Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2024, A Polichnion Lycia Kekova Island Research Results
…
9 pages
1 file
Bulunduğu bölgeye adını veren Kekova Adası günümüz Antalya ili Demre ilçesi ile Kaş ilçesi arasında kalan bölgede, ana karadan 1 km açıkta yer almaktadır. Antikçağ Akdeniz deniz ticaret rotası üzerinde yer alan ada yaklaşık 7 km uzunluğunda 1.6 km genişliğindedir. Adanın engebeli ve kayalık yapısı tarıma uygun olmamakla birlikte kentsel yerleşimi de oldukça kısıtlamaktadır. Bu nedenle adanın sadece üç bölümünde yerleşim bulunmaktadır. Bu yerleşimler batıdan doğuya doğru sırasıyla Tersane Koyu Yerleşimi, Kuzey Yerleşim (Batık Şehir) ve Fener Yerleşimi olarak adlandırılmaktadır. Kekova Adası yakın dönemde modern yerleşim görmemiştir. Bölge hem arkeolojik sit hem de özel çevre koruma alanı kapsamında olması nedeniyle adanın antikçağ yerleşim birimleri iyi korunmuştur. Günümüzde her ne kadar insan tahribatından korunmuş olsa da antikçağda bölgeyi etkileyen depremlerin yıkıcı etkileri özellikle adanın kıyı alanlarında izlenebilmektedir. Bu durumun sonucu olarak Kekova Bölgesi’nde bulunan antikçağ kıyı yerleşimlerinin liman alanları ve kıyı yapıları günümüzde yaklaşık iki metre sualtındadır. Daha önce bütüncül bir bilimsel araştırmaya konu edilmemiş ada üzerinde, kıyı-ada yerleşimi karakterindeki üç yerleşim biriminin tamamında; bir kilise / manastır, altı kilise, beş şapel, iki hamam, beş balık sosu işliği, beş şarap / zeytinyağı işliği, 260 konut, iki kule çiftlik, 107 sarnıç, beş kireç ocağı, üç liman, iki demirleme alanı ve 13 rıhtım, sualtı araştırmalarında ise yedi batık alanı, 45 farklı tipte amphora belgelenmiştir. Yukarıda sözü edilen yapılar ve buluntular 12 ana başlık altında ele alınmıştır. Daha çok köy (deme) ya da kentçik (polikhnion) tipinde süreklilik gösteren yerleşim modeli karakterindeki ada ve kıyıları; mimari yapılar açısından MÖ 4. yüzyıl ile Erken Doğu Roma Dönemi aralığı, sualtı çalışmalarında tespit edilen amphora buluntularıyla da MÖ 8. yüzyıl ile MS 13. yüzyıl aralığında bir buluntu yelpazesi sergilemektedir.
M. E. Yıldız - Y. Doğan - S. Yeni (edd.) Eskiçağ Yazıları 15 [AKRON 19], İstanbul, 2021
Bu makalenin İngilizce orijinal yayını için bkz. F. Onur, An Investigation around Kragos in Lycia: The Question of Sidyma and Kalabatia, ADALYA 22, 2019, 259- 296. _________________________________________________________________________________ Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izni ile 2004 yılından itibaren Lykia’daki antik yollar ve yerleşim coğrafyası üzerine sürdürülen araştırmaların 2017-2018 dönemlerinde Sidyma antik kenti ve çevresindeki bazı sorulara yönelik incelemelerle bazı sorunlara yönelik yeni bakış açıları sağlamıştır. Bu makalede üzerinde durulan konu temel olarak Patara Yol Anıtı’nda verilen Sidyma çıkışlı yolun varış hedefine yönelik olmakla birlikte, konu kapsamında pek çok detay inceleme yapılmıştır. Bu yolun hedefinin yazıldığı blok bulunamamıştır. Anıttaki yazıtın yayımlarında bu yol “Sidyma’dan [Kalabanti]a’ya 24 stadion (yak. 4,5 km)” şeklinde tamamlanmış olup, kayıp olan hedef yerleşimin Sidyma’nın yak. 8 km kadar batısındaki kıyıda yer alan ve pek çok araştırmacı tarafından Kalaba(n/t)tia ile özdeşleştirilen Sancaklı Limanı kalıntıları olabileceği önerilmişti. Yerleşimin adı Kalabantia, Kalabattia ve Kalabatia formlarında görülmekle birlikte, yazar TAM II 174’e göre doğru adlandırmayı Kalabatia olarak kabul etmektedir. Bahsi geçen tamamlama ve buna göre yapılan çıkarımlarla ilişkili temel sorunlar şu şekildedir: 1) Kalabantia tamamlaması kesin değildir. Bu tamamlama temel olarak “Hiera Akra’dan Kalabantia’ya 30 stadion. Kalabantia’dan Perdikiai’a kadar 50 stadion” ifadesine yer veren Stadiasmus Maris Magni’ye göre yapılmıştır. Patara Yol Anıtı’nda ilgili kısmın verildiği yer, üstündeki ve altındaki satırlara göre yarı ölçüde küçük yazılmıştır ve bu alanda yaklaşık 20-23 harflik bir boşluk bulunmaktadır, bu nedenle ε[ἰς Καλαβαντί]αν (“Kalabantia’ya”) tamamlaması her koşulda eksik ya da yanlıştır. 2) Eğer Kalabantia tamamlaması doğru ise – Patara Yol Anıtı’nda geçen yerleşimlerin bağımsız olduğu kabul edildiği takdirde – Kalabatia’nın Claudius Dönemi’nde bağımsız bir yerleşim olması bekleneceğinden bu yerleşimin politik statüsünün incelenmesi gerekmektedir. 3) Kalabatia’nın Sancaklı Limanı’na yerleştirilmesi kesin değildir. Kesin olarak söylenebilecek şey, Sancaklı Limanı’ndaki mezar yazıtlarında cezaların Sidyma’ya ödenmesi gerektiğini bildirildiğinden, bu yerin bahsi geçen yazıtların tarihlendiği İ.S. 2.-3. yy’larda Sidyma’ya ait olduğudur. 4) Anıtta Sidyma – [Kalabati?]a arası için verilen uzunluk olan yak. 4,5 km, Sidyma ve Sancaklı Limanı arasındaki gerçek uzunluk olan 7-8 km’nin çok altında kalmaktadır. Bu tamamlama sonrasında, Sancaklı Limanı’na neden yol verildiği sorularına cevap olarak da “Sidyma Kuşatması” teorisi kurgulanmıştır. Bu teoriye göre Lykia bölgesi eyalet yapılırken, bölgeye hem general hem de vali olarak gönderilen Quintus Veranius, günümüzde Sancaklı Limanı’nda olduğu düşünülen antik Kalabatia’dan bir çıkarma yaparak, Sidyma akropolünde toplanan isyancılar üzerine sefer düzenlemiş, akropolü kuşatmış ve isyancıları yenmiştir. Hatta akropoldeki yıkılmış bazı sur duvarlarının bu dönemden kalmış olabileceği de düşünülmüştür. Bu çıkarımlar vali Quintus Veranius’un mezar yazıtında belirtildiği üzere, dağlık bir bölgeye düzenlendiği askeri bir operasyon bilgisine dayanmaktadır. Pek çok araştırmacı bu bölgenin Kilikia’da olduğunu söylerken, söz konusu teori bu dağlık bölgeyle Sidyma’nın kastedildiğine kanaat getirmektedir. Makalede Patara Yol Anıtı’ndaki ilgili kısmın yeniden incelenmesi ve arazi araştırmalarında elde edilen diğer veriler aracılığıyla böyle bir teorinin neredeyse imkânsız olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Anıtta Sidyma’dan verilen yolun hedefinin Sancaklı Limanı olabileceğini destekleyen bir veri de bulunamamıştır. Anıtta Sidyma ve Pinara arasında bir yol verilmediği gerçeği, hedefin Pinara olabileceğini akla getirse de, böyle bir durum ilgili alanda kalan harfler ve verilen mesafe bakımından imkansızdır. Mesafe sadece yak. 4,5 km olduğu için Sidyma ve hedef yerleşim arasına bir başka yerleşimin “διά + genitif yerleşim adı” şeklinde yerleştirilmesi de hem coğrafi nedenlerle hem de Sidyma’ya bu mesafeden daha yakın bir yerleşim olmadığından mümkün görünmemektedir. Boşluğa anıtta Idebessos ve Kitanaura arasında verilmiş olduğu gibi, kısmî bir yol inşası ifadesi de yerleştirilememektedir. Sonuç olarak hedef için Kalabatia ismi hala en iyi öneri olarak durmakla birlikte, Sancaklı Limanı hedef olamamaktadır. Bu nedenle arazi üzerinde Sidyma’ya 4,5 km kadar uzaklıkta bulunan bir başka yerleşimin olup olmadığı araştırılmış, Bel Mahallesi’ndeki kalıntıların bu mesafeye uyduğu tespit edilmiş ve bu kalıntıların Kalabatia’ya ait olup olamayacağı sorgulanmıştır. Anıttaki kentlerin bağımsız olabileceğinden hareketle Kalabatia’nın erken imparatorluk dönemde bağımsız olup olamayacağı sorusu da bu tartışmada önem arz etmektedir. Yazıtlardaki etnikon kullanımı Kalabatia’nın erken dönemlerde bağımsız olduğuna dair delil sayılabilir. Bunlardan bir tanesi yakın zamanlarda yayımlanmış olan ve Sidyma’da bir mezar yazıtında geçen Καλαβαττιανός etnikonudur. Yazıt editör tarafından İ.S. 2. yy’ın ikinci yarısına tarihlenmektedir. Fakat bu yazıt harf tipleri bakımından, hatta Patara Yol Anıtı’nın harflerine benzer şekilde daha erken özellikler göstermektedir. Diğeri ise yine Sidyma’dan bir başka yazıtta [Κα]λαβατιανοί şeklinde görünmektedir. İ.S. 2. yy’ın ikinci yarısına tarihlenen yazıtın son kısımlarında, 129 yıl önce verildiği bildirilen bir Apollon kehaneti, giriş kısmıyla birlikte alıntılanmıştır. Giriş kısmında Sidymalılara kehaneti getirenlerin Eupolemos ve Aristonymos isimli iki Kalabatialı olduğu belirtilmektedir. Bu kehanet kısmı, yazıtın genel tarihlemesine ve kullanılan eponim tarihleme unsuruna göre, Lykia eyalet olmadan önce, yani en geç İ.S. 42/3 yıllarından olmalıdır. Kehanetin kaynağı çoğu araştırmacı tarafından Patara olarak kabul edilse de, Sidymalılara kehaneti getirenlerin neden Kalabatialılar olduğu ya da bu işlemde nasıl bir rol üstlendikleri anlaşılamamaktadır. Dahası kehanet kaynağının Kalabatia olmaması için de herhangi bir neden bulunmamaktadır, bilakis kehaneti getirenlerin Kalabatialı olması da ilk etapta buna işaret etmektedir. Sidyma’dan İ.S. 2-3 yy’lara ait bazı yazıtlar kentte bir kehanet işlemi olduğunu göstermektedir. Bu da vaktiyle bağımsız olan Kalabatia’nın, imparatorluk dönemi içlerinde Sidyma teritoryumuna dahil edilmiş olabileceğine işaret edebilir. Sonuç olarak her iki yazıt da erken imparatorluk döneminde ya da eyaletleşme öncesindeki Kalabatia vatandaşlarını andığından ve ikinci yazıtta Kalabatialıların Sidyma’ya kehanet iletme sorumluları olarak görünmelerinden dolayı, Kalabatia’nın o dönemlerde bağımsız olma ihtimalini ortaya koymaktadır. Kalabatia, Stadiasmus Maris Magni’de bir liman olarak görünmektedir. Fakat makalede hedef olarak önerilen Bel Mahallesi’ndeki kalıntıların mesafesi uygun olmakla birlikte kıyıda değildir. Bu nedenle Bel Mahallesi’ne en yakın koylarda da inceleme yapılmış ve güneydoğusundaki koyda ana yerleşimle bağlantılı Gavur Kalesi olarak adlandırılan bir liman yapısı olduğu tespit edilmiştir. Yazar, Kalabatia’nın hem Bel Mahallesi’ndeki kalıntıları hem de Gavur Kalesi’ni kapsayan bir yerleşim olabileceğini önermekle birlikte, bu durumun Stadiasmus Maris Magni’deki diğer liman yerleşimlerinin lokalizasyonlarının da yeniden değerlendirilmesi gerektireceğini de vurgulamıştır. Makalenin son kısmında ise, kayıp blok üzerindeki yaklaşık 20-23 harflik boşluğun kısmen Kalabatia ile doldurulması durumunda, geriye kalan kısımda neler olabileceğine dair öneriler sunulmaktadır. Bu önerilerden bir tanesi Lykia’nın federal döneminden de bilinen Kragos bölgesidir. Fakat her durumda ilgili boşluğun tamamlanması kesin bir şekilde yapılamayacak durumdadır.
2002
Lykia Bölgesi, Anadolu'nun, güneybatıda Akdeniz'e uzandığı Teke Yanmadası'nda yer alır. Bölgenin kuzeydoğusunda Pamphylia, kuzeyinde Phrygia ve Pisidia, batısında ise Karia Bölgeleri bulunmaktadır. Lykia doğu-batı yönünde 120; kuzey-güney yönünde 60 km'dir ve böylelikle 5083 km2 alana yayılmıştır. I Dağlık bir bölge olan Lykia'nın en yüksek dağı güneydeki 3086 metrelik Kızlar Sivrisi ile Beydağlan'dır. Lykia'nın iç kısımlannın en karakteristik coğrafik özelliği, kuşbakışıyla, bölgenin büyük bir kısmını kapsayan bir atnalı ile karşılaştınlabilecek büyük dağ sıralandır.2 Bölgenin merkezindeki büyük dağ sıralannın yanında, bunlardan derin vadilerle aynlmış dağlık alanlar vardır. Lykia Bölgesi'nin topoğrafyasında dağlar kadar nehirler de belirleyici bir öneme sahiptir.3 Bunlar, doğudan batıya doğru Alakır Çayı (Gagas?), Limyros (Göksu), Arykandos (Başgöz-Aykırıçay), Myros (Demre Çayı) ve Ksanthos'tur (Eşen Çayı). Bu nehirlerden en önemlisi olan Ksanthos, Antik Dönem'de Lykia kültürünün merkezi konumundaydı. Bölgenin yerleşimi, bu dağlar ve nehirlerin oluşturduğu vadiler ile nehirlerin sahilde oluşturduklan alüvyon ovalarda yoğunluk kazanmaktadır. Sahil yerleşiminde aynca, denizyolu ulaşımının kolaylığı ve deniz aşın ticaret de rol oynamıştır. Lykia'daki doğallimanlar bu yüzden önemlidir.
Journal of FisheriesSciences. com, 2008
Sinop'taki Sarıkum Lagün'ünden Mayıs 2003 -Nisan 2004 tarihleri arasında her ay ığrıp çekilerek yakalanan pisi balıklarının, Platichthyes flesus L., 1758, parazit faunası belirlendi. Toplam olarak 296 adet balık üzerinde parazitolojik çalışma gerçekleştirildi. Balıkların boyları ölçüldü ve parazitlerin balık üzerinde bulunduklara yere göre sayısal dağılımları belirlendi. Müller, 1780 ve Ergasilus sieboldi Nordmann, 1932, olmak üzere toplam 14 türün varlığı belirlendi. Enfeksiyon oranı ve yoğunluğu açısından Trichodina spp. ve Ascocotyle sp. dominant türler olarak belirlendi. Parazitler gerek şekilsel gerekse de sayısal olarak sunuldu. Trichodina jadranica, Gyrodactylus flesi ve Spiroxys contortus türleri ülkemiz parazit faunası için yeni kayıttır.
41. Kazı Sonuçları Toplantısı-1, 2020
1993 yılı kazılarında 14 adet Roma Eyalet, 26 adet Roma İmparatorluk, 2 adet Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu ve 75 adedi bir define oluşturmak kaydıyla 78 adet Selçuklu dönemlerine tarihlenen toplam 116; 2016 yılı araştırmalarında 1 adet Roma İmparatorluk ve 2 adet Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu olmak üzere toplam 3 adet bronz sikke bulunmuştur. 1993 yılı sikke buluntuları Doğu Kapısı, Güney Teras, nekropol ve tiyatro kazılarında ele geçmiştir. 2016 yılı sikke buluntuları ise akropolisin güneyinde yer alan giriş kapısının yakını ile tiyatronun güney doğusu ve kuzeyinden ele geçmiştir.
37. Araştırma Sonuçları Toplantısı, 2019
40. KAZI SONUÇLARI TOPLANTISI 1. CİLT , 2019
38. Araştırma Sonuçları Toplantısı, Cilt 1, 2023
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Living Fanon, 2011
Money and Power in the Roman Republic, 2016
Glossa: a journal of general linguistics, 2023
Falklands Wars – the History of the Falkland Islands: with particular regard to Spanish and Argentine pretensions and taking some account of South Georgia, the South Sandwich Islands and Britain's Antarctic Territories by Roger Lorton, 2024
Revista Griot, 2020
Sciences & Nature, 2008
Surface and Coatings Technology, 2018
Journal of the American Water Resources Association, 1983
Physical Chemistry Chemical Physics, 2009
Colloids and Surfaces A: Physicochemical and Engineering Aspects, 2019
Melanges De La Casa De Velazquez, 2005
The European Physical Journal C, 2015