ISSN: 1309 4173 (Online) 1309 - 4688 (Print)
Volume 9 Issue 3, September 2017, p. 21-44
DOI: 10.9737/hist.2017.539
Antalya-Merkez Şarampol/Osmaniye Camii*
Şarampol / Osmaniye Mosque in Antalya
Doç. Dr. Abdullah Şevki DUYMAZ
(ORCID: 0000-0002-9029-3614)
Süleyman Demirel Üniversitesi - Isparta
Öz: Çalışmamız, Antalya merkezde yer alan Şarampol/Osmaniye Camii üzerine, bir
tanıtım ve belgeleme niteliğindedir. Şarampol/Osmaniye Camii, mevcut kaynaklar ve
kitabesine göre; XX. yüzyıl başlarında inşa edilen son dönem Osmanlı camiidir.
Yapının ilk inşa dönemine ait bilgilerin yetersiz olması nedeniyle tam olarak
çözümlemesi yapılamamaktadır. 1940’lı yıllardan günümüze kadar birçok onarım
gören yapının ilk inşa dönemine ait olabilecek tek mimari unsuru minare ve
cephelerde yer alan alt kat pencereleridir.
Günümüzdeki mevcut yapı; kuzey-güney doğrultusunda, tek mekânlı, dikdörtgen bir
mekân kurgusuna sahiptir. Son cemaat yeri, avlusu, minaresi ve sosyal mekânları
bulunan caminin; örtü sistemi, dört yöne eğimli kırma çatıdır. Osmanlı dini
mimarisinin son dönem örneklerinden sayılan Şarampol/Osmaniye Camii aynı
zamanda da bu dönemin taşradaki son temsilcisi sayılabilir.
Volume 9
Issue 3
September
2017
Anahtar Kelimeler: Antalya, Şarampol/Osmaniye Camii, Son Dönem Osmanlı Dini
Mimarisi
Abstract: Our study is a presentation and documentation on Şarampol/Osmaniye
Mosque located in the center of Antalya. According to current resources and
inscriptions Şarampol/ Osmaniye Mosque, is a recent epoch mosque built in the
beginning of the 20th century. Due to insufficient information on the early period of
the stucture, it can’t be analysed fully. The only architectural components of the
structure which has been restored many times since 1940s are the minaret and the
sub-floor windows.
Today's existing structure has a rectangular space fiction in the north-south direction
with a single location. The cover system of the mosque, having the last congregation
location, the courtyard, the mosque's minaret and social venues, is jerkin head roof
which has slope towards four sides. Şarampol/ Osmaniye Mosque which can be
regarded as a recent epoch example of Ottoman religious architecture can at the
same time be regarded as the last representative of this period in country.
Key Words: Antalya, Şarampol/Osmaniye Mosque, Recent epoch Ottoman religious
architecture
Giriş
Antalya, Akdeniz Bölgesi'nin güneydoğusunda yer alıp doğusunda Manavgat, Alanya,
kuzeyinde Isparta, kuzeybatısında Korkuteli ve Burdur, güneybatısında Kemer kent
yerleşimleriyle çevrilidir.1
*
Bu çalışma, Multidisipliner Uluslararası Akdeniz Medeniyetleri Sempozyumu 8-10 Kasım 2016 Girne/Kıbrıs’ta
sunulmuş, özet bildiri olarak yayınlanmıştır. Genişletilmiş ve eklemeler yapılarak yayına verilmiştir.
1
Hüseyin Saraçoğlu, Akdeniz Bölgesi, III, İstanbul 1968.
Journal of History Studies
Antalya-Merkez Şarampol/Osmaniye Camii
Arkeolojik veriler ve yazılı kaynaklara göre; Anadolu'nun en eski yerleşme bölgelerinden
biri olan Antalya’nın tarihi, insanlık tarihinin başladığı prehistorik çağlara kadar uzanır.2 Kent,
tarihsel süreç içerisinde; Attaleia, Attalia, Atalla, Sattalla, Atale, Ataliyye, Etaliyye, Adalin,
Adalya, Antâliyye gibi birçok farklı isimle anılmıştır.3 M.Ö. VII.-IV. yüzyıllar arası bölgede;
Lidyalılar, Persler ve Büyük İskender’in hâkimiyeti söz konusudur. Kentte; M.Ö. 301–188’de
Selevkos Krallığına bağlı Pleistarkos Devlet Yönetimi, M.Ö. III. yüzyılda Bergama Krallığı,
M.Ö. 188–65’de Pamfilya Korsanları, M.Ö. 65-M.S. 395’de Roma Dönemleri ve sonrasında
da Bizans Egemenliği başlar.4 860 yılında, Halife Mütevekkilin donanma kumandanı Fazl b.
Karin kenti, kısa sürelide olsa Bizanslılardan alır.5
1- İlk Türk Yerleşmesinden Günümüze Antalya
XI. yüzyıldan itibaren Anadolu’nun fethine girişen Türklerin hızla batıya doğru ilerlemesi
sonucu Antalya, Süleyman Şah döneminde kısa süreli fethedilmesiyle 1103 yılına kadar
Selçukluların hâkimiyetinde kalır.6 Bu yıldan sonra tekrar Bizans hâkimiyetine giren kent,
sonraki yıllarda da Bizans ve Türkler arasında birkaç defa el değiştirdiği bilinir. Bu
dönemlerde Antalya; önemli bir ticaret limanı konumunda yer alıp Avrupa ve Mısır ticaret
gemilerinin önemli uğrak yeridir.
1181 yılında, II. Kılıçarslan’ın kenti alma girişimi başarılı olmaz. Latin İstilasıyla ele
geçirilen İstanbul'dan sonra Bizans İmparatorluğu taksim edilince, kent; Aldobrandini adlı bir
İtalyan'ın yönetimine geçer.7 Anadolu Selçuklu Sultanı I. Gıyâseddin Keyhüsrev döneminde
şehir kuşatılıp abluka altına alınarak, 5 Mart 1207'de fethedilir. Kent, yönetimi Atabey
Mübârizüd-din Ertokuş'a verilmesiyle, Anadolu Selçuklularının tamamen egemenliği altına
girer.8
1243 Kösedağ Savaşı sonrası Moğol istilasıyla Anadolu’da önemli bir otorite boşluğu
oluşur. Bu dönemde kent; Isparta ve Antalya arasında Teke Aşireti'nin bir kolu olan
Hamidoğulları Beyliğinin egemenliğine girer. Antalya'yı ele geçiren Hamidoğlu Dündar Bey,
kentin yönetimini, kardeşi Yunus Bey'e bırakmasıyla burası; Hamidoğulları'nın bir kolu olan
Tekelioğulları adıyla anılır.9 Yunus Bey'den sonra yerine geçen oğlu Mahmud Bey; 1324
yılında İlhanlıların Anadolu valisi Demirtaş'ın önünden kaçan ve Antalya'ya sığınan amcası
Dündar'ı, Moğollara teslim ederek ölümüne sebep olur. Ancak, üç yıl sonra Demirtaş Mısır'a
iltica edince onunla iş birliği yapan Mahmud Bey, Memlûk sultanına sığınmak zorunda kalır.
Antalya’nın yönetimi ise; Mahmud Bey’in kardeşi, İstanoz (Korkud-ili) Emîri Hızır Bey'in
eline geçer. Hızır Bey’den sonra yönetime geçen Mübârizüddin Mehmed Bey’in, Kıbrıslı
Latinlerle mücadelesi başlar. Kıbrıs Kralı Pierre, 24 Ağustos 1361 yılında şehri ele geçirerek
Tekeoğulları’nı geriye çekilmeye mecbur eder. Mehmed Bey, uzun mücadeleler sonrası 1373
yılında kenti tekrar ele geçirir.10
2
Füruzan Kınal, Eski Anadolu Tarihi, T.T.K. Yayınları, Ankara 1987, s.9-12; Fikri Erten, Antalya Vilayeti Tarihi,
İstanbul 1940, s.3-6.
3
Feridun Emecen, “Antalya”, T.D.V. İslam Ansiklopedisi/3, İstanbul 1991, s.232-233.
4
Erten, a.g.e., s.23-29.
5
Besim, “Antalya”, İslam Ansiklopedisi, 1, M.E.B. Yayınları, İstanbul 1993, s.460; Emecen, a.g.m., s.233; Erten,
a.g.e., s.29–30.
6
Erten, a.g.e., s.31; Emecen, a.g.m., s.233.
7
Şerafettin Turan, Türkiye-İtalya İlişkileri I Selçuklular’dan Bizans’ın Sona Erişine, Ankara 1990, s.119.
8
Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, Boğaziçi Yayınları, İstanbul 1993, s.283–285.
9
Sait Kofoğlu, Hamidoğulları Beyliği, T.T.K. Yayınları, Ankara 2006.
10
Erten, a.g.e., s.82–85; Yurt Ansiklopedisi, “Antalya”, II, İstanbul 1987.
Journal of History Studies
22
Volume 9
Issue 3
September
2017
A. Şevki DUYMAZ
1391 yılında, Tekeoğulları Mehmed Bey’in oğlu Osman Bey zamanında Antalya’nın
yönetimi, Yıldırım Bayezıd’ın girişimleriyle, Firuz Bey'e verilir.11 1402 Ankara Savaşı sonrası
Tekelioğulları ve Karamoğulları'nın Antalya'yı yeniden ele geçirme mücadeleleri sonuçsuz
kalınca kent; Osmanlı yönetimine ait Anadolu eyaletinin Teke Sancağı merkezi olur. 1426
yılında da Antalya ve çevresi tamamen Osmanlı Devletine bağlanır.12 Sultan Abdülmecid
döneminde çıkarılmaya başlanan salnamelerde de, Antalya; Konya'ya bağlı "Teke Sancağı"
adıyla geçmektedir.13
I. Dünya Savaşı öncesi Antalya Sancağı, bağımsız bir sancak olarak yer alır. Kent,
Milli Mücadele döneminde, 29 Nisan 1919'da Mondros Mütarekesi uyarınca İtalyan işgaline
uğrar. İki yıl kadar süren bu işgal sonrası İtalyanlar, 1 Haziran 1921'de şehri terk eder.
Kurtuluş Savaşı sonrası Cumhuriyet döneminde de Antalya il merkezi olur.14
2- Kentsel Gelişim
23
Volume 9
Issue 3
September
2017
İnsanlık tarihinin erken evrelerine kadar uzanan kentin yerleşik hayat kültürü, M.Ö. VIII.
yüzyıllara kadar inmektedir. M.Ö. III. yüzyılda Antalya'nın batı kesimi Bergama Kralı II.
Attalos’un yönetimine geçer ve bölge "Attalia" adıyla yer alıp günümüzdeki kentin temellerini
oluşturur.15 M.Ö I. yüzyıl başlarında Bergama Krallığına ait bu toprakların hâkimiyeti
Romalılara geçince, Antalya ve civarında yer alan limanların birçoğu Pamphylia korsanlarının
nüfuzuna girer. M.Ö. 79 yılında Roma Konsülü P. Servilius kentte hâkimiyeti sağlayıp surları
tahkim ettirir. Roma yönetiminde Antalya, gelişerek önemli bir ticaret merkezi haline gelir.
Bizans döneminde ise ekonomik faaliyetlerin önem kazandığı bir liman kenti olma özelliğini
devam ettirir. Bu özelliği kentin cazibesini arttırır ve VII. yüzyıldan itibaren de Arap akınlarına
uğramasına neden olur.16
Ekonomik açıdan, kentin ilkçağlardan günümüze önemli bir liman şehri olmasıyla
özellikle deniz ticareti önemlidir. Bizans döneminde önemli bir liman kenti olan Antalya’da,
yoğunlukla Venedikli tüccarlar faaliyet gösteriyorlardı. Venediklilerin bu durumu Selçuklu
hâkimiyeti sırasında da devam etmiştir.17 Deniz ticareti yoluyla getirilen malların karayoluyla
Anadolu’nun iç kesimlerine, buradan da yurt dışına gönderilmesi her dönemde kentin zengin
bir ticari faaliyetinin oluşmasına yol açmıştır.18 Özellikle, Anadolu Selçuklular döneminde
kent, karayoluna bağlı ticari hareketliliğin etkin olduğu liman merkezi durumundadır.19 Liman
ticareti, büyük ölçüde Mısır ile Antalya arasında yer almaktaydı. Mısır'dan baharat, keten,
şeker gibi maddeler geliyor, Antalya'dan ise meşe palamudu, kitre zamkı, şap, kereste, zift gibi
sanayi malları dışarıya gönderiliyordu. Batıdan ise, Antalya’ya Avrupa malı kumaşlar
geliyordu.20
Bizans döneminde Antalya, fizikî yönden pek gelişme gösteremez. Kentin, Helenistik
döneme ait doğu kesimleri surlarla çevrilerek şehre katılır. X. yüzyılda ise kara tarafına ikinci
11
Behset Karaca, XV. ve XVI. Yüzyıllarda Teke Sancağı, Fakülte Kitabevi, Isparta 2002, s.43.
Erten, a.g.e., s.89–95; Karaca, a.g.e., s.44–45.
13
Pars Tuğlacı, Osmanlı Şehirleri, Milliyet Yayınları, İstanbul 1985, s.29.
14
Yurt Ansiklopedisi, a.g.m., 1982.
15
Strabon, Antik Anadolu Coğrafyası, (Çev.: Adnan Pekman), Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul 1993, s.195.
16
Darkot, a.g.m., s.460-461.
17
Abdulkadir Yuvalı, “Türkiye Selçukluları Döneminde Antalya’da Ticari Hayat”, Antalya IV. Selçuklu Semineri
(Bildiriler) 13–14 Mart 1992, Antalya 1993, s. 94–98.
18
Yuvalı, a.g.m., s.94-98.
19
Aynur Durukan, “Selçuklular Döneminde Ticaret Hayatı Ve Antalya”, Antalya 3. Selçuklu Semineri, 10–11 Şubat
1989, “Bildiriler”, İstanbul 1989, s.50–53.
20
Turan, a.g.e., s.97-101; Karaca, a.g.e., s.108-109.
12
Journal of History Studies
Antalya-Merkez Şarampol/Osmaniye Camii
bir sur yapılarak şehrin gelişimi ve yapılaşması sağlanarak liman ve çevresi bir iç kale
durumuna getirilir.21
Selçuklu döneminde yöreyi ziyaret eden Arap seyyahlara göre; kentin etrafı üç kat surlarla
çevrili, bağlık bahçelik, mamur bir şehir ve ticaret limanı olması sebebiyle de etnik bakımdan
karışık bir nüfusun olduğunu belirtmişlerdir. Söz konusu etnik yapı içerisinde, Rumlar,
Yahudiler ile Arap ve Avrupalı tüccarlar yer almaktaydı.22
Vali Mübârizüd-din Ertokuş dönemi kente; kadı, imam, müezzin ve hatip
görevlendirilmiş, kalenin surları onarılmış ve bir de mescit yaptırılmıştır.23 Türk Dönemi
Antalya’sında, ekonomik hayatın kentsel gelişimdeki en önemli kuruluşu Ahiler olmuştur.24
1335–1340 yıllarında Antalya’yı ziyaret eden İbn Batûta’nın kentle ilgili naklettikleri, kentin
sosyo-kültürel tarihi hakkındaki son derece değerli bilgilerdir. İbn Batûta:
“Kent halkı, ırk ve dinlerine göre ayrı ayrı mahallelere yerleşmişler. Hıristiyan
tüccarlar Mina adıyla anılan mahallede otururlar. Bu mahallenin çevresini bir sur
kuşatmakta ve Cuma vakti geceleri surun kapıları kapatılmaktadır. Rumlar başka bir
mahallede kendi başlarına otururlar. Onların bulundukları yer de bir surla çevrili.
Yahudilerin de yine kendilerine ait, surla çevrili bir mahallesi vardır. Müslüman
ahaliye gelince, bunlar asıl büyük şehirlerde yaşamaktadırlar. Burası bir Cuma
mescidi ve medrese ile birçok hamamı, zengin ve tertipli büyük çarşıları ihtiva
etmektedir. Şehrin çevresini, yukarıda kaydettiğimiz bütün mahalleleri de içine alan
büyük bir sur kuşatır” şeklinde kenti ifade etmektedir.25
Anadolu Selçuklu Dönemindeki imar faaliyetleri, kentin her alanda gelişmesinin önemli
bir göstergesidir. Bu dönemde inşa edilen önemli yapılardan bazıları şunlardır:26 Yivli Minare
Külliyesi (Ulu Camii, Medrese, Hamam, Atabey Armağan Medresesi (1236), Mevlevihane
(XVIII. yüzyıl) Zincir Kıran Mehmed Bey Türbesi (1377), Nigar Hanım Türbesi), Hanlar
(Şerefzahan, Alarahan, Kırkgözhan, Evdirhan, Kargıhan v.b), Karatay Medresesi, Ahi Yusuf
Mescidi ve Türbesi (1249), Şeyh Şücaeddin Türbesi (1238).
Osmanlı Döneminde kent, fiziki açıdan gelişerek sur dışına çıkmaya başlar. Çarşı ve
pazarların sur dışında yer alması bu gelişimin önemli etkenidir. 1455 tarihli tahrirlere göre
Antalya'da, en az 100 dükkân bulunduğu ifade edilmektedir. Bu dönemde kentte; Hacı Balaban
Mescidi ve Medresesi, Teke Bey Türbesi, Arap Reis Mescidi, Liman Mescidi, Ahî Yûsuf
Mescidi yer alıp dört zaviye ve bazı kilise vakıflarından da söz edilmektedir.27
XVI. yüzyılın ilk yarısında şehirde; 22 Müslüman, 2 gayri müslim mahallesi yer aldığı
ifade edilmektedir. Bu açıdan bakıldığında kent, orta büyüklükte bir yerleşim birimidir. Cami-i
Atîk, Câmi-i Cedîd ve Bali Bey Camileri, 18 mescit, bir imaret, bir muallimhane, dört hamam
varlığından söz edilir. Bu dönemde kentte, 2800 civarı Müslüman, 600 kadar da Hıristiyan ve
Yahudi nüfus mevcuttur. Kentte yaşayan Hıristiyanların çoğu, kale tamir ve bakım
hizmetlerinden sorumlu olup bunun karşılığında da her çeşit vergiden muaf tutulmuşlardır.
21
Emecen, a.g.m., s.234.
Tuncer Baykara, Anadolu’nun Selçuklular Devrindeki Sosyal ve İktisadi Tarihi Üzerinde Araştırmalar, Ege
Üniversitesi Yayınları, İzmir 1990, s.109-113; Karaca, a.g.e., s.127-128.
23
Baykara, a.g.e., s.110.
24
Neşet Çağatay, Bir Türk Kurumu Olan Ahilik, T.T.K. Yayınları, Ankara 1989; Mehmet Şeker, İbn Batuta’ya Göre
Anadolu’nun Sosyal-Kültürel ve İktisadi Hayatı ile Ahilik, Ankara 1993.
25
İsmet Parmaksızoğlu, İbn Batuta Seyahatnamesi, M.E.B. Yayınları, İstanbul 1989, s.6-7; Şeker, a.g.e., s.14,34,60.
26
Komisyon, Türkiye’de Vakıf Abideler ve Eski Eserler,I, V.G.M. Yayınları, Ankara 1983, s.525–582; Erten, a.g.e.,
s.63–79.
27
Emecen, a.g.m., s.234.
22
Journal of History Studies
24
Volume 9
Issue 3
September
2017
A. Şevki DUYMAZ
XVI. yüzyılın son çeyreğinde ise Antalya sur dışına taşan gelişmiş bir şehir durumundadır.
Nitekim 1588 yılında kentte, 39 Müslüman, iki gayri müslim mahallede 4000'i aşkın nüfus yer
almaktadır. Bu nüfusun 3500 kadarını Müslümanlar, diğer kısmını ise Hıristiyan ve Yahudiler
oluşturuyordu. 1588'de cami sayısı değişmemekle birlikte mescidler yirmi dokuza yükselmiş
ve yeni kurulan mahalleler de bu mescitlerin çevresinde yer almıştır.28
XVII. yüzyılda Antalya, büyük ölçüde surlar dışına taşmış büyükçe bir şehir
durumundadır. Bu yüzyılda Antalya’yı gezen Evliya Çelebi, kenti; kale içinde dört, dışında ise
yirmi dört mahallesi bulunan büyük bir şehir olarak tanıtıp kale içinde 3000 kadar kiremit
örtülü ev ile 600'ü kale içinde, 500'ü de kale dışında olmak üzere 1100 dükkânın yer aldığını
ifade etmektedir. Ayrıca, beşi kale içinde yer alan 11 cami, birçok mescit, 7 medrese, 17
sıbyan mektebi, 7 tekke, 8 hamam ve birçok han bulunduğunu söylemektedir. Kaleden övgüyle
bahsedip burada 150 Müslüman ve 150 gayri müslim muhafızın görev yaptığını, şehir halkının
ticaretle uğraştığını, limon, turunç gibi narenciye mahsullerinin çok meşhur olduğunu,
limanının mahfuz ve 200 küçük gemi alabilecek kapasitede bulunduğunu belirtir.29
Kentte, Osmanlı dönemi inşa edilen önemli eserlerden bazıları şunlardır:30 Muratpaşa
Mahallesi'nde yer alan, XVI. yüzyıla ait Balıbey Camii, İskele Camii, Kuyucu Murat Paşa
Camii (1570), XVII. yüzyılda yapıldığı öne sürülen Tekeli Mehmet Paşa Camii, Varsaklı
Camii, Şeyh Sinan Camii, Müsellim Camii, Korkut (Kesik Minare) Camii.
25
Volume 9
Issue 3
September
2017
Osmanlı idarî teşkilâtında Antalya'nın merkez olduğu Teke sancağı, Teke-ili olarak geçip
Anadolu eyaletine bağlıdır. Ancak bazı araştırmacılar buraya Antâliyye Sancağı olarak da
söylendiğini ifade etmektedirler. Sancak, XVI. yüzyılda; Antalya, Finike, Elmalı, Kaş,
Karahisâr-ı Teke, Kalkanlu adlı altı kazadan oluşup XVII. yüzyılda ise kaza sayısı sekize
ulaşır. XVIII. yüzyılda bu durumunu koruyan sancak, XIX. yüzyılda yeni kurulan Konya
vilâyetine bağlanıp Teke (Antalya), Elmalı, Alâiye, Akseki ve Kaş adlarında beş kazası
vardır.31
XIX. yüzyıl sonunda Konya Vilayetine bağlı bir sancak olan Antalya; idari bakımdan, 5
kaza ve 9 nahiyesi yer almaktadır. Toplam köy sayısı 549 olup toplam nüfusu 224 bin
civarıdır. Bu nüfusun 15 binini Yörükler oluşturmaktadır. 1840 tarihli Hazine-i Evrak
kaydında yer alan bir belgeye göre; Antalya Kalesi içindeki yerlerin iskânları yetersiz
olduğundan, sur dışında bir mahalle kurulması ve oraya bir kapı açılması ile kiliselerin
onarılması hakkındaki yazıdan hareketle; buraya sürekli değişik dinlerden, değişik yerlerden
insanların gelerek yerleştikleri anlaşılmaktadır.32
XIX. yüzyıl sonunda Antalya Sancağı'nda eğitim ve öğretim faaliyetleri, 2 bin 600
öğrencinin devam ettiği 50 okulla sürdürüldüğü ifade edilmektedir. 1890’lı yıllarda, V.
Cuinet'ye göre; Antalya'da 2000 öğrenci eğitim görüyor, bir rüştiye, bir idadî, bir kız mektebi
ve otuz yedi ilkokul bulunuyordu. Ayrıca Hıristiyanların da kendilerine ait mektepleri vardı.33
28
Emecen, a.g.m., s.235.
Mehmed Zıllioğlu, Evliya Çelebi Seyahatnamesi, XIII., (Yayınlayan; Zuhuri Danışman), İstanbul 1971, s.460–
461.
30
Komisyon, a.g.e., s.543–576; Erten, a.g.e., s.103–104.
31
Karaca, a.g.e., s.69-70.
32
Tuğlacı, a.g.e., s.29-30.
33
Emecen, a.g.m., s.236.
29
Journal of History Studies
Antalya-Merkez Şarampol/Osmaniye Camii
3- Nüfus Gelişimi
Antalya’nın Türk hâkimiyetine girmesiyle ortaya çıkan yerleşik hayat ve kentleşme
olgusu beraberinde de nüfus artışını ortaya koymuştur. Nüfusa ait bilgileri, daha çok Osmanlı
dönemi kayıtlarından öğreniyoruz.34
XVI. yüzyılın ilk yarısında, kentte; 22 Müslüman, 2 gayri müslim mahallesi yer alıp 2800
civarı Müslüman, 600 kadar da Hristiyan ve Yahudi nüfusun varlığı söz konusudur. 1588
yılında kentte, 39 Müslüman, iki gayri müslim mahallede 4000'i aşkın nüfusun yer aldığı ifade
edilmektedir.35
XVIII ve XIX. yüzyıllarda nüfus açısından kentte fazla bir gelişme görülmez. 1754
yılında yaklaşık nüfus 10.000 kişi olup bunların 1500 kadarı gayri müslimdir. XIX. yüzyıl
başlarında 15.000 olarak tahmin edilen nüfus, yüzyılın sonlarına doğru kent merkezinde
13.000 ile 25.000, çevresiyle birlikte toplam 224 bin civarındadır.36
Cumhuriyet'in ilk yıllarında Antalya’nın; 1925-1926'da 32.000, mübadele sonrası 1927
sayımında nüfus 17.635 olarak yer almaktadır. Kısa bir süre sonra, ulaşım imkânlarının
gelişmesi sonucu kentte, ekonomik hareketlilik ve nüfus artışı olmaya başlar. 1950'de 28.000
dolayında olan nüfus, bu tarihten sonra hızla artarak 1970'te 96.000'e, 1985'te 261.114'e
yükselir.37 Antalya'da, özellikle 1960 yılından itibaren, tarıma dayalı ekonomik yapıda bir değişmenin başlamasıyla ekonomik hayatta, imalât sanayi ve ticaretinin payı gittikçe artar. Bu
durum nüfus artış oranını da etkiler. 1980’lerden sonra Turizm alanında çok büyük bir patlama
yapan kentin nüfusu da hızla artmıştır. Turizmin önemli ölçüde etkilediği yoğun göç alımı
sonrası günümüzde kent ve çevre nüfusu, 2016 sayımına göre 2.328.000 civarındadır.38
26
Şarampol/Osmaniye Camii
1- Yapının Yeri ve Adı
Şarampol Camii; Antalya merkez ilçe, Murad Paşa Mahallesi, Şarampol mevkii, 561
Sokak ve Çatalköprü Caddesi arasında yer almaktadır (Res.1). Kent paftasında, 6978 ada 26
parselde bulunan ve Mülkiyeti Vakıflara ait olan yapının, doğusunda Cumhuriyet İlköğretim
Okulu, kuzey ve batısında işyeri ve konutlar bulunmaktadır. Güney ve kuzeyde yer alan
caddeler arasında, bir kısmı camiye ait olan küçük bir alan mevcuttur. Bu alanda tuvalet,
abdesthane ve avlu kısmı yer alıp 2016 yılında şadırvan kaldırılarak 567. Sokak Çatalköprü
caddesiyle birleşen yola eklenmiştir.
Yapının mevcut kaynaklarda ve halk arasında bilinen adı Şarampol, Osmaniye, Hamidiye
Camii’dir. Şarampol yapının bulunduğu mevkii, Osmaniye ve Hamidiye ise halk tarafından
bilinen ancak bu ismin nereden geldiği tam olarak bilinmeyen adıdır.
2- Yapıyla İlgili Kaynaklar
XX. yüzyıl başlarında inşa edildiği bilinen yapıya ait kaynaklara bakıldığında, genel
tanıtıma yönelik olarak yapılan çalışmaların dışında özgün bir araştırmaya rastlanmaz. Ayrıca,
yapıyla ilgili olarak inşa, onarım ve gelirlerine ait vakıf kayıtları mevcut değildir. Minber ve
mihrapta yer alan yazılar tarihlendirme açısından fikir vermez. Bu yazılar, son yıllarda süsleme
amaçlı hazırlanmış, tarihi ve sanat özelliği olmayan, Kur’an’dan alınan yazılardır.
34
Emecen, a.g.m., s.234-236.
Emecen, a.g.m., s.235.
36
Darkot, a.g.m., s461-462.
37
Emecen, a.g.m., s.236.
38
http://www.nufusu.com/il/antalya-nufusu
35
Journal of History Studies
Volume 9
Issue 3
September
2017
A. Şevki DUYMAZ
3- Yapım Tarihi, Banisi, Yapının Geçirdiği Değişiklikler ve Onarımlar
Caminin yapım tarihi, bânisi ve mimarı ile ilgili herhangi bir kitabesi bulunmamaktadır.
Ancak, son cemaat yerindeki harim giriş kapısının sağında yer alan sülüs hattıyla yazılmış iki
satırlık ayet metninin altında rumi ve hicri tarih yer almaktadır. Metin şu şekildedir (Res.2):
Trankripsiyonu:
İnnes’-salâte kânet ‘ale’l-mü’minine
Kitaben mevkuten.39 Fi l ramazan ve fi 14 eylül sene 1324 1326
Bu kitabedeki; 1 Ramazan 1326 H.(27 Eylül 1908 M.) ve 14 Eylül 1324 R. (27
Eylül 1908 M.) tarihleri caminin yapım tarihi olarak kabul edilebilir.40
Yapının ilk inşa dönemine ait net bilgileri olmamasından dolayı, kitabe, mevcut kaynaklar
ve yapının mimari tarzına bakılarak XX. yüzyıl başlarına tarihlendirebiliriz. Kitabeye düşülen
tarih; Sultan II. Abdülhamid’in saltanatının son yıllarına denk gelmektedir. Ayrıca, XX.
yüzyılın başlarında caminin bulunduğu mahalleye göçmenlerin yerleştirilmesi ve yapının
Hamidiye olarak adlandırılması arasındaki ilişkiden yola çıkılarak bu tarihin inşa tarihi
olmasını güçlendirir. Yapının ilk inşasından hemen sonra, Sultan Reşad’ın (1909–1918)
saltanatı döneminde minaresinin yapıldığı ifade edilmektedir.41
27
Volume 9
Issue 3
September
2017
Şarampol Camisinin ilk inşasından sonra, özellikle son yıllarda mahalle halkı ve camii
cemaati tarafından yapılan tadilatlar sonucu yapıda büyük değişiklikler olmuştur. Bu
değişiklikler sonucunda da yapı özgün halini kaybetmiştir. Camii, 1940’larda çekilen eski bir
resmine göre; kareye yakın dikdörtgen planlı, tek katlı, tek mekânlı, son cemaat yerinde ahşap
ayaklar üzerinde yükselen üç yöne eğimli bir sundurma ile örtülü bir düzenlemededir (Res.3).
Bu tarihten sonra yapı; 1975 yılında Vakıflar tarafından restore edilip 1982’de de batısındaki
avlu kısmına şadırvan yapılır.
1990’lardan sonra kentin büyümesi ve nüfus artışına bağlı olarak; 1996 yılında son
cemaat yerine, bugünkü mevcut kapalı birim yapılır. Hemen takip eden yıllarda, yapının
orijinal boyutu yükseltilerek mahfil kısmıyla birlikte ele alınmıştır. Yükseltilmiş ana mekân ve
son cemaat yerinin üzerinde yer alan mahfil kısmı, yapının özgün hali şeklinde algılanmasına
yol açmıştır. Ayrıca, harim kısmında; zeminden çatıya kadar yer alan bölümlenmeler kat
anlayışını ortaya koymuştur. 2016 yılında şadırvanın bulunduğu kısımdan yol geçmesiyle avlu
alanı daralmıştır.
Tanım
1- Plan
Mevcut durumuyla planlama açısından yapı; kuzey-güney doğrultusunda, tek mekânlı,
dikdörtgen bir mekân kurgusuna sahiptir (Çizim 1). Mahfiller, iç mekânın bölümlenmesi ve
kat sisteminin oluşmasına yol açmıştır. Örtü sistemi, dört yöne eğimli kırma çatıdır. Doğu-batı
ve güney kısımlarda iç mekânı oluşturan duvarlar ve açıklıklar yer alıp kuzeyde ise son cemaat
yeri ile ana giriş bulunur.
39
Kur’ân-ı Kerîm, Nisa suresi 103. ayet “...Şüphe yok ki namaz müminlere belirli vakitlerde yazılı bir farzdır.”
Kitabe çözümlemesi için Yrd.Doç.Dr. Zekeriya Şimşir’e teşekkür ederim.
41
http://www.antalya.bel.tr/tr/kent_gezisi/gezi_yerleri/tarihi_yerler.cfm?tanitimId=709, (13.05.2009 Saat 18:37).
40
Journal of History Studies
Antalya-Merkez Şarampol/Osmaniye Camii
2- Dış Tasvir
Genel olarak yapı dış tasviri, cephe düzenlemeleri sade ve kâgir bir camiidir. Yapıda
özgünlüğünü koruyan önemli mimari unsur, cephelerde yer alan alt kat pencerelerdir.
Kuzey Cephede; caminin sokak girişinden hemen sonra ve son cemaat yeri ile ana giriş
kapısından önce, son yıllarda eklenmiş; 3 yöne eğimli, kırma çatılı, dışa taşkın, dört yönde
ayaklar üzerinde yükselen, baldaken formda diyebileceğimiz bir birimi yer alır (Res.4). Bu
birimin tavan kaplaması lambridir. Örtü kısmında Marsilya kiremidi kullanılmıştır. Bu
birimden geçildikten sonra; etrafı sonradan kapatılmış, açıklıkları mevcut son cemaat yeri
bulunmaktadır (Res.5). Son cemaat yerinin hemen üstü mahfil olarak tasarlanmıştır. Bu kısma,
son cemaat yerinin batı yönünde yer alan ahşap bir merdivenle çıkılmaktadır (Res.6). Son
cemaat yerinde; harim kısmına açılan ana giriş kapısı (Res.7) ve iki pencere bulunmaktadır.
Altta yer alan iki pencere ile kapı büyükçe tutulmuş ve yuvarlak kemerli olup kilit taşları dışa
taşkın biçimdedir (Res.8). Buda, yapının inşa edildiği yüzyılın karakteristiğidir. Üst mahfil
kısmında ise üç küçük pencere yer alır. Son cemaat yeri aynı zamanda ayakkabılık olarak ta
kullanılmaktadır.
Yapıya girişin sağlandığı, kuzey cephede yer alan son cemaat yerinin dış kısmı taş
malzemeyle kaplanmıştır. Yuvarlak kemerli ana girişin yer aldığı cephe ise sıvasız
bırakılmıştır. Düzgün kesme taş malzeme burada net gözlenebilmektedir. Ana girişte daha
sonradan eklenmiş çelik kapı ve ahşap pencere yer alır.
Caminin kuzeybatı köşesinde yapıya bitişik olarak minaresi yer alıp giriş kapısı
kuzeydedir (Res.9). Minare kapısının giriş kısmı, zeminin yükselmesi sonucu biraz aşağıda
kalmıştır. Giriş kapısı dar ve dikdörtgen biçimde olup üstünde boş bırakılmış sağır sivri
kemerli kitabelik bulunur (Res.10). Kesme taştan inşa edilen minare, sade bir düzenlemeye
sahiptir. Minarede; sekizgen kaide, bunun üzerinde pahlı pabuç kısmı, silindirik formlu gövde
ile gövdenin alt ve üst kısmında bilezik, kademeli bir şekilde oluşturulmuş üçgen ya da testere
dişi motifli şerefe altlığı, bunun üzerinde şerefe ile daha sonradan eklenmiş metal malzemeden
yapılmış şerefe korkulukları, hemen üstünde ise petek, külah ve alem kısmı yer almaktadır
(Res.11). Kaide ve pabuç kısmında birer mazgal pencere bulunmaktadır. Minare, caminin
günümüze gelebilen orijinal tek mimari öğesidir diyebiliriz.
Doğu cephede; avlu girişi, avlu kısmı, musalla, abdesthane ve cami idare binası olarak
düşünülen mekânlar yer alır. Bu cephede yer alan avluda, güneş ve yağmurdan koruma
amacına yönelik sonradan yapılmış bir sundurma bulunur. Sade bir biçimde düzenlenmiş bu
cephede; alt kısımda büyük ölçekli dört, üst kısımda da küçük ölçekli beş pencere yer alır
(Res.12). Üst kısım beşinci pencere, kuzeydeki mahfil kısmına aittir. Pencereler hafif dışa
taşkın biçimde olup pencere kilit taşlarında bu durumu daha belirgin biçimde gözlemleriz. Bu
cephede yer alan alt kat pencerelerinin kilit taşı hizasına kadar sonradan eklenmiş, düzgün bir
biçimde oluşturulmuş kaplama taş bulunur (Res.13). Yapının bu cephesinde ve diğer
cephelerinde de köşe geçiş taşları olarak taş köşebentler yer alır (Res.14).
Güney cephe, sade bir düzenlemeye sahip olup altta ve üstte ikişer pencere yer alır. Üst
kat pencereleri küçük boyutludur. Pencere düzeni; yuvarlak kemerli ve kilit taşları dışa taşkın
bir biçimdedir.
Batı Cephede sade bir düzenlemeye sahip olup altta ve üstte beşer pencere yer alır.
Pencere düzeni; yuvarlak kemerli ve kilit taşları dışa taşkın bir biçimdedir (Res.15). Ayrıca bu
cephede, eski avlu yer alıp avluda; sonradan yapılmış ve günümüzde mevcut olmayan şadırvan
(Res.16), abdest alma yeri, tuvalet (Res.17) ve yeni açılan yol bulunur (Res.18).
Journal of History Studies
28
Volume 9
Issue 3
September
2017
A. Şevki DUYMAZ
Üst Örtü ise, dikdörtgen mekân üzerinde yer alıp dört yöne eğimli, kırma çatılı ve
üzerinde Marsilya kiremit kaplıdır (Res.19).
3- İç Tasvir
Ana ibadet mekânı olan harim, sade bir düzenlemeye sahiptir. Harimin kuzey, doğu ve
batısında daha sonradan oluşturulan “U” biçimli ikinci kat mahfil kısmı yer alır (Res.20).
Buraya, girişin sağında yer alan ahşap bir merdivenle çıkılmaktadır (Res.21). Bu birimin kuzey
kısmında yine ahşap merdivenlerle çıkılan sonradan yapılmış dikdörtgen bir mekân
oluşturulmuştur (Res.22). Bu mekân çatıyla birleşik vaziyettedir. Mekânı aydınlatmak için çatı
kısmında açıklıklar mevcuttur. Bu bölümlenmelerden dolayı harim, adeta üç katlı bir şekle
dönüştürülmüştür. Sonradan eklenmiş birimler; harimin hacmini daraltmış olsa da daha fazla
cemaatin ibadet etmesini sağlamaya yönelik bir mimari çözümlemedir. Düz ve sade ahşap bir
tavanla örtülmüş harimin diğer yüzeyleri de büyük ölçüde ahşap malzemeye bağlı lambriyle
kaplıdır.
Harimde; mihrap duvarına, simetrik yerleştirilmiş iki alt iki de üst pencere; yan cephelere
yerleştirilmiş dört alt ve dört üst pencere; cümle kapısının da iki yanına yapılmış pencereler ile
iç mekânın aydınlık ve hava sirkülâsyonunu sağlamaya yöneliktir. Ancak, günümüzde bu
durum, aydınlatma ve klima sistemleriyle çözülmeye çalışılmıştır.
29
Volume 9
Issue 3
September
2017
Mahfiller; harim kısmında sonradan oluşturulmuş ve girişin hemen sağında müezzin
mahfili ile üst kısımda da kadınlar mahfili yer almaktadır. Kadınlar mahfili, caminin eski
resimlerine bakıldığında varlığı görülmekte (bkz. Res.3) olup 1996 yıllarına ait fotoğraflara
bakıldığında da günümüzdeki “U” biçimli düzenlenişin mevcut olduğu görülmektedir
Güneyde yer alan mihrap bütünüyle yenilendiği için orijinal haline ait bir iz yoktur.
Mevcut durumuyla mihrap; yarı silindirik ve dışa taşkın bir biçimde oluşturulmuştur (Res.23).
Mihrap, klasik mihrap düzenlemesinin günümüz anlayışıyla yinelendiği bir örnek olup
Kütahya işi fabrikasyon çiniler ile kaplanmıştır. Çini yüzeyleri, yoğun bir süslemeye hâkim
olup Kur’an’dan alınan yazılar ile Allah, Muhammed lafzı yer alır.
Minber; klasik minber düzeninde yer alıp betonarme malzemeden yapılmış ve bütün
yüzeyi günümüz Kütahya çinileriyle kaplanmıştır. Minber olmak dışında sanatsal bir özelliğe
sahip değildir. Özgün durumuna ait bir iz yoktur
Mihrabın doğu köşesinde vaiz kürsüsü yer alıp günümüz Kütahya çinileriyle bezenmiştir
(Res.24).
4- Malzeme ve Teknik
Yapı örgüsünde kullanılan malzeme; doğu, batı ve güney cephelerinin sıvalı olması
nedeniyle tam olarak tespit edilemez. Ancak, kuzey cephe son cemaat yeri duvarlarında
düzgün kesme taş tam olarak gözlenmektedir. Dış cephede; köşe geçişlerindeki köşebentler,
kesme taş ve zeminden belli bir yüksekliğe kadar kaplama taş malzeme kullanılmıştır.
Minarenin bütünü kesme taş ile yapılmıştır.
Ahşap malzeme; pencere, kapı kanatları ile kat geçişleri, merdivenler, son cemaat yeri
gibi birçok yerde kullanılıp ahşap türü lambri uygulaması yer alır.
Madeni malzeme; avlu korkulukları, pencere şebekeleri ve minare şerefe korkuluğunda
yer alır. Devşirme malzemeye rastlanılmamıştır.
Journal of History Studies
Antalya-Merkez Şarampol/Osmaniye Camii
5- Süsleme
Yapıda; sanat özelliği taşıyan, tarihi niteliğe sahip bir süsleme öğesi bulunmaz. İç
mekânda, özgün ve göze çarpan önemli bir süsleme öğesi bulunmaz. Mevcut süsleme ise
günümüze ait; büyük ölçüde Kütahya işi fabrikasyon çini-seramik pano kaplamalardır. Dış
cephedeki köşebentler ve pencere sistemindeki taş malzemeyle oluşturulmuş, dışa taşkın
düzenleme; cephe hareketliliği açısından bir bezeme özelliğine sahip olduğu söylenebilir.
Değerlendirme Ve Sonuç
XX. yüzyıl başları Osmanlı Devletinin son dönemi ve çöküş sürecidir. Bu süreçte,
savaşlar, göçler, ekonomik şartlar ve toplumsal olayların önemli etkisi vardır. Bu dönemde,
kentsel gelişimin durma noktasına gelmesiyle birlikte inşa ve imar faaliyetleri de önemli
ölçüde etkilenmiştir. Mimari faaliyetleri canlandırmada, dönemin siyasal durumuna göre bir
takım girişimler göze çarpsa da, önceki dönemlerin anıtsal mimarisiyle boy ölçüşebilecek yapı
faaliyetleri ortaya konulamamıştır. Bu dönemde yer alan I. Ulusal Mimarlık Akımı, mimari
değişim ve gelişim açısından bir takım girişimleri ortaya koysa da yeterli olmamıştır. Ortaya
çıkan ürünler; gelenekselliği yaşatmaya yönelik ve ihtiyacın ön planda tutulduğu bir takım
denemelerin yaşandığı mimari faaliyetlerdir. Bu faaliyetlerin ortaya konulduğu mimari ürünler
genellikle, büyük kentlerde ve özellikle İstanbul’da yer almaktadır.
Osmanlı Devletinin son günlerinde Anadolu kentleri, imar faaliyetleri konusunda, ülkenin
içerisinde bulunduğu olumsuzluklar göz önüne alındığında yetersiz kalmıştır. Antalya ve
çevresi de bu olumsuz durumdan payını alan bir kent durumundadır. Bu dönemde, Antalya’nın
kentsel gelişim ve mimari faaliyetlerinde; coğrafi konumundan dolayı ticari, toplumsal ihtiyaca
yönelik olarak ta sosyal ve dini yapılaşma göze çarpmaktadır.
Antalya merkez, Murat Paşa Mahallesinde yer alan Şarampol/Osmaniye/Hamidiye Camii;
XX. yüzyıl başı ve Osmanlı Devleti’nin son döneminde inşa edilmiş bir yapıdır. Yapı;
dikdörtgen formda, tek mekânlı, avlu ve son cemaat yerine sahip, tek minareli bir camiidir.
Yapı; ilk inşasından günümüze gelinceye kadar, geçirmiş olduğu değişiklikler ve
yenilemeler sonucunda özgün halini kaybetmiştir. Yapının özgün durumuna ait olan mimari
unsurlar; camii dış cephelerinin alt kısımlarındaki pencereler ve kuzeybatıda yer alan
minaresidir.
Mevcut kaynaklara göre yapının ilk inşasında sonraki değişiklikler, 1940’lardan sonra
başlamış ve en önemli değişikliklerde 1990’lı yıllardan günümüze kadar geçen süreçte
olmuştur. Bu değişiklikler, camiinin mülk sahibi Vakıflar ve özellikle de camii cemaati
tarafından yapılmıştır. Camii cemaati tarafından yapılan değişikliklerin nedeni, nüfusun
artışına paralel olarak cemaat yoğunluğunun getirdiği ihtiyaç sonucudur. Ancak bu durum,
kontrolsüz ve büyük ölçüde ilgili kurumlardan izinsiz yapıldığı için yapının mekânsal
kurgusunun değişmesine yol açmıştır. Bu değişim; dış mekânda yeni yapılaşmalara, iç
mekânda ise bölümlenmeler sonucu kat anlayışına dönüşmüştür. Dış mekânda; idari birim,
mutfak, tuvalet, şadırvan ve abdest alma yerleri gibi avlu içerisinde düzensiz bir biçimde yer
alan mimari oluşumları ortaya koymuştur. İç mekânda ise; orijinalinde tek mekânlı olarak yer
alan ana harim kısmının, çatıya kadar olan bölüntüleri, kat anlayışını ortaya çıkararak mekânın
özgünlüğünün kaybolmasına yol açmıştır.
Yapıda meydana gelen bu değişikliklerin en önemli faktörü, izinsiz ve kontrolsüz
müdahalelerdir. Ancak, yapılacak her türlü tadilat ve onarım ilgili kurumlarca kontrollü,
güncellenmiş rölöve planlarının alınıp restore işlerine girilmiş olsaydı yapının özgünlüğü
korunmuş olacaktı.
Journal of History Studies
30
Volume 9
Issue 3
September
2017
A. Şevki DUYMAZ
XX. yüzyıl başlarında inşa edilen Şarampol Camii; yapılan müdahalelerle, dönemin
mimari özelliklerini ve özgün yapı formunu kaybetmiştir. Ancak yapı, mevcut durumuyla
sağlam bir vaziyette yer almaktadır.
Kaynakça
BAYKARA Tuncer, Anadolu’nun Selçuklular Devrindeki Sosyal ve İktisadi Tarihi
Üzerinde Araştırmalar, Ege Üniversitesi Yayınları, İzmir 1990.
ÇAĞATAY Neşet, Bir Türk Kurumu Olan Ahilik, T.T.K. Yayınları, Ankara 1989.
DARKOT Besim, “Antalya”, İslam Ansiklopedisi, 1, M.E.B. Yayınları, İstanbul 1993,
s.459-462.
DURUKAN Aynur, “Selçuklular Döneminde Ticaret Hayatı Ve Antalya”, Antalya 3.
Selçuklu Semineri, 10–11 Şubat 1989, “Bildiriler”, İstanbul 1989, s.50–59.
EMECEN Feridun, “Antalya”, T.D.V. İslam Ansiklopedisi/3, İstanbul 1991, s.232-236.
ERTEN Fikri, Antalya Vilayeti Tarihi, İstanbul 1940.
KARACA Behset, XV. ve XVI. Yüzyıllarda Teke Sancağı, Fakülte Kitabevi, Isparta 2002.
KINAL Füruzan, Eski Anadolu Tarihi, T.T.K. Yayınları, Ankara 1987.
KOFOĞLU Sait, Hamidoğulları Beyliği, T.T.K. Yayınları, Ankara 2006.
31
KOMISYON, Türkiye’de Vakıf Abideler ve Eski Eserler,I, V.G.M. Yayınları, Ankara
1983.
PARMAKSIZOĞLU İsmet, İbn Batuta Seyahatnamesi, M.E.B. Yayınları, İstanbul 1989.
Volume 9
Issue 3
September
2017
SARAÇOĞLU Hüseyin, Akdeniz Bölgesi, III, İstanbul 1968.
ŞEKER Mehmet, İbn Batuta’ya Göre Anadolu’nun Sosyal-Kültürel ve İktisadi Hayatı ile
Ahilik, Ankara 1993.
STRABON, Antik Anadolu Coğrafyası, (Çev.: Adnan Pekman), Arkeoloji ve Sanat
Yayınları, İstanbul 1993.
TUĞLACI Pars, Osmanlı Şehirleri, Milliyet Yayınları, İstanbul 1985.
TURAN Şerafettin, Türkiye-İtalya İlişkileri I Selçuklular’dan Bizans’ın Sona Erişine,
Ankara 1990.
TURAN Osman, Selçuklular Zamanında Türkiye, Boğaziçi Yayınları, İstanbul 1993.
Yurt Ansiklopedisi, “Antalya”, II, İstanbul 1987.
YUVALI Abdulkadir, “Türkiye Selçukluları Döneminde Antalya’da Ticari Hayat”,
Antalya IV. Selçuklu Semineri (Bildiriler) 13–14 Mart 1992, Antalya 1993, s. 94–
99.
ZILLİOĞLU MEHMED, Evliya Çelebi Seyahatnamesi, XIII., (Yayınlayan; Zuhuri
Danışman), İstanbul 1971.
http://www.antalya.bel.tr/tr/kent_gezisi/gezi_yerleri/tarihi_yerler.cfm?tanitimId=709,
(13.05.2009 Saat 18:37)
http://www.nufusu.com/il/antalya-nufusu, (10.07.2017)
Journal of History Studies
Antalya-Merkez Şarampol/Osmaniye Camii
Resimler
Resim 1. Şarampol Camii, Güneydoğu, Genel
Görünüm (2009).
32
Volume 9
Issue 3
September
2017
Resim 2. Şarampol Cami, Kuzey Ana Giriş Kapısında
Yer alan Kitabe (2017).
Journal of History Studies
A. Şevki DUYMAZ
33
Volume 9
Issue 3
September
2017
Resim 3. Şarampol/Osmaniye Camii, Eski
Fotoğraf (Antalya K.T.V.K.K. Tescil Fişi).
Çizim 1. Şarampol Camii, Plan ve Vaziyet Durumu
(Art Lite Mimarlık, 2008).
Journal of History Studies
Antalya-Merkez Şarampol/Osmaniye Camii
Resim 4. Şarampol Camii, Kuzey, Ana Giriş (2017).
34
Volume 9
Issue 3
September
2017
Resim 5. Son Cemaat Yeri (2017).
Journal of History Studies
A. Şevki DUYMAZ
Resim 6. Son Cemaat Yerinden Mahfil
Kısmına Çıkılan Merdiven (2017).
35
Volume 9
Issue 3
September
2017
Resim 7. Son Cemaat Yeri, Ana Giriş Kapısı (2017).
Journal of History Studies
Antalya-Merkez Şarampol/Osmaniye Camii
Resim 8. Son Cemaat Yeri, Büyük Pencere (2017).
36
Volume 9
Issue 3
September
2017
Resim 9. Minare (2017).
Journal of History Studies
A. Şevki DUYMAZ
37
Resim 10. Minare, Giriş Kapısı (2017).
Volume 9
Issue 3
September
2017
Resim 11. Minare; Gövde, Şerefe, Petek,
Külah (2017).
Journal of History Studies
Antalya-Merkez Şarampol/Osmaniye Camii
Resim 12. Güneydoğu Cepheden, Doğu Cephede Yer
Alan Pencereler ve Sundurma (2009).
38
Volume 9
Issue 3
September
2017
Resim 13. Doğu Cephe, Duvar Yüzeyi,
Kaplama Taş Malzeme (2017).
Journal of History Studies
A. Şevki DUYMAZ
39
Volume 9
Issue 3
September
2017
Resim 14. Köşebentler (2017).
Journal of History Studies
Antalya-Merkez Şarampol/Osmaniye Camii
Resim 15. Batı Cephe (2009).
40
Volume 9
Issue 3
September
2017
Resim 16. Batı Avlu, Eski Şadırvan (2009).
Journal of History Studies
A. Şevki DUYMAZ
Resim 17. Batı Avlu, Abdest Yeri ve Tuvalet Eski Hali
(2009).
41
Volume 9
Issue 3
September
2017
Resim 18. Batı Avlu, Yeni Açılan Yol, 567. Sokak
(2017).
Journal of History Studies
Antalya-Merkez Şarampol/Osmaniye Camii
Resim 19. Üst Örtü (2009).
42
Volume 9
Issue 3
September
2017
Resim 20. Harim, Mahfil Kısmı (2017).
Journal of History Studies
A. Şevki DUYMAZ
Resim 21: Harim, Mahfil Kısmına Çıkan Merdiven (2017).
43
Volume 9
Issue 3
September
2017
Resim 22. Harim, Çatıda Oluşturulmuş
Dikdörtgen Mekân (2017).
Journal of History Studies
Antalya-Merkez Şarampol/Osmaniye Camii
Resim 23. Mihrap ve Minber (2017).
44
Volume 9
Issue 3
September
2017
Resim 24. Vaiz Kürsüsü (2017).
Journal of History Studies