Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2024, 3. Uluslararası Korkutata Bilimsel Araştırmalar Kongresi III
…
10 pages
1 file
Erken Cumhuriyet Dönemi taşrasında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) örgütlerince yürütülen en önemli siyasi faaliyetlerden biri vilayet kongreleridir. Belirli aralıklarla parti vilayet örgütlerinin bulunduğu teşkilatlarca toplanması beklenen kongreler toplumsal talep, beklenti ve şikayetlerin dilek mekanizması vasıtasıyla hükümete iletilmesini sağlayan en etkili iletişim kanallarından olmuşlardır. Bir başka deyişle tek parti iktidarı boyunca kongreler memleketin en ücra köşesinden Ankara’ya, hükümet merkezine uzanan, bu bakımdan merkez ile çevreyi birbirine bağlayan işlevsel birer siyasal mekanizma olarak faaliyet göstermişlerdir. Bilindiği üzere CHP kurulduktan hemen sonra, yurt içinde teşkilatlanma faaliyetlerine girişmiştir. Bu faaliyetler neticesinde CHP’nin Çukurova bölgesinde teşkilatlanmış olduğu vilayetlerden biri de Cebel-i Bereket olmuştur. Müstakil bir vilayet oluşu sebebiyle Cebel-i Bereket’te de 1933 yılında Adana’ya bağlanıncaya değin CHP vilayet kongrelerinin toplandığı anlaşılmaktadır. Bu kongrelere ilişkin parti resmi kayıtları incelendiğinde ise, ulaşılabilen tek tutanağın 1931 yılına ait olduğu belirtilmelidir. 10 Mart 1931 tarihinde CHP Genel Sekreterliği’ne gönderilen bu tutanakta başta Cebel-i Bereket merkez kazası olmak üzere bağlı kaza teşkilatlarınca derlenen pek çok toplumsal talep ve beklenti yer almaktadır. Bu araştırmada bahsedilen vilayet kongresi zaptı temelinde Cebel-i Bereket vilayetinin 1930 yılının başlarındaki sosyo- kültürel ve iktisadi vaziyetine ilişkin bir değerlendirme yapılması ve böylece Osmaniye şehir tarihi literatürüne katkıda bulunulması hedeflenmektedir.
DergiPark (Istanbul University), 2022
Rock paintings (petroglyphs) are found in different regions and in many parts of the world. The different symbols and depictions on the rock paintings provide various clues concerning lives in ethnographic terms, as well as the relations of cultures with their surroundings as an indicator of their beliefs. Today, in research on petroglyphs, the meanings of symbols and the origins of the cultures they belong to are mostly discussed within the scope of different topics such as chronological order. To the northwestern of the city of Cholpon-Ata situated on the northern shore of the Issık Lake in Kyrgyzstan are found approximately a thousand petroglyphs of various sizes. Today, only a part of this area is enclosed by wire and used as an open air museum and is protected by a watchman sent by a museum in Cholpon-Ata. These monuments, which are proof of ties with past cultures, have unfortunately started to dissolve through the destruction of time, humans and nature. Although the petroglyphs in this region are legally protected, they are gradually disappearing from various factors arising from tourism activities, vandalism, natural life, climatic conditions and the geolojic structure of the stone. The main purpose of this study is to document these monuments witnessing to history, to make basic determinations to create an archive, to bring them into the literature and to contribute to the history, culture and promotion of the country. Öz: Kaya resimleri (petroglifler) dünyanın birçok bölgesinde farklı coğrafyalarda görülmektedir. Kaya resimleri üzerinde yer alan farklı semboller ve tasvirler, kültürlerin, inançların bir göstergesi olarak çevresi ile olan ilişkileri yanında etnografik yaşamlar hakkında da çeşitli ipuçları vermektedir. Günümüzde petroglifler ile ilgili yapılan araştırmalarda sembollerin anlamları ve ait oldukları kültürlerin kökenleri daha çok kronolojik sıralama gibi birbirinden farklı konular kapsamında ele alınmaktadır. Çalışma kapsamında incelenen Kırgızistan'ın Issık Göl'ün kuzey kıyısında yer alan Çolpon-Ata şehrinin kuzeybatısında yaklaşık bin adet çeşitli boyutlarda petroglifler bulunmaktadır. Günümüzde bu alanın sadece bir bölümü, tel çekilerek açık hava müzesine dönüştürülmüş ve Çolpan Ataʼda bulunan bir müze tarafından görevlendirilen bir bekçi yardımı ile güvenliği sağlanmaya çalışılmaktadır. Geçmiş kültürlerle bağların bir kanıtı olan bu anıtlar ne yazık ki zaman, insan ve doğa tahribatı içinde çözülmeye başlamışlardır. Bu bölgedeki petroglifler yasal olarak korunmaya alınmasına rağmen yürütülen turizm faaliyetleri, vandalizm, doğal yaşam, iklimsel şartlar ve taşın jeolojik yapısından kaynaklanan çeşitli faktörlerden dolayı giderek yok olmaktadırlar. Bu çalışmanın temel amacı tarihe tanıklık eden bu anıtların belgelenmesi, arşiv oluşturulması için temel tespitlerin yapılması, literatüre kazandırılması ve ülke tarihine, kültürüne ve tanıtımına katkı sağlamasıdır.
2015
Bireyler farkli sekillerde ogrenir ve dogal olarak her ogrencinin ogrenme stili bir digerine gore farklilik gosterir. Her ogrenci kendi ogrenme stili baglaminda verilen bilgiyi farkli ortamda ve farkli sekilde alarak kullanir. Tum mesleki egitim alanlarinda oldugu gibi Mimarlik Egitiminde de arzu edilen basariya ulasmada egitmenlerin, ogrencilerin ogrenme farkliliklari konusunda bilgi sahibi olmalarinin onemli ve gerekli oldugu dusunulmektedir. Bilginin ogrenciye dogru bir bicimde aktarilabilmesi ve bunun sonucunda akademik basarinin artirilabilmesi dusuncesi isiginda calismanin ana eksenini Mimarlik Egitimi alan birinci sinif ogrencilerinin ogrenme stillerinin belirlenmesi olusturmaktadir. Bu amacla calisma kapsaminda Turkiye’de Mimarlik Lisans Egitimi veren yedi adet universitede Mimarlik Bolumu ogrencilerinin ogrenme stili arastirilmistir. Kolb’un Ogrenme Stili Envanteri (LSI2) kullanilarak, 442 adet anket toplanmistir. Anketler yuz yuze gorusme teknigi ile uygulanmistir. Toplana...
International Symposium on Family Contemporary Opportunities / Threats Towards the Sustainability of Family Institution, 2020
Aile kurumunun bekası, ailenin, özel olarak gözetilmesi gereken üyesi çocuğun bekasından ayrı düşünülemez. Çocuğun ‘çocuk’ olmaktan kaynaklı korunması gereken çıkarları vardır. Bunun temelinde çocuk bireylerin fiziksel ve bilişsel kapasitelerinin bir yetişkine kıyasen geride olması gerçeği yer alır. Bu vakıa uluslararası hukuk tarafından da kabul görmüş ve düzenlenmiştir. ‘Çocuğun üstün yararı’ kavramı ilk defa 1989 Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 3. maddesi ile ortaya çıkmış, ancak o zamandan beri kavramın kapsamı ve içeriği ile ilgili tartışmalar süregelmiştir. Daha sonra 1996 Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’nin 1/2 maddesi ile de teyit olunan bu kavram üzerinde mutabık olunan husus ise kavramın yeterince somutlaştırılamamış ve detaylı biçimde tanımlanamamış olduğudur. Tanımın netleştirilmemiş olması hukuki öngörülebilirliği ve dolayısıyla kimi zaman hukuki güvenceyi azaltmasına rağmen, olay bazında etkin kılınacak bir formül olarak kavramın esnekliğini ve dinamikliğini sağlamaktadır. Böylece çocuğun menfaatini gözetmenin gerekli olabileceği her durumda yasama organları, kamu ya da özel kurumlar, uygulayıcılar ve mahkemeler yapacakları işlemlerde bu menfaati göz önünde bulundurmakla yükümlü kılınmışlardır. Buna rağmen ulusal hukuklardaki uygulamalarda bu hükmün çocukların uluslararası antlaşmalar ile güvence altına alınan çıkarlarının korunması noktasında yeterliliği şüphelidir. Bu nedenle bu çalışma, sözü edilen kavramın hukuki olarak bir ‘temel ilke’ haline gelmiş olduğu kabulünden hareketle, kavramın derinlemesine incelenerek uygulamacılara ışık tutacak şekilde netleştirilmesini amaçlamaktadır. Bu minvalde kavramın maddi hukuka ilişkin bir içerik sağlamaktan ziyade bir ‘temel ölçüt’ işlevi yerine getirdiği söylenebilir. Dolayısıyla yetişkin bireylerin çocuk bireyler hakkında karar verirken ya da onlar adına herhangi bir işlemde bulunurken göz önünde bulundurmakla yükümlü oldukları usulî bir kuraldır.
2020
Özet Dünyada yaşlanma hızı dikkat çekici bir şekilde artmakta ve bu artışın sonuçlarının günlük yaşama etkileri net olarak görülmektedir. Kentlerin bu sürece hazırlıklı olması için mekanların yaş dostu tasarım yaklaşımı ile şekillendirilmesi gerekmektedir. Bu mekanların en önemli bileşenlerinden bir tanesi huzurevleridir. Bu çalışmada; Antalya şehir merkezindeki huzurevi bahçelerinin analizi, yaş dostu tasarım yaklaşımı kapsamında gerçekleştirilmiştir. Çalışma kapsamında Antalya şehir merkezindeki yedi adet huzurevinin bahçelerinde çalışmalar yapılmıştır. Bu saha çalışmalarında ölçümler ve gözlemler yapılmış ve huzurevinde kalan yaşlı bireylerle bahçe alanı ile ilgili istek ve beklentilerinin ortaya çıkarılması için görüşmeler yapılmıştır. Çalışma sonucunda çeşitli standartlar, sağlık bahçesi tasarım kriterleri, arazi çalışmaları ve görüşme formlarının sonuçlarına göre tasarım önerileri geliştirilmiştir. Yapılan görüşmeler ve arazi çalışmaları sonucu, Antalya kent merkezinde yer alan huzurevi bahçelerinin yaşlıların istek ve beklentilerini karşılamadığı gözlenmiştir. Ayrıca mevcut huzurevi bahçelerinin, estetik, fonksiyonel ve psikolojik ilkeleri göz önünde bulundurmadan, ulusal ve uluslararası tasarım standartlarına uymayacak şekilde tasarlandığı ortaya çıkmıştır. Çalışmanın sonunda çeşitli tasarım önerileri geliştirilmiştir.
Celal Bayar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 2021
Bu çalışma, ebeveynlerin canlandırma sırasında çocuklarının yanında bulunmaya ilişkin görüşlerini belirlemek amacıyla, tanımlayıcı ve metodolojik olarak yapılmıştır. Klinik çalışmalarda etkinliği kanıtlanmış olmasına rağmen, daratumumabın gerçek yaşam verilerinden elde edilen literatür bilgileri ülkemizde oldukça sınırlıdır. Bu nedenle merkezimizde daratumumab ile tedavi edilen hastaların karakteristik özelliklerini ve yanıt oranlarını incelemeyi amaçladık. Gereç ve Yöntemler: Araştırmanın evrenini, İstanbul'daki özel bir üniversite hastanesinin bebek ve çocuk yoğun bakım ünitelerinde bebek ve çocukları yatan ebeveynler, örneklemini ise Haziran 2018-Şubat 2019 tarihleri arasında araştırmaya katılmaya gönüllü olan 222 ebeveyn oluşturmuştur. Veriler, araştırmacılar tarafından "Tanıtıcı Bilgi Formu" ve "Canlandırma Sırasında Ebeveyn Görüşlerine İlişkin Veli Görüş Formu" (cronbach alpha: .85) ile toplanmıştır. Çalışmada elde edilen veriler lisanslı SPSS (Statistical Package for Social Sciences) Windows 22.0 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Bulgular: Araştırma kapsamında; ebeveynlerin canlandırma odasında bulunmak istedikleri (%64.0), daha önce yaşamını kaybeden bir yakınının canlandırma işlemine tanıklık etmedikleri (%88.3), sağlık çalışanlarının konuya ilişkin eğitim almasını düşündükleri (%89.2), canlandırma odasında bulunmalarının çocuklarına yapılması gereken tüm uygulamaların yapıldığına inanmalarını sağlayacağı (%76,6), canlandırma işleminden sonra çocuklarıyla vedalaşmak için uygun bir ortam bekledikleri (%78,4), ailelerin canlandırma odasında bulundukları takdirde sağlık çalışanları tarafından desteklenmeyi bekledikleri (%84,2), sağlık kurumlarında ailelere yönelik canlandırma prosedürleri geliştirilmesini istedikleri (%85,6) saptanmıştır. Sonuç: Bulgular, sağlık kurumlarında çocukların canlandırma odasında ebeveynlerinin bulunmasına yönelik kapsamlı protokol ve prosedürlerin geliştirilerek standardize edilmesi, gerektiğini göstermektedir.
Son yıllarda popüler bir kavram olarak çokkültürcülük üzerinde sıkça durulmaktadır. Bu metinde ise "Çokkültürcülük kimin sorunu?" diyerek çokkültürcülük tartışmasının nereden ve hangi bağlamda ortaya çıktığını belirlemek amaçlanmıştır. Bu amaçla çokkültürcülük teorik ve tarihsel açıdan ele alınmıştır. Değerlendirme yapılırken Batılı düşünme biçiminin geleneksel özellikleri, Batılı tarihsel tecrübe ve Batının bugün geldiği nokta konu edinilmiştir. Çokkültürcülük, çok sayıda ve birbirinden farklı kültürün bir arada yaşayabilme imkanıdır. Ancak bu imkana tarihin her döneminde ve her coğrafyada ulaşılamamıştır. Özellikle Batıda etnik temizlik, göç, asimilasyon vb. politikalarla farklı kültürel taleplerin bir aradalığı reddedilmiştir. Batının bu tarihsel tecrübesine ve arka planındaki düşünme biçimine bakılarak çokkültürcülüğün neden başka bir yerde değil de Batıda neşet etmiş olduğu ortaya koyulmuştur. Bu çerçevede metinde Batı ile çokkültürcülük arasında bir muhasebe yapılmıştır. Ancak konuyla ilgisi olduğu düşünülen Doğu-Batı dikotomik ayrımına dair felsefi tartışmaya, oryantalizm konusuna ve farklı kültürel çoğulculuk politikalarına metnin sınırları dahilinde yer verilmemiştir.
ANADOLU UNIVERCITY, 2018
Türk Milli Eğitiminin Temel İlkeleri, 1973 tarih ve 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu’nun 4 ve 17. Maddeleri arasında yer alan 14 adet eğitim öğretim ilkesidir. Araştırma söz konusu 14 eğitim ilkesine dayanarak açılan davaları incelemektedir. Danıştay kararları taranarak 1982- 2013 döneminde açılan 24 adet davaya ulaşılmıştır. Araştırma sonucunda 10 adet ilkeye 27 kez başvurularak toplam 24 dava açıldığı, 4 ilke hakkında ise açılan dava bulunmadığı görülmüştür. Araştırma idari mahkeme kararlarıyla Danıştay kararları arasındaki görüş farklılıklarını ortaya koymaktadır. Diğer yandan benzer sorunlar nedeniyle dava açmak isteyen kişi ve kuruluşlar için bilgi ve veri toplama problemlerini ortaya koymakta ayrıca ulaştığı sonuçlar bakımından başka araştırmalara ışık tutmaktadır.
Albania, which was part of the Rumeli region for almost five centuries during the Ottoman Administration, currently preserves a large collection of records in its Central Archive pertaining to the aforementioned period. Consequently, Albania can be considered as the most important and richest holder of these records in the Balkans, in terms of quantity and content. These documents are written in Turkish, Arabic and Persian. Among them are the Kadi Registers (Ser'iyye Sicilleri) of the Ionnina, Manastir, and Shkoder provinces. Although extensive research has been conducted, the Kadi Registers of the Kosova province have unfortunately not yet been found. The collection of Kadi Registers of the Ioannina, Manastir and Shkoder provinces chronologically begins in the year 1529, with the registers of Elbasan (copies), and ends in the year 1926, with the registers of the city of Berat. The Kadi Registers of the city of Berat, historically recognized as mahkeme-i ser'iyye Beligrad-i Arnavud, begins in 1602. They are nearly complete, saved in their original format, and include 211 files. These registers are recorded in the form of an encyclopaedia and contain information regarding the history of Albania, the Balkans, and the entire world. Rumeli’nin bir parçası olan ve beş yüz yıl boyunca Osmanlı yönetiminde kalan Arnavutluk’un Osmanlı hâkimiyetindeki yıllarına ait bilgiler içeren geniş bir belge kolleksiyonu Arnavutluk Devlet Merkez Arşivi’nde bulunmaktadır. Bu yönüyle Arnavutluk Merkez Arşivi, Balkanlar’daki emsalllerine göre, miktar ve içerik açısından önemli bir yer tutmaktadır. Bu belgeler Türkçe, Arapça ve Farsça yazılmıştır. Söz konusu belgeler içinde Yanya, Manastır ve İşkodra vilayetlerinin şer’iyye sicilleri de bulunmaktadır. Maalesef Kosova vilayetinin Kadı Sicilleri, bugüne kadar yapılmış araştırmalara rağmen bulunamamıştır. Yanya, Manastır ve İşkodra vilayetlerinin kadı sicilleri, kronolojik bakımından Elbasan sancağı (kopya) kayıtlarıyla 1529 yılında başlayıp Berat sancağı kayıtları ile 1926 yılında sona ermektedir. Belgrad-ı Arnavud mahkeme-i şer’iyye sicilatı gibi tarihli olarak tanımlayan Berat sancağının Kadı Sicilleri, orijinal formatında kaydedilmiş ve 211 dosyadan meydana gelirmiştir. Bir ansiklopedi şeklinde olan bu sicilat Arnavutluk, Balkanlar ve dünyanın diğer yerlerinin tarihleri ile ilgili bilgileri içermektedir
Journal of Social Sciences, 2015
Bu çalışmanın amacı; ortaöğretim okullarında görev yapan yönetici ve öğretmenlerin liderlik uygulamaları ve iş doyumu algıları arasındaki ilişkiyi belirlemektir. Çalışmanın evrenini Bolu il merkezinde bulunan ortaöğretim okullarında görev yapan yönetici ve öğretmenler oluşturmaktadır. Çalışmada örneklem alma yoluna gidilmemiş, evrenin tamamı üzerinde çalışılmıştır. Çalışma grubu, 62 yönetici ve 462 öğretmen olmak üzere toplam 524 eğitimciden oluşmaktadır.
Pre-modern Towns at the Times of Catastrophes East Central Europe in a Comparative Perspective, 2023
Journal of Apicultural Research, 2013
Environment and Planning C, 2013
Cuaternario y Geomorfología, 2015
Contribuciones a Las Ciencias Sociales, 2024
Itinerarios (University of Warsaw), 2023
Renaissance Quarterly, 2023
Der Orthopäde, 2010
The Astrophysical Journal, 1997
Archives of Pediatrics & Adolescent Medicine, 2012
Archaeological and Anthropological Sciences, 2019
British Journal of Dermatology
South Asian History and Culture, 2016
ONLINE-Studie 6, 2023
Physical Review D
Resources, 2020
TransNav, the International Journal on Marine Navigation and Safety of Sea Transportation, 2019