Papers by Veli GÜNER
Emeklilik Üzerine, 2023
Ücretlilik sistemi tartışılmadan ücretler; Ücret sistemi tartışılmadan da emeklilik anlaşılamaz! ... more Ücretlilik sistemi tartışılmadan ücretler; Ücret sistemi tartışılmadan da emeklilik anlaşılamaz! Kapitalist sınıf, zorunlu olarak, kendi karşıtıyla, işçi sınıfı ile birlikte dünyaya geldi! Kapitalist, para ve üretim araçları sahibi olarak; işçiler de üretim araçlarından ve topraktan koparılmış bir durumda konumlanmaktadırlar! Kapitalist parasını, sermayesini çoğaltmak için canlı emek gücüne gereksinim duyarken, işçi de, kendisini ve neslini sürdürebilmek için geçim araçlarına gereksinim duyar. Geçim araçları üretimi, ancak kapitalistin sahip olduğu üretim araçlarıyla, işçinin, üretim ilişkisine girip, yeni üretim ve geçim araçları üretmesiyle mümkündür. Yani, üretim ve geçim araçlarının sahibi kapitalist ile emek-gücünün sahibi işçinin, aralarında anlaşarak, işçilerin bir ücret karşılığında, kapitalistin yönetimi ve denetiminde üretim yapmaları, üretim sonucunda ortaya çıkan ürünün de satışı-değişimi yoluyla yapılmasıdır. Kapitalist ile işçinin yaptığı bu sözleşme elbette çelişkisiz bir ortamda gerçekleşmez. Toplumun yeniden üretimi ve hareketi toplumsal yasaların işleyişinin ürünüdür. Bu diyalektik hareketin toplumsal bir varlık olarak işçinin ve kapitalistin de toplumun hareketinden soyutlanamayacağı açıktır. İş sözleşmesinin içeriği ve tarafların örgütlülük durumları sürekli bir mücadele içinde değişim göstermiştir. "… Giritlilerle Ermenilerin pek geçinememelerine rağmen, bir kömür taşıyıcıları grevinde 'ihtilalci ve müşevvik' diye tevkif edilen Giritli 8 amele, Ermeni mebuslarından Zohrab Efendi'nin çabaları sonucunda kurtarılacaktır.' Tatil-i Eşgal Kanun tasarısının Meclis'teki genel görüşmeleri sırasında söz alan Zahrab, grev için teşvikte bulunanların cezalandırılması hükmünü eleştirir: "Grev hak ise, onu teşvik etmek niçin suç olsun? Eğer bir fiil suç teşkil ediyorsa ona yardım anlamına gelen teşvik de suç olabilirdi. Fakat kendisi suç teşkil etmeyen, meşru olan bir keyfiyete teşvik suç olamaz. Zaten sendika bunun için kurulmaktadır. Sendika, sermayeye karşı 'tevhidi-i mesai' etmektedir. Sermaye, paranın birleştirilmesi, sendika ise, emeğin birleştirilmesidir. İki güç arasındaki denge eşitlikle meydana gelir. Yani iki taraf da faaliyetlerini birleştirmek hususunda muhtar bırakılmalıdır." "Bu durumda, Sendikanın vazifesi emeğin güzel ve verimli bir şekilde kullanılmasını sağlamaktır. Şayet günün birinde işçi ücretlerinin az olduğu görülürse, buna karşı kurulmuş heyet, yani sendika, ücretin layık olduğu seviyeye yükseltilmesini talep edecek, kabul edilmezse, elbette greve gidilmesi için tahriklerde bulunacaktır. Bu tahrik meşru bir hakkın kullanılmasıdır. Bu neden cezalandırılsın? Eğer bu tahrik, teşvik bir diğerinin hakkına tecavüz edecek şekilde cebir ve şiddet kullanarak yapılırsa cezalandırılmasını kabul edebilirim. Fakat benim sizi sözlerimin doğruluğuna inandırmak için yaptığım şu konuşma da bir teşviktir. Bir haktır, cezalandırılamaz." 1 Yasaklanan sendikaları ve emekliler sendikasını da düşünerek yine Zohrab'ın söyleminden okumaya devam edelim: "… Nazır Paşa Hazretleri sendikanın aleyhinde bulundular. Yasaklanması gereken bir sendika var ki, o da sermaye sendikası. İşçi sendikasını yasaklamadan önce, sermayenin sendikasını, bankaları, tekelleşmeden doğan zorbalığı men edin. Peki, siz ne yapıyorsunuz? Demek bir tarafın silahlanmasına, öbür tarafı ezmesine müsaade veriyorsunuz. Bilakis böylece sermayenin birleşmesi için teşvikte bulunuyorsunuz. Sermayeler gelsin, memleketimizde toplansın, bir takım ayfa 1 / 5
Veli GÜNER 2 GİRİŞ SSK, Emekli Sandığı, BAĞ-KUR, SGK olarak bu günkü biçimini almadan önce, hak s... more Veli GÜNER 2 GİRİŞ SSK, Emekli Sandığı, BAĞ-KUR, SGK olarak bu günkü biçimini almadan önce, hak sahibi üyelerinin (mensuplarının) yaşlılık, çalışamaz duruma düşme, analık, malullük, ölüm, kaza ve meslek hastalıklarına uğradıklarında korunmaları için kurulmuştu. Mensuplarının sayılan sebeplerle çalışamaz duruma gelmelerinden sonra yaşamlarını sürdürmeleri için gerekli kaynakları sağlamak adına, yasal hükümlere bağlanarak kurulmuş ve mali kaynaklarını da mensuplarından kesilen primler ile oluşturan kurumlardı. Yönetimi ve Denetimi Devletin (Hükümet, Bakanlıklar, İlgili Kurumlar, Sermaye Temsilcileri ve İşçi Temsilcileri) doğrudan egemen güçlerince yapılmakta olan kurumlardı. Bu kurumlar sermayenin, devletin özel gayret ve çabalarıyla, sahip oldukları tüm fabrikaları, hastaneleri, poliklinikleri, sanatoryumları, dinlenme ve tedavi merkezleri, arsaları, binaları vb. tüm varlıklarıyla, doğrudan, yasal kılıfına uydurularak Sağlık Bakanlığı ve Çalışma (Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı) Bakanlıklarına devredilmiştir. Oysa bu kurumlar ve edindikleri varlıklar, üyelerinin primleriyle oluşmuştur. Dolayısıyla bu yapıların birleştirilmesi ile oluşturulan SGK da, bu kurumlara prim ödemiş olanların kolektif mülkiyetidir ve esas sahiplerine devredilmelidir. Yönetimi ve Denetimi prim ödemiş olanların üye oldukları sendika, dernek gibi örgütlerce yapılmalıdır. Günümüzün sigorta anlayışından farklı olarak "Sosyal Sigorta" Kavramı işçilerin çalışma dönemleri boyunca kendilerinin ve "bakmakla yükümlü" oldukları anne, baba, eş ve çocukların sağlık giderleri ile yaşamlarını idame ettirebilecekleri yaşam araçlarına ulaşabilmeleri için gerekli kaynakları kapsar. Emekli aylıkları ve emeklilikle ilgili genel sorunların, aktif çalışma döneminden ayrı tutulması mümkün değildir. Çalışma dönemi ve emeklilik dönemi bir bütün içinde değerlendirilmeden ve bu çerçevede bir kurumsal örgütlenme inşa edilmeden mevcut sıkıntılar büyüyerek devam edecek, işçi sınıfının emek-gücünün korunması, bakımı, yeni emek-gücü üretimi (çocukların yetiştirilmesi) sorun olmaya devam edecektir. Bu "Sosyal Sigorta" sitemi başta, büyük bir birikim oluşturan sigorta primlerinin üzerinde sermayenin özgürce tasarrufta bulunmakta zorlanması, işçi sınıfının toplumsal yapısını güçlendirmesi, işçiler arasındaki rekabeti azaltması, işçi sınıfı için bütünlüklü mücadele alanı oluşturması gibi sebeplerle sermaye tarafından kabul görmemektedir. Bunun yerine özel risklere yönelik ve işçinin bu tanımlanan risk çerçevesindeki kısıtlar içinde iş göremez duruma geldiğinde bir gelir sağlayan, tanımlanmış risklere göre ayrı ayrı sigorta edilmeleri ve prim ödemelerini öngören "Bireysel Emeklilik Sistemi" teşvik edilmekte ve desteklenmektedir. Sendikalı, sendikasız ve kayıt dışı güvencesiz tüm çalışanların, çalışma yaşamlarına ilişkin tüm mücadeleleri ile emekli olanların mücadeleleri tam bir işbirliği içinde birlikte örgütlenmelidir. Çalışma yaşamı ve bu çalışma yaşamı sonrası emeklilik zincirleme sorunları ile bir bütün olduğundan mücadele ve örgütlenmesinin de bu bütünlüğü içermesi gerektir.
ABSTRACT
Worker class tries to prevent the abuse and plunder of labor-force, primarily theirs; in... more ABSTRACT
Worker class tries to prevent the abuse and plunder of labor-force, primarily theirs; in other words to protect their commodity of labor-force. They try to protect their future with contracts by paying insurance premiums for the status of their work days, working hours, working conditions, holidays, rest, salaries etc; the education and care of their children, to ensure their own retirement and old age will be better and more comfortable and against health problems and occupational diseases. When they try to do this individually, the capitalist doesn’t let them have these opportunities but the workers can force such contracts when organized in unions.
On the other hand, the insurance funds workers create for their futures (SGK-SSK etc) are managed and inspected by an administration made up of the State and mostly representatives of the capital. In many fields, from the determining of pensions to health services, the betterment of social and cultural life, the alleviation of the issues of old age, etc., they can benefit from the funds they’ve saved up themselves only in a proportion that the capital allows, which is treated like a favor. Because of this the retirees, as a group removed from the active workers, chose to organize in UNION to protect and improve their rights and for inspection and management of these funds.
İnsanların tarihsel var oluşları biyolojik ve toplumsal olarak iki biçimde değerlendirilmelidir. ... more İnsanların tarihsel var oluşları biyolojik ve toplumsal olarak iki biçimde değerlendirilmelidir. Ancak yaşlılık olgusu tüm toplumsal biçimlerde söz konusu iken yaşlılık ve emeklilik arasındaki farklılık tarihsel olarak kapitalist üretim biçimi ile ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla yaşlılık olgusu kapitalist topluma kadar tarihsel olarak bir statü ile değerlendirilirken; kapitalist üretim biçimi ile birlikte insan emek süreciyle kurduğu sermaye ilişkisi bağlamında değerlendirilmelidir. Bu durum yaşlılık ve emeklilik kavramları arasında da bir ayrımı gerekli kılmaktadır.
Toplumsal konumla ile ilgili ayrımla birlikte biyolojik olarak yaşlı ancak emek süreci içerisinden değerlendirildiğinde emeklilerin maddi koşulları ve geleceğine ilişkin taleplerin daha net değerlendirilmesi gerçekleştirilebilecektir. Bu bağlamda çalışma, ilk olarak yaşlılık ve emeklilik kavramları arasındaki tarihsel ayrımı ortaya koyarak, daha sonra yaşlılık olgusunun tarihsel üretim biçimleri içerisindeki statüsünü inceleyerek kapitalist üretim ilişkilerinin özgün niteliğine bağlı olarak emeklilik kavramını açıklamaktadır. Daha sonra emek gücü ve emek gücünün değerinin belirlenmesinin açıklanması ile emeklilerin sermaye ile kurdukları toplumsal ilişkinin temelleri açıklanmaktadır. Son olarak emeklilerin üretim sürecinin dışında kaldıkları yaşam dönemlerindeki mevcut sisteme alternatif talepler ve öneriler geliştirilmektedir.
Conference Presentations by Veli GÜNER
ÖZET Kapitalist üretim ilişkilerinde toplumsal değişimi sağlayan iktisadi yasanın, toplumun itici... more ÖZET Kapitalist üretim ilişkilerinde toplumsal değişimi sağlayan iktisadi yasanın, toplumun itici gücünün ne olduğu, bu yasanın toplumu nasıl değiştirdiğini, kuramsal olarak ortaya koyarak çözümlemeye çalışacağız; üretim biçiminden bağımsız olan, doğal nüfus yasasının ancak bitkiler ve hayvanlar için söz konusu olduğunu, kapitalist üretim tarzında nüfus hareketlerinin sermaye birikim yasalarınca belirlendiğini, kapitalist toplumların yeniden üretiminin sermayenin yeniden üretimi ile dolayımlandığını göstermeye çalışacağız. Bu çözümleme ve tespitlerimizle, toplumun tüm kesimlerinin, ancak sermaye ve onun bileşeni olarak devlet ile ilişkilenebildiği koşullarda varlığını sürdürebildiği, aksi durumda yok olup gitmek zorunda oldukları sonucunu göstermeye çalışacağız. Kapitalizm de tüm mülkiyet sermayeye dönüşmüş ve sermaye sahipleri dışındakiler mülksüzleştirilerek işçi sınıfının bir unsuru haline dönüştürülmüşlerdir. Üretim araçlarına sahip olmadığı için, emek gücünü, bir meta olarak satmak zorunda olan herkes, bu metaı satamasa bile işçi sınıfının bir parçasıdır. Sermaye birikimi, faal olarak çalışan işçi sınıfının sömürülmesiyle gerçekleşmez, bu basit yeniden üretimdir; birikimin olabilmesi için sömürülen artı-değerin, sermayeye eklenmesi gerekir. Bu da, yeni işçi istihdamı demektir. Birikim için ihtiyaç duyulduğunda istihdam edilecek yedek sanayi ordusu, kapitalist devlet tarafından şu ya da bu biçimde beslenir. Yaşlı nüfus da, emek-gücünü tüketmiş toplum kesimi olarak, yedek sanayi ordusunun bir kategorisini oluşturur. Birikim koşulları gerektirdiği durumlarda, ihtiyaç duyulan emek-gücü, yedek sanayi ordusunun diğer kesimlerinden karşılanamıyor ise, yaşlı nüfus devreye sokulur. Özellikle sömürü koşullarının, yağma koşullarına dönüştüğü kriz dönemlerinde, faal emek ordusunun sömürüsü katlanır, yedek sanayi ordusunun beslenme maliyetleri kısılır, emeklilik ücretleri düşürülür, bu da, bu kesimlerin genç nüfustan çok daha düşük ücretlerle istihdam edilmesinin önünü açar. Ayrıca, özellikle savaş koşullarında, genç nüfus silah altına alındığında, yaşlı nüfus işe sevk edilir. Sermayenin bu oyununu ancak zor bozabilir; işçi sınıfının faal emek ordusu örgütlendiğinde, grev silahını kullanarak kendisine dayatılan sefalet koşullarını hafifletebilir; aynı şekilde yedek sanayi ordusunun dip tortusu olan yaşlı nüfus da, çok büyük bir oy kitlesine sahip olduğundan, oyu silah olarak kullanıp sefalet koşullarını hafifletebilir. Ancak, bir bütün olarak toplumsal kurtuluş, mevcut nüfus yasasını değiştirmekte, yani sermaye ilişkilerinden kurtulmakta yatar. Anahtar Kelimeler: SGK, yaşlılık, kapitalizm, yedek sanayi ordusu, faal emek gücü.
Talks by Veli GÜNER
Toplum, bir yanda, üretim ve geçim araçlarını elinde bulunduran çok küçük bir azınlık ile, öte ya... more Toplum, bir yanda, üretim ve geçim araçlarını elinde bulunduran çok küçük bir azınlık ile, öte yandan, geçimlerini ve nesillerini sürdürmek için, emek-gücünden başka satacak bir şeyi olmayan işçi ve emekçilerden oluşan, bir birine karşıt iki sınıfa bölünmüş durumdadır. Bu iki karşıt sınıf arasındaki ilişki, meta sahipliğine dayanan, alış-veriş ilişkisi temelinde yürütülür. Bu ilişki, ücretlilik sistemine dayanan, bir değişim ilişkisidir. Para sermaye sahibi olarak kapitalist ile, emek-gücü satıcısı olarak emekçi-işçi arasındaki değer-değişim-sermaye ilişkisidir. İşçiler, geçim araçlarını, nesillerini sürdürmek için gerekli metalara ulaşabilmek için, emek-gücünü, her gün, haftada belirli saat ve belirli gün için, satmak-kiralamak zorundadır. Bu alış-veriş sonucu, eline geçen para ile –ücret-gerekli olan metaları satınalmak suretiyle, yaşamını sürdürme olanağına kavuşur. Ancak, işçinin harcadığı emek-gücü ile, elde ettiği ücret karşılığı, satınaldığı metaların değeri arasında bir fark vardır; bu farkın oluşumu, emek-gücünün üretim zamanı ile, emek-gücünün kullanımında, –çalırken – ortaya çıkan değerin, bir birine eşit olmamasından kaynaklanmasıdır. Bu eşitliğin sağlanması, bu kapitalist sermaye ilişkisinde mümkün değildir. Yani işçi, bütün gün çalışırken ürettiği ürünün sahibi olması mümkün değildir. Çünkü böylesi bir durumda sermaye sahibine her hangi bir değer kalmayacak, o da, böyle bir zahmete katlanmayıp bu alış-verişi gerçekleştirmeyecektir. İşte emek-gücünün yeniden üretim değeriyle, kullanımında – çalıştırılmasında-ortaya çıkan değer arasındaki bu fark, ekonomi politikte artı-değer kavramı ile açıklanır. Bu artı-değer, sermayenin meyvesi olarak, kapitalistin cebine gider. Yani işçiler, çalışırken ürettikleri, emek-güçlerinin değerinin üstündeki bu fazlaya, kapitalist sınıfa " armağan " ederler. Bu artı-değer, bir yanda yeni sermaye birikimi oluştururken, diğer yanda, bütün kapitalistlerin ortak-kolektif örgütü devlete vergi olarak, devletin, ordunun, polisin, mahkemenin, ceza-evlerinin ve devletin işlerini yürüten tüm bürokrasinin, yeniden üretiminde harcanırken, diğer yandan da, başka sermaye sahipleri tarafından, her kes, sermayesi oranında, bu ilişkideki durumuna göre faiz, rant, kar olarak bölüşürler. Yani işçiler, kendi emeklerinin ürünü olan, değerlerin, boyunduruğu altına girer. Bu ilişkiden, tek başına ve aynı sistem içerisinde, hareket ederek kurtulamaz. Zaten, buna, sermaye ve onun koruyucu kurumları ve hukuku buna izin vermez. Bundan dolayı işçiler, bir yandan emek-güçlerini, daha uzun süre kullanabilmek, sağlıklı kalabilmek, emek-yağmasından koruna bilmek, kendini ve ailesini gerekli şartlarda yaşamını sağlayabilecek bir ücreti alabilmesi için, kapitalistle
Uploads
Papers by Veli GÜNER
Worker class tries to prevent the abuse and plunder of labor-force, primarily theirs; in other words to protect their commodity of labor-force. They try to protect their future with contracts by paying insurance premiums for the status of their work days, working hours, working conditions, holidays, rest, salaries etc; the education and care of their children, to ensure their own retirement and old age will be better and more comfortable and against health problems and occupational diseases. When they try to do this individually, the capitalist doesn’t let them have these opportunities but the workers can force such contracts when organized in unions.
On the other hand, the insurance funds workers create for their futures (SGK-SSK etc) are managed and inspected by an administration made up of the State and mostly representatives of the capital. In many fields, from the determining of pensions to health services, the betterment of social and cultural life, the alleviation of the issues of old age, etc., they can benefit from the funds they’ve saved up themselves only in a proportion that the capital allows, which is treated like a favor. Because of this the retirees, as a group removed from the active workers, chose to organize in UNION to protect and improve their rights and for inspection and management of these funds.
Toplumsal konumla ile ilgili ayrımla birlikte biyolojik olarak yaşlı ancak emek süreci içerisinden değerlendirildiğinde emeklilerin maddi koşulları ve geleceğine ilişkin taleplerin daha net değerlendirilmesi gerçekleştirilebilecektir. Bu bağlamda çalışma, ilk olarak yaşlılık ve emeklilik kavramları arasındaki tarihsel ayrımı ortaya koyarak, daha sonra yaşlılık olgusunun tarihsel üretim biçimleri içerisindeki statüsünü inceleyerek kapitalist üretim ilişkilerinin özgün niteliğine bağlı olarak emeklilik kavramını açıklamaktadır. Daha sonra emek gücü ve emek gücünün değerinin belirlenmesinin açıklanması ile emeklilerin sermaye ile kurdukları toplumsal ilişkinin temelleri açıklanmaktadır. Son olarak emeklilerin üretim sürecinin dışında kaldıkları yaşam dönemlerindeki mevcut sisteme alternatif talepler ve öneriler geliştirilmektedir.
Conference Presentations by Veli GÜNER
Talks by Veli GÜNER
Worker class tries to prevent the abuse and plunder of labor-force, primarily theirs; in other words to protect their commodity of labor-force. They try to protect their future with contracts by paying insurance premiums for the status of their work days, working hours, working conditions, holidays, rest, salaries etc; the education and care of their children, to ensure their own retirement and old age will be better and more comfortable and against health problems and occupational diseases. When they try to do this individually, the capitalist doesn’t let them have these opportunities but the workers can force such contracts when organized in unions.
On the other hand, the insurance funds workers create for their futures (SGK-SSK etc) are managed and inspected by an administration made up of the State and mostly representatives of the capital. In many fields, from the determining of pensions to health services, the betterment of social and cultural life, the alleviation of the issues of old age, etc., they can benefit from the funds they’ve saved up themselves only in a proportion that the capital allows, which is treated like a favor. Because of this the retirees, as a group removed from the active workers, chose to organize in UNION to protect and improve their rights and for inspection and management of these funds.
Toplumsal konumla ile ilgili ayrımla birlikte biyolojik olarak yaşlı ancak emek süreci içerisinden değerlendirildiğinde emeklilerin maddi koşulları ve geleceğine ilişkin taleplerin daha net değerlendirilmesi gerçekleştirilebilecektir. Bu bağlamda çalışma, ilk olarak yaşlılık ve emeklilik kavramları arasındaki tarihsel ayrımı ortaya koyarak, daha sonra yaşlılık olgusunun tarihsel üretim biçimleri içerisindeki statüsünü inceleyerek kapitalist üretim ilişkilerinin özgün niteliğine bağlı olarak emeklilik kavramını açıklamaktadır. Daha sonra emek gücü ve emek gücünün değerinin belirlenmesinin açıklanması ile emeklilerin sermaye ile kurdukları toplumsal ilişkinin temelleri açıklanmaktadır. Son olarak emeklilerin üretim sürecinin dışında kaldıkları yaşam dönemlerindeki mevcut sisteme alternatif talepler ve öneriler geliştirilmektedir.