Academia.eduAcademia.edu

II. KÖK-TÜRK KAĞANLIĞI

İslamiyet öncesi Türk tarihinde Kök-Türklerin tarihi akla ilk gelendir. Kök-Türkler ‘’Türk’’ adını devletlerinin isminde kullanarak, bu ismin dünya çapında yaygınlaşmasına vesile olmuş, Türk halkının milli kimliğini benimsemesinde büyük rol üstlenmiştir. Nitekim Türklerin kendi yazıtları dahil olmak üzere Çin, Rusya, Latin, Arap kaynaklarında da bu bölgenin halkına ‘’Türk’’ diye hitap edilmiştir. Yabancılar, Türklerin yaşadığı topraklara ‘’Türkiye’’ demiştir, yıllar sonra Kök-Türklerin vatan edindikleri topraklar ise ‘’Türkistan’’ adını alacaktır. Tabii bu durum, daha önce kurulan devletlerin Türk olmadığı anlamına da gelmez, Türklerin MÖ 3. binyıla uzanan geniş bir tarihi vardır.

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ SOSYAL BİLİMLER TARİH (İÖ) II. KÖK-TÜRK KAĞANLIĞI TARİH SEMİNERİ DANIŞMAN PROF. DR. CAFER ÇİFTÇİ SÜLEYMAN AYDIN 081770536 BURSA-2018 İÇİNDEKİLER GİRİŞ....................................................................................................................4 1. KAĞANLIĞIN BAĞIMSIZLIĞI VE YAPILANMASI............................5 1.1 Kutlug ve Tonyukuk’un İş Birliği....................................................................................5 1.2 Ötüken’in Alınması ve Türklerin Kurtuluşu....................................................................6 1.3 Kağanlığın İlanı ve Kutlug’un Ölümü.............................................................................7 2. BÜYÜK FATİH KAPGAN İLE KAĞANLIĞIN ZİRVEYE ÇIKIŞI.......7 2.1 Kapgan’ın Tahta Çıkışı ve Çin ile İlişkiler.......................................................................7 2.2 Kağanlığın Teşkilatlandırılması ve Batı Seferleri............................................................8 2.3 Tekrar Çin’e Yöneliş........................................................................................................9 3. İÇ İSYANLAR İLE KAĞANLIĞIN SARSILMASI................................10 3.1 Çin’in ‘’Barbarı Barbara Kırdırma’’ Politikası...............................................................10 3.2 Bayırkuların İhaneti ile Kapgan’ın Ölümü.....................................................................11 3.3 Kül Tegin’in Tahta Darbesi............................................................................................12 4. BİLGE KAĞAN İLE KAĞANLIĞIN TEKRAR KUVVETLENMESİ..13 4.1 Uzayan İç İsyanların Sonu.............................................................................................13 4.2 Düşmanların Gizli İttifakı ve Tonyukuk’un Kağanlığı Yıkımdan Kurtarması..............14 4.3 Düşmana Karşı Saldırı...................................................................................................15 4.4 Bilge Kağan’ın Planları ve Tonyukuk’un Nasihatleri...................................................16 4.5 Tonyukuk ve Kül Tegin’in Ölümü................................................................................16 4.6 Bilge’nin Yalnızlığı ve Ölümü......................................................................................18 5. BAŞSIZ KALAN KAĞANLIĞIN YIKILIŞI............................................19 5.1 Kağanlığın Hatunun Yönetimine Bırakılması................................................................19 5.2 Kağanların Katli ile Çin’in Kargaşadan Faydalanması...................................................19 5.3 Karluk, Basmıl, Uygur İttifakı ve Kağanlığın Hazin Sonu..............................................20 SONUÇ...............................................................................................................21 KAYNAKÇA......................................................................................................22 GİRİŞ İslamiyet öncesi Türk tarihinde Kök-Türklerin tarihi akla ilk gelendir. Kök-Türkler ‘’Türk’’ adını devletlerinin isminde kullanarak, bu ismin dünya çapında yaygınlaşmasına vesile olmuş, Türk halkının milli kimliğini benimsemesinde büyük rol üstlenmiştir. Nitekim Türklerin kendi yazıtları dahil olmak üzere Çin, Rusya, Latin, Arap kaynaklarında da bu bölgenin halkına ‘’Türk’’ diye hitap edilmiştir. Yabancılar, Türklerin yaşadığı topraklara ‘’Türkiye’’ demiştir, yıllar sonra Kök-Türklerin vatan edindikleri topraklar ise ‘’Türkistan’’ adını alacaktır. Tabii bu durum, daha önce kurulan devletlerin Türk olmadığı anlamına da gelmez, Türklerin MÖ 3. binyıla uzanan geniş bir tarihi vardır. Kök-Türk tarihinin Orhun Bengi Taşları dışında bilinen en ayrıntılı kaynakları şüphesiz Çin kaynaklarıdır. Çince kaynaklar Fransızca ve Rusça başta olmak üzere birçok dilde çevrilmiş, transkripsiyonu yapılmış ve Çince telafuzu farklı olan Türkçe özel isimlerin birçoğunun doğru telafuz şekilleri titizlikle incelenerek bulunmuştur. Ancak günümüzde pek çok tarih araştırmacısı bu ikincil kaynaklardan bir haberdir, bu yüzden çoğu Çin kaynaklarındaki telafuz şekillerinin Türkçe aslını tespit etmekte zorlanılmaktadır. Bu sebeplerden ötürü çalışmamızda bu tip sorunlar karşısında profesyonelleşmiş Türk tarihçilerinden Ahmet Taşağıl, Saadettin Gömeç ve İbrahim Kafesoğlu’nun eserlerinden fazlasıyla faydalanılmıştır. Çalışmamızda, I. Kök-Türk Kağanlığının hazin sonunun ardından başsız kalarak Çin’in boyunduruğuna giren Türk halkının, küllerinden doğarak, başlarında kağanları ile ikinci bir Kök-Türk devletini kurmalarına ve devletin yükselişinden batışına kadar süregelen siyasi olaylara değineceğiz. Kağanlığın Bağımsızlığı ve Yapılanması 1.1 Kutlug ve Tonyukuk’un İş Birliği Kök-Türk tarihinin 50 yıllık fetret döneminde pek çok bağımsızlık girişimi olmuştu. Bağımsızlık uğruna ilk mücadeleyi veren kişi Ni-şu-fu idi, Türk milletinin özgürlüğü uğruna verdiği bağımsızlık savaşını kaybetti ve kesilen başı, Çin başkenti Lo-yang’a götürüldü (679-680). Aynı dava uğruna harekete geçen Aşina soyundan Fu-nien de kalabalık Çin kuvvetlerine karşı mağlup olarak, 53 arkadaşıyla birlikte Lo-yang’ın çarşısında idam edilmişti (Ağustos, 681). Bu bağımsızlık girişimlerinin içerisinde, Aşina soyundan Kutlug (Ku-to-lu)’un 680 yılında giriştiği bağımsızlık savaşı ancak başarıya ulaştı. İbrahim Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, 41. Baskı, İstanbul: Ötüken Neşriyat, 2017, s. 109. Kutlug bağımsızlık girişimine başlamadan önce, gelecekte kağanlık için mühim rol oynayacak Tonyukuk ve kardeşi Kapgan ile birlikte Çin’in kuzeyinde, Çogay Kuzı ve Kara Kum civarlarında yaşamaktaydı. Çin’e bağlı olan Türk halkının karnı toktu, buna rağmen onlar Çin’e düşmanlık beslemekteydiler. Çin kaynaklarında ‘’A-shih-na Ku-to-lu’’ olarak zikredilen Kutlug, on yedi alp ile giriştiği savaşın ilk adımlarını attı. Bu haberi duyan çeşitli Türk boyları dağlardan, şehirlerden gelerek onun etrafında toplandı. Saadettin Y. Gömeç, Kök Türk Tarihi, 5. Baskı, Ankara: Berikan Yayınevi, 2016, ss. 175-178. Kutlug, Türk milletinin büyük bir kesimi Çinlilerin baskısı altında, Çin sınırlarına yakın yerlerde oturduğu için istediği desteği tam olarak bulamadı. O topraklarda yaşayan Türk halkının büyük kısmı gelememişti, Kutlug bağımsızlık mücadelesini kazanınca, onları da kurtarmak için akınlar düzenleyecekti. Ahmet Taşağıl, Türk Model Devleti Gök Türkler, İstanbul: Bilge Kültür Sanat, 2017, ss. 214-215. Birbirine yakın tarihlerde giriştikleri bağımsızlık mücadelesini Fu-nien kaybedince, onunla hareket eden Türk alplerinden kaçabilenler Kutlug’un etrafında tekrar toplanmıştı. Türk halkı Kutlug’u bizzat kağan seçmişti. Kutlug’un herkesçe kağan kabul edilmesinde Tonyukuk’un da büyük payı vardı. Kutlug’un ilk hareketinden beri Tonyukuk ona destek olmaktaydı ve Kutlug bu destekten dolayı çok memnundu. Bağımsızlık için mücadele verenlerin sayısı beş bine kadar ulaşmıştı. Tonyukuk ordunun üçte birini oluşturan yayaları komuta ediyordu, onun ağzından alınan bilgiye göre, eğer Tonyukuk istemeseydi Kutlug kağan olamazdı. Kutlug’un bağımsızlık mücadelesinde Tonyukuk’un soyu (Aşite=A-shih-te) cidden büyük rol üstlenmişti, ancak Kutlug yerine başka birisi lider seçilse de Tonyukuk’un yardımının eksik olmayacağı yine Tonyukuk’un kendi söylemlerinden anlaşılmaktadır. Gömeç, age, ss. 178-179. Kutlug ile Tonyukuk’un ilk saldırısı Kuzey Çin’in Yün-çu eyaletinde gerçekleşti (681). Eyaletten otuz bin at, koyun, deve vb. büyük ve küçük baş hayvan elde edildi. Yün-çu’da yaşayan Türkler onların mücadelesine katıldı. Kafesoğlu, age, ss. 109-110. Arkasından Kara Kum’a geçerek orada oturan Dokuz Oğuzların sürüleri yağmalandı. Burada daha fazla güçlenince sonunda Kök-Türklerin bağımsızlığını ilan etti. Kardeşlerinden Beg Çor’u Şad, Tuo-hsi-fu’yu yabgu tayin ederek kağanlığı idari olarak temeline oturttu. Ahmet Taşağıl, Kök Tengri’nin Çocukları, 9. Baskı, İstanbul: Bilge Kültür Sanat, 2017, ss. 159-160. Çin esaretindeyken oturdukları yurtları bağımsız kalınca Çogay Kuzı’yı yazlık, Kara Kum’u kışlık merkezi ilan etti. Sıradaki hedefleri Ötüken’di. Kafesoğlu, age, ss. 109-110 1.2 Ötüken’in Alınması ve Türklerin Kurtuluşu Bir süre avcılık yaparak, hayvan besleyerek Türk milleti yaşantısına devam etti. Tonyukuk dört bir yana casus gönderdi. Oğuzlar üzerine gönderdikleri casus geri dönmüştü. Himayeye alınamayan Türkler arasındaki en güçlü boy Dokuz Oğuzlardı. Faruk Sümer, ‘’Oğuzlar’’, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı, 2013, s. 325. Casus; Çin, Kıtay ve Oğuzların iş birliği içinde olduğunu ve Kutlug’un kağanlığına saldırma planı üzerinde olduklarını söyledi. Tonyukuk derhal bu haberi kağanına ulaştırdı. Tonyukuk, bu üçlü ittafıkın birlikte çok güçlü olduklarını, ancak teker teker pusuya düşürülürlerse onları mağlup edebileceklerini söyledi. Kutlug tüm orduyu Tonyukuk’un komutasına bıraktı. Tonyukuk ilk olarak Ötüken Ormanı’nda küçük bir Oğuz kütlesini yağmaladı, ardından Oğuzlar dört bir yandan ordularını Ötüken merkezine sevk ettiler. Muharrem Ergin, Orhun Abideleri, 51. Baskı, İstanbul: Boğaziçi Yayınları, 2017, ss. 99-101. İnekler Gölü’nde meydana gelen büyük savaşta Tonyukuk, Oğuz tehlikesini bütünüyle yok etti (682). Böylece Türkler asırlardan beri sahip oldukları kutlu topraklara, Ötüken’e sahip oldular. Kafesoğlu, age, s. 110. Dokuz Oğuzlar da Kök-Türk hakimiyetine girerek kağanlığın önemli bir parçası haline geldiler. Lakin bağımsızlığına düşkün olan bu Türk kütlesi ileride kağanlığı birçok isyan ile karşı karşıya bırakacaktır. F. Laszlo, ‘’Dokuz Oğuzlar ve Gök Türkler’’, Çev: Hasan Eren, Belleten, Cilt XIV, Sayı 53, 1950, s. 43. Sıra Çin ve Kıtay ittifakını bozmaya gelmişti. İlk darbe Lan eyaletine vuruldu, kağanlığın Çin’e karşı kazandığı ilk zaferdi. Türklerin çoğunlukta olduğu Shuo eyaleti, Kutlug’un bizzat komuta ettiği ordu tarafından ele geçirildi, aynı ordu Tai eyaletine de baskın düzenleyerek ele geçirdi (683-685). Kısa bir müddet Çin, Kök-Türklere karşı küçük zaferler kazansa da Türklerin direnci kırılmadı. Kutlug, Çinlilere on yedi, Kıtaylara yedi kez sefer düzenledi (689). Aynı yıl Tonyukuk’un Türgişlere düzenlediği seferle birlikte Türk kütleleri tamamen bağımsızlığını kazanmış oldu. Taşağıl, age, 2017a, s. 160. 1.3 Kağanlığın İlanı ve Kutlug’un Ölümü Türk kütleleri Çin esaretinden kurtarılınca Kutlug, kağan ilan edilerek ‘’İlteriş’’ unvanını aldı. Tonyukuk ‘’Aygucı’’ unvanıyla vezir tayin edilirken, Kutlug’un kardeşi Kapgan Şad ilan edildi. Kağan yönünü tekrar Çin’e doğru çevirdi. Çin üzerine sayısız akınlar düzenlenmeye devam etti. Akınlar genellikle ‘’Çu’’ denilen garnizon eyaletlerine düzenleniyordu. Kağanlığın sınırları kuzeyde Kögmen Dağları, doğuda Kerulan ve Onon nehirleri, batıda Altay Dağları’na kadar uzanmıştı. 50 yıllık fetret devrinde, Türk milletinin hasretiyle yandığı Kök-Türk Kağanlığı’nı ikinci kez bağımsız kılan Kutlug, 692 yılında altın kurt başı taşıyan sancağının gölgesinde ebediyete intikal etti. Kafesoğlu, age, ss. 110-111. Büyük Fatih Kapgan ile Kağanlığın Zirveye Çıkışı 2.1 Kapgan’ın Tahta Çıkışı ve Çin ile İlişkiler Kutlug öldüğü zaman çocuklarından Bilge sekiz, Kül Tegin yedi yaşındaydı. Bu yüzden babalarının Şad tayin ettiği amcaları Kapgan, kağanlığın başına geçti (692). Çinlilerin ‘’Mo-ç’o’’ diye zikrettikleri Kapgan’ın, Türkçedeki manası ‘’fatih’’ idi. Kapgan gerçekten de Türk tarihinin en büyük fatihlerinden birisi olma yolunda ilerleyecekti. Kapgan da Kutlug gibi, Tonyukuk’u aygucı tayin etmişti. Kapgan ve Tonyukuk ikilisinin büyük planları vardı: 1. Çin’i baskı altına alarak halkın huzurunu sağlamak ve tarımsal yetersizlikleri gidermek, 2. Hala Çin’de yaşayan Türk topluluklarını anavatanlarına kazandırmak, 3. Tüm Asya’daki Türkleri tek bir çatı altında toplamak. Bu planların ilkinin adımı 693 yılında, Kapgan’ın Çin baskını ile atıldı. Ling-çu eyaletine tam yedi sefer düzenlendi. Eskiden atalarına ait olan Ordos koridorunu ele geçirmek için de akınlar yaptı. Müttefik olan Çin ve Kıtayların aralarının açılmasını fırsat bilerek, bu iki müttefikin çekişmesinde Çin imparatoriçesi Wu’yu destekledi. Çin yardıma muhtaç kalınca ordularını toplayan Kapgan, Kıtayların büyük şefi Ho-pei üzerine sefer düzenledi ve onları hezimete uğrattı. Bu zafer ile Çin’i kendisine muhtaç hale getiren Kapgan, Çin’den şu isteklerde bulundu: Yüz bin ‘’hu’’ (12,5 kiloluk ölçek) tohumluk darı, üç bin adet tarım aleti, 10 bin libre demir, Çin’de yaşamaya mecbur kılınan Türklerin anavatana iadesi. Çin’i baskı altında tutma politikasında başarılı olan ve onlardan tarımsal malzemeler isteyerek halkının refahına refah katan Kapgan, Yenisey’e saldıran Kırgızlara yöneldi. Kafesoğlu, age, ss. 111-112. Çin ile anlaşarak Yenisey’e yöneldiği sonradan anlaşılan Kırgızlar, Tonyukuk’un da sefere dahil olmasıyla Anı Irmağı’ndaki savaşta mağlup edildiler. Kırgız zaferinin hemen ardından Türgişlerin (On Okların) de Çin ile anlaştığı öğrenildi. Kapgan Türgişlere de bizzat komuta ettiği ordu ile sefer düzenleyecekti ancak karısının ölümü üzerine geri dönmeye mecbur kaldı. Kapgan yerine Bilge ve Tonyukuk’un komuta ettiği görülen Kök Türk orduları Türgişleri de bozguna uğrattı ve Çin, Kırgız, Türgiş üçlü ittifakı fiilen birleşemeden son buldu. Taşağıl, age, 2017a, s. 162. 2.2 Kağanlığın Teşkilatlandırılması ve Batı Seferleri Orta Asya’nın en büyük hakimi konumuna gelen Kapgan, hakimiyet alanının getirdiği mecburiyetler sebebiyle kağanlık içinde bazı idari değişiklikler yapma yoluna gitti. Kapgan, zamanında kendisiyle birlikte Şad görevinde olan, Kutlug’un da Şad’ı olan Tu-hsi-fu’yu kağanlığın Sol Kanadı’nın Şad’ı tayin etti. Kutlug’un genç oğlu Bilge’yi de kağanlığın Sağ Kanadı’nın Şad’lığına getirdi. Öz oğlu İnel (Bögü)’i her iki kanadın ‘’Küçük Kağan’’ı tayin ederek kendisini ‘’Kağanlar Kağanı’’ pozisyonuna taşıdı. Küçük Kağan aynı zamanda Türgişlerin de reyizi olmuştu, günümüz Kazakistan ve Kırgızistan topraklarının yönetimi ona aitti. Taşağıl, age, 2017a, s. 163. Kapgan Çin için planlar yaparken, kağanlığın batısının idaresi Tonyukuk, İnel, Bilge’nin elindeydi. Batı ordularının başkumandanı Tonyukuk’tu. Bu ordunun asıl amacı Kapgan Çin ile diplomatik savaşteyken ‘’Batı’yı düzenleme’’ yolunda ilerlemekti, yani On Okları kağanlığın himayesine almaktı. Türgişlerin dağılmasının ardından ortaya çıkan To-lu ve Nu-şi-pi kabileleri Tonyukuk’un önderliğindeki ordu tarafından bozguna uğratıldı. Balkaş, İli, Isık Göl, Çu ve Talas bölgeleri Kök Türk Kağanlığı’nın bir parçası haline gelmişti (699). Kağanlığın batı sınırıları Fergana bölgesine kadar ulaşmıştı. Çin kaynaklarında Kağanlığın, on bin ‘’Li’’ (4500 km)’den fazla toprağa hükmettiği anlatılıyordu, ‘’Bütün barbarlar onun emri altında...’’ sözü de Kapgan’ın Türk birliğini tamamen gerçekleştirdiğinin kanıtıydı. Hasretle geçen yüz senenin ardından Türkler artık aynı çatı altındaydı, kağanlığın varlığını 30 ‘’boy’’ teşkil etmekteydi. Kafesoğlu, age, ss. 112-113. Kök-Türk Kağanlığı Orta Asya’da, kendisinden daha önceki devletlerin ve kendisinden daha sonra gelecek olan devletlerin ulaşamayacağı sınırlara hükmetmiş, Türkler tarihte son kez tek bir devletin çatısı altında toplanmıştı. Uluğ İğdemir, ‘’Türk Tarihi’’, Türk Ansiklopedisi, Ankara: Milli Eğitim Basımevi, 1983, s. 272. 2.3 Tekrar Çin’e Yöneliş Batıdaki seferlere katılmayan Kapgan, Çin’i yağmalamayarak tekrar toparlanmalarını önlemekle meşguldu. Lungytou’ya yaptığı seferde 10 bin dolaylarında at ele geçirmişti. Çin tüm ordularını tek bir alanda toparlayarak büyük bir ordu meydana getirme kararı aldı, ancak Kök-Türk Kağanlığı bu durumdan etkilenmemiş olacak ki sadece Bilge ve Kül Tegin’in başkumandanlığını yürüttüğü Türk ordusu, bu tek ve büyük Çin ordusunu mağlup etmeyi başardı (701). 702 yılında Çin’e tekrar bir akın düzenleyen Kapgan, Yen ve Hsia eyaletlerinden 100 bin at ele geçirdi. Ardından Ping, Tai ve Hsin eyaletlerine yağmalar yapıldı. Bu süreçte Çin imparatoriçesi Wu’nun aldığı hiçbir önlem Türk kuvvetlerini durdurmak için yeterli değildi. Taşağıl, age, 2017b, ss. 240-241. 703 yılına gelindiğinde Kapgan Çin’e karşı yumuşama yoluna gitti, Çin veliahtı Türklerin himayesindeydi. Kapgan, İmparatoriçe Wu’dan Çin veliahtı için gelin isteyerek ittifak olma teklifinde bulundu. Ancak direkt hanedan üyesi bir prenses talep edilmişti, istekten anlaşıldığı üzere Kapgan’ın asıl amacı Çin’in iç siyasetine dahil olmaktı. İmparatoriçe heyetini toplayıp bu teklifi tartışmaya sunsa da nihayetinde teklif kabul edildi. Evlilik münasebetiyle bir sene boyunca iki devlet arasında herhangi bir kızışma yaşanmaz iken, 705 yılına gelindiğinde 21 yaşındaki Bilge, 80 bin kişilik bir Çin ordusuyla muharebe etmişti. Sebebi bilinmeyen bu savaşı Bilge ve kardeşi Kül Tegin açık bir şekilde galibiyetle sonuçlandırmıştı, savaşın ardından Çin ile ilişkiler zayıfladı ve planlanan evlilik bir sene ertelendi. Çin yeni tedbirler almak zorunda kaldı, Wu’nun danışmanları ona; Kapgan’ın başının bir şekilde kesilmesi, Türklere karşı büyük bir ordu toplanıp baskın yapılması ve Kök-Türklere komşu olan devletlerle irtibata geçilip büyük bir ittifak oluşturulması teklifinde bulunuldu. Gömeç, age, ss. 209-212. İç İsyanlar ile Kağanlığın Sarsılması 3.1 Çin’in ‘'Barbarı Barbara Kırdırma’’ Politikası Aldıkları kararla birlikte Çin, ‘’Barbarı barbara kırdırma’’ politikasını izleme yolunu seçti, bu politika Çinlilerin Hunlar karşısında başarılı olduklarından beri uyguladıkları bir yöntemdi. Kök-Türklere bağlı olan büyük Türk boylarını ve başka milletten insanları gizli yollarla kışkırtarak, onların kağanlığa karşı isyan etmelerini hedeflediler, nitekim Hunlardan beridir başarıya ulaşan bu sinsi politika tekrar başarıya ulaşacaktı. 709-710 yıllarında, Bilge batıda Çikler ve Azları kağanlığa bağlarken, bu askeri boşluğu fırsat bilen Kırgızlar kağanlığa isyan etti. Kül Tegin ve seferinden geri dönen Bilge, Kırgızları kağanlığa bağlarken savaştıkları Songa Ormanı’nda yine bir savaş verdi ve tarih tekerrür edip Kırgızlar mağlup edildi. Aynı yıl içerisinde ayaklanan Bayırkular mağlup edildi. 711 yılında Türgişler kağanlığın iç karışıklıklarından faydalanarak isyan etme teşebbüsü gösterdi, Türgişler mağlup edildi ve kağanları öldürüldü. Yeni kağan kağanlığın adamıydı, Bilge’nın kız kardeşiyle evlendirilerek tekrar isyan çıkarma riski önlendi. İsyanlar arttıkça Kapgan Kağan’ın şiddeti de artıyordu, olaylara tepkisi artık müsamaha tanımaz bir sertliğe ulaştı ve kağanlığın huzuru bozulmaya başladı. Aynı yıl Türgişler olduğu anlaşılan ancak hepsinin isyan etmediği görülen isyanci bir grup daha Kül Tegin tarafından yok edildi. 711 yılında başlayan ve Çinlilerin olayları alevlendirmesi ile üç senede çok geniş boyutlara ulaşan Karluk isyanı kağanlığı oldukça zor bir duruma soktu. Ötüken’e kadar ulaşan isyan Kapgan, Kül Tegin ve Bilge’nin ortak harekatı ile ancak bastırılabildi (713). Kaçan Karluk kütlelerinin Çin’e sığınmasıyla ülke yavaş yavaş halkını kaybetmeye başladı. Karluk isyanından faydalanarak Türk yurduna sefer düzenleme hazırlığı içerisinde bulunan Çin’in ise oyunu bozulmuştu, Beşbalık’da kuruldukları anlaşılan Çinliler kuşatıldı. Bilge’nin de kuşatmada olduğu anlaşılan olayda bir başarı elde edilemese de, Türkler bunu fırsat bilerek Çin topraklarını tahrik etmeye başladı ve Beşbalık’daki Çin kuvvetleri bölgeyi boşaltarak ülkelerine geri dönmek zorunda kaldı. 715 yılına gelindiğinde de Kağanlık alev alev yanmaya devam ediyordu, isyanların ardı arkası kesilmiyordu. Henüz yeni boyunduruk altına alınan Azlar ve İzgiller aynı sene içerisinde isyan ettiyse de bu isyan bastırıldı. 714 yılının sonlarına doğru az bir grubun bulaştığı anlaşılan Dokuz Oğuz isyanı bir anda şiddetini arttırıp tüm Dokuz Oğuzları kapsayınca kağanlık en büyük darbeyi yemiş oldu. Dokuz Oğuzlar Kök-Türklerin asıl kitlesini meydana getiriyordu, onların isyanıyla birlikte On Ok yurdu ve Maveraünnehir kağanlığın elinden çıkmış bulundu ve Dokuz Oğuzlar bağımsızlığını kazandı. Kağanlık merkezinde de isyana teşebbüs eden Dokuz Oğuzların bir kısmı, bizzat kağan tarafından mağlup edildi, kaçan Oğuz kütleleri Çin’e sığındı. Kafesoğlu, age, ss. 116-118. 3.2 Bayırkuların İhaneti ile Kapgan’ın Ölümü Çin’in yeni imparatoru Hsüan-tsung, planının 3. parçası olan ‘’Kapgan’ın kellesini ele geçirme’’ amacına ulaşmak için Bayırkularla anlaşmıştı. Türk boylarına sık sık hediyeler göndererek kağanlığın karışıklığını körüklerken, bir yandan da Bayırku kağanına unvanlar vererek ve vaatlerde bulunarak Kapgan’a karşı nefreti arttırıyordu. Kapgan Çin’in planlarını yine boşa çıkararak Bayırkuların isyanını Tola Irmağı dolaylarında bastırdı. Taşağıl, age, 2017a, s. 166. Ancak Kapgan’ın yıllardır süren görkemli saltanatı 22 Temmuz 716’da birden bire son buldu. Bayırku seferinin başarılı olmasıyla kendini güvende hissederek az bir kuvvetle başkente doğru yola koyulan Kapgan, Bayırkuların pususuna düşmüştü, Bayırkular Kapgan’a hücum etti ve onu öldürdüler. Denis Sinor, ‘’[Kök] Türk İmparatorluğunun Kuruluşu ve Yıkılışı’’, Çev: Talat Tekin, Denis Sinor (Ed.), Erken İç Asya Tarihi, içinde, 8. Baskı, İstanbul: İletişim Yayınları, 2017, s. 419. Bayırkuların topraklarında ikamet eden bir Çin elçisine Kapgan’ın kellesi teslim edildi, Kapgan’ın kellesi Çin’e getirilip bir mızrağın ucuna saplanarak halka açık bir alanda sergilendi. Çin uzun yıllar kendilerine dünyayı dar eden bir Türk kağanından böylece kurtulmuş ve sevincini bu şekilde göstermiş oldu. Bazı Türk boyları bu olayın ardından Çin’e giderek bağlılık gösterme cürretinde bulundular. Gömeç, age, s. 243. Kül Tegin ve Bilge’ye göre amcalarının ölümünden Bayırkular kadar Kapgan’ı seven halk da sorumluydu: ‘’Halk onun kıymetini bilmemiş, nankörce davranmıştır.’’ cümlesi bunu açıkça göstermekteydi. Ergin, age, s. 73. Nihayetinde ‘’Büyük Fatih’’ Kapgan yaşadığı vakitte kağanlığı en geniş sınırlarına ulaştırarak bir süper güç haline gelmiş, uzun çabalar sonucu tırmandığı bu tepeden de iç isyanlarla birlikte yere çakılarak tüm emeklerini bir anda yok etmişti. Türk tarihinde ehemmiyetli yerini koruyarak ebediyete intikal etti. 3.3 Kül Tegin’in Tahta Darbesi Kapgan’ın kağanlığı döneminde ‘’Küçük Kağan’’ olarak yönetimde yer alan İnel, kağanın ölümüyle tahta geçti. Ancak İnel’de bir devleti idare edebilecek güç yoktu. Kapgan döneminin sonlarına doğru kazan gibi kaynayan ülke dinginleştirilememiş, huzur sağlanamamıştı. Ülke topraklarında yaşayan son Oğuz kütleleri de isyana kalkıştığı için, aslen kağanın görevi olan isyanı bastırma hareketini İnel bastıramayınca, bu görevi Kutlug’un oğulları Kül Tegin ve Bilge üstlendi. Oğuzlar üzerine tam beş sefer tertiplendi, bu seferlerin başkumandanlığını Kül Tegin yapar iken, Bilge de bu beş seferin dördünde kardeşinin yanındaydı. Oğuzlarla girilen beş seferde de başarıya ulaşıldı, savaştan kaçan Oğuzlar Çin’e sığındı. Ülkedeki bu huzursuzluğun sebebi işleri yoluna koyamayan yeni kağana atfolunuyor, Tanrı’nın kağanı yalnız bıraktığı düşünülüyordu. Kafesoğlu, age, s. 119. Kağana karşı inancını yitiren devlet büyükleri onun tahttan çekilmesini isteseler de İnel bunu reddetti. İnel’e karşı birleşen Kül Tegin ve Bilge taraftarı devlet büyükleri tahta darbe yapma kararı aldılar. Kül Tegin önderliğinde başkent sarayını basan darbeciler İnel’i, ailesini ve kağanı destekleyen devlet adamlarını tek tek kılıçtan geçirdi. Yönetim indirildikten sonra Kül Tegin ağabeyi Bilge’yi tahta oturttu. Yıllardır dinmeyen bu bunalımdan bir an önce kurtulmak ve vatanını düzene sokmak isteyen Kül Tegin, bu darbeyi milleti için yapmıştı. Ayrıca bu iç karışıklıklar Kutlug’dan Kapgan’ın ailesine geçen tahtı, tekrar Kutlug’un ailesine bağlamak için iyi bir fırsattı, nitekim kağanlığın kurucusu Kutlug’un soyu tekrar tahta hakim olmuştu. Taşağıl, age, 2017b, s. 248. Bilge Kağan ile Kağanlığın Tekrar Kuvvetlenmesi Uzayan İç İsyanların Sonu Bilge Kağan da diğer kağanlar gibi Tonyukuk’a vezirlik görevini verdi. Kağanlık konularında tecrübesi ve bilgeliğiyle ön plana çıkan Tonyukuk, halk tarafından da oldukça seviliyordu. İlk olarak kağanlığın eski gücüne ulaşması için çalışmalara başlandı. Bilge devlet kademelerinde yer aldığından beri, 716 yılına kadar yirmiş beş sefere katılmış ve hepsinden de başarıyla ayrılmıştı. Halk en az Tonyukuk kadar Bilge’yi de seviyordu, o insancıllığı ve dost canlısı karakteriyle ön plandaydı. Tahtın ele geçirilmesinde en büyük pay sahibi olan Kül Tegin kağanlığın başkumandanı ve Sol Kanadı’n Şad’ı tayin edildi. Kağanlığın tahtının el değiştirmesine rağmen isyanlar durdurak bilmiyordu. 716 yılında Selenga Irmağı’nda isyan eden Uygur halkı mağlup edildi. 717 yılında zaten sayıları pek azalan Oğuzlardan bir kütle daha Çin’e kaçtı. Kıtay ve Tabatılar Kök-Türk Kağanlığı’ndan ayrılarak Çin ile ittifak olmuş, Su-lo önderliğinde isyan eden Türgişler bağımsızlıklarını ilan ederek kağanlık olarak tarih sahnesine çıkmışlardı. Türgişlerin isyanı bir bakıma kağanlığa fayda sağlamıştı, Orta Asya’ya doğru yayılan Arap ilerleyişini durdurmakla meşgul olacaklardı. On yıldan daha uzun bir süredir isyanda olan Türk boylarını durdurmak için Bilge, ‘’Planlamacı’’ unvanıyla Tonyukuk’u görevlendirdi. Yine 717 yılında Çin ile ittifak olan Tabatıların tüm toprakları ve zenginlikleri ele geçirildi, sayıları pek azalan Tabatılar Kadırkan Dağları’na kaçtı. Kapgan’ın sert tutumundan kaçarak Çin’e yerleşen bir grup Türk, Bilge’nin insancıllığına güvenerek ülkelerine geri döndüler. Savaşlar sonucu Çin’e yerleşen Oğuzlar ise Çin’in asimile politikasına isyan ederek tekrar Kök-Türklere bağlanmıştı. 718 yılına gelindiğinde Karluklar da itaat altına alındı, isyanlara katılan boyların devlet adamları öldürüldü, böylece son isyan da bastırılarak ülkede huzur yeniden sağlandı. Taşağıl, age, 2017a, ss. 166-168. 717 yılından itibaren tekrar yurtlarına dönen Oğuzlar, Bilge’nin saltanatı boyunca ona sadık kalacak ve hiçbir isyan girişiminde bulunmayacaktı. Sümer, agm, s. 325. Düşmanların Gizli İttifakı ve Tonyukuk’un Kağanlığı Yıkımdan Kurtarması Kağanlık henüz yeni huzura kavuştuğu için tekrar kuvvetlenmesi epey zordu, bu zor zamanlarda yeni bir düşmanla karşılaşmamak için Bilge Kağan, 718 yılında Çin’e barış teklifinde bulundu. O sıralarda Çin imparatoruna, Tonyukuk’un Türgişlerle giriştiği mücadele sırasında öldüğü haberi gelmişti. Asılsız olan bu habere inanan imparator, Kök-Türklerin bir danışmandan dahi mahrum olmalarını fırsat bilerek onlara saldırma hazırlıklarındaydı, bu yüzden barış teklifini reddetmişlerdi. Bazı Türk beyleri Çin’in vaatlerine kanmaktan kendilerini alıkoyamadılar. 719 yılında Basmıl, Kırgız, Kıtay ve Çin Kök-Türklere karşı menfaatleri doğrultusunda gizli bir ittifak kurdular. 720 yılında Çin imparatoru Hsüan-tsung, Tabatıları da bu ittifaka dahil etti, Kıtay ve Tabatılarla anlaşarak Bilge Kağan’ın sarayına bir baskın yapma planları içerisindelerdi. 300.000 kişilik büyük bir ordunun toplandığı ve bu ordunun içerisinde Kapgan’ın kaçan çocuklarının da olduğu haberi gelince Bilge endişelendi, meclisi topladı. Basmıllar, Kıtaylar ve Çinliler birbirlerinden oldukça uzak mesafedelerdi, Tonyukuk bunu avantajlarına kullanmanın peşindeydi. Tonyukuk, Basmılların açgözlü tabiatı olduğunu söyledi, bu yüzden herkesten evvel davranarak başkente geleceklerini öngördü. İşler tam da Tonyukuk’un bahsettiği gibi gerçekleşti, Çin ordusu Türk topraklarına akın yaptığı anda, Bilge halkını saraya çekti, Çinlilerin yiyecekleri bitene kadar halk sarayda kalacaktı. Bunun yanı sıra Basmıllar da saraya hücum etmekte aceleci davrandıkları için Kök-Türk orduları tarafından bozguna uğratıldı. Basmılların yenilmesi Çin’in tüm planlarını alt üst etti, bir ittifak daha başarıya ulaşamadan dağılmış oldu. Çin orduları Kök-Türk topraklarından çekilmek zorunda kaldı. Gömeç, age, ss. 253-254. 4.3 Düşmana Karşı Saldırı İttifakın dağılması Bilge Kağan’ın sinirlerini yatıştırmadı, kendi kanından olan bu boyların düşmanla ittifak yapmalarının cezasız kalmaması için ordularını hazırlattı. Beş Balık üzerine büyük bir sefer düzenlendi. Saray baskınları sonuç vermeyen Basmıllar Beş Balık seferi ile iyice güç kaybettiler. Beş Balık seferinin ardından Bilge Kağan, Kök-Türk topraklarını kısa süreli işgal eden Çin’e yöneldi. Türk ordusu Çin’de farklı bir strateji izliyordu, kaleler kuşatılmıyor, sadece topraklar yağmalanıyordu, ilk olarak Kansu çevresi yağmalanmış ve bolca ganimet ele geçirilmişti. Topraklarını korumak zorunda kalan Çin imparatorunun planları yine suya düşmüştü. Çünkü imparator, ordularını kalelere sevk ederek Türklerin kaleleri kuşatmasını beklemiş ve kaledeki gerekli teçhizatları sağlayarak onları bozguna uğratmanın planlarını yapmıştı. Ancak Tonyukuk, kalelere bulaşmayarak, kalelerde saklanan Çin ordusunun elbet ortaya çıkacağını ve meydan savaşı vereceklerini biliyordu. Nitekim Tonyukuk’un beklediği oldu. Çin orduları Türklere dur demek için kalelerinden çıktı. Fakat Çinliler meydan savaşına hazırlıklı değildi, kış ayı gelmişti ve giydikleri hafif deri ceketler çatlamıştı, okçuları yeterince etkili olamıyordu. Buna karşın Türk orduları son derece hazırlıklıydı, Shan-tan bölgesinde iki büyük ordu karşı karşıya geldi. Tonyukuk, Yüan Ch’eng komutasındaki Çin ordusunu çok büyük bir bozguna uğrattı. Çin’in kaybı, Yüan Ch’eng’in generallik görevinden alınmasıyla daha iyi anlaşılabiliyordu. Bilge’nin komşularına karşı kuvveti Kapgan’dan bile daha iyi duruma gelmişti. Ancak Bilge Kağan mizacı dolayısıyla savaştan yana değildi, artık savaşmak istemiyordu. Bu yüzden Çin’e barış teklifi gönderdi, ona göre kağanın asıl amacı halkının huzurunu sağlamaktı. Ancak ittifakın diğer üyeleri de ileri ki yıllarda cezalarını çekeceklerdi. 721 yılında Kıtaylara büyük bir darbe vuruldu, 722 yılında Tabatılar bozguna uğratıldı. Bu yıldan sonra Çin barış teklifini ancak kabul edebildi, T’ang hanedanlığı Kök-Türkler karşısında öyle bir duruma gelmişti ki, beş yıl önce ittifaklar ile Türkleri bozguna uğratmak isteyen Çin, Bilge’nin gelin isteme teklifini dahi reddedememişti. Taşağıl, age, 2017b, ss. 259-261. 4.4 Bilge Kağan’ın Planları ve Tonyukuk’un Nasihatleri Bilge Kağan bu barış döneminde halkını ileride gelebilecek saldırılara karşı korumak için şehirler yapmak ve şehirlere surlar örmek istiyordu. Ancak Tonyukuk şu sözlerle bu karara karşı çıktı: ‘’Bunlar olmamalı. Biz ömrümüzü sulu ve otlu bozkırlarda geçiren bir milletiz. Bu hayat bizi daima bir harp egzersizi içinde tutmaktadır. Kök-Türklerin sayısı Çinlilerin yüzde biri bile değildir. Başarılarımız yaşayış tarzımızdan ileri gelir. Kuvvetli zamanlarımızda ordular sevk eder, akınlar yaparız. Zayıf isek, bozkırlara çekilir, mücadele ederiz. Eğer kale ve surlar içine kapanırsak, T’ang orduları bizi kuşatır, ülkemizi kolayca istila eder...’’ Bilge’nin bir diğer düşüncesi, Türkleri Budizm ve Taoizm’e sevk etmekti. Ülkenin dört bir yanında bu dinleri yaymak için tapınak yaptırmak istiyordu. Tonyukuk buna da karşı geldi: ‘’Her ikisi de insandaki hükmetme ve iktidar duygusunu zaafa uğratır. Kuvvet ve savaşçılık yolu bu değildir. Türk milleti’ni yaşatmak istiyorsak, ne bu talimlere, ne de bu tapınaklara ülkemizde yer vermemeliyiz.’’ Tonyukuk’un bu nasihatleri kağan tarafından iyi anlaşılmış olacak ki, bu planlarının hiçbirini yürürlüğe koymamıştır. Tonyukuk’un milletinin varlığına olan düşkünlüğü ve kağanlığın her türlü olaylarında sunduğu fikirlerde görülen ileri görüşlülüğü yüzünden bugün batılılar ona ‘’Kök-Türk Bismarck’’ı unvanını vermiştir. Kafesoğlu, age, s. 121. 4.5 Tonyukuk ve Kül Tegin’in Ölümü Tonyukuk’a dair son bilgi, 725 yılında, T’ang imparatorunun gönderdiği gelinin mecliste karşılanması sırasında kaydedilmiştir, o muhtemelen bu tarihten sonra ebediyete intikal etmiştir. Türklerin bağımsızlık mücadelesinden beri kağanlığa 46 yıl hizmet eden Tonyukuk İlteriş’in, Kapgan’ın, Bilge’nin vezirliğini yapmıştı, girdiği hiçbir mücadeleyi kaybetmeyerek namağlup bir komutan olarak tarihe geçmişti. ‘’Boyla, Baga İnançu Yargan Apa Tarkan’’ unvanlarına nail olan bilge ve stratejist Tonyukuk, ordunun ve devlet idaresinin teşekkülünde birinci sırada geliyordu. Tonyukuk’un meziyetleri komşu ülkelerin kaynaklarında da övgü dolu sözlerle bahsediliyordu. Tonyukuk’un ölümünden iki sene sonra, onun adına, Orhun’un Bayın-çokto bölgesinde bir bengi taşı dikilmişti. Bu bengi taşı ile hem Türk tarihinin eşsiz bir kaynağı kaleme alınmış, hem de Türk dili ve edebiyatına eşsiz bir eser bırakılmıştı. Ayrıca bu taşın bizzat Tonyukuk’un kaleminden yazılmasının ihtimali, onu Türk edebiyatının adı ve karakteri bilinen ilk siması olmanın onuruna nail ediyordu. Kafesoğlu, age, ss. 121-122. Liu-mau-tsai 716 yılının olaylarını kaleme alırken Tonyukuk’un yaşının yetmiş yaşından fazla olduğunu belirtmiştir. Bu tarih baz alınarak Tonyukuk’un yaklaşık 646 yılında doğduğu tahmin edilmektedir. Kısaca Tonyukuk yaklaşık otuz altı yaşından seksen yaşına kadar Türk milletine hizmet ederek, ömrünün yarısından çoğunu milletinin varlığını ve huzurunu sağlamak adına heba etmişti. Osman F. Sertkaya, ‘’Bilge Tonyukuk’un Abidelerinin Tarihlendirilmesi Üzerine’’, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, Sayı 24, 2012, s. 349. Tonyukuk’un ölümünden altı yıl sonra, 731 yılında, Kök-Türklerin başkumandanı Kül Tegin de ebediyete intikal etti. Kardeşinin ölümüne çok üzülen Bilge Kağan şu satırları Türk tarihine kazandırmıştı: ‘’Kardeşim Kül Tegin vefat etti. Kendim yas tuttum. Gören gözlerim görmez gibi, esen aklım esmez gibi oldu. Kendim düşünceye daldım. Zaman Tanrısı buyurunca insanoğlu hep ölümlü yaratılmış. Öyle düşündüm, gözlerimden yaş gelse engel olarak, gönülden feryat gelse geri çevirerek yas tuttum. Çok yas tuttum. İki şad başta olmak üzere kardeşlerimin, oğullarımın, beylerimin ve halkımın gözleri, kaşları berbat olacak diye düşündüm.’’ Kül Tegin’in cenaze törenine birçok ülkenin ileri gelenleri katılmıştı. Cenaze töreninin büyüklüğü 576 yılında Mukan Kağan için yapılan cenaze törenine benzerdi. Bilge Kağan kendi eliyle kaleme aldığı bir bengi taşını da Kül Tegin için diktirdi. Taşı Yollug Tegin oyarak yazmıştı. Çin’den birçok heykeltraş getirilerek Kül Tegin için türbe inşa edildi. Bu bengi taşı Tonyukuk’un bengi taşının yakınında bir bölgeye, Orhun Irmağı civarındaki Koşo-çaydam’a diktirildi. Çin imparatoru taşın bir yüzünü kendine ayırarak, kendi sözleri ile Kül Tegin’i anlatmıştı. Çin imparatorunun yazdığı kısım öyle güzel süslenmişti ki Bilge Kağan yazıtı ziyaret ettikçe hüzünleniyordu. Taşağıl, age, 2017a, ss. 170-171. 4.6 Bilge’nin Yalnızlığı ve Ölümü Kül Tegin’in ölümüyle birlikte Bilge de birnevi kendisini inzivaya çekti. 731’den sonra görülen en büyük siyasi olay Tabatıların isyanıydı. Tabatılar Bilge’nin yalnız kalmasından faydalanmak istiyorlardı. Bilge, Tabatıların ordularını dağıtarak yaklaşık 30 bin askeri kılıçtan geçirtmişti. Ancak bu savaş sırasında Bilge’nin büyük oğlu yaralanmış olacak ki bu savaşın ardından kendisi ölmüştür ve adına balbal dikilmiştir. Kök-Türk Kağanlığı art arda gelen bütün bu ölümlerin ardından gerilemeye başladı. Bu arada Çin Bilge’nin ikinci bir gelin talebini de kabul etmişti. Bilge’nin devlet işleri yerine kişisel işlerine yoğunlaşması da kağanlığın çöküşünde önemli bir olaydı, kardeşinin ve çocuğunun ölümü onu hayattan koparmıştı. Çin, gelin talebini Kök-Türk elçisi Buyruk Çor’u Bilge’ye göndererek kabul etmişti. Ancak Buyruk Çor, Çin sarayında rüşvetlendirilmiş olacak ki kağanına ihanet etti ve onu zehirledi. Zehrin etkisiyle yatalak hale gelen ve ölüm döşeğinde olan Bilge’nin son buyruğu Buyruk Çor ve ailesinin yok edilmesi oldu. Bilge Kağan doğumundan ölümüne kadar geçen süreçte her daim Türk milletine hizmet etti. Nihayet sene 734’ü gösterdiğinde kendisi de çok sevdiği kardeşi Kül Tegin ve danışmanı Tonyukuk gibi ebediyete intikal etti. Bilge Kağan için 735 senesinde büyük bir cenaze töreni yapıldı. Cenazeye yaklaşık beş yüz kişilik bir Çin heyeti katılmıştı. Komşu ülkelerin temsilcileri de, tıpkı Kül Tegin’in töreninde olduğu gibi Bilge’nin sonsuzluğa uğurlanmasında yanındaydılar. Bilge Kağan’ın ölümünden sonra, oğlu onun için bengi taşı diktirdi. Bilge Kağan’ın bengi taşı da Kül Tegin’de olduğu gibi Yollug Tegin tarafından oyuldu. Çin Kül Tegin’e yaptığı jesti Bilge’ye de yaparak, onun adına da türbe inşa ettirmişti. Gömeç, age, ss. 271-273. Başsız Kalan Kağanlığın Yıkılışı 5.1 Kağanlığın Hatunun Yönetimine Bırakılması Bilge’nin ölümüyle birlikte kağanlığın artık sonu gelmişti. Bilge’nin büyük oğlunun ölümüyle tahta geçen küçük oğul Tengri İ-yan kağanlık koltuğuna oturmuştu. Altı yıl sonra muhtemelen hastalıktan ölen kağanın yerine, 740 yılında yine Bilge’nin oğlu olduğu görülen başka bir Tengri isimli oğlan tahta geçti. Kağan henüz çok küçük yaşta olduğu için kağanlığın yönetimi hatuna bırakılmıştı. İsmi P’o-fu olarak bilinen hatun, Tonyukuk’un öz kızı ve Bilge Kağan’ın ilk karsıydı. Hatun P’o-fu pek de yöneticilik vasfına sahip olmadığından dolayı kağanlığın düzenini sağlayamadı, idare edemedi. Çok zaman geçmeden Aşina üyeleri taht için birbirine düştü ve ülkenin huzuru bozuldu. Kafesoğlu, age, s. 124. 5.2 Kağanların Katli ile Çin’in Kargaşadan Faydalanması Kağanlığın veziriyle iş birliği içerisinde olan hatun çoğu devlet adamıyla aralarının açılmasına sebep oldu. Kağanlığın Sağ Kanadı ve Sol Kanadı’nı yöneten Bilge’nin kuzenleri ülkeyi iyi idare ediyordu ve halk tarafından oldukça seviliyorlardı. Onların bu denli sevilmesi ve Aşina soyunda taht iddiası için güçlü konumda olmaları hatunun ve vezirin işine gelmedi. Batı Kanadı Şad’ı suikastle öldürüldü, Sol Kanat Şad’ı ise kaçmayı başardı. Kaçmayı başaran Şad, Sağ Kanat Şad’ının intikamı için başkente yürüdü ve tahta darbe yaparak küçük yaştaki Tengri Kağan’ı öldürdü. Kağanlık bir anda kargaşa içerisine girmiş bulundu. Sol Kanat Şad’ı P’an Kül Tegin, kendisinin de taht üzerinde iddiası varken o, tahta geçmek yerine Bilge’nin başka bir oğlunu tahta oturttu. Ancak yeni kağana kimse boyun eğmedi. Basmıllar Sol Kanat Şad’ının ordularını mağlup etti, Şad yine kaçmayı başardı. Kutlug Yabgu, Şad’ın tahta çıkardığı kağanı öldürüp onun yerine Bilge’nin başka bir oğlunu tahta geçirdiyse de bir süre sonra o kağanı da öldürüp kendisi tahta oturdu. Kök-Türk ülkesinin gücünün zirvesinde iken böyle bir kargaşa içine girmesi Çin’in hareket geçmesine sebep oldu. Gizlice Basmıl, Karluk ve Uygurlara elçi gönderildi ve bu boylar Çin’in desteğiyle kağanlığa karşı en büyük ayaklanmayı gerçekleştirdi. Taşağıl, age, 2017a, ss. 172-173. 5.3 Karluk, Basmıl, Uygur İttifakı ve Kağanlığın Hazin Sonu Ayaklanan boylar tahtta bulunan Kutlug Yabgu’yu ve çoğu Kök-Türk devlet adamını katlederek Aşina soyunun tahttaki hakimiyetine son verdiler. Aşina soyu yerine tahta Basmılların kağanı oturdu, Karlukların kağanı Sol Kanadı’n Şad’ı, Uygurların kağanı ise Sağ Kanadı’n Şad’ı tayin edildi. Tahtlarından edilseler de Aşina soyu mücadeleden vazgeçmedi. Saraydan kaçabilen beyler P’an Kül Tegin’in oğlu Ozmış’ı kağan seçtiler. Ozmış iddiasının kuvvetsiz olduğunu bildiğinden dolayı Çin’e sığınma niyetindeydi. Ancak kararından bir anda vazgeçince Çin isyancıları Ozmış’ın üzerine gönderdi, Ozmış canice öldürüldü ve kesik başı Çin’e gönderildi. Bu devirden sonra da birçok kağanı başa geçiren son Kök-Türk direnişçileri yılmıyordu. Ozmış’ın oğlu Pai-mei 744 yılında kağan ilan edildi. Bu sırada isyan eden üç boyun arası da epey açılmıştı, kendi aralarında taht kavgasına tutuşmuşlardı. Karluklar ve Uygurlar birleşerek Basmıl kağanını öldürdü ve Uygurlar tek başına tahta geçerek 745 yılında Uygur Kağanlığı’nı resmen kurdu. Uygurların kurucusu Kutlug Boyla Kül Kağan tahtına rakip istemediği için Pai-mei’nin üzerine ordu sevk etti ve onu mağlup etti. Onun kesik başını da Ozmış’a yaptıkları gibi Çin’e gönderdiler. Böylelikle Kök-Türk Kağanlığı son kağanlarını da ebediyete gönderek onunla birlikte tarihin sayfalarına karıştı. SONUÇ Kök-Türkler resmen yıkıldıktan sonra onlara hürmeti olan bir kısım halk ve üst düzey hanedan mensupları Çin’e sığındılar. Halk kuzey topraklarına yerleştirildi ve hanedan üyelerine Çince unvanlar verilerek çeşitli görevlere tayin edildiler. Bu Çin’in her fırsatta uyguladığı bir asimile politikası idi. Kök-Türk adı Çin kaynaklarında görüldüğü kadarıyla 941 yılına kadar zikredildi. Kök-Türklerle ilgili görülen son vaka ise, onlardan küçük bir grubun Kutlug gibi Çin’e isyan etmesiydi, ancak Kutlug ile aynı başarıyı gösteremeyen bu grup imparatorluk tarafından mağlup edildi ve Kök-Türk adı uzun yıllar hiç kimse tarafından zikredilmedi. Taşağıl, age, 2017a, ss. 172-173. Kök-Türk kağanlarının, özellikle halkını ve topraklarını korumak için verdiği mücadele, Türklerin en eskilerden beri bu iki değere ne kadar çok önem verdiğini kanıtlayıcı niteliktedir. Ayrıca Kök-Türkler kendilerinden önceki Türk devletlere nazaran çok teşkilatlı bir devlet yapısına sahiptir. Bu bakımdan Kök-Türk Kağanlığı ‘’Türk Model Devleti’’ olarak nitelendirilebilir. Bilinen ilk Türk yazısını kullanan devlet olmaları da onları kendilerinden öncekilerden ayıran önemli bir özelliktir. Günümüzde ‘’Kök-Türk alfabesi’’ olarak bilinen Arami kökenli alfabeyi kendi dillerine uyararak yeni bir alfabe geliştirmişlerdir, bu alfabe ile başta Orhun Bengi Taşları olmak üzere günümüze bir çok edebi ve tarihi eser bırakmışlardır. Bu bakımdan Kök-Türkler, Türk tarihçilerin İslam öncesi Türk tarihini yazarken milli kaynaklarını kullanma imkanını da gelecek nesillerine tanımışlardır. Yıkımının üzerinden on iki asır geçse bile Kök-Türk Kağanlığı her daim Türk tarihinin önemli bir parçası olarak kalmaya devam edecektir. Kök-Türklerden bize kalan en değerli eserlerden birisi, belki de en değerlisi olan Orhun Bengi Taşları, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün bize bıraktığı Nutuk gibi milletimizin kulağında küpe olarak kalacak ve geçmişimizden ders alarak geleceğe daha aydınlık bakmamızda bize yardımcı olacaklardır. KAYNAKÇA Ergin, Muharrem, Orhun Abideleri, 51. Baskı, İstanbul: Boğaziçi Yayınları, 2017. Gömeç, Saadettin Y., Kök Türk Tarihi, 5. Baskı, Ankara: Berikan Yayınevi, 2016. İğdemir, Uluğ, ‘’Türk Tarihi’’, Türk Ansiklopedisi, Cilt 32, Ankara: Milli Eğitim Basımevi, 1983, ss. 269-295. Kafesoğlu, İbrahim, Türk Milli Kültürü, 41. Baskı, İstanbul: Ötüken Neşriyat, 2017. Laszlo, F., ‘’Dokuz Oğuzlar ve Gök Türkler’’, Çev: Hasan Eren, Belleten, Cilt XIV, Sayı 53, 1950, ss. 37-43. Sertkaya, Osman F., ‘’Bilge Tonyukuk’un Abidelerinin Tarihlendirilmesi Üzerine’’, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, Sayı 24, 2012, ss. 347- 362. Sinor, Denis, ‘’[Kök] Türk İmparatorluğunun Kuruluşu ve Yıkılışı’’, Çev: Talat Tekin, Denis Sinor (Ed.), Erken İç Asya Tarihi, içinde, 8. Baskı, İstanbul: İletişim Yayınları, 2017. Sümer, Faruk, ‘’Oğuzlar’’, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt 33, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı, 2013, ss. 325-330. Taşağıl, Ahmet, Kök Tengri’nin Çocukları, 9. Baskı, İstanbul: Bilge Kültür Sanat, 2017. Taşağıl, Ahmet, Türk Model Devleti Gök Türkler, İstanbul: Bilge Kültür Sanat, 2017. 21