Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2024, Artı Gerçek
…
5 pages
1 file
Katolik Kilisesi'nin giderek güç yitirdiği Belçika'da kürtaj hekimlerini "Kiralık katiller” diye suçlayan Papa, Kral Baudouin'e övgüler düzerek de büyük gaf yaptı
joshas, 2020
Sultan II. Abdülhamid, iktidarının ilk yıllarında ülkeyi içinde bulunduğu zor durumdan çıkarmak için devlet adamlarından ıslahat layihaları yazmalarını istemiş, bu çerçevede yüzlerce devlet adamı bilgi ve görgüleri dâhilinde lâyiha yazarak Sultan'a arz etmişti. II. Abdülhamid'e lâyiha yazanlardan biri son dönem Osmanlı tarihçilerinden ve askerî eğitimcilerinden Fatihli Mehmed Tevfik Paşa'ydı. Paşa, kolağası rütbesindeyken kaleme aldığı lâyihasında yaklaşık iki buçuk yıllık bir süreçte Anadolu'da karşılaştığı devlet idaresindeki, ordudaki aksaklıkları ve bunlara dair çözüm önerilerini anlatmaya çalışmıştı. Paşa'nın üzerinde durduğu en önemli husus Ermeni meselesiydi. Eğer tedbir alınmaz ise ileride bu meselenin devletin başına daha büyük gaileler açacağı kanaatindeydi. Paşa, özellikle Ermeni ve Rum mekteplerinde gençlere verilen tarih eğitiminin ortaya çıkaracağı mahzurlara değinmiş, gördüğü eksiklik üzerine İstanbul'a döndüğünde milli bir tarih bilinci oluşturmak için bütün Osmanlı gençlerinin okuyup anlayabileceği bir Osmanlı tarihi yazmıştı. Bu kitap uzun yıllar askeri idadilerde ders kitabı olarak okutulmuştu. Paşa'nın bu gayretkeşliği Sultan tarafından fark edilmiş, kısa süreli bir yurtdışı görevinden sonra Paşa Maiyyet-i Seniyyeye yani doğrudan Sultan'ın emrine girmişti. Ermeni meselesinin 1895'te büyük çaplı bir isyana dönüşmesi Paşa'nın kariyerinin yönünü değiştirdi. Paris'teyken bu isyan sonrasında adını duyuran İttihad ve Terakki Cemiyetinin "Vatan Tehlikede" adlı ilk risalesini yazdı. Her ne kadar risaleyi yazarken adını gizlediyse de İstanbul'a döndükten kısa bir süre sonra tutuklanacağından endişe ederek yurt dışına gitti ve II. Meşrutiyet'in ilanına kadar da dönmedi. Bu çalışmada önemli bir tarihi kişilik olan Paşa'nın özellikle Ermeni meselesi ve 4. ordunun durumuyla ilgili önemli veriler içeren lâyihası değerlendirilecektir.
BEZM-İ ÂLEM VÂLİDE SULTAN’IN KÜTÜPHANESİNDE YER ALAN BİR ALBÜM: TASVÎR-İ UREFÂ, 2022
Hanım sultanlar, yaptıkları hayır işleriyle temayüz eden ve topluma yön veren rol modelleridir. Bezm-i Âlem Vâlide Sultan da geride bıraktığı mimari mirası ve yaptığı hayır işleri ile tanınan bir zattır. Onun halkın istifadesine sunmak üzere tesis ettiği kütüphanesini bilhassa anmak gerekmektedir. Zira onun kurduğu kütüphane ilme değer verdiğini gösteren güzîde bir örnektir. Vakıf kütüphanesinin teşekkülü daha sonra oluşmuş ve gelen bağışlarla kemiyeti zenginleşmiştir. Bu vakıf kütüphanesine ilişkin malumatları Sultan’ın vakfiyesinden elde etmek mümkündür. Bezm-i Âlem Vâlide Sultan’ın koleksiyonu şu an İstanbul Beyazıt Yazma Eserler Kütüphanesindedir. Bu koleksiyonda yer alan bazı kitaplar içerdikleri tezyinat örnekleri sebebiyle kitap sanatları anlamında kıymetlidir. Koleksiyonda yer alan eserler arasında Tasvîr-i Urefâ adlı albüm muhtevasından dolayı ilgi çekicidir. Bu çalışmada Tasvîr-i Urefâ ilim ve sanat dünyasına tanıtılmıştır. Bu bapta albümde yer alan kişilerin kimlikleri, giydikleri kıyafetler, oturuş şekilleri ve üslûbu üzerinde durulmuştur. Bu eserde portrelerde görünen kişiler yalnızca mutasavvıf kimlikleri ile ön plana çıkan kimselerdir. Nitekim bu zatların isimleri albüm içinde belirtilmiştir. Bu vesileyle tasvirde yer verilen isimlerin bir kısmının ilk dönem sûfîlerinden olduğunu anlıyoruz. Tasviri yapılan kişilerin kimliklerinin belirtilmesi ve bu kişilerin hepsinin derviş olması albümü önemli kılan noktalardan birisidir. Sultans are known for their charity work, and they are role models for society. Bezm-i Ālem Vâlide Sultan is also known for her architectural heritage and charitable works. We should especially mention her library, which she established for the benefit of the public. the library she founded shows that she values education. The library was formed later, and the library’s quantity was enriched with donations. It is possible to obtain information about this library from the Bezm-i Ālem Sultan’s waqfeya. Bezm-i Âlem Vâlide Sultan’s collection is currently in the Istanbul Beyazıt Manuscripts Library. Due to examples of ornamentation, some of the books in this collection are valuable in terms of book art. An album, named as Taṣwīr al-ʻUrafā is interesting because of the contents in the collection. This study introduces the album Taṣwīr al-ʻUrafā to the world of science and art. In this article, identities of the people, the clothes they wear, the way they sit in the Album, and the style of the depictions are explained. The ones appearing in these portraits in this work are only those who stand out with their Sufi identities. The names of these portraits are written in the album. On this occasion, we understand that some of the names included in the description are from the early Sufis. It is one of the points that make the album important that the identities of the people depicted and the fact that all these people are dervishes
Asya ile Aıırıpa kıta_lan arasrndaki konumu ve sahip olduğu diğer coğrafi nitelikleri dolapsıyla, erken zamanlarrndan itibaren büyuk uygarlıklann kurulmasına sahne olan Arıadolu'da, birbirinden farkh coğrafi özeliklere sahip bölge.le.r tarihsel gelişim süreci içerisinde yine değişiklikler gösterirler. Henüz yazlnln kullanılmadığı I.0. 2. bin 1ıl öncesine ait olmak üzere arkeolojik verilerin değerlendirilmesiyle ulaşılabilen bu sonuç, Anadolu'nun yazıy|a tanışlp yazılı kayrraklar aracıhğıyla tarihinin takip edilebildiği dönemler için de geçerlidir. Tarihsel devirlere girdiği İ.O.
MİLEL VE NİHAL: İNANÇ, KÜLTÜR VE MİTOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
Tarih araştırmaları dergisi, 2014
Beylerbeyi, Osmanlı taşra teşkilatında en büyük idari birim olan eyaletin yöneticisidir. Beylerbeyi idareci olmasının yanında bulunduğu eyaletin en yüksek rütbeli komutanı idi. Bu yönleriyle beylerbeyi bulunmuş olduğu eyalette padişahın vekili olup, devleti her anlamda temsil ederdi. Eyaletlerin konumuna göre beylerbeyinin görev ve sorumlulukları da değişmekteydi. Osmanlı devleti bir bölgeyi ele geçirdikten sonra, bölgenin konumuna uygun olarak beylerbeyi tayin ederdi. Genellikle halkla uyum içerisinde olan, halkın devletle kaynaşmasını sağlayabilecek, devlet kurum ve sistemlerini bölgede yerleştirebilecek, iyi bir asker ve güvenilir olan kişiler arasından beylerbeyi atanırdı. Osmanlı Devleti Beylerbeyi atarken bu özelliklerin yanı sıra, bölgede önceden görev yapmış olan idarecilere öncelik verirdi. Bu politika neticesinde kısa sürede bölgedeki hâkimiyetini sağlardı. Bu siyasetin gereği olarak Hayır Bey Mısır'a beylerbeyi olarak atanmıştır.
Yedi tepeli İstanbul’un protokolde ilk sırada gelen birinci tepesinde Topkapı Sarayı bulunmaktadır. Sarayın kalbi ise Mukaddes Emânetler Dâiresi’nde atmaktadır. Peygamber Efendimiz'in azîz hâtırası olarak günümüze kadar ulaşan hırkası, Osmanlı devlet geleneğinde önemli yer tutan bir törenle her yıl ramazan ayında ziyâret edilirdi. Üst düzey devlet görevlileri ve dâvetlilerin katılımıyla gerçekleştirilen törende, Peygamber Efendimiz'in hırkasını ziyâret edenlere 'kıymetli mendil' diyebileceğimiz destimâl-i şerîf hediye edilirdi...
Lutfi Pasha is one of the prominent statesmen in the 16th century Ot-toman Empire. He performed several official duties during his career and served as grand vizier for two years, and authored several works, most of which are about Islamic sciences. He is famous for his political booklet, Asafname, but his books about Islamic sciences have not drawn the attention until now and remained as manuscripts. This article aims to examine Lutfi Pasha's scholarly works and evaluate him as an Islamic scholar.
Marife Dini Araştırmalar Dergisi, 2003
Some Muslim scholars have fallen into disagreement about the sides of e'jaz al-Quran in spite of the fact that all of them agree with that al-Quran is the most important miracle of Muhammad. In the noble Qur'an we find a challenge from Allah to compose a literary work on a par with this Qur'an it is indeed the work of mankind. They could not. Sarfa is a theory which isn't known widely in comparison with other sides of e'jaz al-Quran. This theory was brought up by the Mu'tazilite scholars. Sarfa consists of two aspects: Essentially, people (Arabs) are able to create excellent literary texts similar to al-Quran. But Allah defies them of these attempts by two ways: Either by taking away their intentions of creating such work as al-Quran (indirect sarfa), or seizing their abilities when they set about undertaking (direct sarfa). In these two manners, we observe that there is no any literary e'jaz in the Quranic texts but divine blocking. Even if there are a lot of disputes and objections to sarfa, there are too many scholars accepting it among the Sunnite, Mu'tazilite and Shi'ite scholars. In this article, we have discussed sarfa and showed some of its historical aspects and attempted to put forth this theory in a new approach for consideration.
Maârif adlı bu eserin yazan, Bahaeddin Sultan Veled, 25 Rebiülâhır 623/25 Nisan 1226 tarihinde, şimdi Karaman denilen, Lârende kasabasında doğdu.
Perspectives médiévales, 2019
A Transgenerational Curse for the Children of the Future, 2024
La Valle dell'Eden, 2022
Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022
Scenari del conflitto, 2024
A diplomacia bolsolavista no contexto mundial e comparada aos antecedentes lulopetistas: um depoimento pessoal, 2021
Journal of The Social Sciences, 2024
Harf-o-Sukhan , 2024
IADIS INTERNATIONAL JOURNAL ON WWW/INTERNET, 2020
Management Science, 1996
Mathematics of Operations Research, 1992
European Journal of Public Health, 2019
Catheterization and Cardiovascular Interventions, 2004
Carolina Digital Repository (University of North Carolina at Chapel Hill), 2022
Words, Music and Propaganda, 2024