişi ile oynandığı gibi
daha fazla sayıda kişi ile de oynanabilir. Oyuncular oyun alanında gözlerini
yumarken ebe, onlardan gizli olarak kemeri alıp herhangi bir yere saklar.
Ebe işaret verdikten sonra diğer oyuncular da ebenin sakladığı kemeri bulup
bu kemerle yakaladıkları kişiye vurmaya çalışırlar. Oyuncular, kemerin saklandığı yere yaklaştıklarında; ”sıcak mı, soğuk mu, ılık mı?” diyerek ebeden
yardım alırlar. Ebe, oyuncular kemerin saklandığı yere çok yaklaşmışlarsa
“sıcak”, az yaklaşmışlarsa “ılık”, hiç yaklaşmamışlar ise “soğuk” diyerek onlara ipucu vermeye çalışır. Bu sırada kemeri saklı olduğu yerden bulup çıkaran oyuncu, kemeri çabucak alarak oyun alanındaki daireye doğru kaçan
oyunculara vurmaya çalışır. Kemeri bulan oyuncu, hem ebe olmaya hem de
kemeri saklamaya hak kazanır. [K11]
Resim 15: Yağlı Kayış Oyunu
82
Temmuz 2016
Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ
1.18 Ayakkabı Saklamaca Oyunu
On kişiyle oynanan bir oyundur. Bir tekerleme ile ebe seçilir. Ebenin gözü
kapatılır ve sol ayakkabısı alınıp gizli bir yere saklanılır. Ayakkabı saklandıktan sonra ebenin gözü açılır. Eğer ebe, saklanan ayakkabısına yaklaşırsa
diğer oyuncular hep bir ağızdan ”sıcak”, ayakkabısından uzaklaşırsa “soğuk”
diye bağırırlar. Ebe ayakkabıyı bulduğu zaman oyun, ebenin istediği kişinin
ebe olmasıyla devam eder. [K7]
1.19 El Pişti Oyunu
Ellere vurularak oynanan bir oyun olup iki kişiyle oynanır. Oyunculardan
birinin eli altta, diğerinin eli üste olacak şekilde eller birbirine paralel olarak
uzatılır. Eli altta olan oyuncu kendi eline vurmamaya dikkat ederek diğer
oyuncunun eline vurmaya çalışır. Ebe, elinin üzerindeki diğer oyuncunun
eline vurduğunda (haşladığında) ‘’pişti’’ olur. [K8]
Resim 16: El Pişti Oyunu
1.20 Çırr (Kovalamaca) Oyunu
Bu oyun genellikle sekiz kişiyle oynanır. Oyun başlamadan evvel oyuncular iki gruba ayrılarak eşleşirler. Bu eşleşmeden sonra kimin ebe olacağı yani
kovalayan taraf; kimin de ebelenecek yani kovalanan grup olacağı sayışılarak
tespit edilir. Bu aşamadan sonra yakalanıp ebelenen grubun oyuncularını
bir alanda toplayabilmek için üç-dört metre çapında bir daire çizilir. Oyun,
kovalanacak olan grubun elemanlarının oyun alanından biraz uzaklaşmasıyla başlar. Hemen sonra da ebe olan grubun oyuncuları karşı grubun oyuncularını kovalayıp ebelemek suretiyle yakalamaya çalışır. Ebelenen oyuncular
oyun alanına, önceden belirlenmiş bulunan daireye yerleştirilir. Ne zaman ki;
karşı grubun tüm oyuncuları yakalanılıp ebelenirse daireye getirilir. Böylece
ebe olan grup ebelikten kurtulmuş ve oyunun ilk turunu kazanmış olur.
Ancak ebe olan grubun tüm oyuncularını ebeleyemezse kovalanan grubun
Temmuz 2016
83
Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ
diğer oyuncuları fırsatını bulup hızla koşarak oyun alanına girmeye çalışırlar. Oyun alanına girdiklerinde ise “çırr” diye bağırırlar ve böylelikle ebelenen
arkadaşlarını kurtararak oyunu lehlerine çevirmiş olurlar. [K6]
Resim 17: Çırr (Kovalamaca) Oyunu
1.21 El Üstünde Kimin Eli
Önce bir ebe seçilir, ardından ebe yüzüstü yere yatırılarak gözleri yumdurulur. Diğer oyuncular da ellerini ebenin sırtına üst üste gelecek şekilde
koyarlar. Ebeye ‘’el üstünde kimin eli?’’ diye seslenip üstteki elin sahibinin
kim olduğunu sorarlar. Eğer ebe bunu bilirse en üstteki elin sahibi ebe olur.
Yok, eğer bilmezse tüm oyuncular ebenin sırtına vurmaya başlar. [K3]
Resim 18: El Üstünde Kimin Eli Oyunu
1.22 Terlik Dizmece Oyunu
Beş çift terlik belirli aralıklarla dizilir. Önce birer birer aralarından geçilir.
Sonra ikişer ikişer aralarından atlanılır ve daha sonra üçer üçer araların84
Temmuz 2016
Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ
dan geçilir. Son olarak ise “yılanlar“ adı verilen bölümde terliklerin aralarından yılan sesi çıkarılarak teker teker geçilir. Ayağı terliğe değen kişi yanarak
oyundan çıkar. Oyun boyunca terliğe değmeyen kişi, her oyun kazandığında
oyundan bir terlik çıkartır ve kalan son terliği ise saklar. Daha sonra terliğin
sahibi kimse ondan bu terliği bulması istenir. [K5]
Resim 19: Terlik Dizmece Oyunu
1.23 Çubuk Oyunu
Bingöl’ün Kiğı ilçesinde derlenen bu oyun, iki kişi arasında ve genellikle erkek çocuklar tarafından oynanan bir oyundur. 20-25 cm uzunluğunda
yuvarlaktahtadan çubuklar yapılır ve ardından bu çubuklar çeşitli renklere
boyanır. Daha sonra çubuklar, üst üste gelecekbir şekilde oyuncuların ara
sına bırakılır. Oyun, çubukların oynatılmadan sırasıyla alınmasıyla başlar.
Çubukları ilk oynatan kişi yanar ve oynama sırası rakip
oyuncuya geçer.
Oyun böylece devam eder ve sonuçtaen fazlaçubuğuoynatmadan çeken ki
şi, oyunukazanmış olur (Oğuz ve Ersoy 2007: 81).
Sonuç
Bingöl’de derlemiş olduğumuz çocuk oyunları için bir değerlendirme yaptığımızda; bu oyunlardan bazılarının hemen hemen Türkiye’nin her bölgesinde oynanan oyunlar olduğunu görürüz. Örneğin; mendil kapmaca, birdirbir,
körebe, çelik çomak, beştaş, seksek, yağ satarım bal satarım, yakan top ve
misket gibi oyunlar bu niteliktedir. Ancak kurt baba, terlik dizmece, ayakkabı saklamaca, istop, çallık çukur, kupa, elim elim epenek, el pişti, kemik,
yağlı kayış, çıngılo ve haboki gibi oyunlar daha çok Bingöl ve çevresine özgü
oyunlardır. Bingöl’de derlemiş olduğumuz oyunlardan bazıları el çabukluğu, hızlı hareket ve fiziki kuvvet, bazıları ise dikkat, beceri ve zekâ yeteneği gerektirmektedir. Oyunlardaki tekerlemeler ve sayışmacalar, çocukların
dil yeteneğini geliştirmesine yardımcı olmaktadır. Bingöl geleneksel çocuk
Temmuz 2016
85
Bİngöl Araştırmaları Dergİsİ
oyunlarının en başta eğlenme ve hoşça vakit geçirmenin yanı sıra liderlik,
dil-iletişim, el becerisi kazanma, problem çözme, karar verme, malzemeleri
oyuna dönüştürme, birlikte yaşama ve ekip olma gibi işlevlere sahip olduğunu söyleyebiliriz. Bu oyunlar; fiziksel, bilişsel, sosyal ve duygusal bakımdan
da çocukların gelişimine katkı sunmaktadır.
Günümüzde bilgisayar oyunlarının yaygınlık kazanmaya başlaması göz
önüne alındığında çocukların daha çok evlere kapandığı ve vakitlerini televizyon karşısında çizgi film izleyerek ya da bilgisayar oyunları oynayarak geçirdikleri görülmektedir. Bu durum da; çocukları olumsuz etkilemektedir. Bu
bakımdan geleneksel çocuk oyunlarının yaşatılması için; geleneksel çocuk
oyunları yarışmaları ve festivalleri düzenlenmeli ve yarışmalarda dereceye
girenlere ödüller verilmelidir. Ayrıca öğrenci ders kitaplarında bu oyunlarla
ilgili bilgiler yer almalı ve bazı konuların öğretilmesinde bu oyunlardan istifade edilmelidir.
Kaynakça
Oğuz, M. Öcal & Ersoy, Petek (2007), Türkiye’de 2004 Yılınd
a Yaşayan Geleneksel
Çocuk Oyunları, Ankara: Gazi Üniversitesi Türk Halkbilimi Araştırma ve Uygulama Merkezi (THBMER)Yayınları.
Boratav, Pertev Naili (1999), 100 Soruda Türk Folkloru, İstanbul: Gerçek Yayınevi.
Girmen, Pınar (2012), “Eskişehir Folklorunda Çocuk Oyunları ve Bu Oyunların Yaşam
Becerisi Kazandırmadaki Rolü” Milli Folklor, S.95, s.263-273.
Özdemir, Nebi (2006), Türk Çocuk Oyunları I-II. Ankara: Akçağ Yayınları.
TDK, (2005), Türkçe Sözlük, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.
Kaynak Kişiler
K1: Furkan BITIR, 12 yaşında, 6. Sınıf öğrencisi, Bingöl
K2: Muhammed ŞİVAN, 11 yaşında, 6. Sınıf öğrencisi, Bingöl
K3: Bedirhan GÜNDOĞDU, 10 yaşında, 4. Sınıf öğrencisi, Bingöl
K4: Zülküf ATLI, 10 yaşında 4. Sınıf öğrencisi, Bingöl
K5: Kadir KORKAR, 11 yaşında 5. Sınıf öğrencisi, Bingöl
K6: Berkay BEGİÇ, 11 yaşında, 6. Sınıf öğrencisi, Bingöl
K7: Mehmet Han ARİK, 18 yaşında, Öğrenci, Solhan/Bingöl
K8: Emre KOÇ, 18 yaşında, Öğrenci, Solhan/Bingöl
K9: Emrullah ÇELİKER, 23 yaşında, Serbest Meslek, Solhan/Bingöl
K10: Suat ALAN, 28 yaşında, Akademisyen, Bingöl Üniversitesi /Bingöl
K11: Hasan ÖZCAN, 21 yaşında, Öğrenci, Solhan/Bingöl
K12: İsmail ALAN, 14 yaşında, Öğrenci, Solhan/Bingöl
86
Temmuz 2016
Bİngöl ArAştırmAlArı
Dergİsİ
THE JOURNAL OF BINGOL STUDIES
Yıl 3, Sayı 1, Temmuz 2016
ISSN: 1309-369X