Academia.eduAcademia.edu

The reasons for Intifada, among Arab İsrail Conflicts

Özet Uluslar arası İlişkiler nezdinde çözümlenemeyen Filistin Sorunsalında ele alacağımız konunun; Yıllardır süregelen çatışmalar ve görüşmeler sarmanında olayların İntifada"yı hazırlayan sebeplerini değerlendireceğim. uluslar arası bir sorun haline gelmiş olan Filistin İsrail sorunu, çatışmalar, savaşlara rağmen, taraflarla yapılan görüşmelere anlaşmalara rağmen İsrail"in tek taraflı olarak hiçbir uluslar arası hukuki dayanağı önemsemeyerek davranışları en çok Filistin Haklına zarar vermektedir. 1987 yılına kadar her acıyı yaşamış olan halkın ilk defa tüm Filistin nezdinde ayaklanması ve İsrail"in kurşununa karşı taş ile karşılık vermeleri azımsanamayacak kadar değerlidir. Her yaştan halkın İsrailli güçlere karşı direnmesinin nedenleri bize sorunun çözümünde neyin eksik olduğunu yada bundan sonraki oluşacak gelişmelere ışık tutmamızı sağlar. Abstract Israel-Palestinian conflict has became an International conflict that has harmful effect on the Palestinian people because of Israel has rejected any rules under law; due to fact that wars, conflicts, contracts, summits, conferences. It has valuable for the people who had bad memories about those battles. They have been against Israel"s bullets. The reasons of resistance help us the meaning of what is the incomplete thing inside of it and point future arrangement. This thesis assist the causes of preparation of İntifada during the years of battles, and conflicts that unresolved problematic Palestinian struggle. Giriş, Filistin bulunduğu bölge, üç kıtanın orijin noktası olup, 2 kıtanın kesiminde bulunmaktadır. Filistin bölgesi ilk çağlarından itibaren ilkel kavimler tarafından çok sık yerleşim alanı olarak kullanılmıştır. Ayrıca yapılan araştırmalardan öğrenildiğine göre, Filistin bölgesinde tarihin ilk çağlarından itibaren tarımda sulamanın yapılması, bölgede yaşayan toplulukların tarıma dayalı olduğunu yerleşik hayatta olduklarını gösterir. Bölge, Arap çölleri arasında deniz kenarında bir vaha olarak tanımlanabilir. İsrail Devletinin bölgede hak iddia etmesini incelediğimizde, Yahudilerin Kenan diyarında yaşadığı bilgisine ulaşırız. Yusuf peygamberle Mısır"a yerleşen Kenan halkı Musa peygamber ile Kenan diyarı olan Filistin bölgesine geri döner. Burada Tevratta geçen Vaad edilmiş Topraklar kavramı ortaya çıkar; "O günde Rab, Abraham'la ahdedip dedi: Mısır ırmağından büyük ırmağa, Fırat ırmağına kadar bu diyarı, Kenileri ve Kenizzileri ve Kadmonileri ve Hittileri ve Perizzileri ve Refaları ve Amorileri ve Kenanlıları ve Girgaşileri ve Yebusileri senin zürriyetine (soyuna) verdim." 1 Harita 1-A Vaadedilmiş Topraklar harita 1-A "da koyu siyah renkle gösterildiği gibidir. Roma İmparatorluğu döneminde İmparatorluğun dört bir yanına sürülen Yahudiler için bölge her zaman kutsal geldikleri yer olarak kalmıştır. "Yahudiler, Filistin'de tarih boyunca uğraşmış oldukları çeşitli sürgünlere rağmen Filistin ile duygusal bir bağlar oluşturmuşlardır. Mesih'in dirilişi sırasında bu kutsal topraklarda Mesih'le birlikte ilk direnenler olmak için 1 Tevrat Tekvin 15. Bab Zeytinlik Dağına gömülmeyi arzulamışlardır" (2) . "Bu düşünce Filistin'de egemenlik kurmaktan ziyade inanmış olduğu değerlerin gereklerini en iyi şekilde yerine getirmeyi amaçlamaktadır" (3) 1881 "de başlayan aliyalarla (göç) beraber Filistin bölgesinde Yahudi nüfusunda artış meydana gelmiştir. Bir sorun olarak ortaya çıkmaya başlamıştır. Birinci Aliya( 1881-1903) ve İkinci Aliya (1903-1919) sırasında bölge halkına baktığımızda; Halkın göçlerden dolayı şaşkın olduğunu görebiliriz. Göçenler ise Filistin"i terk edilmiş halen baraka tarzı yapılarda ikamet eden insanlar olarak gördükleri bilgisine ve karşılaştıkları ortamdan dolayı şaşırdıkları bilgisine ulaşıyoruz. Ancak ilk iki göç sırası ve sonrasında bir eylem yada silahlı örgüt kurma girişiminde bulunmuyorlar. Siyasi örgütlenmeleri ise I. Dünya Savaşı sonrasına denk geliyordu. Ancak Filistin halkı tarafından ortaya çıkan siyasi örgütler daha çok entelektüel kesimin temsiliyle olmuştur. Yani cemiyetleri kuranlar yine önde gelen ailelerin evlatlarıdır ve halkla bağları azdır. Filistin direnişinde bireyler ön plandadır ve direnişin varoluş nedeni siyasal Siyonizm"e endeksli şekilde gelişir. Siyasal Siyonizm kendini Yahudi hisseden her bireyi içine alan görüştür ve bu şekilde milliyetçi yapısı ağır basar. Doğrudan ayrılık savunucusudur. Yahudi olanlarla olmayanlar arasındaki farklara vurgu yapar. II. Abdulhamit"in siyasi tinliler lü 8 95 13 624 91 Y aralı 2 1 7 3 -8 04 3 71 8 32 -II.Dünya Savaşı sırasında Yahudiler İngiliz yönetimine bağlılık bildirmiş buna karşı Kudüs müftüsü Hacı El-Hüseyni"nin ayaklansa da pek etkili olmamıştır. Filistin Direnişinde şahıslar ön plandadır. İngiliz yönetimi altındaki dönemde (1917-1948) el-Hüseyni"nin etkisi yadsınamaz. İngilizler tarafından tutuklansa da o Filistin Hareketinde etkili isim olmaya yine devam etmiştir. Berlin"e kaçmasına rağmen (1939) daha sonra Arap Ligi"nin kurulması için Mısır"a geri dönmüştür (1948). Filistin hareketine İslami yönde dikkat çeker. Yahudi varlığına cihad ilan etmesine rağmen başarılı olamamıştır. Filistin sorunu Şubat 1947"de İngiltere tarafından Birleşmiş Milletlere götürüldü. Böylece sorun artık uluslar arası bir nitelik almıştı. "Yahudi meselesi, ulusal bir meseledir ve bu sorunu gidermek için büyük milletler tarafından düzenlenmiş bir konsey dahilinde tartışırsak ,bunun bir dünya meselesi haline dönüştürülmesi gereki 6 r" (6)

İsrail Filistin Çatışmalarının İntifada’yı Hazırlayan Nedenleri Begüm Urgancı TUİÇ Stajyeri Özet Uluslar arası İlişkiler nezdinde çözümlenemeyen Filistin Sorunsalında ele alacağımız konunun; Yıllardır süregelen çatışmalar ve görüşmeler sarmanında olayların İntifada’yı hazırlayan sebeplerini değerlendireceğim. uluslar arası bir sorun haline gelmiş olan Filistin İsrail sorunu, çatışmalar, savaşlara rağmen, taraflarla yapılan görüşmelere anlaşmalara rağmen İsrail’in tek taraflı olarak hiçbir uluslar arası hukuki dayanağı önemsemeyerek davranışları en çok Filistin Haklına zarar vermektedir. 1987 yılına kadar her acıyı yaşamış olan halkın ilk defa tüm Filistin nezdinde ayaklanması ve İsrail’in kurşununa karşı taş ile karşılık vermeleri azımsanamayacak kadar değerlidir. Her yaştan halkın İsrailli güçlere karşı direnmesinin nedenleri bize sorunun çözümünde neyin eksik olduğunu yada bundan sonraki oluşacak gelişmelere ışık tutmamızı sağlar. The Reasons of Intifada Preparation Israeli- Palestinian Conflict Abstract Israel- Palestinian conflict has became an International conflict that has harmful effect on the Palestinian people because of Israel has rejected any rules under law; due to fact that wars, conflicts, contracts, summits, conferences. It has valuable for the people who had bad memories about those battles. They have been against Israel’s bullets. The reasons of resistance help us the meaning of what is the incomplete thing inside of it and point future arrangement. This thesis assist the causes of preparation of İntifada during the years of battles, and conflicts that unresolved problematic Palestinian struggle. Giriş, Filistin bulunduğu bölge, üç kıtanın orijin noktası olup, 2 kıtanın kesiminde bulunmaktadır. Filistin bölgesi ilk çağlarından itibaren ilkel kavimler tarafından çok sık yerleşim alanı olarak kullanılmıştır. Ayrıca yapılan araştırmalardan öğrenildiğine göre, Filistin bölgesinde tarihin ilk çağlarından itibaren tarımda sulamanın yapılması, bölgede yaşayan toplulukların tarıma dayalı olduğunu yerleşik hayatta olduklarını gösterir. Bölge, Arap çölleri arasında deniz kenarında bir vaha olarak tanımlanabilir. İsrail Devletinin bölgede hak iddia etmesini incelediğimizde, Yahudilerin Kenan diyarında yaşadığı bilgisine ulaşırız. Yusuf peygamberle Mısır’a yerleşen Kenan halkı Musa peygamber ile Kenan diyarı olan Filistin bölgesine geri döner. Burada Tevratta geçen Vaad edilmiş Topraklar kavramı ortaya çıkar; “O günde Rab, Abraham'la ahdedip dedi: Mısır ırmağından büyük ırmağa, Fırat ırmağına kadar bu diyarı, Kenileri ve Kenizzileri ve Kadmonileri ve Hittileri ve Perizzileri ve Refaları ve Amorileri ve Kenanlıları ve Girgaşileri ve Yebusileri senin zürriyetine (soyuna) verdim.” Tevrat Tekvin 15. Bab Harita 1- A Vaadedilmiş Topraklar harita 1-A ‘da koyu siyah renkle gösterildiği gibidir. Roma İmparatorluğu döneminde İmparatorluğun dört bir yanına sürülen Yahudiler için bölge her zaman kutsal geldikleri yer olarak kalmıştır. “Yahudiler, Filistin’de tarih boyunca uğraşmış oldukları çeşitli sürgünlere rağmen Filistin ile duygusal bir bağlar oluşturmuşlardır. Mesih’in dirilişi sırasında bu kutsal topraklarda Mesih’le birlikte ilk direnenler olmak için Zeytinlik Dağına gömülmeyi arzulamışlardır”( G. Nevburger, Yahudilik ve Siyonizm Arasındaki Ayrım, Siyonizm ve ırkçılık, AÜSBF Yayınları, Ankara1982 syf213). “Bu düşünce Filistin’de egemenlik kurmaktan ziyade inanmış olduğu değerlerin gereklerini en iyi şekilde yerine getirmeyi amaçlamaktadır” ( Thzodor Fritseh, tarih Boyunca Yahudi Meselesi çev Münir Abdulrahman İstanbul, Akçay yayınları 1972 syf 174) 1881 ‘de başlayan aliyalarla (göç) beraber Filistin bölgesinde Yahudi nüfusunda artış meydana gelmiştir. Bir sorun olarak ortaya çıkmaya başlamıştır. Birinci Aliya( 1881- 1903) ve İkinci Aliya (1903- 1919) sırasında bölge halkına baktığımızda; Halkın göçlerden dolayı şaşkın olduğunu görebiliriz. Göçenler ise Filistin’i terk edilmiş halen baraka tarzı yapılarda ikamet eden insanlar olarak gördükleri bilgisine ve karşılaştıkları ortamdan dolayı şaşırdıkları bilgisine ulaşıyoruz. Ancak ilk iki göç sırası ve sonrasında bir eylem yada silahlı örgüt kurma girişiminde bulunmuyorlar. Siyasi örgütlenmeleri ise I. Dünya Savaşı sonrasına denk geliyordu. Ancak Filistin halkı tarafından ortaya çıkan siyasi örgütler daha çok entelektüel kesimin temsiliyle olmuştur. Yani cemiyetleri kuranlar yine önde gelen ailelerin evlatlarıdır ve halkla bağları azdır. Filistin direnişinde bireyler ön plandadır ve direnişin varoluş nedeni siyasal Siyonizm’e endeksli şekilde gelişir. Siyasal Siyonizm kendini Yahudi hisseden her bireyi içine alan görüştür ve bu şekilde milliyetçi yapısı ağır basar. Doğrudan ayrılık savunucusudur. Yahudi olanlarla olmayanlar arasındaki farklara vurgu yapar. II. Abdulhamit’in siyasi Siyonizm’in bu yapısından rahatsızlık duyarak Siyonizm’in kurucusu olan Theodor Herzl’in İstanbul’a yaptığı 5 sefere rağmen Filistin bölgesinde Yahudi özerk devletinin kurulmasına önem vermediğini direk Theodor Herzl’in yaptığı açıklamadan da öğrenebiliriz. “Filistin bizim her zaman hatırla Theodor Herzl Yahudi Devleti 2007 2, baskı çev. Sedat Demir Ataç Yayınlarıyacağımız tarihi evimiz. Filistin ismi halkımıza olağanüstü kuvvetle çekici görünebilir. Eğer Sultan Hazretleri bize Filistin’i verseydi, biz Türkiye’nin bütün maliyetini yeni baştan düzenleme görevini üslenebilirdik”(4) Filistinli Arapların haklı iddialarında Yahudiler karşısında ilerleyememeleri, Filistin halkının sosyo-ekonomik seviyesinden kaynaklanmaktadır. Direnişlerde toplumların gelişmişlik durumları ve karşı çıktıkları duruma göre duruşları direnişin hangi boyuta taşınabileceğini belirler. Ancak Filistin davasında bölge halkına baktığımızda karşılaşılan manzara Filistinlilerin %73’ün tarımsal bölgede yaşamalarıdır. Tarımın gelişmesi de toprak ağaları tarafından engellenmiştir. Yahudi göçünden sonrada Filistin halkı köy yapısını korumaya devam etmiştir. Topluma baktığımızda ileri gelenlerinin Hüseyniler ve Neşasiler arasında bölündüğünü görürüz. Geleneksel yapı içinde kabile sistemi şeklinde yerleşmişlerdir. Filistinli çocukların sadece %25’i okula gitmektedir bu durum karşısında Yahudi göçmenler ise iyi eğitim görmüş meslek sahibiydiler. Çoğunlukla ticaretle uğraştıklarından bölgede tutunmaları kolay oldu ayrıca ABD’den ve İngiltere’den maddi destek görüyorlardı. Savaş bittikten sonrada Bölge İngilizler tarafından işgal edildi ve Savaş sonrası yapılan düzenlemelerle Trans-Ürdün’ü içine alacak şekilde Milletler Cemiyet’inin de onamasıyla beraber Bölge İngiliz Mandasına girdi. Bu dönemde Yahudi göçü 3. Ve 4.Aliya ile gerçekleşir. Savaşın bitmesiyle ve Rusya’da Bolşevik Devrimi olmasıyla beraber 37 bin civarı Yahudi Filistin’e göç eder. Bu Aliya’yla beraber ilk çatışmalar başlar ancak savaş arası dönemde Filistin topraklarında üç ana fikir akımı etkilidir. Bunlar İslami akım, Arapçılık akımı ve Arapların hakimiyetinde Bağımsız Filistin’e seslenen akımdır. Ancak Filistinliler kendilerine bir lider seçerek başkaldırmak yada topluca göçlere dur demek yerine çeşitli ileri gelen aileler arası kurulan partiler dönemde etkilidir. Bu partiler ve küçük çatışmalar İngiliz Manda yönetimini rahatsız edecek boyuttadır ancak bu yüzden aliyaların durdurulması yönünde adımlar atsalar da Yahudiler, Filistin topraklarına göçleri hızlandırmıştır. Çatışmalar ve sürtüşmelerin artması üzerine bölgeye çeşitli araştırmacılar gelmiş ve bu karışıklıkları önlemek için komisyonlar kurulmuştur. Daha sonra II. Dünya Savaşı ve Nazi Almanya’sının Yahudilere yaptığı soykırımla 5. Aliya (1929- 1940) gerçekleşmiştir. Holokost’un yaşanmasının ardından “Avrupa ülkeleri Yahudilere kapılarını kapatmış ve Filis Basalel a.g.e. syf 98tin’de var olan Yahudi nufusunun iki katından daha fazla Yahudinin yerleşmesine neden olmuştur.”(5) Filistin’de 175.000 Yahudi nüfusu varken, Holokost nedeniyle bu sayı 475.000’e çıkmıştır. Bu göçler yaşanırken 1929 ‘da ilk başkaldırıdan sonra 1936’da daha büyük bir Filistin ayaklanması başlamıştır. Manda yönetimi ayaklanmayı bastırmakta zorlanmış ve 1939’daki Peel Komisyonunda Yahudi göçünün sınırlandırılması ve toprak alımlarının kısıtlanmasını öneren rapor yayınlanmıştır. Filistinli ölümleri ayaklanmalarda artmış olması dikkat çekmektedir. 1920 1921 1929 1936 1937 1938 1939 Yahudiler Ölü 5 47 133 80 89 292 89 Yaralı 211 146 232 303 308 649 - Filistinliler Ölü 4 48 7 195 213 1624 491 Yaralı 21 73 - 804 371 832 - II.Dünya Savaşı sırasında Yahudiler İngiliz yönetimine bağlılık bildirmiş buna karşı Kudüs müftüsü Hacı El-Hüseyni’nin ayaklansa da pek etkili olmamıştır. Filistin Direnişinde şahıslar ön plandadır. İngiliz yönetimi altındaki dönemde (1917- 1948) el-Hüseyni’nin etkisi yadsınamaz. İngilizler tarafından tutuklansa da o Filistin Hareketinde etkili isim olmaya yine devam etmiştir. Berlin’e kaçmasına rağmen (1939) daha sonra Arap Ligi’nin kurulması için Mısır’a geri dönmüştür (1948). Filistin hareketine İslami yönde dikkat çeker. Yahudi varlığına cihad ilan etmesine rağmen başarılı olamamıştır. Filistin sorunu Şubat 1947’de İngiltere tarafından Birleşmiş Milletlere götürüldü. Böylece sorun artık uluslar arası bir nitelik almıştı. “Yahudi meselesi, ulusal bir meseledir ve bu sorunu gidermek için büyük milletler tarafından düzenlenmiş bir konsey dahilinde tartışırsak ,bunun bir dünya meselesi haline dönüştürülmesi gereki Theodor Herzl Yahudi devleti çev. Sedat Demir 2007 2. Baskı Ataç Yayınlarır”(6) BM’den çıkan kararla Filistin üçer bölge Araplara ve Yahudilere, bir bölge İsrail devleti içinde var olacak Arap devletine, Kudüs’te ayrı bir bölge olmak üzere 8 bölgeye ayrıldı. Toprakların %56’sı Yahudilerindi. Bu taksim kararıyla Araplar ve Yahudiler arasındaki var olan çatışma ortamı giderek daha şiddetlendi. Taksim planından sonra Yahudi örgütler Filistin’in çeşitli köy ve kasabalarına saldırdı ve halkı toprakları terke zorladılar ancak Filistinliler hem silah hem de bu konuda eğitilmişlik olarak Yahudilerden yetersizlerdi. Arap Birliği bu yüzden defalarca toplanmış olsa dahi, gönüllülerden oluşan gruplar mücadeleye girseler dahi yeterli olamamışlardır. İsrail Devletinin ilanı 15 Mayıs 1948’de Tel-Aviv’de ilan edildi. “Biz İsrail Konseyinin üyeleri olarak … Tabii ve tarihi hakkımızı kullanarak … Eretz İsrail’de, bundan sonra İsrail Devleti tanınacak olan Yahudi Devleti’nin kurulduğunu ilan ediyor Armaoğlu a.g.e.syf 93uz”(7) Siyonizm’den güç alarak kurulan devlet Filistin halkının hukuki varlığını ve BM Taksim Planını hiçe sayarcasına Doğu Küdus ve Gazze’ye girdi. “Filistin Yahudilere ait olmalıdır. Etnik bakımdan temiz bir Yahudi devleti yaratılması amacıyla gerekli yöntemlerin uygulanması her zaman zorunlu ve güncel olacaktır” ( Goranov a.g.e. syf 368) İsrail Devleti’nin Gazze ve Doğu Küdus’e girmesi üzerine Mısır, Ürdün, Suriye ve Irak İsrail’e savaş ilan ettiler. Taksim planınca Filistin topraklarının %56’sını alan İsrail %78’ine sahip olmuştu. Durum böyle olunca işgal altındaki topraklarda yaşayan Filistin halkı , yaklaşık sayısı 250,000 olduğu söyleniyor, Gazze’ye yerleştirildi. İsrail’in paramilitarist örgütlerinin saldırıları, Arap sakinleri kaçırtmaya yönelik psikolojik baskı, sonucu diğer Arap devletleri kamuoyu baskısı sebebiyle harekete geçmek zorunda kalmışlardı. 1948 Savaşı sonucunda Yahudi göçlerinin kısıtlanması gerektiği düşünüldü ancak etkili bir karar olmamıştır. Bölgenin Arap halkı ise savaş nedeniyle komşu ülkelere kaçması diğer ülkelerde mülteci sorunun doğmasına sebep oldu. Filistinlilerin tekrar topraklarına dönmeleri için BM 194 sayılı kanun çıkartılsa bile İsrail tarafından kabul edilmedi ve yürürlülüğe girmedi. Filistinli mültecilerin durumu için 1950’de Birleşmiş Milletler Yardım ve Çalışma Ajansı ( United Nations Relief and Works Agency) kuruldu. Birleşmiş Milletlerin ilgili 194. Maddesi yirmi-sekiz kere tekrarlanmış olsa dahi tam olarak gerçekleşemedi. Tablo 2- A BM Taksim planıyla belirlenen İsrail Devleti. İntifada’ya giden yolda 2. Arap- İsrail savaşı olan 1967 Altı Gün Savaşının Filistin halkı üzerine etkisini incelediğimizde, Filistin topraklarında Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdul Nasır’ın kuruduğu Filistin Kurtuluş Hareketini (FKÖ) görebiliriz. Ayrıca Mısır ordusu içinde Filistin birliği oluşturmuştur. 1948 savaş sonrası İsrail ve diğer arap devleti arasında olan gerginlikler sonucu ve Nasır’ın Arap devletlerinin liderliğine oynaması sonucu, Tiran Denizini İsrail’e kapatmasını savaş ilanı (casus belli) kabul eden İsrail’e karşı Mısır, Suriye, Kuveyt, Irak, Ürdün vardır. 6 gün süren savaş sonunda İsüail Devleti varlığını yaklaşık 3 katına katlamıştır. Bu da daha önce homojen yapıda olan İsrail’i, işgal ettiği yerlerden dolayı artık daha çok Filistinli barındırmasından dolayı rahatsız edecektir. İsrail, Ürdün’den batı Şeria ve Doğu Kudus’ü, Suriye’den Golan Tepelerini, Mısır’dan ise Gazze ve Batı Şeria’nın tamamını geri almıştır. Filistin halkı açısından savaşı ele alırsak artık yavaş yavaş direniş hareketlerinin oluştuğu gözlemlenir. “Bu savaş Arapların İsrail’e geleneksel yaklaşımlarını itibardan düşürmekle kalmadı, Filistinlilere, Siyonizm’le giriştikleri mücadelenin kendilerine vekalet edilen ordular ve devletler aracılığıyla kazanılmayacağını öğretmiştir”( Said a.g.e. syf 193) Altı Gün Savaşı sonrasında El- Fetih gibi gerilla gruplarının alternatif hale geldiği gözlemlenir. FKÖ bünyesinde oluşturulan El- Fetih’in Yaser Arafat’ın liderliğinde kurulduğunu ve diğer direnişçi Arap gruplarıyla beraber FKÖ içerisinde yer aldığını söyleyebiliriz. FKÖ ise kuruluş amacı olarak Irak ve Suriye’deki baskın Baas rejimi ile Nasır arasındaki çekişmeleri yumuşatmak adına Filistin Direnişini Arap rejiminin kontrolüne almak için kurulduğu söylenebilir. “Filistin’in kurtuluşu için tek çare silahlı mücadeledir. Silahlı mücadele, bir taktik değildir, genel stratejinin ta kendisidir.” Armaoğlu a.g.e. syf 228 “FKÖ tamamen Arap devlet başkanlarının ve mali olarak da, Arap ülkelerinin resmi organı Arap Birliğine bağlıdır.” Hollstein a.g.e. 357 “FKÖ, Filistin ulusal konseyi, yasama konseyi ve yürütme komitesinden oluşmuştur. 1974 yılından beri de Filistin hareketinin yasal ve tek temsilcisidir” Mete Çubukçu, Bizim Filistin, İstanbul: Siyah Beyaz Metis Güncel, 2002 syf 201 1973 Yum Kippur Savaşı Mısır ve Suriye’nin İsrail’e karşı savaş açmasıyla başlar ve daha sonra savaşa Ürdün dahil olur. FKÖ’nün etkin direnişiyle sonuçlanır. FKÖ’ye uluslar arası arenada Birleşmiş Milletlerde gözlemci statüsü verilmiştir. Filistin Direnişinin resmi başkanlığı tanınır. Batı Şeria, Gazze’de Filistin FKÖ egemenliği altında olacaktır. Filistin Direnişinin canlanmasında Lübnan iç savaşında işgal altındaki topraklarda yaşayan halkın aralıksız kitle gösterileri ile Siyonist işgal yönetimini hiç beklemedikleri şekilde sarsmaları etkili olmuştur. 1982 yılına gelindiğinde ise Amerikan Başkanlığına Jimmy Carter’in getirilmesiyle Amerika’nın Filistin meselesine bakış açısı değişmiştir. Filistinlilerin bir ülke sahibi olması gerektiği ve İsrail ile komşu olma düşüncesi üzerinde durulmuştur. Bunlardan hareketle Libya’nın Trablusgarp şehrinde Cezayir, Libya, Irak, Suriye ve Demokratik Yemen’in içinde bulunduğu bir red cephesi oluşturulmuştur. Cenevre konferansında İsrail ile anlaşması yüzünden Mısır devlet başkanı Enver Sedat’ı boykota başlanmıştır. Başkan Carter’in yoğun baskıları sonucunda Camp David’de 17 Eylül 1987 ‘de Mısır ve FKÖ arasında yapılan görüşmelerde Filistin ve İsrail ile ilgili kararlar alınmıştır. Arap birliği merkezi Kahire’den Tunus’a taşınmış ve bütün Ortadoğu ülkelerinde iç karışıklıkları çıkmıştır. İran – Irak Savaşı, İran Devrimi, Sovyetlerin Afganistan’ı işgali gibi. 19742te ilk ve tek hedefi Filistin’in tümünü kurtarmak olan FKÖ’nün hedefleri 1977’ye gelindiğinde işgal altındaki yerleri kurtarmak olmuştu. Camp David anlaşması çerçevesinde boşaltılması gereken Batı Şeria ve Gazze’deki yerleşim yerleri kurtarılmaya devam etmiş ancak burada yaşayan halka baskılar devam etmiştir. İntifada’ya giden süreçte Filistin halkının sabırlarını zorlayan katliamlar ve sonuçsuz barış görüşmelerini incelersek; 1980 ve 1987 yılları arasında sırasıyla Venedik Deklarasyonunda Filistinlilerin kendi topraklarına dönüşü ve İsrail’in 1967 savaş öncesi sınırlarına çekilişi, Fahd Planında Bağımsız Filistin Devletine Avrupa Ekonomik Topluluğundan destek, Reager planında Batı Şeria ve Gazze’ye otonomi, İsrail yerleşimlerinin durdurulması ve Fez Planında iseİsrail2in 1967 savaş öncesi sınırlarına geri dönmesi, Batı Şeria ve Gazze’nin yönetiminin BM’ye geçmesi, Doğu Kudüs’ün başkent olmak üzere Filistin Devletine teslimi gibi maddeler vardır ancak bunlar karşısında İsrail Devleti’nin uyguladığı ise King David Oteli Baskını, Balgat El- Şeyk Katliamı, Naser Al-Din Katliamı, Yehida Katliamı, Khisas Katliamı, Tantura Katliamı, Qazaza Baskını, Semiramis Oteli Baskını, Dahmas Camisi katliamı, Dawayma Katliamı, Havla Katliamı, Salha Katliamı, Deir Yassin Baskını, Kibya Baskını, Kafr Kassim Katliamı, Han Yunus Katliamı, Gazze Baskını, Fakhani Katliamı, Hz. İbrahim Camisi Katliamı, Kana Katliamı, 1982 Sabra ve Şatilla Katliamları yaşanmıştır. İntifada sürecine geldiğimizde; çatışmalar kısa sürede devamlılık kazanınca Arapça ”silkinme” kökünden gelen kelimeyle tanımlanmaya başlamıştır. “Hayatı işgal altında yaşamış yeni kuşağın kendi davasına en yalın biçimde sahip çıkma çabası olarak tanımlanabilir” Uluslar arası İilşkiler Çıkmazında Filistin Sorunu, m. Lutfullah Karaman, İz Yayıncılık, İstanbul 1991, 16. baskı İntifada “taş fırlatma, hakaret yağdırma, milli renklerle vatansever sloganlarla kural tanımaksızın sergilenmesidir” Karaman a.g.e. syf 224 Olaylar ilk olarak Filistinli çiftçileri taşıyan kamyonete İsrailli başka bir kamyonetin çarpması sonucu 4 Filistinlinin ölmesi ve 9 Filistinlinin yaralanması sonucu hastaneye Gazze İslam Üniversitesi öğrencilerin gitmesi ve anonslarla hastaneye halkı davet etmesi sonucu başlamıştır. Hastanedeki kalabalığı bastıramayacağını anlayan İsrail kuvvetlerinin kalabalığın üzerine ateş açmasıyla başlar. Halk buna karşılık taşla cevap verir. Çatışma aynı gün içinde tüm Gazze’yi sarar. Tüm Filistin’e yayılmasını ise Filistin İslami Direniş Hareketi (HAMAS) sağlamıştır. Hareketin Gazze’de ortaya çıkması tesadüfü değildir. 1967 savaşına kadar Filistin’in elinde bulunan toprak, savaş sonrasında Filistin’in her yerinden gelen mültecilerle dolup taşmaya başlamıştır. Filistin milli şuurunu pekiştirmiştir. “İntifada gerçek mermi kullanan İsrail askerine taş ile cevap veren topyekun direniştir” Tarihin Başladığı nokta Ortadoğu, Ömer Turan,Step Ajans Göçlerle başlayan çatışmaların sonunda ortaya çıkan İntifada ile halk işgal altındaki Filistin’in kurtuluşunun kendi atılımına ve eyleme geçmeye dayandığını anlaması, daha önce benzeri görülmemiş biçimde sosyal konum, siyasi görüş farklılıklarına bakmaksızın hareket etmesi, korku engelini aşmış olarak doğmasıyla gerçekleşmiştir. “Kendisinden sayıca kat ve kat üstün olan Arap ordularına karşı kesin zaferler kazanan İsrail ordusu sadece taş fırlatan küçük Davutlara karşı çaresiz kalmıştır” Celil Sağır Zvi Elpeleg’le Röportaj, Zaman 09 Temmuz 2001 “İntifadayla birlikte, İsrail’in filistin bölgelerini elinde tutması gerektiğini düşünenler artık bunun mümkün olmadığını görmüşlerdir. İntifada aynı zamanda Filistin toprağı üzerinde Yahudi yerleşim birimlerine yer olmadığı fikrini ortaya çıkartır” Celil Sağır Zvi Elpeleg’le Röportaj, Zaman 09 Temmuz 2001 intifada da yer alan halk ayrılıktan , düşüncede farklılıktan çok Siyonist işgali, ekonomik, sosyal her alanda sıkıştırılmak ve güven kaybına uğramaktadır ki zaten böylelikle bu ayaklanma bütün fikir akımlarına yayılarak tabanla hareketle ilerlemiştir. Öfkelerini durduramayan genç üniversiteli grubun eylemleri daha sonra katlanarak yeraltında liderliği, siyasi hedefi ve iyi planlanmış stratejisi ile hareket etmeye başlamıştır. Bu anlamda basamağın en altında milli güçler yer alırlar ve yayılıp halk arasında milli şuuru canlı tutmaya çalışmışlardır. Genel iş bırakma eylemi gibi bildiri dağıtırlar.Daha sonra ”Dükkanlar Savaşı” denilen kepenk kapatma eylemleri gerçekleşir ve daha sonra İsrail Devleti’nin geçim kaynağı olan vergileri ödememeye başlarlar. Sonuç FKÖ yıllarca Arap siyasetçilerinin hareketlerine göre davranıyordu ancak FKÖ birinci düşmanın İsrail değil, Arap gerçeği ve bitkinliği olduğuna erken ulaştı. İntifada hareketini tüm Filistin’e yayan İslami akımlardır bunlar Filistin halkını birleştirir. İntifada bize bundan sonra Filistin’de etkili olacak olan akımın İslami uyanış olduğunu gösterir. İsrail bu durum karşısında uluslar arası kamuoyunun ilgisini çektiğinden dolayı sınırlı sayıda silahla sınırlı ölçüde karşılık vermeye çalışmıştır.Ancak yapılan milli bilinçli direnişe rağmen yeterli ölçüde barış yapılmayacak Filistin Devlet olarak varlığını kuramayacaktır. Ayrıca İntifada yine şiddet ile kan ile bastırılmış çabalar sonuçsuz kalmıştır. Kaynakça : Çatışmalar ve Görüşmeler Sarmanında Filistin İsrail, Ali Öner, İlim Yurdu Yayımcılık, Nisan 2012 Siyonizm, Ilan Greilsammer Dost Kitapevi Yayınları, Mayıs 2007, Ankara Geçmişten Günümüze Ortadoğu Siyaset, Savaş, Diplomasi, Tayyar Arı, Mkm Yayıncılık, 2008, 4.baskı Uluslar arası İlişkiler Çıkmazında Filistin Sorunu, M. Lutfullah Karaman, İz Yayıncılık,1991, İstanbul, 16. Baskı Theodor Herzl Yahudi Devleti, çev. Sedat Demir, Ataç Yayınları,2007, 2.baskı Kurtlar Konseyinde Çalınmış Vatan Filistin, Hakan Yılmaz, Çebi, Onikinci Kitap Yayınları, İstanbul 2011 Tarihin Başladığı Nokta Ortadoğu, Ömer Turan, Step Ajans Yahudilik ve Siyonizm Arasındaki Ayrım, Siyonizm ve Irkçılık, G. Nevburger, AÜSBF Yayınları, Ankara 1982 Tarih Boyunca Yahudi Meselesi, Thozodor Fritseh, çev.Münir Abdulrahman, Akçağ Yayınları, İstanbul 1972 Diyanet/ Ağlama Duvarı Evrim Teorisi/ Siyasi Siyonizmin Ortaya Çıkışı Yahudilerin Filistin’e yerleşme Girişimleri ve Süleyman Fethi Bey’in Lahiyası (1911), Hasan Karaköse Arap İsrail Uyuşmazlığında Filistin Sorunu, Demet Gökçınar, TC Atılım Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslar arası İlişkiler Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi Barış Antlaşmaları Perspektifinden İsrail – Filistin Sorunu, Dr. Bora Bayraktar İstanbul Kültür Üniversitesi Kuruluşundan Günümüze İsrail’in içinde Bulunduğu Politik Dengeler, Ali Oğuz Diröz, Bilkent Üniversitesi Uluslar arası İlişkiler Bölümü Öğretim Görevlisi İsrail Devleti’nin İlanından Önce David Ben- Gurion’un Filistin’i Yerleştirme Politikaları, Yar. Doç. Halil Demir, Celal Bayar Üniversitesi