Academia.eduAcademia.edu

Avusturya: 1918-1919

2022, Toplumsal Tarih

Birinci Dünya Savaşı'nın mağluplarından Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun dağılmasının hemen ardından Avusturya'nın yeniden yapılanma sürecine ilişkin genel bir çerçeve

Avusturya: 1918-1919 DOSYA EMRE SARAL İTİLAF DEVLETLERİ, I. DÜNYA SAVAŞI’NIN ARDINDAN AVUSTURYA’NIN ALMANYA İLE BİRLEŞMESİ FİKRİNİ KABUL ETMEDİLER. ST. GERMAİN ANTLAŞMASI’NIN 88. MADDESİ DE BÖYLE BİR BİRLEŞMEYİ YASAKLADI. irinci Dünya Savaşı’nın sonunda Avrupa’nın yeniden yapılandırılması iki ilke üzerine kuruldu: Milliyetçilik ve aynı milliyetten ve kültürden gelen halklara kendi ayrı ve bağımsız devletlerini kurmaya izin veren selfdeterminasyon ilkesi. Bu ilkenin uygulanmasında milliyet ve etnik köken bakımından heterojen yapıya sahip Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun bölünmesiyle Yugoslavya ve Çekoslovakya gibi küçük bağımsız devletler yaratıldı. Her ne kadar Avusturya-Macaristan bir bütün teşkil eder görünse de, kaybedilen topraklar tamamen Habsburglardan ayrılma topraklardı. Zaten Macaristan da eskiden TOPLUMSAL TARİH NİSAN 2022 B imparatorluğun bir parçasıyken İmparator Franz Joseph devrinde bir çeşit federasyon halindeydi. Bu imparatorluğun içindeki Alman kökenli nüfus ise bugünkü Avusturya ile Çekya’nın bir kısmında yaşıyor; ülkenin geri kısmı başka milletlerden oluşuyordu.1 Avusturya-Macaristan’ın I. Dünya Savaşı’nda teslim olduğu 3 Kasım 1918’deki ateşkesten haftalar önce, imparatorluk tebaası halkların temsilcileri birer birer bağımsızlıklarını ilan etmeye başladılar: Macaristan ve Çekoslovakya kendi devletlerini kurarken; Galiçya ve Avusturya Silezyası’nın Lehleri geçici Polonya Hükümeti’ne katıldılar. Güney Slavları Zagreb’de bir Yugoslav Millî Konseyi; Macaristan Romenleri ve Macaristan Ukraynalıları da kendi millî konseylerini kurdular.2 Tüm bu kopuşları gören İmparator I. Karl (1887-1922), 11 Kasım 1918 tarihinde tahtından feragat ettiğini ilan etti.3 İmparatorluğun yıkılmasıyla beraber ordu, dışişleri ve bürokrasi de ortadan kalktı. Rady’nin de ifadesiyle; “Çoğu Avrupa ülkesinin tarihinde 1918 bir devrin kapanışına karşılık gelir. Habsburg İmparatorluğu içinse her şeyin sonu demekti.” 4 Alman Avusturya’sının kuruluşunu ilan etmek üzere kurulan Geçici Meclis’in üyeleri toplu halde (21 Ekim 1918) 36 Das interessante Blatt, 31 Ekim 1918 DOSYA Parlamento önünde toplanan Viyanalılar cumhuriyetin ilanı haberini beklerlerken Wiener Bilder Avusturya’nın Almanca konuşan kesimiyse, 19. yüzyılın sonlarından bu yana, Habsburg İmparatorluğu içinde Avusturyalı olmayan imparatorluk halklarının milliyetçi emellerini kendisine tehdit olarak görüyordu; kendi akıbetlerinin tayini için harekete geçmeleriyse bu ayrılık sürecine denk geldi. Ülke savaş sonrasında açlık ve sefalete mahkûm edilmiş bir durumdaydı. Ülkenin siyasi yapısı, zorluklarla baş etmek için yeterli donanıma sahip değildi. Ekonomisi fiilen çökmüş bir haldeydi. Enflasyon sonraki 18 ayda yüzde 2000’e kadar tırmanacaktı.5 İşsizlik baş göstermiş; yağma ve talan başlamıştı. Örneğin piyasadaki et sıkıntısından ötürü 4 Şubat 1919’da Linz şehrinde yapılan bir gösteri sonucunda dükkânlar yağmalanmıştı.6 Geçİcİ Meclİs’İn Kuruluşu ve Alman Avusturya’sı Cumhurİyetİ’nİn İlanı 21 Ekim 1918’de İmparatorluk Meclisi (Reichsrat)’nin Alman üyeleri tarafından ulusal bir meclis kuruldu ve 30 Ekim’de Sosyal Demokratlar,7 Hıristiyan Sosyaller8 ve Alman milliyetçileri partilerinden ve diğer seçilmiş üyelerden oluşan bir Devlet Konseyinin yönetimindeki bağımsız bir hükümetin kurulduğu ilan edildi. Geçici Meclis’in kurucuları, bu sorunları çözebilecek tek yolun Almanya ile birleşmekten geçtiğini düşündüler ve Anschluss (ilhak) yönünde bir siyaset izlemeye başladılar. Böylece serbest ticaret alanının genişleyeceğini ve iki ülkenin işçi sınıflarının birleşeceğine inanıyorlardı.10 Viyana’daki devrimci hareketler ve Almanya’da cumhuriyetin ilan edilmesi Devlet Konseyinin de bu kararında etkili oldu. Karl Renner (1870-1950) Şansölye unvanıyla kurulan koalisyon hükümetinin başına geçti ve kabineyi Dışişleri Bakanı, sosyal demokratların sözcüsü Otto Bauer (1881-1938) ile idare etti. 22 Kasım’da Geçici Meclis, cumhuriyetin topraklarının sınırını nüfusun çoğunluğunu Almanların oluşturduğu tüm Habsburg toprakları olmak üzere ilan etti. Bu alanlar Bohemya ve Moravya’nın (her iki bölge de günümüzde Çekya’yı oluşturmaktadır) Alman bölgelerini de kapsıyordu. Meclis 12 Mart 1919 tarihli oturumunda aldığı “Alman Avusturyası Alman cumhuriyetinin bir parçasıdır” kararıyla Almanya ile birleşme siyasetini pekiştirdi.11 Fakat İtilaf Devletleri, Avusturya Hükümeti’nin birleşik bir ekonomi gibi mütevazı bir amaç güdüyor olmasına bakmaksızın Avusturya’nın Almanya ile birleşmesi fikrini kabul etmediler. St. Germain Antlaşması’nın 88. Maddesi de böyle bir birleşmeyi yasakladı.12 16 Şubat 1919’da yeni anayasayı hazırlama işini üstlenecek bir kurucu meclis için seçimler yapıldı. Seçimi sahip oldukları 69 koltukla sosyal demokratlar kazandı. Hıristiyan sosyaller 63 koltuk; Alman milliyetçileriyse 26 koltuk kazandılar. Kurucu Meclis, 1 Ekim 1920’de hazırladığı anayasayı kabul ederek Federal Cumhuriyeti kurdu. Devlet Konseyi lağvedildi ve iki kanatlı bir meclis oluşturuldu. 17 Ekim 1920’de yapılan yeni seçimleri Hıristiyan sosyaller 82 koltukla kazanırken, sosyal demokratların koltuk sayısı 66; Alman milliyetçilerin koltuk sayısı da 20 olarak tespit edildi.13 Bauer ve yol arkadaşları hükümetleri süresince ekonomik ve sosyal çöküntüyü giderebilmek için bir sosyal refah programı hazırladı; ancak ağır vergiler üzerine inşa edilen bu program işsizlik oranını ve yüksek enflasyonu düşürmekte başarısız oldu.14 Neticede ortaya çıkan sosyal huzursuzluk ve yoksulluk devrimci hareketleri tetikledi ve Macaristan’da bir Sovyet Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla Bolşevizm’in yeni Cumhuriyet’e yönelik bir tehdit olarak ortaya çıkmasına neden oldu. Bolşevizm’in yayılmasını önlemek üzere Avusturya Sosyal Demokratları, Halk Muhafızları (Volkswehr) adıyla örgütlenerek 17 Nisan (6 ölü, 70 yaralı) ve 15 Haziran 1919 (20 ölü, 80 yaralı) tarihlerinde gerçekleşen iki komünist darbe girişimini engelledi.15 1919 yılının ortalarından itibaren parla- TOPLUMSAL TARİH NİSAN 2022 17 Kasım 1918 37 St. Germain Barış Antlaşması’nı imzalayan Avusturya Barış Heyeti, Paris, 1919 DOSYA Wiener Bilder, 14 Eylül 1919 1920-1934 yılları arasında muhafazakâr partiler tarafından idare edildi.17 St. Germaİn Barış Antlaşması (10 Eylül 1919) Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’ndaki milletlerin dağılımını gösteren harita. Savaş sonrasında milletlerin ayrılığı bu harita ekseninde gerçekleşti TOPLUMSAL TARİH NİSAN 2022 Das interessante Blatt, 24 Ekim 1918 38 menter düzlemde siyasi ve sosyal düzen tesis edilebildi ve Komünist Parti etkinliğini giderek yitirdi. Eyaletlerin Viyana’dan ayrılması veya tamamen bağımsızlık talep etmesi ihtimalleri daha büyük bir tehlike teşkil etmekteydi. Bundaki temel etmen sanayileşmiş başkentin sosyalist ideolojiye sahip olmasına karşın eyaletlerin muhafazakâr ve Katolik geleneğe bağlı olmasıydı. İmparatora olan sadakat bu farklı sosyokültürel grupları bir arada tutuyordu; ancak İmparatorun tahtından feragat etmesiyle bu harç da ortadan kalkmıştı. Vorarlberg eyaletinde 11 Mayıs 1919 tarihinde halkın yüzde 80’inin İsviçre’ye ilhakına yönelik olarak evet oyu verdiği bir halk oylaması yapılmıştı; Tirol eyaleti de ayrılmak için bir girişimde bulunmuştu.16 Bu ayrılıkçı taleplerin önüne geçebilmek adına 4 Mart 1919 tarihinde yapılan Kurucu Meclis oturumunda eyaletlere bazı ayrıcalıklar verilirken Viyana da müstakil şehir statüsüne yükseltildi ve şehrin belediye başkanı da eyalet valisine eş değer sayıldı. Böylece sosyalistler tarafından idare edilen “Kızıl Viyana” özerk bir siyaset takip etme olanağına kavuşurken federal hükümet de Avusturya, 10 Eylül 1919 tarihinde İtilaf Devletleri ile kendisi için Birinci Dünya Savaşı’nı sona erdiren ve 381 maddeden oluşan St. Germain (Sen Jermen) Antlaşması’nı imzaladı.18 Antlaşma hükümlerine göre Adriyatik kıyısında bulunan ve Dalmaçya’nın bir kısmında yer alan Trieste ve İstriya ile Brenner Geçidi ile Güney Tirol İtalya’ya verildi. Bosna, Hersek ve Dalmaçya kıyısı Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı’na; Bohemya, Moravya ve Slovakya yeni kurulan Çekoslovakya’ya bırakıldı. Galiçya Polonya’ya, Bukovina da Romanya’ya verildi. Avusturya yeni kurulan tüm bu devletleri tanıdı ve dünyadaki eski İmparatorluğa ait bütün haklar ve imtiyazlardan vazgeçti. Avusturya’nın güney sınırında yeni komşularından Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı ile yaşanan anlaşmazlık, 10 Ekim 1920 tarihinde yapılan halk oylamasıyla bölge halkının yüzde 59 oranındaki tercihiyle Avusturya lehine sonuçlandı.19 Macaristan’ın batısında Almanca konuşulan bölgede Macaristan’ın ısrarıyla yapılan halk oylamasının sonucundaysa Sopron bölgesi Macaristan’a verildi. Antlaşmanın diğer hükümleri uyarınca, Avusturya ordusunun mevcudu 30 bin ile sınırlandırılarak yeni asker alımı yasaklandı. Savaş malzemelerinin miktarı ve savaş gemilerinin sayısı azaltıldı. Avusturya’ya Yugoslavya toprakları üzerinden Adriyatik’e serbest geçiş güvencesi verilirken ülke Tuna Nehri’nin kontrolüne ilişkin bazı özel hükümleri kabul etmeye mecbur edildi. Antlaşma’nın 86. maddesi uyarınca Avusturya, İtilaf Devletleri’nin ileride Türkiye ve Bulgaristan ile yapacakları her tür anlaşmayı kabul etme ve tanıma yükümlülüğü altına girdi. 209. Madde ise Avusturya’nın eski müttefikleriyle yapmış olduğu tüm siyasî, ekonomik vb. nitelikteki anlaşmadan feragat ettiğini hükme bağladı. Avusturya, 242. Madde uyarınca eski müttefikleriyle 1 Ağustos 1914 tarihinden itibaren imzaladığı her türlü Savaş sonrası kötü ekonomik koşullar altında her haneye haftalık 7 kilo kömür alma hakkı tanınmıştı. Viyana’daki Doğu Tren Garı sabahın erken saatinde kuyruğa giren vatandaşlar DOSYA (Ostbahnhof)’ta el arabalarıyla kendilerine kömür verilmesini bekliyorlar. Das interessante Blatt, 13 Kasım 1919 anlaşmanın yürürlükten kalktığını kabul etti ve 243. Madde ile de İtilaf Devletleri’nin kendisinin eski müttefiklerinde elde edecekleri her türlü imtiyazı tanıyacağını taahhüt etti. Cumhuriyet, kurulduğu ilk andan itibaren savaşın yıkıcı sonuçlarıyla baş etmek durumunda kaldı. Savaş ve Habsburg İmparatorluğu’nun dağılması ekonomik tükenmişlik ve kargaşayı beraberinde getirdi. Paris Barış Konferansı’nın ve St. Germain Antlaşması’nın ve ayrılmaların ekonomik sonuçları bu ülke için yıkıcı oldu: “Savaş öncesinde Habsburg İmparatorluğu son derece zengin kaynaklara sahip olmakla övünürdü: Bohemya’da demir madenleri, tekstil fabrikaları, taş ocakları; Macaristan’dan kömür ve buğday; Adriyatik’teki İtalyan ve Güney Slav bölgelerinde denizcilik ve liman tesisleri; ayrıca etkileyici bir demir yolu ağı ve muazzam bir imparatorluk bürokrasisi. Fakat St. Germain ve Trianon antlaşmalarıyla birlikte, bu geniş kaynakların çoğu kaybedildi. Daha da beteri, Avusturya eskiden kendisine bağlı olan uluslar tarafından çevrelenmişti. Bunların çoğu Avusturya’ya hâlâ düşmandı ve hepsi de, zayıf düşürülmüş bu küçük cumhu- riyetin mütevazı miktardaki ihracatına karşılık, katı gümrük engelleri ve ithalat kotaları uygulamaktaydı.” 20 Paris Barış Konferansı sonucunda imzalanan barış antlaşmalarıyla ortaya çıkan haritada yeni yaratılan devletler içinde sadece Avusturya homojen bir nüfusa sahip oldu. Avusturya’yı içinde sadece ufak Alman adacıkları kalmış olan Macaristan takip etti.21 Barış antlaşmalarını hazırlayan galip devletler Wilson İlkeleri’ni Avusturya nazarında dikkate almadılar. İmparatorluğun dağılmasıyla Orta ve Doğu Avrupa’da ortaya çıkan küçük devletlerin ya Almanya ya Rusya’nın nüfuzu altına girme olasılığına karşın bu durumun farkında olan İtilaf devletleri, İmparatorluktan ayrılan devletler arasında bir Tuna Federasyonu kurmayı tasarladılar. Böylece bu devletlerin ekonomik kalkınmaları hızlandırılacak, Batı Avrupa’ya bağlanmaları sağlanacaktı. Tuna Vadisi ve Adriyatik üzerinde emelleri olan İtalya bu plana karşı çıktı.22 Bölge 1930’lu yıllardan itibaren kademe kademe Almanya’nın nüfuzu altına girdi. EMRE SARAL - Hacettepe Ünİversİtesİ, Atatürk İlkelerİ ve İnkılap Tarİhİ Enstİtüsü 1 2 3 4 5 6 7 Stephen J. Lee, Avrupa Tarihinden Kesitler 1789-1980, çev. Savaş Aktur (Ankara: Dost Kitabevi, 2002), ss. 178-179. Kamuran Gürün, Savaşan Dünya ve Türkiye, (Ankara: Bilgi Yayınevi, 1986), ss. 56-57. Aslında yeniden monarşinin tesis edileceği umuduyla tahttan çekilişini resmen feragat olarak ilan etmemiş; bunun yerine devlet ve kamu işleriyle ilişiğini kestiğini ilan etti. Nitekim 1921’de Macaristan’da iki defa yönetimi ele geçirmeye kalkışmasına rağmen bunda başarılı olamadı. Martyn Rady, Habsburglar Bir Dünya Gücünün Yükselişi ve Çöküşü, çev. Cem Demirkan, (İstanbul, Kronik Kitap, 2021), s. 423. A.e. Howard M. Sachar, Avrupa’nın Katli 1918-1942 Siyasi Bir Tarih, çev. Erdem Gökyaran, (İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2017), ss. 186-187. Isabella Ackerl, Geschichte Österreichs in Daten von 1806 bis heute, (Wiesbaden: Marix Verlag, 2008), s. 82. Sosyal Demokratlar, emekçi sınıfın temsilcisi olmayı amaçlıyorlardı. 1888-89’da Hainfeld’deki kongreler sonrasında örgütlenmelerini tamamladılar ve parti temel Marksist programı benimsedi. Hainfeld’den 8 9 10 11 sonra partinin önderi konumuna yükselen Viktor Adler (1852-1918) parti birliğini sağlamak için siyasal konuları ve izlenecek politikaları ayrıntılarıyla açıklamaktan kaçındı. Avusturya Sosyal demokratları XX. yüzyılda giderek reformcu bir kimlik kazandılar. Parti ilkesel olarak uluslar üstü ve uluslararası nitelikte olmayı planladı; ülkenin sorunlarının çözümünün federal yapıdan geçtiğine inandı; ama uygulama ulusal bileşenlerin ayrılması yönünde oldu. (Oktar Türel, “Uzun” XIX. Yüzyılda Orta Avrupa Bir Habsburg Üçlemesi, (İstanbul: Yordam Kitap, 2015), ss. 38-39) Hıristiyan Sosyaller, kapitalist gelişmenin yarattığı uçlar arasında kalmış küçük esnaf, zanaatkâr, köylü vb. kesimlerin sesi olmayı hedefledi. Katolikliğe ve Monarşi’ye bağlı olmakla beraber kapitalizm, serbest ekonomi, din adamlarının sahip olduğu ayrıcalıklı statü gibi kavramlara karşılardı. (Türel, s. 39) Macmillan, s. 248. Heinrich Neisser, Gerhard Loibelsberger, Helmut Strobl, Unsere Republik auf einen Blick Das Nachschalgewerk über Österreich, (Wien: Verlag Carl Ueberreuter, 2005), s. 13. Ackerl, s. 83. 12 Sachar, ss. 186-187; Margaret Macmillan, Paris 1919 – 1919 Paris Barış Konferansı Ve Dünyayı Değiştiren Altı Ayın Hikâyesi, çev. Belkış Dişbudak, (Ankara: ODTÜ Yayıncılık, 2004), s. 249. 13 https://www.britannica.com/place/Austria/FirstRepublic-and-the-Anschluss (Erişim Tarihi: 20 Şubat 2022) 14 Sachar, ss. 188-189. 15 Ackerl, ss. 83-84. 16 a.e. 17 https://www.britannica.com/place/Austria/FirstRepublic-and-the-Anschluss (Erişim Tarihi: 20 Şubat 2022) 18 Antlaşma, Meclis’in 6 Eylül 1919 tarihli oturumunda 23’e karşı 97 oyla kabul edildi. (“Deutschösterreich Schicksalstunde.”, Das Interessante Blatt, 11 Eylül 1919, 1) St. Germain Antlaşması’nın tam metni için bk. http://www.forost.ungarisches-institut.de/ pdf/19190910-1.pdf (Erişim Tarihi: 20 Şubat 2022) 19 Macmillan, ss. 251-252. 20 Sachar, ss. 187-188; ayrıca bk. Lee, ss. 181-182. 21 Gürün, s. 107. 22 Sarıca, Birinci Dünya Savaşı’ndan Sonra Avrupa’da Barışı Kurma Ve Sürdürme Çabaları (1919-1929), İstanbul: İÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi, 1982), s. 85. TOPLUMSAL TARİH NİSAN 2022 DİPNOTLAR 39