HOŞGÖRÜDEN YOL AYRIMINA
ERMENİLER
– CİLT 1 –
§
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ–NEVŞEHİR ÜNİVERSİTESİ
II. ULUSLARARASI SOSYAL ARAŞTIRMALAR
SEMPOZYUMU [EUSAS–II]
22–24 Mayıs 2008
YAYINA HAZIRLAYANLAR
Prof. Dr. M. Metin HÜLAGÜ
Doç. Dr. Şakir BATMAZ
Yrd. Doç. Dr. Gülbadi ALAN
1978
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ YAYINI-163
KİTAP ADI
HOŞGÖRÜDEN YOL AYRIMINA ERMENİLER Cilt-1
YAYINA HAZIRLAYANLAR
Prof. Dr. M. Metin HÜLAGÜ
Doç. Dr. Şakir BATMAZ
Yrd. Doç. Dr. Gülbadi ALAN
ISBN
Takım no
Kitap no
: 978-9944-0664-1-9
: 978-9944-0664-2-6
İLK BASIM
Ocak 2009
KAPAK TASARIMI
Deniz Doğan
MİZANPAJ VE BASKI ÖNCESİ HAZIRLIK
Bilge Grafik (352) 232 29 05
BASKI
Kardeşler Ofset (352) 331 61 00
Yrd. Doç. Dr. Adem ÖLMEZ
RUSYA İLE EÇMİYAZİN
KATOGİGOSLUĞU’NUN İLİŞKİLERİNİN
OSMANLI ERMENİLERİNE ETKİLERİ
Yrd. Doç. Dr. Adem ÖLMEZ
Harran Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Osmanbey / Şanlıurfa-TÜRKİYE
Tlf.: 0 555 462 84 86, e-posta:
[email protected]
113
HOŞGÖRÜDEN YOL AYRIMINA ERMENİLER / CİLT 1
ÖZET
Ermeniler, başlangıçta Roma Kilisesi’nin öğretileri çerçevesinde inançlara sahip olan bir topluluktu. Ancak, 5. yüzyılda Hıristiyanlar arasında çıkan
bir fikir ayrılığından dolayı kendi kiliselerini kurdular. Bu tarihten sonra
Ermeniler kendi kiliselerini kendi inanç temelleri üzerinde şekillendirdiler.
Bu çerçevede Eçmiyazin katogigosluğu Moğol istilasına kadar Ermenilerin
tek ruhanî temsilciliği olmaya devam etti. Moğol istilasından sonra Ermeniler
Anadolu’da farklı dinî merkezler oluşturmaya başladı. 1585’te Eçmiyazin
Osmanlılar tarafından alınınca, kilisenin başı, 1828’de Eçmiyazin’in Rusya
tarafından işgal edilişine kadar Osmanlı padişahları tarafından atandı. Rusya,
Eçmiyazin katogigosluğuna I. Petro zamanından itibaren ilgi duymaya başladı. 19. yüzyılda Rusya, Ermenilerden politik olarak yararlanmaya başladı.
Rus-İran Savaşı’ndan sonra, 40.000 Ermeni Rusya tarafından göç ettirildi.
1828’de Rusya, İranlılarla yaptığı Türkmençay Antlaşması ile Ermeni Kilisesi’ni
tamamen kontrolüne aldı. 1828’den sonra Rusya, Osmanlı topraklarında
yaşayan Ermenileri kendi devletlerine karşı kışkırttı. Böylece Ermeni Kilisesi ile Rusya’nın bağlantısı Osmanlı Devleti’ndeki Ermeni karışıklıklarını
artırdı. Birinci Dünya Savaşı sırasında da Ermeni ruhanî liderleri Rusya ile
anlaştı. Savaş sırasında pek çok Ermeni, Rus ordusuna gönüllü katılmak için
Rusya’ya gitti.
114
Yrd. Doç. Dr. Adem ÖLMEZ
Ruslar, Çar I. Petro’dan (ölm. 1725) itibaren, güney bölgeler hakkında stratejik planlar yapmaya başlamışlardı. I. Petro Balkanlar, İstanbul
ve Kafkaslar’da hâkimiyet kurulmasının öncelikli bir konu olduğunu, bu
amaca ulaşmak için de buralarda yaşayan toplumları birbirine düşürmek
gerektiğini tavsiye etmişti. I. Petro’nun bu tavsiyelerini, sonra gelen Rus
Çarları, bu tavsiyeleri temel bir dış politika konusu olarak ele alarak,
uygulamaya çalışmışlardı.
Osmanlı Devleti’nin zayıflama sürecine girdiği bir dönemde
Rusya’nın güçlenerek temel politikalarına ağırlık vermesi, Osmanlı
Devleti’nin sıkıntılı yüzyıllar yaşamasına neden olmuştu. Kırım Savaşı
hariç, 18. ve 19. yüzyıllardaki Osmanlı-Rus Savaşları genellikle Rusların
zaferi ile sonuçlanmış; bu durum da Osmanlı Devleti’nin dağılmasına
zemin hazırlamıştı1. Rusya bu temel politikasındaki ilk önemli başarısını
1774 Küçük Kaynarca Antlaşması ile kazandı. Bu antlaşma ile Rusya,
Osmanlı Devleti’ndeki Ortodoksları himaye etme hakkını elde ederek,
1
İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, C.IV, I. Bölüm, TTK Yayını, Ankara 1982,
s.70.
115
HOŞGÖRÜDEN YOL AYRIMINA ERMENİLER / CİLT 1
her vesile ile Osmanlı Devleti’nin içişlerine karışabilmesinin zeminini
hazırlamıştı2.
Rusya’nın güneye doğru yayılma politikası içinde bulunan
Kafkaslar’da egemenlik kurma ideali, bu süreçte yoğun olarak takip
edilen bir konuydu. Yani Rusya Kafkas toplulukları arasındaki ayrılıklardan ve dinî farklılıklardan yararlanarak bölgeyi kendi egemenliği
altına almanın hesaplarını yapıyordu. İşte Rusya’nın Eçmiyazin Katogigosluğu ile ilişkileri bu çerçevede ele alınıp değerlendirilmesi gereken
bir konudur.
Rusya’nın 19. yüzyılın başından itibaren yoğunca ilgilenmeye başladığı Eçmiyazin Katogigosluğu, Ermeniler için tarihî, kültürel ve dinî
olarak sembolik anlamlar taşıyan kutsal bir mabetti. Bu kilisenin tarihinin belirli dönemlerinde Ermeniler açısından en önemli dinî merkez
olması, Ermenilerin dinî, kültürel ve siyasî yaşamlarında merkezî bir
rol üstlenmesine neden oldu; dolayısıyla da siyasîlerin konuya yoğunca
ilgi duymasını sağladı. Eçmiyazin Katogigosluğu, bu öneminden dolayı
Rusya, Osmanlı Devleti ve İran arasında sürekli çekişmelere neden
oldu3.
2
3
116
Ali İhsan Gencer, “Ermeni Sorununda Dış Etkenlerin Rolü”, Uluslararası TürkErmeni İlişkileri Sempozyumu, (24-25 Mayıs 2001), Üniversite Yayını, İstanbul
2001, s.69-72.
Ermeniler, Ermenistan’da yaşayan bir subay olan Kirkor Lusaroviç’in aracılığıyla
4. yüzyılda Hıristiyanlığı kabul etmişlerdi. Ermeniler Hıristiyan olduktan sonra,
451’de toplanan Chalcedoine (Kadıköy) konsülünde Roma Kilisesi ile aralarında
bir görüş ayrılığı ortaya çıktı. Bu konsülde Hıristiyan din adamları Hz. İsa’nın
niteliğini tartışarak; İsa’nın iki niteliği bir kişilikte ötekiyle birleşir, ama bunlar ayrı
ayrı nitelikler taşırlar. İsa’nın insani görünüşü tahta bir haç üzerine gerildi, tanrısal yönü
değil kararına ulaştılar. Ermeniler İsa’ya atfedilen iki niteliği kabul etmeyerek, kendisinin baba ile aynı nitelik ve özde tanrısallığında olduğuna inanmayı tercih ettiler.
Elmon Karoğlu Hançer, “Ermeni Minyatür Sanatı”, Toplumsal Tarih, S.92, Ağustos2001, s.38. Kadıköy’de toplanan dinî toplantıya Eçmiyazin Piskoposu gelmedi.
Onun gıyabında verilen kararda Şark Kilisesi ikiye bölündü. Ermeniler Rumlardan
ayrılarak Eçmiyazin Piskoposu’na tabi oldular ve onu katogigos yani reis-i umumi-i
ruhanî diye isimlendirdiler. Daha sonra Moğollar (Tatarlar) Eçmiyazin Kilisesi’nin
bulunduğu yeri harap edince Sis (Adana Kozan) ve Ahtamar (Van) ruhanî merkez
edindiler. Bu kiliselerden Sis Kilisesi daha muteberdi. Çünkü asıl katogigos Sis’e
gelmiş ve Ermeniler için kutsal bazı malzemeler bulunuyordu. Eçmiyazin’de
Moğol tehlikesi geçtikten sonra, Ermeniler Sis Katogigosu’nu Eçmiyazin’e davet
ettiler. Fakat katogigos ailesi Sis’e yerleşmiş olduğundan gelmedi. Bunun üzerine,
hariçten katogigos atama usulü uygulanmaya başlanmıştır. Bu dönemden sonra
Sis Katogigosluğu en üstün dinî merkez olduğunu iddia etmiş ise de kadim kilise
Yrd. Doç. Dr. Adem ÖLMEZ
OSMANLI DEvLETİ’NİN EÇMİYAZİN
KATOGİGOSLUĞU ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Eçmiyazin Kilisesi’ne Ruslarla Osmanlıların ilgileri hemen hemen
aynı zamanlara rastladı. Bilindiği gibi Osmanlılar, 1583’te Revan’ı
alarak Eçmiyazin Kilisesi üzerinde denetim sağladılar4. Bu dönemde
Rusya henüz dünya politikasında güçlü bir devlet değildi5. Bu tarihten sonra, katogigosların seçimleri Osmanlı padişahları tarafından
yapıldı. Daha sonraki dönemlerde Eçmiyazin Katogigosluğu’nun Osmanlı
Devleti’nin sınırları dışında kalmasına ve Eçmiyazin’e bağlı Ermenilerin Osmanlı vatandaşı olmamasına rağmen katogigosluğun başkanı,
Osmanlı Padişahları tarafından tayin ve azledilmeye devam edildi. Bu
işler, İstanbul’daki Ermeni Patriği başkanlığında Ermeni ileri gelenlerinin teklifi ve padişahın tasdiki ile gerçekleştirilmişti. Osmanlılar, bazı
Osmanlı vatandaşlarının da tabi olduğu Eçmiyazin Katogigosluğu’nu
denetim altında tutmuşlar, ancak dinî inançlarına göre faaliyetlerinde
tamamen serbest bırakmışlardı6. Hatta İstanbul’daki patrikler genellikle
Eçmiyazin’de patrik olduklarından oraya saygılarını sürdürmüşler; her
yıl Eçmiyazin’e surreler göndermişlerdi7.
Osmanlı Devleti’nin zayıflamasına paralel olarak Güney Kafkasya,
Anadolu ve İran’daki Ermenilere ulaşmanın en iyi yolunun Gregoryen
Kilisesi’ne nüfus etmek olduğunu bilen Ruslar, kendi taraftarları olan bir
şahsı tayin ettirmeye çalıştılar. Bizzat Çar’ın devreye girmesiyle 1802’de
4
5
6
7
zaman içinde en itibarlı dinî merkez konumuna yeniden kavuşmuştur. Bu arada bu
iki kilise arasında rekabet yaşanmıştır. İstanbul patrikleri Eçmiyazin’de piskopos
olmuş veya oraya gidip gelmiş insanlar olduklarından Eçmiyazin’e sürekli saygı
duymuşlardır. Cevdet Paşa, Tezakir (21-39), TTK Yayını, Ankara 1991, s.235.
III. Murad (saltanat yılları: 1574-1595) döneminde yapılan Osmanlı-İran savaşlarında Osmanlılar başarı göstererek doğuda en geniş sınırlara ulaştıkları Ferhat
Paşa Antlaşması’nı (1590) imzalamışlardı. Bu antlaşma ile Azerbaycan, Şirvan,
Gürcistan, Luristan, ve Şehrizor Osmanlı egemenliğine girmişti. Bu sırada Osmanlı
egemenliğine giren yerler arasında Eçmiyazin Kilisesi de vardı. İsmail Hakkı
Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, C. III, 2. Kısım, TTK Yayınevi, Ankara 1982, s.245.
Bilindiği gibi 16. yüzyılda Rusya, henüz knezlikten çarlığa yeni geçiyordu. Bu
nedenle güçlü devlet değildi. Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, C. III, 2. Kısım, s.130.
Ali Arslan, muhtemelen kaydıyla Osmanlıların Eçmiyazin Katogigosluğu üzerinde
denetim kurduğu tarihi 1583 olarak belirtmektedir. Bu ifadelerden katogigosların Osmanlı padişahları tarafından seçilmeye başlandığı tarih konusunun tam
olarak net olmadığı anlaşılmaktadır. Ali Arslan, Kutsal Ermeni Papalığı Eçmiyazin
Kilisesi’nde Stratejik Savaşlalar, Truva Yayınları, İstanbul 2005, s.20.
Cevdet Paşa, Tezakir, s.236.
117
HOŞGÖRÜDEN YOL AYRIMINA ERMENİLER / CİLT 1
Rus taraftarı bir rahip tayin edildi. Bu aşamada Ruslarla anlaşmazlığa
düşmek istemeyen Osmanlılar, bu olaya göz yumdu8. 1804’te Rusya’nın
İran’la yaptığı ilk savaştan sonra da Rusya ile Eçmiyazin Kilisesi komşu
oldu9.
Bu arada Rusya 1816’da Moskova’da Ermeni Şark Dilleri Enstitüsü’nü
kurarak, Ermeni konusunu daha sistemli şekilde ele almaya başladı.
Rusya, İran ile yaptığı savaşlarda Ermenilerden yararlanarak Rus topraklarına davet etti. Bunun üzerine İran’daki Ermenilerin bir kısmı
Rusya’ya göç ederek yerleşti. 1826 Rus-İran Savaşı Ermenilerin Ruslara
yardım etmelerinin de etkisiyle Rusların savaştan galip çıkmalarıyla
neticelenmiş ve Türkmençay Antlaşması’yla barış sağlanmıştı. Rusların
İranlılarla yaptığı 1828 tarihli bu anlaşmanın 15. maddesi gereğince,
Azerbaycan Ermenistanı’nda bulunan Ermenilerin İranlıların tecavüzlerinden korunabilmeleri için Rusya’ya kolaylıkla göç edebilmeleri için
imkân hazırlandı. Rusya’nın eline geçen Nahçivan ve Revan birleştirilerek
Ermeni Vilayeti kuruldu10. Rusya bu şartları hazırladıktan sonra halkı göç
etmeye kışkırttı; Rus işgali altındaki yerlerdeki Ermenilere, yerlerinde
kalmaları halinde, Osmanlı Devleti’nden kötülük göreceklerini söyledi.
Osmanlı da yaşanacak bir göçü önlemek için çeşitli tedbirler aldı11. Bu
çerçevede 11 Mart 1828 tarihli bir yazı ile Erzurum valisi Galip Paşa, Rus
sınırındaki Ermenilerin iç bölgelere tehcir edilmesini Babıâli’ye teklif
etti. Bundan bir ay kadar sonra patlak veren 1828-1829 Osmanlı-Rus
Savaşı’nda da Ermeniler Babıâli’ye ihanet ettiler. Rusya da bunlardan
yararlanmasını bilerek kendi ordusuna asker olarak yazdırdı. Ayrıca
savaş sonrasında yapılan Edirne Antlaşması’nın 13. maddesi gereğince
Kafkasya’da kurulan Ermeni vilayetine Anadolu Ermenilerinin göç
etmelerini istedi. Rusya bu uygulaması ile Osmanlılara ve İranlılara
8
9
10
11
118
Arslan, Ermeni Papalığı…, s.38.
Davut Kılıç, “Rusya’nın Doğu Anadolu Siyasetinde Eçmiyazin Kilisesi’nin Rolü
(1828-1915)”, Ermeni Araştırmaları, S.2, Haziran-Temmuz-Ağustos 2001, s.49.
Kemal Beydilli, “1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşında Doğu Anadolu’dan Rusya’ya
Göçürülen Ermeniler”, Türk Tarih Belgeleri Dergisi, C.XIII, S.17, TTK Yayını, Ankara
1988, s.365-468.
Ufuk Gülsoy, 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Rumeli’den Rusya’ya Göçürülen
Reaya, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü (TKAE) Yayınları, , İstanbul 1993,
s.28-43.
Yrd. Doç. Dr. Adem ÖLMEZ
karşı askerî bir kordon teşkil etme hesapları yapıyordu12. Bu yıllarda
Rusya’ya yaklaşık 100 bin Ermeni göç etmişti13.
Eçmiyazin dinî makamının Rusların eline geçmesinden sonra,
1836’da Katogigos Ohannes zamanında Pologenia denilen bir kanunla
Rusya, Eçmiyazin Katogigosu’nu bütün Ermenilerin katogigosu olarak
tanıdı. Katogigosun dünyadaki bütün Ermenilerin gönderecekleri temsilcilerin de katılımıyla seçilmesi kabul edildi. Ayrıca, bu seçimin Çarın
tasdikiyle onaylanması gerekiyordu14. Böylece Eçmiyazin Katogigosu
hem bütün Ermenilerin lideri olarak kabul ediliyor hem de Rusya’nın
kontrolüne giriyordu. Bu durum Rusya’nın menfaatleri için daha önemliydi. Çünkü bütün Eçmiyazin’i kontrol eden büyük ölçüde bütün Ermenileri kontrol altında tutabilecekti. Eçmiyazin bu özelliğinden dolayı
Rusya ve Osmanlı Devleti’nin egemenlik kurmak için mücadele ettikleri
bir alan haline geldi.
OSMANLI DEvLETİ İLE RUSYA’NIN
EÇMİYAZİN KATOGİGOSLUĞU ÜZERİNDE
EGEMENLİK KURMA MÜCADELELERİ
Eçmiyazin’in İran’ın elinden çıkarak Rusya’nın eline geçmesi, İstanbul Ermenilerinin de Eçmiyazin’e bakış açılarını değiştirmiştir. Sultan
II. Mahmud döneminde Ermeni ileri gelenlerinden meşhur Kazaz Artin,
hem saltanat nezdinde hem de Ermeni halk arasında sözü geçen bir
12
13
14
Beydilli, “1828-1829 Osmanlı...”, s.368-408.
Beydilli, “1828-1829 Osmanlı...”, s.383; Gülsoy, 1828-1829 Osmanlı-Rus
Savaşı’nda…, s.23.
Esat Uras, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, 2. Baskı, Bilge Yayınları, İstanbul
1987, s.172. Rusya, 1836’da Rusya Ermenilerine ait bir kanunu kabul etti. Pologenia
denilen bu kanun Kumandan Peputyans, Tiflis Nersesyan Okulu müdürü Profesör
Azikin ve Tiflis Ermeni marhasası Archepiskopos Serope’den oluşan bir heyet
tarafından hazırlanmış ve nihai şekli Kafkas valisi Razin, Katogigos Hovhannes ve
General Paskeviç’ten kurulu bir komisyon tarafından tespit edilmişti. Bu kanun,
katogigos ve sinodun görev ve yetkilerini şöyle belirliyordu: Kilise mesleğine
girmek isteyenler hakkında emirler vermek veya uzaklaştırmak, evlenmeye dair
meseleleri sonuçlandırmak, ölen kilise mensuplarının yetim ve dullarını himaye
etmek, kiliselerin, manastırların, okulların başlarındaki rahiplerin memurların isimlerini, bunlardan ölenlerin evlenenlerin listelerini düzenleyerek her yıl
Dâhiliye Nezareti’ne vermek, ruhanî daireler ve bölgelerin başlarında bulunan dinî
reislerin işlemlerini teftiş etmek ve icabında gerekenleri cezalandırmak, seçimde
iki katogigos adayını onaylamak Çara sunmak (Sinod tarafından), Sinod içinde
bir Prokurar bulundurmak, ruhanî bölgeleri murahhasalar ile yönetmek. Arslan,
Ermeni Papalığı…, s.43.
119
HOŞGÖRÜDEN YOL AYRIMINA ERMENİLER / CİLT 1
kişi olduğundan, Eçmiyazin’e surreler gönderilmesine engel olarak Sis
Katogigosluğu’na daha fazla önem verilmesini sağlamıştı; ancak bu
arada Sis ile Adana arasında aşiretler arasında karışıklıklar bulunduğundan, buralara gidip gelmenin zorluğu bu konuda istenilen sonucun
elde edilmesini önledi15.
Bu arada Rusya, Eçmiyazin vasıtasıyla her taraftaki Ermenileri
yanına çekmek için çabalıyordu. Bu amaçla Rusya, Rusya Sefareti baştercümanı reisülküttap Akif Paşa’ya Eçmiyazin’e gönderilen surrelerin
gönderilmeye devam edilmesi için telkinlerde bulundu; ancak Kazaz
Artin Ermenileri ikna ettiği gibi Akif Paşa’ya da; Eçmiyazin İran’ın elinde
iken Osmanlı Devleti’nin etkisinde olduğunu, ancak şimdi Rusya gibi
güçlü bir devleti etkisiz kılmanın mümkün olmadığını, Rusya’nın Ermenileri kendilerine cezp edeceğini, Osmanlı Devleti’nin ise bu durumu
görerek Ermenilerden soğuyacağını, hâlbuki şimdi Osmanlı Devleti’nin
hazinesinin Ermenilerin elinde olduğunu, Osmanlı Devleti’nin Ermenilere karşı olan güveninin korunması gerektiğini, bütün bunlardan
dolayı Eçmiyazin’e gönderilen surrelerin engellenmesi ve ilişkilerin
zayıflatılması gerektiğini belirtti16.
Osmanlı Devleti, Sis Katogigosluğu’nu daha itibarlı bir kurum
haline getirmek için Nigogos’un Sis Katogigosluğu zamanında çalışmalar
yapdı. Nigogos Sis bölgesindeki Ermeniler tarafından seçilmiş ve buna
dair hazırlanan mazbata Babıâli’ye verilmişti. Bunun üzerine Osmanlı
Devleti büyük bir araziyi kiliseye verdi; Sis ve Adana arasında ulaşımı
kolaylaştırmak için hanlar ve yollar yaparak İstanbul’daki Ermenilerin
yüzlerini Sis’e çevirmeye çalıştı. Manastırın tamiratı için para tahsis
etti. Bu gelişmeleri isteyenler olduğu gibi Eçmiyazin’le irtibatı kestiği
için istemeyenler de vardı. Bunlar, Sis Katogigosu’nun bütün Ermeniler tarafından seçilmesi gerektiğini söyleyerek sadece Sis Ermenileri
tarafından seçilen katogigosu reddettiler ve İstanbul Ermeni Patrikhanesi Meclisi oy çokluğu ile Nigogos’un katogigosluğunu reddetti.
Bunun üzerine Sis Katogigosu Nigogos; İstanbul Patriği bizim işimize
ne karışıyor. O bizim maruzatımızı Babıâli’ye tebliğ eder kapı kethüdamız
hükmündedir diyerek rest çekti. Nigogos bundan sonra, zeyt-i mukaddes
ile yağlanıp katogigosluk makamına geçmiş ise de, Babıâli’ye yapılan
baskılar sonucunda İstanbul’a çağrılarak menfi duruma düşürüldü.
15
16
120
Cevdet Paşa, Tezakir, s.236.
Cevdet Paşa, Tezakir, s.236.
Yrd. Doç. Dr. Adem ÖLMEZ
Böylece Sis Katogigosluğu’nun itibarını yükseltmeye dair tezler başarılı
olamadı17.
Tanzimat Dönemi’nde 1844’de İzmir marhasası Matyos Çubukçian’ın
patrik tayin edilmesinden sonra Eçmiyazin Katogigosluğu ile bozulan ilişkiler yeniden düzelmeye başladı. Çubukçiyan, Eçmiyazin Katogigosları’nın
adlarının Osmanlı Gregoryen Kiliseleri’nde okunmasını emretmişti. Bu
uygulama Çubukciyan’ın ölümüne kadar devam etti. 1858’de İstanbul
eski patriği Matyos’un Katogigos seçilmesi, Osmanlı vatandaşı olan
Matyos’un Osmanlı vatandaşlığından çıkarak Rusya’ya gitmesini gerektirmiş, Rus elçiliğinin bu yöndeki talebini de padişah kabul etmişti. Bu
olay da gösteriyor ki artık Osmanlı padişahları katogigosluğun gün geçtikçe Rusya’ya yaklaşması ve Rusya’nın adeta bir kalesi haline gelmesine
seyirci kalmanın ötesinde hiçbir şey yapamıyorlardı18.
1881’de Rusya’da III. Aleksandır’ın tahta çıkması Ermenilerin bir
süre Rusya’ya karşı mesafeli durmalarına neden oldu. Çünkü Çar ülkesinde Rus dışında hiçbir halkı görmek istemiyordu. Bu sırada katogigos
olan I. Makarios, Rusya’ya karşı tavır alarak Nisan 1891’de Rus Çarı’nın
gönderdiği bir emirnameyi de protesto etti; 16 Nisan 1891’de ölüm
döşeğinde çevresindeki rahiplere Rusya’nın Ermeni işlerine karışarak
Osmanlı Devleti’ne karşı kışkırttığını, Müslümanlar’la Ermeniler arasının açılmasına neden olduğunu, Rusya’ya güvenilmemesi Osmanlı
Devleti’ne ihanet edilmemesi gerektiğini anlattı. I. Makarios’tan sonra,
Eçmiyazin Katogigosluğu seçimi Rusya ile Osmanlı Devleti arasındaki
kıyasıya mücadeleye neden oldu. 1892’deki seçim sonunda Osmanlı
Devleti’nin istemediği Krimyan kazanınca, Katogigosluk ile Osmanlı
Devleti arasındaki ilişkiler iyice bozuldu. Rusya’nın Ermenilere kötü
davranmasından dolayı Eçmiyazin Katogigosu Krimyan Katogigosluk
merkezini Osmanlı Devleti’ne taşımaya çalıştı. Bu konuda Ermeni
Patrikhanesi’nin de aracılığını kullanmak istedi; ancak, padişah II.
Abdülhamid bu fikre kesinlikle karşı çıktı. Krimyan’ın katogigosluğu
döneminde Anadolu’da meydana gelen her türlü karışıklık Eçmiyazin
Katogigosluğu tarafından desteklendi. 1894’te Matyas İzmirliyan’ın
İstanbul patriği olmasıyla İstanbul Patrikliği ile Eçmiyazin Katogigosluğu aynı amaçta birleşmiş oldular. Eçmiyazin Katogigosu Krimyan ve
İstanbul Patriği İzmirliyan da Ermeni olaylarının desteklenmesini aleni
17
18
Cevdet Paşa, Tezakir, s.238-239.
Arslan, “Eçmiyazin...”, s.56-57.
121
HOŞGÖRÜDEN YOL AYRIMINA ERMENİLER / CİLT 1
olarak istiyorlardı. 1894’e kadar, Gregoryen Ermeni Patrikhanesi’ni
kendisiyle aynı istikamette hareket ettirmeyi başaramayan Krimyan,
İzmirliyan’ın patrik olmasıyla iki büyük dinî merkezin paralel hareket
etmesi idealine kavuşmuştu. Böylece Krimyan’ın manevî liderliği yeniden
inşa edilmiş kiliselerde adı anılmaya başlanmıştı. Patrik İzmirliyan’ın da
istediği buydu19. Çünkü İzmirliyan bu tarihten itibaren Hınçak Komitesi
başkanlığını da üstlenerek faaliyetleri bizzat idare etmek yoluna gitmişti.
Bundan sonra İstanbul’da meydana gelecek kargaşaların bizzat tertipçisi
haline gelmişti20. Osmanlı hükümeti İzmirliyan’ın bu durumunu bilmekle
beraber onu Osmanlı tarafına çekebilmek için çeşitli nişanlar vermekten de geri durmuyordu. İzmirliyan’a 26 Temmuz 1893 (12 Muharrem
1311)’te Üçüncü Rütbe Mecidî Nişanı takdim edilmişti21.
Hem Eçmiyazin’in hem de İstanbul Patrikhanesi’nin benzer görüşleri
paylaşır hale gelmesi, Osmanlı Devleti’nin Ermeni kaynaklı faaliyetlere
daha dikkat ve hassasiyetle yaklaşmasına neden oldu. Bu çerçevede 18
Haziran 1895 (24 Zilhicce 1312) tarihli bir Sadaret tezkeresinde Eçmiyazin Katogigosu tarafından silah almak için toplanan 100 bin rubleden
bahsediliyordu. Bu para ile alınan silahların Anadolu’ya gönderileceğine
dikkat çekilerek bunu önlemek için çalışılması gerektiği vurgulanıyordu.
Yani bu tarihlerde Eçmiyazin Katogigosluğu şerrinden emin olunması
gereken bir kurumdu22.
Eski patriğin isyancılara destek vermemesi, Ermenilerin bir kısmının
patrik yanında yer alarak olaylara karışmamasına neden olmuştu. İşte
bundan dolayı Londra Hınçak Komitesi’nın suikastı üzerine patrik istifa
etmek zorunda kalmıştı. Ancak, İzmirliyan döneminde Patrikhane’de
Osmanlı taraftarı olan memurların görevlerine tek tek son verilerek
yerlerine komiteciler atanmıştı. Ayrıca, Patrikhane’de daha önce olmayan yabancılarla haberleşme bürosu kurdurarak, bu büroya Diksan
Kelekyan ve Tilyan gibi komitecileri getirmişti. Galata Ermeni Okulu
müdürü Artin Mirselciyan’ı da yabancı elçiliklerle sözlü haberleşmelere
memur etmişti. Patrik bütün bunların yanında hükümet uygulama19
20
21
22
122
Arslan, Ermeni Papalığı..., s.56-90.
Hocaoğlu, Arşiv Vesikalarıyla..., s.160.
Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), İ.Tal., Belge No:473/1329 B 17, 19 B 1329.
Cevdet Paşa, padişahlarının kendi tebaasından pek çok Ermeni muteberanına
rütbe ve nişanlar vererek siyasî menfaatlerine zarar verdiklerini söylemektedir.
Cevdet Paşa, Tezakir, s.237.
BOA, Y.A.Hus., Belge No:330/124.
Yrd. Doç. Dr. Adem ÖLMEZ
larını açıktan açığa eleştirmeye başlamıştı. İzmirliyan İstanbul’da bu
faaliyetleri yaparken Anadolu Ermenilerini de ihmal etmemiş; daha
önce Patrikhaneye bağlı olmayıp daha yüksek bir dinî makam olan Sis
Katogigosluğu’na da komiteci papaz Kirkos Aletcivan’ı atayarak orayı
da emrine almıştı. Bu patrik aracılığıyla Adana ve Halep civarlarını da
karıştırmaya başlamıştı23.
Krimyan’ın 1907’de ölmesinden sonra yerine seçilecek katogigosun
tartışıldığı bir dönemde II. Meşrutiyet ilan edilmişti. İttihad ve Terakki
Partisi’nin yönetimde etkili olduğu bu dönemde II. Abdülhamit’in Kudüs’e
sürgüne gönderdiği eski İstanbul Ermeni Patriği İzmirliyan, yeniden
İstanbul’a geldi. İzmirliyan önce 4 Kasım 1908’de İstanbul Ermeni
Patriği daha sonra 14 Kasım 1908’de de Eçmiyazin Katogigosu seçildi.
Böylece Ermeni komiteleriyle doğrudan ilgisi olan bir kişi Ermenileri
etkileyebilecek bir makama gelmiş oldu24. Osmanlı padişahı İzmirliyan
bu göreve geldikten sonra, onu Osmanî Nişan-ı Zişanı takdim etmeyi
belki de Eçmiyazin’i menfaatleri doğrultusunda kullanabilme ümidinin
bir göstergesi olarak gerçekleştirdi25.
BİRİNCİ DÜNYA SAvAŞI’NDA RUSYA EÇMİYAZİN
İLİŞKİLERİ vE ERMENİLERİN RUSYA’YA GÖÇÜ
İzmirliyan’ın 1912’de ölümü üzerine, Kevork Sürenyan Eçmiyazın
Katogigosu oldu. V. Kevork adıyla bilinen Sürenyan, Rusya ile tam bir
mutabakat halinde çalıştı. Hatta V. Kevork, Rus Çarı II. Nikola’ya 2 Ekim
1912’de gönderdiği bir dilekçede; Türkiye Ermenilerini himayesine alarak
kendilerini yüzyıllardır devam eden zulümlerden kurtarmasını istedi. V.
Kevork, Rusya ile kurduğu bu ilişkilerle de yetinmeyerek Batı ülkelerinde
Eçmiyazin Katogigosluğu’nu temsil edecek bir makam ihdas etti. Bogos
Nubar Paşa’yı da bu makama getirerek katogigosluğun menfaatlerinin
batı ülkelerinde savunulmasını sağladı26. Katogigos Kevork, bütün Ermenilerin Rusya’ya bağlılığını Eçmiyazin Katoğikosluğu’nun resmi dergisi
olan Ararat’ın 1914 tarihli Ağustos sayısında şu cümlelerle naklediyordu:
... Şimdi, Ermeni milletinin, geçmişte, tarihte, yüzyıllardır bilinen bağlılığını,
Rus İmparatorluğu tahtına karşı olan sadakatini en yüksek inanç ve istekle
23
24
25
26
Hocaoğlu, Arşiv Vesikalarıyla..., s.217.
Arslan, Ermeni Papalığı..., s.92-97.
BOA, İ.Tal., Belge No:473/1329 B 17, 19 B 1329.
Arslan, Ermeni Papalığı…, s.105.
123
HOŞGÖRÜDEN YOL AYRIMINA ERMENİLER / CİLT 1
göstermesi zamanı gelmiştir. Manevî evladımızın kendinden öncekiler gibi
vazifelerini kahramanca ve en büyük fedakârlıklarla yapacaklarından emin
bulunarak, bu Katogigos emirnamemizle, bu büyük ve haklı harekete en kısa
zamanda manevî ve maddî yönden yardım etmelerini ve vatanımız olan büyük
Rusya’nın şerefi ve iyiliği için savaşa gitmeye hazır bulunanların bırakacakları
yardımsız ailelere yardım etmelerini herkese tavsiye ederiz27.
V. Kevork, Rus Çarını Ermenilerin hamisi unvanıyla kutsamasından
sonra Ermenilerin madden ve manen Ruslara yardıma zorunlu olduğuna
dair bir emirname-i ruhanî yayınladı. Bundan sonra Osmanlı Devleti’nden
kaçan Ermeniler ya Rus ordusuna katılarak Rusya’ya destek sağladı ya
da sınır bölgelerinde gönüllü birlikleri oluşturarak Müslüman köylere
saldırmaya başladılar28.
Birinci Dünya Savaşı öncesinde Eçmiyazin Katogigosu V. Kevork’un
yanında diğer Ermeni çete ve kuruluşları da niyetlerini ortaya koymuşlardı. İstanbul’daki Ermeni Patrikhanesi’nde yapılan bir görüşmede
Patrikhane ve çeteler savaşta Rusya’nın yanında yer alacakları kararını
aldılar. 1914 yılından itibaren şubelere konuyla ilgili talimatnameler
göndermeye başladılar. Ayrıca 30 Kasım 1914’te Tiflis’teki Ermeni
Bürosu, yayınladığı bir bildiri ile Ermenilerin kesin olarak Rusya saflarında savaşa girdiğini duyurdu29. Bu kararlar üzerine Ermeni gençleri
akın akın Rusya’ya göç etmeye başladı. Osmanlı Devleti’nin sınırları
içinden kaçarak Rus ordularına katılanlar olduğu gibi, Osmanlı topraklarının dışındaki yerlerden de Rusya’ya giderek gönüllü olarak orduya
katılanlar da oldu. Birinci Dünya Savaşı öncesinde Ermeniler Rusya’nın
yanında Osmanlının diğer düşmanları İngiltere ve Fransa ordusuna da
katılıyorlardı. Sadece katılmakla da kalmıyorlar; aynı zamanda İtilaf
Devletleri’nin Osmanlı üzerine saldırıya geçtiği 18 Mart 1915 tarihiyle
eş zamanlı olarak Anadolu’nun muhtelif yerlerinde isyanlar çıkarıyorlardı30.
Bu çerçevede, Osmanlının elinden henüz yeni çıkmış kentlerdeki
Osmanlı sefirleri İstanbul’a gönderdikleri yazılar ile gruplar halinde
Ermenilerin Rus ordusuna katılmak için bölgeden ayrıldığını ve bunların
27
28
29
30
124
Kılıç, “Rusya’nın Doğu Anadolu …”, s.60.
Kemal Çiçek, Ermenilerin Zorunlu Göçü 1915-1917, TTK Yayını, Ankara 2005,
s.28.
Çiçek, Ermenilerin Zorunlu Göçü…, s.25-26.
Hikmet Özdemir vd., Ermeniler: Sürgün ve Göç, TTK Yayını, Ankara 2005, s.58.
Yrd. Doç. Dr. Adem ÖLMEZ
gidişine bölgedeki Rus konsoloslarının yardımcı olduğunu belirtiyordu.
Hatta normal şartlarda Rusya’ya gitmek için gerekli olan evrakın Ermeniler için aranmadığı onların kolaylıkla Rusya’ya gidebildiklerini belirtiyorlardı. Bu çerçevedeki yazılar Bükreş, Sofya, Köstence gibi yerlerden
yoğunca geliyordu31. Bunların yanında Washington Sefarethanesi gibi
uzak bölgelerden de konuyla ilgili yazılar geliyordu32. Böylece binlerce
Ermeni Rus ve diğer İtilaf Devletleri birliklerine katılmak için hareket
ettiler. Ermeni tarihçiler, Rus ordularında savaşan Ermeni askerlerinin
20.000 ile 250.000 kişi arasında olduğunu yazarlar. Bogos Nubar Paşa’ya
göre, 200 bin gönüllü ve düzenli Ermeni, İtilaf Devletleri safında savaşa
katılmıştı33. Milletler Cemiyeti’nin Mülteciler Komisyonu, Büyük Savaş
sırasında Türkiye’den Rusya’ya göç eden Ermenilerin sayısını 400.000
olarak gösterdi34. 26 Şubat 1918 günü Paris’te yapılan müttefikler
arası müzakerelerin öğleden sonraki oturumunda söz alan Ermenistan
Cumhuriyeti delegasyonu başkanı Aharonian, 1914, 1915, 1916 ve 1917
yıllarında dünyanın her yerinden Ermeni gönüllüler, Rus ordusunda düzenli
asker olan kendi soydaşlarıyla birlikte omuz omuza savaşa katılmışlardır;
milletlerin özgürlüğü için savaşa katılan bu Ermenilerin sayısı 180.000’den
daha fazladır demiştir. Ayrıca Alman istihbarat kaynaklarına göre, Şubat
1915 itibariyle 592’si Osmanlı ve 11.854 diğer devlet uyruğundaki
Ermenilerden olmak üzere toplam 12.446 Ermeni Fransız ordusuna
alınmıştı35. Dzadour Aghayan ise Birinci Dünya Savaşı esnasında Rus
ordularında görev alan 5.000 Ermeni gönüllü ile 200.000 Ermeni’nin
varlığından bahsetmektedir36.
Ermenilerin burada görüldüğü gibi Ruslarla birlikte hareket etmesi
Osmanlı hükümetini tedbir almaya itti. Önce başvurulan Ermenilerin
tarafsız kalması gerektiği politikasını zorunlu olarak terk edilerek iki
ateş arasında kalmamak için Ermenileri savaş bölgesinden uzaklaştırmayı tercih etti37.
31
32
33
34
35
36
37
BOA, HR.SYS., 2871/1-1, 4, 7.
BOA, HR.SYS., 2871/1-97.
Çiçek, Ermenilerin Zorunlu Göçü…, s.26.
Burada verilen bilgiler, her ne kadar sığınmacı olarak geçse de bunların içinde Rus
ordusuna katılmak için göç edenlerin de olduğu muhakkaktır. Justin McCarthy,
Müslümanlar ve Azınlıklar, İnkılâp Yayınları, İstanbul 1998, s.132.
Özdemir vd., Ermeniler..., s.65.
Özdemir vd., Ermeniler..., s.66.
Çiçek, Ermenilerin Zorunlu Göçü…, s.31.
125
HOŞGÖRÜDEN YOL AYRIMINA ERMENİLER / CİLT 1
Osmanlı Devleti savaş sırasında, sınırları dışında bulunan Eçmiyazin Katogigosluğu’nun kendi vatandaşlarını aleyhine kışkırtmasının
fizikî tedbirini savaş bölgesinden uzaklaştırmak şeklinde alırken, kalıcı
tedbir olarak da Osmanlı Birleşik Katogigosluğu’nu kurdu. 10 Ağustos
1916’da padişahın onayı ile yürürlüğe geren Ermeni Katogigos ve Patrikliği Nizamnamesi ile Osmanlı vatandaşı olan Ermenilerin Eçmiyazin
Katogigosluğu ile alakasının kesilmesi amaçlandı38. Bu uygulama ile
Osmanlı Ermenileri, ruhanî ve idarî olarak bir merkezden yönetilmeye
başlandı. Artık Van’daki, Adana’daki ve İstanbul’daki Ermenilerin hepsi,
merkezi Kudüs’teki Mar Yakup Manastırı olan Osmanlı Katogiosluğu’na
bağlıydı. Osmanlı Katogigosları hem katogigos hem de patrik ünvanını
taşımaya başladı. İstanbul’daki Ermeni Patriği’ne de patrik vekili ünvanı
verildi. Ancak Osmanlı Katogigosluğu uzun ömürlü olmadı. Birinci
Dünya Savaşı’nın sonunda 17 Kasım 1918’de İngilizleri memnun etmek
düşüncesiyle lağvedildi. Böylece, yeniden 1915’deki statükoya dönülmüş
oldu39.
SONUÇ
Ermenilerin en önemli ruhanî merkezi olan Eçmiyazin Katogigosluğu ve İstanbul Ermeni Patrikhanesi, yukarıda bahsedildiği gibi
Ermeni olaylarında sürekli merkezî bir konumda yer almıştır. Rusya
ve diğer Avrupa devletleri Ermenilerin dinî merkezlerinin kendi siyasî
menfaatleri için ne kadar önemli olduğunu bildiklerinden sürekli siyasetlerinde bu kurumları dikkate alarak plan yapmışlardır. Başlangıçta
Ermenilerin tek ruhanî temsilciliği olan Eçmiyazin Kotogigosluğu,
Moğol istilasından sonra kısmen önemini yitirmişse de daha sonra
yeniden eski önemine kavuşmuştur. Osmanlı Devleti’nin zayıflama
ve Rusya’nın yükselme döneminde bu kilise iki devlet arasında sürekli
rekabete neden olmuştur. 1585’de Eçmiyazin’in Osmanlı hâkimiyetine
girmesinden sonra, 1828’de Eçmiyazin’in Rusya tarafından işgal edilmesine kadar Kilise’nin tasarrufu Osmanlı padişahları denetiminde kaldı.
1828’den sonra da Kilise üzerinde Rusya’nın açık bir etkisi görüldü.
Bunun sonucu olarak, 19. yüzyılda Rusya, Ermenilerden politik olarak
yararlanmaya başladı. Rus-İran Savaşı’ndan sonra, 100.000 Ermeni
Rusya tarafında göç ettirildi. 1828’de Rusya, İranlılarla yaptığı Türk38
39
126
Erdal İlter, Ermeni Kilisesi ve Terör, Sitem Ofset, Ankara 1999, s.56.
Arslan, Ermeni Papalığı..., s.109-117.
Yrd. Doç. Dr. Adem ÖLMEZ
mençay Antlaşması ile Ermeni Kilisesi’ni tamamen kontrolüne aldı.
1828’den sonra Rusya, Osmanlı topraklarında yaşayan Ermenileri kendi
devletlerine karşı kışkırttı. Böylece Ermeni Kilisesi ile Rusya’nın bağlantısı Osmanlı Devleti’ndeki Ermeni karışıklıklarını artırdı. Rusya Birinci
Dünya Savaşı’ndan sonra da Eçmiyazin Kilisesi’nin desteğini aldı. Bu
çerçevede Ermeniler Ruslarla birlikte Osmanlı Devleti’ne karşı savaştı.
Bu yıllarda Osmanlı Devleti’nde yaşayan binlerce Ermeni Rusya’ya göç
ederek Rus ordusunda görev aldı.
127
HOŞGÖRÜDEN YOL AYRIMINA ERMENİLER / CİLT 1
BİBLİYOGRAFYA
BAŞBAKANLIK OSMANLI ARŞİvİ (BOA)
HR.SYS.
İ.Tal.
Y.A.Hus.
:2871/1-97.
: 473/1329 B 17, 19 B 1329.
:330/124.
TETKİK ESERLER
ARSLAN, Ali, “Eçmiyazin Katogigosluğu’nda Statü Değişimi ve Türk-Rus-Ermeni
İlişkilerindeki Rolü”, Uluslararası Türk-Ermeni İlişkileri Sempozyumu (24-25 Mayıs
2001), Üniversite Yayını, İstanbul 2001.
__________, Kutsal Ermeni Papalığı Eçmiyazin Kilisesi’nde Stratejik Savaşlalar, Truva
Yayınları, İstanbul 2005.
BEYDİLLİ, Kemal, “1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşında Doğu Anadolu’dan Rusya’ya
Göçürülen Ermeniler”, Türk Tarih Belgeleri Dergisi, C.XIII, S.17, TTK Yayını, Ankara
1988, s.365-468.
CEVDET PAŞA, Tezakir (21-39), TTK Yayını, Ankara 1991.
ÇİÇEK, Kemal, Ermenilerin Zorunlu Göçü 1915-1917, TTK Yayını, Ankara 2005.
GENCER, Ali İhsan, “Ermeni Sorununda Dış Etkenlerin Rolü”, Uluslar arası TürkErmeni İlişkileri Sempozyumu, (24-25 Mayıs 2001), Üniversite Yayını, İstanbul 2001,
s.67-75.
GÜLSOY, Ufuk, 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Rumeli’den Rusya’ya Göçürülen Reaya,
Türk Kültürü Araştırma Enstitüsü (TKAE) Yayınları, İstanbul 1993.
HOCAOğLU, Mehmed, Arşiv Vesikalarıyla Tarihte Ermeni Mezalimi ve Ermeniler, Anda
Yayını, İstanbul 1976.
İLTER, Erdal, Ermeni Kilisesi ve Terör, Sitem Ofset, Ankara 1999.
KAROğLU HANÇER, Elmon, “Ermeni Minyatür Sanatı”, Toplumsal Tarih, S.92, Ağustos2001, s.36-42.
KILIÇ, Davut, “Rusya’nın Doğu Anadolu Siyasetinde Eçmiyazin Kilisesi’nin Rolü (18281915)”, Ermeni Araştırmaları, S.2, Haziran-Temmuz-Ağustos 2001, s.49-65.
MCCARTHY, Justin, Müslümanlar ve Azınlıklar, İnkılap Yayınları, İstanbul 1998.
ÖZDEMİR, Hikmet, Kemal Çiçek, Ömer Turan, Ramazan Çalık, Yusuf Halaçoğlu,
Ermeniler: Göç ve Sürgün, TTK Yayını, Ankara 2005.
URAS, Esat, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, 2. Baskı, Bilge Yayınları, İstanbul
1987.
UZUNÇARŞILI, İsmail Hakkı, Osmanlı Tarihi, C.IV, I. Bölüm, TTK Yayını, Ankara
1982.
128