Abbâsi Dönemi Tabiat Şairlerinden Ṣanevberî’nin Çiçek Temalı Şiirleri, 2024
III. Abbâsi Dönemi tabiat şairlerinden Ṣanevberî'nin, günümüze kadar ulaşan yaklaşık 800 kasidesi... more III. Abbâsi Dönemi tabiat şairlerinden Ṣanevberî'nin, günümüze kadar ulaşan yaklaşık 800 kasidesi üzerine yapılan değerlendirmelerde, şiirlerinde gazel, mersiye, hiciv, fahr, methiye, mucûn, zühd, tardiyât ve tabiat tasviri gibi temalar işlediği görülmektedir. Şair, evliliğinin ilk günlerinde vefat eden kızı Leyla'ya yazdığı risa türünde şiirleri ve içerisinde bahçe, çiçek, yağmur ve kar gibi doğaya ait unsurlara yer verdiği tabiat tasviri temalı şiirleriyle öne çıkmaktadır. Ṣanevberî'nin divanında durgun tabiat tasviri kategorisinde görülen çiçek temalı şiirleri önemli bir yer tutmaktadır. Şairin çiçek yetiştiriciliği ile ilgilenmesinin bunda etkili olduğu düşünülmektedir. Ṣanevberî, renk ve şekil gibi çiçeğe ait görsel unsurları, şiirsel anlatımla aktarmanın yanı sıra göze hitap eden bu malzemelerin diziliminden meydana gelebilecek olası donukluğu gidermek ve şiire hareketlilik kazandırmak amacıyla diyalog tekniğine sıklıkla başvurmuştur. Daha çok roman ve hikâye türünde yaygın olarak kullanılan bir teknik olan dış diyalog, şair tarafından ustalıkla şiir diline uyarlanmıştır. Ṣanevberî, bir ressam hassasiyeti ile dizelerden oluşan tuvaline, çiçeklere ait renkleri diğer bazı renklerden faydalanarak resmetmiştir. Ṣanevberî'nin tabiat şairi olarak kabul görmesi, onun bu alanda kaleme aldığı şiirlerini önemli kılmaktadır. Bu nedenle şair ve şiirleri çalışmamızın araştırma konusu olarak seçilmiştir. Bu çalışmada Ṣanevberî'nin divânı, nitel veri analizi yöntemlerinden tematik analize başvurularak taranmış, tespit edilen çiçek temalı şiirleri dil, uslup ve muhteva açısından incelenmiştir.
Ankara şehir merkezinde, Kale Tepe Andezit Lav Domu (Ankara Kalesi)'nun kuzey tarafında bulunan "... more Ankara şehir merkezinde, Kale Tepe Andezit Lav Domu (Ankara Kalesi)'nun kuzey tarafında bulunan "Hıdırlık Tepe Andezit Lav Domu", denizden 1004 m, nisbi yüksekliği 154 m'dir. Yayılım alanı 0.6 m 2 ve çapı 800 m olan lav domu, yaklaşık 40-44 milyon yıl önce mağmanın yeryüzüne çıkarak soğuma sonucu oluşmuş volkanik bir yapıdır. Günümüzde bu lav domu "Hıdırlık Tepe" olarak anılmaktadır. Hıdırlık Tep, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı döneminde "Cebel-i Arab" (Arab Dağı) adıyla kaydedilmiştir. 1 Bazı kaynaklarda meşhur Arab şairi İmru'l-Kays'ın mezarının bu tepede bulunduğu zikredilmektedir. Bu yükseltiye Cebel-i Arab (Arab Dağı) adının verilmesi İmru'l-Kays'ın mezarının bu tepe üzerinde bulunduğunu desteklemektedir. Cebel-i Arab (Arab Dağı), daha sonraki yıllarda Hızır-İlyas Tepesi, Timurlenk Tepesi ve Hızırlık/Hıdırlık Tepe olarak anılmaya başlamıştır. Cahiliye Dönemi Meşhur Arab Şairi İmruu'l-Kays İslâm kaynaklarının Ankara ile ilgili ilk verileri içinde İmruu'l-Kays'ın Ankara'da vefatı da yer almaktadır. İmruu'l-Kays b. Hucr'un, babasının katillerine karşı Bizans İmparatoru Justinianus'tan yardım istemek için İstanbul'a gittiği, imparatorla görüşerek ayrıldığı ve dönüş yolunda Justinianus'un hediye ettiği zehirli kaftan/pelerinin etkisiyle Ankara'da öldüğü (540) kaydedilmektedir. 2 Bir rivâyete göre Abbasi Halifesi Me'mun, Ankara'yı ele geçirdiğinde orada İslâm öncesinin büyük şairi İmruu'l-Kays'ın bir heykelini bulmuştur. İmruu'l-Kays, Ankara'da Asîb Dağı'nın eteğinde bu şehirde daha önce yaşayan bir prensesin mezarının yanında defnedilmişti. İngiliz asıllı arkeolog ve Osmanlı tarihçisi Frederick William Hasluck, bu prenses mezarının Ankara Hükümet Meydanı'nda bulunan Julian Sütunu olduğunu söylemektedir. 3 XVI. yüzyılda Ankara'ya seyahat eden Alman seyyahı Frederick William Dernschwam'ın sütunla ilgili verdiği bilgiler, Hasluck'u destekler mahiyettedir: "… Türkler bu sütuna Baal-ks (Belkıs,
Cite as/ Atıf: Özkanlı, Z. (2024). Uygulamalı fonetik bağlamında modern standart Arapçada etken ç... more Cite as/ Atıf: Özkanlı, Z. (2024). Uygulamalı fonetik bağlamında modern standart Arapçada etken çatılı ecvef fiiller ve bu fiilerin geçmiş zaman formları. Turkish Studies-Language, 19(2),
For the first time in history, the sounds of a language was divided into phonemes called vowels a... more For the first time in history, the sounds of a language was divided into phonemes called vowels and consonants by the famous Ancient Greek philosopher Plato (428-348 BC). Vowels and consonants are phonemes belonging to the written language, and each of them is represented by grapheme called letters. In the 20th century, the American linguist Kenneth Lee Pike (1912 - 2000) added a new dimension to Plato's classification of vowels and consonants with the concepts of segmental and suprasegmental. According to this classification, vowels and consonants are segmented phonemes because they belong to a single sound part: stress, intonation, stop, pause, duration, melody, etc. Phonemes are called suprasegmental phonemes because they belong to multiple part, such as words, syllables, and sentences. Suprasegmental phonemes generally have prosodic features and are related to conversational language sounds. For this reason, unlike segmental phonemes, they do not have equivalents in written language; they are only noticed by hearing. They are closely related to the syllables, words and, sentences produced during speaking and their effective transmission to the receiver. These phonemes are called morphemes when they have a meaning-discriminating function in the language. In this study prepared using the literature review method, Modern Standard Arabic is examined in line with the views of modern Arab phoneticians such as Ibrahim Anis (1906 - 1977), Kamal Bishr (1921 - 2015), Bassam Baraka (b. 1950), Isam Noreddin (b.1947). It is aimed to determine what suprasegmental phonemes are. In addition, it will try to reveal how the identified suprasegmental phonemes were named and given meaning by the mentioned Arabic phoneticians, and typical examples of these phonemes in Modern Standard Arabic will be included. Based on these examples, it is among the study's objectives to address whether the suprasegmental phonemes of Modern Standard Arabic have prosodic features or not.
Kilis 7 aralık Üniversitesi İlahiyat fakültesi dergisi, Jun 29, 2020
Avrupa kitasinin Guneybatisinda yer alan ve gunumuzde Ispanya ve Portekiz devletlerinin bulundugu... more Avrupa kitasinin Guneybatisinda yer alan ve gunumuzde Ispanya ve Portekiz devletlerinin bulundugu Iber yarimadasi Endulus adi ile bilinmektedir. Endulus isminin anlami ve bu bolgeye verilis sebebi hakkinda farkli gorusler mevcuttur. Bunlardan ilki bu ismin Hz. Nuh’un torunu Endulus bin Tubâl bin Yâfes bin Nuh’dan geldigi yonundedir. Bu goruse gore Hz. Nuh’un torunu Endulus, Iberya yarimadasina yerlesen ilk insandir. Dolayisiyla bu bolgeye Endulus bin Tubâl bin Yâfes ismine atfen ‘Endulus’ adi verilmistir. Ikinci gorus ise Dogu Cermen kavimlerinden olan Vandallarin yasadigi bolgeye Endulus isminin verildigi yonundedir. Almanya’nin dogusunda Vistul ve Oder nehirleri arasinda yasayan Vandallar, V. yuzyilin baslarinda Kuzeyden Guneye goc ederek Cebel-i Târik Bogazi’na kadar gelmisler ve buradan Afrika’ya gecmislerdir. Kuzey Afrikalilar Vandallarin geldigi Iber Yarimadasinin guneyine bu ismi vermislerdir. Arap komutan Târik b. Ziyâd (o.102/720)’in Ispanya’yi fethinden sonra Cebel-i Târik’tan Pirene daglarina kadar uzanan bolgenin tamamina Endulus adi verilmistir. Girnata (Giranada), Isbiliyye (Sevilla), Ceyyân (Jaen), Kurtuba (Cortoba) v.b. gibi vilayetleri kapsayan Endulus ismi zamanla farkli milletler tarafindan yaygin olarak kullanilir hale gelmistir. Ispanya’nin Emevi halifesi Velid b. Abdilmelik (o.96/715) zamaninda, Muslumanlar tarafindan fethinin ardindan bolgede Musluman Endulus Devleti kurulmustur. Abdurrahmân ed-Dâhil (o.172/788) doneminde siyasi olarak istikrarin saglanmasi ile birlikte bu bolgede kulturel faaliyetler de gerceklestirilmistir. Bu donem dikkat ceken kulturel faaliyetlerden biri Enduluslu Araplar tarafindan baslatilan ceviri hareketidir. Bu faaliyetler kapsaminda Enduluslu Araplar eski Yunan tip ve felsefesine ait eserleri kendi dillerine cevirmis ve bu tercumelere pek kiymetli serhlerini de eklemislerdir. Bolgedeki ilmi faaliyetler cok gecmeden Bati Avrupa’nin ilgisinin Arap cografyasina ve Arap diline kaymasina sebep olmustur. Bunun neticesinde ise Musluman Endulus Devleti eski Yunan kaynaklarinin Bati Avrupali arastirmacilara ulasmasini saglayan bir kopru haline gelmistir. Ayrica bu donemde edebiyatta ozellikle de siir turunde birtakim yenilikler meydana gelmistir. Ancak siir turundeki yenilikler birdenbire degil eski Arap siirinin taklidi, eski Arap siirinin yeniden insasi ve taklitten uzak ozgun siir donemlerini kapsayan uzun bir surec icerisinde zamanla tesekkul etmistir. Dogu’yu taklit donemi olarak da nitelendirilebilen eski Arap siirinin taklit edildigi “klasik donem” sairleri hem icerik hem de yapi olarak klasik kaside formatinda siirler yazmislardir. VIII. yuzyila karsilik gelen bu donem sairleri arasinda Endulus Emevi devletinin kurucusu Abdurrahmân ed-Dâhil, Ebu’l-Muhassâ (o.206/821[?]), Hakem b. Hisâm (o.961/979) ve Abbâs b. Nâsih (o.238/853) gibi isimleri saymak mumkundur. Ancak miladi IX. yuzyila gelindiginde Dogu’yu taklitten kurtulabilen Enduluslu sairler yeni ve ozgun siir turleri ortaya koyabilmistir. Ilk kez Endulus’te ortaya cikan ve bestelenmek icin yazilan muvassaha turu de bu kapsamdadir. Edebi bir tur olarak ilk kez Mukaddem b. Mu’âfâ el-Kabri (o.299/912) tarafindan ortaya kondugu iddia edilen muvassahalar, klasik Arap kasidesinde de islenilen gazel, tasvir ve ḫamriyât gibi konulari icerir. Her ne kadar konu bakimindan Cahiliye siirleri ile benzerlik gosterse de bicimsel olarak yani vezin ve kafiye duzeni bakimindan klasik kasideden oldukca farklidir. X. yuzyilin ilk ceyreginde Enduluslu Arap sairleri tarafindan klasik donem Arap siirlerinin yeniden taklit edilmeye baslandigi gorulur. Bu “taklit hareketi” cahiliye doneminde insâd edilen siirler ile sinirli kalmayip Arap edebiyatinin siir ve nesir turlerinde zirveye ulastigi Abbasi donemi siirlerini de kapsar. Ibn Hâni (o.362/983), Ibn Şuheyd (o.426/1035) ve Ibn Derrâc (o.421/1030) ve calismaya konu olan Ibn ‘Abdirabbih (o. 328/940) gibi sairlerin temsil ettikleri bu doneme “neo-klasik” donem adi verilir. XI. yuzyil sairleri Dogu’yu yani klasik Arap siirini bicim ve icerik acisindan taklit etmenin yani sira Endulus’un dogal guzelliklerini de tasvir etmislerdir. Buna ek olarak siire uslup ve konu bakimindan birtakim yenilikler getirmislerdir. Taklitten kurtulma donemi olarak da adlandirilabilen bu donem sairleri arasinda Ibn Zeydun (o.463/1071) ve Ibn ‘Ammâr (o.479/1086) gibi isimler zikredilebilir. XII. yuzyil ile birlikte Enduluslu Arap sairler klasik tarzin hâkim oldugu usluptan uzaklasarak muzikal tonun hissedildigi, ahenkli, basit ve anlasilir lafizlar iceren kendilerine has usluplar ve icerikler gelistirmislerdir. Bu sairler arasinda Ibn Abdun (o.529/1134), Ibn Hafâce (o.533/1139), Ibn Baki (o.540/1145) gibi donemin onde gelen isimleri sayilabilir. Yukarida bahsi gectigi uzere Ibn ‘Abdirabbih, neo-klasik donem yani Dogu’yu taklit donemi sairlerindendir.
el-'Akkâd gazeteci, şair ve edebiyat eleştirmeni kimliği ile 20.yy'ın önde gelen edebiyatçılarınd... more el-'Akkâd gazeteci, şair ve edebiyat eleştirmeni kimliği ile 20.yy'ın önde gelen edebiyatçılarındandır. Onu çağdaşlarından farklı kılan özelliği ise yabancı dile hâkim oluşu sebebiyle başta felsefe olmak üzere psikoloji, sosyoloji, tarih ve edebiyat gibi pek çok alanda çok sayıda Batılı eseri okuyarak bu kaynaklardan edindiği bilgiler ışığında Arap şiiri ve şiir eleştirisine dair yeni bir bakış açısı ortaya koymuş olmasıdır. Bu yeni yaklaşım eskinin geleneksel kalıpları üzerine inşa edilmiş klasik tarzdaki şiir anlayışına kıyasla daha özgür ve daha soyut ancak buna rağmen gerçek dünya ile de yakından ilişkilidir. 'Akkâd'ın ortaya koyduğu bu yeni yaklaşım şiire yalnızca yapısal olarak değil içeriksel açıdan da birtakım değişiklikler getirmiştir. Bu değişikliklerden biri de sanatın bütün dallarına konu olan ʻgüzel' olgusunun yeniden inşasıdır. 'Abbâs Mahmûd el-'Akkâd kendi ʻgüzellik' anlayışını ortaya koymaya çalışırken antik dönemden modern döneme çok sayıda felsefecinin sanata, estetiğe ve güzelliğe dair görüşlerinden beslenmiştir. Bu çalışmada onun ʻgüzellik'e dair görüşleri ve şiirlerindeki ʻgüzel' olgusu incelenmeye çalışılmıştır.
Bir dile ait dil bilgisi öğretimi, ses bilgisi, biçim bilgisi ve cümle bilgisi olmak üzere üç alt... more Bir dile ait dil bilgisi öğretimi, ses bilgisi, biçim bilgisi ve cümle bilgisi olmak üzere üç alt disiplin ile desteklenmektedir. Bu alt disiplinler arasında yer alan ses bilgisi, dil seslerini fiziksel görünümler olarak ele almakta ve bunların konuşma içerisindeki görevlerini incelemektedir. Bu nedenle ses bilgisinin, kelimeleri oluşturan sesler arasında meydana gelen ses olayları ile de yakından ilişkisi bulunmaktadır. Ses olayları, benzeşme, aykırılaşma ve göçüşme olmak üzere farklı bölümlere ayrılmaktadır. Bu ses olayları arasında yer alan benzeşme ise, aynı veya farklı kelimeler içerisinde yan yana bulunan seslerden birinin diğerine sesletim yeri veya sesletim biçimi bakımından benzemesi anlamına gelmektedir (Ḥamed, 2004: 205; Cumʿa, 2008: 117; Zsiga, 2013: 232). Bu ses olayı, farklı türdeki fonemler arasında gerçekleşebilir. Bunlardan ünlü adı verilen fonemler arasında meydana gelen benzeşme, ünlü benzeşmesi; ünsüzler arasında meydana gelen benzeşme ise ünsüz benzeşmesi şeklinde isimlendirilir. Bu araştırma, literatür taraması yöntemi kapsamında gerçekleştirilen uluslararası alanyazın taraması verilerine dayanarak Modern Standart Arapçada ünsüz benzeşmesi olayını ortaya koymayı hedeflemektedir. Bu hedef doğrultusunda MSA'da ünsüz benzeşmesi olarak değerlendirilebilen ses değişmeleri, Modern fonetik araştırmaları çerçevesinde adlandırma, sınıflandırma ve açıklama gibi yönleriyle ele alınacaktır. Ünsüz benzeşmesi adı verilen ses olayı, bu türden benzeşmeye etki eden ses bilgisi unsurları dikkate alınarak ve ses bilgisine ait kavramlarla yeniden adlandırılıp, sebep-sonuç ilişkisi içerisinde çeşitli başlıklar altında sınıflandırılacağından çalışmanın bu yönüyle alana katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Zenodo (CERN European Organization for Nuclear Research), Jan 10, 2023
Plagiarism / İntihal: This article has been reviewed by at least two referees and scanned via a p... more Plagiarism / İntihal: This article has been reviewed by at least two referees and scanned via a plagiarism software. / Bu makale, en az iki hakem tarafından incelendi ve intihal içermediği teyit edildi. Etik Beyan / Ethical Statement: Bu çalışmanın hazırlanma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyulduğu ve yararlanılan tüm çalışmaların kaynakçada belirtildiği beyan olunur / It is declared that scientific and ethical principles have been followed while carrying out and writing this study and that all the sources used have been properly cited. https://dergipark.org.tr/tr/pub/ihya * This article was extracted from the third section of doctorate dissertation entitled "Arap Fonetiğinin Tarihsel Gelişimi (Historical Development of Arabic Phonetics)".
VOWELS AND CLASSIFICATION CRITERIA IN MODERN STANDARD ARABIC, 2023
Phonemes in a language are divided into two basic groups as segmental and suprasegmental.
Among t... more Phonemes in a language are divided into two basic groups as segmental and suprasegmental. Among them, suprasegmental phonemes are not dependent on a single sound, on the contrary they contain more than one sound piece. Segmental phonemes are special sound units that are linked to a single sound. Vowels, consonants and semi-vowels are called segmental phonemes. Many vocal organs are involved in the formation of vowels. Among those, the tongue, lips and chin have a more important place in the forming the vowels. For this reason the vowels are divided into various groups as front, back, closed, open etc. according to the condition of the tongue, lips and chin in articulation. In addition to that vowels are examined as short and long in terms of the duration of their pronunciation. The aim of this study, which was prepared using the literature review method is to analyzed the vowels of Modern Standard Arabic in line with the views of the 20th and 21th century Arab phoneticians with the differences of opinion between them. In addition to that it is aimed to classify these vowels according to the criteria of the IPA with the views of the modern Arabic phoneticians.
Misirli ‘Abbâs Mahmud el-‘Akkâd gazeteci, sair ve edebiyat elestirmeni kimligi ile 20.yy’in onde ... more Misirli ‘Abbâs Mahmud el-‘Akkâd gazeteci, sair ve edebiyat elestirmeni kimligi ile 20.yy’in onde gelen edebiyatcilarindandir. Onu cagdaslarindan farkli kilan ozelligi ise yabanci dile hâkim olusu sebebiyle basta felsefe olmak uzere psikoloji, sosyoloji, tarih ve edebiyat gibi pek cok alanda cok sayida Batili eseri okuyarak bu kaynaklardan edindigi bilgiler isiginda Arap siiri ve siir elestirisine dair yeni bir bakis acisi ortaya koymus olmasidir. Bu yeni yaklasim eskinin geleneksel kaliplari uzerine insa edilmis klasik tarzdaki siir anlayisina kiyasla daha ozgur ve daha soyut ancak buna ragmen gercek dunya ile de yakindan iliskilidir. ‘Akkâd’in ortaya koydugu bu yeni yaklasim siire yalnizca yapisal olarak degil iceriksel acidan da birtakim degisiklikler getirmistir. Bu degisikliklerden biri de sanatin butun dallarina konu olan ʻguzel’ olgusunun yeniden insasidir. ‘Abbâs Mahmud el-‘Akkâd kendi ʻguzellik’ anlayisini ortaya koymaya calisirken antik donemden modern doneme cok sayida fel...
Kilis 7 Aralık Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2020
Endülüs dönemi şairlerinden olan İbn ‘Abdirabbih 246/860 yılında Kurtuba’da dünyaya gelmiştir. Fa... more Endülüs dönemi şairlerinden olan İbn ‘Abdirabbih 246/860 yılında Kurtuba’da dünyaya gelmiştir. Fakir bir aileye mensup olmasına rağmen şiire olan yeteneği sayesinde zamanla zenginleşmiş ve insanlar arasında bu yönüyle tanınır hâle gelmiştir. Öyle ki dönemin hükümdarlarının kapıları kendisine ardına kadar açılmış; kadı, vezir ve vali gibi devlet erkânından pek çok kişinin övgüsüne mazhar olmuştur. Şiir yazma konusundaki yeteneğinin yanı sıra başta Endülüs’ün önde gelen hocaları olmak üzere Mısır, Kûfe, Bağdat gibi Doğu vilayetlerindeki âlimlerden de ders alması onu dönemindeki edip ve şairlerden farklı kılmıştır. Şairin gençlik dönemlerinde yazdığı şiirlerine methiye, hiciv, mersiye, gazel ve ẖamriyât konuları hâkimken yaşlılık döneminde zühd ve takva konulu şiirlere yönelmiştir. Bu dönemde şair zühd ve takva içerikli şiirlerine ek olarak gençlik döneminde yaşadığı hayatından ve bu dönemde nazmettiği mucûn, gazel ve ḫamriyât konulu şiirlerinden duyduğu pişmanlığı dile getirdiği şiirler de nazmetmiştir. Tövbenin ve pişmanlık duygusunun hâkim olduğu bu türdeki şiirlerine ‘arındırılmış’ anlamına gelen ‘‘ ﱠﺼﺎت ﺤَ Söz konusu çalışmada, şairin hayatı ve edeb ﻤُاﻟﻤ (el-Mumeḥḥaṣât) adını vermiştir. i kişiliğine dair bilgiler verilmiştir. Ayrıca şairin methiye, hiciv, mersiye ve gazel gibi Arap şiirinin geleneksel konularını işlediği şiirleri örneklendirilerek şairin kendine has üslubu yansıtılmaya çalışılmıştır. Şiirler, konularına göre sınıflandırılarak muhteva açısından değerlendirilmiştir.
Bartın Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2019
ÖZ Mısırlı 'Abbâs Mahmûd el-'Akkâd gazeteci, şair ve edebiyat eleştirmeni kimliği ile 20.yy'ın ön... more ÖZ Mısırlı 'Abbâs Mahmûd el-'Akkâd gazeteci, şair ve edebiyat eleştirmeni kimliği ile 20.yy'ın önde gelen edebiyatçılarındandır. Onu çağdaşlarından farklı kılan özelliği ise yabancı dile hâkim oluşu sebebiyle başta felsefe olmak üzere psikoloji, sosyoloji, tarih ve edebiyat gibi pek çok alanda çok sayıda Batılı eseri okuyarak bu kaynaklardan edindiği bilgiler ışığında Arap şiiri ve şiir eleştirisine dair yeni bir bakış açısı ortaya koymuş olmasıdır. Bu yeni yaklaşım eskinin geleneksel kalıpları üzerine inşa edilmiş klasik tarzdaki şiir anlayışına kıyasla daha özgür ve daha soyut ancak buna rağmen gerçek dünya ile de yakından ilişkilidir. 'Akkâd'ın ortaya koyduğu bu yeni yaklaşım şiire yalnızca yapısal olarak değil içeriksel açıdan da birtakım değişiklikler getirmiştir. Bu değişikliklerden biri de sanatın bütün dallarına konu olan ʻgüzel' olgusunun yeniden inşasıdır. 'Abbâs Mahmûd el-'Akkâd kendi ʻgüzellik' anlayışını ortaya koymaya çalışırken antik dönemden modern döneme çok sayıda felsefecinin sanata, estetiğe ve güzelliğe dair görüşlerinden beslenmiştir. Bu çalışmada onun ʻgüzellik'e dair görüşleri ve şiirlerindeki ʻgüzel' olgusu incelenmeye çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Arap Edebiyatı, Sanat, Felsefe, Estetik, el-'Akkâd. 'ABBĀS MAHMŪD AL-'AQQĀD'S SENSE OF BEAUTY ABSTRACT Egyptian 'Abbās Maḥmūd al-'Aqqād is one of the leading litteratuer in the 20th century with his identity as a journalist, poet and literary critic. What makes him different from his contemporaries is that with reading a large number of western works in many areas such as psychology, sociology, history and literature, especially philosophy mainly because of his foreign language dominance and in the light of the information obtained from these sources, he has revealed a new point of view about Arab poetry and poetry criticism. This new approach compared to the classical style of poetry built on traditional patterns of the old more free and intangible but still closely related to the real world. This new approach introduced by 'Aqqād brought some changes to the poem not only structurally but also contextually. One of these changes is the reconstruction of the beauty which is the subject of all branches of art. 'Abbās Maḥmūd al-'Aqqād While trying to put forward his own ʻ beauty 'understanding, he has been nourished by the views of art, aesthetics and beauty of many philosophers from antiquity to modern. In this study, his views on 'beauty' and the 'beauty' phenomenon in his poems are tried to be examined.
Abbâsi Dönemi Tabiat Şairlerinden Ṣanevberî’nin Çiçek Temalı Şiirleri, 2024
III. Abbâsi Dönemi tabiat şairlerinden Ṣanevberî'nin, günümüze kadar ulaşan yaklaşık 800 kasidesi... more III. Abbâsi Dönemi tabiat şairlerinden Ṣanevberî'nin, günümüze kadar ulaşan yaklaşık 800 kasidesi üzerine yapılan değerlendirmelerde, şiirlerinde gazel, mersiye, hiciv, fahr, methiye, mucûn, zühd, tardiyât ve tabiat tasviri gibi temalar işlediği görülmektedir. Şair, evliliğinin ilk günlerinde vefat eden kızı Leyla'ya yazdığı risa türünde şiirleri ve içerisinde bahçe, çiçek, yağmur ve kar gibi doğaya ait unsurlara yer verdiği tabiat tasviri temalı şiirleriyle öne çıkmaktadır. Ṣanevberî'nin divanında durgun tabiat tasviri kategorisinde görülen çiçek temalı şiirleri önemli bir yer tutmaktadır. Şairin çiçek yetiştiriciliği ile ilgilenmesinin bunda etkili olduğu düşünülmektedir. Ṣanevberî, renk ve şekil gibi çiçeğe ait görsel unsurları, şiirsel anlatımla aktarmanın yanı sıra göze hitap eden bu malzemelerin diziliminden meydana gelebilecek olası donukluğu gidermek ve şiire hareketlilik kazandırmak amacıyla diyalog tekniğine sıklıkla başvurmuştur. Daha çok roman ve hikâye türünde yaygın olarak kullanılan bir teknik olan dış diyalog, şair tarafından ustalıkla şiir diline uyarlanmıştır. Ṣanevberî, bir ressam hassasiyeti ile dizelerden oluşan tuvaline, çiçeklere ait renkleri diğer bazı renklerden faydalanarak resmetmiştir. Ṣanevberî'nin tabiat şairi olarak kabul görmesi, onun bu alanda kaleme aldığı şiirlerini önemli kılmaktadır. Bu nedenle şair ve şiirleri çalışmamızın araştırma konusu olarak seçilmiştir. Bu çalışmada Ṣanevberî'nin divânı, nitel veri analizi yöntemlerinden tematik analize başvurularak taranmış, tespit edilen çiçek temalı şiirleri dil, uslup ve muhteva açısından incelenmiştir.
Ankara şehir merkezinde, Kale Tepe Andezit Lav Domu (Ankara Kalesi)'nun kuzey tarafında bulunan "... more Ankara şehir merkezinde, Kale Tepe Andezit Lav Domu (Ankara Kalesi)'nun kuzey tarafında bulunan "Hıdırlık Tepe Andezit Lav Domu", denizden 1004 m, nisbi yüksekliği 154 m'dir. Yayılım alanı 0.6 m 2 ve çapı 800 m olan lav domu, yaklaşık 40-44 milyon yıl önce mağmanın yeryüzüne çıkarak soğuma sonucu oluşmuş volkanik bir yapıdır. Günümüzde bu lav domu "Hıdırlık Tepe" olarak anılmaktadır. Hıdırlık Tep, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı döneminde "Cebel-i Arab" (Arab Dağı) adıyla kaydedilmiştir. 1 Bazı kaynaklarda meşhur Arab şairi İmru'l-Kays'ın mezarının bu tepede bulunduğu zikredilmektedir. Bu yükseltiye Cebel-i Arab (Arab Dağı) adının verilmesi İmru'l-Kays'ın mezarının bu tepe üzerinde bulunduğunu desteklemektedir. Cebel-i Arab (Arab Dağı), daha sonraki yıllarda Hızır-İlyas Tepesi, Timurlenk Tepesi ve Hızırlık/Hıdırlık Tepe olarak anılmaya başlamıştır. Cahiliye Dönemi Meşhur Arab Şairi İmruu'l-Kays İslâm kaynaklarının Ankara ile ilgili ilk verileri içinde İmruu'l-Kays'ın Ankara'da vefatı da yer almaktadır. İmruu'l-Kays b. Hucr'un, babasının katillerine karşı Bizans İmparatoru Justinianus'tan yardım istemek için İstanbul'a gittiği, imparatorla görüşerek ayrıldığı ve dönüş yolunda Justinianus'un hediye ettiği zehirli kaftan/pelerinin etkisiyle Ankara'da öldüğü (540) kaydedilmektedir. 2 Bir rivâyete göre Abbasi Halifesi Me'mun, Ankara'yı ele geçirdiğinde orada İslâm öncesinin büyük şairi İmruu'l-Kays'ın bir heykelini bulmuştur. İmruu'l-Kays, Ankara'da Asîb Dağı'nın eteğinde bu şehirde daha önce yaşayan bir prensesin mezarının yanında defnedilmişti. İngiliz asıllı arkeolog ve Osmanlı tarihçisi Frederick William Hasluck, bu prenses mezarının Ankara Hükümet Meydanı'nda bulunan Julian Sütunu olduğunu söylemektedir. 3 XVI. yüzyılda Ankara'ya seyahat eden Alman seyyahı Frederick William Dernschwam'ın sütunla ilgili verdiği bilgiler, Hasluck'u destekler mahiyettedir: "… Türkler bu sütuna Baal-ks (Belkıs,
Cite as/ Atıf: Özkanlı, Z. (2024). Uygulamalı fonetik bağlamında modern standart Arapçada etken ç... more Cite as/ Atıf: Özkanlı, Z. (2024). Uygulamalı fonetik bağlamında modern standart Arapçada etken çatılı ecvef fiiller ve bu fiilerin geçmiş zaman formları. Turkish Studies-Language, 19(2),
For the first time in history, the sounds of a language was divided into phonemes called vowels a... more For the first time in history, the sounds of a language was divided into phonemes called vowels and consonants by the famous Ancient Greek philosopher Plato (428-348 BC). Vowels and consonants are phonemes belonging to the written language, and each of them is represented by grapheme called letters. In the 20th century, the American linguist Kenneth Lee Pike (1912 - 2000) added a new dimension to Plato's classification of vowels and consonants with the concepts of segmental and suprasegmental. According to this classification, vowels and consonants are segmented phonemes because they belong to a single sound part: stress, intonation, stop, pause, duration, melody, etc. Phonemes are called suprasegmental phonemes because they belong to multiple part, such as words, syllables, and sentences. Suprasegmental phonemes generally have prosodic features and are related to conversational language sounds. For this reason, unlike segmental phonemes, they do not have equivalents in written language; they are only noticed by hearing. They are closely related to the syllables, words and, sentences produced during speaking and their effective transmission to the receiver. These phonemes are called morphemes when they have a meaning-discriminating function in the language. In this study prepared using the literature review method, Modern Standard Arabic is examined in line with the views of modern Arab phoneticians such as Ibrahim Anis (1906 - 1977), Kamal Bishr (1921 - 2015), Bassam Baraka (b. 1950), Isam Noreddin (b.1947). It is aimed to determine what suprasegmental phonemes are. In addition, it will try to reveal how the identified suprasegmental phonemes were named and given meaning by the mentioned Arabic phoneticians, and typical examples of these phonemes in Modern Standard Arabic will be included. Based on these examples, it is among the study's objectives to address whether the suprasegmental phonemes of Modern Standard Arabic have prosodic features or not.
Kilis 7 aralık Üniversitesi İlahiyat fakültesi dergisi, Jun 29, 2020
Avrupa kitasinin Guneybatisinda yer alan ve gunumuzde Ispanya ve Portekiz devletlerinin bulundugu... more Avrupa kitasinin Guneybatisinda yer alan ve gunumuzde Ispanya ve Portekiz devletlerinin bulundugu Iber yarimadasi Endulus adi ile bilinmektedir. Endulus isminin anlami ve bu bolgeye verilis sebebi hakkinda farkli gorusler mevcuttur. Bunlardan ilki bu ismin Hz. Nuh’un torunu Endulus bin Tubâl bin Yâfes bin Nuh’dan geldigi yonundedir. Bu goruse gore Hz. Nuh’un torunu Endulus, Iberya yarimadasina yerlesen ilk insandir. Dolayisiyla bu bolgeye Endulus bin Tubâl bin Yâfes ismine atfen ‘Endulus’ adi verilmistir. Ikinci gorus ise Dogu Cermen kavimlerinden olan Vandallarin yasadigi bolgeye Endulus isminin verildigi yonundedir. Almanya’nin dogusunda Vistul ve Oder nehirleri arasinda yasayan Vandallar, V. yuzyilin baslarinda Kuzeyden Guneye goc ederek Cebel-i Târik Bogazi’na kadar gelmisler ve buradan Afrika’ya gecmislerdir. Kuzey Afrikalilar Vandallarin geldigi Iber Yarimadasinin guneyine bu ismi vermislerdir. Arap komutan Târik b. Ziyâd (o.102/720)’in Ispanya’yi fethinden sonra Cebel-i Târik’tan Pirene daglarina kadar uzanan bolgenin tamamina Endulus adi verilmistir. Girnata (Giranada), Isbiliyye (Sevilla), Ceyyân (Jaen), Kurtuba (Cortoba) v.b. gibi vilayetleri kapsayan Endulus ismi zamanla farkli milletler tarafindan yaygin olarak kullanilir hale gelmistir. Ispanya’nin Emevi halifesi Velid b. Abdilmelik (o.96/715) zamaninda, Muslumanlar tarafindan fethinin ardindan bolgede Musluman Endulus Devleti kurulmustur. Abdurrahmân ed-Dâhil (o.172/788) doneminde siyasi olarak istikrarin saglanmasi ile birlikte bu bolgede kulturel faaliyetler de gerceklestirilmistir. Bu donem dikkat ceken kulturel faaliyetlerden biri Enduluslu Araplar tarafindan baslatilan ceviri hareketidir. Bu faaliyetler kapsaminda Enduluslu Araplar eski Yunan tip ve felsefesine ait eserleri kendi dillerine cevirmis ve bu tercumelere pek kiymetli serhlerini de eklemislerdir. Bolgedeki ilmi faaliyetler cok gecmeden Bati Avrupa’nin ilgisinin Arap cografyasina ve Arap diline kaymasina sebep olmustur. Bunun neticesinde ise Musluman Endulus Devleti eski Yunan kaynaklarinin Bati Avrupali arastirmacilara ulasmasini saglayan bir kopru haline gelmistir. Ayrica bu donemde edebiyatta ozellikle de siir turunde birtakim yenilikler meydana gelmistir. Ancak siir turundeki yenilikler birdenbire degil eski Arap siirinin taklidi, eski Arap siirinin yeniden insasi ve taklitten uzak ozgun siir donemlerini kapsayan uzun bir surec icerisinde zamanla tesekkul etmistir. Dogu’yu taklit donemi olarak da nitelendirilebilen eski Arap siirinin taklit edildigi “klasik donem” sairleri hem icerik hem de yapi olarak klasik kaside formatinda siirler yazmislardir. VIII. yuzyila karsilik gelen bu donem sairleri arasinda Endulus Emevi devletinin kurucusu Abdurrahmân ed-Dâhil, Ebu’l-Muhassâ (o.206/821[?]), Hakem b. Hisâm (o.961/979) ve Abbâs b. Nâsih (o.238/853) gibi isimleri saymak mumkundur. Ancak miladi IX. yuzyila gelindiginde Dogu’yu taklitten kurtulabilen Enduluslu sairler yeni ve ozgun siir turleri ortaya koyabilmistir. Ilk kez Endulus’te ortaya cikan ve bestelenmek icin yazilan muvassaha turu de bu kapsamdadir. Edebi bir tur olarak ilk kez Mukaddem b. Mu’âfâ el-Kabri (o.299/912) tarafindan ortaya kondugu iddia edilen muvassahalar, klasik Arap kasidesinde de islenilen gazel, tasvir ve ḫamriyât gibi konulari icerir. Her ne kadar konu bakimindan Cahiliye siirleri ile benzerlik gosterse de bicimsel olarak yani vezin ve kafiye duzeni bakimindan klasik kasideden oldukca farklidir. X. yuzyilin ilk ceyreginde Enduluslu Arap sairleri tarafindan klasik donem Arap siirlerinin yeniden taklit edilmeye baslandigi gorulur. Bu “taklit hareketi” cahiliye doneminde insâd edilen siirler ile sinirli kalmayip Arap edebiyatinin siir ve nesir turlerinde zirveye ulastigi Abbasi donemi siirlerini de kapsar. Ibn Hâni (o.362/983), Ibn Şuheyd (o.426/1035) ve Ibn Derrâc (o.421/1030) ve calismaya konu olan Ibn ‘Abdirabbih (o. 328/940) gibi sairlerin temsil ettikleri bu doneme “neo-klasik” donem adi verilir. XI. yuzyil sairleri Dogu’yu yani klasik Arap siirini bicim ve icerik acisindan taklit etmenin yani sira Endulus’un dogal guzelliklerini de tasvir etmislerdir. Buna ek olarak siire uslup ve konu bakimindan birtakim yenilikler getirmislerdir. Taklitten kurtulma donemi olarak da adlandirilabilen bu donem sairleri arasinda Ibn Zeydun (o.463/1071) ve Ibn ‘Ammâr (o.479/1086) gibi isimler zikredilebilir. XII. yuzyil ile birlikte Enduluslu Arap sairler klasik tarzin hâkim oldugu usluptan uzaklasarak muzikal tonun hissedildigi, ahenkli, basit ve anlasilir lafizlar iceren kendilerine has usluplar ve icerikler gelistirmislerdir. Bu sairler arasinda Ibn Abdun (o.529/1134), Ibn Hafâce (o.533/1139), Ibn Baki (o.540/1145) gibi donemin onde gelen isimleri sayilabilir. Yukarida bahsi gectigi uzere Ibn ‘Abdirabbih, neo-klasik donem yani Dogu’yu taklit donemi sairlerindendir.
el-'Akkâd gazeteci, şair ve edebiyat eleştirmeni kimliği ile 20.yy'ın önde gelen edebiyatçılarınd... more el-'Akkâd gazeteci, şair ve edebiyat eleştirmeni kimliği ile 20.yy'ın önde gelen edebiyatçılarındandır. Onu çağdaşlarından farklı kılan özelliği ise yabancı dile hâkim oluşu sebebiyle başta felsefe olmak üzere psikoloji, sosyoloji, tarih ve edebiyat gibi pek çok alanda çok sayıda Batılı eseri okuyarak bu kaynaklardan edindiği bilgiler ışığında Arap şiiri ve şiir eleştirisine dair yeni bir bakış açısı ortaya koymuş olmasıdır. Bu yeni yaklaşım eskinin geleneksel kalıpları üzerine inşa edilmiş klasik tarzdaki şiir anlayışına kıyasla daha özgür ve daha soyut ancak buna rağmen gerçek dünya ile de yakından ilişkilidir. 'Akkâd'ın ortaya koyduğu bu yeni yaklaşım şiire yalnızca yapısal olarak değil içeriksel açıdan da birtakım değişiklikler getirmiştir. Bu değişikliklerden biri de sanatın bütün dallarına konu olan ʻgüzel' olgusunun yeniden inşasıdır. 'Abbâs Mahmûd el-'Akkâd kendi ʻgüzellik' anlayışını ortaya koymaya çalışırken antik dönemden modern döneme çok sayıda felsefecinin sanata, estetiğe ve güzelliğe dair görüşlerinden beslenmiştir. Bu çalışmada onun ʻgüzellik'e dair görüşleri ve şiirlerindeki ʻgüzel' olgusu incelenmeye çalışılmıştır.
Bir dile ait dil bilgisi öğretimi, ses bilgisi, biçim bilgisi ve cümle bilgisi olmak üzere üç alt... more Bir dile ait dil bilgisi öğretimi, ses bilgisi, biçim bilgisi ve cümle bilgisi olmak üzere üç alt disiplin ile desteklenmektedir. Bu alt disiplinler arasında yer alan ses bilgisi, dil seslerini fiziksel görünümler olarak ele almakta ve bunların konuşma içerisindeki görevlerini incelemektedir. Bu nedenle ses bilgisinin, kelimeleri oluşturan sesler arasında meydana gelen ses olayları ile de yakından ilişkisi bulunmaktadır. Ses olayları, benzeşme, aykırılaşma ve göçüşme olmak üzere farklı bölümlere ayrılmaktadır. Bu ses olayları arasında yer alan benzeşme ise, aynı veya farklı kelimeler içerisinde yan yana bulunan seslerden birinin diğerine sesletim yeri veya sesletim biçimi bakımından benzemesi anlamına gelmektedir (Ḥamed, 2004: 205; Cumʿa, 2008: 117; Zsiga, 2013: 232). Bu ses olayı, farklı türdeki fonemler arasında gerçekleşebilir. Bunlardan ünlü adı verilen fonemler arasında meydana gelen benzeşme, ünlü benzeşmesi; ünsüzler arasında meydana gelen benzeşme ise ünsüz benzeşmesi şeklinde isimlendirilir. Bu araştırma, literatür taraması yöntemi kapsamında gerçekleştirilen uluslararası alanyazın taraması verilerine dayanarak Modern Standart Arapçada ünsüz benzeşmesi olayını ortaya koymayı hedeflemektedir. Bu hedef doğrultusunda MSA'da ünsüz benzeşmesi olarak değerlendirilebilen ses değişmeleri, Modern fonetik araştırmaları çerçevesinde adlandırma, sınıflandırma ve açıklama gibi yönleriyle ele alınacaktır. Ünsüz benzeşmesi adı verilen ses olayı, bu türden benzeşmeye etki eden ses bilgisi unsurları dikkate alınarak ve ses bilgisine ait kavramlarla yeniden adlandırılıp, sebep-sonuç ilişkisi içerisinde çeşitli başlıklar altında sınıflandırılacağından çalışmanın bu yönüyle alana katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Zenodo (CERN European Organization for Nuclear Research), Jan 10, 2023
Plagiarism / İntihal: This article has been reviewed by at least two referees and scanned via a p... more Plagiarism / İntihal: This article has been reviewed by at least two referees and scanned via a plagiarism software. / Bu makale, en az iki hakem tarafından incelendi ve intihal içermediği teyit edildi. Etik Beyan / Ethical Statement: Bu çalışmanın hazırlanma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyulduğu ve yararlanılan tüm çalışmaların kaynakçada belirtildiği beyan olunur / It is declared that scientific and ethical principles have been followed while carrying out and writing this study and that all the sources used have been properly cited. https://dergipark.org.tr/tr/pub/ihya * This article was extracted from the third section of doctorate dissertation entitled "Arap Fonetiğinin Tarihsel Gelişimi (Historical Development of Arabic Phonetics)".
VOWELS AND CLASSIFICATION CRITERIA IN MODERN STANDARD ARABIC, 2023
Phonemes in a language are divided into two basic groups as segmental and suprasegmental.
Among t... more Phonemes in a language are divided into two basic groups as segmental and suprasegmental. Among them, suprasegmental phonemes are not dependent on a single sound, on the contrary they contain more than one sound piece. Segmental phonemes are special sound units that are linked to a single sound. Vowels, consonants and semi-vowels are called segmental phonemes. Many vocal organs are involved in the formation of vowels. Among those, the tongue, lips and chin have a more important place in the forming the vowels. For this reason the vowels are divided into various groups as front, back, closed, open etc. according to the condition of the tongue, lips and chin in articulation. In addition to that vowels are examined as short and long in terms of the duration of their pronunciation. The aim of this study, which was prepared using the literature review method is to analyzed the vowels of Modern Standard Arabic in line with the views of the 20th and 21th century Arab phoneticians with the differences of opinion between them. In addition to that it is aimed to classify these vowels according to the criteria of the IPA with the views of the modern Arabic phoneticians.
Misirli ‘Abbâs Mahmud el-‘Akkâd gazeteci, sair ve edebiyat elestirmeni kimligi ile 20.yy’in onde ... more Misirli ‘Abbâs Mahmud el-‘Akkâd gazeteci, sair ve edebiyat elestirmeni kimligi ile 20.yy’in onde gelen edebiyatcilarindandir. Onu cagdaslarindan farkli kilan ozelligi ise yabanci dile hâkim olusu sebebiyle basta felsefe olmak uzere psikoloji, sosyoloji, tarih ve edebiyat gibi pek cok alanda cok sayida Batili eseri okuyarak bu kaynaklardan edindigi bilgiler isiginda Arap siiri ve siir elestirisine dair yeni bir bakis acisi ortaya koymus olmasidir. Bu yeni yaklasim eskinin geleneksel kaliplari uzerine insa edilmis klasik tarzdaki siir anlayisina kiyasla daha ozgur ve daha soyut ancak buna ragmen gercek dunya ile de yakindan iliskilidir. ‘Akkâd’in ortaya koydugu bu yeni yaklasim siire yalnizca yapisal olarak degil iceriksel acidan da birtakim degisiklikler getirmistir. Bu degisikliklerden biri de sanatin butun dallarina konu olan ʻguzel’ olgusunun yeniden insasidir. ‘Abbâs Mahmud el-‘Akkâd kendi ʻguzellik’ anlayisini ortaya koymaya calisirken antik donemden modern doneme cok sayida fel...
Kilis 7 Aralık Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2020
Endülüs dönemi şairlerinden olan İbn ‘Abdirabbih 246/860 yılında Kurtuba’da dünyaya gelmiştir. Fa... more Endülüs dönemi şairlerinden olan İbn ‘Abdirabbih 246/860 yılında Kurtuba’da dünyaya gelmiştir. Fakir bir aileye mensup olmasına rağmen şiire olan yeteneği sayesinde zamanla zenginleşmiş ve insanlar arasında bu yönüyle tanınır hâle gelmiştir. Öyle ki dönemin hükümdarlarının kapıları kendisine ardına kadar açılmış; kadı, vezir ve vali gibi devlet erkânından pek çok kişinin övgüsüne mazhar olmuştur. Şiir yazma konusundaki yeteneğinin yanı sıra başta Endülüs’ün önde gelen hocaları olmak üzere Mısır, Kûfe, Bağdat gibi Doğu vilayetlerindeki âlimlerden de ders alması onu dönemindeki edip ve şairlerden farklı kılmıştır. Şairin gençlik dönemlerinde yazdığı şiirlerine methiye, hiciv, mersiye, gazel ve ẖamriyât konuları hâkimken yaşlılık döneminde zühd ve takva konulu şiirlere yönelmiştir. Bu dönemde şair zühd ve takva içerikli şiirlerine ek olarak gençlik döneminde yaşadığı hayatından ve bu dönemde nazmettiği mucûn, gazel ve ḫamriyât konulu şiirlerinden duyduğu pişmanlığı dile getirdiği şiirler de nazmetmiştir. Tövbenin ve pişmanlık duygusunun hâkim olduğu bu türdeki şiirlerine ‘arındırılmış’ anlamına gelen ‘‘ ﱠﺼﺎت ﺤَ Söz konusu çalışmada, şairin hayatı ve edeb ﻤُاﻟﻤ (el-Mumeḥḥaṣât) adını vermiştir. i kişiliğine dair bilgiler verilmiştir. Ayrıca şairin methiye, hiciv, mersiye ve gazel gibi Arap şiirinin geleneksel konularını işlediği şiirleri örneklendirilerek şairin kendine has üslubu yansıtılmaya çalışılmıştır. Şiirler, konularına göre sınıflandırılarak muhteva açısından değerlendirilmiştir.
Bartın Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2019
ÖZ Mısırlı 'Abbâs Mahmûd el-'Akkâd gazeteci, şair ve edebiyat eleştirmeni kimliği ile 20.yy'ın ön... more ÖZ Mısırlı 'Abbâs Mahmûd el-'Akkâd gazeteci, şair ve edebiyat eleştirmeni kimliği ile 20.yy'ın önde gelen edebiyatçılarındandır. Onu çağdaşlarından farklı kılan özelliği ise yabancı dile hâkim oluşu sebebiyle başta felsefe olmak üzere psikoloji, sosyoloji, tarih ve edebiyat gibi pek çok alanda çok sayıda Batılı eseri okuyarak bu kaynaklardan edindiği bilgiler ışığında Arap şiiri ve şiir eleştirisine dair yeni bir bakış açısı ortaya koymuş olmasıdır. Bu yeni yaklaşım eskinin geleneksel kalıpları üzerine inşa edilmiş klasik tarzdaki şiir anlayışına kıyasla daha özgür ve daha soyut ancak buna rağmen gerçek dünya ile de yakından ilişkilidir. 'Akkâd'ın ortaya koyduğu bu yeni yaklaşım şiire yalnızca yapısal olarak değil içeriksel açıdan da birtakım değişiklikler getirmiştir. Bu değişikliklerden biri de sanatın bütün dallarına konu olan ʻgüzel' olgusunun yeniden inşasıdır. 'Abbâs Mahmûd el-'Akkâd kendi ʻgüzellik' anlayışını ortaya koymaya çalışırken antik dönemden modern döneme çok sayıda felsefecinin sanata, estetiğe ve güzelliğe dair görüşlerinden beslenmiştir. Bu çalışmada onun ʻgüzellik'e dair görüşleri ve şiirlerindeki ʻgüzel' olgusu incelenmeye çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Arap Edebiyatı, Sanat, Felsefe, Estetik, el-'Akkâd. 'ABBĀS MAHMŪD AL-'AQQĀD'S SENSE OF BEAUTY ABSTRACT Egyptian 'Abbās Maḥmūd al-'Aqqād is one of the leading litteratuer in the 20th century with his identity as a journalist, poet and literary critic. What makes him different from his contemporaries is that with reading a large number of western works in many areas such as psychology, sociology, history and literature, especially philosophy mainly because of his foreign language dominance and in the light of the information obtained from these sources, he has revealed a new point of view about Arab poetry and poetry criticism. This new approach compared to the classical style of poetry built on traditional patterns of the old more free and intangible but still closely related to the real world. This new approach introduced by 'Aqqād brought some changes to the poem not only structurally but also contextually. One of these changes is the reconstruction of the beauty which is the subject of all branches of art. 'Abbās Maḥmūd al-'Aqqād While trying to put forward his own ʻ beauty 'understanding, he has been nourished by the views of art, aesthetics and beauty of many philosophers from antiquity to modern. In this study, his views on 'beauty' and the 'beauty' phenomenon in his poems are tried to be examined.
Uploads
Papers by Zeynep Özkanlı
Among them, suprasegmental phonemes are not dependent on a single sound, on the contrary
they contain more than one sound piece. Segmental phonemes are special sound units that
are linked to a single sound. Vowels, consonants and semi-vowels are called segmental
phonemes. Many vocal organs are involved in the formation of vowels. Among those, the
tongue, lips and chin have a more important place in the forming the vowels. For this reason
the vowels are divided into various groups as front, back, closed, open etc. according to the
condition of the tongue, lips and chin in articulation. In addition to that vowels are examined
as short and long in terms of the duration of their pronunciation. The aim of this study, which
was prepared using the literature review method is to analyzed the vowels of Modern
Standard Arabic in line with the views of the 20th and 21th century Arab phoneticians with
the differences of opinion between them. In addition to that it is aimed to classify these
vowels according to the criteria of the IPA with the views of the modern Arabic phoneticians.
Among them, suprasegmental phonemes are not dependent on a single sound, on the contrary
they contain more than one sound piece. Segmental phonemes are special sound units that
are linked to a single sound. Vowels, consonants and semi-vowels are called segmental
phonemes. Many vocal organs are involved in the formation of vowels. Among those, the
tongue, lips and chin have a more important place in the forming the vowels. For this reason
the vowels are divided into various groups as front, back, closed, open etc. according to the
condition of the tongue, lips and chin in articulation. In addition to that vowels are examined
as short and long in terms of the duration of their pronunciation. The aim of this study, which
was prepared using the literature review method is to analyzed the vowels of Modern
Standard Arabic in line with the views of the 20th and 21th century Arab phoneticians with
the differences of opinion between them. In addition to that it is aimed to classify these
vowels according to the criteria of the IPA with the views of the modern Arabic phoneticians.