Academia.eduAcademia.edu

Bir Göç Öyküsü: Mübadele

1 EKİM 2016 192297 SAYI: 2016 / 10 FİYATI: 5 TL Birinci vazifemiz Türk İstiklalini, Türk Cumhuriyetini, İlelebet, Muhafaza ve Müdafaa Etmektir. Cumhuriyet Nöbetçileri Canpolat Pamay, Prof. Dr. Thomas E. Starzl, Prof. Dr. Kenan Araz, Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu ve Muazzez İlmiye Çığ, Prof. Haberal’ı Kutluyorlar Sh: 11 Mete Akyol: Dr. Sıtkı Aydınel Cumhuriyet Nöbeti’ni Devrederken Sh: 3 Cengiz Özakıncı: Hollanda’nın Türk’üm Dediği Dönemi Sh: 59 Dr. Öğüt Yazman: G20 Zirvesi Nedir ve Niçin Vardır? Sh: 55 Cihangir Dumanlı’nın İlk Yazısı: Üç Teğmen Sh: 27 Tarih Kürsüsü BD EKİM 2016 Prof. Dr. Kemal Arı Bir Göç Öyküsü: Mübadele D ido Sotiriyu’nun ünlü bir romanı var: “Benden selam söyle Anadolu’ya”. Türkçe’ye bu adla çevrilen kitap aslında Şirince’li bir Rum genci olan Aksiyotis Manolies’in anılarına dayanarak yazılmış. 1987 yılında Abdi İpekçi Barış Ödülü de alan bu roman yayınlandığında dünyada olduğu gibi Türkiye’de de büyük bir yankı uyandırmıştı. Romanın sonlarına doğru, Şirince üzerinden Yunanistan’a kaçmak zorunda kalan Aksiyotis Manolies, bindiği bir teknenin içinden siluetler halinde yitip giden memleketi Şirince’ye bakarak kendi iç dünyasından şöyle seslenir: “Elveda doğduğum topraklar. Elveda güzel insanlar…” Öyle ya! Nasıl olmuş da bir Türk-Yunan Savaşı çıkmıştı ve ne 75 BD EKİM 2016 olmuştu da birbirleriyle komşuluk ilişkileri içinde geçinen Türkler ve Ortodoks Rumlar birbirlerine kıyar duruma gelmişlerdi? Her şey ardı ardına gelen olayların o güne dayattığı sorunlarla ilgiliydi. Önce Yunanistan 15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgal ettiği o kara günde büyük bir Türk kıyımı gerçekleştirmişti. İzmir’in Yunanlılar tarafından işgali ile büyük ümitlere kapılan Ortodoks nüfus, büyük bir milli duygu kabarışı yaşamış ve eylemli biçimde Türkler’e karşı savaşmak için harekete geçmişti. 76 Bu nedenle Anadolu Rumlarından pek çok genç, Yunan ordusuna gönüllü olarak katıldı. Öncelikli amaçları Batı Anadolu’da bağımsız bir “İyonya Devleti” kurmaktı. Ardından da bu devleti Yunanistan’la birleştirmeyi düşünüyorlardı. Ancak bu düşünceler Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde gerçekleşen ulusal savaş sonrasında büyük bir yıkıma uğradı. Savaşı kazanan Türkler, 9 Eylül günü İzmir’e girerek, savaşın galibi olduklarını bütün dünyaya ilan ettiler. A ncak bu bağımsızlığın başka ülkelerce de tanınması için bir barış antlaşmasına gerek vardı. 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması bu sonucu sağladı. Ülke bağımsız olmuştu. Ancak önünde öylesine dev toplumsal ve ekonomik sorunlar BD EKİM 2016 vardı ki! Savaş sonunda Türkler’in kendilerinden intikam alacağından korkan Ortodokslar büyük gruplar biçiminde Yunanistan’a göç ettiler. Yunanistan o tarihlerde büyük bir ekonomik krizle boğuşuyordu. Savaşın yükü nedeniyle ülkede ekonomik dengeler alt üst olmuştu. Fiyatlar çılgınca bir artış içindeydiler. Temel tüketim maddeleri kıtlık yüzünden karneye bağlanmıştı. Açlık yaygındı. Para bulunamıyor, bulunsa da mal kıtlığından bir işe yaramıyordu.[1] T ürkiye’de ise durum çok daha ağırdı. Savaş yüzünden, yerleşim yerlerinin büyük kısmı yakılıp yıkılmıştı. Yerli nüfusun önemli bir kısmı evsiz barksızdı. Yunan çekilişi sırasında Batı Anadolu’da ve Marmara’da yerleşim yerlerinin neredeyse yüzde yetmişi yakılıp yıkılmıştı. İsmet Paşa (İnönü) Lozan’da konferansın açıldığı gün yaptığı konuşmada, bir milyondan çok masum Türk’ün, Küçük Asya ovalarında ve yaylalarında evsiz ve ekmeksiz, başıboş dolaşıp durduklarına vurgu yapmıştı.[2] Savaş sonrasında Rum nüfusun göçüyle ülke büyük bir ekonomik boşluğun içine düştü. Fiyatlar hızla yükseldi. Tıpkı Yunanistanda olduğu gibi Türkiye’de de temel tüketim maddeleri bulunamıyordu.[3] Kentlerin esnaf grupları genellikle Rumlar ve öteki azınlıklardan oluşuyordu. Rumların gitmesiyle kentlerde ve kasabalarda berberlik, terzilik, kunduracılık, manifaturacılık, taş işçiliği, halıcılık, ipekçilik ve nalburluk gibi meslek erbabı bulunamaz olmuştu.[4] Böylece ekonomik ve toplumsal yaşam felce uğramış gibiydi. İsmet Paşa başkanlığındaki Türk Heyeti barış antlaşması için Lozan’a gittiğinde durum kabaca buydu. Lozan’da 77 BD EKİM 2016 zorunlu Lozan’da taraları en çok Ortodokslar’ın değişimi öngörüldü. zorlayan konulardan birisi Bu sözleşmenin yürürlüğe girişinden göç etmek için yollara sonra bir karma komisdökülmüş insanların yon oluşturuldu. Adına Mübadele sorunlarının çözümüydü. “Muhtelit Komisyonu” denilen [5] taraları en çok zorlayan konulardan birisi yerinden yurdundan koparak göç etmek için yollara dökülmüş insanların sorunlarının çözümüydü. Kış aylarında insanların soğuklardan etkilenmesi ve kitle ölümlerinin olması büyük olasılıktı. Açlık sıkıntısı her an kendini gösteriyordu. Bu durumda sorunun ivedi yanı vardı. N orveçli bir bilim adamı olan Nansen bir rapor hazırlamış ve nüfusun zorunlu değişimini önermişti. Böylece 30 Ocak 1923 tarihinde Lozan’da “Türk-Rum Nüfus Mübadelesi” imzalandı. Bu antlaşmaya göre, Batı Trakya dışındaki Yunanistanlı Müslümanlar ile İstanbul dışındaki Türkiye’li 78 bu kurul, Birinci Dünya Savaşı’na katılmamış devletlerin uyrukları arasından Milletler Cemiyeti Konseyi’nin seçtiği üç ayrıca Türkiye ve Yunanistan’dan da birer üyeden oluşuyordu. Tasiye edilecek mallara, haklara ve çıkarlara ilişkin tüm düzenlemeler bu komisyonca yapılacaktı. Mallarını ayrıldığı ülkede bırakmış olanların mallarının değerini gösteren belgeler olması gerekliydi. Bunları da aynı kurul sağlamaktaydı. Türkiye’de de bir dizi hazırlıklar yapıldı. Önce bir yasayla Mübadele İmar ve İskan Vekaleti kuruldu. Başına İzmir mebusu Mustafa Necati Bey getirildi. Ardından 8 BD EKİM 2016 Kasım 1925 günü bir İskan Yasası hazırlandı. Mustafa Necati Bey, pek çok ülkedeki yasa ve uygulamaları inceletti ve göçmenlerin taşınma, sağlık, barınma, beslenme sorunlarının çözümü ve üretici konumlara getirilmelerini sağlayacak stratejiler geliştirdi. Ardı ardına yönetmelikler çıkarıldı.[6] Göçmenleri taşıtmak amacıyla gemi kumpanyaları arasında uluslararası bir ihale açıldı. Bu ihaleyi ilk aşamada bir İtalyan Kumpanyası olan Lloyd Tristino acentesi kazandı. Vapurcular birliğinin itirazı üzerine bakanlık bu ihaleyi iptal etti. Gerekçe zaten sınırlı olan ulusal sermayenin dışarıya gitmemesiydi. Ardından da bu birliğe gemilerde değişik düzenleme ve uygulamaların yapılması koşuluyla göçmenleri taşıma görevi verildi. Bu birliğin en önemli üyesi Seyri Sefain adlı devlete ait bir gemi işletmesiydi.[7] 1923 yılı Ekim ayından sonra göçmenler ilgili yönergeler uyarınca Yunanistan’daki limanlardan taşınmaya başlandı. Selanik, Kavala, Kandiye, Hanya, Resmo gibi liman kentlerinde yığılan göçmenler buralarda oluşturulan bindirme kurulları uyarınca gidecekleri bölgeye hareket edecek gemilere bindiriliyorlardı. Bu kurullar hem göçmenlerle ilgili istatistikleri tutuyor hem de mesleki dağılımlara göre onları gruplara ayırıyordu. Gemiler alacakları göçmenleri beklemek amacıyla kimi zaman bir ayı aşan sürede limanlarda bekleyebiliyorlardı. Her bir göçmenden ve yanında taşıyacağı hayvanlar ve öteki eşyalardan ne kadar taşıma ücreti alınacağı teker teker belirlenmişti. Yoksul göçmenler adına bu ücreti devlet gemicilere ödüyordu. Sonradan bu ücretler göçmenlerden uzun taksitler biçiminde geri alındı. M übadele sonucunda 500.000 kişiye yakın Yunanistanlı Türk nüfus Türkiye’de değişik illere yerleştirildi. Üretici bir nüfusun Türkiye için önemi büyüktü. Ülkede Rum nüfusun göçüyle oluşan ekonomik boşluk hızla göçmen grupları tarafından dolduruldu. Hiç kuşkusuz mübadele savaştan yeni çıkmış yoksul bir ülke için ağır bir yük getirmişti. Ancak Atatürk’ün bir konuşmasında dediği gibi, Türkiye ulusal birlik ve beraberlik ruhu içinde büyük bir güçlüğü yenmeyi başarmıştı. • [email protected] Kaynakça: 1-Tanin, 20 Teşrinievvel 1922. 2- Lozan Barış Konferansı: Tutanaklar, Belgeler (Çev. Seha L. Meray), Ankara Ün. Siyasal Bilgiler Fakültesi yay., I/1-1, Ankara, 1969, s.4. 3- M. Ziya, İzmir Mıntıkası Ticaret ve İktisadiyatı, İtimat Matbaası, İzmir, 1929. 4- İzmir Vilayeti 1923 (1339) Senesi Muhtelif İstatistikleri, İzmir, 1924. 5- İsmail Soysal, Tarihçeleri ve Açıklamaları İle Birlikte Türkiye’nin Siyasal Antlaşmaları, I (1920-1945), TTK yay., Ankara, 1983, s. 117-183. 6- Kemal Arı, Büyük Mübadele: Türkiye’ye Zorunlu Göç, Tarih Vakfı Yurt yay., İstanbul, 2013, s.31-36. 7- Aynı yazar, “Mübadele ve Ulusal Ekonomi Yaratma Çabaları”, Toplumsal Tarih, Sayı: 68 (Ağustos, 1999), 12-17. 79