1
2
O K U Y U C U YA
- Bu kitapta ve di¤er çal›flmalar›m›zda evrim teorisinin çöküflüne özel bir yer ayr›lmas›n›n nedeni, bu teorinin her türlü din aleyhtar› felsefenin temelini oluflturmas›d›r. Yarat›l›fl› ve dolay›s›yla
Allah'›n varl›¤›n› inkar eden Darwinizm, 140 y›ld›r pek çok insan›n iman›n› kaybetmesine ya da
kuflkuya düflmesine neden olmufltur. Dolay›s›yla bu teorinin bir aldatmaca oldu¤unu gözler önüne sermek çok önemli bir imani görevdir. Bu önemli hizmetin tüm insanlar›m›za ulaflt›r›labilmesi ise zorunludur. Kimi okuyucular›m›z belki tek bir kitab›m›z› okuma imkan› bulabilir. Bu nedenle her kitab›m›zda bu konuya özet de olsa bir bölüm ayr›lmas› uygun görülmüfltür.
- Belirtilmesi gereken bir di¤er husus, bu kitaplar›n içeri¤i ile ilgilidir. Yazar›n tüm kitaplar›nda
imani konular, Kuran ayetleri do¤rultusunda anlat›lmakta, insanlar Allah'›n ayetlerini ö¤renmeye ve yaflamaya davet edilmektedir. Allah'›n ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r.
- Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan samimi, sade ve ak›c› üslup ise kitaplar›n yediden yetmifle herkes taraf›ndan rahatça anlafl›lmas›n› sa¤lamaktad›r. Bu etkili ve yal›n anlat›m sayesinde, kitaplar
"bir solukta okunan kitaplar" deyimine tam olarak uymaktad›r. Dini reddetme konusunda kesin
bir tav›r sergileyen insanlar dahi, bu kitaplarda anlat›lan gerçeklerden etkilenmekte ve anlat›lanlar›n do¤rulu¤unu inkar edememektedirler.
- Bu kitap ve yazar›n di¤er eserleri, okuyucular taraf›ndan bizzat okunabilece¤i gibi, karfl›l›kl› bir
sohbet ortam› fleklinde de okunabilir. Bu kitaplardan istifade etmek isteyen bir grup okuyucunun
kitaplar› birarada okumalar›, konuyla ilgili kendi tefekkür ve tecrübelerini de birbirlerine aktarmalar› aç›s›ndan yararl› olacakt›r.
- Bunun yan›nda, sadece Allah r›zas› için yaz›lm›fl olan bu kitaplar›n tan›nmas›na ve okunmas›na
katk›da bulunmak da büyük bir hizmet olacakt›r. Çünkü yazar›n tüm kitaplar›nda ispat ve ikna
edici yön son derece güçlüdür. Bu sebeple dini anlatmak isteyenler için en etkili yöntem, bu kitaplar›n di¤er insanlar taraf›ndan da okunmas›n›n teflvik edilmesidir.
- Kitaplar›n arkas›na yazar›n di¤er eserlerinin tan›t›mlar›n›n eklenmesinin ise önemli sebepleri
vard›r. Bu sayede kitab› eline alan kifli, yukar›da söz etti¤imiz özellikleri tafl›yan ve okumaktan
hoflland›¤›n› umdu¤umuz bu kitapla ayn› vas›flara sahip daha birçok eser oldu¤unu görecektir.
‹mani ve siyasi konularda yararlanabilece¤i zengin bir kaynak birikiminin bulundu¤una flahit olacakt›r.
- Bu eserlerde, di¤er baz› eserlerde görülen, yazar›n flahsi kanaatlerine, flüpheli kaynaklara dayal› izahlara, mukaddesata karfl› gereken adaba ve sayg›ya dikkat edilmeyen üsluplara, burkuntu veren ümitsiz, flüpheci ve ye'se sürükleyen anlat›mlara rastlayamazs›n›z.
Bu kitapta kullan›lan ayetler, Ali Bulaç'›n haz›rlad›¤›
"Kur'an-› Kerim ve Türkçe Anlam›" isimli mealden al›nm›flt›r.
Birinci Bask›: Temmuz 2004
‹kinci Bask›: Eylül 2005
Üçüncü Bask›: Ekim 2005
Dördüncü Bask›: Kas›m 2005
Beflinci Bask›: A¤ustos 2008
ARAfiTIRMA YAYINCILIK
Talatpafla Mah. Emirgazi Caddesi
‹brahim Elmas ‹flmerkezi
A. Blok Kat 4 Okmeydan› - ‹stanbul
Tel: (0 212) 222 00 88
Bask›: Seçil Ofset
100. Y›l Mahallesi MAS-S‹T Matbaac›lar Sitesi
4. Cadde No: 77 Ba¤c›lar-‹stanbul
Tel: (0 212) 629 06 15
www.harunyahya.org - www.harunyahya.net
3
YAZAR VE ESERLER’ HAKKINDA
Harun Yahya müstear ismini kullanan yazar Adnan
Oktar, 1956 y›l›nda Ankara'da do¤du. ‹lk, orta ve lise
ö¤renimini Ankara'da tamamlad›. Daha sonra ‹stanbul
Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde
ve ‹stanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde ö¤renim
gördü. 1980'li y›llardan bu yana, imani, bilimsel ve siyasi konularda pek çok eser haz›rlad›. Bunlar›n yan› s›ra, yazar›n evrimcilerin sahtekarl›klar›n›, iddialar›n›n geçersizli¤ini ve Darwinizm'in kanl› ideolojilerle olan karanl›k ba¤lant›lar›n› ortaya koyan çok önemli eserleri bulunmaktad›r.
Harun Yahya'n›n eserleri yaklafl›k 30.000 resmin yer ald›¤›
toplam 45.000 sayfal›k bir külliyatt›r ve bu külliyat 57 farkl›
dile çevrilmifltir.
Yazar›n müstear ismi, inkarc› düflünceye karfl› mücadele eden
iki peygamberin hat›ralar›na hürmeten, isimlerini yad etmek
için Harun ve Yahya isimlerinden oluflturulmufltur. Yazar taraf›ndan kitaplar›n kapa¤›nda Resulullah'›n mührünün kullan›lm›fl olmas›n›n sembolik anlam› ise, kitaplar›n içeri¤i ile ilgilidir.
Bu mühür, Kuran-› Kerim'in Allah'›n son kitab› ve son sözü, Peygamberimiz (sav)'in de hatem-ül enbiya olmas›n› remzetmektedir. Yazar da, yay›nlad›¤› tüm çal›flmalar›nda, Kuran'› ve Resulullah'›n sünnetini kendine rehber edinmifltir. Bu suretle, inkarc› düflünce sistemlerinin tüm temel iddialar›n› tek tek çürütmeyi ve dine karfl› yöneltilen itirazlar› tam olarak susturacak "son
söz"ü söylemeyi hedeflemektedir. Çok büyük bir hikmet ve
kemal sahibi olan Resulullah'›n mührü, bu son sözü söyleme niyetinin bir duas› olarak kullan›lm›flt›r.
Yazar›n tüm çal›flmalar›ndaki ortak hedef, Kuran'›n tebli¤ini dünyaya ulaflt›rmak, böylelikle
insanlar› Allah'›n varl›¤›, birli¤i ve ahiret gibi
temel imani konular üzerinde düflünmeye
sevk etmek ve inkarc› sistemlerin çürük temellerini ve sapk›n uygulamalar›n› gözler
önüne sermektir.
Nitekim Harun Yahya'n›n eserleri Hindistan'dan Amerika'ya, ‹ngiltere'den
Endonezya'ya, Polonya'dan Bosna
Hersek'e, ‹spanya'dan Brezilya'ya,
Malezya'dan ‹talya'ya, Fransa'dan
Bulgaristan'a ve Rusya'ya kadar
dünyan›n daha pek çok ülkesinde be¤eniyle okunmaktad›r. ‹ngilizce, Frans›zca, Almanca, ‹tal-
yanca, ‹spanyolca, Portekizce, Urduca, Arapça, Arnavutça, Rusça, Boflnakça, Uygurca, Endonezyaca, Malayca, Bengoli, S›rpça, Bulgarca, Çince, Kishwahili (Tanzanya'da kullan›l›yor), Hausa (Afrika'da yayg›n olarak kullan›l›yor), Dhivelhi
(Mauritus'ta kullan›l›yor), Danimarkaca ve ‹sveçce gibi pek çok dile çevrilen
eserler, yurt d›fl›nda genifl bir okuyucu kitlesi taraf›ndan takip edilmektedir.
Dünyan›n dört bir yan›nda ola¤anüstü takdir toplayan bu eserler pek çok insan›n iman etmesine, pek ço¤unun da iman›nda derinleflmesine vesile olmaktad›r.
Kitaplar› okuyan, inceleyen her kifli, bu eserlerdeki hikmetli, özlü, kolay anlafl›l›r ve samimi üslubun, ak›lc› ve ilmi yaklafl›m›n fark›na varmaktad›r. Bu eserler süratli etki etme, kesin netice verme, itiraz edilemezlik, çürütülemezlik özellikleri tafl›maktad›r. Bu eserleri okuyan ve üzerinde ciddi biçimde düflünen insanlar›n, art›k materyalist felsefeyi, ateizmi ve di¤er sapk›n görüfl ve felsefelerin hiçbirini samimi olarak savunabilmeleri mümkün de¤ildir. Bundan sonra
savunsalar da ancak duygusal bir inatla savunacaklard›r, çünkü fikri dayanaklar› çürütülmüfltür. Ça¤›m›zdaki tüm inkarc› ak›mlar, Harun Yahya Külliyat›
karfl›s›nda fikren ma¤lup olmufllard›r.
Kuflkusuz bu özellikler, Kuran'›n hikmet ve anlat›m çarp›c›l›¤›ndan kaynaklanmaktad›r. Yazar›n kendisi bu eserlerden dolay› bir övünme içinde de¤ildir, yaln›zca Allah'›n hidayetine vesile olmaya niyet etmifltir. Ayr›ca bu eserlerin bas›m›nda ve yay›nlanmas›nda herhangi bir maddi kazanç hedeflenmemektedir.
Bu gerçekler göz önünde bulunduruldu¤unda, insanlar›n görmediklerini görmelerini sa¤layan, hidayetlerine vesile olan bu eserlerin okunmas›n› teflvik etmenin de, çok önemli bir hizmet oldu¤u ortaya ç›kmaktad›r.
Bu de¤erli eserleri tan›tmak yerine, insanlar›n zihinlerini buland›ran, fikri karmafla meydana getiren, kuflku ve tereddütleri da¤›tmada, iman› kurtarmada güçlü ve keskin bir etkisi olmad›¤› genel tecrübe ile sabit olan kitaplar› yaymak ise,
emek ve zaman kayb›na neden olacakt›r. ‹man› kurtarma amac›ndan ziyade, yazar›n›n edebi gücünü vurgulamaya yönelik eserlerde bu etkinin elde edilemeyece¤i aç›kt›r. Bu konuda kuflkusu olanlar varsa, Harun Yahya'n›n eserlerinin
tek amac›n›n dinsizli¤i çürütmek ve Kuran ahlak›n› yaymak oldu¤unu, bu hizmetteki etki, baflar› ve samimiyetin aç›kça görüldü¤ünü okuyucular›n genel kanaatinden anlayabilirler.
Bilinmelidir ki, dünya üzerindeki zulüm ve karmaflalar›n, Müslümanlar›n çektikleri eziyetlerin temel sebebi dinsizli¤in fikri hakimiyetidir. Bunlardan kurtulman›n yolu ise, dinsizli¤in fikren ma¤lup edilmesi, iman hakikatlerinin ortaya konmas› ve Kuran ahlak›n›n, insanlar›n kavray›p yaflayabilecekleri flekilde
anlat›lmas›d›r. Dünyan›n günden güne daha fazla içine çekilmek istendi¤i zulüm, fesat ve kargafla ortam› dikkate al›nd›¤›nda bu hizmetin elden geldi¤ince
h›zl› ve etkili bir biçimde yap›lmas› gerekti¤i aç›kt›r. Aksi halde çok geç kal›nabilir.
Bu önemli hizmette öncü rolü üstlenmifl olan Harun Yahya Külliyat›, Allah'›n izniyle, 21. yüzy›lda dünya insanlar›n› Kuran'da tarif edilen huzur ve bar›fla, do¤ruluk ve adalete, güzellik ve mutlulu¤a tafl›maya bir vesile olacakt›r.
6
7
8
9
Girifl 10
Sosyal Darwinizm 16
Malthus'tan Darwin'e
Merhametsizli¤in Tarihi 38
Darwin'in Takipçisi "H›rs›z Baronlar" 56
Sosyal Darwinizm ve Kay›r›lm›fl Irklar Yalan› 84
Darwin-Hitler Koalisyonunun
Sonucu: 40 Milyon Ölü 162
Sosyal Darwinistlerin K›s›rlaflt›rma
ve Öldürme Yasalar› 194
Kad›nlar› Afla¤› Gören Bir Teori 250
Darwinizm ve Ahlaki Çöküntü 270
Evrimsel Psikoloji Yan›lg›s› 310
Sonuç 338
Evrim Yan›lg›s› 344
10
irminci yüzy›l›n insanl›k tarihinin en karanl›k, en tehlikeli,
en çok kan dökülen, insanlar›n en fazla korku ve fliddete
maruz kald›¤› yüzy›llardan biri oldu¤u herkesçe bilinmekte ve kabul edilmektedir. Hitler, Stalin, Pol Pot, ‹di Amin gibi diktatörlerin zalimli¤ini, milyonlarca insan› nas›l soyk›r›ma u¤ratt›klar›n›, Hitler'in kendi halk›ndan dahi kendince "ifle yaramaz" gördü¤ü insanlar› nas›l gaz odalar›nda öldürttü¤ünü; ‹ngiltere'den Almanya'ya, ABD'den ‹sveç'e kadar birçok Bat› ülkesinde yüz
binlerce insan›n sadece hasta, sakat veya yafll› oldu¤u için nas›l zorla
k›s›rlaflt›r›ld›¤›n› veya ölüme terk edildi¤ini; ac›mas›z rekabet nedeniyle dünyan›n her yan›nda insanlar›n ezildiklerini ve sömürüldüklerini; ›rkç›l›¤›n kimi devletlerin ideolojisi haline geldi¤ini ve baz› ›rklar›n insan bile say›lmad›¤›n›; Do¤u ile Bat›, komünist ile kapitalist, sa¤
11
ile sol aras›nda çat›flmalar, s›cak ve so¤uk savafllar yafland›¤›n›; bu nedenle ayn› ülke halklar›n›n, hatta kardefllerin bile birbirlerine düflman
hale geldi¤ini herkes bilmektedir.
Ancak ço¤u zaman fark edilmeyen, 20. yüzy›l› böylesine çalkant›lar›n, karmafla, savafl ve çat›flmalar›n içine iten, insanlar aras›nda kin
ve düflmanl›¤a sebep olan ideolojik temeldir. Bu ideolojik zeminin temelleri 19. yüzy›lda ‹ngiliz ekonomist Thomas Malthus ile at›lm›flt›r.
Din ahlak›ndan uzak yaflayan baz› insanlar taraf›ndan kabul gören bu
çarp›k fikri temel, yine bir ‹ngiliz olan sosyolog Herbert Spencer ile
güçlendirilmifl ve bir üçüncü ‹ngiliz olan Charles Darwin'in evrim teorisi ile yayg›nlaflt›r›lm›flt›r.
Bu üç isim, din ahlak›n›n özelliklerinden olan dayan›flma, fedakarl›k, yoksullar›n ve zay›flar›n korunmas›, tüm insanlar›n eflit say›lmas› gibi erdemleri tamamen göz ard› ettiler. Bunun yerine hayat›n
bir mücadele alan› oldu¤u; zay›f olanlar›n, yoksul olanlar›n, kendilerince "afla¤› ›rktan" olanlar›n ezilmelerinin ve hatta yok edilmelerinin
meflru oldu¤u; k›yas›ya mücadele sonucunda "en uygun" olanlar›n
hayatta kalarak di¤erlerinin yok olaca¤›, insanl›¤›n böylece "ilerleyece¤i" yalan›n› ortaya att›lar.
Charles Darwin, evrim teorisi ile, temeli bencillik olan bu felse-
12
feyi do¤a bilimlerine uygulamaya çal›flt›. Allah'›n do¤ada var
etti¤i dayan›flma ve yard›mlaflma örneklerini göz ard› ederek,
sözde tüm canl›lar›n ac›mas›z bir yaflam mücadelesi sürdürdüklerini öne sürdü. Hatta hiçbir bilimsel delile dayanmadan,
ayn› ac›mas›zl›¤›n insan toplumlar› için de geçerli oldu¤unu iddia etti. Darwin'in evrim teorisi, toplumlara uyguland›¤›nda
ortaya sosyal Darwinizm ç›kt›.
Her ne kadar kimileri sosyal Darwinizm'in 19. yüzy›l›n
ikinci yar›s›nda do¤mufl, 20. yüzy›l›n ilk yar›s›nda da etkisini
yitirmifl bir sosyal teori oldu¤unu ileri sürse de, gerçekte bu teorinin toplumlar›n ve bireylerin kültürü üzerindeki olumsuz
etkisi çok daha kal›c› ve zarar verici oldu. Hayat›n sözde bir
"mücadele alan›" oldu¤u, insan›n bu mücadeleyi kazanmak ya
da en az›ndan bu vahfli ortamda "ayakta kalmak" için yaflamas› gerekti¤i sapk›nl›¤›, din ahlak›na tümüyle ayk›r›, çarp›k bir
"dünya görüflü" olarak yayg›nlaflt›. ‹nsanl›¤a felaket getiren yeni yaflam biçimleri ortaya ç›kard›. Bu yeni yaflam biçimleri; komünizm veya faflizm gibi totaliter ve kanl› ideolojilerin, sosyal
adaleti göz ard› eden vahfli kapitalizmin, ›rkç›l›¤›n, etnik çat›flmalar›n, ahlaki dejenerasyonun ve daha pek çok "bela"n›n kayna¤› oldu.
Sosyal Darwinizm, mevcut kötülüklere, ac›mas›z politika
ve uygulamalara bir anda sözde bilimsel bir geçerlilik kazand›rd›. Hiçbir bilimsel dayana¤› bulunmayan bu ak›mla birlikte,
ac›mas›zl›k, vahflet ve zulüm din ahlak›n› yaflamayan pek çok
kimse taraf›ndan ola¤an karfl›lanmaya baflland›. ‹nsanlar ve
toplumlar aras› iliflkilerde merhamet, flefkat, anlay›fl, özveri,
yard›mlaflma ve dayan›flma gibi din ahlak›n›n gere¤i olan erdemler göz ard› edildi. Zulmün uygulay›c›lar› -kendilerincezalimliklerinin bilimsel bir temele sahip oldu¤unu iddia ediyor,
yapt›klar› vahfletin bu flekilde makul karfl›lanabilece¤ini zannediyorlard›. Elbette bu iddialar› ve zanlar›, çok büyük bir yalan
Sosyal Silah Darwinizm
13
Sosyal Darwinizm birçok ac›mas›zl›¤a, özellikle de
zavall› insanlar›n hayatlar›n› önemsiz gören uygulamalara sözde bilimsel bir meflruiyet kazand›rm›flt›r.
14
ve yan›lg›dan ibaretti. Bu kitapta özellikle iki konuyu aç›kl›¤a kavuflturacak ve inceleyece¤iz:
‹lk olarak, Darwinizm'in toplumlar›n ve bireylerin yaflam› için
neden ciddi bir tehlike oldu¤unu anlamayan veya anlamazl›ktan gelenlere, bu teorinin genifl çapta kabul görmesinin ve özellikle genç
nesillerin bu teoriyle e¤itilmesinin tehlikelerini gösterece¤iz.
‹kinci olarak da, Darwin'in ve her evrimcinin sosyal Darwinistler ile ayn› görüflte olmad›¤›n› savunanlara bir cevap verecek; her
evrimcinin, evrim teorisini kabul etmekle asl›nda sosyal Darwinizm'i de kabul etti¤ini aç›klayaca¤›z.
Kitap boyunca da s›k s›k yer verece¤imiz flu gerçe¤in unutulmamas› gerekir: ‹nsanlar› bir tür hayvan gibi görme yan›lg›s›na kap›lm›fl olan evrim teorisinin ortaya koydu¤u yaflam modeli ac›mas›zl›k, sevgisizlik, bencillik, ç›karc›l›k üzerine kuruludur. Darwinizm, insanlar›n hayvanlar gibi yaflad›¤› ve davrand›¤› bir dünya
kurma özlemindedir. Sosyal Darwinizm'in ö¤retileri ve uygulamalar› da bu gerçe¤i gözler önüne sermektedir. Sosyal Darwinizm'in sapk›n görüfllerine göre, yafll› ve yard›ma muhtaç konumdaki bir insan›n bir akflam evinde otururken hiçbir gerekçe olmadan sürüklenerek evinden ç›kar›l›p katledilmeye götürülmesi ola¤and›r. Özürlü insanlar›n, toplama kamplar›nda biraraya getirilip ölüme terk edilmeleri normal karfl›lan›r. ‹nsanlar›n kafataslar›n›n ölçülüp, bu ölçümlere göre s›n›fland›r›lmalar› gerekir. Bu çarp›k düflünceye göre sözde
alt s›n›flarda olanlar ac›mas›zca ezilir, sömürülür ve ortadan kald›r›l›r. ‹nsanlar›n ve toplumlar›n ancak bu vahfleti uygulad›klar› takdirde ilerleyece¤ine inanan bu kifliler için, bu yolda yap›lan katliamlar,
soyk›r›mlar, zulümler, ac›mas›zl›klar bir tür baflar› olarak kabul edilir. Bu baflar›y› elde edemeyen insanlar, toplumlar, kültürler ve milletler ise yok olmal›d›rlar.
fiüphesiz bu çok sapk›n ve tehlikeli bir düflünce yap›s›d›r. Bu
tehlikenin fark›nda olmak, söz konusu teori ve bu teoriye dayal› ideolojilere karfl› gerekli fikri önlemlerin al›nmas› aç›s›ndan son derece
Sosyal Silah Darwinizm
15
önemlidir. Unutmamak gerekir ki, Darwinizm ve Darwinizm'i temel alan tüm toplum modelleri insanl›¤› büyük felaketlere sürükleyecek modellerdir. Allah'›n insanlara emretti¤i ve Kuran'da bildirilen ahlak ise, toplumlar› her zaman için refaha, huzura ve bar›fla götürecek bir ahlakt›r.
16
üçlünün hakl› say›lmas›, eflitsizlik, ›rk veya etnik temelli
ayr›mc›l›k, zulüm, haks›z rekabet ve çekiflme, fakirlerin
ezilmesi, güçlünün zay›f olan› sömürmesi toplumlar›n tarih boyunca yaflad›¤› kötülükler ve zorluklardand›r. Binlerce y›l öncesinde bile, örne¤in Hz. Musa'n›n döneminde yaflayan Firavun'un yönetiminde, tüm bunlar› görmek mümkündür. Firavun, zenginli¤i ve güçlü ordusu nedeniyle, daima kendini üstün görmüfltür.
Do¤ru söyledikleri çok aç›k olan Hz. Musa ve Hz. Harun'u tüm gücüyle yalanlam›fl, hatta onlar› öldürmek istemifltir. Firavun ayr›ca ayr›l›kç› bir politika sürdürmüfl, halk›n› s›n›flara ay›rm›fl, baz›lar›n› "afla¤› s›n›f" olarak nitelendirmifl, tebas›ndaki ‹srailo¤ullar›'na türlü iflkenceler yapm›fl, onlar›n erkeklerini öldürüp, kad›nlar›n› sa¤ b›rakm›flt›r.
Böylece ‹srailo¤ullar›'n›n soyunun kesilmesini hedeflemifltir. Allah
17
Kuran'da Firavun'un bu sapk›nl›klar›n› flöyle bildirir:
Gerçek flu ki, Firavun yeryüzünde (M›s›r'da) büyüklenmifl ve oran›n
halk›n› birtak›m f›rkalara ay›r›p bölmüfltü; onlardan bir bölümünü
güçten düflürüyor, erkek çocuklar›n› bo¤azlay›p kad›nlar›n› diri b›rak›yordu. Çünkü o, bozgunculardand›. (Kasas Suresi, 4)
Yoksa ben, flundan daha hay›rl› de¤il miyim ki o, afla¤› (s›n›ftan) bir
zavall› ve neredeyse (sözü) aç›klamadan yoksun olan (biri)dir. (Zuhruf Suresi, 52)
Böylelikle kendi kavmini küçümsedi, onlar da ona boyun e¤diler...
(Zuhruf Suresi, 54)
Bereketler k›ld›¤›m›z yerin do¤usuna da, bat›s›na da o hor k›l›n›p-zay›f b›rak›lanlar› (müstaz'aflar›) mirasç›lar k›ld›k... (Araf Suresi, 137)
Sadece güçlünün hakl› say›ld›¤›, insanlar›n s›n›flara ayr›ld›¤›,
"afla¤›" görülenlerin ezilerek yok edilmek istendikleri, baz› insanlar›n
di¤erlerine insanl›k d›fl› muamelelerde bulundu¤u tek azg›n toplum
Firavun egemenli¤indeki eski M›s›r de¤ildi. Binlerce y›l öncesinden
günümüze kadar bu tür yönetimlerin ve uygulamalar›n birçok örne¤i bulunmaktad›r.
Ancak, 19. yüzy›lda tüm bu kötülükler çok daha farkl› bir boyut
kazand›. 19. yüzy›la kadar zalimlik, sald›rganl›k, ac›mas›zl›k olarak
nitelendirilen bu tür uygulama ve politikalar›n, bir anda sözde "do¤a-
18
n›n gerçeklerine dayanan bilimsel uygulamalar" oldu¤u yalan›
savunulmaya baflland›. Peki tüm bu ac›mas›zl›klara birdenbire
sözde bir meflruluk kazand›ran neydi?
Charles Darwin'in evrim teorisi... Darwin, 1859 y›l›nda yay›nlanan Türlerin Kökeni adl› kitab›nda ortaya att›¤› evrim teorisi ile, hayat›n kökenine dair baz› spekülasyonlarda bulunuyordu. Bu spekülasyonlar›, son derece aldat›c› bir dünya görüflünün, Allah'›n varl›¤›n› inkar eden ve tesadüfleri "yarat›c›" sayan
(Allah'› tenzih ederiz), insan› hayvan olarak kabul eden, hayat›
bir mücadele ve k›yas›ya rekabet yeri olarak gören sapk›n bir
felsefenin sözde bilimsel bir gerçek gibi kabul edilmesine neden
oldu.
Darwin, bilimsel bir delili olmayan, 19. yüzy›l›n köhne bilim anlay›fl›n›n bir sonucu olarak ortaya ç›kan bu teoriyi tek bafl›na gelifltirmifl de¤ildi. Kendisinden yaklafl›k 50 y›l önce 1798
y›l›nda Thomas Malthus, Essay on the Principle of Population (Nüfus ‹lkesi Üzerine Deneme) adl› çal›flmas›nda Darwin'in teorisine temel oluflturacak, gerçekle ilgisi olmayan baz› fikirler ortaya atm›flt›. Malthus, günümüzde bilimsel bir de¤eri olmad›¤› ispatlanm›fl olan çal›flmas›nda, nüfusun besin kaynaklar›ndan daha h›zl› artt›¤›n›, bunun için nüfus üzerinde bir kontrol olmas›
gerekti¤ini iddia ediyordu. Savafllar›n, salg›n hastal›klar›n nüfus üzerinde do¤al bir kontrol sa¤lad›¤›n› ve bu nedenle faydal› olduklar›n› iddia eden Malthus, ilk kez "hayatta kalma mücadelesi"nden söz eden kifli oldu. Malthus'un insani de¤erlerden
uzak bu tezine göre, fakirler korunmamal›, mümkün oldu¤unca kötü flartlarda yaflat›lmal›yd›lar ki, ço¤almalar› engellensin
ve üst s›n›flara yeteri kadar besin kayna¤› kalabilsin. (Detayl›
bilgi için bkz. "Malthus'tan Darwin'e Merhametsizli¤in Tarihi"
bölümü.) Vicdan ve sa¤duyu sahibi her insan›n fliddetle karfl› ç›kaca¤› bu vahfletin kabul görmesi hiç flüphesiz büyük bir zulümdür. Din ahlak›n›n fakirlere, muhtaçlara yard›m elinin uzaSosyal Silah Darwinizm
19
t›lmas›n› gerektirmesine ra¤men, Malthus ve onu takiben Darwin bu mazlumlar›n ac›mas›zca ölüme terk edilmelerini söylüyordu.
Malthus'un insanl›k d›fl› bu fikirlerini hemen benimseyerek gelifltiren kiflilerin bafl›nda ‹ngiliz sosyolog ve felsefeci Herbert Spencer geliyordu. Darwinizm'in temel iddias›n› özetleyen
"en uygun olan hayatta kal›r" ifadesi Spencer'a aitti. "Uygun olmayanlar"›n ise elenmeleri yani ölmeleri gerekti¤ini iddia eden
Spencer, "insanlar e¤er yaflamak için yeteri kadar tamamlarsa
yaflarlar ve yaflamalar› da iyidir. E¤er yaflamak için yeteri kadar
tamam de¤illerse ölürler ve en iyisi ölmeleridir" diyordu.1 Yani
Spencer'a göre fakir, e¤itimsiz, hasta, sakat, baflar›s›z her insan
ölmeliydi. Tüm bunlar Spencer'›n ne kadar ürkütücü, zalim ve
hasta bir ruh haline ve dünya görüflüne sahip oldu¤unun göstergeleriydi. Ac›ma, flefkat ve koruma hissi duymas› gereken insanlara karfl› büyük bir merhametsizlik duyuyor, ayn› Malthus
gibi onlar› eziyet yoluyla yok etmenin yollar›n› ar›yordu. Devletin fakirleri koruyan yasalar ç›karmas›n› da engellemeye çal›flan Spencer için Amerikal› tarihçi Richard Hofstadter, Social
Darwinism in American Thought (Amerikan Düflüncesinde Sosyal
Darwinizm) adl› kitab›nda flu yorumda bulunur:
Spencer sadece yoksullar için haz›rlanan yasalara de¤il, ayn› zamanda devletin destekledi¤i e¤itim, sa¤l›k denetimi, bar›nd›rma
koflullar›n›n düzenlenmesi ve hatta sahte doktorlara karfl› cahil
kiflilere devlet korumas› sa¤lanmas› ile ilgili yasalara da karfl› ç›k›yordu. 2
Malthus ve Spencer'›n merhametsiz dünya görüfllerinden
yo¤un olarak etkilenen Darwin ise, Türlerin Kökeni adl› kitab›nda türlerin do¤al seleksiyon ile evrimlefltikleri masal›n› ortaya
att›. Darwin bir bilim adam› de¤ildi, biyoloji ile sadece amatör
olarak ilgilenmiflti. Bunun d›fl›nda Darwin'in dönemindeki mikroskoplar dahi son derece ilkeldi. O dönemde hücre, henüz saHarun Yahya (Adnan Oktar)
20
dece bir leke gibi görülüyordu, kal›t›m kanunlar› ise keflfedilmemiflti bile. Darwin, bilimsel aç›dan son derece yetersiz bu koflullarda, k›s›tl› bilgisiyle gelifltirdi¤i teorisinde, do¤an›n hep avantajl› ve
en uygun olanlar› seçti¤ini, di¤erlerini ise eledi¤ini, canl›l›¤›n da
bu flekilde geliflti¤ini iddia etti. Darwin'in daha en bafltan yanl›fl bir
temel üzerine infla etti¤i bilim d›fl› teorisine göre, canl›l›k tesadüflerin eseriydi; bu flekilde Darwin, canl›l›¤› Allah'›n yaratt›¤› gerçe¤ini de reddetmifl oluyordu. (Allah'› tenzih ederiz.) Darwin, Türlerin Kökeni kitab›ndan sonra, ‹nsan›n Türeyifli adl› kitab›nda bilim d›fl› teorisini insanlara da uygulamaya kalk›flt›. Kitab›nda, sözde geri kalm›fl ›rklar oldu¤undan, bu ›rklar›n yak›n bir gelecekte eleneceklerinden, böylece üstün olanlar›n geliflerek ilerleyeceklerinden
bahsediyordu. Darwin'in, bu kitab›nda ve baz› yaz›flmalar›nda evrim teorisini insanlara da uygulamas›yla, sosyal Darwinizm flekillenmifl oldu.
21
Darwin'in bilim d›fl›
teorisiyle pekifltirilen
"zay›f ve güçsüz olanlar›n
ezilmesi gerekti¤i"
yan›lg›s›, eflitsizli¤in,
haks›zl›¤›n ve
adaletsizli¤in
yayg›nlaflmas›ndaki en
temel faktörlerden biridir.
22
Bundan sonras›n› ise koyu Darwin taraftarlar› devam ettirdi. ‹ngiltere'de Spencer ve Darwin'in kuzeni Francis Galton,
Amerika'da William Graham Sumner gibi baz› akademisyenler
ve baz› kapitalistler, Almanya'da ise Ernst Haeckel gibi Darwinistler ve ard›ndan 20. yüzy›l›n kanl› diktatörü Adolf Hitler gibi faflist ›rkç›lar sosyal Darwinizm'in ac›mas›z ve merhametsiz
kurallar›n›n önde gelen savunucu ve uygulay›c›lar› oldular.
Sosyal Darwinizm k›sa sürede vahfli kapitalizm ad› alt›nda
haks›z rekabeti en ac›mas›z flekliyle uygulayanlar›n; ›rkç›lar›n;
emperyalistlerin; fakirleri ve yard›ma muhtaçlar› koruma görevini yerine getirmeyen yöneticilerin kendilerini sözde savunma
arac› haline geldi. Sosyal Darwinistler, zay›flar›n, fakirlerin, sözde "afla¤›" ›rktan insanlar›n ezilmelerini; özürlülerin sa¤l›kl› insanlar, küçük iflletmelerin ise büyük flirketler karfl›s›nda yok olmalar›n› do¤an›n bir kanunu ve insanl›¤›n ilerlemesinin tek yolu gibi göstermeye çal›flt›lar. Vicdans›zl›k oldu¤u kabul edilmesine ra¤men, insanl›k tarihi boyunca süregelen bu haks›zl›klar›
bir anda sözde bilimsellik k›l›f› alt›nda meflru göstermek istediler. Sosyal Darwinizm merhametsizli¤i, bir do¤a kanunu ve insanl›¤›n sözde evriminin en önemli yoluymufl gibi anlat›yordu
Özellikle Amerikal› baz› kapitalistler oluflturduklar› k›yas›ya rekabet ortam›n› sosyal Darwinist söylemlerle kendilerince
meflrulaflt›rd›lar. Oysa bu, büyük bir aldatmacadan baflka bir
fley de¤ildi. Haks›z ve ac›mas›z rekabeti, sözde bilimsel bir dayana¤› varm›fl gibi göstermeye çal›flanlar sadece yalan söylüyorlard›. Örne¤in Amerika'n›n en büyük sermaye sahiplerinden
Andrew Carnegie de bu yan›lg›ya kap›lanlardan biriydi ve
1889'daki bir konuflmas›nda flöyle diyordu:
Rekabet kanunu için toplumun ödedi¤i bedel, ucuz konforlar ve
lüksler için ödedi¤i bedel gibi büyüktür; ancak bu kanunun
avantajlar› bedelinden daha fazlad›r –çünkü bu kanun sayesinde
maddi geliflim mükemmeldir ve bu bize daha geliflmifl koflullar
Sosyal Silah Darwinizm
23
sa¤lamaktad›r... Bu kanun kifli için bazen zor olsa da, ›rk için en
iyisidir, çünkü her alanda en uygun olan›n hayatta kalmas›n› garanti etmektedir. Bu nedenle, büyük çevresel eflitsizlikler, ifl imkanlar›n›n, endüstri ve ticaretin birkaç kiflinin elinde toplanmas›
ve bunlar›n aras›nda rekabet kanunu gibi koflullar› kabul etmekte ve hofl karfl›lamaktay›z. Bunlar sadece faydal› de¤il, ayn› zamanda ›rk›n geliflimi için esast›r.3
Görüldü¤ü gibi, sosyal Darwinizm'e göre tek hedef ›rk›n
fiziksel, ekonomik ve politik aç›dan geliflmesidir. Bireylerin
mutlulu¤u, refah›, huzuru ve güvenli¤i önemli görülmemektedir. Ac› çeken, yard›m için feryat eden, çocuklar›na, ailesine,
yafll› anne babas›na yemek, ilaç, bar›nak bulamayan, zavall›,
güçsüz insanlara hiçbir flekilde merhamet duyulmaz. Örne¤in
bu sapk›n düflünceye göre, fakir ama güzel ahlakl› bir insan de¤erli görülmez, bu kiflinin ölmesinin toplumun yarar›na oldu¤u dahi iddia edilir. Bunun yan›nda ise, kötü ahlakl› ama zengin bir insan "›rklar›n›n geliflimi" için son derece önemli görülür,
koflullar ne olursa olsun o kifliye büyük de¤er verilir.
Sosyal Darwinizm'in ortaya koydu¤u bu çarp›k mant›k örgüsü,
bu düflünceyi savunanlar› ahlaki ve manevi çöküntüye sürüklemektedir. Bir baflka sosyal Darwinist William Graham Sumner
ise 1879'da bu sapk›n ak›m›n aldatmacalar›n› flöyle ifade
etmifltir:
Bu alternatifin d›fl›na ç›kamayaca¤›m›z art›k anlafl›ls›n: eflitsizlik,
en uygun olan›n hayatta kalmas›; eflitlik, uygun olmayan›n hayatta kalmas›. ‹lk say›lan özellikler bir toplumu ileriye götürürken, toplumun tüm en iyi üyelerinin lehindedir; sonrakiler ise
toplumu geriye götürür ve tüm en kötü üyelerin lehindedir.4
Sosyal Darwinizm'in en vahfli uygulay›c›lar› ise ›rkç›lard›.
Darwinist ›rkç›lar aras›nda en tehlikelisi de elbette Nazi ideologlar› ve hareketin lideri olan Adolf Hitler'di. Naziler, Darwin'in teorisini kendilerine temel alarak, hem öjeni (Darwin'in
Harun Yahya (Adnan Oktar)
24
kuzeni Francis Galton'un, kötü genlerin ay›klanmas›yla toplumun daha nitelikli bireylerden oluflturulabilece¤ine iliflkin iddias›) kanunlar›n› uygulad›lar, hem de soyk›r›m cinayetlerini gerçeklefltirdiler. Sosyal Darwinizm'in en a¤›r bilançosu Nazizm
eliyle oldu. Naziler, Darwinist söylemleri sanki kendilerine bir
hakl›l›k kazand›racakm›fl gibi paravan olarak kulland›lar; Darwinist bilim adamlar›n›n da dan›flmanl›¤› ile, afla¤› ›rk sayd›klar› Yahudileri, Çingeneleri, Do¤u Avrupal›lar› soyk›r›ma u¤ratt›lar; ak›l hastalar›n›, özürlüleri, yafll›lar› gaz odalar›nda katlettiler. Tüm bu cinayetleri en ac›mas›z yöntemlerle gerçeklefltirdiler. 20. yüzy›lda, dünyan›n gözü önünde sosyal Darwinizm ad›na milyonlarca cinayet ifllendi.
Darwin'in kuzeni Francis Galton'un önderli¤i ile bafllayan
öjeni hareketi ise, sosyal Darwinizm'in ayr› bir felaket ürünü
olarak ortaya ç›kt›. Do¤al seleksiyonu h›zland›rmak için, insan
eliyle bir seçilim olmas› gerekti¤ini öne süren ve böylece insan
türünü daha h›zl› gelifltireceklerini sanan öjeni taraftarlar›,
Amerika'dan ‹sveç'e kadar birçok ülkede kendilerince "gereksiz" gördükleri insanlar› zorla k›s›rlaflt›rd›lar. Ailelerinin haberi
ve izni olmadan yüz binlerce insan, kendi r›zas› d›fl›nda, insan
yerine konmayarak ameliyat edildi. Öjeninin en zalim uygulamalar› ise Nazi Almanyas›'nda gerçekleflti. Naziler önce toplumdaki sakat, zeka özürlü veya kal›tsal hastal›klar› olan insanlar› k›s›rlaflt›rd›lar; sonra bununla yetinmeyerek bu mazlum insanlar› topluca öldürmeye bafllad›lar. Yüz binlerce suçsuz insan,
sadece eli, parma¤›, baca¤› olmad›¤› veya yaflland›¤› için öldürüldü.
Hiç flüphesiz bu, din ahlak›nda kesinlikle yeri olmayan çok
büyük bir zulüm ve vahflettir. Allah insanlara, ihtiyaç içinde
olanlar› koruyup kollamalar›n› emretmifltir. Fakirlerin ihtiyaçlar›n› karfl›lamak; özürlü insanlara karfl› flefkatli ve merhametli olmak, onlar›n haklar›n› gözetip korumak; toplum içinde yard›mSosyal Silah Darwinizm
25
laflma ve dayan›flmay› sa¤lamak din ahlak›n›n gere¤i olan güzel
ahlak özellikleridir. Allah'›n emretti¤i ahlak› göz ard› edenler
ise, hem kendilerini hem de içinde yaflad›klar› toplumlar› büyük felekatlerin içine sürüklemektedirler. Sosyal Darwinizm'in
neden oldu¤u belalar bu gerçe¤in en çarp›c› örneklerindendir.
Sosyal Darwinizm'in sözde geçerlilik kazand›rd›¤› felaketlerden bir di¤eri ise sömürgeciliktir. Sömürgeci devletlerin o dönemki baz› yöneticileri, sömürgelerine karfl› tak›nd›klar› ac›mas›z tutumlar›n› sosyal Darwinizm'in bilim, ak›l ve mant›k aç›s›ndan hiçbir tutarl›l›¤› ve geçerlili¤i olmayan tezleriyle kendilerince hakl› göstermeye çal›flt›lar. "Afla¤› ›rk"lar›n "üstün ›rk"
taraf›ndan kontrol alt›nda tutulmas› gerekti¤ini, bunun do¤an›n
bir kanunu oldu¤unu iddia ederek zulme dayal› emperyalist
politikalar›n› sözde bilimsel bir temele yerlefltirdiler.
20. yüzy›lda meydana gelen iki büyük dünya savafl›nda ise
taraflar sosyal Darwinizm'in çarp›k mant›klar›n› kullanarak, savafllar› kaç›n›lmaz olaylar gibi göstermeye çal›flt›lar. Masum ve
Naziler, zihinsel veya kal›tsal hastal›¤› olan çocuklar› önce k›s›rlaflt›rd›lar, sonra gaz odalar›nda öldürmeye bafllad›lar. Sadece baflparma¤› olmayan çocuklar dahi öjenist uygulamalar›n
hedefi haline geldiler.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
26
zavall› insanlar›n katledilmelerini; evlerinin, ifllerinin, tarlalar›n›n, hayvanlar›n›n yak›l›p y›k›lmas›n›; milyonlarca insan›n evlerinden, yurtlar›ndan olmalar›n›; bebeklerin ve çocuklar›n dahi umursuzca öldürülmelerini son derece mant›ks›z sosyal Darwinist iddialarla insanl›¤›n geliflmesinin bir yoluymufl gibi tan›tmaya çal›flt›lar.
Sonuç olarak sosyal Darwinizm 19. ve 20. yüzy›lda ›rkç›l›¤›n, sömürgecili¤in, haks›z ve ac›mas›z rekabetin, güçlünün
güçsüzü ezmesinin ve on milyonlarca insan›n öldü¤ü savafllar›n arka plan›ndaki k›flk›rt›c› güç oldu. Sosyal Darwinizm'le birlikte yüzy›llard›r süregelen birçok kötülük sözde bilimsellik kisvesine büründü. Nitekim evrimci paleontolog Stephen Jay Gould'un, The Mismeasure of Man (‹nsan›n Yanl›fl Ölçümü) adl› kitab›nda, Darwin'in Türlerin Kökeni kitab› için yapt›¤› afla¤›daki
yorum da bu gerçe¤i bir kez daha gözler önüne sermektedir:
1859 y›l›nda Türlerin Kökeni'nin yay›nlanmas›ndan sonra esaret,
kolonileflme, ›rk farkl›l›klar›, s›n›fsal yap›lar ve cinsel roller hakk›ndaki tart›flmalar bilim bayra¤› alt›nda yürütülmeye baflland›.5
Darwin de Bir Sosyal Darwinistti
Her ne kadar günümüzde evrimciler Darwin'in ad›n›, sosyal Darwinizm'in 20. yüzy›lda do¤urdu¤u ac› sonuçlara kar›flt›rmamaya çal›flsalar da, Darwin aç›kça bir sosyal Darwinistti.
Özellikle ‹nsan›n Türeyifli adl› kitab›nda ve özel yaz›flmalar›nda
net olarak sosyal Darwinist ifadeler kullan›yordu. Darwin daha
1869'da yazar Hugo Thiel'e yazd›¤› bir mektupta teorisinin toplumlara uygulanmas›nda bir sak›nca görmedi¤ini belirtmiflti:
Türlerin de¤iflimiyle ilgili bak›fl aç›ma benzer baz› fikirlerin, ahlaki ve sosyal sorunlar üzerinde uyguland›¤›n› görüyorum. Bu
konuyla çok ilgilendi¤ime inanmal›s›n. 6
Fransiscan Üniversitesi'nde bilim ve ilahiyat konusunda
Sosyal Silah Darwinizm
27
Benjamin Wiker'›n Moral Darwinism adl› kitab›
dersler veren, Moral Darwinism:
How We Became Hedonists (Ahlaki
Darwinizm: Nas›l Hazc› Olduk?)
adl› kitab›n yazar› Benjamin Wiker,
kendisiyle yap›lan bir röportajda,
Darwin'in ilk sosyal Darwinist oldu¤unu belirtmekte ve flöyle demektedir:
Be¤enin ya da be¤enmeyin, Darwin'in ‹nsan›n Türeyifli adl› kitab›
okundu¤unda asl›nda ilk sosyal Darwinistin ve modern öjeni hareketinin babas›n›n kendisi oldu¤u aç›kça anlafl›l›r. Sosyal Darwinizm ve öjeni, do¤rudan onun do¤al seleksiyon prensibini temel
al›r.
Bana göre, insanlar›n Darwinizm ve öjeni gibi konular aras›nda
ba¤lant›lar kuran bir kifliye itiraz etmelerinin gerçek nedeni, teorinin ahlaki ç›kar›mlarla lekelenmesini istememeleridir. Ancak bu ç›kar›mlar
sadece metnin içerisinde
de¤il, Darwinizm'in ortaya ç›kt›¤›ndan bu yana geçen bir buçuk
yüzy›ll›k dönemde b›rakt›¤› sosyal ve ahlaki etkilerin içinde
kan›tlanm›fl
rumdad›rlar.
du7
Darwin'in ‹nsan›n
Türeyifli adl› kitab›
Harun Yahya (Adnan Oktar)
28
Kitab›n ilerleyen bölümlerinde de görülece¤i gibi, Darwin'in birçok ifadesi ve aç›klamas›, onun sosyal Darwinist görüfllerin ilk kayna¤› oldu¤unu aç›kça göstermektedir. Günümüzde evrimciler, sosyal Darwinizm'in 20. yüzy›ldaki ürkütücü
sonuçlar›ndan dolay› bu görüflleri aç›k aç›k kabul etmekten kaç›nmaktad›rlar. Ancak sosyal Darwinizm'in temel ögeleri olan
rekabet, ›rkç›l›k, ayr›mc›l›k evrim teorisinin temelinde de yer almaktad›r. Evrimciler kabul etsin veya etmesinler, Darwinizm'in
benimsenmesiyle do¤acak sonuçlar bunlard›r. ‹nsanlar› tesadüflerin eseri olarak gören; onlar›n biraz daha geliflmifl bir hayvan türü oldu¤unu zanneden, baz› ›rklar›n di¤erlerine göre da-
29
ha az gelifltiklerini dolay›s›yla hayvanlara daha yak›n olduklar›n›, do¤an›n bir mücadele, k›yas›ya rekabet edilen bir yer oldu¤unu, güçlülerin zay›flar› ezmesiyle insanl›¤›n geliflece¤ini iddia eden bir teorinin trajik sonuçlar getirmesi kaç›n›lmazd›r. Evrimcilerin sosyal Darwinizm'i reddediyor gibi görünmeleri bir
çözüm de¤ildir. Çözüm, evrim teorisinin bilimsel olarak geçersiz oldu¤unun kabul edilmesindedir. Temennimiz, bu teorinin
yan›lg›lar›na aldanm›fl olanlar›n da bu gerçe¤i görmeleridir.
Savafl›n, ›rklar›n ya da milletlerin geliflmesini sa¤layan bir
gereklilik olarak alg›lanmas›, Darwinist felsefenin y›k›m
getiren sonuçlar›ndan biridir. En kanl› savafllardan biri
olan 2. Dünya Savafl›'nda harabeye dönmüfl Frans›z
sokaklar›, bu y›k›m› gözler önüne sermektedir.
30
Do¤a Kanunlar›n› ‹nsanlara
Uygulama Hatas›
Darwin, evrim teorisini ortaya att›¤›nda, bilim dünyas› birçok
aç›dan oldukça geri durumdayd›. Henüz elektron mikroskobu
yoktu, dolay›s›yla organizmalar›n detaylar› bilinmiyordu. Hücre
basit bir leke olarak görülüyor, birçok organelden oluflan, en az bir
flehir kadar kompleks bir yap›ya sahip oldu¤u bilinmiyordu. Genetik bilimi henüz yoktu, kal›t›m kanunlar› daha keflfedilmemiflti.
Birçok biyolog ve bilim adam› –bunlara Darwin de dahildir– kazan›lan özelliklerin bir sonraki nesle aktar›labilece¤ini zannedecek
kadar yanl›fl bilgilere sahipti. (Örne¤in nalbantl›k yapt›¤› için kol
Darwin'in döneminde kullan›lan ilkel
mikroskoplar
hücreyi basit
bir leke gibi
gösteriyordu.
31
kaslar› güçlenen bir baban›n güçlü kol kaslar›na sahip o¤ullar› olaca¤› gibi cahilce bir inanca sahiplerdi.) Darwin, teorisini böylesine
bilimsel olarak ilkel bir ortamda gelifltirdi. Evrim teorisinin materyalist ve ateist düflünceye bir zemin sa¤lamas›, bu teorinin bilimsel
zay›fl›¤›na ra¤men bilim dünyas›n›n bir k›sm› taraf›ndan hemen
benimsenmesine neden oldu. Ne Darwin ne de taraftar› olan bir
baflka evrimci, evrim teorisi için paleontoloji, biyoloji veya anatomi gibi bilim dallar›n›n hiçbirinden bir delil sunmam›flt›. Dahas›,
ilerleyen y›llarda ve özellikle 20. yüzy›l›n ikinci yar›s›nda yap›lan
gözlem ve deneyler, elde edilen yeni bulgular bu teorinin tamamen
yanl›fl oldu¤unu aç›kça ortaya koydu.
Günümüzde
kullan›lan mikroskoplar ise,
hücrenin ne kadar kompleks
ve ola¤anüstü
kusursuz bir yap›ya sahip oldu¤unu göstermifltir.
32
Ancak evrim teorisi, bilimsel bir dayana¤› olmad›¤› halde, içerdi¤i ideolojik mesajlar nedeniyle, baz› çevreler taraf›ndan toplumsal
alana da uyguland›. Soyk›r›mlar, kitle katliamlar›, kardeflin kardefli
vurdu¤u iç savafllar, onlarca ülkeyi yak›p y›kan büyük dünya savafllar› ile geçen 20. yüzy›l›n simgesi haline gelen felaketlerin temelinde
yer ald›. Din ahlak›n›n insanlara kazand›rd›¤› merhamet, flefkat, yard›mlaflma, sevgi, fedakarl›k gibi erdemler yerini sadece güçlülerin
kazand›¤›, zay›flar›n ezilerek ortadan kald›r›ld›¤› orman kanunlar›na b›rakt›. Bilimsel aç›dan hiçbir geçerlili¤i olmayan bir teori, bütün bir yüzy›l› etkisi alt›na ald›.
Sosyal Darwinistlerin en büyük yan›lg›lar›ndan biri,
bilimsel delili olmayan bir teoriyi toplumsal alana uygulamaya kalk›flmalar›yd›.
33
Sosyal Darwinistlerin bir di¤er büyük yan›lg›lar› ise, hayvanlar için geçerli olan kanunlar›n insanlar için de geçerli oldu¤unu
sanmalar›d›r. ‹nsanlar, hayvanlardan farkl› olarak fluur, ak›l, vicdan
ve yarg› yetene¤ine sahiptirler. Dolay›s›yla, sosyal Darwinistlerin
iddia etti¤i gibi, orman kanunlar›na hiçbir flekilde tabi de¤ildirler.
Allah insan› ak›l, fluur ve muhakeme yetene¤i ile birlikte yaratm›flt›r ve her insan yaflam› boyunca bu yeteneklerini en iyi flekilde kullanmakla sorumludur. Allah her insan› belli bir ömür ile yaratm›flt›r. Rabbimiz'in kendisi için takdir etti¤i süre sona erdi¤inde her insan ölecek, sonra da dünyada yapt›¤› her tavr›n hesab›n› vermek
üzere yeniden diriltilecektir.
Bir toplumda yard›ma muhtaç durumdaki insanlar
kötü muamele görür ve kendi bafllar›na terk edilirlerse bu, -e¤er söz konusu toplumda din ahlak›n›n
gere¤i olan sab›r ve affedicilik hakim de¤ilse- toplumda gerilime ve öfkeye neden olur.
34
Sosyal Darwinist uygulamalar insanl›¤a kin, öfke,
çat›flma, kavga, cinayetler ve savafltan baflka bir fley
getirmemifltir.
35
Do¤ada, baz› canl›lar, içinde bulunduklar› koflullara uyum sa¤layamad›klar›nda ölebilirler veya nesilleri tükenebilir. Örne¤in koyu
renk tüylü bir tavflan, karla kapl› bir ormanda kolayl›kla fark edilebilece¤i için, k›sa sürede baflka bir hayvan›n av› olup ölebilir. Ama bu
durum, Darwinistlerin iddia etti¤i gibi yeni bir türün oluflmas›n› sa¤lamaz. Yani, ölen koyu renk tüylü tavflanlar›n yerine baflka bir tür, örne¤in aç›k renk tüylü geyikler meydana gelmez. Ayr›ca insanlar hayvanlardan çok farkl›d›rlar. ‹nsanlar yaflamak için do¤a koflullar›na
adapte olmak zorunda de¤ildirler. Bilakis, bulunduklar› ortam› kendi
istek ve ihtiyaçlar›na göre de¤ifltirme imkan ve yetene¤ine sahiptirler.
Örne¤in so¤uk bir iklimde binalar›n›, ›s›tma donan›mlar›n›, k›yafetlerini iklime uydurabilirler. ‹nsan toplumlar›nda do¤al seleksiyon olmaz, çünkü insan, akl› ve yetenekleriyle bu tür bir elemeyi engeller.
Bu büyük yan›lg›lar sosyal Darwinistlerin toplumlar› insanl›k d›fl› bir bak›fl aç›s›yla de¤erlendirmelerine neden olmufltur. Zay›flar›n,
bak›ma muhtaç olanlar›n, güçsüzlerin, sakatlar›n kendi bafllar›na terk
edilmeleriyle toplumlar›n ilerleyece¤ini düflünmeleri, bu ak›l ve vicdan d›fl› bak›fl aç›s›n›n önemli bir örne¤idir. Oysa bencillik, zay›f ve
muhtaç insanlara yard›m etmemek, ilerleme de¤il gerileme getirir.
Çünkü sosyal Darwinizm'in bak›ms›z ve muhtaç durumda b›rak›lmas›
gerekti¤ini iddia etti¤i kifliler akledebilen, düflünebilen bilinç sahibi insanlard›r. Bu insanlar, haks›zl›kla, zulümle karfl› karfl›ya geldiklerinde,
ihtiyaç içinde b›rak›ld›klar›nda -e¤er din ahlak›n›n insanlara kazand›rd›¤› sab›r, affedicilik, anlay›fl gibi erdemlere de sahip de¤illerse- kendilerine bu muameleyi yapanlara karfl› büyük bir öfke ve kin duyabilirler. Öfkelerini dindirebilmek içinse yak›n tarihte de birçok örne¤i görüldü¤ü gibi fliddete baflvurabilirler. Bu da büyük çat›flmalar ve kavgalar do¤urabilir. Bunun neticesinde, tüm maddi ve manevi imkanlar
36
bu tür çat›flmalar› yat›flt›rmaya harcanaca¤› için ilerleme de¤il, aksine sanattan teknolojiye, ekonomiden bilime kadar her alanda gerileme yaflan›r.
Ayr›ca, öjeni taraftarlar›n›n yapt›klar› gibi, hasta veya özürlü
insanlar›n öldürülmeleri hem çok büyük bir vahflettir, hem de bu
vahfletin toplumun ilerlemesine katk› sa¤lamas› hiçbir flekilde
mümkün de¤ildir. Cinayetin bu kadar aç›k bir flekilde ifllenmesinin
ve kabul görmesinin, toplumda oluflturaca¤› y›k›m çok büyük kay›plar getirecektir. Günümüzde dünya nüfusunun yaklafl›k %6's›
özürlüdür. Bu çok büyük bir say›d›r –yaklafl›k yar›m milyar insan.
Böyle bir durumda her insan ailesinden veya çevresinden birçok
kifliyi kaybedecek, yak›nlar›ndan en az birkaç kiflinin öldürülmesine izin vermifl olacakt›r. Bunun getirece¤i a¤›r manevi yaralar, insanlar›n ruh sa¤l›¤›n› ve dengesini bozacak, büyük bir ahlaki çöküntüyü beraberinde getirecektir. Annenin çocuklar›na, çocuklar›n
anne babalar›na, kardeflin kardefle güvenemedi¤i, her an birinin di¤eri hakk›nda ölüm izni verebilece¤i bir toplumda çok ciddi bir dejenerasyon ve bunal›m yaflanaca¤› aç›kt›r. Ayr›ca, insanlar›n sadece
özürlü olduklar› için öldürüldükleri bir toplum, asl›nda korkunç
bir ahlaki çöküntü yafl›yor demektir. Böyle bir toplumun tüm manevi de¤erlerden yoksun olmas›, insanl›¤›n› tamamen yitirmifl olmas› gerekir. Cinayet yoluyla insanl›¤› gelifltirdi¤ini iddia etmek,
hiç flüphesiz, çok ciddi zihinsel ve ruhsal sorunlar yafland›¤›n›n çok
önemli bir göstergesidir.
Geride b›rakt›¤›m›z yüzy›lda yaflanan ac›lar›n,
21. yüzy›lda tekrarlanmamas› ve bu yüzy›l›n
bar›fl ve huzur dolu olmas› için insanlar›n
Darwinizm'in aldatmacalar› ve tehlikeleri
konusunda bilinçlendirilmeleri flartt›r.
37
Kuflkusuz, en büyük felaketlerden biri de, "elemeye" maruz
tutulan insanlar›n çekece¤i büyük ac›lard›r. Bu ac›lar di¤er insanlar›n da vicdanlar›nda büyük yaralar oluflturur.
‹lerleyen sayfalarda da görülece¤i gibi, Charles Darwin'in oldukça geri bir bilim anlay›fl› ile ortaya att›¤› evrim teorisinin toplumlara uygulanmas› ile geliflen sosyal Darwinizm, tamamen insan
do¤as›na ters, uyguland›¤›nda insanl›¤› gerileten, afla¤›layan, bunal›ma ve kaosa iten, kargafla, kin ve nefret getiren, savafllara, cinayetlere, çat›flmalara sebep olan bir dünya görüflüdür. Sosyal Darwinizm her ne kadar 19. yüzy›l›n ikinci yar›s›nda ve 20. yüzy›lda gerçek anlamda hakim olmuflsa da, günümüzde hala birçok alanda
olumsuz etkisini göstermektedir. Evrimsel psikoloji, genetik determinizm gibi adlar alt›nda toplumlar hala Darwinizm'in yan›lg›lar›na göre de¤erlendirilmeye çal›fl›lmaktad›r. 21. yüzy›l›n yeni felaketlerden korunabilmesi için, sosyal Darwinizm'in tehlikeleri her yönüyle insanl›¤a gösterilmeli, ayr›ca bu felsefeye temel oluflturan evrim teorisinin hiçbir bilimsel delili olmad›¤› dünyaya anlat›lmal›d›r.
38
aha önce de belirtildi¤i gibi, Türlerin Kökeni adl› kitab› yazarken, Darwin'in görüfllerinden en çok etkilendi¤i kiflilerin
bafl›nda ‹ngiliz ekonomist ve nüfus bilimci Thomas Robert
Malthus geliyordu.
Malthus ilk bask›s› 1798 y›l›nda yay›nlanan Essay on the Principle
of Population, as it Affects the Future (Toplumun Gelecekteki Geliflimine
Etkileri Aç›s›ndan Nüfus ‹lkesi Üzerine Bir Deneme) adl› kitab›nda,
insan nüfusunun her 25 y›lda geometrik oranda (2, 4, 8, 16, 32, 64, 128,
256...), yiyecek kaynaklar›n›n ise ayn› süre içinde aritmetik oranda (1,
2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9...) artt›¤›n› iddia etmiflti. Yani Malthus'a göre, nüfus
her 25 y›lda iki kat›na ç›karken, yiyecek kaynaklar› çok daha az bir art›fl gösteriyordu. Malthus, üç yüzy›l içinde nüfusun yiyecek kaynaklar›na oran›n›n 4.096'ya 13 olaca¤›n› iddia etti. Yani Malthus'un bu bi-
39
limsel olmayan iddias›na göre kaynaklar, h›zla artan nüfus için yetersiz kal›yor ve hayatta kalmak için ciddi bir mücadele içinde olmak
sözde kaç›n›lmaz hale geliyordu. Darwin'in kitab›n›n alt bafll›¤›nda
ifade edilen iddia da buydu: Türlerin Kökeni.... Kay›r›lm›fl Irklar›n Hayat Mücadelesinde Korunmas›...
Malthus, Deneme'sinde nüfusun bu h›zl› art›fl›n›n önlenmesi gerekti¤ini belirterek kendince baz› çözümler öne sürdü. Malthus'a göre nüfus art›fl›n› kontrol eden iki temel faktör vard›: Izd›raplar ve kötü ahlak. K›tl›k ve salg›n hastal›k gibi olaylar nüfusu kontrol eden ›zd›raplard›. Savafl, yeni do¤an bebeklerin öldürülmesi gibi olaylar ise
nüfusu kontrol eden di¤er faktörlerdi. Malthus, savafl, k›tl›k, hastal›k
ve bebek cinayetleri gibi olaylarla nüfusun h›zla art›fl›n›n kontrol alt›na al›nabilece¤ini ve bu sayede nüfusun besin kaynaklar› ile dengeli
bir hale gelebilece¤ini yazm›flt›. Sa¤duyu ve vicdan sahibi her insan›n
hemfikir olaca¤› gibi, bu hem ak›l ve mant›k d›fl› hem de son derece
vahfli bir iddiad›r. Toplumlar›n refah ve huzuru düflünülerek, gelir ve
geçim kaynaklar›n›n do¤ru planlanmas›, elbette toplumlar›n gelece¤i
aç›s›ndan büyük önem tafl›maktad›r. Ancak bir toplumun gelece¤ini,
savafllarla, katliamlarla, cinayetlerle planlamaya kalk›flmak elbette
kabul edilebilir bir durum de¤ildir. Ve bunun toplumlara ac› ve gözyafl› dolu felaketler getirece¤i aç›kt›r.
40
Bunlar›n yan› s›ra Malthus'un baflka mant›k d›fl› önerileri
de vard›. Örne¤in iflçi s›n›f›ndan veya yoksul kesimden evli çiftlerin çocuk sahibi olmamalar› için gerekli tüm tedbirlerin al›nmas› gerekti¤ini öne sürmüfltü. Malthus'un görüflleri 1834 y›l›nda, ‹ngiltere'de fakirler için özel "çal›flma evleri" kurulmas›n›
sa¤layan yeni bir yasayla zirveye ulaflt›. Bu yasayla, çal›flma evlerindeki nüfus art›fl›n› azaltmak için evli çiftlerin kesin kurallarla ayr› kalmalar› sa¤lan›yordu.
Asl›nda bu uygulamalar›n alt›nda yatan nedenlerden biri
eskiden beri gelen sözde "afla¤› s›n›f"lar›n sürekli artan nüfusunun, daha medeni insanlar› "tüketece¤i" korkusuydu. Elbette bu
korku son derece yersizdir ve çok büyük bir yan›lg›n›n ürünüdür. Öncelikle, bir insan›n, maddi durumu, toplum içindeki konumu veya dili, ›rk›, cinsiyeti nedeniyle bir di¤erine üstünlük
kazanmas› söz konusu de¤ildir. Allah, tüm insanlar› eflit olarak
yaratm›flt›r. ‹nsanlar› de¤erli k›lan sahip olduklar› çeflitli imkanlar veya fiziksel özellikleri de¤il,
gösterdikleri güzel ahlak
özellikleridir.
Ne var ki Frans›z
Devrimi'nin ard›ndan, eski itibar ve
gücünü elinde tutamayaca¤› endiflesinde olan ‹ngiliz
burjuvazisi, yoksullar›n say›ca art›fl›n› engelleyebil-
Thomas Malthus
Sosyal Silah Darwinizm
41
mek için Malthusçulu¤a büyük bir destek vermifl ve bu yönde
radikal önlemler almaktan çekinmemifltir. Bu durum, din ahlak›ndan uzaklaflan insanlar›n kap›ld›klar› yan›lg›lar›n neticelerinden biridir. Dönemin önde gelenleri, toplumlar›n›n gelece¤inin varl›kl› insanlar›n say›ca çok olmas›nda ve yoksul olanlar›n
ise azalmas›nda oldu¤unu sanm›fllard›r. Elbette bir toplumda
varl›kl› insanlar›n say›s›n›n artmas›, refah seviyesinin yükselmesi istenilen bir durumdur. Ancak, refah seviyesini yükseltmek için uygulanacak yöntemlerin neler oldu¤u son derece
önemlidir. Sosyal Darwinizm'in öne sürdü¤ü gibi fakirleri katlederek, yoksullara zulmederek varl›kl› insanlar›n say›s›n› art›rmaya çal›flmak asla kabul edilemeyecek bir yöntemdir. Ayr›ca
bir toplumun geliflmesi sadece varl›kl› insanlar›n say›s›n›n artmas› ile de sa¤lanamaz. Varl›kl›, ama din ahlak›n›n gere¤i olan
dürüstlük, fedakarl›k, tevazu, samimiyet, sab›r, hoflgörü, ak›lc›l›k, çal›flkanl›k gibi erdemlerden yoksun olan insanlar›n say›ca
ço¤almalar›n›n topluma fayda yerine zarar getirece¤i aç›kt›r. Bu
nedenle, toplumlar› ileri götürmek için yap›lan planlar›n hedefine ulaflmas›, o toplumun maddi olarak geliflirken manevi de¤erlere olan ba¤l›l›¤›n›n da güçlendirilmesi ile mümkündür.
Ancak Malthus'la ayn› dönemde yaflayan pek çok kifli, bu
aç›k gerçe¤in fark›na varmam›fl ve toplumlar›n› sonraki y›llarda
büyük bir ahlaki çöküntünün içine itecek bu sapk›n görüfllere
destek vermifltir.
Malthus'un yoksul nüfusun art›fl›n› önlemek için öne sürdü¤ü ac›mas›z önerilerinden baz›lar› flunlard›:
Yoksul kesime temizli¤i tavsiye etmek yerine onlar› aksi al›flkanl›klar yönünde cesaretlendirmeliyiz. fiehirlerimizdeki yollar›
daha dar yapmal›, evleri daha kalabal›k oturulan yerler haline
getirmeli ve veban›n geri dönmesi için çaba harcamal›y›z. K›rsal kesimde köylerimizi durgun su kenarlar›nda infla etmeli,
yerleflimlerin batakl›k alanlar›nda ve sa¤l›ks›z koflullarda da
Harun Yahya (Adnan Oktar)
42
olsa yap›lmas›n› teflvik etmeliyiz. Ancak herfleyin ötesinde, zararl› hastal›klar için al›nan özel önlemleri ve baz› hastal›klar› kökünden yok etmek için projeler düzenleyerek insanl›¤a hizmet
ettiklerini düflünen hay›rseverleri -ki bu insanlar hataya düflmüfllerdir- k›namal›y›z.8
Malthus bebek cinayetlerini de teflvik etmekteydi:
Adalet ve takdir konular›yla usulen meflgul olmam›z›n nedeni,
yoksulun destek isteme hakk›n› reddetmek içindir. Bu amaçla,
hiçbir yeni do¤an çocu¤un yard›m talep etme hakk›na sahip olmamas› gerekti¤ini aç›klayarak gerekli düzenlemelerin yap›lmas›n› teklif etmeliyim. K›yas yap›lmas› gerekirse, (gayrimeflru) olarak do¤an çocuk toplum içinde çok az bir de¤ere sahiptir, di¤erleri ise zaman içerisinde onun yerini alacakt›r. Nüfusu bu (arzu
edilen) seviyede tutmak için gerekenin ötesinde do¤an bütün
çocuklar, yetiflkinlerin ölümleri ile onlara yer aç›lmad›¤› müddetçe, ölmelidirler.9
Malthus, toplumlar›n gelece¤i için yeni do¤an bebeklerin
katledilmesini makul görebilecek derecede sapk›n bir mant›k
örgüsüne sahipti. Bu sat›rlar› okuyan baz› kimseler Malthus'un
görüfllerinin geçmiflte kald›¤›n› ve günümüzde art›k böylesine
sapk›n fikirlerin kabul göremeyece¤ini düflünüyor olabilirler.
Ama bu bir yan›lg›d›r. Günümüzde Çin'de nüfus planlamas›n›n
yeni do¤an bebeklerin öldürülmesi yoluyla yap›ld›¤› göz önünde bulunduruldu¤unda, Malthus'un ve onun takipçisi olan
Darwin'in sapk›n görüfllerinin toplumlar üzerindeki kal›c› ve
tahrip edici etkileri daha iyi anlafl›lacakt›r. Komünist Çin'de, din
ahlak›n›n yaflanmas› devlet eliyle engellenmeye çal›fl›lmakta,
devlet halk›n› Darwinist bir dünya görüflü ile de¤erlendirmektedir. Bu nedenle de yaflanan büyük toplumsal ve ahlaki çöküntünün yan› s›ra; Çin'de insanlar çal›flma kamplar›nda tüm insani koflullardan yoksun olarak zorla çal›flt›r›lmakta; devletin izin
Sosyal Silah Darwinizm
43
Sosyal Darwinizm'in sapk›n
telkinlerine göre
zay›f, güçsüz, zavall› insanlar ölüme terk edilmelidirler. Bu, dünya
tarihinin gördü¤ü
en ac›mas›z felsefelerdendir.
44
verdi¤i say›dan fazla çocu¤a sahip olan ailelerin çocuklar› zorla
toplat›l›p öldürülmekte; fikir suçu nedeniyle dahi insanlar idam
edilmekte, idam sahneleri toplumsal bir tören haline getirilmektedir. Çin'de yaflan›lanlar, Darwinist görüfllerin etkisi alt›nda kalan bir toplumun içine düflece¤i durumun günümüzden bir örne¤idir.
Malthus'un tezleri, ‹ngiltere'de yoksullar›n durumunu daha da kötülefltirecek bask›c› bir yasan›n haz›rlanmas›yla kalmad›, sosyal sorunlar› daha da karmafl›k ve içinden ç›k›lamaz bir
hale getirdi. Günümüzde hala baz› çevrelerce savunulan, Darwinizm gibi 20. yüzy›la kargafla, savafl, ›rkç›l›k ve dinsizlik gibi
belalar getiren bir teoriye öncülük eden bu tez, hiçbir bilimsel
delile dayanmamaktad›r. Hatta Malthus tezini ortaya koyarken,
keçiler ve köpekler hakk›nda anlat›lan, ne kadar› do¤ru oldu¤u
dahi bilinmeyen bir hikayeden esinlenmifltir.
Keçilerin ve Köpeklerin Hikayesinden
Darwinizm'e
Deneme'yi yazarken Malthus'a as›l esin kayna¤› olan olay
Pasifik Okyanusu'ndaki bir adaya ‹spanyol denizci Juan Fernandez taraf›ndan b›rak›ld›¤› söylenen keçiler ile ilgili bir hikayedir. Hikayeye göre, bu keçiler zamanla adada ço¤alm›fllar ve
adaya u¤rayan denizciler için yiyecek kayna¤› haline gelmifllerdir. Keçiler bir yandan da h›zla ço¤alarak adadaki besin kaynaklar›n› tüketmeye bafllam›fllard›r. ‹spanyollar ise, kendilerine
sald›rarak ticaretlerini engelleyen ‹ngiliz askerlerinin bu adadaki keçilerden faydalanmalar›n› engellemek için adaya difli ve erkek köpekler b›rakm›fllard›r. Bu kez köpekler zaman içinde ço¤alm›fllar ve keçilerin birço¤unu öldürmüfllerdir. Frans›z matematikçi ve devrimci Condorcet Townsend bu flekilde do¤an›n
dengesinin kuruldu¤unu yazm›fl ve flöyle demifltir:
Sosyal Silah Darwinizm
45
‹ki türün de en zay›flar› do¤aya borç ödeyenlerin ilki oldular; en
faal ve güçlü olanlar hayatlar›n› korudular. ‹nsan türünün de say›s›n› düzenleyen, yiyecek miktar›d›r.10
Daha önce de belirtti¤imiz gibi birtak›m do¤al koflullar
hayvanlar›n say›s›n›n artmas› veya ço¤almas›, neslinin tükenmesi veya korunmas› gibi konular üzerinde etkili olabilir. Ancak bunun insan toplumlar› için de geçerli olabilece¤ini sanmak
çok ciddi bir yan›lg›d›r. Böyle bir yan›lg›y› uygulamaya koyman›n ise ne kadar korkunç sonuçlara yol açabilece¤i, yaflanan tecrübelerle kan›tlanm›flt›r.
Townsend de bu düflüncelerini yürürlükte olan Yoksul Yasas›'na uygulamak istedi. ‹ngiltere'deki Yoksul Yasas›'na göre fakirler aç kalm›yorlar, ancak çok fazla çal›flmak zorunda b›rak›l›yorlard›. Townsend ise fakirleri çal›flmaya zorlayan bu yasan›n
daha fazla zorluk ve gürültüye neden oldu¤unu öne sürdü. Bunun yerine fakirleri "açl›kla yola getirmenin" kendince daha makul olaca¤›n› iddia etti. Townsend'e göre, "Açl›k en vahfli hayvan› dahi daha uysallaflt›racak, onlara medeniyeti ve kontrol alt›na girmeyi ö¤retecek ve onlar› çal›flmaya teflvik edecek"ti.11 Elbette bu, çok ac›mas›z ve vicdans›zca bir yaklafl›md›r. Bu ac›mas›zl›¤›n temelinde, insanlar› maddi imkanlar›na ve fiziksel özelliklerine göre s›n›fland›rma yan›lg›s› yer almaktad›r. Din ahlak›na hiçbir flekilde uygun olmayan bu ayr›mc›l›k, tarih boyunca
toplumsal düzeni bozan, kargafla, anarfli ve çat›flmaya neden
olan bir unsur olmufltur.
Keçilerin ve köpeklerin hikayesi, Townsend'in ard›ndan
Malthus'un tezlerinin de temelini oluflturdu. Malthus'tan sonra
Herbert Spencer taraf›ndan ortaya konulan "en uygun olan hayatta kal›r" cümlesiyle ifade edilen aldatmacan›n ve ard›ndan
Darwin'in öne sürdü¤ü "do¤al seleksiyonla evrim" yan›lg›s›n›n
ilham kayna¤› da yine bu hikayedir.
Oysa daha önce de vurgulad›¤›m›z gibi, hayvanlar için geHarun Yahya (Adnan Oktar)
46
çerli olan baz› kanunlar› insanlara uygulamak Townsend ile
bafllayan, Malthus, Spencer ve Darwin'le devam eden zincirdeki kiflilerin en büyük hatalar›ndan biri olmufltur. Bu kifliler, insanlar› ancak radikal ve fliddete dayal› tedbirlerle dizginlenebilen, açl›k, savafl ve sefalet gibi etkenlerle kontrol alt›nda tutulabilen vahfli varl›klar gibi görmüfllerdir. Oysa insan, ak›l, sa¤duyu, mant›k sahibi bir varl›kt›r. Hayvanlar gibi içgüdüleri ile de¤il, ak›l ve vicdan›yla hareket eder.
Malthus'un ‹ddialar› Bilimsel
Verilere Dayanmamaktad›r
Malthus'un teorisi tüm çarp›kl›klar›na ra¤men, dönemin
koflullar› içinde baz› çevreler taraf›ndan kabul görmüfltür. Ve
sonraki yüzy›l› etkisi alt›na alan baz› sapk›n ideoloji ve ak›mlara da temel oluflturmufltur. Bununla birlikte hiçbir bilimsel delile dayanmamaktad›r ve çeliflkilerle doludur. Bunlardan baz›lar›
flöyledir:
1. Malthus, kitab›n› yazd›¤› s›rada elinde nüfus art›fl› ile ilgili kullanabilece¤i hiçbir veri bulunmamaktayd›. Çünkü ‹ngiltere'deki ilk ulusal nüfus say›m› 1801 y›l›nda, yani Malthus Deneme'sini yazd›ktan 3 y›l sonra yap›lm›flt›. Ayr›ca Malthus, 1801
y›l›nda yap›lan nüfus say›m›n› da kullanamazd›, çünkü nüfus
art›fl oran›n› hesaplayabilmek için önceki y›llara ait nüfus ölçümlerine de ihtiyac› vard›. Dolay›s›yla nüfus art›fl oran›n› belirleyebilece¤i güvenilir istatistiklere sahip de¤ildi. ‹ddialar›n›
tamamen varsay›mlar üzerine dayand›rm›flt›.
2. Malthus, yiyecek kaynaklar›n›n art›fl h›z›n› hesaplayabilece¤i verilere de sahip de¤ildi. Ne kadar arazinin ekili oldu¤unu, ne kadar›ndan ne miktarda ürün elde edildi¤ini hesaplayabilece¤i bir yöntem o dönemde yoktu. Bu konuda da sadece
tahminlerde bulunmufltu.
Sosyal Silah Darwinizm
47
3. Malthus'un öne sürdü¤ü kural kendi içinde çeliflkiliydi.
Malthus, nüfuslar›n geometrik olarak artt›¤›n› öne sürmüfltü. O
zaman, hayvan ve bitki nüfusu da geometrik olarak artmaktayd› ki bilindi¤i gibi her ikisi de insan yaflam› için temel oluflturmaktad›rlar. Pratikte ne insanlar, ne hayvanlar, ne de bitkiler geometrik olarak ço¤almazlar. Art›fl oranlar› çevre koflullar›na göre de¤iflebilmektedir. ‹nsan dahil olmak üzere tüm ekosistem,
son derece dengeli bir uyum içindedir. Do¤adaki düzen, Malthus ve Darwin'in iddia etti¤i gibi "ye veya yem ol" fleklinde
özetlenebilen, sözde hayat mücadelesi iddias›ndan son derece
uzakt›r.
K›sacas› Malthus'un ortaya att›¤› iddialar hiçbir bilimsel
delile dayanmamaktad›r, tam tersine yanl›fll›klar› ve mant›ks›zl›klar› ispatlanm›flt›r. Darwin ise evrim teorisini, Malthus'un sadece birtak›m varsay›mlara dayal›, hayali iddialar› üzerine kurmufltur.
Allah, insanlara muhtaç olanlar› koruyup kollamay›, flefkatli ve merhametli
olmay› emretmifltir. Allah'›n emretti¤i
ahlak›n yaflanmas› pek çok sorunun
çözümü olacakt›r.
48
althus'a ve Darwin'e olan ba¤l›l›klar› nedeniyle baz› Darwinistler "hayat kavgad›r" düflüncesini en uç noktalara kadar
tafl›d›lar. Bir k›sm›, sadece hayvanlar›n de¤il iç organlardan
moleküllere kadar tüm varl›klar›n rekabet içinde olduklar›n› iddia etti. Örne¤in T. H. Huxley her organizman›n moleküllerinin
birbiri ile rekabet içinde oldu¤unu ileri sürdü. Alman embriyolog
Wilhelm Roux ise organlar›n besin için birbirleri ile mücadele ettiklerini, böbreklerin ci¤erlere, kalbin beyne karfl› savaflt›¤›n› iddia etti.1
20. yüzy›lda biyoloji alan›nda elde edilen bulgular ise do¤ada böyle bir hayat mücadelesi olmad›¤›n› göstermektedir. Bugün
biyolojide esas olarak organizma içindeki rekabetten de¤il ifl birli¤inden söz edilmektedir. Örne¤in biyolog Lewis Thomas Lives of
Cells (Hücrelerin Hayat›) adl› kitab›nda flöyle yazmaktad›r:
Bildi¤imiz kadar›yla, canl› varl›klar aras›ndaki birlikteliklerin büyük ço¤unlu¤u gerçekte yard›m maksatl›, bir dereceye
kadar simbiyotiktir (ortak yaflam); genelde düflmanlar› ile
karfl›laflt›klar›nda, birbirlerine sinyaller ve uyar›lar yollad›klar›, beraber hareket ettikleri bir iliflki...2
Darwin Retried: An Appeal to Reason (Darwin Yeniden Yarg›land›: Akla Baflvuru) kitab›n›n yazar› Norman
Macbeth ise Malthus ve Darwin'in yan›ld›klar›n› ve do¤ada k›yas›ya bir mücadele olmad›¤›n› flöyle aç›klamaktad›r:
Darwin, biyolog olmaktan çok (ac›mas›z bir) sosyolog olan Malthus'tan bu
fikri devrald›. Bu fikir bitkilere ve
hayvanlara yönelik sevgi dolu derin bir düflüncenin sonucu olarak
Norman Macbeth'in Darwin Yeniden
Yarg›land›: Akla Baflvuru adl› kitab›
49
ortaya ç›kmad›. Bu tip bir düflünce... her organik varl›¤›n geometrik oranla ço¤almak için büyük çaba harcad›¤›n› ya da
süregelen bir mücadelenin var oldu¤unu göstermez...3
Evrimci Peter Kropotkin de hayvanlar›n aralar›ndaki dayan›flmay› konu edindi¤i Mutual Aid: A Factor in Evolution (Karfl›l›kl› Yard›mlaflma: Evrimde Bir Faktör) isimli kitab›nda Darwin ve
taraftarlar›n›n içine düfltükleri yan›lg›y› flöyle dile getirmektedir:
Darwin ve onu izleyenler, do¤ay› canl›lar›n sürekli olarak
birbirleriyle savaflt›klar› bir yer olarak tan›mlad›lar. Huxley'e
göre hayvanlar alemi gladyatörlerin flovuna benziyordu.
Hayvanlar birbirleriyle savaflmakta, en h›zl› ve en kurnaz
olan› ertesi gün savaflabilmek için hayatta kalmaktayd›. Ancak ilk bak›flta, Huxley'in do¤aya bak›fl aç›s›n›n bilimsel olmad›¤› anlafl›lmaktad›r…4
Bilim ve Teknik dergisinde yay›nlanan bir makalede ise do¤an›n mücadele yeri oldu¤u iddias›ndaki yan›lg› flöyle itiraf edilmektedir:
Sorun, canl›lar›n niye birbirlerine yard›m ettikleridir. Darwin'in teorisine göre; her canl› kendi varl›¤›n› sürdürmek ve
üreyebilmek için bir savafl vermektedir. Baflkalar›na yard›m
etmek, o canl›n›n sa¤ kalma olas›l›¤›n› ba¤l› olarak azaltaca¤›na göre, uzun vadede evrimde bu davran›fl›n elenmesi gerekirdi. Oysa canl›lar›n özverili olabilecekleri gözlenmifltir.5
Tüm bu bilgiler bir kez daha göstermektedir ki, Darwin'in ilkel bilim koflullar› alt›nda ortaya koydu¤u teorisi pek çok yan›lg›
ve aldatmaca ile doludur. Bilimin hemen her alan›nda yaflanan
pek çok geliflme, Darwin'in evrim teorisinin geçersizli¤ini gözler
önüne sermektedir. Bu yan›lg›y› sözde bilim ad›na benimseyenler
de, asl›nda bilim d›fl› ilkel bir teorinin savunuculu¤unu üstlendikleri gerçe¤ini göz ard› etmemeli ve bu yan›lg›dan bir an önce vazgeçmelidirler.
1. http://www.trufax.org/avoid/manifold.html
2. L. Thomas, The Lives of a Cell, New York: Bantam Books INC., (1974)
3. www.trufax.org/avoid/manifold.html
4. Peter Kropotkin, Mutual Aid: A Factor of Evolution, 1902, I. Bölüm.
5. Bilim ve Teknik, say› 190, s.4
50
Malthus'a göre "afla¤› s›n›f" kontrol alt›na al›nmal›, ezilmeli,
güçlendirilmemeli ve çal›flt›r›lmal›yd›. Bu çarp›k görüfl benimsendi ve iflçi s›n›f› en a¤›r flartlarda çal›flt›r›lmaya baflland›.
Sosyal Silah Darwinizm
51
Malthusçu Darwin
Darwin, Malthus'un Deneme'sini 1838 y›l›nda okudu ve not
defterine flöyle yazd›:
Ekim 1838'de, yani sistematik bir flekilde araflt›rmalar›ma bafllad›ktan 15 ay sonra, s›rf merak›mdan Malthus'un nüfusla ilgili çal›flmas›n› okumaya bafllad›m. Ve hayvanlarla bitkilerde sürekli
gözlemledi¤im hayatta kalma mücadelesini düflündü¤ümde, bir
an fark›na vard›m ki, bu koflullar alt›nda uygun varyasyonlar korunacak ve uygun olmayanlar yok edilecekti. Bunun sonucunda
ise yeni türler ortaya ç›kacakt›. Burada, sonradan üzerinde çal›flabilece¤im bir teoriyi sonunda elde etmifltim.12
Darwin'in notlar›ndan da anlafl›ld›¤› üzere, do¤al seleksiyonla evrim ve hayat mücadelesi kavramlar› Darwin'in zihninde Malthus'u okuduktan sonra flekillenmifltir. Darwin, Türlerin
Kökeni'nde Malthus'un iddialar›n› tamamen benimsedi¤ini ise
flu sözleriyle kabul ediyordu:
Malthus'un çarp›k mant›¤› çocuklar üzerinde
de uygulanm›fl ve pek
çok çocuk zor flartlar alt›nda çal›flt›r›lm›flt›r.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
52
Do¤al olarak, yüksek bir h›zla ço¤alan her organik varl›k, e¤er
yok edilmezse, dünya k›sa süre içinde tek bir çiftin soyu ile kaplan›rd›. Bu istisnas›z bir kurald›r. Yavafl ço¤alan insan nüfusu dahi, son yirmi befl y›l içerisinde ikiye katlanm›flt›r ve bu oran göz
önünde bulunduruldu¤unda, önümüzdeki birkaç bin y›l içerisinde insan soyu için gerçekten de ayakta duracak yer kalmayacakt›r...13
Darwin, Malthus'un teorisi ve do¤al seleksiyon tezi aras›ndaki iliflkiyi ise flöyle aç›kl›yordu:
Hayatta kalabilen birey sayısından daha fazlası dünyaya geldikçe, tek bir bireyin aynı türün di¤er bireylerine karflı, ya da farklı
türlerin bireyleri arasında veya fiziksel flartlara karflı, her halikarda bir hayat mücadelesi olmalıdır. Bu, Malthus'un ö¤retisinin çeflitli derecelerde tüm hayvan ve bitki alemine uygulanmasıdır...14
Darwin'in, Malthus'un sapk›n görüfllerinden destek bulan
bu düflünceleri ciddi bir yan›lg›d›r ve bilimsel hiçbir de¤ere sahip de¤ildir. Bunun da ötesinde, nüfus planlamas›n› zay›flar› ve
fakirleri ortadan kald›rarak sa¤lamay› öne süren, yeterince güçlü olmayanlar›n yok olmalar› gerekti¤ini ifade eden bu bak›fl
aç›s› büyük bir zalimliktir. Nitekim yaflam›; huzuru, güvenli¤i
ve anlay›fl› temel alan bir saha olarak de¤il de yaln›zca hayatta
kalmay›, bunun için de amans›zca mücadele etmeyi gerektiren
bir alan olarak gören bu bak›fl aç›s›, toplumlara büyük felaketler getirmifltir.
Malthus'tan Ac›mas›z Dünya Görüflüne
Malthus ve Darwin'in görüflleri bilimsel delillere dayanmamas›na ra¤men büyük bir destek gördü. Bunun nedenini,
her ikisinin de yaflad›klar› dönemde aramak gerekir. Malthus ve
Darwin, Sanayi Devrimi sonras›ndaki dönemde ‹ngiltere'de yaflamaktayd›lar. ‹ngiltere aristokrasisi, Sanayi Devrimi ile birlikSosyal Silah Darwinizm
53
te konumunu ve gücünü iflçi s›n›f›na karfl› kaybetmekten korkuyordu. Bir yandan da ucuz ifl gücüne fazlas›yla ihtiyaçlar› vard›. Bu ikilem sonucunda yönetici s›n›f›n kendi çarp›k anlay›fl› ile
vard›¤› sonuç flu oldu: ‹ngiltere'de "afla¤› s›n›f" kontrol alt›na
al›nmal›, ezilmeli, güçlendirilmemeli ve çal›flt›r›lmal›yd›. Malthus ise, h›zla artan nüfusa karfl› yetersiz kalan besin kaynaklar›
tezini öne sürerken, çözümü "afla¤› s›n›f"›n ço¤almas›n› durdurmakta göstererek, hem yoksullar› tehdit etmifl oluyor hem de
onlara karfl› kat› tedbirler al›nmas›na neden oluyordu. Darwin
Malthus'un tezini do¤a bilimine ve biyolojiye uygulayarak, bu
iddiaya sözde bilimsel bir görünüm kazand›rm›flt›.
Richard Hofstadter, Social Darwinism in American Thought
(Amerikan Düflüncesinde Sosyal Darwinizm) adl› kitab›nda
Darwin'in, Malthus'un tezine verdi¤i destek için flöyle demifltir:
Malthusçuluk ‹ngiltere'de çok popüler hale geldi... Bu ak›m ayn›
zamanda zenginleri, fakirlerin çektikleri ac›lara yönelik olarak
yerine getirmeleri gereken görevlerinden kurtarm›flt›r. Olaylar›n
ak›fl› içerisinde Malthus'un yanl›fll›¤› kan›tland› ve teori tam siyasi ekonomide yavafl yavafl ortadan kalk›yordu ki, ona Darwin'in
biyolojik yaklafl›m›ndan taze destek geldi.15
Araflt›rmac› yazar Ian Taylor ise Malthus'la ilgili bir makalesinde, Malthus'un tezinin içerdi¤i dejenere fikirler için flöyle
demektedir:
Tüm bunlardan al›nacak ders, Allah'›, O'nun takdirini ve müdahalesini reddeden Darwin ve di¤erlerinin, Malthus'un prensibinde, a¤›za al›nmayacak ve saçma bilimsel önerilere yönelten, dehflet verici bir felaket ve çaresizlik bulmufl olmalar›d›r. Malthus'un
argüman›ndaki son derece belirgin zay›fl›klara ve yetersizliklere
ra¤men, bu böyledir.16
Malthus'un "ac›mas›z, umutsuzluk veren, saçma" iddias›
bilim taraf›ndan yalanlansa da günümüze kadar etkisini devam
Harun Yahya (Adnan Oktar)
54
ettirebilmifltir. Ian Taylor In The Minds of
Men (‹nsanlar›n Zihninde) adl› kitab›nda
Malthus'la bafllayan ve Hitler ile son bulan
bu ac›mas›zl›k zincirini flöyle özetler:
Malthus düflüncesini, daha sonradan "en
uygun olan hayatta kal›r" temas› halini
alan kurala dayand›rd›. Bu kavram, Condorcet'ten Malthus'a, Spencer'a, Wallace'a
ve Darwin'e kadar uzan›r. En sonunda,
Adolf Hitler gibi kiflileri etkilemek amac›yla h›zl›ca geliflti. Ancak unutmamal›y›z ki
herfleyin bafl›nda keçilerin ve köpeklerin
hikayesi vard›.17
Görüldü¤ü gibi, Malthus'un zalim görüfllerinin destek görmesinin temelinde
bunlar›, kendi ac›mas›zl›klar›na, menfaatlerine, sapk›nl›klar›na bir tür k›l›f olarak kullanmay› isteyen baz› yöneticilerin ve liderlerin, ideolojik kayg›lar tafl›yan birtak›m
kanaat önderlerinin önemli bir pay› olmufltur. Söz konusu çevrelerin kendi ç›karlar›
u¤runa destek verdikleri bu ac›mas›z dünya görüflünün neden oldu¤u felaketler ise,
tarihte efli görülmemifl büyüklükte olmufltur. ‹lerleyen sayfalarda, Malthus'la bafllayan bu merhametsiz ve ac›mas›z dünya görüflünün, sosyal Darwinizm ismi alt›nda
nas›l güçlendirildi¤ini ve insanl›¤a nelere
mal oldu¤unu inceleyece¤iz.
Ucuz ifl gücüne ihtiyac› olan baz› çevreler,
Malthus'un bat›l görüfllerine ilk sahip
ç›kanlar oldu.
Sosyal Silah Darwinizm
55
Harun Yahya (Adnan Oktar)
56
n dokuzuncu yüzy›l sonlar›nda bafllayan ve günümüze
kadar devam eden birçok tehlikeli fikir ak›m›n›n, ideoloji
ve uygulaman›n ard›nda Darwinizm'in olmas› son derece
ilginçtir. Darwinizm, birbirine z›t kutuplarda olan ideolojilerin dahi temel dayanak noktas›n› oluflturmaktad›r. Nazizmin, faflizmin ve komünizmin do¤uflunda ve yay›l›fl›nda, ›rkç› ve komünist
katliamlar›n sözde meflrulaflt›r›lmas›nda önemli bir rol oynayan Darwinizm, "vahfli kapitalizm"in de sözde bilimsel temelini oluflturmufltur. Özellikle Viktorya dönemi ‹ngilteresi'nde ve "h›rs›z baronlar" olarak adland›r›lan ac›mas›z baz› kapitalistlerin Amerikas›'nda Darwinizm, kapitalizmin merhametsiz yönüne verdi¤i destek nedeniyle büyük bir ra¤bet görmüfl ve güçlendirilmifltir.
57
Vahfli kapitalizmin en önemli özelli¤i, daha zay›f iflletmelerin ve
daha zay›f insanlar›n hiçbir s›n›rland›rma olmadan ezilebilecekleri,
sömürülebilecekleri ve yok edilebilecekleri yan›lg›s›d›r. Hiç flüphesiz
bu, büyük bir zalimlik ve ac›mas›zl›kt›r ve hiçbir flekilde kabul edilemez. Günümüzde bu yan›lg› "büyük bal›k küçük bal›¤› yutar" deyimiyle özetlenmektedir. Yani küçük iflletmeler daima büyük iflletmeler
taraf›ndan ortadan kald›r›l›r. Bu, Darwinizm'in ifl dünyas›na uyarlamas›d›r.
Bunu elefltirirken, baz› kavramlar› netlefltirmek de yerinde olacakt›r. 20. yüzy›lda, dünya üzerinde özellikle iki farkl› ekonomik model denenmifltir: Özel mülkiyet ve serbest giriflime dayal› liberal ekonomi ve devlet mülkiyetine ve planl› ekonomiye dayal› sosyalist ekonomi. Dünyan›n her yerinde sosyalist ekonomiler baflar›s›zl›¤a u¤ram›fl, toplumlara fakirlik ve sefalet getirmifltir. Liberal ekonomi ise, tart›fl›lmaz bir biçimde baflar› göstermifl, toplumlara ve bireylere daha
fazla refah sa¤lam›flt›r.
Ancak liberal ekonomi toplumun geneline refah getirmek için
tek bafl›na yeterli de¤ildir. Liberal ekonomi sayesinde ço¤u kez toplumdaki genel ekonomik düzey yükselir, ama toplumun hepsi bu
yükseliflten pay›n› alamaz. Toplumun bir k›sm› fakir olarak kal›r ve
58
sosyal adaletsizlik tehlikesi bafl gösterir. ‹flte bu tehlikenin önlenmesi ve sosyal adaletsizli¤in ortadan kald›r›lmas› için iki fley gereklidir:
1) Devletin "sosyal devlet" anlay›fl› gere¤ince fakirlere, düflkünlere, iflsizlere sahip ç›kmas›. Onlar yarar›na düzenlemelerde bulunmas›.
2) Toplumun genelinde, din ahlak›n›n gere¤i olan "yard›mlaflma ve dayan›flma" duygular›n›n egemen olmas›.
Bu iki maddeden özellikle ikincisi hayatidir, çünkü birinci
maddeyi -yani devletlerin anlay›fl›n›- belirleyen de sonuçta toplumlar›n e¤ilimleridir. E¤er bir toplum güçlü dini ve ahlaki de¤erler nedeniyle sosyal adalete önem verirse, o toplumda uygulanacak liberal ekonomi hem ekonomik kalk›nma hem de sosyal adalet sa¤lar.
Zenginler, elde ettikleri servetin bir k›sm›n› fakirlere yard›m etmek,
zay›flara destek vermeye yönelik sosyal programlar düzenlemek
için kullan›rlar. (Nitekim Allah'›n Kuran'da bildirdi¤i ekonomi modeli de bu flekildedir. ‹slamiyet'te özel mülkiyet vard›r, ama mülk
sahipleri fakirlere yard›m etmekle, mallar›n›n bir k›sm›n› "zekat" ve
"sadaka" fleklinde, ihtiyaç sahiplerine yard›m için kullanmakla yükümlüdürler.)
E¤er bir toplumun ahlaki de¤erleri dejenere olmuflsa, iflte o zaman liberal ekonomi; fakirlerin ve düflkünlerin hiçbir yard›m görmedikleri, aksine ezildikleri, herhangi bir sosyal yard›m program›n›n olmad›¤›, sosyal adaletsizli¤in bir sorun de¤il "do¤al bir durum" olarak görüldü¤ü "vahfli kapitalizm"e dönüflür.
Burada elefltirece¤imiz ekonomi modeli de, liberal ekonomi
yani özel mülkiyet ve rekabete dayal› serbest ekonomik model- de¤il, vahfli kapitalizmdir.
Vahfli kapitalizmin ilham kayna¤› ise, ilerleyen sayfalarda inceleyece¤imiz gibi, sosyal Darwinizm'dir.
Darwinist uygulamay› ifl dünyas›na ilk getirenler, Amerika'n›n "h›rs›z baronlar" olarak an›lan kesimiydi. "H›rs›z baronlar",
Sosyal Silah Darwinizm
59
Darwinizm'e inan›yorlard› ve Darwinizm'in "en uygun olanlar
hayatta kal›rlar" iddias›n›n, kendi ac›mas›z uygulamalar›n› sözde
meflrulaflt›rd›¤›n› san›yorlard›.18 Sonuç ise, ifl dünyas›nda cinayetlere kadar varabilen ac›mas›z bir rekabetin bafllamas› oldu. "H›rs›z baronlar"›n tek hedefi daha çok para ve güç kazanmakt›. Toplumun refah›yla hiç ilgilenmiyorlar, hatta kendi iflçilerine dahi hiç
de¤er vermiyorlard›. Darwinizm'in ekonomiye girmesiyle, milyonlarca insan›n hayat› mahvoldu. Son derece düflük ücretler, çok
a¤›r çal›flma koflullar›, çok uzun
çal›flma saatleri ve hiçbir güvenlik önleminin olmamas›, iflçilerin hastalanmalar›na, yaralanmalar›na
ve hatta ölmelerine neden oluyordu.
Sosyal Darwinist ahlaka
göre, ma¤dur ve yard›ma
muhtaç insanlara yard›m
eli uzat›lmamal›d›r. fiüphesiz bu, son derece zalim bir fikirdir.
60
61
Açl›k çeken ya da savafl ve çat›flmalar›n fakirlefltirdi¤i ülkelerdeki ma¤dur halk, varl›kl› kesimlerin yard›mlar›na muhtaçt›r. Ancak sosyal Darwinist ahlakta insanlar›n birbirine yard›m etmesi, ihtiyaç içinde olanlar›n
gözetilmesi teflvik edilmez.
62
Sosyal Darwinist anlay›flla yönetilen ifl yerlerinde, düflük ücretler, çok a¤›r çal›flma koflullar›, çok uzun çal›flma saatleri ve hiçbir güvenlik önleminin
olmamas›, iflçilerin hastalanmalar›na, yaralanmalar›na ve hatta
ölmelerine neden oluyordu.
63
Darwinist ‹flverenlerin Zalimlikleri
19. yüzy›lda ‹ngiltere'de bafllayarak tüm dünyaya yay›lan
Sanayi Devrimi ile birlikte, yeni fabrikalar kurulmufl ve bu fabrikalarda makinalar kullan›lmaya bafllanm›flt›. Ancak, insan hayat›na, özellikle de iflçilerin hayat›na hiç de¤er vermeyen baz›
iflletme sahipleri, gerekli güvenlik önlemlerini almad›klar› için
çok s›k yaralanmalar oluyordu. Bu yaralanmalar›n ço¤u ölümle
ya da ellerin, parmaklar›n veya kollar›n kopmas› gibi ciddi sakatl›klarla sonuçlan›yordu. 1900'lerde y›lda bir milyon iflçinin
öldü¤ü, yaraland›¤› veya hastaland›¤› belirlenmiflti.19
Hayat› boyunca fabrikada çal›flan bir iflçi için bir organ›n›
kaybetmek neredeyse kaç›n›lmaz bir sondu. ‹flçiler aras›nda yap›lan araflt›rmalar, yar›s›ndan ço¤unun çal›flma hayatlar› boyunca, kol ve bacak kayb›ndan, görme veya iflitme kayb›na kadar çok ciddi yaralanmalar geçirdiklerini veya hastaland›klar›n› ortaya ç›karm›flt›. Örne¤in sert siperlikli flapka imal eden iflçiler civa zehirlenmesine u¤ruyorlard›. Radyumlu boya kullanan iflçilerin neredeyse tamam› eninde sonunda kanser oluyorlard›.20
Baz› iflverenler ise çal›flma koflullar›n›n ve yaflanan kazalar›n tamamen fark›nda olmalar›na ra¤men, koflullar› iyilefltirmek
için hiçbir önlem alm›yorlard›. Çelik imal eden dökümhanelerde çal›flan birçok iflçi 12 saatlik vardiyalarda, 40-50 derece s›cakl›kta ve çok düflük ücretlerle çal›fl›yordu.21 1892 y›l›nda ABD
Baflkan› Benjamin Harrison ortalama bir Amerikan iflçisinin her
gün savafltaki bir asker kadar tehlike ile karfl› karfl›ya oldu¤unu
söyleyerek iflçilerin maruz kald›klar› insanl›k d›fl› muameleyi
özetlemiflti.22
Baz› kapitalist ifl adamlar› insan hayat›n› kolay harcanabilir olarak görüyorlard›. Sadece demir yolu inflaatlar› s›ras›nda,
kötü koflullar nedeniyle yüzlerce insan hayat›n› kaybetmiflti.23
Harun Yahya (Adnan Oktar)
64
‹nsan hayat›na hiç de¤er verilmedi¤ini gösteren en çarp›c› örneklerden biri de, Amerikal› ifl adam› J. P. Morgan'›n ac›mas›zl›¤›d›r.
J.P. Morgan tanesi 3.5 dolardan 5000 adet bozuk tüfek al›p bunlar›
tanesi 22 dolara ABD ordusuna satm›flt›. Yani kendi devletinin ordusunu aldatacak, kendi askerlerinin hayat›n› tehlikeye atacak kadar ahlaki de¤erlerini yitirmiflti. Tüfeklerdeki bozukluk nedeniyle
onlar› kullanan askerlerin baflparmaklar› kopuyordu.24 Bu tüfekler
yüzünden yaralanan askerler J. P. Morgan aleyhine dava açt›lar,
ancak kaybettiler. Çünkü o dönemde mahkemeler genellikle "h›rs›z baronlar"›n lehinde karar vermekteydi. 25
Dönemin kapitalist iflverenlerinden birinin, kendisine iflçileri
için koruyucu bir dam infla etmesini söyleyenlere, "iflçilerin kiremitlerden daha ucuz oldu¤u" cevab›n› vermesi dönemin merhametsizli¤ine bir baflka örnektir. 26
Tüm bu zalimli¤in temeli incelendi¤inde, Darwinizm'in etkisi
aç›kça görülür. ‹nsan› kendilerince bir hayvan türü olarak kabul
eden, baz› insanlar›n daha az geliflmifl olduklar›, hayat›n mücadele yeri oldu¤u ve sadece gücün kazand›¤› yalan›n› kabul eden bir
dünya görüflünün sonuçlar› elbette ki ac›mas›zl›k, merhametsizlik
ve eziyettir.
Sosyal Silah Darwinizm
65
19. yüzy›lda fabrikalar ve di¤er sanayi iflletmeleri
sosyal Darwinist
ve vahfli kapitalist ahlak›n en
fliddetli uygulamalar›n›n gerçekleflti¤i yerlerdi.
Bu sapk›n ahlaka
sahip ifl verenler,
iflçilerinin hayat›n› çok de¤ersiz
görüyor, sadece
kendi menfaatlerini düflünüyorlard›.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
66
67
19. yüzy›lda çocuklara
dahi ac›nm›yordu.
Çocuklar çok uzun saatler yorucu ifllerde çal›flt›r›l›yorlard›.
68
Darwinizm'in ‹fl Dünyas›ndaki Tahribat›
Vahfli kapitalizmin savunucular› olan ifl adamlar›n›n birço¤u asl›nda Allah'a inanan kifliler olarak yetifltirilmifllerdi. Ancak
sonradan, Darwinizm'in sahte telkinlerinin etkisi alt›nda kalarak, inançlar›n› terk etme hatas›na düfltüler. Örne¤in 19. yüzy›lda çelik endüstrisinin önde gelen isimlerinden ünlü Amerikal›
ifl adam› Andrew Carnegie, ilk baflta H›ristiyanl›¤a ba¤l› idi, ancak sonradan Darwinizm'in aldatmacalar›na kanm›flt›. Carnegie
otobiyografisinde kendisinin ve birçok arkadafl›n›n nas›l Darwinizm'in etkisi alt›nda kald›klar›n› aç›kça ifade ediyordu.
Oysa Carnegie'nin bir gerçek gibi gördü¤ü evrim teorisi
bafltan sona büyük bir aldatmaca ve sahtekarl›ktan ibaretti. ‹lerleyen y›llarda bilim dünyas›nda yaflanan geliflmeler bu aldatmacan›n gerçek yüzünü gözler önüne serdi. Ne var ki o dönemde, pek çok insan gibi baz› ifl adamlar› da henüz bu gerçe¤i anlayamam›fllard›. Carnegie ile ayn› hataya düflen baflka ifl adamlar› da Darwinist telkinler neticesinde vahfli kapitalizmi kabullenmifllerdi. Bu durum, daha çok para kazanmak için ac›mas›zca rekabet etmeyi, insanlar›n hayatlar›na de¤er vermemeyi, fedakarl›ktan kaç›nmay› makul görmelerine
neden oldu.
Darwinizm yan›lg›s›na kap›lm›fl olan Carnegie, rekabeti hayat›n vazgeçilmez bir kanunu sanm›fl ve tüm hayat felsefesini bu
yan›lg›n›n üzerine kurmufltu.
Rekabet kanununun, baz› insanlar için zor olsa da, ›rk için
en iyisi oldu¤unu ve bu saye-
Andrew Carnegie
Sosyal Silah Darwinizm
69
de sadece uygun olanlar›n hayatta kald›klar›n› iddia ediyordu.27
Carnegie'i ilk olarak Darwinizm'le tan›flt›ranlar ise New
York Üniversitesi'nden bir profesörün evinde karfl›laflt›¤› "yeni
bir 'insanl›k dini' aray›fl›nda olan sözde hür ve ayd›nlanm›fl düflünürler"di.28 Carnegie'in yak›n çevresindeki kiflilerden biri de,
Darwin'in takipçilerinden ve sosyal Darwinizm'in en önemli
isimlerinden Herbert Spencer idi. Spencer, birçok önde gelen
Amerikal› ifl adam›n› etkisi alt›na alm›flt›. Söz konusu ifl adamlar›, içinde bulunduklar› koflullar›n etkisiyle Spencer ve Darwin'in sapk›n düflüncelerini benimsiyor, bunun kendilerini ve
içinde yaflad›klar› toplumu nas›l bir ç›kmaz›n içine sürükleyece¤ini hesaba katam›yorlard›.
Amerikan Do¤a Tarihi Müzesi'nden antropolog ve The
Encyclopedia of Evolution (Evrim Ansiklopedisi)'›n yazar› Richard Milner, dönemin ifl adamlar›n›n Darwinizm'in etkisi alt›nda kal›fllar›n› anlat›rken, Carnegie'in Darwinizm ile olan ba¤lant›s›n› flöyle dile getirir:
... Carnegie ticaret hayat›nda, insan› ve dünyay› sömüren, rekabette ezip geçen ve yapt›klar›n› sosyal Darwinizm felsefesi ile
meflru hale getiren, güçlü ve ac›mas›z bir ifl adam› olma yolunda
yükseldi. Giriflimci rekabetin, zay›flar› ortadan kald›rarak topluma bir hizmette bulundu¤una inan›yordu. ‹fl yaflam›nda, hayatta
kalmay› baflaranlar "uygundu" ve bu yüzden statülerini ve ödüllerini hak ediyorlard›. Carnegie, kapitalist eti¤i bir do¤a kanunu
haline getirdi.29
Carnegie ve onun gibi düflünen ifl adamlar›n›n, güçlü ve
ac›mas›z olmay› ticaretin bir parças› olarak görmeleri çok büyük bir hatad›r. ‹nsanlar›n geçimlerini sa¤lamalar›, rahat ve
konforlu bir yaflam sürebilmeleri için ticari faaliyette bulunmalar› son derece do¤ald›r. Ancak bu esnada, di¤er insanlar›n zarar görmelerine neden olmak, kendi menfaatleri u¤runa di¤er
insanlar›n zor durumda kalmalar›na göz yummak, kendi gücüHarun Yahya (Adnan Oktar)
70
nü art›rmak için daha zay›f olanlar› iyice ezmeye kalk›flmak hiçbir flekilde kabul edilebilir de¤ildir. Allah insanlara her konuda
oldu¤u gibi ticarette de dürüst ve do¤ru davranmalar›n›, ihtiyaç
içinde olanlar›n haklar›n› koruyup kollamalar›n› emretmifltir.
Güçsüz olanlar› ezerek ve hatta onlar› tamamen ortadan kald›rmay› hedefleyerek toplum yarar›n›n amaçland›¤›n› öne sürmek
ise büyük bir yalandan baflka birfley de¤ildir.
Carnegie, ilerleyen y›llarda da sohbetlerinde, demeçlerinde, kitaplar›nda, makalelerinde ve kiflisel yaz›flmalar›nda hep
Darwinist ifadelere yer vermifltir. Tarihçi Joseph F. Wall, Andrew
Carnegie adl› kitab›nda bu konuda flöyle der:
Carnegie, yaln›zca yay›nlanan makale ve kitaplar›nda de¤il, ayn›
zamanda döneminin ifl adamlar›na yazd›¤› özel mektuplar›nda
da sosyal Darwinist inanç sistemine s›k s›k at›flarda bulundu.
"En uygun olan›n hayatta kalmas›", "›rk›n geliflmesi" ve "yaflam
mücadelesi" gibi cümleler kaleminden kolayl›kla dökülüyordu.
Ticareti büyük bir rekabetçi mücadele olarak de¤erlendiriyordu.30
Sosyal Darwinizm'in telkinleri alt›nda kalan kiflilerden biri
de ünlü Amerikal› sanayici John D. Rockefeller idi. Rockefeller'›n "Ticaretin büyümesi sadece uygun olan›n hayatta kalmas›... bir do¤a kanununun ifllemesidir..."31 sözleri de bu durumun
göstergelerinden biridir.
Darwinizm'in ifl dünyas› üzerindeki etkisinin en belirgin
örneklerinden birini Spencer'›n Amerika seyahatinde görmek
mümkündür. Richard Hofstadter, Social Darwinism in American
Thought (Amerikan Düflünce Yap›s›nda Sosyal Darwinizm) adl›
kitab›nda bu olay› flöyle anlatmaktad›r:
Her ne kadar konuklar›, Spencer'›n düflüncesindeki ayr›nt›lar›
tam olarak anlayamasalar da, resmi ziyafetler onun Birleflik Devletler'de ne kadar popüler oldu¤unu gösteriyordu. Spencer, ‹ngiltere'ye dönmek üzere gemi güvertesindeyken, Carnegie ve Yo-
Sosyal Silah Darwinizm
71
umans'›n ellerini tutarak gazetecilere flöyle
seslendi: "‹flte Amerikal› en iyi iki arkadafl›m." Spencer'a göre bu hareket, hissetti¤i kiflisel s›cakl›¤›n nadir olarak
tekrarlanacak bir göstergesiydi. Ancak bunun da ötesinde, ticari medeniyetin bak›fl aç›s› ile yeni bilimin
(sosyal Darwinizm'in) uyumunu
simgeliyordu.32
Baz› kapitalistlerin sosyal
Darwinizm'i benimsemelerinin
nedenlerinden biri de, bu ak›m›n
sapk›n telkinlerinin fakirlerin sorumlulu¤unu varl›kl› insanlar›n üzerlerinden almas›yd›. Ahlaki de¤erlerin
John D.
Rockefeller
korundu¤u toplumlarda, zengin olanlar›n fakir ve korunmaya muhtaçlara
ilgi göstermesi, onlara yard›mda bu-
lunmas› beklenirken, sosyal Darwinizm'in merhametsiz uygulamalar› ile bu erdem ortadan kald›r›lmaya çal›fl›l›yordu. Bilim
yazar› Isaac Asimov, The Golden Door: The United States from 1876
to 1918 (Alt›n Kap›: 1876'dan 1918'e Birleflik Devletler) adl› kitab›nda sosyal Darwinizm'in bu ac›mas›z yönü için flu yorumda
bulunmufltur:
Spencer, "en uygun olan hayatta kal›r" ifadesini ortaya att› ve örne¤in 1884'de, çal›flamayacak kadar vas›fs›z ya da toplum üzerine yük olan kiflilerin birer yard›m ve hay›rseverlik objesi yap›lmalar›ndansa öldürülmelerine izin verilmesi gerekti¤ini savundu. Bunu yapmak için de, uygun olmayan bireyleri ay›klamak ve
›rk› güçlendirmek gerekiyordu. Bu, insano¤lunun en kötü güdülerini meflrulaflt›rmak için kullan›labilecek korkunç bir felsefeydi.33
Harun Yahya (Adnan Oktar)
72
Vahfli kapitalizmi uygulayan isimler Darwinizm'i desteklerken, Darwinistler de söz konusu kiflileri desteklemifllerdir.
Örne¤in sosyal Darwinizm'in önde gelen sözcülerinden William Graham Sumner milyonerlerin toplumdaki "en uygun kifliler" olduklar› iddias›n› ortaya atm›flt›r. Ve bu nedenle özel imtiyazlara haklar› oldu¤u, onlar›n rekabet potas›nda do¤al olarak
seçildikleri gibi mant›k d›fl› ç›kar›mlarda bulunmufltur.34 Felsefe
profesörü Stephen Asma, sosyal Darwinizm'le ilgili The
Humanist dergisindeki yaz›s›nda, Spencer'›n kapitalistlere verdi¤i deste¤i flöyle aç›klamaktad›r:
Spencer, "en uygun olan hayatta kal›r" ifadesini ortaya att›, Darwin de bu ifadeyi benimseyerek Türlerin Kökeni kitab›n›n sonraki
bask›lar›nda kulland›... Spencer'›n Amerikal› taraftarlar› olan giriflimciler John D. Rockefeller ve Andrew Carnegie'e göre sosyal
hiyerarfli, do¤an›n sars›lmaz ve evrensel kanunlar›n› yans›t›yordu. Do¤a, güçlünün hayatta kald›¤›, zay›f›n ise yok oldu¤u flekilde gelifliyordu. Buna göre, hayatta kalan ekonomik ve sosyal yap›lar di¤erlerine oranla "daha güçlü" ve daha iyiydiler. Bu yap›lar›n yeterince güçlü olmayanlar› ise aç›kça yok olup gittiler.35
Oysa daha önce de vurgulad›¤›m›z gibi, toplumlar›n ilerlemesini sa¤layan ana unsur manevi de¤erler ve bu de¤erlerin
korunmas›d›r. Yard›mlaflma ve dayan›flma ruhunun güçlü oldu¤u, insanlar›n birbirine sevgi, merhamet ve sayg›yla yaklaflt›¤›
toplumlarda ekonomik koflullardaki zorluklar birlik ruhu içinde kolayl›kla afl›labilir. Ama insani iliflkilerin ortadan kalkt›¤›,
herkesin bir di¤erini sadece rakip olarak gördü¤ü, merhametin
ve anlay›fl›n olmad›¤› bir toplumda, ekonomik yönden bir geliflme olsa dahi, y›prat›c› ve y›k›c› çok daha büyük sorunlar baflgösterecektir. Bu nedenle yap›lmas› gereken, toplumdaki tüm
bireylerin refah seviyesini ve yaflam kalitesini art›racak çözümler oluflturmak, insanlar›n yaln›z ekonomik olarak de¤il manevi olarak da güven içinde olabilecekleri bir ortam meydana geSosyal Silah Darwinizm
73
tirmektir. Bunun ise ancak gerçek din ahlak›n›n yaflanmas›yla
mümkün olabilece¤i aç›kt›r. Din ahlak›na uygun olmayan hiçbir
ak›m ve ideoloji, geçmiflte ve günümüzde pek çok örne¤i ile ispatland›¤› üzere, insanlara özlemi içinde olduklar› refah, huzur
ve güveni asla sa¤layamazlar.
Sosyal Darwinizm'in ve Dinsizli¤in
Ortak Ürünü: Vahfli Kapitalist Yap›:
Buraya kadar anlat›lanlardan görüldü¤ü gibi, 19. yüzy›lda
ortaya ç›kan ac›mas›z kapitalistler, uygulamalar›n› Darwinizm'e dayand›rm›fllard›r. Sadece güçlü ve zengin olanlar›n yaflama hakk› oldu¤unu savunan, fakirlerin, zay›flar›n, sakatlar›n,
hastalar›n "ifle yaramaz a¤›rl›klar" olduklar›n› ve dolay›s›yla
mümkün oldu¤unca sömürülmeleri gerekti¤ini iddia eden Darwinist kapitalistler, 19. yüzy›ldan itibaren birçok ülkede zulüm
sistemi kurmufllard›r. Bu ac›mas›z rekabet ortam›nda insanlar›
ezmek, sindirmek, korkutmak, yaralamak, hatta öldürmek dahi
meflru say›lm›fl, her türlü ahlak ve kanun d›fl› eylem, "do¤an›n
kanunlar›na uygun" say›ld›¤› için engellenmemifl veya k›nanmam›flt›r.
Bu sistem günümüzde de din ahlak›n›n yaflanmad›¤› birçok ülkede devam etmektedir. Zengin ile fakirin aras›ndaki fark›n giderek artan bir h›zla aç›ld›¤› bu ülkelerde, ihtiyaç içinde
olan insanlar›n yaflad›klar› koflullar görmezden gelinmektedir.
Sosyal Darwinizm'in bat›l telkinlerine göre fakirlerin korunmas› ve bak›lmas› do¤a kanunlar›na ayk›r› kabul edildi¤i ve bu insanlar topluma yük olarak görüldükleri için, düflkünlere ve fakirlere yard›m eli uzat›lmamaktad›r.
Sadece bir ülke içindeki insanlar›n refah seviyeleri de¤il,
ülkeler aras› refah seviyesi de büyük farkl›l›klar göstermektedir.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
74
Özellikle Bat› ülkelerinde refah seviyesi giderek artarken, birçok
Üçüncü Dünya ülkesinde açl›k, hastal›k, sefalet ve yoksulluk hüküm sürmekte, insanlar bak›ms›zl›ktan ve açl›ktan ölmektedirler.
Oysa, ak›lc› ve vicdanl› bir flekilde kullan›ld›¤› takdirde, dünyan›n
kaynaklar› tüm insanlara refah sa¤lamaya yetecek kadar boldur.
Dünya kaynaklar›n›n adaletli bir biçimde kullan›lmas›, fakir
ve bak›ma muhtaçlar›n, açl›¤a ve yoksullu¤a terk edilmifl olanlar›n
insani koflullarda yaflamalar›n›n sa¤lanabilmesi için, Darwinizm'in
tüm dünyadaki fikri etkisinin yok edilmesi flartt›r. Darwinist görüfl
ve anlay›fl›n yerini, Kuran ahlak›n› benimseyen bir anlay›fl ald›¤›nda bu tür sorunlar do¤al olarak çözülecektir. Çünkü sosyal Darwinizm zay›flar›n ezilmesini, "büyüklerin küçükleri yutmas›n›", ac›mas›zca rekabet etmeyi insanlara telkin ederken, din ahlak›nda
merhamet, koruma, yard›mlaflma, dayan›flma, paylaflma vard›r.
Örne¤in Peygamber Efendimiz (sav) bir hadis-i fleriflerinde "Yan›bafl›ndaki komflusu açken tok olarak geceleyen kifli (olgun) mümin
de¤ildir" diye buyurmaktad›rlar.36 Peygamber Efendimiz (sav)'in
bu hikmetli sözleri, Müslümanlar›n flefkat ve merhametlerinin
göstergelerinden biridir.
Allah, birçok ayetinde insanlara sevgi, merhamet, flefkat ve
fedakarl›¤› emretmifl, Müslümanlar›n güzel ahlaklar›ndan örnekler vermifltir. Sosyal Darwinizm'de zengin, varl›kl› olanlar›n
yoksullar› ve muhtaçlar› ezmeleri, onlar›n üzerlerine
basarak yükselmeleri gibi bir zulüm varken,
‹slam ahlak›nda varl›kl› olanlar›n muhtaç
olanlar› korumalar› emredilmektedir. Rabbimiz'in bu konuda bildirdi¤i ayetlerden baz›lar› flöyledir:
Sosyal Silah Darwinizm
75
Dünyan›n kaynaklar›
tüm insanlar için yeterlidir. Ancak bu kaynaklar ak›lc› ve vicdanl› bir flekilde kullan›lmamaktad›r. Dünyan›n birçok yerinde
yiyecekler israf edilirken, birçok ülkede insanlar açl›k ve sefaletten ölmektedirler.
Bu insanlar›n adalet,
sevgi ve flefkat görebilmeleri için sosyal
Darwinist anlay›fl›n
tamamen ortadan kald›r›lmas› gerekir.
76
19. yüzy›l›n ikinci yar›s›nda ‹ngiltere'den insan
manzaralar›. Bir kesim refah ve zenginlik
içindeyken, bir baflka kesim büyük bir sefalet
yafl›yordu.
77
78
Sosyal Silah Darwinizm
79
Aradan bir yüzy›l geçmesine ra¤men de¤iflen bir fley olmad›. Oysa dünyan›n imkanlar› tüm insanlar›n refah içinde yaflayacaklar› kadar genifltir. Yap›lmas› gereken, din
ahlak›n›n gere¤i olan fedakarl›k, yard›mlaflma ve dayan›flman›n yayg›nlaflmas›n› sa¤lamakt›r.
80
81
Sizden, faziletli ve varl›kl› olanlar, yak›nlara, yoksullara ve
Allah yolunda hicret edenlere vermekte eksiltme yapmas›nlar, affetsinler ve hoflgörsünler... (Nur Suresi, 22)
Sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: "Hay›r olarak
infak edece¤iniz fley, anne-babaya, yak›nlara, yetimlere,
yoksullara ve yolda kalm›flad›r... (Bakara Suresi, 215)
... Art›k bunlardan yiyin ve zorluk çeken yoksulu da doyurun. (Hac Suresi, 28)
Ki onlar, namazlar›nda süreklidirler. Ve onlar›n mallar›nda
belirli bir hak vard›r: Yoksul ve yoksun olan(lar)için. (Mearic Suresi, 23-25)
Kendileri, ona duyduklar› sevgiye ra¤men yeme¤i, yoksula,
yetime ve esire yedirirler. "Biz size, ancak Allah'›n yüzü (r›zas›) için yediriyoruz; sizden ne bir karfl›l›k istiyoruz, ne bir
teflekkür. Çünkü biz, as›k suratl›, zorlu bir gün nedeniyle
Rabbimiz'den korkuyoruz." (‹nsan Suresi, 8-10)
Allah, Kuran'da yoksula ve zay›fa yard›m etmeyenlerin
cehennemle karfl›l›k göreceklerini de bildirmektedir:
Suçlu-günahkarlar›; "Sizi flu cehenneme sürükleyip-iten nedir?"
Onlar: "Biz namaz k›lanlardan de¤ildik" dediler.
"Yoksula yedirmezdik." (Müddessir Suresi, 41- 44)
Daha sonra onu, uzunlu¤u yetmifl arfl›n olan bir zincire vurup gönderin. Çünkü, o, büyük olan Allah'a iman etmiyordu. Yoksula yemek vermeye destekçi olmazd›. Bundan dolay› bugün, kendisine hiçbir s›cak dost yoktur. (Hakka Suresi,
32-35)
fiu önemli gerçe¤i de unutmamak gerekir: Herkese kazanc›n› ve baflar›s›n› veren, tüm varl›¤›n sahibi ve tüm kainat›n hakimi olan Yüce Allah't›r. Bir insan, "hayat mücadelesinde" k›yas›ya rekabet etti¤i, güçsüzleri ezerek güçlendi¤i için
zengin olmaz. Her insana tüm mal varl›¤›n› veren Allah't›r.
Allah, zenginli¤i insanlar aras›nda, onlar› denemek için daHarun Yahya (Adnan Oktar)
82
¤›tmaktad›r. Zengin bir insan, gerçekte bu mal varl›¤› ile denenmektedir. Allah bir ayetinde bu gerçe¤i flöyle bildirir:
fiüphesiz Biz, yeryüzü üzerindeki fleyleri ona bir süs k›ld›k; onlar›n hangisinin daha güzel davran›flta bulundu¤unu deneyelim
diye. (Kehf Suresi, 7)
Bu durumda insana düflen sorumluluk, Allah'›n kendisine
bir nimet olarak verdi¤i tüm imkanlar› Allah'›n kendisinden raz›
olaca¤› flekilde en güzeliyle de¤erlendirmektir. Samimi olarak
83
iman eden bir kimse, sahip oldu¤u her türlü imkan›n Allah'›n
bir lütfu oldu¤unun, Rabbimiz diledi¤i takdirde sahip oldu¤u
herfleyi kendisinden alabilece¤i gibi isterse çok daha fazlas›n›
da verebilece¤inin bilinciyle hareket etmelidir.
84
ünya tarihinin pek çok döneminde ›rkç› toplumlara, yöneticilere ve uygulamalara rastlamak mümkündür. Ancak ›rkç›l›¤a ilk kez sözde bilimsel bir geçerlilik kazand›ran kifli Darwin olmufltur. Darwin'in Türlerin Kökeni adl›
kitab›n›n alt bafll›¤› The Preservation of Favored Races in the Struggle for
Life (Hayat Mücadelesinde Kay›r›lm›fl Irklar›n Korunmas›) idi. Darwin'in "kay›r›lm›fl ›rklar›n korunmas›" hakk›nda yazd›klar› ve özellikle ‹nsan›n Türeyifli kitab›ndaki bilim d›fl› iddialar›, Almanlar›n Aryan
›rk›n›n, ‹ngilizlerin ise Anglo Saksonlar›n üstün olduklar› yan›lg›lar›n› desteklemekteydi. Ayr›ca, Darwin'in do¤al seleksiyon teorisi, k›yas›ya bir hayatta kalma mücadelesinden söz ediyordu. Bu "orman kanunu" insan toplumlar›na uyguland›¤›nda, ›rklar ve milletler aras›n-
85
da çat›flma ve savafllar›n bafl göstermesi kaç›n›lmazd›. Nitekim öyle
oldu. Irkç› ve savaflç› yöneticilerden felsefecilere, politikac›lardan bilim adamlar›na kadar dönemin önde gelen birçok ismi, Darwin'in teorisini sahiplendi. North Carolina Üniversitesi Tarih Bölümü'nden
Prof. Karl A. Schleunes The Twisted Road to Auschwitz (Auschwitz'e Giden Dolambaçl› Yol) adl› kitab›nda, ›rkç›lar›n Darwin'in teorisini hemen kabullendiklerini flöyle aç›klar:
Darwin'in hayatta kalma mücadelesi fikri, ›rkç›lar taraf›ndan h›zla kabul edildi... En son (sözde) bilimsel görüfllerin meflru k›ld›¤› bu tip bir
mücadele, ›rkç›lar›n savunuculu¤unu yapt›klar› yüksek ve afla¤› insan
kavram›n›n do¤rulu¤unu kan›tlad›... ve bunlar aras›ndaki mücadeleyi
geçerli k›ld›.37
Schleunes'in kitab›nda söz etti¤i, "Darwin'in kuram›n›n ›rkç›lar›n
insan s›n›flar› ile ilgili görüfllerini do¤rulamas›" konusu elbette ›rkç›lar›n bak›fl aç›s›n› yans›tmaktad›r. Irkç› fikirleri savunanlar Darwin'in
ortaya att›¤› iddialarla, sapk›n görüfllerine kendilerince bilimsel bir
dayanak bulduklar›n› sanm›fllard›r. Oysa, Darwin'in iddialar› hiçbir
bilimsel temele dayanmad›¤› gibi, k›sa süre sonra teorinin geçersizli¤inin bizzat bilim taraf›ndan gözler önüne serilmesi, ›rkç›lar›n ve Darwin'in cehalet dolu görüfllerini temel alan daha pek çok ak›m›n yan›lg› içinde olduklar›n› göstermifltir.
86
20. yüzy›lda, Darwinizm'den ald›¤› destekle,
›rkç›l›¤› en fliddetli flekilde uygulamaya koyan güç,
elbette ki Nazi Almanyas›'d›r. Fakat sözde "bilimsel" ›rkç›l›¤›n geliflti¤i tek yer Almanya olmad›.
Baflta ‹ngiltere ve Amerika olmak üzere birçok ülkede ›rkç› görüfle sahip yöneticilerin ve entelektüellerin say›s› giderek artarken, bir yandan da ›rkç›
yasalar ve düzenlemeler bafl gösterdi.
19. yüzy›lda ve 20. yüzy›l›n bafllar›nda evrimcilerin neredeyse tamam› ›rkç› görüfllere sahipti.
Birçok bilim adam›, ›rkç› görüfllerini aç›kça savunmaktan çekinmiyordu. O dönemde yaz›lm›fl olan
kitaplar ve makaleler bunun en somut örnekleridir.
Southern Illinois Üniversitesi'nde tarih profesörü
olan John S. Haller, Outcasts from Evolution: Scientific Attitudes of Racial Inferiority (Evrimden Mahrum
B›rak›lanlar: Irksal Afla¤›lanmaya Bilimsel Bak›fl)
adl› kitab›nda 19. yüzy›lda evrimcilerin tamam›n›n
beyaz ›rk›n üstünlü¤ü ve di¤er ›rklar›n ise afla¤› ›rk
olduklar› yalan›na inand›klar›n› anlat›r. Scientific
American dergisinde bu kitap hakk›nda yaz›lan bir
makalede flöyle denmektedir:
Bu, uzun süredir hakk›nda flüpheler olan bir konuyu delillendiren son derece önemli bir kitapt›r: Kuzey Amerikal› bilim adamlar›n›n, 19.
yüzy›l boyunca (ve 20. yüzy›lda da) köklü ve
kat› bir flekilde, neredeyse ittifakla kabul ettikleri ›rkç›l›k... Daha en bafl›ndan, Afrika kökenli
Amerikal›lar, bu entelektüeller taraf›ndan baz›
yönlerden ›slah edilemez, de¤ifltirilemez ve kesinlikle afla¤› olarak de¤erlendiriliyorlard›.38
Science dergisinde yay›nlanan bir baflka yaz›-
Sosyal Silah Darwinizm
87
1863 y›l›nda, k›rbaçlanarak iflkence gören
ve sonra kaçmay› baflaran bir zenci köle.
Bu y›llarda Amerika'da köleler genellikle
k›rbaçlanarak veya daha a¤›r yöntemlerle
iflkence görüyorlard›.
88
da ise ayn› kitaptaki baz› iddialar için flu yorumda bulunuluyordu:
Viktorya döneminde yeni olan fley Darwinizm'di... 1859 öncesinde, birçok bilim adam› siyahlar›n beyazlarla ayn› türden olup olmad›¤›n› sorgulam›flt›. 1859'dan sonra, evrimsel plan -özellikle
Afrikal› Amerikal›lar›n beyazlarla olan yak›n iliflkilerindeki mücadelelerinde hayatta kal›p kalamayacaklar› gibi- yeni sorular›n
ortaya at›lmas›na neden oldu. Son derece önemli olan cevap her
yerde yank›lanan bir "hay›r"d›... Afrikal› afla¤› idi, çünkü maymunlarla Cermenler aras›ndaki "kay›p halkay›" temsil ediyordu.39
Kuflkusuz bu, hiçbir gerçeklik pay› olmayan bir iddiad›r.
‹nsanlar›n derilerinin farkl› renklerde olmas›, farkl› ›rk veya etnik kökenlere mensup olmalar›, birini di¤erinden daha üstün
veya daha zay›f k›lan bir durum de¤ildir. 19. yüzy›lda bu yan›lg›n›n hakim olmas›n›n temel nedenlerinden biri ise, dönemin ilkel bilimsel koflullar› nedeniyle ço¤unlu¤a hakim olan cehalettir.
19 ve 20. yüzy›l›n ›rkç› görüflleriyle tan›nan bilim adamlar›na verilebilecek örneklerden bir di¤eri Princeton Üniversitesi'nden Amerikal› biyolog Edwin G. Conklin'dir. Conklin, di¤er
›rkç› Darwinistler gibi sapk›n fikirlerini aç›kça belirtmekten çekinmemifltir:
Herhangi bir modern ›rk›n Neandertal ya da Heidelberg tipleri
ile karfl›laflt›r›lmas› flunu gösterir... Zenci ›rklar, beyaz ve sar› ›rklardan çok orijinal ›rka (maymunsu atalara) benzemektedir. Her
faktör, beyaz ›rk›n üstünlü¤üne inananlar›, ›rk›n safl›¤›n› korumak, di¤erlerinden ayr›m›n› pekifltirmek ve sürdürmek için çaba
harcamaya yöneltmelidir. 40
Oxford Ünversitesi'nden paleontoloji ve jeoloji profesörü
William Sollas da 1911 y›l›nda yay›nlanan Ancient Hunters (Eski
Avc›lar) adl› kitab›nda ›rkç› görüfllerini flöyle ifade etmiflti:
Sosyal Silah Darwinizm
89
Adalet güçlünün elindedir ve her ›rka gücü oran›nda paylaflt›r›lm›flt›r. Bir topra¤› iflgal için öncelik anlam› tafl›mamas›na ra¤men,
orada hak talep etmeyi sa¤layacak olan güç kullan›m›d›r. Bu nedenle, mümkün olan her yolu deneyerek güç art›r›m›na gitmek,
her ›rk›n oldu¤u kadar insan soyunun da kendine karfl› bir görevidir. ‹ster bilim, ister e¤itim, ister savunma örgütlenmesi alanlar›nda olsun, organik dünyan›n güçlü fakat lütufkar hükümdar›
olan do¤al seleksiyonun, bunu h›zla ve sonuna kadar gerçeklefltirmemesi bir ceza, do¤rudan do¤ruya bu görevin yerine getirilmemesi olacakt›r.41
fiunu belirtmek gerekir ki, adaletin güçlü olana ait oldu¤unu söylemek toplumsal ve toplumlar aras› büyük kaoslara yol
açacak ciddi bir yanl›flt›r. Adalet, koflullar› ve imkanlar› her ne
olursa olsun, rengine, diline ve cinsiyetine bak›lmadan tüm insanlar›n eflit olarak yararlanmalar› gereken bir kavramd›r. Gerçek adalet de budur. Darwinist ›rkç›lar›n öne sürdü¤ü gibi "adaletin yaln›zca güçlü olanlar için geçerli oldu¤u" iddias› do¤ruyu
hiçbir flekilde yans›tmayan bir haks›zl›k ve adaletsizliktir. Ayr›ca unutmamak gerekir ki, her birey kendisi ve içinde yaflad›¤›
toplum için herfleyin daha güzelini, daha iyisini, daha kalitelisini elde etmek isteyebilir. Bunun için özel emek de sarfedebilir.
Ama bunu yaparken baflkalar›na zarar vermeyi göze almak hiçbir flekilde do¤ru de¤ildir. Bunun aksini iddia etmek hem akla
hem de vicdana ayk›r›d›r.
‹lerleyen tarihlerde de, ›rkç› olmad›klar›n› söyleyen evrimcilerin dahi yaz›lar›nda -evrime olan inançlar›n›n do¤al bir sonucu olarak- ›rkç› görüfllere rastlanmaktad›r. Bunlardan biri
olan evrimci paleontolog George Gaylord Simpson, her ne kadar kendisine ›rkç› denmesine kesinlikle karfl› ç›ksa da, Science
dergisinde yay›nlanan bir makalesinde evrim sonucunda ›rksal
farkl›l›klar olufltu¤unu ve baz› ›rklar›n di¤erlerine göre daha geliflmifl veya daha ilkel olduklar›n› iddia etmifltir:
Harun Yahya (Adnan Oktar)
90
Evrim, farkl› topluluklarda farkl› h›zlarda ilerler. Bu nedenle birçok hayvan grubunda baz› türler daha yavafl evrimleflirler. Dolay›s›yla bu türler bugün baz› özellikleri ve hatta genel yap›lar› aç›s›ndan daha ilkeldirler. Birçoklar›n›n sordu¤u gibi, insan ›rklar›
içerisinde, benzer flekilde, bir yönden ya da genelde, ilkel olanlar›n olup olmad›¤›n› sormak do¤ald›r. Asl›nda, bir ›rkta bir özelli¤in di¤erine oranla daha geliflmifl ya da daha ilkel oldu¤unu bulmak mümkündür.42
Simpson taraf›ndan ifade edilen bu bat›l görüfl hiçbir bilimsel dayana¤› olmamas›na ra¤men farkl› çevreler taraf›ndan
ideolojik kayg›larla benimsendi. Dönemin di¤er bilim adamlar›
da yaz›lar›nda, konuflmalar›nda ve kitaplar›nda evrim teorisinin bilim d›fl› iddialar›n› savunurken, bir yandan da ›rkç›l›¤a
20. yüzy›l›n ortalar›na do¤ru, ›rkç›l›k ABD'nin baz› bölgelerinde yeniden t›rman›fla geçti. fiiddete dayal› bir ideolojiye sahip olan Klu Klux
Klan örgütü, ABD'de ›rkç›l›¤›n önde gelen savunucular›ndand›. Beyaz ›rk›n üstünlü¤ü yalan›n› savunan ve siyahlar›n sözde ikinci s›n›f
insan olduklar› gibi yan›lg›lar öne süren
bu örgütün faaliyetleri pek çok
masum insan›n hayat›n› kaybetmesine neden oldu.
91
destek veriyorlard›. 20. yüzy›l›n ilk yar›s›n›n önde gelen ›rkç› ve
evrimci antropologlar›ndan ve o dönemin Amerikan Do¤a Tarihi Müzesi baflkan› Henry Fairfield Osborn da "The Evolution of
Human Races" (‹nsan Irklar›n›n Evrimi) bafll›kl› yaz›s›nda ›rklar
aras›nda k›yaslar yaparak hiçbir bilimsel delile dayanmayan
birtak›m ç›kar›mlar öne sürmüfltür:
Ortalama yetiflkin bir zencinin zeka standard›, Homo sapiens (insan) türüne ait on bir yafl›ndaki bir genç ile benzerdir.43
Bu bilim adamlar›n›n ifadelerinde de görüldü¤ü gibi, 19.
ve 20. yüzy›lda evrimci bilim adamlar› ço¤unlukla ›rkç›yd›lar
ve bu sapk›n görüfllerinin tafl›d›¤› tehlikeler görmezden geliniyordu. Amerikal› bilim adam› James Ferguson, 19. yüzy›lda
bafllayan sözde bilimsel evrimsel ›rkç›l›¤›n dünya üzerindeki
tahrip edici etkisi hakk›nda flunlar› söylemektedir:
19. yüzy›l Avrupas›'nda ›rk kavram›, geliflen befleri bilimler için
bir endifle unsuruydu... ‹lk fiziksel antropologlar, 1930'larda Almanya'da ve günümüzde Güney Afrika'da geleneksel ›rkç›l›¤›
körükleyen -Aryan üstünlü¤ü- kavram›n›n geliflmesine yard›mc›
oldular.44
Evrimci Stephen Jay Gould ise, bir makalesinde evrimci
antropologlar›n ›rkç› görüflleri için flöyle demektedir:
Irklar›n tan›mlanmas› ve derecelendirilmesi konusundaki tutkusunu de¤erlendirmedikçe... 19. yüzy›l sonu ve 20. yüzy›l bafl› antropoloji tarihini yeterince anlayamay›z.45
Evrim teorisinin sözde bilimsel geçerlilik kazand›rmas›yla,
19. ve 20. yüzy›l bilim adamlar› hiçbir çekinme ve tereddüt duymadan, "afla¤›" ›rklar, insanlardan çok maymunlara daha yak›n
olan ›rklar gibi hayali kavramlardan söz edebilmifllerdi. Hitler
gibi zalim ›rkç› diktatörler ise, bu ortam› f›rsat bilerek milyonlarca insan› kendince "afla¤›", "yetersiz", "kusurlu", "hasta" olduklar› için katlettiler.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
92
Darwin de Irkç›yd›
20. yüzy›l ›rkç›l›¤›n ac›mas›zl›¤›na ve merhametsizli¤ine
birçok kereler flahit oldu¤u için, günümüzde evrimcilerin büyük bir ço¤unlu¤u, 19. yüzy›l evrimcilerinin aksine ›rkç›l›¤a
karfl› olduklar›n› söylerler. Darwin'in ad›n› da ›rkç›l›k iddialar›ndan kendilerince temizlemeye çal›fl›rlar. Darwin'le ilgili yaz›lar›n birço¤unda Darwin'e sözde köleli¤e karfl› ç›kan, müflfik,
iyi niyetli, merhametli bir insan oldu¤u izlenimi verilmek için
özel bir çaba harcand›¤› görülür. Oysa, Darwin gerçek anlamda
›rkç›d›r ve do¤al seleksiyon teorisinin insanlar aras›nda ›rk ayr›m›na ve ›rklar aras›ndaki çat›flmaya bilimsel bir gerekçe oldu¤u yan›lg›s›na inanmaktad›r. Darwin'in kitaplar›nda, baz› mektuplar›nda ve özel notlar›nda ›rkç›l›¤›na dair aç›k ifadeler bulunmaktad›r. 19. yüzy›l evrimcilerinin neredeyse tamam›n›n
›rkç› olmalar›n›n en önemli nedenlerinden biri, fikri önderleri
olan Darwin'in de ›rkç› görüfllere sahip olmas›d›r. Örne¤in Darwin, ‹nsan›n Türeyifli adl› kitab›nda zenciler ve Aborijinler gibi
baz› ›rklar›n sözde afla¤› ›rklar olduklar›n› ve hayatta kalma
mücadelesi içinde, gelecekte elenerek ortadan kalkacaklar›n› iddia etmifltir:
Belki de yüzy›llar kadar sürmeyecek yak›n bir gelecekte, medeni
insan ›rklar›, vahfli ›rklar› tamamen yeryüzünden silecekler ve
onlar›n yerine geçecekler. Öte yandan insans› maymunlar da
kuflkusuz elimine edilecekler. Böylece insan ile en yak›n akrabalar› aras›ndaki boflluk daha da geniflleyecek. Bu sayede ortada flu
anki Avrupal› ›rklardan bile daha medeni olan ›rklar ve flu anki
zencilerden, Avustralya yerlilerinden ve gorillerden bile daha geride olan babun türü maymunlar kalacakt›r.46
Darwin, yukar›daki sözlerinde baz› ›rklar› gorillerle bir
tutmufl, "medeni insan ›rklar›"n›n "vahfli ›rklar›" yok edeceklerini, onlar› yeryüzünden tamamen sileceklerini iddia etmifltir. YaSosyal Silah Darwinizm
93
Darwinistlerin afla¤› ›rk
olarak gördükleri Aborijinler, di¤er insanlardan
fark› olmayan bir ›rkt›r.
Sa¤da 2000 Olimpiyat
ateflini yakan Aborijin kökenli ünlü atlet Cathy
Freeman.
ni Darwin yak›n bir gelecekte meydana gelecek olan soyk›r›mlardan, ›rk katliamlar›ndan söz etmektedir. Nitekim Darwin'in
bu felaket dolu "öngörüleri" gerçekleflmifl, evrim teorisini kendilerine sözde bilimsel bir destek olarak gören ›rkç›lar, 20. yüzy›lda büyük katliamlar yapm›fllard›r. Nazilerin II. Dünya Savafl›'nda yaklafl›k 40 milyon insan› katletmeleri, Güney Afrika'daki apartheid sistemi (Güney Afrika hükümetince uygulanan Avrupal› ›rklar›n di¤erlerine göre ayr›cal›klara sahip olmas› sistemi), Avrupa'da Türklere ve di¤er yabanc›lara yönelik ›rkç› sald›r›lar, ABD'de zencilere, Avustralya'da ise Aborijinlere yönelik
›rk ayr›mc›l›¤›, Avrupa'n›n birçok ülkesinde zaman zaman t›rman›fla geçen neo-Nazi hareketleri hep Darwinizm'in ›rkç›l›¤a
Harun Yahya (Adnan Oktar)
94
verdi¤i sözde bilimsel deste¤i kullanarak güç bulmufltur. (Faflizm, ›rkç›l›k ve Darwinizm ba¤lant›s› hakk›nda daha detayl›
bilgi için bkz. Harun Yahya, Darwinizm'in Kanl› ‹deolojisi: Faflizm,
Vural Yay›nc›l›k, May›s 2001)
Darwin'in ›rkç› ifadeleri bunlarla da s›n›rl› de¤ildir. Örne¤in Türlerin Kökeni'nden önce yay›nlanan The Voyage of the Beagle (Beagle'›n Yolculu¤u) adl› kitab›nda, Beagle adl› gemiyle yapt›¤› yolculuk s›ras›nda karfl›laflt›¤› Tierra del Fuego yerlilerinden, az geliflmifl, geri kalm›fl insan ›rklar› olarak söz etmekte ve
flöyle demektedir:
Bu istisnas›z, hayat›m boyunca gözlemledi¤im en tuhaf ve en ilginç manzarayd› (Tierre del Feugo yerlilerini ilk kez görmek). Bir
vahfli ile medeni insan aras›ndaki farkl›l›¤›n bu denli büyük olaca¤›na inanmazd›m. Fark, vahfli bir hayvanla evcil bir hayvan
aras›ndaki farktan çok daha büyük. Eminim ki tüm dünya aransa, daha afla¤› seviyede bir insan bulunamazd›.47
Darwin, kendince "barbar" olarak nitelendirdi¤i Patagonia
yerlilerini ise flöyle tarif etmektedir:
... Belki de hiçbir fley, insanda bir
barbar› kendi ininde görmek kadar büyük flaflk›nl›k uyand›ramaz – bu insan›n en afla¤› ve en
vahfli halidir. ‹nsan›n akl› geçmifl yüzy›llara do¤ru gidiyor
ve sonra soruyor, atalar›m›z
bunlar gibi insanlar olabilir
mi? Hareketleri ve ifadeleri,
evcillefltirilmifl hayvanlardan daha az anlafl›l›rd›...
Darwin'in The Voyage of
the Beagle (Beagle'›n
Yolculu¤u) adl› kitab›
Sosyal Silah Darwinizm
95
Vahfli ve medeni insan aras›ndaki fark› tarif etmenin veya tasvir
etmenin mümkün oldu¤una inanm›yorum.48
Darwin, yazd›¤› bir mektubunda ise yine Tierre del Feugo
yerlileri için flu tan›mlamada bulunmufltur:
Tierra del Feugo'da, çıplak, boyalı, tir tir titreyen ve görünüflü insanı adeta afallatan vahfli adamı ilk gördü¤ümde, atalarımın az
çok buna benzer varlıklar olmaları gerekti¤ini düflündüm. O zaman bu bana çok i¤renç gelmiflti. Hatta bu bana, flu anki inancım
olan kıyas götürmeyecek kadar uzak atalarımın tüylü vahfli hayvanlar oldu¤u fikrinden bile daha i¤renç gelmiflti. Maymunlar temiz kalpli hayvanlardır. (Darwin'in Charles Kingsley'e Mektubu)
49
Tüm bu sözler Darwin'in ›rkç›l›¤›n›n önemli göstergeleridir. Darwin, baz› insan ›rklar›n› olabildi¤ince afla¤›larken, maymunlar› "temiz kalpli hayvanlar" ifadesiyle insanlaflt›rmakta ve
övmekteydi. Darwin'in ›rkç›l›¤›n›n göstergeleri sadece bunlar
da de¤ildi; "afla¤›" ›rklar›n yok edilmeleri gerekti¤ini, bunun
do¤al seleksiyonun bir sonucu oldu¤unu ve medeniyetin ilerleyifline büyük katk› sa¤lad›¤›n› aç›kça savunuyordu. Darwin bu
ak›l ve vicdan d›fl› düflüncelerini Temmuz 1881 tarihinde W.
Graham adl› bir bilim adam›na yazd›¤› mektubunda flöyle dile
getiriyordu:
Do¤al seleksiyona dayal› kavgan›n, medeniyetin ilerleyifline sizin zannetti¤inizden daha fazla yarar sa¤lad›¤›n› ve sa¤lamakta
oldu¤unu ispatlayabilirim. Düflünün ki, birkaç yüzy›l önce Avrupa, Türkler taraf›ndan iflgal edildi¤inde, Avrupa milletleri ne kadar büyük risk alt›nda kalm›flt›, ama art›k bugün Avrupa'n›n
Türkler taraf›ndan iflgali bize ne kadar gülünç geliyor. Avrupa
›rklar› olarak bilinen medeni ›rklar, yaflam mücadelesinde Türk
barbarl›¤›na karfl› galip gelmifllerdir. Dünyan›n çok da uzak olmayan bir gelece¤ine bakt›¤›mda, bu tür afla¤› ›rklar›n ço¤unun
medenileflmifl yüksek ›rklar taraf›ndan yok edilece¤ini görüyorum."50
Harun Yahya (Adnan Oktar)
96
Görüldü¤ü gibi Darwin'in ›rkç› hezeyanlar›, yüksek bir ahlaka
ve flanl› bir tarihe sahip Türk Milleti'ne kadar uzanm›flt›r. (Darwin'in
Türk Milleti ile ilgili as›ls›z ve düflmanca aç›klamalar›n›n, tarihi ve
bilimsel aç›dan nas›l geçersiz k›l›nd›¤›n› Harun Yahya'n›n Evrim Teorisinin Irkç› Yüzü: Darwin'in Türk Düflmanl›¤› adl› kitab›ndan okuyabilirsiniz. Kültür Yay›nc›l›k, ‹stanbul, Ekim 2001)
Darwin, kendi sapk›n düflüncelerine göre "afla¤› ›rk" olarak gördü¤ü milletlerin yok edilmesini öngörerek, hem evrim teorisinin ›rkç›l›¤a verdi¤i deste¤i gösteriyor, hem de 20.
yüzy›lda meydana gelecek olan ›rk savafllar›n›n, katliamlar›n ve soyk›r›mlar›n sözde bilimsel temelini oluflturuyordu.
97
Evrimciler büyük bir çaba ile Darwin'in ad›n›n ›rkç›l›kla birlikte an›lmas›n› engellemeye çal›flsalar da, Harvard Üniversitesi'nden
Stephen Jay Gould, Türlerin Kökeni kitab›na at›fta bulunarak, Darwin'in ›rkç›l›¤a verdi¤i deste¤i kabul etmektedir:
1859'dan önce ›rkç›l›k hakk›nda biyolojik tart›flmalara rastlan›yor olabilir, ancak evrim teorisinin kabul edilmesiyle bunlar büyük bir önem
kazanarak artt›lar.51
Sadece Darwin de¤il, Thomas Huxley gibi evrim teorisinin en
önde gelen savunucular› da ›rkç›yd›. Huxley, Amerikan ‹ç Savafl›'ndan k›sa süre sonra, zenci kölelerin özgürlüklerine kavuflmalar›n›n ard›ndan flöyle yazm›flt›:
1904 y›l›nda Güney Bat› Afrika'da
özgürlük isteyen köleler vahfli bir
flekilde bast›r›ld›lar.
98
Çevresindeki olaylar›n fark›nda olan mant›kl› hiçbir insan, ortalama
bir zencinin beyaz insan ile eflit ya da ondan biraz afla¤› oldu¤una
inanmaz. Tüm bu yetersizlikler ç›kar›ld›¤›nda, ç›k›k çeneli akrabam›z›n -kay›rman›n ve zalimli¤in olmad›¤› eflit bir ortamda, ›s›r›klar›n de¤il de düflüncelerin kullan›ld›¤› bir yar›flmada oldu¤umuzu varsayarsak- büyük beyinli ve küçük çeneli rakibine karfl› baflar›yla mücadele
edebilece¤ini düflünmek gerçekten de akl›n almayaca¤› bir düflüncedir.52
Huxley, kendince zenci ›rk›ndan kendince insanlardan de¤il de
hayvanlardan söz eder gibi bahsetmekte, zencilerin düflünce yar›fl›nda mutlaka geri kalacaklar› gibi as›ls›z ve defalarca aksi ispatlanm›fl bir iddiada bulunmaktad›r. Bu da evrim teorisinin gerçek
yüzünü göstermesi aç›s›ndan son derece önemlidir.
1800'lerin ortalar›nda evrim teorisiyle birlikte ortaya at›lan ›rkç›l›k tohumlar›, 1900'lerin ortalar›na do¤ru as›l sonuçlar›n› vermeye
bafllad›. En fliddetli olarak Almanya'da Nasyonel Sosyalizm ile birlikte kendini gösterdi. Darwin'in ça¤dafl› ve evrim teorisinin ateflli
bir savunucusu olan Friedrich Nietzsche, Almanya'da "süper insan"
ve "efendi ›rk" gibi as›ls›z kavramlar› popüler hale getirdi. Nazizm
ise kaç›n›lmaz bir sondu. Hitler ve Naziler, Darwin'in orman kanununu, milli politika haline getirdiler ve arkalar›nda 40 milyon ölü b›rakt›lar. (Bu konu "Darwin-Nazizm Koalisyonunun Sonucu: 40 Milyon Ölü" bafll›kl› bölümde detaylar›yla incelenecektir.)
Genetik Aç›dan ‹nsanlar Aras›nda
Irk Ayr›m› Yoktur
Özellikle son 10 y›ld›r genetik biliminde elde edilen bulgular,
biyolojik aç›dan insanlar aras›nda ›rksal farkl›l›klar olmad›¤›n› ortaya ç›kard›. Bilim adamlar›n›n birço¤u ise bu konuda hemfikirdiler.
Örne¤in Atlanta'da yap›lan Bilimin ‹lerlemesi Kongresi'nde (Advancement of Science Convention) bilim adamlar› flöyle bir aç›klamada
bulundular:
Sosyal Silah Darwinizm
99
1902 y›l›nda as›larak
öldürülen iki zenci
genç. Bu gençler
farkl› ›rktan olduklar›
için ›rkç›lar taraf›ndan öldürülmüfllerdi.
Oysa 21. yüzy›lda anlafl›ld› ki, biyolojik
aç›dan insanlar aras›nda ›rksal farkl›l›klar bulunmamaktad›r.
Milliyet, 13 fiubat 01
100
Irk, tarihe geçmifl olaylarla flartland›r›lm›fl alg›lar›m›z›n ürünü
olan sosyal bir kurgudur. Hiçbir biyolojik gerçekli¤i yoktur.53
Genetik araflt›rmalarda, ›rklar aras›ndaki genetik farkl›l›klar›n çok küçük oldu¤u, genlere bak›larak ›rklar›n ay›rt edilemeyece¤i ortaya ç›kt›. Konu hakk›nda araflt›rma yapan bilim
adamlar› ayn› grup içinde yer alan insanlar aras›nda dahi genetik olarak %0.2 fark oldu¤unu belirtmektedirler. Irksal farkl›l›klar› belirleyen deri rengi, göz flekli gibi özellikler ise bu %0.2'nin
sadece %6's›n› oluflturmaktad›r. Bu da genetik olarak ›rklar aras›nda sadece %0.012 fark oldu¤u anlam›na gelmektedir.54 Di¤er
bir deyiflle ›rksal farkl›l›klar kesinlikle önemsiz denecek kadar
azd›r.
New York Times gazetesinin 22 A¤ustos 2000 tarihli say›s›nda Natalie Angier imzas›yla yay›nlanan "Do Races Differ? Not
Really, DNA Shows" (Irklar Farkl› m›? DNA'n›n Gösterdi¤ine
Göre Pek De¤il) bafll›kl› yaz›da bu son bulgular flöyle özetlenmektedir:
Bilim adamlar› uzun y›llar boyunca, toplum taraf›ndan kabul
edilen ›rksal
kategorilerin
genetik düzeye yans›mad›¤›ndan
flüphe ettiler.
New York Times
gazetesinde yay›nlanan "Irklar Farkl›
m›? DNA'n›n Gösterdi¤ine Göre Pek
De¤il" bafll›kl› yaz›.
Sosyal Silah Darwinizm
101
Ancak, araflt›rmac›lar -insan vücudunun- neredeyse her hücresinin kalbinde saklanan ve genetik materyalin tamamlay›c›s› olan
insan genomunu daha yak›ndan inceledikçe, insanlar› "›rk" yoluyla birbirinden ay›rt etmek için kullan›lan standart etiketlerin
çok az veya hiçbir biyolojik anlam ifade etmedi¤ine daha fazla ikna oldular.
‹lk bak›flta bir kiflinin Kafkasyal›, Afrikal› ya da Asyal› olup olmad›¤›n› söylemenin kolay oldu¤unu ancak, görünenin alt›ndaki
özelliklere inildi¤inde ve genom, '›rk›n' DNA özellikleri için tarand›¤›nda bu kolayl›¤›n ortadan kalkt›¤›n› söylüyorlar.55
‹nsan Genomu Projesi'ni yürüten Celera Genomics fiirketi'nin baflkan› J. Craig Venter da ›rk›n bilimsel de¤il sosyal bir
kavram oldu¤unu söylemektedir.56 Dr. Venter ve National Institutes of Health'de çal›flan bilim adamlar›, insan genomunun
tüm dizisinin (sekans›n›n) tasla¤›n› biraraya getirdiklerini ve
sadece tek bir insan ›rk› oldu¤u sonucuna vard›klar›n› belirtmektedirler.
Manhattan North General Hospital'›n baflkan› Dr. Harold
P. Freeman ise, biyoloji ve ›rk konusundaki çal›flmalar›n›n sonucunu flöyle özetlemektedir:
Irk aç›s›ndan konufltu¤umuzda, genlerinizin yüzde kaç›n›n d›fl
görünümünüze yans›d›¤›n› sorarsan›z, buna verilecek cevap
%0.01 civar›nda olacakt›r. Bu genetik yap›n›z›n çok çok düflük
düzeydeki bir yans›mas›d›r.57
Ayn› sonuca varan bilim adamlar›ndan bir di¤eri ise Washington Üniversitesi'nden biyoloji profesörü Alan R. Templeton'd›r. Templeton farkl› halklardan insanlar›n DNA'lar›n› analiz etmifltir. Analizler sonucunda, insan türünde çok fazla genetik varyasyon varken, bu varyasyonlar›n ço¤unun bireysel oldu¤unu gözlemlemifltir. Her ne kadar halklar aras›nda baz› varyasyonlar varsa da, bu varyasyonlar›n çok küçük olduklar›n›
Harun Yahya (Adnan Oktar)
102
belirlemifltir. Templeton vard›¤› sonuçlar› -evrime
olan önyarg›l› inanc›n› korumakla birlikte- flöyle
özetlemektedir:
Irk, toplumda kültürel, politik ve ekonomik
bir kavramd›r, ancak biyolojik bir kavram de¤ildir. Ne yaz›k ki birçok insan –genetik farkl›l›klar›n– insan ›rk›n›n özü oldu¤u gibi yanl›fl
bir kan›ya sahiptir... Ben konuya biraz objektiflik katmak istedim. Bu oldukça tarafs›z analiz
sonucuna göre, insanl›¤›n birbirinden gerçekten farkl› alt gruplara bölünmesi gibi birfley
söz konusu de¤ildir. 58
Templeton'›n elde etti¤i sonuçlara göre, Avrupal›larla Afla¤› Saharal› Afrikal›lar aras›nda ve
Avrupal›larla Melanezyal›lar (Kuzey Do¤u Avustralya adalar›n›n sakinleri) aras›ndaki genetik benzerlik, Afrikal›larla Melanezyal›lar aras›nda oldu¤undan daha fazlad›r. Oysa Afla¤› Saharal› Afrikal›larla Melanezyal›lar siyah derili olmalar›, saçlar›n›n cinsi, kafatas› ve yüz flekilleri ile birbirlerine
daha çok benzemektedirler. Bunlar bir ›rk› tan›mlarken kullan›lan özelliklerdir, ancak genetik olarak bu insanlar birbirlerine daha az benzerler.
Templeton bu bulgunun gösterdi¤i gibi, "›rksal
özelliklerin" genlerde görülmedi¤ini belirtmektedir.59
Popülasyon genetikçileri Luca Cavalli-Sforza, Paolo Menozzi ve Alberto Piazza taraf›ndan
yaz›lan ‹nsan Genlerinin Tarihi ve Co¤rafyas› adl› kitapta da flu sonuca var›lmaktad›r:
Sosyal Silah Darwinizm
103
104
105
Boy ya da deri rengi gibi d›fl özelliklerden sorumlu
olan genler d›flta tutulursa, insan "›rklar›" derilerinin alt›nda ola¤anüstü benzerdirler. Bireyler aras›ndaki çeflitlenmeler, gruplar aras›ndaki çeflitlenmelerden çok daha büyüktür. 60
Kitap hakk›nda bir de¤erlendirmenin yer ald›¤› Time dergisinde ise konuyla ilgili olarak flunlar
söylenmektedir:
Asl›nda bireyler aras›ndaki farkl›l›k o denli büyüktür ki, ›rk kavram›n›n tümü genetik düzeyde anlams›z hale gelmektedir. Otoriteler, herhangi bir popülasyonun bir baflkas› karfl›s›nda genetik üstünlü¤ünün 盤›rtkanl›¤›n› yapan teorilerin "hiçbir bilimsel temeli" olmad›¤›n› söylüyorlar. Zorluklara ra¤men bilimciler, efsane y›k›c› birtak›m kefliflerde
bulundular. Bunlardan biri daha kitab›n kapa¤›nda yer al›yor: Dünyan›n genetik çeflitlili¤inin renkli haritas›nda, yelpazenin bir
ucunda Afrika vard›r, di¤er ucunda da
Avustralya. Avustralyal› Aborijinler
ve Orta-Sahral› Afrikal›lar deri
rengi ve vücut biçimi gibi d›fl
özellikleri paylaflt›klar› için,
onlar›n çok yak›ndan ilintili
olduklar› genifl ölçüde kabul
gördü. Ama genleri, farkl›
bir öykü anlat›yor. Avustralyal›lar tüm insanlar içinde Afrikal›lardan en uzak olanlard›r ve komflular› olan Güneydo¤u Asyal›lar›
çok and›r›rlar.61
106
az› ilaç firmalar›n›n Afrika, Do¤u Avrupa, Asya ve Güney
Amerika ülkeleri vatandafllar› üzerinde yeni ürettikleri
ilaçlar› denedikleri ve bu deneyler esnas›nda ahlak ve meslek kurallar›n›n ihlal edildi¤i bilinen bir gerçektir. Bunun geçti¤imiz
y›llarda ortaya ç›kan örneklerinden biri dünyaca ünlü bir ilaç firmas›
taraf›ndan gerçeklefltirilen bir uygulama oldu. 1996 y›l›nda Nijerya'n›n
Kano flehrinde yaflayan 10 yafl›nda ve sadece 18.5 kilo a¤›rl›¤›ndaki
küçük bir k›z, menenjitten dolay› korkunç a¤r›lar çekiyordu. Söz konusu Amerikan ilaç firmas›n›n kurdu¤u kampta henüz izni al›nmam›fl
bir antibiyotik çocuklar üzerinde deneniyordu. Denenen ilaç, bu firma
için çok önemliydi; borsa analizlerinde, öngörülen tüm kullan›m alanlar› için izin al›nmas› halinde, ilac›n flirkete her y›l 1 milyar dolar getirece¤i tahmininde bulunuluyordu. Deneyler için Amerika'da hasta bulamayan flirket, Kano'ya gelmiflti. Küçük k›z bu firman›n uzmanlar› taraf›ndan bir tür kobay olarak kullan›ld›.
Doktorlar, küçük k›za günde 56 miligram bu ilaçtan vermeye bafllad›lar. ‹laca bafllad›ktan bir gün sonra küçük k›z öldü. Washington Post
gazetesi yapt›¤› araflt›rmalar neticesinde, Afrika, Asya, Do¤u Avrupa
ve Güney Amerika'da ticari ç›kar amac›yla yürütülen ilaç denemelerinin giderek yayg›nlaflt›¤›n› gösterdi. Baz› Amerikan firmalar›, Amerikan G›da ve ‹laç Dairesi'nin s›k› kurallar›ndan kaçmak için bu ülkelerdeki doktorlarla ifl birli¤ine gidiyor ve on binlerce Üçüncü Dünya ülkesi vatandafl›n› deneylerde kullan›yorlard›. Nijerya'daki menenjit deneyinde oldu¤u gibi, söz konusu firman›n sözcüleri deneylerin gerekli izinler al›narak gerçekleflti¤ini söylese de uzmanlar olay›n birçok bak›mdan t›p ahlak›na ve geçerli kurallara s›¤mad›¤›n› belirttiler. Örne¤in bu tür deneylerin genelde en az 1 y›l sürmesi gerekirken Nijerya'daki deney sadece 6 hafta sürmüfltü. Öte yandan Amerika'da menenjit hastalar›na, ilaçlar genellikle etkisini çok çabuk gösteren damar
Sosyal Silah Darwinizm
107
içi enjeksiyon yoluyla verilirken, Nijerya'daki deneylerde bu ilac›n
a¤›zdan al›nan ve daha önce çocuklar üzerinde hiç denenmemifl bir
türü kullan›lm›flt›. Yine, bu tür deneylerde, ilac›n olumlu etki göstermemesi durumunda hemen kesilmesi ve baflka bir ilaca geçilmesi gerekirken, ilac› üreten firman›n uzmanlar› küçük k›za, ölene kadar bu
ilaçtan vermeye devam etmifllerdi.
Söz konusu ilac›n çocuklarda kullan›lmas›na hiçbir zaman izin
ç›kmamas›, yetiflkinlerde kullan›lmas›n›n ise karaci¤er rahats›zl›klar›
ve ölümlere yol açt›¤› gerekçesiyle Amerika'da k›s›tlanmas› ve Avrupa'da tümden yasaklanmas›, ilac›n ne kadar tehlikeli oldu¤unu göstermektedir.1
arwin'in Türlerin Kökeni kitab›n›n yay›nlanmas›ndan sonra,
baz› hevesli Darwinistler, insan›n sözde evrimindeki "kay›p
halkalar›" aramaya bafllad›lar. Irkç› evrimciler, Avustralyal›
Aborijin yerlilerinin insan›n evrimindeki ilkel aflamalardan
biri olduklar›na inan›yorlard›. Kendilerince bu yan›lg›lar›n› kan›tlamak için, Aborijinlerin cesetleri mezarlar›ndan kaç›r›lmaya, Amerika
ve Avrupa'daki müzelere sat›lmaya baflland›. 1991 y›l›nda Avustralya'da yay›nlanan haftal›k The Bulletin'da David Monaghan imzas› ile
flok edici bilgiler yay›nland›.2 Monaghan 18 ay bu konu üzerinde çal›flm›fl, Londra'da araflt›rmalar yapm›fl ve 8 Ekim 1990 tarihinde ‹ngiltere'de yay›nlanan "Darwin's Body-Snatchers" (Darwin'in Mezar H›rs›zlar›) isimli bir belgesel haz›rlam›flt›. Gazeteci Monaghan'›n, The
Bulletin'da yay›nlanan yaz›s›nda verilen bilgilerden baz›lar› flöyleydi:
• ‹ngiliz ve Amerikal› evrimciler, sözde "afla¤› insan" örnekleri toplama iflini oldukça geniflletmifllerdi. Washington'daki Smithsonian
Enstitüsü'nde farkl› ›rklardan 15.000 insana ait kal›nt› vard›. (Elbette toplad›klar› bu örnekler, hiçbir flekilde onlar›n iddia ettikleri gibi
afla¤› ›rktan insanlar de¤ildi. Bunlar, farkl› fizyolojik yap›lara sahip
farkl› etnik köken ve ›rka ait olan insanlard›.)
Harun Yahya (Adnan Oktar)
108
• Müze müdürlerinin yan› s›ra, ‹ngiliz biliminin önde gelen isimleri de bu mezar h›rs›zl›¤› ticaretine kar›flm›fllard›.3 Anatomist Richard Owen, antropolog Sir Arthur Keith ve Darwin'in kendisi bu
kiflilerin aras›ndayd›. Darwin, bir mektubunda, e¤er bu iste¤i onlar› k›zd›rmazsa, dört tam kan Tazmanyal› Aborijin'in kafatas›n› istedi¤ini söylüyordu. Müzeler sadece iskeletlerle de¤il, derilerle de ilgileniyorlard›. Bunlar› sergilenecek ilginç malzemeler olarak görüyorlard›.
• Tuzlanm›fl Aborijin beyinlerine de büyük bir ra¤bet vard›, bu beyinleri kendilerince Aborijinlerin afla¤› ›rk olduklar›n› kan›tlamak
için istiyorlard›.
• Aborijinlere ait kafataslar›n›n, bu insanlar öldürülerek elde edildi¤ine dair hiçbir flüphe bulunmamaktad›r.
Günümüzde de
Aborijinlere yönelik
ayr›mc› uygulamalar
devam etmektedir.
Yukar›da Aborijinler
elinden topraklar›n›n
al›nmas›n› protesto ederken görülmektedir.
Sosyal Silah Darwinizm
109
• 1874 y›l›ndan itibaren 20 y›l boyunca Sidney'deki Avustralya Müzesi'nde müdürlük yapan Edward Ramsay, yay›nlad›¤› müze kitap盤›nda Aborijinlerden "Avustralya hayvanlar›" olarak söz ediyordu. Kitapç›kta mezarlardan nas›l Aborijinlere ait cesetlerin çal›naca¤›n› anlatmakla kalm›yor, ayn› zamanda yeni öldürülen Aborijinlerin kafataslar›ndaki kurflunlar›n nas›l ç›kar›laca¤›n› anlat›yordu. Birçok kafatas› koleksiyoncusu onun tavsiyelerine göre çal›flt›.
Bungee Siyahlar›n›n kafataslar›n› istedikten dört hafta sonra, genç
bir bilim ö¤rencisi ona iki kafatas› yollad› ve bu kafataslar›n›n kabilelerinin son iki üyesi oldu¤unu ve yeni vurulduklar›n› söyledi.4
• Alman evrimci Amalie Dietrich Avustralya'ya geldi¤inde benzin
istasyonu sahiplerine Aborijinleri vurmalar›n› tavsiye etti ve vurduklar› Aborijinleri müzesi için almak istedi¤ini söyledi. 5
Aborijinlere uygulanan katliamlar› ve kötü muameleyi belgeyen bir baflka çal›flma ise, Avustralya Çevre ve Kültür Miras› Bakan›
Sharman Stone taraf›ndan yaz›lan Aborigines in White Australia: A Documentary History of the Attitudes Affecting Official Policy and the Australian Aborigine 1697–1973 (Avustralyal› Aborijinlere Yönelik Resmi
Politikay› Etkileyen Yaklafl›mlar›n Dokümanter Tarihi, 1697-1973) adl› kitapt›r. Yazar›n birkaç yorumu d›fl›nda kitap parlamento tutanaklar›, mahkeme kay›tlar›, editörlere gelen mektuplar, antropolojik raporlar gibi belgelerden oluflmaktad›r.
Sharman Stone, kitapta, Darwin'in teorisi ile Aborijinlerin katledilmesi aras›nda flöyle bir ba¤lant› kurmaktad›r:
1859'da, Charles Darwin'in kitab› Türlerin Kökeni ile birlikte biyolojik (ve dolay›s›yla sosyal) evrim halk›n anlayabilece¤i flekilde anlat›lmaya bafllad›. E¤itimli kifliler kendi aralar›nda medeniyetin tek
do¤rusal süreç oldu¤unu ve ›rklar›n bu do¤runun üzerinde afla¤›
ya da yukar› hareket etti¤ini tart›flmaya bafllad›lar. Avrupal› adam
"hayatta kalmaya en uygundu... (Aborijinler ise,) do¤a kanunu gere¤i dinozorlar ve dodo kuflu gibi eninde sonunda yok olacaklard›.
Ellerindeki olaylarla destekledikleri bu teori, siyah ›rk›n ço¤ald›¤›n›n fark edildi¤i yirminci yüzy›l›n belli bir bölümüne kadar kabul
görmeye ve an›lmaya devam etti. Bu zamana kadar, ihmal ve cinayeti hakl› göstermek için kullan›labiliyordu.6
Harun Yahya (Adnan Oktar)
110
Yazar›n da belirtti¤i gibi, baz› Avrupal› Darwinistler, Aborijinlerin sürekli ölmesini, bu ›rk›n "do¤a kanunlar›n›n bir gere¤i olarak"
yok olmaya mahkum oldu¤unun delili olarak gösteriyorlard›. Ancak,
20. yüzy›lda bu sözde delillerinin geçersiz oldu¤u anlafl›ld›. Çünkü
Aborijinlerin ölme nedenleri do¤a kanunlar› de¤il, gördükleri kötü
muamele idi. Ayr›ca, siyah derili insanlar›n say›s›n›n oldukça h›zla
artt›¤›n›n görülmesi ile, Darwinistlerin bu iddialar›n›n da do¤ru olmad›¤› anlafl›ld›.
1861 y›l›nda, Yüksek Heyet'in yapt›¤› bir soruflturmada bir polis memurunun verdi¤i cevaplar, Aborijinlere kötü muamelenin Darwinist ve ›rkç› temellerini ve o dönemde bunun son derece do¤al karfl›land›¤›n› görmek aç›s›ndan önemlidir. Bu görevli flöyle demektedir:
E¤er biz siyahlar› cezaland›rmazsak, onlar bunu bir zay›fl›k göstergesi olarak görürler... Bu hangi ›rk›n en güçlü oldu¤u ile ilgili bir
konu –e¤er onlara boyun e¤ersek bunun için bizi küçük görebilirler.7
Stone'un aktard›¤›na göre, 1880 y›l›nda yay›nlanan bir gazete
haberinde de flöyle deniyordu:
Yapabilece¤imiz hiçbir fley, bu dünyadaki geliflimimizi yöneten gizemli ve de¤iflmez kanunlar› de¤ifltirmeyecektir. Bu kanunlar sayesinde Avustralya'n›n yerli ›rk›, beyaz adam›n oraya var›fl› ile birlikte ölüme mahkum olmufltur. Bize düflen ve yapmam›z gereken tek
fley ise bunlar›n oluflmas›na olabilecek en az vahfleti kullanarak
yard›mc› olmakt›r. Siyahlar› korku ile yönetmeliyiz...8
Bu sat›rlar, sosyal Darwinist bak›fl aç›s›n›n temelinde yer alan
ac›mas›zl›¤› bir kez daha gözler önüne sermektedir. Yaln›zca derilerinin renkleri farkl› oldu¤u ve birtak›m farkl› fizyolojik özelliklere sahip olduklar› için bu insanlar›, kendilerince bir tür hayvan olarak
görmeleri ve bu insanlara hayvanlara dahi lay›k görülmeyecek bir
muamelede bulunmalar› sosyal Darwinistlerin zalimli¤inin delillerinden yaln›zca biridir. Yine 1880 y›l›nda bir gazeteye yaz›lan mektupta, sosyal Darwinistlerin Aborijinlere yapt›¤› zulüm flöyle anlat›l›yordu:
Aç›kça söylemek gerekirse, bu bizim Aborijinlerle nas›l mücadele etti¤imizi gösteriyor: Aborijin yerlilerinin oturduklar› yeni
bölgeleri iflgal ettikten sonra, onlara o bölgede rastlanabilecek
Sosyal Silah Darwinizm
111
Sir ünvan› alan ilk Aborijin, Sir
Douglas Nicholls ve efli.
vahfli hayvanlar ya da kufllar gibi davrand›k. Yaflamlar› ve mallar›, a¤lar› ve
kanolar›, Avrupal›lar taraf›ndan, tamamen kendi istekleri do¤rultusunda
kullan›lmak üzere ellerinden al›nd›. Yiyecekleri al›nd›, çocuklar› zorla çal›nd›,
kad›nlar› tamamen beyaz adamlar›n
kaprisi nedeniyle götürüldü. En küçük bir
direnifle silahlarla karfl›l›k verildi... E¤lenmek isteyenler, yerli siyahlar› hiçbir engellemeye maruz kalmaks›z›n öldürdüler, onlara tecavüz ettiler ve onlar› soydular. Bunlar kontrolden ç›km›flt› ve sömürge yönetimi
iflledikleri suçlar›n sonuçlar›ndan onlar› kurtarmak için her zaman yan› bafllar›ndayd›.9
Burada anlat›lanlar, Darwinist ›rkç›l›¤›n karanl›k ve ac›mas›z
yüzünün sadece çok küçük bir parças›d›r. Ancak dinsizli¤in kabusunu, Darwinizm'in insanl›¤a getirdi¤i felaketleri görmek aç›s›ndan oldukça yeterlidir.
1. Yeni Biny›l Gazetesi, 20.12.2000
2. David Monaghan, 'The Body-snatchers', The Bulletin, November 12. 1991, s. 30-38
3. David Monaghan, 'The Body-snatchers', The Bulletin, November 12. 1991, s.33
4. David Monaghan, 'The Body-snatchers', The Bulletin, November 12. 1991, s.34.
5. David Monaghan, 'The Body-snatchers', The Bulletin, November 12. 1991, s.33
6. Sharman Stone, Aborigines in White Australia: A Documentary History of the Attitudes
Affecting Official Policy and the Australian Aborigine 1697–1973, Heinemann Educational Books, Melbourne, 1974
7. Sharman Stone, Aborigines in White Australia: A Documentary History of the Attitudes
Affecting Official Policy and the Australian Aborigine 1697–1973, Heinemann Educational Books, Melbourne, 1974, s. 83
8. Sharman Stone, Aborigines in White Australia: A Documentary History of the Attitudes
Affecting Official Policy and the Australian Aborigine 1697–1973, Heinemann Educational Books, Melbourne, 1974, s.96
9. Sharman Stone, Aborigines in White Australia: A Documentary History of the Attitudes
Affecting Official Policy and the Australian Aborigine 1697–1973, Heinemann
Educational Books, Melbourne, 1974, s.93
Harun Yahya (Adnan Oktar)
112
113
114
lman ateist ve evrimci biyolog Ernst Haeckel taraf›ndan ortaya
at›lan rekapitülasyon teorisine göre, canlı embriyoları geliflim
süreçleri boyunca sözde atalarının geçirmifl oldukları evrimsel
süreci tekrarlamaktad›rlar. Bu ak›l d›fl› iddiaya göre örne¤in insan
embriyosu anne karnındaki geliflimi sırasında önce balık, sonra sürüngen özellikleri göstermekte, en son olarak da insana dönüflmektedir. Uzun y›llar boyunca evrim teorisinin bir delili gibi gösterilen bu
iddian›n bilimsel olmad›¤›, tamamen hayal ürünü bir senaryo oldu¤u anlafl›lm›flt›r.1
Ernst Haeckel, ortaya attı¤ı bilim d›fl› teorisini kendince desteklemek
için sahte çizimler yapmıfl; balık ve insan embriyolarını birbirine benzetmeye çalıflmıfltır. Sahtekarlı¤ının ortaya çıkmasından sonra yaptı¤ı savunma ise, di¤er evrimcilerin de benzeri sahtekarlıklar yaptı¤ını belirtmekten baflka bir fley olmamıfltır.2
Ancak Haeckel'in ortaya att›¤› ve çizim sahtekarl›klar› yaparak savundu¤u bu hayal ürünü senaryo, baflta Almanya olmak üzere birçok ülkede ›rkç›l›¤a sözde bilimsel bir zemin haz›rlam›flt›r.
Rekapitülasyon teorisinin bilim d›fl› iddialar›na göre, insan›n embriyo döneminde veya çocuklu¤unda sahip oldu¤u özellikler, sözde ev-
Ernst Haeckel ve
sahte embriyo çizimleri
115
rimsel atalar›n›n yetiflkinlerinden kalan özelliklerdir. Örne¤in Haeckel ve
takipçileri "medeni" bir insan›n çocuklu¤unun, "vahfli" insan›n yetiflkinleri ile ayn› zeka ve tav›r özelliklerine sahip oldu¤unu iddia etmifller ve bu
iddialar›n› kendilerince beyaz ›rk›n üstünlü¤ünü kan›tlamak için kullanm›fllard›r. Stephen Jay Gould Ever Since Darwin (Darwin'den Beri) adl› kitab›nda rekapitülasyon teorisinin ›rkç›l›¤a verdi¤i deste¤i flöyle özetler:
Rekapitülasyon, Haeckel'in en gözde görüflüydü... Haeckel ve meslektafllar› rekapitülasyonu, Kuzey Avrupa'l› beyazlar›n ›rksal üstünlü¤ünü onaylamak amac›yla da gündeme getirdiler... Herbert Spencer, "uygarlaflmam›fl toplumlar›n zihinsel özelliklerinin... medeni
toplumlar›n çocuklar›nda yeniden ortaya ç›kan özellikler" oldu¤unu
yazd›. Carl Vogt, 1864 y›l›nda bunu daha sert flekilde ifade ederek
flöyle dedi: "Yetiflkin bir zenci, zihinsel yetenekleri aç›s›ndan çocukla
ayn› özellikleri tafl›r..."3
Elbete Spencer, Vogt ve benzerlerinin ortaya att›klar› bu iddia hiçbir flekilde gerçe¤i yans›tmamaktayd›. Hiçbir bilimsel dayan¤› olmayan bu iddialar, zaman içinde bizzat bilimin kendisi taraf›ndan çürütüldü ve tarihin
tozlu sayfalar› aras›na terk edildi. Gould, Natural History dergisinde yay›nlanan "Dr. Down's Syndrome" (Dr. Down Sendromu) adl› yaz›s›nda ise
flöyle demifltir:
Bu teori genellikle, "birey olufl soy oluflun tekrar›d›r" sözleriyle ifade
edilir. Anlam›, daha yüksek hayvanlar›n, embriyolar›n›n geliflim süreçlerinde atalar› olan afla¤› canl›lar›n yetiflkin formlar›n› temsil eden
bir dizi aflamadan geçtikleridir. Rekapitülasyon beyaz bilim adamlar›n›n yayg›n ›rkç›l›¤›na uygun bir odak noktas› sa¤lam›flt›r. 4
Air War College International Security Studies Core (Uluslararas› Güvenlik Çal›flmalar› Merkezi) baflkan› Profesör George J. Stein ise American Scientist dergisinde yay›nlanan "Biological Science and the Roots of Nazism"
(Biyolojik Bilim ve Nazizmin Kökleri) bafll›kl› makalesinde, "Asl›nda Haeckel ve sosyal Darwinist meslektafllar› nasyonel sosyalizmin temel önermeleri olan fikirleri gelifltirmifllerdir" diyerek, Haeckel-sosyal Darwinizm–›rkç›l›k aras›ndaki tehlikeli iliflkiyi özetlemektedir. 5
1. Keith S. Thompson, "Ontogeny and Phylogeny Recapitulated", American Scientist, vol
76, May›s/Haziran 1988, s.273
2. Francis Hitching, The Neck of the Giraffe: Where Darwin Went Wrong, New York: Ticknor and Fields 1982, s.204
3. Stephen Jay Gould, "Racism and Recapitulation," Ever Since Darwin adl› kitab›n 27. bölümü, (New York, W.W. Norton & Co., 1977), s. 217
4. Stephen Jay Gould, "Dr. Down's Syndrome", Natural History, vol.89, Nisan 1980, s.144
5. George J. Stein, "Biological Science and the Roots of Nazism," American Scientist, Vol.
76, Jan/Feb. 1988, s. 56.
116
Yeni Emperyalizm ve Sosyal Darwinizm
Sömürgecilik, Darwin'den çok daha önce, 16. yüzy›lda Avrupa ülkelerinde geliflmeye bafllam›flt›. Ancak ›rkç›l›k gibi, sömürgecilik de Darwin'in teorisinden güç buldu ve farkl› bir hedef edindi. 16. yüzy›l ve sonras›nda, özellikle de Sanayi Devrimi'nin ard›ndan, Avrupa devletlerinin farkl› k›talara ve ülkelere yay›lmalar›ndaki amaç daha çok ticari idi. Avrupal›lar ürettikleri mallar için
pazar aray›fl›na girmifllerdi ve çözümü farkl› k›talardaki ülkelere
hakim olmakta görmüfllerdi. 19. yüzy›ldaki emperyalist giriflimler
ise daha farkl› nedenler içeriyordu. Bu nedenle bu dönemdeki emperyalist hareketler "Yeni Emperyalizm" olarak an›lmaktad›r.
Sosyal Darwinist telkinler yeni emperyalizmin dünya görüflüne tamamen hakimdi. Yeni emperyalizme yol açan Darwinist
117
nedenlerden biri üstünlük yar›fl›yd›. Birbirleriyle rekabete giren
‹ngilizler, Frans›zlar, Almanlar ve di¤erleri, sözde "hayat mücadelesinde" üstün gelmek ve "en güçlü" millet olabilmek için daha çok
toprak edinmeleri gerekti¤i yan›lg›s›na kap›lm›fllard›.
‹kinci neden ise, di¤er ›rklara karfl› üstünlü¤ün kan›tlanmas›
yan›lg›s› idi. "Üstün ›rk" olduklar›n› iddia eden Anglo-Saksonlar
ve Aryanlar, "afla¤› ›rk" sayd›klar› Afrikal›lar›, Asyal›lar› veya
Avustralya yerlilerini kontrolleri alt›na almay›, onlar›n ifl güçlerini, zenginlik kaynaklar›n› ve imkanlar›n› sömürmeyi kendilerince
do¤al haklar› olarak görüyorlard›. Böylece, ekonomik kayg›lardan
çok Darwinist hedefler sonucunda 19. yüzy›l emperyalizmi geliflti.62
Adam Willaerts'in bir ‹ngiliz gemisinin Do¤u
Hindistan'a hareketini gösteren tablosu.
118
Üstte, ‹ngiliz sömürgesi alt›ndaki Hindistan'da, ‹ngiliz Kraliyet ailesinin geçifli görülmektedir. Altta ise, Osmanl› ‹mparatorlu¤u'nun ard›ndan Filistin topraklar›n› iflgal eden ‹ngiliz kuvvetlerinin gelifli görülmektedir. Osmanl› yönetimi alt›nda as›rlarca huzur
ve güvenli¤in hakim oldu¤u Filistin topraklar›nda, sömürge yönetimiyle birlikte kargafla, çat›flma ve zulüm bafllam›flt›r.
119
Britannica Ansiklopedisi'nin 1946 bask›s›nda yeni emperyalizmin sosyal Darwinist kökenleri için flöyle denmektedir:
19. yüzy›l sonundaki bu yeni emperyalizm dönemi, manevi deste¤ini, tüm Avrupa'y› kas›p kavuran Bismarkç›l›k, sosyal Darwinizm ve güç ve baflar›y› yücelten benzer tüm teorilerden ald›. Irkç› teoriler, geleneksel ahlaki de¤erlere (H›ristiyanl›k gibi) karfl›,
dönemin neredeyse en bask›n inanc› haline gelmekte olan bu yeni düflünceye "bilim" ve "do¤a" yoluyla meflruiyet kazand›rm›fl
gibi görünmektedir. 63
Sosyal Darwinizm'in, 19. yüzy›l yeni emperyalizminin gerçek kökeni oldu¤u birçok araflt›rmac› ve yazar taraf›ndan kabul
edilmektedir. Örne¤in tarih profesörü Gertrude Himmelfarb,
Darwin and the Darwinian Revolution (Darwin ve Darwinci Devrim) adl› kitab›nda, sosyal Darwinizm'in ›rkç›l›k ve emperyalizm ile olan yak›n ba¤lant›s› için flunlar› söylemektedir:
Sosyal Darwinizm genelde flöyle anlafl›lm›flt›r: rekabeti, gücü ve
fliddeti, gelenek, töre ve din ahlak›n›n üzerinde yücelten bir felsefe. Böylece, radikal milliyetçili¤in, emperyalizmin, militarizmin, diktatörlü¤ün, kahramanl›k kültlerinin, üstün insan ve
"efendi ›rk" inanc›n›n bir çeflit bavulu haline gelmifltir.64
Ünlü Alman tarihçi Wehler de sosyal Darwinizm'in bu yönünü flu sözleri ile ifade etmektedir:
Sosyal Darwinizm, iflçi veya sömürge halklar›n›n özgürlük isteklerinin, var olma mücadelesi içerisindeki ikinci s›n›f insanlar›n
gereksiz protestosu olarak alg›lan›p bir kenara at›lmas›na imkan
verdi. Sosyal Darwinizm'e, yönetenlerin ç›karlar›yla ba¤lant›s›ndaki bu gücü kazand›ran fley, "reddedilemez" bir bilimsel hava
içerisinde sunulan uygulama çeflitlili¤iydi. Bir ideoloji olarak emperyalizmi destekledi¤i için, endüstrileflmifl milletler içerisindeki
taraftarlar›nca canl› tutuluyordu. 65
Harun Yahya (Adnan Oktar)
120
Alman General Bernhardi'nin 1912 y›l›nda Britain as Germany's Vassal (Almanya'n›n Tebas› olarak Britanya) adl› kitapta
Alman emperyalizmi için yazd›¤› sat›rlarda sosyal Darwinist görüflleri görmek mümkündür:
Dünya medeniyeti yarar›na, Almanya'n›n sömürge imparatorlu¤unu geniflletmek bizim görevimizdir. Yaln›zca bu flekilde, dünya genelinde Alman medeniyetini politik ya da en az›ndan ulusal olarak
birlefltirebiliriz. Ancak bu flekilde Alman medeniyetinin insanl›¤›n
gelifliminde en gerekli faktör oldu¤u kabul görecektir. Dünya çap›nda yeni bölgeler elde etmek için tüm gücümüzle çaba harcamal›y›z çünkü Almanya'y› gelecekte do¤acak milyonlarca Alman için
korumal›, onlar için yiyecek ve ifl sa¤lamal›y›z. Onlar Alman gö¤ünün alt›nda, Alman hayat› yaflamal›d›rlar.66
Darwinist telkinlerin etkisiyle güç bulan emperyalizmin neden oldu¤u daha çok toprak ele geçirme h›rs›, emperyalist ülkeler aras›nda çat›flmalara neden oldu. Yine Darwizm'in yan›lg›lar›na dayan›larak ele geçirilen topraklarda yerli halklar›n sözde
"afla¤› ›rk"dan insanlar olarak de¤erlendirilmeleri nedeniyle büyük zulümler yafland›. Söz konusu topraklara sözde medeniyet
götürmek için yola ç›kt›klar›n› öne süren emperyalistler, Darwinizm temelli sapk›n bak›fl aç›lar› yüzünden, pek çok ac› ve göz yafl›na neden oldular.
Sosyal Darwinizm ve Irklar
Aras› Çat›flma
Allah'›n yeryüzünde farkl› ›rklar, kabileler, uluslar yaratmas›n›n hikmetlerinden biri, bunlar aras›nda kültürel al›flverifl ve
dolay›s›yla küresel bir kültürel zenginlik olmas›d›r. Allah, farkl›
insan topluluklar›n› "birbirleri ile tan›flmalar› için" yaratm›fl oldu¤unu Kuran'da haber vermektedir. (Hucurat Suresi, 13)
Sosyal Darwinizm'in bat›l dünya görüflüne göre ise insanlar
Sosyal Silah Darwinizm
121
tan›flmak için de¤il çat›flmak için vard›r. Buna göre, insanl›¤›n
ilerlemesinin en önemli yolu ›rklar ve uluslar aras›ndaki çat›flmad›r. Sosyal Darwinistlerin mant›k d›fl› öngörülerine göre, ›rklar
aras›ndaki çat›flmada üstün gelebilmek için yeni bulufllar yap›lacak, sonuçta da daha "medeni" ve "üstün" olanlar galip gelecek ve
böylece insanl›k geliflecektir. ‹nsanlar›n savaflarak, cinayet iflleyerek, katliam yaparak, di¤erlerini ezerek ve onlara zulmederek
ilerleyeceklerini öne sürmek vahfletin savunuculu¤unu yapmaktan baflka bir fley de¤ildir. ‹nsanlar veya toplumlar aras›nda zaman zaman çeflitli anlaflmazl›klar veya sorunlar baflgösterebilir.
Ancak tüm sorunlar bar›flç›l yöntemler izlenerek rahatl›kla çözüme kavuflturulabilir. fiiddete baflvurarak çözümün oluflabilece¤ini düflünmek, sorunun daha da içinden ç›k›lmaz bir hal almas›ndan baflka birfleye yaramayacakt›r. Ya da -daha önce de belirtti¤imiz gibi- milletlerin kendi menfaatlerini ve geleceklerini koruyacak tedbirler almak istemeleri, hakl› bir taleptir. Ancak di¤er milletlerin haklar›n› yok sayarak veya kendi mefaatlerinin di¤erlerini yok etmekte oldu¤una inanarak bir politika belirlenmesi hem
mant›k hem de vicdan
d›fl›d›r.
Günümüz evrimcilerinin "insanc›l" ve
›rkç›l›¤a karfl› biri olarak tan›tmaya çal›flt›klar› Darwin de ›rklar
aras› çat›flmay› savunmufl ve bu çat›flmada
üstün gelecek olanlar›n kendince "medeni"
Afrikal› halklar, Darwinist yan›lg›lar› benimseyen Bat›l›lar taraf›ndan
y›llarca sömürüldü.
122
olanlar olaca¤› yalan›n› ortaya atm›flt›r. Darwin'in ve di¤er evrimcilerin bahsettikleri medeniler ise elbette ki
"beyaz ›rk"t›r. Darwin'in ‹nsan›n Türeyifli kitab›ndaki baz› ifadeleri flöyledir:
Medeni uluslar barbarlarla karfl›laflt›klar›nda, ölümcül iklimin
yerli ›rka yard›m etti¤i yerler d›fl›nda, mücadele k›sa sürecektir...
Birbirleriyle rekabet eden uluslar›n baflar›ya ulaflmas›ndaki en
önemli faktör medeniyet düzeyleri gibi gözükmektedir. 67
Darwin kitab›n›n baflka yerlerinde oldu¤u gibi, bu ifadelerinde de "barbarlar" ile "medeniler"in çat›flmas›ndan söz etmekSosyal Silah Darwinizm
124
sosyal Darwinistler gibi, ›rklar aras› çat›flman›n gerekli oldu¤unu iddia etmekte, bir ›rk içindeki mücadelenin evrim için yeterli olmayaca¤›n› sanmaktad›r. Pearson'›n hiçbir bilimsel do¤rulu¤u olmayan bu iddialar›ndan baz›lar› flöyledir:
Kötü ›rk hakk›nda söylediklerim bana göre afla¤› insan ›rklar›
için geçerli. Kaç yüzy›ld›r, kaç bin y›ld›r, zenci Afrikal›lar Afrika'da beyaz adam taraf›ndan rahats›z edilmeden büyük topraklara sahip oldular? Buna ra¤men aralar›ndaki kabile çat›flmalar›
Aryan ›rk› ile biraz bile k›yaslanabilecek bir medeniyet oluflturmad›. ‹stedi¤iniz gibi onlar› e¤itip yetifltirin, ›rk› de¤ifltirme konusunda baflar›l› olabilece¤inize inanm›yorum. Tarih bana yüksek seviyede medeniyet oluflturmak için sadece ve sadece tek bir
yol gösteriyor, ›rk›n ›rkla mücadelesi ve fiziksel ve zihinsel olarak
uygun olan ›rk›n hayatta kalmas›...68
Pearson ve benzerlerinin bu tür sapk›n aç›klamalar›, emperyalistlere sözde bilimsel bir destek sa¤lam›flt›r. Afrika k›tas›n›, Asya'n›n önemli bir bölümünü iflgal eden, Avustralya yerlilerine türlü zulümde bulunan baz› Avrupa devletleri, iflgallerinin do¤an›n bir kanunu ve insano¤lunun geliflmesinin tek yolu
oldu¤unu iddia etmifllerdir. (Bu iddian›n bilimsel hiçbir dayana¤› olmad›¤› ise bilim dünyas›nda yaflanan ilerlemeler ile bizzat bilim taraf›ndan ispatlanm›flt›r.) Pearson'a göre, tarih boyunca bilinçsizce yap›lan savafllar art›k bilinçli ve önceden planl›
olarak yap›lmal›d›r:
... Irk›n ›rka ve milletin millete karfl› bir mücadelesi var. ‹lk zamanlar›nda bu mücadele barbar kabilelerin kör ve bilinçsiz bir
mücadelesiydi. Günümüzde, medeni beyaz adam›n durumunda,
çok daha bilinçli ve milleti sürekli de¤iflen çevreye daha uygun
hale getirecek flekilde dikkatlice yönlendirilmifl bir mücadele var.
Ulus, mücadelenin nas›l ve nereye do¤ru yürütülece¤ini önceden
görebilmelidir...
Sizden ulusa, di¤er uluslarla gerek ordu gerek ticaret ve gerekse
Sosyal Silah Darwinizm
125
ekonomik süreçleri kullanarak sürekli bir mücadele içinde bulunan organize bir bütün olarak bakman›z› istemifltim. Ve sizden
her türlü mücadeleye tamamen kötü bir fley olarak bakmaman›z› istemifltim. Çünkü mücadele dünya tarihi boyunca insan›n
ilerleyiflinin kayna¤› olmufltur.69
Irklar ve milletler aras›ndaki çat›flmalar›n, savafllar›n ve
kavgalar›n ilerlemenin bir yolu oldu¤una inanan, kendi ›rk› ve
milleti d›fl›ndaki ›rk ve milletleri "afla¤›" gören bu sapk›n mant›k, 19. yüzy›lda dünyan›n dört bir yan›nda büyük topraklar›
egemenli¤i alt›na ald›. Baz› emperyalist Avrupa devletleri, iflgal
ettikleri topraklardaki halklara karfl› son derece ac›mas›z davrand›lar. Uygulamalar›nda bu halklar› insan olarak görmedikleri, küçümsedikleri, afla¤› ve zay›f gördükleri, kendileriyle eflit
haklara sahip olmalar›n› kabul etmedikleri aç›kça görülüyordu.
19. yüzy›lda geliflen yeni emperyalizm, sosyal Darwinizm'in
dünya çap›nda bir uygulamas› oldu.
Darwinizm'in telkinlerinin bu kadar destek görmesinin nedenlerinden biri de dönemin Avrupa ülkelerinde insanlar›n din
ahlak›ndan uzaklaflm›fl olmalar›d›r. Din ahlak› insanlar›n bar›fl
içinde yaflamalar›n› gerektirir. Allah insanlara birbirlerine karfl›
affedici ve hoflgörülü olmalar›n› emretmifltir. Yeryüzünde düzeni bozmak, savafl› ve çat›flmalar› k›flk›rtmak ise Allah Kat›nda
büyük sorumlulu¤u olan kötülüklerdir. Allah Kuran'da, yeryüzünde bozgunculu¤u, insanlara zarar verilmesini sevmedi¤ini
haber vermifltir:
O, ifl bafl›na geçti mi (ya da s›rt›n› çevirip gitti mi) yeryüzünde
bozgunculuk ç›karmaya, ekini ve nesli helak etmeye çaba harcar. Allah ise, bozgunculu¤u sevmez. (Bakara Suresi, 205)
Harun Yahya (Adnan Oktar)
126
Sömürgelerdeki Ac›mas›z Uygulamalar
Sömürgeci devletlerin önde gelenlerine hakim olan sosyal
Darwinist görüfller, onlar›n sömürgelerindeki halklara uygulad›klar› politikalarda da kendini gösteriyordu. Bu halklar› insan
saymayan, kendilerince ilkel birer ara geçifl formu olarak gören
bu yönetimler, hakim olduklar› ülkelere ço¤u zaman ac›, y›k›m,
mutsuzluk getirdiler. Bu ülkelerin ac›mas›z politikalar›nda sosyal Darwinizm en önemli etmenlerden biridir. Daha önce de belirtildi¤i gibi, baz› milletlerin mevcut üstün ›rk iddialar› ve kibirleri ile gelen sald›rgan, ac›mas›z, di¤er milletleri afla¤› gören
uygulamalar› sosyal Darwinizm ile sahte bir meflruiyet kazanm›flt›r. Söz konusu ülkeler bu tür politikalar›nda kendilerince
yapt›klar›n› hakl› görüyorlar, bu da h›rs ve sald›rganl›klar›n› art›r›yordu.
Afyon Savafl› bunun ilginç bir örne¤iydi. ‹ngiltere daha 19.
yüzy›l›n bafllar›nda Çin'e afyon satmaya bafllam›flt›. Oysa, ‹ngiltere'de afyon üretilmesi, sat›fl› ve kullan›m› yasakt›. Kendi insanlar›n› böyle bir beladan titizlikle koruyan dönemin ‹ngiliz
yöneticileri, k›sa sürede bu ülkenin insanlar›n› afyon ba¤l›ml›s›
haline getirdiler. ‹mparatorun o¤lu dahi afl›r› afyondan ölünce,
‹mparator ‹ngilizlerin ülkeye afyon sokmalar›na bir son vermeye karar verdi. Hükümet görevlisi Lin Zexu (Lin Tse-Hsü) Do¤u Hindistan fiirketi'nin en büyük ticaret liman› olan Canton'a,
afyon ithalat›na bir son vermeleri için görüflmek üzere gönderildi. ‹ngiliz tüccarlar ifl birli¤ine yanaflmad›klar› için Zexu afyon
depolar›n› kapatt›rd›. Bu, hemen ard›ndan askeri bir müdahale
getirdi. Çinliler kesin bir yenilgiye u¤rad›lar ve çok afla¤›lay›c›
bir anlaflmay› kabul etmek zorunda kald›lar: Bu anlaflmaya göre Çin'de afyon ticareti yasal say›lacakt›. Lin Zexu ise hükümetteki görevinden al›nd› ve sürgüne gönderildi.
Portekizliler ise sözde "üstünlüklerini" Angola halk›n› köSosyal Silah Darwinizm
127
lelefltirerek gösterdiler. Bu bölgede yaflayan halk›n büyük bölümünü gemilerle kaç›rd›lar ve befl y›ll›¤›na "sözleflmeli" iflçiler
olarak deniz afl›r› yerlere gönderdiler. Ancak "iflçilerin" çok az
bir k›sm› sözleflmenin sonunu görebilecek kadar yaflad›.70 ‹flgal
edilen yerlerin hemen hemen hepsinde iflgalci devletler uygun
gördükleri topraklara ve kaynaklara el koydular, kendi ülkelerinden gelen yerleflimcilere veya flirketlere bu yerleri verdiler.
Yerlerinden edilen yerli halka ise hiç ilgi gösterilmedi. Bu halklar›n paralar›, ifl güçleri, mallar› ve maden kaynaklar› sonuna
kadar sömürüldü.
‹ngilizler, sömürgelerinden ald›klar› pamuk, çay, maden
cevherleri gibi ham maddeleri ‹ngiltere'ye getiriyorlard›. Daha
sonra bu ham maddelerle üretilen mallar tekrar sömürgelere
getirilerek çok yüksek fiyatlara sat›l›yordu. Hindistan'dan al›nan pamuk ‹ngiltere'de iflleniyor ve tekrar Hindistan'a sat›l›yordu. As›l ilginç olan ise Hindistan'da Hint pamu¤unun sat›fl›n›n
yasaklanm›fl olmas›yd›, yani sadece ‹ngilizlerin satt›¤› pamuk
kullan›labiliyordu. Ayr›ca Hintliler, sadece ‹ngilizlerin ürettikleri tuzu sat›n alabiliyorlard›.
Yeni emperyalizmin bir baflka haks›z uygulamas› da, egemenlik alt›na al›nan ülkelerin yöneticilerine sayg›s›z davran›lmas›, bu kiflilerin önemsenmemesidir. Oysa önceki dönemlerde,
Kraliçe Elizabeth'ten Napoleon'a kadar tüm yöneticiler yabanc›
liderlere eflit flekilde davranm›fllard›. Ne var ki, 19. yüzy›lda Avrupal›larda giderek güçlenen "kendini üstün görme saplant›s›",
kabal›k ve küstahl›k getirdi.
As›l ilginç olan ise Darwinist emperyalistlerin, baflka milletleri sömürürken, bunu kendilerince "afla¤› ›rklar›n" ve "geri
kalm›fllar›n" yükünü üstlenmek olarak göstermeleriydi. ‹ddialar›na göre dünyan›n geliflmesi için, üstün ›rk›n düzeninin tüm
dünyaya yay›lmas›, afla¤› olanlar›n kalk›nd›r›lmalar› gerekiyordu. Di¤er bir deyiflle, sömürgeci güçler iflgal ettikleri topraklara
Harun Yahya (Adnan Oktar)
128
"medeniyet" götürdükleri iddias›ndayd›lar. Ancak uygulamalar› ve politikalar› onlar›n bu sözde "iyi niyetli" iddialar›n›n gerçekleri yans›tmad›¤›n› gösteriyordu. Sosyal Darwinist düflüncelere sahip 19. ve 20. yüzy›l sömürgeci devletleri, gittikleri ülkelere refah, mutluluk, kültür ve medeniyet de¤il, kargafla, kavga,
korku ve afla¤›lanma getirdiler. Sömürgecili¤in sömürge ülkelere baz› yararlar sa¤lad›¤› kabul edilse de, zararlar› çok daha fazlayd›.
Karl Pearson'›n afla¤›da yer alan ac›mas›z, insanl›ktan,
merhametten uzak sözleri sosyal Darwinizm'e dayal› ›rkç› ve
emperyalist görüfllerin tam bir özeti niteli¤indedir:
Frans›z sömürgesi Kongo'yu resmeden bir tablo. Kongo ormanlar›ndaki yerliler, onlar› bir tür hayvan gibi görme yan›lg›s›na kap›lm›fl olan "beyaz adam" taraf›ndan katledilmifllerdi.
129
Üstte: Afrikal› Ashanti
Kabilesinin lideri Kral
Prempeh ve Ana Kraliçe,
‹ngiliz askerlerinin
önünde yere kapanarak
boyun e¤diklerini gösteriyorlar.
Altta: Avustralya yerlilerine yap›lan muamele.
Mücadele ac› çekmektir, ciddi anlamda ac› çekmek demektir. Ancak mücadele ve ac›, beyaz adam›n flu anda eriflti¤i geliflimin aflamalar› olmufltur. Art›k ma¤aralarda yaflam›yor, köklerle ve kabuklu yemifllerle beslenmiyor olmas› gerçe¤i bunu aç›kl›yor. Geliflimin, en uygun olan ›rk›n hayatta kalmas›na ba¤l› olmas› -bu
baz›lar›n›za afl›r› derecede karanl›k geliyor olabilir- hayatta kalma mücadelesine kendini affettiren özellikleri kazand›rmaktad›r.
‹yi metal, k›zg›n metal potas›ndan ç›kar. K›l›c›n sabana dönüflece¤i, Amerikal›, Alman ve ‹ngiliz tacirlerin dünya pazarlar›nda
art›k ham madde ve yiyecek için rekabet etmeyecekleri, beyaz
adamla siyah adam›n aralar›ndaki topra¤› paylaflacaklar› ve her
Harun Yahya (Adnan Oktar)
130
Hindistan'daki ‹ngiliz askerleri tören s›ras›nda
birinin topra¤› istedi¤i gibi iflleyebilece¤i bir zaman› ümit edebilirsiniz. Ancak bana inan›n ki, o gün geldi¤inde insano¤lu art›k ilerlemeyecektir. Afla¤› ›rk›n do¤urganl›¤›n› kontrol edecek hiçbir fley olmayacakt›r; ac›mas›z kal›t›m kanunu do¤al seleksiyon taraf›ndan
kontrol edilmeyecek ve yönlendirilmeyecektir. ‹nsano¤lu dura¤anlaflacakt›r... Geliflim yolu uluslar›n enkazlar› ile kapland›; mükemmeliyete giden dar yolu bulamayan afla¤› ›rklar›n ve ma¤durlar›n
izleri her yerde. Yine de bu ölü insanlar, do¤rusu, insano¤lunun günümüzdeki daha yüksek entelektüel seviyesine ve daha derin duygusal yaflam›na yükselmesinde ifle yarayan atlama tafllar›d›r.71
Dünyadaki uluslar›n ço¤unu afla¤› gören, onlar›n ac›lar›n›,
ölümlerini sözde evrimleflme yolunda bir basamak olarak kabul
eden bu "dünya görüflü"nün tüm insanl›k için ne kadar büyük bir
tehlike olaca¤› aç›kt›r. Bu kitap boyunca dikkat çekilen tehlike de
budur. E¤er bir fikri, ne kadar tehlikeli olursa olsun veya ne kadar
bilim ve mant›k d›fl› olursa olsun, birileri el birli¤i ile bilimsel bir
gerçek gibi sunar ve yo¤un propagandas›n› yaparsa, o zaman bu
fikir ve ürünleri, bir süre sonra konu hakk›nda yeterince bilgi saSosyal Silah Darwinizm
131
Üstte: Özgürlük isteyen Hintlileri
a¤›r bir sald›r› ile bast›ran ‹ngilizler
Solda: Windsor Dükü Prens Edward,
Koiyahur Mihracesi'nden hediyeler
kabul ederken.
Altta: Çuval yar›fl› yaparak, Kraliçe
Viktorya'n›n do¤um gününü kutlayan ‹ngiliz askerlerini e¤lendiren Zululular.
En altta: Hint ordusu için asker seçen ‹ngiliz askeri.
132
Frans›zlar 1827 y›l›nda Cezayir'i iflgale bafllad›lar. Sömürgecilik anlay›fl›n›n bir gere¤i olarak kendileri d›fl›ndaki milletleri ikinci s›n›f insanlar
olarak gören dönemin Frans›zlar›, Cezayir'de bask›ya ve fliddete dayanan bir sistem kurdular. ‹lk önce Arapça konuflmak ve e¤itim görmek
yasakland›. Resmi konuflma dili sadece Frans›zca olarak kabul edildi.
Daha sonra Cezayir ekonomik olarak tam anlam›yla
Fransa'ya ba¤›ml› hale getirildi. Direnifller ise çok
kanl› bir flekilde bast›r›ld›.
Cezayir halk›na yap›lan iflkence ve kötü muamelenin bir resmi.
133
hibi olmayan insanlar taraf›ndan kabul görmeye bafllayacakt›r.
‹flte Darwinizm'in tehlikesi bunda gizlidir. 19. ve 20. yüzy›lda
"hayatta kalma mücadelesi", "üstün ve afla¤› ›rklar aras› çat›flmalar" gibi kavramlar›n do¤rulu¤una inanan insanlar, bu iddialar› kendilerine siper ederek her türlü ac›mas›zl›¤› yapm›fllar
veya yapanlara ses ç›karmam›fllard›r. Bunun sonucunda ise Hitler, Mussolini, Franco gibi hasta ruhlu, ›rkç›, sald›rgan, öfkeli,
merhametsiz diktatörler ortaya ç›km›fl, milyonlar bu insanlar›n
sözlerine alk›fl tutmufl, on milyonlar ise bu zalimlerin ideolojileri yüzünden ac›, sefalet ve korku içinde yaflam›fl ve ölmüfltür.
134
135
Soldaki küçük resim: 1919 y›l›nda, Nebraska'da 5.000 kiflilik beyaz bir güruh, adliye saray›n› kuflatarak siyah bir tutukluyu ele
geçirdiler. Güruh, siyah adam› sakatlayana kadar dövdü, daha sonra 1000 kereden fazla atefl etti ve
son olarak cesedini yakt›.
Büyük resim: Indiana'da 1930 y›l›nda Thomas Shipp ve Abraham
Smith adl› iki siyah genç linç edildiler. Binlerce silahl›, beyzbol sopal› beyaz, iki genci öldürene kadar dövdüler ve sonra ast›lar.
1930'larda Ku Klux Klan giderek
daha da yayg›nlaflmaya bafllam›flt›. Bu linç olaylar›, ›rkç›l›¤›n getirdi¤i kin ve ac›mas›zl›¤› gösteren
say›s›z örnekten ikisidir.
136
Sosyal Darwinizm ve Savafl
Sosyal Darwinizm'in ›rklar aras› çat›flman›n milletlerin ilerlemesini sa¤layaca¤› aldatmacas›, savafllara da zemin haz›rlam›flt›r.
Sosyal Darwinizm'in yayg›n oldu¤u Birinci Dünya Savafl› öncesi
dönemde, savafl, zay›flar›n elenmesi, güçlülerin hayatta kalmas›,
insan ›rk›n›n geliflebilmesi, a¤›rl›k ve yük olarak görülen insanlar›n yok edilmesi için sözde "en uygun yol" olarak görülüyordu.
Tarih boyunca insanl›k birçok savafl yaflam›flt›r. Ancak bu savafllar, genellikle s›n›rlarda, sivil halk do¤rudan hedef al›nmaks›z›n, savaflan ülkelerin ordular› aras›nda gerçekleflirdi. Sosyal Darwinist amaçlarla yap›lan savafllarda ise as›l hedef halkt›. Çünkü
amaç sözde "uygun" olmayan, kendilerince "afla¤›" olan halk› yok
etmek ve "gereksiz fazla olan nüfusu" azaltmakt›.
Birinci Dünya Savafl› öncesinde, savafl›n Darwinist dayanaklar›n›n anlat›ld›¤› yaz›lara ve konuflmalara s›k s›k rastlan›yordu.
New York Amerikan Do¤a Tarihi Müzesi dergisi Natural History'nin bafl editörü Richard Milner, Birinci Dünya Savafl›'nda Alman entelektüellerin Darwinci ve savaflç› görüflleri için flöyle demektedir:
Birinci Dünya Savafl› s›ras›nda, Alman ayd›nlar do¤al seleksiyonun
karfl› konulamaz bir güç, onlar› hakimiyet için kanl› mücadeleye
mecbur b›rakan bir do¤a kanunu oldu¤una inand›lar. Siyasi ve askeri ders kitaplar›, Darwin'in teorilerini, dünya hakimiyeti için yap›lan araflt›rman›n "bilimsel" bir temeli olarak gelifltirdiler. Alman
bilim adamlar› ve biyoloji profesörleri ise buna tam destek verdiler.72
General F. von Bernhardi de ayn› y›llarda The Next War (Bir
Sonraki Savafl) adl› kitab›nda sosyal Darwinizm propagandas›
yapm›fl ve savafl› övmüfltü. Savafl›n biyolojik bir zorunluluk oldu¤unu iddia eden Bernhardi, dünyay› uygun olmayanlardan temizlemenin en iyi yolunun savafl oldu¤unu iddia etmiflti. Bernhardi
Sosyal Silah Darwinizm
137
"Savafl, öncelikli önemi olan biyolojik bir zorunluluktur, insanl›¤›n
hayat›nda vazgeçilemez bir düzenleyici unsurdur. Savafl, gücü art›r›r ve insan›n ilerleyiflini teflvik eder" diyordu.73
Savafl›n "düzenleyici bir unsur" oldu¤unu öne sürmek ne ak›l ve mant›kla ne de
bilimsel verilerle aç›klanabilir bir durum
de¤ildir. Savafl büyük can ve mal kay›plar›na sebep olan, toplumlar›n gelece¤i
üzerinde telafi edilmesi zor tahriplere
neden olan y›k›c› bir güçtür.
1939 y›l›nda ablas› Naziler taraf›ndan öldürülen Polonyal› bir
k›z.
138
Buna ra¤men sürekli savaflmay›, katliamlar yapmay›
sözde medeniyetin bir gereklili¤i olarak görenler, savafl 盤›rtkanl›¤› yapmaya devam ediyorlard›. Örne¤in Bernhardi
kitab›n›n bir baflka yerinde flöyle yaz›yordu:
Savafl, yaln›zca uluslar›n yaflamlar› için gerekli bir unsur de¤il
ayn› zamanda, gerçekten medenileflmifl bir ulusun en yüksek
güç ve canl›l›k buldu¤u kültürün vazgeçilmez bir parças›d›r...
Savafl biyolojik aç›dan hakl› kararlar verir, çünkü kararlar›
nesnelerin do¤as›na dayanmaktad›r... Bu yaln›zca biyolojik bir kanun olmaktan öte,
ahlaki bir yükümlülük ve uygarl›¤›n vazgeçilmez bir parças›d›r!74
Çat›flman›n, insan›n do¤as›nda oldu¤unu öne süren Darwinist mant›k, bar›fl ve huzur içinde yaflamak yerine,
milletleri savafla teflvik etmektedir.
Ancak savafl›n masum sivil halk üzerindeki sonuçlar› ortadad›r.
139
140
Hiç flüphesiz bu telkinlere aldananlar›n en büyük yan›lg›lar›ndan biri insan›n yap›s›n›n savaflmaya uygun oldu¤unu ve savaflman›n insanlar için kaç›n›lmaz oldu¤unu düflünmeleriydi. Onlara göre insanlar savaflt›kça enerji ve canl›l›k kazanmaktayd›lar.
Oysa bu büyük bir yaland›r. Allah insanlar›, bar›fltan huzur bulacak bir yap›da yaratm›flt›r. Kaos ve çat›flma insan›n ruhunda büyük gerilim ve tedirginliklere neden olur. ‹nsan›n sosyal, ekonoSosyal Darwinist mant›k, ac›mas›z Nazi sömürüsünün de dayana¤› olmufltur. Nazi iflgali döneminde, Rus halk›ndan milyonlarca kifli köle iflçi olarak s›n›r d›fl› edilirken, milyonlarca
kifli de keyfi olarak idam edilmiflti.
141
mik ve kültürel aç›dan en h›zl› ilerleyifli huzur ve güvenli¤in hakim oldu¤u ortamlarda mümkündür. Savafl ve çat›flma ise yaln›zca y›k›m ve kay›p getirir. Gertrude Himmelfarb, Darwin and the
Darwinian Revolution (Darwin ve Darwinci Devrim) adl› kitab›nda, sosyal Darwinizm'in savafla bak›fl aç›s› için flu yorumda bulunur:
Generaller için, öncelikli olan savafl ihtiyaçlar›yd›, emperyalist maceralar ve ulusal deneyler ard›ndan geliyordu. Di¤erleri için ise durum tam tersiydi: Emperyalist ve milliyetçi tutkular savafl› ve militarizmi getirdi. Hatta öyleleri de vard› ki, savafl›n üstünlüklerini,
militarizm ve milliyetçilik gibi sorumluluklar olmaks›z›n da seviyorlard›; bu en saf ve en ön yarg›s›z haliyle sosyal Darwinizm idi.75
Evrimci antropolog ve Darwin'in yaflam öyküsünün yazar›
Sir Arthur Keith de, savafl taraftar› oldu¤unu aç›kça ifade etmifl,
kiflisel olarak bar›fl› sevmesine ra¤men böyle bir deneyimin, yani
bar›fl›n sonuçlar›ndan korktu¤unu söyleyerek oldukça çarp›k bir bak›fl aç›s› sergilemifltir. Befl yüzy›l devam eden bar›fl
döneminden sonra dünyan›n, "kaç
sonbahar boyunca budanmam›fl ve
sonsuz y›llar boyunca kontrol edilmeyen afl›r› bir büyüme ile isyan
etmifl bir meyve bahçesi"ne dönüflece¤i gibi mant›k d›fl› bir öngörüde bulunmufltur.76
Keith'in sözleri, Darwinist
telkinlerin insanlar› ne kadar ac›mas›zlaflt›rabildi¤inin bir göstergesidir. Keith, dünyan›n zaman zaman "budanmas›" gerekti¤ine, yani
dünyan›n güçlenmesine sözde engel
olan "unsurlar›n" kesilip at›lmas› ge-
142
rekti¤ine inan›yordu. Aç›kça vahfletin savunuculu¤unu yap›yordu. Keith'in sözünü etti¤i "budama" savafllard›. Savafllarda
ölenler, yani Keith'in "at›lmas› gerekenler" olarak gördükleri ise
zavall› kad›nlar ve erkeklerle, masum çocuklard›. Darwinizm'in
aldatmacalar›na kananlar›n, bu masumlar için ac›ma, sevgi, flefkat duymalar› mümkün de¤ildir. Çünkü inand›klar› teori, onlara beyaz ›rk› gelifltirip güçlendirmek için gerekirse, zay›f
görülenlerin yok edilebilece¤i vicdans›zl›¤›n› telkin etmektedir.
Bu da tarih boyunca efline az rastlan›r zalimliklerin yaflanmas›nda neden olmufltur.
‹flte sosyal Darwinizm'in savafl hakk›ndaki bu sapk›n yorumlar›, 19. yüzy›ldan itibaren aral›ks›z devam eden savafllar›n,
iç çat›flmalar›n, kavgalar›n ve katliamlar›n temel nedenlerindendir. Sosyal Darwinizm hakk›nda hiçbir fley bilmeyen
baz› insanlar bile, temeli bu teoriye dayanan savafl 盤›rtkanl›¤›n›n sonucunda, sosyal Darwinizm'in etkisi alt›na girmifllerdir.
20. yüzy›l›n bafllar›nda ise sadece bir grup marjinal ideolog
de¤il, gazetecilerden akademisyenlere ve politikac›lardan bürokratlara kadar birçok kifli savafl›n gereklili¤ine inanma yan›lg›s›na kap›lm›flt›.77 Yani kad›nlar›n, çocuklar›n, yafll›lar›n, muhtaç durumdaki insanlar›n yok edilmeleri, genç insanlar›n umursuzca cepheye sürülmeleri sözde "insanl›k yarar›na" teflvik ediliyordu.
Bu görüfller en üst makamlar taraf›ndan da paylafl›l›yordu.
Örne¤in Alman fiansölyesi Bethmann-Hollweg, Birinci Dünya
Savafl› bafllad›¤›nda orta s›n›f aras›nda yayg›n olan Slavlar ve
Cermenler aras›nda bir çat›flman›n kaç›n›lmaz oldu¤u hakk›ndaki görüflü paylafl›yordu.78 Kaiser'in de ayn› görüflleri paylaflt›¤› bilinmekteydi. Birçok tarihçinin de kabul etti¤i gibi, savafl›n
kaç›n›lmaz oldu¤u, afla¤› ›rklar›n temizlenmesi için do¤al ve
faydal› oldu¤u yönündeki vicdan d›fl› iddia, Birinci Dünya Savafl›'n›n en önemli nedenlerinden biriydi.
Sosyal Silah Darwinizm
143
Savafl›n insanlara yaflatt›¤› ac›
sonuçlara
ra¤men,
genç insanlar›n savaflmaya mecbur edilmeleri, Darwinizm'in kirli
yüzüdür.
144
Faflizmin öncüsü say›lan Alman felsefeci Nietzsche, Almanya'da sosyal Darwinizm'in en önde gelen savunucular›ndan biriydi. Nietzsche'nin sözlerinde de, Bernhardi ile ayn› nedenlerden
savafl taraftar› oldu¤u aç›kça görülüyordu. Nietzsche'ye göre ideal toplumsal sistem, savafl› merkez almal›yd›: "Erkekler savafl için
e¤itilecekler ve kad›nlar ise savaflç›lar›n tekrar dünyaya gelmesi
için çal›flacaklar; bunun d›fl›ndaki herfley ahmakl›kt›r."79 Nietzsche'nin sapk›n bak›fl aç›s›na göre hayat sadece savafltan ibaretti ve
herfley savafl içindi.
Hem Darwin'in hem de Nietzsche'nin büyük bir hayran›
olan Hitler de, onlar›n savaflç› fikirlerini uygulamaya koyan
fanatik bir sosyal Darwinistti.
145
Hitler, militarist düflüncelerini evrim teorisi ile birlefltirerek flöyle
demiflti:
Do¤an›n tamam› güç ve zay›fl›k aras›ndaki sürekli çat›flma ve güçlünün zay›f üzerindeki sonsuza kadar süren zaferidir.80
Hitler ve benzerlerinin iddia ettikleri bu fikirler, asl›nda büyük bir cehaletin ürünüydü. Militarist ve sald›rgan düflüncelerini,
kendilerince evrim teorisiyle birlikte bilimsel bir zemine oturttuklar›n› zannedenler sadece kendilerini aldatmaktayd›lar. Ne var ki
bu aldan›fla pefllerinden sürükledikleri on binlerce insanla, dünya
tarihinde efline az rastlan›r bir y›k›m›n mimar› oldular.
Almanlar, 1. Dünya Savafl›'›nda savafl düzenlemelerini ihlal
ederek, hardal gaz› kullanm›fllard›r. Resimde bu gaz ile
ölen bir ‹ngiliz askeri görülmektedir.
146
‹nsanlar, savafl› yaflamad›klar› sürece, savafl›n ne kadar büyük
bir felaket oldu¤unu düflünemeyebilirler. Ancak unutmamak gerekir ki, savafllar milyonlarca masum insan için büyük üzüntüler,
kay›plar ve ac›lar demektir. Dünyay› savafllar›n ve çat›flmalar›n olmad›¤›, huzur ve güven dolu bir yer haline getirmenin yolu din
ahlak›na uygun olmayan ideolojilerin fikren ortadan kald›r›lmas›
ve Allah'›n emri olan güzel ahlak›n yayg›nlaflt›r›lmas›d›r.
147
148
Yazar -ve Siyonist hareketin öncülerinden- Max Nordau
"The Philosophy and Morals of War" (Savafl›n Felsefesi ve Ahlak›)
adl› makalesinde Darwin'in, savafl taraftarlar›n›n en önde gelen
ismi oldu¤unu söyler:
Tüm savafl taraftarlar› aras›ndaki en büyük otorite Darwin'dir. Evrim teorisinin ilan›ndan sonra, do¤al barbarl›klar›n› Darwin'in ismi ile gizleyebiliyorlar ve kalplerinin derinlerindeki zalim içgüdülerini bilimin son sözü olarak gösterebiliyorlard›.81
Columbia Üniversitesi'nde tarih dersleri veren Jacques
Barzun ise, Darwin, Marx, Wagner adl› kitab›nda Darwinizm'in
ulaflt›¤› her yerde militarizmi ve savaflç›l›¤› ateflledi¤ini ve savafl› bir sembol haline getirdi¤ini belirtmifltir:
Savafl, dünyadaki insani ifllerin sembolü, imajı, teflvi¤i, sebebi ve
dili haline gelmifltir. 1870-1914 dönemi edebiyat›n›n önemli bir
k›sm›n› incelememifl olan bir kifli, kan dökmek için yapılan bitmez tükenmez gayretin bu boyutlarda oldu¤unun fark›na varamaz. Yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan militanlar savaflı adeta fliirlefltirmifl, savafl beklentisinden büyük haz duymufllardır.
‹nsanl›¤›n varolufl amac›n›n sadece hayat mücadelesi oldu¤unu
ve bu mücadelede kaybedenlerin ölmesinin de do¤al karfl›lanmas› gerekti¤ini savunmufllard›r....82
Sosyal Darwinizm'in fliddeti ve çat›flmay› teflvik eden telkinleri dünyan›n dört bir yan›nda milyonlarca insana ac› veren
savafllar›n yaflanmas›na neden oldu. Öldürülen annesinin cesedi üzerinde a¤layan bebekler, savafllarda yaflanan büyük
ac›lar›n sadece bir bölümüdür.
149
150
Barzun yine ayn› kitab›nda sosyal Darwinizm'in ›rkç›, savaflç› ve çat›flmac› yönünün 19. yüzy›l sonlar›ndan itibaren özellikle
Avrupa'y› nas›l etkisi alt›na ald›¤›n› flöyle aç›klam›flt›r:
1870 ve 1914 y›llar› aras›nda her Avrupa ülkesinde silahlanmay› isteyen bir savafl partisi, ac›mas›z bir rekabet isteyen bireyci bir parti,
geri kalm›fl insanlar üzerinde serbest bir el isteyen emperyalist bir
parti, yabanc›lara karfl› içten tasfiyeyi sa¤layacak olan sosyalist bir parti vard›…
Bu partilerin tümü zaferi kutlad›klar›nda ya da yenildiklerinde hatta daha önce, bilimin
tekrar canlanmas› anlam›na
gelen Spencer
(sosyal Darwinizm'in
Allah sevgisi ve
O'nun yaratt›¤› insanlara karfl› merhamet ve ac›ma
hissi hakim olmad›¤› sürece, insanl›k
bu tür dramlar› yaflamaya devam edecektir.
151
1906 y›l›nda
linç edilen
Afrikal› Amerikal›lar.
152
kurucusu) ve Darwin'i desteklemifllerdi. Irk biyolojikti, sosyolojikti;
Darwinciydi.83
Pek çok akademisyen ve yazar›n eserlerinde tespit edip dile
getirdi¤i bu Darwinist aldatmacalar, 20. yüzy›l›n neden savafllar›n,
katliamlar›n, soyk›r›mlar›n yüzy›l› oldu¤unu aç›klayan ifadelerdir.
Sosyal Darwinist felsefenin hakim oldu¤u 20.
yüzy›l, savafllar›n ve çat›flmalar›n yüceltildi¤i bir
yüzy›l oldu. Ve iflte bu nedenle tarihe kanl› bir
yüzy›l olarak geçti. Dünyan›n pek çok yerinde
milyonlarca insan›n yüzünden ac› ifadesi on y›llarca eksilmedi.
153
154
Yap›lan savafllarda ma¤dur olanlar sadece sivil
halk de¤ildir. Kan, ac› ve
gözyafl›ndan baflka bir
fley getirmeyen bat›l bir
felsefe sonucu, savaflmaya zorlanan askerler
de, savafl›n zalim görüntülerinin bir parças› olmufllard›r.
155
156
Allah Kat›nda Üstünlük Irka Göre
De¤il Takvaya Göredir
Irkç›l›¤›n dehfleti sadece Naziler ile s›n›rl› de¤ildir. Dünyan›n
birçok yerinde ›rkç›l›k nedeniyle büyük felaketler yaflanm›fl, yüzbinlerce insan ›rkç›l›k yüzünden öldürülmüfl, afla¤›lanm›fl, evlerinden, ailelerinden zorla al›narak kölelefltirilmifl ve sözde hayvan muamelesi görerek sonunda ölüme terk edilmifl, ilaç deneylerinde ko-
157
Siyah bir avukata sald›ran beyaz ö¤renciler. Irkç›l›k; öfke, kin, sald›rganl›k ve çat›flma sebebidir. Bu ö¤renciler, hiç suçu olmayan
bir insan› sadece derisinin rengi yüzünden öldürebilecek kadar
insanl›ktan ç›km›fllard›r. Onlar› bu hale getiren ise, bilerek veya
bilmeden, telkini alt›nda yaflad›klar› sosyal Darwinizm'dir.
Üstte, 1930 y›l›nda Alabama'da bir yolcu otobüsü. Beyaz olmayanlar için "Colored Passengers" (beyaz olmayan yolcular) ifadesi ile
belirtilerek ayr› bir bölüm yap›lm›fl.
158
159
bay olarak kullan›lm›fl, hayatlar› hiçe say›lm›flt›r.
Bu kitapta verilen örnekler, ›rkç›l›¤a dayal› vahfletin ve ac›mas›zl›¤›n belgelenebilmifl olan örneklerinden sadece birkaç›d›r.
Materyalist bir teori olan Darwinizm'in öngördü¤ü toplum yap›s›n›n nas›l oldu¤unun iyi tespit edilmesi gerekir. Sosyal Darwinizm, di¤er tüm
materyalist toplumsal teoriler gibi, insan›n sadece
kendisine karfl› sorumlu ve kendi ç›karlar› için yaflayan bencil bir varl›k oldu¤unu öne sürdü¤ü için,
hiçbir zaman bireylere ve topluma güzel ahlak ve
mutluluk kazand›ramaz. ‹nsan›n güzel ahlak ve
mutluluk kazanmas› için, bencil h›rslar›ndan vazgeçmesi gerekir. Bunun nas›l olaca¤›n› insana ö¤reten ise Rabbimiz'in emri olan din ahlak›d›r. Kuran'da, insana Allah'a karfl› olan sorumluluklar› ve
O'nun r›zas› için uymas› gereken ahlaki de¤erler
bildirilmifltir.
E¤er bir insan Allah'›n emirlerine, Allah'›n indirdi¤i Kitap'a iman eder ve uyarsa, o zaman insanlara karfl› sevgi, merhamet, flefkat duygular› ile
dolu olur.
Allah'tan korkan, Allah'› seven ve O'nun
emirlerine itaat eden kifliler, insanlar› Allah'›n yaratt›¤› birer varl›k olarak sever, onlar aras›nda ›rklar›na, milletlerine, tiplerine, renklerine, dillerine
göre bir ay›r›m yapmazlar. Her birinde Allah'›n yaratt›¤› bir güzellik görür, bu güzellikten zevk al›rlar. ‹nançlar› nedeniyle sevecen, merhametli, koruyucu insanlar olurlar. Ne var ki Darwinizm'in yalanlar› ile beyni y›kanan bir insan di¤er ›rklardan,
milletlerden nefret eder, onlar› ezmekten, hatta yok
Harun Yahya (Adnan Oktar)
160
161
etmekten zevk al›r, çevresine daima gerilim, mutsuzluk ve korku getirir. ‹flte 19. ve 20. yüzy›lda görülen ›rkç›l›k ve emperyalizm, Darwinist dünya görüflünün bir sonucudur.
Allah, Kuran'da ›rklara göre ay›r›m yap›lmas›n› yasaklam›fl, insanlar›n ahlaklar› ve imanlar› ile Allah Kat›nda üstünlük
elde edebileceklerini bildirmifltir:
Ey insanlar, gerçekten, Biz sizi bir erkek ve bir difliden yaratt›k
ve birbirinizle tan›flman›z için sizi halklar ve kabileler (fleklinde) k›ld›k. fiüphesiz, Allah Kat›nda sizin en üstün (kerim) olan›n›z, (›rk ya da soyca de¤il) takvaca en ileride olan›n›zd›r.
fiüphesiz Allah, bilendir, haber aland›r. (Hucurat Suresi, 13)
162
osyal Darwinizm hakk›nda buraya kadar anlat›lanlardan
sonra, dünya tarihinin en büyük soyk›r›mlar›ndan birinin
mimar› olan ve tarihe en ac›mas›z ve zalim hükümetlerden
biri olarak geçen Nazilerin de sosyal Darwinizm'e s›k› s›k›ya ba¤l› olduklar›n› söylemek flafl›rt›c› olmayacakt›r.
Hitler'in ve Nazi ideologlar›n›n yaz›lar›, konuflma metinleri ve
di¤er dokümanlar incelendi¤inde, ›rkç›, sald›rgan ve savaflç› politikalar›n› Darwinizm üzerine kurduklar› aç›kça görülmektedir.
Hitler'in ayn› hayvan yetifltiricileri gibi insan soyunu ›slah edebilece¤ini sanmas›; Aryan ›rk›n› "kirletti¤ini" düflündü¤ü ›rklar›n, kal›-
163
t›msal hastal›¤› olanlar›n ve zay›flar›n yok edilmeleri gerekti¤ini iddia
etmesi; milyonlarca insan›n katlini ac›mas›zca emretmesi onun insanlar› hayvan gibi gördü¤ünün ve Darwinizm'e olan ba¤l›l›¤›n›n delillerinden birkaç›d›r. Nazi soyk›r›m›ndan sa¤ olarak kurtulan kiflilerden biri olan Alexander Kimel, "Nazi Terörü" bafll›kl› makalesinde,
sosyal Darwinizm ve Nazi ba¤lant›s›n› vurgular ve sosyal Darwinizm'e inanan Nazilerin, insanlara nas›l olup da ac›madan hayvan
muamelesi yapabildiklerini flöyle aç›klar:
Nazizm, sosyal Darwinizm'i kabul ederek insanlar› hayvanlarla eflit hale getirdi, ellerindeki bireysel seçim yapma özgürlü¤ünü, kendileri için
düflünebilme yetene¤ini ald›. Ac›mas›zl›k, terör, yalan ve insan›n insan
taraf›ndan ac›mas›zca istismar edilmesi bir davran›fl normu haline geldi. E¤er insanlar› hayvanlar gibi ayn› do¤al seleksiyon kanunlar› yönetiyorsa, insan›n bilincindeki ilahi k›v›lc›m al›nd›¤›nda insanlara hayvanlar gibi davran›labilir: Suni olarak üretilebilir ve büyükbafl hayvanlar gibi muamele görebilirler. Örne¤in savafl ve savafl›n umursamaz idaresi çok büyük kay›plar getirmiflti. Hitler ise, durumu kay›plar› engelleyerek de¤il, üreme metodlar›n› gelifltirerek düzeltmeye çal›flm›flt›.
Ausschwitz'de (Nazi Doktoru) Mengele, ikizler üzerinde, onlar› öldürerek, kesip biçerek, üreme metodlar›n›n nas›l gelifltirilece¤ine, Alman ka-
164
d›nlar›n›n do¤um rand›man›n›n nas›l iki kat›na ç›kart›labilece¤ine dair "bilimsel" deneyler yürüttü. Almanlar üreyen hayvanlar
gibi görüldü, S.S. onlar›n çobanlar› ve Führerleri de e¤itici efendileri idi. Almanlar ödül kazanm›fl büyükbafl hayvanlar, di¤er
uluslar s›radan büyükbafl hayvanlar ve Yahudiler ise zararl› böcekler olarak kabul edilmifl ve öyle muamele görmüfllerdir..84
Nazilerin as›rlar boyunca örne¤i görülmemifl bir soyk›r›m
gerçeklefltirirken temel ald›klar› sapk›n bak›fl aç›s› buydu. Hitler'in savundu¤u "üstün ›rk" aldatmacas›, bir biyolojik "tür"ün
içinde yer alan gruplar›n eflitsizli¤i yalan›na dayan›yordu. Yani
Hitler'e ve taraftarlar›na göre, baz› türler evrimde ilerlemifl ama
bu türler içindeki baz› bireyler veya gruplar geri kalm›fllard›.
Irkç›l›¤›n zeminini oluflturan bu sapk›n iddia Darwin'in teorisinin en temel noktalar›ndan biriydi. Prof. Karl A. Schleunes,
Ausschwitz hakk›ndaki kitab›nda Darwin'in teorisinin, ›rkç›l›¤a
sözde bilimsel bir destek sa¤lad›¤›n› flöyle kabul eder:
Darwin'in, hayatta kalma mücadelesi fikri, ›rkç›lar›n üstün ve
afla¤› insan ve millet kavram›n› hakl› gösterdi ve bunlar aras›ndaki mücadeleyi onaylad›.85
Evrimci bilim adamlar› tam da Nazilerin istedikleri gibi teorik bir çerçeve çiziyorlard›. Örne¤in hayvan davran›fl biliminin
kurucusu say›lan evrimci Konrad Lorenz, ›rklar›n ar›nd›r›lmas›n› biyolojik yap›larla k›yasl›yor ve flöyle diyordu:
Ayn› kanserde oldu¤u gibi, en iyi tedavi asalaklar›n kökünü en
k›sa sürede kurutmakt›r. Her zaman toplum için sorun olan afla¤› halklar›n olumsuz sosyal etkilerine karfl› öjenist korunma yöntemlerin uygulanmas› zorunludur... Bu afla¤› unsurlar, (sa¤l›kl›)
bir toplumun içinden etkin bir biçimde ay›klanmad›klar›nda -t›pk› kötü huylu bir tümörün hücrelerinin tüm insan vücudunda
h›zla ço¤almas›na izin verilmesi gibi– hem kendilerini hem de
onlar› bar›nd›ran bünyeyi yok ederler.86
Sosyal Silah Darwinizm
165
Farkl› ›rklar› veya toplum içindeki zay›f ve muhtaç insanlar› bir tür "kanser" gibi görmek ve onlar› amans›zca temizlemek istemek, aç›klanmas› mümkün olmayan bir ilkellik ve vahflettir. Nazi ideologlar› bu vahfleti, Darwinizm'in aldatmacalar›n› öne sürerek sözde bilimsellik maskesi alt›na gizlemeye çal›flm›fllard›r. Race and Reich (Irk ve Kral) adl› kitab›n yazar› J. Tenenbaum, Nazi politikalar›n›n Darwinizm ile nas›l flekillendi¤ini flöyle özetler:
Nazi zulmünden en
çok pay›n› alanlardan biri de aç, kimsesiz ve bak›ms›z
kalan çocuklard›.
166
Hitler, Nuremberg mitingi
s›ras›nda
167
Mücadele, seleksiyon ve en uygun olan›n hayatta kalmas›... tüm bu kavramlar ve gözlemler
Darwin taraf›ndan ortaya at›ld›. Ancak daha önce de, on dokuzuncu yüzy›l Alman sosyal felsefesinde bu kavramlar kabul görmeye bafllam›flt›... Bunun bir neticesi olarak, Almanlar›n üstün
›rk olduklar› inanc›na dayal› tüm dünyaya hakim olma doktrini geliflti. Bu doktrin ayn› zamanda Alman Devleti ile zay›f uluslar aras›ndaki "çekiç ve örs" iliflkisine dayand›r›lm›flt›.87
Tenenbaum, Nazilerin, politik sistemlerini,
hiçbir noktas›n› eksik b›rakmadan tamamen
Darwinizm'e göre belirlediklerini aç›klad›ktan
sonra flöyle devam eder:
Siyasi sözlükleri, toprak, mücadele, seleksiyon
ve neslin tükenmesi gibi kelimelerle doluydu.
Mant›klar›n›n k›yas› aç›kça flöyle ifade edilmiflti:
Dünya, farkl› uluslar›n toprak için mücadele etti¤i balta girmemifl bir ormand›r. Daha güçlü
olan kazan›r, daha zay›f olan ölür ya da öldürülür...88
Hitler, 1933 y›l›nda Nuremberg mitinginde,
"üstün ›rklar›n afla¤› ›rklar› idare etti¤ini... bunun do¤ada görülen bir hak oldu¤unu ve tek
mant›kl› hak oldu¤unu" ileri sürerken, bunu bir
do¤a kanunu olarak gördü¤ünü iddia ediyordu.89 Ama elbette bu iddias› ile, tarihin en büyük
yalanlar›ndan birinin savunuculu¤unu yap›yordu.
Hitler'in, "Ulusun Kaderi Hakk›nda" bafll›kl›
konuflmas›ndaki sözleri de Darwinist görüfllerinin
bir özetidir:
Harun Yahya (Adnan Oktar)
168
Yaflam›n en temel motivasyon faktörleri aras›nda, kendi kendini
muhafaza ve gelecek nesillerin korunmas› yer al›r. Siyaset, insanlar›n hayatta kalabilmek için verdikleri mücadeleden baflka bir
fley de¤ildir. Bu fliddetli yaflama arzusu evrenseldir ve tüm ulusu
yönlendirir. Yaflamak için duyulan istek, çat›flmaya sürüklemelidir, çünkü bu istek tatmin edilemez olmakla birlikte yaflam›n temelidir. Yaflanacak alan s›n›rl›d›r. Bu, yüzden insaniyetten ziyade
ac›mas›zl›k yaflamda esast›r! ‹nsan, ihtilaflar ve süregelen mücadele sonucunda dünyan›n sahibi olmufltur. Bu insanl›¤›n de¤il,
güç ve hakimiyeti kazanan kuvvetin üstünlü¤üdür. Irklar aras›nda farkl›l›klar vard›r. Dünya, kültürünü seçkin s›n›ftan (elitlerden) alm›flt›r. Bugün ne görüyorsak hepsi Aryanlar›n çal›flmalar›n›n ve baflar›lar›n›n birer sonucudur. Ancak her ›rk›n içinde sonuca götüren as›l faktör, yetifltirmeyi baflard›¤› önemli flahsiyetlerdir. ‹nsanl›¤›n fleklini demokratik ço¤unluklar de¤il, önemli flahsiyetler belirlemifltir.90
Hitler'in hezeyanlar›n›n aç›kça görüldü¤ü bu sapk›n fikirler, o dönemde pek çok kifliyi etkisi alt›na alm›flt›. Cehaletin de
etkisiyle on binler, Hitler'in hayal ürünü bu varsay›mlar›n takipçisi oldu. Daha önce de vurgulad›¤›m›z gibi, toplumlar› ilerleten, çat›flma dürtüsü veya hayatta kalabilmek için verilen ac›mas›z mücadele de¤ildir. Her toplum daha varl›kl› ve güzel bir
yaflam için gayret eder, ama bu gayretin baflar›ya ulaflmas›, söz
konusu toplumun manevi ve ahlaki de¤erlere olan ba¤l›l›¤› ile
do¤ru orant›l›d›r. Baflkalar›n› yok etmeye çal›flmak, bitmek bilmeyen fliddet ve sald›rganl›k her zaman tüm taraflara y›k›m getirir. Irklar aras›ndaki fiziksel veya kültürel farkl›l›klar ise bunlar›n birini di¤erine üstün k›lacak özellikler de¤ildir. Tam tersine bu farkl›l›klar, bar›fl ve güvenli¤in hakim oldu¤u ortamlarda
kültürel zenginli¤i sa¤layan de¤erli unsurlard›r.
Din ahlak› da bu farkl›l›klar› kültürel bir zenginli¤e dönüfltürmeyi gerekli k›lar. Allah, insanlara koflullar ne olursa olsun
Sosyal Silah Darwinizm
169
affedici olmay›, adaletten asla ayr›lmamay›, di¤er insanlara flefkatle ve merhametle yaklaflmay› emretmifltir. ‹man edenler,
Allah'›n farkl› ›rklar ve milletler yaratmas›n›n pek çok hikmeti
oldu¤unu bilir, kardefllik ve dayan›flma ruhuyla hareket ederler.
‹nsanlar› ›rklar›na göre s›n›fland›rmaya kalk›flmak, mensup oldu¤u ›rk nedeniyle –hiçbir hakl› gerekçesi olmamas›na ra¤menövünüp kibirlenmek ise iman etmeyenlerin ve flirk koflanlar›n
özellikleridir. Bir ayette inkar edenlerin, kendi soylar›n› öfke ile
koruma tutkular› flu flekilde bildirilir:
Hani o inkar edenler, kendi kalplerinde, 'öfkeli soy koruyuculu¤u'nu (hamiyeti), cahiliyenin 'öfkeli soy koruyuculu¤unu'
k›l›p-k›flk›rtt›klar› zaman... (Fetih Suresi, 26)
Hitler ise ruhsal dengesizli¤inin de etkisiyle bu sapk›n gö-
1945 Almanya's›ndan bir
görüntü
Harun Yahya (Adnan Oktar)
170
rüfllerini savunmaya devam etmifl, Darwin'in teorisinin kendi
görüflleri ile bu derece paralel olmas›n› bat›l fikirlerini yaymak
için sözde iyi bir malzeme olarak görmüfltür. Hitler'in Darwinizm'e olan ba¤l›l›¤› daha 1925 y›l›nda yay›nlanan Kavgam adl›
kitab›nda görülmektedir. Örne¤in kitab›n›n 4. bölümünde, Darwinizm'in, baflar›l› bir Almanya için tek temel oldu¤unu belirtmifltir. Darwin: Before and After (Darwin: Önce ve Sonra) kitab›n›n yazar› Clarck, Hitler'in Darwinizm'e olan ba¤l›l›¤› için flu
yorumda bulunur:
Evrimsel fikirler -oldukça aç›k bir flekilde– Mein Kampf'›n (Kavgam) en kötü bölümlerinin ve (Hitler'in) halka yapt›¤› konuflmalar›n kayna¤›d›r. Hitler, üstün ›rk›n her zaman afla¤› ›rka üstün
gelece¤i sonucuna varm›flt›r.91
The Day Nazi Germany Died (Nazi Almanyas›'n›n Öldü¤ü
Gün) adl› kitab›n yazar› Beate Wilder-Smith de, Nazi doktrininin temel unsurunun ne oldu¤unu flöyle aç›klar:
Nazi teorisinin ve doktrininin en önemli prensiplerinden biri...
evrim teorisinin (ve) ...tüm biyolojinin yukar›ya do¤ru evrimleflti¤i ve daha az geliflmifl türlerin faal bir flekilde kökünün kurutulmas› gerekti¤i (ve) ...do¤al seleksiyona yard›mc› olunabilece¤i ve
olunmas› gerekti¤idir... bu yüzden (Naziler), "az geliflmifl" olarak
Hitler'in sosyal
Darwinist aç›klamalara s›kça
yer verdi¤i kitab›: Kavgam
Sosyal Silah Darwinizm
171
de¤erlendirdikleri Yahudileri ve... siyahlar› yok etmek için siyasi
yasalar› uygulamaya koydular...92
Prof. George J. Stein ise, American Scientist dergisindeki "Biological Science and the Roots of Nazism" (Biyolojik Bilim ve
Nazizmin Kökleri) bafll›kl› yaz›s›nda, Hitler'in sosyal Darwinist
görüflleri hakk›nda flöyle yazar:
... Alman sosyal Darwinizm'i Almanya'n›n her yerinde yayg›n biçimde biliniyor ve kabul ediliyor, bundan daha önemlisi bilim
adamlar› da dahil olmak üzere ço¤u Alman taraf›ndan bilimsel
aç›dan do¤ru oldu¤u düflünülüyordu. Daha yak›n zamanda nasyonal sosyalizm ve Hitler üzerine yap›lan akademik çal›flmalar
bu gerçe¤i fark etmeye bafllad›... (Darwin'in teorisini uygulamalar›) Nazizm'in en belirgin özelli¤iydi. Nasyonal sosyalist "biyopolitika"... Radikal eflitsizli¤e dair mistik-biyolojik bir politikad›r;
var olmak için sonsuz bir mücadeleye dayan›r ve en uygun olan›n hayatta kalmas›n› do¤a kanunu olarak kabul eder ve do¤al
seleksiyonu bir kamu politikas› haline getirmek için devlet gücünü kullan›r...93
Prof. Stein, yaz›s›nda, Alman sosyal Darwinizmi'nin temelinde, insan›n hayvandan farkl› bir canl› olmad›¤› iddias›n›n bulundu¤unu belirtir ve flöyle der:
Alman sosyal Darwinizmi'nin ana hatlar›yla özeti flöyleydi... insan, üstün veya insani özelliklere sahip de¤ildi ve sadece do¤an›n bir parças›yd›. Di¤er yandan, Almanlar biyolojik aç›dan daha
üstün bir toplulu¤un üyeleriydiler... Siyaset, biyoloji kanunlar›n›n yal›n bir uygulamas›yd›. Asl›nda, Haeckel ve yandafllar› olan
sosyal Darwinistler, nasyonal sosyalizmin temel varsay›mlar› halini alacak olan fikirleri gelifltirdiler... Devletin kurum olarak ifli,
öjeni ve yapay seleksiyondu...94
Stein'›n yaz›s›nda aç›kça ifade etti¤i Nasyonel Sosyalistlerin bu yan›lg›lar›, onlarca ülkenin dahil olmak zorunda kald›¤›
bir dünya savafl›na zemin haz›rlad›. Darwin'in hayal ürünü teHarun Yahya (Adnan Oktar)
172
orilerinin deste¤iyle geliflip güç bulan Nazizm, dünya tarihinde efline az rastlan›l›r bir felaketin mimar› oldu. Bu öylesine büyük bir felaketti ki, milyonlarca insan hayat›n› kaybetti, flehirler haritalardan silindi. En büyük zarar› ise,
Nazi ideologlar›n propagandalar›nda daha çok güç kazanaca¤›n› ve ilerleyece¤ini
iddia ettikleri Alman toplumu ald›. Çat›flman›n, savafl›n, ac›mas›zl›¤›n, di¤er milletleri yok etmeye kalk›flman›n bir milleti asla
ilerletmeyece¤i bir kez daha görülmüfl
oldu.
Hitler ise yaflad›¤› süre boyunca Nazilerin kendilerine ve di¤er insanlara bak›fl
aç›s›n› özetleyen, "Biz Naziler... barbar›z. Barbar olmak istiyoruz. Bu onurlu bir ünvan ve
bununla dünyay› gençlefltirece¤iz."95 sözleriyle yan›lg›lar›ndan hiç vazgeçmedi.
Sir Arthur Keith'in ifadesiyle, evrimci olan
Hitler, Almanya'n›n deneyimini evrim teorisine
uydurmak için bilinçli olarak çabalam›flt›.96 Keith
ayr›ca evrim teorisi, Hitler ve savafl üçgeni için
flunlar› söyler:
173
174
Hitler ve Naziler, ruhsal dengesizliklerinin ürünü olan sapk›n fikirlerini,
sosyal Darwinist söylemlerle güçlendirerek, dünya tarihinin en büyük katliam›n› yapm›fllard›r.
175
E¤er savafl evrimin çocu¤u ise –ve böyle oldu¤una inan›yorum– bu
durumda evrim, "ç›ld›rm›fl" ve kabilelerin, uluslar›n ve farkl› ›rklar›n
birbirleriyle rekabetlerinde öylesine ac›mas›z olmufltur ki, ilerlemeyi
engelleyici bir rol üstlenmifltir. Evrimsel kanunlar›n insan do¤as›na
zorla kabul ettirdi¤i yapt›r›mlardan onu kurtarmak d›fl›nda, savafltan kurtulman›n hiçbir yolu yoktur.97
Peter Hoffman ise, Hitler's Personal Security (Hitler'in Kiflisel
Güvenli¤i) adl› kitab›nda Hitler'in Darwinist görüflleri için flöyle
demektedir:
Hitler mücadeleye, her insan› di¤erlerine üstün gelmek için çabalamaya zorlayan Darwinci bir prensip olarak inand›; mücadele olmaks›z›n çürür ve yok olurlard›... Nisan 1945'te ald›¤› yenilgide bile Hitler, güçlünün hayatta kalmas›na olan inanc›n› dile getirdi ve Slavlar›n daha güçlü olduklar›n› ispatlad›klar›n› duyurdu.98
K›sacas› birçok tarihçinin ve araflt›rmac›n›n görüfllerinden anlafl›ld›¤›, ayn› zamanda Hitler'in yaz›lar›nda ve konuflmalar›nda da
aç›kça görüldü¤ü gibi Nazizm, Darwinizm'den güç ve kaynak bulmufltu. Hitler ve di¤er Nazi önde gelenleri, birçok sözde bilimsel
argüman kullanarak, tüm kiflisel psikopatl›k, ac›mas›zl›k ve zalimliklerini, Darwinizm'e dayand›rarak kendilerince meflrulaflt›rm›fllard›. Asl›nda böylesine bir ideoloji ve psikoloji gelifltirmelerine neden olan kültürel ortam da, büyük ölçüde sosyal Darwinizm'in izlerini tafl›yordu. ‹lerleyen
sayfalarda da inceleyece¤imiz gibi, Ernst Haeckel gibi koyu Darwinistlerin eliyle Almanya'ya giren sosyal Darwinizm, 20. yüzy›l›n ilk
yar›s›nda tüm Alman toplumunu derinden etkilemifl, dejenere etmifl ve Nazizme kap›lmalar›na neden olan en önemli zihinsel temeli oluflturmufltu.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
176
Nazi Almanyas›'nda Evrim
ve Savafl
Sosyal Darwinizm'in sapk›n telkinlerine göre savafl, toplumlar› ilerleten ve en uygun olanlar›n seçilmesini, zay›flar›n ise elenmesini sa¤layan bir yoldur. Bu çarp›k ak›m, savafl› sadece zay›f ›rklar›
yok etti¤i için de¤il, ayn› zamanda "üstün ›rk" içindeki zay›f üyeleri yok etti¤i için de pozitif bir güç olarak kabul eder. Bu nedenle
sosyal Darwinizm, savafl› onaylar ve teflvik eder. Naziler de ayn›
sosyal Darwinist mant›kla savaflç›l›¤› benimsemifllerdir. Robert
19 A¤ustos 1942: Frans›z sahili Dieppe'deki
Nazi garnizonu taraf›ndan katledilen insanlar.
Üstte (sa¤da), Norveç
cephesindeki yo¤un savafl ortam›nda a¤›r silah
tafl›yan Almanlar. Sosyal
Darwinist mant›k, geçti¤imiz yüzy›lda pek çok
insan›n savafllarda ölmesine, pek çok ülkenin
de y›k›ma u¤ramas›na
sebep olmufltur.
177
Clark, Darwin: Before and After (Darwin: Öncesi ve Sonras›) adl› kitab›nda, Hitler'in savafla bak›fl aç›s› ile ilgili olarak Kavgam'› kaynak göstererek afla¤›daki bilgileri aktarmaktad›r:
Hitler'in Milletler Cemiyeti'ne, savafla ve bar›fla yaklafl›m› ayn›
prensiplere dayanmaktad›r. "Bir dünya mahkemesi... bir flaka olurdu.... Do¤a tamamen gücün ve zay›f›n kuvvetli bir mücadelesidir,
güçlünün zay›f üzerindeki sonsuz zaferidir. E¤er böyle olmasayd›,
do¤an›n genelinde çürüme (bozulma) d›fl›nda bir fley olmazd›. Bu
178
en temel kanunu ihlal eden devletler bozulmaya u¤rar. Yaflayacak
olan savaflmal›d›r. Daimi mücadelenin yaflam›n bir kanunu oldu¤u
bu dünyada, savaflmak istemeyen ise yaflama hakk›na sahip de¤ildir." Baflka türlü düflünen, do¤ay› "afla¤›lam›fl" olur. "Keder, mutsuzluk ve hastal›k da ald›¤› sert karfl›l›kt›r".99
Çat›flmac› ideoloji ve savafl histerisi, sosyal Darwinizm'le birlikte güçlenmifl, Darwinist telkinler, bu e¤ilimleri körükleyen ve
tüm bir toplum taraf›ndan benimsenmesine neden olan çok güçlü
ve etkili bir katalizör olmufltur. Irkç›l›k, çat›flma ve savafl özlemi,
böylece ilk kez sözde bilimsel bir dayanak bulmufl ve bilimin otoritesine dayanarak topluma reddedilemez bir gerçek gibi sunulmufltur. Nazi döneminin evrimci teorisyenlerinden Dr. Albert Edward
Wiggam'›n, 1922 y›l›nda yay›nlanan kitab›nda yazd›klar›, o s›ralar
Alman fikir dünyas›nda oldukça s›k rastlanan "aldatmacalar"dan
birini yans›tmas› aç›s›ndan dikkat çekicidir:
Sosyal Silah Darwinizm
179
Birçok Alman ideolo¤u, savafl ve
çat›flman›n insan›
gelifltirerek evrime
yard›mc› oldu¤u
sapk›nl›¤›na inan›yordu. Ari ›rk›n
sözde üstünlü¤üne
inanan Naziler, ›rklar›n› kendilerince
daha da üstün hale
getirmek için, II.
Dünya Savafl›'n›
atefllediler ve 40
milyon insan›n
ölümüne neden oldular.
Bir zamanlar insanlar›n beyinleri,
kuzenleri olan insan›ms› canl›lardan çok az daha büyüktü. Ama
tekmeleyerek, ›s›rarak, savaflarak... ve düflmanlar›n› kurnazl›kla alt ederek ve bunlar› yapacak
kapasiteye sahip olmayanlar› öldürerek insanlar›n beyinleri büyüdü ve hacim olarak olmasa
da çeviklik ve ak›l bak›m›ndan
geliflti.100
Tamamen hasta bir zihnin ürünü olan bu hayali "evrimsel tarih"ten ç›kar›lan sonuç ise aç›kt›: Nazilerin bat›l bak›fl aç›lar›na göre, savafl uzun vadede olumlu bir fleydi, çünkü evrimciler insano¤lunun yaln›zca ölümcül çekiflmelerle ilerledi¤ini iddia ediyorlard›.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
180
Hitler ve Rosenberg gibi di¤er Nazi ideologlar› da, günümüz medeniyetinin sürekli savafllarla meydana geldi¤ini iddia etmifllerdi. Dönemin baz› sözde bilim adamlar›
da bu çarp›k görüflün kendilerince savunuculu¤unu üstlenmifllerdi. Örne¤in Darwinizm'in Almanya'daki bilinen savunucular›ndan, Berlin Üniversitesi profesörü Haeckel, özellikle Eski Yunan'›n savaflç› flehir
devleti olan Sparta'y› övmüfl, Spartal›lar›n
seçilmifl bir ›rk olduklar›n› ve bu yüzden
baflar›l› ve üstün olduklar›n› iddia etmifltir.
"Ola¤anüstü derecede sa¤l›kl› ve güçlü çocuklar d›fl›ndakileri öldürmelerinin, Spartal›lara sürekli bir güç ve dinçlik verdi¤ini"
söylemifltir.101 Spartal›lar›n ac›mas›z ve vahflet dolu bu uygulamalar›n› dahi makul gören Haeckel'e göre, Almanya da "Sparta gelene¤ini izlemeliydi, çünkü fiziksel olarak
bozuklu¤u olan ve hastal›kl› bebeklerin öldürülmesi, hem öldürülen bebeklerin hem
de toplumun yarar›na bir uygulama" idi.
Nazilerin ve Hitler'in üstün ›rk oluflturma saplant›lar›, milyonlarca masum insan›n ölümüne neden oldu.
Milyonlarcas› ise, y›llarca insanl›k
d›fl› muamele gördüler.
Sosyal Silah Darwinizm
181
182
Haeckel'in vicdan d›fl› ve son derece zalimane bu önerileri, Darwinizm'in bilim d›fl› iddialar›n›n nas›l sapk›n
bir mant›k örgüsüne temel teflkil etti¤ini göstermesi aç›s›ndan önemli bir örnektir. Haeckel ve Darwinizm'e göre, tüm hayatlar›n eflit de¤erde oldu¤u ya da korunmas› gerekti¤i yaln›zca "geleneksel bir dogma" idi ve sözde bilimsel gerçeklere ayk›r› düflüyordu.102 Ak›l ve
mant›k sahibi hiç kimsenin kabul edemeyece¤i bu iddialar, bir dönem Almanyas›'n›n önde gelenleri taraf›ndan fliddetle benimsenmiflti.
Sosyal Darwinizm, sadece Almanya'da de¤ildi,
dünyan›n pek çok yerinde, ‹lahi dinlerin ö¤retti¤i güzel
ahlak›, bu ahlakta yer alan merhamet, koruma, yard›mlaflma, ac›ma, sab›r gösterme gibi erdemleri reddediyordu. Bu erdemlerin yerine ise, ç›kar›na uymayan› öldürmek, yok etmek, ac›mas›z ve merhametsiz olmak
gibi -gerçekte insanl›¤›n en büyük sapt›r›c›s› olan fleytana ait- özelliklerin üstün oldu¤unu iddia ediyordu. Nazilerin Yahudi düflmanl›¤›n›n kökeninde de, ‹lahi dinlere duyduklar› nefret vard›.
Neo-Nazizmin dünyada sürmekte olan varl›¤›,
bizlere bu hastal›kl› ideolojinin halen büyük bir tehlike
olmaya devam etti¤ini göstermektedir. Unutmamak
gerekir ki, her ne isim alt›nda olursa olsun, sosyal Darwinizm'in insanl›k için uygun gördü¤ü yaflam fleklinde
sadece çat›flma, kavga, mücadele, çekiflme, kan dökme,
savafl, ac› çekme ve korku vard›r. Auschwitz gibi ölüm
kamplar›, sosyal Darwinizm'in uygulama alanlar›d›r;
3-4 milyon insan›n öldü¤ü Auschwitz kamp›nda
açl›ktan ölen veya ölmek üzere olan insanlar.
Nazilerin sosyal Darwinizm ile destekledikleri
sözde üstün ›rk saplant›lar›, milyonlarca masum
insan›n bu flekilde ölmesine neden oldu.
Sosyal Silah Darwinizm
183
184
Darwinizm kaç›n›lmaz olarak sosyal Darwinizm'i getirir. Sosyal
Darwinizm'in yeniden egemen oldu¤u bir dünyada ise, yeni
Auschwitzler görmek kaç›n›lmazd›r.
Hitler, Sosyal Darwinist Oldu¤u
‹çin Zalimdi
Koyu bir Darwinist olan Hitler ve di¤er Nazi önde gelenleri
yapt›klar› katliamlardan, insanlara y›llar boyunca yaflatt›klar› dehfletten dolay› bir suçluluk duymuyorlar, hatta kendilerini sözde birer kahraman olarak görüyorlard›. Çünkü insano¤lunun evrimini
sa¤layan, gelecekte "evrimleflerek geliflmifl nesillerin" müteflflekkir
olaca¤› birer kurtar›c› olduklar›n› zannediyorlard›. Oysa bu bir yalan ve aldatmacayd›.
Hitler'in sapk›n ideolojisine göre toplama kamplar›, masum
insanlar›n katledildikleri, iflkence gördükleri yerler de¤il, üstün ›rk›n korunmas› için hastal›kl›, zay›f, kötü unsurlar›n izole edildik1940 y›l›nda Alman iflgalciler taraf›ndan
as›larak, halka teflhir edilen üç Yugoslav.
185
leri karantina yerleriydi. Hitler, hastal›kl› bir
ruha ve düflünce yap›s›na sahipti. Bu
hastal›kl› zihnin ürünü olan tehlikeli fikirlerini, sosyal Darwinizm'in telkinleri ile geniflletip
uygulamaya koymufltu. Böylece
Darwinizm, tarihin en büyük y›k›m›n›
getiren, insanlara en büyük ac›lar› ve
korkular› yaflatan bir soyk›r›m›n ve y›llar süren bir savafl›n temel felsefesini oluflturan sahte bir bilim olarak tarihe geçti. Hitler ise bu sahte
bilimin uygulay›c›s› bir zalim
olarak.
186
arihe, Charles Darwin'in ve sosyal Darwinizm'in Almanya'daki bir numaral› temsilcisi olarak geçen Ernst Haeckel, Darwin'in Türlerin Kökeni kitab›n› okuduktan sonra flu yorumu
yapm›flt›:
Darwin'in mükemmel bir flekilde birlefltirilmifl do¤a kavram›nda ve
evrim doktrininin güçlü temelinde, biyolojik çal›flmalar›m›n bafllang›c›ndan beri beni rahats›z eden tüm flüphelerimin çözümünü buldum.1
Darwin'in kitab› ile flüphelerinden ar›nd›¤›n› sanan Haeckel,
elbette yan›l›yordu. Dönenim ilkel bilim koflullar› içinde flekillenen
evrim teorisi, hayat›n bafllang›c› baflta olmak üzere hiçbir konu
hakk›nda geçerli, tutarl› ve daha da önemlisi bilimsel bir bilgi ortaya
koyamam›flt›r. Haeckel, The Wonders of Life (Hayat›n Mucizeleri) adl›
kitab›nda, Darwinizm'e dayal› olarak gelifltirdi¤i insan ›rklar› hakk›ndaki bat›l görüfllerini flöyle özetlemiflti:
Her ne kadar, üstün ve afla¤› ›rklardaki insanlar›n zihinsel yaflamlar›
ve medeniyetleri aras›nda büyük farkl›l›klar biliniyorsa da, bunlar
genelde, bir kural olarak, önemsenmezler ve bu yüzden de farkl› seviyelerdeki yaflam de¤eri yanl›fl olarak hesaplan›r. Afla¤› ›rklar, (Veddahlar veya Avustralya zencileri) psikolojik bak›mdan, Avrupal›lardan ziyade memelilere (maymun ve köpekler) daha yak›nd›rlar. Bu
yüzden, onlar›n yaflamlar› için tamamen farkl› bir de¤er saptamam›z
gerekir... Medeni adam›n derin düflünen zihni ile vahflinin düflüncesiz hayvan ruhu aras›ndaki uçurum çok büyüktür, vahfliyi köpe¤in
ruhundan ay›ran uçurumdan da büyüktür.2
Haeckel'›n bu iddialar› hiçbir bilimsel delile dayanm›yordu. Buna
ra¤men çarp›k ve sapk›n inan›fllar› olan pek çok insan taraf›ndan adeta bilimsel bir gerçekmifl gibi sahiplenildi. Öte yandan Haeckel, evrim
Sosyal Silah Darwinizm
187
teorisinden, monizm ad›n› verdi¤i bir çeflit materyalist bir inan›fl oluflturdu. Monizm denilen bu sapk›n düflünce, ruhun varl›¤›n› tamamen
reddediyor ve herfleyi maddeye indirgiyordu. Haeckel, flöyle diyordu:
‹lk kez do¤an›n birli¤ini kavrayabildik, böylece art›k en karmafl›k
organik olaylara bile mekanik-nedensel bir aç›klama getirebiliriz.
Sonuç olarak "canl› ve cans›z bedenler aras›nda herhangi bir fark
yoktur." Tüm do¤al olaylar, havaya at›lan bir tafl veya sülü¤en (boya, kozmetik ve ecza sanayinde kullan›lan bir tür maden) oluflturmak için birleflen kükürt veya civa, bitkilerin büyümesi ve çiçek açmas›, hayvanlar›n ço¤almalar› veya hareketleri, insan›n düflünmesi
ve olaylar› alg›lamas› birbirinden
fark› olmayan mekanik olaylard›r.3
Materyalist bir bak›fl aç›s›yla pek çok sorunun cevab›n› buldu¤unu sanan Haeckel asl›nda
sadece kendini kand›r›yordu.
Canl› ve cans›z bir beden aras›nda bir fark olmad›¤›n›, herfleyin mekanik bir aç›klamas›
oldu¤unu öne süren materya-
Nazi doktorlar›, öjenist
uygulamalar› gözleri kapal› yerine
getiriyor, hayat kurtarmalar› gerekirken, milyonlarca insan›n ölümüne arac›
oluyorlard›.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
188
list görüfl, 21. yüzy›lda ilerleyen bilim ve yap›lan araflt›rmalarla çok
büyük bir darbe alm›fl ve materyalizmin sözde bilimsel dayanaklar›n›n her biri yerle bir olmufltur. Yap›lan her yeni bulufl, bilimsel her ilerleme bir kez daha evrenin kusursuz bir tasar›m›n eseri oldu¤u gerçe¤ini ortaya koymufltur. Evren materyalistlerin iddia etti¤i gibi, ezeli ve
ebedi de¤ildir, mekanik geliflimler ve etkileflimler sonucu ortaya ç›kmam›flt›r. Evreni ve içindekileri kusursuz bir denge ile yoktan yaratan
Allah't›r ve Rabbimiz'in takdir etti¤i vakit geldi¤inde tüm insanlar ve
varl›klar gibi evrenin de sonu olacakt›r.
Ancak koyu materyalist olan Haeckel, sapk›n düflünce yap›s› nedeniyle, ‹lahi dinleri ve din ahlak›n›n gere¤i olan insanc›ll›¤› ve merhameti reddediyordu. Daha önce de belirtti¤imiz gibi öjeni vahfletini
savunarak Spartal›lar (M.Ö. 9. yüzy›lda kurulmufl, sanat›, felsefeyi ve
edebiyat› reddeden, sadece askeri güce dayanan bir Yunan flehir devletiydi) taraf›ndan uygulanan "insan›n suni seleksiyonu"nu kendince
övüyordu. Spartal›lar döneminde, özel bir kanun uyar›nca tüm yeni
do¤an çocuklar dikkatli bir incelemeye ve seçilime tabi tutuluyorlard›.
Zay›f, hasta veya fiziksel olarak kusurlar› olanlar› ac›mas›zca katlediyorlard›. Sadece sa¤l›klar› mükemmel olan ve güçlü çocuklar›n yaflamalar›na izin veriliyordu. Haeckel de Spartal›lar›n masum bebekleri
katletmeyi öngören bu vahfli uygulamalar›n› destekliyordu.4
Haeckel kendisini elefltirenlere ise flöyle karfl›l›k veriyordu:
Her y›l, tedavi edilemez hastal›klar›n kal›tsal yüküyle do¤an binlerce sakat, sa¤›r-dilsiz ve geri zekal› çocu¤a, suni olarak bakman›n ve
yetifltirmenin insanl›¤a ne gibi bir faydas› var?5
Kuflkusuz Haeckel'in öne sürdü¤ü, son derece çarp›k bir mant›k
örgüsüdür. Sevgi, merhamet ve flefkat hislerini yaln›zca kendilerine
fayda getirecek olanlara yöneltmek insanl›k d›fl› bir yaklafl›md›r. Bu,
materyalizmin ve Darwinizm'in insanlara verdi¤i telkinlerin neticesinde oluflan çok bencilce bir tutumdur. Din ahlak› yafland›¤›nda ise insanlar, hiçbir menfaatleri olmasa dahi ihtiyaç içinde olana flefkat duyar, onu sevgi ve merhamet hisleri ile koruyup kollarlar. Gerçek insaniyet de budur. Örne¤in Kuran'da müminlerin kendilerinden önce
yoksullar›, esirleri, ihtiyaç içinde olanlar› düflünüp yemeklerini onlara
Sosyal Silah Darwinizm
189
verdikleri ve bunu yaln›zca Allah'›n r›zas›n› kazanmak için yapt›klar›
bildirilmektedir:
Kendileri, ona duyduklar› sevgiye ra¤men yeme¤i, yoksula, yetime ve esire yedirirler. "Biz size, ancak Allah'›n yüzü (r›zas›) için
yediriyoruz; sizden ne bir karfl›l›k istiyoruz, ne bir teflekkür." (‹nsan Suresi, 8-9)
Öte yandan Haeckel'in öncülü¤ünü yapt›¤› monistler, yaln›zca fiziksel olanlar›n de¤il, baz› karakteristik özelliklerin de genetik kusurlardan kaynaklanabilece¤ini iddia ediyor ve kusurlu bulduklar› herkesin suni seleksiyon ile ortadan kald›r›lmalar› gerekti¤ini savunuyorlard›.
Haeckel'in kitaplar›, Nazi öjeni program›n›n kabul edilmesinde
önemli rol oynad›. Özellikle, Haeckel'in ö¤rencisi olan ve hayat hikayesini yazan Wilhelm Bölsche, Hitler'e Haeckel'in sosyal Darwinist fikirlerini do¤rudan aktard›. Ayr›ca, 1904'ten 1944'e kadar yay›nlanan
ve öjeni aldatmacalar› ile sahte Nazi bilimini yaymak için kullan›lan
en temel organ haline gelen Archiv für Rassen und Gesellschaftsbiologie
(Irksal ve Sosyal Biyoloji Arflivi) düzenli olarak Haeckel'in, eserlerindeki tehlikeli fikirlerinden al›nt›lar yapt›.6
Tarihçi Daniel Gasman'›n ifadesiyle, "Hitler'in tarih, politika, din,
H›ristiyanl›k, do¤a, öjeni, bilim, sanat ve evrim hakk›ndaki görüfllerinin büyük bölümü, eklektik (seçmeci) ve farkl› birçok kaynaktan olmalar›na karfl›n, Haeckelinkiler ile uyufluyordu ve s›kça ayn› dilde ifade ediliyorlard›." 7
Haeckel'in sapk›nl›klar›ndan biri de, intihar ve ötenaziyi savunuyor olmas›yd›. Haeckel'in hezeyanlar›na göre insan, sadece anne ve
babas›n›n aras›ndaki cinsel ba¤l›l›¤›n bir sonucu olarak var olmufltu ve
bu yüzden de yaflam çok külfetli bir hal ald›¤›nda bu kifli yaflamdan
ayr›labilirdi. Haeckel bu çarp›k düflüncelerini flöyle ifade etmekteydi:
E¤er bu durumda yaflam koflullar›, döllenmifl yumurtadan kendi hatas› olmaks›z›n geliflmifl zavall› varl›¤›n üzerine çok fazla bask› yaparsa, e¤er iyi olarak ümit edilen yerine sadece bak›m ve ihtiyaç,
hastal›k ve her türlü sefalet gelirse, bu kiflinin tart›flmas›z olarak
ölüm yoluyla ›zd›raplar›na son verme hakk› vard›r... Bir kiflinin da-
Harun Yahya (Adnan Oktar)
190
yan›lmaz ac›lar›na gönüllü bir ölümle son vermesi gerçek bir kurtulufl
eylemidir.8
Oysa insan kör tesadüfler sonucu meydana gelmifl bir varl›k de¤ildir. ‹nsan› yaratan Allah't›r ve insan›n yarat›l›fl›n›n bir amac› vard›r. Bu
amaç Kuran'da flöyle bildirilmifltir:
Ben, cinleri ve insanlar› yaln›zca Bana ibadet etsinler diye yaratt›m.
(Zariyat Suresi, 56)
‹nsan, yaflam› boyunca yapt›¤› her hareketten sorumludur. Ve yaflad›¤› her an›n ahirette hesab›n› verecektir. Haeckel gibi, insanlar› intihara, ölüme, cinayete sürükleyenler ise kuflkusuz hesab›n› veremeyecekleri büyük bir sorumluluk yüklenmektedirler.
Haeckel yine Wonders of Life (Yaflam Mucizeleri) adl› kitab›nda, yeni do¤an bebeklerin sa¤›r ve bilinçsiz do¤duklar›n› (ki bu do¤ru de¤ildir) ve bu yüzden insan ruhu tafl›mad›klar›n› iddia etmiflti. Bu bilim d›fl› iddias›na dayanarak da "anormal olarak do¤an bebeklerin öldürülmelerini" savunmufl ve sözde bunun "mant›ksal olarak bir cinayet gibi kabul edilemeyece¤ini" öne sürmüfltü. Görüldü¤ü gibi Haeckel aç›kça cinayeti savunuyor, çevresindeki insanlar› da katil olmaya yönlendiriyordu.
Özürlü veya sakat
do¤an bebekler flefkat duyulmas›, korunup kollanmas›
gereken
varl›klard›r.
Sosyal Silah Darwinizm
191
Haeckel sadece kiflinin iste¤ine ba¤l› ötenazinin de¤il, r›za d›fl›ndaki ötenazinin de savunuculu¤unu yapacak kadar gaddard›. Bu konudaki öfkesini flu sözlerle ifade ediyordu: "Yüzlerce, binlerce tedavi edilemez insan –deliler, cüzzaml›lar, kanserliler vs.– kendilerine ve genel olarak topluma en küçük bir fayda sa¤lamaks›z›n suni olarak hayatta tutuluyorlar."9 Haeckel'in bu duruma getirdi¤i ac›mas›z "çözüm" ise flöyleydi:
Bu kötülükten kurtulman›n yolu, tek dozluk ac›s›z ve h›zl› etki eden
zehirin... yetkili bir kurulun gözetimi alt›nda kullan›lmas›d›r.10
Haeckel'in savundu¤u vahfletin Almanya üzerinde çok y›k›c› etkileri oldu. Çal›flmalar›, Almanya'da yaklafl›k 300 bin ruh hastas›n›n, fiziksel sakatl›¤› olan insanlar›n, tedavisi mümkün olmayan hastalar›n ve
kendilerince di¤er "istenmeyen" insanlar›n ac›mas›zca katledildi¤i T4
adl› ötenazi program›n›n öncülü¤ünü yapt›.
Haeckel ve Hitler'in zalimliklerinin, teflvik ettikleri ve izin verdikleri cinayetlerin tek bir kayna¤› vard›: Sosyal Darwinizm.
Darwin-Haeckel-Hitler koalisyonunun sonucunda ortaya ç›kan
öjeni, ötenazi, zorla k›s›rlaflt›rma, toplama kamplar›, ›rk hijyeni, gaz
odalar› ile 20. yüzy›l›n ortalar›nda insanl›k tarihinin en büyük ve ac›mas›z zulümleri yafland›.
1. Daniel Gasman, Scientific Origins, s. 6; Benjamin Wiker, Moral Darwinism: How We
Became Hedonists, Intervarsity Press, 2002, s. 257
2. Ernst Haeckel, The Wonders of Life: Popular Study of Biological Philosophy, Çeviri: Joseph McCab (New York: Harper & Brothers, 1905), s.390-91; Daniel Gasman, The Scientific Origins of National Socialism: Social Darwinism in Ernst Haeckel and the German Monist League, (London: MacDonald, 1971), s.39-40
3. Ernst Haeckel, The History of Creation, s. 1.23
4. Ernst Haeckel, The History of Creation, s. 1.75-76
5. Benjamin Wiker, Moral Darwinism, s. 260
6. Robert Jay Lifton, The Nazi Doctors, New York: Basic Books, 1986, s.441, 161
7. Daniel Gasman, Scientific Origin, s. 161
8. Ernst Haeckel, Wonders of Life, s.112-14
9. Benjamin Wiker, Moral Darwinism, s. 262; Ian T. Taylor, In The Minds of Men: Darwin
and the New World Order, 3. bask›, TFE Publishing, 1991, s.409
10. Ernst Haeckel, The Wonders of Life, New York: Harper, 1904, s. 119
Harun Yahya (Adnan Oktar)
192
193
Nazi Almanyas›'nda bir kamyona yı¤›lm›fl
ve iskelete dönmüfl cesetler, toplama
kamplarının günlük görüntülerindendi.
Bu kamplarda Nazilerin sözde "afla¤› ırk"
olarak gördükleri milyonlarca Polonyalı,
Çingene, Yahudi masum insan öldürüldü.
Auschwitz'de Bir Çingene, Paylafl›lan Ac›lar: Bir Çingene Ailesi Soyk›r›m› Hat›rl›yor, Nazilerin Çingene Katliam› gibi kitaplar, Nazilerin çingenelere yapt›klar› zulmü
gün ›fl›¤›na ç›karan eserlerden sadece
birkaç›d›r.
194
osyal Darwinizm'in en genifl çapl› ve en ac›mas›z uygulamalar›ndan bir di¤eri de öjenidir. (‹nsan ›rk›n›n kal›t›m yoluyla ›slah›na çal›flan sözde bilim dal›.) ‹lk olarak Charles
Darwin'in kuzeni Francis Galton taraf›ndan 1883 y›l›nda
kullan›lan öjeni (eugenics) terimi, Yunanca iki kelimenin birleflmesinden oluflur; eu (iyi) ve genet (do¤um). ‹ki kelime biraraya geldi¤inde
"do¤ufltan iyi olufl", "kal›t›msal soyluluk" anlamlar›nda kullan›lmaktad›r. Ancak bu kavram, anlam›nda yer ald›¤› gibi iyilik de¤il, tam tersine büyük bir vahflet ve zalimlik içermektedir.
195
Öjeni taraftarlar› sadece kendi ›rklar›n›n veya kendi s›n›flar›n›n
korunmalar› ve gelifltirilmeleri gerekti¤ini iddia etmifller ve di¤er ›rktan veya s›n›ftan insanlar›n "suni seleksiyon"a tabi tutulmalar› gerekti¤ini sanm›fllard›r. Örne¤in öjeni teorisinin kurucusu say›lan ‹ngiliz
Francis Galton'a göre, korunmas› gerekenler sadece ‹ngiltere'nin yüksek s›n›f›d›r. Bunun için de Galton, yoksul, hasta, güçsüz, yeteneksiz
insanlar›n ço¤almalar›n›n engellenmesi gerekti¤ini öne sürmüfltür.
Naziler ise, Aryan ›rk›na mensup sa¤l›kl› insanlar d›fl›ndaki insanlar›n devlete ve topluma yük olduklar›n› ve k›s›rlaflt›rma veya öldürme yoluyla ortadan kald›r›lmalar› gerekti¤ini iddia etmifller ve bu
düflüncelerini uygulamaya koymufllard›r. Naziler, öjeni politikas› dahilinde yüz binlerce insan› k›s›rlaflt›r›rken, hasta, sakat, zihinsel özürlü, yafll›, yeteneksiz, kimsesiz oldu¤u için yüz binlerce insan› da gaz
odalar›na göndererek, aç b›rakarak veya ilaç vererek öldürmüfllerdir.
Öjeni savunucular›n›n en ciddi yan›lg›lar›ndan biri, insanlar›n
karakterlerine has özelliklerin büyük bir ço¤unlu¤unu kal›t›msal sanmalar› veya kas›tl› olarak bu iddiada bulunmalar›d›r. Örne¤in Galton
dahil olmak üzere öjeni taraftarlar›na göre tembellik, yoksulluk gibi
istenmeyen özellikler kal›t›msald›r. Tembel insanlar›n tembel çocuklar› olaca¤›n› sand›klar› için, bu insanlar›n evlenmelerine ve çocuk sa-
196
1914' deki öjeni e¤itim s›n›f›ndan bir foto¤raf
hibi olmalar›na engel olmaya çal›flm›fllard›r. Evrimcilerin bu derece mant›k d›fl› ve saçma bir iddiay› dahi sözde bilim ad›na savunabilmeleri oldukça ilginçtir.
Darwinistlerin sözde bilim ad›na savunduklar› öjeni, pek
çok insan›n büyük ac›lar yaflamas›na neden olmufltur. Bu zalimli¤in tarihi gelifliminin incelenmesi, söz konusu vahfleti savunanlar›n temel dayanaklar›n›n daha iyi anlafl›lmas›n› sa¤layacakt›r. Darwin'in öjeniyi nas›l kendince sözde bilim ad›na savunup teflvik etti¤inin kendi sözleriyle ortaya konulmas› bu aç›dan son derece önemlidir. Asl›nda Öjeni sapk›nl›¤›n›n temeli
Platon'un Devlet adl› eserine kadar uzansa da, Darwinizm ile
birlikte sözde bilimsel bir görünüm kazanm›fl, hatta neredeyse
bir bilim dal› haline gelmifltir. Galton'dan büyük ölçüde etkilenen ve önceki sayfalarda ›rkç› görüfllerine yer verdi¤imiz Karl
Pearson, öjeninin kayna¤›n›n evrim teorisi oldu¤unu flöyle ifade etmektedir:
Sosyal Silah Darwinizm
197
... Modern öjeni düflüncesi yaln›zca 19. yüzy›lda uyand›. Bu yüzy›l s›ras›nda öjeniye ilginin artmas›n›n birkaç nedeni vard›r. En
önemli neden ise evrim teorisidir. Öjeni terimini de keflfeden
Francis Galton, fikirlerini kuzeni Charles Darwin'in doktrinine
dayand›r›yordu.103
Darwin'den Kuzeni Galton'a
Kalan Miras: Öjeni
Öjeni sapk›nl›¤›n›n temelleri asl›nda Malthus ve Darwin
ile at›lm›flt›. Darwin'e de esin kayna¤› olan Malthus'un Deneme'sinde, öjeniye temel oluflturacak bat›l telkinler bulunuyordu.
Örne¤in Malthus insanlar›n dam›zl›k hayvanlara uygulanan
yöntemlerle ço¤alabileceklerini iddia ediyordu:
Üreme konusuna gösterilecek dikkatle, t›pk› hayvanlarda oldu¤u
gibi insanlar aras›nda da belli bir dereceye kadar ilerleme kaydetmek mümkün görünüyor. Zekan›n aktar›l›p aktar›lamayaca¤›
flüphelidir ancak boy, güç, güzellik, ten rengi ve belki uzun ömür
bile belli bir dereceye kadar nakledilebilirdir.104
Di¤er pek çok aç›klamas›nda oldu¤u gibi, bu sözlerinde de
Malthus'un, insanlar› bir tür hayvan olarak de¤erlendirdi¤i
aç›kça görülmektedir. Malthus'un bu sapk›n bak›fl aç›s› Darwin'i de etkilemifl ve Darwin de öjeni ile ilgili felaket dolu baz›
öngörülerde bulunmufltu. ‹nsan›n Türeyifli kitab›nda, baz› sosyal
uygulamalar nedeniyle zay›f olanlar›n elenmediklerini ve bunun da biyolojik gerilemeye neden olabilece¤ine dair endiflelerini dile getirmiflti. Darwin'in sapk›n düflüncelerine göre, "yabani insanlar" ve hayvanlar aras›nda kusurlular h›zla elenirken,
medeni toplumlarda bu insanlar›n t›p ve hay›rseverler taraf›ndan korunmalar› büyük hatayd›. Darwin'e göre, hayvan yetifltiricileri nas›l suni seleksiyon yoluyla soy ›slah› yaparak daha iyi
özelliklere sahip hayvanlar yetifltiriyorlar, zay›f ve güçsüzleri
eliyorlarsa, insan toplumlar›nda da öyle yap›lmal›yd›:
Harun Yahya (Adnan Oktar)
198
Böylelikle uygar bir toplumun zay›f üyeleri kendi türlerini ço¤alt›rlar. Evcil hayvanlar›n üremeleri ile ilgilenen herkes, bunun insan ›rk› için son derece zararl› oldu¤undan kesinlikle emindir.
Bak›m talebinin ya da yanl›fl yönlendirilmifl bak›m›n ne kadar k›sa sürede evcil bir ›rk› dejenerasyona sürükleyece¤i flafl›rt›c›d›r.
Ancak insan›n durumu hariç, hiç kimse, en kötü hayvanlar›n üremesine izin verecek kadar cahilce davranamaz.105
Yabani insanlar›n vücutça ve kafaca zay›f olanlar› eleniverir ve
sa¤ kalanlar, ço¤unlukla, gerçekten sa¤l›kl› kimselerdir. Öte yandan biz uygar insanlar, elenme sürecini engellemek için elimizden geleni yapar›z; geri zekal›lar, sakatlar ve hastalar için bak›m
evleri kurar›z; yoksullar› koruma yasalar› ç›kar›r›z; t›p uzmanlar›m›z, her hastay› yaflatmak için en son ana dek bütün ustal›klar›n› gösterir… Böylece uygarlaflm›fl toplumlar›n zay›f bireyleri
kendi soylar›n› sürdürmektedir. Evcil hayvan yetifltiricili¤i yapm›fl hiç kimse bunun insan ›rk›na büyük bir zarar verece¤inden
kuflku duymaz.106
Hastal›kl› bir zihnin ürünü olan bu hezeyanlar, ›rkç›lar›n,
öjeni savunucular›n›n, savafl 盤›rtkanlar›n›n ve insanl›¤› büyük
belalara sürükleyen pek çok ideolo¤un temel düsturu olmufltur.
Darwin, ‹nsan›n Türeyifli'nin sonunda, "hayatta kalmak için mücadele"nin insanl›k için faydal› oldu¤u, aksi takdirde, insan›n
tembelleflece¤i ve hayat mücadelesinde daha yetenekli insanlar›n daha az yeteneklilere göre üstün konuma gelemeyecekleri
gibi daha pek çok bilim d›fl› iddia öne sürmüfltür. 107
Darwin, tüm bu çarp›k teorileri ile öjeni uygulamalar›na
zemin haz›rlam›flt›r. Evrim teorisinin sözde bilimsel bir gerçek
gibi görülmesi ise, öjenist ve ›rkç› politikalar›n kabul edilip uygulamaya geçirilmesine neden olmufltur.
Sosyal Silah Darwinizm
199
Öjenistlere göre, yafll›lar da elenmesi gereken zay›f bireylerdi. Bu nedenle, yafll›lara sayg› ve sevgi gösterilmiyor,
toplumdan uzaklaflt›r›lmalar› gerekti¤ine inan›l›yordu.
200
‹ngiltere'de Öjeni
‹ngiltere'de öjeni vahfletinin öncüsü, Darwin'in daha önce
de sözünü etti¤imiz kuzeni Francis Galton'd›. Darwin'in o¤lu
Leonard Darwin de öjeni sapk›nl›¤›n›n ‹ngiltere'deki savunucular›ndan ve uygulay›c›lar›ndand›. Ayr›ca Winston Churchill de
öjeni hareketine destek verenler aras›ndayd›.108
Galton, "güçlü olan hayatta
kal›r" ilkesine uyulmas› ve sadece en güçlü insanların
dünyaya katılmasına izin
verilmesi gerekti¤ini iddia etmiflti. Galton'un
bu bilim ve mant›k d›fl›
tezine göre insano¤lu,
insanın sözde evrimini
Galton, parmak izlerinden ve
yüz flekillerinden, suçlular›n
ortak genetik özelliklerini tespit etmek gibi mant›ks›z ve sonuçsuz bir çal›flma yapm›flt›.
Sosyal Silah Darwinizm
201
kontrol altında tutabilecek ve hatta daha üstün bir ırk meydana
getirebilecek bir konumdaydı. Galton, "yüksek s›n›f"›n ve "yüksek ›rk"›n üstünlü¤ü gibi sapk›n fikirlere inand›¤›n› aç›kça belirtmekten çekinmiyordu. Öte yandan zenci ›rk›n›n düflük zeka
seviyesine sahip oldu¤unu da iddia etmifl ve flöyle demifltir:
... Zenciler aras›nda, yar›m ak›ll› olarak adland›rmam›z gerekenlerin say›s› oldukça fazlad›r. Amerika'da zenci kölelerden bahseden her kitap bunun örnekleriyle doludur. Ben de, Afrika'ya yapt›¤›m seyahatler s›ras›nda gördü¤üm bu gerçek karfl›s›nda çok etkilenmifltim. Zencilerin kendileriyle ilgili konularda yapt›klar›
hatalar o kadar çocukça, aptalca ve basitti ki kendi türümden
utanmama neden oldu.109
Baz› köpek cinslerinin baz› insan ›rklar›na oranla daha üst
zeka seviyesine sahip oldu¤u110 yalan›n› savunacak kadar ileri
gidebilen Galton, zencileri ve köleleri de¤erlendirirken, çok aç›k
bir gerçe¤i görmezden gelmiflti; kölelerle ilgili kitaplar›n birço¤u köle sahipleri taraf›ndan yaz›lm›flt›. Ayr›ca köleler, kendilerine tamamen yabanc› bir toplum içinde, hiç bilmedikleri bir kültürde yaflamaya bafllad›klar› için, birçok davran›fl› ve uygulamay› yabanc›lamalar› son derece do¤ald›. Afrika'n›n bir köyüne
yaflamaya giden herhangi bir Avrupal›n›n da, onlar›n yaflam flekillerine ve kültürlerine uyum sa¤lamaya çal›fl›rken, benzer beceriksizlikler yapaca¤› son derece aç›kt›r.
Daha da önemlisi, Galton'un zenciler veya di¤er ülkelere
göç eden kendi vatandafllar› için ileri sürdü¤ü iddialar hiçbir bilimsel dayana¤a da sahip de¤ildir. Bunlar, dönemin ilkel koflullar› içinde, materyalist dünya görüflüyle zihinleri y›kanm›fl baz›
sözde bilim adamlar›n›n ve düflünürlerin hayal ürünü varsay›mlar›na dayan›larak oluflturulmufltur.
Galton'›n ön yarg›l› ve tutars›z tezleri bunlarla da s›n›rl›
de¤ildi. Örne¤in sosyal geliflmenin gerçekleflebilmesi için, zekas› ve entelektüel seviyesi düflük kiflilerin ço¤almalar›n›n durduHarun Yahya (Adnan Oktar)
202
rulmas› ve di¤erlerinin ço¤almalar›n›n teflvik edilmesi gerekti¤ini de öne sürmüfltü. Aksi takdirde sosyal bir çöküfl olaca¤›n›
iddia ediyordu. Oysa as›l sosyal çöküflün Galton ve benzerlerinin ortaya koyduklar›, katliamlara, çat›flmalara ve fliddete dayal› yaflam modelinin uygulamaya konulmas›yla yaflanaca¤› aç›kt›r. Galton, 1907 y›l›nda Huxley Üniversitesi'nde verilen bir konferans s›ras›nda, "ulusumuzun beyinleri, üst seviyeli s›n›flar›m›zdaki insanlar aras›nda bulunuyor" iddias›nda bulundu.111
Galton ayr›ca, üst s›n›fa ait çocuklar›n do¤um s›ras›nda belirlenmelerini ve ailelerine bu çocuklar için 1000 pound ödenmesini
önerdi. Üst s›n›f›n kad›nlar›na, kendi isteklerinin d›fl›nda bir erkek ve bir k›z çocuk daha do¤urmalar›n› teklif etti.112
Galton'un, kendince üst s›n›f olarak gördü¤ü kimselerin
say›ca ço¤almas›n›n toplumu ilerletece¤ine inanmas› ak›l ve
mant›kla çeliflen bir düflüncedir. Üstelik bilimsel de de¤ildir. Bir
toplumu ilerleten pek çok unsur vard›r. Ama bunlar›n en önemlisi, toplumu oluflturan fertlerin ahlak› ve karakterleridir. Güzel
ahlaka, güçlü bir karaktere sahip bireylerden oluflan bir toplumun ilerlemesi h›zl› ve kal›c› olacakt›r. Bu özelliklerin, kal›tsal
olarak bireyden bireye aktar›lmas› ise mümkün de¤ildir. ‹çinde
yaflad›¤› toplumun gerçekten ilerlemesini isteyen kiflinin öncelik vermesi gereken as›l konu, çeflitli kültürel ve e¤itsel programlarla bireylerin manen güçlenmesini sa¤lamak olmal›d›r.
Galton ve benzerlerinin, etkin olduklar› ülkelerde, insanlara
adeta hayvan muamelesi yaparak zenginleri ço¤altmak fakirleri azaltmak istemeleri, bunun için cinayeti dahi meflrulaflt›rmaya çal›flmalar› hem büyük bir zalimlik hem de tarifi mümkün
olmayan bir cehalettir.
Buna ra¤men, Galton'›n da yönlendirmesiyle, ‹ngiltere'de
öjeni hareketinin ilk faaliyeti do¤um kontrolü üzerine olmufltur.
Bu, sadece evrim teorisinin yan›lg›lar›na kap›lanlar taraf›ndan
sözde "afla¤› insanlar" olarak görülen "fakir" halk› ve yine kenSosyal Silah Darwinizm
203
dilerince "afla¤›" ›rktan insanlar› hedef alan bir çal›flmad›r.
1920'ler ve 30'larda, fakir halk›n nüfusunun sürekli artarken, orta ve yüksek s›n›f›n nüfus art›fl›n›n azald›¤› ve bunun büyük bir tehlike oldu¤u düflünülüyordu. Örne¤in Julian Huxley,
1925 y›l›nda Nature dergisinde flöyle yazm›flt›:
‹stenilenlerin oran› düflerken, istenilmeyenlerin oran› art›yor. Bu
durum ele al›nmal›d›r.113
Öjenistlere göre "istenilenler" ile "istenilmeyenler"in aras›ndaki dengeyi kurmak için at›lacak ilk ad›m sözde "›rk hijyeni" idi. Irk hijyeni için öncelikle kimlerin istenilen kimlerin istenilmeyen oldu¤unu belirlemek gerekiyordu. Bu ayr›m› yapmak
için oldukça ilkel ve ak›lalmaz yollara baflvuruluyordu. Örne¤in, ‹ngiltere ve ABD'de insanlar›n kafataslar› ölçülmeye baflland›. Galton'›n da önderli¤inde bafllat›lan kampanyalarla insanlar›n kafataslar›n›n büyüklü¤ü ölçülüyor, buna göre sözde
zekalar› belirleniyordu. Ancak, kafatas› ölçülerinin zeka ile do¤rudan bir ba¤lant›s›n›n olmad›¤› bilim taraf›ndan sonradan ortaya konacakt›.
Kafatas› ölçümlerinden sonra zeka testleri kullan›lmaya
baflland›. Zeka testlerinin sonuçlar›na göre insanlar›n k›s›rlaflt›r›lmalar›na, hayat boyu gözetim ve kontrol alt›nda tutulmalar›na karar verildi. Ancak ilerleyen y›llarda, kullan›lan zeka testlerinin de güvenilir sonuçlar vermedi¤i anlafl›ld›. Dahas›, bu test
sonuçlar› de¤erlendirilirken kiflilerin yetifltikleri çevrenin koflullar›, ald›klar› e¤itim gibi faktörler hiç göz önünde bulundurulmuyor, sadece o kiflilerin kal›t›msal olarak zeki olup olmad›klar› sonucuna var›l›yordu. Bunlar, hiçbir güvenilirli¤i olmayan,
dönemin bilimsel cehaletini yans›tan de¤erlendirmelerdi. Zaten
amaç da asl›nda güvenilir sonuçlar elde etmek de¤il, bir flekilde
"istenilmeyen" kitleyi, yani fakirleri, hastalar› ve "afla¤›" görülen
›rklar› ortadan kald›rmak veya izole etmekti.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
204
ABD'de Öjeni
Galton'un ölümüyle birlikte öjeni hareketinin öncülü¤ü
Amerika'ya geçti. Henry Goddard, Henry Fairfield Osborn,
Harry Laughlin ve Madison Grant, Galton'›n Amerikal› varislerinden sadece birkaç›yd›.
Öjeni vahfletini ABD'de destekleyenlerin bafl›nda Rockefeller Enstitüsü ve Carnegie Vakf› gelmekteydi. Rockefeller Enstitüsü, Almanya'da öjeni hareketinin öncülerinden Kaiser Wilhelm Enstitüsü'nü finanse etti ve ›rk hijyeni konusunu tak›nt›
haline getirmifl olan Prof. Dr. Ernst Rüdin'e 1920'lerde genetik
araflt›rmalar› için özel bir bina tahsis etti. Alman Ak›l Hastalar›n› Temizleme Hareketi büyük ölçüde Rockefeller Enstitüsü taraf›ndan desteklendi. Ayr›ca Rockefeller Enstitüsü'nden Nobel
Ödüllü Dr. Alexis Carrel, Almanlar›n yapt›¤› bu katliam› cofl-
Öjeninin önde
gelen isimlerinden H. Laughlin,
"›rksal temizlik
bilimi" konusunda yapt›¤› çal›flmalar nedeniyle
Heidelberg Üniversitesi'nden
onur ödülü alm›flt›. Söz konusu haberi yay›nlayan gazete
küpürü.
Sosyal Silah Darwinizm
205
kuyla alk›fllam›fl ve ak›l hastalar› ile mahkumlar›n topluca katledilmeleri gibi bir vahfleti hiç çekinmeden savunmufltur.114
Öjeni sapk›nl›¤›, Amerika'da pek çok eyalette zorunlu k›s›rlaflt›rma yasalar›n›n kabul edilmesine neden olmufltur.
ABD'de toplam 100 bin kifli –ço¤u r›zas› olmadan– k›s›rlaflt›r›ld›. 20. yüzy›l›n bafl›nda Virginia'da 8.000 kiflinin "uygun" olmad›klar› gerekçesi ile k›s›rlaflt›r›lmalar›, öjeni vahfletinin ABD'de
boyutlar›n› gösteren sadece bir örnektir. Bu insanl›k d›fl› uygulama 1974 y›l›na kadar birçok eyalette yasald›.115
Amerika'daki öjeni sapk›nl›¤›n›n en önde gelen isimlerinden biri, genetikçi Charles B. Davenport idi. Davenport, kal›t›m
kanunlar›yla Darwinizm'i birlefltirmeye çal›flan makaleleri ile
tan›n›yordu. Ne var ki bu makalelerde öne sürülen iddialar birer varsay›m olmaktan öteye gitmiyordu. 1906 y›l›nda, Ameri-
1907-1935 y›llar› aras›nda ABD'de yap›lan öjeni amaçl›
k›s›rlaflt›rmalar›n say›s›n› gösteren grafik
Operasyon Say›s›
Ocak, 1935
Ocak, 1934
Ocak, 1933
Aral›k, 1931
Ocak, 1928
Temmuz, 1925
Ocak, 1921
3.233
6.244
8.315
15.356
16.688
19.285
Mart, 1907
Harun Yahya (Adnan Oktar)
21.339
206
can Breeders Association'a (Amerikan Yetifltiriciler Birli¤i) öjeni
üzerine çal›flmalar yapmalar› için ›srar etti. 1910 y›l›nda Eugenics Record Office (ERO – Öjeni Kay›t Ofisi)'i kurdu. ERO, Station for Experimental Evolution (Deneysel Evrim Merkezi) için
ayr›lan bütçenin %13-29'unu al›yordu. Bu, ERO'nun dönemin
di¤er bilimsel kurulufllar›na göre daha fazla finanse edildi¤ini
göstermektedir. Bu kurulufl, öjeni vahfletini yayg›nlaflt›rmak
için çal›flacak birçok insana e¤itim verdi. Verilen derslerin bafl›nda evrim teorisi ve öjeni kanunlar› geliyordu. Ö¤rencilere ayr›ca Stanford-Binet gibi öjeni uygulamalar›nda yo¤un olarak kullan›lan baz› zeka testlerinin nas›l uygulanaca¤› ve de¤erlendirilece¤i de ö¤retildi.116
New York'taki
Öjeni Kay›t
Ofisi (ERO) ve
Charles B. Davenport
Sosyal Silah Darwinizm
207
ERO taraf›ndan e¤itilen kifliler, alan çal›flmalar› yaparak
veriler toplamakla görevlendirildiler. ERO toplad›¤› bu verilerle, uygun olmad›¤›n› düflündü¤ü kiflilerin evlenerek çocuk sahibi olmalar›n› engellemeyi hedefliyordu. 1924 y›l›nda ERO taraf›ndan, k›s›rlaflt›rma yasas›n›n metni haz›rland›. Bu metinde
hastal›klar suç say›l›p kiflilerin k›s›rlaflt›r›lmalar› öneriliyordu.
‹nsanlar›n kendi istekleri d›fl›nda, zorla k›s›rlaflt›r›lmalar›
akl›n ve vicdan›n kabul edebilece¤i bir durum de¤ildir. Genetik
bozukluklar› olanlar, farkl› hastal›klara sahip olan insanlar, fiziksel özürleri olanlar, akli dengesi yerinde olmayan kifliler flefkat ve merhamet duyulmas› gereken mazlumlard›r. Din ahlak›n›n hakim oldu¤u toplumlarda bu insanlar korunup gözetilir,
ihtiyaçlar› en iyi flekilde karfl›lanmaya çal›fl›l›r. Öjeni vahfletini
savunanlar›nkendilerince "suça e¤ilimli" olarak tan›mlad›klar›
kiflileri zorla k›s›rlaflt›rmaya çal›flmalar› veya onlar› yok etmeyi
hedeflemeleri de zalimlikten baflka birfley de¤ildir. Bu insanlar
gerekli kültür programlar›na dahil edilerek e¤itilebilir, topluma
Öjeninin sözde bilimsel dayana¤› evrim teorisidir. Öjenistlerin, evrim ve öjeni ba¤lant›s›n› vurgulad›klar› bir poster.
Posterde, "Öjeni, ‹nsan›n Evrimini Kendisinin Yönlendirmesidir" ifadesi yer al›yor.
208
Amerikan Öjeni Cemiyeti,
eyalet panay›rlar›nda, öjeni
dersleri veriyor ve sözde
"en uygun" ailenin seçildi¤i
yar›flmalar düzenliyordu.
Sosyal Silah Darwinizm
209
yararl› bir hale getirilebilirler. Söz konusu kiflilerin ›slah edilmelerinin zor oldu¤u durumlarda bile, yap›lmas› gereken bu kiflileri yok etmeye çal›flmak de¤il, olabilecek en vicdani ve adilane
çözümü oluflturabilmek olmal›d›r.
Nitekim ilerleyen dönemlerde Amerikal› kanaat önderleri
ve toplum içindeki sa¤duyu sahibi insanlar, öjeninin tam anlam›yla bir vahflet oldu¤u gerçe¤inin fark›na varm›fllar ve gerekli
önlemleri alarak bu vahfletin uygulamadan kald›r›lmas›n› sa¤lam›fllard›r. Ne var ki bu esnada Naziler, k›s›rlaflt›rma ile ilgili
ilk uygulamalar›nda Amerikan yasalar›n› örnek alm›fllar ve 2
milyon kifliyi zorla k›s›rlaflt›rm›fllard›r.117
Buraya kadar ele al›nan örneklerde de aç›kça görüldü¤ü
gibi, sosyal Darwinizm'in yalan ve aldatmacalarla dolu telkinleriyle, insanlar birbirlerine karfl› duyars›zlaflt›r›lmakta, ac›ma,
merhamet hisleri tamamen kald›r›larak, insanlar›n birbirlerine
adeta birer hayvan gibi muamele etmeleri sa¤lanmaya çal›fl›lmaktad›r. Bu, din ahlak›n›n insanlara kazand›rd›¤› güzel özelliklere ve erdemlere tamamen z›tt›r. Kuran'da emredilen ahlakta, zay›f, bak›ma muhtaç, kimsesiz veya hasta insanlar›n bak›lmas›, flefkat ve fedakarl›kla korunmalar› vard›r. Allah, iman
edenlere her koflulda, kendilerinden önce di¤er insanlar›n rahat›n› sa¤lamalar›n›, daima sab›r göstermelerini ve hep fedakarl›kta bulunmalar›n› emretmektedir. Allah Kuran'da, sab›r göstererek iyilikte bulunanlar› flöyle müjdelemektedir:
Kendileri, ona duyduklar› sevgiye ra¤men yeme¤i, yoksula,
yetime ve esire yedirirler.
Biz size, ancak Allah'›n yüzü (r›zas›) için yediriyoruz; sizden
ne bir karfl›l›k istiyoruz, ne bir teflekkür. Çünkü biz, as›k suratl›, zorlu bir gün nedeniyle Rabbimiz'den korkuyoruz.
Art›k Allah, onlar› böyle bir günün flerrinden korumufl ve onlara par›lt›l› bir ayd›nl›k ve bir sevinç vermifltir. Ve sabretmeleri dolay›s›yla cennetle ve ipekle ödüllendirmifltir. (‹nsan Suresi, 8-12)
Harun Yahya (Adnan Oktar)
210
Nazi Almanyas›'nda Öjeni
Ian Kershaw taraf›ndan yaz›lan ve 1998 y›l›nda yay›nlanan
Adolf Hitler'in biyografisinde, 1920'lerin Almanyas›'nda sosyal
Darwinizm'in, öjeninin ve faflizmin iç içe geçtikleri belirtilmekte
ve flöyle denilmektedir:
Entegral nasyonalizm, nasyonal sosyalizm, sosyal Darwinizm, ›rkç›l›k, biyolojik anti-semitizm, öjeni, seçkincilik (elitizm) farkl› ölçülerde birbirleriyle kar›flt›lar...118
Bilim tarihindeki yanl›fllar üzerine çal›flmalar yapan Dr. Robert Youngsonise, yapt›¤› bir de¤erlendirmede, Nazilerin katliamlar›n›n temelinde öjeni fikrinin yer ald›¤›n› ve öjeninin tarihin en
büyük bilimsel yalanlar›ndan biri oldu¤unu flöyle ifade eder:
Öjeninin bu karanl›k yönünün sonucu, Adolf Hitler'in saf 'Aryanlar'›n evlenmelerini teflvik ederek ve az geliflmifl genlere sahip olduklar›n› iddia etti¤i alt› milyon insan› öldürerek 'efendi ›rk'› üretmeyi denemesiydi. Galton'u soyk›r›m nedeniyle, hatta bu konuyu
savunmas›n›n getirece¤i sonuçlar› öngörmedeki baflar›s›zl›¤› nedeniyle suçlamak pek adil olmayacakt›r. Fakat yine de Galton kesinlikle öjeninin bafll›ca mimar›yd› ve Hitler'de bu fikir saplant› halini
alm›flt›. Dolay›s›yla, sonuçlar› aç›s›ndan bu görüfl tüm zamanlar›n
en büyük bilimsel hatalar›ndan birisi olarak nitelendirilebilir.119
Youngson, Galton'un akla ve bilime ayk›r› görüfllerini, yaln›zca "bilimsel bir hata" olarak nitelendirmekle asl›nda çok "iyi niyetli" bir yaklafl›m sergilemektedir. Galton ve benzerlerinin öne sürdükleri iddialar, dünya tarihinde efline az rastlan›r vahflet ve katliam›n temelini oluflturmufl korkunç bir dünya görüflüdür. Nazi Almanyas›, sosyal Darwinist dünya görüflü toplumlara tam olarak
uyguland›¤›nda, ne büyük felaketlerin yaflanaca¤›n› görmek aç›s›ndan tarihi bir ibret vakas›d›r.
Naziler, kendilerince Aryan ›rk›n› "kirleten" her ›rk›, her "afla¤›", "eksik", "kusurlu" ve "hasta" insan› öldürmeyi bir devlet poliSosyal Silah Darwinizm
211
Aryan ›rk›ndan
olmad›klar› için
birçok çocuk
ilgisiz, sevgisiz
b›rak›l›yor, hatta türlü bahanelerle öldürülmeye veya k›s›rlaflt›r›lmaya
çal›fl›l›yordu.
212
tikas› olarak kabul etmifllerdi. Hitler bu ac›mas›zl›¤›n nedenini
kendince flöyle aç›kl›yordu:
Çürüyecek insanlar... do¤a uzun vadede zararl› ö¤eleri ortadan
kald›r›r. ‹nsan, tüm canl›lar›n karfl›l›kl› olarak birbirlerini yok etmelerini isteyen bu do¤a kanunu karfl›s›nda tiksintiye kap›labilir.
Kufl, bir yusufçuk taraf›ndan kap›l›r, yusufçuk ise daha sonradan
kendinden daha büyük bir kufl taraf›ndan yutulacak di¤er bir
kufl taraf›ndan yutulur... Do¤an›n kurallar›n› bilmek onlara uymam›za olanak sa¤lar. 120
Hitler do¤adaki ekolojik dengeyi sa¤layan baz› olaylara
bakarak, bunun insanlar için de geçerli oldu¤unu öne sürerken
büyük bir yan›lg›ya kap›lm›flt›. Hayvanlar›n bir di¤erini yem
olarak görmesi, insanlar›n da kendilerinden güçsüz gördüklerini ac›mas›zca yok etmeleri anlam›na gelmez. Hayvanlar fluuru
olmayan varl›klard›r. ‹nsanlar ise ak›l, fluur ve vicdan sahibidirler ve iyiyle kötüyü, do¤ruyla yanl›fl› birbirinden ay›rt etmek
yetene¤ine, olaylar› de¤erlendirme kabiliyetine sahiptirler. ‹nsanlar›n hayvani bir yaflam sürmesi gerekti¤ini iddia edenler ise
ancak Hitler gibi ruhsal dengesizliklerine kendilerince meflru
zemin oluflturmaya çal›flanlard›r. Nitekim Hitler, bu aldatmacalar› ne kadar büyük bir saplant› haline getirdi¤ini flu sözleri ile
de ifade ediyordu:
E¤er kutsal bir emri kabul edebilirsem o flu olacakt›r: "Sen türleri koruyacaks›n." Bireyin yaflam›na çok yüksek bir fiyat biçilmemelidir. E¤er birey do¤an›n gözünde önemliyse, do¤a onu korumak için gerekli ilgiyi gösterecektir. Bir sine¤in b›rakt›¤› milyonlarca yumurta içerisinden, çok az› yumurtadan ç›kar, ama yine de
sinek ›rk› geliflir.121
Oysa her insan hayat›, ›rk›, cinsiyeti ve dili ne olursa olsun
de¤erlidir. Vicdan sahibi bir insan›n yapmas› gereken de, ›rk›na
veya sahip oldu¤u fiziksel özelliklerine bakmadan tüm insanlar› korumak için elinden geleni yapmas›d›r. Hitler'in ve di¤er
Sosyal Silah Darwinizm
213
Nazi ideologlar›n›n insan hayat›n› bu derece de¤ersiz görmelerinin ve di¤er milletlere karfl› duyduklar› kin ve intikam duygular›n›n insanl›¤›n bafl›na ne büyük felaketler getirdi¤ini ise II.
Dünya Savafl› tüm insanlara göstermifltir. Ayr›ca Hitler'in sapk›n dünya görüflü yaln›zca di¤er ›rklar için de¤il, Hitler'in kendi vatandafllar› için de büyük bir belaya dönüflmüfltür. Almanya'da yayg›n bir flekilde uygulamaya geçirilen öjeni bunun örneklerinden biridir.
• Almanya'da Öjeni Hareketinin T›rman›fl›
1900 y›l›nda, Alman sanayici Alfred Krupp taraf›ndan en
iyi makale yar›flmas› düzenlendi. Yar›flmada, "‹ç Politikay› Gelifltirmek ve Yasalara Uygulamak ‹çin Darwinizm'in ‹lkelerinden Neler Ö¤renebiliriz?" konusu üzerine yaz›lan en iyi makaleye ödül verilecekti.
Yar›flmay› Wilhelm Schallmeyer kazand›. Schallmeyer, kültür toplumunu, ahlak› ve hatta "do¤ru" ve "yanl›fl"› kendince
yaflam mücadelesi kavram› ile aç›klamaya çal›fl›yordu. Tüm kanunlar›n bu kavramlara uygun hale getirilmesi gerekti¤ini; böylece beyaz ›rk›n Avustralya Aborijinleri ile ayn› seviyeye düflmesinin engellenece¤ini; toplum, fiziksel ve zihinsel aç›dan zay›f insanlar› korudukça, gerilemenin kaç›n›lmaz oldu¤unu iddia ediyordu. Irksal hijyen vahfletinin Almanya'daki kurucusu
ve sosyal Darwinist Dr. Alfred Ploetz, Schallmeyer'in çarp›k fikirlerinin tamam›n› destekledi¤ini ve beyaz ›rk›n korunmas› gerekti¤ini aç›klad›. Örne¤in savafl zamanlar›nda ›rk›n korunabilmesi için, sadece ›rksal aç›dan afla¤› olan kiflilerin ön cepheye
gönderilmesini ›srarla savundu. Ön safta savaflan askerler genellikle öldürüldükleri için, sözde "ifle yaramayan zay›flar"
ölürken, üstün olanlar›n hayatta kalacaklar›n› iddia ediyordu.
Daha da ileri giderek, do¤umlar s›ras›nda bir doktor grubunun
Harun Yahya (Adnan Oktar)
214
haz›r bulunmas›n› ve bebe¤in yaflamak için yeteri kadar uygun
olup olmad›¤›na karar vermelerini, e¤er uygun de¤ilse çocu¤u
öldürmelerini önerdi.122
Yukar›daki dehflet verici öneriler, Nazi iktidar›ndan önce
öjeni hareketinin at›lm›fl ilk ad›mlar›yd›. 14 Temmuz 1933 tarihinde, Nazi partisini iktidara getiren Mart seçimlerinden sadece 4 ay sonra, öjeni ve sözde "zihinsel hijyen" hareketi gittikçe
yayg›nlaflmaya bafllad›. O tarihten önce, öjenik amaçlarla k›s›rlaflt›rma uygulansa dahi kanuna ayk›r› idi. Ancak art›k "Gelecek
Nesillerde Kal›t›msal Hastal›klar›n Önlenmesi Yasas›", daha da
iyi bilinen ad› ile "K›s›rlaflt›rma Yasas›" kapsam›nda öjenik vahfletin serbestçe uygulanmas›na izin veriliyordu. Bu zorbal›¤›n
bafl mimar›, Münih Üniversitesi'nde psikiyatri profesörü olan
Kaiser-Wilhelm Enstitüsü Baflkan› profesör Ernst Rudin idi. Ru-
Kaiser-Wilhelm Enstitüsü'nün öjeni ile ilgili çal›flmalar›ndan
bir örnek
Sosyal Silah Darwinizm
215
din, K›s›rlaflt›rma Yasas› kabul edildikten k›sa süre sonra, Nazi
partisinden baz› avukat ve uzmanlarla birlikte, yasan›n anlam›n› ve amaçlar›n› anlatan bir aç›klama yay›nlad›. Yasan›n amac›
özetle, Alman idealine ulaflabilmek için ulusun, "saf olmayan ve
istenmeyen" unsurlardan temizlenmesinin sa¤lanmas›yd›.
Zavall› ve korunmaya muhtaç konumdaki bu insanlar›n,
öjeni dehfletinin ön gördü¤ü insanl›k d›fl› muamelelere tabi tutulmalar› ancak sosyal Darwinizm'in yalanlar› ile aldanm›fl
kimseler taraf›ndan kabul edilebilir bir durumdur. Bu insanlar›n her biri yard›m görmesi gereken hastal›klara ve acizliklere
sahiptir. Aciz konumdaki insanlara diledikleri gibi davranabileceklerini düflünen Naziler, iktidarda olduklar› dönem boyunca
dehflet verici sahnelerin yaflanmas›na neden olmufllard›r.
Almanya'da uygulamaya konulan bu ilkel yasaya göre, k›s›rlaflt›rma kiflinin r›zas› olmadan da yap›labiliyordu. Resmi bir
doktor, polisin yard›m› ile, gerekirse zor kullanarak k›s›rlaflt›rmaya kanunen hak sahibiydi. Amerikal› sosyal Darwinist, ›rkç›
ve Nazi taraftar› Lothrop Stoddard, Into the Darkness – Nazi Germany Today (Karanl›¤a Do¤ru – Günümüzde Nazi Almanyas›)
adl› kitab›nda, Almanya'ya yapt›¤› bir ziyareti s›ras›nda öjeni
mahkemeleri hakk›ndaki izlenimlerinden söz etmektedir.
Stoddard, halk sa¤l›k hizmetlerinin verem bölümünden bir görevli ile yapt›¤› bir sohbette kendisine flunlar›n söylendi¤ini ifade eder:
Veremli bir hastaya uygulanan tedavi o kiflinin sosyal de¤erine
göre belirleniyor. E¤er de¤erli bir vatandafl ise ve tedavisi mümkünse hiçbir harcamadan kaç›n›lm›yor. E¤er tedavi edilemez oldu¤una karar verilirse yaflatmaya yönelik hiçbir fley yap›lm›yor.
Çünkü onu yaflatmak ne kendisine ne de topluma bir yarar getirmeyecek. Almanya ancak belli say›da insan› doyurabilir. Biz Nasyonel Sosyalistler sadece sosyal ve biyolojik de¤eri olan insanlara bakmakla sorumluyuz.123
Harun Yahya (Adnan Oktar)
216
Nazilerin ari ›rk
tan›m›na uygun
olarak tasarlanan propaganda
posterleri. Bu
posterlerde yer
alan insanlar, ari
›rk tan›m›na uygun olarak sar›fl›n, uzun kafatasl›, kemerli dar
burunlu, mavi
gözlü...
‹slam ahlak›nda ise insanlar, maddi imkanlar›, mevkileri ve konumlar› ne olursa olsun tedavi olanaklar›ndan eflit
olarak faydalanma hakk›na sahiptirler. Bir insan› fiziksel olarak
baz› kusurlar› oldu¤u ya da varl›kl› olmad›¤› için ölüme terk etmek, aç›kça cinayet ifllemektir. Bunu toplumsal alanda uygulamaya kalk›flmak ise toplu katliam yapmak anlam›na gelir.
Nazi Almanyas›'nda, K›s›rlaflt›rma Yasas› giderek daha da
geniflletildi. 24 Kas›m 1933 tarihinde, "kamu ahlak›na karfl› gelmeyi al›flkanl›k haline getirenler"in de k›s›rlaflt›r›lmalar›na karar verildi. Nazilerin "›rksal kirlenme tezleri", böylece "kamu
ahlak›na karfl› gelme suçu"nu da kaps›yordu. ‹lerleyen y›llar,
Nasyonel Sosyalistlerin korkunç planlar›n›n sadece k›s›rlaflt›rmadan ibaret olmad›¤›n› da gösterecekti.
Sosyal Silah Darwinizm
217
Harun Yahya (Adnan Oktar)
218
• Nuremberg Yasalar›
Nazilerin as›l hedefi için, K›s›rlaflt›rma Yasas› yeterli de¤ildi.
Sözde "ar›nd›r›lm›fl Aryan ›rk›"n› oluflturabilmek için, 1935 y›l›nda
Nuremberg Yasalar› ç›kart›ld›. Bu yasalar, vahfletin ve ilkelli¤in tescillenmifl haliydi. Söz konusu yasalarla, Aryan ›rk›n›n sözde ar›nd›r›laca¤› saplant›s› kabullenilmiflti.
Irk ar›nd›rma çal›flmalar›, ilk olarak devlet memurlar›n›n soylar›n›n araflt›r›lmas› ile bafllad›. Aryan ›rk›na ait olmad›¤› düflünülen
memurlar emekli olmaya mecbur edildiler. Nuremberg Yasalar› Alman halk›n› ikiye ay›r›yordu; devlete tabi olanlar ve siyasi haklar da
dahil olmak üzere tam vatandafll›k hakk›na sahip olanlar. Yahudiler,
Çingeneler ve di¤er ›rklardan kifliler ise sadece tabi olanlard›, vatandafll›k haklar›na sahip de¤illerdi. Nuremberg Yasalar›'n›n ikincisi
olan "Alman Kan›n› ve Alman Onurunu Koruma Yasas›" (k›saca
"Kan Koruma Yasas›" olarak bilinir) ulusun sözde ›rk safl›¤›n› garanti alt›na almay› amaçl›yordu. Yeni yasaya göre, Alman vatandafllar›
ile Alman tabileri aras›nda evlilik yap›lmas› suç say›l›yordu. Bunun
da ötesinde bu yasa, "istenmeyen bireyler"in izole edilmeleri için gelecekteki uygulamalara bir temel oluflturmaktayd›.
• Üstün Irk› Belirleme Programlar›
Öjeni program›nda ilk ad›m, Nazilerin yan›lg›lar›na göre üstün
ve korunacak olan ›rk›n hangi özelliklere sahip oldu¤unu belirlemekti. Buna göre üstün ›rk›n özellikleri flöyleydi:
Sar›fl›n, uzun boylu, uzun kafatasl›, dar yüzlü, güçlü çeneli, yüksek kemerli dar burunlu, yumuflak saçl›, aral›kl› aç›k renkli gözlü ve pembebeyaz cilt rengine sahip.124
Hastal›kl› ve saplant›l› bir zihnin ürünü oldu¤u hemen anlafl›lan bu ve benzeri k›staslar hem bilime ayk›r›d›r hem de ahlaken kabul edilebilir de¤ildir. Daha önce de vurgulad›¤›m›z gibi, insanlar›
tenlerinin, gözlerinin, saçlar›n›n rengine göre ayr›ma tabi tutmak
hiçbir mant›ki veya ahlaki de¤er ile aç›klanamaz.
Sosyal Silah Darwinizm
219
Nazilerin Ari ›rk propagandas› için kulland›klar› posterlerden biri.
220
Kafatas› ölçümleri, saç renginin tespiti,
ci¤er hacmi ölçümleri ve parmak izleri
öjenist amaçlar için kullan›l›yor, "üstün"
olmad›¤› düflünülen kifliler bu flekilde
tespit ediliyordu.
Sosyal Silah Darwinizm
221
Belirlenen bu ak›l d›fl› k›staslara ra¤men, Nazilerin, ›rklar› birbirinden ay›rmalar› o kadar kolay olmuyordu. Bunun için kafatas›
ölçmek, bilimsel de¤eri olmayan baz› zeka testleri uygulamak dahil
olmak üzere pek çok ilkel metodla insanlar üzerinde çeflitli ölçümler yapt›lar. Gerekli üstün ›rk özelliklerine sahip olduklar›n› düflündükleri kad›nlar özel evlerde tutuldular ve bu ilkellik devam etti¤i
süre boyunca Nazi subaylar› taraf›ndan hamile b›rak›ld›lar. Bu gayri ahlaki "insan yetifltirme çiftlikleri"nde, babalar› belli olmayan çocuklar dünyaya geldi. Bu çocuklar sözde üstün Alman ›rk›n›n gelecek nesli idi. Ancak, bu çiftliklerde hiç beklenmedik bir sonuç elde
edildi. Bu çiftliklerde do¤an çocuklar›n IQ ortalamalar›, anne babalar›n›n ortalamalar›ndan daha düflüktü.125
Harun Yahya (Adnan Oktar)
222
Hitler, Nazi Almanyas› için, gençlerin tafl›d›¤› önemin fark›ndayd›. Nazizmin sapk›n telkinleri ile yetiflen yeni nesilin, Hitler'in takipçisi olmas› planlan›yordu. Bu nedenle, Hitler'in propaganda mühendislerinin özel ihtisas alanlar›ndan biri de gençler oldu. Üstün
fiziksel özelliklere sahip baz› gençler özel
öjeni kamplar›nda biraraya toplan›yor ve bu
kamplar özel üreme çiftlikleri gibi kullan›l›yordu. Son derece sapk›n ve ahlak d›fl› bu
yöntemle, Alman halk›n›n daha saf ve daha
üstün bir hale gelece¤ine inan›lm›flt›. Öte
yandan genç beyinler, Nazizmin sapk›n fikirleri ile y›kan›yor, gençler körü körüne bu
ideolojiye ba¤lan›yorlard›. Daha çocuk yafllar›ndan itibaren, Nazizmin bat›l telkinleri ile
zehirlenen bu gençler, neyin do¤ru neyin
yanl›fl oldu¤unu dahi ay›rt edemez bir hale
getiriliyorlard›.
Sosyal Silah Darwinizm
223
Harun Yahya (Adnan Oktar)
224
T4 Ötenazi Program›: "Bilimsel" Cinayetler
Naziler tüm bu yasalarla birlikte çok daha inan›lmaz uygulamalar›n temellerini atm›fl oldular. ‹nsanl›k için utanç verici
olan bu uygulamalardan biri de "zihinsel hastalar›n toplu katliam›" olarak aç›klanabilecek olan "T4 Ötenazi Program›"yd›.
Program ad›n›, uygulaman›n yürütüldü¤ü merkezin Berlin'deki adresinin bafl harflerinden almaktayd›: Tiergartenstrasse 4.
Nazi Almanyas›'nda ötenazi, sözde ›rk temizli¤ini sa¤lamak için k›s›rlaflt›rmadan sonra baflvurulan ikinci yöntem haline gelmiflti. T4 ötenazi program› dahilinde, tedavisi mümkün
olmayan, fiziksel veya zihinsel özürlü, ruhsal sorunlar› olan insanlar ve yafll›lar öldürüldüler. Bir yanda gaz odalar›nda masum bebekler, kad›nlar, yafll›lar yaln›zca farkl› ›rktan olduklar›
için soyk›r›ma tabi tutulurken, di¤er yanda ayn› ›rktan olmalar›na ra¤men zay›f ve güçsüz görüldükleri için binlerce mazlum
ac›mas›zca katlediliyordu. Hitler bu ac›mas›z program› 1939 y›l›nda bafllatt› ve 1941 y›l›na kadar resmi olarak bu uygulama devam etti. Ancak cinayetler 1945 y›l›nda Nazilerin yenilgisine kadar gayri resmi olarak sürdürüldü.
T4, "Geheime Reichssache" (Gizli Alman Hükümeti Meseleleri) olarak bilinen emir ve önlemleri de içeriyordu ve bunlar›n yerine getirilmesinde görevli olan kifliler sessiz kalmaya
mecburdular. Nazi dönemindeki ötenazi uygulamalar› konusunda fazla bilgi edinilememesinin en önemli nedenlerinden biri, bu program dahilinde e¤itilen ve kullan›lan personelin daha
sonra savafl›n en tehlikeli cephelerine asker olarak gönderilmeleriydi. Bunlardan biri Yugoslavya cephesiydi. Bu ülkedeki direnifli yürüten Partizanlar, esir almak yerine tüm düflman askerlerini öldürmeleriyle tan›n›yorlard›. Ötenazi tan›klar›n›n büyük
bir ço¤unlu¤u da bu cepheye gönderilerek ortadan kald›r›lm›flt›.
Sosyal Silah Darwinizm
225
Hitler'in her türlü politikas›n›n, insanlar› ölüme ve vahflete götürdü¤ünü temsil eden
1945 y›l›na ait bir karikatür
Harun Yahya (Adnan Oktar)
226
Almanya'da sözde "Irksal Temizlik"in kurucusu olan Alfred
Ploetz, Fundamental Outline of Racial Hygiene (Irksal Temizli¤in Temel Tasla¤›) adl› kitab›nda, hastalar›n ve engellilerin öldürülmesinden ilk bahseden kiflilerden biri oldu. Ploetz'in sapk›n mant›k örgüsüne göre, zay›flar›n ve hastalar›n korunmalar› ve bak›lmalar› "›rk›n korunmas› ve temizli¤i" aç›s›ndan son derece yanl›flt›. Bu sapk›n düflünceye göre, zay›flar elenmeleri gereken yerde korunup yaflat›l›yorlard›. (Oysa sa¤l›kl› bir toplumda yap›lmas› gereken budur.
Zay›f olanlar korunur ve kollan›r.) Ploetz, özürlü veya kusurlu do¤an bir bebe¤in, Doktorlar Kurulu taraf›ndan verilecek az dozda
morfinle hemen öldürülmesi gerekti¤ini öne sürecek kadar da zalimdi.
Ploetz'i di¤erleri de izledi. 1922 y›l›nda hukukçu Karl Binding
ve psikiyatrist Alfred Hoche The Release of the Destruction of Life Devoid of Value (De¤ersiz Hayat›n Yok Edilme ‹zni) ad›nda ötenaziyi
savunan bir kitap yay›nlad›lar. Kitapta, hastalar›n ve özürlülerin
hem kendilerine hem de topluma yük olduklar›n› ve ölmelerinin
büyük bir kay›p olmayaca¤›n›, bu "ifle yaramaz" insanlar› hayatta
tutman›n maliyetinin çok yüksek oldu¤unu ve devletin bu paray›
çok daha verimli konulara harcayabilece¤ini iddia ettiler. Kendilerince çözüm olarak fiziksel ve zihinsel özürlülerin öldürülmeleri
gerekti¤ini ileri sürdüler ve bunun için dini ve kanuni engellerin
ortadan kald›r›lmas›n› istediler.126 Hoche'un ak›l d›fl› varsay›mlar›ndan biri de, insan hayat›n›n korunmas› ile ilgili ahlaki de¤erlerin
yak›nda yok olaca¤›, "gereksiz" hayatlar›n yok edilmesinin toplumun hayatta kalabilmesi için bir zorunluluk haline gelece¤i idi.127
Bunun ne derece korkunç bir öneri oldu¤unu daha iyi anlamak için, söz konusu kimselerin öne sürdükleri modellerin uygulamaya konuldu¤u bir toplumda bulundu¤unuzu düflünmek yeterli
olacakt›r. Kulaklar› duymayan bir k›z kardefliniz, gözleri görmeyen
anneniz, ruhsal sorunlar› olan bir komflunuz, ayaklar› tutmayan
büyükbaban›z, tedavisi mümkün olmayan bir hastal›¤a sahip olan
Sosyal Silah Darwinizm
227
Öjeniciler, t›p literatüründe yeri olmayan özel terimler dahi gelifltirmifllerdi. Örne¤in farkl› ›rklardan kimseleri veya ak›l hastalar›n›, "zay›f zihin durumu" teflhisi ile damgal›yor ve sonra da ölüme terk ediyorlard›. Yukar›da, bu dönemde ABD'deki ak›l hastalar› görülmektedir.
büyükanneniz, yafllanan baban›z gözlerinizin önünde ölüme götürülse ve bu vahfleti yapanlar bunu sözde bilim ad›na, toplumun iyili¤i için yapt›klar›n› iddia etseler ne düflünürdünüz? Hiç flüphesiz
bu iddialar›n›n hiçbir bilimsel yan› olmad›¤›n› gayet iyi anlar, sevHarun Yahya (Adnan Oktar)
228
di¤iniz ve de¤er verdi¤iniz insanlar›n katledilmelerinin büyük
bir zalimlik oldu¤unu bilirdiniz. Bu iddialar›n, bunal›ml› zihinlerin ürünü hezeyanlar oldu¤unu kavraman›z hiç de zor olmazd›. Uygulanan vahfletin size ve tüm tan›d›klar›n›za tarifi mümkün olmayan ac›lar yaflataca¤› da aç›kt›r. ‹flte baflta Nazi Almanyas› olmak üzere öjeni histerisine kap›lan pek çok toplumda bu
tarz ac›lar yaflanm›fl, bu cinayetler söz konusu toplumlar›n vicdanlar›nda derin yaralar açm›flt›r.
Unutulmamal›d›r ki, evrimcilerin yaflanan zulümlerin büyüklü¤ünü göz ard› edip insanlara unutturmaya çal›flmalar› veya bu cinayetleri yok saymak için gayret etmeleri boflunad›r. Üstü ne kadar örtülmeye çal›fl›l›rsa çal›fl›ls›n, gerçekler ortadad›r.
Darwinizm'in aldatmacalar›n›n oluflturdu¤u ideolojik zemin
nedeniyle insanl›k çok büyük ac›lar yaflam›fl, büyük kay›plar
vermifltir.
Ayn› dönemde ötenazi vahfleti sadece Almanya'da de¤il
baflta ABD olmak üzere birçok
ülkede yayg›nlaflmaya bafllad›. ABD'de Rockefeller
Enstitüsü'nden,
Dr.
Alexis Carrel'in, 1935
y›l›nda
Man
The
Unknown (Bilinmeyen ‹nsan) adl› kitab› yay›nland› ve
bu kitap üç y›l içinde 9 ayr› dile çevrildi. Carrel, kitab›n›n
"The
Remaking
of
Öjeni sapk›nl›¤›n›n destekçilerinden Dr. Alexis
Carrel
Sosyal Silah Darwinizm
229
Man" (‹nsan›n Yeniden Yap›lmas›) adl› son bölümünde, toplumsal sorunlara sözde çözüm olarak öjeni ve ötenaziyi gösterdi. Zihinsel hastalar›n ve suçlular›n, uygun gazlar›n bulunduruldu¤u
küçük ötenazi enstitülerinde öldürülmeleri gerekti¤ini söyleyerek cinayeti flu sözlerle savunmaya çal›fl›yordu:
Çok say›da özürlü ve suçlu olmas› çözülmemifl bir sorundur.
Bunlar, normal nüfus için büyük bir yüktür. Daha önce de dikkat
çekti¤im gibi, hapishanelerin ve ak›l hastanelerinin bak›m›n› sa¤lamak ve halk› gansgterlerden ve ak›l hastalar›ndan korumak
için çok büyük mebla¤lara gerek vard›r. Neden bu gereksiz ve zararl› varl›klar› koruyoruz? Anormal olanlar, normal olanlar›n geliflimini engellemektedir. Bu gerçekle dürüstçe yüzleflmek gerekir. Toplum neden suçlulardan ve ak›l hastalar›ndan daha ekonomik bir yaklafl›mla kurtulmuyor? Sorumluyu sorumsuzdan ay›rmaya çal›flmaya, suçluyu cezaland›rmaya, suç ifllemesine ra¤men
ahlaki olarak masum oldu¤u düflünülenleri ayr› tutmaya devam
edemeyiz.
Biz insanlar› yarg›layacak yeterlilikte de¤iliz. Ancak toplum, sorun ç›karan tehlikeli unsurlara karfl› korunmal›d›r. Bu nas›l yap›labilir? Elbette, gerçek sa¤l›¤›n daha büyük ve bilimsel aç›dan
daha geliflmifl hastaneler yaparak sa¤lanamayaca¤› gibi, daha
büyük ve daha rahat hapishaneler infla ederek bunu baflaramay›z. Almanya'da Hükümet afla¤› türlerin, ak›l hastalar›n›n ve suçlular›n ço¤almas›na karfl› etkin önlemler alm›flt›r. ‹deal çözüm,
bu tipteki tüm bireylerin tehlikeli olduklar› ispat edildikten hemen sonra ortadan kald›r›lmalar›d›r...
Bu arada suçlulara karfl› da çok etkin bir mücadele vermek gerekiyor. Belki de hapishaneler kald›r›lmal›d›r. Daha küçük ve az
maliyetli kurumlar bunlar›n yerini alabilir. Önemsiz suçlardan
hüküm giymifl suçlular›n –daha sonras›nda k›sa süreli hastanede
kalmalar› flart›yla- kamç›lanarak ya da baflka bilimsel yöntemlerle ›slah edilmeleri düzenin sa¤lanmas› için büyük olas›l›kla ye-
Harun Yahya (Adnan Oktar)
230
terli olacakt›r. Daha büyük suçlar iflleyenler gerekli gazlar›n bulunduruldu¤u küçük ötenazi kurumlar›nda insanca ve az masrafl› yöntemlerle yok edilmelidirler. Benzer yöntem, ceza gerektiren bir suçu bulunan, akli dengesi yerinde olmayan kiflilere de uygulanabilir. Modern
toplum kendini normal bireylere uygun olacak flekilde organize etme
konusunda tereddüte kap›lmamal›d›r. Felsefi sistemler ve duygusal ön
yarg›lar böyle bir gereksinime yol açmamal›d›r. ‹nsan kiflili¤inin geliflimi uygarlaflman›n nihai amac›d›r.128
Dr. Carrell, kitab›nda suçlular›n ve topluma zarar verdi¤i düflünülen insanlar›n katledilmelerinin en iyi ve en "ekonomik" çözüm oldu¤unu iddia etmektedir. Daha önce de belirtildi¤i gibi, sosyal Darwinizm, toplumun sorunlar›na çözüm ararken, olaylar›n insani boyutlar›n› göz önünde bulundurmamakta, son derece mekanik, insaniyetsiz, ac›mas›z ve zalim, insan vicdan›yla asla ba¤daflmayan önlemler öne sürmektedir. ‹nsanlar›n, özellikle de sözde "istenmeyen"
231
insanlar›n, hayvan veya eflya gibi kabul edilmesi gerekti¤ini iddia
etmektedir.
Burada flu konuya aç›klama getirmek gerekir: Suçla ve suç iflleyenlerle mücadele, toplumlar için son derece önemlidir. Bu mücadele muhakkak fikri alanda yürütülmelidir. Hem suç ifllemeye zemin haz›rlayan ortamlar ortadan kald›r›lmal› hem de suç iflleyen insanlar çeflitli kültürel ve e¤itsel programlar ile topluma kazand›r›lmaya çal›fl›lmal›d›r. Darwinizm'in insan› bir tür hayvan olarak gösteren yalanlar›, her türlü suça zemin haz›rlamakta; cinayeti, h›rs›zl›¤›, tecavüzü, sald›rganl›¤› ve her türlü kötülü¤ü sözde meflrulaflt›rmaktad›r. ‹nsanlara önce suç ifllemeyi kendilerince makul göstermek, sonra da suç iflledikleri için onlar› katlederek cezaland›rmay›
öne sürmek, aç›klamas› olmayan bir durumdur. Bu nedenle, yeterince bilgi sahibi olmad›klar› ya da bu iddialar›n neden olabilece¤i
felaketleri düflünmedikleri için evrim teorisini savunmaya devam
edenlerin tehlikenin boyutlar›n›n fark›na varmalar› son derece
önemlidir. Suç iflleyenleri "öldürmek" yoluyla topluma refah getirmeye çal›flmak son derece vahfli, ilkel ve barbar bir yöntemdir. Suç
232
oran›n› ve suçlu insanlar›n say›s›n› azaltman›n en etkin ve kal›c› yolu, toplumu manevi aç›dan güçlendirmek, bilgilendirmek, yaflam koflullar›n› gelifltirmek, refah düzeyini art›rmakt›r. En önemlisi, toplumun dini inanc›n›, Allah korkusunu ve sevgisini güçlendirmektir.
Allah'tan korkan, öldükten sonra, dünya hayat›nda yapt›klar›n›n
karfl›l›¤›n› ceza veya mükafat olarak alaca¤›n› bilen, Allah'› seven bir
insan, Allah'›n yaratt›klar›n› da sever. Di¤er insanlara sevgi ve sayg›
duyar, daima güzel ahlak gösterir. Bu anlay›fl bir toplumda ne kadar
yerleflik olursa, o toplum o kadar çok refah ve huzur içinde olur, geliflip ilerler.
• Hitler'in Cinayetlere ‹zin Veren Gizli Emri
Nazi Almanyas›'nda ç›kart›lan ›rkç› yasalardan sonra, s›ra, halka öjeni uygulamalar›n›, özellikle ötenaziyi kabul ettirebilmeye gelmiflti. Bunun için çok çeflitli propaganda yöntemleri kullan›ld›. Bu
yöntemlerin bafl›nda filmler geliyordu. Amaç, insanlar› "bu kadar
çok ifle yaramaz insan› yaflatmak için neden bu kadar çok çaba harcans›n ki" yalan›na inand›rabilmekti. Gazetelerde, zihinsel özürlüler
için ne kadar para harcand›¤›na ve bu paran›n baflka hangi yararl› ifllerde kullan›labilece¤ine dair haberler ve yaz›lar yay›nland›. Bafllat›lan kampanya o kadar büyüktü ki, okul kitaplar›na kadar ulaflt›.129
1938'lerin sonunda Almanya'da ilk ötenazi uygulamalar› bafllad›. 1938'in sonlar›na do¤ru Leipzig'den Knauer ad›nda bir adam
Adolf Hitler'e bir mektup gönderdi. Mektupta, kör, geri zekal› ve eksik uzuvlar› ile do¤an çocu¤unun hayat›na son vermek için bir doktor istedi¤ini yazd›. Mektubuna cevap olarak Hitler özel doktoru
Profesör Karl Brandt'i Leipzig'e yollad› ve sonuç olarak çocuk, doktorlar taraf›ndan öldürüldü.130
Hitler, Dr. Karl Brandt ve Philip Bouhler'e özel durumlarda ötenaziye izin verme yetkisi verdi. "Hitler'in Emri" olarak an›lan yetki
belgesinde flöyle deniyordu:
Sosyal Silah Darwinizm
233
"Hitler'in Emri"
olarak an›lan bu
yetki belgesinde,
Hitler, Nazi doktorlar›na gerekli
gördükleri hastalar› öldürme yetkisi vermektedir.
Bu yetki, Nazi
doktorlar›n›n iflledikleri suçlara
sözde "yasal" bir
temel oluflturmufltur.
Bouhler
ve
Dr.
Brandt, ismen belirlenecek olan baz› doktorlar›n yetkilerini geniflletmekten sorumludurlar. Buna göre,
hastal›k durumlar›n›n tetkik edilmesi sonras›nda insan sa¤duyusu –bu hastalar için- merhametli bir ölüm için karar verebilecektir.
‹mza, A. Hitler. 131
Cinayeti günlük hayat›n bir parças› haline getiren bu yetki, Nazi Almanyas›'n›n psikiyatristleri taraf›ndan ifllenen suçlara
"yasal" temel oluflturmakla kalmam›fl, daha sonra Nuremberg
davalar›nda ve di¤er baz› davalarda, san›klar›n bu yetkiyi bir
emir olarak yorumlamalar›, yapt›klar› katliamlar› sözde hafifleten bir neden olarak öne sürülmüfltür.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
234
T4 Ötenazi Program› Nas›l Uyguland›?
1939 y›l›n›n ortalar›nda ötenazi program› ile ilgili haz›rl›klar›n son safhas› bafllat›lm›flt›. Psikiyatri komitesi ve dan›flmanlar
taraf›ndan haz›rlanan anketler Ekim ay›nda, ak›l hastal›klar› ile ilgili hastane ve kurulufllara gönderildi. Anketteki sorular flunlar›
içeriyordu: "Hastan›n ismi, medeni durumu, milliyeti, en yak›n
akrabas›, düzenli olarak ziyaret ediliyor mu, ziyaretçileri kimler,
finansal sorumlulu¤u kime ait, ne kadar zamand›r hastanede kal›yor, ne kadar zamand›r hasta, teflhis, bafll›ca belirtiler, yatalak
m›, zapt alt›nda m›, tedavisi mümkün olmayan bir hastal›ktan veya flikayetten dolay› m› yat›yor, savafl yaral›s› m›? Ve hastan›n ›rk›." Bu anketler T4 program› içinde görev yapan öncü gruplar taraf›ndan da¤›t›l›yordu.
Hadamar Öldürme
Merkezi'ndeki insan
yakan f›r›nlar›n
tüten bacas›.
Sosyal Silah Darwinizm
235
Bernburg Öldürme
Merkezi'nin farkl›
aç›lardan çekilmifl
foto¤raflar›.
T4 sisteminde, 4 öncü grup kurulmufltu ve herhangi bir soruflturma durumunda bu gruplar as›l kayna¤› gizlemifl olacaklard›. T4'ün as›l ekibinden gelen emirleri bu öncü gruplar uyguluyorlard›. Herhangi bir hastane veya aile, ölüm emrini veya fleklini araflt›rd›¤›nda bu as›l gruba ulaflmas›, 4 öncü grubun ard›nda
herhangi birini bulmas› mümkün de¤ildi.
Bu dört gruba paralel olarak çal›flan bir baflka grup daha vard› ki, bunlar özellikle çocuklar›n öldürülmesi konusunda uzmanlaflm›fllard›. Bu grubun ad› Realms Committee for Scientific Approach
to Severe Illness due to Heredity and Constitution (Kal›t›msal ve Bünyeye Ba¤l› Olan Ciddi Hastal›klara Bilimsel Yaklafl›m için Halk
Komitesi) idi ve bu kurulufla ba¤l› olarak çal›flan iki alt grup daha vard›. Charitable Company for the Transport of The Sick (Hastalar›n Tafl›nmas› için Yard›mseverler Birli¤i) ad›nda olan organizasHarun Yahya (Adnan Oktar)
236
yon hastalar›, öldürme merkezlerine tafl›makla görevliydi. Charitable Foundation for Institutional Care (Kurumsal Bak›m için Yard›mseverler Vakf›) ad›ndaki organizasyon ise son haz›rl›k ve düzenlemeleri yapmakla görevliydi.
Nazilerin insafs›z uygulamalar›ndan biri de, öldürülen hastalar›n ailelerinden "cinayetin masraflar›"n›n al›nmas›yd›; ancak aileler ödemeleri yak›nlar›n›n öldürülmeleri için yapt›klar›n› bilmiyorlard›.
Gelen anketler, ak›l hastanesinde o hastalardan sorumlu olan
doktor veya psikiyatristler taraf›ndan dolduruluyordu. Anketler
geri geldi¤inde T4'ün psikiyatristleri ve di¤er uzmanlar› taraf›ndan de¤erlendiriliyordu. Hiçbir hasta muayene edilmiyor ve görülmüyordu. Bir hastan›n öldürülüp öldürülmeyece¤ine, bu anketlerdeki bilgilere göre karar veriliyordu.
Anketler gönderilmeye baflland›¤›nda baz› ak›l hastaneleri ve
uygun binalar, öldürme merkezleri ve cinayet e¤itim okullar› olarak kullan›lmak üzere yeniden düzenlendiler. Binalar›n içindeki
ölüm odalar›, dufl yerleri gibi kamufle edildiler.
Bu dehflet verici sistem flöyle iflliyordu: Anket cevaplar› geldikten sonra, ölümüne karar verilen hastalar›n kald›klar› kuruma
bir bildirge gönderiliyor ve savafl yaral›lar›na yer aç›lmas› veya bu
hastalar›n daha iyi tedavi edilebilmeleri için baflka yere al›nacaklar› bildiriliyordu. Bu hastalar, öncü organizasyonlardan biri olan ve
hastalar› tafl›makla görevli olan kurulufl taraf›ndan toplan›yor ve
öldürme merkezlerinden birine götürülüyorlard›. Bu merkezlere
gelifllerinden sonraki birkaç saat içinde ise öldürülüyorlard›.
Öldürülenler sadece zihinsel aç›dan tedavisi mümkün olmayan hastalar de¤ildi. Ötenazi uygulamas› h›z kazand›kça, Naziler
di¤er kendilerince "istenmeyen" bireyleri de bu uygulamaya dahil
ettiler. Ruhsal bozuklu¤u olanlar, flizofrenler, yafll›l›ktan dolay›
halsizlik çekenler, saral›lar, felç, parkinson, doku sertleflmesi ve be-
Sosyal Silah Darwinizm
237
Büyük resimde, Bernburg Psikiyatri Hastanesi'nin maketi görülmektedir. Mavi oklar, ölüm
bölgesine giden hastalar›n tafl›nd›¤› yolu, daire içine al›nan
bina ise ölülerin yak›ld›¤› yerleri ve gaz odalar›n› göstermektedir.
Sa¤daki resim: Sosyal bilimler
alan›nda profesör olan Dr. Käthe Leichte 1940'ta Ravensbrück
toplama kamp›na sevk edildi ve 1942'de gestapolar taraf›ndan Bernburg Ötenazi
Enstitüsü'nde zehirli gaz verilerek öldürüldü.
Soldaki resim: Bir zooloji profesörünün k›z› olan Margarita Singer ötenazi program› çerçevesinde öldürüldü.
yin tümörü gibi di¤er organik nörolojik hastal›¤› olanlar için de
ölüm emirleri verildi. Çocuklar da ayn› flekilde öldürülüyorlard›,
yetimhaneler ve ›slahevleri, katledilecek yeni adaylar için detayl›ca
araflt›r›l›yordu.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
238
fiu önemli noktay› belirtmek gerekir ki, öldürülen hastalar›n %50'si e¤er yaflamalar›na izin verilseydi iyileflme imkan›
olan hastalard›.132
Daha önce de belirtildi¤i gibi, T4 operasyonlar›n› ve ölüm
merkezlerini gizlemek için bunlar›n s›radan ak›l hastaneleri gibi görünmesine büyük bir önem verilmiflti. Bu gerçek, Nuremberg davalar›nda KdF'nin (bu terim Führer'in fiansölyesi anlam›nda kullan›lmaktad›r) II. biriminin flefi ve ötenazi program›n›n infaz›ndan sorumlu as›l kiflilerden biri olan Viktor Brack taraf›ndan itiraf edilmiflti. Brack, Nuremberg davalar›nda, ölüm
odalar›na girerken hastalar›n ellerinde havlu ve sabun oldu¤unu ve gerçekten dufl alacaklar›n› sand›klar›n› belirtti. Dufllardan
ise, su yerine öldürücü gaz veriliyordu.
Cinayetleri gerçeklefltiren ö¤rencileri, Hitler'e ba¤l› yüksek
rütbeli Nazi subaylar› seçiyordu ve bu kifliler çok kat› bir flekilde e¤itiliyorlard›. ‹lk bafllarda cinayetleri izliyorlar, e¤itimleri
ilerledikçe hastalar› odalara tafl›maya ve ölüm gaz›n› hastalar›n
bulundu¤u odaya vermeye bafll›yorlard›. Bunun ard›ndan hastalar›n can çekiflmelerini izliyor ve öldüklerine emin olduktan
sonra odalar› havaland›r›p cesetleri kald›r›yorlard›. Bu flekilde
binlerce masum insan› katlettiler.
Tüm bu cinayetler çok s›k› güvenlik önlemleri alt›nda gerçeklefltiriliyor, d›flar› en küçük bilgi s›zd›r›lmamas› için her türlü tedbir al›n›yordu. Çünkü bu binalarda öldürülen kifliler, "baflka ›rktan" insanlar da de¤illerdi. Ço¤u Alman veya Avusturyal›
idi. E¤er Alman halk›, kendi vatandafllar›n›n bu flekilde öldürüldüklerini ö¤renirse, Nazilerin bunu aç›klamalar› zor olaca¤› için
her türlü güvenlik önlemi al›n›yordu.
Bir tür cellat haline gelen ö¤renciler, bir süre sonra cinayet
ifllemeye al›fl›yorlar, bu insanlar›n yalvar›fllar›ndan, 盤l›klar›ndan ve can çekiflmelerinden etkilenmemeye bafll›yorlard›. Bu
Sosyal Silah Darwinizm
239
Sol üstte: Gaz odalar›na giden yol.
Sa¤ üstte: Cesetlerin incelendi¤i ve
deneyler için kullan›ld›¤› yer.
Sol altta: Tüm hastalar›n öldü¤ünü
tespit etmek için kullan›lan gözlem
cam›.
Sa¤ altta: Hastalar›n gaz odas›na
geldiklerinde dufl alacaklar›n› sanmalar› için konan dufllar.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
240
süreç içinde ise e¤itmenleri taraf›ndan çok dikkatli olarak gözlemleniyorlar, reaksiyonlar› not ediliyor ve buna göre haklar›nda rapor yaz›l›yordu. Ayr›ca, bu ö¤renciler kendi milletlerinden insanlar› sadece hasta olduklar› için bu kadar kolay öldürebiliyorlarsa,
sözde "afla¤› ›rktan" insanlar› daha kolay öldürebilecekleri hesaplanarak, ilerideki "daha genifl çapl›" uygulamalar için e¤itiliyorlard›. Bu cinayetleri ifllemeye dayanamayan veya tepki gösteren ö¤renciler ise savafl›n ön cephlerine gönderiliyorlar ve dahil olduklar› bölü¤ün komutan› taraf›ndan "intihar mangas›na" al›n›yorlard›.
241
Cellat olmak
için e¤itilen ö¤renciler, yan›k insan eti
kokusuna, ölmekte olan insanlar›n
盤l›klar›na ve can çekiflmelerine karfl› dayan›kl›, ölüme götürdükleri
insanlarla sanki dufla gidiyorlarm›fl gibi rahatça
konuflabilen, so¤ukkanl›,
"kusursuz katiller" olarak
yetifltiriliyorlard›.
242
Ö¤renciler çeflitli flekillerde ödüllendiriliyor ve böylece teflvik ediliyorlard›. "Çeflitli ödüllerin" d›fl›nda, 2. S›n›f Alman Demir Haç Niflan› al›yorlard›. Bu niflan›n verilme nedeni olarak ise, "Alman Hükümetinin Gizli Meseleleri" gösteriliyordu.
Halk zaman içinde bu enstitülerde neler oldu¤unu anlamaya
bafllay›nca protestolar bafllad›. Bunun üzerine Hitler'in cinayetleri
durdurma emri verdi¤i bildirildi. Ancak cinayetler durmad›, sadece
yöntem de¤iflikli¤ine gidildi. Art›k öldürücü i¤ne veya aç b›rakma
gibi yöntemler kullan›l›yor ve ölüler toplu olarak gömülüyordu. Bu
flekilde ötenazi vahfleti savafl boyunca devam etti.
Özel Hareket 14f13
Pek çok "istenmeyen" ak›l hastas› ve sözde "faydas›z insan"
katledildikten sonra T4 program›, 14f13 kodu alt›nda çal›flma alan›n› geniflletti. Program, ak›l hastaneleri ve araflt›rma enstitüleri ile s›n›rl›yken flimdi, genellikle kald›klar› yerlerdeki koflullardan dolay›
hastalanan Alman ve Avusturyal› mahkumlar ile toplama kamplar›ndaki Yahudilere, Polonyal›lara ve Çingenelere yönelmiflti. 14f13
1925 y›l›nda Almanya'daki bir
psikiyatri hastanesi.
Hadamar Öldürme Merkezi'ndeki mezarl›k.
Sosyal Silah Darwinizm
243
Ötenazi program›
dahilinde öldürülenlerin an›s›na infla edilen bir an›t.
Milliyet gazetesi, 10
Ekim 2003 tarihli
haber.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
244
operasyonunun bafllang›ç tarihi Aral›k 1941'dir. Psikiyatristlerden
oluflan özel komisyonlar T4 Berlin ekibine eklenmiflti ve bu kifliler,
hasta ve kendilerince istenmeyen flah›slar› seçerek, t›bbi bölümlerin
ve hasta karargahlar›n›n temizlenmesi amac›yla toplama kamplar›na göndermifllerdi. Seçilen hastalar genellikle alt› ölüm merkezinden birine yollan›yor ve orada öldürülüyorlard›. Toplama kamplar›ndan seçilen insanlar genellikle çal›flma kapasitelerine göre ayr›l›yor, çal›flamayacak durumda olanlar ölüme gönderiliyordu.
1943 y›l›nda, öldürme istasyonlar›ndan biri olan Hadamar'da
çocuklar da öldürülmeye baflland›. Ancak bunlar›n aras›nda kötürüm ya da zihinsel olarak engelli olanlar›n d›fl›nda, bar›naklarda,
genç evlerinde ve yetimhanelerde kalanlar da vard›.133
245
Merhametsizli¤in ve Ac›mas›zl›¤›n Kökeni Dinsizliktir
Nazi Almanyas›, sosyal Darwinist düflüncelerin pratikte uygulanmas› ile, bir toplumun ne hale gelece¤inin, insanlar›n ne tür
zalimliklere maruz kalaca¤›n›n aç›k bir göstergesidir. Irkç› teorileri
elefltiren The Emperor's New Clothes (‹mparator'un Yeni K›yafetleri)
isimli kitab›n yazar› evrimsel biyoloji profesörü Joseph L. Graves
Jr., Darwinizm'in yol açt›¤› Nazi Almanyas› trajedisi için flu yorumda bulunur:
Nazi Almanyas›'n›n yaflad›¤› trajedi, öjeninin, ›rksal hiyerarflinin ve
sosyal Darwinizm'in iddialar›n›n benimsenmesi durumunda neler
olabilece¤inin en aç›k örne¤idir.134
Bu kimselerin nas›l olup da bu kadar büyük bir kin, nefret,
Sol baflta: Varflova gettosunu flehrin di¤er k›sm›ndan ay›ran
duvar›n inflas›.
Soldan ikinci: Belzec Toplama Kamp›'na gönderilen zavall›
insanlar.
Sol altta: Belzec Toplama Kamp›'nda Çingene bir çift.
Sa¤ altta: Deniz suyunun içilebilirli¤ini deneyen Nazi doktorlar› taraf›ndan denek olarak kullan›lan bir Çingene.
246
duyars›zl›k, ac›mas›zl›k ile dolu olduklar›, nas›l olup da insan
düflman› katillere dönüfltükleri, üzerinde düflünülmesi gereken
bir konudur. Bu sorunun cevab› aç›kt›r: Darwinist ö¤retiye göre
e¤itilmifl, insan› de¤ersiz bir hayvandan farks›z gören, yaflam›n
bir mücadele alan› oldu¤unu zanneden ve bu mücadelede
ayakta kalmak için her türlü kötülü¤ü kendince meflru gören insanlar›n ac›mas›z bir toplum düzeni oluflturmalar› kaç›n›lmazd›r. ‹nsan›, Allah'›n yaratt›¤› ve ruhundan üfledi¤i, vicdan ve
ak›l sahibi, de¤erli bir varl›k olarak görmeyi reddeden, insan›n
hayvan ve bitkilerden farks›z bir organizma oldu¤unu sananlar›n, toplu cinayetler ifllemeleri, zavall› insanlar›n yalvar›fllar›ndan ve çektikleri ac›lardan hiç etkilenmemeleri son derece do¤ald›r. Böyle bir insan kendisine veya ç›karlar›na bir zarar gelece¤ini düflündü¤ünde di¤erlerini hiç ac›madan, merhamet etmeden kolayl›kla öldürebilir, onlar› mutsuzluk, fakirlik, yokluk
ve zulüm içinde bir hayata terk edebilir. Bu kadar zalim birinin,
hastalar› korumas›, düflkünlere yard›m etmesi, fedakarl›kta bulunmas› beklenemez. Böyle biri hasta ve yafll› olan anne-babas›n› dahi korumayacakt›r. Sakat kardefline bakmay› gereksiz bir
zaman, enerji ve para kayb› olarak görebilecektir. Bu sapk›n
dünya görüflü yayg›nlafl›rsa, yöneticilerden aile bireylerine,
doktorlardan e¤itim görevlilerine kadar her insan, bu sapk›nl›¤›n etkisi alt›nda davranacakt›r. Din ahlak›n›n yaflanmad›¤› toplumlarda, fedakarl›k, sab›r, merhamet, flefkat, sevgi, sayg›, vefa
gibi erdemlerin yaflanmas› mümkün de¤ildir. Gerçek din ahlak›n›n hakim olmamas› her topluma benzer y›k›m ve felaketler
getirmifltir.
Sosyal Silah Darwinizm
247
248
Türk-‹slam ahlak›n›n hakim oldu¤u Osmanl› ‹mparatorlu¤u'nda, hastalar sadece aileleri de¤il, çevrelerindekiler taraf›ndan
dahi korunup kollan›yorlar, özel kliniklerde bak›l›yorlar hatta çeflitli yöntemlerle tedavi edilmeye çal›fl›l›yorlard›. Fakir halka ücretsiz sa¤l›k hizmetleri sunuluyor, hatta fakirlerden para talep
eden hekim veya hastane görevlileri cezaland›r›l›yordu. 1871 y›l›nda halk›n sa¤l›k hizmetlerini düzenlemek amac›yla "S›hhiye
Müfettifllikleri" ile "Memleket Tabiplikleri" kurulmufltu. Bu düzenleme ile öngörülen uygulamalardan baz›lar› flöyleydi:
• Doktorlar haftan›n belirli gün ve saatlerinde, belirli bir yerde, zengin, fakir ayr›m› gözetmeksizin baflvuran tüm hastalar› ücret almadan muayene edecektir. Gerekli afl›lar da ücretsiz yap›lacakt›r.
• Muayeneye gelemeyecek durumda olanlar› doktorlar evlerinde muayene edecek, ödeme gücü olanlardan, önceden belirlenen bir ücret al›nacakt›r. Yoksul olanlardan ücret al›nmayacak, zorunlu giderler belediye sand›¤›ndan doktora ödenecektir.
• Önemli bir gerekçe olmadan hastalara bakmamak, yoksullardan ücret almak iflten uzaklaflt›rma nedenidir.135
Osmanl›'da ak›l hastalar›na da özel tedavi yöntemleri uygulan›yordu. Osmanl›'da 15. yüzy›lda dahi ak›l hastalar› için imar
edilmifl darüflflifalar vard›. Hastalar, hastal›klar›na göre seçilmifl
özel Türk müzi¤i makamlar›yla tedavi edilmeye çal›fl›l›rd›. Ayr›ca
özel yemekler, çiçekler ve manzaralar ile de tedavi uygulan›yordu. Hastalara özellikle kufl eti veriliyordu. Her hastan›n odas›nda
iki pencere bulunuyordu. Pencereler tercihen gül bahçesine bak›yordu.136
Osmanl› ‹mparatorlu¤u'ndan çok daha önce de, di¤er Müslüman devletlerde de fiziksel ve ruhsal yönden hasta olanlar›n tedavisi için özel yöntemler kullan›l›yordu. Özellikle Abbasi Halife-
249
li¤i döneminde ‹slam dünyas›, tüm dünyadaki en ileri t›p ve psikiyatri düzeyine eriflmiflti. Dünyan›n ilk hastaneleri ‹slam dünyas›nda
kuruldu, ak›l hastalar›n›n telkinle tedavisi de yine ilk kez ‹slam dünyas›nda uygulanmaya bafllad›. Kuran ahlak›, Müslümanlara bu çal›flmalar› yapacak merhameti, flefkati, akl› ve anlay›fl› kazand›rm›flt›.
‹slam ahlak›nda inananlar fakirlere, zay›flara, düflkünlere,
muhtaç insanlara, kendi bak›m›na güç yetiremeyenlere flefkat duymaya, merhamet etmeye, özveride bulunmaya, bakmaya, koruyup
kollamaya teflvik edilir. Allah'›n Kuran'da, zay›flara, fakirlere, yafll›lara karfl› nas›l davran›lmas› gerekti¤ini bildirdi¤i ayetlerden baz›lar› flöyledir:
... Allah'tan baflkas›na kulluk etmeyin, anneye-babaya, yak›nlara, yetimlere ve yoksullara iyilikle davran›n, insanlara
güzel söz söyleyin, namaz› dosdo¤ru k›l›n ve zekat› verin...
(Bakara Suresi, 83)
Yüzlerinizi do¤uya ve bat›ya çevirmeniz iyilik de¤ildir. Ama
iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitab'a ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine ra¤men, onu yak›nlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalm›fla, isteyip-dilenene
ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namaz› dosdo¤ru k›lan,
zekat› veren ve ahidlefltiklerinde ahidlerine vefa gösterenler
ile zorda, hastal›kta ve savafl›n k›z›flt›¤› zamanlarda sabredenler(in tutum ve davran›fllar›d›r). ‹flte bunlar, do¤ru olanlard›r ve muttaki olanlar da bunlard›r. (Bakara Suresi, 177)
Sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: "Hay›r olarak
infak edece¤iniz fley, anne-babaya, yak›nlara, yetimlere,
yoksullara ve yolda kalm›flad›r. Hay›r olarak her ne yaparsan›z, Allah onu flüphesiz bilir." (Bakara Suresi, 215)
Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir fleyi ortak koflmay›n. Anne-babaya, yak›n akrabaya, yetimlere, yoksullara, yak›n
komfluya, uzak komfluya, yan›n›zdaki arkadafla, yolda kalm›fla ve sa¤ ellerinizin malik olduklar›na güzellikle
davran›n. Çünkü, Allah, her büyüklük taslay›p böbürleneni
sevmez. (Nisa Suresi, 36)
250
osyal Darwinizm'in ›rkç›l›¤a, faflizme ve emperyalizme -ve
di¤er yandan da komünizme- sa¤lad›¤› sözde bilimsel destek genelde bilinen ve çokça yaz›lan bir konudur. Pek bilinmeyen bir gerçek ise, Charles Darwin de dahil olmak üzere pek çok Darwinist'in, kad›nlar›n hem biyolojik hem de zihinsel olarak erkeklerden afla¤› olduklar› yan›lg›s›na inanmas›d›r. Darwinistlerin erkekler ile kad›nlar aras›nda var oldu¤unu iddia ettikleri zihinsel
fark o kadar önemli boyutlardad›r ki, baz› evrimciler kad›n ve erke¤i
iki farkl› fiziksel türe ay›rm›fllard›r; erkekler Homo frontalis, kad›nlar
ise Homo parietalis.137
Darwin'in, kad›nlar› kendince "afla¤›" bir tür olarak tan›mlamas›n›n nedeni, do¤al seleksiyona dayal› bir dünya görüflüne sahip olmas›d›r. Darwinistlerin bu bilim ve ak›l d›fl› görüflüne göre erkekler ka-
251
d›nlara oranla, savaflmak, efl bulmak, yiyecek ve giyecek edinmek için
rekabet etmek gibi konularda daha çok seçilime u¤ramaktad›rlar; kad›nlar ise tarih boyunca bu tür seçilimlerden uzak kalm›fllard›r. Bu bilimsel dayana¤› olmayan ç›kar›ma göre, do¤al seleksiyon erkekler
üzerinde çok büyük bir güç uygulad›¤› için, erkekler her alanda daha
üstün konuma gelmifller, kad›nlara göre daha çok evrimleflmifllerdir.
‹lerleyen sayfalarda da incelenece¤i gibi, Darwin'in bu ç›kar›m› bilimsel bulgulara dayanmamaktad›r, tamamen evrimci ön yarg›lar›n sonucunda hayali olarak ortaya at›lm›flt›r.
Birçok araflt›rmac›, Darwin'in do¤al seleksiyon hakk›ndaki görüfllerinin cinsiyet ayr›mc›l›¤›n› teflvik etti¤ini ortaya koymaktad›r.
Örne¤in tarih ve felsefe profesörü Evelleen Richards, "Darwin'in kad›nlar›n do¤as› hakk›ndaki görüfllerinin evrim teorisine de yans›d›¤›
ve bu nedenle nesiller boyunca (sözde) bilimsel kad›n ayr›mc›l›¤›n›
besledi¤i" sonucuna varm›flt›r.138 Evrimci bilim yazar› Elaine Morgan
ise, Darwin'in biyoloji, etnoloji ve di¤er baz› bilim dallar›n› kullanarak, erkekleri, kad›nlar›n "afla¤› ve de¤ifltirilemez flekilde ikinci s›n›f
olduklar›n›" düflünmeleri için teflvik etti¤ini belirtir.139
Evrimci bilim adam› John R. Durant'›n belirtti¤i gibi, ›rkç›l›k ve
cinsiyet ayr›m› evrim teorisinin belli bafll› sonuçlar›ndan ikisidir:
252
Darwin, görüflünü hayvan ve insanlar›n görünümleriyle ilgili baz› gözlemlere dayand›rd›. Küçük beyinleri ve kavray›fl› daha
kuvvetli kollar›yla mant›ktan çok içgüdünün hakim oldu¤u bir
yaflam sürdükleri söylenen vahfliler, do¤a ve insan aras›nda orta
bir konuma yerlefltirilmifllerdir. Daha sonra Darwin bu s›ralamay›, çocuklar› ve do¤ufltan geri zekal› kiflileri ve ayn› zamanda kad›nlar› da dahil etmek amac›yla geniflletmifltir. Darwin, kad›nlar›n sezgi, h›zl› alg›lama ve belki taklit gibi güçlerinin, afla¤› ›rklar›n, dolay›s›yla eski ve afla¤› medeniyet düzeyinden insanlar›n
özelliklerine benzer oldu¤unu düflünüyordu.140
Durant'›n söz etti¤i Darwin'in yan›lg›lar›, ‹nsan›n Türeyifli
adl› kitab›nda flöyle geçmektedir:
Genellikle kad›nlarda, sezgi, h›zl› kavrama ve belki taklit gücü
gibi özelliklerin, erkeklere oranla çok daha belirgin oldu¤u itiraf
edilir; ancak bu yeteneklerden -en az›ndan- baz›lar›, afla¤› ›rklara
ve bu nedenle de eski ve afla¤› medeniyet düzeyine ait özelliklerdir.141
Darwin'in kad›nlar ve evlilik hakk›ndaki genel düflünceleri de göz önünde bulunduruldu¤unda, kad›nlar› ikinci s›n›f
varl›klar olarak gördü¤ü ve onlar› küçümsedi¤i aç›kça görülmektedir. Darwin bu bilim d›fl› görüflünü teorisine de yans›tm›flt›. Evlili¤in neden yararl› oldu¤unu kendince flöyle aç›kl›yordu:
Çocuklar, daimi bir arkadafl, ilgi gösterecek (ileri yaflta arkadafl),
sevilecek ve oyun oynanacak biri... Herfleye ra¤men bir köpekten
daha iyi bir fley. Ev ve evle ilgilenecek bir kifli. Müzik ve havadan
sudan konuflmalar. Bunlar sa¤l›k için iyi fleylerdir.142
K›sacas› Darwin, evlili¤i "bir kad›n›n arkadafll›¤› ne de olsa bir köpe¤in arkadafll›¤›ndan daha iyidir" mant›¤› ile gerekli
görüyordu. Darwin evlilikle ilgili ifadelerinde, bütün hayat›n›
birlikte geçirecek iki insan›n aras›ndaki dostluk, sevgi, sayg›,
ba¤l›l›k, sadakat, yak›nl›k, samimiyet ve güven gibi özelliklerSosyal Silah Darwinizm
253
den hiç söz etmiyordu. Darwin evlilik için ayr›ca flunlar› söylemekteydi:
Zaman kayb›; akflamlar› okuyamazs›n, fliflmanl›k ve tembellik,
endifle ve sorumluluk, kitaplar vs. için daha az para ay›rmak,
e¤er çok çocukluysan›z geçim sa¤lama bask›s›... belki kar›m
Londra'y› sevmeyecek, o zaman ceza, uyufluk ve tembel bir aptalla sürgün hayat› olacak.143
‹nsanlar›n hayvanlardan temel bir fark› olmad›¤›n›, özellikle kad›nlar›n ve çocuklar›n hayvanlara daha yak›n varl›klar
oldu¤unu sanan bir insan için bu ak›l ve vicdan d›fl› ifadeler son
derece do¤ald›r. Eflini ve çocuklar›n› afla¤› bir tür olarak gören
bir insan elbette ki onlara sevgi, sayg› duymayacak; onlar için
fedakarl›kta bulunmak, onlara güzellikler sunmak istemeyecek;
Darwin, evlili¤i "bir köpe¤in arkadafll›¤›ndansa bir kad›n›nki daha iyidir" düflüncesiyle kabul etti¤ini belirtmifltir. Bu sözleri Darwin'in kad›nlara bak›fl aç›s›n›n bir özetidir. Afla¤›da Darwin ve
eflinin bulundu¤u bir resim görülmektedir.
254
menfaatine uygun olmad›¤› sürece onlarla ilgilenmeyecektir.
Asl›nda Darwin'in ifadeleri, Darwinist ahlakta insan sevgisinin,
yak›nl›k ve dostlu¤un yaflanamayaca¤›n› bir kez daha göstermektedir.
Darwin, kendince erkeklerin kad›nlara göre daha üstün olduklar› iddias›n› ise flöyle ifade etmifltir:
‹ki cinsin zihinsel güçleri aras›ndaki en temel farkl›l›¤›, erkeklerin derin düflünme, mant›k, hayal gücü veya sadece duyu ve ellerin kullan›m›n› gerektiren her iflte kad›nlardan daha yüksek
mevkilere ulaflmalar› göstermektedir. fiiir, resim, heykeltrafll›k,
müzik, tarih, bilim ve felsefe konular›nda önde gelen kad›n ve erkeklerin listesi yap›lm›fl olsayd›, iki listeyi karfl›laflt›rabilmek
mümkün olmazd›. Bay Galton'un, Hereditary Genius (Kal›tsal Dahi) adl› kitab›nda çok iyi ifade etti¤i gibi, e¤er erkekler, birçok konuda, kad›nlar üzerinde tart›fl›lmaz bir üstünlü¤e sahip iseler, o
zaman erkeklerin ortalama zihin gücünün kad›nlar›nkinden yüksek olmas› gereklidir sonucunu, ortalamalardan sapma kanunundan ç›karabiliriz.144
Kuflkusuz Darwin bu yan›lg›y› öne sürerken, hiçbir bilimsel delile dayanm›yordu. Darwin'in kad›nlar hakk›ndaki bu tarafl› ve ön yarg›l› iddialar›, h›zla Darwin'in ça¤dafl› bilim adamlar› aras›nda yay›ld›.
‹nsan, Allah'›n yaratt›¤› ve ona ruhundan üfledi¤i bir varl›kt›r. Bu
nedenle, hayvanlardan farkl› olarak sevgi, flefkat, merhamet, sayg› gibi duygulara sahiptir.
255
256
Allah kad›nlarla erkekleri eflit olarak yaratm›flt›r. ‹man›n kendisine kazand›rd›¤› ak›lla hareket eden bir kifli,
kad›n olsun erkek olsun güzel baflar›lar kazanabilir.
257
Cenevre Üniversitesi'nde do¤a tarihi profesörü olan materyalist Carl Vogt, Darwin'in vard›¤› bütün sonuçlar› –hiçbir bilimsel de¤erlendirmeye tabi tutmadan- kabul ediyor ve "çocuk, kad›n
ve bunak beyaz›n yetiflkin bir zenci ile ayn› zihinsel özelliklere ve
kiflili¤e sahip oldu¤unu, dolay›s›yla bunlar›n afla¤› s›n›ftan olduklar›n› iddia ediyordu.145 Vogt daha da ileri gitmifl ve kad›nlar›n erkeklerden çok, afla¤› hayvanlara daha yak›n olduklar› yalan›n› öne
sürmüfltü. Vogt'un yan›lg›lar›na göre, kad›n, evrimi erken durdu¤u için "geliflimi engellenmifl bir erkekti".146 Vogt'un bir baflka sapk›n iddias›na göre de, medeniyet ilerledikçe kad›nla erkek aras›ndaki uçurum daha da aç›l›yordu, örne¤in Avrupa'n›n ileri toplumlar›nda bu fark çok daha büyüktü.147 Darwin, Vogt'un hezeyanlar›ndan oldukça etkilenmiflti ve onu en önemli taraftarlar› aras›nda
saymaktan onur duyuyordu.148
258
259
Tarihin pek çok devrinde ve Darwin'in yaflad›¤›
dönemde, -toplumlar›n cehaleti ve geri kalm›fll›¤›
nedeniyle- kad›nlar›n birçok alanda geri planda tutulmaya çal›fl›ld›klar› ve bunun büyük oranda gerçekleflti¤i do¤rudur. Ancak bu tamamen yerleflik
kültürden, toplumun ve çevrenin etkisinden kaynaklanan bir durumdur. Darwin ve taraftarlar›n›n
iddia ettikleri gibi asla biyolojik bir geride kalma de¤ildir. Allah, kad›n› ve erke¤i eflit olarak yaratm›flt›r.
Erke¤in kad›na üstün oldu¤unu iddia edip, kad›nlar› bu yolla bask› alt›na al›p onlara ikinci s›n›f insan
muamelesi yapmak, din ahlak›n›n yaflanmad›¤› toplumlara has bir ilkelliktir. Günümüzde, eflit f›rsatlar
verildi¤inde kad›nlar›n da en az erkekler kadar baflar›l›, zeki ve yetenekli olduklar› bilinmektedir ve
bunun say›s›z örne¤i bulunmaktad›r.
Kafatas› Ölçümlerine Dayanan
Cinsiyet Ayr›mc›l›¤›
Baz› evrimci bilim adamlar›, kad›nlar›n daha
"afla¤›" olduklar›n› göstermek için kendilerince kad›nlar›n beyin kapasitelerinin daha küçük oldu¤unu
kan›tlamaya çal›flt›lar. ‹lk önceleri, kad›nlar›n kafatas› ölçülerini almak gibi son derece afla¤›lay›c› ve
mant›k d›fl› yöntemlere baflvurdular. Beyin ne kadar
büyükse zekan›n da o kadar geliflmifl oldu¤unu sand›klar› için (bunun bilimsel aç›dan geçerli bir k›yas
olmad›¤› bugün kesin olarak bilinmektedir), kafataslar›n› k›yaslayarak kad›nlar›n afla¤› olduklar›n› kan›tlayacaklar›n› iddia ettiler. Bu, asl›nda Darwin'in
kitab›nda söz etti¤i bilim d›fl› yöntemlerden biriydi:
Harun Yahya (Adnan Oktar)
260
Farkl› zihinsel yetenekler aflamal› olarak kendi kendilerine gelifltiklerinde, beynin büyüyece¤i neredeyse kesindir... ‹nsan beyninin vücuduna göre büyük oran› -ayn› oran goril ve orangutan›nki ile k›yasland›¤›nda- insan›n geliflmifl zihinsel güçleriyle yak›ndan ba¤lant›l›d›r...
‹nsan beyninin büyüklü¤ü ile zihinsel yeteneklerin geliflimi aras›nda
-vahflilerin ve medeni ›rklar›n, eski ve günümüz insanlar›n›n kafataslar›n›n karfl›laflt›r›lmas› ve tüm omurgal› serisinin benzerlikleriyle
desteklenen- bir çeflit yak›n iliflki bulunur.149
Darwin'in içinde bulundu¤u ilkel bilim koflullar›nda öne sürdü¤ü iddias›na göre, kafatas› ölçüleri ve beyin hacimleri üzerine yap›lan çal›flmalar›n neticeleri evrim teorisini destekleyen veriler ortaya koyacakt›. Ne var ki, bilimsel veriler ve araflt›rmalar bu iddian›n
tam tersini ortaya koydu. Farkl› kafatas› ölçüleri ya da beyin hacimleri hiçbir flekilde evrimi destekleyici bilgi sunmuyordu. Nitekim bu
ölçümlerin bilimsel aç›dan geçerli bir k›yas olmad›¤› bugün art›k
kesin olarak kabul edilmektedir.
Kad›nlar›n sözde afla¤› cins olduklar›n› kraniyolojiyi (kafatas›
bilimini) kullanarak kendince ispatlayabilece¤ini sanan bilim adamlar›ndan biri de Paul Broca'yd›. Fiziksel antropolojinin kurucular›ndan say›lan Broca, insan gruplar›n›n kafataslar›n› ölçerek onlara de¤er biçmek gibi ilkel yöntemler kullanan ve bu ilkelli¤i savunan biriydi.150 Broca, yapt›¤› sözde bilimsel ölçümlerin ard›ndan flu çarp›k
mant›¤› öne sürmüfltü: Genel olarak beyin, yafll›lara oranla yetiflkinlerde, vasat bir erke¤e göre seçkin bir erkekte ve afla¤› ›rklara göre
üstün ›rklarda daha büyüktür... Di¤er fleyler eflit oldu¤u durumda,
zekan›n geliflmesiyle beynin hacmi aras›nda önemli bir iliflki bulunmaktad›r.151
Broca özellikle kad›nlarla erkekler aras›ndaki zihin ve kafatas›
yap›s› farkl›l›klar› ile de ilgileniyordu. Toplad›¤› kafatas› ölçümlerini ön yarg›l› yorumlarla de¤erlendirmifl ve kad›nlar›n zihinsel olarak daha afla¤› olduklar› varsay›m›n› ortaya koymufltu.152 Broca ayr›ca, kad›nlarla erkekler aras›ndaki beyin farkl›l›¤›n›n kendi döneSosyal Silah Darwinizm
261
minde dahi giderek daha büyük hale geldi¤ini iddia etmiflti. Oysa
bu iddias›n› delillendirebilece¤i bilimsel bir verisi yoktu. Bu iddias›n› kendince destekleyebilmek için bir baflka bilim d›fl› varsay›m
ortaya atm›flt›: Ona göre bu artan farkl›l›¤›n nedeni, bask›n erkekle
pasif kad›n üzerinde farkl›laflan evrimsel bask›yd›.153
Broca'n›n ortaya koydu¤u sonuçlar›n bilimsel bir de¤er tafl›mad›¤› günümüz evrimcileri taraf›ndan da itiraf edilmektedir. GoHarun Yahya (Adnan Oktar)
262
uld, Broca'n›n bilimsel olmayan bu sonuçlar› için flu yorumu yapm›flt›r:
Broca'n›n verileri özenle seçilerek biraraya getirilmifl ve daha sonra, önceki sonuçlar do¤rultusunda bilinçsizce kullan›lm›fllard›r.154
Baflka bir deyiflle Broca,
elde etti¤i verileri evrim teorisinin aldatmacalar›na göre "bilinçsizce" ve ön yarg›yla yorumlam›flt›.
Gustave Le Bon
Kafatas› ölçülerini kullanarak ka-
d›nlar› kendince afla¤› gören evrimciler aras›nda sosyal psikolojinin kurucular›ndan Gustave Le Bon da vard›. Le Bon flöyle diyordu:
En zeki ›rklarda... çok say›da kad›n›n beyninin büyüklü¤ü, en geliflmifl erkek beyninden çok gorillerinkine daha yak›nd›r. Bu afla¤›l›k o kadar belirgindir ki, hiç kimse bir an için bile buna karfl›
ç›kmaz; tart›flmaya de¤ecek olan sadece bu durumun derecesidir... Kad›nlar... insan evriminin en afla¤› formlar›n› temsil ederler ve... yetiflkin, medeni bir erkekten çok, çocuklara ve vahflilere
daha yak›nd›rlar. Karars›zl›k, tutars›zl›k, düflüncesizlik, mant›ks›zl›k ve muhakeme yetersizli¤i gibi konularda üstünlük sergilerler. fiüphesiz ki, seçkin kad›nlar da vard›r... ancak onlara, çift bafll› bir goril gibi ucubelerin do¤umu kadar ender rastlan›r; sonuç
olarak, onlar› tamamen göz ard› edebiliriz.155
Darwinistler, di¤er pek çok iddialar›nda oldu¤u gibi kad›nlar hakk›ndaki iddialar›nda da yan›lmaktad›rlar. Kad›nlar›n
müflfik, sevecen, merhametli, ince düflünceli yap›lar› onlar› evrimcilerin sand›¤› gibi geri b›rakan de¤il tam tersine daha da üstün k›lan özelliklerdir. ‹nsan› bir tür hayvan gibi görmeye kodlanm›fl olan evrimciler, bu tarz insani özellikleri kendilerince ge-
Sosyal Silah Darwinizm
263
ri kalm›fll›k olarak de¤erlendiriyor olabilirler. Ancak bunlar insan›n yaflam kalitesini art›ran çok önemli ve güzel özelliklerdir.
Sanat, edebiyat, teknoloji gibi pek çok alanda geliflmeyi ve ilerlemeyi sa¤layan, evrimcilerin varl›¤›n› asla kabul etmek istemedikleri söz konusu insani özelliklerdir.
Bilim Darwin'i Bir Kez Daha Yalanl›yor
Her ne kadar Darwin ve baz› ça¤dafllar›, kafatas› ölçümleri yaparak insanlar› ›rklar›na ve cinsiyetlerine göre "afla¤›" veya
"üstün" diye s›n›fland›rm›fl olsalar da, Darwin'in pek çok iddias› gibi bu da günümüzde bilim taraf›ndan geçersiz k›l›nm›flt›r.
Aryan olup olmad›klar›n›n
anlafl›lmas› için
pergel ve cetvel
kullan›larak kafataslar› ölçülen Almanlar.
264
Kafatas› ve beyin büyüklü¤ünün zeka veya zihinsel kapasite ile bir
ilgisinin olmad›¤› anlafl›lm›flt›r.
Beyin büyüklü¤ü ile zekan›n do¤ru orant›l› olmad›¤› asl›nda
do¤ada aç›kça görülmektedir. Örne¤in fillerin ve balinalar›n beyinleri insana göre çok daha büyüktür. Ancak insan›n tüm bu canl›lardan daha zeki oldu¤u aç›kt›r. Bunun d›fl›nda günümüzde insanlar›n
kafatas› hacimleri 700 cc ile 2.200 cc aras›nda de¤ifliklik göstermektedir.156 Fakat bu farkl›l›klar, insanlar›n zekalar› aras›ndaki farkl›l›¤›
belirler nitelikte de¤ildir.
Kafatas› ölçümleri d›fl›nda, genetik bilimi de Darwin'in kad›n
ve erkek aras›ndaki farkl›l›klarla ilgili iddialar›n›n do¤ru olmad›¤›n›
ortaya ç›karm›flt›r. Kal›t›m kanunlar›na göre erkek, hem k›z hem de
erkek çocuklar›na genlerini aktarabilmektedir. E¤er erkek, Dar-
265
win'in iddia etti¤i gibi biyolojik olarak "üstün" özelliklere sahipse, o
zaman onun k›z çocu¤u da biyolojik olarak ayn› üstün özelliklere
sahip olabilecek, dolay›s›yla hem kad›nlar hem de erkekler ayn›
özellikleri paylaflabilecektir. Ancak Darwin ve ça¤dafllar› genetik bilimi hakk›nda hiçbir fley bilmiyorlard›. Hatta Darwin, bir türün elde
etti¤i özelliklerin sadece bir cinsten geldi¤ini öne sürebilecek kadar
bu konuda bilgisizdi.157 Darwin ayr›ca dahilik, hayal gücü ve mant›k gibi üstün özelliklerin k›zdan çok erkek çocu¤a aktar›ld›¤›n› öne
sürecek kadar cahilce aç›klamalarda bulunmufltu.158
Darwin'in tezleri bilimsel bulgulara de¤il,
yaflad›¤› Viktorya döneminin kültürüne
ve ilkel bilim anlay›fl›na dayan›yordu.
266
267
Kuran Ahlak›na Göre Kad›n
ve Erkek Eflittir, Üstünlük
Ahlaka Göredir
Kuran ahlak›nda, erkek ve kad›n aras›nda hiçbir
fark yoktur. Allah Kuran'da kad›nlara ve erkeklere
eflit sorumluluklar yüklemifl, hepsini ayn› konulardan sorumlu tutmufltur. Bir insan› Allah Kat›nda üstün k›lan, kad›n veya erkek olmas› de¤il, Allah korkusu, Allah'a olan derin sevgi ve ba¤l›l›¤› ve güzel
ahlak›d›r. Rabbimiz bir ayetinde, kad›n olsun erkek
olsun iyi ve güzel davran›fllarda bulunan kimselerin
en güzel flekilde ahlaklar›n›n karfl›l›¤›n› alacaklar›n›
flöyle haber vermifltir:
Erkek olsun, kad›n olsun inanm›fl olarak kim salih
bir amelde bulunursa, onlar cennete girecek ve onlar, bir 'çekirde¤in s›rt›ndaki tomurcuk kadar' bile
haks›zl›¤a u¤ramayacaklard›r. (Nisa Suresi, 124)
Allah Kuran'da kad›n olsun erkek olsun iman
eden bir kimsenin sahip olmas› gereken özellikleri
flöyle aç›klam›flt›r:
Mümin erkekler ve mümin kad›nlar birbirlerinin
velileridirler. ‹yili¤i emreder, kötülükten sak›nd›r›rlar, namaz› dosdo¤ru k›larlar, zekat› verirler ve
Allah'a ve Resulü'ne itaat ederler. ‹flte Allah'›n kendilerine rahmet edece¤i bunlard›r. fiüphesiz, Allah,
üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.
(Tevbe Suresi, 71)
Allah'›n ayette bildirdi¤i gibi her insan›n, cinsiyeti göz önünde bulundurulmaks›z›n, sorumluluklar› ayn›d›r. Bu sorumluluklar› eksiksiz yerine getiren,
yaln›zca Allah'a yönelip dönen ve Allah'tan korkup
sak›nan erkek ve kad›nlar› Allah flu flekilde müjdelemifltir:
Harun Yahya (Adnan Oktar)
268
269
Nitekim Rableri onlara (dualar›n› kabul ederek) cevab verdi:
"fiüphesiz Ben, erkek olsun, kad›n olsun, sizden bir iflte bulunan›n iflini bofla ç›karmam... (Al-i ‹mran Suresi, 195)
Darwinistlerin k›stas olarak ald›klar› zihinsel özellikler de,
Allah'›n insanlara cinsiyet ayr›m› olmaks›z›n verdi¤i yeteneklerdir. Allah bir ayette "Ey iman edenler, Allah'tan korkup-sak›n›rsan›z, size do¤ruyu yanl›fltan ay›ran bir nur ve anlay›fl
(furkan) verir..." (Enfal Suresi, 29) buyurmaktad›r. Allah'›n ayette bildirdi¤i gibi, muhakeme yetene¤i ve dolay›s›yla ak›l, cinsiyete göre de¤il, Allah korkusuna göre geliflir.
‹man›n kendisine kazand›rd›¤› ak›l ile hareket eden her insan, kad›n olsun erkek olsun, pek çok konuda baflar› elde edebilir, üstün özellikler kazanabilir. Samimi olarak iman eden bir kifli ise en çok Allah'›n r›zas›n›, rahmetini ve cennetini kazanmak
için çaba harcar.
270
hlaki dejenerasyonda sürekli art›fl; birkaç jenerasyon önce
ay›planan, kötülenen, yasaklanan, onaylanmayan davran›fllar›n zaman içinde yavafl yavafl kabul görmeye bafllamas›, hatta bir süre sonra özenilen, yayg›nca uygulanan bir
davran›fl haline gelmesi ço¤u insan›n fark etmedi¤i ama son derece
önemli bir sorundur. Toplum içinde sald›rganl›¤›n, sahtekarl›¤›n artmas›, efllerin birbirlerini kolayca aldatabilmeleri, hatta kimi zaman
her iki taraf›n bunu kabul etmesi, boflanmalar›n artmas›, yak›n zamana kadar ahlaks›zl›k olarak bilinen yaflam flekillerinin ve davran›fllar›n "farkl› seçim", "marjinallik" ad› alt›nda sözde meflru görülüp yayg›nlaflmas›, homoseksüellik gibi sapk›nl›klar›n kabul görmesi, uyuflturucu ve alkol ba¤›ml›l›¤›nda ciddi bir art›fl olmas›, soygun, doland›-
271
r›c›l›k, yankesicilik gibi olaylar›n say›s›n›n artmas›, insanlar›n daha
kolay cinayet ifller hale gelmeleri, suç oranlar›n›n ve suça e¤ilimin artmas›, insanlar›n birbirlerine sevgi ve sayg›lar›n›n kalmamas›, dedikodunun yayg›nlaflmas›, ahlaki dejenerasyonun ortaya ç›k›fl flekillerinden sadece birkaç›d›r. Özellikle baz› Bat›l› ülkelerin içinde bulundu¤u
durum, söz konusu dejenerasyonun ne derece tehlikeli oldu¤unu
aç›kça göstermektedir.
Tüm bu olumsuzluklar›n kökeninde, insanlar›n niçin var olduklar› sorusuna verdikleri yanl›fl cevaplar yatmaktad›r. ‹nsan gerçekte,
kendisini yoktan yaratm›fl olan Yüce Allah'› tan›mak için vard›r. ‹nsan›n kalbi, ancak Allah'› anarak huzur bulur; Allah "... Haberiniz olsun; kalpler yaln›zca Allah'›n zikriyle mutmain olur" (Rad Suresi,
28) buyurarak, insanlar›n yanl›fl yerlerde arad›klar› huzurun tek gerçek kayna¤›n› bildirmektedir. ‹nsana dünya üzerinde mutluluk ve huzur verecek olan yaflam biçimi de, Allah'›n insanlara emretti¤i din ahlak›d›r.
‹flte bu gerçe¤in göz ard› edilmesi, ahlaki dejenerasyon meydana
getirmekte, bu da mutsuz, ümitsiz, depresif insanlar oluflturmaktad›r.
Bu ahlaki çürümeyi meydana getiren en büyük etkenlerden biri
de, insan› Allah'›n kulu olarak de¤il, tesadüfen ortaya ç›km›fl bencil
272
bir hayvan olarak tan›mlayan Darwinist ideolojidir. Bu bilim ve
ak›l d›fl› iddiaya göre, insan›n, hayvanlardan farkl› kanunlara ve
ahlaki de¤erlere sahip olmas› beklenmemelidir. Hayat bir mücadele yeridir ve insan hayatta kalabilmek ve baflar›l› olabilmek
için di¤er insanlarla k›yas›ya mücadele etmeli, ac›mas›z olmal›d›r. Bu ise güzel ahlaka dair özelliklerin hiçe say›lmas› demektir. California Berkeley Üniversitesi profesörü Phillip E. Johnson, Defeating Darwinism (Darwinizm'i Yenmek) adl› kitab›nda,
1960'l› y›llardan itibaren, dini inançlar›n zay›flamas› ve materyalist dünya görüflünün hakim olmas›yla, toplum hayat›nda ortaya ç›kan olumsuzluklardan flöyle söz etmektedir:
1960'lar›n ‹kinci Amerikan Ba¤›ms›zl›k Bildirgesi'ni oluflturdu¤unu söylemek neredeyse do¤ru olacakt›r; bu baz› insanlar›n
Allah'tan kopup ayr›lmalar›n›n bildirgesidir. Bu tür bir bildirimin arkas›ndan çok daha ileri boyutlarda ahlaki ve hukuki sorunlar do¤mas› beklenmelidir, gerçekten de böyle oldu... 159
Phillip E. Johnson ve kitab›
Darwinizm'i Yenmek
Sosyal Silah Darwinizm
273
Michael Denton ise, 20. yüzy›la damgas›n› vuran belalar›n
Darwinizm göz önünde bulundurulmadan de¤erlendirilemeyece¤ini belirtir ve flöyle der:
Darwinist devrim olmadan yirminci yüzy›l anlafl›lamaz. Son seksen y›l içinde dünyay› etkisi alt›na alan negatif sosyal ve politik
ak›mlar, Darwinizm'in entelektüel yapt›r›m› olmaks›z›n gerçekleflemezdi. On dokuzuncu yüzy›lda giderek artan seküler bak›fl
aç›s›n›n, bafllang›çta evrimin kabulünü kolaylaflt›rd›¤›n› söylerken, günümüzde yirminci yüzy›l›n agnostik (bilinemezci) ve
flüpheci bak›fl aç›s›ndan, büyük olas›l›kla herfleyden çok Darwinizm'in sorumlu oldu¤unu hat›rlamak yerinde olacakt›r. Bir zamanlar materyalizmin sonucu olan (teori), günümüzde onun dayanak noktas› halini alm›flt›r.160
Bu noktada, Darwinizm'in ahlaki çöküntü ve dejenerasyona zemin haz›rlayan iddialar›n›n maddeler halinde incelenmesi
yerinde olacakt›r.
Darwinizm Ateizme Temel Oluflturur
Darwinizm'in materyalist çevreler taraf›ndan büyük bir
kararl›l›kla savunulmas›n›n en önemli nedeni, Darwinizm'in
ateist yönüdür.
Ateizm, eski ça¤lardan beri var olmufltur. Ancak Darwinizm ile birlikte, ateistler as›rlard›r cevap veremedikleri "canl›lar ve insan nas›l var oldu" sorusuna, sözde bilimsel bir cevap
bulduklar›n› sand›lar. Evrendeki düzen ve dengenin tesadüflerin sonucu oldu¤unu ileri sürüyor, kainatta hiçbir amaç bulunmad›¤›n› iddia ediyorlard›. Oysa bu görüfllerin her biri, 20. yüzy›ldaki bilimsel, siyasi ve toplumsal geliflmelerle y›k›ld›. Astronomiden biyolojiye, psikolojiden toplumsal ahlaka kadar pek
çok farkl› alandaki bulgu, tespit ve sonuçlar evrim teorisinin
tezlerini ve ateizmin tüm varsay›mlar›n› temelinden çökertti.
Darwinizm'in kaç›n›lmaz olarak ateizmle sonuçland›¤›n›
Harun Yahya (Adnan Oktar)
274
birçok evrimci ve materyalist de kabul etmektedir. Bunu ilk kez
aç›k bir flekilde Thomas Huxley ifade etmifl, evrim teorisi tamamen kabul edildi¤inde, dine inan›lmayaca¤›n› söylemiflti.
Cornell Üniversitesi'nde tarih profesörü olan William Provine, ayn› zamanda bir evrimcidir. Provine, evrim teorisine inanan birinin hayat görüflünün dinle tamamen çeliflti¤ini aç›klar.161
American Association for the Advancement of Atheism
(Ateizmin ‹lerletilmesi ‹çin Amerikan Birli¤i) baflkan› Charles
Smith ise, "Evrim Ateizmdir" diyerek ayn› gerçe¤i kabul eder.162
Berkeley Üniversitesi profesörlerinden Phillip Johnson, evrim teorisinin ateist ve din ahlak›na uygun olmayan fikir ak›mlar› için tafl›d›¤› önemi flöyle aç›klamaktad›r:
… Darwinizm'in kabul edilmesi Allah'›n varl›¤›n›n inkar edilmesi anlam›na geliyordu ve sonuç olarak Allah'›n vahyine dayal› dinin yerine evrimsel natüralizme (materyalizme) dayal› sapk›n bir
inanç oluflturuldu. Bu sapk›n inanç sadece bilimin de¤il, hükümetlerin, hukukun ve ahlak›n da temel inanc›n› oluflturdu, modernizmin temel felsefesi say›ld›.163
Johnson'›n da belirtti¤i gibi, Darwinizm'e ve materyalizme
körü körüne inanan birçok bilim adam›, kendilerince bilimi,
Allah'› inkar etmenin bir arac› olarak kullanmay› kendilerine en
önemli hedef olarak belirlemifllerdir. Oysa bilim, Allah'›n varl›¤›n›n delillerini insanlara gösteren de¤erli bir araçt›r. Bunun en
önemli göstergelerinden biri de, özellikle son yirmi y›l içinde bilim dünyas›nda, yarat›l›fl gerçe¤ini savunan bilim adamlar›n›n
say›s›nda büyük art›fl olmas›d›r. Yap›lan her araflt›rma, inceleme
ve bulufl, elde edilen her yeni bilgi tüm evrende son derece hassas ve bir o kadar da kusursuz bir dengenin varl›¤›n› göstermekte, kainat›n üstün ve yüce bir Akl›n eseri oldu¤unu ortaya
koymaktad›r. Bu Ak›l, her türlü eksiklikten ve noksanl›ktan münezzeh, üstün güç sahibi yüce Allah't›r.
Sosyal Silah Darwinizm
275
Din ahlak›n›n yaflanmad›¤› toplumlarda öfke, sald›rganl›k, fliddet artar. ‹nsanlar, flefkat, merhamet,
affedicilik, sab›r, hoflgörü
gibi Allah'›n emri olan ahlaki özelliklerden uzaklafl›rlar.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
276
Moleküler biyolog Michael Denton, Darwinizm'in dinsizli¤i
getirdi¤ini ve insan›n kendisine bak›fl aç›s›nda büyük tahribata neden oldu¤unu ise flöyle aç›klar:
Darwinist teori, insan›n Allah ile ba¤›n› kopard›¤› ve onu amac› ve
sonu olmayan bir evrenin içinde bafl›bofl b›rakt›¤› için etkisi bu derece derinden y›prat›c› olmufltur. Günümüzde, insanlar›n insanl›¤a
bak›fl aç›lar›n› ve evrendeki yerlerini bu derece derinden, olumsuz
yönde etkileyen baflka bir fikir bulunmamaktad›r.
Darwin'in yeni ve devrimci (ayn› zamanda ak›l ve bilim d›fl›) görüflü, dünya üzerindeki yaflam›n tüm çeflitlili¤inin –daha önceden inan›ld›¤› gibi Allah'›n yaratmas›n›n de¤il- do¤al ve gelifligüzel süreçlerin sonucunda meydana geldi¤ini ileri sürmektedir. (Allah'› tenzih
ederiz.) Bu sapk›n iddian›n kabulü... Bat› toplumunun sekülerizasyonunda kesin bir rol oynam›flt›r...164
277
Toplumlar›n Allah'a olan inançlar›n›n kaybolmas› veya zay›flamas›, o toplumlar için en büyük manevi y›k›md›r. Allah korkusu
olmayan, ölümden sonra gerçek sonsuz hayatlar›na kavuflacaklar›n›, dünyada yapt›klar›na göre cennet veya cehennem ile karfl›l›k
278
279
göreceklerini inkar eden insanlar, son derece tehlikeli,
güvenilmez, sald›rgan, suça e¤ilimli, merhametsiz ve
ç›karc› olabilmektedirler. Allah'tan korkmayan bir insan için hiçbir konuda s›n›r yoktur. Yasalar taraf›ndan
cezaland›r›lmayaca¤›n› veya bir flekilde bu tür cezalardan kurtulaca¤›n› düflündü¤ü sürece her türlü ahlaks›zl›¤› ve kanunsuzlu¤u yapabilir, toplum içinde her
türlü huzursuzlu¤a neden olabilir, insanlar› doland›rabilir, canlar›n› yakabilir ve benzeri birçok zulümde bulunabilir.
Allah korkusu ve Allah sevgisi ise, insanlar›n güzel ahlak› yaflamalar›n›, Allah'›n hoflnut olaca¤› flekilde
davranmalar›n› sa¤lar. Bu bir toplumu hem ilerletir,
hem de güçlendirir. Aksi durumda ise çat›flmalar, kavgalar, savafllar, ac›mas›zl›klar, adaletsizlikler son bulmaz.
Allah, insanlara iyili¤i, güzelli¤i, adaleti, dürüstlü¤ü ve düzeni emreder. Allah, Kuran'da flöyle buyurmaktad›r:
Medyen (toplumuna da) kardeflleri fiuayb'› (gönderdik. fiuayb onlara:) Dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan baflka ‹lah›n›z yoktur. Size
Rabbinizden apaç›k bir belge gelmifltir. Ölçüyü ve
tart›y› tam tutun, insanlar›n (haklar› olan mallar›n›)
eflyas›n› de¤erinden düflürüp-eksiltmeyin ve düzene
konulmas›ndan sonra yeryüzünde bozgunculuk ç›karmay›n. Bu sizin için daha hay›rl›d›r, e¤er inan›yorsan›z." (Araf Suresi, 85)
O'na iman edenleri tehdit ederek, Allah'›n yolundan
al›koymak için ve onda çarp›kl›k arayarak (böyle)
her yolun (bafl›n›) kesip-oturmay›n. Hat›rlay›n ki siz
az›nl›kta (ve güçsüz) iken O, sizi ço¤altt›. Bozgunculuk ç›karanlar›n nas›l bir sona u¤rad›klar›na bir bak›n. (Araf Suresi, 86)
280
Sosyal Silah Darwinizm
281
Darwinizm ‹nsan›n Bafl›bofl ve Amaçs›z
Oldu¤u Yalan›n› Öne Sürer
Evrimci George Gaylord Simpson'›n afla¤›daki sözleri,
Darwinizm'in insan hakk›ndaki tamamen yan›lg›lar üzerine kurulu bak›fl aç›s›n›› en aç›k flekilde özetlemektedir:
‹nsan, evrende anlama kapasitesine ve potansiyeline sahip tek
varl›kt›r. Ama bilinçsiz ve ak›ls›z maddelerin bir ürünüdür. Böylece dünyaya geliflini kendisi baflarm›fl olan insan, sadece kendisine karfl› sorumludur.165
Klasik Darwinist yalanlar›ndan biri olan bu iddia, toplumsal çöküntünün temelinde yer alan önemli nedenlerden biridir.
Darwinistler, insan›n dünyaya geliflini kendisinin baflard›¤› yan›lg›s›n› öne sürerken tek bir bilimsel delil dahi sunamamakta,
ideolojik nedenlerle bu aldatmacay› ayakta tutmaya çal›flmaktad›rlar. Bu gerçek d›fl› iddiaya göre, insan›n varl›¤›n›n önceden
belirlenmifl hiçbir amac› yoktur. Bu sözde amaçs›z varl›k, zaten
bir gün ölecek ve yok olacakt›r. Oysa gerçek böyle de¤ildir.
Allah insan› yoktan yaratm›flt›r. ‹nsan›n yarat›l›fl›n›n belirli bir
amac› vard›r ve bu amaç Kuran'da bildirilmifltir. Allah insanlar›
Kendisi'ne kulluk etmeleri için yaratm›flt›r. Her insan dünyada
kaderinde belirlenmifl olan süre kadar kalacak ve bu süre bitip
öldükten sonra da yeniden diriltilecektir. Ve her insan ahiret gününde, dünyadayken yapt›klar›ndan sorguya çekilecektir. Evrimcilerin tüm güçleri ile bu gerçe¤i reddetmeye, unutmaya ve
unutturmaya çal›flmalar› da bu gerçe¤i hiçbir flekilde de¤ifltirmez. Dünyadayken bu hatalar›ndan dönmedikleri müddetçe,
Allah'› ve ahiret gününü inkar edenlerin, insan›n amaçs›z bir
varl›k oldu¤unu öne sürenlerin hesap günü geldi¤inde yaflayacaklar› piflmanl›k çok büyük olacakt›r. Rabbimiz bu piflmanl›¤› Kuran'da flöyle haber vermifltir:
Harun Yahya (Adnan Oktar)
282
283
Ateflin üstünde durdurulduklar›nda onlar› bir görsen; derler ki:
"Keflke (dünyaya bir daha) geri çevrilseydik de Rabbimiz'in ayetlerini yalanlamasayd›k ve mü'minlerden olsayd›k." (Enam Suresi, 27)
‹nsanlara amaçs›z olduklar›n›n telkininin verilmesi, onlar› büyük bir bunal›ma ve bofllu¤a sürüklemektedir. Bu yalana inananlar
hayat› çok anlams›z ve gereksiz görmekte, bu ise büyük bir manevi
çöküntüye neden olmakt›r. Günümüzün önde gelen evrim savunucular›ndan Richard Dawkins'in ak›l ve mant›k d›fl› iddialar› da, söz konusu materyalist bak›fl aç›s›n›n tipik bir örne¤idir. Dawkins, insanlar›n birer gen makinas› olduklar›n› ve varolufllar›n›n tek amac›n›n bu
genleri bir sonraki nesle aktarmak oldu¤unu iddia eder. Dawkins'e
göre, ne evrenin ne de insan›n varoluflunun baflka bir amac› yoktur.
Bu sapk›nl›¤a göre tüm evren ve insanlar rastlant›lar›n ve kaosun
ürünüdürler. Bu bat›l inanc›n insanlar› ümitsizli¤e ve mutsuzlu¤a sürükleyece¤i çok aç›kt›r. Ölümle birlikte yok olup gidece¤ini düflünen
bir insan için dünyadaki hiçbir fleyin bir anlam› kalmaz. Dostluklar›n,
sevginin, yapt›¤› iyiliklerin, yaflad›klar›n›n hiçbir karfl›l›¤› ve devam›
olmayaca¤›n› zanneden bir insana hiçbir güzellik zevk vermeyecektir.
284
Bunun da ötesinde, bu çarp›k mant›k örgüsü nedeniyle insanlar iflledikleri kötülüklerin de karfl›l›¤›n› almayacaklar›n› düflüneceklerdir. Bu da insanlar›n bir flekilde örtbas edebileceklerini düflündükleri ya da cezaland›r›lmayaca¤›n› sand›klar› kötülükleri hiç
sak›nmadan ifllemelerine neden olacakt›r. Yalan söylemekten, ikiyüzlü davranmaktan, dedikodu yapmaktan, haks›z kazanç sa¤lamaktan, ac›mas›zl›ktan, h›rs›zl›ktan ve hatta cinayet ifllemekten dahi sak›nmayacak hale geleceklerdir. Böyle sapk›n bir düflünceye
kap›lm›fl olan insanlar›n say›ca artt›¤› toplumlarda ise düzenden
ve istikrardan söz etmenin mümkün olmayaca¤› aç›kt›r.
Darwinist telkinlerin insan ruhunun üzerinde yapt›¤› tahribat›n en dikkat çekici örneklerinden biri, Dawkins'in, Unweaving The
285
Rainbow (Gökkufla¤›n› Sökmek) isimli kitab›n›n önsözünde flu sözlerle ifade edilmektedir:
‹lk kitab›m›n yay›mc›s›, kitab› okuduktan sonra, verdi¤i so¤uk ve
kasvetli mesajdan çok bunald›¤›n› ve üç gece boyunca uyuyamad›¤›n› itiraf etti. Baz›lar› da bana sabahlar› uyanmaya nas›l katlanabildi¤imi soruyor. Uzak bir ülkeden bir ö¤retmen ise bana sitem dolu
bir mektup gönderdi. Mektubunda, ayn› kitab› okuyan bir ö¤rencisinin kendisine gözyafllar› içinde geldi¤ini ve hayat›n bofl ve amaçs›z oldu¤u düflüncesinin onu olumsuz yönde etkiledi¤ini yaz›yordu.
Ö¤retmen, di¤erlerinin de ayn› "hiçlik karamsarl›¤›"ndan etkilenmemeleri için, ö¤rencisine kitab› baflkalar›na göstermemesini tavsiye
etmifl. 166
286
287
Dawkins'in bu itiraf›nda da görüldü¤ü
gibi, Darwinizm'in insanlara telkin etti¤i karamsarl›k ve amaçs›zl›k, toplumlar için büyük
bir tehlikedir. Bu tehlikenin en önemli yönlerinden biri, insanlara sadece Dawkins'in öne
sürdü¤ü gibi "kasvet verici gerçe¤i" sunmas›
de¤il, aksine "kasvet verici bir yalan" sunmas›
ve onlar› "nefle verici gerçekten" koparmaya çal›flmas›d›r. Bu nefle, mutluluk ve huzur verici
gerçek, insan›n yaln›z, bafl›bofl, terk edilmifl,
amaçs›z bir varl›k olmad›¤›, kendisini yaratm›fl
olan Allah'›n belirledi¤i bir amaca sahip oldu¤u gerçe¤idir.
Allah'›n insanlar› bir amaç için yaratt›¤›n›
unutan toplumlar ise ahlaki ve manevi çöküntüye u¤ramaya mahkumdurlar. Uyuflturucu ve
alkol ba¤›ml›lar›n›n, intihara teflebbüs edenlerin, içine kapanarak adeta "hayata küsenlerin",
depresyon, stres gibi psikolojik rahats›zl›klar›
olan insanlar›n büyük bir k›sm›, hayatlar›n›n
gerçek amac›n› bilmeyen insanlard›r.
Prof. Fred Hoyle bir evrimci olmas›na ra¤men, Türlerin Kökeni ile gelen nihilistik (hayat›n amaçs›z ve insan de¤erlerinin önemsiz oldu¤u yan›lg›s›) felsefenin tehlikesi için flöyle
der:
Türlerin Kökeni'nin yay›nlanmas›n›n ard›ndan
sözde e¤itimli görüfllerin benimsemeyi tercih
etti¤i nihilist felsefenin insanl›¤› otomatik olarak kendini yok etme sürecine teslim etti¤i düflüncesi hiç akl›mdan ç›km›yor. O zaman felaketler için geri say›m bafllam›flt›.167
Harun Yahya (Adnan Oktar)
288
289
Allah her insan› Kendisi'ne kulluk etmesi için yaratm›fl ve ona
Kendi ruhundan üflemifltir. ‹nsan, cans›z maddelerden rastlant›lar
sonucunda oluflmufl bir varl›k de¤ildir. ‹nsan, Yüce Allah'›n yaratt›¤›, ak›l ve vicdan verdi¤i, türlü nimetler bahfletti¤i bir varl›kt›r. Darwinistlerin ve materyalistlerin amaçs›z ve bafl›bofl sand›klar› insan›n asl›nda çok önemli, çok üstün ve de¤erli bir amac› vard›r: Kendisini yaratan, yoktan var eden, bir hiçken kendisine can ve bilinç
veren Yüce Rabbimiz'i hayat›n›n her an›nda hoflnut etmek, Rabbimiz'in emirlerine büyük bir titizlikle ve flevkle uymak, bunun karfl›l›¤›nda ise Allah'›n rahmetini ve sonsuza kadar sürecek olan cennetini kazanmay› umut etmektir. ‹nsan›n as›l hayat› ölümünden
sonra bafllayacak olan ahiret hayat›d›r. ‹nsan dünyada, cenneti kazanmak için yaflar.
Allah insanlar›n bafl›bofl olmad›klar›n› Kuran ayetlerinde
flöyle bildirir:
‹nsan, 'kendi bafl›na ve sorumsuz' b›rak›laca¤›n› m› san›yor? (K›yamet Suresi, 36)
Bizim, sizi bofl bir amaç u¤runa yaratt›¤›m›z› ve gerçekten Bize
döndürülüp getirilmeyece¤inizi mi sanm›flt›n›z? (Müminun Suresi, 115)
Harun Yahya (Adnan Oktar)
290
Sosyal Darwinizm'in '‹nsan
Hayvand›r' Yalan›
Darwinizm'e göre, insan bir hayvan türüdür. Bu ak›l ve
bilim d›fl› iddiaya kananlar da, insan›n tüm özelliklerinin
sözde "hayvan atalar›"ndan miras kald›¤›n› öne sürerler. Bu
ise, bir insan›n kendisine ve di¤er insanlara bak›fl aç›s› üzerinde çok tehlikeli etkiler yapar. ‹nsan, bir hayvan türü olarak gördü¤ü di¤er insanlara de¤er vermez, düflüncelerini
önemsemez, hayatlar›n› de¤ersiz görür. Bir insan›n ölümünü bir sine¤in veya köpe¤in ölümünden daha önemli görmez. Bir insan›n aç veya muhtaç konumda olmas›, onu hayvan olarak gören ve hayvanlar›n da zaten çat›flma ve rekabet yoluyla geliflti¤ini düflünen bir insan› rahats›z etmez.
Böyle korkunç bir bak›fl aç›s› insanlar›n birbirlerine olan
sevgi ve sayg›lar›n› da tamamen ortadan kald›r›r. ‹flte bu nedenlerdir ki, Darwinizm'in yan›lg›lar›na aldanm›fl olanlar›n
bir kez daha düflünmeleri ve bu aldatmacan›n nelere malolabilece¤ini göz ard› etmemeleri önemlidir.
George Gaylord Simpson, Darwinizm'in insana bak›fl
aç›s› hakk›nda flöyle der:
Darwin'in dünyas›nda, insan›n, farkl› bir hayvan türü olarak
tan›mlanmas›n›n d›fl›nda özel hiçbir statüsü yoktur. Kelimenin tam anlam›yla do¤an›n bir parças›d›r ve ondan ayr› de¤ildir. Yaflayan her türlü canl›ya –amip, ba¤›rsak kurdu, pire,
deniz yosunu, mefle a¤ac› veya maymun– iliflki dereceleri
farkl› bile olsa, benzerlik göstermektedir. Karfl›laflt›rmak gerekirse, maymunlar gibi kardefllere sahip olmaktansa, ba¤›rsak kurdu gibi k›rk iki kuzene sahip olmak bize daha az empati (duygu paylafl›m›) hissettirebilir.168
Oysa bu hem bilim hem de ak›l ve mant›k d›fl› bir iddiad›r. ‹nsanlar ve hayvanlar Allah'›n yaratt›¤› iki farkl› varl›kSosyal Silah Darwinizm
291
Sosyal Darwinist telkinlere göre, bir insan›n ölümü, bir sine¤in
ölümünden farks›zd›r.
Darwinizm, insanlara
de¤er vermez. Bu küçük çocuklar›n durumu
dahi, Darwinist telkinlere aldanm›fl kiflilerin
vicdanlar›nda bir etki
meydana getirmeyebilir.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
292
t›r. Hayvanlar, hayvani iç güdülerle hareket ederler ve fluursuzdurlar. ‹nsan ise muhakeme yetene¤i olan, fluur sahibi bir varl›kt›r. ‹nsan›n bir tür hayvan oldu¤unu iddia edenlerin yapmaya çal›flt›klar› ise, orman kanunlar›n› insan toplumlar›na uygulamaya çal›flmakt›r. Bu ise, insanlar›n huzur ve refah›n› sa¤layan her türlü güzelli¤i ortadan kald›ran korkutucu bir kaosa neden olur.
Darwin de mektuplar›ndan birinde bu çarp›k bak›fl aç›s›n›
ifade etmifl ve insan›n hayvanlardan evrimleflmesi yalan›na dayanarak fikirlerinin herhangi bir de¤eri olup olmayaca¤›n› sorgulam›flt›r. Darwin'in sözleri flöyledir:
Afla¤› hayvanlardan geliflmifl olan insan zihninin inand›¤› fleylerin, herhangi bir de¤eri ya da güvenilirli¤i olup olmad›¤› konusunda akl›ma her zaman korkunç bir flüphe gelir. Bir maymunun
zihnindeki inançlara –tabi e¤er varsa- hiç kimse güvenir miydi?169
Darwin'in sözleri, evrimcilerin insana bak›fl aç›lar›n›n ne
kadar dehflet verici oldu¤unun bir özeti niteli¤indedir. Darwin'in bu hezeyan› Bat› dünyas›n›n önemli bir kesiminde giderek egemen olmufltur ve günümüzde pek çok ülkede, hatta
okullarda okutulan ders kitaplar›nda dahi, insanlara hayvan olduklar› telkini verilmektedir. Örne¤in 1994 bas›m› Biology, Visualizing Life (Biyoloji: Yaflam› Hayal Etmek) adl› ders kitab›nda
flöyle denmektedir:
Siz bir hayvans›n›z, yer solucanlar›, dinozorlar, kelebekler ve deniz y›ld›zlar› ile ortak bir miras› paylafl›yorsunuz.170
Bilim ve teoloji konular›nda üniversitede dersler veren ve
Moral Darwinism: How We Became Hedonists? (Ahlaki Darwinizm: Nas›l Hazc›lar Haline Geldik?) adl› kitab›n yazar› Benjamin Wiker, Darwin'den önce ve sonra insana bak›fl aç›s›nda nas›l büyük bir sapma oldu¤unu belirtir. ‹nsanlarla hayvanlar araSosyal Silah Darwinizm
293
s›ndaki afl›lmaz farkl›l›klar›n göz ard› edilerek, insanlar›n hayvanlarla bir tutulma yan›lg›s›n›n nas›l yayg›nlaflt›¤›n› ise flöyle
anlat›r:
... Geleneksel ahlak›n tümü olmasa bile ço¤unlu¤u, insanlar›n
farkl› bir tür oldu¤u varsay›m›na dayand›r›l›r. Bu nedenle, cinayetin yasaklanmas› insan do¤as› aç›s›ndan tan›mlanmaktad›r. Öldürmeyin! Neyi öldürmeyin? Aphidleri mi (küçük bir böcek türü)? Kar›nca yiyenleri mi? Orangutanlar› m›? Hay›r, baflka bir
masum insan› öldürmeyin. Ancak Darwinizm'le birlikte, insano¤lu ve di¤er hayvanlar aras›ndaki tür ayr›m› tamamen bulan›klafl›r. Art›k çizilmesi gereken ahlaki bir çizgi yoktur, çünkü
türlerin çizgisi silinmifltir.
Richard Dawkins ve Peter Singer gibi Darwinistler bu sapk›nl›¤›
tüm detaylar›yla itiraf etmekte ve propagandas›n› yapmaktad›rlar. Dawkins, Blind Watchmaker (Kör Saatçi) adl› kitab›nda flunlar› söylemektedir:
Richard Dawkins'in Blind Watchmaker (Kör Saatçi)
adl› kitab›
Harun Yahya (Adnan Oktar)
294
Kendimizi evrimsel yelpazede yer alan bir hayvan olarak gördü¤ümüzde, art›k ahlak›m›z›n ya tüm canl›lar için geçerli oldu¤unu kabul etmeliyiz ya da ahlak›m›z›n herhangi bir temeli oldu¤unu reddetmeliyiz. Genellikle Darwinistler, her ikisi için de tutars›z bir durum sunarlar. Baz› hayvanlar›n insanlar ile ayn› ahlaki
düzeyde olduklar›n› düflünürler. Baz› aç›lardan ise insano¤lunu
herhangi bir hayvan olarak ele al›rlar. Bir taraftan, hayvan haklar› için mücadele eder, di¤er bir taraftan ise deforme olmufl, yafll›
ve güçsüz insano¤lunun, evcil hayvanlara gösterdi¤imiz flefkatin
"d›fl›nda tutulmas›" gerekti¤ini iddia ederler.171
Görüldü¤ü gibi evrim teorisini insan› bir tür hayvan olarak
sunmak istemesinin ana nedenlerinden biri, tüm ahlaki de¤erlerin ortadan kalkt›¤› bir dünya özlemidir. E¤er insan, Darwinizm'in iddia etti¤i gibi bir hayvan türü ise, ki bu hiçbir flekilde
do¤ru de¤ildir, o zaman ahlaki hiçbir de¤erin hatta ahlak kavram›n›n dahi insanlar için bir önemi kalmamaktad›r. Bunun bir
topluma verece¤i zarar›n boyutlar› ise tahmin edilenin ötesinde
olabilir. ‹flte bu nedenle, tüm insanl›k Darwinizm'e ve bu bilim
sahtekarl›¤›n›n aldatmacalar›na karfl› son derece dikkatli olmal›d›r.
Darwinizm, sözde insanlar›n hayvanlardan farks›z olduklar›n› öne sürdü¤ünde, bunu sadece fiziksel ve biyolojik anlamda iddia etmemekte, insan ve hayvan davran›fllar›n›n da birbirinden farks›z oldu¤unu kabul ettirmeye çal›flmaktad›r. Bu durumda insana sözde hayvan atalar›ndan miras kald›¤› iddia edilen fliddet, sald›rganl›k, bencillik, ac›mas›z rekabet, tecavüz, homoseksüellik gibi kötü özellik ve davran›fllar, insan için adeta
"do¤al davran›fllar" statüsüne getirilmektedir. Örne¤in evrimci
bilim adam› J. P. Darlington flöyle demektedir:
Birinci nokta; bencillik ve fliddet do¤ufltand›r, en uzak atalar›m›zdan bize miras kalm›flt›r. O zaman fliddet insanlar için do¤ald›r;
evrimin bir ürünüdür.172
Sosyal Silah Darwinizm
295
Sosyal Darwinist felsefe nedeniyle ma¤dur halk›n yaflad›klar›na bir örnek. Günümüzde yaflanan terör olaylar› da Darwinist ahlak›n bir sonucudur. Ruh sahibi insanlar› hayvanlarla efl tutan Darwinizm, insanl›¤a kan, ac› ve gözyafl›ndan
baflka bir fley getirmemifltir.
Bu durumda insanlar›n her türlü suçu ifllemesi normal karfl›lanmakta, suç ifllemek mazur görülmekte, hatta ço¤u zaman
cezaland›r›lmamas› gerekti¤i iddia edilmektedir. Gould, Ever
Since Darwin (Darwin'den Bu Yana) adl› kitab›nda, kriminoloji
uzman› ‹talyan profesör Cesare Lombroso ile bafllayan bu görüfl
için flöyle der:
Suçlulu¤a iliflkin biyolojik kuramlar pek yeni say›lmazd›, ama
Cesare Lombroso (‹talyan bir hekim) bu tart›flmaya yepyeni, evrimsel bir yön verdi. Do¤ufltan suçlular sadece zihinsel dengesi
bozuk ya da hasta de¤illerdi; daha önceki bir evrimsel aflamaya
Harun Yahya (Adnan Oktar)
296
geri düflmüfl, sözcü¤ün tam anlam›yla soya çekmifllerdi. ‹lkel ve
maymunsu atalar›m›z›n kal›tsal özellikleri genetik repertuar›m›zda
korunur. Baz› bireyler normalden çok fazla atasal özelli¤e sahip
olarak do¤ar. Davran›fllar› geçmiflin baz› yaban›l toplumlar› için
uygun olsa bile, bugün bu davran›fllara suç diyoruz. Do¤ufltan suçluya ac›yabiliriz çünkü kendine hakim olamaz. 173
Lombroso'nun fikrini aç›klayan evrimci Gould'un ifadelerinde aç›kça görüldü¤ü gibi, suç ifllemek tamamen insan›n iradesi
d›fl›nda olan, insanlara sözde hayvan atalar›ndan miras bir davran›fl gibi kabul edilmektedir. Oysa bu gerçek d›fl› bir iddiad›r.
Allah her insan›, kendisine sürekli kötülü¤ü emreden nefsi ve o
kötülükten korunup sak›nmas›n›, iyilikte bulunmas›n› emreden
vicdan› ile birlikte yaratm›flt›r. Ayetlerde flöyle buyurulmufltur:
Nefse ve ona 'bir düzen içinde biçim verene', sonra ona fücurunu
(s›n›r tan›maz günah ve kötülü¤ünü) ve ondan sak›nmay› ilham
edene (andolsun). Onu ar›nd›r›p-temizleyen gerçekten felah bulmufltur. Ve onu (isyanla, günahla, bozulmalarla) örtüp-saran da
elbette y›k›ma u¤ram›flt›r. (fiems Suresi, 7-10)
Dolay›s›yla her insan, yapt›¤› hareketin iyi mi kötü mü, davran›fl›n›n güzel mi çirkin mi oldu¤unun bilincindedir. Ve her
insan kötü olandan sak›nmak, iyi olan› yapmakla sorumludur. ‹yilikte bulunan insanlar güzel tav›rlar›n›n karfl›l›¤›n› en
güzel flekilde alacaklar› gibi, kötülükte bulunanlar da yapt›klar› kötülü¤ün cezas›n› mutlaka çekeceklerdir. Her türlü suçu ve ahlaks›zl›¤› meflru gösteren evrim teorisi ise, insanlar›
hem dünyada hem de ahirette büyük bir felaketin içine sürüklemektedir.
‹nsan hayvan de¤ildir. ‹nsan, Allah'›n kendisine ruhundan üfledi¤i, akla, iradeye, vicdana, sa¤duyuya, do¤ruyu
yanl›fltan ay›rma anlay›fl›na sahip, düflünebilen, karar verebilen, yarg›layabilen, ceza ve mükafat verebilen, yaflad›klar›ndan ders ç›karabilen, Allah'›n imtihan etti¤i bir varl›kt›r.
Sosyal Silah Darwinizm
297
298
Bu özelliklerin hiçbiri di¤er canl›larda bulunmamaktad›r ve bulunamaz da. Çünkü bunlar insan›n fiziksel yap›s› ile, genleri ile
ilgili özellikleri de¤ildir. Tüm bunlar insan›n ruhuna ait özelliklerdir.
Öyleyse, ruh ve ak›l sahibi olan insan bu gerçe¤i hissetmeli, ona göre onurlu, iradeli ve vicdan›na uygun bir yaflam sürmelidir.
"Hayat Mücadelesi" Yalan›n›n
Getirdi¤i Kötü Ahlak
Daha önce de belirtti¤imiz gibi Darwinizm'in en temel yan›lg›lar›ndan biri, "hayat mücadelesi" ve "güçlü olan›n hayatta
kalmas›" ifadeleriyle özetlenen iddiad›r. Evrimcilerin gerçek d›fl› iddialar›na göre, hayat, insan dahil tüm canl›lar için bir mücadele, kavga ve rekabet yeridir. Böyle bir dünyada sevgi, sayg›, ifl birli¤i, fedakarl›k gibi güzel ahlak özelliklerine yer yoktur.
Charles Darwin, ‹nsan›n Türeyifli adl› kitab›nda insan›n bugünkü konumuna mücadele ile geldi¤i ve ilerlemek için mücadeleye devam etmesinin flart oldu¤u, hiçbir kanun ile bu ilerlemenin durdurulmamas› gerekti¤i yalan›n› öne sürmüfltür:
‹nsano¤lu, di¤er tüm hayvanlar gibi, günümüzdeki yüksek durumuna flüphesiz ki h›zl› üremesinin sonucunda yaflam mücadelesi vererek gelmifltir ve e¤er daha yükse¤e do¤ru ilerleyecekse,
zorlu bir mücadelenin içinde yer almas› gerekmektedir.
Aksi takdirde, k›sa süre içinde uyufluklu¤a kap›lacak ve daha
yüksek yeteneklere sahip olan insanlar bu savaflta yeterince baflar›l› olamayacaklard›r. Bundan dolay›, do¤al artma oran›m›z hiçbir yöntem ile yok edilmemelidir. Bu bizi çeflitli kötülüklere yönlendirse de. Tüm insanlar için aç›k rekabet olmal›d›r.174
Darwinizm'in getirdi¤i karanl›k dünyada önemli olan, bir
insan›n hayat› boyunca k›yas›ya bir mücadele içinde olmas›d›r.
Sosyal Silah Darwinizm
299
Oysa bu ne bilimsel geçerlili¤i olan ne de akla ve mant›¤a uygun olan bir iddiad›r. Bu tehlikeli telkinlerin uygulamaya geçirilmesiyle meydana gelecek ortamda dürüstlük, kahramanl›k,
fedakarl›k, sadakat yerine; sahtekarl›k, egoistlik, yalanc›l›k, vefas›zl›k gibi özellikler geçerli olacakt›r ve ancak bu kötü özelliklere sahip olanlar kazanacakt›r. Darwinizm'in bu çarp›k dünya
ve ahlak anlay›fl›n›n dayand›r›ld›¤› temeller evrimciler taraf›ndan sat›r aralar›nda s›k s›k dile getirilmekte ve insanlara telkin
edilmektedir.
Örne¤in Yale Üniversitesi'nden biyoloji doktoru Lorraine
Lee Larison Cudmore, "The Center of Life" (Hayat›n Merkezi)
adl› bir makalesinde evrimci hayat görüflünde merhamet ve ac›maya yer olmad›¤›n› aç›kça itiraf etmektedir:
Evrim, sert ve kaç›n›lmazd›r. Merhamete veya dürüst bir mücadeleye yer yoktur. Çok fazla organizma do¤ar, bu yüzden de,
bunlar›n birço¤unun ölmesi gerekecektir. Önemli olan, ayr›lan
bir sonraki kifliden daha çok sizin genlerinizi tafl›yan çocuk b›rak›p b›rakmad›¤›n›zd›r.175
Kitab›n di¤er bölümlerinde incelenen ›rkç›l›k, vahfli kapitalizm, öjeni gibi sosyal Darwinizm'in güçlendirdi¤i sapk›n ve
tehlikeli düflünce ve uygulamalar›n hepsi, Darwinizm'in hayatta kalma mücadelesi ve güçlü olan yaflar yan›lg›lar›n›n birer sonucudurlar. Oysa hayat bir mücadele yeri de¤ildir. ‹nsan›n tek
mücadelesi kendi nefsiyle ve di¤er kötülüklerle olmal›d›r. ‹nsan
kendi kiflili¤indeki ve çevresindeki kötülüklerle mücadele ederek hem kendinde hem de insanlar aras›nda sevgi, merhamet,
flefkat, bar›fl, güven, sayg›, sadakat, nefle, huzur gibi güzellikleri hakim etmeye çal›flmal›d›r. Allah'›n hoflnut oldu¤u ve insanlar için seçti¤i din ahlak› da bunu gerektirmektedir.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
300
Sosyal Darwinizm ‹nsan Hayat›na
De¤er Vermez
Darwinizm'in "hayat mücadelesi" dogmas› ve insanlar›n
birer hayvan olduklar› yalan›, uygulamaya konuldu¤unda, insan hayat› de¤ersizleflir. Herhangi bir sebeple insan öldürmek,
bir insan› açl›¤a, ölüme terk etmek, savafl ç›karmak, katliam
yapmak, terör eylemi gerçeklefltirmek, ak›l hastas›, özürlü oldu¤u veya baflka bir ›rktan oldu¤u için insanlar› yok etmek, "makul" ve kolay hale gelir.
Bu sapk›n mant›¤a uyarak insan hayat›na de¤er vermeyenlerden biri, Amerikal› sosyal Darwinist profesör E. A. Ross'tur.
Ross'un çarp›k iddialar›na göre, "H›ristiyanl›¤›n ortaya att›¤›
toplumsal yard›mlaflma ve hay›rseverlik kültü, gerizekal›lar›n
ve aptallar›n üremelerine ve ço¤almalar›na yarayan koruyucu
Afla¤›daki grafikte, 30 y›l içinde ifllenen suç oranlar›ndaki büyük art›fl görülmektedir. Toplumlar din ahlak›ndan
uzaklaflt›kça, ahlaki çöküntü ve suç
iflleme oran› da artmaktad›r.
Sosyal Silah Darwinizm
301
bir kalkan›n geliflmesine" neden olmufltur. Ve yine Ross'a göre,
"Devlet, sakatlar›, örne¤in sa¤›r dilsizleri koruma alt›na almakta, sonra da bunlar üreyerek sakat bir ›rk oluflturmakta"d›r. Tüm
bunlara sözde do¤al evrimsel geliflmeyi engelledikleri için karfl› ç›kan Ross'a göre, "dünyay› düzeltmenin yegane yolu, tüm
aptallar›, beceriksizleri ve sakatlar›" kendi hallerine b›rakarak,
do¤al seleksiyon süreci içinde ay›klanmalar›n› beklemektir.176
Bunun ne kadar ac›mas›z bir düflünce oldu¤u aç›kça ortadad›r. ‹nsan vicdan sahibi bir varl›kt›r ve vicdan› zay›flar›, düflkünleri, fakirleri, muhtaçlar› korumas›n› emreder. Aksi takdirde, e¤er insan "insan gibi düflünme" yetene¤ini yitirirse, bu kez
gerçekten hayvandan daha afla¤› bir konuma gelir. Çünkü hayvanlar aras›nda dahi büyük bir dayan›flma ve yard›mlaflma vard›r. (Detayl› bilgi için bkz. Canl›larda Fedakarl›k ve Ak›lc› Davran›fllar, Harun Yahya, Araflt›rma Yay›nc›l›k)
Ross, insana de¤er vermeyen tek sosyal Darwinist de¤ildir.
Onun dehflet verici düflüncelerine sahip ç›kan pek çok Darwinist bulunmaktad›r. Örne¤in Princeton Üniversitesi'nde biyoetik profesörü olan evrimsel psikolog Peter Singer, ciddi fiziksel
sakatl›¤› olan insanlar›n yaflama de¤er görülmemeleri gerekti¤ini söyleyecek kadar ileri gitmifltir. Bu zalimli¤ini de flu ac›mas›z
sözleri ile ifade etmifltir: "E¤er ciddi flekilde sakat bir insan çocu¤unu insan olmayan bir hayvanla örne¤in köpek veya domuzla k›yaslarsak... insan olmayan›n her zaman daha üstün
özellikleri oldu¤unu görürüz... Sadece insan çocu¤un Homo sapiens türüne ait olmas› gerçe¤i, bu çocu¤un bir domuzdan veya köpekten daha farkl› muamele görmesine neden olur. Ancak
türün bir üyesi olmak tek bafl›na ahlakla ilgili de¤ildir."177
Singer, Darwinist vahflette daha da ileri gitmifl ve zihinsel
özürlülerin yiyecek amaçl› veya bilimsel deneyler için öldürülebilece¤ini söylemifltir. fiüphesiz bu çok i¤renç bir vahflettir. Ancak Darwinist mant›kta bu tarz i¤rençlikler ve vahflet dahi savuHarun Yahya (Adnan Oktar)
302
nulabilmektedir. Singer'›n sözleri flöyledir:
Zihinsel özürlülerin yaflam haklar› yoktur ve bu yüzden- insan
etine yönelik bir istek gelifltirmemiz gerekirse- yiyecek için ya da
bilimsel deney amaçl› olarak öldürülebilirler.178
Right To Die Society (Ölme Hakk› Cemiyeti) eski baflkan› Joseph Fletcher da, zihinsel özürlüler için benzer iddialarda bulunmaktad›r:
En düflük düzeyde zekaya ya da zihinsel yetene¤e sahip olmayan
kifliler, kaç organ› çal›fl›rsa çal›fls›n, her ne kadar yaflam fonksiyonlar› otomatik olarak yerine gelirse gelsin, insan de¤ildirler...
Zeka özürlülerin herhangi bir sorumluluklar› yoktur, hiç olmam›flt›r ve olmayacakt›r. Bu, zeka özürlü kiflilerin insan olmad›¤›
anlam›na gelir.179
Yeni do¤an bebeklerin öldürülmesi ise, insan hayat›na de¤er vermeyen Darwinizm'in makul gördü¤ü ac›mas›z, vahfli uygulamalardan bir di¤eridir. Darwinizm, e¤er yeni do¤an bebe¤e bakmak o anne baba için güçlük
ise, onlar› hayat mücadelesinde
‹nsanlar› bir hayvan
türü olarak gören Darwinist anlay›fla göre,
insanlar›n hiçbir de¤eri yoktur. Sosyal Darwinist mant›kta, ac›
çeken, zorluk ve korku
içinde olan insanlar›n
kurtar›lmas› için hiçbir
fley yap›lmaz. Bu insanlar yard›ms›z ve
korumas›z b›rak›l›rlar.
‹slam ahlak›nda ise,
her mümin di¤er insanlar›n huzuru, güvenli¤i ve refah› için
çaba göstermekle sorumludur.
303
geriletecekse, evrimsel aç›dan bu bebe¤in öldürülmesinin gerekli oldu¤unu ileri sürebilecek kadar vicdans›zca bir düflünceyi savunmaktad›r. Örne¤in Darwin, yeni do¤an bebeklerin öldürülmesinin hayvanlarda s›kça görüldü¤ünü ve bunun nüfus
kontrolünde önemli bir faktör oldu¤unu iddia etmifltir. Evrimci
Barbara Burke, Science dergisindeki bir yaz›s›nda bu konu hakk›nda flöyle der:
Baz› hayvan türleri içerisinde, çocuk öldürme do¤al bir davran›fl
olarak görülür. Bu, insanlar için de, primat atalar›m›zdan kalma
bir özellik olarak do¤al görülebilir mi?... Charles Darwin, ‹nsan›n
Türeyifli adl› kitab›nda, yeni do¤an bebeklerin öldürülmesinin,
insan tarihi boyunca, nüfus art›fl›n›n önlenmesi için kullan›lan
tüm yöntemlerin aras›nda muhtemelen en önemlisi oldu¤unu yazm›flt›r.180
Haeckel gibi Darwinistler ise, öjeni bölümünde de
304
incelendi¤i gibi intihar› teflvik etmifller, hayat›n dayan›lmaz oldu¤unu düflünenlerin, intihar ederek hayatlar›n› sona erdirme
hakk›na sahip olduklar›n› iddia etmifllerdir. Ancak Allah, insanlara canlar›na k›ymay› haram k›lm›flt›r.
Öjeni, ötenazi ve ›rkç›l›k gibi bölümlerde de inceledi¤imiz
tüm bu vahfli uygulama ve inançlar, Darwinizm'in insan hayat›na hiç önem vermeyen bir ideoloji oldu¤unu gösteren örneklerdir. Ve bilimsel hiçbir de¤eri olmayan hezeyanlar üzerine infla edilmifltir.
Oysa her insan›n hayat› büyük bir önem tafl›r. Kuran ahlak›nda insanlar birbirlerini çok de¤erli ve önemli görürler ve birbirleri için fedakarl›klarda bulunurlar. Bir mümin, kendi ihtiyac› olsa dahi, yeme¤ini di¤erine verir:
Kendileri, ona duyduklar› sevgiye ra¤men yeme¤i, yoksula,
yetime ve esire yedirirler. (‹nsan Suresi, 8)
Müslümanlar yoksullar› ve yetimleri korumakla, onlar›n
mallar›n› adaletle onlara vermekle, yolda kalm›fllara yard›m etmekle, zay›f b›rak›lm›fl kad›nlar›, erkekleri, çocuklar› ve yafll›lar› korumakla yükümlüdürler. Allah, örne¤in, bir ayetinde anne
babaya "öf" bile denmemesini emretmifl (‹sra Suresi, 23) ve bütün insanlara birbirlerine sözün en güzelini söylemelerini buyurmufltur. (‹sra Suresi, 53) Bir baflka ayette ise Allah "... Kim
bir nefsi, bir baflka nefse ya da yeryüzündeki bir fesada karfl›l›k olmaks›z›n (haks›z yere) öldürürse, sanki bütün insanlar› öldürmüfl gibi olur. Kim de onu (öldürülmesine engel olarak) diriltirse, bütün insanlar› diriltmifl gibi olur..." (Maide Suresi, 32) buyurmaktad›r.
Herkesin birbirini ruh ve ak›l sahibi, de¤erli, önemli insanlar olarak gördü¤ü bir toplumun bar›fl, huzur, güvenlik, sevgi
ve sayg› ile dolaca¤› aç›k bir gerçektir.
Sosyal Silah Darwinizm
305
306
Nisan 1999 tarihinde ABD'nin Colorado eyaletinde Columbine
Lisesi'nin iki ö¤rencisi, 18 yafl›ndaki Eric Harris ve 17 yafl›ndaki Dylan Klebold, okullar›na silahl› ve bombal› sald›r›da bulundular;
12 ö¤renciyi ve 1 ö¤retmeni 30 dakika içinde öldürdükten sonra intihar ettiler.
Olaydan hemen sonra iki sald›rgan ö¤rencinin evlerinde yap›lan araflt›rmalarda çok ilginç belge ve bilgilere
ulafl›ld›. ‹kisi de bu sald›r›y› en az bir y›l öncesinden planlam›fllard›. Denver'daki Westword adl›
Sosyal Silah Darwinizm
307
"Do¤al Seleksiyon
yapaca¤›z" diyerek arkadafllar›n›
katleden bu çocuklar, günlüklerine kendilerinin
daha çok evrimlefltiklerini ve bu
yüzden di¤erlerinden daha üstün
olduklar›n› yazm›fllard›.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
308
bir internet gazetesinde yay›nlanan 26 Nisan 1998 giriflli yaz›lar›ndan birinde Eric Harris, kendisinin ve Klebold'un okulda "do¤al seleksiyon uygulayacaklar›n›" yaz›yordu:
Nisan (1999 y›l›n›n) ay› içinde bir gün ben ve V (arkadafl›
Klebold'u yaz›lar›nda Vodka takma ad›yla isimlendiriyor) intikam alaca¤›z ve do¤al seleksiyonu birkaç aflama daha yukar›ya
çekece¤iz. fiu silahlar› kullanaca¤›z; gürültülü c›rc›r böce¤i silah›, WD40 tenekelerine yap›flt›r›lm›fl gürültülü c›rc›r böcekleri,
flarapnel yüklü boru bombalar›, alev bombalar›, klor gaz› bombalar› ve sis bombalar› ile dolu bir terörist çantas›.1
Bunlar›n yan› s›ra sald›r› an›nda Harris'in üzerindeki tshirt'ün üzerinde "DO⁄AL SELEKS‹YON" yaz›yordu.2
Harris ve Klebold'un yazd›klar›ndan anlafl›ld›¤›na göre, bu
sald›r› Columbine Lisesi'ndeki "daha afla¤›" gördükleri ö¤retmenlere ve ö¤rencilere yönelik bir intikam sald›r›s›yd›.3
Yaz›lar›n›n ço¤unda Eric sürekli olarak do¤al seleksiyon ve
üstünlük hislerinden söz ediyordu. Bu sald›r› için önceden haz›rlad›klar› üç video çekiminde ise ikisi de kendilerinin nas›l di¤erlerine göre "daha evrimleflmifl" olduklar›ndan ve "insanl›¤›n
üstünde" olman›n nas›l bir duygu oldu¤undan söz ediyorlard›.4
Gerçekten de bunlar› yazd›ktan tam bir y›l sonra, Harris ve
Klebold bahsettiklerine benzer silahlarla birlikte Columbine Lisesi'ne girdiler ve ö¤rencileri öldürmeye bafllad›lar. Her ikisi de
okulda Hitler'e olan hayranl›klar› ile tan›n›yor, t-shirtlerinin üzerinde swastika amblemleri (gamal› haç) yer al›yordu. Ayr›ca sald›r›y› gerçeklefltirdikleri gün Hitler'in 110. do¤um günüydü.
Burada sözü edilen çocuklar, o güne kadar bu tür bir sald›r› eyleminde bulunacaklar› tahmin edilmeyen, s›radan gibi görünen, iyi ailelere mensup iki lise ö¤rencisidir. Ayr›ca günlüklerinden anlafl›ld›¤› üzere bu kifliler aileleri ile iyi geçinmekte, onlarla hiçbir sorunlar› bulunmamaktad›r.
Sosyal Silah Darwinizm
309
Bu gençleri böyle psikopatça bir sald›r› düzenlemeye iten,
karakterlerindeki sald›rgan, anormal yap›y›, ald›klar› e¤itimle
destekleyebilmifl olmalar›d›r. Kendilerini d›fllad›klar›n› düflünen
arkadafllar› ile sorunlar›n› çözmek için, okulda ö¤rendikleri "do¤al seleksiyon" kavram›na baflvurmufllard›r. Hayat›n k›yas›ya
bir mücadele yeri oldu¤u, hayatta kalmak için savaflmak gerekti¤i, güçlülerin zay›flar› ezdi¤i, insan hayat›n›n bir de¤eri olmad›¤›, insan›n hayvandan farks›z oldu¤u gibi gerçek d›fl› telkinlerle "e¤itilen" insanlar›n bu tür eylemler yapmalar› ve bunu do¤al
seleksiyona ba¤lamalar› flafl›rt›c› olmayan bir sonuçtur.
Ald›klar› e¤itim neticesinde elde ettikleri hayat görüflü,
Darwinizm'in insanlara empoze etti¤i hayat görüflüdür. Ders kitaplar›nda ve s›n›flar›nda do¤al seleksiyonu, ac›mas›z rekabeti
ö¤renen ve bunu hayatta kalman›n tek yolu zannedenler, kin,
nefret, ac›mas›zl›k, düflmanl›k, insanlar› korkutma gibi ahlak ve
ak›l d›fl› hislerini makul görebilmektedirler. Ve buna ba¤l› olarak
benzer eylemlerde bulunabilmektedirler.
"Do¤al seleksiyon" gibi dogmalar yerine, Kuran ahlak›n›n
ö¤retti¤i de¤erlerle e¤itildiklerinde ise, gençler -ve tüm toplumnefret, kin, çat›flma, kavga yerine, affedici olmay›, sevgi ve flefkat
duymay›, dost olmay›, bar›flç›l›¤›, huzuru kendilerine hedef edineceklerdir. Ahlaki dejenerasyonun çözümü, dejenerasyona neden olan felsefeyi fikren ortadan kald›rmak ve yerine Kuran'›n
emretti¤i ahlaki de¤erleri yerlefltirmektir.
1. CNN, "Columbine Killer Envisioned Crashing Plane in NYC, 6 Aral›k
2001, http://edition.cnn.com/2001/US/12/05/columbine.diary/
2. Denver Rocky Mountain News, 25 Haziran 1999, s. 4A, 14A
3. Antonio Mendoza, "High School Armageddon", http://www.mayhem.net/Crime/columbine.html
4. Antonio Mendoza, High School Armageddon,
http://www.mayhem.net/Crime/columbine.html
Harun Yahya (Adnan Oktar)
310
arwin'in Türlerin Kökeni ve ‹nsan›n Türeyifli adl› kitaplar›n›n yay›nlanmas›n›n ard›ndan pek çok evrimci, insan›n
sosyal davran›fllar›n›n, hislerinin, yarg›lar›n›n, fikirlerinin,
k›sacas› insan ruhuna ait özelliklerin evrim taraf›ndan nas›l flekillendirilmifl olabilece¤i üzerine spekülasyonlar yapmaya bafllad›. Darwin de bu evrimciler aras›ndayd›. En yayg›n yan›lg›ya göre, e¤er bedenlerimizin görünümü ve iflleyifli evrimle flekillendirildiyse, o zaman bu bedenle gösterdi¤imiz davran›fllar da evrimle
flekillendirilmifl olmal›yd›. Böylece, canl›lar›n biyolojik yap›lar›n›n dahi evrimle nas›l meydana geldi¤ini aç›klayamayan evrimciler, insan
ruhuna ait özelliklerin sözde evrimine dair hikayeler uydurmaya bafllad›lar.
311
Darwin daha Türlerin Kökeni'nde gelecekte psikolojinin temelinin evrime dayanaca¤›n› iddia ediyor ve bu hayali iddias›n› flöyle ifade ediyordu:
Uzak gelecekte çok daha önemli araflt›rmalara aç›k alanlar görüyorum.
Psikoloji yeni bir temel üzerine kurulacak; zihinsel güç ve kapasitenin,
kademe kademe kazan›lmas›na dayanan bir temel. ‹nsan›n kökeni ve
tarihi ayd›nlanacak.181
Hayvan ve insan davran›fllar›n›n kökenini evrimsel olarak aç›klamak için ilk kapsaml› giriflim Harvard Üniversitesi'nden böcek bilimci Edward O. Wilson'dan geldi. Wilson bu giriflimi tüm baflar›s›zl›¤›na ra¤men, "sosyobiyoloji" olarak adland›rd›.
Wilson, 1975 y›l›nda yay›nlad›¤› Sociobiology: The New Synthesis
(Sosyobiyoloji: Yeni Sentez) adl› kitab›nda, hayvan davran›fllar›n›n tamam›n›n biyolojik bir temeli oldu¤unu iddia etti. Bu yan›lg›s›n› biyolojik evrime dayand›ran Wilson, hayvanlar›n ve insanlar›n davran›fllar›n› kontrol eden özel genler bulundu¤unu san›yordu. Wilson'›n as›l
uzmanl›k konusu böceklerdi ve kitab›n›n ilk 26 bölümünde böceklerden söz ediyordu. Kitab›n 27. bölümünde ise bu iddialar›n› insanlara
uyarlamaya kalk›flm›flt›. 1978 y›l›nda Human Nature (‹nsan Do¤as›)
adl› kitab›nda da, kin, saldırganlık, yabancı korkusu, uyumluluk, homoseksüellik, erkeklerle kadınlar arasındaki karakteristik farklılıklar
312
E. O. Wilson
ve kitab›
Sosyobiyoloji: Yeni
Sentez
gibi insan davran›fllar›ndan sorumlu genler oldu¤una dair spekülasyonlara genifl yer verdi. Wilson'›n kitaplar›nda ve yaz›lar›nda ortaya koydu¤u bu iddialar hiçbir zaman bir spekülasyon
olmaktan ileriye gidemedi. Wilson ve takipçilerinin iddialar› bilimsel bulgular taraf›ndan hiçbir zaman desteklenmedi. Tam
tersine, bilimsel veri ve bulgular›n her biri Wilson ve onunla ayn› fikirde olanlar›n yan›ld›klar›n› ortaya koydu.
Wilson'›n, bir di¤er bilim d›fl› iddias› da, canl›lar›n sadece
gen tafl›makla sorumlu araçlar olduklar› ve en önemli görevlerinin bu genleri tafl›y›p gelecek nesillere aktarmak oldu¤uydu.
Wilson'›n bilim d›fl› görüfllerine göre, evrim genlerin evrimiydi,
do¤al seleksiyon genleri seçiyordu, dolay›s›yla en önemli fley
genlerdi. Wilson, Sociobiology: The New Synthesis (Sosyobiyoloji;
Yeni Sentez) adl› kitab›nda, hiçbir bilimsel de¤er tafl›mayan bu
iddias›n› flöyle ifade ediyordu:
Darwinist anlamda, canl› kendisi için yaflamaz. Temel fonksiyonu baflka canl›lar üretmek dahi de¤ildir; genleri üretir ve genlerin geçici tafl›y›c›s› olarak hizmet verir. Efleysel üreme ile meydana gelen her canl›, o türü oluflturan genlerin özgün ve tesadüfi bir
alt kümesidir. Do¤al seleksiyon, baz› genlerin ayn› kromozomdaki di¤er genlere üstün gelerek, gelecek nesillerde temsilcilik kazand›¤› bir süreçtir. Bu araç, mümkün olan en az biyokimyasal
Sosyal Silah Darwinizm
313
karmaflayla genleri koruyacak ve yayacak olan makinenin bir
parças›d›r. Samuel Buler'›n ünlü, "bir tavuk sadece bir yumurtan›n baflka bir yumurta üretme yoludur" deyifli modernize edilmifltir: organizma sadece DNA'n›n daha fazla DNA üretmesinin
bir yoludur. 182
Wilson'›n iddialar›n›n hiçbir bilimsel dayana¤› yoktu. ‹ddialar› evrimci ön yarg›lar›n›n bir sonucuydu sadece. Evrimciler
aras›nda dahi Wilson'›n spekülasyonlar›na itiraz edenler oldu.
Bunlardan biri Stephen Jay Gould idi:
Ancak Wilson çok daha güçlü iddialarda bulunuyor. 27. Bölüm...
insan davran›fllar›ndaki –kindarl›k, sald›rganl›k, yabanc› düflmanl›¤›, uyumluluk, homoseksüellik ve bat› toplumunda kad›n
ve erkek aras›ndaki karakteristik özellikler gibi- tipik ve de¤iflken nitelikler için genlerin bulundu¤u hakk›nda genifl çapl› bir
spekülasyondur. 183
Wilson ile bafllayan insan davran›fllar› hakk›ndaki evrimci
spekülasyonlar, Richard Dawkins ile en ak›l almaz ve mant›k
d›fl› noktalara kadar ulaflt›.
Dawkins ve Bencil Genleri Tafl›yan Robotlar
Sosyobiyolojinin ve günümüzdeki uzant›s› olan evrimsel
psikolojinin genler hakk›ndaki bilim d›fl› iddialar›n›n sonucunda, Oxford Üniversitesi'nden evrimci zoolog Richard Dawkins
taraf›ndan popülerlefltirilen "bencil gen" aldatmacas› ortaya ç›kt›.
Dawkins gibi evrimcilere göre, bir canl›n›n en önemli hedefi hayatta kalmak, üremek ve böylece genlerini koruyarak gelecek nesillere aktarabilmektir. Bu iddian›n temeli ise tamamen
hayali bir senaryoya dayanmaktad›r.
Evrim teorisinin bu senaryosuna göre, bir zamanlar cans›z
kimyasal maddeler, her nas›l olduysa kendilerini organize etHarun Yahya (Adnan Oktar)
314
mifller ve kendi kendini kopyalayabilen DNA bazl› bir sistem
oluflturmufllard›r. Bu hayali kimyasal çorbadan ç›kan ilk organizma ise ço¤almak d›fl›nda pek bir ifle yaramayan bir gendir.
Bu gen nas›l olduysa kendini kopyalamaya "karar vermifl", bu
ifle bafllam›fl ve yeni genler üretmifltir. Bu kopyalamalar s›ras›nda meydana gelen hatalar sonucunda ise farkl› özelliklere sahip
genler oluflmufltur. Bir zaman sonra ise, her nas›l olduysa bu genetik malzemeler çeflitli bedenler gelifltirmeyi "ö¤renmifller" ve
böylece kendilerini tafl›yacak ve daha etkili flekilde üretebilecek
makineler üretmifllerdir. En iyi bedeni kodlayan genler, bu sayede di¤erlerine göre daha etkili olacak flekilde kopyalanm›fllard›r. Evrimciler nedenini ve nas›l›n› hiçbir flekilde aç›klayamad›klar› bu masal›n sonucunda, bu bedenlerin zaman içinde, flekil ve fonksiyon aç›s›ndan daha da geliflti¤ini iddia ederler. Hiçbir bilimsel delili olmayan, gerçekleflmesi imkans›z olan bu hikaye modern Darwinizm'in temel iddialar›ndan biridir. Oysa
evrimciler de gayet iyi bilmektedirler ki, de¤il insan bedeninin
tek bir organ›, bu organ› meydana getiren hücrelerin, bu hücrelerin yap› tafllar›n›n tek bir parças›n›n dahi kendi kendine oluflmas› mümkün de¤ildir.
Dawkins ise, evrim teorisinin bu masal›ndan yola ç›karak,
evrimin, asl›nda genler aras›ndaki rekabet oldu¤unu iddia etmifl ve buna ba¤l› olarak insana karfl› olan sapk›n bak›fl aç›s›n›
The Selfish Gene (Bencil Gen) adl› kitab›nda flöyle özetlemifltir:
Bizler, genler olarak bilinen bencil molekülleri korumak için gözü kapal› olarak programlanm›fl, hayatta kalan makineler, robot
araçlar›z. Bu, beni hala hayret içinde b›rakan bir gerçektir. Bunu
y›llard›r biliyor olmama ra¤men, hiçbir zaman bu fikre tamamen
al›flamad›m. Arzular›mdan biri, baflkalar›n› da hayret içinde b›rakmay› baflarabilmektir.184
Yukar›da da görüldü¤ü gibi Dawkins'in mant›k d›fl› iddias›na göre, insan sadece "gen tafl›yan bir robot"tur. Bu dünyadaSosyal Silah Darwinizm
315
ki tek varolufl amac› ise, tafl›d›¤› genlerini ço¤altmak, onu di¤er
genlerle rekabetinde desteklemek ve sonraki nesillere aktarmakt›r. ‹nsan ruhunun varl›¤›n› görmezden gelerek insan› mekanik bir araca benzeten bu iddian›n hiçbir gerçekçi yönü olmad›¤› aç›kça ortadad›r.
Buna karfl› insana materyalist bir aç›klama getirmek isteyen ço¤u evrimci, Dawkins'in hiçbir bilimsel geçerlili¤i olmayan bu teorisini desteklemifltir. Wilson da Human Nature adl› kitab›nda insan›n sadece genleri ile bir önem ve amaç kazand›¤›n› iddia etmektedir:
... Bizimki de dahil olmak üzere hiçbir tür, genetik tarihi (yani evrim) taraf›ndan oluflturulan zorunluluklar d›fl›nda bir amaca sahip de¤ildir... Bir tür kendi biyolojik do¤as› d›fl›nda herhangi bir
amaca sahip de¤ildir.185
Bilimsel dayana¤› olmayan bu materyalist inanca göre e¤er
tek amaç genlerin devam› ise, genleri korumakla görevli insan›n
hiçbir ahlaki de¤eri olamaz. Genlerinin ç›karlar› için olabildi¤ince bencil ve ac›mas›z olmal›d›r. Dawkins ve taraftarlar›na
göre, bu rekabette kazanacak olan bencil olanlard›r. Dawkins bu
sapk›n Darwinist görüflü Bencil Gen adl› kitab›nda flöyle özetler:
Biz ve di¤er tüm hayvanlar, genlerimiz taraf›ndan oluflturulan
makineleriz. Baflar›l› Chicago gangsterleri gibi genlerimiz, baz›
durumlarda milyonlarca y›ld›r, oldukça rekabetçi bir dünyada,
hayatta kald›lar... Bu bize genlerimizden baz› nitelikler bekleme
hakk› kazand›r›yor. Baflar›l› bir genden beklenen en önemli niteli¤in zalim bir bencillik oldu¤unu iddia ediyorum. Bu gen bencilli¤i, insanlar›n davran›fllar›nda da bencilli¤e neden olacakt›r. Yine de, görece¤imiz gibi, bir genin bencil amaçlar›na s›n›rl› bir fedakarl›k göstererek de ulaflabilece¤i baz› özel durumlar vard›r.
Son cümledeki 'özel' ve 's›n›rl›' kelimeleri önemlidir. Her ne kadar aksine inanmak istesek de, türlerin evrensel sevgi ve yard›mlaflmas› evrimsel aç›dan anlam ifade etmeyen kavramlard›r.186
Harun Yahya (Adnan Oktar)
316
Dawkins'in cehalet ürünü bu teorisine göre, insan›n tafl›d›¤›
genler bencil oldu¤una göre, insan da bencildir. Bu durumda "bencil robotlar›n", bencil genlerini korumak ve ço¤altmak için her türlü
yolu denemeleri beklenecektir. Bu tür varl›klar›n ç›karlar› için cinayet ifllememeleri, h›rs›zl›k yapmamalar›, tecavüz etmemeleri için
hiçbir neden kalmamaktad›r. "Bencil makinelerin" ahlak kurallar›
olmas›, sa¤duyulu, vicdanl› davranmalar› beklenemez. Örne¤in bir
Genler, atomlardan oluflan cans›z
ve ak›ls›z yap›lard›r. Genlerden, kararlar veren, seçimler yapan fluurlu
varl›klar gibi söz etmek mant›k d›fl›d›r. Evrimsel psikoloji ise bu mant›ks›zl›k üzerine kuruludur.
317
insan›n ç›kar› için bir baflkas›n› öldürmesi, bu durumda bir suç veya ahlaks›zl›k de¤il, genetik bir zorunluluktur. Genler bencil oldu¤u için davran›fllar da bencildir. Görüldü¤ü gibi Dawkins'in insana
bak›fl aç›s› son derece önemli tehlikeler, toplum ahlak›n› parçalamaya yönelik korkunç telkinler içermektedir.
Oysa ki, bencil gen iddias› son derece mant›ks›z ve saçmad›r.
Dawkins ve benzerleri genleri adeta bilinç, irade ve güç sahibi varl›klar olarak anlatmaktad›rlar. Oysa genler, uzun DNA zincirleridir.
DNA ise fosfat ve fleker ile birbirine tutturulmufl uzun bir nükleik
asit merdivenidir. Yani uzun bir moleküldür. Nas›l H2O veya H2SO4
(sülfürik asit) birer molekülse, DNA da öyle bir moleküldür. Nas›l
"bencil su", "bencil tuz" veya "k›skanç sülfürik asit"ten söz edemezsek, bencil genlerden de söz edemeyiz.
Vahflet ve sald›rganl›k, insanlara sözde hayvan atalar›ndan miras kalan ve
genlerinde kodlu olan
davran›fllar de¤ildir. Bunlar, vicdans›zl›¤›n, dinsizli¤in getirdi¤i kötü ahlak
özellikleridir.
318
Sosyal Silah Darwinizm
319
Evrimciler, insan› bir madde y›¤›n›ndan ibaret gibi göstermeye ve bu madde y›¤›n›n›n bir yerine bir flekilde fluur atfetmeye çal›flmaktad›rlar. Genlere fluur atfedecek kadar tutars›z bir
iddia ileri sürmeleri ise, evrim teorisinin içinde düfltü¤ü durumu göstermesi aç›s›ndan ibret vericidir. Eskiden tahtadan veya
tafltan yap›lma putlarda ak›l ve bilinç oldu¤unu zanneden putperestli¤in yerini, günümüzde moleküllerde, bu molekülleri
oluflturan cans›z atomlarda ak›l ve bilinç oldu¤unu iddia eden
Darwinizm alm›flt›r.
Evrimin bir baflka ç›kmaz›:
Fedakar "Genler"
Evrim teorisinin yalanlar›na göre do¤ada sadece güçlülerin hayatta kald›¤›, k›yas›ya bir mücadele ortam› vard›r. Ancak
do¤adaki canl›lar gözlemlendiklerinde, birço¤unun birbirlerine
yard›mc› olduklar›, birbirleri için fedakarl›kta bulunduklar›,
hatta di¤erlerinin iyili¤i için kendi hayatlar›n› dahi tehlikeye att›klar› görülmektedir. Wilson, evrim teorisinin temel iddias› ile
çeliflen bu gerçe¤i aç›klamak için baz› temelsiz varsay›mlar öne
sürmüfl ve bu sözde aç›klamalar› sosyobiyolojinin temelini
oluflturmufltu. Wilson aç›klamalar›n›, W. D. Hamilton'›n, "akraba seçilimi" ad›n› verdi¤i bir baflka aldatmacaya dayand›rm›flt›.
Bu aldatmacaya göre, yavrusunu veya kendi sürüsünden bir
baflka canl›y› koruyan, onun için fedakarl›kta bulunan bir canl›,
asl›nda kendi "bencil genlerini" korumaktad›r. Amaç, genleri bir
sonraki nesle aktarmak oldu¤una ve bir annenin genleri yavrusunda da bulundu¤una göre, yavrusunu hayat› pahas›na koruyan anne, asl›nda kendi genlerini korumufl olur. Yani fedakarl›¤› asl›nda bencilli¤indendir!
Bu son derece saçma bir iddiad›r. Herfleyden önce, do¤adaki hiçbir hayvan genlerinin fark›nda olabilece¤i bir fluura sahip
Harun Yahya (Adnan Oktar)
320
de¤ildir, dolay›s›yla onlar› korumak gibi bir fikre de sahip olamaz.
Dahas›, yavrusunda veya kuzenlerinde de kendisine ait genlerden
oldu¤unu bilmesi mümkün de¤ildir ki, bunun için hayat›n› feda
etsin. Genlerin, bir canl›y› bu yönde yönlendirmesi asla mümkün
de¤ildir. Genler, önceki sayfalarda da belirtildi¤i gibi fluursuz molekül zincirleridir.
Do¤ada sadece ölümüne
rekabet yoktur. Birçok canl›
hem yavrular›na hem de di¤er hayvanlara karfl› son
derece özverili davran›fllar
göstermektedir.
Sosyal Silah Darwinizm
321
Ayr›ca, hayvanlar sadece kendi genlerini tafl›yan hayvanlara
de¤il, di¤erlerine de yard›m edebilmektedirler. Do¤ada bunun birçok örne¤i bulunmaktad›r. Bu ise evrimci iddialarla aç›klanamayacak bir davran›flt›r; çünkü fedakarl›kta bulunan canl›n›n, genlerini
korudu¤u iddias› tamamen anlams›z kalmaktad›r.
Kald› ki genleri koruma hissinin bu canl›lar›n genetik yap›lar›nda kodlu oldu¤unu iddia etmek de evrimcilerin sorunlar›n› çözmez. Çünkü bu kez, böylesine kompleks bir davran›fl›n genlere nas›l kodland›¤› sorusu gelecektir. Evrim teorisi tesadüf mekanizmalar› ile tek bir genin dahi nas›l olufltu¤unu aç›klayamazken, bu gen-
322
lere kodlanan bilgilerin nas›l olup da tesadüfen olufltu¤unu aç›klamas› kesinlikle mümkün de¤ildir. Canl›lar›n genlerinde kodlanm›fl olan her bilgi bir bilincin eseridir. Bu, sonsuz bir ilim ve ak›l
sahibi olan Allah'›n yaratmas›d›r.
Sosyobiyologlar do¤adaki canl›lar›n özverili davran›fllar›yla
ilgili iddian›n ayn›s›n› insanlara da uygulamaya kalk›flmaktad›rlar. Yani evrimcilerin hayal ürünü iddialar›na göre, bir anne çocu¤unu tehlikelerden korudu¤unda, gerekti¤inde onun için can›n›
hiç düflünmeden feda etti¤inde, bu anne asl›nda genlerini koruma
endiflesi tafl›maktad›r. Evrimcilerin insan ruhuna ait özelliklerin
varl›¤›n› kabul etmemeleri, tüm bunlar› evrim teorisiyle aç›klamaya çal›flmalar› hiçbir bilimsel delile dayanmamaktad›r. Evrimciler
bu mant›k d›fl› iddialar› ile insan ruhunu, bilincini ve vicdan›n›
yok saymaktad›rlar. Oysa insan, ruha, akla, vicdana, düflünme ve
yarg› yeteneklerine sahip, do¤ru ve yanl›fl› birbirinden ay›rt edebilen fluurlu bir varl›kt›r. Bir anne ise, çocu¤u için fedakarl›kta bulundu¤unda, çocu¤unu sevdi¤i, ona flefkat ve merhamet duydu¤u, onu zay›f gördü¤ü ve koruma sorumlulu¤unu üstlendi¤i için
fedakarl›kta bulunmaktad›r. Örne¤in bir anne, çocu¤u ac› çekti¤inde, kendisini onun yerine koyar ve bu onu üzer, endiflelendirir,
çocu¤unun ac›s›n› dindirebilmek için her türlü fedakarl›¤a haz›r
olur. Bunlar -baz› evrimcilerin hikayelerinde iddia ettikleri gibi"gen tafl›yan bir makine"nin veya bir "robot"un sahip olamayaca¤› özelliklerdir.
Asl›nda evrimciler de, insan ruhuna ait özellikleri evrim teorisinin tezleri ile aç›klayamayacaklar›n›n fark›ndad›rlar. Örne¤in
evrimci Robert Wallace, The Genesis Factor (Bafllang›ç Faktörü) adl› kitab›n›n sonunda flöyle demektedir:
‹nsan›n, sadece genetik olarak üremeyi hedefleyen ak›ll› bir egoist
oldu¤una inanm›yorum. ‹nsan budur. Ancak sadece bu de¤ildir.
Aç›kça çok daha fazlad›r. Bunun kan›t› çok basit ve boldur. ‹nsan
ruhunun ölçülemez bir derinli¤i oldu¤unu görebilmek için birinin
Sosyal Silah Darwinizm
323
Johann Pachelbel'in "D Majör Canon" adl› bestesini dinlemesi yeterlidir...187
Wallace'›n dikkat çekti¤i nokta son derece önemlidir. Evrimcilerin gerçek d›fl› insan tan›m›na göre, insan sadece gen tafl›makla görevli bir makinedir. Böyle bir varl›¤›n dinledi¤i müzikten
zevk almas›, bir film izledi¤inde e¤lenmesi, hatta böyle bir film
meydana getirmesi, kitap yazmas›, kitap okumas›, okuduklar›n›
ö¤renmesi, fikir al›flveriflinde bulunmas› imkans›zd›r. ‹nsan›n, evrimcilerin anlatt›klar›ndan çok daha farkl› bir yarat›l›flta oldu¤u
çok aç›kt›r ve her insan bunun delilini kendisinde görmektedir. ‹nsan gibi derin bir düflünce kapasitesine sahip, ruhunda yüzlerce
duygu ve zevki yaflayabilen bir varl›¤›n nas›l var oldu¤u ve özelliklerinin kökeninin ne oldu¤u, evrimcilerin bilim d›fl› iddialarla
asla cevaplayamayacaklar› sorulard›r.
Anneler, evrimcilerin iddia etti¤i gibi genlerini korumak için de¤il, sevgi, flefkat ve koruma duygular›yla çocuklar› için fedakarl›kta
bulunurlar.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
324
azeteler 1996-1997 y›llar›nda bebek cinayetleriyle ilgili flok edici iki
vakay› bildiriyordu. Birinde on sekiz yafl›nda iki kolejli genç bir
otel odas›nda bebeklerini dünyaya getirdiler, onu öldürdüler ve
sonra cesedi çöpe att›lar. Di¤erinde ise on sekiz yafl›ndaki genç k›z, okul
balosunu b›rakarak banyoda do¤um yapt›, bebe¤i ölü olarak bir çöp kutusuna att› ve dans salonuna geri döndü. ‹ki olay da cinayet suçlamas›yla
yarg›ya intikal etti.
Ço¤unluk bu olaylar›n nedenini ahlaki çöküntüye veya zihinsel bozuklu¤a ba¤larken, Massachussetts Enstitüsü Psikoloji kürsüsünde psikoloji profesörü olan Steven Pinker'›n korku verici bir aç›klamas› vard›: Genetik zorunluluk. New York Times'da makalesi yay›nlanan Pinker, bebe¤i
do¤du¤u günde öldürmenin zihinsel bir hastal›k olmad›¤›n›, çünkü "tarih
boyunca bunun birçok kültürde uyguland›¤›n› ve kabul edildi¤ini" iddia
etti:
Bir bebe¤i öldürmek ahlak d›fl› bir eylemdir ve genellikle ahlaks›zl›¤a karfl› öfkemizi, ona hastal›k diyerek ifade ederiz. Ancak normal
insan güdüleri her zaman ahlaki de¤ildir. Bebek öldürmek sinirsel
devrelerin bozuk olmas›n›n veya kötü yetifltirilmenin bir sonucu olmak zorunda de¤il...1
Pinker'›n yukar›daki sözlerinde en çok dikkat çeken k›s›m, "normal
bir insan davran›fl› her zaman ahlaka uygun olmak durumunda de¤ildir"
ifadesidir. Bu, Pinker'›n olaylara bak›fl aç›s›ndaki anormalli¤i göstermektedir. Yani Pinker'a göre baz› davran›fllar ahlak d›fl› olsalar da, insanlara özgü "normal" davran›fllar olduklar› için mazur görülebilmelidir. Elbette bu
kabul edilebilir bir iddia de¤ildir. Çünkü bu durumda, yeni do¤an bebe¤in öldürülmesi Pinker'a göre –flartlar gerekli k›ld›¤›nda- sözde "normal"
bir insan davran›fl›d›r. Evrimcilerin tamamen hayal ürünü olan iddialar›na göre, ilkel koflullar alt›nda annelerin mevcut yavrular›na yeterli bak›m›
sa¤lamak ve yeni do¤an bebeklerini beslemek aras›nda zor bir tercih yapmalar› gerekmekteydi. Buna göre "e¤er bebek hasta do¤duysa ve hayatta
kalmas› pek muhtemel de¤il ise, o zaman kusurlular› ortadan kald›rarak
tekrar denemeye devam edebilirler"di. Halbuki bu varsay›m ne bilimseldir ne de gerçe¤i yans›tmaktad›r. Bu ra¤men Darwinist zihniyet, Pinker'›
bu vahfleti savunmaya itmektedir.
Sosyal Silah Darwinizm
325
Pinker ve benzerlerin öne sürdükleri iddian›n toplum düzeninde ne
büyük bir tahribata yol açaca¤› aç›kt›r. Ahlaki olaylarda genetik zorunluluk kavram› ortaya kondu¤unda, o zaman cinayet iflleyen bir insan "bunu
yapmak zorundayd›m, genlerim bana bunu yapt›rd›" diyecektir. Böyle bir
durumda ise, genler cezaland›r›lamayacaklar›na göre, ortada suç ve suçlu
kalmayacakt›r. Pinker, iddialar›nda insan akl›n› ve vicdan›n› yok saymakta, herfleyi genlere göre aç›klayabilece¤ini zannetmektedir. Toplumdan
tepki ald›¤›nda ise, ifadelerinde baz› de¤ifliklikler yapmakta ancak bu kez
kendi içinde çeliflmektedir.
Pinker'› elefltiren kiflilerden biri olan Andrew Ferguson, The Weekly
Standard adl› gazetede flöyle yazmaktad›r:
Bizim bunu ahlaki bir dehflet olarak de¤il de,... genetik olarak kodlanm›fl evrimsel bir adaptasyon olarak görmemizi sa¤l›yorlar.4
Önemli olan, Pinker'›n söz konusu iddialar›n› hiçbir bilimsel delile
dayanmamas›na ra¤men savunabilmesidir. Bunlar sadece evrimcilerin bat›l dünya görüfllerine dayal› spekülasyonlard›r. Nitekim Pinker'›n iddialar›na getirilen elefltirilerden biri de budur. Örne¤in Andrew Ferguson, Pinker'›n mant›¤›n› elefltirmifl ve iddialar›na hiçbir delil veremedi¤ini belirtmifltir. Asl›nda evrimsel psikolojinin tamam› delilsiz spekülasyonlara, hayal gücüne dayal› hikayelerden oluflmaktad›r. Philip Johnson The Wedge of
Truth adl› kitab›nda flöyle der:
Temel olarak, evrimsel psikoloji, ilkel kültürler hakk›ndaki bölük
pörçük kan›ta dayanarak yap›lan bir spekülasyon da¤› ile sürdürülüyor.5
Andrew Ferguson ise, elefltirisinde bu konu hakk›nda flu tespiti yapmaktad›r:
Varsay›m gerçek haline getiriliyor; daha sonra gerçek daha fazla varsay›mda bulunmak için bir temel oluflturuyor, bu da bir baflka gerçe¤e dönüflüyor ve bu böyle devam ediyor.6
1. Steven Pinker, "Why They Kill Their Newborns", New York Times, 2 Kas›m 1997
2. Michael Kelly, "Arguing for Infanticide", Washington Post, 6 Kas›m 1997
3. . Steven Pinker, "Arguing Against Infanticide", Washington Post, 21 Kas›m 1997
4. Andrew Ferguson, "How Steven Pinker's Mind Works", The Weekly Standard, 12
Ocak 1998, s. 16
5. Philip Johnson, The Wedge of Truth, Intervarsity Press, Illinois, 2000, s. 113
6. Andrew Ferguson, "How Steven Pinker's Mind Works", The Weekly Standard, 12
Ocak 1998, s. 16
Harun Yahya (Adnan Oktar)
326
Genetik Determinizm'in Çöküflü
‹nsan genomunun diziliminin ve analizinin yay›nlanmas›
ile birlikte, DNA'n›n çok büyük bir güce sahip oldu¤una ve genlerin kim oldu¤umuzun belirlenmesinde çok önemli bir rolü
bulundu¤una dair yayg›n bir kanaat olufltu. Neredeyse her gün
gazetelerde genlerimizin sözde kontrol etti¤i bir özelli¤imizin
haberi ile karfl›laflmaya bafllad›k. "Bilim Adamlar› Dahilik Genine Niflan Al›yor"; "Kennedy Trajedileri Risk Alma Genine Ba¤land›"; "Bilim Adamlar› Erkek Kardefller Üzerindeki Araflt›rmalar›n 'Homoseksüel Geni' Oldu¤unu Kan›tlad›¤›n› Söylüyor"...
fiizofreniden k›skançl›¤a, alkolizmden televizyon seyretme al›flkanl›¤›na kadar herfleyin geninin bulundu¤una dair haberler
s›k s›k bilimsel ve bilimsel olmayan yay›nlarda yer al›yor.
Tüm bu haber bafll›klar›na bakan insanlar ise, insan genomu hakk›nda bir fleyler ö¤rendikçe, insan›n zekas›ndan karakterine, baflar›lar›ndan baflar›s›zl›klar›na kadar her türlü özelli¤inin genlerinde kodlu oldu¤unu görece¤imizi sand›lar. Baz›
kimseler, hayatlar›m›z›n bir formülden ibaret oldu¤u yan›lg›s›na inanmaya bafllad›.
fiunu belirtmek gerekir ki, insan genomu üzerine yap›lan
çal›flmalar son derece de¤erli çal›flmalard›r. Ayr›ca insan›n genetik yap›s› üzerinde yürütülen incelemeler, baz› fiziksel hastal›klar hakk›nda önemli bilgilerin elde edilmesine de arac› olmufltur. Ancak, ‹nsan Genomu Projesi'ni yönetenler ve konuyla ilgilenen bilim adamlar›n›n da aç›kça ifade ettikleri gibi, bu durum,
genlere gerçek d›fl› baz› roller yüklemeye kalk›flmay› hiçbir flekilde aç›klayamaz. Yap›lan araflt›rmalar insanlar›n karakterlerinde, davran›fllar›nda ve ak›l yürütmelerinde genlerin dikkate
al›nmayacak kadar küçük bir rolü oldu¤unu, her karakter için
bir gen olmas›n›n ise imkans›z oldu¤unu ortaya koymaktad›r.
Örne¤in Institute of Science in Society'den (Cemiyette Bilim
Sosyal Silah Darwinizm
327
Enstitüsü) Mae-Wan Ho, "The Human Genome Map, The Death
of Genetic Determinism and Beyond" (‹nsan Genom Haritas›,
Genetik Determinizmin Sonu ve Sonras›) bafll›kl› makalesinde
flöyle diyor:
Genlerin say›s›, son on y›ld›r ileri sürülen, genlerin sadece vücudumuzun yap›s›n› ve hangi hastal›klara yakalanaca¤›m›z› de¤il
ayn› zamanda davran›fllar›m›z›, zihinsel yeteneklerimizi, cinsel
tercihlerimizi ve suça e¤ilimi de belirledi¤i yönündeki afl›r› derecede mant›ks›z iddiay› destekleyebilecek kadar yeterli de¤ildir.188
‹nsan Genomu Projesi'ni yürüten iki kurulufltan biri olan
National Human Genome Research Institute (Ulusal ‹nsan Genomu Araflt›rma Enstitüsü) baflkan› Francis S. Collins de, insan›
insan yapan›n, genleri olmad›¤›n› çok aç›k ve kesin bir dille
aç›klamaktad›r. Collins, "Have No Fear. Genes Aren't Everything" (Korkmay›n. Genler Herfley De¤ildir) bafll›kl› yaz›s›nda
flunlar› söylemektedir:
Neyse ki, insan genomu üzerindeki on y›ll›k yo¤un çal›flma, genetik determinizm ile ilgili korkular›n yersiz oldu¤unu gösteren
yeteri kadar delil sundu. Aç›k olarak gösterdi ki, biz insanlar genetik parçalar›m›z›n toplam›ndan çok daha fazlas›y›z. Söylemeye gerek yok, genlerimiz insan›n gelifliminde ve birçok insan hastal›¤›n›n ortaya ç›kmas›nda önemli bir rol oynamaktad›r. Ancak,
tek yumurta ve çift yumurta ikizleri üzerinde, düflük ve yüksek
teknoloji ile yap›lan moleküler çal›flmalar, insan tecrübesinde
genlerin herfleyi belirleyen faktör olmad›¤›n› kesinlefltirdi.189
Collins ayn› makalesinde, genlerin insan davran›fllar› üzerinde de önemli bir etkisi olmad›¤›n› belirtmektedir. Bir suçlunun DNA's›na bak›larak, "genetik olarak suça e¤ilimli mi" diye
incelenmesinin ve buna göre ceza belirlenmesinin ise haks›z sonuçlar ortaya ç›karabildi¤ini aç›klamaktad›r:
Peki zeka ve sald›rgan davran›fl gibi hastal›klarla ilgili olmayan
Harun Yahya (Adnan Oktar)
328
329
özellikler?... fiiddetle ilgili bir genin bulunmas›n›n bin y›ll›k
özgür irade anlay›fl›m›z üzerinde çok derin bir etkisi olabilirdi ve adalet terazisini iki tehlikeli yönde e¤ebilirdi. E¤er fliddet içeren bir suç iflleyen biri bu gene sahipse, avukat› DNA
savunmas›n› kullanabilirdi ("e¤er bu suç genlerdeyse, kifli temizdir!") ve savunma, hakim ve jüri taraf›ndan eylemlerinden sorumlu görülmeyebilirdi. Bununla birlikte, hiç fliddet
eyleminde bulunmam›fl ancak fliddet geni bulunan birinin
hayat›n›n geri kalan bölümünde suç zanl›s› olarak görüldü¤ü
(hatta modern cüzzaml›lar kamp›na gönderildi¤i) bir senaryo da düflünülebilir.
E¤er genler gerçekten davran›fllar› kontrol etselerdi, kaybetti¤imiz tek fley adalet sistemimiz ve bu sistemin en önemli
kural› olan eflit koruma olmayacakt›. Bu durumda eflit f›rsat
kavram›m›z nas›l ayakta kal›rd›? Peki ya erdem düflüncesi ne
olurdu? Gattaca adl› filmde betimlenen ürkütücü "genotokrasi"yi düflünün. Çocuklar›n, do¤duklar›ndan hemen sonra,
DNA'lar›nda yaz›l› zihinsel yeteneklerine ve meslek potansiyellerine göre kastlara ayr›ld›klar› bir dünya.190
Collins makalesinde, insanlara ait davran›fllar›n genlerde kodlu oldu¤u iddias›n›n mant›ks›zl›¤›n›, biyolog John Joe
McFadden'dan al›nt› yapt›¤› bir benzetme ile flöyle anlatmaktad›r:
Biyolog John Joe McFadden taraf›ndan sunulan bir benzetmeyi kullan›rsak; özgün davran›fllar›m›z› ve zihnimizin di¤er ürünlerini kodlayan genleri aramak, ‹mparator Konçertosunu bulmak için bir keman›n tellerini veya piyanonun tufllar›n› incelemeye benzemektedir. Asl›nda, insan genomu,
yaklafl›k 30 bin genimizden her birinin, moleküler biyoloji
olarak bilinen fevkalade ve muazzam konserde çalan özel bir
enstrüman› temsil etti¤i en büyük orkestralardan biri olarak
düflünülebilir. Her enstrüman önemlidir ve her biri do¤ru (ve
Harun Yahya (Adnan Oktar)
330
331
oldukça karmafl›k) sesi oluflturmak için ahenk içinde olmal›d›r. Benzer flekilde, genler de beynin geliflmesi için
son derece önemlidir ve fonksiyonel nöronlar ve sinir ileticiler üretebilmek için "ahenk içinde" olmal›d›rlar. Ancak
bu kesin olarak genlerin ak›l oluflturdu¤u anlam›na gelmemektedir, ayn› bir viyola veya pikolonun (küçük flüt)
sonat yapamamas› gibi.191
Collins, yaz›s›n›n sonunu ise çok önemli bir gerçe¤e
ay›rmaktad›r. ‹nsan› insan yapan özelliklerin DNA'dan
kaynaklanmad›¤›n› bilmemizin baflka bir önemli nedeni
daha var diyen Collins, Allah'›n üstün yarat›fl›na dikkat
çekmektedir:
Birço¤umuz için, DNA'n›n insanl›¤›m›z›n esas maddesi
oldu¤u fikrini reddetmek için bilimin mekani¤inin d›fl›nda çok güçlü bir neden daha var. Bu, çok büyük bir gücün
varl›¤›na olan inançt›r... baz› bilim adamlar› ve yazarlar
manevi e¤ilimi tamamen hurafe olarak kabul etmektedirler. (Hiç flüphesiz bu onlar›n çok büyük bir yan›lg›s›d›r.)
Nitekim Richard Dawkins, "bizler DNA taraf›ndan infla
edilmifl ve amac› ayn› DNA'n›n kopyalar›n› üretmek olan
makineleriz. Bu her canl› nesnenin yaflamak için tek nedenidir" tespitinde bulunmufltur. Gerçekten öyle mi? ‹nsan
olmay›, bir bakteri veya böcek olmaktan ay›ran bir fley
yok mu?
Genetik ve moleküler biyoloji, her ça¤da ve tüm insan
kültürlerinde ortak olan evrensel do¤ru ve yanl›fl anlay›fl›n›n nas›l ortaya ç›kt›¤›n› aç›klayabilir mi? Yunanca'da
agape (merhamet-sevgi) denen bencil olmayan sevginin
nedenini aç›klayabilir mi? DNA'm›z riske girecek olsa bile baflkalar› için fedakarl›kta bulunman›n nedenini aç›klayabilir mi? Evrimsel psikologlar genlerin etkin olarak yay›lmas›n› engelleyen insan davran›fllar› için çeflitli aç›klamalar sunarken, bu iddialar bize gerçek d›fl› geliyor.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
332
Bilimin varl›¤›m›z›n s›rlar›n› tek bafl›na elinde bulundurdu¤u fikri tek bafl›na bir din haline geldi... Bilim elbette ki
do¤ay› anlaman›n do¤ru yolu; ancak bilim bize, insan
kimli¤inin, do¤an›n ve bununla beraber bilimin alan› d›fl›nda kalan baflka yönleri oldu¤unu inkar etmemiz için
hiçbir sebep vermez.192
Collins'in de dikkat çekti¤i gibi, flekerden, fosfattan
ve karbon-hidrojen-azot-oksijen bilefliklerinden oluflan
molekül zincirlerinin insana sevgi, ba¤l›l›k, sanattan zevk
alma, sevinme, annelik hissi, sahiplenme, h›rs, fedakarl›k
gibi hisler kazand›rmalar› imkans›zd›r. ‹nsan, ruhu yok
say›ld›¤›nda, sadece bir et ve kemik y›¤›n›d›r. Bu et ve kemik y›¤›n›n›n düflünmesini, matematik hesaplar› yapmas›n›, yedi¤i yeme¤in lezzetinden zevk almas›n›, görmedi¤i bir dostunu özlemesini, gördü¤ü bir güzellikten hofllanmas›n› sa¤layan, kendileri de maddesel varl›klar olan
genler de¤ildir. ‹nsan, Allah'›n yaratt›¤›, bedeninden ayr›
olarak ruh verdi¤i bir varl›kt›r. ‹nsan, bedeninden, genlerinden, beyninden ve hücrelerinden çok daha ayr›, farkl›
bir varl›kt›r. ‹nsan›n ruh sahibi bir varl›k oldu¤u Kuran'da flöyle haber verilmifltir:
Ki O, yaratt›¤› herfleyi en güzel yapan ve insan› yaratmaya bir çamurdan bafllayand›r. Sonra onun soyunu bir özden (sülale'den), basbaya¤› bir sudan yapm›flt›r. Sonra
onu 'düzeltip bir biçime soktu' ve ona Ruhundan üfledi.
Sizin için de kulak, gözler ve gönüller var etti. Ne az
flükrediyorsunuz? (Secde Suresi, 7-9)
‹nsan›n ruhu, Allah'›n Kendisi'nden üfledi¤i ruhtur.
Allah'›n varl›¤›n› ve insan›n sahip oldu¤u metafizik özellikleri kabul etmek istemeyen evrimci materyalistler,
"herfley genlerde kodlu" yalan›n› öne sürerek insanlar› bu
gerçekten uzak tutmak istemektedirler. Oysa, genlerin inSosyal Silah Darwinizm
333
334
san ruhunu yaratamayacaklar› aç›kça ortadad›r; buna körü körüne saplanm›fllard›r.
Bu sapk›n inanç asl›nda yeni de de¤ildir. Tarih boyunca
"putperestlik" olarak bilinmifltir. Antik putperestler nas›l tahtadan oyduklar› putlar›n, kendi ilahlar› oldu¤unu iddia ediyorlarsa, evrim teorisi de genleri sahte ilahlar olarak kabul etmekte, herfleyin amac› ve yarat›c›s› oldu¤unu iddia etmektedir.
(Allah'› tenzih ederiz.) Ancak bu son derece ilkel ve dogmatik
bak›fl aç›s› -evrim teorisine dayanak sa¤lamas› umulan- bilimsel
bulgularla çürütülmüfltür. Genlerle ilgili en önemli ve tarihi
araflt›rman›n bafl›ndaki bilim adam› olan Collins dahi, evrimcilerin sözde ilah ilan ettikleri genlerin hiçbir güçleri olmad›¤›n›
ve insan›n genlerin ötesinde metafizik bir varl›¤› oldu¤unu
aç›kça belirtmektedir.
Putperestlik, yani hiçbir gücü olmayan maddesel varl›klara ilahl›k atfetmek, tarih boyunca süregelen bir inkarc› gelene¤idir. Günümüzde ise bu gelene¤i evrimci zihniyet ile sürdürmektedirler. Allah Kuran'da, hiçbir gücü olmayan varl›klar› ilah
edinenler için flöyle bildirmektedir:
O'nun d›fl›nda, hiçbir fleyi yaratmayan, üstelik kendileri yarat›lm›fl olan, kendi nefislerine bile ne zarar, ne yarar sa¤layamayan, öldürmeye, yaflatmaya ve yeniden diriltip-yaymaya güçleri yetmeyen birtak›m ilahlar edindiler. (Furkan Suresi, 3)
Allah, inkarc›lar›n kap›ld›klar› bu inanc›n sapk›nl›¤›n› bir
baflka ayette flöyle aç›klamaktad›r:
De ki: "O'nun d›fl›nda (ilah olarak) öne sürdüklerinizi ça¤›r›n,
onlar sizden ne zarar› uzaklaflt›rabilirler, ne de (onu yarar›n›za)
dönüfltürebilirler. (‹sra Suresi, 56)
Allah'›n ak›l sahibi insanlara emri ise fludur:
Allah'tan baflka, sana yarar› da, zarar› da olmayan(ilahlar)a tapma. E¤er sen (bunun aksini) yapacak olursan, bu durumda gerçekten zulmedenlerden olursun. (Yunus Suresi, 106)
Sosyal Silah Darwinizm
335
336
337
338
hlaki Çöküntü, Ekonomik Çöküntüyü de Geçti!...", "Çocuk Fahifleler...", "Genç ‹ngilizlere Göre Tecavüz Do¤al",
"Finlandiya'da 400 Eflcinsel ve Lezbiyen Çift Evlendi",
"Gay Dü¤ünü", "Öfke Dinmiyor" "Yolsuzluklar›n Ard›
Arkas› Kesilmiyor", "Yolsuzluk Bunal›m›", "Uyuflturucuya Bafllama Yafl› 13 Oldu", "B›rak›n Uyuflturucu Serbest Kals›n!",
"Zulüm Her Yerde", "K›tl›kta Savafl", "Kabusa Dur Diyen Yok", "Savafl, Skandal, Ayaklanmalar Y›l›", "S›rplar Nazilere Özendi", "Sivilleri Tankla Ezdiler", "Yeryüzü Barut F›ç›s› Gibi", "Dünya Atefl ve Gözyafl›na Bo¤uldu", "Suç Patlamas›", "Su Gibi Alkol Tüketiliyor", "Avrupa Gençli¤i Alkole Teslim", "ABD fiiddeti Önleyemiyor", "‹nsanl›k
Kalmam›fl", "Manevi Çöküfl", "Amerikal› Gençler Ahlaki Çöküntüde", "‹nsanl›k Yaln›zl›¤a Kofluyor" ...
339
Bunlar farkl› tarihlerde farkl› gazetelerdeki manfletlerden
baz› örnekler; hemen her gün gazete ve televizyon haberlerinde
karfl›laflt›¤›m›z türden baz› haberler. Bunlar ve benzeri haberlerin
say›s› o kadar fazla ki, art›k insanlar›n büyük bir ço¤unlu¤u bu
tür olaylara al›flm›fl durumda. Pek çok insan, dünyan›n dört bir
yan›nda sürekli kargafla, çat›flma, anarfli olmas›n›, ayn› ülkenin
insanlar›n›n dahi birbirleriyle çekiflme içinde olmalar›n›, ard› arkas› kesilmeyen yolsuzluklar›, fakir ve muhtaçlara yard›m elinin
uzat›lmamas›n›, stres, depresyon gibi ruhsal s›k›nt›lar›n giderek
yayg›nlaflmas›n›, intiharlar›n say›s›n›n artmas›n› yad›rgam›yor.
Sanki neredeyse tüm dünya; çat›flmac›, kavgac›, uzlaflmaz, s›k›nt› ve gerilim dolu, haks›zl›¤›n, adaletsizli¤in hüküm sürdü¤ü bir
yaflam› benimsemifl ve herkes bunu kabullenmifl gibi.
Bu kabullenmiflli¤in temel nedenlerinden biri, tüm bu olumsuzluklar›n sözde "do¤al" san›lmas›, "insan do¤as›"n›n adeta kaç›n›lmaz sonuçlar› gibi görülmesidir. Oysa gerçekte bunlar insanl›¤a egemen olan bat›l bir "dünya görüflünün" getirdi¤i sonuçlard›r. Bu bat›l görüfl materyalist ve Darwinist dünya görüflüdür. Bu
340
kitapta inceledi¤imiz sosyal Darwinizm ise bu
görüflün çok önemli bir bölümünü oluflturmaktad›r.
‹nsanlar›n ço¤u fark›nda olsalar da olmasalar da, Darwinist-materyalist bir yaflama yönlendirilmektedirler. Fakir insanlar›n veya
"Üçüncü Dünya Ülkeleri" halklar›n›n sefaletine
karfl› üzüntü veya kayg› duyulmamas›, zulme
maruz kalan insanlara karfl› duyars›z olunmas›,
bencil bir yaflam fleklinin hakim olmas›, kindar,
intikamc›, kavgac›, rekabetçi ahlak›n yayg›nlaflmas›, hatta özellikle ifl dünyas›nda bunlar›n
makbul say›lmas›, insanlar›n di¤er insanlara
sevgi ve sayg› duymamalar› bu dünya görüflünün bafll›ca belirtileridir. Kitap boyunca da incelendi¤i gibi, Darwinist-materyalist görüfl tecavüzden savafla kadar her türlü vicdans›zl›¤›
meflru göstermekte ve bu yolla teflvik etmektedir.
Asl›nda hemen her insan, Darwinist-materyalist görüflün ac›s›n› bir flekilde çekmektedir. Irkç› sald›r›lara maruz kalan zenci bir ö¤renciden bencil ve duyars›z çocuklar› taraf›ndan bak›ms›z ve mahrumiyet içinde b›rak›lan
yafll› bir anne-babaya, iflvereni taraf›ndan sa¤l›ks›z koflullarda düflük ücretle uzun saatler çal›flt›r›lan iflçilerden hayat›n bofl ve amaçs›z oldu¤unu zanneden, sorumsuz ve bafl›bofl bir hayat yaflayarak kendini maddi ve manevi bunal›ma sürükleyen genç insanlara kadar, pek çok
insan mutsuz, s›k›nt› ve gerilim dolu bir hayat
yaflamaktad›r.
Sosyal Silah Darwinizm
341
342
Sosyal Silah Darwinizm
343
Bu k›s›r döngünün sona ermesi, insanl›¤›n bar›fla, huzura ve mutlulu¤a, sevgi ve
sayg› dolu bir dünyaya yönelmesi için gereken fley, materyalist dünya görüflünün fikren
yenilgiye u¤rat›lmas›d›r. Bunun için insanlar›n materyalizmin dayanak noktas› olan Darwinizm'in bilimsel olarak çökmüfl oldu¤unu
ve Darwinizm'in uygulamaya konulmas› durumunda ne büyük belalara neden olaca¤›n›
ö¤renmeleri son derece önemlidir.
Bununla birlikte Darwinizm yan›lg›s›na
kap›lm›fl olanlar›n da önemli bir gerçe¤in fark›na varmalar› gerekir. Tüm eksiklikleri ve
yanl›fll›klar›na ra¤men ›srarla savunmaya çal›flt›klar› evrim teorisinin bilimsel olarak hiçbir geçerlili¤i kalmam›flt›r. Bugün bilim dünyas›nda yaflanan her geliflme bu gerçe¤i bir
kez daha pekifltirmekte, evrim teorisi tarihin
tozlu sayfalar›na gömülmektedir. Üstelik tarihi pek çok tecrübe –kitap boyunca örnekleri ile aç›kland›¤› gibi- göstermektedir ki, evrim teorisinin ortaya koydu¤u yaflam modeli, zulüm, haks›zl›k, ac›mas›zl›k, adaletsizlik
ile eflanlaml›d›r ve insanlara ac›, gözyafl› ve
kay›ptan baflka birfley getirmez. Bu nedenle
Darwinistlerin de evrim teorisinin teflvik etti¤i kötülüklerin fark›na varmalar›, ön yarg›lar›ndan kurtularak ak›l ve bilim d›fl› bu teorinin savunuculu¤undan bir an önce vazgeçmeleri gerekir. Umar›z, bu eser söz konusu
yan›lg›ya kap›lm›fl olanlar›n ne kadar ciddi
bir hata içinde olduklar›n› kavramalar›na
arac› olur.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
344
arwinizm, yani evrim teorisi, yarat›l›fl gerçe¤ini reddetmek amac›yla ortaya at›lm›fl, ancak baflar›l› olamam›fl
bilim d›fl› bir safsatadan baflka bir fley de¤ildir. Canl›l›¤›n, cans›z maddelerden tesadüfen olufltu¤unu iddia
eden bu teori, evrende ve canl›larda çok aç›k bir düzen bulundu¤unun bilim taraf›ndan ispat edilmesiyle çürümüfltür. Böylece Allah'›n
tüm evreni ve canl›lar› yaratm›fl oldu¤u gerçe¤i, bilim taraf›ndan da
kan›tlanm›flt›r. Bugün evrim teorisini ayakta tutmak için dünya çap›nda yürütülen propaganda, sadece bilimsel gerçeklerin çarp›t›lmas›na,
tarafl› yorumlanmas›na, bilim görüntüsü alt›nda söylenen yalanlara
ve yap›lan sahtekarl›klara dayal›d›r.
Ancak bu propaganda gerçe¤i gizleyememektedir. Evrim teorisinin bilim tarihindeki en büyük yan›lg› oldu¤u, son 20-30 y›ld›r bilim
345
dünyas›nda giderek daha yüksek sesle dile getirilmektedir. Özellikle
1980'lerden sonra yap›lan araflt›rmalar, Darwinist iddialar›n tamamen
yanl›fl oldu¤unu ortaya koymufl ve bu gerçek pek çok bilim adam› taraf›ndan dile getirilmifltir. Özellikle ABD'de, biyoloji, biyokimya, paleontoloji gibi farkl› alanlardan gelen çok say›da bilim adam›, Darwinizm'in geçersizli¤ini görmekte, canl›lar›n kökenini art›k yarat›l›fl gerçe¤iyle aç›klamaktad›rlar.
Evrim teorisinin çöküflünü ve yarat›l›fl›n delillerini di¤er pek çok
çal›flmam›zda bütün bilimsel detaylar›yla ele ald›k ve almaya devam
ediyoruz. Ancak konuyu, tafl›d›¤› büyük önem nedeniyle, burada da
özetlemekte yarar vard›r.
Darwin'i Y›kan Zorluklar
Evrim teorisi, tarihi eski Yunan'a kadar uzanan bir ö¤reti olmas›na karfl›n, kapsaml› olarak 19. yüzy›lda ortaya at›ld›. Teoriyi bilim
dünyas›n›n gündemine sokan en önemli geliflme, Charles Darwin'in
1859 y›l›nda yay›nlanan Türlerin Kökeni adl› kitab›yd›. Darwin bu kitapta dünya üzerindeki farkl› canl› türlerini Allah'›n ayr› ayr› yaratt›-
346
¤› gerçe¤ine karfl› ç›k›yordu.
Darwin'e göre, tüm türler
ortak bir atadan geliyorlard› ve zaman
içinde küçük de¤iflimlerle farkl›laflm›fllard›.
Darwin'in teorisi, hiçbir somut
bilimsel
bulguya
dayanm›yordu; kendisinin de kabul etti¤i
gibi sadece bir "mant›k
yürütme" idi. Hatta Darwin'in kitab›ndaki "Teorinin
Charles Darwin
Zorluklar›" bafll›kl› uzun bölümde
itiraf etti¤i gibi, teori pek çok önemli soru karfl›s›nda aç›k veriyordu.
Darwin, teorisinin önündeki zorluklar›n geliflen bilim taraf›ndan afl›laca¤›n›, yeni bilimsel bulgular›n teorisini güçlendirece¤ini umuyordu. Bunu kitab›nda s›k s›k belirtmiflti. Ancak geliflen bilim, Darwin'in umutlar›n›n tam aksine, teorinin temel iddialar›n› birer birer dayanaks›z b›rakm›flt›r.
Darwinizm'in bilim karfl›s›ndaki yenilgisi, üç temel bafll›kta incelenebilir:
1) Teori, hayat›n yeryüzünde ilk kez nas›l ortaya ç›kt›¤›n›
asla aç›klayamamaktad›r.
2) Teorinin öne sürdü¤ü "evrim mekanizmalar›"n›n, gerçekte evrimlefltirici bir etkiye sahip oldu¤unu gösteren hiçbir bilimsel bulgu yoktur.
3) Fosil kay›tlar›, evrim teorisinin öngörülerinin tam aksine bir tablo ortaya koymaktad›r.
Sosyal Silah Darwinizm
347
Bu bölümde, bu üç temel bafll›¤› ana hatlar› ile inceleyece¤iz.
Afl›lamayan ‹lk Basamak:
Hayat›n Kökeni
Evrim teorisi, tüm canl› türlerinin, bundan yaklafl›k 3.8 milyar y›l önce ilkel dünyada ortaya ç›kan tek bir canl› hücreden
geldiklerini iddia etmektedir. Tek bir hücrenin nas›l olup da milyonlarca kompleks canl› türünü oluflturdu¤u ve e¤er gerçekten
bu tür bir evrim gerçekleflmiflse neden bunun izlerinin fosil kay›tlar›nda bulunamad›¤›, teorinin aç›klayamad›¤› sorulardand›r.
Ancak tüm bunlardan önce, iddia edilen evrim sürecinin ilk basama¤› üzerinde durmak gerekir. Sözü edilen o "ilk hücre" nas›l
ortaya ç›km›flt›r?
Evrim teorisi, yarat›l›fl› reddetti¤i, hiçbir do¤aüstü müdahaleyi kabul etmedi¤i için, o "ilk hücre"nin, hiçbir tasar›m, plan
ve düzenleme olmadan, do¤a kanunlar› içinde rastlant›sal olarak meydana geldi¤ini iddia eder. Yani teoriye göre, cans›z madde tesadüfler sonucunda ortaya canl› bir hücre ç›karm›fl olmal›d›r. Ancak bu, bilinen en temel biyoloji kanunlar›na ayk›r› bir iddiad›r.
"Hayat Hayattan Gelir"
Darwin, kitab›nda hayat›n kökeni konusundan hiç söz etmemiflti. Çünkü onun dönemindeki ilkel bilim anlay›fl›, canl›lar›n çok basit bir yap›ya sahip olduklar›n› varsay›yordu. Ortaça¤'dan beri inan›lan "spontane jenerasyon" adl› teoriye göre,
cans›z maddelerin tesadüfen biraraya gelip, canl› bir varl›k
oluflturabileceklerine inan›l›yordu. Bu dönemde böceklerin yemek art›klar›ndan, farelerin de bu¤daydan olufltu¤u yayg›n bir
düflünceydi. Bunu ispatlamak için de ilginç deneyler yap›lm›flHarun Yahya (Adnan Oktar)
348
Louis Pasteur
t›. Kirli bir paçavran›n üzerine biraz bu¤day konmufl ve biraz
beklendi¤inde bu kar›fl›mdan farelerin oluflaca¤› san›lm›flt›.
Etlerin kurtlanmas› da hayat›n cans›z maddelerden türeyebildi¤ine bir delil say›l›yordu. Oysa daha sonra anlafl›lacakt› ki,
etlerin üzerindeki kurtlar kendiliklerinden oluflmuyorlar, sineklerin getirip b›rakt›klar› gözle görülmeyen larvalardan ç›k›yorlard›.
Darwin'in Türlerin Kökeni adl› kitab›n› yazd›¤› dönemde
ise, bakterilerin cans›z maddeden oluflabildikleri inanc›, bilim
Sosyal Silah Darwinizm
349
dünyas›nda yayg›n bir kabul görüyordu.
Oysa Darwin'in kitab›n›n yay›nlanmas›ndan befl y›l sonra,
ünlü Frans›z biyolog Louis Pasteur, evrime temel oluflturan bu
inanc› kesin olarak çürüttü. Pasteur yapt›¤› uzun çal›flma ve deneyler sonucunda vard›¤› sonucu flöyle özetlemiflti: "Cans›z
maddelerin hayat oluflturabilece¤i iddias› art›k kesin olarak
tarihe gömülmüfltür." 193
Evrim teorisinin savunucular›, Pasteur'ün bulgular›na karfl› uzun süre direndiler. Ancak geliflen bilim, canl› hücresinin
karmafl›k yap›s›n› ortaya ç›kard›kça, hayat›n kendili¤inden oluflabilece¤i iddias›n›n geçersizli¤i daha da aç›k hale geldi.
20. Yüzy›ldaki Sonuçsuz Çabalar
20. yüzy›lda hayat›n kökeni konusunu ele alan ilk evrimci,
ünlü Rus biyolog Alexander Oparin oldu. Oparin, 1930'lu y›llarda ortaya att›¤› birtak›m tezlerle, canl› hücresinin tesadüfen
meydana gelebilece¤ini ispat etmeye çal›flt›. Ancak bu çal›flmalar baflar›s›zl›kla sonuçlanacak ve Oparin flu itiraf› yapmak zorunda kalacakt›: "Maalesef hücrenin kökeni, evrim teorisinin
tümünü içine alan en karanl›k noktay› oluflturmaktad›r." 194
Oparin'in yolunu izleyen evrimciler, hayat›n kökeni konusunu çözüme kavuflturacak deneyler yapmaya çal›flt›lar. Bu deneylerin en ünlüsü, Amerikal› kimyac› Stanley Miller taraf›ndan
1953 y›l›nda düzenlendi. Miller, ilkel dünya atmosferinde oldu¤unu iddia etti¤i gazlar› bir deney düzene¤inde birlefltirerek ve
bu kar›fl›ma enerji ekleyerek, proteinlerin yap›s›nda kullan›lan
birkaç organik molekül (aminoasit) sentezledi.
O y›llarda evrim ad›na önemli bir aflama gibi tan›t›lan bu
deneyin geçerli olmad›¤› ve deneyde kullan›lan atmosferin gerçek dünya koflullar›ndan çok farkl› oldu¤u, ilerleyen y›llarda
ortaya ç›kacakt›.195
Harun Yahya (Adnan Oktar)
350
Uzun süren bir sessizlikten sonra Miller'in kendisi de kulland›¤› atmosfer ortam›n›n gerçekçi olmad›¤›n› itiraf etti.196
Hayat›n kökeni sorununu aç›klamak için 20. yüzy›l boyunca yürütülen tüm evrimci çabalar hep baflar›s›zl›kla sonuçland›.
San Diego Scripps Enstitüsü'nden ünlü jeokimyac› Jeffrey Bada,
evrimci Earth dergisinde 1998 y›l›nda yay›nlanan bir makalede
bu gerçe¤i flöyle kabul eder:
Bugün, 20. yüzy›l› geride b›rak›rken, hala, 20. yüzy›la girdi¤imizde sahip oldu¤umuz en büyük çözülmemifl problemle karfl› karfl›yay›z: Hayat yeryüzünde nas›l bafllad›?197
Hayat›n Kompleks Yap›s›
Evrim teorisinin hayat›n kökeni konusunda bu denli büyük bir açmaza girmesinin bafll›ca nedeni, en basit san›lan canl› yap›lar›n bile inan›lmaz derecede karmafl›k yap›lara sahip olmas›d›r. Canl› hücresi, insano¤lunun yapt›¤› bütün teknolojik
ürünlerden daha karmafl›kt›r. Öyle ki bugün dünyan›n en geliflmifl laboratuvarlar›nda bile cans›z maddeler biraraya getirilerek
canl› bir hücre üretilememektedir.
Bir hücrenin meydana gelmesi için gereken flartlar, asla
rastlant›larla aç›klanamayacak kadar fazlad›r. Hücrenin en temel yap› tafl› olan proteinlerin rastlant›sal olarak sentezlenme
ihtimali; 500 aminoasitlik ortalama bir protein için, 10950'de 1'dir.
Ancak matematikte 1050'de 1'den küçük olas›l›klar pratik olarak
"imkans›z" say›l›r. Hücrenin çekirde¤inde yer alan ve genetik
bilgiyi saklayan DNA molekülü ise, inan›lmaz bir bilgi bankas›d›r. ‹nsan DNA's›n›n içerdi¤i bilginin, e¤er ka¤›da dökülmeye
kalk›lsa, 500'er sayfadan oluflan 900 ciltlik bir kütüphane oluflturaca¤› hesaplanmaktad›r.
Bu noktada çok ilginç bir ikilem daha vard›r: DNA, yaln›z
birtak›m özelleflmifl proteinlerin (enzimlerin) yard›m› ile eflleneSosyal Silah Darwinizm
351
Evrimcilerin en büyük yan›lg›lar›ndan bir tanesi de afla¤›da temsili resmi görülen ve ilkel dünya olarak nitelendirdikleri ortamda canl›l›¤›n kendili¤inden oluflabilece¤ini düflünmeleridir. Miller Deneyi gibi çal›flmalarla bu iddialar›n› kan›tlamaya çal›flm›fllard›r. Ancak bilimsel bulgular karfl›s›nda yine yenilgiye u¤ram›fllard›r. Çünkü 1970'li y›llarda elde edilen sonuçlar, ilkel dünya olarak nitelendirilen dönemdeki atmosferin yaflam›n oluflmas› için hiçbir flekilde uygun olmad›¤›n› kan›tlam›flt›r.
352
Evrim teorisini geçersiz
k›lan gerçeklerden bir
tanesi, canl›l›¤›n inan›lmaz derecedeki kompleks yap›s›d›r. Canl›
hücrelerinin çekirde¤inde yer alan DNA molekülü, bunun bir örne¤idir. DNA, dört ayr› molekülün farkl› diziliminden oluflan bir tür bilgi
bankas›d›r. Bu bilgi
bankas›nda canl›yla ilgili bütün fiziksel özelliklerin flifreleri yer al›r.
‹nsan DNA's› ka¤›da
döküldü¤ünde, ortaya
yaklafl›k 900 ciltlik bir
ansiklopedi ç›kaca¤›
hesaplanmaktad›r. Elbette böylesine ola¤anüstü bir bilgi, tesadüf
kavram›n› kesin biçimde geçersiz k›lmaktad›r.
bilir. Ama bu enzimlerin sentezi de ancak DNA'daki bilgiler
do¤rultusunda gerçekleflir. Birbirine ba¤›ml› olduklar›ndan, efllemenin meydana gelebilmesi için ikisinin de ayn› anda var olmalar› gerekir. Bu ise, hayat›n kendili¤inden olufltu¤u senaryosunu ç›kmaza sokmaktad›r. San Diego California Üniversitesi'nden ünlü evrimci Prof. Leslie Orgel, Scientific American dergisinin Ekim 1994 tarihli say›s›nda bu gerçe¤i flöyle itiraf eder:
Son derece kompleks yap›lara sahip olan proteinlerin ve nükleik
asitlerin (RNA ve DNA) ayn› yerde ve ayn› zamanda rastlant›sal
olarak oluflmalar› afl›r› derecede ihtimal d›fl›d›r. Ama bunlar›n birisi olmadan di¤erini elde etmek de mümkün de¤ildir. Dolay›s›yla insan, yaflam›n kimyasal yollarla ortaya ç›kmas›n›n asla mümkün olmad›¤› sonucuna varmak zorunda kalmaktad›r.198
Sosyal Silah Darwinizm
353
Kuflkusuz e¤er hayat›n do¤al etkenlerle ortaya ç›kmas› imkans›z ise, bu durumda hayat›n do¤aüstü bir biçimde "yarat›ld›¤›n›" kabul etmek gerekir. Bu gerçek, en temel amac› yarat›l›fl› reddetmek olan evrim teorisini aç›kça geçersiz k›lmaktad›r.
Evrimin Hayali Mekanizmalar›
Darwin'in teorisini geçersiz k›lan ikinci büyük nokta, teorinin "evrim mekanizmalar›" olarak öne sürdü¤ü iki kavram›n da
gerçekte hiçbir evrimlefltirici güce sahip olmad›¤›n›n anlafl›lm›fl
olmas›d›r.
Darwin, ortaya att›¤› evrim iddias›n› tamamen "do¤al seleksiyon" mekanizmas›na ba¤lam›flt›. Bu mekanizmaya verdi¤i
önem, kitab›n›n isminden de aç›kça anlafl›l›yordu: Türlerin Kökeni, Do¤al Seleksiyon Yoluyla...
Do¤al seleksiyon, do¤al seçme demektir. Do¤adaki yaflam
mücadelesi içinde, do¤al flartlara uygun ve güçlü canl›lar›n hayatta kalaca¤› düflüncesine dayan›r. Örne¤in y›rt›c› hayvanlar taraf›ndan tehdit edilen bir geyik sürüsünde, daha h›zl› koflabilen
geyikler hayatta kalacakt›r. Böylece geyik sürüsü, h›zl› ve güçlü
bireylerden oluflacakt›r. Ama elbette bu mekanizma, geyikleri
evrimlefltirmez, onlar› baflka bir canl› türüne, örne¤in atlara dönüfltürmez.
Dolay›s›yla do¤al seleksiyon mekanizmas› hiçbir evrimlefltirici güce sahip de¤ildir. Darwin de bu gerçe¤in fark›ndayd› ve
Türlerin Kökeni adl› kitab›nda "Faydal› de¤ifliklikler oluflmad›¤› sürece do¤al seleksiyon hiçbir fley yapamaz" demek zorunda kalm›flt›.199
Lamarck'›n Etkisi
Peki bu "faydal› de¤ifliklikler" nas›l oluflabilirdi? Darwin,
kendi döneminin ilkel bilim anlay›fl› içinde, bu soruyu LaHarun Yahya (Adnan Oktar)
354
marck'a dayanarak cevaplamaya çal›flm›flt›. Darwin'den önce
yaflam›fl olan Frans›z biyolog Lamarck'a göre, canl›lar yaflamlar› s›ras›nda geçirdikleri fiziksel de¤ifliklikleri sonraki nesle aktar›yorlar, nesilden nesile biriken bu özellikler sonucunda yeni
türler ortaya ç›k›yordu. Örne¤in Lamarck'a göre zürafalar ceylanlardan türemifllerdi, yüksek a¤açlar›n yapraklar›n› yemek
için çabalarken nesilden nesile boyunlar› uzam›flt›.
Darwin de benzeri örnekler vermifl, örne¤in Türlerin Kökeni adl› kitab›nda, yiyecek bulmak için suya giren baz› ay›lar›n
zamanla balinalara dönüfltü¤ünü iddia etmiflti.200
Ama Mendel'in keflfetti¤i ve 20.yüzy›lda geliflen genetik bilimiyle kesinleflen kal›t›m kanunlar›, kazan›lm›fl özelliklerin
Lamarck zürafalar›n ceylan benzeri hayvanlardan türediklerine inan›yordu. Ona göre otlara uzanmaya çal›flan bu canl›lar›n zaman
içinde boyunlar› uzam›fl ve zürafalara dönüflüvermifllerdi. Mendel'in 1865 y›l›nda keflfetti¤i kal›t›m kanunlar›, yaflam s›ras›nda kazan›lan özelliklerin sonraki nesillere aktar›lmas›n›n mümkün olmad›¤›n› ispatlam›flt›r. Böylece Lamarck'›n zürafa
masal› da tarihe kar›flm›flt›r.
Sosyal Silah Darwinizm
355
sonraki nesillere aktar›lmas› efsanesini kesin olarak y›kt›. Böylece do¤al seleksiyon "tek bafl›na" ve dolay›s›yla tümüyle etkisiz
bir mekanizma olarak kalm›fl oluyordu.
Neo-Darwinizm ve Mutasyonlar
Darwinistler ise bu duruma bir çözüm bulabilmek için
1930'lar›n sonlar›nda, "Modern Sentetik Teori"yi ya da daha
yayg›n ismiyle neo-Darwinizm'i ortaya att›lar. Neo-Darwinizm,
do¤al seleksiyonun yan›na "faydal› de¤ifliklik sebebi" olarak
mutasyonlar›, yani canl›lar›n genlerinde radyasyon gibi d›fl etkiler ya da kopyalama hatalar› sonucunda oluflan bozulmalar›
ekledi.
Bugün de hala dünyada evrim ad›na geçerlili¤ini koruyan
model neo-Darwinizm'dir. Teori, yeryüzünde bulunan milyonlarca canl› türünün, bu canl›lar›n, kulak, göz, akci¤er, kanat gibi say›s›z kompleks organlar›n›n "mutasyonlara", yani genetik
bozukluklara dayal› bir süreç sonucunda olufltu¤unu iddia etmektedir. Ama teoriyi çaresiz b›rakan aç›k bir bilimsel gerçek
vard›r: Mutasyonlar canl›lar› gelifltirmezler, aksine her zaman
için canl›lara zarar verirler.
Bunun nedeni çok basittir: DNA çok kompleks bir düzene
sahiptir. Bu molekül üzerinde oluflan herhangi rastgele bir etki
ancak zarar verir. Amerikal› genetikçi B. G. Ranganathan bunu
flöyle aç›klar:
Mutasyonlar küçük, rastgele ve zararl›d›rlar. Çok ender olarak
meydana gelirler ve en iyi ihtimalle etkisizdirler. Bu üç özellik,
mutasyonlar›n evrimsel bir geliflme meydana getiremeyece¤ini
gösterir. Zaten yüksek derecede özelleflmifl bir organizmada
meydana gelebilecek rastlant›sal bir de¤iflim, ya etkisiz olacakt›r
ya da zararl›. Bir kol saatinde meydana gelecek rastgele bir de¤iflim kol saatini gelifltirmeyecektir. Ona büyük ihtimalle zarar ve-
Harun Yahya (Adnan Oktar)
356
Kimyasal silahlar›n
kullan›m›yla a盤a ç›kan radyasyon, mutasyonlara neden olur.
Yanda kimsayal silah
nedeniyle mutasyona
u¤ram›fl Vietnaml› bir
çocuk görülüyor.
recek veya en iyi ihtimalle etkisiz olacakt›r.
Bir deprem bir flehri
gelifltirmez, ona y›k›m
getirir.201
Nitekim
bugüne
kadar hiçbir yararl›, yani
genetik bilgiyi gelifltiren mutasyon örne¤i gözlemlenmedi. Tüm mutasyonlar›n zararl› oldu¤u
görüldü. Anlafl›ld› ki, evrim teorisinin "evrim mekanizmas›"
olarak gösterdi¤i mutasyonlar, gerçekte canl›lar› sadece tahrip
eden, sakat b›rakan genetik olaylard›r. (‹nsanlarda mutasyonun
en s›k görülen etkisi de kanserdir.) Elbette tahrip edici bir mekanizma "evrim mekanizmas›" olamaz. Do¤al seleksiyon ise, Darwin'in de kabul etti¤i gibi, "tek bafl›na hiçbir fley yapamaz." Bu
gerçek bizlere do¤ada hiçbir "evrim mekanizmas›" olmad›¤›n›
göstermektedir. Evrim mekanizmas› olmad›¤›na göre de, evrim
denen hayali süreç yaflanm›fl olamaz.
Fosil Kay›tlar›: Ara Formlardan
Eser Yok
Evrim teorisinin iddia etti¤i senaryonun yaflanmam›fl oldu¤unun en aç›k göstergesi ise fosil kay›tlar›d›r.
Sosyal Silah Darwinizm
357
Evrim teorisine göre bütün canl›lar birbirlerinden türemifllerdir. Önceden var olan bir canl› türü, zamanla bir di¤erine dönüflmüfl ve bütün türler bu flekilde ortaya ç›km›fllard›r. Teoriye
göre bu dönüflüm yüz milyonlarca y›l süren uzun bir zaman dilimini kapsam›fl ve kademe kademe ilerlemifltir.
Bu durumda, iddia edilen uzun
dönüflüm süreci içinde say›s›z
"ara türler"in oluflmufl ve yaflam›fl
olmalar› gerekir.
Örne¤in geçmiflte, bal›k
özelliklerini tafl›malar›na ra¤men, bir yandan da baz› sürüngen
Milyonlarca y›ll›k kurba¤a fosili (afla¤›da)
günümüz kurba¤alar›ndan
farks›z bir yap›
göstermektedir.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
358
özellikleri kazanm›fl olan yar› bal›k-yar› sürüngen canl›lar yaflam›fl olmal›d›r. Ya da sürüngen özelliklerini tafl›rken, bir yandan
da baz› kufl özellikleri kazanm›fl sürüngen-kufllar ortaya ç›km›fl
olmal›d›r. Bunlar, bir geçifl sürecinde olduklar› için de, sakat, eksik, kusurlu canl›lar olmal›d›r. Evrimciler geçmiflte yaflam›fl olduklar›na inand›klar› bu teorik yarat›klara "ara-geçifl formu"
ad›n› verirler.
E¤er gerçekten bu tür canl›lar geçmiflte yaflam›fllarsa bunlar›n say›lar›n›n ve çeflitlerinin milyonlarca hatta milyarlarca olmas› gerekir. Ve bu ucube canl›lar›n kal›nt›lar›na mutlaka fosil
kay›tlar›nda rastlanmas› gerekir. Darwin, Türlerin Kökeni'nde
bunu flöyle aç›klam›flt›r:
E¤er teorim do¤ruysa, türleri birbirine ba¤layan say›s›z ara-geçifl
çeflitleri mutlaka yaflam›fl olmal›d›r... Bunlar›n yaflam›fl olduklar›n›n kan›tlar› da sadece fosil kal›nt›lar› aras›nda bulunabilir.202
Darwin'in Y›k›lan Umutlar›
Ancak 19. yüzy›l›n ortas›ndan bu yana dünyan›n dört bir
yan›nda hummal› fosil araflt›rmalar› yap›ld›¤› halde bu ara geçifl formlar›na rastlanamam›flt›r. Yap›lan kaz›larda ve araflt›rmalarda elde edilen bütün bulgular, evrimcilerin beklediklerinin
aksine, canl›lar›n yeryüzünde birdenbire, eksiksiz ve kusursuz
bir biçimde ortaya ç›kt›klar›n› göstermifltir.
Ünlü ‹ngiliz paleontolog (fosil bilimci) Derek W. Ager, bir
evrimci olmas›na karfl›n bu gerçe¤i flöyle itiraf eder:
Sorunumuz fludur: Fosil kay›tlar›n› detayl› olarak inceledi¤imizde, türler ya da s›n›flar seviyesinde olsun, sürekli olarak ayn› gerçekle karfl›lafl›r›z; kademeli evrimle geliflen de¤il, aniden yeryüzünde oluflan gruplar görürüz.203
Yani fosil kay›tlar›nda, tüm canl› türleri, aralar›nda hiçbir
geçifl formu olmadan eksiksiz biçimleriyle aniden ortaya ç›kSosyal Silah Darwinizm
359
maktad›rlar. Bu, Darwin'in öngörülerinin tam aksidir. Dahas›,
bu canl› türlerinin yarat›ld›klar›n› gösteren çok güçlü bir delildir. Çünkü bir canl› türünün, kendisinden evrimleflti¤i hiçbir
atas› olmadan, bir anda ve kusursuz olarak ortaya ç›kmas›n›n
tek aç›klamas›, o türün yarat›lm›fl olmas›d›r. Bu gerçek, ünlü evrimci biyolog Douglas Futuyma taraf›ndan da kabul edilir:
Yarat›l›fl ve evrim, yaflayan canl›lar›n kökeni hakk›nda yap›labilecek yegane iki aç›klamad›r. Canl›lar dünya üzerinde ya tamamen mükemmel ve eksiksiz bir biçimde ortaya ç›km›fllard›r ya da
böyle olmam›flt›r. E¤er böyle olmad›ysa, bir de¤iflim süreci sayesinde kendilerinden önce var olan baz› canl› türlerinden evrimleflerek meydana gelmifl olmal›d›rlar. Ama e¤er eksiksiz ve mükemmel bir biçimde ortaya ç›km›fllarsa, o halde sonsuz güç sahibi bir ak›l taraf›ndan yarat›lm›fl olmalar› gerekir.204
Fosiller ise, canl›lar›n yeryüzünde eksiksiz ve mükemmel
bir biçimde ortaya ç›kt›klar›n› göstermektedir. Yani "türlerin
kökeni", Darwin'in sand›¤›n›n aksine, evrim de¤il yarat›l›flt›r.
‹nsan›n Evrimi Masal›
Evrim teorisini savunanlar›n en çok gündeme getirdikleri
konu, insan›n kökeni konusudur. Bu konudaki Darwinist iddia,
bugün yaflayan modern insan›n maymunsu birtak›m yarat›klardan geldi¤ini varsayar. 4-5 milyon y›l önce bafllad›¤› varsay›lan
bu süreçte, modern insan ile atalar› aras›nda baz› "ara form"lar›n yaflad›¤› iddia edilir. Gerçekte tümüyle hayali olan bu senaryoda dört temel "kategori" say›l›r:
1- Australopithecus
2- Homo habilis
3- Homo erectus
4- Homo sapiens
Evrimciler, insanlar›n sözde ilk maymunsu atalar›na "güHarun Yahya (Adnan Oktar)
360
Evrim yanl›s› gazete
ve dergilerde ç›kan haberlerde yandakine benzer hayali
"ilkel" insanlar›n resimleri s›kl›kla kullan›l›r. Bu hayali resimlere dayanarak oluflturulan
haberlerdeki tek kaynak, yazan kiflilerin hayal gücüdür. Ancak evrim bilim karfl›s›nda o kadar çok yenilgi alm›flt›r ki
art›k bilimsel dergilerde evrimle ilgili haberlere daha az rastlan›r
olmufltur.
ney maymunu" anlam›na gelen "Australopithecus" ismini verirler. Bu canl›lar gerçekte soyu tükenmifl bir maymun türünden
baflka bir fley de¤ildir. Lord Solly Zuckerman ve Prof. Charles
Oxnard gibi ‹ngiltere ve ABD'den dünyaca ünlü iki anatomistin
Australopithecus örnekleri üzerinde yapt›klar› çok genifl kapsaml› çal›flmalar, bu canl›lar›n sadece soyu tükenmifl bir maymun türüne ait olduklar›n› ve insanlarla hiçbir benzerlik tafl›mad›klar›n› göstermifltir.205
Evrimciler insan evriminin bir sonraki safhas›n› da, "homo" yani insan olarak s›n›fland›r›rlar. ‹ddiaya göre homo serisindeki canl›lar, Australopithecuslar'dan daha geliflmifllerdir. EvSosyal Silah Darwinizm
361
rimciler, bu farkl› canl›lara ait fosilleri ard› ard›na dizerek hayali bir evrim flemas› olufltururlar. Bu flema hayalidir, çünkü gerçekte bu farkl› s›n›flar›n aras›nda evrimsel bir iliflki oldu¤u asla
ispatlanamam›flt›r. Evrim teorisinin 20. yüzy›ldaki en önemli savunucular›ndan biri olan Ernst Mayr, "Homo sapiens'e uzanan
zincir gerçekte kay›pt›r" diyerek bunu kabul eder.206
Evrimciler "Australopithecus > Homo habilis > Homo erectus >
Homo sapiens" s›ralamas›n› yazarken, bu türlerin her birinin, bir
sonrakinin atas› oldu¤u izlenimini verirler. Oysa paleoantropologlar›n son bulgular›, Australopithecus, Homo habilis ve Homo
erectus'un dünya'n›n farkl› bölgelerinde ayn› dönemlerde yaflad›klar›n› göstermektedir.207
Dahas› Homo erectus s›n›flamas›na ait insanlar›n bir bölümü çok modern zamanlara kadar yaflam›fllar, Homo sapiens neandertalensis ve Homo sapiens sapiens (modern insan) ile ayn› ortamda yan yana bulunmufllard›r.208
Bu ise elbette bu s›n›flar›n birbirlerinin atalar› olduklar› iddias›n›n geçersizli¤ini aç›kça ortaya koymaktad›r. Harvard Üniversitesi paleontologlar›ndan Stephen Jay Gould, kendisi de bir
evrimci olmas›na karfl›n, Darwinist teorinin içine girdi¤i bu ç›kmaz› flöyle aç›klar:
E¤er birbiri ile paralel bir biçimde yaflayan üç farkl› hominid (insan›ms›) çizgisi varsa, o halde bizim soy a¤ac›m›za ne oldu? Aç›kt›r ki, bunlar›n biri di¤erinden gelmifl olamaz. Dahas›, biri di¤eriyle karfl›laflt›r›ld›¤›nda evrimsel bir geliflme trendi göstermemektedirler.209
K›sacas›, medyada ya da ders kitaplar›nda yer alan hayali
birtak›m "yar› maymun, yar› insan" canl›lar›n çizimleriyle, yani
s›rf propaganda yoluyla ayakta tutulmaya çal›fl›lan insan›n evrimi senaryosu, hiçbir bilimsel temeli olmayan bir masaldan
ibarettir. Bu konuyu uzun y›llar inceleyen, özellikle Australopithecus fosilleri üzerinde 15 y›l araflt›rma yapan ‹ngiltere'nin en
Harun Yahya (Adnan Oktar)
362
ünlü ve sayg›n bilim adamlar›ndan Lord Solly Zuckerman, bir
evrimci olmas›na ra¤men, ortada maymunsu canl›lardan insana
uzanan gerçek bir soy a¤ac› olmad›¤› sonucuna varm›flt›r.
Zuckerman bir de ilginç bir "bilim skalas›" yapm›flt›r. Bilimsel olarak kabul etti¤i bilgi dallar›ndan, bilim d›fl› olarak kabul etti¤i bilgi dallar›na kadar bir yelpaze oluflturmufltur. Zuckerman'›n bu tablosuna göre en "bilimsel" -yani somut verilere
dayanan- bilgi dallar› kimya ve fiziktir. Yelpazede bunlardan
sonra biyoloji bilimleri, sonra da sosyal bilimler gelir. Yelpazenin en ucunda, yani en "bilim d›fl›" say›lan k›s›mda ise, Zuckerman'a göre, telepati, alt›nc› his gibi "duyum ötesi alg›lama" kavramlar› ve bir de "insan›n evrimi" vard›r! Zuckerman, yelpazenin bu ucunu flöyle aç›klar:
Objektif gerçekli¤in alan›ndan ç›k›p da, biyolojik bilim olarak
varsay›lan bu alanlara -yani duyum ötesi alg›lamaya ve insan›n
fosil tarihinin yorumlanmas›na- girdi¤imizde, evrim teorisine
inanan bir kimse için herfleyin mümkün oldu¤unu görürüz. Öyle ki teorilerine kesinlikle inanan bu kimselerin çeliflkili baz› yarg›lar› ayn› anda kabul etmeleri bile mümkündür.210
‹flte insan›n evrimi masal› da, teorilerine körü körüne inanan birtak›m insanlar›n bulduklar› baz› fosilleri ön yarg›l› bir biçimde yorumlamalar›ndan ibarettir.
Darwin Formülü!
fiimdiye kadar ele ald›¤›m›z tüm teknik delillerin yan›nda,
isterseniz evrimcilerin nas›l saçma bir inan›fla sahip olduklar›n›
bir de çocuklar›n bile anlayabilece¤i kadar aç›k bir örnekle özetleyelim.
Evrim teorisi canl›l›¤›n tesadüfen olufltu¤unu iddia etmektedir. Dolay›s›yla bu iddiaya göre cans›z ve fluursuz atomlar biraraya gelerek önce hücreyi oluflturmufllard›r ve sonras›nda ayn›
Sosyal Silah Darwinizm
363
atomlar bir flekilde di¤er canl›lar› ve insan› meydana getirmifllerdir. fiimdi düflünelim; canl›l›¤›n yap›tafl› olan karbon, fosfor, azot,
potasyum gibi elementleri biraraya getirdi¤imizde bir y›¤›n oluflur. Bu atom y›¤›n›, hangi ifllemden geçirilirse geçirilsin, tek bir canl› oluflturamaz. ‹sterseniz bu konuda bir "deney" tasarlayal›m ve evrimcilerin
asl›nda savunduklar›, ama yüksek sesle dile
getiremedikleri iddiay› onlar ad›na "Darwin Formülü" ad›yla inceleyelim:
Evrimciler, çok say›da büyük varilin
içine canl›l›¤›n yap›s›nda bulunan fosfor, azot, karbon, oksijen, demir, magnezyum gibi elementlerden bol miktarda koysunlar. Hatta normal flartlarda bulunmayan ancak bu kar›fl›m›n içinde bulunmas›n› gerekli gördükleri malzemeleri
de bu varillere eklesinler.
364
Kar›fl›mlar›n içine, istedikleri kadar amino asit, istedikleri kadar
da (bir tekinin bile rastlant›sal oluflma ihtimali 10-950 olan) protein doldursunlar. Bu kar›fl›mlara istedikleri oranda ›s› ve nem
versinler. Bunlar› istedikleri geliflmifl cihazlarla kar›flt›rs›nlar.
Varillerin bafl›na da dünyan›n önde gelen bilim adamlar›n› koysunlar. Bu uzmanlar babadan o¤ula, kuflaktan kufla¤a aktararak
nöbetlefle milyarlarca, hatta trilyonlarca sene sürekli varillerin
bafl›nda beklesinler.
Bir canl›n›n oluflmas› için hangi flartlar›n var olmas› gerekti¤ine inan›l›yorsa hepsini kullanmak serbest olsun. Ancak, ne yaparlarsa yaps›nlar o varillerden kesinlikle bir canl› ç›kartamazlar.
Zürafalar›, aslanlar›, ar›lar›, kanaryalar›, bülbülleri, papa¤anlar›,
atlar›, yunuslar›, gülleri, orkideleri, zambaklar›, karanfilleri, muzlar›, portakallar›, elmalar›, hurmalar›, domatesleri, kavunlar›,
karpuzlar›, incirleri, zeytinleri, üzümleri, fleftalileri, tavus kufllar›n›, sülünleri, renk renk kelebekleri ve bunlar gibi milyonlarca
canl› türünden hiçbirini oluflturamazlar. De¤il burada birkaç›n›
sayd›¤›m›z bu canl› varl›klar›, bunlar›n tek bir hücresini bile elde
edemezler.
K›sacas›, bilinçsiz atomlar biraraya gelerek hücreyi oluflturamazlar. Sonra yeni bir karar vererek bir hücreyi ikiye bölüp,
sonra art arda baflka kararlar al›p, elektron mikroskobunu bulan, sonra kendi hücre yap›s›n› bu mikroskop alt›nda izleyen
profesörleri oluflturamazlar. Madde, ancak Allah'›n üstün yaratmas›yla hayat bulur.
Bunun aksini iddia eden evrim teorisi ise, akla tamamen
ayk›r› bir safsatad›r. Evrimcilerin ortaya att›¤› iddialar üzerinde
biraz bile düflünmek, üstteki örnekte oldu¤u gibi, bu gerçe¤i
aç›kça gösterir.
Sosyal Silah Darwinizm
365
Göz ve Kulaktaki Teknoloji
Evrim teorisinin kesinlikle aç›klama getiremeyece¤i bir di¤er konu ise göz ve kulaktaki üstün alg›lama kalitesidir.
Gözle ilgili konuya geçmeden önce "Nas›l görürüz?" sorusuna k›saca cevap verelim. Bir cisimden gelen ›fl›nlar, gözde retinaya ters olarak düfler. Bu ›fl›nlar, buradaki hücreler taraf›ndan
elektrik sinyallerine dönüfltürülür ve beynin arka k›sm›ndaki
görme merkezi denilen küçücük bir noktaya ulafl›r. Bu elektrik
sinyalleri bir dizi ifllemden sonra beyindeki bu merkezde görüntü olarak alg›lan›r. Bu bilgiden sonra flimdi düflünelim:
Beyin ›fl›¤a kapal›d›r. Yani beynin içi kapkaranl›kt›r, ›fl›k
beynin bulundu¤u yere kadar giremez. Görüntü merkezi denilen yer kapkaranl›k, ›fl›¤›n asla ulaflmad›¤›, belki de hiç karfl›laflmad›¤›n›z kadar karanl›k bir yerdir. Ancak siz bu zifiri karanl›kta ›fl›kl›, p›r›l p›r›l bir dünyay› seyretmektesiniz.
Üstelik bu o kadar net ve kaliteli bir görüntüdür ki 21. yüzy›l teknolojisi bile her türlü imkana ra¤men bu netli¤i sa¤laya-
Gözü ve kula¤›, kamera ve ses kay›t cihazlar›
ile k›yaslad›¤›m›zda, bu organlar›m›z›n söz konusu teknoloji ürünlerinden çok daha kompleks, çok daha
baflar›l›, çok daha kusursuz yap›lar oldu¤unu görürüz.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
366
mam›flt›r. Örne¤in flu anda okudu¤unuz kitaba, kitab› tutan ellerinize bak›n, sonra bafl›n›z› kald›r›n ve çevrenize bak›n. fiu anda
gördü¤ünüz netlik ve kalitedeki bu görüntüyü baflka bir yerde
gördünüz mü? Bu kadar net bir görüntüyü size dünyan›n bir numaral› televizyon flirketinin üretti¤i en geliflmifl televizyon ekran› dahi veremez. 100 y›ld›r binlerce mühendis bu netli¤e ulaflmaya çal›flmaktad›r. Bunun için fabrikalar, dev tesisler kurulmakta,
araflt›rmalar yap›lmakta, planlar ve tasar›mlar gelifltirilmektedir.
Yine bir TV ekran›na bak›n, bir de flu anda elinizde tuttu¤unuz
bu kitaba. Arada büyük bir netlik ve kalite fark› oldu¤unu göreceksiniz. Üstelik, TV ekran› size iki boyutlu bir görüntü gösterir,
oysa siz üç boyutlu, derinlikli bir perspektifi izlemektesiniz.
Uzun y›llard›r on binlerce mühendis üç boyutlu TV yapmaya, gözün görme kalitesine ulaflmaya çal›flmaktad›rlar. Evet,
üç boyutlu bir televizyon sistemi yapabildiler ama onu da gözlük takmadan üç boyutlu görmek mümkün de¤il, kald› ki bu
suni bir üç boyuttur. Arka taraf daha bulan›k, ön taraf ise ka¤›ttan dekor gibi durur. Hiçbir zaman gözün gördü¤ü kadar net ve
kaliteli bir görüntü oluflmaz. Kamerada da, televizyonda da
mutlaka görüntü kayb› meydana gelir.
‹flte evrimciler, bu kaliteli ve net görüntüyü oluflturan mekanizman›n tesadüfen olufltu¤unu iddia etmektedirler. fiimdi
biri size, odan›zda duran televizyon tesadüfler sonucunda olufltu, atomlar biraraya geldi ve bu görüntü oluflturan aleti meydana getirdi dese ne düflünürsünüz? Binlerce kiflinin biraraya gelip yapamad›¤›n› fluursuz atomlar nas›l yaps›n?
Gözün gördü¤ünden daha ilkel olan bir görüntüyü oluflturan alet tesadüfen oluflam›yorsa, gözün ve gözün gördü¤ü görüntünün de tesadüfen oluflamayaca¤› çok aç›kt›r. Ayn› durum
kulak için de geçerlidir. D›fl kulak, çevredeki sesleri kulak kepçesi vas›tas›yla toplay›p orta kula¤a iletir; orta kulak ald›¤› ses titreflimlerini güçlendirerek iç kula¤a aktar›r; iç kulak da bu titreflimSosyal Silah Darwinizm
367
leri elektrik sinyallerine dönüfltürerek beyne gönderir. Aynen
görmede oldu¤u gibi duyma ifllemi de beyindeki duyma merkezinde gerçekleflir.
Gözdeki durum kulak için de geçerlidir, yani beyin, ›fl›k gibi sese de kapal›d›r, ses geçirmez. Dolay›s›yla d›flar›s› ne kadar
gürültülü de olsa beynin içi tamamen sessizdir. Buna ra¤men en
net sesler beyinde alg›lan›r. Ses geçirmeyen beyninizde bir orkestran›n senfonilerini dinlersiniz, kalabal›k bir ortam›n tüm gürültüsünü duyars›n›z. Ama o anda hassas bir cihazla beyninizin
içindeki ses düzeyi ölçülse, burada keskin bir sessizli¤in hakim
oldu¤u görülecektir.
Net bir görüntü elde edebilmek ümidiyle teknoloji nas›l
kullan›l›yorsa, ses için de ayn› çabalar onlarca y›ld›r sürdürülmektedir. Ses kay›t cihazlar›, müzik setleri, birçok elektronik
alet, sesi alg›layan müzik sistemleri bu çal›flmalardan baz›lar›d›r. Ancak, tüm teknolojiye, bu teknolojide çal›flan binlerce mühendise ve uzmana ra¤men kula¤›n oluflturdu¤u netlik ve kalitede bir sese ulafl›lamam›flt›r. En büyük müzik sistemi flirketinin
üretti¤i en kaliteli müzik setini düflünün. Sesi kaydetti¤inde
mutlaka sesin bir k›sm› kaybolur veya az da olsa mutlaka parazit oluflur veya müzik setini açt›¤›n›zda daha müzik bafllamadan bir c›z›rt› mutlaka duyars›n›z. Ancak insan vücudundaki
teknolojinin ürünü olan sesler son derece net ve kusursuzdur.
Bir insan kula¤›, hiçbir zaman müzik setinde oldu¤u gibi c›z›rt›l› veya parazitli alg›lamaz; ses ne ise tam ve net bir biçimde
onu alg›lar. Bu durum, insan yarat›ld›¤› günden bu yana böyledir.
fiimdiye kadar insano¤lunun yapt›¤› hiçbir görüntü ve ses
cihaz›, göz ve kulak kadar hassas ve baflar›l› birer alg›lay›c› olamam›flt›r. Ancak görme ve iflitme olay›nda, tüm bunlar›n ötesinde, çok büyük bir gerçek daha vard›r.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
368
Beynin ‹çinde Gören ve
Duyan fiuur Kime Aittir?
Beynin içinde, ›fl›l ›fl›l renkli bir dünyay› seyreden, senfonileri, kufllar›n c›v›lt›lar›n› dinleyen, gülü koklayan kimdir?
‹nsan›n gözlerinden, kulaklar›ndan, burnundan gelen uyar›lar, elektrik sinyali olarak beyne gider. Biyoloji, fizyoloji veya
biyokimya kitaplar›nda bu görüntünün beyinde nas›l olufltu¤una dair birçok detay okursunuz. Ancak, bu konu hakk›ndaki en
önemli gerçe¤e hiçbir yerde rastlayamazs›n›z: Beyinde, bu
elektrik sinyallerini görüntü, ses, koku ve his olarak alg›layan
kimdir?
Beynin içinde göze, kula¤a, burna ihtiyaç duymadan tüm
bunlar› alg›layan bir fluur bulunmaktad›r. Bu fluur kime aittir?
Elbette bu fluur beyni oluflturan sinirler, ya¤ tabakas› ve sinir hücrelerine ait de¤ildir. ‹flte bu yüzden, herfleyin maddeden
ibaret oldu¤unu zanneden Darwinist-materyalistler bu sorulara
hiçbir cevap verememektedirler. Çünkü bu fluur, Allah'›n yaratm›fl oldu¤u ruhtur. Ruh, görüntüyü seyretmek için göze, sesi
duymak için kula¤a ihtiyaç duymaz. Bunlar›n da ötesinde düflünmek için beyne ihtiyaç duymaz.
Bu aç›k ve ilmi gerçe¤i okuyan her insan›n, beynin içindeki birkaç santimetreküplük, kapkaranl›k mekana tüm kainat› üç
boyutlu, renkli, gölgeli ve ›fl›kl› olarak s›¤d›ran Yüce Allah'› düflünüp, O'ndan korkup, O'na s›¤›nmas› gerekir.
Materyalist Bir ‹nanç
Buraya kadar incelediklerimiz, evrim teorisinin bilimsel
bulgularla aç›kça çeliflen bir iddia oldu¤unu göstermektedir. Teorinin hayat›n kökeni hakk›ndaki iddias› bilime ayk›r›d›r, öne
sürdü¤ü evrim mekanizmalar›n›n hiçbir evrimlefltirici etkisi
yoktur ve fosiller teorinin gerektirdi¤i ara formlar›n yaflamad›kSosyal Silah Darwinizm
369
Harun Yahya (Adnan Oktar)
370
lar›n› göstermektedir. Bu durumda, elbette, evrim teorisinin bilime ayk›r› bir düflünce olarak bir kenara at›lmas› gerekir. Nitekim tarih boyunca dünya merkezli evren modeli gibi pek çok
düflünce, bilimin gündeminden ç›kar›lm›flt›r. Ama evrim teorisi
›srarla bilimin gündeminde tutulmaktad›r. Hatta baz› insanlar
teorinin elefltirilmesini "bilime sald›r›" olarak göstermeye bile
çal›flmaktad›rlar. Peki neden?..
Bu durumun nedeni, evrim teorisinin baz› çevreler için,
kendisinden asla vazgeçilemeyecek dogmatik bir inan›fl olufludur. Bu çevreler, materyalist felsefeye körü körüne ba¤l›d›rlar
ve Darwinizm'i de do¤aya getirilebilecek yegane materyalist
aç›klama oldu¤u için benimsemektedirler.
Bazen bunu aç›kça itiraf da ederler. Harvard Üniversitesi'nden ünlü bir genetikçi ve ayn› zamanda önde gelen bir evrimci olan Richard Lewontin, "önce materyalist, sonra bilim
adam›" oldu¤unu flöyle itiraf etmektedir:
Bizim materyalizme bir inanc›m›z var, 'a priori' (önceden kabul
edilmifl, do¤ru varsay›lm›fl) bir inanç bu. Bizi dünyaya materyalist bir aç›klama getirmeye zorlayan fley, bilimin yöntemleri ve
kurallar› de¤il. Aksine, materyalizme olan 'a priori' ba¤l›l›¤›m›z
nedeniyle, dünyaya materyalist bir aç›klama getiren araflt›rma
yöntemlerini ve kavramlar› kurguluyoruz. Materyalizm mutlak
do¤ru oldu¤una göre de, ‹lahi bir aç›klaman›n sahneye girmesine izin veremeyiz.211
Bu sözler, Darwinizm'in, materyalist felsefeye ba¤l›l›k u¤runa yaflat›lan bir dogma oldu¤unun aç›k ifadeleridir. Bu dogma, maddeden baflka hiçbir varl›k olmad›¤›n› varsayar. Bu nedenle de cans›z, bilinçsiz maddenin, hayat› yaratt›¤›na inan›r.
Milyonlarca farkl› canl› türünün; örne¤in kufllar›n, bal›klar›n,
zürafalar›n, kaplanlar›n, böceklerin, a¤açlar›n, çiçeklerin, balinalar›n ve insanlar›n maddenin kendi içindeki etkileflimlerle,
yani ya¤an ya¤murla, çakan flimflekle, cans›z maddenin içinden
Sosyal Silah Darwinizm
371
olufltu¤unu kabul eder. Gerçekte ise bu, hem akla hem bilime
ayk›r› bir kabuldür. Ama Darwinistler kendi deyimleriyle "‹lahi
bir aç›klaman›n sahneye girmemesi" için, bu kabulü savunmaya devam etmektedirler.
Canl›lar›n kökenine materyalist bir ön yarg› ile bakmayan
insanlar ise, flu aç›k gerçe¤i göreceklerdir: Tüm canl›lar, üstün
bir güç, bilgi ve akla sahip olan bir Yarat›c›'n›n eseridirler. Yarat›c›, tüm evreni yoktan var eden, en kusursuz biçimde düzenleyen ve tüm canl›lar› yarat›p flekillendiren Allah't›r
Evrim Teorisi Dünya Tarihinin
En Etkili Büyüsüdür
Burada flunu da belirtmek gerekir ki, ön yarg›s›z, hiçbir
ideolojinin etkisi alt›nda kalmadan, sadece akl›n› ve mant›¤›n›
kullanan her insan, bilim ve medeniyetten uzak toplumlar›n
hurafelerini and›ran evrim teorisinin inan›lmas› imkans›z bir
iddia oldu¤unu kolayl›kla anlayacakt›r.
Yukar›da da belirtildi¤i gibi, evrim teorisine inananlar, büyük bir varilin içine birçok atomu, molekülü, cans›z maddeyi
dolduran ve bunlar›n kar›fl›m›ndan zaman içinde düflünen, akleden, bulufllar yapan profesörlerin, üniversite ö¤rencilerinin,
Einstein, Hubble gibi bilim adamlar›n›n, Frank Sinatra, Charlton Heston gibi sanatç›lar›n, bunun yan› s›ra ceylanlar›n, limon
a¤açlar›n›n, karanfillerin ç›kaca¤›na inanmaktad›rlar. Üstelik,
bu saçma iddiaya inananlar bilim adamlar›, pofesörler, kültürlü, e¤itimli insanlard›r. Bu nedenle evrim teorisi için "dünya tarihinin en büyük ve en etkili büyüsü" ifadesini kullanmak yerinde olacakt›r. Çünkü, dünya tarihinde insanlar›n bu derece
akl›n› bafl›ndan alan, ak›l ve mant›kla düflünmelerine imkan tan›mayan, gözlerinin önüne sanki bir perde çekip çok aç›k olan
gerçekleri görmelerine engel olan bir baflka inanç veya iddia daHarun Yahya (Adnan Oktar)
372
373
ha yoktur. Bu, Afrikal› baz› kabilelerin totemlere, Sebe halk›n›n
Günefl'e tapmas›ndan, Hz. ‹brahim'in kavminin elleri ile yapt›klar› putlara, Hz. Musa'n›n kavminin alt›ndan yapt›klar› buza¤›ya tapmalar›ndan çok daha vahim ve ak›l almaz bir körlüktür.
Gerçekte bu durum, Allah'›n Kuran'da haber verdi¤i bir ak›ls›zl›kt›r. Allah, baz› insanlar›n anlay›fllar›n›n kapanaca¤›n› ve gerçekleri görmekten aciz duruma düfleceklerini birçok ayetinde
bildirmektedir. Bu ayetlerden baz›lar› flöyledir:
fiüphesiz, inkar edenleri uyarsan da, uyarmasan da, onlar için
fark etmez; inanmazlar. Allah, onlar›n kalplerini ve kulaklar›n› mühürlemifltir; gözlerinin üzerinde perdeler vard›r. Ve büyük azap onlarad›r. (Bakara Suresi, 6-7)
… Kalpleri vard›r bununla kavray›p-anlamazlar, gözleri vard›r
bununla görmezler, kulaklar› vard›r bununla iflitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha afla¤›l›kt›rlar. ‹flte bunlar gafil
olanlard›r. (Araf Suresi, 179)
Allah baflka ayetlerde ise, bu insanlar›n mucizeler görseler
bile inanmayacak kadar büyülendiklerini flöyle bildirmektedir:
Onlar›n üzerlerine gökyüzünden bir kap› açsak, ordan yukar›
yükselseler de, mutlaka: "Gözlerimiz döndürüldü, belki biz
büyülenmifl bir toplulu¤uz" diyeceklerdir. (Hicr Suresi, 14-15)
Bu kadar genifl bir kitlenin üzerinde bu büyünün etkili olmas›, insanlar›n gerçeklerden bu kadar uzak tutulmalar› ve 150
y›ld›r bu büyünün bozulmamas› ise, kelimelerle anlat›lamayacak kadar hayret verici bir durumdur. Çünkü, bir veya birkaç
insan›n imkans›z senaryolara, saçmal›k ve mant›ks›zl›klarla dolu iddialara inanmalar› anlafl›labilir. Ancak dünyan›n dört bir
yan›ndaki insanlar›n, fluursuz ve cans›z atomlar›n ani bir kararla biraraya gelip; ola¤anüstü bir organizasyon, disiplin, ak›l ve
fluur gösterip kusursuz bir sistemle iflleyen evreni, canl›l›k için
uygun olan her türlü özelli¤e sahip olan Dünya gezegenini ve
say›s›z kompleks sistemle donat›lm›fl canl›lar› meydana getirdiHarun Yahya (Adnan Oktar)
374
¤ine inanmas›n›n, "büyü"den baflka bir aç›klamas› yoktur.
Nitekim, Allah Kuran'da, inkarc› felsefenin savunucusu
olan baz› kimselerin, yapt›klar› büyülerle insanlar› etkilediklerini Hz. Musa ve Firavun aras›nda geçen bir olayla bizlere bildirmektedir. Hz. Musa, Firavun'a hak dini anlatt›¤›nda, Firavun
Hz. Musa'ya, kendi "bilgin büyücüleri" ile insanlar›n topland›¤›
bir yerde karfl›laflmas›n› söyler. Hz. Musa, büyücülerle karfl›laflt›¤›nda, büyücülere önce onlar›n marifetlerini sergilemelerini
emreder. Bu olay›n anlat›ld›¤› ayetler flöyledir:
(Musa:) "Siz at›n" dedi. (Asalar›n›) at›verince, insanlar›n gözlerini büyüleyiverdiler, onlar› dehflete düflürdüler ve (ortaya) büyük bir sihir getirmifl oldular. (Araf Suresi, 116)
Görüldü¤ü gibi Firavun'un büyücüleri yapt›klar› "aldatmacalar"la -Hz. Musa ve ona inananlar d›fl›nda- insanlar›n hepsini büyüleyebilmifllerdir. Ancak, onlar›n att›klar›na karfl›l›k Hz.
Musa'n›n ortaya koydu¤u delil, onlar›n bu büyüsünü, ayetteki
ifadeyle "uydurduklar›n› yutmufl" yani etkisiz k›lm›flt›r:
Biz de Musa'ya: "Asan› f›rlat›ver" diye vahyettik. (O da f›rlat›verince) bir de bakt›lar ki, o bütün uydurduklar›n› derleyip-toparlay›p yutuyor. Böylece hak yerini buldu, onlar›n bütün yapmakta olduklar› geçersiz kald›. Orada yenilmifl oldular ve küçük düflmüfller olarak tersyüz çevrildiler. (Araf Suresi, 117-119)
Ayetlerde de bildirildi¤i gibi, daha önce insanlar› büyüleyerek etkileyen bu kiflilerin yapt›klar›n›n bir sahtekarl›k oldu¤unun anlafl›lmas› ile, söz konusu insanlar küçük düflmüfllerdir.
Günümüzde de bir büyünün etkisiyle, bilimsellik k›l›f› alt›nda
son derece saçma iddialara inanan ve bunlar› savunmaya hayatlar›n› adayanlar, e¤er bu iddialardan vazgeçmezlerse gerçekler
tam anlam›yla a盤a ç›kt›¤›nda ve "büyü bozuldu¤unda" küçük
duruma düfleceklerdir. Nitekim, yaklafl›k 60 yafl›na kadar evrimi savunan ve ateist bir felsefeci olan, ancak daha sonra gerçekleri gören Malcolm Muggeridge evrim teorisinin yak›n gelecekSosyal Silah Darwinizm
375
te düflece¤i durumu flöyle aç›klamaktad›r:
Ben kendim, evrim teorisinin, özellikle uyguland›¤› alanlarda,
gelece¤in tarih kitaplar›ndaki en büyük espri malzemelerinden biri olaca¤›na ikna oldum. Gelecek kuflak, bu kadar çürük
ve belirsiz bir hipotezin inan›lmaz bir safl›kla kabul edilmesini
hayretle karfl›layacakt›r.212
Bu gelecek, uzakta de¤ildir aksine çok yak›n bir gelecekte
insanlar "tesadüfler"in ilah olamayacaklar›n› anlayacaklar ve
evrim teorisi dünya tarihinin en büyük aldatmacas› ve en fliddetli büyüsü olarak tan›mlanacakt›r. Bu fliddetli büyü, büyük
bir h›zla dünyan›n dört bir yan›nda insanlar›n üzerinden kalkmaya bafllam›flt›r. Art›k evrim aldatmacas›n›n s›rr›n› ö¤renen
birçok insan, bu aldatmacaya nas›l kand›¤›n› hayret ve flaflk›nl›kla düflünmektedir.
376
Notlar
1. Herbert Spencer, Social Status,
1850, s. 414-415
2. Richard Hofstadter, Social Darwinism in American Thought, Rev.
Ed., Boston, Beacon Press, 1955,
s.41
3. Mark Kingwell, "Competitive
States of America, Microsoft
proves it: we're still wrestling
with that treasured national ideal", New York Times, 25 Haziran
2000; http://www.spaceshipearth.org/Letters/Editor/Competitive_States_of_America.htm
4. http://www.allston.org/josh/socialdarwinismf99.htm
5. Stephen Jay Gould, The Mismeasure of Man, W.W. Norton and
Company, New York, 1981, s. 72
6. The Life and Letters of Charles
Darwin, Editör: Francis Darwin,
D. Appleton and Co., 1896, Vol.
2, s . 294
7. http://www.touchstonemag.com/docs/issues/15.8docs/15-8pg43.html
8. Thomas R. Malthus, An essay
on the principle of population as it
affects the future improvement of society., Reprint, London:Reeves
and Turner, (1798) 1878, s. 412
9. Thomas R. Malthus, An essay
on the principle of population as it
affects the future improvement of society., Reprint.London:Reeves
and Turner, (1798) 1878, s.411,
430-431.
10. Karl Polanyi, The Great Transformation, Boston, Beacon Press,
1957, s.112
11. Karl Polanyi, The Great Transformation, Boston, Beacon Press,
1957,s.112.
12. Sir Gavin de Beer, Charles
Darwin, London: Thomas Nelson
& Sons, 1963
13. Charles Darwin, On the Origin of Species By Means of Natural
Selection, London, 1859, (tekrar
bask› 1964, Harvard University
Press, Cambridge) s.64
14. Charles Darwin, On the Origin of Species, s. 117
15. Richard Hofstadter, Social
Darwinism in American Thought, s.
88
16. http://www.creationism.org/csshs/v04n3p18.htm
17. Ian Taylor, In the Minds of
Men, s. 65
18. Matthew Josephson, The Robber Barons, New York, Harcourt
and Brace, 1934
19. Robert Hunter, Poverty, New
York: Torchbooks, 1965
20. Jeanne Stellman, Susan Daum, Work is Dangerous to Your
Health, New York, Random House Vintage Books, 1973
21. Otto Bettmann, The Good Old
Days! They Were Terrible!, New
York, Random House, 1974, s. 68
22. Otto Bettmann, The Good Old
Days! They Were Terrible!, s. 70
23. Howard Zinn, A People’s History of the United States, New
York, Harper Collins, 1999, s. 255
24. Howard Zinn, A People’s History of the United States, s. 255
25. Otto Bettmann, The Good Old
Days! They Were Terrible!, s. 71
Sosyal Silah Darwinizm
377
26. Otto Bettmann, The Good Old
Days! They Were Terrible!, s.71
27. Kenneth Hsu, The Great
Dying; Cosmic Catastrophe, Dinosaurs and the Theory of Evolution.,
New Yokr, Harcourt, Brace, Jovanovich, 1986, s. 10
28. Joseph F Wall, Andrew Carnegie, New York, Oxford University
Press, 1970, s. 364
29. Richard Milner, Encyclopedia
of Evolution: Humanity's Search for
Its Origin, New York, Facts on File, 1990, s. 72
30. Joseph F Wall, Andrew Carnegie, s.389
31. William Ghent, Our Benevolent Feudalism, New York, Macmillan, 1902, s. 29
32. Richard Hofstadtler, Social
Darwinism in American Thought, s.
49
33. Isaac Asimov, The Golden Door: The United States from 1876 to
1918, Boston, Houston Mifflin
Company, 1977, s.94
34. Richard Milner, Encyclopedia
of Evolution, 1990, s.412
35. Stephen T. Asma, “The New
Social Darwinism: Deserving Your Destitution.”, The Humanist,
1993, 53(5), s. 11
36. Ibn Ebi fieybe, Kitabü'l-‹man
(neflr:el-bani) s.33; El-Bânî, Silsiletü’l-ehâdisis’sahîha, I, 69-71;
Hakim ve Beyhaki, 250,
H.no:190.
37. Karl A. Schleunes, The Twisted
Road to Auschwitz (Urbana, Illinios, University of Illinois Press,
1970), s. 30, 32; Jerry Bergman,
Eugenics and Nazi Racial Policy, s.
118
38. Sidney M. Mintz, American
Scientist, vol.60, May›s/Haziran
1972, s. 387
39. John C. Burham, Science,
vol.175, 4 fiubat 1972, s. 506
40. Edwin G. Conklin, The Direction of Human Evolution, New
York, Scribner's, 1921, s. 34
41. http://www.ncl.ac.uk/lifelong-learning/distrib/darwin/08.htm
42. George Gaylord Simpson,
"The Biological Nature of Man",
Science, vol.152, 22 Nisan, 1966, s.
475
43. Henry Fairfield Osborn, "The
Evolution of Human Races," Natural History, Ocak/fiubat 1926;
ikinci kez yay›nlan›fl› Natural
History, vol. 89, Nisan 1980, s.
129
44. James Ferguson, "The Laboratory of Racism", New Scientist,
vol. 103, 27 Eylül 1984, s. 18
45. Stephen Jay Gould, "Human
Equality is a Contingent Fact of
History", Natural History, vol.93,
Kas›m 1984, s. 28
46. Charles Darwin, The Descent
of Man, 2. bask›, New York, A L.
Burt Co., 1874, s. 178
47. Charles Darwin, The Voyage of
the Beagle, (edited David Amigoni, London: Wordsworth, 1997),
Bölüm 10, "Tierra Del Fuego"
48. Charles Darwin, The Voyage of
the Beagle, s.477
49. http://www.ncl.ac.uk/lifelong-learning/distrib/darwin/08.htm
50. Francis Darwin, The Life and
Letters of Charles Darwin, Vol. I,
1888. New York, D. Appleton
Harun Yahya (Adnan Oktar)
378
and Company, s.285-286
51. Stephen Jay Gould, Ontogeny
and Phylogeny, Cambridge, Mass:
Harvard University Press, 1977,
s. 12752.
52. Thomas Huxley, Lay Sermons,
Addresses and Reviews, New York,
NY:Appleton, 1871, s. 20
53. Robert Lee Hotz, "Race has
no basis in biology, researchers
say," Los Angeles Times, 20 fiubat
1997
54. Susan Chaves Cameron, Journal of Counseling and Development,
76:277-285, 1998
55. Natalie Angier, "Do Races
Differ? Not Really, DNA Shows",
New York Times, 22 A¤ustos 2000
56. Natalie Angier, "Do Races
Differ? Not Really, DNA Shows",
New York Times, 22 A¤ustos 2000
57. Natalie Angier, "Do Races
Differ? Not Really, DNA Shows",
New York Times, 22 A¤ustos 2000
58. Genetically Speaking, Race
Doesn't Exist In Humans
http://www.eurekalert.org/pub_releases/199810/WUiS-GSRD-071098.php
59. Genetically Speaking, Race
Doesn't Exist In Humans
http://www.eurekalert.org/pub_releases/199810/WUiS-GSRD-071098.php
60. Time, 16 Ocak 1995
61. Time, 16 Ocak 1995
62. Jim Knapp, Imperialism: The
Struggle to Be Superior,
http://www-personal.umich.edu/~jimknapp/papers/Imperialism.html
63. Encyclopedia Britannica, 1946
edition, volume 12, page 122A
64. Gertrude Himmelfarb, Darwin and the Darwinian Revolution,
Chicago, Elephant Paperbacks,
Ivan R. Dee, Publisher, 1996, s.
416
65. Hans-Ulrich Wehler, The German Empire, s.180,
http://www.geocities.com/Area51/Rampart/4871/Darwin.html
66. T. D. Hall, The Scientific Background of the Nazi "Race Purification" Program, US & German Eugenics, Ethnic Cleansing, Genocide,
and Population Control,
http://www.trufax.org/avoid/nazi.html
67. Charles Darwin, The Decent of
Man, s. 297
68. Karl Pearson, National Life
from the Standpoint of Science,
Cambridge, Cambridge University Press, 1900, s. 11-16, 20-23,
36-37, 43-44
69. Karl Pearson, National Life
from the Standpoint of Science,
Cambridge, Cambridge University Press, 1900, s. 11-16, 20-23,
36-37, 43-44
70. John Merriman, A History of
Modern Europe, Volume Two:
From the French Revolution to
the Present, s.990-991
71. Karl Pearson, National Life
from the Standpoint of Science,
1900
72. Richard Milner, Encyclopedia
of Evolution: Humanity's Search for
Its Origin, s. 59
73. Oscar Levy, Complete Works of
Nietzsche, 1930, Vol. 2, s. 75
74. Richard Hofstadter, Social
Darwinism in American Thought, s.
Sosyal Silah Darwinizm
379
197; Gertrude Himmelfarb, Darwin and the Darwinian Revolution,
s. 417
75. Richard Hofstadter, Social
Darwinism in American Thought, s.
197; Gertrude Himmelfarb, Darwin and the Darwinian Revolution,
s. 417
76. Arthur Keith'in, Machin'in
Darwin's Theory Applied to Mankind adl› kitab›na yazd›¤› önsözden, s. Viii; Gertrude Himmelfarb, Darwin and the Darwinian
Revolution, s. 417
77. W. Carr, A history of Germany
1815-1990, 4. Bask›, s. 205; Ernst
Haeckel, Der Kamkpf um den Entwicklungs-Gedanken, 1905
78. W. Carr, A History of Germany
1815-1990, 4. Bask›, s. 208
79. Oscar Levy, Complete Works of
Nietzsche, 1930, Vol. 2, s. 75
80. H. Enoch, Evolution or Creation, 1966, s. 147-148
81. Max Nordau, "The Philosophy and Morals of War", North
American Review, 169 (1889), s.
794
82. Jacques Barzun, Darwin,
Marx, Wagner, Garden City, New
York, Doubleday, 1958, s. 92, 93
83. Jacques Barzun, Darwin,
Marx, Wagner, s. 92-95
84. http://www.kimel.net/terror.html
85. Karl A. Schleunes, The Twisted
Road to Auschwitz, University of
Illinois Press, Urbana, Illinois,
1970. s.30-32
86. A. Chase, The Legacy of Malthus; The Social Costs of the New
Scientific Racism, Alfred Knopf,
New York, 1980, s. 349
87. Arthur Keith, Evolution and
Ethics, G.P. Putnam’s Sons, New
York, 1946, s. 230
88. The Nuremberg Trials, Vol. 14,
U.S. Government Printing Office,
Washington, D.C., s. 279
89. J. Tenenbaum, Race and Reich,
Twayne Pub., New York, 1956, s.
211
90. Adolf Hitler, Um das Schicksal
der Nation', in B. Dusik (ed.), Hitler. Reden Schriften Anordnungen. Februar 1925 bis Januar
1933, vol. 2(2), Munich, 1992,
Doc 245.
91. Robert Clark, Darwin: Before
and After, Grand Rapids International Press, Grand Rapids, MI,
1958, s. 115
92. Beate Wilder-Smith, The Day
Nazi Germany Died, Master Books, San Diego, CA, 1982, s. 27
93. George J. Stein, "Biological
science and the roots of Nazism",
American Scientist 76(1):50–58,
1988, s.51
94. George J. Stein, "Biological
science and the roots of Nazism",
American Scientist 76(1):50–58,
1988, s. 56
95. Rauschning, H., The Revolution of Nihilism, Alliance Book
Corp., New York, 1939
96. Arthur Keith, Evolution and
Ethics, G.P. Putnam’s Sons, New
York, 1946, s. 230
97. Arthur Keith, Evolution and
Ethics, G.P. Putnam’s Sons, New
York, 1946, s. 105
98. Peter Hoffman, Hitler's Personal Security, London, Pergamon
Press, 1979, s. 264
99. Robert Clark, Darwin: Before
Harun Yahya (Adnan Oktar)
380
and After, Grand Rapids International Press, Grand Rapids, MI,
1958, s. 115-116
100. A. E. Wiggam, The New Dialogue of Science, Garden Publishing Co., Garden City, NY, 1922,
s. 102
101. Ernst Haeckel, The History of
Creation: Or the Development of the
Earth and Its Inhabitants by the Action of Natural Causes, Appleton,
New York, 1876, s. 170
102. George Stein, "Biological science and the roots of Nazism",
American Scientist 76(1):50–58,
1988., s. 56; Ernst Haeckel, The
Wonders of Life; A Popular Study of
Biological Philosophy, Harper,
New York, 1905, s. 116
103. K. Ludmerer, Eugenics, In:
Encyclopedia of Bioethics, Edited
by Mark Lappe, The Free Press,
New York, 1978, s.457
104. Thomas Robert Malthus, An
Essay On The Principle of Population, Sixth Edition, 1826, based on
the second edition (1803)
105. Charles Darwin, The Descent
of Man, 2nd Ed., s. 133–134, 1887
106. Charles Darwin, ‹nsan›n Türeyifli, s. 171
107. Charles Darwin, The Descent
of Man, s. 945
108. Allan Chase, The Legacy of
Malthus, Chicago:University of
Illinois Press, 1980, s.136).
109. Francis Galton, Hereditary
Genius: An Inquiry into its Laws
and Consequences, London:Macmillan, 1892, s. 330
110. Joseph L. Graves Jr., The Emperor's New Clothes, Rutgers Universtiy Press, 2001, s. 96
111. Joseph L. Graves Jr., The Emperor's New Clothes, Rutgers Universtiy Press, 2001, s. 98
112. Joseph L. Graves Jr., The Emperor's New Clothes, Rutgers Universtiy Press, 2001, s. 98
113. Nature, 116 (1925), s. 456
114. Bernhard Schreiber, The Men
Behind Hitler - A German Warning
to the World, http://www.toolan.com/hitler/Hitler, s. 18
115. http://www.politicalamazon.com/pioneerfund.html
116. Joseph L. Graves Jr., The Emperor's New Clothes, Rutgers Universtiy Press, 2001, s. 116-117
117. Joseph L. Graves Jr., The Emperor's New Clothes, Rutgers Universtiy Press, 2001, s. 119
118. Ian Kershaw, Hitler, volume
1, 1998, s. 134
119. R. Youngson, Scientific Blunders; A Brief History of How Wrong
Scientists Can Sometimes Be, Carroll and Graf Pub., New York,
1998
120. A. Hitler, Hitler’s Secret Conversations 1941–1944, With an introductory essay on The Mind of
Adolf Hitler by H.R. Trevor-Roper, Farrar, Straus and Young,
New York, 1953, s. 116
121. A. Hitler, Hitler’s Secret Conversations 1941–1944, With an introductory essay on The Mind of
Adolf Hitler by H.R. Trevor-Roper, Farrar, Straus and Young,
New York, 1953, s. 116
122. Bernhard Schreiber, The Men
Behind Hitler - A German Warning
to the World, http://www.toolan.com/hitler/Hitler, s. 11
123. Bernhard Schreiber, The Men
Sosyal Silah Darwinizm
381
Behind Hitler - A German Warning
to the World, http://www.toolan.com/hitler/Hitler, s.22
124. J.C. Fest, The Face of the Third
Reich, Pantheon, NY, 1970, s.
99–100
125. Jerry Bergman, Darwinism
and the Nazi Race Holocaust,
http://www.trueorigin.org/holocaust.asp
126. Bernhard Schreiber, The Men
Behind Hitler - A German Warning
to the World, http://www.toolan.com/hitler/Hitler, s. 17
127. Bernhard Schreiber, The Men
Behind Hitler - A German Warning
to the World, http://www.toolan.com/hitler/Hitler, s. 17
128. Bernhard Schreiber, The Men
Behind Hitler - A German Warning
to the World, http://www.toolan.com/hitler/Hitler, II. Bölüm
129. Bernhard Schreiber, The Men
Behind Hitler - A German Warning
to the World, http://www.toolan.com/hitler/Hitler, s. 32
130. Bernhard Schreiber, The Men
Behind Hitler - A German Warning
to the World, http://www.toolan.com/hitler/Hitler, s. 32
131. Bernhard Schreiber, The Men
Behind Hitler - A German Warning
to the World, http://www.toolan.com/hitler/Hitler, s. 33
132. Bernhard Schreiber, The Men
Behind Hitler - A German Warning
to the World, http://www.toolan.com/hitler/Hitler, s. 40
133. Bernhard Schreiber, The Men
Behind Hitler - A German Warning
to the World, http://www.toolan.com/hitler/Hitler, s. 40
134. Joseph L. Graves Jr., The Emperor's New Clothes, Rutgers Uni-
verstiy Press, 2001, s. 128
135. Doç. Dr. Haydar Sur, Sa¤l›k
Hizmetlerinin Geçmifli ve Geliflimi,
http://www.merih.net/m1/whaysur12.htm
136.
http://www.mihr.com/mihr/os
m/sistem/ilim.htm
137. Jerry Bergman, "The History of Evolution's Teaching of
Women's Inferiority",
http://www.rae.org/women.html
Birçok bilimsel dergi ve gazetede
400'den fazla yaz›s› yay›nlanan,
20 kitab› olan ve Darwinizm'i
elefltiren çal›flmalar›yla tan›nan
Jerry Bergman, "The History of
Evolution's Teaching of Women's
Inferiority" adl› makalesinde,
Darwin'in ve ça¤dafl› evrimcilerin kad›nlara bak›fl aç›lar›n› incelemifl ve kad›nlar› afla¤›layan ifadelerinden baz›lar›n› bir araya
getirerek, Darwin'in ve Darwinizm'in bilinmeyen bir yönünü
oldukça çarp›c› delillerle ortaya
koymufltur.
138. Evelleen Richards, "Will the
Real Charles Darwin Please
Stand Up?", New Scientist, (Dec.
22/29 1983): 887
139. EIaine Morgan, The Descent
of Woman, New York: Stein and
Day, 1972, s.1
140. John R. Durant, "The Ascent
of Nature in Darwin's Descent of
Man" in The Darwinian Heritage,
Ed. by David Kohn, (Princeton,
NJ: Princeton University Press,
1985), s.295
141. Charles Darwin, The Descent
of Man and Selection in Relation to
Sex, New York: D. Appleton and
Harun Yahya (Adnan Oktar)
382
Company, 1871 (1896 bask›s›),
s.326
142. Charies Darwin, The Autobiography of Charles Darwin 18091882 (Ed. by Nora Barlow), New
York: W. W. Norton & Company,
Inc., 1958, 232-233
143. Charies Darwin, The Autobiography of Charles Darwin 18091882 (Ed. by Nora Barlow), New
York: W. W. Norton & Company,
Inc., 1958, 232-233
144. Charles Darwin, The Descent
of Man and Selection in Relation to
Sex, New York: D. Appleton and
Company, 1871 (1896 bask›s›),
s.564
145. Carl Vogt, Lectures on Man:
His Place in Creation, and the History of Earth, edited by James
Hunt, London: Paternoster Row,
Longman, Green, Longman, and
Roberts, 1864, xv, 192
146. Stephanie A. Shields, "Functionalism, Darwinism, and the
Psychology of Women; A Study
in Social Myth," American Psychologist, no. 1 (1975): 749
147. Evelleen Richards, "Darwin
and the Descent of Women," in
David Oldroyd and Ian Langham (Eds.), The Wider Domain
of Evolutionary Thought (Holland: D. Reidel, 1983), 75
148. Evelleen Richards, "Darwin
and the Descent of Women," in
David Oldroyd and Ian Langham (Eds.), The Wider Domain
of Evolutionary Thought (Holland: D. Reidel, 1983), 74 49
149. Charles Darwin, The Descent
of Man and Selection in Relation to
Sex, New York: D. Appleton and
Company, 1871 (1896 bask›s›),
s.54
150. Stephen Jay Gould, The Mismeasure of Man, s.83
151. Stephen Jay Gould, The Mismeasure of Man, s. 83, 188
152. Stephen Jay Gould, The Mismeasure of Man, s.104
153. Stephen Jay Gould, The Mismeasure of Man, s.104
154. Stephen Jay Gould, The Mismeasure of Man, s.85
155. Stephen Jay Gould, The Mismeasure of Man, s.104-105
156. Wayne Jackson, More SkullDuggery, 7 Ekim 2002,
http://www.christiancourier.com/penpoints/skullDuggery.htm
157. John Hurrell Crook, "Sexual
Selection, Dimorphism, and Social Organization in the Primates,"
in Campbell (Ed.), Sexual Selection and the Descent of Man 18711971 Chicago: Aldine Publishing
Company, 1972
158. Charles Darwin, The Descent
of Man and Selection in Relation to
Sex, New York: D. Appleton and
Company, 1871 (1896 bask›s›),
s.565
159. Phillip E. Johnson, Defeating
Darwinism, Intervarsity Press,
1997, s.103-104
160. Michael Denton, Evolution:
A Theory in Crisis, 1988, s. 358
161. William Provine, "Evolution
and the Foundation of Ethics",
MBL Science, (A Publication of
Marine Biological Laboratory at
Woods Hole, Massachusetts),
vol. 3, no. 1, s. 25-29; The Scientist, 5 Eylül 1988
162. H. Epoch, Evolution or Creation, (1988), s. 148-149
Sosyal Silah Darwinizm
383
163. Phillip E. Johnson, Defeating
Darwinism, Intervarsity Press,
1997, s.99
164. http://www.trufax.org/avoid/manifold.html
165. George Gaylord Simpson,
Life of The Past:An Introduction to
Paleontology, New Haven: Yale
University Press, 1953
166. Richard Dawkins, Unweaving The Rainbow, Houghton
Mifflin Company Newyork,
1998, s. ix
167. Sir Fred Hoyle, The Intelligent Universe, 1983, s. 9
168. George Gaylord Simpson,
"The World into Which Darwin
Led Us," Science 131 (1960), s. 970
169. Francis Darwin (ed.), Life
and Letters of Charles Darwin
(1903; 1971 reprint), Volume 1, s.
285
170. George B. Johnson, Biology:
Visualizing Life, Holt, Rinehart
and Winston, Inc., 1994, s. 453
171. http://www.touchstonemag.com/docs/issues/15.8docs/15-8pg43.html
172. P.J. Darlington, Evolution for
Naturalists, 1980, s. 243-244
173. Stephen Jay Gould, Ever Since Darwin, s. 223
174. Charles Darwin, The Descent
of Man and Selection in Relation to
Sex, New York: D. Appleton and
Company, 1871 (1896 bask›s›), s.
403
175. Lorraine Lee Larison Cudmore, "The Center of Life," in Science Digest, Kas›m 1977, s. 46
176. Thomas F. Gossett, Race: The
History of an Idea in America, Dallas: Southern Methodist University Press, 1963, s. 170
177. Peter Singer, "Sanctity of Life or Quality of Life?, Pediatrics,
Temmuz1983, s. 128-129
178. Martin Mawyer, "Death Act
Dies in California", Fundamentalist Journal, 7 Haziran 1988:61
179. Martin Mawyer, "Death Act
Dies in California", Fundamentalist Journal, 7 Haziran 1988:61
180. Barbara Burke, "Infanticide",
Science 84, May›s 1984, s. 29
181. Charles Darwin, On the Origin of Species, 1859, s.449
182. E. O. Wilson, Sociobiology:
The New Synthesis, Cambridge,
1975, s.3
183. Stephen Jay Gould, Ever Since Darwin, New York, W.W. Norton & Co., 1977
184. Richard Dawkins, The Selfish
Gene, 1976 bask›s›n›n önsözü,
Oxford: Oxford University Press
185. E.O. Wilson, On Human Nature, Cambridge, Mass.: Harvard
University Press, 1978, s. 2-3
186. Richard Dawkins, The Selfish
Gene, ‹kinci Bask›,1989, Oxford:
Oxford University Press., s.2
187. Robert Wallace, The Genesis
Factor, New York: Morrow and
Co.,1979, s.217-218
188. Mae-Wan Ho, The Human
Genome Map, the Death of Genetic Determinism and Beyond,
ISIS Report, 14 fiubat 2001;
http://www.i-sis.org.uk/HumangenTWN-pr.php
189. Francis S. Collins, Lowell
Weiss ve Kathy Hudson, "Have
no fear. Genes aren't everything",
The New Republic, 06/25/2001
190. Francis S. Collins, Lowell
Weiss ve Kathy Hudson, "Have
no fear. Genes aren't everything",
Harun Yahya (Adnan Oktar)
384
The New Republic, 06/25/2001
191. Francis S. Collins, Lowell
Weiss ve Kathy Hudson, "Have
no fear. Genes aren't everything",
The New Republic, 06/25/2001
192. Francis S. Collins, Lowell
Weiss ve Kathy Hudson, "Have
no fear. Genes aren't everything",
The New Republic, 06/25/2001
193. Sidney Fox, Klaus Dose,
Molecular Evolution and The Origin of Life, Marcel Dekker, New
York, 1977, s. 2.
194. Alexander I. Oparin, Origin
of Life, Dover Publications, New
York, 1936, 1953 (yeni bask›),
s.196.
195. "New Evidence on Evolution
of Early Atmosphere and Life",
Bulletin of the American Meteorological Society, cilt 63, Kas›m
1982, ss. 1328-1330.
196. Stanley Miller, Molecular
Evolution of Life: Current Status
of the Prebiotic Synthesis of
Small Molecules, 1986, s. 7.
197. Jeffrey Bada, Earth, fiubat
1998, s. 40.
198. Leslie E. Orgel, "The Origin
of Life on Earth", Scientific American, cilt 271, Ekim 1994, s. 78.
199. Charles Darwin, The Origin
of Species: A Facsimile of the
First Edition, s. 189.
200. Charles Darwin, The Origin
of Species: A Facsimile of the
First Edition, s. 184.
201. B. G. Ranganathan, Origins?, The Banner Of Truth Trust,
Pennsylvania, 1988.
202. Charles Darwin, The Origin
of Species: A Facsimile of the
First Edition, Harvard University
Press, 1964, s. 179.
203. Derek A. Ager, "The Nature
of the Fossil Record", Proceedings of the British Geological
Association, cilt 87, 1976, s. 133.
204. Douglas J. Futuyma, Science on Trial, Pantheon Books,
New York, 1983, s. 197.
205. Solly Zuckerman, Beyond
The Ivory Tower, To plinger Publications, New York, 1970, 75-94;
Charles E. Oxnard, "The Place of
Australopithecines in Human
Evolution: Grounds for Doubt",
Nature, cilt 258, s. 389.
206. J. Rennie, "Darwin's Current
Bulldog: Ernst Mayr", Scientific
American, Aral›k 1992.
207. Alan Walker, Science, cilt
207, 1980, s. 1103; A. J. Kelso,
Physical Antropology, 1. bask›, J.
B. Lipincott Co., New York, 1970,
s. 221; M. D. Leakey, Olduvai
Gorge, cilt 3, Cambridge University Press, Cambridge, 1971, s.
272.
208. Time, Kas›m 1996.
209. S. J. Gould, Natural History,
cilt 85, 1976, s. 30.
210. Solly Zuckerman, Beyond
The Ivory Tower, New York: Toplinger Publications, 1970, s. 19
211. Richard Lewontin, "The Demon-Haunted World", The New
York Review of Books, 9 Ocak
1997, s. 28.
212. Malcolm Muggeridge, The
End of Christendom, Grand Rapids: Eerdmans, 1980, s. 43.
Sosyal Silah Darwinizm