Academia.eduAcademia.edu

Klasik Arap Edebiyatında Ramazan Ve Oruç

2020, Klasik Arap Edebiyatında Ramazan Ve Oruç

Öz: Yıl içerisinde Müslüman vicdanını şevk ve sürura sevk etme bakımından başka vakitlerle kıyaslanamayacak bir zaman dilimi kuşkusuz mübarek Ramazan ayıdır. Bu ayda Müslüman birey gündüz yemeyerek aç ve bitkin, içmeyerek susuz ve hararetli olduğu halde bambaşka bir huzur ve tarifi gayr-ı kabil bir ferahlık hissetmektedir. Var oluşunu beşeri coşkunluklara borçlu olan edebiyat ve özellikle de araştırma konumuz olarak klasik Arap edebiyatı, mümin vicdanında rûhânî coşkular uyandıran "Ramazan ve oruç" karşısında tabi ki ilgisiz kalmamıştır. Orucu, sahuru, iftarı, teravihi, davulcusu, mukabelesi vb. hususiyetleri Ramazan ayı klasik Arap şairleri tarafından neşeli bir tema olarak edebiyattaki yerini almıştır. Bu ediplerin bir kısmı Ramazan'ın feyzi ile feyezana gelmiş, mübarek ayın faziletine dair dizeler döktürmüştür. Diğer bir kısmı ise hususan yaz aylarına gelmişse orucun nefsine darbe vurduğunu gizleyememiş ve yaşadığı tükenmişliğini dile getirmiştir. Ramazan ayı daha başka pek çok açıdan Arap edebiyatına konu olmuştur. Bu çalışmada klasik dönem Arap edebiyatçılarının bir kısmının Ramazan ve oruç temalı şiir ve haber/hikâyeleri bir araya getirilerek incelenecektir. Çalışma içerik incelemesi olduğu için daha ziyade tasviri yönteme başvurulacaktır. Anahtar Kelimeler: Arap dili ve belâgati, Klasik Arap edebiyatı, edebiyat, Ramazan, oruç. Ramadhan And The Fast In Classic Arab Literature Abstract: Undoubtedly, a period of time that cannot be compared with other times in terms of enthusiasm and expulsion during the year is the holy month of Ramadan. In this month, while the Muslim individual is hungry and exhausted by not eating during the day, thirsty and fervent without drinking, he feels a completely different peace and uncompromising relief. Literature, which owes its existence to human exuberance, and especially classical Arabic literature, as our subject of research, is of course not indifferent to the "Ramadan and fasting" that evokes spiritual enthusiasts in the conscience of believers. Fasting, sahuru, iftar, tarawihhi, drummer, reply, etc. Features of the month of Ramadan have taken place in poetry as a cheerful theme by classical Arab poets. Some of these poets came to the fezzi with the fezzi of Ramadan and made strings about the virtue of the blessed moon. Another part could not conceal that the fast hit the nafs of the fast if it came to the summer months and expressed its burnout. The month of Ramadan has been the subject of Arab poetry in many other ways. In this study, Ramadan and

Klasik Arap Edebiyatında Ramazan Ve Oruç Adnan Arslan Öz: Yıl içerisinde Müslüman vicdanını şevk ve sürura sevk etme bakımından başka vakitlerle kıyaslanamayacak bir zaman dilimi kuşkusuz mübarek Ramazan ayıdır. Bu ayda Müslüman birey gündüz yemeyerek aç ve bitkin, içmeyerek susuz ve hararetli olduğu halde bambaşka bir huzur ve tarifi gayr-ı kabil bir ferahlık hissetmektedir. Var oluşunu beşeri coşkunluklara borçlu olan edebiyat ve özellikle de araştırma konumuz olarak klasik Arap edebiyatı, mümin vicdanında rûhânî coşkular uyandıran “Ramazan ve oruç” karşısında tabi ki ilgisiz kalmamıştır. Orucu, sahuru, iftarı, teravihi, davulcusu, mukabelesi vb. hususiyetleri Ramazan ayı klasik Arap şairleri tarafından neşeli bir tema olarak edebiyattaki yerini almıştır. Bu ediplerin bir kısmı Ramazan’ın feyzi ile feyezana gelmiş, mübarek ayın faziletine dair dizeler döktürmüştür. Diğer bir kısmı ise hususan yaz aylarına gelmişse orucun nefsine darbe vurduğunu gizleyememiş ve yaşadığı tükenmişliğini dile getirmiştir. Ramazan ayı daha başka pek çok açıdan Arap edebiyatına konu olmuştur. Bu çalışmada klasik dönem Arap edebiyatçılarının bir kısmının Ramazan ve oruç temalı şiir ve haber/hikâyeleri bir araya getirilerek incelenecektir. Çalışma içerik incelemesi olduğu için daha ziyade tasviri yönteme başvurulacaktır. Anahtar Kelimeler: Arap dili ve belâgati, Klasik Arap edebiyatı, edebiyat, Ramazan, oruç. Ramadhan And The Fast In Classic Arab Literature Abstract: Undoubtedly, a period of time that cannot be compared with other times in terms of enthusiasm and expulsion during the year is the holy month of Ramadan. In this month, while the Muslim individual is hungry and exhausted by not eating during the day, thirsty and fervent without drinking, he feels a completely different peace and uncompromising relief. Literature, which owes its existence to human exuberance, and especially classical Arabic literature, as our subject of research, is of course not indifferent to the “Ramadan and fasting” that evokes spiritual enthusiasts in the conscience of believers. Fasting, sahuru, iftar, tarawihhi, drummer, reply, etc. Features of the month of Ramadan have taken place in poetry as a cheerful theme by classical Arab poets. Some of these poets came to the fezzi with the fezzi of Ramadan and made strings about the virtue of the blessed moon. Another part could not conceal that the fast hit the nafs of the fast if it came to the summer months and expressed its burnout. The month of Ramadan has been the subject of Arab poetry in many other ways. In this study, Ramadan and  Doç. Dr., Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi, İslami İlimler Fakültesi, Arap Dili ve Belâgâti Anabilim Dalı, Bilecik, Türkiye Associated Professor, Bilecik Şeyh Edebali University, Faculty of Islamic Sciences, Division of Basic Islamic Sciences Departmant of Arabic Langauge and Rhetoric [email protected] orcid.org/0000-0002-3989-6612 fasting themed poems of some of the classical period Arab poets will be gathered and analyzed. As the study is a content review, it will be applied to the depiction method rather. Keywords: Arabic Language and rhetoric, classic Arab poetry, literature, Ramadhan, fast. Ey Ramazan ayı! Şayet insanlar senin kadr ü kıymetini bilselerdi seni “otuz gün okulu” diye isimlendirirlerdi.1 Mustafa Sâdık er-Râfiî Giriş İnsanlık tarihi kadar kadim bir ibadet olan oruç,2 insanın birbirinden ayrı düşünülemeyecek beden/ruh terbiyesi için binlerce yıldır beşeri bir tecrübe olarak nesilden nesile kültür ve medeniyetler üstü bir hüviyet kazanarak süre gelmiştir.3 Pek çok açıdan farklılık arz eden dini inançlarda ortak bir ritüel olarak orucun varlığı, bu uygulamanın insan fıtratına uygunluğu hususunda güçlü bir kanaat uyandırmaktadır. Bedeni arzulara herhangi bir kısıtlama olmaksızın devamlı olumlu karşılık vermenin olumsuz sonuçları yine o bedenin sıhhatini bozarak görünmektedir. Bunun böyle olduğu maksatlı bir açlığın diyet/perhiz isimleri altında her devirde hekimler tarafından önemli sayıda insana reçete edildiğinden anlaşılmaktadır. Beden sağlığı açısından apaçık bir gerçek olan açlık-sıhhat ilişkisi benzer bir renkle maneviyat bakımından oruç/ruhî tekâmül arasında da görülmektedir. Hülasa oruç hakikati farklı uygulamalarıyla birlikte tekemmül/olgunlaşma vasıtası olarak insanlığın ortak bir değeri olmuştur diyebiliriz. İslamiyet açısından baktığımızda ise orucun diğer ibadetlere mukayese edildiğinde fevkalade bir ehemmiyeti haiz olduğu görülmektedir. Biçimi, yemek içmek gibi bedeni ihtiyaçları bir süreliğine askıya almak olan oruç ibadetinde asıl maksadın aç ve susuz kalmak olmadığı hadislerden anlaşılmaktadır.4 Hz. Peygamber (s.a.v.) orucun; Mustafâ Sâdık b. Abdirrezzâk b. Saîd b. Ahmed b. Abdilkādir er-Râfiî, Vahyu’-l-kalem, (Beyrut: Dâru’lkutubi’l-ilmiyye, 2000) 2/61 2 S. Natarajan vd. Fasting - A Medico Historical Overview, International Refereed Journal of Reviews and Research 2/1 (2014), 1. 3 Ayrıntı için bk. “Ali İhsan Yitik” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, (İstanbul: TDV Yayınları, 2007), 33/414-416. 4 Buhârî, el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ, “Edeb”, 78 (No. 6057). 1 bir zırh/kalkan,5 benzersiz bir ibadet,6 cehenneme girmemek için bir şefaatçi,7 günahlara keffâret,8 hususi bir kapıdan cennete girmeye vesile,9 rü’yet-i cemâl-i ilâhinin yolu10 olduğunu beyan etmiştir. Oruçlunun uykusu ibadet, suskunluğu tesbih, duası müstecâb ve amelinin sevabı katbekattır.11 Oruçla kalbi yoran öfke ve gadap hisleri sakinleşir. 12 Şehvet ateşi söner. 13 Bedenin zekâtı verilmiş olur. 14 Aç ağzın kokusu oruçla ind-i ilâhide misk u ambere döner.15 Sahuru bereket vesile olan orucun16 bedene sıhhat olma yönü vardır. 17 Duaların müstecâb olması oruç ile olur. 18 Her amelde riyâ tehlikesi varsa da oruç bundan müstesnadır.19 Zira diğer ibadetler bir fiille tezahür ediyorken oruç tamamen kalbin tertemiz niyetine matuftur;20 gösteriş gibi çirkin davranışlara müsait değildir. Oruç sabrı öğretir. Zira o sabrın yarısıdır.21 Ayların efendisi olan Ramazan ayı22 ise cennet kapılarının açıldığı cehennem kapılarının ise kapatıldığı, şeytanların zincire vurulduğu,23 daha fazla ve daha şevkli ibadet için kuvvet kaynağı,24 iftara kadar meleklerin oruçlular için istiğfar ettiği,25 bir tesbihin bin tesbih kadar faziletli olduğu,26 sıradan günlük meşru harcamaların dahi Allah Ebû Abdillah Ahmed b. Muhammed Ahmed b. Hanbel, Müsnedu Ahmed b. Hanbel, thk. Şuayb elArnavûd, (Beyrut: Muessesetu’r-risâle, 2001), 446/15. 6 Ahmed b. Hanbel, Müsnedu Ahmed b. Hanbel, 36/465. (No. 22149). 7 Ebû Bekr b. Ebî Şeybe, Musannef İbn Ebî Şeybe, thk. Kemâl Yûsuf el-Hût, (Riyâd: Mektebetu’r-rüşt, 1409), 4/214 (No. 19418). 8 İbn Ebî Şeybe, Musannef İbn Ebî Şeybe, 7/449 (No. 37129). 9 Ebû Hâtim Muhammed b. Hibbân b. Ahmed el-Büstî, Sahîh İbn Hibbân, thk. Şuayb el-Arnavûd, (Beyrut: Muesesetu’r-risâle, 1988)8/206 (No. 3418). 10 Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmail el-Buhârî, el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ, nşr. Muhammed Züheyr b. Nasr (b.y.: Dâru Tavki’n-Necât, 1422/2001), “Savm”, 30 (No. 1904). 11 Ebû Hafs Ömer b. Ahmed b. Osmân el-Bağdâdî İbn Şâhîn, et-Terġīb fî feżâʾili’l-aʿmâl ve s̱evâbi ẕâlik, thk. Muhammed Hasen Muhammes, (Beyrut: Dâru’l-kutubi’l-ilmiyye, 2004), 53 (No. 142). 12 Ahmed b. Hanbel, Müsnedu Ahmed b. Hanbel, 34/342 (No. 20738). 13 Ahmed b. Hanbel, Müsnedu Ahmed b. Hanbel, 7/184 (No. 4112). 14 Ebû Abdillâh Muhammed b. Yezîd Mâce el-Kazvînî, Sunenu İbn Mâce, thk. Muhammed Fuâd Abdülbâkî, (Kâhire: Dâru ihyâi’l-kutubi’l-Arabiyye, ty.) “Sıyâm”, 44 (No. 1745). 15 Buhârî, el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ, “Savm”, 30 (No. 1904). 16 Ahmed b. Hanbel, Müsnedu Ahmed b. Hanbel, 14/476 (No. 8898). 17 Ebü’l-Kāsım Müsnidü’d-dünyâ Süleymân b. Ahmed b. Eyyûb et-Taberânî, el-Mu’cemu’l-evsat, thk. Tarık b. ivadullah b. Muhammed, (Kahire: Dâru’l-Harameyn, ty.), 8/174 (No: 8312). 18 Ebû Bekr el-Beyhâkî, Şuabu’l-îmân, thk. Abdulalî Abdulhamîd, (Bombai: Mektebetu’r-ruşd, 2003), 9/553 (No. 7060). 19 Beyhâkî, Şuabu’l-îmân, 5/214 (No. 3321). 20 Ebü’l-Fazl Şihâbüddîn Ahmed b. Alî b. Muhammed el-Askalânî, Fethu’l-Bârî, thk. Abdülkâdir Şeybe el-Hamed, (Riyâd: Mektebetu’l-Melik Fahd, 1421), 4/129. 21 Ahmed b. Hanbel, Müsnedu Ahmed b. Hanbel, 38/230 (No. 23160). 22 Ebû Bekr el-Beyhâkî, Şuabu’l-îmân, thk. Abdulalî Abdulhamîd, (Bombai: Mektebetu’r-ruşd, 2003), 5/243 (No. 3365). 23 Ahmed b. Hanbel, Müsnedu Ahmed b. Hanbel, 21/131. (No. 13474). 24 Ahmed b. Hanbel, Müsnedu Ahmed b. Hanbel, 14/104. (No. 8368). 25 Ebû Bekr Ahmed b. Amr b. Abdilhâliḳ el-Bezzâr el-Basrî, Müsnedü’l-Bezzâr, thk. Mahfûzurrahmân Zeynullah, (Medine: Mektebetu ulûm ve’l-hukm, 1988), 15/189 (No. 8571) 26 Ebû Bekr b. Ebî Şeybe, Musannef İbn Ebî Şeybe, thk. Kemâl Yûsuf el-Hût, (Riyâd: Mektebetu’r-rüşt, 1409), 6/55 (No. 29428). 5 yolunda infak sayıldığı27 ve rızkın artırıldığı bir maddi/manevi bereketli bir zaman dilimidir.28 Bu mübarek ayın başı rahmet, ortası mağfiret ve sonu da cehennemden kurtuluştur.29 İçinde kadir gecesini saklıyor oluşuyla bin aydan daha hayırlıdır.30 Oruç ve Ramazan hakkında hadislerde geçen bu bilgilerden sonra sözü edebiyata getirmek istiyoruz. Zira edebiyat ve edebiyatın can damarı hükmünde olan söz sanatları ile dini, milli ve ahlaki değerler nesilden nesile aktarılmaktadır. Mazi denilen uçsuz bucaksız ummanda nice kimseler nice sözler söyledi. Bu sözlerin bir kısmı hiç söylenmemiş gibi unutuldu gitti. Lakin âdemoğlunun bir kısmının ağzından dökülen sözler ise sanki üzerine kalıcılık bahşeden bir iksir sürülmüş gibi kulaktan kulağa, nesilden nesile, asırdan asıra devredilen kutsal bir emanete dönüştü. Bu sözlerin bir kısmına ata yadigârı miras gibi kıymet verildi; onlara “atasözü” dendi. Bir kısmı ise hayatın içyüzündeki sosyolojik yasaları yakalamış ve formüle dönüşmüş sözlerdi ki bunlar da “hikmetli sözler” tesmiyesine layık görüldü. Sanki bu hikmet sözleri insan toplumlarında hükmeden yazısız kanunların evrensel beyannamesiydi. Evrensel diyoruz; zira aynı hikmet sözlerinin pek çok ulusun tarihinde benzer lafızlarla aktarıldığını biliyoruz. Cimri, öfkeli, azgın, kıskanç, asalak figürlerinin dünya edebiyatlarında hep benzer tarzda hikâye ve özdeyişler ile kötülendiğini görüyoruz. O halde denilebilir ki edebiyat, bir bütün halinde dil, din, ırk gibi tüm mensubiyetlerin ortak mirası, müşterek birikimidir. Bu birikimi kalıcı kılan şey ise edebiyatın can damarı olan edebî dildir; söz sanatlarıdır. Cesede ruh, lafza mana ne ise söze de söz sanatları odur diyebiliyoruz. Söz sanatlarının sözü kalıcı kıldığına en bâriz örnek şüphesiz şiir türüdür. Araştırma konumuzla alakalı olarak Arapların divanı olan şiirin, Araplık ve Müslümanlığın değerlerini nesilden nesile aktarmakta önemli bir rolü olmuştur. Bu değerlerden birisi de yukarıda ilgili hadisler çerçevesinde altını çizmeye çalıştığımız oruç ve Ramazan ayıdır. Klasik Arap şairleri maneviyat ve füyûzât ayı olan Ramazan hususnda hissetlerini şiir formuna dökmüşlerdir. Burada söz konusu döneme ait Arap şairlerinin oruç ve Ramazan ayı hakkında söylemiş oldukları şiirleri incelenecektir. Diğer taraftan Ramazan ve oruç ibadetinin hikaye koleksiyonlarından ibaret olan ahbâr/muhadarat türü eserlere nasıl yansıdığına kısaca göz atılacaktır. Konunun içeriği makaleyi konu detayları bakımından alt başlıklara ayırmayı çok mümkün kılmadığı için şiir ve nesir şeklinde kısımlara ayırmak daha uygun görülmüştür. 1. 1.1. Şiir İbn Hamdîs (öl. 527/1133) İbn Ebi’d-dünya, Kitâbu fedâili Ramadân, thk. Abdullah b. Hamed el-Mansûr, (Riyad: Dâru’s-selef, 1995), 51. (No. 2716). 28 Beyhâkî, Şuabu’l-îmân, 5/223 (No. 3336). 29 Beyhâkî, Şuabu’l-îmân, 5/223 (No. 3336). 30 Kadir 97/3. 27 Tam adı Ebû Muhammed Abdülcebbâr b. Ebî Bekr b. Muhammed b. Hamdîs esSıkıllî el-Ezdî olan bu Endülüs şairi 447/1055 yılında bugünkü Sicilya’nın Sarakûse/ Syracuse şehrinde dünyaya gelmiştir. Aslen Yemenli olan İbn Hamdîs küçüklüğünden itibaren şiire ilgi duymuştur. Normanların Sicilya’yı istila etmesi sonrası Endülüs’e geçmiş ve hayatının kalan kısmında doğduğu ve yetiştiği topraklara hep özlem duymuştur. Bu özlem duygusu şairliğini pekiştirmiş ve o topraklarda batıp giden Müslüman hâkimiyeti üzerine mersiyeler yazmıştır.31 İbn Hamdîs’in şairliğinden bahseden kaynaklar onun tabiat tasvirlerinde usta olduğunu ve ilgi çekici ayrıntılara dikkat ederek hayranlık uyandıracak detayları yakalayabildiğini ifade etmektedir. Şairin iyi bir tabiat gözlemcisi olduğunu gösteren şiirlerinden birisi de gökyüzünde Ramazan hilalini gördüğünde hissettiklerini aktardığı şu şiiridir. ً‫اس يَرقُبونَ ِهالال‬ ُ ‫قُ ْلتُ وال ّن‬ ْ ُ‫ي‬ ‫س ِم ْه‬ ْ ‫َب ِم ْن نَحَاف ِة ِج‬ َّ ‫ش ِبهُ الص‬ ُ‫َم ْن يَك ُْن صَائما ً فذا َرمضان‬ ‫س ِم ْه‬ ْ ‫أول ا‬ َّ ‫ور للورى‬ ِ ُّ‫َخ َّط بالن‬ İnsanlar hilali gözlüyorlarken dedim: İpince olduğundan aşığa benziyor, Ey oruç tutanlar! Bu Ramazan, Adının ilk harfini insanlar için nurla göğe çizmiştir.32 Şair görüldüğü gibi “teşhis” sanatını kullanarak Ramazan ayını bir hattata benzetmektedir. Hattatlar adetleri olduğu üzere bir hat çalışması yaptıkları zaman tablonun bir kenarına çoğunlukla da altına ya açıkça ismini yazmaktadır ya da kendine işaret eden bir harf kullanmaktadırlar. Şairin hayal gücünün betimlediğine göre Ramazan ayı iyice yaklaşmış gökyüzüne bambaşka bir güzellik katmıştır. Bu itibarla mübarek ay gökyüzünün sanatkâr bir hattatıdır. Ramazanın ilk gecesi görülen hilal ise hakikaten de Arapçadaki ‫ ر‬harfine benzemektedir. Bu harf ‫“ رمضان‬Ramadân” kelimesinin ilk harfidir. “Ramazan” adındaki bu mâhir hattat, mürekkebi “nur” olan kalemiyle gökyüzünde isminin ilk harfini yani imzasını atmıştır. Görüldüğü gibi şair burada oldukça ilgi çekici bir üslupla Ramazan hilali karşısındaki duygularını dile getirmiştir. 1.2. Ebû Abdullah Muhammed İbn Sabbâğ el-Cuzâmî İbn Sabbâğ sadece Türkiye’deki Arap edebiyatçıları nezdinde değil Arap dünyasında da tanınırlığı olmayan bir Endülüs şairidir. Muvahhidîn devletinin son zamanlarında yaşamış olan şair zühd ve hikmet şiirleriyle kendi döneminde ilgi görmüştür. Ancak ne var ki divanı 1999 yılında iki akademisyen tarafından tahkik Şair hakkında ayrıntı için bk. M. Faruk Toprak, “İbn Hamdîs”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, (İstanbul: TDV Yayınları, 1999), 20/20-21. 32 İbn Hamdîs, Dîvânu İbn Hamdîs, nşr. İhsân Abbâs, (Beyrut: Dâru Sâdir, ty.), 423 31 edilinceye kadar karanlıkta kalmıştır. Şairin vefat tarihi de hakkındaki bilgi kıtlığından dolayı verilememiştir. Burada onu hem kısaca tanıtmak hem de Ramazan ayı hakkındaki bir şiirine göz atmak istedik. İbn Sabbâğ’ın divanına internet ortamında ulaşmak mümkündür. Şair çoğunluğu nebevî muhabbet ve hikmet üzere olan kasidelerinin birinde şair Ramazan ayında Müslümanların takınması gerektiği tavırlara ilişkin bir dizi tavsiyelerde bulunmaktadır: ‫الوانِي‬ َ ‫ق َبانَ َفال تَك ُْن ِب‬ ِ ‫ِباأل ُ ْف‬ ‫آن‬ ِ ‫َواجْ َع ْل قِ َراهُ ِق َرا َءةَ القُ ْر‬ ُّ ‫َواجْ بُ ْر ِذ َما ال‬ ‫ان‬ ِ َ‫ض َعف‬ َ ْ‫اإلح‬ ِ ‫س‬ ِ ‫اء ِب‬ ‫َان‬ ِ ‫َهذَا ِهال ُل الص َّْو ِم ِم ْن َر َمض‬ ُ‫ض ْيفًا َفالتَ ِز ْم ت َ ْع ِظي َمه‬ َ َ‫َوافَاك‬ ُ‫ص ْنهُ َوا ْغتَنِ ْم أ َيَّا َمه‬ ُ ‫ص ْمهُ َو‬ ُ Ufukta görünen Ramazan hilalidir; gevşek davranmayasın; Misafirini iyi ağırla ona tazim de bulun Mihmandarlığını Kur’ân okuyarak yap. Tut onu, koru, günlerini ganimet bil. Fakirlerin ihtiyacını da iyilikte bulunarak gör.33 Açıkça görüldüğü gibi şair Ramazan ayını kıymettar bir misafir olarak görmekte ve muhataplarını bu değerli konuğa karşı izzet i ikramda bulunmaya teşvik etmektedir. Şiirin Türkçeye çevrildiğinde kaybolan bir söz sanatı da hemen göze çarpmaktadır. ‫ِق َرى‬ kelimesi Arapçada bir misafiri ağırlamak anlamındadır. َ‫ قِ َرا َءة‬ise okumak demektir. Telaffuzca birbirine oldukça yakın olan bu iki kelimeyi şair kasıtlı olarak peş peşe getirmekte ve anlam ilişkisi kurmaya çalışmaktadır. “Ramazan ayını Kur’ân okuyarak ağırla” cümlesiyle şair Ramazan ayında yapılacak en hayırlı amelin Kur’ân tilaveti olduğunu vurgulamaktadır. Zira Kur’ân Ramazan ayında nazil olmaya başlamıştır. 1.3.İbnü’r-Rûmî (öl. 283/896) Hristiyan bir dedenin henüz yeni Müslüman olmuş oğlundan dünyaya gelen İbnü’Rûmî’nin “Rûmî” şeklinde anılmasının sebebi de budur. Klasik Arap şiirinde “hiciv” denildiğine ilk akla gelen isim olan İbnü’r-Rûmî, 221/836 yılında Bağdat’ta doğmuştur. Şairlik kalitesi bakımından döneminin en büyük şairi olan Buhturî’den (öl. 284/897) sonra ikinci kabul edilen şairin şiirleri arasında bizlere şaşkınlık veren iki farklı “Ramazan” ve “Oruç” şiiri bulunmaktadır. Bunlardan ilki Ramazan ve akabinde gelen bayram hakkında düşüncelerinin özetidir. ‫َاحبًا َمحْ ُمودًا‬ ِ ‫قَ ْد َمضَى الص َّْو ُم ص‬ ‫َوأَتَى ا ْلفُ ْط ُر َوه َُو يَحْ ِكيكَ ُجودَا‬ 33 ‫قدم الفطر صاحبا مودودا‬ ‫سكَا‬ ْ ُ‫ب الص َّْو ِم َوه َُو يَحْ ِكيكَ ن‬ َ ‫ذَ َه‬ İbn Sabbâğ el-Cüzâmî, Dîvânu İbn Sabbâğ el-Cüzâmî, thk. Muhammed Zekeriyyâ Anânî & Enver esSenûsî, (Kahire: Dâru’l-emîn, 1999), 53 Bayram sevgili bir dost gibi geldi; oruç da muhterem bir dost gibi gitti. Oruç sana ibadeti anlatıp da gitti; bayram da sana cömertliği anlatarak geldi.34 Görüldüğü gibi şair, orucu da bayramı da Müslüman için iki dost görmektedir. Teşhis sanatının kullanıldığı bu dizelerde Oruç kulluk vazifesinden bahsetmiş ve gitmiş; bayram ise Allah’ın cömertliğinden bahsederek gelmiştir. Ancak ne var ki şair, aynı divanında gördüğümüz ve şaşkınlıkla karşıladığımız şu dizeleri de söylemiştir. Birbiri ile tamamen çelişen ifadelerdir bunlar: ‫ب‬ ِ ‫دعوتَ لهم بتطويل العذا‬ ‫لقوم‬ ‫إذا بَ َّركتَ في‬ ٍ ‫صوم‬ ٍ ‫ب‬ ٍ ‫وما التبريكُ في ش‬ ِ ‫َهر طوي ٍل يُطاو ُل يو ُمهُ يوم الحسا‬ ‫ب‬ ‫ومر‬ َّ ُ‫نهاره‬ َّ ِ ‫مر السحا‬ ُ ً ‫فليت اللي َل فيه كان شهرا‬ ‫ب‬ ِ ‫وأهالً بالطعام والشرا‬ ً‫فال أهال‬ ‫خير‬ ٍ ‫بمانع ُك ِ ّل‬ ِ Birilerine oruç için tebrikte bulunduğunda ona azabın uzamasına dua etmiş olursun. Günü hesap günü gibi uzun olan uzun bir ayda ne tebriki!? Keşke onun gecesi bir ay olup gündüzü de bulutlar gibi hızlıca geçse idi. Her hayra mani olana hoş geldin yok! Hoş geldin, yemek ve içmeğe.35 İbnü’r-Rûmi’nin divanında yer almayan fakat birden çok kaynakta kendisine nispet edilen şu dizelerin içeriği de yukarıdaki dizelerden çok farklı değildir: ‫ما لم يكـن فـي شهر آب‬ ‫و نهاره يوم الحساب‬ ‫فوقعت في نفس العذاب‬ ٌ‫شهـر الصيـام مبــارك‬ ‫الليل فيه ساعة‬ ‫خفت العذاب فصمته‬ Oruç ayı mübarektir elbette; lakin Ağustos’ta gelmezse Gecesi bir saattir. (kısacıktır) Gündüzü ise mahşer günü. Azaptan korkup oruç tuttum; fakat azabın bizzat içine düştüm. Keşke hiç söylenmeseydi diyeceğimiz yukarıdaki dizeler de maalesef birçok kaynakta İbnü’-r-Rûmî’ye isnat edilmiştir.36 Bir Müslümanın akidesine halel verecek bu ifadeler oruç gibi farziyeti âyetle sabit bir ibadetten şikâyeti ve memnuniyetsizliği ifade İbnü’r-Rûmî, Dîvân İbni’r-Rûmî, (Beyrut: Dâru’l-kutubi’l-ilmiyye), 1, 428 İbnü’r-Rûmî, Dîvân İbni’r-Rûmî, 1, 128. 36 Ebu’l-Fadl Muhammed Halîl b. Alî el-Murâdî, Silku’d-durer fî a’yâni’l-karni’s-sânî aşar, (Kahire: Dâru’l-kitâbi’l-İslâmî,), 3/283; İbn Zâfir el-Ezdî, Kitâbu bedâii’l-bedâeh, (Mısır, by. 1861), 92; Ahmed Menzelâvî, Şehru Ramadân fi’l-Câhiliyyeti ve’l-İslâm, (Mısır: Kitâbu’l-Cumhûriyye, 2013); 271; Mârûn Abbûd, Ale’t-tâir, (by. Dârul’-mihveri’l-edebî, ty.), 144; 34 35 etmektedir. Dolayısıyla beyitler ibadeti emreden Allah’a karşı açık bir isyanı taşımaktadır. Öyle ise oruç ibadetine bir önceki şiirinde “sevgili bir dost” diyen şairin bu sözleri nasıl yorumlanmalı. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki Müslümanlar hakkında asıl olan onları hayra yormaktır. Muhtemeldir ki şair oruç ibadeti esnasında yorgun ve bitap düştüğü bir halde gaflet ederek bu sözleri şairane sarf etmiş ancak daha sonra nedamet edip tövbe etmiştir. Orucu övdüğü diğer dizeleri daha sonra başka bir vakitte bu tövbe akabinde dilinden sâdır olmuştur. Bu bir ihtimaldir. O halde bu ihtimali göz önünde bulundurarak İbnü’r-Rûmî’nin ibret, hikmet ve sanatla bezenmiş diğer şiirlerinden istifa etmek isabetli olacaktır. Diğer taraftan İbnü’r-Rûmî’nin yukarıda atıfta bulunulduğu gibi dedesi Hristiyan’dır. Dolayısıyla İslamiyet ile henüz yeni müşerref olmuş bir ailenin çocuğudur. Ramazan ayının ve oruç ibadetinin bereket ve tatlılığı belki de ailede bir gelenek halini henüz almamıştır. İhtimaldir ki İbnü’r-Rûmî -ailenin yeni Müslüman oluşundan ötürü- Ramazan ayı ve orucun açlık ve susuzluk sıkıntısına galebe eden manevi atmosferini gençlik yıllarında tam hissedememiştir. İslamiyet ile henüz yeni müşerref olmuş kimselerde böyle uzun soluklu bir ibadette nispeten daha fazla meşakkat hissetmesi tabii bir durum sayılabilir. Nitekim Râgıb el-Isfahânî’nin aktardığına göre yeni Müslüman olmuş eski bir Mecûsî oruç ibadetiyle karşılaşınca tebessüm ettiren şu sözleri söylemiştir: ‫ شرائعه سوى شهر الصيام‬... ‫وجدنا دينكم سهال علينا‬ Dininizin kurallarının bize kolay olduğunu fark ettik. Oruç bundan müstesna.37 İnternet sitelerinde ve basılı edebiyat kitaplarında İbnü’r-Rûmî’ye nispet edilen fakat şairin divanında rastlayamadığımız aşağıdaki dizelerde de Ramazan bayramının geldiğini gösteren Şevval hilali teşhis sanatıyla yaşlı birinin üzerine aklar düşmüş kaşlarına benzetilmektedir. İhtiyarın kaşı ince hilal gibi yay şeklindedir. İhtiyar adeta evine gelmiş misafirlerine kaşlarını hareket ettirerek yemeğe buyurun demektedir: ‫ب‬ ِ ‫ب الغَ ْر‬ ِ ِ‫تَ َحلَّى ِهال ُل ال ِعي ِد ِم ْن جَان‬ ‫ب‬ َّ ‫ِير َلنَا ِب‬ ِ ‫الر ْم ِز ِلألَ ْك ِل َوالش ُّْر‬ ُ ‫يُش‬ ْ ‫صيَ ِام بِ َف‬ ‫ض ِل ِه‬ َ ‫َولَ َّما ا ْنقَضَى‬ ّ ِ ‫شه ُْر ال‬ ُ ‫َاب ِم ْن‬ ‫ع ْم ِر ِه‬ َ ‫ب‬ ُ ‫طو ِل‬ َ ‫شيْخٍ ش‬ ِ ‫َاج‬ ِ ‫َكح‬ Oruç ayı fazileti ile gidince Batı tarafından bayram hilali tecelli etti. Tıpkı uzun ömründen dolayı yaşlanmış bir ihtiyarın kaşı gibi Bize yeme ve içmeye kaşıyla işaret etmektedir.38 2. Nesir Klasik Arap edebiyatında hikaye ve anekdot koleksiyonları Ramazan ve oruç ibadeti hakkında geniş bir birikim sunmaktadır. Arapların söz konusu ibadet hakkında er-Râgıb el-İsfahânî, Muḥâḍarâtü’l-üdebâʾ ve muḥâverâtü’ş-şuʿarâʾ ve’l-büleġā, (Beyrut: Şeriketu dâri’l-Erkam, 1420), 2/475. 38 Mücâhid Halef, es-Sıyâmu fi’l-harr ve’t-tedeyyunu’l-mağşûş, (Ramses: Dâru’l-cumhuriyye li’s-sıhâfe, 2009), 267 37 başlarından geçen ibret dolu olaylar, bilgece sözler ve kimi zaman da tebessüm ettiren hikâyeler bu kaynaklarda saklanmıştır. Bunlardan birisi de Râgıb el-İsfehânî’ye aittir. Müellif eserinde Ramazan ve oruç ibadeti çerçevesinde duyduklarını derlediği bölümde şöyle bir kavle yer vermiştir: Adamın biri sıcağın çok şiddetli ve anlaşılan gündüzün de epey uzun olduğu bir günde oruç tutmaktadır. Ona böyle oruca nasıl dayandığını sorunca şöyle cevap vermiştir: Kişi istediği şeyin kadr ü kıymetini bilirse yaptığı şeyin zahmeti ona hafif gelir.39 Bilgece olduğu aşikâr olan bu cevabın sahibi, takva mertebesine nail olmak gibi ulvi bir mertebenin vesilesi olan orucun zahmetinin onun yanında hafif kaldığını ifade etmektedir. Dolayısıyla orucun meşakkatini tahfif ederek onu kolay kılan hatta zevkli hale getiren şey, bu ibadetin neticesinde kazanılacakları düşünmektir. İbadeti bilinçli yapmaktır. Diğer bir kaynakta ise Ramazan ayının çift yönlü durumuna vurgu yapmaktadır. Seâlebî’nin (öl. 429/1038) aktardığına göre biri şöyle demiştir: ‫ فيه طهور جوامع اآلثام‬... ‫شهر الصيام مشاكل الح ّمام‬ ‫شر المصارع مصرع الح ّمام‬ ّ ... ‫فا ّطهر به واحذر عثارك إنما‬ Oruç ayı hamamın zorluklarıdır; onda tüm günahlardan arınmak vardır. Öyle ise onunla temizlen ve ayağının kaymasından da sakın. Zira kazaların en kötüsü hamam kazasıdır. Şiir formunda söylenmiş bu ifadelerde Ramazan ayı bir hamama benzetilmiştir. Hamam bir taraftan temizlenmek ve kirlerden arınmak için en münasip yerdir. Burada temizlenmeye çalışmak gerekli olmakla beraber kaygan bir zemine sahip olduğu için de dikkatli olmak lüzumu vardır. Sabun gibi şeylere basarak kayma tehlikesine karşı dikkatli olunmalıdır. Ramazan ayı da günahlardan arınmak için bulunmaz bir fırsattır. Ancak şu var ki hadisin ifadesiyle Ramazan ayında işlenen günahlar da kat kat yazılmaktadır. Diğer taraftan kişi oruçlu olduğu için asabi ve tahammülsüz olabilmektedir. Başka zamanda alttan alınacak nice söz ve davranışlar orucun getirdiği bitkinlikle insanın gözünde büyümektedir. Gıybet, yalan, kırıcı bir söz vb. hatalı davranışlar orucun manevi getirisine de zarar verebilir. Tüm bunlar temizlenmek için girdiğimiz hamamda müteyakkız olmamız gereken risklerdir. Tüm bu söylenilen şeylerden daha da fazlası gayet veciz iki dizede teşbih-i temsili ile anlatılmıştır.40 Hatta “hamam” teşbihi hamamın sıcaklığına vurgu yapmak için de olabilir. Kişi hamama girdiğinde sıcak su, hava ve buharla her ne kadar bunalsa da kirlerinden arındıktan sonra çıktığında rahatlık hissedecektir. Bu açıdan Ramazan ayının da hamama benzetilmesi mümkündür. Bir ay süren açlık, susuzluk, yorgunluk vb. meşakkatlerin sonunda mümin kalbi günahlarından arınarak bu temizlik 39 40 Râgıb el-İsfahânî, Muḥâḍarâtü’l-üdebâ, 2/474. Ebû Mansûr Abdülmelik b. Muhammed b. İsmâîl es-Seâlibî, Kitâbu’l-letâif ve’z-zarâif, (Beyrut: Dâru’lmenâhil, ty.), 298. ayından çıkınca namütenahi bir ferahlık ve itminan hissetmektedir. Belki de “hamam” teşbihi ile bu da kastedilmiş olabilir. Oruç hakkında hikâye koleksiyonlarında hep onun ciddiyet ve önemini vurgulayan hikâyeler beklememek gerekir. Kimi zaman da okuyucuyu güldürmek için anekdotlar da bulunmaktadır. Bunlardan birisi de Zemahşeri’nin (öl. 538/1144) bir eserine yer verdiği şu sözde geçmektedir. “Kadının birisi bir gün orucun bir seneye keffaret olduğunu duyunca öğleye kadar oruç tutmuştur. Neden böyle yaptığı sorulunca “Bana altı ay yeter.” demiştir.”41 Ebû Hayyân et-Tevhîdî’nin (öl. 414/1023) aktardığına göre Mecûsîliği terk ederek henüz yeni Müslüman olmuş bir adam Ramazan orucuna dayanamayıp evinin kilerine girer ve eline bir ekmek alıp gizlice yemeye başlar. Evde bir sessizlik fark eden oğlu kilere girince orada birisinin olduğunu fark eder ve kim olduğunu sorar. Babası mahcup bir sesle kendi ekmeğini insanlardan korkarak yiyen zavallı baban cevabını verir.42 Babanın oğluna sarf ettiği ifade, Müslüman toplumun kendi bireylerine ibadetleri özellikle de oruç ibadetini yerine getirmeleri hususunda sessiz desteği temsil etmektedir. Yediden yetmişe herkesin Ramazan ayının feyizli havasına kapılarak neşe içerisinde oruçlarını tutmaları, orucun meşakkatli yönünü tahfif eden bir husustur. Diğer taraftan Müslüman cemiyetin oruca olan bağlılığı oruç tutmak istemeyenlerin nefsi üzerinde gizli bir baskı da kurmaktadır. Dolayısıyla Ramazan ayında Müslümanların umumen oruca olan teveccühleri zayıf mizaçlı müminler üzerinde caydırıcı bir etkisi olur ve belki de olmalıdır da. Diğer bir hikâye ise şöyledir. Bir bedevi Ramazan ayında sıcağın oldukça yüksek olduğu bir zamanda Mekke’ye gider. Orucunu anlaşılan Mescid-i Haramda tutmak isteyen bu kişiye insanlar “Oruç ile sıcağı nefsine beraber mi çektirmek istiyorsun?” diye sorduklarında “Ben zaten sıcaktan kaçıyorum.” cevabını vermiştir.43 Bedevinin bu cevabı Tevbe Sûresi’nde sıcaktan dolayı sefere çıkmak istemeyen münafıklara yönelik ‫ار َج َهنَّ َم‬ ُ َ‫قُ ْل ن‬ ‫ش ُّد ح ًَّرا‬ َ َ‫“ ا‬Cehennem ateşi daha sıcaktır.”44 tehdidine benzemektedir. Allah yolunda cihattan sıcaklıktan dolayı kaçınan münafıklar cehennem azabının sıcaklığını bilselerdi dünya hayatındaki meşakkatleri önemsemeyeceklerdi. Onun gibi burada da bedevi cehennem azabının sıcaklığını düşünerek kendisini Mekke’ye atmak istemektedir. Zira mukaddes topraklarda icra edilen ibadetler çok daha faziletlidir ve cehennem azabından kurtuluşa daha ziyade vesile olacağı umulur. Dolayısıyla bedevinin verdiği cevap gayet beliğ olmuştur. Ebü’l-Kāsım Mahmûd b. Ömer b. Muhammed el-Hârizmî ez-Zemahşerî, Kitâbu rabîi’l-ebrâr ve nusûsi’l-ahyâr, (Beyrut: Muesestu’l-a’lemî, 1412), 2/283. 42 Ebû Hayyân Alî b. Muhammed b. Abbâs et-Tevhîdî, el-Besâir ve’z-zehâir, thk. Vidâd el-Kâdî, (Beyrut :Dâru sadr, 1988), 6/237. 43 Ebû Hilâl el-Hasen b. Abdillâh b. Sehl el-Askerî, Kitâbü’ṣ-Ṣınâʿateyn: el-kitâbe ve’ş-şiʿr, thk. Alî Muhammed el-Becâvî & Muhammed Ebu’l-Fadl İbrâhîm, (Beyrut: el-Mektebetu’l-unsuriyye, 1419), 220 44 et-Tevbe 9/81. 41 Sonuç Bu çalışmada Ramazan ve oruç temasının klasik Arap edebiyatında şiir ve nesir türü edebi eserlerde nasıl ele alındığını incelemeye çalıştık. Aslına bakılırsa bu iki tema çerçevesinde yüzlerce şiir ve nesir ürünü kaleme alınmış ve ilgili kaynaklara serpiştirilmiştir. Burada çok dar ve sınırlı birkaç müellif üzerinden konuya baktığımızı itiraf etmek zorundayız. Bunun önemli bir sebebi bir makalenin akademik pergelinin daha fazla geniş açılmasına izin vermemesiydi. Diğer bir nedeni ise maalesef klasik dönem Arap edebiyatında Ramazan ayı ve oruç ibadetinin hürmetine saygısızlık olarak kabul edilebilecek azımsanmayacak sayıda şiir ve hikâyeye rastlamamızdır. Özellikle mücun türü şiirler söyleyen şairlerin Ramazan ayını alaya alırcasına şiirler inşâd ettiğini hayret ve esefle izledik. Onları bu makaleye almak istemedik. Diğer taraftan Ramazan ve oruçla ilgili mizahi unsurlara da rastladık. Onları da bu makaleye almayı çok uygun görmedik. Burada serdedilen örnekler daha ziyade Ramazan ayının kudsiyyet ve saygınlığına işaret eden örnekler olmuştur. Kaynakça Abbûd, Mârûn. Ale’t-tâir. by. Dârul’-mihveri’l-edebî, ty. Ahmed b. Hanbel, Ebû Abdillah Ahmed b. Muhammed. Müsnedu Ahmed b. Hanbel. thk. Şuayb el-Arnavûd. Beyrut: Muessesetu’r-risâle, 2001. Askalânî, Ebü’l-Fazl Şihâbüddîn Ahmed b. Alî b. Muhammed. Fethu’l-Bârî. thk. Abdülkâdir Şeybe el-Hamed. Riyâd: Mektebetu’l-Melik Fahd, 1421. Askerî, Ebû Hilâl el-Hasen b. Abdillâh b. Sehl. Kitâbü’ṣ-Ṣınâʿateyn: el-kitâbe ve’ş-şiʿr. thk. Alî Muhammed el-Becâvî & Muhammed Ebu’l-Fadl İbrâhîm. Beyrut: elMektebetu’l-unsuriyye, 1419. Beyhâkî, Ebû Bekr. Şuabu’l-îmân. thk. Abdulalî Abdulhamîd. Bombai: Mektebetu’rruşd, 2003. Bezzâr, Ebû Bekr Ahmed b. Amr b. Abdilhâliḳ el-Basrî. Müsnedü’l-Bezzâr. thk. Mahfûzurrahmân Zeynullah. Medine: Mektebetu ulûm ve’l-hukm, 1988. Buhârî, Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmail. el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ. nşr. Muhammed Züheyr b. Nasr. b.y.: Dâru Tavki’n-Necât, 1422/2001. Halef, Mücâhid. es-Sıyâmu fi’l-harr ve’t-tedeyyunu’l-mağşûş. Ramses: Dâru’lcumhuriyye li’s-sıhâfe, 2009. İbn Ebî Şeybe, Ebû Bekr. Musannef İbn Ebî Şeybe. thk. Kemâl Yûsuf el-Hût. Riyâd: Mektebetu’r-rüşt, 1409. İbn Ebi’d-dünya, Ebû Bekr Abdullah b. Muhammed b. Ubeyd el-Kureşî el-Bağdâdî. Kitâbu fedâili Ramadân. thk. Abdullah b. Hamed el-Mansûr. Riyad: Dâru’sselef, 1995. İbn Hamdîs, Ebû Muhammed Abdülcebbâr b. Ebî Bekr b. Muhammed b. Hamdîs esSıkıllî el-Ezdî. Dîvânu İbn Hamdîs. nşr. İhsân Abbâs. Beyrut: Dâru Sâdir, ty. İbn Hibbân, Ebû Hâtim Muhammed b. Ahmed el-Büstî. Sahîh İbn Hibbân. thk. Şuayb elArnavûd. Beyrut: Muesesetu’r-risâle, 1988. İbn Sabbâğ, el-Cüzâmî. Dîvânu İbn Sabbâğ el-Cüzâmî. thk. Muhammed Zekeriyyâ Anânî & Enver es-Senûsî. Kahire: Dâru’l-emîn, 1999. İbn Zâfir, el-Ezdî. Kitâbu bedâii’l-bedâeh. Mısır, by. 1861. İbn Şâhîn, Ebû Hafs Ömer b. Ahmed b. Osmân el-Bağdâdî. et-Terġīb fî feżâʾili’l-aʿmâl ve s̱ evâbi ẕâlik. thk. Muhammed Hasen Muhammes. Beyrut: Dâru’l-kutubi’lilmiyye, 2004. İbnü’r-Rûmî, Ebü’l-Hasen Alî b. el-Abbâs b. Cüreyc el-Bağdâdî. Dîvân İbni’r-Rûmî. Beyrut: Dâru’l-kutubi’l-ilmiyye. Kazvînî, Ebû Abdillâh Muhammed b. Yezîd Mâce, Sunenu İbn Mâce. thk. Muhammed Fuâd Abdülbâkî. Kâhire: Dâru ihyâi’l-kutubi’l-Arabiyye, ty. Menzelâvî, Ahmed. Şehru Ramadân fi’l-Câhiliyyeti ve’l-İslâm. Mısır: Kitâbu’lCumhûriyye, 2013. Murâdî, Ebu’l-Fadl Muhammed Halîl b. Alî. Silku’d-durer fî a’yâni’l-karni’s-sânî aşar. Kahire: Dâru’l-kitâbi’l-İslâmî. Natarajan, S. vd. “Fasting - A Medico Historical Overview”, International Refereed Journal of Reviews and Research 2/1 (2014), 1-10. Râfiî, Mustafâ Sâdık b. Abdirrezzâk b. Saîd b. Ahmed b. Abdilkādir. Vahyu’-l-kalem. Beyrut: Dâru’l-kutubi’l-ilmiyye, 2000. Râgıb el-İsfahânî, Ebü’l-Kāsım Hüseyn b. Muhammed b. el-Mufaddal. Muḥâḍarâtü’lüdebâʾ ve muḥâverâtü’ş-şuʿarâʾ ve’l-büleġā. Beyrut: Şeriketu dâri’l-Erkam, 1420. Seâlibî, Ebû Mansûr Abdülmelik b. Muhammed b. İsmâîl. Kitâbu’l-letâif ve’z-zarâif. Beyrut: Dâru’l-menâhil, ty. Taberânî, Ebü’l-Kāsım Müsnidü’d-dünyâ Süleymân b. Ahmed b. Eyyûb. el-Mu’cemu’levsat. thk. Tarık b. ivadullah b. Muhammed. Kahire: Dâru’l-Harameyn, ty. Tevhîdî, Ebû Hayyân Alî b. Muhammed b. Abbâs. el-Besâir ve’z-zehâir. thk. Vidâd elKâdî. Beyrut: Dâru sadr, 1988. Toprak, M. Faruk. “İbn Hamdîs”. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 20/20-21. İstanbul: TDV Yayınları, 1999. Yitik, Ali İhsan. “Oruç”. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 33/414-416. İstanbul: TDV Yayınları, 2007. Zemahşerî, Ebü’l-Kāsım Mahmûd b. Ömer b. Muhammed el-Hârizmî. Kitâbu rabîi’lebrâr ve nusûsi’l-ahyâr. Beyrut: Muesestu’l-a’lemî, 1412.