Academia.eduAcademia.edu

Türkçe Kitap: 10 Göç ve Din Üzerine

2020, NEO-SELEFÎ AKIMLARIN ALMANYA’DAKİ MÜSLÜMAN GENÇLERE YÖNELİK ETKİLERİNE KARŞI FAALİYETLER: DİTİB AKADEMİSİ ÖRNEĞİ

Author copy - Strictly Not For Distribution Türkçe Kitap: 10 Göç ve Din Üzerine Derleyen Yakup Çoştu Copyright © 2020 Transnational Press London All rights reserved. This book or any portion thereof may not be reproduced or used in any manner whatsoever without the express written permission of the publisher except for the use of brief quotations in a book review or scholarly journal. First Published in 2020 by TRANSNATIONAL PRESS LONDON in the United Kingdom, 12 Ridgeway Gardens, London, N6 5XR, UK. www.tplondon.com Transnational Press London® and the logo and its affiliated brands are registered trademarks. Requests for permission to reproduce material from this work should be sent to: [email protected] Paperback ISBN: 978-1-912997-61-9 Digital ISBN: 978-1-912997-97-8 Cover Design: Nihal Yazgan Cover Image: Photo by Ashkan Forouzani https://unsplash.com/photos/wOOPiymPEvQ www.tplondon.com All rights reserved © 2020 Transnational Press London www.tplondon.com Author copy - Strictly Not For Distribution İÇİNDEKİLER YAZARLAR ............................................................................................................ 1 ÖNSÖZ.................................................................................................................... 5 BÖLÜM 1. .............................................................................................................. 7 MÜSLÜMANLARIN AVRUPA’DA VAR OLABİLME SORUNLARI... Erkan Perşembe BÖLÜM 2 .............................................................................................................. 17 SELEFÎLİĞİN ALMANYA'DAKİ GELİŞİM SÜRECİNDE GÖÇ OLGUSUNUN YERİ VE ÖNEMİ Emre Şimşek BÖLÜM 3 .............................................................................................................. 33 NEO-SELEFÎ AKIMLARIN ALMANYA’DAKİ MÜSLÜMAN GENÇLERE YÖNELİK ETKİLERİNE KARŞI FAALİYETLER: DİTİB AKADEMİSİ ÖRNEĞİ Mehmet Akif Ceyhan BÖLÜM 4 .............................................................................................................. 47 EURO-TÜRKLER: DİN VE KİMLİK Yakup Çoştu BÖLÜM 5 .............................................................................................................. 73 EURO-TÜRKLER VE KİMLİK TARTIŞMALARINA SİVİL TOPLUM PERSPEKTİFİNDEN BAKMAK Fatih Yaman BÖLÜM 6 ............................................................................................................ 103 DANİMARKA TÜRK TOPLUMUNDA CAMİ MERKEZLİ DİNDARLIK Ahmet Onay i All rights reserved © 2020 Transnational Press London www.tplondon.com Author copy - Strictly Not For Distribution BÖLÜM 7 ............................................................................................................ 127 FRANSA’DA MÜSLÜMAN KADINLAR VE FEMİNİST HAREKETLER Şirin Dilli ve Senem Gürkan BÖLÜM 8 ............................................................................................................ 141 GÖÇMEN RADİKALİZMİ VE GÖÇMEN NİHİLİZMİ ÜZERİNE Ortadoğu’dan Türkiye’ye Göçler Üzerine Düşünceler Mehmet Evkuran BÖLÜM 9 ............................................................................................................ 151 GÖÇ OLGUSUNUN DİNSEL VE MEZHEPSEL KİMLİKLER ÜZERİNDEKİ ETKİSİ Sıddık Korkmaz BÖLÜM 10 .......................................................................................................... 159 GÖÇÜN HALK İNANIŞLARI ÜZERİNE ETKİLERİ: ANADOLU ÖRNEĞİ Özden Kanter Akbaş All rights reserved © 2020ii Transnational Press London www.tplondon.com Author copy - Strictly Not For Distribution BÖLÜM 3 NEO-SELEFÎ AKIMLARIN ALMANYA’DAKİ MÜSLÜMAN GENÇLERE YÖNELİK ETKİLERİNE KARŞI FAALİYETLER: DİTİB AKADEMİSİ ÖRNEĞİ Mehmet Akif Ceyhan Giriş 1950-1960’lı yıllardan itibaren, değişik sebeplerle başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerine Türkiye’den yoğun bir göç faaliyeti gerçekleşmiştir. Almanya’nın başını çektiği, daha sonraki yıllarda ise Hollanda, Fransa, Avusturya ve diğer Avrupa ülkeleri, Türkiye Cumhuriyeti devleti ile misafir işçi anlaşmaları ve protokolleri yapmış, yerel ülkelerde bedenen çalışacak işçi sıkıntısını gidermek üzere Türkiye, İtalya, İspanya ve Yunanistan gibi ülkelerden misafir işçi talep etmiştir. Türkiye’nin 1960’lı yıllardan itibaren içerisinde bulunduğu sosyal, siyasal, ekonomik sorunlar ve işsizlik gibi nedenlerle, başta Almanya devletinin misafir işçi talebi insanımız tarafından bir fırsata dönüştürülmek istenmiş ve hatırı sayılır sayıda gönüllü işçi Almanya’ya gitmek için müracaatta bulunmuştur. Gurbete gitmeyi göze alanların en büyük amacı, talep edilen iş pozisyonunun ismi gibi misafir işçi (gastarbeiter) olmak, birkaç yıl Almanya’da çalışarak bir miktar para biriktirmek ve daha sonrasında Türkiye’ye dönerek kendine ait bir iş kurabilmektir. 1950’lerde başlayan, 1960 ve 1970’li yıllarda sayısal olarak zirveye ulaşan, 70’li yıllardan itibaren ise Türkiye’den yakınlarını, eş ve çocuklarını da yavaş yavaş aile birleşimi adıyla Almanya’ya götürmek suretiyle misafir işçilikten artık kalıcı işçiliğe geçen gurbetçilerimizin, 1980’li yıllardan itibaren çocuklarının da Almanya’da evlenmesi ve iş bulmaları sonucunda Türkiye’ye geri dönme hayalleri giderek azalmıştır. Günümüzde, birinci nesil olarak misafir işçi statüsünde Almanya’ya giden gurbetçilerin yaşlarının ilerlemesi neticesinde artık hayatlarını kaybetmeleri, ikinci neslin çocuklarını Almanya’da evlendirmeleri ve torunlarının Almanya’da eğitim hayatını sürdürmeleri, aradan geçen bunca yıl sonucunda Türkiye’de artık akraba, eş ve dostlarının kalmaması, Almanya’da yetişen gençlerin ana dillerinden yavaş yavaş uzaklaşmaları ve aile içerisinde de ana dilin zamanla az konuşulmaya başlanması, Almanya’daki millet varlığımızı Almanya’ya ait kılmakta, üçüncü ve dördüncü nesil, artık kendisini Almanyalı Türkler (Bkz. Karakuş – 33 All rights reserved © 2020 Transnational Press London www.tplondon.com CeyhanNot For Distribution Author copy - Strictly Kuruyazıcı, 2001) olarak nitelendirmektedir. Günümüzde gelinen noktada, Almanya’da yaşayan Türklerin 60 yıla yakın bir süredir gurbette yaşamaları, çocuklarını iş sahibi yaparak evlendirmeleri, torunlarının eğitimlerine Almanya’da devam etmeleri gibi nedenlerle artık ana vatanlarına dönme ihtimalleri yok denecek kadar azdır. Almanya’da yerleşik olan Türkiye kökenli göçmenlerin sayısının üç milyonun üzerinde olması, (Bkz. Yurdakul, 2009; Şahin, 2010; Adıgüzel, 2011) öğrencilik çağında olan Türk gençlerinin ana dillerinden, kültürlerinden, örf, adet, gelenek ve göreneklerinden uzak büyümeleri, iki kültür arasında sıkışıp kalmalarına sebep olmaktadır (Çelik, 2008, s. 112). Dinî ve kültürel anlamda sağlam bir aidiyet hissi duyamayan bireyler, çağın insanlığın ilgisine sunduğu farklı dinî ve kültürel akımlara karşı kendi konumlarını belirleme noktasında zorluklar yaşamakta ve farklı kültürler arasında savrulmaktadırlar. Amerika’da 2001 yılında, 11 Eylül olayı olarak tanımlanan, kendilerini “İslami cihatçılar” olarak da ifade eden el-Kaide terör örgütü mensuplarınca gerçekleştirilen terör saldırıları, dünya genelinde yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. Bu tarihten itibaren terör olayları ile Müslümanlık, Batıda yan yana kullanılan iki kavram haline gelmeye başlamıştır. Yüzyıllardan bu yana diğer din mensuplarınca İslam dinine karşı geliştirilen kaygılar, endişeler ve korkular, 11 Eylül olayları ile gözle görülür bir biçimde İslam düşmanlığına dönüşmüştür. Böylelikle Batı’da İslamofobi endüstrisi oluşturulmuş, meydana gelen her türlü terör faaliyeti, öncelikle İslam ve Müslümanlar ile ilişkilendirilmeye çalışılmıştır. Batı’da geliştirilen İslamofobi endüstrisinin gelişmesinde ve Müslümanları terör faaliyetleri ile özdeşleştirme çabasında, elbette ki dünya genelinde son yıllarda özellikle Batılı ülkelerde sayıları artan Müslüman Neo-selefî akımların rolünü göz ardı etmemek gerekmektedir. Bu çalışmada, ayrıntıya girmeden selefîliğin ne olduğunu ve günümüzde kendilerini selefî olarak niteleyen ve Almanya’da Müslümanlara yönelik bir etki faaliyeti ve politikası güden Neo-selefî yapıları Almanya özelinde incelenecek, sonrasında ise Almanya’da faaliyet gösteren en büyük Müslüman göçmen sivil toplum örgütü olan Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’nin (DİTİB) söz konusu Neo-selefî yapıların Müslüman gençliği üzerindeki etkilerine karşı sürdürdüğü eğitim - kültür faaliyetlerine değinilecektir. Selef, Selefîlik, Neo-Selefîlik Kavramları ve Almanya’da NeoSelefî Yaklaşımlar Selefîlik kavramı, İslam tarihi boyunca farklı anlamlara ve tanımlamalara uğrayan, kelam, fıkıh, hadis vb. ilim dallarının her birinde farklı bir şekilde tanımlanan bir kavramdır. Bu sebeple öncelikle kelam ve İslam mezhepleri tarihi ilim dallarının bir konusu olarak Selef ve Selefîlik kavramlarını All rights reserved © 202034Transnational Press London www.tplondon.com Ditib Akademisi Author copy - Strictly NotÖrneği For Distribution açıklamak gerekmektedir. Selef, kelime anlamı itibariyle önce olan, geçmişte kalan, önceden gelen gibi manalara gelmektedir. Kişinin selefî denildiğinde, onun geçmişteki büyükleri ve ataları kast edilmektedir. Bununla birlikte hem yaş itibariyle, hem de fazilet bakımından bir kimseden üstün kabul edilen ve o kişiden daha önce yaşamış olan akraba ve büyükleri anlaşılmaktadır (İbn Manzur, trs., 9:158). Dinî bir kavram olarak “selef” ile, ilim, hikmet ve fazilet bakımından Müslümanların öncüsü kabul edilen, Hz. Peygamber ile aynı dönemde yaşayan Ashab-ı Kiram, onun vefatından sonra yaşayan Tâbiûn ve Tebe-i Tâbiûn olmak üzere ilk üç nesil kastedilmektedir (el-Kavsî, 1422/2002, s. 42; Aydın, 2016, s. 187). Selef kavramından türeyen Selefîlik ise, İslam düşüncesinde selef olarak nitelendirilen ilk üç neslin görüş ve fikirlerine bağlı kalınmasının gerektiğini savunan bir düşünce sistemidir (Evkuran, 2018, s. 279). İslam tarihine bakıldığında, selef olarak nitelenen ilk üç asrın görüş, fikir ve uygulamalarına her zaman büyük önem verilmiş ve selefîn görüşlerine uymak güzel addedilmiştir. Fakat zaman zaman bazı grup ve fırkalar tarafından selefîn görüşlerine gösterilen saygı ileri bir boyuta taşınmış ve selefîn görüşleri dinî ve hukuki bir ilke olarak kabul edilerek dinî anlamada metodolojik bir esas halini almıştır. Selefîlik, İslam’ı anlama, yorumlama ve yaşama konusunda İslam’ın ilk üç neslini model olarak kabul eden ve bu modeli tarihin değil de dinin bir parçası haline getiren ve onun korunması uğrunda mücadele eden gelenekçi ve muhafazakâr bir düşünce ve zihniyettir (Koca, 2016, s. 11-12). Selefîlik bir düşünme biçimidir. Bu düşünme biçiminin hareket ettiği temel nokta hayatta karşılaşılan her türlü sorunun çözüm yolunun Kur’an ve Sünnet’te bulunabileceğini kabul etmektir. Bu düşünceden hareketle Selefîliğin değişmez üç temel esasının olduğu görülmektedir: • Her şeyi Kur’an ve Sünnet’e indirgemek, • İlk üç neslin uygulamalarında olmayan her şeyin kötü olduğunu kabul etmek, • Dinde aklı kullanmanın ve akla uygun hüküm vermenin batıl olduğunu kabul etmek. (Akbulut, 2014: s. 115) Tarihsel süreç içerisinde Selefîlik düşüncesinin belirli zaman dilimlerinde kırılmalar yaşayarak günümüze kadar geldiği görülmektedir. Bu süreçler, metodolojik bir ilke olarak Selefîlik, sistematik bir nazariye olarak Selefîlik, dinî ve siyasi bir akım olarak Selefîlik ve radikal ve savaşçı bir yapı olarak Selefîlik olarak dört döneme ayrılmaktadır (Koca, 2016, s. 13-23). Şu ana kadar Selefîlik ile alakalı olarak yapılan tariflerde, günümüz merkez üssü genel olarak Avrupa olan ve yeni bir Selefî anlayış ile inşâ edilmeye çalışılan bir 35 All rights reserved © 2020 Transnational Press London www.tplondon.com CeyhanNot For Distribution Author copy - Strictly Selefî yorumun, yani Neo-Selefîliğin bu başlıklardan hangisinin altında yer aldığı, ya da beşinci bir dönem olup olmadığına dair net bir araştırma ortaya konmuş değildir. Kanaatimizce günümüzde Neo-Selefîlik olarak adlandırılan ve ilk dönem Selefîlik tanımlamaları ile sistem ve metotlarını irtibatlandıramadığımız, daha çok dördüncü grup içerisinde değerlendirilen bir akımın ortaya çıktığı görülmektedir. İngilizce yeni anlamına gelen “Neo” ön eki ile “Selefîlik” kelimelerinin birleşiminden oluşan Neo-Selefîlik kavramı, Türkçeye “Modern Selefîlik” veya “Çağdaş Selefîlik” olarak çevrilebilir. Bu yeni üretilen kavram ile aslında kendilerini Selefîliğe nispet eden şiddet taraftarı bütün akımlar kast edilmektedir (Kubat, 2017, s. 127). Neo-Selefî akımlar, esasında kendilerini Selef’e nispet etseler bile, aslında Vahhabiliğin Hariciliğe evrilmiş şekliyle özdeşleşen; fanatik, dışlamacı, ötekileştirici, tekfir edici bütün gruplara verilen ortak isimdir (Kubat, 2015, s. 268-269). Almanya örneğinde incelendiğinde kendilerine Selefî diyen kesimlerin, gayrı-ı Müslimlerden ziyade Müslüman kişi ve kurumlara yönelik olarak ilk dönem Harici düşüncede olduğu gibi dışlamacı bir tavır sergiledikleri, kendileri gibi düşünmeyen diğer Müslümanları tekfir ederek ötekileştirdikleri, doğu ve batı kültürleri arasında sıkışmış ve bocalayan Müslüman gençleri hedef kitle olarak kabul ederek radikal eğilimlere yönelmeleri için faaliyet gösterdikleri görülmektedir. (Bkz. Dantschke, 2014). Genellikle göçmen Araplardan oluşan ve son yıllarda Müslüman gençler üzerinde de popülaritesi artan Almanya’daki selefî gruplar, son zamanlarda Alman kamuoyunun da en önemli konuları arasında yer almaktadır. Suudi Arabistan’ın Vahhabi açılım politikasının bir sonucu olarak ortaya çıkan ve bugün hemen hemen Almanya’nın bütün büyük şehirlerinde cami merkezli olarak örgütlenen Neo-Selefî grupların, özellikle sonradan Müslüman olmuş mühtediler arasında daha popüler olduğu bilinmektedir (Baehr, 2012, s. 236.). Başlangıçta camilerde verilen vaazlar çerçevesinde bir tebliğ hareketi yürüten Neo-Selefî vaizler, 2015 yılından bu yana interneti aktif bir şekilde kullanarak “tebliğ” adı altında kısa film, vaaz kesitleri ve konuşmalarla Müslüman gençler üzerinde etki göstermeye başlamışlardır. Son dönemde selefî vaizler içerisinde meşhur olan ve internette sayısız tebliğ videoları yayınlayan Ümmü’l-Kura üniversitesinde eğitim görmüş Ebu Hamza künyesi ile tanınan Alman mühtedi Pierre Vogel bulunmaktadır. Vogel ile birlikte, Alman kamuoyunda Hassprediger (nefret vaizleri) olarak da tanınan ve Müslüman Türk gençleri üzerinde de zamanla büyük etki bırakan Suriyeli Hassan Dabbah, Filistin kökenli İbrahim Ebu Nacî ve Alman mühtedi Sven Lau gibi diğer selefî vaizlerin, Müslüman gençler üzerinde olumsuz etki bıraktığı ve Müslüman gençlerin radikalleşmelerine yol açtığı Almanya All rights reserved © 202036Transnational Press London www.tplondon.com Ditib Akademisi Author copy - Strictly NotÖrneği For Distribution Anayasayı Koruma teşkilatının verilerine girmiş bulunmaktadır. 1 Alman Anayasayı Koruma Teşkilatı ve Alman Emniyet Merkezi verilerine göre, 2011 yılında 3.800 olan Almanya’daki selefî sayısının 2019 yılında yaklaşık 11.500’lere ulaştığı ifade edilmektedir.2 Ötekileştirici, dışlayıcı, tekfir edici ve hepsinden de önemlisi şiddet yanlısı bir eğilimi olan Almanya’daki Neo-selefî akımların, Almanya’da iki kültür arasında sıkışıp kalmış olan Türk gençleri üzerinde olumsuz etkilerinin bulunduğu aşikardır. Türkiye’de yaşayan Müslümanların büyük çoğunluğunun, fıkıhta Hanefi, itikatta ise Matürîdî mezheplerini benimsemiş Müslümanlardan oluştuğu, tarihten günümüze kadar Hanefi-Matürîdî çizgide eğitim gördükleri ve dinî ritüellerini gerçekleştirdikleri bilinmektedir. Almanya’ya göç eden Türkler de yaklaşık 50-60 yıldır inşa etmiş oldukları cami ve kültür merkezlerinde, günümüze kadar Hanefi-Matüridi inancı doğrultusunda Türkiye’de ilahiyat eğitimi görmüş din görevlileri vasıtasıyla dinî bilgileri öğrenmiş, dinî ritüellerini yerine getirmeye devam etmektedirler. Anadolu’nun irfânî gelenekleri ile bütünleşmiş olan Hanefi-Matürîdî inancında, ötekileştirmek ve tekfir mekanizmasının bulunmaması, birlikte yaşama kültürünün baskın olması, iyi din eğitimi almış olan Almanya’daki Türk gençleri üzerinde selefî akımlarının etkisini azaltan unsurlardandır. Ancak Almanya’da Türk sivil toplum kuruluşlarına bağlı faaliyet gösteren cami ve kültür merkezleri ile irtibatı bulunmayan Türk gençleri üzerinde, söz konusu selefî yaklaşımların ve davetçi vaizlerin etkisi azımsanmayacak ölçüde büyüktür. Neo-Selefî Akımlara Karşı Faaliyet Gösteren Sivil Toplum Kuruluşu: Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Avrupalı Türklerin, kendi kültür ve dinî değerlerinden uzak kalmamaları amacıyla, Almanya’da ve diğer Avrupa ülkelerinde Türk kökenli dinî, sosyal, kültürel ve sportif faaliyetler yürüten vakıf, birlik ve dernekler kurulmuş ve bunlar halen faaliyetlerini sürdürmektedirler. Göçün ilk yıllarında amatör bir ruhla, bazen lokal/kahvehane şeklinde, bazen de sadece dinî ritüellerin gerçekleştirilmesi amaçlanmak suretiyle kurulan küçük çaplı derneklerin yerini, 1970 ve 80’li yıllarda daha profesyonel, Almanya’da Türklerin yoğun olarak yaşadıkları bölgelerde şubeleri olan çatı kuruluşlarının aldığı görülmektedir.3 Çalışmamızın bu kısmında, genel olarak kuruluş amacı, özelde ise son 1 Bundesamt für Verfassungsschutz, “Was ist Islamismus?”, erişim: 23 Temmuz 2019, https://www. verfassungsschutz.de/de/arbeitsfelder/af-islamismus-und-islamistischer-terrorismus/was-ist-islamismus 2 Bundeszentrale für Politische Bildung, “Die salafistische Szene in Deutsachland”, erişim: 18 Ağustos 2020: www.bpb.de/politik/extremismus/radikalisierungspraevention/211610/die-salafistische-szene-indeutschland 3 Bkz. www.ditib.de; www.igmg.org; www.vikz.de; www.turkfederasyon.com; www.atib.org 37 All rights reserved © 2020 Transnational Press London www.tplondon.com CeyhanNot For Distribution Author copy - Strictly dönemlerde etkisini iyice hissettiren Neo-Selefîlik gibi yıkıcı ve zararlı akımlara karşı Almanyalı Türklere yönelik dinî ve kültürel anlamda eğitim faaliyetleri yürüten Diyanet İşleri Türk İslam Birliği ve bağlı birimi DİTİB Akademisinin Neo-Selefî akımlara karşı gençleri eğitmek üzere yürüttüğü etkinliklere yer verilecektir. 1960’larda Avrupa’nın çeşitli ülkelerine “misafir işçi” olarak göç eden Türklerle ilgili olarak hem gönderen ülke Türkiye’nin, hem de göç edilen ülkelerin “geri dönecekler” düşüncesiyle, göçün ilk yıllarında herhangi bir politika belirlemedikleri görülmektedir. Göçün ilk yıllarında, Türkiye’den Almanya’ya gönderilen işçilere yurt dışında dinî rehberlikte bulunacak, din hizmetini yürütecek din görevlilerinin gönderilmemesi, Türkiye ile Almanya arasında 30 Ekim 1961 tarihinde imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti ile Alman Federal Cumhuriyeti Arasında İşgücü Anlaşması”nda bu hususa hiçbir şekilde yer verilmemesi, her iki ülkenin de bir politikasının bulunmadığını açıkça göstermektedir. Buna karşılık, Yunanistan devletinin Ortodoks Hıristiyan olan işçilerini Almanya’ya misafir işçi olarak gönderirken kafilelerle birer de Ortodoks papaz göndermesi, İtalyan işçilerin ise kendi dillerinde ibadet etmek istedikleri için İtalyan papazların Almanya’da görevlendirilmesi, (Neuloh, 2011, s. 221-222) Türkiye Cumhuriyeti’nin kendi işçisine bakışını ortaya koyması açısından manidar görünmektedir. 1980’li yılların başlarından itibaren Türk işçilerin misafirlikten çıkarak kalıcı oldukları kanaati oluşmaya başlayınca, göç alan ülkeler bu göçmen işçilere yönelik birtakım politikalar (sosyal güvenlik yasaları, kaçak ya da turist işçiler için af yasası, aile birleşimi yasası, yabancılar yasası gibi) geliştirmeye başladılar. Bu politikaların temel amacını, yaşanılan ülkeye entegrasyonun sağlanması ve göç dalgasının kontrol altına alınması oluşturmuştur. Gönderen ülke olarak Türkiye ise, yine bu tarihlerde, Avrupa’da yaşayan vatandaşlarının asimilasyondan korunması ve yaşadıkları ülkelere başarılı bir şekilde entegrasyonlarının sağlanabilmesi için birtakım adımlar atmaya başlamıştır. (Çoştu, 2018). Bunlar arasında, 1970’lerin sonlarında Ramazan ayı ve Kurban Bayramı münasebetiyle Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Almanya’da Türk işçilerinin yoğun olarak bulunduğu ülkelere “mevsimlik din görevlisi” gönderilmesi zikredilebilir (Perşembe, 2015; Altıntaş, 2008). Ayrıca yine aynı tarihlerde, henüz Diyanet İşleri Başkanlığının yurt dışı din görevlisi kadrosu bulunmamasından dolayı, Çalışma Bakanlığının yurt dışı kadrosu olan “Sosyal Yardımcı” kadrosu ile Almanya ve diğer Avrupa ülkelerine din görevlisi görevlendirilme yoluna gidilmiştir.4 Almanya’ya işçi göçü protokollerinde dinî ve kültürel konularda herhangi bir politika belirlemeyen her iki devletin ilerleyen yıllarda bazı girişimlerde 4 Bkz. http://disiliskiler.diyanet.gov.tr/sayfa/53/tanitim All rights reserved © 202038Transnational Press London www.tplondon.com Ditib Akademisi Author copy - Strictly NotÖrneği For Distribution bulunması yeterli olmamış, yerel vakıf ve derneklerin kurulması ihtiyacı oluşmuştur. Bu ihtiyacı hisseden ve kendisini herhangi bir siyasi teşekkülün veya dinî cemaatin içerisinde görmeyen, Diyanet İşleri Başkanlığının dinî rehberliğini kabul eden Almanyalı Türklerin, Din Hizmetleri Müşavirliği’nin de katkıları ile 05/07/1984 tarihinde 135 bağımsız derneği bir araya getirerek Alman dernekler kanununa göre kurduğu ve kurulduğu günden bu yana, her türlü siyasi görüş ve düşünüşün dışında kalarak bugün sayısı 1000’e yaklaşan bağlı derneği ile dinî, sosyal ve kültürel alanlarda başta Türkiye kökenli olmak üzere Almanya’da yaşayan bütün Müslümanlara hizmet götüren en büyük Müslüman göçmen sivil toplum örgütü “Diyanet İşleri Türk İslam Birliği” (DİTİB)’dir.5 Kurulduğu 1980’li yıllarda sadece Müslümanların cami içi din hizmetlerini gerçekleştirmede yardımcı olmak gibi bir görev üstlenen ve bu sebeple Almanya’da Türklerin yaşadığı her şehirde bir cami açma hedefi bulunan DİTİB’in, 2000’li yıllarla birlikte politikasında değişikliğe gidilmiş, cami dışı din hizmeti faaliyetleri hız kazanmış, Avrupa’da son yıllarda artış gösteren Selefîlik ile aşırı dinî radikal grupların Müslüman gençler üzerinde yaptığı tahribatı engelleyici önlemler almasına sebep olmuştur. Bu çerçevede DİTİB, Almanya’da yaşayan Türklere yönelik dinî, sosyal ve kültürel hizmetlerinin bir parçası olarak eğitim faaliyetlerine hız vermiştir. Şimdi, DİTİB’in genel faaliyetlerine yer vermeden sadece Almanya’daki yerleşik Müslüman gençliği, yıkıcı ve zararlı akımlardan korumak, NeoSelefîliğin öğretilerine karşı sahih dinî bilgiyle donatmak ve iki kültür arasında kaybolma tehlikesi ile karşı karşıya kalan ikinci ve sonraki nesillere yönelik eğitim, sosyal ve kültürel alanlarda yürüttüğü çalışmalara yer verilecektir. Bu kapsamda temelleri 2000’li yıllarda atılan ve resmi olarak faaliyetlerine 2013 yılında başlayan DİTİB Akademisi, bu alanda Almanya’da oluşan büyük boşluğu doldurma gayreti içerisindedir. DİTİB Akademisi Tarafından Yürütülen Faaliyetler DİTİB Akademisi, kurulduğu günden bu yana, anaokulundan (kindergarten) başlamak üzere, farklı yaş gruplarına ait gençlere (ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite gençleri) yönelik din eğitimi faaliyetleri yürütmekte, öğrenci ve gençleri farklı burs programları çerçevesinde desteklemekte, üniversitede okuyan Türk gençlerini öğrenci evleri (yurt) programlarıyla himaye etmektedir. Ayrıca yüksek lisans ve doktora programlarını sürdüren öğrencilere burs desteği sağlayarak hazırlamış oldukları doktora tezlerini bastırmak suretiyle Akademik camiayla buluşturmaktadır. Ayrıca başta cami derslerine devam eden öğrencilere yönelik ders kitap ve materyalleri, dinî içerikli yayınları gençlerle ve diğer yaş 5 http://www.ditib.de/default1.php?id=5&sid=8&lang=en 39 All rights reserved © 2020 Transnational Press London www.tplondon.com CeyhanNot For Distribution Author copy - Strictly grupları ile buluşturmaktadır. DİTİB Akademi’sinin buradaki amacı, son yıllarda Almanya’da gençler arasında yayılan Selefîliğe karşı, Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığının dinî rehberliğinde Türk gençlerini korumak, onlara Kur’an ve sahih Sünnete dayalı, Hanefi–Maturidi inanç sistemi çerçevesinde din eğitimi vermek, gençleri dinî konularda bilinçlendirmek, aşırı radikal dinî akımlara kaymalarını engellemektir. DİTİB Akademi’sinin Türk gençlerine yönelik yürüttüğü eğitim faaliyetlerini çocuklar, gençler ve akademik camiada bulunanlar olmak üzere üç ana başlıkta şöyle değerlendirebiliriz (Söz konusu bilgiler, DİTİB Genel Merkezi’nin hizmete özel olarak hazırlanan faaliyet raporlarından alınmıştır): Çocuklara Yönelik Eğitim Faaliyetleri Okul Öncesi Eğitim (Kindermoschee) Çalışmaları (4-6 Yaş): Kindermoschee projesi, Almanya genelinde 4-6 yaş grubu çocuklarının iki dilli, metodik çalışmanın öne çıktığı, millî ve dinî değerlerin temel alındığı, Almanya’daki çocukların hayat realitesini göz önünde bulunduran, pedagojik usullere göre uyarlanmış bir değerler eğitimi ve oyun grubu konseptidir. Derneklerin Kindermoschee grupları açabilmeleri için uygun fiziki ortam ve yeterliliği bulunan eğitici istihdam etmeleri gerekmektedir. Almanya genelinde her DİTİB Eyalet Birliği bölgesinde Kindermoschee grupları faaliyetlerini sürdürmektedir. İlköğretim Öğrencilerine Yönelik Camilerde Yürütülen Din Eğitimi Kursları (7 – 15 Yaş): DİTİB’e bağlı derneklerde hafta sonlarında ve okulların tatil olduğu diğer günlerde, 7 – 15 yaş grubu ilköğretim öğrencilerine yönelik “Kur’an-ı Kerim ve Temel Dinî Bilgiler” kursları düzenlenmektedir. Kursların amacı, öğrencilerin Kur’an-ı Kerim’i orijinal metinlerinden okumalarını ve İslam inanç, ibadet ve ahlak esasları hakkında bilgi sahibi olmalarını sağlamaktır. Yürütülen kurslar ile ilgili müfredat çalışmaları DİTİB Akademisi tarafından hazırlanmakta, zaman zaman öğreticilere müfredat ve eğitim ile ilgili eğitim seminerleri verilmektedir. Cami derslerine yönelik olarak DİTİB Akademisi tarafından hazırlanan ve basılan eserler şunlardır: • Camiye Gidiyorum I, II. • Kuran Öğreniyorum (Ich lerne den Koran lesen) • Kısa Sureler Namaz Duaları Ezber Kitabı (Lernbuch Kurze Suren Bittgebete) • Kuran-ı Kerim ve Temel Dinî Bilgiler Öğretim Programı Çocuklara Yönelik İman Esasları Serisi Hikaye Kitapları: DİTİB Akademisi All rights reserved © 202040Transnational Press London www.tplondon.com Ditib Akademisi Author copy - Strictly NotÖrneği For Distribution tarafından, alanlarında uzman ilahiyatçılara, Almanya’da ilköğretim çağındaki öğrencilere yönelik dinî içerikli Almanca hikâye kitapları hazırlanmakta ve basılmaktadır. Söz konusu kitaplar iman esaslarını içermektedir. • Die Engel beten für uns ( Melekler Bizim İçin Dua Ediyor) • Allah kennt mein Schicksal (Allah benim kaderimi biliyor) • Allah hat mich und alles andere erschaffen (Allah beni ve diğer bütün her şeyi yarattı) Gençlere Yönelik Eğitim Faaliyetleri Üniversitede Okuyan Türk Öğrencilere Yönelik Öğrenci Evleri Projesi: DİTİB Akademisi tarafından, üniversitelerin bulunduğu şehirlerde, DİTİB Cami dernekleri ile irtibat halinde oluşturulan öğrenci evlerine ve yurtlara, üniversite öğrencileri kabul edilmekte, öğrenci evi ve yurtlarda kalan öğrencilere öğrenim yardımı desteği sağlanmaktadır. Ayrıca İslam İlahiyat Merkezlerinde öğrenim gören ve öğrenci evlerinde ikamet eden öğrencilere yönelik dinî ilimler ve çeşitli programlar ile İslamî ilimler alanında takviye eğitimler verilmektedir. Bu projedeki en önemli amaç, üniversite okumak amacıyla farklı şehirlere giden Türk gençlerinin Neo-selefî tabanlı akımların etki alanlarına girmelerini engellemektir. Bu amaca binaen üniversite şehirleri başta olmak üzere Almanya genelinde DİTİB öğrenci evlerinin sayısı her geçen gün artmaktadır. Gençlere Yönelik Dinî İçerikli Kitapların Yayınlanması: Almanya’da yaşayan gençlerin dinî konularda başvurabilecekleri, zihinlerinde oluşan sorulara cevap bulabilecekleri ellerinde rehber eserlerin bulunması amacıyla DİTİB Akademisi tarafından yayınlar yapılmaktadır. Gençler arasında Selefî akımların yaygınlaşması, Kur’an’ın yanlış ve ideolojik yorumlarıyla Almanya’da yaşayan gençleri kendi saflarına çekmek isteyen Selefî gruplara karşı, dinin sahih yorumu temel alınmak suretiyle eserler neşredilmektedir. • Diyanet İşleri Başkanlığı’nın İslam İlmihal’i Almanca’ya tercüme edilmiştir. • Avrupa’da İslam Hakkında Sıkça Sorulan Sorular ve Cevapları (Türkçe – Almanca) • Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı ( Türkçe – Almanca) Türk Gençlerine Yönelik Değerler Eğitimi Programları: Almanya’da Osternferien, Herbstferien, Weichnachten veya yaz tatillerinde Türk gençlerine yönelik, millî ve manevi değerlerinden uzaklaşmamaları, ana vatanları ile olan irtibatlarını kesmemeleri amacıyla, Diyanet İşleri Başkanlığı ile DİTİB Akademisi işbirliğinde değerler eğitimi programları tertip 41 All rights reserved © 2020 Transnational Press London www.tplondon.com CeyhanNot For Distribution Author copy - Strictly edilmektedir. Bu çerçevede, her tatil dönemi için belirlenen kontenjanlarla sınırlı olmak üzere Bursa merkezli, Ankara, İstanbul, Çanakkale ve belirlenebilecek diğer bazı şehirleri de ihtiva eden bir eğitim programı gerçekleştirilmekte, 15 gün boyunca gençlere millî ve manevi değerler ağırlıklı eğitim verilmektedir. Almanya’da Üniversitede Okuyan Gençlere Yönelik Burs Programları: DİTİB Akademisi tarafından, her yıl Türkiye’den ve Almanya’dan üniversite öğrencilerine karşılıksız burs verilmektedir. Ayrıca Almanya’da yüksek lisans ve doktora öğrencilerine yönelik olarak ADSAM bursları adıyla sınavla yüksek lisans ve doktora bursiyerleri istihdam edilmektedir. Bunun dışında; “Uluslararası İlahiyat Programı” çerçevesinde Almanya’da lise öğrenimini tamamlamış, Türkiye’de ilahiyat alanında dinî yükseköğrenim gören gençlerimizin bütün eğitim, öğretim ve konaklama giderleri (Lisans eğitimleri boyunca) ilgili burs hesabından karşılanmaktadır. Ayrıca, her yıl DİTİB Yönetim Kurulu’nun belirlediği rakamlarla sınırlı olmak üzere, Almanya’da ve Türkiye’de ön lisans, lisans ve lisansüstü öğrenim gören öğrencilere burs desteği sağlanmaktadır. Akademik Faaliyetler Uygulamalı Din Hizmetleri (UDH) Seminerleri (A-B-C Kursları): Almanya‘da bulunan İslam İlahiyat Merkezleri ve İlahiyat Fakültelerinde okuyan öğrencilerin din hizmetleri alanındaki yeteneklerinin artırılması amacıyla DİTİB Akademisi tarafından “Uygulamalı Din Hizmetleri Sertifika Programları (A, B ve C) kursları düzenlenmiştir. İlki 2014 yılı Mart ayında yapılan Sertifika A programına, Almanya‘daki İlahiyat Fakülteleri‘nde okuyan 29 öğrenci iştirak etmiştir. Sertifika programının devamı olan Sertifika B, Eylül 2014 tarihlerinde, Sertifika C ise 2015 yılı ilkbahar aylarında gerçekleşmiştir. Söz konusu sertifika programlarının ihtiyaca binaen periyodik olarak devam ettirilmesi düşünülmektedir. Akademik Alanda Faaliyet Gösteren Gençlere ve Akademisyenlere Yönelik İhtisas Kütüphanesi Faaliyeti: DİTİB genel merkez binasında, Akademik camianın kullanımına sunulmak üzere bir kütüphane oluşturulmuştur. Kütüphaneye, daha çok İslami ilimler sahasında Almanca, Arapça ve Türkçe eserler tedarik edilmiş, sistematik olarak da yeni kitaplar temin edilmektedir. Henüz kuruluş aşamasında olan DİTİB Kütüphanesi, DİTİB Akademisi tarafından oluşturulmaktadır. Doktora Bursiyerlerinin Doktora Tezlerinin Yayınlanması, Bilimsel ve Eğitime Yönelik Yayınlar: DİTİB Akademisi, öğrenim yardımı ile desteklediği doktora öğrencilerinin tezlerinden uygun gördüğü tezleri yayınlamaktadır. Bu bağlamda, DİTİB doktora bursiyerlerinin veya yayın kurulu tarafından uygun görülen doktora tezlerini yayınlanmaktadır. All rights reserved © 202042Transnational Press London www.tplondon.com Ditib Akademisi Author copy - Strictly NotÖrneği For Distribution Akademisyenler Seminerleri DİTİB Akademisi, zaman zaman akademik kitlelere yönelik Türkiye’de İlahiyat Fakültelerinde görev yapmakta olan öğretim üyelerinin katıldıkları Akademisyenler Seminerleri düzenlemektedir. Bu seminerlerde amaçlanan, Türkiye’de tartışılan ilmi konuları Almanya’ya taşımak, Neo-selefî gruplarca savunulan ve gençlere kısa videolarla ulaştırılan İslam’ın farklı ve aşırı yorumlarına karşı Türkiye’deki alanında uzman İlahiyatçıların görüşlerini gençlere aktarmak ve Türkiye’de ilmi faaliyetlerde bulunan İlahiyat Fakültesi öğretim üyelerini Almanya’daki akademik kitle ile buluşturmaktır. Uluslararası İlahiyat Programı Mezunlarına Yönelik Eğitim Seminerleri: Yurtdışında yaşayan Türk gençlerine Türkiye’de dinî yükseköğrenim imkânı sağlamak üzere Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından başlatılan ve organize edilen Uluslararası İlahiyat Programından mezun olan öğrenciler sözleşmeli din görevlisi olarak Almanya’da istihdam edilmektedir. Bu programdan mezun olup, gerekli sınav ve yeterlilikleri kazanarak sözleşmeli din görevlisi olarak Almanya’da görev yapanların sayısı her geçen gün artmaktadır. Söz konusu sözleşmeli din görevlileri, Almanya’da doğmuş, büyümüş ve temel eğitimlerini Almanya’da bitirerek üniversite eğitimlerini Türkiye’deki İlahiyat Fakültelerinde tamamlayan bayan ve erkek ilahiyatçılardan oluşmaktadır. Almanya şartları dikkate alındığında gençler ile daha yakın iletişim kurabilen UİP mezunu Sözleşmeli din görevlilerine yönelik, zaman zaman DİTİB Akademisi tarafından eğitim seminerleri verilmektedir. Sonuç 1950’li yıllarda başlayan Türkiye’den Almanya’ya misafir işçi göçünün sonraki yıllarda kalıcı hale gelmesi, her iki ülkenin de farklı bazı tedbirler almasını gerekli kılmıştır. Alınan tedbirlerin her iki ülke adına gecikmiş olması, misafir işçi olarak Almanya’ya gönderilen Türklerin ilgili ülkede bir başlarına bırakılmalarına, bir kısmının Almanya’nın göz boyayıcı atmosferinde kaybolup gitmesine, dinî ve millî kimliklerine yabancılaşmalarına, asimile olmalarına sebep olmuştur. Ancak misafir işçi olarak Almanya’ya giden işçilerin çok büyük bölümü ise, Türkiye devletinin herhangi bir desteği olmaksızın, bulundukları bölgelerde dinî, sosyal veya kültürel dernekler kurmak suretiyle millî ve dinî kimliklerini günümüze kadar muhafaza edebilmişlerdir. Günümüzde gelinen süreçte, Almanya’da vakıf, dernek ve birlik çalışmaları profesyonel bir şekilde yürütülmektedir. Almanya’nın en büyük Müslüman göçmen sivil toplum kuruluşu olan Diyanet İşleri Türk İslam Birliği, 1000’e yakın derneği, 15 Eyalet Birliği, her derneğinde oluşturduğu 43 All rights reserved © 2020 Transnational Press London www.tplondon.com CeyhanNot For Distribution Author copy - Strictly kadınlar kolu, gençler kolu, veliler kolu ve yaşlılar kolu ile her bir yaş grubuna hizmet üretmektedir. Çalışmamıza konu olan DİTİB Akademisi ise, Almanya’da şu an 4. ve 5. nesle (çocuk ve gençlere) yönelik, gençlerin dinî ve millî kimliklerini muhafaza etme, Neo-selefîlik gibi dışlayıcı, ötekileştirici ve tekfir edici aşırı akımlara karşı gençleri sahih dinî bilgi ile donatma, Alman eğitim sistemine adapte olmalarını sağlama, yaşanılan ülkenin şartları da dikkate alınarak başarılı birer birey olmalarına yönelik faaliyetler yürütmektedir. Ayrıca DİTİB Akademisi tarafından yürütülen dinî içerikli eğitim faaliyetleri, Türkiye’de bulunan Diyanet İşleri Başkanlığının dinî rehberliğinde, Kur’an ve sahih Sünnete dayalı Hanefi–Maturidi inanç sistemi temel alınarak hazırlanmakta, bununla Almanya’da gençler arasında yaygınlaşan Selefî akımların önüne geçmek ve genç nesilleri aşırı radikal dinî grupların etkisinden kurtarmak amaçlanmaktadır. Bu çerçevede DİTİB Akademisi, Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli gençleri dinî, millî ve kültürel konularda eğitmeye, başarılı bir eğitim sürecinden geçmelerini sağlamaya, bunu sağlarken de kendi öz değerlerinden uzaklaşmadan, asimile olmadan sosyalleşmelerini sağlamaya çalışmaktadır. Kaynakça Adıgüzel, Y. (2011). Yeni Vatanda Dini İdeolojik Yapılanma Almanya’daki Türk Kuruluşları, İstanbul: Şehir Yayınları. Akbulut, A. (2014). “Selefiliğin Teolojik ve Düşünsel Temelleri”, Tarihte ve Günümüzde Selefilik: Milletlerarası Tartıoşmalı İlmi Toplantı, 8-10 Kasım 2013, İstanbul. Altıntaş, İ. (2008). Dış-Göç ve Din (Almanya’daki Türklerin Dini Hayatına İlişkin Sosyolojik Bir Çözümleme), İstanbul: DEM Yayınları. Aydın, S. (2016). İslâm Düşüncesi -I, İslâm Düşüncesinin Yapısı ve Selefilik, İstanbul: Külliyat Yayınları, Baehr, D. (2012). “Salafistische Propaganda im Internet”, Magdeburger Journal zur Sicherheitsforschung, Band 2. Çelik, C. (2008). “Almanya’da Türkler: Sürekli Yabancılık, Kültürel Çatışma ve Din”, Milel ve Nihal, 5 (3), 105-142. Çoştu, Y. (2018). İngiltere’de Tükler; Dinel Yapı ve Organizasyonlar, Ankara: Araştırma Yayınları Dantschke, C. (2014). “Was macht Salafismus attraktiv und wie kann man diesem entgegenwirken”, ed. Behnam T. Said - Hazim Fouad, Salafismus: Auf der Suche nach dem wahren Islam, Freiburg: Herder Gmbh, 474-502. el-Kavsî, M. ( 1422/2002). el-Menhecü’s-Selefî, , Riyad: Dâru’l-Fazîle. Evkuran, M. (2018). Kelam Tarihi ve Ekolleri, Ankara: Bilay Yayınları. İbn Manzûr. (trs.). Lisânu’l-Arab, Lisânu’l-Arab, Beyrut: Dâru Sâdır, Karakuş, M. – Kuruyazıcı, M. (2001), Gurbeti Vatan Edenler “Almanca Yazan Almanyalı Türkler”, Ankara: Kültür Bakanlığı. Kubat, M. (2015). İslam Mezhepleri Tarihi, İstanbul: Kitap Dünyası. (2017). “Selefiyye ile Neo-Selefiliğin Kesişen ve Ayrışan Yönleri”, İnönü Üniversitesi Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 6 (2), 124-142. Koca, F. (2016). İslam Düşüncesinde Selefilik: Genel Karakteristiği ve Günümüzdeki Motivasyonları, Ankara: Ankara Okulu Yayınları. Neuloh, O. (2011). “Almanya'da Yabancı İşçiler Meselesi”. Journal of Social Policy Conferences, 0 (16), 217-226 All rights reserved © 202044Transnational Press London www.tplondon.com Ditib Akademisi Author copy - Strictly NotÖrneği For Distribution Perşembe, E. (2005). Almanya’da Türk Kimliği Din ve Entegrasyon, Ankara: Araştırma Yayınları; Şahin, B. (2010). Almanya’daki Türkler; Misafir İşçilikten Ulusötesi (Transnasyonel) Bağların Oluşturulması Süreci, Ankara: Phoenix Yayınları; Yurdakul, G. (2009). From Guest Workers into Muslims: theTransformation of Turkish Immigrant Associations in Germany, Newcastle-upon-Tyne: Cambridge Scholars Publishing. İnternet Kaynakları http://www.ditib.de/ (Diyanet İşleri Türk İslam Birliği); https://www.igmg.org/ (İslam Toplumu Milli Görüş Teşkilatı); http://www.vikz.de/ (İslam Kültür Merkezleri); http://turkfederasyon.com/ (Avrupa Türk Federasyonu); http://www.atib.org/ (Avrupa Türk İslam Birliği). https://www.verfassungsschutz.de (Almanya Anayasayı Koruma Teşkilatı resmi web sitesi) http://www.bpb.de ( Federal Siyasi Eğitim Ajansı resmi web sitesi) http://disiliskiler.diyanet.gov.tr/ (DİB Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü web sayfası) 45 All rights reserved © 2020 Transnational Press London www.tplondon.com