Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2020
…
8 pages
1 file
Akkoyunlu devletini imparatorluk seviyesine çıkartan Uluğ (Uzun) Hasan Bey
Asia Minor Studies (Asia Minor Studies), issue: 02 / 2013, 2013
15. yüzyılın birinci yarısında bölgedeki jepolitik durumun gerginleşmesi Akkoyunlu-Memluk ilişkilerini, bazen iyi yönde etkilemiş, bazen de keskinleştirerek kötüleştirmiştir. Akkoyunlu Kara Osman ve onun evlatları devrinde iki devlet arasındaki ilişkiler her zaman iyi gitmemiş, ortaya çıkan siyasi olayların durumuna göre sık sık değişmiştir. Akkoyunlu ve Memluk devletleri arasında siyasi üstünlük mücadelesinin esas yeri Güney-Doğu Anadolu toprakları olmuştur. Uzun Hasan (1453–1478) devrinde güçlü hale gelen Akkoyunlu Devleti ile Memluklar arasındaki bu üstünlük mücadelesi daha da derinleşmiştir. Burada iki devletin çıkarları doğrultusunda giden mücadeleleri, iyi yönde olan ilişkilerin bozulmasına getirip çıkarmıştır. Akkoyunlu-Memluk Devleti ilişkileri dönemin olaylarına bağlı olarak inişli çıkışlı bir şekilde devam etmiştir. Yine siyasi beklentilere dayalı olan bu ilişkileri Osmanlı Devleti’nin de bölgede yürüttüğü dengeli politikası etkilemiştir. Güney-Doğu Anadolu’da siyasi güce sahip olmak uğrunda yaşanan bu üçlü mücadelede bazen Osmanlı Devleti’ne karşı Akkoyunlu-Memluk devletleri ittifak etse de, bazen de bu iki devletin siyasi beklentilerinin çatışması söz konusu olmuştur.
2024
In Turkey, the Independence and the Founding are intertwined with their own achievements, revolutionary transformations as well as their limitations and problems. Within this framework, the status of women is perhaps the litmus paper of the Republican revolution, which can be summarised as the transition from a theocratic monarchy to a secular state of law based on popular sovereignty. In other words, women in Turkey are, on the one hand, an indicator of the revolutionary transformation, but when analysed more carefully, they are also important in terms of showing its limitations. At the same time, in the bigger picture, when placed within the practices of republican governments of the age of nation-states, for example, in the context of the much-criticised patriotic-motherhood role, it has great similarities with republican governments in the West. This study aims to focus on the evaluations of feminist academics and thinkers on the first period of the republic in Turkey. In this study, the views of four important feminist academics and/or writers from three generations, Nezihe Muhiddin, Nermin Abadan Unat, Necla Arat, Şirin Tekeli and Fatmagül Berktay, on the period between 1923 and 1945, which we can conceptualise as the Kemalist Republic, will be evaluated in a comparative method. The study will focus on the issues that feminist writers and academics problematise in relation to this first period of the republic, the perspective from which they address these issues, whether there are any differences between the issues highlighted between different generations, etc. More precisely, it is possible to formulate the questions to be asked in this study as follows: How do the above-mentioned feminist writers and academics deal with the continuities and ruptures between the Ottoman-Republican period? What are the views of these feminist writers and academics on women's attainment of citizenship status and deficiencies? What are their evaluations about the universality/uniqueness dialectic of the Republican revolution? What are their evaluations on the political economy of the Kemalist Republican period and its reflections on the issue of women's rights? In connection with this, what are her views on the reflections of the class and social situation of the period on the world of mentality? Although the official discourse of the period emphasised "secularism", what are their views, if any, on the reflections of religion (Islam) on patriarchal dominant thoughts and policies at the social level?
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi …, 2004
Bingöl Üniversitesi Bingöl Araştırmaları Dergisi, 2018
2013
XIV.yüzyıl sonlarında Anadolu-Irak ve Azerbaycan'da Türkmen devletlerinin kurulması, Oğuz efsanesinin yeniden canlanmasının işareti olarak algılanabilir. Nitekim bu yeni devletler döneminde ''Cengizi'' meşrûiyet anlayışı yerini ''Oğuzcu'' geleneğe bıraktı. Bu konudaki en önemli değişim Akkoyunlu Uzun Hasan Bey döneminde olmuştur. Bu makale, Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan Bey'in meşrûiyet düşüncesini dayandırdığı temelleri ortaya koymayı amaçlamaktadır.
Çin dünü, bugünü ve yarını ile dünyanın merak içinde izlediği bir ülke konumundadır. Sahip olduğu hanedanlıklar, geçirdiği evrimler, güçlü ekonomisi ile ABD’ye rakip olarak ortaya atılması Çin’i cazip bir araştırma konusu yapmaktadır.
Özet: Ahi Evran'ın, 1200'lü yılların başında Anadolu'da kurduğu Ahi Teşkilatı ile Anadolu'nun ekonomik, sosyal, kültürel ve dinî hayatına dönüşümler getirdiği görülmüştür. Uluslararası akademik yönetim-organizasyon yazınında önemli bir yer tutan, 1983 yılında Dennis Organ ve arkadaşları tarafından kavramsallaştırılan (Bateman ve Organ, 1983; Smith, Organ ve Near, 1983) " örgütsel vatandaşlık davranışı (ÖVD) " kavramı yaklaşık 800 yıl önce Ahi Evran'ın kurduğu yönetsel yapıda farklı bir biçimi ile görülebilmektedir. " Resmi ödül sistemine doğrudan ya da açıkça konu olmayan, örgütün (teşkilatın) etkin bir biçimde çalışmasına yardımcı olan, gönüllü, bireysel davranışlar(Podsakoff vd., 2000) " şeklinde tanımlanabilen ÖVD'nın Ahilikteki yönetsel uygulamalarda tarihsel izleri sürülecektir. Günümüz yazınında ele alınan örgütsel yaşamda mükemmellik, dürüstlük, olgunluk ve fazilet çerçevesindeki bireysel özellikler (Akgemci ve Özgener, 1998) ile teşkilatın çalışmasındaki gönüllülük esası Türk yönetim yazınında yerini yıllar öncesinde almaktadır. Bu çalışmanın temel amacı Ahi Evran'ın kurmuş olduğu temeller üzerinde yükselen Ahilik ve Ahilik Kültürü ile örgütsel davranış alanının önemli konularından biri olan örgütsel vatandaşlık davranışı arasındaki ilişkiyi incelemektir. Üç ana bölümden oluşan çalışmada ilk olarak örgütsel vatandaşlık davranışı ve örgütsel vatandaşlık
2020
Hasan Ali Yücel’in de bir parçası olduğu, Köy Enstitüleri’nde yaşama geçmiş kültürel çabalar ile Batı ve Doğu kültürleri arasında Anadolu’da kurulmaya çalışılmış kimi köprüler ve ne yazık ki soğukkanlı bilirkişiler tarafından yakılıp yıkılmıştır. Yücel, yalnızca bir eğitimci, bir yönetici değil, aynı zamanda bir kültür devrimcisidir. Mantık ve felsefe kitapları yazarıdır. Bu kitaplar da birtakım yerlerden çevrilmiş, derlenmiş yapıtlar olmayıp Yücel’e özgü bulgu ve usyürütmelerle örülmüştür. Sözgelimi, 1926’da ilk kez yayınlanan “Surî ve Takbikî Mantık” adlı ders kitabında, tarihi, “mekânı zamanlaştıran ilim” olarak tanımlamaktadır. Burada yalnızca biçimsel dizgeci, mantıkçı bir tutum değil, aynı zamanda özdeksel, ontolojik bir yaklaşım da söz konusudur. 1939 yılı basımı yapılan mantık kitabında da İbnî Haldun’u, “Müslümanlık âleminde ilk olarak hikâyeci tarihten olgucu tarihe yükselip olayları nedensellik yönünden gören ilk tarihçi” olarak tanımlar. İbn-Haldun’la ilgili bu yaklaşım Osmanlı çöküş döneminden başlayarak ilerici, devrimci sayılan kimi düşün adamlarının Doğu ve İslâm tarihindeki değerlere sırtlarını dönüp bir Batı taklitçiliği içinde, geç kalmış olmanın telaşıyla taklitçi bir çizgi izlemelerine karşı atılmış çok önemli bir adımdır.
THE BOUNDARIES OF WAR LOCAL AND GLOBAL PERSPECTIVES IN MILITARY HISTORY, 2024
Archéologie de la Picardie et du Nord de la France - Revue du Nord, 2017
Güvenlik Bilimleri Dergisi, 2018
CUANDO LOS ECUATORIANOS VOLVAMOS A VIAJAR, 2020
medRxiv (Cold Spring Harbor Laboratory), 2024
Arta Memoriei, 2019
Procedia Engineering, 2012
Ingenierias, 2021
Cell Biology and Toxicology, 2016
International Journal of Social Work and Human Services Practice, 2014
Materials, 2021
Book of Abstracts
ACM SIGCUE Outlook, 1997
Toxicology in vitro : an international journal published in association with BIBRA, 2016