Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2017, Geleceğe Geç Kalma, Kokpite Geç
…
1 page
1 file
Pazarlama biliminin geleceğine ilişkin hararetli tartışmalar bir taraftan tüm hızıyla devam ederken, işletmelerin rekabetçi avantaj elde etmek ve daima bir adım önde olmak için yarınları net bir şekilde okumaları şart gözüküyor… Günümüzde pazarlama tarihsel seyrinin Everest noktasına tırmanmışken, bilimsel açıdan da çok daha komplike ve multi disipliner bir karaktere sahip. Geleceğe geç kalmamamız için pazarlama bilimi bize ne fısıldıyor? Bu kritik sorunun kök ve anahtar cevapları ise oldukça hayati… Tüm mesele aslında pazarlamayı anlamak!
Genç Dergisi, 2019
Türkiye'de ve tüm dünyada, yöneten kadrolara baktığı-mız zaman ortalama 45-60 yaş aralığında insanlar oldu-ğunu görüyoruz. Şimdinin gençleri yönetecek yaşlara geldiğinde, nasıl bir geleceğimiz olacak sizce? Onları doğru hazırlayabiliyor muyuz? Farklı nesillerin birbirleriyle iletişimleri, nesiller arası geçiş her zaman ilgi çeken bir konu olmuştur. İnsanlar bu konuyu haklı olarak çok merak ederler. Ama içinden geçmekte oldu-ğumuz dönemde özel olarak bu konu önemli. Zira hızlı yaşa-nan değişimler sebebiyle kuşaklar arası geçişlerin mesafeleri çok daraldı. Farklı kuşakların muhatap oldukları kültür, sosyal ortam, ekonomik durum birbirinden tamamıyla farklılaşıyor. Dolayısıyla büyük değişmelerle kuşaklar arasında bir geçiş olduğu söylenebilir. Bu da yetişkinlerin geleceği kuracak şim-dinin gençlerini doğru anlamalarına engel oluyor. Yetişkinler, yöneticiler gençlere biraz da romantik bir biçimde bakıyorlar. Günün meselelerini ve gerçeklerini kavramadan bazı değer yüklemeleri ile aşırı beklentiler oluşturuyorlar. Bu da yaşanan kopuşu bir anlam boşluğuna dönüştürüyor. Halbuki her döne-min kendine göre bir dünyası var ve bunu kavramak mesele-nin doğru bir biçimde konumlandırılması için çok önemli. Ben gençlerle ilgili aşırı kaygılı değilim. Benim kaygılarım daha çok orta kuşak ile ilgili. Yani "ne olacak bu orta kuşakların hali?" sorusu daha anlamlı geliyor bana.
Allah insanı bu dünyada o sonsuz olan kosmosa ve Ezeli ve Ebedi olan kendisine celp etmektedir. Yani insan sonsuzluk yolcusudur. İnsanı bu dünya okulunda, bu dünya staj yerinde, kabiliyetlerinin açılımı yerinde neşvünema bulacağı adeta bir ekin yeri olaraktan burada talim ettirmekte, öğretip geliştirmektedir. Yani diğer bir ifade ile bu dünyayı kendisi için yaratmış olduğu bu insana, bu kainatı böylece hazırlamaktadır. Bu dünya insana hazırlanmış, kainatta aynı şekilde insanın kabiliyeti doğrultusunda insan için yaratılmıştır. Kainat için insandır. Ezel canibinden yola çıkan ve kainat Allah'ın ilim, irade ve kudretiyle ebede doğru yol alıp gitmektedir. Zamanın belli bir dilimini ve noktasını, ilk başlangıcını bir iptida noktası düşündüğün zaman, sona doğru, ebediyete doğru gitmektedir.
Tarihi-Sosyal-Kültürel Geçmişi İle Beraber Mağusa Üzerine Popüler Ve Sözlü Tarih Denemesi
HABER AJANDA , 2019
Bürokrasi, devletle var olan ve devlet oldukça kaçınılmaz olarak var olacak bir örgütlenmedir. Devlet niteliği göstermeyen ilk çağdaki Yunan sitelerinde ve İslam öncesi Mekke gibi şehir toplumlarında, siyasi ve kamusal görevler ortaklaşa, vatandaşların doğrudan katılımı, kura veya sıra ile yerine getirildiğinden, uzmanlaşmış ve daimi bir bürokratik yapılanmaya ihtiyaç duyulmamıştır. Modern siyasi düşünürler, devleti "kurumsallaşmış siyasi iktidar" olarak tanımlamak suretiyle, iktidar ve bürokrasi ilişkisini de ortaya koyarlar. Devletin idari mekanizması bürokrasi, bu mekanizmaya atanmış devlet görevlileri veya memurları bürokrat olarak isimlendirilir. Bizim medeniyetimizde bürokrat, kâtip, kalem ehli gibi isimler altında, bürokrasi ise "kitabet sınıfı, "kalemiye sınıfı" terimleri ile ifade edilmiştir. Sümer şehir devletlerinde ilkel örnekleri görülen bürokrasi, Akad, Babil, Asur, Pers, Makedonya, Roma, Bizans, İslam, Selçuklu ve Osmanlı imparatorlukları ile gelişerek, Batı'da modern merkezi devletle birlikte günümüzdeki şekline ulaşmıştır.
GELENEKTEN GELECEĞE BİR KÖPRÜ: TOKAT OLGUNLAŞMA ENSTİTÜSÜ, 2022
Osmanlı İmparatorluğu’nda 19. yüzyıla kadar kızlara eğitim veren kurumsal bir yapı görülmemektedir. 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren kızlara eğitim veren okulların açıldığını görmekteyiz. Bu çerçevede 19.yüzyılın ortalarında Kız Rüştiye Mektepleri ve Kız Sanayi Mekteplerinin açılması kız eğitiminin kurumsallaşması ve olgunlaşması bakımından önemli bir adımdır. II. Meşrutiyet’ten sonra Osmanlı siyasi hayatında meydana gelen değişim toplumsal hayatı da etkilemiş, kadın aile yapısının modernleşmesinde merkez olarak kabul edilmiştir. Bu dönemde kızların daha nitelikli eğitim alması için hem sanayi mekteplerinin müfredatında değişiklikler yapılmış, hem de Kız Sanat okulları kurulmuştur. Bu okullarda, sağlıklı bir planlama yapılmadığından tam bir başarı sağlanamasa da Cumhuriyet Dönemi’ne kadar varlıklarını sürdürmüşler ve yerlerini Kız Enstitülerine bırakmışlardır. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren sayıları giderek artan kız enstitüleri çok sayıda mezun vermiştir. Bu mezunların iş hayatına girmelerine zemin hazırlamak için 1945 yılından itibaren Olgunlaşma Enstitüleri kurulmaya başlanmıştır. Kültürel belleğin el sanatları üzerinden eğitim ve üretim yoluyla aktarımının sağlanmaya çalışıldığı bu kurumlar, kaybolmaya yüz tutmuş geleneksel el sanatları başta olmak üzere, giyim ve çeşitli el sanatları alanında eserler üreterek ve bunların gelecek kuşaklara aktarımını sağlayarak, geçmiş ile gelecek arasında bir köprü vazifesi görmektedirler. Bu esas üzerine 10/03/2017 yılında kurulan Tokat Olgunlaşma Enstitüsü geleneği sürdürmenin yanında, bünyesinde bulundurduğu 35 kadın çalışanıyla kadın eğitiminde ve onların iş hayatına katılmalarında önemli bir görev ifa etmektedir. Enstitüde çalışmalar yapılırken öncelikle bir tema belirlenip, bu çerçevede kurumun kendi personeli ve akademik danışmanlar tarafından arşiv araştırması ve saha çalışması yapılarak üretilecek esere esas teşkil edecek bilgi ve belgeye ulaşılmaya çalışılmaktadır. Bu arşiv çalışmasının yanında Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ve Vakıflar Bölge Müdürlüğü gibi kurumlarla iş birliği yapılarak envanterlerinde bulunan eserler incelenmekte ve üretim aşaması öncesinde ürünlerin orijinalleri bulunarak, bunlar üzerinden replikaları hazırlanmaktadır. Olgunlaşma Enstitüleri’nde malzeme seçimi ve yapım tekniği bakımından geleneksele bağlı kalınarak günümüz teknolojisini de en iyi şekilde kullanarak ürünler hazırlanmaktadır. Aynı zamanda enstitü bünyesinde yapılan arşivleme ile el sanatlarıyla ilgili gelecek kuşaklara bilimsel bir veri sunmak amaçlanmaktadır.
Archaeology progressed in great pace since 1960’s. New archaeology integrated the use of technological innovations such as digital database, GIS, DNA and isotope analysis by encouraging interdisciplinary research and created a vibrant scientific environment. Self-criticism in means of methodology and scientific approach yielded to a drift from positivism and transformed archaeology into an interpretative and dynamic discipline that put emphasis on ethics, public gender, and cultural heritage. In other words archaeology achieved its current understanding not merely by disciplinary experience but also through the changing political and cultural discourses as well as adopting technological innovations. Now archaeology means much more than it used to do and perhaps needs further transformation. In this sense, every archaeological theory emerges with a critical attitude, then being criticised, and in the end enriches the discipline and changes its archaic structure. Either processual or interpretive any conceptual approach has a similar nature of existence; ideas provoke an audience, lose impetus and finally are embraced by more audience and even gets commonplace. In fact any theoretical approach are means that can be used in various ways for learning, knowing and explaining more of the discipline. Theory creates a multi-vocal scientific debate, which is vital for all disciplines. Ignoring the utility and the benefits of theory that changed the fate of archaeology is a senseless opposition that doesn’t go along with the contemporary way of thinking. Beginning with the most basic stage of archaeology, which is sorting out the finds to focus on human factor behind the archaeological things and their functional features, archaeologist has always been an efficient actor in understanding the past and its material culture. Post Processual Archaeology refused the adaptation of general schemes and put great emphasis on individual, bilateral and multifaceted discussion of the past. Recently archaeological theory feels the need to explain more of human-thing interaction and their mutually dynamic relation. The current approach focuses on position of “things” in human life and also how they interact and affect each other in a variety of ways depending on context and other dynamics. This fairly new approach is being discussed profoundly and criticised harshly at the same time, while putting emphasis on “things” more than ever in archaeological context. This paper is aimed at discussing the dynamics that changed the interaction of archaeologists/archaeology with objects; the shifting approaches from archaeology of material culture to “things” and its impact on archaeological research; the source of discourses that shaped the approach on archaeological “things”. Keywords: Archaeological thoughts, archaeology today, past, future, Turkish archaeology
Express yazılarıma bir süredir ara vermek zorunda kaldım. 2017’nin başına en son #Express149’a yazdığım yazının başlığı “Sagflasyonist Sıkışma” idi. O günden bu güne yaşanan sıkışma ertelendi ancak aşılamadı. 2019’daki “son dönemeç” öncesi tüm dikkatler ekonominin büyük bir sorun çıkarmasını önleyecek şekilde yönetilmesine yoğunlaştırılmış durumda. Bu yazıda, 2007-2008 krizinin başlangıcının 10. yılını arka fona alıp, dünya ekonomisindeki ve siyasetindeki temel değişimlerden yola çıkarak Türkiye’deki ekonomi-politik gidişatın güncel başlıkları üzerinde durdum.
1 Pek çok kişiye göre " İçinde bulunduğumuz an, insanlık tarihi içinde hayatta olmak için en iyi zamandır. " Son yüz yıldır sürekli hale gelen bir değişim temposu ile günümüzde; dünyamız hiç olmadığı kadar refah içinde, hiç olmadığı kadar barış ve huzur dolu ve fırsatlar yönünden hiç olmadığı kadar zengindir. Örneğin; ortalama bir kişi, bir yüzyıl öncekinden yaklaşık sekiz kat daha zengin, 1 tüm yer kürede son yirmi yıl içerisinde neredeyse bir milyar kişi aşırı fakirlikten çıkartılmış, yaşam standartları neredeyse 5 kat yükselmiş, ortalama yaşam süresi yaklaşık 20 yıl artmış, bir dünya savaşı ihtimali yarı yarıya, bölgesel bir savaş ihtimali üçte bir oranında azalmış, insanlık daha önce şahit olmadığı şekilde genetik şifreleri çözme ve evrenin kilidini açma çabasına girişmiştir. 2 Artık dünya küçülerek bir " köy " metaforu ile tanımlanır olmuş, bugünkü malların hemen hemen tamamı, sermaye ve işgücünün büyük bir bölümü küresel anlamda " mobil " hale gelmiştir. O zaman " artık dünyamızın işlevsel olarak daha küçük olduğunu ve imkanlarının daha önce olmadığı kadar parlak, yer kürenin hiç olmadığı kadar fırsat dolu hale geldiğini söylemek mümkün. " 3 Bu ifadeler ışığında daha güzel bir geleceğin bizi ve çocuklarımızı beklediğini söyleyebiliriz. Ama acaba bu iyimser tablo ne kadar gerçeği yansıtmaktadır? Geldiğimiz nokta itibarı ile " küreselleşme " denen olgunun ilk anlardaki büyüleyici etkisinden kurtulmuş bulunmaktayız. Artık gelecek yıllar bizlere çeşitli fırsatlar sunarken, önümüzdeki yılların aynı zamanda yüksek derecede belirsiz ve artan sistemik riskler ile dolu olduğunu görmekteyiz. Aslında bu sistemik risklerin, artan gelir ve refah düzeyimiz, küresel mobilite, teknolojik gelişmeler, kırsaldan kentlere göç gibi ilk bakışta olumlu gözüken mega trendlerin, yani bu risklerin aslında " başarılarımızın bir sonucu olduğu " gerçeği de unutulmamalı. Başta biricik dünyamızın doğal sermayesinin yağmalanmasından, artan eşitsizlikten ve yeni teknolojilerin yıkıcı potansiyele sahip sonuçlarından anlıyoruz ki " mutlu, huzurlu ve refah dolu bir gelecek " tasavvuru için yaptığımız işler belirli sistemik riskleri de beraberinde getiriyor. Bu nedenle dünyamızın geleceğine yönelik geleneksel algılarımızı eldeki bilimsel veriler ve küresel eğilimler ışığında sık sık gözden geçirmemiz gerekiyor. Örneğin; yeni dönemde eğitim ve diğer insan sermayelerine yönelik yatırımlar yoluyla insan kalitesinin yükseltilmesi ve bu konudaki gayretlerin sürdürülebilir kılınması daha yapıcı bir büyüme ve kalkınma için endüstrileşme kadar önem kazanmıştır. Yine, yeni dönemde sadece materyal kapasite değil, toplumu idare eden kurallar bütünü, insan odaklı hukuk sistemi, katılımcı demokrasi, şeffaflık ve hesapverebilirlik gibi kavramlar da gelişmişliğin önemli birer göstergesi haline gelmiştir. Artık yeni dönemde, fırsatların ve risklerin boyutu hükümetlerin, iş dünyasının ve bireylerin tepkilerinin kısa döneme odaklanan " miyopik " reflekslerin, dar görüşlü yaklaşımların ve çözüm önerilerinin ötesinde daha çok dikkat ve daha vizyoner bir yaklaşım gerektirmektedir. Artık tek bir " düzlemde " birbirine entegre Başlarken ...
2006
Beslan þu an Ýstanbul'da bulunan üç Çeçen kampýndan biri olan Beykoz kampýnda hayatýný duraðan bir þekilde sürdüren bir mülteci. Aslýnda tam olarak bir mülteci bile deðil, Türkiye Cumhuriyeti yasalarý gereði sadece misafir konumunda. 1971 yýlýnda Grozni'de doðan Beslan'ýn yaþam öyküsü eþliðinde savaþýn sadece askerler arasýnda olmadýðýný, bir ülkenin tüm dengesini, hayallerini nasýl yok ettiðine tanýk olacaðýz.
Society for Information Technology & Teacher Education International Conference, 2023
Why Digital Displays Cannot Replace Paper, 2020
Journal of Automated Reasoning, 2007
Jurnal Surya Medika, 2019
Contabilidad basica 4ta ed PATRIA Joaquin
Journal of Applied Social Psychology, 1996
Social Psychology of Education, 1996
Voce della Chiesa.
Вестник РГГУ. Серия: Литературоведение. Языкознание. Культурология, 2020
Revista Haser, 2024
LAPLAGE EM REVISTA, 2021
Journal of Neurophysiology, 2010
Studies in Social Justice, 2023
Globalization and Health, 2023
WIT Transactions on Ecology and the Environment, 2016
2005 Annual Conference Proceedings
Journal of the Air & Waste Management Association, 2021
Pravni Vjesnik, 2012
Revista de Investigación en Actividades Acuáticas, 2019
Microscopy Research and Technique, 2015