Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Düşünen Şehir Dergisi, 2022
KEBİKEÇ, 2011
Halide Edip, İkinci Meşrutiyet’ten çok partili döneme uzanan batılılaşma projelerinin batının imgesinin durmadan değişmesine bağlı olarak yeniden-kurulduğu bir döneme ait, bireyselliği ve istikrarı bağdaştırmaya dönük çabalarıyla öne çıkan kendine özgü bir kişilik olarak değerlendirilmelidir.
ULUSLARARASI İSLAM VE MODEL İNSAN SEMPOZYUMU 26-27 NİSAN 2018, 2018
Arap Edebiyatının önde gelen isimlerinden olan Zemahşerî’nin gençlik dönemi Selçuklu imparatorluğunun en parlak devrini yaşadığı, ilmî ve edebî faaliyetlerin teşvik ve himaye edildiği, müderrislere hazineden maaş bağlandığı ve medrese eğitimi alanların önemli makamlarda görevlendirildiği Sultan Melikşâh (ö. 485/1092) ile veziri Nizâmulmülk dönemine zamanına rastlar. Bu sebeple Zemahşerî iyi bir makam veya para elde edebilmek için başta Selçuklu veziri Nizâmülmülk olmak üzere Horasan ve İsfahan gibi çeşitli yerlerde devlet adamlarını öven kasideler yazmıştır. Kırk beş yaşına kadar bu tutumunu sürdüren Zemahşerî, kırk beş yaşında “nâhika” diye isimlendirdiği ağır bir hastalığa yakalandığında yaptıklarından pişmanlık duymuştur. Allah’a yalvararak iyileştiği takdirde makam ve mevki arzusundan vazgeçeceğini vaat etmiştir. Zemahşerî’nin bu hastalıktan sonra yazdığı ilk eser, Makâmâtu’z-Zemahşerî isimli eseridir. Zemahşerî, “mukaddimetu’l-kitab” ve “hutbetu’l-kitab” adlı bölümlerde makâmelerini yazmasına sebep olan asıl faktörün nefsini irşat etmek ve tevbe etmek olduğunu belirtmiştir. O, bu Makâmeleri okuyacak kişiden ondaki mana ile edebi sanatları anlamasını istediği gibi, nefsi arındırdığı ve kalbi temizlediği için onda geçen nasihatlerle de amel etmesini isteyerek, kendi üzerinden model bir insan profili ortaya koymaya çalışmıştır. Örneğin artık kanaatkâr olmanın tükenmez bir hazine olduğuna inanan Zemahşerî Makâmât’ının bir yerinde kendisine yönelttiği hitabında model insanı şöyle ifade etmiştir: “Ey Ebu’l-Kâsım! Şan ve şöhretinin yayılmasını, muasırlarının parmakla gösterdikleri bir kimse olmayı dileyerek geçirdiğin ömrüne esef ediyorum. Uzun yıllar boyunca hep bunu istedin, fakat hiçbir şey elde edemedin. Ey gâfil! Model insan kimdir bilir misin? Model insan gösterişten uzak, sessiz çalışan, insanların nazarında değersiz, fakat Allah’ın katında değerli olandır.” Bu çalışmada Zemahşerî’nin hayatında dönüm noktası niteliği taşıyan hastalığından sonra yazmış olduğu Makâmât isimli eseri ele alınacaktır. Diğer Makâmelerin aksine monolog bir tarz ile nasihatleri önce kendi nefsinde tatbik ederek nefsini irşat etmeye çalışan Zemahşerî’nin ulaşmak istediği veya tavsif ettiği model insanın özelliklerine değinilecektir. Anahtar Kelimeler: Model İnsan, Makâmât, Zemahşerî, Nasihat, İrşat.
Zaman Mekan Kadın, 2021
Ege Üniversitesi Yönetim Kurulu'nun 16.12.2021 tarih ve 07/04 sayılı kararı ile yayınlanmıştır. © Bu kitabın tüm yayın hakları Ege Üniversitesi'ne aittir. Kitabın tamamı ya da hiçbir bölümü yazarının önceden yazılı izni olmadan elektronik, optik, mekanik ya da diğer yollarla kaydedilemez, basılamaz, çoğaltılamaz. Ancak kaynak olarak gösterilebilir. Eserin bilim, dil ve her türlü sorumluluğu yazarına/editörüne aittir.
Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2022
Construction is one of the ancient traditions of Turkish-Islamic civilization. At its heart is the desire to "do charity work." However, when evaluated in political and social aspects, the area of influence is quite wide. It is seen that benefactor women played an active role in different periods within the Turkic states. During the Seljuk era in Anatolia, the mothers and sisters of the sultans carried out various construction activities. Among the most important charitable works built by benefactor women in the twelfth and thirteenth centuries are structures such as tombs and ca ravanserais. This ancient tradition is also seen in the Ottoman Empire. Since the fourteenth cen tury, the importance of benefactor women, who contributed to the construction activities by constructing or renovating many different types of structures, increased exponentially in the co ming centuries. Mosques are the center of charitable works, which the sultan's mother or sister mostly financed. However, it is seen that different types of structures such as fountains, schools, baths, bridges, free distribution of water, and libraries were also built. Although it is seen that more women from the dynasty did charitable works in the early periods, it is observed that some women who served in various statuses in the harem from the sixteenth century onwards engaged in similar activities. In the Ottoman Empire, the construction activities of benefactor women, not members of the dynasty increased from the second half of the sixteenth century. The charitable works carried out by Canfeda Hatun, the harem chamberlain during the period of Murad III (1574- 1595), was a breaking point in the formation of this situation. Canfedâ Hatun, also known as Kethüdâ (Chamberlain) Kadın, Saliha Hatun, or Kahya (House keeper) Kadın, first served as a servant in the Old Palace (Saray-ı Âtik) and was taken to the New Palace (Saray-ı Cedid) with the accession of Murad III (1574-1595) to the throne. It is understood that Canfedâ Hatun, who came to the forefront with her talent here, rose to the harem and received the title of "kethüda woman." Gelibololu Mustafa Âli Efendi in Künhü'l Ahbar book and Mustafa Selanikî Efendi in the Selanikî Tarihi book gave information about the duties and influence of Canfeda Hatun in the harem during the reign of Murad III. It is seen that Canfeda Hatun, who used her wealth accumulated after becoming a chamberlain in charity works, built or restored different types of buildings in Istanbul and Izmit. She contributed to the renovation of Mimar Ayas Mosque in Saraçhane, İstanbul, and the building of a mosque and a primary school in Karagümrük, a fountain in Gedikpaşa, a mosque, hammam, water cistern, and fountains in Beykoz, a fountain and a bridge in Izmit. The first benefactor of the Mimar Ayas Mosque, which Canfedâ Hatun had repaired in the late 16th century (Hijri 1002/Gregorian 1593), is Mimar (Architect) Ayas, an architect of the Fatih Sultan Mehmed era. The mosque and its campus, which stood until 1957, were destroyed by the expansion of the road that year. The public fountain built opposite this mosque was also removed in 1957. The mosque, which she helped to build in Karagümrük, is located next to the Nurettin Cerrahi Tekkesi. The primary school in the mosque courtyard has not survived to the present day. Development activities consisting of mosques, baths, fountains, and water cisterns in Beykoz Akbaba Village have contributed to the region's development. The mosque and two fountains are intact, and a water tank is left from the bath. The fountain in Gedikpaşa was rebuilt by Şevk-i Nihâl Usta, the treasurer of Sultan Abdülmecîd Khan in Hijri 1264/Gregorian 1847/1848. Of the fountains in Izmit, only the fountain opposite Orhan Mosque is available. Since the fountain was destroyed over time, it was repaired by Sultan Mahmud II's treasurer Sü'eda Usta in Hijri 1242/Gregorian 1826/1827. During these repairs, it is understood from the inscription that the waterways were also renovated starting with the water resource. The bridge built by Canfeda Hatun in Izmit was dismantled in 2002 and moved down 50 meters to construct Izmit Inner City Four-Line Railway Construction. In the article, the current conditions of the works Canfeda Hatun built, architectural and orna mental features, changes in time, and the repairs they have undergone were tried to be revealed with photographs, drawings, and archive documents. For this purpose, first of all, information about the life of Canfeda Hatun and women in the Ottoman Empire was presented.
PolitikART, 2015
üç ayda bir yayımlanmaktadır. 7000 adet basılmıştır. Üyelere ücretsiz dağıtılır. Burada yer alan yazıların içeriğinin sorumluluğu yazarına aittir.
Düşünen Şehir Dergisi, 2019
DOÇ. DR. ŞERİFE TALİ "S er mimârân-ı cihan-ı mühendishân-ı devran" sinan, osmanlı İmparatorluğu'nun gücünü, kudretini, zenginliğini mimariye aksettiren bir dahi; imzası "el-Fakīr Sinan Sermi'mârân-ı Hâssa" olup, mühründe ise "el-fakîrü'l-hakîr Sinan, bende-i miskîn kemîne derd-mend-i ser-mimârân-ı hâssa-müstmend" ifadesi yer almaktadır. Mimar Sinan Osmanlı Devleti'nde Mimarbaşı Acem Alisi'nin ölümü üzerine 1538'de Sadrazam Lütfü Paşa tarafından mimarbaşılığa getirilmiştir. Baş mimar olarak göreve başlayan Sinan, bu görevini elli yıl boyunca hiç kesintisiz, ölünceye (1588) kadar devam ettirmiştir. Osmanlı Devleti'nde bu görevi süresince Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim ve III. Murat'a hizmet etmiştir. Osmanlı'nın en kudretli döneminde Osmanlı coğrafyasını yüzlerce eserle donatan Mimar Sinan sultanlardan sonra saray erkânından padişahların eşleri, valide sultanlar, hasekiler ve kızlarına diğer bani grubu olarak önemli eserler vermiştir.
Revista Patrimónios - Associação Cultural dos Amigos de Gaia, 2024
Vers un neuro-imaginaire?, 2024
Service Industries Journal, 1998
Associação Nacional de História - Recife, 2019
Applied Composite Materials, 2013
Annals of Nuclear Energy, 2013
Studia linguistica, 1978
International Journal of Agricultural Resources, Governance and Ecology, 2001
Wood Research, 2013
Journal of Immunological Methods, 1995
Nutrición hospitalaria, 2014
2009
Value in Health, 2016
Ultratherm Conservatory, 2024
Sexually Transmitted Infections, 2013
Angewandte Chemie (International ed. in English), 2014