Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
1 page
1 file
Tarih, dini heyecanın, milli azim ve iradenin nurlu kaynağıdır. Bu kaynaktan içmeyi ihmal etmeyen millet, ib-ı hayat kaynağına ulaşmış, ebedi zindelik tılsımını bulmuş sayılır. Aksine tarihini ihmal eden bir kavim de, mazisini ne kadar karanlık bırakmış ise, geleceğini de o kadar karanlık kalmağa mahkum etmiş demektir. Karanlıklar içerisinde ilerleme ve tekamül yolları bulunabileceğine ihtimal verilebilir mi?
Akademik siyer dergisi, 2020
İntihal: Bu makale, iTenticate yazılımınca taranmıştır. İntihal tespit edilmemiştir. Plagiarism: This article has been scanned by iTenticate. No plagiarism detected.
Bingöl üniversitesi ilahiyat fakültesi dergisi, 2018
2018
İslam öncesi dönem Arap tarihi Câhiliye çağı olarak ele alınmakta ve bu dönemin kültürü de Câhiliye kültürü olarak değerlendirilmektedir. Câhiliye döneminin doğru tanınması ve anlaşılması Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Kur'ân vahyi ile peygamber olarak görevlendirildiği ortamı doğru tanımak ve anlamakla yakından ilişkilidir. Bu bağlamda bu çalışmada putperestlik, Arapların putperestliğe geçişleri ve putperest Arapların inançları çeşitli alt başlıklarla ele alınmaktadır. Bu bağlamda öncelikle Câhiliye kavramı ele alınmıştır. Kur'ân ve hadis metinlerinde geçtiği yerlere vurgu yapılmıştır. Arapların putperestliğe geçiş nedenleri ve putperestliğin yayılması çeşitli yönleriyle ele alınmıştır. Ayrıca Kureyş kabilesinin meşhur putları farklı kaynaklarla değerlendirilmiştir. Arapların ibadet çeşitleri ve putlarına bakışları yine kaynaklarla ele alınmıştır. Arapların sahip olduğu diğer inançlar çerçevesinde Rahman İnancı ve Üç Yıldız Tanrılar Sistemi üzerinde durulmuştur. Üçüncü olarak Kâbe'nin kutsallığı, tarihsel süreci ve zemzem kuyusunun önemi açıklanmaya çalışılmıştır. Ardından İslamiyet öncesi dönemde Arap Yarımadasında semavi dinler olarak Yahudilik ve Hıristiyanlık inançları hakkında bilgi verilmiştir. Son bölümde ise, Haniflik, Sâbiîlik, Mecûsîlik ve Dehrîlik konuları diğer inançlar başlığı altında ele alınmıştır.
İslâmiyet Öncesi Türk-Arap İlişkileri, 2024
Öz: Tarih boyunca çeşitli sebeplerle sık sık göç etmek zorunda kalan Türkler, güney-batı istikametindeki güçlü imparatorlukları aşamadıkları için Câhiliye dönemi Arap toplumuyla doğrudan ilişkiye girememişlerdir. Fakat buradan taraflar arasında hiçbir münasebetin olmadığı anlamı çıkarılmamalıdır. Bu araştırmanın konusu, İslâm öncesi dönemde Türkler ile Araplar arasındaki etkileşim süreci, arka planı ve İslâmiyet öncesi geldiği noktadır. Nitel araştırma yöntemi alt başlıklarından anlatı araştırması tekniğinin uygulandığı çalışmada, belirtilen dönemde gerçekleşen münasebetlerin niteliği, boyutları ve yansımaları ele alınmıştır. Bununla İslâm sonrası ilişkilerin daha iyi anlaşılması ve sağlam bir zemine oturtulması amaçlanmıştır. Araştırmada ikili ilişkilerin dolaylı, tek yönlü ve düşük profilli olduğu, şartlara göre geliştiği ve süreklilik arz etmediği sonucuna varılmıştır. Kadim bir medeniyete sahip olan İranlıların coğrafî bakımdan bu iki milleti birbirinden ayırmaları, bilhassa ticarî ve kültürel açıdan her iki tarafı da etkilemeleri bunun en önemli nedenidir. Dolayısıyla fizikî özellikleri, savaş becerileri ve kahramanlıklarına dair Türklerle ilgili bilinenler İranlılar ve Basra civarında Sâsânîlerin hâkimiyeti altında varlığını sürdüren Arap Laḫmî hanedanlığı üzerinden Câhiliye dönemi Arap şiirine konu olabilmiş, Türk çadırı gibi objeler Arap kültürüne bu dönemde girebilmiştir. Türklerin, Arap kültüründen etkilendiğine dair herhangi bir veriye ise ulaşılamamıştır. Çalışmada, 'Ammâr b. Yâsir'in annesi Sümeyye'nin Türk olduğu iddiası gibi Türk-Arap ilişkileri bağlamında yapılan bazı hatalara da işaret edilmiştir.
Mesned İlahiyat Araştırmaları Dergisi, 2021
Bingöl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2018
İhya Uluslararası İslam Araştırmaları Dergisi, 2021
Plagiarism / İntihal: This article has been reviewed by at least two referees and scanned via a plagiarism software. / Bu makale, en az iki hakem tarafından incelendi ve intihal içermediği teyit edildi. Etik Beyan / Ethical Statement: Bu çalışmanın hazırlanma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyulduğu ve yararlanılan tüm çalışmaların kaynakçada belirtildiği beyan olunur / It is declared that scientific and ethical principles have been followed while carrying out and writing this study and that all the sources used have been properly cited.
Gülseri Begüm OKUDAN * Araplar, tarih boyunca pek bilinemeyen bir kavim olarak varlıklarını devam ettirmişlerdir.
Kur'an'da Hıristiyanlarla ilgili ayetlere kabaca bakıldığında Hıristiyanlar arasında bazı açılardan ayrım yapıldığı ve karşılaştırmaya gidildiği hemen göze çarpar. Gerçi onlar arasında mezhebi farklılıkları karşılayan herhangi bir isimlendirme Kur'an'da geçmemektedir. Daha ziyade temelde tevhit-şirk bağlamında Hıristiyanların inançları, ibadetleri ve ahlaki eylemleriyle ilgili bazı prototiplere yer verilmiştir. Bu bağlamda Hıristiyanlardan doğrudan veya dolaylı bir şekilde bahseden onlarca ayette bu kimselerin önemli bir kısmına birçok bakımdan eleştiriler ve suçlamalar yöneltilmekte, buna karşın Hz. Muhammed'in risaletinden önce Arap yarımadasında çoğunlukla bireysel çabalarla var olan küçük bir kitle ise hem inanç hem de ahlaki eylemler açısından övülmektedir.
milletlerin yakından ilgilendiği bir meşgaledir. Soylardan anlayan kimselerin çabalarıyla elde edilen bu birikim, aynı zamanda bir milli tarih arşivlemesidir. Zira kaydı tutulan her bir isim aslında tarihin öznesidir. Tarih-nesep ilişkisi bu kadar iç içe iken bu alanlarla uğraşan uzmanların benzer bir ilişki içerisinde olduklarını söylemek zordur. Dünya genelinde, özellikle Batı’da, tarihçiler ile soy bilimciler arasında böyle bir güven probleminin olduğu aşikârdır. Kimi tarihçiler neseple uğraşanları şüpheli aile ağaçlarının kayıtlarını tutan, çoğu zaman eğitimsiz ve saplantılı koleksiyoncular olarak görürlerken; bazı soy bilimciler de tarihçileri umursamaz, anlayışsız ve dünyadan habersizce birbiri ardına ciltler sunan kimseler olarak nitelendirirler. Bilgi paylaşımının ortak olduğu ilim dalları arasında görülen küçümseme, yok sayma ve değersiz bulma gibi tavırlar, yapılan işin ciddiyetiyle orantılıdır. Günlük hayatta karşılığı olmayan, sosyal, siyasi, askeri ve mali konularla desteklenmeyen, dahası hakikate muhalif soy kütükleri elbette tarihçilerin tepkisini toplayacaktır. Fakat ciddi gayelerle yürütülen, tarihle iç içe olup ona yön veren uğraşılar için aynı şeyi söylemek insafsızlık olacaktır. Bu doğrultuda Arap toplumundaki soy ilmine bakıldığında binlerce yıllık geçmişi bulunan bu ilim dalının zengin bir mirası içerisinde barındırdığı, gündelik hayatın birçok alanını yansıttığı ve tarihle de iç içe olduğu hemen fark edilir. Üstelik nesep uzmanlarının tarihçi, edebiyatçı ve muhaddis kimliklerine sahip olmaları, yapılan işin multidisipliner şekilde yürütüldüğünü ve birçok alanın ortak çalışma sahası olduğunu da gözler önüne serer. Ayrıca soy kaydını hangi ilim sahasında uzman kişi tutarsa tutsun hiç fark etmez, oluşturdukları şecerelerin içeriğinde mutlaka tarihî malzeme vardır. Zira nessâblar soyları zikretmenin yanında insanların iyilik ve kötülüklerini bilen kimselerdi. Aynı şekilde yaşadıkları kültüre hâkim ve geçmişin bilgisini taşıyan müerrihlerdi.
Iași, Polirom, 2004
Finnish Journal of Social Anthropology, 2018
Complutum 30 (2), 2019
The Oriental Institute Annual Report, 2017
In M. Padilla Cruz (eds.) Relevance Theory. Recent Developments, Current Challenges and Future Directions, 2016
A Gestão de Contas Correntes e a Tesouraria de Curto Prazo, 2023
Dante e la lingua italiana, a cura di M. Tavoni («Letture classensi», 41), Longo editore, 2013
Visualidades, 2014
V!RUS 27 -O DEBATE DECOLONIAL: EXPRESSÕES THE DECOLONIAL DEBATE: EXPRESSIONS, 2023
Clio's Abacus, 2024
2005 International Semiconductor Device Research Symposium, 2005
Jurnal Perkeretaapian Indonesia (Indonesian Railway Journal), 2020
Comparative Strategy, 2019
Journal of Economic Behavior & Organization, 2019
Physical Review B, 2020
Critical Care, 2013