Academia.eduAcademia.edu

Zaha Hadid: Kadın Olmayan Mimar

zaha hadid: kadın olmayan mimar “Bir kadın olarak çok iyi bir gökdelen yapabilirim.” Zaha Hadid1 Burcu Tüm | Kendimi tasarlamak ile hesaplamak arasında bulduğum mimarlığı, nerede okuyacağımı tartıştığım günlerdi. Lisede fen alanında okumaya ikna edildiğimden beri çevremde gördüğüm birkaç mimarın pratiklerinden izlediğim kadarıyla aklımda olan tek şey bu bölümü okumaktı. Ama çevremdeki herkes, hayatımda bana bırakılmış ilk ciddi tercihten rahatsızdı. Benden yaşça büyük ve daha deneyimli olan kişiler, ısrarla mimarlığın benim için ne kadar yanlış bir seçim olduğunu söylüyorlardı. Savunuları tek bir konu üzerine odaklanıyordu: “İnşaat dünyası erkeklerle dolu”, “Çok uzun saatler çalışman gerekir. Peki çocuğunla nasıl ilgileneceksin?” vb. Bunlardan sonra gelen tek öneri “Öğretmenlik yaz, çalışma koşulları tam bayana uygun!” oluyordu. Ben ise o dönemde bunların cinsiyetçi saldırılar olduğunu farketmeksizin, hissetmeksizin sadece tek bir şeye odaklanmıştım: Her şeye rağmen mimar olmak, üzerine tartışabildiğim, çoğaltabildiğim bir iş yapmak istiyordum. Üniversiteye başladığım yıl bir kadın mimarın dünyada ilk defa Pritzker Ödülü’nü alması tartışılıyordu. Zaha Hadid bir anda içime su serpen bir idole, yolunu yolum yapacağım bir rol modele, kahramana dönüşüverdi. 2004 yılındaydık ve bir yandan bu ödülün daha önce bir kadına neden verilmediğini sorgularken diğer yandan kaba ağızlı muhabbetlere tanıklık ediyordum: “Zaha dünyada bu ödülü alan ilk kadın; ama o da kadın değil!” Ardından yükselen kahkahalar. İşte o gün bugündür aklımda gezip dolaşan, mimar ve kadın olarak kendi deneyimimle buluşturduğum ve bunca yıl sonra 44 | zaha hadid bu yazıyla tamamlanan hikâye: kadın olmayan mimar Zaha. Carol Hanisch’in 1969 yılında aynı adı taşıyan metinle bütünleşen kült söylemi “kişisel olan politiktir”, kadınlarla başlayan ve bugün LGBTİ/Queer mücadelesini de içine alan bir kesim için çığır açtı: “Kadınlar ezilen bir sınıftır. Maruz kaldığımız bu total baskı, hayatlarımızla ilgili her görüşümüzü etkilemektedir. Seks objesi, damızlık, ev kölesi ve ucuz işçi olarak sömürüldük. Bizler, tek amacı erkeklerin yaşamı için uğraşan bayağı varlıklar olarak kabul gördük. İnsanlığımız inkâr edildi. Kurallara karşı gelen davranışlarımız, fiziksel şiddetle zorla engellendi. Çünkü biz, bu şiddeti mahrem tuttuk, birbirimizden izole halde yaşadık, yaşadığımız kişisel acıları bir politik koşulmuş gibi düşündük. Bu durum kadınların erkeklerle olan ilişkilerini, iki kişi arasındaki özel durummuş gibi görme illüzyonunu yarattı. Gerçekte her ilişki bir sınıf ilişkisidir, bu nedenle kadın ve erkeğin ilişkisindeki kişisel sorunlar, kolektif olarak çözülebilecek politik sorunlardır.”2 1950’li yıllarda yenilikleri kucaklayan Bağdat’ta başlayan, 1970’lerin aşkınlıklar Londra’sına uzanan ve 2015 yılında Iraklı Arap bir Müslüman olarak İngiliz Kraliyeti “Dame” ünvanına uzanan bir hayat Zaha’nınki. Rus avangardından esinlenerek başladığı mimarlık pratiğinde, 1920’lerin konstrüktivizm etkisinde çağdaşlarını aşan bir tasarım algısı ile çağdaşlarından daha “uç”larda anılıyor.3 Otuz yaşında kendi ofisini kuruyor ve ilk yapısının inşa edilmesi için tam on üç yıl bekliyor. Ama madalyonun görünen yüzünü çevirmek istiyorum: Zaha’nın politik özel alanını/olanını görmek istiyorum... Evini eserlerinden bir sergi alanına dönüştürmesini ve basına verdiği neredeyse tüm demeçlerde özelini kamusal hale getirmesini politik bir tavır olarak okumalı mıyım diye düşünüyorum. Çok da zor olmuyor aradığım cevabı bulmak; birçok konuşmasına sıkıştırdığı anılarında ve röportajlarında kadınlığına dair sorulara verdiği cevaplarda kişisel olan apaçık ortada. “Sanat Mimarlık Kompleksi”nde4 Hal Foster, “Hadid artık, bir zamanlar onu eleştirenlerin alışkanlık haline getirdiği gibi, erkeklere ait bir meslekte yırtıcı kişiliği ve egzotik geçmişi (1950 yılında Bağdat’ta doğdu) sayesinde sivrilen bir kadın olmak gibi sorularla hafife alınamaz,” der. Ancak bu tespit, görüldüğü kadarıyla Zaha’nın pratik yaşamında pek de geçerli değildir. CNN’in Leading Women programına verdiği röportajda kendisini bir kadın mimar değil, mimar olarak tanımladığını söylüyor; erkeklerin başını okşayarak “Bir kıza göre iyisin!” demelerinden duyduğu rahatsızlıktan bahsediyor. Gazeteci “Yaptılar mı bunu? Gerçekten mi?” diye soruyor, Zaha “Yaptılar, gerçekten,” diyor.5 Erkeklerin “açüklama”6 cesaretine bir kere daha hayran kalıyorum doğrusu! Erkek mimarlarla evli kadın mimarların, ortak oldukları ama nedense hep erkeğin adını taşıyan ofisleri biliriz. Böylece, kadınların emeklerinin erkeklerin hanesine yazıldığını ve kadınların meslek pratiğinde bir zaman sonra sönümlendiğini deneyimlemiş ya da duymuşuzdur.7 Gerek Türkiye’de, gerekse dünyada sadece erkeklerin imzası olan çoğu projede kadın mimarların görülmeyen emeği vardır8. Böyle bir alışılagelmişlik içinde, Zaha Hadid’in Patrik Schumacher ile yaptığı iş ortaklığı da tersinden iyi bir örnektir. Aile adına iş yaşamını kurban etmeyi reddeden ve bu yüzden hiç evlenmeyen ve çocuk sahibi olmayan9 Zaha’nın ezber bozan bu iş ortaklığı, elbette ki cinsiyetçi dedikodulara maruz kalmıştır: Patrik’e âşık olduğu, hatta gizlice Patrik ile evlendiği söylentileri çıkmıştır. İşte bunlar hep kadınlık! 2022 Katar Dünya Kupası için tasarladığı 1 zaha hadid | 45 2 stadyum için yapılan “Vajina Stadyum” benzetmesi ise, insana pes dedirtiyor. Zaha buna karşılık “Böyle bir safsatayı insanların ortaya atması gerçekten utanç verici. Ne diyorlar? İçinde delik olan her şey vajina mıdır? Saçmalık!” tepkisi verirken haklı olarak soruyor: “Sahiden, peki ya bunu bir erkek yapsaydı?”10 İşte Zaha’nın zorla konuşturtulan kadınlığı. 2008’de Lynn Barber’a verdiği bir röportajda, kendisine otuz yıldan fazla zamandır yaşadığı Britanya’da niçin önemli yapıları olmadığı sorulduğunda, durumunu çok iyi analiz eder. Erkekler arası dayanışmanın ülkede nasıl işlediğini ve erkekler kulübünün, golf oyunlarının ya da yelken gezilerinin bir parçası olmadığını gayet açık hissettiğini anlatır.11 Maruz kaldığı tüm bu iktidar, baskı ve şiddet ortamının mağduriyetiyle ezilen değil, kendini gerçekleştirerek sıyrılmasını bilen güçlü bir karakter olduğu için kadınlığını öne sürerek genelleme yapmaktan kaçınır. 46 | zaha hadid 1970’li yıllarda ikinci dalga feminizm tartışmaları, “sex” ve “gender” kavramları arasına keskin bir çizgi çekti. Türkçe’ye “toplumsal cinsiyet” olarak çevrilen gender kavramını tartışmaya açan feministler; kadına tamamıyla cinsiyetinden ötürü yüklenen toplumsal rolleri ve kadının toplumsal konumundan ötürü ondan çalınan hakları sorgular. “History”yi (tarih) sadece erkeğin tarihi olmaktan çıkarmanın ayak sesleridir bunlar. Bu nedenle başarılı kadın mimar, mühendis veya bilim kadını, felsefeci vb. neden yok/az tartışmalarında, aklıma ikinci dalga feminizmin en kuvvetli kalemlerinden Simone de Beauvoir’ın yazdıkları geliyor: “Kadını götürüp mutfağa ya da süslenme odasına kapatıyor, sonra da ufkunun darlığına şaşıyoruz; kanatlarını kesiyoruz, sonra uçamıyor diye yakınıyoruz.”12 Zaha’nın Architectural Association’da olduğu yıllarda öğrencilerin %6’sı kadınken, kırk yıl sonra bugün bu oran sadece %24.13 Pek de parlak bir ilerleme kaydedildiği söylenemez. The Architectural Review’un gerçekleştirdiği, 2016 yılına ait“Mimarlıkta Kadın” adlı araştırma tüm dünyadaki istatistikleri gösteriyor.14 Araştırmada görülen o ki, kadınların mimarlıkta kariyer şansları, yaşla ters orantılı olarak artış gösteriyor. Kadınların %67’si inşaat sektörünün kadınların varlığını kabul etmediğini düşünüyor. Her beş kadından biri, kadın olarak mimar olma konusunda cesaretlendirilmediğini dile getirmiş. Kadınların %40’ı eğer erkek olsalardı daha fazla ücret alacaklarını düşünüyor. Kadınların %72’si mimarlık kariyerinde en az bir kere cinsel ayrımcılığa, tacize uğradığını ya da mağdur edildiğini belirtmiş. Kadınların %83’ü çocuk sahibi olmanın mimarlıkta kadınlar için bir dezavantaj olduğunu kabul ediyor ama erkekler için bunun bir dezavantaj olduğunu düşünenler %15. Nitekim hemcinsim mimarlara iş görüşmelerinde “Ne zaman çocuk yapmayı düşünüyorsunuz?” diye sorulduğunu biliyorum. Bizzat çalıştığım bir ofiste, yılların deneyimine sahip bir kadın mimarın çocuk sahibi olduktan sonra nasıl stajyer muamelesi görüp, mobbinge uğrayarak işten çıkmaya zorlandığına şahit oldum. Görünen o ki, biz kendimizi “mimar” olarak tanımlamakta ısrar etsek de, birileri bize sürekli toplumda “kadın” olduğumuzu büyük bir iktidar yüküyle hatırlatıyor. 07 Martin Filler 1996 yılında yazdığı Architecture’da yer alan “Husbands and Wives” adlı makalesinde, bu konuyu, yani “husbandwife/partneringphenomenon”ı anlatır. 08 Ben kadınların ortak iş alanındaki emeklerinin, ev emeği kavramı ile aynı olduğunu düşünüyorum. Ev emeği konusunda Gülnur Acar şöyle yazar: “Kadınların, ev işlerinin karşılıksız bir emek harcama biçimi olduğunu açığa çıkarıp, bunu politik bir sorun olarak gündeme getirmelerinin önündeki başlıca engellerden biri, bu işlerin bir sevgi ilişkisi içinde görülüyor olmasıdır. Kadınlar bu işleri en sevdikleri, en yakın oldukları kişiler için yaparlar.” Gülnur Acar, Beden Emek Tarihi, Kanat Kitap, 2009, s.19. 09 https://www.theguardian.com/ artanddesign/2013/sep/08/zaha-hadidserpentine-sackler-profile 10 http://newsfeed.time.com/2013/11/22/architectzaha-hadid-fires-back-at-critics-of-her-socalled-vagina-stadium/ 11 https://www.theguardian.com/ lifeandstyle/2008/mar/09/women.architecture 12 Simone de Beauvoir, Kadın (İkinci Cins) Bağımsızlığa Doğru, çev. Bertan Onaran, Payel Yayınevi, 1993, s.16. 13 https://www.theguardian.com/ artanddesign/2016/apr/02/for-muslims-andwomen-zaha-hadid-shining-torch 14 http://www.architectural-review.com/rethink/ results-of-the-2016-women-in-architecturesurvey-revealed/10003314.article?blocktitle=Sur vey&contentID=15855 01 https://www.theguardian.com/ artanddesign/2013/feb/17/architecturemisogyny-zaha-hadid 02 Carol Hanisch, Kişisel Olan Politiktir, çev. A. Nazar Erişkin, H. Duranay, Kült Neşriyat, İstanbul, 2013, s.7. 03 Uğur Tanyeli, Zaha Hadid ve Dekonstrüktif Söylemin Eleştirisi, Zaha Hadid, Boyut Yayın Grubu, 2000. 04 Hal Foster, Sanat-Mimarlık Kompleksi:Küreselleşme Çağında Sanat, Mimarlık ve Tasarımın Birliği, çev. Serpil Özaloğlu, İletişimYayınları, İstanbul, 2013, s. 113-132. 05 https://www.youtube.com/ watch?v=j2ZN5quZdfg 3.52 s. 06 Açüklama: “5Harfliler” adlı kadın gündemi peşindeki bağımsız internet sitesinin düzenlediği twitter anketi sonucu mansplaining’e Türkçe bulunmuş karşılıktır. (www.5harfliler.com) | Zaragoza Bridge Pavilion, Zaragoza, İspanya, 2005-2008, Zaha Hadid Architects. | 1 Ajzh2074 - Own work, CC BY-SA 4.0, via Wikimedia Commons. | 2 Oikema 0 - Own work, GFDL, via Wikimedia Commons. zaha hadid | 47