Academia.eduAcademia.edu

Eyüp Sultan Şairlerinden Ümmi Sinan

EYÜP SULTAN ŞAİRLERİNDEN "ÜMMİ SİNAN" Altınova,Mehmet,Uludağ Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Öğrencisi,2013 ÖZET Bu bilimsel yazının yazılma sebebi Eyüp Sultan efratlarından tekke sahibi ve aynı zamanda şâir olan Ümmi Sinan hakkında bilgiye sahip olmak ve onun şiirlerinden kesitler sunmaktır. Payitaht dışında kalan Ümmi Sinan az tanınmış ve bugün size tanıtabilmek için bu makale hazırlanmıştır. "...Mürid-i Rah-ı kıblegâh-ı âşikandır bu ...Edeble gir.Gözün aç.Türbe-i Ümmi Sinan'dır bu." Bu Rahmet'e yönelmiş bir müridin kıblesine(yoluna) benzer. Edebinle gir,gözünü aç, (Çünkü) burası Ümmi Sinan türbesidir Ümmi Sinan Hakkında Bilgi "İbrahim Ümmi Sinan (?-1568) Karamanlı veya Bursalıdır. Halveti tarikatının Sinaniye kolunu kurmuştur. İstanbul'da şeyhlik yapmış ve orada ölmüştür. Şiirleri, kendisinden bir yüzyıl sonra yetişen Elmalılı Sinan Ümmi'nin şiirleriyle karıştırılmıştır. Eski yazma dergilerde şiirlerine rastlanmaktadır. Divanı vardır. İLAHİ Seyrimde bir şehre vardım Gördüm sarayı güldür gül Sultanımın tacı tahtı Bağı duvarı güldür gül.... İLAHİ Erenlerin sohbeti Ele giresi değil İkrar ile gelenler Mahrum kalası değil...." Vasfi Mahir Kocatürk'ün 1955 basım yıllı Tekke Şiiri Anttolojisi kitabı sayfa 199'dan alıntıdır. Doğduğumdan beri Eyüp Sultan'da yaşamaktayım. Eyüp Sultan'ın Düğmeciler semti gayet hoş ve sakin bir yerdir. Burası Osmanlı zamanında Düğmeci dükkânlarının ,manifaturacıların bol olduğu için bu adı almıştır. Osmanlı zamanında payitahta uzak olduğu için -sur dışında- şairler bu taraflara gelmemiş , padişahlara yakın olmak istemişlerdir. Bu nedenden dolayıdır ki İstanbul'un sur dışı diye adlandırılan kısımlarında genel olarak şairler tarafından mesken edilmemiştir. Daha evvel önünden birçok kez geçtiğim , üzerinde yazının başlangıcında yazılan beytin bulunduğu türbe aslında evime çok yakın bir yerdedir. Kaynak taraması yaptığımda tesadüfen Ümmi Sinan'a ait bir dîvân olduğu gözüme çarptı. Orta hacimli olan bu divan "Doç. Dr. A. Azmi BİLGİN" tarafından incelenmiş ve T. C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI KÜTÜPHANELER VE YAYIMLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ tarafından da E-kitap biçimde halkın ve araştırmacıların kolayca ulaşabilmeleri için yayımlamıştır. Dîvân'a bakmadan önce Ümmi Sinan'ın hayatına bakmamızda fayda vardır. Ümmi Sinan 17. yüzyıl mutasavvıf şairlerimizdendir.Asıl adı Yusuf'tur. Babasının adı kendisinin Kutbü'l-meânî eserinin sonunda İbrahim olduğunu söyler. Hem Ümmî Sinan hem de Sinan Ümmî biçiminde mahlasını kullanmıştır. Bu nedenle farklı kaynaklarda farklı bilgiler bulunmasını sağlamış ve araştırma yapma olanağı kısıtlanmıştır. Şair , Yunus Emre , Eşrefoğlu Rumî ,Hacı Bektaş-i Veli gibi bir tekke şeyhi olması nedeniyle mesajlarını şiir yoluyla iletmiştir. Bazı şiirlerinde sanat endişesi taşımadan yazmıştır. Bu aslında dîvân şiirine ters düşse de bu yönüyle onu halk -mutassavıf olması yönüyle de tekke türüne- edebiyatına yaklaştırmıştır. Halvetîliğin Ahmediyye kolunun Sinâniyye şubesinin kurucusu olan Ümmî Sinan'ın (ö. 958/1551 veya 976/1568) Yunus Emre tarzı ilâhileri vardır. Türbesi Eyüp'tedir. ADRES:Dümeciler caddesi. Ümmi Sinan sokak. Eyüp/İstanbul Birkaç tane Ümmi Sinan olduğu geçer. Bunlardan örnek vermek gerekirse ; İbrahim Ümmi Sinan, Bursalı Ümmi Sinan , Elmalı Ümmi Sinan'dır. Biliyoruz ki "Ümmi" sözcüğü okuma yazma bilmeyen kişilerin sıfatlarıdır. Fakat Ümmi Sinan medresede ilim ü irfan sahibi olmuş bir şairdir. Bu bilgiler yalnızca tarikatında anlayacağımız gibi dinî içerikli bir anlamdır.Velev, fenni ilimler hakkında bilgisi olup olmadığı konusunda herhangi bir bilgi kütüphanelerde şuana kadar rastlanmamıştır. Sanıyorum ki "Ümmî Sinan bu sıfatı almasındaki neden , tarikata bağlı olduğundan yola çıkarak İlah-ı Rahim olan Allah'ın bilgisine tam anlamıyla hâkim olamamaktan dolayı bilgisizliğinden almıştır." Doç. Dr. A. Azmi BİLGİN'nin bu konuyla ilgili araştırmasındaki "Ümmi Sinan Divanı" eserinde yer alan bilgilere göre çıkarmış olduğum hipotezdir. Özellikleriyle Şiirlerinden Örnekler Ümmi Sinan çoğunluğu tasavvufî gazeller yazmışsa da aşktan da uzak durmamıştır. ‘Âşıkıñ bir çâresi var zâr u giryândur yanar Yâr elinden yarası var yüregi kandur yanar Sevgilinin elinden yarası var yüreği kandır yanar. Âşıkın bir çaresi var ağlamak ve çok ağlamak. Tudagı çat çat yarılup sararup beñizleri Taşı fânî cânı bâkî dôsta mihmândur yanar Dudağı çatlayıp yarılır , yüzü sararır , taşı(vücudu) ölümlü , canı ebedi , dosta konuktur yanar. Aynı zamanda bir tarikatın şeyhi olduğundan bazı şiirlerinde tasavvufî öğelerin bulunması çok doğaldır. Hasta-diller derdiniñ dermânı ‘aşku’llâhdur Şol göñüller sıdkınıñ îmânı ‘aşku’llâhdur Hasta gönüllerin dertlerinin dermanı, şu gönüller imanının gerçekliği ilahî aşktır. Lâ-mekân deryâsına bahrî olan ‘âşıklarıñ Her kelâmı gevher-i ‘irfânı ‘aşku’llâhdur Aşıkların mekansız denizine mensup olan her kelimesi irfan cevheri ilahî aşkdır. Şayret-ile gayr-i hakdan saklayan dil mülkünü Hikmet-ile her nefes mihmânı ‘aşku’llâhdur Şayet gönül sahibini Allah'tan başkasından saklayan hikmet ile her nefeste konuğu ilahî aşıktır. Ol şarâbı kim bugün ‘aşkıñ elinden içdi cân Tâ ezel bezm-i elestiñ kurdugı meyhânedür Şair, bu beyitte Allah'ın , "Ben sizin Rabbiniz değil miyim? sorusunu sorduğu bezm-i eleste telmih yaparak gerçek aşk şarabını o gün içtiğe getirerek alem-i dünyevîde onun kadar güzelini ya da eş değerini içemeğimizi anlatmaktadır. Bu fenâ mülkünde ‘aşka cân virüp baş oynadan ‘Âşıkıñ ahvâli sırrın kim bilür merdânedür Bu fena mülkte (günahlarla çevrili olan ,tehlikeli dünyada) aşka can verip baş rolde oynatan ,âşıkın durumunun sırrını kim bilir belki de yiğitliktedir (o günahlara karşı çıkmaktadır.). Tevhîd-i esmâdan aldı dersini Ümmî Sinân Vâridâtıñ pertevinden şerh olundı bu Dîvân Ümmi Sinan dersini birliğin adlarından(Yaratandan) aldı ,bu divan ışıklardan içe doğanlardan (Allah'ın verdiği ilhamla) oluşmuştur.- Bu aynı zamanda Ümmi Sinan Divanının ilk şiiridir. Müfret(tek) bir ikiliktir ve divanın sebeb-i telifinden ziyade nasıl doğduğudur. SONUÇ: Ümmi Sinan , XVII. yüzyılın diğer şairlerin gölgesinde kalmış mutassavıf divan şairlerimizdendir. Geri planda kalmasının sebebi kanımca payitahtın -sur- dışında kalmış olması , şiirlerinin diğer şairlerin metaforlarında biraz daha geri planda olmasından kaynaklanmaktadır. Tasavvuflar ilgilenmiş , şeyhlik yapmış bir zahirdir. Ölüm tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte türbesi Eyüp'tedir. Eserlerinde divanı ön plana çıkmıştır. Divanında çok sayıda iktibas olmakla birlikte düzenli ve orta bir hacime sahiptir. Divanı hakkında daha çok bilgi almak isteyenler ,sayın Doç. Dr. A. Azmi BİLGİN'in hazırlamış olduğu konuyla ilgili inceleme ve metinine göz atabilirler. KAYNAK: Prof. Dr. BİLGİN A. Azmi - ÜMMİ SİNAN -DİVANI , © T. C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI , KÜTÜPHANELER VE YAYIMLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ, DEVELLİOĞLU FERİT ,OSMANLICA - TÜRKÇE ANSİKLOPEDİK LÛGAT, AYDIN KİTABEVİ, 2012 Vasfi Mahir Kocatürk,Tekke Şiiri Antolojisi ÜMMİ SİNAN'IN TÜRBESİNDEKİ METİNLER. HAZIRLAYAN : MEHMET ALTINOVA