Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2019
…
8 pages
1 file
Doğal afetler ile etkilerinin ortaya konulması, bir devletin veya yörenin sosyal ve iktisat tarihinin ortaya konulması açısından önem arz etmektedir. Akdeniz kıyısında yer alan Antalya ve çevresinin tektonik yapısı oldukça karışıktır. 2019 yılında yürürlüğe giren Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası'na göre bazı kısımları 2., bazı kısımları da 3. deprem bölgeleri içerisinde yer alan Antalya yöresinin Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde depremlerden etkilendiği görülmektedir. Antalya livası sınırları içerisinde 1886-1903 yılları arasında on defa ana deprem ile bunlardan sonra bir miktar artçı sarsıntının meydana geldiği tespit edilebilmiştir. Bunlar arasında en büyük depremler 8 Kasım 1886 tarihinde Elmalı'da ve 14 Kasım 1886'da Finike'de meydana gelmiştir. Dönemin arşiv belgeleri ve gazeteleri temel alınarak yapılan bu çalışma ile depremlerin nerelerde ve hangi sıklıkla yaşandığının ortaya konulması suretiyle bölgenin depremselliğine, bölgede yaşanan bazı büyük depremlerin yol açtığı hasar ve zâyiat ile bu sırada sergilenen afet yönetiminin ortaya konulması ile hem Antalya hem de doğal afet tarihi literatürüne katkı sağlanması hedeflenmiştir.
Cumhuriyet Dönemi'nde Antalya'da Meydana Gelen Depremler
Medeniyet, bir milletin üslubunun devlet ve şehir olarak görünmesidir. Biz, dünya ve insanlık tarihine kendi izlerimizi ve kimliğimizi yazmış bir milletiz. Cumhuriyetle taçlandırdığımız medeniyetimizin gelecek nesillere aktarımı ülkemizin yüzyıllar sonrasına daha güçlü taşınmasındaki en önemli etkendir. Bu açıdan Anadolu'nun pek çok medeniyetine ev sahipliği yapmış bir kavşak noktasında olan Antalya da tarihi, kültürü, coğrafyası, sosyal konumu ve en önemlisi dostluğun, kardeşliğin, bir arada yaşamanın en güzel örneği olan insanıyla geleceğe uzanan bir rüya şehirdir. Antalya'yı yönetmek değil onu birlikte yaşamak iddiasında olan belediyemiz de geleceğe tüm zenginlikleriyle bir Antalya taşıyabilme gayretiyle çalışmaktadır. Amacımız şehrin kültür ve tarihine bir tanık bırakabilmektir. Bu sebeple Antalya Kitabı'nın üçüncüsü hazırlandı. Eser, "Antalya'da Doğa ve Medeniyet" başlığı altında Tarih, Edebiyat, Coğrafya, Ziraat, Sosyoloji, Turizm, Sanat Tarihi, Güzel Sanatlar ve İlahiyat disiplinlerine ait pek çok konuda yapılan yeni araştırmaları içermektedir. Antalya'nın vazgeçilmez bir birliktelik içindeki doğa ve medeniyetine ışık tutacak özgün verilerin araştırmacılara da katkı sunacağı düşüncesindeyim. Gelecek bugün kurulur. Şehrin hafızasını tüm dinamikleriyle canlı tutmak kültürel çalışmalarla mümkündür. Bu açıdan Antalya'mızın tüm seslerini bir nefes gibi sanatçılarımızın, bilim insanlarımızın, yazarlarımızın soluğundan duyurma gayretindeyiz. Bunun bir sonucu olan Antalya Kitabı şehrin geçmişine ışık tutarken geleceğini de aydınlatacağını umuyorum. Bu vesileyle çalışmanın hazırlanmasında katkı sunan herkese teşekkür ediyorum. Sevgiyle kalın, Cumhuriyet'le kalın, Atatürk'le kalın.
2020
Bir devletin veya kentin sosyal ve iktisat tarihinin tam olarak anlaşılabilmesi için doğal afetlerin etkilerinin de ortaya konulması gerekir. Bu çalışmada, birinci derece deprem bölgesinde yer alan Muğla ve kazalarında 19. yüzyılın ikinci yarısı boyunca meydana gelen depremler, birinci el kaynaklardan olan arşiv belgeleri ve gazeteler ile mevcut literatür ışığında ele alınmış; ne sıklıkla ve büyüklükte yer sarsıntılarının yaşandığı ortaya çıkarılmak suretiyle Muğla'nın deprem tarihine ve depremselliğine katkıda bulunulması hedeflenmiştir. Bu bağlamda Muğla'da 19. yüzyılın ikinci yarısında 51 depremin yaşandığı tespit edilmiştir. Hasara yol açan on beş deprem içerisinde en etkilileri 1851'de Fethiye'de, 1863'te Datça'da ve 1869'da Ula'da yaşanmıştır.
Tasarım + Kuram
Oysaki küresel boyutta yaşanan gelişmelerin toplum ve mekân üzerinde yarattığı değişim ve dönüşümler, metropollerin yanı sıra orta ölçekli kentlerde de yere özgü sonuçlar doğurmuştur. Bu kentler de yerel dinamikleri çerçevesinde sürece eklemlenmiş, küreselleşmenin tüm çelişki ve sancılarını değişik biçimlerde yaşamıştır. * Bu çalışma, amacı Türkiye'nin orta ölçekli kentlerinden biri olan Antalya'da küreselleşmenin ve neoliberal politikaların toplumda ve kentsel mekânda yarattığı dönüşümü açıklamak olan "Antalya'da 1980 Sonrası Yaşanan Dönüşümün Kavramsal İzdüşümleri" başlıklı doktora tezinin Kıyı-Kent başlıklı bölümünü ve sonuç bulgularını özetlemeyi hedeflemektedir.
Jeoloji Mühendisliği Dergisi, 2011
Antalya'nın nüfusu iç göçlerle yüksek oranda artmakta, buna ek olarak da her yıl milyonlarca gezgin Antalya'yı ziyaret etmektedir. Antalya il merkezi 2. derece deprem bölgesi içindedir. Sismik etkinliğin yoğun olduğu batı kesimler ise 1. ve 2. derece deprem bölgesinde yer almaktadır. Bunlara yapı kalitesinin yetersizliği ve zayıf zeminlerin bulunması da eklendiğinde Antalya'nın depremselliği ilgi konusu olmaktadır. Bu çalışmada, Antalya il merkezinin depremselliğinin incelenmesi amacıyla Antalya çevresindeki sismotektonik bölgelerde 1900-2010 yılları arasında gerçekleşen depremler dikkate alınarak, istatistiksel yöntemlerle tehlike analizi gerçekleştirilmiştir. Antalya il merkezi "Isparta Açısı"nın iç kesiminde yer almakta ve bu tektonik yapının bileşenleri olan fayların neden oldukları depremlerden etkilenmektedir. Antalya çevresindeki sismotektonik bölgeler için "a" parametresi 5.61-6.77 arasında, "b" parametresi ise 0.86-1.06 arasında değişmektedir. Antalya'yı merkez kabul eden 100 km yarıçaplı dairesel alan içinde 5 büyüklüğünde bir depremin 10 yıl içinde meydana gelme olasılığı % 71'dir. En az 6.5 büyüklüğündeki bir depremin 50 yıl içinde % 15 olasılıkla meydana gelebileceği anlaşılmaktadır. Azalım ilişkileri uygulanarak Antalya ilinde ana kayada gerçekleşebilecek en büyük yatay yer ivmesinin 0.1g civarında olacağı tahmin edilmiştir. Yumuşak zeminler için büyütme sonucunda ise bu değer daha büyük değerlere ulaşabilecektir. Antalya'daki zayıf zeminli bölgeler için büyütme ve sıvılaşma hesaplarının, başka bir çalışmada ayrıntılı olarak çalışılması gereği ortaya çıkmıştır. Antalya'da mevcut yapıların depreme karşı dayanıklılıklarının incelenmesine dönük bir çalışma başlatılmadan önce, zeminlerin depremsellik davranışları ile ilgili tüm bilgilerin bir mikro-bölgelendirme çalışması hâlinde tamamlanmış olması gerekmektedir.
Vakanüvis - Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi, 2024
Depremler dünyanın oluşumundan beri süregelen doğa olaylarından biridir. Kuzeyde Avrasya, güneyde Arabistan ve Afrika plakaları arasında kalan Türkiye’den birçok fay hattı geçmektedir. Bu nedenle Türkiye’de birçok yerleşim geçmişte olduğu gibi günümüzde de deprem riski taşıdığı bilinmektedir. Son yılların en yıkıcı depremleri de denebilecek 6-20 Şubat 2023’teki Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri ile Hatay-Defne merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki deprem oldukça yıkıcı olmuş; çok sayıda can ve mal kaybına yol açmıştır. İnsan ve Jeomorfoloji arasındaki hayati bir ilişki vardır ve bu ilişki daha çok yerleşme alanlarının tercihinde ön plana çıkmaktadır. Jeomorfoloji ile toplulukların toplumsal ihtiyaçları arasında denge kurmak, Jeomorfolojik yönden ortaya çıkacak sorunları belirlemek ve çözmek doğal afetler sırasında oldukça önemlidir. Bu çalışma 06-20 Şubat 2023 depremlerinden çok etkilenmiş olan ve geçmişten günümüze birçok yıkıcı deprem görmesine rağmen yine de sürekli bir...
Antalya Tarihi, 2021
Antalya'nın tarih öncesi izlerini ilk olarak Katran Dağı* ve çevresinde görmekteyiz. Bunlardan en önemlisi Karain Mağarası; günümüz Güllük Milli Parkı sınırları içerisinde yer almaktadır. 500 bin yıllık insan izlerinin yanı sıra, ''Neandertal'' insanına ait bazı buluntular da bu mağaradan çıkartılmış ve Antalya Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir. Katran Dağı etrafında yer alan ''Kırkgöz'' su kaynakları her dönem av hayvanlarını ve beraberinde insanları çeken; dönemsel felaketlerden en az hasarla kurtulabilmiş bir bölgedir. Antalya'nın tarih öncesi mağara yerleşimi, sadece Katran Dağı etrafıyla sınırlı değildir. Geyikbayırı, Elmalı ve Traverten basamak mağaraları da yine önemli merkezleridir.
2023
Yörükler, Türkistan coğrafyası üzerinde mevcut Bozkır kültür anlayışının Anadolu'da ve Rumeli'de yaşayan konargöçer uzantılarıdır. Antalya'da yaşayan Yörüklerin çoğunluğu, Anadolu'ya geldikten sonra yüz yıllardır sürdüre geldikleri konargöçer yaşam tarzını 20. yüzyıl başlarında da kışla ve yayla ekseninde döngüsel konargöçer olarak yaşamaya devam etmişlerdir. Ağırlıklı olarak küçükbaş hayvan besleyen Yörüklerin bu yaşama tarzı hareketli yapı üzerine inşa edilmiştir. Çalışmanın esasını Tevfik Macid'in "Anadolu Aşiretlerinin 'An'ane ve Âdetleri: Antalya Vilâyetinde Yörükler" başlığı altında Konya'da yayımlanan Yeni Fikir Mecmuasının 1 Eylül 1927 ile 1 Ocak 1928 tarihleri arasında Yörüklerle ilgili yayımlanan beş makalesi oluşturmaktadır. Yeni Fikir Mecmuasındaki bu makale serisi, Antalya'da yaşayan Yörüklerin özgün ve geleneksel yaşayışlarını anlatan yazılardan oluşmaktadır. Makalelerde, Yörüklerin örf, âdet, gelenek ve görenekleri ile insan ilişkileri, yemekleri, evlilikleri, sanatları ve yaşam tarzlarına dair özgün ayrıntılar verilmektedir. Tevfik Macid'in, Osmanlı Devleti'nin son dönemi ile Cumhuriyet'in ilk yıllarında yaşadığı göz önünde bulundurulduğu zaman, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçiş döneminde, Türkiye'de yoğun Yörük nüfusunu barındıran Antalya'daki Yörüklerin kültür hayatını ele alan çalışma, Yörükler ve Yörük kültürü adına önemlidir. Bu çalışmada, Osmanlı paleografyası ile kaleme alınan makalelerin transkripsiyonu yapılmış, daha sonra ise niteliksel araştırma yöntemlerinden belge analizi ile asıllarına mümkün olduğunca sadık kalınmıştır.
Tarihin İzdüşümünde Antakya (Antiokheia) Kentinin Depremselliği, 2023
Depremler dünyanın oluşumundan beri süregelen doğa olaylarından biridir. Kuzeyde Avrasya, güneyde Arabistan ve Afrika plakaları arasında kalan Türkiye’den birçok fay hattı geçmektedir. Bu nedenle Türkiye’de birçok yerleşim geçmişte olduğu gibi günümüzde de deprem riski taşıdığı bilinmektedir. Son yılların en yıkıcı depremleri de denebilecek 6-20 Şubat 2023’teki Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri ile Hatay-Defne merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki deprem oldukça yıkıcı olmuş; çok sayıda can ve mal kaybına yol açmıştır. İnsan ve Jeomorfoloji arasındaki hayati bir ilişki vardır ve bu ilişki daha çok yerleşme alanlarının tercihinde ön plana çıkmaktadır. Jeomorfoloji ile toplulukların toplumsal ihtiyaçları arasında denge kurmak, Jeomorfolojik yönden ortaya çıkacak sorunları belirlemek ve çözmek doğal afetler sırasında oldukça önemlidir. Bu çalışma 06-20 Şubat 2023 depremlerinden çok etkilenmiş olan ve geçmişten günümüze birçok yıkıcı deprem görmesine rağmen yine de sürekli bir yerleşim gösteren Antakya’nın bulunduğu coğrafi konumda birçok fay hattının geçmesinden dolayı bu kentin jeomorfolojisine genel bir bakış açısıyla değinilmiştir.
2020
Birinci derecede deprem kuşağında yer alan Balıkesir ve çevresi, günümüzde olduğu gibi daha önceki dönemlerde de, çok sayıda depreme maruz kalmıştır. Dönemin arşiv belgeleri ve gazetelerinden elde edilen bilgiler ışığında bölgede XIX. yüzyılın ikinci yarısında 34 defa ana sarsıntının yaşandığı tespit edilebilmiştir. Bunlardan bir kısmı çok şiddetli derecede yaşanmış olup, can kayıplarına ve büyük miktarda hasarların oluşmasına yol açmıştır. Yıkıma sebep olan depremlerin ardından sergilenen afet yönetimi, depremzedelerin yaralarının sarılması açısından büyük önem arz etmiştir. Bu makale çalışması ile hem Balıkesir tarihi hem de Osmanlı doğal afetler tarihi literatürüne katkı sağlanması hedeflenmektedir. Ayrıca birinci el kaynaklardan yararlanılarak tespit edilen tarihsel depremlere dair sayısal veriler, bölgenin depremselliği açısından önem arz etmekte olup, deprem bilimciler için kaynak teşkil etmesi umulmaktadır.
Dinar, Çivril, Işıklı ve Dazkırı Bölgesinde Tarihsel Depremler, 2020
Başvuruda bulundu. Kabul edildi.
Awareness without Time, 2024
Nature Communications, 2018
Terrorism in Mozambique: Ansar al-Sunna and International Actors, 2021
2024
International journal of computer applications, 2015
Frontiers in Behavioral Neuroscience, 2014
American Antiquity, 1982
Biblical Interpretation, 2018
Pragmatist Feminism and the Work of Charlene Haddock Seigfried, eds. Lee A. McBride III & Erin McKenna, 2022
Revista de estudios socioeducativos : RESED, 2019
Revista Brasileira de Pesquisa em Turismo, 2022
Pediatric Blood & Cancer, 2009
Carolina Digital Repository (University of North Carolina at Chapel Hill), 2015
Algebraic Combinatorics, 2021