QARABAĞ AZADLIQ T0ŞKİLATI
“QARABAG DUN0N, BU GUN
V 0 SABAH”
14-cü elmi-amali konfransının
MATERİALLARI
BAKI-2015
2
Redaksiya heyati: falsafa elmlari doktoru Ol i Abasov,
tarix elmlari doktoru Qasım Hacıyev,
tarix elmlari doktoru Karim Şükürov,
tarbc elmlari iizra falsafa doktoru Firdovsiyya
Bhmadova, Şamil Mehdi.
Q A T (Q arabağ Azadlıq Taşkilatı). “Q arabağ dünan, bu
gün va sabah” 14-cü elmi-amsli korıfransının materialları toplusu.
Bakı, 2015, sah. 224
Buraxılış Azarbaycan-Ermanistan müharibasi ila alaqadar
2015-ci il mayın 26-da keçirilan “Qarabağ dünaîı, bu gün va sabah”
14-cü elmi-amali konfransının maruza va çm şlanm n materialllannı
ahata edir.
This edition covers theses o f lectures and speeches o scientificpractical conference “Karabakh yesterday, today and tomorrow”,
which was held on May 26, 2015, conceming to settlement of
Azerbaijan- Anneni a vvar.
IS B N 978-9952-29-041-3
© Qarabağ Azadlıq Taşkilatı
Bakı, “ELGÜN” 2015
3
Kitabdaktlar
Akif Nağı. tarix üzra falsafa doktoru.
Qarabağ münaqişasi regional vs beynalxalq teşkilatların
sanadlarinda-------------------------------------------------------------- 5
Camii Hasanlı, tarix elmlar doktoru
1915-ci il: “ermanilarin soyqınmı" mifi, yoxsa sanadlarda
gizladilmiş türk haqiqatlari-----------------------------------------14
Elçin dhmadov, siyasi elmlar üzra falsafa doktoru
Ermanistanın Azarbaycana tacavüzü: beynalxalq
taşkilatlar va böyük dövlatlarin mövqeyi--------------------- 45
Elman Nasirov. Siyasi elmlar doktoru.
Ermanistan-Azarbaycan, Dağlıq Qarabağ münaqişasi vs
informasiya tablükasizliyi problemi-----------------------------52
Esme Özdaşlı, Ali Asker ( Türkiya)
Bir Bütünün Parçaları: “Ermeni Açılımı” Politikası ve
Azerbaycan Topraklarının İşgali--------------------------------- 65
d li Abasov. Falsa fa elmlari doktoru.
BoHHa P o c c h h b Y ı c p a ı u f e h p ttc K H ee p a s p a c T a m i H H a
lOsKHbiH KaBKa3------------------------------------------------ ------ 72
d li Farbadov
Qarabağda ermani missionerliyi tarixindan------------------77
Firdovsiyya dhmadova, tarix üzra falsafa doktoru.
“Ermani masalasi”ndan Rusiya neca faydalandı------------- 82
220
Esme Özdaşlı1
Ali Asker2
Bir Bütünün Parçalan: “Ermeni Açılımı” Politikası
ve Azerbaycan Topraklarının İşgali
I Türkiye ve Ermenistan arasındaki ilişkiler zaman zaman Türk kamuoyunda
| yapay tartışmalara neden olmakta, iki ülkenin işbirliği “olanaklarına engel
olan sorunların bertaraf edilmesi gerektiğine ilişkin bir algı oluşturulmaya
çalışılmaktadır. Oysa kuruluşundan bu yana Türkiye’nin toprak
| bütünlüğüne saygı göstermeyen Ermenistan; doğu illerini “Batı
lErmenistan” olarak kabul etmiş, iki devlet arasındaki sınırlan tanımamış,
sözde soykırım iddialarım dünya gündemine taşımış, yabancı ülkelerin
İ parlamentoları nezdinde bulunduğu girişimlerle suçlayıcı kararlar aldırmayı
Ibaşarmıştır. Bu süreçte Türkiye ise daha ılımlı politikalar üreterek
Ermenistan’ı “ehlileştirmeye” ve bölgesel işbirliğine entegre etmeye
çalışmıştır. Bu politika sayesinde Türkiye Üzerindeki baskılan azaltmayı
hedeflemiştir.
Bu bağlamda Türk hâriciyesi defalarca Ermenistan’a olumlu mesajlar
vermiş, birçok defa karşılıksız tavizde bulunmuştur. Zaman zaman yaşanan
temas girişimleri her defasında değişik bahanelerle sekteye uğratılmıştır.
Bu girişimlerden en büyüğü, dönemin Türk dış politikası öncelikleriyle
örtüşen ve aynı zamanda uluslararası aktörlerin etkin bir şekilde rol
oynadıktan “Ermeni açılımı” girişimi olmuştur. Bu süreç 2007’den itibaren
İsviçre’nin arabuluculuğuyla başlatılmıştır. Aslında “açılım süreci” Türk
dış politikasının 2002’den bu yana geliştirdiği “komşularla sıfır sorun”
söylemi sayesinde Türk ve dünya medyasında sıkça yer almıştır. “Açılım
süreci” döneminde Türkiye’deki Ermeni yanlısı kesimler tarafından bazı
gerçek dışı tezler sıkça dile getirilmiştir. Bu tezleri şu şekilde
özetleyebiliriz: Azerbaycan, Türk dış politikasını ipotek alüna almış,
statükocu bir yaklaşımdan taviz vermemektedir. Ermenistan’la Türkiye
arasındaki ilişkilerin tesisi ve geliştirilmesi her iki devletin çıkarlanna
2Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi
Karabük Üniversitesi, İİBF Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi BölümO öğretim
üyesi
65
uygundur. Azerbaycan topraklarının işgali fitktöHl (l'mıcnislnn-A/ccbayr.
çatışması) Türkiye ve Ermenistan arasındaki sorunların PflgüfflOn* ^
koşulmamalı ve engel teşkil etmemelidir. Her ne kadar, bıı sürc^
Ermenistan’ın tutumu nedeniyle ilerlemese de Türkiye'de zaman /amm,
benzeri tezler seslendirilmeye devam etmektedir. Bu tür İddialar^
bulunmak Ermenistan'daki Türk algısından habersiz olmak, l'ntıeni
yayılmacılığının kökenlerini bilmemek anlamına gelmektedir.
Türkiye-Ermenistan ilişkilerini değerlendirirken iki noktayı
özellikle dikkat edilmesi gerekir:
1)
Azerbaycan topraklarının işgal edilmediği varsayımından
yola çıkalım. Farz edelim ki, Ermenistan Karabağ'ı işgal etmemiştir Bu
durumda btle, Ermenistan'la diplomatik ilişkileri tesis etmek ve sınırlan
açmak sadece karşılıklı tavizler sonucu mümkün olabilecektir.
2)
Ermenistan Azerbaycan'a yönelik işgal politikasından
vazgeçmediği sürece Türkiye ve Ermenistan arasında herhangi bir ilişki
kurulmamalıdır.
1991'den sonraki süreçte iki ülke arasında yaşanan gelişmeler bu
tespitlerimizi doğrulamaktadır. Sovyctlcr Birliği dağıldıktan sonra
Ermenistan'ın devlet kurma politikasının temel çizgisi; Türkiye'ye karşı
nefret ve düşmanlığı geliştirmek, “soykırım” iddiasını canlı tutmak, orta
vadede tazminat ve daha sonra da toprak taleplerini dite getirmektir. 23
Ağustos 1990’da kabul edilen Ermenistan Bağımsızlık Bildirisi'nin II.
maddesinde: “Ermenistan Cumhuriyeti, 191S Osmanlı Türk iyesi ve Batı
Ermenistan'da gerçekleştirilen soykırımın uluslararası alanda kabul
görmesi çabalarını destekler” hükmü yer alırken Ermenistan Parlamentosu
23 Eylül Şubat 1991*de Kars Antlaşmasını tanımayacağını ilan etmiştir.
1991'de aldığı bağımsızlık kararında "Bağımsızlık Bildirisine sadık
kalınacağı” vurgulanmıştır. S Haziran 1995 tarihinde kabul edilen
Ermenistan Anayasası'nda ise “Bağımsızlık Bildirisindeki milli hedeflere
bağlı kalınacağı” teyit edilmiştir. Ermenistan’ın tüm bu resmi bey anlan
Türkiye'nin toprak bütünlüğünün açıkça ihlali girişimidir. Türkiye’nin
Ermenistan politikası maalesef yumuşak tutum sergileyerek Ermenistan'ın
saldırganlığını azaltmaya yönelik olsa da herhangi bir başan
sağlanamamıştır. Yaklaşık 25 yıllık dönem zarfında iki ülke arasındaki
ilişkilerde Türkiye tarafından taviz verildikçe Ermenistan sakinleşmemiş*
bilakis daha da saldırgan söylemler geliştirmiştir, örneğin, Türkiye 16
Ekim 2003’te Ermenistan’a hava sahasını açarak oldukça serbest bir rejim
66
w
tjniUŞtiı-- Benzer şekilde Şubat 2007'de, Türkiye-Gürcistan-Azerbaycan
flj-asında imzalanan demiryolu projesi için Ermenistan’a işgalden
vaZgeçmesi ve projeye katılması teklif edilmiştir. Yine 24 Temmuz 2008'de
projenin Kars'taki temel atma töreninde Abdullah Gül açıkça Ermenistan'ın
işgalden vazgeçerek projeye katılmasını istemiştir. 29 Mart 2007’de ise
Türkiye, Ermeni kilisesi Akdamar'ı onarmış ve 19 Eylül 2010’da kilisede
ilk kez ayin yapılmasına izin vermiştir. Buna rağmen Ermenistan kendi
topraklarındaki Türk eserlerini onarmak adına hiçbir adım atmadığı gibi
Revan’daki beş Türk yapımı camiden geriye kalan birinin onanmmı da
İran'a vermiştir.3
jki ülke arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesine yönelik en etkin adım
“Ermeni açılımı” sürecinin başlatılması olmuştur. Daha önceki
dönemlerden farklı olarak Ermenistan yönetimi de Türkiye ile ilişkilerin
kurulması konusunda daha organize bir tutum sergilemiştir. Zaman zaman
Ermeni yönetimi öncelikli olarak sınırların açılması gerektiği konusunda
fikir beyan etmiştir. Aralık 2006’da, Cumhurbaşkanı Seıj Sarkisyan,
Ermenistan Savunma Bakanı iken Wall Street Joumal’a gönderdiği
mektupta şöyle diyordu: “Soykırım önkoşul haline getirilmeden Türkiye ile
diplomatik ilişki kurmak istiyoruz. Türkiye, Ermenistan sınırını açarsa
küçük ülkem jeopolitik açıdan Avrupa’ya daha yakın olur. Türkiye ile
sonsuza dek düşman olamayız, bunun gereği ve anlamı yok. Gelecek için
ilerlemeliyiz” Fakat bunu yaparken Ermeniler önkoşul olmaksızın
ilişkilerin geliştirilmesi gereği üzerine vurgu yapıyorlardı. Aslında
önkoşulsuzluktan kasıt; Türkiye’ye karşı herhangi bir tavizde
bulunmayarak Ermenistan’ın çıkarları doğrultusunda bir strateji izlemekti.
S. Sarkisyan Wall Street Joum al’da 9 Temmuz 2008’de yayınladığı
“Türkiye ile Konuşmaya Hazırız” (We are Ready to talk to Turkey) başlıklı
yazısında ise Çin ve ABD halklarının ilişkilerinin normalleşmesinden önce
ping-pong konusunda olduğu gibi Ermeni ve Türk halklarının da futbol
3Cavid Veliyev, “Güncel Türkiye - Ermenistan - Azerbaycan İlişkileri ve
Karadeniz’e Yansımaları, Giresun Üniversitesi Karasam Bülteni, Aylık Strateji
Toplantıları, Temmuz 2009.
http://karasam.giresun.edu.tr/fileadmin/user_upload/raporlar/blt001.pdf,
0.04.2015).
Cengiz Çandar, “Abdullah Gül?ün ?Erivan Seferi?...”, Radikal,
hte://www.radikal.cnm.tr/va7:arlar/cengİ7 cândar/âbdüİJâh gulun erivan seferiÎ26844, (03.09.2008).
67
«vjjKinde birleşeniieceklerrnı irade etmışnr SSarktsvan aynı yazıdaşutuj
î&tfe tdfryorduı ""Şubatta aeçt&netnden sonra. Türk muadilim Abdullah Qm
besi kutlayan: rlk devlet başkanlanndar bin olda Türkiye Başbakanı
Tayyjp ferdioğan t e yeni dönemde diyaloga açık kıpı bırakan bir Lclenim
verdi"5 6 Eylül 200# yıhnda TIrkıye-fcrmenıstan arasında oynanacak olan
DÛKfm Kaçasr eleme maçına Ermenistan Cumhurbaşkanı Setj Sarkiayan!ın
daveti fiemae Abdullah Gül' R o a ı ı gitti. Türkiye’nin ziyaret öncesi en
önemli talebi, Ermenistan'ın resmi armasında kullanılan "Ağrı Dağı"
sembolünün Futbol Federasyonu amblemi olarak kullanılmaması oldu.
Ermenistan Futbol Federasyonu Başkam Ruben Hayrapetyan maç öncesi
yaptığı hasın toplantısında “taraftar demeklerinden gelen talep üzerine
amblemi değjştİTdndarrnf açıkladı." Ancak Türkiye'de yapılan maç öncesi
Hayrapetyan. Ağn Dağt'mn Ermenistan’ın milli sembolü olduğunu ve
de&şı* nedenry le çok fazla itirazla karşılaştıklarım söyleyerek eski logoya
geri düdüklerini ifade etmişti. Revan daki maç Öncesi yaşanan diğer bir
diplomatik skandal ise Abdullah Gül’ün bulunduğu protokol tribününe Orly
Katliamı zanlılarından ASALA militanı Varujan Garbisyan’ın olduğu
yönündeki iddialar olmuştur. Ermenistan tarafından resmi olarak
ya Unlanmasına rahnen söz konusu haberler Türkiye’de ciddi bir krize
neden olmuştur Bu gelişmeler Ermenistan’ın Türkiye’ye yönelik saldırgan
tavırlarında hiçbir değişiklik olmadığını göstermektedir.
IÖ Ekaa 2009’da Zıırih’fe iki ülke arasında “Diplomatik İlişkilerin Tesisi”
>e "ficıli ilişkilerin Geliştirilmesi'7 protokollerinin imzalanması ile “Ermeni
Açılımı'' süreci en önemli aşamaya gelmiştir. Başından beri skandal ve
şaibelerle dolu. şeffaflıktan uzak bu süreçte protokollerin imzalanması Türk
«e Azerbaycan kamuoyunda adeta zorunlu, baskı altondaki bir süreç
i/iemmi uyandırmış, Ermenistan tarafının tavizsiz kazanımlar elde etme
girişimi her iki ülkede sert bir dille eleştirilmiştir. Bu durum, iki kardeş
*5erj Sarkisyan, “Weare Ready to Talk toTurkey”, Wall Street Journal,
1tM ffw w m ^m kam fmüüts/SB 121S5566S872637291. (27.03.2015).
SM aymt Kot, ‘‘Ermenistan’dan Jeste Jest: Ağn Dağı Federasyon Ambleminden
ÇdurttkfT. Zaruar, htar,/ www.zannwL.ccwB.tr/diva erivandan-ieate-iest-aeridaai'fedemvon^-arnfalemırrden-ctkarîldi 733947.html. (26.03.2015).
ÎMûrettin Atmaca, ‘‘Ermenistan Ağn Dağından Vazgeçmiyor”, Hürriyet,
teE/ftryw.iıırri vetearm. tr dünya/10083679.a<ıp. (26.03.2015).
19*3 yılında Paris yakınlarındaki Orly havaalanında ASALA militanı
fiefcmyan m katıldığı; bombalı saldın sonucu 8 kişi hayatını kaybetmiştir.
68
Ölke arasında güven zafiyetinin doğmasına, hatta ilişkilerin gerilmesine
ggjjen oldu. 14 Ekim 2009’da deplasmanın yapıldığı Bursa’ya Sarkisyan’ın
ilmesi “futbol diplomasisi”nin ikinci adımdı. 10 Ekim’de protokollerin
imzalanmasından dolayı iyice gerilen Türkiye-Azerbaycan ilişkileri.
Bursa’da oynanan maç öncesinde Azerbaycan bayraklarının stada
alınmaması ve hatta görevliler tarafından çöplere atılması nedeniyle ciddi
bir krize dönüştü. Gerek Türk gerekse Azerbaycan toplumunda ciddi infiale
neden olan bu olaya karşı Azerbaycan ilk tepkisini 15 Ekim 2009’da
galcü’deki Türk Şehitliği Abidesi’ndeki bayrakları indirerek gösterdi. 21
Ekim 2009’da ise Bakü Türk Büyükelçiliği’ne ait Din Müşavirliği
binasının önündeki Türk bayrakları indirildi.9 Basında “Bayrak Krizi”
olarak değerlendirilen bu olay, her iki Ülkenin kamuoylarından gelen
yükselen tepki nedeniyle kısa sürede çözülmüş ve Bakü’deki Türk
anıtındaki bayraklar birkaç gün sonra yeniden göndere çekilmiştir.
Protokollerde en dikkat çeken nokta sınırların açılması ve ortak tarih
komisyonunun oluşturulması gibi konuların yer almasına rağmen Türk
kamuoyunun beklediği Karabağ ile ilgili herhangi bir maddenin yer
almamasıdır. Buna ek olarak Türkiye-Ermenistan sınırını belirleyen 16
Mart 1921 Moskova ve 13 Ekim 1921 tarihli Kars Antlaşmalarına
protokollerde hiçbir şekilde değinilmemesi de tepkilere neden olmuştur.
Türkiye ile Ermenistan arasındaki diyalogun sağlanmasına yönelik en
önemli dönemece Türkiye’nin protokolleri onaylanması için TBMM’ye
göndermesi, Ermenistan’ın ise mevzuat uyarınca protokollerin anayasaya
uygunluğunun denetlenmesi için Anayasa Mahkemesi’ne göndermesi ile
gelinmiştir. 12 Ocak 2010 tarihinde Ermenistan Anayasa Mahkemesi’nin
yayınladığı gerekçeli kararda protokollerin anayasaya uygun olduğuna
karar verilmesine rağmen bazı maddelerin 1990 tarihli Bağımsızlık Bildirisi
ile çelişemeyeceğinin belirtilmesi ve protokollerin uygulanmasının ön
şartlara bağlanması sürecin önünün tamamen tıkanmasına neden
olmuştur. 10 Mahkemenin aldığı kararda; protokollerin “diplomatik
Azerbaycan ile Bayrak Krizi Büyüyor’*,
hBD:AVww,ntv.com.tr/arsiv/id/25012596/. (20.03.2015).
Sinan Oğan, “Ermenistan Anayasa M ahkemesi’nin “Gerekçeli” Kararı Sonrası
Protokoller ve Türkiye-Erm enistan İlişkileri”, TÜRKSAM,
bt e / /www-turksam.orıa,tr/m akale-detav/l 51 -ermenistan-anavasa-mahkemesi-nin-
69
ilişkilerin kurulması” ve “ortak sınırın açılması şartıyla" uygulanacak
belirtilirken, sadece mevcut Ermenistan Cumhuriyeti tarafından onaylanan
antlaşmaların hukuki geçerliği olabileceği açıklanmıştır. Bu vesiley|e
Ermenistan; 1991’de resmen reddettiği Kars Antlaşması’nı bir kez daha ye
net olarak tanımadığını, hem Türkiye’ye hem de uluslararası camiaya
Türkiye’nin muhatap olduğu bir konu ile bağlantı kurarak bir kez daha ilan
etmiştir.
Ermenistan’ın “Karabağ ön şart olamaz” ısrarı ve daha ileri giderek
“Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin Karabağ ile herhangi bir bağlantısı
yoktur" çıkışı mahkemenin kararlarında bir kez daha yenilenmiştir.
Mahkeme, protokollerin iki ülke arasında yapıldığım bu nedenle “Karabağ
Sorunu”nun bu sürece dahil edilemeyeceği ifade etmiştir. Türkiye açısında
kabul edilemez diğer bir konu olan “sözde soykırım” iddialan ise
mahkemenin aldığı kararda protokoldeki “tarih komisyonunun 1915
olaylannı incelemesi”ne ilişkin hükmü reddedilmiştir. Görüldüğü gibi
Anayasa Mahkemesi’nin yayınladığı gerekçeli kararda protokoller
neredeyse tekrar yazılmış, değiştirilmeyen hiçbir maddesi kalmamıştır.
Bununla birlikte Türkiye’nin 1991’den bu yana “kırmızı çizgi” olarak
belirlediği birçok unsura da adı geçen kararda açıkça Türkiye’nin tepkisine
rağmen yer verilmiştir. Türkiye’nin Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan
açıklamada ise “gerekçeli kararın protokollerin lafzına ve ruhuna aykın
önkoşullar ve kısıtlayıcı hükümler içerdiği ifade edilmiş ve kararın
protokollerin müzakere gerekçesini ve protokollerin temel amacının
sakatlandığı” ifade edilmiştir. 11 22 Nisan 2010'da ise Sarkisyan’ın
protokollerin onay sürecinin dondurulduğunu açıklaması ile protokoller
resmen rafa kaldırılmıştır.12
Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin 1991’den beri devam eden süreci her
zaman Türkiye tarafının tavizleri üzerinden geliştirilmek istenmiş,
Ermenistan tarafindan herhangi bir pozitif adım atılmamıştır. Özellikle
%CS%93gcrekccli-karari-sonrasi-Drotokoller-ve-turkive-ennenistan-i 1iski leri.
(25.032015).
11 “Ermenistan Anayasa Mahkemesi’nin Türkiye-Ermenistan Protokollerine İlişkin
Gerekçeli Karan Hakkında”, http://www.mikffov.tr/no -14 -18-ocak-20IQ emynîatMi-anjiym-mahkenıesi nin-turkive-ermenistan-Drotokollerine-iliskincerckcdi-karari-hk .tr.mfa. (21.03.2015).
a.g.k.
r
protokoller sürecinde Ermenistan her fırsatta Türkiye ve Azerbaycan
Ç ındaki ilişkilerin darbe alması için elinde geleni yapmıştır.
Unutulmamalı ki gerek Ermenistan tarafından Türkiye’ye karşı ileri sürülen
iddialar, soykırım suçlaması ve psikolojik baskılar, gerekse Azerbaycan’da
yaşanan facialar ve işgal sürecinin devam etmesi tek bir politikanın ayn
ayn halkalarım oluşturuyor. Bu politikanın temelinde Türkiye, Azerbaycan,
Gürcistan ve hatta Iran topraklan hesabına “Büyük Ermenistan” hayalini
gerçekleştirmek yatmaktadır. Bu yüzden Ermenistan’ın bölgedeki işgalci
politikası sadece Azerbaycan’a karşı değil, aynı zamanda adı geçen komşu
ülkelere karşı yönelmiştir. Ayrıca Ermenistan, Türkiye ve Azerbaycan
Türklerine karşı patolojik bir nefret söylemi ve eylemi içindedir. Bu
durumda, bölgesel barışa yönelik tehdit veya Türkiye-Azerbaycan
arasındaki stratejik işbirliği gerekçesiyle değil, aynı zamanda Ennenilerin
hiçbir fark beklemeden geliştirdikleri umum-Türk düşmanlığına karşı ortak
tbplö sergilemek doğal, aynı zamanda stratejik bir gereksinimdir.
71