Academia.eduAcademia.edu

SELÇUKLU VE GAZNELİ MÜCADELELERİ

2016, Seminer

Türkler var olduklarından itibaren yayıldıkları coğrafyalarda birçok devlet kurmuşlardır. Bu devletler içerisinde en önemlisi şüphesiz Büyük Selçuklu Devletidir. Selçuklular, XI ve XII. Yüzyılları arasında günümüz Ortadoğu coğrafyasında meydana gelmiş daha öncesinde Oğuzların Kınık boyunda yer alması ve devletin iç sorunları sonucunda göç etmesi Cend coğrafyasında yeni bir yurt ve yeni dini kabul etmeleri sonucu yüz yıllı büyük bir devlet olmak için tarihlerindeki önemli büyük bir adım atmışlardır. Ve bu bölgede bulunan Sâmânîler, Karahanlılar ve Gazneliler ile mücadelelerini, mücadeleleri sonucunda Selçuklu Devletinin kuruluşunu konu alacağız.

SELÇUKLU VE GAZNELİ MÜCADELELERİ Gökmen KARADEMİR 130404053 Özet Türkler var olduklarından itibaren yayıldıkları coğrafyalarda birçok devlet kurmuşlardır. Bu devletler içerisinde en önemlisi şüphesiz Büyük Selçuklu Devletidir. Selçuklular, XI ve XII. Yüzyılları arasında günümüz Ortadoğu coğrafyasında meydana gelmiş daha öncesinde Oğuzların Kınık boyunda yer alması ve devletin iç sorunları sonucunda göç etmesi Cend coğrafyasında yeni bir yurt ve yeni dini kabul etmeleri sonucu yüz yıllı büyük bir devlet olmak için tarihlerindeki önemli büyük bir adım atmışlardır. Ve bu bölgede bulunan Sâmânîler, Karahanlılar ve Gazneliler ile mücadelelerini, mücadeleleri sonucunda Selçuklu Devletinin kuruluşunu konu alacağız. Anahtar Kelimeler: Selçuklu, Sâmânîler, Karahanlılar, Gazneliler, Serahs, Dandanakan, Giriş Türkler, tarih boyunca yayıldıkları sahalarda çeşitli devletler kurmuşlardır. İsimleri birbirinden farklı olmasına rağmen bu devletler bir devamlılık göstererek günümüze kadar gelmiştir. Tarihimiz bakımından bu devletlerin en önemlilerinden biri ise şüphesiz Büyük Selçuklu Devletidir.. Oğuzlar, X. Yüzyılda Seyhun ile Hazar denizi doğusu ve Aral Gölü arasındaki bölgede bulunmaktaydılar. Oğuzlar, Üç-ok ve Boz-ok olarak iki kola ayrılmış bir şekilde teşkilatlanmıştı ve Oğuzlar 24 boydan meydana gelmekteydi. Selçuklular bu boyların içerisinde bulunan Kınık boyuna mensuptu1. X. Yüzyılın başında Oğuz Devletini ‘’Yabgu’’ ünvanı taşıyan bir hükümdar tarafından idare edilmekteydi. Selçuklu Devletinin atası olan Dukak, ‘’Temir Yay lakaplı’’ Dukak, Oğuz devletinde askeri ve siyasi mevkie sahipti ve Yabgu’dan sonra gelmekteydi2. Oğuz Yabgu ve Dukak arasında meydana gelen bir anlaşmazlık sebebiyle araları bozulmuş mesele daha da büyümüştür. Rivayet odur ki Yabgu mahiyetinde ki oğuz kuvvetleri ile Türk zümreleri üzerine sefer yapmak ister nitekim bu konuda Dukak’a danışmaz ve Dukak’ın bu kararına karşı gelmesi ikisi arasında ciddi bir gerginliğe sebep olmuştur3. Bu olayda Oğuz Yabgu, Dukak’a ağır sözler sarf eder ve bunun üzerine Dukak onu tokatlar, başını yarar Yabgunun adamları Dukak’ın etrafını sarar fakat Dukak onlarla karşı karşıya gelir ve çarpışır. Adamları Dukak’ı koruması sonucunda Şadruddin Ebu’l-Hasan ‘Ali İbn Nasır İbn El-Hüseynî, Ahbârü’d-devleti’s-Selçukiyye, (trc: Necati Lugal), Ankara 1943, s. 2. 2 Hüseynî, Ahbârü’d-devleti’s-Selçukiyye, s. 1. 3 Ahmed b. Mahmud, Selçuknâme , (Haz: Erdoğan Merçil), İstanbul 2011, s. 20. 1 1 Yabgu’nun adamları dağılır ve devlet adamları tarafından yapılana bir şölenle Dukak ve Yabgu’nun arasını yapmışlar ve aralarında barışı sağlamışlardır4. Yabgunun yanında kalan Dukak’ın bir süre sonra Selçuk adında bir oğlu olmuştur5. Takriben 900’lü senelere tekabül etmektedir. Dukak 875-885 tarihlerinde ölmüş ve geride bıraktığı oğlu büyüyünce ise Selçuk’un dikkat çeken yetenekleri sebebi ile yabgu onu genç yaşta subaşılığa tayin eder. (Subaşılık; Sultanın başkumandanı anlamına geliyor). Kamal Al–Din İbn Al–Adim Dukak’ın soyunu; Selçuk bin Davud bin Eyyüb bin, Dukak bin, İlyas bin, Yusuf bin, Aziz olarak ifade etmiş ise de araştırmalarda bu durum pek yer almamıştır.6 Selçuk kendisini bu mertebede geliştiriyor nitekim onun kendisini bu derece geliştirmesi ve genç yaşta bu mevkii de bulunması yabgu’nun hatunu tarafından kıskanılmasına sebep olmuştur. Selçuk aleyhinde işler yapmaya başlamış. Bir gün Yabgunun sarayında yapılacak olan bir toplantıya Selçuk’ da davet edilmiştir. Selçuk, saraya girince ileri gelen devlet adamlarını hatunlarını ve çocuklarının önlerinden geçerek yabgunun yanına oturmuş. Bunu devlet adamları yabguya karşı hakaret olarak nitelendirmişlerdir. Yabgunun hatunu ise kocasını Emir Selçuk’a güvenmekten men ediyor ve ondan sakınmasını söylemiştir. Bu kadın Selçuk’tan haz etmiyordu7. Bir gün Hatunu Yabguya;‘’Mülk akimdir ve müşarekete tahammülü yoktur. Eğer Selçuk katledilmez ve ona ölüm kâsesinden tattırmaz isen senin için saltanat şarabının içimi saf olmaz ve devletinin sabahı açılmaz. Zira onun yakında seni mülkünden sürmesi ve helakine çalışması muhakkaktır.’’Demiştir8. Selçuk kendisi hakkında ki bu planlardan haberdar olur ve öldürülmekten korkması sebebi ile Selçuk kabilesi, kendine yakın adamları ve sürüleri ile bulundukları Yengi-Kent bölgesinden ayrılmış, İslam ülkeleri ve Türk ülkelerinin birleştiği bir uc (suğür) şehri olan Cend şehrine göç etmişlerdir. Yapılan bazı araştırmalarda Selçuk’un buraya göç etmesinde başka sebeplerinde olduğunu gün yüzüne çıkarmıştır. Bu araştırmalara göre: Oğuz Yabgu devletinin kıpçaklar tarafından yıkılması ile ilgili olduğunu bunun yanında yer darlığı ve otlak yetersizliği olduğunu belirtmişlerdir. Selçuk’un yaptığı bu göç tarihte Türkistan’dan veya Turan’dan İran’a ve Darül Harb’den Diyar-ı İslam’a geçiş olarak belirtilmiştir9. Selçuk’un göç ettiği coğrafya da dönemin ağırlıklı olarak bulunan dini İslam dini idi. Bu nedenle Selçuk yanındakiler ile Türk inanışlarına yakınlığı ve siyasi geleceğinin parlaklığı sebebiyle İslam dinini kabul ettiler. Bu durumu görüşmek için Selçuk Kınık boyu ileri gelenleri ile bir toplantı yapmış içerisinde buluğu şartları incelemiş, ve onlara ‘’Biz, göç edip yerleştiğimiz bu ülkede hakim din haline gelen İslamiyeti kabul etmek zorundayız, aksi takdire bir devlet halinde büyüyüp gelişemeyiz, önemsiz küçük bir kitle halinde yaşamaya muhtaç oluruz’’ demiştir10. Bu düşünceleri ile Selçuk bulundukları durumu çok iyi kavradığını ve ileri görüşlü bir hükümdar olduğunu göstermiştir. Bu müzakereler sonucunda Selçuk adı kaynaklarda geçmeyen Cend veya Maveraünnehr valisine heyet göndererek kendilerinin İslam dinini kabul ettiklerini ve bu dini kendilerine öğretmeleri için bir din bilgini göndermelerini istemişlerdir. Böylece Selçuk İslami devir Türk tarihinde, çok önemli bir dönüm noktası oluşturmuş. Selçuklu tarihinde, İslamiyeti kabul eden ilk hükümdar olmuştur. Ve ‘’Melikül-Gazi’’ ünvanını almıştır. Yabgu devletinin vergi memurlarını göndererek senelik vergilerini vermelerini istemiştir. Selçuk İslam dinini kabul ettiklerini ve Müslümanlar kâfirlere vergi vermez diyerek gelen memurları şehirden kovmuş ve Yabguyu karşısına almıştır. Kâfirlere karşı başarılı gazalar yapan Selçuk Alī ibn Muḥammad ibn ʿAbd al-Karīm ibn ʿAbd al-Wāḥid al-Ǧazarī aš-Šaibānī İbnü’l esir, El- Kâmil fit Tarih, c. 10 (Çev: Abdülkerim Özaydın) , Bahar Yayınları, İstanbul 1990, s. 377. 5 İbnü’l ESİR, El- Kâmil fit Tarih, s. 377. 6 Kamal Al – Din İbn Al – Adim, Bugyat At – Talab Fi Tarih Halab Selçuklularla İlgili Haltercümeleri, (Çev: Ali Sevim), TTK, Ankara 2011, s. 10. 7 Hüseynî, Ahbârü’d-devleti’s-Selçukiyye, s. 3. 8 Hüseynî, Ahbârü’d-devleti’s-Selçukiyye, s. 1-2. 9 Ali Sevim, Erdoğan Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi, TTK , Ankara 2014, s. 20. 10 Sevim, Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi, s. 20. 4 2 bir gaza esnasında oğlu Mikail’i şehit vermiştir. Ve Mikail’in oğulları Tuğrul ile Çağrı Beyler Selçuk tarafından büyütülmüştür11. Gazalar sonucunda da bu coğrafyadaki yabgu etkisine son vermiştir. Ve müstakil bir devlet kurma yolunda başarılı adımlar atmıştır.. Selçuk yüz sene yaşadı. ‘’Bir gece rüyasında ateşe işediğini ve ateşin kıvılcımlarının arzın doğu ve batı taraflarına doğru sıçradığını gördü. Bunun üzerine bir muabbire müracat etti, muabbir Senin neslinden arzın en uzak köşelerine temellük edecek melikler doğacak’’12 dedi. Selçuk Cend’de öldü ve geride ise Mikail, Musa, Arslan Yabgu(İsrail) adında evlatlarını bıraktı. Selçuk bu coğrafya da ikisi Türk olmak üzere üç büyük Müslüman devletle karşılaşmıştır. Bunlar; Maveraünnehr ve Türkistan bölgesinde kurulmuş olan bir Türk devleti Karahanlılar(8401212), Afganistan ve civar bölgelerine hâkimiyetini sürdüren Gazneliler(963-1186), Maveraünnehr ve Horosan’a hâkim olan üçüncü büyük bir devlette Sâmânoğullarıydı13. 1. Selçuklu- Sâmânî Münasebetleri Selçuk Bey, Cend havarisinde yaptığı başarılı gazalar sonucu burada şöhretini arttırmış ve emrindeki Oğuzlar ile önemli bir kuvvete sahip olduğunu ve bu gücünü bulunduğu bölgedeki diğer devletlere karşı göstermeyi başarmıştır. Özellikle Karahanlı ve Sâmânî, mücadelelerinde yardımı aranan bir kuvvet olmuştur. Yaptığı bu başarılı gazalar sonucunda elde ettiği ünü ona karşı mücadele etmeye karar vermiş olan fakat bu denli kuvvete sahip olması sebebiyle Sâmânî, üzerinde caydırıcı bir faktör olmuştur. Sâmânî hükümdarı Selçuklu ile anlaşma yapmaya karar vermişlerdir. Böylece Sâmânîler tarafından Selçuklu devleti tanınmış olmuştur. Yapılan bu anlaşma sonucunda Sâmânîler’in devlet sınırlarını Türk akınları ve özellikle Karahanlılar’ın akınlarına karşı korumaları takdirde buna karşılık Selçuklu devletine Buhara’da bulunan ‘’Nur’’ kasabasına yerleşmelerine izin vereceklerini bildirmiştir14. (985-986) Selçuk, oğlu Arslan’a emir vererek mahiyetindeki Türkmen kuvvetleri ile yola çıkmasını ve derhal Buhara’ da bulunan Nur kasabasına gitmelerini istemiştir. Arslan ve mahiyetindeki Türkmenlerle buraya yerleşmişlerdir. Bu sırada Karahanlı Hükümdarı, Buğra Han Ebu Musa el- Harun b. Süleyman Sâmânî başkenti Buhara’yı zapt etmiş. Bu muhasaraya karşılık Sâmânî hükümdarı Selçuk’tan yardım istemiştir. Selçuk oğlu Arslan(İsrail) ve mahiyetindeki kuvvetleri ile Buğran Han üzerine kuvvet gönderdi ve burada yapılan başarılı mücadele ve Buğra Han hastalığınında sebebiyle geri çekilmiştir. Bu mücadele sonucun da Maveraünnehr’deki kuvvet dengesinin Karahanlılar ve Gazneliler lehine değişmiştir. Selçuk bu kuvvetler arasında tutunmaya çalışmaktaydı. Buğra Han’ın ölümü üzerine yerine geçen İlig Han Nasr geçmiş ve Sâmânîler üzerine sefer düzenleyip Buhara’yı ele geçirmiştir.(999) Son Sâmânî Emiri II. Abdülmelik ve diğer hanedan mensupları Karahanlı başkenti Özkent’e gönderildi ve çok geçmeden bu hanedana mensup Ebu İbrahim El-Muntasır tutuklandığı yerden kaçmıştır. Ve Karahanlılar ile mücadele ederek Buhara’ya tekrar hâkim olmuştur.(1000)15 Nihayetinde El-Muntasırın bu başarılı mücadeleleri kısa sürmüştür. Arslan Yabgu idaresindeki Oğuz kuvvetlerine sığınmak suretiyle onlardan yardım istemek zorunda kalmıştır(1002)16. Arslan Yabgu komutasındaki yardımcı kuvvetle birlikte hareket ederek Karahanlıları alt etmiştir. Nitekim oğuzlar’ın bu savaştan yüklü bir ganimet elde etmesi ve bu ganimetleri aldıktan sonra yurtlarına geri dönmesi sebebiyle El- Osman Turan, Selçuklular Tarihi ve Türk İslam Medeniyeti, Ötüken Neşriyat, İstanbul 2014, s. 68. Hüseynî, Ahbârü’d-devleti’s-Selçukiyye, s. 2. 13 Erdoğan Merçil, Gazneliler Devleti Tarihi, Ankara 1989, s. 3. 14 Sevim, Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi, s. 21. 15 Mehmet Altay Köymen, Büyük Selçuklu İmparatorluğu Tarihi, Kuruluş Devri I, Ankara 1979, s. 47. 16 Köymen, Büyük Selçuklu İmparatorluğu Tarihi, Kuruluş Devri, s. 323-324. 11 12 3 Muntasır yalnız kalmış Karahanlılar bu durumdan faydalanarak El-Muntasır’ı öldürüp ortadan kaldırmışlardır. Böylece Sâmânî devletinin tekrar kurulma umudu tamamen yok olmuştur. Selçuk güzel ahlakı ve yetenekleri sebebiyle dikkat çekmiştir. Ve geride beş oğlu vardı: İsra’il, Mika’il, Musa Yabgu, Yusuf ve Yunus idi. Ve Selçuk yüz yaşını geçmiş 1007 tarihinde Cend şehrinde ölmüştür17. Selçuk’un mezarının burada bulunmasının Selçuklular için manevi olarak önemi büyüktü. Bunu ileriki tarihlerde Alp Arslan’ın Cend’e gelip mezarını ziyarete etmesinden anlayabiliriz.18 2. Selçuklular'ın Karahanlılar ve Gazneliler İle Mücadeleleri Sâmânîler’in ortadan kalkması ile Maveraünnehr’e Karahanlılar’ın hâkim olması ve Selçuklular ile Karahanlılar’ın karşılaşması kaçınılmaz olmuştur. Bu sırada Mahmud Sebüktegin, Türkistan ve Semerkand Padişahı İlighan ile sulh imzalamıştı19. Ceyhun nehri kenarında yapılan bu ahid ile iki tarafın memleketlerinin sınırları belli olmuştu. Bu ahidi yapacakları sırada İlighan, Sultan Mahmud’a Selçuklulardan korktuğunu belirtmiştir. Nitekim Sultan Mahmud bu duruma şaşırmış ve aklı karışmıştır. Nihayetinde kesin bir karar vererek Buhara’ya hareket eder. Bu sırada Tuğrul ve Çağrı Beyler, İlig Han Nasr’ın hücumuna uğramış ve Karahanlı hanedanından olan Buğra(Ahmed b. Ali) Han’ın yanına Talas havalisine gittiler ancak Buğra Han onlara dostça değil düşmanca davranarak Çağrı beyi ellerinden kaçırırken Tuğrul beyi esir almışlardır. Çağrı bey ardından gelen kuvvetlerle başarılı bir mücadele ederek mağlup etmiş ve yüz otuz Karahanlılara mensup ordu kumandanlarını esir etmiştir. Bu doğrultuda Karahanlılarla yapılan görüşmeler sonucunda Çağrı Bey, Tuğrul Bey’in serbest bırakılmasına karşılık ordu kumandanlarını serbest bırakılacağını söylemiş bu şartlarda anlaşmışlardır. Tuğrul Bey, serbest bırakılınca Çağrı Bey ile birlikte kendilerini güvenli hissedebilecekleri bölgelere yani Çağrı Bey tarihindeki meşhur Anadolu seferlerini gerçekleştirmek için Anadolu’ya doğru harekete geçmiş Tuğrul bey ise geçilmesi zor çöllere doğru hareket etmiştir20. Sultan Mahmud, Buhara’ya vardığı vakit Selçuklulara bir elçi göndererek; ‘’kendilerinin her zaman Diyar-ı Sind ve Aksa-yı Hind taraflarına gaza amacıyla seferler yaptıklarını ve bu seferlere birçok İslam memleketlerinden gönüllüler gelerek katıldıklarını fakat Müslüman olan sizler neden bu gazalara katılmadıklarını, bu durumu görüşmek ve aramızda bir dostluk kurmak üzere, sizleri sarayıma davet ediyorum’’ demiştir. Arslan Yabgu emir ve ferman doğrultusunda mahiyetinde kuvvetli neferlerinden seçmiş olduğu üç yüz nefer ile Sultan Mahmud’un yanına gelmiştir.21 Ve onuruna verilen bu şölende Sultan Mahmud ve Arslan Yabgu arasında vuku bulan konuşmada Sultan Mahmud, Arslan Yabgu’ya ‘’sürekli Hindistan taraflarına seferler yaptıklarını ve bu seferler sırasında kendisine askeri yardım gerekirse ne kadar askeri yardımda bulunabileceğini sormuştur. ’’Bu soru üzerine Arslan yabgu, sarhoşluğunun ve gençlik gururunun verdiği bir cesaret ile yanında bulunan silahtardan bir ok alarak bu oku boyuma göndermem takdir de otuz bin kişi, başka bir ok alarak bunu ulusuma gönderirsem yüz bin atlı ve eğer daha fazla Reşîdü'd-dîn Fazlullah, Cami’üt-Tevarih Selçuklu Devleti(Çev: Erkan Göksu, H. Hüseyin Güneş), Selenge Yayınları, İstanbul 2010, s. 72 18 Sevim-Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi, s. 21; İbrahim Kafesoğlu, Selçuklu Tarihi, Başbakanlık Kültür Müsteşarlığı Kültür Yayınları, İstanbul 197, s. 10. 19 Reşîdü'd-dîn Fazlullah, Cami’üt – Tevarih Selçuklu Devleti, s. 72-73. 20 Sevim, Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi, s. 23. 21 Reşîdü'd-dîn Fazlullah, Cami’üt – Tevarih Selçuklu Devleti, s. 74. 17 4 askeri yardıma ihtiyaç olması takdirde üçüncü bir ok alarak bunu Balhan dağlarına göndermem sonucunda iki yüz bin kişi gelir. Sultan Mahmud ‘’ Böyle bir ordunun hepsini maaşsız ve ücretsiz olarak bir yay ve üç ok ile hazır edebilen birinin işini hafife almamak gerekir’’ der. Ve emir vererek Arslan Yabgu’yu yakalatıp Hindistan civarında bulunan Kalencer kalesine hapsetti ve yedi sene burada tutsak kalmış ve bu kalede zehirli bir şerbet ile öldürülmüştür22. Arslan Yabgu, Karahanlı Ali Tegin ile ittifak yaparak onun Buhara’ya hâkim olmasını sağlamıştı. Nitekim Tuğrul ve Çağrı Beyler bu ittifak dışında kalmış. Turğul ve Çağrı Bey bu durumda uzaklaşmak zorunda kalmışlardır. Ali Tegin Yusuf Kadir Han’ın büyük kağanlığını tanımamaktaydı ve Arslan Yabgu ile Ali Tegin’in ittifakı bu bölgeye hâkim olmak isteyen Karahanlı ve Gazneliler için büyük engel olmuştur. Ve Yusuf Kadir Han Sultan Mahmud ile ittifak yapınca bu ittifaka karşı duramayacağını anlayan Ali Tegin çöllere geri çekilirken Arslan Yabgu Sultan Mahmud, tarafından etkisiz hale getirilmişti. Gazneli Sultan Mahmud’un ölümü(1030) üzerine yerine oğlu Ebu Said Mesud geçmiş bu dönemde siyasi durumda fazlasıyla değişmeler meydana gelmiştir. Selçuklular bu devir de Ali Tegin ile tekrar ittifak yapmış Debüsiye’de Harezmşah Altuntaş idaresindeki Gazneli ordularına karşı mücadele vermişti. Altuntaş’ın kısa süre sonra ölmesi, Mesud Altuntaş yerine oğlunu tayin etmek istemiş daha da ileri giderek oğlunu göndermeden Harezm ünvanı vermiş ve Harezm coğrafyasının karışmasına sebep olmuştur. Ali Tegin’in (1034) ölümü üzerine Selçuklular tek kalmıştır. Bu durumda Gazneliler’e karşı istiklal mücadelesine girişmiş olan Altuntaş’ın oğlu Harun’un daveti üzerine Harezm bölgesine göç etmişlerdir. Nitekim bu coğrafyada Selçukluların ezeli düşmanı Cend Emiri Şah-Melik Selçukların bu topraklarda olduğunu haber alır almaz bir gece ani bir baskın yaparak ağır bir darbe indirmiş Selçuklular yedi, sekiz bin kayıp verirken kadın ve çocukları esir alınmıştı. Kendilerini güvene almak için Ceyhun nehrinin karşı tarafına geçmişlerdir. Bu sırada Harun Gazneliler, tarafından öldürülmüştür. Yalnız kalan Selçuklular, bu coğrafyada tutunamayacaklarını anlamaları üzerine Horosan’a göç ettiler. Burada daha kolay yurt edinebileceklerini düşünmekte idiler. bin süvari ile Nesa’ya geldiler. Musa Yabgu, Tuğrul ve Çağrı Beyler Gazneliler’in, Horosan divanı reisi Süri’ye mektup göndermiş bu mektuplarında durumlarını anlatarak, Sultanın hizmetine girmek karşılığında Nesa ve Ferave’nin yurt olarak kendilerine verilmesini istemişlerdir. Nitekim istekleri kabul edilmemiş ve Selçuklular üzerine 17.000 kişilik nefer göndermiştir. 1035 tarihinde yapılan bu mücadelede Selçuklular ağır bir yenilgi almıştır. Gazneliler, çok zengin ganimet elde etmiş ve kendi aralarında paylaşamamaları sebebiyle münakaşa etmeye başlamışlardı. Çağrı Bey onlara; ‘’Gazneli kuvvetleri endişesiz bir şekilde istirahata çekilmiş ve takip edilmediklerinden emindirler tekrar saldırırsak amacımıza ulaşır ve zafer elde etmiş oluruz’’ ifadesi üzerine karar verilerek savaş alanına geri dönmüşler kendi aralarında münakaşa eden Gazneli kuvvetleri üzerine ani bir saldırıda bulunmuşlardır. Ve az önce kaybettikleri ganimetlerle birçok esir almışlardır23. Sultan Mahmud tarafından katledilen Arslan Yabgu’dan geriye iki oğul kalmıştır. Çocuklarından bir tanesinin adı Kutalmış idi. ElKâmil fit Tarih’de ve Selçukname’de geçen ifadeye göre ise, Selçuklular tarafından katledilmiş olan Mesud’un askerlerini katledip ve esir almaları sebebiyle aralarında büyük bir mücadeleye sebep olmaması işin afv ve merhamet etmelerini istedi fakat bu istekleri Mesud tarafından 22 23 Reşîdü'd-dîn Fazlullah, Cami’üt – Tevarih Selçuklu Devleti, s. 77. İbnü’l esir, El- Kâmil fit Tarih, s. 378. 5 kabul edilmedi24. Sultan Mesud İbn Mahmud, Tus şehrine onların sürülerini idare ve sevk etmek için bir şahne gönderdi. Mesud’un bu faaliyetletleri sonucunda Selçukluları Gazne’ye getirmeyi sağlamıştır25. Selçuklular ayakaltında kalmış sıkıntı ve eziyet içerisinde iken bu sırada Emir Mikail ölmüş geriye Emir Yabgu, Emir Çakır Beg Davud ve Emir Tuğrul Beg Muhammed adında çocukları bıraktı. Muhtelif kabileler ve Türkler, çektikleri bu eziyet ve sıkıntılı günler sebebiyle Mikail’in en büyük oğlu Tuğrul Beg’in etrafında toplandılar. Yapılan bu ittifak sonucunda Horosan’ı köy köy şehir şehir elde etmek için harekete geçmişlerdir. Yağma ve talanla malları çoğalmış, nefer sayıları artmıştır. Sultan Mesud Selçukluların bu denli büyümelerini ve güçlenmelerini öğrenmesi sonucu önlerine geçmek için daha öncesinde tedbir almak için harekete geçerek kalabalık ordusu ile Nişabur’a gelmiştir. Sultan Mesud’un savaş isteği veziri tarafından uygun görülmedi ve Sultan Mesud’a ‘’Siz bir büyük sultan ve ata ve deden han oğlu hansınız. Bunlar bir bölük yırtıcı kabiledir, ancak savaştan korkmazlar. Çünki bunlar ölümü seçmişlerdir, ceng ve harbden asla, her ne derece olursa olsun, kaçmazlar. Eğer askerinizden bazısı yenilip, bunlardan firar edecek olurlarsa, saltanatın şerefi düşer, memleketin düzeni karışmış olur. Belki daha uygun olanı, bunlara iyi söyleyip, her birine geçinecek timar, birer mikdar akar ve şehir ülke vermenizdir. O yerin öşr ve haracı ve bacı ile geçinip, her birisi sana yakınlık duysunlar ve bu yol ile kötülüklerinden kurtulmuş olursun. Sana fırsat bulduğun zaman her birinin hakkından gelesin bu hususta benim anladığım şekil doğru görüş ve tedbir budur, geri kalan padişahın emri ve hükmüdür ‘’der26. Nitekim Sultan Mesud vezirinin bu sözlerini tamamen yanlış anlayıp onun kendisine ihanet ettiğini ve Selçuklu tarafından olduğunu düşünür derhal onu yaka paça küfürlerle hapsettirir. Ve Sultan Mesud derhal kuvvetlerini silahlandırıp Beg Togdi kumandasında Selçuklu üzerine gitmelerini büyük küçük herkesi öldürmelerini emretmiştir. Selçuklular üzerlerine Gazne tarafından kuvvet geldiğini haber almış ve bunun üzerine derhal bir karara vardılar. Bu karar; Kaçar şekilde hareket edip, hile yaparak, çadır, sürü ve malları her şeyi bırakıp bölgedeki dere ve mağaralara pusu kurup, düşman gelince yağma ile meşgul olurken en savunmasız ve hazırlıksız zamanlarında çıkıp onları alt etmekti. Gazne ordusu, gelip Selçuklular’ı yerinde bulamayıp çadır, gereç ve mallarının yerinde olmasına karcın Selçuklular’dan hiçbirinin olmadığını görünce Beg Togdi Selçuklular’ın korkup kaçtıklarını düşünmüş ve sevinmiş orada konaklayarak Gazne askeri orduyu yağmaya salmış idi bu sırada Selçuklular toparlanarak Gazneli ordusu üzerine ani bir baskın yapmak suretiyle yarısından çoğunu kılıçtan geçirmiş bir kısmı atların altında ezilmiş ve Gazneliler ilk defa böyle bir mağlubiyet yaşamıştır. Selçuklular ganimet elde etti ve kuvveti arttı. Bu zafer sonucunda Selçuklu artık meşru bir kuvvet haline gelmişler ve müstakil bir devlet kurma yolunda ilk adımı atmışlar idi. Beg Togdi Birkaç kimse ile başını kurtarıp, Nişabur’a gelmiş durumu Sultan Mesud’a bildirdi. Mesud mağlubiyet haberini alması sonucunda vezirine ettiklerinden pişman olmuş derhal onu zindandan çıkararak özür dilemiş ve hilat giydirmiştir. 27Ve sultan Selçukluları hil’atlar ve vilayetlerle şereflendirdi. Dihistan eyaletini Tuğrul Bey’e Nesa’yı Emir Cakır Beg Davud’a Ferave eyaletini Yabgu’ya ve her İbnü’l esir, El- Kâmil fit Tarih, s. 396. Ahmed b. Mahmud, Selçuknâme, s. 8. 26 Ahmed b. Mahmud, Selçuknâme, s. 9. 27 Ahmed b. Mahmud, Selçuknâme, s. 11. 24 25 6 birisini ‘’Dihkan ile lakablandırdı’’.28 Sultan Mesud bir elçi ile armağan ve mektuplarını Selçuklulara gönderdi nitekim Tuğrul Bey, Çağrı Bey ve Yabgu Arslan elçiyi tahkir edip, zerre kadar iltifat etmediler, hil’atları red etmişlerdir. Böylece Sultan Mesudun planları bozulmuştur. Kadı Sini’yi oturtup bir mektup yazarlar ve bu mektupta; ‘’ Askerimizden her birisi üzerinize tartılmış kılıç ve atılmış oktur. Senden hiçbir şekilde dönüşümüz yoktur. Azmimiz bütün memleketlerini elden almak ve tahtına geçip, yerine sultan olmaktır Er isen vaktinde hazır olasın, ettiğin zulümlerin cezasın bulasın, kaçmayıp karşı durasın, erlik nasıl olurmuş göresin’’29 deyip mektubu Süriye vererek derhal Nişabur’a götürmüştür. Sultan Mesud bu duruma üzülerek emrinde ki Süri’nin hizmetine üç bin atlı ile bir emir bırakarak ve onlar için Nişabur ve nahiyelerinin haracından sarfiyatta bulunmasını emretti. Ve Sultan Mesud Belh’ gitmiştir. Emaret-ül hüccabı Subaşı’ya tevfiz etti. Sultana Selçukluların haraç amillerine kapılarını kapattıklarına dair mektuplar gelmekte idi. Bunun üzerine Emir-ül Hüccab Subaşı’yı on bin atılı ile Horosan’a gönderdi. Suriye askerlerini teçhiz etmesini bildirdi. Ve Sultan Mesud Kurban Bayramında (25 Eylül 1305 ) Gazne’ye geldi. Hint vilayetini oğlu Mecdud’a verdi.(4 Ekim 1036) Bu sırada Selçuklular’dan korkusu sebebiyle oğlu Mevdudu silahlandırarak bir grup askerle Belk ve Taberistan’a gönderdi. Kendisi, Tekinabad’a nazil oldu.(28 Ekim 1036) Harezm diyarını Şah Melik Cendi’ye verdi. Sultan Mesud Emir Şah Melik’e kuvvet tahsis ederek onu Harezm’ gönderdi. İsmail ibn Harezmşah üzerine geldiğini haber alması ile askerlerini bir yere topladı ve iki kuvvet karşılaştılar aralıksız iki ay süren mücadele sonucunda İsmail ibn Harezmşah mağlup oldu ve Selçuklular’a sığınmış. Sultan Mesud bu galibiyeti sonrası Alaüd Devle Cafer’in kendisine karşı yülü davrandığını ve düşmanı Selçuklular ile ittifak yaptığını görmüş derhal Amid’e emir vererek Alaü’d Devle Cafer’in üzerine yürüdü. Yapılan bu mücadele de Alaü’d Devle mağlup olmuş nitekim kaçmayı başarmıştır Amid bu galibiyeti sonucunda İsfahan’ı ele geçirmiş idi. Bölgede ne var ne yok yağma ve talan ettiler burada Şeyh Hakim Ebu Ali b. Sina, Alaü’d-Devle’nin veziri ve Ebu Ali’nin bütün eserlerini, kitaplarını ve mallarını aldılar ve Gazne’ye götürdüler. Cibal Meliki Hasan B. Hüseyin’in Gazne’yi alması ile hazinede muhafaza edilen kitapların hepsini yakmıştır. 3. Serahs Savaşı Selçuklular’ın, Gazneliler’e karşı kazandığı bu zafer sonucunda prestijleri artmış Balhan dağı ve Ceyhun taraflarından Türkmenler akın akın onların yanına gelmeye başlamıştı. Nitekim Selçuklu Emirleri Horosan ülkelerinde yağma ve talana başlamış il ve köylere zarar vermişlerdir.30 Selçukluların yağma ve talanları sebebiyle Süri’den Sultan Mesud’a sürekli şikayet mektupları gelmeye devam etmiş bunun üzerine toplanan bir heyette ileri gelen devlet adamları, vezirler ve askerler birleşerek Sultan Mesud’a ‘’Selçukluları görmemezlikten gelmek onları daha çok cesaretlendirir ve bu durum saltanatına zarar verirken devletinin yok edilmesine sebep olur. Selçuklular sürekli yağma ve talanla ganimet elde etmekte malları ve kuvveti artmakta böyle gider ise ülkeyi elinizden almak için daha güçlü bir kuvvet ile karşınıza çıkacaklardır. Artık korkmaktan vaz geçerek derhal hazırlıklar yapılmalı ve Hüseynî, Ahbârü’d-devleti’s-Selçukiyye, s. 4. Ahmed b. Mahmud, Selçuknâme, s. 12. 30 Ahmed b. Mahmud, Selçuknâme, s. 15. 28 29 7 Selçuklular üzerine tez zamanda hareket edilmelidir.’’ Der.31 Sultan Mesud bu durumda etraf ülkelere mektuplar göndererek asker göndermelerini emretmiş. Ve toplanan ordunun başına güvenilir bir Subaşı tayin etti nitekim bu subaşı çok korkak idi. Subaşı Nişabur’a gelmiş bu sırada Horosan bölgesinde Çağrı bey akınlar yapmakta idi ve kendisinin bu akınları sebebiyle buradaki müslümanların perişan olduğunu kıtlık başladığını fark edince derhal Baverd’e geri çekildi.32 Selçuklu Emirleri, Sultan’a bir elçi gönderip; yapılan istila ve akınlardan mesul olmadıklarını, idare ettikleri halkın göçler sebebiyle artık bulundukları bölgenin yetmediğini bu nedenle kendilerine gelip katılan Türkmenlere ait olan ayrıca yağma ve talanda bulundukları bölgeler olan Merv, Serahs ve Baverd şehirlerinin askeri hizmetler karşılığında kendilerine verilmesini bildirmişlerdir.33 Bu istekleri karşısında Sultan Mesud’dan bekledikleri cevabı alamayan Selçuklular, Akınlarına daha şiddetli olarak devam etmişlerdir. Subaşı korkusundan dolayı savaşmaya yanaşmaz sadece savunma gayesi ve Sultan Mesud’un emrini yerine getirmek için bölge bölge hareket etmek idi34. Sultan Mesud bu tarihlerde devleti için tehlike arz ederken Selçuklulara karşı sefer yapacağı yerde Hindistan’a sefere çıkmıştır. (6 Ekim 1037) Hindistan’da Hansi kalesini feth etmek için hareket etmiştir35. bu sırada kışın bastırması Subaşının hareket etmesini engellemiş, kışı Hindistan’da geçiren Sultan Mesud 1038 ilkbaharında seferden döner dönmez subaşına taarruz emrini vermiştir. Subaşı aldığı emir üzerine Nişabur’dan hareket ederek Serahs civarına gelir ve burada iki ordu karşılaşır36. Sabahtan akşama kadar süren savaşta Çağrı Bey’in büyük gayretleri sayesinde Gazne Ordusu ağır bir yenilgiye uğramış, sayısız esir ve ganimet elde etmişlerdir(Mayıs 1038)37. Bu zafer sonucunda Horosan’da Gazne etkisine artık son verilmiş ve artık burada yeni bir Türk devleti kurulacak olmasıdır. Selçuklu emirleri kendi aralarında Türk devlet anlayışı ve geleneklerine göre ülkeleri bölüşmüşlerdir. Buna göre; Tuğrul Bey’ eNişabur, Çağrı Bey’e Merv, Musa İnanç Yabgu’ya Serahs verilmiştir38. Bundan sonra Tuğrul Bey üvey kardeşi İbrahim Yinal’ı Nişabur’a göndererek şehri teslim almasını istemiştir. Burada okunan hutbeyi ‘’sultan ül – muazzam’’ unvanıyla Tuğruş bey adına çevirmiştir ve üç gün sonra Tuğrul bey Nişabur’a giderek Sultan Mesud’un tahtına oturmuştur39. 4. Dandanakan Savaşı ve Selçuklu Devleti’nin Kuruluşu Sultan Mesud, Selçuklular karşısında ikinci mağlubiyetini alması bölgedeki siyasi, askeri durumu değiştirmişti. Sultan Mesud bu nedenle Selçuklular üzerine yürümeye karar vermiştir. Bu amaçla 100 savaş fili ile desteklenen 50.000 süvari ve piyadeden kurulu bir ordu hazırlatıp Belh’e hareket etti.40 Subaşı kumandasındaki orduyu Herat’a diğer bir orduyu da Merv üzerine göndermiştir. Bu sırada Çağrı Bey de Talekan, Faryap ve Şapurgan taraflarının fethiyle meşguldü. Çağrı Beyin emrindeki on Türkmen atlısı Sultan Mesud’un Belh’de Hüseynî, Ahbârü’d-devleti’s-Selçukiyye, s. 6. Merçil, Büyük Selçuklu Devleti, s. 10. 33 Mehmet Altay Köymen, ‘’ Büyük Selçuklu Devletinin Kuruluşu II’’, Ankara Üniversitesi Dil Ve Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi, c. 15, S. 4, Ankara 1975, s. 25. 34 Osman Turan, Selçuklular Tarihi ve Türk-İslam Medeniyeti, Ötüken Yayınları, Ankara 2014, s. 96. 35 Köymen, ‘’Büyük Selçuklu Devletinin Kuruluşu II’’, s. 46. 36 İbnü’l esir, El- Kâmil fit Tarih, s. 367. 37 İbnü’l esir, El- Kâmil fit Tarih, s. 367; Köymen, ‘’Büyük Selçuklu Devletinin Kuruluşu II’’, s. 46. 38 Ahmed bin Mahmud, Selçuknâme, s. 21. 39 Reşîdü'd-dîn Fazlullah, Cami’üt – Tevarih Selçuklu Devleti, s. 88; İbnü’l esir, El- Kâmil fit Tarih, s. 367. 40 Ahmed b. Mahmud, Selçuknâme, s. 23; Sevim, Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi, s. 31; Hüseynî, Ahbârü’ddevleti’s-Selçukiyye, s. 8. 31 32 8 bulunduğu sırada buraya kadar gelerek bir filini alıp götürmek cesaretini göstermişlerdir. Türkmenler bu denli cesaret göstermesine karşı daha fazla dayanamamış ve Sultan Mesud harekete geçmiştir.41 Sultan Mesud’un üzerlerine kalabalık bir ordu ile geldiklerini haber alan Selçuklu emirleri Çağrı ve Tuğrul Beyler ile Musa Yabgu Serahs’da savaş hazırlıklarına başlamışlardır. Bir savaş meclisi kurarak burada başbuğları Gazne ordusuna karşı savaşacak kadar güçlerinin olmadığını bu nedenle Rey, Cürcan, Cibal ve Azerbaycan taraflarına çekilebileceklerini söylemiştir. Nitekim çağrı bey Gazne ordusuna karşı üçüncü kez zafer kazanacaklarını ileri sürmüş ve savaşmayı teklif etmiştir42. Bu teklif diğer emir tarafından da kabul edilmesi üzerine 50.000 Gazne ordusu ile Talhab yöresinde karşılaşmış 1039’da ve yapılan bu mücadele de Selçuklular mağlup olmuştur. Selçuklular Çöllere çekilmiştir. Bu mağlubiyet Selçuklularda ciddi bir moral bozukluğuna sebep olurken Gazneliler’in kendisini toparlamasında etkili olmuştur. Bu olayın üzerine Selçuklu emirleri hızlı bir şekilde toparlanarak düzenli muharebeden vazgeçip çete savaşına dönmeye karar vermişlerdir. Havaların sıcak olması sebebiyle Gazneliler den önce hareket ederek, su kuyularını tahrip etmiş Gaznelileri susuz bırakmışlardır. Zahire yetersizliği havanın sıcaklığı ve Selçuklular’ın da ani baskınları Gazneli ordusunu yıpratmış Sultan Mesud Selçuklular ile anlaşma yapmak zorunda kalmıştır.1039 Selçukluların İşgal ettikleri Merv, Nişabur ve Serahs şehirlerini boşaltmalarına karşılık; Nesa, Ferave ve Baverd’i almaları, Gazne ordusunun da Herat’a çekilmesi şartları kabul edilerek geçici bir anlaşma yapılmıştır. 43 İki tarafta bu anlaşma vesilesi ile dinlenmiş ve kuvvetini arttırmayı başarmıştır. Mesud tekrar Selçuklular üzerine hareket ederek Horosan’dan atmak yahut kendisine tabii hale getirmek istiyordu. Serahs’a gelen Gazne ordusu burada meydana gelen kıtlıkta ciddi bir sıkınıtı içerisine girmişlerdir. Sultan Mesud Merv’e hareket etmiş. Zahire yetersizliği tekrar baş göstermesi Gazne ordusunu perişan etmiş ve disiplinsizlikler de baş göstermiştir. Selçuklular’da ise korku hâkimdi. Tuğrul Bey, Cürcan taraflarına çekilerek Rey ve Cibal’da ki Türkmenler ile birleşmek istiyor, Çağrı bey ise buna karşı gelerek, çölden gelen ve bu sebeple yorgun olan Gazneli ordusuna karşı başarılı olabileceklerini söylemiştir.44 Selçuklu emirleri tekrar savaşmaya karar verirler ve 1500 atlıdan oluşan öncü kuvvet Gazne ordusu ile 22 Mayıs 1040’da karşı karşıya gelmişlerdir. Nitekim Selçuklular mağlup olmuştur. Ertesi gün iki tarafta Dandanakan Kalesi önlerine kadar gelmiştir. İki ordu arasındaki savaş akşama kadar sürmüştür. Savaş sırasında Gazne Ordusundan 370 gulam Selçuklular’a geçmiş ve bunun üzerine Selçuklular şiddetli bir hücum ile Gazne ordusunu bozguna uğratmıştır (23 Mayıs 1040)45. Sultan Mesud savaş alanını 100 süvari ile terk etmiş ve geride bıraktığı hazineleri, malları, silahları, Selçukluların eline geçmiştir.46 Selçuklular’ın kazandığı bu galibiyet tam bağımsızlıklarını da müjdelemekteydi. Savaş alanında çadır ve taht kurup Tuğrul Bey’i sultan ilan etmişler ve bütün beyler Horosan hâkimi olarak selamlamışlardır. Böylece Tuğrul Bey yeni kurulan bu Türk devletinin ilk hükümdarı olarak Selçuklu tahtına oturmuştur. Hüseynî, Ahbârü’d-devleti’s-Selçukiyye, s. 8. Sevim, Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi, s. 31 43 Mehmet Altay Köymen, ‘’ Büyük Selçuklu Devletinin Kuruluşu II’’, s. 69. 44 Sevim, Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi, s. 32. 45 Ahmed b. Mahmud, Selçuknâme, s. 27. 46 Ahmed b. Mahmud, Selçuknâme, s. 26; Sevim, Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi, s. 33. 41 42 9 Sonuç Selçuklular, 24 oğuz boylarından kınık boyuna mensuplardı, Oğuzların idarecisi olan yabgu’nun yanında bulunan Dukak, yabgudan sonra gelen yetkili bir isimdi. Nitekim yabgu Dukak’a her şeyi danışarak iş yaparken bir gün mahiyetindeki kuvvetler ile Türk zümresi üzerine sefer yapmaya karar vermiş fakat Dukak bu durumu o harekete geçtiği sırada fark etmiş ve derhal karşısına çıkarak bu duruma karşı gelmiştir. Araların da ki sürtüşme daha da büyümüş yabgunun sert sözleri sebebiyle dukak yabguya vurmuş kafasını yarmıştır yabgunun adamlarına karşı da duran Demir Yay lakaplı dukak oradan uzaklaşmış çadırına gitmiştir. Bu durum devlet adamları tarafından düzeltilmiş nitekim aralarında ki buzlar tam olarak çözülmemiştir. Yalandan da olsa birbirlerine sarılıp barışmışlardır. Dukak’ın ölümü 875-885 tarihlerine tekabül etmektedir. Oğlu Selçuk’un doğumu da 900’lü tarihlere tekabül etmektedir. Selçuk’un, genç yaşta olması fakat buna rağmen yetenekli ve karizmatik lider vasfının bulunması yabgunun dikkatini çekmiştir. Ve onu Subaşılığa tayin etmiştir. Selçuk’un, bu denli kısa zaman içerisinde bu mevkiiye gelmesi devlet içerisinde dikkat çekmiş, yabgunun sarayındaki toplantıda ileri gelen devlet adamlarının, hatunlarının ve çocuklarının önlerinden geçerek Yabgunun yanına oturması devlet adamları tarafından yabguya karşı hakaret olarak nitelendirilmiş ayrıca bu duruma yabgunun hatunuda tepki göstererek Selçuk’a karşı onu kışkırtmaya başlamıştı. Selçuk’un tarih sahnesine çıkmasındaki olay zinciri böyle örülmüştür. Selçuk durumun ciddiyetini anlamış öldürülmekten korkması sebebiyle kendisine tabii olanları alarak Yengi Kent’den Cend şehrine göç etmişlerdir ve burada başarılı gazaları sonucunda yurt edinmeyi başarmıştır. Ve bu gölgedeki Yabgunun etkisini ortadan kaldırmıştır. Selçuk’un yerleştiği bu coğrafya da ikisi Türk üç tane Müslüman devletin etkisi bulunmaktaydı. En başta Sâmânîler ile başarılı bir ittifak kurarak Buhara bölgesinden Nur kasabasını elde etmiştir, ve Sâmânîler’e destek vererek bu coğrafyadaki ikinci önemli bir devlet olan Karahanlılar’ı mağlup etmişlerdir. Nitekim Sâmânîler’in kısa zaman içerisinde ortadan kalkması bu bölgede ki Karahanlılar, Gazneliler ve Selçuklu mücadelelerinin başlangıcı olmuştur. Selçuk, Nur kasabasına yerleşemeden 107 yaşında Cend şehrinde ölmüştür. Geriye kalan oğullarından Mikail’i savaşta şehit vermiştir. Yerine geçen büyük oğlu Arslan Yabgu Gazneli Sultan Mahmud’un yaptığı bir plan doğrultusunda kalencer kalesine haps edilmiş yedi sene burada tutsak kalmış ve zehirli şerbet ile katledilmiştir. Geride iste torunları Tuğrul ve Çağrı Beyler ile Gazneli Sultan Mahmud’un oğlu Sultan Mesud arasındaki çekişmeleri başlamıştır. Ve yapılan bu mücadelelerde Nesa, Serahs ve son olarak da Dandanakan mücadelelerinde bozkır savaş taktiği Gaznelieri tarihinde görmediği yenilgileri yaşatmış, kendi içlerindeki ganimet münakaşasından yararlanarak ve Gaznelileri yıldırma politikaları sonucunda. Bağımsızlıklarını kazanarak Büyük Selçuklu Devletini Kurmuşlardır. Kaynakça MAHMUD, Ahmed b. Selçuknâme , (haz: Erdoğan Merçil), İstanbul 2011 İBNÜ’L ESİR, Alī ibn Muḥammad ibn ʿAbd al-Karīm ibn ʿAbd al-Wāḥid al-Ǧazarī aš-Šaibānī , El- Kâmil fit Tarih, c. 10 (çev: Abdülkerim Özaydın) , c. 9-11. İstanbul KAFESOĞLU, İbrahim, Selçuklu Tarihi, Başbakanlık Kültür Müsteşarlığı Kültür Yayınları, İstanbul 1997. 10 Kamal Al – Din İbn Al – Adim, Bugyat At – Talab Fi Tarih Halab Selçuklularla İlgili Haltercümeleri, (çev: Ali Sevim), TTK Ankara 2011 KÖYMEN, Mehmet Altay, ‘’Büyük Selçuklu Devletinin Kuruluşu II’’, Ankara Üniversitesi Dil Ve Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi, c. 15, S. 4, Ankara 1975, s. 1107. MERÇİL, Erdoğan (1989), Gazneliler Devleti Tarihi, TTK, Ankara. Reşîdü'd-dîn Fazlullah, Cami’üt – Tevarih Selçuklu Devleti(Çev: Erkan Göksu, H. Hüseyin Güneş), Selenge Yayınları, İstanbul 2010. MERÇİL, ERDOĞAN-Sevim, Ali, Selçuklu Devletleri Tarihi, TTK, Ankara 2014. EL-HÜSEYNİ, Şadruddin Ebu’l-Hasan ‘Ali İbn Nasır, Ahbârü’d-devleti’s-Selçukiyye, (trc: Necati Lugal), Ankara 1943. TURAN, Osman, Selçuklular Tarihi ve Türk-İslam Medeniyeti, Ötüken Yayınları, Ankara 2014. 11