TİCARET HUKUKU
ORTAKLIKLARIN SINIFLANDIRILMASI
Ortaklıklar düzenlendikleri kanun açısından, tüzel kişiliklerinin olup olmaması açısından, kişi veya sermaye ortaklığı olmaları açısından ve ortakların şirket borçlarından sorumluluğu açısından olmak üzere dört ayrı öçüte göre sınıflandırılandırılabilir.
Ortaklık dediğimiz zaman şirketi anlarız. Ortaklıkları biz ilk önce düzenlendiği kanun açısından tartışacağız. Adi şirket bk 620 ve devamı maddelerinde düzenlenmektedir. TTK da düzenlenen şirket türlerinden kollektif şirket komandit şirket anonim şirket limitet şirket ve kooperatiflerdir. Bunlar genel adı ticaret şirketleridir. Numeraus clasusus ilkesi geçerlidir. Bu şirket türlerinden başka hiçbir tür yoktur. Ttk 124. Madde:
MADDE 124– (1) Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir.
(2) Bu Kanunda, kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır.
Düzenleyen Kanun Açısından Ortaklıklar
Borçlar Kanununda Düzenlenen ortaklıklar
TTK ve KoopK. Da düzenlenen Ortaklıklar
Özel Düzenlemelere Bağlı olan Ortaklıklar
O halde hem ttk da düzenlenen hem tbk da düzenlenen şirket türleri vardır. Bir de özel kanunlarda düzenlenen şirket türleri vardır.
Özel Düzenlemelere Bağlı olan Ortaklıklar Dediğimiz Zaman:
Kendi Özel Kanunu Bulunan Ortaklıklar: Günümüzde oldukça az sayıda örneğine rastlansa da özel kanunu bulunan bazı ortaklıklara, öncelikle kendi kanunlarındaki hükümler uygulanır. Ereğli Demir Çelik Fabrikası Aş. Kanunu Tc Merkez Bankası Kanunu ve İller Bankası Aş. Kanunu gibi.
Belirli Faaliyet Dalları İçin Çıkarılan Kanunlara Bağlı Ortaklıklar: Belirli alanlarda veya sermaye piyasası faaliyetleri gösteren ortaklıklar için özel düzenlemeler yapıldığını görmekteyiz. Örneğin Bankacılık Kanunu, Sermaye Piyasası Kanunu, Sigortacılık Kanunu, Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketler Kanunu, Umumi Mağazalar Kanunu gibi.
233 Sayılı KHK Düzenlemesine Bağlı Ortaklıklar: Devletin Ekonomik hayatta aktif biçimde rol oynaması için tasarlanmış ve karma ekonomik sistemin bir aracı olan Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİTLER) Ülkemizde 233 Sayılı Khk da düzenlenmektedir.
ÖRNEK: ABC sigorta aş kurmak istiyorsunuz: önce sigortacılık kanununa bakarsınız daha sonra ttk kanununa bakarsınız. Özel kanunlarda düzenlenen ortaklıkların üçüncüsü olan kamu iktisadi teşebbüsleri oluşturmaktadır. Bu kanun hükmünde kararnamenin özel amacı devletin ekonomik hayatta aktif rol oynamak istemesiydi.
Gerek TTK 330, gerek bu özel kanunların genel hükümlere yaptığı yollamalar nedeniyle, boşluk bulunan hususlarda yine TTK hükümlerine başvurulması gerekir.
TÜZEL KİŞİLİK OLUP OLMAMASI
Tüzel Kişiliği Olmayan Ortaklık: Borçlar Kanununda düzenlenen Adi ortaklığın tüzel kişiliği yoktur. İsviçre ve Alman Hukukunda da durum böyle olmasına rağmen, Alman Federal Mahkemesi yeni kararlarında adi ortaklığın dış ilişkide yaptığı işlemlerden hak ve borç sahibi olabileceği, dolayısıyla, bu kapsamda usul hukuku yönünden de taraf ehliyeti bulunduğunun kabulü gerektiği sonucuna varmıştır.
Tüzel Kişiliği Olan Ortaklıklar: Tüm ticaret ortaklıklarının tüzel kişiliği vardır. Özel kanunlarda düzenlenen ortaklıkların da tüzel kişiliği vardır.
TTK da düzenlenen şirketler. Ticaret siciline tescil ile kurulurlar. Tüzel kişiliğin kazanılması bakımından tescil kurucu unsurdur. Tüzel kişiliğin olması demek ne demek? Eğer bir ortaklığı tüzel kişiliği varsa kendisini meydana gelen ortaklardan ayrı bir sermayesi ve malvarlığı bulunur. Ortaklarından ayrı ve bağımsız bir ticaret unvanı ve merkezi vardır. 3. kişilerle işlem yapabilir. Yine ortaklarından ayrı ve bağımsız bir vatandaşlığı vardır. Hak ve fiil ehliyeti vardır. Tüzel kişiliğe sahip ortaklıkların genel özellikleridir. Hak ve borçalrın birinci dereceden muhattabı TÜZEL KİŞİLERDİR.
Özetle Tüzel Kişiliğe Sahip Olmanın Başlıca Sonuçları Şunlardır:
Tüzel Kişinin, kendisini oluşturan kişilerden ayrı bir ticaret ünvanı vardır.
Tüzel kişinin, ortaklıklarından ayrı ve bağımsız bir malvarlığı vardır.
Tüzel kişinin ortaklarından bağımsız hak ve fiil ehliyeti vardır
Tüzel kişinin ayrı bir yerleşim yeri (ikametgahı) vardır.
Tüzel kişinin ayrı bir vatandaşlığı vardır. (Vatandaşlığın hangi ölçüte göre belirleneceği tartışmalı olup, başlıca görüşler, ortaklık merkezinin bulunduğu yer teorisi, kuruluş teorisi ve kontrol teorisidir.
ŞAHIS – SERMAYE ŞİRKETİ
TTK 124. Madde 2. Fıkra uyarınca kollektif ve adi komandit ortaklık, şahıs, anonim, limited ve paylı komandit ortaklık sermaye şirketi sayılır. Şahıs- Sermaye şirketi ayrımında kooparatifin yer almaması nedeniyle, bu ayrımda kooparatifi üçüncü grup saymak gerekmektedir. Ayrımın temel ölçütü olarak bir ortaklıkta ön plana çıkan unsurun, ortaklıkların kimlik ve ilişkileri mi, yoksa getirilen sermaye ve karşılığında edinilen pay oranı mı olduğuna bakılır.
124. MADDE / 2. FIKRA
Şahıs şirketleri borçlar kanunundan gelen adi şirket kolektif şirketi ve komandit şirket
Sermaye şirketi AŞ. VE LTD
Bu ayrım neden? Şahıs şirketlerinde şahsın kendisi önemlidir. Şahıs şirketlerini birbirini tanıyan kişiler oluşturur kişi ön plandadır. Şahıs şirketlerine girmek ve çıkmak sıkı şekil şartlarına bağlıdır. Ortaklık borçlarından dolayı ortakların sorumluluğu bulunmaktadır. Ortaklık sözleşmesinin değiştirilmesi oy birliğine tabiidir. Ve bu oylamada kafa hesabı yapılır. Herkesin eşit oy hakkı vardır demek bu. Ortakların her biri aksi belirtilmedikçe yönetici sıfatına haizdir.
Sermaye ŞİRKETLERİNDE ise sermaye önemlidir. Sermaye şirketlerinde pay konuşur. Ne kadar çok payınız varsa o önemlidir. Sınırlı bir sorumluluk söz konusudur. Kişinin şahsı değil sermaye önemli olduğu için şahıs şirketlerine nispeten sermaye şirketine girmek çıkmak daha kolaydır. Sermaye şirketlerinde zorunlu organlar vardır. Yine ortaklık sözleşmesinin değiştirilmesi sermaye şirketlerinde birçok hesaba bağlanmıştır.
IV) ORTAKLARIN SORUMLULUĞU:
BİRİNCİ DERECEDEN SORUMLULUK: Ortaklık borçlarından dolayı ortakların doğrudan sorumlu tutulduğu türdür. Ortaklığın tüzel kişiliği yok ise ortaklıktan alacaklı olan kişi doğrudan ortaklara başvurur. Örn: Adi şirketin ortakları ortaklık borçlarından dolayı 1. Derecede müteselsilen sorumludurlar.
İKİNCİ DERECEDEN : Tüzel kişiliği olan ortaklıklarda ortaklık borcu için önce tüzel kişiliğe başvurulur, ortaklıkların doğrudan sorumluluğu kural olarak yoktur. Fakat şirket alacaklısına belli şartların varlığı halinde ortaklara da başvuru hakkı tanınmış ise bu durumda ortakların ikinci dereceden sorumluluğu söz konusu olur. Tüzel kişiliğe sahip olan ticaret şirketlerinde belirli şartların gerçekleşmesiyle ortaya çıkan sorumluluk türüdür. Örn: kollektif şirketin ortağıyım, alacaklı öncelikle şirket tüzel kişiliğine başvurucak şirkete gitti icra takibi yaptı alamadı alacağını semeresiz kaldı artık burada şirket ortağının şahsi malvarlığına gidebilir. Komantite şirketin ortağı bakımından ikinci dereceden sorumluluk söz konusu.
* Anonim ve limitet şirket bakımından ortakların sorumlulukları yoktur. Ortakların tek sorumluluğu vardır taahhüt ettikleri sermayeyi şirkete getirmektir.
3) Sınırlı Sorumluluk: Bazı şirketlerde ortaklıkların sorumluluğu belirli bir miktar ile sınırlı olabilir. Örneğin, anonim ve limited şirketlerde tüm ortakların ve komandit şirketlerde tüm ortakların ve komandit şirketlerde komanditerlerin, şirkete getirmeyi taahhüt etmiş oldukları sermaye miktarı ile sınırlıdır. Bir ortak şirkete koymayı taahhüt etmiş olduğu sermaye borcunu ifa etmiş ise sorumluluğu da sona erer. TTK ya ise, AŞ lerde pay sahiplerinin sorumuluğu sınırlı olmasına rağmen, bu sorumluluğun sadece şirket karşı olduğu ibaresi eklenmiştir. Aynı sonuç paylı komandit şirketlerde komanditer için de geçerlidir. Limited şirkette de ortakların şirket borçlarından dolayı şirket alacaklılarına karşı sorumluluğu kural olarak yoktur.
İstisna: Önemli eklemek gerekir ki; limited şirkette ortakların şirkete karşı ve sınırlı olan sorumluluğuna kamu alacakları açısından istisna getiren özel bir kanun hükmü mevcut olup, hükümde öngörülen koşullar gerçekleştiğinde, ilave bir sorumluluk ortaya çıkmaktadır:
AATUHK nın “Limited Şirketlerinin Amme Borçları” kenar başlıklı 35. Maddesine göre limited şirket ortakları şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından, semaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar.
4) Sınırsız sorumluluk: Bu tür sorumluluğun geçerli olduğu şirketlerde ortaklar, şirket borçlarından dolayı tüm malvarlıkları ile sorumludurlar. Örneğin adi şirket ile kollektif şirkette tüm, komandit şirketlerde ise komandite ortakların sorumluluğu sınırsızdır.
V) ORTAKLIĞIN UNSURLARI: TTK DA YOK ANCAK TBK 620 MADDE:
MADDE 620- Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.
Bir ortaklık, kanunla düzenlenmiş ortaklıkların ayırt edici niteliklerini taşımıyorsa, bu bölüm hükümlerine tabi adi ortaklık sayılır.
Kişi Unsuru (iki veya daha fazla kişi)
Sözleşme Unsuru
Sermaye Unsuru
Amaç Unsuru (ortak bir amaç)
Ortak Çaba Unsuru
O halde bir ortaklıktan bahsedebilmek için 5 temel unsura ihyiaç var.
Kişi Unsuru: Ortaklıklar iki veya daha fazla kişinin bir araya gelmesiyle oluşur. Anonim ve limitet şirket için tek kişi yeterlidir. Bir kooparatif kurulması için en az 7 kişiye ihtiyaç var şirket türlerine göre değişen bir kişi unsuru söz konusudur. Kanun koyucu limitet şirketlere en fazla 50 ortak sınır koymaktadır. Sadece kolektif ve komandit şirketlerin komadite ortakları GERÇEK KİŞİ olmak zorundadır. Develt memurları şahıs şirketlerine ortak olamazlar. Hakimler savcılar gibi yasaklamalar da getirilmiştir şirket türlerine göre değişmektedir.
Sözleşme Unsuru: Şirketler hukukundaki sözleşme ile borçlar hukukundaki anlamında sözleşme birbiriyle örtüşmekte midir? Bk da ki sözleşmeler iki tarafladır karşılıklı irade istiyor. Ancak anonim ve limitet şirketlerde tek kişi de oluyor İLK FARKLILIK BU NOKTADA. İkinci nokta sözleşmelerde bk da edimler karşılıklıdır ve birbirine denktir, Ama ttk da belli kar oranları ve edimler arasındaki değerler farklılığı pay oranlarında karşımıza çıkar. 3. Farklılık MENFAATLER YÖNÜNDE: birbirine karşı ve zıttır bk da oysa ki şirketler hukukunda MENFAATLER AYNI YÖNDE UYUŞMAKTADIR. Şirketi kurmak faaliyete geçirmek ve gelir sağlamak menfaati gibi. Yine Bk anlamında ödemezlik defi söz konusuyken TTK DA ödemezlik defi ileri sürülemez. Her bir şirket türü üzerinden ayrı ayrı değişiklikler vardır.
SERMAYE UNSURU: her ortak şirkete sermaye getirmek zorundadır. Ekonomik değeri olan her şey sermaye olarak kabul edilmektedir. 127. Madde nelerin sermaye olarak getirileceğini düzenlemiştir. Anonim ve limitet şirketler sermaye şirketlerine örnekti. Sermaye şirketlerine emek ve ticari itibari sermaye olarak getirebilir miyiz? Alacakların alacağının teminatı sermayedir. Sermaye şirketlerine emek ve itibar sermaye olarak getirilemez.
Amaç Unsuru: Ortakların tek bir amacı vardır o da GELİR SAĞLAMAK KAZAN ELDE ETMEK KAR SAĞLAMAKTIR. Herkes ticaret bu amaçla katılır. Adi şirkette kabnun metnin KAR SAĞALAMK AMACIYLA diyor. Kollektif şirket TİCARİ İŞLETME İŞLETME AMACI der, yani her bir şirket kanununda farklı bir şekilde söylense de asıl amaçlar bunlardır. Şahıs şirketlerinde aksine düzenleme olmadıkça kazanç eşit olarak dağıtılır sermaye şirketlerinde ise pay oranalrı nisbetinde dağıtım yapılır.
ORTAK ÇABA UNSURU: (AFFECTİO SOCİETATİS) AKTİF bir çaba göstermeliler ortaklıkları zedelicek davranışlardan kaçınmalıdırlar şahıs şirketlerinde önemliyken sermaye şirketlerinde önemini yitirmektedirler. Ortak amacı gerçekleşrimek için ortakların eşit ve aktif sekilde birlikte çaba göstermeli gerektiğine ve ortaklığın başarıya ulaştırılması yönündeki niyete işaret eder. Bu unsur şahıs şirketlerinde çok ağırlıklıdır. Çünkü bu şirketlerde ortaklıkların birbirlerini iyi tanımaları güven duymaları ve işbirliği içerisinde çaba göstermeleri gerekir. Oysa sermaye şirketlerinde ve özellikle halka açık AŞ. Lerde bu unsur oldukça zayıflamaktadır.
ADİ ŞİRKET
Adi Şirket TBK MADDE 620 vd da bahsedilmektedir:
MADDE 620- Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.
Bir ortaklık, kanunla düzenlenmiş ortaklıkların ayırt edici niteliklerini taşımıyorsa, bu bölüm hükümlerine tabi adi ortaklık sayılır.
Adi şirket dediğimiz husus örneğin bizim çayhanemizin işletmesini almaya karar verdik, bölümlerini ayırdık anlaştık adi şirketi kurduk. Veya piyango bileti alıcaz arkadaşımla 10ar tl verim aldık burada da adi ortaklık söz konusu.
ADİ ORTAKLIK 2 kavram karşımıza çıkıyor:
Konsorsiyum Sözleşmesi: Kişilerin belirli işleri birlikte gerçekleştirmek amacıyla biraraya gelmeleri ve herbirinin diğerbirlikte gerçekleştirmek isteyen ve uzmanlıkarı farklı olan 3 şirketten birisi yer altı inşaatlarını, diğeri toprakaltı izolasyon ve donanımlarını, üçüncüsü ise raylı sistem yapımını üstlenip her birinin kendi kısmından sorumluluğu kabul edilebilir. lerinden bağımsız olarak işin yalnızca bir kısmının yapılmasını üstlendiği hallerde ortaya çıkar. Herkes yaptığı işin kısmından sorumludur. İç ilişkide.
Joint Venture Sözleşmesi:(ortak girişim) ise hukuki ve ekonomik yönden birbirinden bağımsız birden fazla gerçek veya tüzel kişinin belirli bir işi ya da sürekli bir faaliyeti gerçekleştirmek kazanç sağlamak amacıyla bir ticaret ortaklığı kurarak veya kurmaksızın bir sözleşme çerçevesinde biraraya gelmeleri ve işin tamamından müteselsilen sorumlu olmayı üstlendikleri hallerde ortaya çıkar. (A B ve C bir araya geliyorlar bu sefer taahhüt ettikleri müteselsil sorumluluk, burada adi değil müteselsil sorumluluk söz konusu olduğu için joint venture sözleşmesi söz konusudur.
TTK 126. MADDE:
C) Uygulanacak kanun hükümleri
MADDE 126– (1) Her şirket türüne özgü hükümler saklı kalmak şartıyla, Türk Medenî Kanununun tüzel kişilere ilişkin genel hükümleri ile bu Kısımda hüküm bulunmayan hususlarda Türk Borçlar Kanununun adi şirkete dair hükümleri her şirket türünün niteliğine uygun olduğu oranda, ticaret şirketleri hakkında da uygulanır.
Sözleşmesi kanuni şekilde yapılmamış tescil anına kadar adi şirket hükümleri uygulanır. Fikir ve sanat eserleri kanununda da özel bir hüküm vardır. 11.11 sn.
Adi şirketin Kurulması:
Hiçbir şekil şartı öngörülmemiştir. Adi şirketin kurulabilmesi için hiçbir izne ihtiyaç yoktur. İspat kolaylığı açısından son derece önemlidir. Adi şirketin özel bişr görünümü vardır: GİZLİ ŞİRKET: Ben bir devlet memuruyum arkadaşıma diyorum ki sen al benim yerime yap senin adın geçsin ama biz arka tarafa bu akrı paylaşalım. Resmiyetteki tüm işlemler senin adına olsun. Bu bir gizli şirket anlaşmasıdır. Bu da bir adi ortaklık türüdür. Sınır bk 26 ve 27.
Adi şirket bir ticari şirkette işletebilir. Ortaklar bir ticari sıfata da haizdir.
ADİ ORTAKLIKTA İLİŞKİLER:
Adi ortaklıktaki ilişkiler iç ilişki ve dış iliki olmak üzere 2’ye ayrılmaktadır.
Adi Ortaklıkta İç İlişkiler:
İç ilişki ortakların kendis aralarındaki ilişkileri anlatır ve bu kapsamda karşımıza özellikle yönetim görev ve yetkileri çıkar. Tüm şirketlerde olduğu gibi adi şirkette iç ilişkiler sözleşme özgürlüğü ilkesine bağlıdır. Ortaklık sözleşmesi hükümleri adeta ortaklığın anayasası sayılır ve iç ilişkilerde bir sorun çıkarsa emredici hükümlere aykırı olmayan ortaklık sözleşmesi hükümleri uygulanır.
a- Ortaklar Arasındaki Mülkiyet İlişkisi (bk638)
Ortaklık için edinilen veya ortaklığa devredilen şeyler, alacaklar ve ayni haklar, ortaklık sözleşmesi çerçevesinde elbirliği hâlinde bütün ortaklara ait olur.
Ortaklık sözleşmesinde aksine bir hüküm bulunmadıkça, bir ortağın alacaklıları, haklarını ancak o ortağın tasfiyedeki payı üzerinde kullanabilirler.
Ortaklar, birlikte veya bir temsilci aracılığı ile, bir üçüncü kişiye karşı, ortaklık ilişkisi çerçevesinde üstlendikleri borçlardan, aksi kararlaştırılmamışsa müteselsilen sorumlu olurlar.
b- Ortaklık Kararları: Ortaklığın kararları, bütün ortakların oybirliğiyle alınır. Sözleşmede kararların oy çokluğuyla alınacağı belirtilmişse çoğunluk, ortak sayısına göre belirlenir (TBK m. 624). Madde metnine göre ortaklar sözleşme ile kararların çoğunluk ile alınacağını kararlaştırabilirler496. Ortaklık sözleşmesi, ortaklık kararlarının alınacağı şeklin ne olduğu ile ilgili olarak bakılması gereken ilk husustur. Ortaklık kararlarının çoğunlukla alınacağı sözleşme ile belirlenirken, çoğunluğun nisbi çoğunluk mu yoksa mutlak çoğunluk mu olacağı da belirlenmeli, böyle bir belirleme yok ise mutlak çoğunluğa göre kararlar alınmalıdır
c- Ortakların Hak Ve Borçları: TBK m. 621’de katılım payı kavramı açıklanmıştır. Maddeye göre, her ortak, para, alacak veya başka bir mal ya da emek olarak, ortaklığa bir katılım payı koymakla yükümlüdür. Madde metninde adi ortaklığa konulabilecek sermaye türleri açısından bir sınırlama getirilmemiş olup, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulabilecek değerleri açıklayan TTK m. 127 kıyasen uygulanabilecektir. Sınırlama getirilmemiş olduğundan adi ortaklığa iktisadi bir değere sahip olan her şey, örneğin kıymetli evrak, marka, patent, know-how vs. getirilebilecek ve konulacak olan mal veya emeğin değerini adi şirket ortakları takdir edecektir. Adi ortaklıkta sermaye, her bir ortak tarafından ortağın şahsen çalışması da dahil olmak üzere, ortak amacın gerçekleşmesi gayesiyle ortaklığa getirilen malvarlığının nominal değeridir. Sermaye koyma borcunu düzenleyen TBK m 621/II “Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa katılım payları, ortaklığın amacının gerektirdiği önem ve nitelikte ve birbirine eşit olmak zorundadır” şeklindedir. Ancak buradaki eşitlik, sermaye paylarının miktarına ilişkin olup, sermaye türleri açısından böyle bir eşitlik zorunluluğu bulunmamaktadır. Yine aynı maddenin üçüncü fıkrası “Bir ortağın katılım payı, bir şeyin kullandırılmasından oluşuyorsa kira sözleşmesindeki; bir şeyin mülkiyetinden oluşuyorsa satış sözleşmesindeki hasara, ayıptan ve zapttan sorumluluğa ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır” şeklindedir. Eski kanuna benzer şekilde, sadece hasardan bahsedilmiş olup, atıf yararlar hakkında da uygulanmalıdır. Madde metninde emeğin katılım payı olarak getirilmesi durumuyla ilgili bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu halde, hizmet sözleşmesi hükümleri kıyasen uygulanabilir. Fiilen katılma payını ortaklığa getirilmesi, adi ortaklık kuruluşu açısından bir şart değildir. Zira haklı sebeple adi ortaklık sona erdirilmediği müddetçe, fiilen katılma payını getirmemiş ortağa kar payının ödenmesinden kaçınılamayacaktır.
Kar ve Zararı Paylaşma a) Genel Olarak Ortaklar, niteliği gereği ortaklığa ait olan bütün kazançları aralarında paylaşmakla yükümlüdürler (TBK m.622). Bu maddede belirtilmiş olan kazanç kavramı TBK m. 623’den farklı olup; işletme ekonomisine ait bir kavram değildir, daha genel olan ve maddi veyahut gayri maddi olarak elde edilebilen her neviden kazanç şeklinde tanımlanabilecektir. Buna karşılık, TBK m. 623’de kullanılmış olan kazanç kavramı teknik bir kavram olup, bir muhasebe sonucu ortaya çıkan safi kar şeklindedir.
Ortaklık Kazanç ve Zararlarının Yönetici Ortak Tarafından Belirlenmesi TBK m.623’e göre belirlenecek olan kazancın bir muhasebe sonucu ortaya çıkacak olan safi kar olduğunu belirtmiştik. Bu muhasebeyi yapacak olan ve ortaklığın karda mı yoksa zararda mı olduğunu belirleyecek olanlar, adi ortaklık yöneticileridir. Ortaklığın elde ettiği safi karın, ne şekilde paylaştırılacağı yine yöneticilerin görevi olup, esas kural eşitliktir. Burada esasen getirilmiş olan sermayenin değeri dikkate alınmasa da, uygulamada getirilen sermaye payına göre kar dağıtımı yapılması sıklıkla gerçekleşmektedir. Ancak yapılacak olan sermayenin eşitlik ilkesinden farklı olarak kararlaştırılması durumunda, oybirliği aranacak ve bu yapılacak anlaşmanın genel sözleşme özgürlüğü sınırlamalara uyması gerekecektir. Zira anlaşmanın hukuka, ahlaka aykırı ve imkansız olmaması gerekmektedir, ayrıca aşırı yararlanma biçimini almamalıdır. Aşırı yararlanma durumunda, TBK m.28 hükmü uygulanacaktır.
Ortaklar Arasında Kazanç ve Zararın Paylaştırılması Aksi ortaklık sözleşmesinde kararlaştırılmadığı müddetçe, kar ve zarar ortaklar arasında eşit olarak paylaştırılmaktadır. Kazanç ve zarara katılma, tüm ortaklar açısından emredici bir hüküm olup, istisnası emeğini sermaye olarak getirmiş olan ortak teşkil etmektedir. Gerçekten de ortağın sermaye olarak emeğini getirmesi durumlarında, iç ilişkide zarara katılmayacağı sözleşme ile belirlenebilir(TBK 623/III). Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, zarara katılmanın yalnızca ortaklar arasında geçerli olması ve bu sebeple istisnai olarak emeğini sermaye olarak getirmiş bulunan kişinin üçüncü kişilere karşı müteselsil ve sınırsız sorumluluğunun mevcudiyetini koruduğudur, bu ortağın pek tabi diğer ortaklara karşı rücu hakkının mevcuttur.
Adi Şirkette Ortakların Rekabet Etmeme Borcu: TBK m.626 hükmünün temelinde yatan ilkenin sadakat borcu olduğunun kabulü gerekmektedir. Ortaklığın gelişmesi için gerekli olan değişiklerin gerçekleştirilmesi, yine ortaklığın mevcudiyetinin devam edebilmesi için de yapılacaklar sadakat yükümlülüğünün uzantısı şeklindedir.
Ortaklık İşlerini İnceleme (Denetim Hakkı) Adi ortaklıkta ortaklara, ortaklık işlerini inceleme yetkisi verilmiştir. TBK m. 631’e göre “Yönetim yetkisi olmasa bile, her ortağın, ortaklığın işleyişi hakkında bilgi alma, defter ve kayıtlarını inceleme, bunlardan örnek alma ve mali durumu hakkında özet çıkarma hakkı vardır. Aksine sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür”. Hakkın sınırı MK m.2, dürüstlük kuralı belirlemektedir.
Ortakların Ücret, Faiz ve Giderleri İsteme Hakkı Ortağın ileri sürebileceği haklardan en önemlilerinden biri, ücret, faiz ve giderleri isteme hakkıdır. TBK m. 627/1 “Ortaklardan birinin ortaklık işleri için yaptığı giderlerden veya üstlendiği borçlardan dolayı diğer ortaklar, ona karşı sorumlu olurlar; bu ortağın, yönetim işleri yüzünden doğrudan doğruya uğradığı zararlar ile ortaklığın yönetiminden kaynaklanan tehlikeler sonucunda doğan zararları, diğer ortaklar gidermekle yükümlüdürler” şeklindedir. Giderde bulunan ortak bu talebini diğer ortaklara yöneltecektir ve diğer ortakların bu talebin kendilerine karşı ileri sürülebilmesi için kusurlu olmaları da şart değildir. Öncelikle bu giderler ortaklıktan karşılanacak, karşılanamaması durumunda ise çoğu zaman ortaklık malvarlığı paraya çevrilmesi durumlarında ortaklığın feshi sonucu doğabilecektir; talep ortaklık tarafından karşılanamaması halinde diğer ortaklardan aksine bir anlaşma yoksa eşit olarak talep edilir.
d- Ortaklığın Yönetimi: Nitekim TBK m.625/I uyarınca “Yönetim, sözleşme veya kararla yalnızca bir veya birden çok ortağa ya da üçüncü bir kişiye bırakılmış olmadıkça, bütün ortaklar ortaklığı yönetme hakkına sahiptir”. Geniş olarak yönetim kavramı ele alındığında karar alma ile ilgili olarak iç yönetim ve dış ilişkideki faaliyetlerle ilgili olarak temsil karşımıza çıkmaktadır. TBK m. 625 anlamında yönetim dar yönetim olup salt ortaklık içi faaliyetleri ifade eder. Bir başka deyişle olağanüstü işlemlerden olmayan; olağan işlemleri kapsayan iç ilişki kararlarıdır. Ortaklık amacının elde edilmesi amacıyla yapılacak olan tüm karar ve tedbirler iç ilişkidir. Yönetim birçok alanı içine almaktadır, bunlara örnek olarak personel ilişkileri, muhasebe, kiralama ve kiraya verme, dava açma gibi birçok konu örnek olarak verilebilecektir. TBK kapsamında ise, yönetim şekli iç yönetimdir ve temsili içermemektedir. Tüzel kişiliğin adi ortaklığa ortak olabilmesinin sonucu olarak, böyle bir durumda yönetim tüzel kişiliğin yetkili organları tarafından yapılacaktır. Tüm ortaklar yönetim yetkisine haizse bu halde yönetici ortakların her biri adi şirketin olağan işlerini tek başlarına yapma yetkisine sahiptirler. Ortaklık ortakların tümü veya bir kaçı tarafından yönetilmekteyse..
ORTAKLIĞIN YÖNETİMİ
A. ORTAKLIK KARARLARI VE ORTAKLARIN OY HAKKI
1. Genel Olarak
Karar, kişi topluluklarında kesin bir sonuca ulaşılmasını sağlayan çok taraflı hukuki işlemdir. Ortaklık kararları, adi ortaklığın yapısı, iç ilişkileri ve organizasyonu ile ilgili kararlar olup; adi ortaklığın yönetimi ile alakalı olmayan kararlardır. Kararların oybirliği ile alınacağı ve sözleşmeyle farklı bir düzenleme kararlaştırılabileceği kanunda hüküm altına alınmış olsa da, bunlar dışında kararların hangi usullerde alınması gerektiği, hangi dönemlerde karar alınması gerektiği, paya göre oy oranın belirlenip belirlenmeyeceği gibi konularda kanunda açıklık bulunmamaktadır. Adi ortaklık kararlarına, ortaklık sermayesinin artırılması veya azaltılması, ortaklar arası düzen, hesapların onanması, ortaklığın sona erdirilmesi, yönetici ortakların belirlenmesi ile ilgili kararlar örnek olarak gösterilebilecektir. Adi ortaklık kararları şirket açısından oldukça önemli olup, örneğin oybirliği ile alınması gerekli olan bir karar için gerekli oya ulaşılamaması durumunda şirketin feshine dahi sebep olabilecektir. Karar, bütün veya bir kısım ortakların şirket sözleşmesi veya kanun hükümleri çerçevesinde bir konuda oylarını kullanmaları ve gerekli miktarda oyun aynı yönde toplanması ile ortaya çıkan hukuki muameleye denilmektedir483. Ayrıca adi ortaklık kararları, iki veya çok taraflı hukuki işlemler olup, ortaklığın iç organizasyonunda ortak amaca ulaşılmasını sağlarlar484. Adi ortaklıkta kararların ne şekilde alınacağı kanunda belirtilmediğinden, kararların örtülü olarak alınması mümkündür. Ancak, ortaklar genellikle toplantı yaparak karar aldıklarından, toplantı gündeminin önceden ortaklara bildirilmesi, ortakların toplantılara katılması için olanaklar oluşturulması ve ortakların önceden haberdar olacakları toplantı gündemi sayesinde toplantılara hazırlıklı gelmeleri isabetli olacaktır. Ortakların oyunu kullanması herhangi bir şekle tabi olmayıp (TBK 12/I kıyasen) açık veya gizli, yazılı veya sözlü yapılabileceği gibi atılacak oylar el kaldırma usulüyle de yapılabilecektir. Adi ortaklıkta bir takım kararlar, ortaklık kararı olarak alınmamaktadır. Bu tür kararlar olağan hayat akışı içerisinde yapılan ve yapılaması zorunlu ve gerekli olan basit işlemler şeklinde ortaya çıkmaktadır. Alelade şeklinde nitelendirilebilecek bu kararlarda, oybirliği ilkesine istisna getirilmiştir. Bu durum sınırlı bir ödün olup, oy birliği ilkesinin var olmadığı anlamına gelmemektedir. Genel olarak adi ortaklık kararlarının konusunu oluşturan durumlar, ortaklık sözleşmesinin değiştirilmesi, olağanüstü işler, ortaklık sözleşmesinde ortaklık kararı ile yapılması kararlaştırılan işlemler, yönetici ortağın diğer bir yönetici ortağın yapmış olduğu işleme itiraz etmesi durumu, ortaklar arası değişiklikler, ortaklık amacının değiştirilmesi, kar oranlarının değiştirilmesi, sermayenin Adi ortaklıkta ortak arasındaki ve ortaklık yapısındaki değişiklikler TBK m. 632 vd. düzenlenmiştir. Ortaklık yapısında meydana gelen bu değişikliklerde, adi ortaklığın kişi unsuru oldukça önemlidir. Yine kanun koyucu TBK m. 632 hükmünde ortaklığa yeni bir ortak alınmasını, alt katılımı ve ortaklık hissesinin devrini düzenlemiştir. Yeni ortak alınması e BK’ da mevcut olsa da, çıkma ve çıkarılma TBK ile düzenlenmiştir. Adi ortaklığın sıkı bir kişisel güven temeline dayanması sebebiyle, adi ortaklıkta her türlü ortaklık değişikliği oldukça önemlidir. Kanun koyucu adi ortaklığın bir nevi “kapalı kulüp” olması sebebiyle, sözleşmede özel bir düzenlemeyle karar alınmadıkça, değişiklikleri oy birliği kuralına bağlamıştır
Yeni Ortak Alınması, Ortaklık Payının Devri ve Alt Katılım Adi ortaklığa yeni ortak alınması TBK m. 632’ye göre, bütün ortakların rızasına bağlıdır ve ortaklığa yeni katılacak olan kişi ile diğer ortaklar veya temsilcileri ile aralarında “katılma sözleşmesi” akdedilmelidir.
Ortaklar, ortaklık sözleşmesinde çoğunluk oyunu yeni ortak alınması açısından kararlaştırabileceklerdir. Zira TBK m. 632/1 düzenlemesi emredici bir hukuk kuralı değildir. Böylesi bir kararlaştırma yoksa bütün ortakların onayı şarttır. Yapılacak olan bu yeni ortak alma işlemi ortak malvarlığında mevcut taşınmaz olsa bile herhangi bir şekle tabi değildir. Ancak, yeni gelen ortak, ortaklığa taşınmaz getiriyor ise veya devri resmi şekle dayanan başka bir sermaye türü ise katılma sözleşmesinin sermaye maddesinin resmi şekilde yapılması gerekecektir.
Yine, ortaklık sözleşmesi ile ortaklar önceden birtakım kişilerin ortak olmasını kararlaştırılabileceklerdir. Ortaklığa yeni giren ortak açısından en önemli hususlardan biri, ortaklığın malvarlığı üzerindeki hak sahipliğidir. Yeni giren ortakta ortak malvarlığı üzerinde elbirliği ile malik olacaktır ve böylesi bir durumda taraflar aksini kararlaştırmadıkça, yeni giren ortak ortaklık borçlarının tümünden sorumlu olmaktadır. Burada yeni ortağın diğer ortaklarla birlikte, ortaklık borçlarından dolayı müteselsil ve tüm malvarlığı ile sorumluluğu mevcuttur. Ortaklığa yeni katılmış olan ortağın, ortaklığın eski borçları dolayısıyla sorumlu olması durumu ise doktrinde tartışmalıdır. Bir görüşe göre, ortaklığa yeni girmiş olan ortağın, eski borçlardan sorumluluğu bulunmamaktadır. Zira temsil veya tüzel kişi kavramlarıyla sorumluluk yaratılamayacaktır. Ancak, ortaklıktan çıkan ortağın TBK m. 645 (e BK m.541) kuralı gereğince sorumluluğu devam edecektir. Doktrinde mevcut olan bir başka görüşe göre ise, ortaklık sözleşmesinde aksine bir düzenleme mevcut değilse, ortaklığa yeni katılan ortak eski borçlardan sorumlu olacaktır. Bir üçüncü görüşe göre TTK m. 236/II585’nın kıyasen uygulanması gerektiğini ve ortaklığın bütün borçlarından sorumlu olması gerektiğini belirtmektedir.
Yönetim yetkisinin kaldırılması veya sınırlandırılması TBK m. 629’de düzenlenmiştir. Maddeye göre “Ortaklık sözleşmesiyle ortaklardan birine verilen yönetim yetkisi, haklı bir sebep olmaksızın, diğer ortaklarca kaldırılamaz ve sınırlanamaz”. Madde metninde ortaklık sözleşmesiyle verilmiş olan yetkinin kaldırılmasından bahsedilse de, kanun metninin geniş bir şekilde yorumlanarak ortaklık kararı veya kanunla verilen yönetim yetkisi açısından da kullanılması gereklidir. TBK’nın bu hükmü emredicidir. Yetkinin adi ortaklık sözleşmesi ile verildiği durumlarda, adi ortaklık sözleşmesinin oybirliği ile değiştirilmesi halinde bu hak geri alınabilecektir, ancak halihazırda adi ortaklık sözleşmesinde sözleşmenin çoğunluk kararı ile değiştirilebileceği kararlaştırılmış ise buna göre değiştirme yapılır (TBK m. 624). Oybirliğinin sağlanamaması halinde ise haklı sebep durumu gündeme gelecektir. Zira kanun koyucunun koyduğu bu hüküm emredici nitelikte bir düzenlemedir. Ancak aynı maddenin ikinci fıkrası bu hükmün istisnasını teşkil etmektedir. Şöyle ki; “Ortaklık sözleşmesinde yetkinin kaldırılamayacağına ilişkin bir hüküm bulunsa bile, haklı bir sebep varsa, diğer ortaklardan her biri yönetim yetkisini kaldırabilir”. Eski Borçlar Kanunun’ da, adi ortaklığın her bir ortağına tanınmış olan bu yetki yanlış bir şekilde mahkemeye başvurma yetkisi olarak algılanabilmekteydi, ancak TBK m.629/II’ ye göre artık, mahkemeye başvurmadan ortaklardan her biri yönetim yetkisini kaldırabilecektir. (629’UN UYGULANABİLMESİ İÇİN SÖZLEŞMEYLE ATANAN BİR YÖNETİCİNİN ORTAK OLMASI GEREKMEKTEDİR.)
Yönetim yetkisinin ortaklık dışı üçüncü bir kişiye verildiği durumlarda, yetkinin sınırlandırılması veya kaldırılması vekalet ve hizmet sözleşmesi kurallarına göre belirlenecektir. Adi ortaklığın iki kişiden oluştuğu durumlarda da yönetim yetkisinin kaldırılması olanaklıdır. Burada önemli olan husus hangi durumları haklı sebep teşkil edeceğidir. TBK m. 629/III’e göre “Haklı sebepler, özellikle yönetici ortağın görevini aşırı ölçüde ihmal etmesi veya iyi yönetim için gerekli olan yeteneği kaybetmesi durumlarında vardır”. Kanun koyucu burada haklı sebep tanımlaması yapmamıştır. Madde gerekçesine göre bu hüküm ile ilk etapta mahkeme kararına gerek duyulmaksızın yönetim yetkisinin kaldırılabilecektir. Ancak, mahkeme kararı olmadan böylesi bir uygulama, uygulamada kötü niyetle gerçekleştirilebilecek yönetim yetkisinin kaldırılması durumlarına neden olabilecek ve çeşitli uyuşmazlıklar ortaya çıkabilecektir. Eğer ortak, idareci ortağın yetkisini kaldırmada haksız ise bu durumda ortaklığın zararını gidermekle yükümlü olacaktır. Hangi hususların haklı neden teşkil edip etmeyeceğinin takdiri hakime aittir. Örneğin, itirazların dikkate alınmaması, rekabet yasağının ihlal edilmesi gibi durumlar haklı sebep teşkil etmektedir. Bunların yanı sıra yolsuzluk, yöneticinin görevini ağır ihlal etmesi gibi hususlar da haklı nedene örnek olarak gösterilebilecektir.
Yöneticinin Yetkileri 3 temel görüş var:
Görüşe göre: Madem bu adi şirket bir şahıs şirkjeti kollektif şirkette şahıs şirketi Kollektif şirkette sayılan şirketleri adi şirkete de uygulayalım diyorlar. Madde 223. (Hangi işlemlerin olağanüstü olduğuna dair doktrinde fikir birliği bulunmamaktadır. Burada ilk olarak TBK 630/1 göndermesi ile TBK m.504/III ve ikinci olarak kollektif ortaklara ilişkin olan TTK m.223 akla gelmektedir. Doktrinde mevcut olan bir görüşe göre, e. TTK 165’de sayılan ve kollektif şirkette yönetici ortağın yapabileceği ve olağan sayılan işlemler olan sulh, feragat olup; olağan üstü işlemler ise gayrimenkul alım satımı, teminat gösterilmesi gibi durumlardır ve “müşterek maksada açıkça aykırı düşmedikçe” bunların uygulanmasını uygun görmüştür535. Buna göre burada TTK m. 223’ün uygulanması hem daha pratik hem de adi ortaklığın kişi ortaklığı olması sebebi ile niteliğine daha çok uygundur. Örneğin günlük ticari hayatın vazgeçilmezlerinden olan kambiyo taahhütlerinin olağanüstü sayılması halinde şirketin ticari faaliyetleri oldukça zorlaşacağından, TTK m.223’ün kıyasen uygulanması daha uygundur
Görüşe Göre: Bir diğer görüşe göre sabit varlıklara ilişkin işlemler olağanüstü sayılmalı iken, bunlar dışında kalanlar olağan işlemlerden sayılmalıdır. Ayrıca kanun TBK m.630’da yönetici olan ortaklar ile olmayan ortaklar arasındaki ilişkiyi vekalet hükümlerine tabi kıldığından olağan dışı işlemlerin neler olduğu belirlenirken TBK m.504/III’ de uygulanmalıdır 537. Buna göre TBK m. 504/3’ten anlaşılacağı üzere, adi ortaklıkta dava açmak olağanüstü işlemler arasındadır. (Vekil, özel olarak yetkili kılınmadıkça dava açamaz, sulh olamaz, hakeme başvuramaz, iflas, iflasın ertelenmesi ve konkordato talep edemez, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, bağışlama yapamaz, kefil olamaz, taşınmazı devredemez ve bir hak ile sınırlandıramaz) DURSUN HOCANIN DA SAĞLIKLI BULDUĞU GÖRÜŞ BUDUR)
Görüşe göre: Yukarıda değinilen TTK 223 ve 504 hükümlerinden bağımsız olarak bir ölçüt vermek gerekirse duran varlıklara ilişkin işlemler olağanüstü, diğerleri olağan sayılmalıdır.
Yöneticilerin Hakları:
Yönetim ve İtiraz Hakkı
Ücret Hakkı
Yöneticilerin Borçları:
Özen Gösterme Borcu
Hesap Verme Borcu
İnccelemeye İzin Verme Borcu
DIŞ İLİŞKİ
Yönetici ortaklar ile diğer ortaklar arasındaki ilişki 1. Genel olarak MADDE 630- Kanunun bu bölümünde veya ortaklık sözleşmesinde aksine hüküm bulunmadıkça, yönetici ortaklar ile diğer ortaklar arasındaki ilişkiler, vekâlet sözleşmesine ilişkin hükümlere tabidir. Ortaklığı yönetme yetkisi bulunmayan bir ortağın, ortaklığın işlerini görmesi veya bu yetkiye sahip ortağın yetkisini aşması hâllerinde, vekâletsiz işgörmeye ilişkin hükümler uygulanır. Yönetici ortaklar, yılda en az bir defa hesap vermek ve kazanç paylarını ortaklara ödemekle yükümlüdürler. Hesap döneminin uzatılmasına ilişkin anlaşma kesin olarak hükümsüzdür. Ortaklığı yönetenin ortaklardan birisi olmaması durumunda da aynı kural uygulanır. Dış İlişkiler kapsamında ortaklığın temsili ve ortakların sorumlulukları konularının ele alınması gerekir.
Adi Ortaklıktaki Ortaklık Değişimleri:
Adi ortaklık bir şahıs şirketleridir. Dolayısıyla şahsın kendisi önemlidir. Ortaklık ilişkilerinde değişiklik yapılması son derece zordur. Adi şirkete yeni bir ortak alabilir miyiz? 4. Kişiyi yeni ortak olarak almak istiyoruz diyelim ki. Yeni bir kişinin alınması ya da benim ortaklık payını 3. Bir kişiye devretmem ne anlama geliyor? Ortaklık sözleşmesinin değişmesi anlamına geliyor. Oybirliğiyle. 632. Madde.
A) Yeni ortak alımı ve alt katılım MADDE 632- Ortaklığa, yeni bir ortak alınması, bütün ortakların rızasına bağlıdır. Ortaklardan biri tek taraflı olarak bir üçüncü kişiyi ortaklıktaki payına ortak eder veya payını ona devrederse, bu üçüncü kişi ortak sıfatını kazanamaz.
B) 633. MADDEDE de Ortaklıktan Çıkma Ve Çıkarılmayı düzenler: iki temel şart var
1) Şirket esas sözleşmesinde 633. Madde belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde şirketin yoluna devam edebileceğine ilişkin bir hüküm olması gerekir.
2) 633. Madde belirtilen şartlardan birinin gerçekleşmiş olması lazım.
633. madde . Ortaklıktan çıkma ve çıkarılma a. Genel olarak MADDE 633- Bir ortağın fesih bildiriminde bulunması, kısıtlanması, iflası, tasfiyedeki payının cebrî icra yoluyla paraya çevrilmesi veya ölmesi hâlinde, sözleşmede ortaklığın diğer ortaklarla devam edeceğine ilişkin bir hüküm varsa, bu durumlardan biri gerçekleştiğinde, o ortak veya temsilcisi ya da ölen ortağın mirasçısı ortaklıktan çıkabilir veya diğer ortaklar tarafından yazılı olarak yapılacak bir bildirimle ortaklıktan çıkarılabilir.
İki şart bu hükümle gerçekleşmiş oluyor. Burada haklı neden yok. Ortaklıktan çıkmak veya çıkarılmak için.
Sayfa 44. ( Ortaklıklar Hukuku)
HAKLI NEDENE DAYANARAK ADİ ORTAKLIKTA BİR ORTAK ORTAKLIKTAN ÇIKARILAMAZ.
C) Adi Ortaklığın Sona Ermesi
Sona erme ve fesih nedenleri:
I. Sona erme sebepleri
1. Genel olarak
MADDE 639- Ortaklık, aşağıdaki durumlarda sona erer:
1. Ortaklık sözleşmesinde öngörülen amacın gerçekleşmesi veya gerçekleşmesinin imkânsız duruma gelmesiyle.
2. Sözleşmede ortaklığın mirasçılarla sürdürülmesi konusunda bir hüküm yoksa, ortaklardan birinin ölmesiyle.
3. Sözleşmede ortaklığın devam edeceğine ilişkin bir hüküm yoksa, bir ortağın kısıtlanması, iflası veya tasfiyedeki payının cebrî icra yoluyla paraya çevrilmesiyle.
4. Bütün ortakların oybirliğiyle karar vermesiyle.
5. Ortaklık için kararlaştırılmış olan sürenin bitmesiyle.
6. Ortaklık sözleşmesinde feshi bildirme hakkı saklı tutulmuş veya ortaklık belirsiz bir süre için ya da ortaklardan birinin ömrü boyunca kurulmuşsa, bir ortağın fesih bildiriminde bulunmasıyla.
7. Haklı sebeplerin bulunması hâlinde, her zaman başkaca koşul aranmaksızın, fesih istemi üzerine mahkeme kararıyla.
Sona erme nedenleri kanunda açıkça bu ayrım yapılmış olmamakla birlikte İNFİSAH ve FESİH şeklinde iki grupta toplanabilecek sebeplerden birisinin gerçekleşmesi şirketin sona ermesine yol açar.
İnfisah: (Dağılma nedenleri)
Amacın gerçekleşmesi ya da gerçekleşmesinin imkansız hale gelmesi
Mirasçılar ile ortaklığın devam edeceğine dair bir anlaşma yoksa ortaklardan birinin ölmesi
Sözleşmede ortaklığın süreceğine dair bir hüküm yoksa ortaklardan birinin iflas etmesi, kısıtlanması veya tasfiye payının cebri icrayla paraya çevrilmesi (kişi ortaklığına bağlı özellik)
Belirli süreli kurulmuş ortaklıkta sürenin dolması ancak süre dolmuş bulunmasına rağmen faaliyetlere fiilen devam adilmesi halinde ortaklık, belirsiz süreli ortaklığa dönüştürülmüş sayılır.
Fesih Nedenleri:
Bütün ortakların sona erdirme isteği
Fesih bildirimi ile şirket sona erdirebilir ancak kanun bu hakkı sözleşmesinde fesih bildirim hakkı saklı tutulmuş veya belirsiz süreli ya da ortaklardan birisinin ömrü boyunca sürmek üzere kurulmuş ortaklıklarla sınırlamıştır.
Haklı bir sebep varsa mahkeme kararı ile şirket sona erdirilir.
ADİ ŞİRKET BİTTİ. 14.02.2020
21/02/2020 FRIDAY
Ticaret sriketleri TTK m124
Kolektif:
Komandit:
Anonim:
Limited:
Korporatif:
Karsimiza genelde anonim ve limited sirket cikiyor, eger bi rsirketle ilgili uyusmazlik cikarsa once bu sirketle ilgili ozel hukum var mi yok mu buna bakariz, (anonim TTK 329 vd maddeler) Anonim sirketin ozel hukumlerine bakacam, eger bu hukumlerle sorun cozulmuyorsa genel hukumlere donecegiz.
Ticaret sirketlerin ozellikleri
1.Ticaret sirketi soz konusuysa, bir tuzel kisilik soz konusudur.
2.Sinirli sayi ilkesi gecerlidir, numerus clausus. Kanunun saydigi ticaret turu disinda bir ticaret sirketi kuramazsiniz.(deniz ticaretinde donatim sirketi gorursunu 4-sinifta bu bir sirket degildir, kanunda sayilmadigi icin, donatma istiraki ozel hukumlere tabi olan adi sirket olarak cikar)
3.Hak ve Fiil ehliyeti bakimindan, bir tuzel kisilik olmanin en onemli ozelligi, kendisini olusturan hak sahiplerinden ayri bagimisiz hak ve fiil ehliyeti var. Eski ttk da ultra vires ilkesi vardi, sirket esas sozlesmesinde yazili olan isltme konusu dahilinde is ve islem yapabilir, Eger isletme konusu disinda bir islem yaparsa bu islem sirketi baglamiyordu eski TTK da, yeni TTK da bu ilkeyi terk etti ve diyor ki TTKm125/2, medeni kanun 48 de sayilan tum hak ve fiil ehliyetine sahiptir diyor. Tescil ve ilan edilen hususlar iyi niyeti kaldiriyormuydu? esas sozlesmeyı ılan ettıgınız zamanö herkesın bu ısletmenın konusunu bıldıgını varsayamazsınız diyor, karsi tarafin isletme konusunu bildigini ozel olarak ispatlanmasi gerekiyor.
4. Ticaret sirektlerinin birlesmesi bolunmesi tur degistirmesi mumkundur.
5.Ticaret sirketleri elektronik ortamda grup toplantilarini yapabilirler. m27
Sermaye koyma borcu: TTK127.
Madden degeri olan Ekonomik deger tasiyan herseyi sirket icin sermaye olarak getirebilirz. Anonim sirkete kisisel emegimiz sermaye olarak getirmeyeiz cunku ozel kanunda bu duzenlenmis.
TTK128. Ortagin brocu sermaye koyma borcu, bilrikisi tarafinda degeri bicilsin, fikri mulkiyetleri kaydedilkleri zaman ayni sermaye kabul edilir. Tasinmazin devrinde tescil kuraldir, bizim 3-fikra sermaye olarak tasinmaz veya tasinmaz uzerindeki haklar resmi sekil aranmaksizin gecerlidir diyor, yani tescil diis kazanim soz konusu. Ama yine sonunda tapuda tescili gerekyor diyor.
1-Bir tasinmaz var srikete sermaya olarak getirmek istiyorum, bu sekilde esas sozlesmeyi yazdim.
2-Ilk once tasinmazi tapuha serh veririm (bu tasinmaz sermaye olarak getirilmistir diye), 3-sonra sirketi kurdum ve sirket tescil edildi dolayisiyla Tuzel Kisilik kazanildi, Sirket malik oldu mu? Malik degil. Sirketin bu tasinmaz uzerinde tasarruf edebilmesi icin tapuda bu tasinamzi sirket adina tescili gereklidir. TTK 128/6. Ve Artik Malik olur.
4-asama ise boyledir:
1-ihtimal: Ticaret sicili muduru tarafindan, bu tasinmazi falan sirkete baglidir diye tapu siciline bildirecek.
2-ihtimal: Sirketin tek tarafli bildirimi ile tescil edilir.
Tasinir sermayede: 1-Guvenilir kiisye tevdi 2-Sirket tescil edildi TK kazandi ve artik Sermayeye maliktir sirket.
Fikri mulkiyette: 1-varsa ozel sici, 2-sirket kuruldu TK kazanildi, ve malik oldu.
Alcaklar: TTK130
Ahmetten olan alacagimi sirkete sermaye oalrak getiriyorum. Eger tehsil edilmezse sermaye borcunu yerine getirmemis olus, sermaye koyma borcunu yrine getirmezse ne olur? Ifayi talep edebilir, zarari varsa tazminini isteyebilir, borcun istifasini ister, temerrud faizi ister, ve ceza faizi varsa isteyebilir.
Adi sirkette orta sermaye borcunu yerine getirmiyorsa ne oluyordu? Adi sirketin feshin talep edebiloyorud, ortak ortakliktan cikartilamiyordu, ama anonim sirkette ortak bu borcunu yerine getirmiyorsa iskat edebiliriz.
A.S
100.000 sermaye
50 k den 2 ortak oduyor bir ortak sadece 25k odedi, kalan payi iskat edilir yani odenmemis kisim bakimindan payi elinden alinir, ve odedigi oranda payi devam eder.
Banka hangi payima hacz islemi koyabilir? Eger bir sahis sirketine ortaksam, sahis isrketi yani adi kolektif komandit sirketler, bilancoya gore hesaplanan kar payini, yada ortaklik soan ermisse tasfiyedeki payima el koyabilirler, ortaklik devam ettikce payima hacz islemi yurutemezler.
Eger ben anonim ve limited sirketine ortaksam, kar payim ve tasfiyedeki payim, ve ortaklik devam ederkenki payima haciz koyup payima el koyabilirler.
Ticaret sirketlerinde yapisal degisim haftanin konusu
Pratik calsimaya basliyoruz.
PRATİK ÇALIŞMA I
OLAY*
Birlikte bir benzin istasyonu işletmeye karar veren üç arkadaş, istasyonun (A)’ya ait bir taşınmazda inşa edilmesi, petrol ürünlerinin nakliyesi için (B)’nin tankerlerinin kullanılması ve istasyon yönetiminin (C) tarafından üstlenilmesi konusunda sözlü olarak anlaşmaya varmışlardır. Taraflar ayrıca (C)’nin zarara katılmamasını da uygun görmüşlerdir.
Hemen işe koyulan (A), taşınmazdaki binanın tadilatı konusunda, bir inşaat şirketi ile ortaklık adına ve hesabına anlaşmıştır. Bu anlaşmada tadilat bedeli 50.000 TL olarak kararlaştırılmış, ancak (C) bedelin fahiş olduğunu iddia ederek bu işleme itiraz etmiştir.
Benzin istasyonu faaliyete geçtikten sonra, ilk yıl için bilançoyu düzenleyen (C), elde edilen 600.000 TL’lik kazancı, ortaklara eşit olarak paylaştırmıştır. Bunun üzerine, (A) iktisadi değer olarak en büyük sermayeyi kendisinin getirdiğini ileri sürerek, kazanç paylarının “her ortağın getirdiği sermayenin parasal tutarının sermayeye oranı” ölçüsünde dağıtılması gerektiğini ileri sürmüştür.
Benzin istasyonunun açılışını takip eden üçüncü yılda (B) vefat emiş, oğlu (D) ise, (A) ve (C)’ye bundan sonra ortaklık ilişkisinde babasının yerini alacağını bildirmiştir.
Sektördeki gelişim olanaklarını fark eden (E), henüz yeteri kadar aşina olmadığı bu pazara tek başına girmemek için (D)’den, ortaklıklarına kendisinin de alınması için (A) ve (C)’yi ikna etmesini istemiştir. Kriz döneminde sermaye sıkıntısı yaşayabileceklerini öngören (A) ve (C), (E)’nin bu teklifini makul karşılamış ve böylece (E) ortaklığa dâhil olmuştur. İlerleyen günlerde, (E)’nin kendi benzin istasyonunu açma niyetinde olduğunu öğrenen diğer ortaklar, bu duruma sinirlenerek (E)’nin ortaklıktan çıkarılmasına karar vermişlerdir.
SORULAR
(A), (B) ve (C) arasındaki anlaşma şeklen geçerli midir? Geçerli ise kurulan ilişkiyi nitelendiriniz.
Madde 620 den başlayarak unsurları belirtmek gerekir. Adi Ortaklık Anlaşması var, A ve B VE C bir araya gelip bir benzin istasyonu işletmek istiyorlar, adi ortaklık meydana getirmişlerdir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.
Bir ortaklık, kanunla düzenlenmiş ortaklıkların ayırt edici niteliklerini taşımıyorsa, bu bölüm hükümlerine tabi adi ortaklık sayılır.
Kişi Unsuru (iki veya daha fazla kişi)
Sözleşme Unsuru
Sermaye Unsuru
Amaç Unsuru (ortak bir amaç)
Ortak Çaba Unsuru
O halde bir ortaklıktan bahsedebilmek için 5 temel unsura ihtiyaç var. Aralarında bir sözlü sözleşme var adi sözleşmenin bir şekil şartı olmadığından dolayı.
Taraflar istasyonun işletilmesi için bir tüzel kişilik kurmak isteselerdi, hangi şirket türünü/türlerini tercih edebilirlerdi? Karşılaştırmalı olarak değerlendiriniz.
Komandit şirketlerde ne vardı 2 tür ortak vardı komnandite/ komanditer, komandite ortak kolektif şirketin ortağı gibi şahsı temsil ediyordu, komanditer ortak ise anonim ortaklıktaki ortaklığı andıran bir ortaklıktır. Burada yine komandit şirket şeklinde örgütlenebilmeleri de mümkün ama şu mümkün değil komanditer ortak emek ve sermayeyi kişisel emeği sermaye olarak getiremez. Somut olayda yönetimi üstlenmek isteyen c kişisel emeğini getiriyor onu komanditer ortak seçemeyiz. Bu kaydı koyduğumuz şartıyla komandit ortak olarak örgütlenebilmeleri mümkün. Anonim ortaklık bakımından ise elverişli olmadığını görüyoruz neden çünkü anonim şirkette vadesi gelememiş alacaklar kişisel emekler vs sermaye olarak getirilemiyordu dolayısıyla anonim şirket olarak kurulması mümkün değildir.
(B)’nin sermaye olarak, sahibi olduğu tankerlerin mülkiyetini devretmeksizin kullanımını bırakması mümkün müdür?
Adi ortaklıkta sermaye bakımından bir sınır olmadığını söylemiştirk. Yani parasllaştırılabilen bir değeri olan her şey adi şirkete sermaye olarak getirilebilir bundan bir beis yoktur.
(C)’nin ortaklığın zararına katılmaması yolundaki sözleşme hükmü geçerli midir? Bu yönde bir muafiyet, sözleşme ile diğer ortaklara da tanınabilir mi?
Bir ortağın zararına katılamaması için ancak o ortağın adi ortaklığa emeğiyle ortak olması gerekmektedir. Haliyle C zarardan sorumlu olmayabilir ama bunu diğer ortaklar için uygulamak mümkün olmayacaktır. Eğer emeğini koyan bir ortak varsa onu zarara katılmamasında bir kayıt bir sorun yoktur. Bunu madde TBK 623. Maddenin 3. Fıkrasında: Bir ortağın zarara katılmaksızın yalnız kazanca katılacağına ilişkin anlaşma, ancak katılma payı olarak yalnızca emeğini koymuş olan ortak için geçerlidir. Diyor, bu hükmün mantelitesi nedir? Hangi unsur zedelenir? Ortak irade unsuru mesela. Şimdi şunu da söyleyelim C ye mümkündür dedik emeğini koydu onu muaf tuttuk diyelim peki ortaklık borçlusu gidip C’ye başvurabilir mi? Basvurur dış ilişkide müteselsil sorumluluk mutlak. Sözleşmeye böyle bir hüküm koyduysak karşı taraftaki kişiyi bağlamayacaktır.
Kazanç dağıtımına ilişkin kurallar açısından, (C)’nin dağıttığı kazanç payları hukuka uygun mudur? (A)’nın iddiasını da dikkate alarak yanıtlayınız.
Burada 622 ve 623 beraber yorumlanabilir.
Kazancın paylaşılması MADDE 622- Ortaklar, niteliği gereği ortaklığa ait olan bütün kazançları aralarında paylaşmakla yükümlüdürler.
2. Kazanç ve zarara katılma MADDE 623- Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, her ortağın kazanç ve zarardaki payı, katılım payının değerine ve niteliğine bakılmaksızın eşittir. Sözleşmede ortakların kazanç veya zarara katılım paylarından biri belirlenmişse bu belirleme, diğerindeki payı da ifade eder. Bir ortağın zarara katılmaksızın yalnız kazanca katılacağına ilişkin anlaşma, ancak katılma payı olarak yalnızca emeğini koymuş olan ortak için geçerlidir.
Dolayısıyla eşit olarak paylaştırılması hukuka uygundur.
(A) tarafından üzerinde benzin istasyonu işletilecek taşınmazın tadilatı amacıyla yaptılan anlaşma geçerli midir?
bu anlaşmanın ifası amacıyla ortaklığı temsilen 50.000 tl bedelinde bir çek düzenlemek niyetindedir. (A) bu hususta yetkili midir? Söz konusu kişi (C) olsaydı cevabınız değişir miydi? Açıklayınız.
Burada Anlaşma kiminle yapılıyor öncelikle bunu belirleyelim. Yönetim ve temsil aynı şey değil yönetim 635. Madde, temsil 637. Madde ama bunu ayırt etmek çok önemli. Yönetim dediğimiz şey dar anlamda iç ilişkileri temsil ediyor. Esas yetkili olan Kim? C. Kendisine yönetim yetkisi verilirse temsile yetkilidir, yönetim yetkisine sahipken temsil yetkisine sahip olmayabilir.Somut olayda öncelikle sözleşmeyle atanmış bir yönetici var biz bunun aynı zamanda temsil yetkisine sahip olduğu yorumunu 637’ye dayanarak yapıyoruz. 637. Maddenin 3. Fıkrası: Kendisine yönetim görevi verilen ortağın, ortaklığı veya bütün ortakları üçüncü kişilere karşı temsil etme yetkisi var sayılır. Ancak, temsil yetkisine sahip yönetici ortağın yapacağı önemli tasarruf işlemlerine ilişkin yetkinin, bütün ortakların oybirliğiyle verilmiş olması ve yetki belgesinde bu hususun açıkça belirtilmiş olması şarttır. Yani esas yetkili olan kim C, burada bahsettiğimiz adi ortaklığa özgün temsile ilişkin, adi temsilden ayrılan yönleri vs. Sorumuzu ilgilendiren kısım 637/3. Fıkra. Dolayısıyla A somut olayda yetkisizdir. Dolayısıyla A için yetkisiz temsil hükümlerine gidilecek. Yetkisiz temsil hükümlerine gidersek ne olur? Diğer ortaklar onay verirse şirket bununla bağlı olur vermezlerse o süreçte askıda hükümsüz vermedikleri takdirde sözleşme hükümsüz olur. Adi şirkette dikkat ederseniz bir tüzel kişilik söz konusu değil. Dolayısıyla ortak aynı zamanda kimi temsilen işlem yapıyor kendisini temsilen işlem yapıyor. Ama burada kişi aynı zamanda kendisini de temsil ettiğinden dolayı A verdiği taahhütler bağlı kalmaya devam edecek ancak diğer ortakları gibi bir sorumluluğu doğmayacak. Diğer ortakların sorumluluğu ancak işleme icazet vermeleri halinde doğar.
İkinci kısımda çek düzenlediği kısım: A bu hususta yetkili midir? Aslında 3 farklı görüş söz konusudur. Olağanüstü işlem varsa oybirliği gerekir. O yüzden ortaklığın çapına bakarız, neler olağanüstü bunu belirlemek için, ama temelde 3 görüş var.
Kollektif şirkete ilişkin hükümler uygulanmalıdır (niteliğine ve bünyesine daha uygun düşer)
Vekalet (Dursun hocada bu görüşte, o da aslında bunun daha kanuni dayanağı olduğu 630. Maddeye göre: Yönetici ortaklar ile diğer ortaklar arasındaki ilişki 1. Genel olarak MADDE 630- Kanunun bu bölümünde veya ortaklık sözleşmesinde aksine hüküm bulunmadıkça, yönetici ortaklar ile diğer ortaklar arasındaki ilişkiler, vekâlet sözleşmesine ilişkin hükümlere tabidir. Kanunda açık hüküm var. Vekalette 504. Maddede düzenleniyor: Vekil, özel olarak yetkili kılınmadıkça dava açamaz, sulh olamaz, hakeme başvuramaz, iflas, iflasın ertelenmesi ve konkordato talep edemez, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, bağışlama yapamaz, kefil olamaz, taşınmazı devredemez ve bir hak ile sınırlandıramaz.
Duran malvarlığına ilişkin işlemler olağanüstüdür (taşınmazın devri gibi). Dönene malvarlığına ilişkin işlemler olağan işlemlerdir. Şeklinde bir görüş.
Dolayısıyla C de olsaydı cevabımız değişmezdi çünkü kambiyo taahhüdü bir olağanüstü işlemdir. İkinci görüşe göre cevaplamak gerekir.
(D)’nin, babasının yerine ortaklık ilişkisine dâhil olması mümkün müdür?
Mümkündür. Sözleşmede beliritilirse ortaklık ilişkisinde mirasçıların devam etmesi mümkündür ancak belirtilmemişse de infisah nedenlerinden sayılır. 639 madde bu konuda açık:
Sona erme sebepleri
1. Genel olarak
MADDE 639- Ortaklık, aşağıdaki durumlarda sona erer:
1. Ortaklık sözleşmesinde öngörülen amacın gerçekleşmesi veya gerçekleşmesinin
imkânsız duruma gelmesiyle.
2. Sözleşmede ortaklığın mirasçılarla sürdürülmesi konusunda bir hüküm yoksa,
ortaklardan birinin ölmesiyle.
3. Sözleşmede ortaklığın devam edeceğine ilişkin bir hüküm yoksa, bir ortağın
kısıtlanması, iflası veya tasfiyedeki payının cebrî icra yoluyla paraya çevrilmesiyle.
4. Bütün ortakların oybirliğiyle karar vermesiyle.
5. Ortaklık için kararlaştırılmış olan sürenin bitmesiyle.
6. Ortaklık sözleşmesinde feshi bildirme hakkı saklı tutulmuş veya ortaklık belirsiz bir
süre için ya da ortaklardan birinin ömrü boyunca kurulmuşsa, bir ortağın fesih bildiriminde
bulunmasıyla.
7. Haklı sebeplerin bulunması hâlinde, her zaman başkaca koşul aranmaksızın, fesih
istemi üzerine mahkeme kararıyla.
Mirasci devam etmek istemezse; 633. Madde: MADDE 633- Bir ortağın fesih bildiriminde bulunması, kısıtlanması, iflası, tasfiyedeki payının cebrî icra yoluyla paraya çevrilmesi veya ölmesi hâlinde, sözleşmede ortaklığın diğer ortaklarla devam edeceğine ilişkin bir hüküm varsa, bu durumlardan biri gerçekleştiğinde, o ortak veya temsilcisi ya da ölen ortağın mirasçısı ortaklıktan çıkabilir veya diğer ortaklar tarafından yazılı olarak yapılacak bir bildirimle ortaklıktan çıkarılabilir.
Bu da yine şahıs şirketi olması ve güven unsurunun çok önemli olamsı nedeniyle karşımıza çıkıyor ortakların sorumluluğu 1. Dereceden tüzel kişilik yok bizzat sorumlulular. Ayrı bir malvarlığı değeri yok. DOLAYISIYLA BİZZAT TARAFLARIN MÜTESELSİL ADİ BİR BORÇ İLİŞKİSİ OLMASI. ORTAKLIK OLARAK DÜŞÜNDÜREN ŞEY ELBİRLİĞİYLE MÜLKİYET OLMASI TARAFLAR MÜLKİTETİN TÜMÜNE YAYGIN BİR TASARRUF YETKİSİNE SAHİPTİRLER. Kolay kolay bölünemez. Adeta tüzel kişiliüğe yakın bir yapı. 1. Dereceden müteselsilen sorumlulular oretak oldukları kişininde kim oldukları önemli.
(E) hakkında verilen çıkarma kararı hukuken yerinde midir? Cevabınız olumsuz ise, bu konuya ilişkin diğer ortaklara ne tür bir hukuki tavsiyede bulunulabilir? Gerekçeli olarak anlatınız.
E nin rekabet etmeme borcunu ihlal ettiğini söyleyebiliriz: 626. Madde: Ortaklar arasındaki sorumluluk 1. Rekabet yasağı MADDE 626- Ortaklar, kendilerinin veya üçüncü kişilerin menfaatine olarak, ortaklığın amacını engelleyici veya zarar verici işleri yapamazlar.
ÇÜNKÜ GÜVEN UNSURU VE REKABET ETMEME BORCU. İhlal edilmiş çıkarılması mümkün müdür? Burada bir yaptırımda bulunulmamış, ortaklıktan çıkarılma halleri 2 şekilde gerçekleşebilir. O kişiyi ortaklığın feshedilmesi veya 628 /2 ye dayanarak tazminat talebinde bulunabilir. Veya haklı nedenle fesih söz konusu olabilir.
Çünkü ilk derste de söylediğimiz gibi adi ortaklıkta çıkarılma sebepleri oldukça kısıtlı.
5 tane sayılmış: 633. Maddede:
fesih bildiriminde bulunması, kısıtlanması, iflası, tasfiyedeki payının cebrî icra yoluyla paraya çevrilmesi veya ölmesi hâlinde,
çıkarma sebepleri sınırlı sayıda olduğu için çıkarma yoluna gidilemiyor. Ancak ne mümkün tazmin borcu mümkün. Çünkü rekabet etmeme yükümlülüğünü ihlal ederek tazmin borcu altına girmiş sayarız. Bir diğer sebepte haklı nedenle fesihe gidebilir. O da irade beyanıyla değil mahkeme kararıyla haklı nedenle fesih teşkil edebilecek bir sebep mi? Evet taraflar arasında ilişkinin çekilmez bir hale gelmesi mesela kişisel bir husumet var bu adi ortaklıklar tarafından kabul edilebilir bir durum ama yine anonim şirket bakımından geldiğimizde görücez sermaye ortaklıkları bakımından bu kadar mutlak konuşmak mümkün değil. Orada sadece para önemli. Biz adi şirkete bakalım, adi şirketler bakımından rekabet etmeme yükümlülüğü haklı fesihe götürülebilecek bir sebeptir.
Donatma iştirakinin tüzel kişiliği yoktur. TTK rejimlerine tabiidir.
Tüzel kişiliği olmasının sonucu hak ve fiil ehliyeti vardır. Ultra vires ilkesi yeni ttk ile kaldırılmıştır. Ultra vires yasağı nedir? 6762 sayılı eski Ticaret Kanunu’nun 137. maddesinde “Ticaret şirketleri hükmi şahsiyeti haiz olup şirket mukavelesinde yazılı işletme mevzuunun çevresi içinde kalmak şartıyla bütün hakları iktisap ve borçları iltizam edebilirler” denilerek, ticaret şirketlerinin hak ve borç ehliyeti şirket sözleşmesinde yazılı işletme konusu ile sınırlandırmıştı. Buna göre, Ticari Şirketler, ancak şirket ana sözleşmesinde yazılı işletme konusu içinde kalmak kaydıyla; hak ihtisap etmeye ve borç yüklenmeye yetkilendirilmiş, şirket ana sözleşmesinde yazılı işletme konusu dışında yapılan işlemler ultra vires ilkesinin bir sonucu olarak yok hükmünde sayılmaktaydı.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile ultra vires ilkesi kaldırılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 371. Maddesine göre; “Temsile yetkili olanlar şirketin amacına ve işletme konusuna giren her tür işleri ve hukuki işlemleri, şirket adına yapabilir ve bunun için şirket unvanını kullanabilirler. Kanuna ve esas sözleşmeye aykırı işlemler dolayısıyla şirketin rücu hakkı saklıdır. Temsile yetkili olanların, üçüncü kişilerle, işletme konusu dışında yaptığı işlemler de şirketi bağlar; meğerki üçüncü kişinin, işlemin işletme konusu dışında bulunduğunu bildiği veya durumun gereğinden, bilebilecek durumda bulunduğu ispat edilsin. Şirket esas sözleşmesinin ilan edilmiş olması, bu hususun ispatı açısından, tek başına yeterli delil değildir. Temsil yetkisinin sınırlandırılması, iyi niyet sahibi üçüncü kişilere karşı hüküm ifade etmez; ancak, temsil yetkisinin sadece merkezin veya bir şubenin işlerine özgülendiğine veya birlikte kullanılmasına ilişkin tescil ve ilan edilen sınırlamalar geçerlidir.”
Bu hüküm gereği, şirketlerin işletme konuları dışında yaptıkları işlemler de şirketleri bağlamakta, yok hükmünde sayılmamaktadır. Ancak kanun şirketin temsile yetkili olanlara rücu hakkını saklı tutmaktadır. Bu şu anlama gelmektedir; şirketin amacı ve işletme konusu dışında yapılan işlemler şirketi bağlayacak, bu işlemler nedeniyle üçüncü kişiye karşı şirket sorumlu olacak olsa da temsil yetkisinin sınırını aşan temsile yetkililere karşı şirket rücu edebilecektir. Bununla birlikte işletme konusu dışında yapılan işlemler, işlemin işletme konusu dışında kaldığının işlemin karşı tarafı üçüncü kişi tarafından bilindiğinin veya durumun gereğinden bilebilecek durumda bulunduğunun ispatlanması halinde şirketi bağlamamaktadır. Kanunun yukarıda belirtilen maddesine göre; sadece şirket merkezinin veya bir şubesinin işlerine özgülenmiş olup da tescil ve ilan ettirilen temsil yetkisi veya birlikte kullanılmasına ilişkin sınırlamalar geçerlidir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunundaki düzenleme ile artık şirketler sayfalarca ana sözleşme hazırlamak zorunda kalmamakta ve ana sözleşmede belirtilmeyen bir işlem yapmak istediklerinde, ana sözleşme değişikliğine gitmek zorunda bulunmamaktadır. Bu durum ticaret hayatını biraz daha esnekleştirmektedir. Bununla birlikte, şirket yöneticilerinin yapmış oldukları işlemlerde artık daha dikkatli davranmaları gerekmektedir. Yukarıda da bahsedildiği gibi yapılan işlem dolayısıyla şirketin yöneticiye rücu hakkı vardır.
TİCARET ŞİRKETLERİNDE YAPISAL DEĞİŞİKLİKLER
TTK 134-194 MADDELER 195-205 ARASINDA İSE HAKİM ŞİRKETLRE
Birleşme bölünme ve tür değiştirme:
Birleşme: - Birleşme 1. Genel hükümler a) İlke MADDE 136- (1) Şirketler; a) Bir şirketin diğerini devralması, teknik terimle “devralma şeklinde birleşme” veya b) Yeni bir şirket içinde bir araya gelmeleri, teknik terimle “yeni kuruluş şeklinde birleşme”, yoluyla birleşebilirler. (2) 136 ilâ 158 inci maddelerin uygulamasında, kabul eden şirket “devralan”, katılan şirket “devrolunan” diye adlandırılır. (3) Birleşme, devrolunan şirketin malvarlığı karşılığında, bir değişim oranına göre devralan şirketin paylarının, devrolunan şirketin ortaklarınca kendiliğinden iktisap edilmesiyle gerçekleşir. Birleşme sözleşmesi 141 inci maddenin ikinci fıkrası anlamında ayrılma akçesini de öngörebilir.
Birden çok şirketin içlerinden birisinin bünyesinde veya yeni kurulan şirketin çatısı altında malvarlıklarını tasfiyesiz bir birleştirme şeklinde meydana gelmektedir. Birleştirmeye katılan şirketlerden en az bir tanesinin tüzel kişiliğinin sona ermesi gerekmektedir. Tüzel kişiliği sona eren yani devrolunan şirketin tüm malvarlığı yeni şirkete geçer. Aktifleri pasifleri yeni şirkete geçer biz buna tasfiyesiz infisah diyoruz. Yine birleşme ile birlikte devrolunan şirketin ortakları devaralan şirkere pay sahibi olmaya devam eder. Devrolunan şirketin ortakları devralan şirketin ortağı haline gelir. Birleşme aynı zamanda bir sermaye artırma unsurudur. Katılan şirketin pay sahipleri katılınan şirketin pay sahibi oldu. Birleşmeye hakim olan ilkeler:
Malvarlıklarının birleşmesi: Eğer bir malvarlığı birleşmesinden söz edemiyorsak m.136 kapsamına sayamayız.
Tüzel kişiliğin sona ermesi (birleşen şirketlerden birinin) birleşme bakımından olmazsa olmaz bir unsurdur.
Ticari işletmenin devri ve birleşme farklı şeylerdir.
Tasfiye yapılması: Tüzel kişiliği sona eren şirkette hiçbir tasfiye işlemi yapılmaksızın tüm aktif ve pasifleri devrolunan şirkete geçer. Burada külli halefiyet söz konusudur. Tasfiye yapılmıyor kendiliğinden kanun gereği tüm malvarlığı geçiyor.
Pay sahibinin devamlılığı ilkesi Kural olarak devrolunan şirketin ortakları devralan şirketle ortaklığa devam eder. (3) Birleşme, devrolunan şirketin malvarlığı karşılığında, bir değişim oranına göre devralan şirketin paylarının, devrolunan şirketin ortaklarınca kendiliğinden iktisap edilmesiyle gerçekleşir. Birleşme sözleşmesi 141 inci maddenin ikinci fıkrası anlamında ayrılma akçesini de öngörebilir.
Ayrılma akçesi MADDE 141- (1) Birleşmeye katılan şirketler, birleşme sözleşmesinde, ortaklara, devralan şirkette, pay ve ortaklık haklarının iktisabı ile iktisap olunacak şirket paylarının gerçek değerine denk gelen bir ayrılma akçesi arasında seçim yapma hakkı tanıyabilirler. (seçim hakkını ortağa bırakıyoruz)
(2) Birleşmeye katılan şirketler birleşme sözleşmesinde, sadece ayrılma akçesinin verilmesini öngörebilirler. (sadece ayrılma akçesi o halde kanun koyucu bunu ağır bir nisaba bağlıyor madde 151/5 (5) Birleşme sözleşmesi bir ayrılma akçesini öngörüyorsa bunun, devreden şirket şahıs şirketiyse oy hakkını haiz ortaklarının, sermaye şirketiyse şirkette mevcut oy haklarının yüzde doksanının olumlu oylarıyla onaylanması şarttır.) diyor, ağır bir şart getiriyor. %10 unu en fazla çıkartabilirsiniz.
GEÇERLİ BİRLEŞMELER: ss63
Sermaye şirketleri: Sermaye şirketleri ve kooparatifler ile ve ayrıca DEVRALAN OLMAK ŞARTIYLA kollektif ve komandit şirketle birleşebilirler.
Şahıs şirketleri, devrolunan olmak şartıyla sermaye şirketleri ile ve kooparatifler ile birleşebilirler. Böylece şahıs şirketlerinin sermaye şirketlerini devralması önlenmiştir.
Kooparatifler, sermaye şirketleri ile DEVRALAN OLMAK ŞARTIYLA şahıs şirketleri ile birleşebilirler.
Birleşme Usulu:
Birleşme sözleşmesi ve birleşme raporunun hazırlanması
Gerekirse ara bilanço düzenlenmesi
İlgililerin inceleme hakkı ve yönetim organlarının yükümlülükleri
Birleşmenin karara bağlanması
Birleşmenin Kesinleşmesi
Sermaye şirketlerinin kolay birleşmesi olanağı
ss64, Due diligence.
M.151 c) Birleşme kararı MADDE 151- (1) Yönetim organı, genel kurula birleşme sözleşmesini sunar. Birleşme sözleşmesi genel kurulda;
a) Bu Kanunun 421 inci maddesinin beşinci fıkrasının (b) bendi saklı olmak üzere, anonim ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde, esas veya çıkarılmış sermayenin çoğunluğunu temsil etmesi şartıyla, genel kurulda mevcut bulunan oyların dörtte üçüyle, (yani bir kişi %80 oya sahipse birleşmeye tek başına karar verebilir.
b) Bir kooperatif tarafından devralınacak sermaye şirketlerinde, sermayenin çoğunluğunu temsil etmesi şartıyla, genel kurulda mevcut bulunan oyların dörtte üçüyle,
c) Limited şirketlerde, sermayenin en az dörtte üçünü temsil eden paylara sahip bulunmaları şartıyla, tüm ortakların dörtte üçünün oylarıyla, (yani burada karar için çifte misab var)
d) Kooperatiflerde, verilen oyların üçte ikisinin çoğunluğuyla; ana sözleşmede ek ödeme ve başka edim yükümlülükleri ya da sınırsız sorumluluk kabul edilmiş veya bunlar mevcut olup da genişletilmişse kooperatife kayıtlı tüm ortakların dörtte üçünün kararıyla, onaylanmalıdır.
(2) Kollektif ve komandit şirketlerde birleşme sözleşmesinin oybirliğiyle onaylanması gerekir. Ancak, şirket sözleşmesinde birleşme sözleşmesinin bütün ortakların dörtte üçünün kararıyla onaylanması öngörülebilir.
(3) Bir sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketin, başka bir şirketi devralması hâlinde, birinci fıkranın (a) bendindeki nisaba ek olarak, komanditelerin tamamının birleşmeyi yazılı olarak onaylamaları gereklidir.
(4) Bir limited şirket tarafından devralınan anonim ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirkette, devralma ile ek yükümlülük ve kişisel edim yükümlülükleri de öngörülüyorsa veya bunlar mevcut olup da genişletiliyorsa, bütün ortakların oybirliğine gerek vardır.
(5) Birleşme sözleşmesi bir ayrılma akçesini öngörüyorsa bunun, devreden şirket şahıs şirketiyse oy hakkını haiz ortaklarının, sermaye şirketiyse şirkette mevcut oy haklarının yüzde doksanının olumlu oylarıyla onaylanması şarttır. (eğer bir ayrılma akçesini öngören sözleşme var doğrudan %90 ına gideriz tüm misabları unuturuz.)
(6) Birleşme sözleşmesinde devrolunan şirketin işletme konusunda değişiklik öngörülmüşse, birleşme sözleşmesinin ayrıca, şirket sözleşmesinin değiştirilmesi için gerekli nisapla onaylanmış olması zorunludur.
Anonim şirkette pay önemlidir.
6. Kesinleşmeye ilişkin hükümler a) Ticaret siciline tescil MADDE 152-
(1) Birleşmeye katılan şirketler tarafından birleşme kararı alınır alınmaz, yönetim organları, birleşmenin tescili için ticaret siciline başvurur.
(2) Devralan şirket, birleşmenin gereği olarak sermayesini artırmışsa, ek olarak esas sözleşme değişiklikleri de ticaret siciline sunulur.
(3) Devrolunan şirket, birleşmenin ticaret siciline tescili ile infisah eder.
A ve B B nin bünyesinde birleşirse A ne zaman infisah eder dersek? HER İKİ KARA DA TİCARET SİCİLİNE TESCİL EDİLMEKLE BİRLİKTE İNFİSAH EDER.
Aynı zamanda tescil kararını 154. Madde uyarınca türkiye sicil gazetesinde ilan olunur buradaki ilan açıklayıcı nitelikte karşımıza çıkmaktadır.
BİRLEŞMENİN SINUÇLARI: Madde 153:
Hukuki sonuçlar MADDE 153- (1) Birleşme, birleşmenin ticaret siciline tescili ile geçerlilik kazanır. Tescil anında, devrolunan şirketin bütün aktif ve pasifi kendiliğinden devralan şirkete geçer. (külli halefiyet ilkesinin bir sonucu)
(2) Devrolunan şirketin ortakları devralan şirketin ortağı olur. Ancak bu sonuç, devralan şirketin kendi adına fakat bu şirket hesabına hareket eden kişinin elinde bulunan paylar ile devrolunan şirketin kendi adına fakat bu şirket hesabına hareket eden kişinin elinde bulunan paylar için doğmaz.
(3) 7/12/1994 tarihli ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun hükümleri saklıdır. (Bazı birleşmeler için rekabetkruulundan izin alınması gerekiyor neden çünkü rekabet kurulu temel görevi pşyasadfaki rekabetin işlemesini sağlayabilmek. Rekabet kurulu yayınladığı tebliğlerle sektör sektör belirler. Otomotiv sektörü örneğin. Rekabet kurulunun eşiğini aşıyorsa bu tescil hiç yapılmamış sayılır. Örnek star tv nin satış ihalesi vardı doğan medyanın girmesine izin vemredi rekabet kurulu. Sen ihaleye dahi giremezsin olur da kaznaırsa n sen hakim konuma gireceksin dedi. Rekabet kurulu buna izin vermediği için birleşme gerçekleştirilemedi. Bir de kanun koyucu kolaylaştırılmış bir birleşme usulünden bahsediyor.
155. MADDE:
7. Sermaye şirketlerinin kolaylaştırılmış şekilde birleşmesi a) Uygulama alanı
MADDE 155-
(1) a) Devralan sermaye şirketi devrolunan sermaye şirketinin oy hakkı veren bütün paylarına veya b) Bir şirket ya da bir gerçek kişi veya kanun yahut sözleşme dolayısıyla bağlı bulunan kişi grupları, birleşmeye katılan sermaye şirketlerinin oy hakkı veren tüm paylarına, sahiplerse sermaye şirketleri kolaylaştırılmış düzene göre birleşebilirler.
(2) Devralan sermaye şirketi, devrolunan sermaye şirketinin tüm paylarına değil de oy hakkı veren paylarının en az yüzde doksanına sahipse, azınlıkta kalan pay sahipleri için;
a) Devralan şirkette bu payların denk karşılığı olan paylar verilmesi şirket payları yanında, 141 inci maddeye göre, şirket paylarının gerçek değerinin tam dengi olan nakdî bir karşılık verilmesinin önerilmiş olması ve
b) Birleşme dolayısıyla ek ödeme borcunun veya herhangi bir kişisel edim yükümlülüğünün yahut kişisel sorumluluğun doğmaması, hâlinde birleşme kolaylaştırılmış usulde gerçekleşebilir.
Kolaylaştırılmış birleşme usulü nedir? MADDE 156- (1) Birleşmeye katılan ve 155 inci maddenin birinci fıkrasında öngörülen şartlara uyan sermaye şirketleri, birleşme sözleşmesinde, 146 ncı maddenin birinci fıkrasının (a) ve (f) ilâ (i) bentlerinde gösterilmiş bulunan kayıtlara yer verirler. Bu sermaye şirketleri, 147 nci maddede öngörülen birleşme raporunu düzenlemeye ve 149 uncu maddede düzenlenen inceleme hakkını sağlamakla yükümlü olmadıkları gibi, birleşme sözleşmesini 151 inci madde uyarınca genel kurulun onayına da sunmayabilirler. (1)(155. Maddenin 1. Fıkrası için)
(2) Birleşmeye katılan ve 155 inci maddenin ikinci fıkrasında öngörülen şartlara uyan sermaye şirketleri, birleşme sözleşmesinde, sadece, 147 nci maddenin ikinci fıkrasının (a), (b) ve (f) ilâ (i) bentlerinde gösterilmiş bulunan kayıtlara yer verirler. Bu şirketler 147 nci maddede öngörülen birleşme raporunu düzenlemeye ve birleşme sözleşmesini 151 inci madde gereğince genel kurula sunmaya da zorunlu değildirler. 149 uncu maddede öngörülen inceleme hakkının, birleşmenin tescili için ticaret siciline yapılan başvurudan otuz gün önce (genel kuraldan farkı) sağlanmış olması gerekir. (155. Maddenin 2. Fıkrası için)
A ve B birleşiyor a nın alçakları var b battı batacak bir şirket n e yapabiliriz alacaklılar olarak? 157. Madde alacakların ve çalışanların korunması: Alacaklıların ve çalışanların korunması a) Alacakların teminat altına alınması: MADDE 157- (1) Birleşmeye katılan şirketlerin alacaklıları birleşmenin hukuken geçerlilik kazanmasından itibaren üç ay içinde istemde bulunurlarsa, devralan şirket bunların alacaklarını teminat altına alır.
Birleşmeye katılan şirketler; alacaklılarına, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde, yedişer gün aralıklarla üç defa yapacakları ilanla ve ayrıca internet sitelerine konulacak ilanla haklarını bildirirler.
Diğer alacaklıların zarara uğramayacaklarının anlaşılması hâlinde, yükümlü şirket teminat göstermek yerine borcu ödeyebilir. Yokluğunu ve butlanını isteyemezsiniz fakat 3 ay iöerisnde feshini isteyebilirisiniz:
Fesih davası MADDE 353- (1) Anonim şirketin butlanına veya yokluğuna karar verilemez. Ancak, şirketin kurulmasında kanun hükümlerine aykırı hareket edilmek suretiyle, alacaklıların, pay sahiplerinin veya kamunun menfaatleri önemli bir şekilde tehlikeye düşürülmüş veya ihlal edilmiş olursa, yönetim kurulunun, Gümrük ve Ticaret Bakanlığının, ilgili alacaklının veya pay sahibinin istemi üzerine şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesince şirketin feshine karar verilir. Mahkeme davanın açıldığı tarihte gerekli önlemleri alır.
(madde 453) : (4) 353 ve 354 üncü maddeler ile 355 inci maddenin birinci fıkrası tüm sermaye artırımı türlerine kıyas yoluyla uygulanır. Tüm sermaye artırım türlerine, nasıl bağlayacağız, birleşme özü itibariyle semraye artırımıdır dedik, 456 bizi 353 e gönderiyor alacaklılar 456 4 maddenin 353 e yollamasıyla birlikte birleşmede 3 ay içerisinde dava açma hakkına sahiptirler.
Özetle: Kanun koyucu alacaklılara birleşmenin iptali hakkını tanımamış doğrudan doğruay 353. Maddeyi okuduk fesih davası anonim limited şirket fesih edilmişse yokluğuna karar veremezsin, ortaklar talep edebilir alacaklılar talep edebilir, 456. Madde ise sermaye artırımına ilişkin bir madde 353. Maddeye atıfta bulunuyor kıyas yoluyla uygulanır dihyor birlşeme neydi? A nın V b nin sermayesi var birleşiyorlar sermaye artıyor, işte 353. Madde ile birlikte birleşmenin feshini alcaklılar da fesih davası açma imkanına sahip oluyorlar.
Ortakların Kişisel Sorumlulukları: madde 158: Ortakların kişisel sorumlulukları ve iş ilişkilerinin geçmesi: MADDE 158- (1) Devrolunan şirketin borçlarından birleşmeden önce sorumlu olan ortakların sorumlulukları birleşmeden sonra da devam eder. Şu şartla ki, bu borçlar birleşme kararının ilanından önce doğmuş olmalı veya borçları doğuran sebepler bu tarihten önce oluşmuş bulunmalıdır.
(2) Devrolunan şirketin borçlarından doğan, ortakların kişisel sorumluluğuna ilişkin istemler, birleşme kararının ilanı tarihinden itibaren üç yıl geçince zamanaşımına uğrar. Alacak ilan tarihinden sonra muaccel olursa, zamanaşımı süresi muacceliyet tarihinden başlar. Bu sınırlama, devralan şirketin borçları dolayısıyla şahsen sorumlu olan ortakların sorumluluklarına uygulanmaz.
(3) Kamuya arz edilmiş olan tahvil ve diğer borç senetlerinde sorumluluk itfa tarihine kadar devam eder; meğerki, izahname başka bir düzenleme içersin.
(4) İş ilişkileri hakkında 178 inci madde hükmü uygulanır.
*Kollektif ve anonim şirket birleşti kollektif şirketin borcu var idyelim ki bunlar birbirlerinin borcundan sorumlu mudur?
Anonim şirket sorumludur külli halefiyet ilkesi gereğince, kollektif şirketin ortağı da sorumlu 3 yıl süreyle, Çünkü aktifler ve pasifler dedik.
Bölünme: Bölünme için tek bir ticaret şirketinin bölünmesi yeterlidir. Bölünme tam ve kısmı bölünme olmak üzere ikiye ayrılıyor. Madde 159: Bölünme 1. Genel hükümler a) İlke MADDE 159- (1) Bir şirket tam veya kısmi bölünebilir.
a) Tam bölünmede, şirketin tüm malvarlığı bölümlere ayrılır ve diğer şirketlere devrolunur. Bölünen şirketin ortakları, devralan şirketlerin paylarını ve haklarını iktisap ederler. Tam bölünüp devrolunan şirket sona erer ve unvanı ticaret sicilinden silinir.
b) Kısmi bölünmede, bir şirketin malvarlığının bir veya birden fazla bölümü diğer şirketlere devrolunur. Bölünen şirketin ortakları, devralan şirketlerin paylarını ve haklarını iktisap ederler veya bölünen şirket, devredilen malvarlığı bölümlerinin karşılığında devralan şirketlerdeki payları ve hakları elde ederek yavru şirketini oluşturur. Madde 160:
Geçerli bölünmeler MADDE 160-
Sermaye şirketleri ve kooperatifler sermaye şirketlerine ve kooperatiflere bölünebilirler.
c) Şirket paylarının ve haklarının korunması
MADDE 161- (1) Tam ve kısmi bölünmede şirket payları ve hakları 140 ıncı madde uyarınca korunur.
Devreden şirketin ortaklarına; a) Bölünmeye katılan tüm şirketlerde, mevcut payları oranında şirket payları veya b) Bölünmeye katılan bazı veya tüm şirketlerde, mevcut paylarının oranına göre değişik oranda şirket payları, tahsis edilebilir. (a) bendindeki bölünme “oranların korunduğu”, (b) bendindeki bölünme ise “oranların korunmadığı bölünme”dir.
MADDE 171
(1) Bölünmeye katılan şirketlerden her biri, genel kurulun kararından iki ay önce, merkezlerinde, halka açık anonim şirketler ayrıca Sermaye Piyasası Kurulunun uygun gördüğü yerlerde;
a) Bölünme sözleşmesini veya bölünme planını,
b) Bölünme raporunu,
d) Son üç yılın finansal tabloları ile faaliyet raporlarını ve varsa ara bilançoları, bölünmeye katılan şirketlerin ortaklarının incelemesine sunar.
(2) Tüm ortakların onaylaması hâlinde küçük ve orta ölçekli şirketler birinci fıkrada öngörülen inceleme hakkından vazgeçebilirler. (1)
(3) Ortaklar, bölünmeye katılan şirketlerden, birinci fıkrada sayılan belgelerin kopyalarının kendilerine verilmesini isteyebilirler. Suretler için bedel veya herhangi bir gider karşılığı istenemez.
(4) Bölünmeye katılan şirketlerden her biri, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde, sermaye şirketleri ayrıca internet sitesinde, inceleme yapma haklarına işaret eden bir ilan yayımlarlar.
Korunmaya ilişkin hükümler
Alacaklıların korunması
aa) Çağrı
MADDE 174- (1) Bölünmeye katılan şirketlerin alacaklıları, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde, (…) (1) yedişer gün aralıklarla üç defa yapılacak ilanla ve sermaye şirketlerinde ayrıca internet sitesine de konulacak ilanla, alacaklarını bildirmeye ve teminat verilmesi için istemde bulunmaya çağrılırlar. (1) bb) Alacakların teminat altına alınması MADDE 175- (1) Bölünmeye katılan şirketler, 174 üncü maddede öngörülen ilanların yayımı tarihinden itibaren üç ay içinde, istemde bulunan alacaklıların alacaklarını teminat altına almak zorundadırlar. (2) Bölünme ile, alacaklıların alacaklarının tehlikeye düşmediğinin, (…) (2) ispatı hâlinde, teminat altına almak yükümü ortadan kalkar. (2) (3) Diğer alacaklıların zarara uğramayacaklarının anlaşılması hâlinde, şirket, teminat göstermek yerine borcu ödeyebilir.
Sorumluluk aa) Bölünmeye katılan şirketlerin ikinci derecede sorumluluğu
MADDE 176- (1) Bölünme sözleşmesi veya bölünme planıyla kendisine borç tahsis edilen şirket, bu suretle birinci derecede sorumlu bulunan şirket, alacaklıların alacaklarını ifa etmezse, bölünmeye katılan diğer şirketler, ikinci derecede sorumlu şirketler, müteselsilen sorumlu olurlar.
(2) İkinci derecede sorumlu olan şirketlerin takip edilebilmeleri için, alacağın teminat altına alınmamış ve birinci derecede sorumlu şirketin; a) İflas etmiş, b) Konkordato süresi almış, c) Aleyhinde yapılan bir icra takibinde kesin aciz vesikası alınmasının şartları doğmuş, d) Merkezi yurt dışına taşınmış ve artık Türkiye’de takip edilemez duruma gelmiş veya e) Yurt dışındaki merkezinin yeri değiştirilmiş ve bu sebeple hukuken takibi önemli derecede güçleşmiş, olması gerekir.
Hocanın örneği tahtada: B aş , C aş, D Aş. Örneği
B aş iflas etmiş vs ise 176/2 deki halerden gerçekleşmiş ise bölünmeye katılan şirketle bu ddefa 2. Dereceden başvurabilirsin diyor.
TÜR DEĞİŞTİRME:
Ticaret ortaklıklarının Tür Değiştirmesi: MADDE 180- (1) Bir şirket hukuki şeklini değiştirebilir. Yeni türe dönüştürülen şirket eskisinin devamıdır. b) Geçerli tür değiştirmeler MADDE 181- (1) a) Bir sermaye şirketi; 1. Başka türde bir sermaye şirketine; 2. Bir kooperatife; b) Bir kollektif şirket; 1. Bir sermaye şirketine; 2. Bir kooperatife; 3. Bir komandit şirkete; c) Bir komandit şirket; 1. Bir sermaye şirketine; 2. Bir kooperatife; 3. Bir kollektif şirkete; d) Bir kooperatif bir sermaye şirketine, dönüşebilir.
Kollektif ve komandit şirketlerin tür değiştirmelerine ilişkin özel düzenleme MADDE 182 - (1) Bir kollektif şirket bir komandit şirkete; a) Kollektif şirkete bir komanditerin girmesi, b) Bir ortağın komanditer olması, hâlinde dönüşebilir. (2) Bir komandit şirket kollektif şirkete; a) Tüm komanditerlerin şirketten çıkması, b) Tüm komanditerlerin komandite olması, suretiyle dönüşebilir. (3) Bir kollektif veya komandit şirketin tek kişi işletmesi olarak faaliyetine devam etmesine ilişkin 257 nci madde hükmü saklıdır. (4) Bu madde uyarınca yapılacak tür değiştirmelerine 180 ilâ 190 ıncı madde hükümleri uygulanmaz
Tür değiştirmede yine ekonomik bir bütünlük vardır mal varlığı tasfiye edilmez.
Kuruluş ve ara bilanço MADDE 184- (1) Tür değiştirmede, yeni türün kuruluşuna ilişkin hükümler uygulanır; ancak, sermaye şirketlerinde ortakların asgari sayısına, ayni sermaye konulmasına ve kurucuların şirket sözleşmesini imzalamalarına ilişkin hükümler uygulanmaz.
Bu sefer de tür değiştirme raporu ve sözleşmesi hazırlayıp genel kurul tarafından tür değiştirmeye kara vermemiz gerekmektedir.
Tür değiştirme kararı ve tescil MADDE 189- (1) Yönetim organı tür değiştirme planı ile yeni türün şirket sözleşmesini genel kurula sunar. Tür değiştirme kararı aşağıdaki nisaplarla alınır: (2) a) Kanunun 421 inci maddesinin beşinci fıkrasının (b) bendi hükmü saklı olmak şartıyla anonim ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde, esas veya çıkarılmış sermayenin üçte ikisini karşılaması şartıyla, genel kurulda mevcut oyların üçte ikisiyle; limited şirkete dönüştürme hâlinde, ek ödeme veya kişisel edim yükümlülüğü doğacaksa tüm ortakların onayıyla;
b) Bir sermaye şirketinin bir kooperatife dönüşmesi hâlinde tüm ortakların onayıyla;
c) Limited şirketlerde, sermayenin en az dörtte üçüne sahip bulunmaları şartıyla, ortakların dörtte üçünün kararıyla;
d) Kooperatiflerde; 1. Ortakların en az üçte ikisinin temsil edilmeleri şartı ile, genel kurulda mevcut oyların çoğunluğuyla, 2. Ek ödeme, diğer kişisel edim yükümlülükleri veya kişisel sorumluluk getiriliyorsa veya bu yükümlülükler veya sorumluluklar genişletiliyorsa, kooperatifte kayıtlı ortaklarının üçte ikisinin olumlu oyuyla,
e) Kollektif ve komandit şirketlerde tür değiştirme planı bütün ortakların oybirliğiyle onanır. Ancak, şirket sözleşmesinde ortakların tümünün üçte ikisinin olumlu oyuyla bu kararın alınabileceği öngörülebilir.
(2) Yönetim organı tür değiştirmeyi ve yeni şirketin sözleşmesini tescil ettirir. Tür değiştirme tescil ile hukuki geçerlilik kazanır. Tür değiştirme kararı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilir.
Kanun koyucu 191. Maddeden itibaren 3 madde halinde yapısal değşikliklere uygulanacak 3 madde sevketmiştir:
Ortak hükümler 1. Ortaklık paylarının ve ortaklık haklarının incelenmesi MADDE 191-
(1) Birleşmede, bölünmede ve tür değiştirmede ortaklık paylarının ve ortaklık haklarının gereğince korunmamış veya ayrılma karşılığının uygun belirlenmemiş olması hâlinde, her ortak, birleşme, bölünme veya tür değiştirme kararının Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilanından itibaren iki ay içinde, söz konusu işlemlere katılan şirketlerden birinin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, uygun bir denkleştirme akçesinin saptanmasını isteyebilir. Denkleştirme akçesinin belirlenmesinde 140 ıncı maddenin ikinci fıkrası uygulanmaz.
(2) Davacı ile aynı hukuki durumda bulunmaları hâlinde, mahkeme kararı, birleşmeye, bölünmeye veya tür değiştirmeye katılan şirketlerin tüm ortakları hakkında da hüküm doğurur.
(3) Davanın giderleri devralan şirkete aittir. Özel durumların haklı göstermesi hâlinde, mahkeme giderleri kısmen veya tamamen davacıya yükletilebilir.
(4) Ortaklık paylarının veya ortaklık haklarının korunmasını inceleme davası birleşme, bölünme veya tür değiştirme kararının geçerliliğini etkilemez.
Birleşmenin, Bölünmenin Ve Tür Değiştirmenin İptali Ve Eksikliklerin Sonuçları MADDE 192-
(1) 134 ilâ 190 ıncı maddelerin ihlali hâlinde, birleşme, bölünme ve tür değiştirme kararına olumlu oy vermemiş ve bunu tutanağa geçirmiş bulunan birleşmeye, bölünmeye veya tür değiştirmeye katılan şirketlerin ortakları; bu kararın Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilanından itibaren iki ay içinde iptal davası açabilirler. İlanın gerekmediği hâllerde süre tescil tarihinden başlar. (2) Kararın bir yönetim organı tarafından verilmesi hâlinde de bu dava açılabilir. (3) Birleşme, bölünme ve tür değiştirmeye ilişkin işlemlerde herhangi bir eksikliğin varlığı hâlinde, mahkeme taraflara bunun giderilmesi için süre verir. Hukuki sakatlık, verilen süre içinde giderilemiyorsa veya giderilememişse mahkeme kararı iptal eder ve gerekli önlemleri alır.
3. Sorumluluk MADDE 193- (1) Birleşme, bölünme veya tür değiştirme işlemlerine herhangi bir şekilde katılmış bulunan bütün kişiler şirketlere, ortaklara ve alacaklılara karşı kusurları ile verdikleri zararlardan sorumludurlar. Kurucuların sorumlulukları saklıdır.
(3) 202 ilâ 208, 555, 557, 560 ıncı madde hükümleri saklıdır. Bir sermaye şirketinin veya kooperatifin iflası hâlinde 556 ve 570 inci maddeler ile Kooperatifler Kanununun 98 inci maddesi kıyas yoluyla uygulanır
1) Ortak genel kurul toplantısına gitmeli
2) Olumsuz oy vermiş olmalı
3) Olumsuz muahalefet şerhini de tutanağa geçirmesi gerekir
İşte bu ortak birleşmenin bölünmenin tür değiştrimenin iptalini isteyebilir.
HAKİM ŞİRKET / BAĞLI ŞİRKET
Nursena Eren
Nursena Eren