T.C.
KONYA NECMETTİN ERBAKAN ÜNİVERSİTESİ
AHMET KELEŞOĞLU EĞİTİM FAKÜLTESİ
MİLLİ MÜCADELE’DE KONYA
Yavuz Sabri ALTUNTAŞ
12310441005
TARİH METODOLOJİSİ II
Prof. Dr. Nuri KÖSTÜKLÜ
KONYA
MAYIS, 2013
MİLLİ MÜCADELE’DE KONYA
İÇİNDEKİLER
◦ Giriş………………………………………………………………………………………………………………………3
◦ Milli Mücadele’de Konya’nın Yeri ve Önemi……………………………………………………………..3
◦ Milli Mücadele Öncesi Konya…………………………………………………………………………………...4
◦ Mütareke Yılları…………………………………………………………………………………………………..…..4
● I.BÖLÜM - Milli Mücadele Fikrinin Doğmasındaki Etkenler…………………………………………..4
A- Basın………………………………………………………………………………………………………...4
B- Din Adamları……………………………………………………………………………………………..5
C- Anadolu’nun İşgali……………………………………………………………………………………..5
D- İstanbul Hükümeti’nin Tutumu……………………………………………………………………5
E- Azınlıkların Faaliyetleri………………………………………………………………………………6
● II.BÖLÜM – İşgal ve Sonrası…………………………………………………………………………………………..7
A- İtalyanlar’ın Gelişi ve Faaliyetleri………………………………………………..........................7
B- Vali Cemal Bey’in Tutumu………………………………………………………..………………..7
C- İşgallere Karşı Tepkiler………………………………………………………………………………9
1 - Mitingler………………………………………………………..………………………..9
2 - Konya Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti……………………………………………10
3 - Konya Kuvâ-yi Milliyecileri ……………….…………………………………..10
● III.BÖLÜM – Milli Mücadele’de Konya Öğretmenleri…………………....................................................11
● IV.BÖLÜM – Milli Mücadele Aleyhtarı Hareketler………………………………………………………...16
A- Bozkır’daki Ayaklanmalar ( Zeynel Abidin Ayaklanması) ………………………………16
B- Delibaş Mehmed Hadisesi…………………………………………………………………………… 18
◦ SONUÇ……………………………………………………………………………………….......................................................20
◦ BİBLİYOGRAFYA…………………………………………………………………………………………………………..21
◦ EKLER…………………………………………………………………………………………………………………………… 22
2
MİLLİ MÜCADELE’DE KONYA
3
GİRİŞ
Milli Mücadele dönemi; bin yıllık tarihimizde, içine düştüğümüz belki zorlu en zaman dilimi
olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu zorlu zaman dilimini ele alırken çok yönlü davranmak durumundayız. Bu dönem süre olarak 30 Ekim 1918 ile 29 Ekim 1923 tarihleri arasındaki zaman olarak alınmıştır.
I. Dünya Savaşı’nın sonuçları olarak imzalanan gizli antlaşmalar neticesinde Anadolu
toprakları İtilaf Devletleri’nce paylaştırılmıştır. Sonucunda Mondros Mütarekesi ile işgallere zemin
hazırlanmıştır.Nitekim Mütarekeden hemen sonra İstanbul, ardından Çukurova ( Fransız),
Konya(İtalya), İzmir (Yunan) ‘e asker çıkarılmıştır.
Başta Mütareke’ye sevinen halk, vatanın işgal edilmeye başlandığını görünce esas mücadelenin
bundan sonra başlayacağını görmüştür. Bu sebeplerle halkın ve bölgenin aydın insanları tarafından
Müdafaa-i Hukuk ve Redd-i İlhak Cemiyetleri kurmuştur. Bu dönemde Konya halkının aydınlanmasını sağlayan önemli olaylar ve kişiler olmuştur.
Böyle zor günlerde Konya’nın da Milli Mücadele’ye -hemen her ilde olduğu gibi- maddimanevi katkısı olmuştur. Milli Mücadele lehinde hareketlerin yanında, Milli Mücadele ve Kuva-yı
Milliye’ye aleyhtar hareketler de gözümüze çarpmaktadır. Araştırmamızda hem Milli Mücadele lehine
hem de aleyhine yaşanan gelişmeler ele alınmıştır. Aleyhteki ve lehteki vakıaların halkı ne derece
etkilediği ve mukavemet gücüne nasıl bir tesiri olduğunun üzerinde durulmuştur. Konya gibi geniş bir
vilayette Milli Mücadele’nin halet-i ruhiyesini anlatmak için çabalayan, o yıllarda Konya’da öğretmen
olarak görev yapan ve akabinde onların güçlendirdiği Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ve Kuva-yı Milliye
gibi teşkilatlanmalara katkıları olan kişileri de incelemiş bulunmaktayız.
Bu ruhun oluşmasında etkili olan; Yerel Basın, Din Adamları, Anadolu’nun İşgali, İstanbul
Hükümeti’nin Tutumları ve Azınlıkların Faaliyetleri gibi durum ve kişiler de ele alınmıştır.
1. MİLLİ MÜCADELE’DE KONYA’NIN YERİ VE ÖNEMİ
Bilindiği üzere, Mondros Mütârekesi’yle birlikte Mustafa Kemal Paşa’nın “müstevliler” dediği
emperyalistler, Anadolu’yu kendi aralarında parselleyerek işgallere başlamışlardı. 2. Viyana
yenilgisinden itibaren geri çekilme sürecine giren bir cihan devleti, özellikle son on yılda kolu
kanadı budana budana Anadolu’ya doğru sıkıştırılmış, gövde niteliğindeki bu son vatan coğrafyası da
neredeyse elden çıkma durumuna gelmiş idi 1 .
Konya, konumu itibariyle hemen hemen her devirde önemli bir merkez olma özelliğini korumuştur.Türklerin Anadolu’yu fethinden sonra, coğrafî merkezliği; siyasî, sosyal, kültürel merkez oluşla
desteklenmiş, Anadolu’nun kalbi yüzlerce yıl Konya’da atmıştır.Bu durum, Anadolu Selçuklu Devleti
devrinde böyledir.Karamanoğulları devrinde merkezdir.Osmanlı Devleti devrinde de önemini
korumuş, büyük Karaman vilâyetinin idare yeri olmuştur.Konya; Millî Mücadele dönemine geldiğimizde ise yine bir vilâyet merkezidir.Birisi Konya merkezi olmak üzere beş liva (sancak) bu vilâyete
bağlıdır.Bu livalar Niğde, Antalya,Isparta ve Burdur’dur 2 .1990 Türkiye’sinin idarî yapısına göre
söylemek gerekirse, Milli Mücadele Dönemi Konya’sı, Karaman ve Aksaray illeri de dahil yedi ilin
merkezidir.
Ayrıca Konya, o zaman için ‘tek ulaşım aracı olan Anadolu-Bağdat Demiryolu’nun
Kavşak noktasıdır 3 .
1
KÖSTÜKLÜ, Nuri, “Milli Mücadele’de Akşehir”, ATAM Dergisi, Sayı 71, http://atam.gov.tr/milli-mucadeledeaksehir/?s=ak%C5%9Fehir, 06.03.2013.
2
KUTAY,Cemal, Kurtuluşun ve Cumhuriyet’in Manevî Mimarları, Ağustos 1983,Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları,s.67.
3
KUTAY,Cemal, A.g.e. , s.67.
MİLLİ MÜCADELE’DE KONYA
4
2. MİLLİ MÜCADELE ÖNCESİ KONYA
Mütareke yıllarında Konya vilâyeti 61.000 km²’yi kapsayan geniş bir vilâyetti.800.000 nüfusu
vardı.750.000’i Müslüman nüfustu. Konya Merkez Sancağı’nın, Merkez Kaza ile birlikte 11 kaza
bulunuyordu.
O dönemde tahıl deposu durumunda olan Konya’da ekilebilir toprakların %90’ı tahıla ayrılmıştı.
Çevre vilayetlerle de karayolu bağlantısı olduğu için askerî açıdan stratejik öneme sahipti.
Konya’nın o dönemdeki bir başka özelliği de dinsel merkez olması idi. Bu özelliğini Anadolu
Selçuklu Devleti’nin başkenti olduğu dönemde kazanan Konya, Osmanlı Dönemi’nde siyasal ağırlığını yitirmişse de dinsel önemini korumakta idi.Kentte 50’yi aşkın medrese ve çok sayıda cami
bulunmaktaydı.Kent halkının yaşamı üzerinde din adamlarının tartışılmaz bir etkisi vardı 4 .
3. MÜTAREKE YILLARI
Mondros Mütarekesi’nin Konya’ya ilişkin ilk uygulaması, Karargâhı Adana’da bulunan
II.Ordu’nun Konya’ya taşınması oldu. Mütareke’nin 10. maddesi Toros tünellerinin Osmanlı ordusunca boşaltılması ve bu bölgenin İtilaf güçlerini öngörüyordu. İmzadan hemen sonra İstanbul’a gelen
İtilaf temsilcileri buradaki askerî birliklerin Toros Dağları’nın kuzeyine çekilmesini istedi. II. Ordu da
önce Pozantı’ya, oradan da Konya’ya taşındı 5 .
I.BÖLÜM – MİLLİ MÜCADELE FİKRİNİN DOĞMASINDAKİ ETKENLER
Osmanlı Devleti müttefikleri Almanya, Avusturya ve Bulgaristan’la birlikte girdiği Cihan
Harbi’nden başta Çanakkale olmak üzere birçok muharebe kazanmasına rağmen mağlup çıktı ve
Mondros Mütareke’sini imzalamak mecburiyetinde kaldı. Nitekim 30 Ekim 1918’de Bahriye Nazırı
Rauf Bey (Orbay) ile Hariciye Nazırı Müsteşarı Reşat Hikmet ve Kurmay Yarbay Sadullah Beyler’den
müteşekkil bir heyet, İngiliz Amirali Calthrope ile Mütareke’yi Limni Adası’nın Mondros Limanı’nda
Agememnon zırhlısında mütareke imzaladı.
Osmanlı Devleti’nin mütarekeyi imzalamasından hemen sonra İstanbul başta olmak üzere
Anadolu’nun işgal edilmeye başlaması üzerine Türk aydınları devleti içinde bulunduğu durumdan
kurtarmak için çareler aramaya başladı ve ‘‘Müdafaa-i Hukuk’’ ve ‘‘Redd-i İlhak’’ cemiyetleri
kuruldu. Anadolu’daki bu çalışmalar Konya’da da kendini gösterdi 6 .
A-BASIN
Konya basını, düşmanın Türk topraklarını işgale başlaması üzerine, ağırlığını vatanı kurtarmak
için mücadele veren kişilerin ve cemiyetin yanına koymuştur. Konya’da yayınlanan ve Milli
Mücadele’ye taraftar olan gazeteler, halkın heyecanını artırmak için bir taraftan düşmanların işgallerini ve halka yaptıkları zulmü duyururken, diğer taraftan da Kuva-yı Milliye’nin görüşlerini ve
vatanın düşman işgalinden kurtarılması için giriştiği faaliyetleri izah ederek halka benimsetmeye
çalışıyordu.
Konya basını, işgallerden sonra Milli Mücadele yönünde yayınlar yapmaya başlamıştır. Başlıca
gazeteler; Öğüt, Babalık, Şems ve Konya Vilâyet Gazetesi olarak gösterilebilir.
Bu yıllarda basının en önemli icraatı olarak, Milli Mücadele aleyhtarı, dönemin Valisi Cemal
Bey’i ( Artin Cemal ) şehri ter etmeye zorlaması olarak gösterilebilir.
4
Yurt Ansiklopedisi, Konya Maddesi, c.7, s.5137.
Yurt Ansiklopedisi, Konya Maddesi, c.7, s.5137.
6
AVANAS, Ahmet, Milli Mücadele’de Konya, Ankara 1998, Atatürk Araştırma Merkezi, s.17.
5
MİLLİ MÜCADELE’DE KONYA
5
Protesto mitingleri organize edip halka duyurmakta, işgal altındaki bölgelerin durumunu
yansıtmakta, kazanılan zaferleri haber vermekte önemli rol oynamıştır. Konya basınının Yunan
muharebeleri dönemlerinde, I. İnönü, II. İnönü zaferlerini de halka duyurmuştur 7 .
Kısacası Konya Basını, Milli Mücadele döneminde Konya halkının birlik ve beraberliğini
sağlamakta önemli bir rol üstlenmiş ve bu rolü lâyıkıyla yerine getirmiştir.
B-DİN ADAMLARI
Düşman işgallerinin ardından Anadolu’da milli birlik ve beraberliğin sağlanmasında en önemli
faktörlerden birisi din adamlarıdır.Türk tarihinin hemen her devresinde büyük din adamlarının ilimde,
kültürde, edebiyatta, sanatta ve hatta politikada halk üzerinde büyük etkileri olduğunu biliyoruz. Bu
gerçek Milli Mücadele’de yeniden tezahür edecektir.
Milli Mücadele’nin ilk yıllarında şehir halkının ne yapacağına, neye karar vereceğini
kestiremediği zamanlarda onları aydınlatmak işinde önemli rol oynamışlardır 8 .
Milli Mücadele’de Konya Öğretmenleri Bölümü’nde detaylı bahsedeceğimiz Sivaslı Ali
Kemalî Hoca bu din adamlarındandır. Konya’da Milli Mücadele’nin maksadını ve amacını ilk anlayan
ve Kuva-yı Milliye Cemiyeti’nin kurulmasında büyük çaba sarf eden birisidir.
C- ANADOLU’NUN İŞGALİ
30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi’nin hükümleri bahane edilerek Fransızlar’ın Adana’yı,
Yunanlar’ın da İzmir’i işgal etmesi Anadolu Türk halkı ile birlikte Konya halkının da bağrında derin
yaralar açtı. Özellikle Yunanlar’ın İzmir’i işgali ve bölge halkına yaptığı zulüm, büyük infial yarattı.
İzmir’in işgali bitene dek her yıl protesto mitingleriyle lânetlendi.
Türk halkına zulüm eden işgalci düşman ordularının kendilerine İstanbul Hükümeti tarafından
söylenildiği gibi, çekip gideceklerine artık pek inanılmıyordu. Bununla beraber Konya halkı Milli
Mücadele fikrinde olanların bu görüşünü doğru bulmasına rağmen, böyle kuvvetli düşmanlarla
yeniden savaşmak; hele zafere ulaşmak ümidini ise bir hayal olarak görüyordu 9 .
D- İSTANBUL HÜKÜMETİ’NİN TUTUMU
Konya hem dinî, hem de tarihî açıdan Hilafet’e bağlı olmasından dolayı İstanbul Hükümeti,
Konya’nın Kuva-yı Milliyecilerin eline geçmemesi için en güvenilir elemanlarını buraya yolluyordu.
Kasım 1918’de İstanbul Hükümeti en güvendiği devlet adamlarından Artin Cemal’i Konya
Valiliği’ne atadı. Konya halkını manevi yönden etkileyebilecek Hürriyet ve İtilaf Partisi üyelerinden
Zeynel Abidin Hoca’yı da buraya gönderdi. Amaç işgal devletleriyle savaşmaya, İstanbul Hükümeti’ni
dışlamaya kararlı olan Kuva-yı Milliye’nin Konya’da güçlenmesine engel olmak ve bu vilayetin
Damat Ferit Hükümeti’ne sadık kalmasını temin etmekti. Bu gaye ile Vali Cemal Bey Konya’ya gelir
gelmez, hapishanelerde ne kadar tutuklu varsa silahlandırarak maiyetine aldı. Ayrıca işgal
kuvvetleriyle işbirliğine girdi.
Öte yandan Konya ve ilçelerindeki halkı Zeynel Abidin Hoca ile birlikte kışkırtarak
Milli Mücadele’ye karşı çıkmaları için gayret sarfetti. Milli Mücadele yanlısı; Dr. Yarbay Hüseyin,
Topçu Yarbay İzzet, Binbaşı Tahsin gibi şahısları Konya’dan uzaklaştırmaya çalıştı.
Vali Cemal Bey’in Milli Mücadele’ye karşı menfî tutumu, o sırada Sivas’ta bulunan Mustafa
Kemal’in de dikkatini çekti. Vali’yi Milli Mücadele’nin ikmal merkezi olan Konya’dan uzaklaştırmak
için yakın silah arkadaşı Refet Bele’yi görevlendirdi. Ancak Vali, Refet Bey daha Konya’ya girmeden
26 Eylül 1919’da İstanbul’a kaçtı. Mustafa Kemal bu olay üzerine yayınladığı beyannamesinde şöyle
7
AVANAS, Ahmet, A.g.e. , s.18.
AVANAS, Ahmet, A.g.e. , s.23.
9
AVANAS, Ahmet, A.g.e. , s.27.
8
MİLLİ MÜCADELE’DE KONYA
6
dedi :“Konya Valisi Cemal Bey’in Konya’da vatan ve milletimiz aleyhinde düşmana dayanarak
yapmış olduğu ihanet dolu eylemleri, cidden hamiyet erbabının ve özellikle Konya’nın saygıdeğer
halkını pek ziyade üzmüştür. Artık bu kadar aşağılık ve alçak eyleme girişen bir kişinin Konya Valilik
makamını daha fazla lekelemesine göz yummanın uygun olmayacağını takdir eden halk,
vatanseverliğin ve cesaretin gereğini göstermekte tereddüt etmemiştir.Bunun farkına varan Cemal
Bey, hampaları ile İstanbul’a kaçmıştır.*” 10 .
İtilaf Devletleri’nin güdümü altındaki Damat Ferit Paşa Hükümetince gönderilen Cemal Bey’in
bu tutumları da Konya halkında Milli Mücadele ruhunun oluşmasında itici güç olarak karşımıza çıkmaktadır.
E- AZINLIKLARIN FAALİYETLERİ
Mondros Mütarekesini imzalayarak I. Dünya Savaşı’ndan mağlup çıkan Osmanlı Devleti’ni zor
günler bekliyordu. Osmanlı Devleti topraklarını paylaşmak için daha savaş devam ederken anlaşmış
olan İtilâf Devletleri bu plânlarını uygulamaya başlarken, azınlıklar da Mütarekeden sonra faaliyetlerini artırmışlardır. Bir yandan İtilâf Devletleri’nin diğer yandan azınlıkların yarattığı tehlikeleri
göğüslemek zorunda kalan Osmanlı Hükümeti, geçmişi - özellikle İttihat ve Terakki’nin iktidarda
olduğu dönemi- unutturmayı amaçlayan bir politika izlemeye başladı. Bu politikanın iki yönü
olmuştur: Birinci yönü, İtilâf Devletlerine ve özellikle İngiltere’ye ters düşmemeye özen gösteren pasif
dış politika, ikinci yönü ise, Anadolu’da azınlıklarla Türkler arasındaki huzursuzluğu gidererek
istikran ve hemahenk bir devlet görüntüsünü yaratmayı amaçlayan iç politikadır.
Osmanlı Hükümeti bu politikasının ikinci yönünün yürümeyeceğini kısa bir süre sonra gördü.
Çünkü, uzun yıllar süren savaşların bütün sıkıntısını çeken Anadolu’nun harap olması yetmiyormuş
gibi, azınlıkların silâhlı çeteler kurarak Türkleri sindirmeye çalışmaları ve Türklerin de can
güvenliklerini korumak için harekete geçmeleri sonucu, Anadolu’da asayiş bozulmuştu. Özellikle
Rumlar, Hükümet’e meydan okumaya başlamışlardı. 1919 Şubat’ında Söke ve çevresinde isyan
çıkaran Rumlar, hareketlerini Türklerin oturduğu kahvehanelere ateş açacak, Osmanlı ordusunda
görevli subayları şehit edecek kadar ileri götürmüşlerdi. Nisan başlarında Rum eşkıyasının
cinayetlerini İstanbul dolaylarına kadar getirdiğini gören Osmanlı Hükümeti, daha etkin önlemler
almak için çalışmalara başladı 11 .
Konya halkının Milli Mücadele’ye taraf olmasındaki en büyük faktörlerden birisi de Ermeni ve
Rum azınlıklarının taşkınlıklarıdır. Konya’daki azınlıklar özellikle 15 Mayıs 1919 tarihinde Yunanlılar’ın İzmir’i işgal etmeleri ile Müslüman Türk halkına küstahça ve adice tavır takındılar. Bugüne
kadar Konyalı’nın komşu gözüyle baktığı, dinine, âdetine her türlü hukukuna saygı gösterdiği Rum ve
Ermeniler asıl çehrelerini bu hadise ile ortaya çıkardılar 12 .
Böyle kritik bir ortamda, o zamana kadar Türk devletinin çatısı altında rahat ve huzur içinde
yaşayagelmiş bazı azınlık unsurların, bulanık suda balık avlamak misâli işgalcilerle işbirliği yaparak devleti bir an önce çökertmeye çalışmaları da tablonun bir başka acı ama bir o kadar da ibret
alınacak yüzünü teşkil ediyordu 13 .
İzmir’in İşgal haberinin Anadolu’da yayıldığı zaman Konya’da yaşayan azınlıkların
taşkınlıkları, sevinç gösterilerini o yıllarda Konya’da öğrenci olan Selçuk Es şu sözlerle anlatır:
“ İzmir ve İstanbul’un işgal gününde Konya’da oturan Rum ve Ermenilerin, Gazialemşah ve Çifte
Minare Mahallesinde yaptıkları sevinç tezahüratlarını gördüm.”
SEMİZ, Yaşar, “ Milli Mücadele Başlangıcında Konya ve Atatürk’ün Konya’ya İlk Gelişleri ”,S.Ü. Türkiyat
Araştırmaları Dergisi, Sayı 8, http://www.turkiyat.selcuk.edu.tr/pdfdergi/s8/1.pdf , (08.03.2013),
*Ayrıca bkz. Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, C.3, İstanbul 1973, s.1019-1020.
11
ÇELEBİ, Mevlüt, “ İzmir’in İşgalinden Önce Şehzade Abrurrahim Başkanlığında Anadolu’ya Gönderilen Nasihat
Heyeti ” , ATAM Dergisi, Sayı 18, http://atam.gov.tr/izmirin-isgalinden-once-sehzade-abdurrrahim-baskanligindaanadoluya-gonderilen-nasihat-heyeti-anadolu-heyet-i-nasihasi-16-nisan-18-mayis-1919/, 18.04.2013
12
AVANAS, Ahmet, A.g.e. , s.26.
13
KÖSTÜKLÜ, Nuri, “Milli Mücadele’de Akşehir”, ATAM Dergisi, Sayı 71, http://atam.gov.tr/milli-mucadeledeaksehir/?s=ak%C5%9Fehir, (06.03.2013).
10
MİLLİ MÜCADELE’DE KONYA
7
Milli Mücadele gibi fevkalade önemli bir süreçte, Kuva-yı Milliye güçlerinin, işgalci düşman
askerlerinin yanı sıra yıllarca Osmanlı Devleti koruması altında rahatça yaşamış, her türlü insanî hakkı
elde etmiş olan azınlıkların aleyhteki faaliyetleri onların gerçek yüzlerini göstermektedir. Ermeniler’in
“millet-i sadıka” olarak adlandırıldığı, Rumlar’ın hiçbir ayrıcalık söz konusu olmaksızın ticaret yaptığı
Osmanlı Devleti sınırlarında gerçekleştirilen bu faaliyetler, hiç şüphesiz 1815’ten bu yana gerçekleştirilmek istenen Şark Meselesi’nin bir tezahürüydü. Bu azınlıkların bağlı olduğu devletler, faaliyetleri gerçekleştirmeleri için uygun ortamı, bütün Milli Mücadele Dönemi’nde kollamıştır.
II.BÖLÜM – İŞGAL VE SONRASI
A- İTALYANLAR’IN GELİŞİ VE FAALİYETLERİ
İtilaf Devletleri, Mondros Mütarekesi ile uygulanmaya başlanan ve Anadolu’nun aralarında
paylaşılmasını öngören kararları çok daha önce almışlardı.Nitekim İtalya; Fransa, İngiltere ve
Rusya’nın yanında savaşa girmenin ödülü olarak, Anadolu’nun güney ve güneybatısında pay elde
etmiş, bu konuya ilişkin ilk antlaşma 26 Nisan 1915’te Londra’da yapılmıştı. Nisan 1917’de konu
yeniden ele alınmış, İngiltere, Fransa ve İtalya arasında imzalanan Saint Jean de Maurienne
Antlaşması ile İzmir’in kuzeyi, Afyon’un güneyi, Akşehir’in kuzeyi, Kızılırmak yayının güneyi ve
Mersin’in batısıyla sınırlanan geniş bir bölge İtalyanlar’a bırakılmıştı. Ancak, dördüncü İtilaf Devleti
olan Rusya, bu sıralarda patlak veren ihtilal nedeniyle* antlaşmaya katılmadığından, kararın uygulanması bu ülkenin onayına kalmıştı. Aynı yıl içerisinde savaşa katılmasını sağlamak amacıyla Yunanistan ile de bir antlaşma yapılmış ve İngiltere ile Fransa daha önce İtalya’ya verilmesi konusunda
anlaştıkları İzmir ve bölgesini Yunanistan’a söz vermişlerdi. Böylece daha Mütareke’nin imzası sırasında İtalya ile İtilaf Devletleri arasında anlaşmazlık baş göstermişti. Ancak her şeye karşın İtalya
Konya’yı da içine alan Güneybatı Anadolu üzerinde söz sahibi olmayı sürdürüyordu 14 .
Gizli Antlaşmalara göre kararlaştırıldığı gibi bölgeye ilk İtalyanlar değil İngilizler
geldi.Demiryolunu kontrol etmek için 80 kişilik birliğini Konya İstasyonu’na bıraktı 15 .
İngilizlerden sonra bölgeye İtalyanlar yerleşti.7 Ocak 1919’da Konya’yı işgal ettiler. İtalyanların Konya’ya önemli miktarda asker göndermeleri 1919 yılı ilkbaharıdır. Nitekim Konya’yı 26 Nisan
1919 tarihinde 1300 kişilik askerle işgal ettiler. İtalyan kuvvetlerinin ilk işgal ettikleri bölge istasyon
olmuştur. İstasyona çadır kurarak bir ordugâh meydana getirdiler. İlk iş olarak kendilerine iki telsiz ve
telgraf istasyonu kurdular. Fırka karargâhlarını Konya merkezine yerleştirdiler 16 .
B- VALİ CEMAL BEY’İN TUTUMU
İtalyanlar Konya’ya geldikten sonra görevde bulunan Vali Cemal Bey onlara karşı hiçbir
mukavemet göstermemiştir. Hatta verdiği âni bir emirle, işgale gelen düşman askerlerine yirmi dört
saat içinde memleketin ilim ve irfan yuvası olan Dârül-muallim mektebini boşalttırıp teslim etti. Bu
olay hem muallimleri hem de talebeleri çok müteessir etmiştir. Bu olaydan kısa bir süre sonra
İtalyanlar işgal sahalarını genişletmiştir. Akşehir İstasyonu’nu işgal ederek burada telsiz ve telgraf
istasyonu kurmuşlar, aynı zamanda Konya’dan asker göndererek Beyşehir İstasyonu’nu da ele
geçirmişlerdir 17 .
Vali Cemal Bey; Milli Mücadele Dönemi’nde Konya’nın ilk valisiydi. Koyu bir Hürriyet ve
İtilaf yanlısı ve İngiliz Muhipleri Cemiyeti üyesiydi.Konya’nın önde gelen din adamlarından Zeynel
Abidin Hoca da Hürriyet ve İtilaf’ın önde gelen yöneticilerindendi 18 .
Konya Valisi Cemal Bey’e “Artin Cemal” adı verilmesi onun İttihatçı düşmanlığından
kaynaklanmaktadır. Bu İttihatçı düşmanlığı onu Ermeni dostluğu yapmaya kadar itmiştir. Nitekim
Celâl Bayar bu konuda şöyle demektedir: “En mutaassıp Ermeni komitecileri savaş sırasında 300 bin
14
Yurt Ansiklopedisi, Konya Maddesi, c.7, s.5137.
* Ayrıca bkz. “Bolşevik Devrimi” / “Ekim Devrimi”
15
Yurt Ansiklopedisi, Konya Maddesi, c.7, s.5137.
16
AVANAS, Ahmet, A.g.e. , s.28
17
AVANAS, Ahmet , A.g.e. , s.28
18
Yurt Ansiklopedisi, Konya Maddesi, c.7, s.5138.
MİLLİ MÜCADELE’DE KONYA
8
Ermeni’nin öldürüldüğünü idda ettikleri halde, bu ölüm sayısını 800 bine çıkarmak suretiyle güya
İttihatçılardan intikam almak istemişti ve bundan dolayı da halk da kendisine “Artin Cemal” demeye
başlamıştı 19 .
Vali Cemal Bey’in İtilaf yanlısı hareketlerinden rahatsız olan Mustafa Kemal, bir buyrukla
İstanbul Hükümeti ile yapılan haberleşmeyi 12. Kolordu Komutanı Mehmet Selahattin Bey tarafından
denetim altına alınmasını istedi.Bundan rahatsız olan Cemal Bey, Mehmet Selahattin Bey’in bölgeden
uzaklaştırılmasını istedi. Böylece Mehmet Selahattin görevden alındı.
Cemal Bey, Milli Mücadele karşıtı tavırlarına Sivas Kongresi’nde de devam etti. Kongreye
Konya’dan delege gönderilmesi karşı çıktığı gibi, Kongre’nin İstanbul ile haberleşmeyi kesme kararına da uymadı.Sürekli Kuva-yı Milliye aleyhine hareketlerde bulunan Vali Cemal Bey hakkında
Mustafa Kemal, Ekim 1919’da Amerikan Radyosu muhabirine verdiği demeçte, Cemal Bey’in
İngilizler’den 150.000 Sterlin altığını ileri sürmüştür 20 .
İtalyanlar Akşehir istasyonunu 1 subay ve 70 er olarak sembolik bir kuvvetle işgal ettiler. Zaten
pek çok yerdeki İtalyan işgalleri de işgal metodlarının bir gereği olarak ya sembolik nitelik taşımış ya
da işgal ettikleri yerlerdeki yerli halka iyi davranarak neticede emperyalist emellerini gizlemeye
çalışmışlardır. İtalyan işgal metodunun bu özelliği aslında millî mukavemet ruhunu kırmaya yönelik
idi. Akşehir’de de bunu denemeye çalıştılar 21 .
İtalyanlar’ın işgal ettikleri yörelerde yaşayan halka karşı tutumları, öbür işgalci devletlerden
önemli ölçüde farklı idi. Bunda, İzmir yöresinin paylaşılması konusunda İtalya ile öbür İtilaf
Devletleri arasında çıkan anlaşmazlığın ve İtalyanlar’ın oyuna geldikleri düşüncesinde olmalarının
büyük payı vardı. Bu nedenle İtalyan askerî birlikleri işgal ettikleri yörenin halkına oldukça yumuşak
davranıyor ve onları kazanarak öbür devletlere karşı bu tutumu koz olarak kullanmaya çalışıyorlardı.
İtilaf Devletleri arasındaki bu anlaşmazlık öyle derinleşti ki, İtalyanlar sonunda Kuva-yı Milliye’ye
açıkça yardım eder bir tutuma girdiler 22 .
İtalyanlar’ın işgal süresince yaptıkları tek faaliyet olarak Öğüd Gazetesi’nin kapatılması
gösterilebilir. Öğüd Gazetesi Mütareke yıllarından önce Afyon’da yayımlanıyordu. Ancak
Yunanlılar’ın İzmir’i işgali sonrası Konya’ya taşınmıştır 23 .
Mütareke sonrası işgaller aleyhinde yayın yapmaya başlayan gazete İngiliz komutanların
hoşuna gitmemişti. Durumu İstanbul’a bildiren İngiliz zabiti, İtalyanlar’ın Öğüd’ü mühürlemesine
sebep oldu. Gazete baş muharriri Feridun Fikri Kandemir o günleri şöyle anlatır: “ Nihayet bir sabah
matbaanın makinalı tüfeklerle mücehhez süngülü İtalyan askerleri tarafından basıldığını gördüm.
İtalyan zabit:“İşgal Kuvvetleri Başkomutanlığı’nın emri ile Öğüd Gazetesi tatil edilmiştir.Matbaanızı
işgal ediyoruz. ” diyorlardı. Halbuki İtalyan Kumandanı bir gece evvel bana gizlice yaverini
göndererek İngiliz olan başkumandanlarından aldıkları emir üzerine ertesi gün matbaayı basacaklarını,
ihtiyatlı bulunmamı haber vermiş olduğundan, sabaha kadar çalışıp uğraşarak makinalardan birini
sökmüş, hurufat kasalarını da pamuklarla tıkayarak şehir dışındaki Söylemez Baba tekkesine
kaçırmıştım.” diyor 24 . Gazete daha sonra bu tekkede yayına devam etmiştir.
Mehmet Önder, Öğüd Gazetesi’nin kapatılmasının ardından yapılan protesto mitinglerinden
sonra İstanbul’daki İtilaf Devletleri temsilciliklerine çekilen protesto telgrafları ile, Öğüd’ün
kapatılmasının sert bir dille kınandığını ve durumun ayrıca Ankara’ya bildirildiğini, “ Milli Mücadele
Dönemine Ait 100 Belge, Belge No:14” adlı esere dayanarak nakleder. Ankara’ya çekilen telgraf Ali
Kemalî’nin imzasını taşımatadır. İşte o telgrafta şöyle yazmaktadır:
BAYAR, Celal, Ben de Yazdım, c.7, İstanbul 1969. s. 2132.
Yurt Ansiklopedisi, Konya Maddesi, c.7, s.5138.
21
KÖSTÜKLÜ, Nuri, “Milli Mücadele’de Akşehir”, ATAM Dergisi, Sayı 71, http://atam.gov.tr/milli-mucadeledeaksehir/?s=ak%C5%9Fehir, (06.03.2013).
22
Yurt Ansiklopedisi, Konya Maddesi, c.7, s.5137.
23
Yurt Ansiklopedisi, Konya Maddesi, c.7, s.5139.
24
AVANAS, Ahmet, A.g.e. , s.35
19
20
MİLLİ MÜCADELE’DE KONYA
9
“28.1.1336
“ Ankara’da Heyet-i Temsiliye Riyaset-i Alisine,
Öğüd Matbaası’nın İtalyanlar tarafından vukû bulan tecavü-ü işgal üzerine bugün hükümet
meydanında ekseriyet-i azime ile miting akdederek İstanbul’da Düvel-i Mü’tefile mümessil-i siyasiyelerine bir telgraf-ı protesto keşide edilmiş ve suretleri de leffen takdim kılınmış olduğu arz olunur,
ol babda
Konya Müdafaa-i Hukuk Heyeti Reisi
Ali Kemalî ” 25 .
14 Mart 1336 (1920) sabahında Öğüd Gazetesi “İtalyanlar Konya’dan Çekiliyor” müjdesini
veriyordu. Aynı şeyi İngiliz, Yunan ve Fransızlar için de temenni ediyordu. Gazetenin bu haberinden
sonra 12. Kolordu Komutanı Fahrettin Altay Bey, İtalyanlar’ın İstanbul’a hareket emri aldıklarını
telgrafla 1. Kolordu Komutanlığı’na bildiriyordu. 11-12 Mart 1920’de başlayan hareket 4 günde sona
ermiş ve İtalyanlar Konya’yı terk etmiştir 26 .
Ancak işgal süresi boyunca halka hiçbir zarar vermemesi, hiçbir düşmanlık göstermemesi ve
silah kullanmaması, İtalyanlar’ın amacının Konya’yı işgal etmek değil de, Mondros Mütarekesi’nin
hükümlerini uygulayıp gitmek olduğu anlaşılmaktadır.
C – İŞGALLERE KARŞI TEPKİLER
1- Mitingler
►1. MİTİNG
30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi sonrası başlayan tepkiler İstanbu’un işgaliyle mitinglere
dönüşmüştür. Konya’da gizli faaliyette bulunan Kuva-yı Milliyeciler ve yerli aydın halk, olayları
protesto amacıyla bir miting tertiplediler. Bu mitinge kadar gizli hareket eden Kuva-yı Milliyeciler
artık teşkilatlanmayı tamamlamış ve faaliyete geçmiştir. Vali Cemal’in İstanbul’a kaçışında bu
mitingin rolü büyüktür. Nitingin nerede yapıldığına dair kaynaklar elde bulunmamaktadır 27 .
►2. MİTİNG
Yunanlılar’ın İzmir’de, Fransız ve Ermeniler’in Adana’da Müslümanlara yaptıkları zılmü
protesto amaçlı kadınlar tarafından yapılan ilk mitingdir. Cephede ölen oğulları için Şerafettin
Camii’inde toplanan kadınlar bir beyanname yayınladılar. Bu beyannameden bir de Fahrettin Altay’a
verdiler. 8 Ocak 1920’de yapılan mitingde İtilaf Devletleri’ne karşı müstakil bir Türkiye kurulması
fikri savunuldu. Kadınlar Miting’i olarak da anılan bu mitingin Milli Mücadele’de başka bir örneği
yoktur 28 .
►3., 4. ve 5. MİTİNGLER
İkinci mitingden sonra 3 gün aralıkla mitingler düzenlendi. Ocak 1920 Konya için mitingler ayı
sayılabilir. Yerel halkın, esnafın da katılımıyla büyüyen mitingler halk üzerinde büyük etkiler yarattı.
Öğüd Gazetesi 22 Mart 1920 günü halkı miting için Alaaddin Tepesi’ne çağıran beyannameler sunmaya başlamıştı. Nitekim İstanbul’un İşgali sonrası tepkileri artan halkın katılımıyla büyük mitingler
yapıldı 29 .
25
ARABACI, Caner, Milli Mücadele’de Konya Öğretmenleri, S.Ü. Tarih Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 1990, s.53.
AVANAS, Ahmet, A.g.e. , s.36
27
AVANAS, Ahmet, A.g.e. , s.38
28
AVANAS, Ahmet, A.g.e. , s.39
29
AVANAS, Ahmet, A.g.e. , s.41
26
MİLLİ MÜCADELE’DE KONYA
10
2- Konya Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti
Milli Mücadele yıllarında Konya’da en geç kurulan siyasî birliktir. Geç kurulmasının sebebi
Cemal Bey gibi bir valinin bulunmasındandır. Cemal Bey yukarıda anlatıldığı üzere Kuva-yı
Milliye’nin en büyük düşmanı, İngiliz Muhipleri Cemiyeti’nin üyesiydi. Vali Cemal Bey’in şehri terk
edişinin ardından resmen kurulmuştur. Vali Cemal Bey’in şehri terk etmesinin ardından valilik
makamına vekil olarak Hadimli Mehmet Vehbi Efendi geçmiştir. Vehbi Efendi, o zamanlar Sivas’ta
bulunan Mustafa Kemal’den aldığı telgrafta “ Heyet-i Temsiliye üyesi Refet Bey’in tam yetkili olarak
bölgeye geleceğini ” okumuştur. Telgraftan dört gün sonra gelen Refet Bey vilayette coşkuyla
karşılanır. Vilayet binasında yapılan toplantıda 8 Ekim 1919’da yapılan seçimle Müdafaa-i Hukuk
Konya Heyet-i Merkeziyesi’nin seçimi yapılır. Cemiyetin bazı üyeleri şunlardır: “Mevlana Postnişini
Abdülhalim Çelebi, Müderris Ali Kemalî Efendi, Müftü Yalvaçlı Ömer Vehbi Efendi, Mevlana
Sertariki Adil Çelebi, Müftüzade Cevdet, Hacı Mindizade Süleyman, Gilisralı Hacı Tahir, Hacı Bahri
Efendizade Mümtaz Bahri Bey” 30 .
Konya’nın diğer bir şanssızlığı da Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin ilk idarecilerinin bir
kısmının kötü niyetli kişiler olmalarıydı. Bunlar kendilerine verilen yetki ve nüfuzu kötüye kullanmışlardı. Mesela Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adına kurulan milli kuvvetlerin zabit ve efradları ile
kendilerine çok yüksek maaş bağlamışlardı 31 . Ayrıca bazı subaylar Konya’da milli teşkilatı
güçlendirme ve genişletme görevleriyle uğraşacakları yerde, ticaretle uğraşıyorlardı. Bu olaylar halkın
dikkatini çekiyor ve tepkilere neden oluyordu. Halkın Müdafa-i Hukuk Cemiyeti’nden şikayetçi
olması Heyet-i Temsiliye’ye kadar ulaşmıştı. Bunun üzerine bizzat Mustafa Kemal Paşa tarafından 12.
Kolordu Kumandanı Fahreddin Bey’e (Altay) olayın araştırılması için bir telgraf gönderilmiştir 32 .
Konya Müdafaa-i Hukuk Şubesi, yöneticiler arasında baş gösteren anlaşmazlıklar nedeniyle bir
süre verimli çalışamadı. Ankara’ya kadar ulaşan bu söylentiler üzerine merkez yönetim kurulu değişti
ve Sivaslı Ali Kemali Hoca başkanlığında yeni bir yönetim kurulu oluşturuldu. Örgütün çalışmaları da
ancak bundan sonra canlandı 33 .
3- Konya Kuva-yı Milliyecileri
Bilindiği üzere, “Kuva-yı Milliye” kavramının sözlük anlamı, “Millî kuvvetler” veya “milis
kuvvetleri” demektir. Ancak, Millî Mücadele sırasında bu kavram, dar ve geniş olmak üzere iki
anlamda kullanılmıştır. Dar anlamda Kuva-yı Milliye; düzenli ordu birlikleri dışında bir tür gerilla
savaşı ile mücadele veren, sevk ve idareleri merkezî bir komutanlığa bağlı olmayan silahlı gruplardır.
Geniş anlamda ise Kuva-yı Milliye; Millî Mücadele’nin bütününü ifade eder. Millî Mücadele’nin
başlamasında ve başarıya ulaşmasında millî kuvvetlerin fevkalâde rolü vardır. Zira, Yunanlar’ın
İzmir’e çıkışından 1920 sonlarına kadar olan yaklaşık 1,5 yıllık süre içinde düşmana mukavemet eden
belki de tek kuvvet Kuva-yı Milliye idi. Şüphesiz bu mücadelede ordu birlikleri de vardır. Ancak,
inisiyatif bu yıllarda Kuva-yı Milliye’nin elinde idi. Kuva-yı Milliye’nin başarıları, Millî Mücadele
ruhunun ve azminin daha da gelişmesini sağladı.
Bu açıdan Kuva-yı Milliye fikrinin nasıl doğduğunun? nasıl geliştiğinin? ve bu fikrin halka mâl
olmasında bellibaşlı faktörlerin neler olduğunun bilinmesi, bizce, Millî Mücadele’nin tam anlaşılması
bakımından zarurîdir 34 .
30
KUTAY, Cemal , A.g.e. , s.70
ALTAY, Fahrettin, On Yıl Savaş ve Sonrası (1912-1922) , İstanbul 1970, s.222.
32
ALTAY, Fahrettin, A.g.e. , s.222.
33
Yurt Ansiklopedisi, Konya Maddesi, c.7, s.5139.
34
KÖSTÜKLÜ, Nuri , “Milli Mücadele’de Denizli,Isparta, Burdur ve Sancaklarında”, ATAM Dergisi, Sayı 14,
http://atam.gov.tr/milli-mucadelede-denizli-isparta-ve-burdur-sancaklarinda/?s=k%C3%B6st%C3%BCkl%C3%BC,
10.03.2013
31
MİLLİ MÜCADELE’DE KONYA
11
Refet Bey idaresindeki milli kuvvetler Konya’ya gelmeden Cemal Bey’in şehri terk etmesi
üzerine hükümet valisiz, makam da boş kaldı. Bu durum endişe yarattı. Ortaya çıkacak asayişsizliği
önlemek için 26 Eylül 1919 Cuma günü ulema, tüccar ve esnaf temsilcileri Müftü Ali Rıza Efendi’nin
başkanlığında toplandı. Toplantıda Edip Bey ve Ömer Vehbi Efendi’nin teklifiyle Müderris ve
Muharrir Mehmet Vehbi Efendi ‘‘İttifak-ı âra’’ ile Vali Vekili seçildi.
Konya’da bu hadiseler olurken, İstanbul Hükümeti Kara Sait Paşa’yı II. Ordu Kumandanlığı’na
tayin etti. Yeni durumdan habersiz olan bu kumandan bir önceki istasyondan milli kuvvetlerin baskısı
üzerine İstanbul’a dönmek zorunda kaldı. Konya Kuva-yı Milliye’ye ilhak ettiğinde Milli Teşkilat da
Heyet-i Temsiliye dönemi başlamıştı. Artık Mustafa Kemal gönderdiği genelgeleri bu teşkilat adına
imzalıyordu 35 .
III.BÖLÜM – MİLLİ MÜCADELE’DE KONYA ÖĞRETMENLERİ
Türkiye genelinde öğretmenler Milli Mücadele’yi desteklemişlerdir. Bu yolda halkı aydınlatma, yeni nesilleri yetiştirme faaliyetleri, sadece okul-veli ilişkileri düzeyinde kalmamıştır. Konferanslar, mitingler, temsiller düzenlemişler; gazete ve dergilerde yazılar yazmışlar, bazıları fiilen sıcak
savaşta görev üstlenirken, diğerleri de cephe gerisinde dönemin en önemli teşkilatı olan Müdafaa-i
Hukuk v.b. cemiyetlere yardımcı olmuşlardır.İşte bu konuda Konya öğretmenlerinin diğer yerlerin
diğer yerlerin öğretmenlerinden bir farkı vardır.
Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ni bizzat kuran, başkanlığını ve üyeliklerinin bir kısmını üstlenen
onlardır. Ayrıca öğretmenler, ilk meclis lehine bir kamuoyu oluşturarak eski eğitimcilerden mebusların
TBMM’ye katılmasını ve vatan çapında hizmetler üstlenmelerini sağlamışlardır 36 .
Milli Mücadele’nin çetin şartlarının yaşandığı bu dönemde Konya’da görev yapan ve öne çıkan
bazı öğretmenlere değineceğiz. Yaptıkları faaliyetleri, fedâkarlıkları ile saygıyla ve minnetle anmamız
gereken öğretmenlerimiz o dönemde hiç de yabana atılacak cinsten olmayan icraatları ile tüylerimizi
diken diken etmektedir.Şimdi bu öğretmenleri inceleyelim:
◦ Sivaslı Ali Kemalî Efendi
Milli Mücadele Dönemi, Konya öğretmenlerinin önde geleni ve yüz akı Ali Kemalî’dir. O,
Önce ilmi ve eğitimciliği ile sonra, vatanın en tehlikeli günlerinde Konya Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin başında hizmet verip doğru bildiği yoldan asla şaşmayan bir karakter ve şuur yapısı ile örnek
bir şahsiyet ortaya koymuştur 37 .
Ali Kemalî Efendi Sivas’ın Gemerek ilçesinde doğmuştu. Burada müderrislik yaparken bu ilçe
ilim muhiti olarak ona dar gelir ve Konya’ya gelip yerleşir. Ali Kemalî’nin öğrenme çabası durmaz.
Ulemadan Tavaslı Osman ve Müfti Kadınhanlı Hüseyin Efendilerden ders alır, yazısını geliştirir.
Bundan sonra Konya ulemasının tensibiyle İplikçi Medresesi’ne müderris olur. İplikçi’den sonra
Ziyaiyye ve Feyziyye Medreseleri’nde de müderrislik yapar. 1898 yılında is Konya Mekteb-i İdadisi,
Ulum-u Terbiye öğretmenliğine atanır. İdadinin en verimli yıllarıdır. Burada on yıl kadar görev yapan
Ali Kemalî 1907 tarihinde açılan Hukuk Mektebi’ne Fıkıh ve Ahkâm-ı Evkaf muallimi olarak tayin
olunur 38 .
Konya’nın Milli Mücadele saflarındaki yerini almasına, beldenin çok muhterem bir din adamı,
Sivaslı Ali Kemalî Efendi öncülük etmiş, Türkiye Büyük Millet Meclisi daha 23 Nisan 1920’de
vatanın kaderini eline almadan Müdafaa-i Hukuk Heyeti Merkeziyye’sini riyaseti altında kurmuştur.
Bu heyet Anadolu’nun bağrında Türk milletinin hak ve haysiyetini ölüm-kalım kavgası halinde
bayraklaşan İlk Öncüler’in meslek, muhtevâ, ruh yapısı hakkında da berrak fikir verecek niteliktedir.
Bilinmelidir ki Konya Müdafaa-i Hukuk Heyeti, başka beldelerimizde de, değişik adların ve beden-
35
AVANAS, Ahmet, A.g.e. , s.87,88,89.
ARABACI, Caner, Milli Mücadele’de Konya Öğretmenleri, S.Ü. Tarih Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 1990, s.40.
37
ARABACI, Caner, Milli Mücadele’de Konya Öğretmenleri, S.Ü. Tarih Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 1990, s.42.
38
ARABACI, Caner, Milli Mücadele’de Konya Öğretmenleri, S.Ü. Tarih Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 1990, s.43.
36
MİLLİ MÜCADELE’DE KONYA
12
lerin sahiplerinin uhdesinde, amma çok benzer, inanılmaz ölçüde aynı yapıda kurulmuşlardır. Bu
itîbarla Konya misalinde bütün vatanı bulabiliriz 39 .
Siyasi hayatında da Meşrutiyet hareketini desteklediği gibi, II.Meşrutiyet’ten sonra İttihat ve
Terakki partisinin Konya’da öncülüğünü de yapmıştır. Aynı zamanda bu partinin Mehmet Tevfik Bey
tarafından çıkarılan “Hakem” gazetesinin de danışmanıdır. Hukuk Mektebi’ne geçişinden iki yıl sonra
bu görevine ek olarak idadide “Ulûm-u Arabiye ve Ahlakiye” öğretmenliği görevini de üstlenen Ali
Kemalî, bir ara İttihat ve Terakki’nin Konya Heyet-i Merkeziye Reisliği’ni ifâ etmiş, Türk Ocakları’nın Konya’da kuruluşunu sağlamış, en güzîde talebelerini Türk Ocağı bünyesinde toplamıştır 40 .
● Heyet-i Nasiha’nın Oluşumu
Şehirlerin yönetimi ve vilayetlerde yapılacak ıslahatın uygulanmasıyla ilgili olarak 31 Mart
1919’da Sadaret’de bir toplantı yapıldı. Aynı günlerde Sadrazam Damat Ferit Paşa, şehzadeler
başkanlığında vilâyetlere, mülkiye, ilmiye ve askeriyeden seçilecek kişilerden oluşacak birer “heyeti fevkalâde” gönderilmesi fikrini benimsedi. Sadrazama göre heyetler, “hukuk-u mukaddese-i devlet
ve milletin sıyânetine çalışılacağı” hakkında halka, padişah adına teminat vereceklerdir.Damat Ferid, 5
Nisan 1919’da İngilizlerin İstanbul’daki temsilcisi Webb’i ziyaret ederek, taşradaki karışıklık ve
huzursuzluğa son vermek üzere, kuvvetli bir merkezî hükümet komitesi kurulacağını, sonra da söz
konusu heyetlerden iki tane gönderileceğini ve bunların hükümet adına tam yürütme yetkilerine sahip
bulunacaklarını açıkladı. Bu komite ve heyetlere İngiliz subaylarının da katılmasını istedi. Webb, buna
imkân olmadığını, bununla birlikte, İngiliz denetim subaylarının komisyonlara yerel şartlar ve şikâyetler konusunda bilgi vererek yardımcı olmalarının buyrulmasını rica edeceğini söyledi.Osmanlı Hükümeti’nin çalışmalarını yoğunlaştırdığı Nisan 1919’da, Anadolu’ya gönderilecek heyetler ve yapılması plânlanan ıslahat konusundaki gelişmelerin İstanbul basınında yer almaya başladığı görülmektedir. 11 Nisan 1919 tarihli İKDAM gazetesi; “Meclis-i Vükela’nın Anadolu’ya iki heyet göndermeye
karar verdiğini, bu heyetlerin Anadolu’nun muhtelif yerlerini gezerek halka, unsurlar arasında uzlaşma
ve vatandaşlık hissi telkin edeceğini, bu heyetlerden birisine Şehzade Abdülhalim Efendi’nin, diğerine
de, Şehzade Abdürrahim Efendi’nin başkanlık yapacaklarını” yazmıştı 41 .
Heyet-i Nasiha’nın Anadolu’ya gönderilme amacına değinecek olursak Anadolu Heyeti Nasihası Başkanı Şehzade Abdürrahim Efendi’ye göre; “heyetin bu seyahatten amacı, savaşın felâketlerinden etkilenen Anadolu halkını selâm-ı şahane ile taltif etmek ve aynı zamanda Anadolu’nun
ihtiyaçlarını yakından görerek neticesini hükümete bildirmektir.” Sadrazam Damat Ferit’e göre Heyeti Nasiha’nın vazifesi, “daha ziyade manevidir. Vazifesi, ahaliye selâm-ı şahaneyi tebliğ etmek, padişahımızın kendilerini düşündüğünü anlatmak ve ân-ı hazırda kalb-i hümayunlarının da tebanın kalbi gibi
rencide olduğunu anlatmaktır…” 42 .
İstanbul’dan gönderilen bu heyetin vazifeleri; mütareke hükümlerine karşı gelmenin imkansızlığını anlatmak ve böylesine harekete kalkışanların şiddetle cezalandırılacaklarını bildirmektir 43 .
Mondros Mütarekesi’nden sonra Osmanlı padişahı ve hükümetinin izlemeyi plânladığı yeni politika
sonucu kurulan Heyet-i Nasiha, Anadolu’da parlak törenlerle karşılanmasına rağmen istenilen başarıya
ulaşamamıştır. En azından, beklenen asayişi sağlayamadığı gibi Anadolu’da girişilen işgalleri de
önleyememiştir.
39
KUTAY, Cemal, A.g.e. , s.68.
ARABACI, Caner, Milli Mücadele’de Konya Öğretmenleri, S.Ü. Tarih Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 1990, s.44.
41
ÇELEBİ, Mevlüt, “ İzmir’in İşgalinden Önce Şehzade Abrurrahim Başkanlığında Anadolu’ya Göndeliren Nasihat
Heyeti ” , ATAM Dergisi, Sayı 18, http://atam.gov.tr/izmirin-isgalinden-once-sehzade-abdurrrahim-baskanligindaanadoluya-gonderilen-nasihat-heyeti-anadolu-heyet-i-nasihasi-16-nisan-18-mayis-1919/, 18.04.2013
42
ÇELEBİ, Mevlüt, A.g.e.
43
KUTAY, Cemal, A.g.e., s.71.
40
MİLLİ MÜCADELE’DE KONYA
13
a-Heyet-i Nâsiha ve Ali Kemalî
Uzun harp yıllarının ardından gelen Mondros Ateşkes Antlaşması ile savaş yorgunluğu bütünüyle üstümüze çökmüştür. Mütareke maddeleri ve bu maddelerin getirecekleri kavranamadığı için
Herkes, yarasını sarmak, acısını dindirmek üzere bir köşeye dinlenmeye çekilmiştir. Bu dinlenme
aslında, fazlasıyla hak edilmiştir de. Fakat kaybımız korkunçtur. Ama hiç olmazsa Anadolu, İstanbul
elimizdedir, teselli kaynağımızdır. Ancak Mütarekeden beklenen ve istenen huzur umudu çok çabukl
tükenir. Yıllarca savaşanlari vazifelerini yapmış olmanın huzurunu duyamazlar. Çünkü vatan her
yönden işgal edilmeye başlanmıştır.
İlk işgaller ve buna karşı tereddüt havası çok sürmez. Yer yer kıpırdanmalar başlar. Bu
kıpırtıları İstanbul Hükümeti Mütareke Hükümleri’nin uygulanmasında engel olarak görmektedir.
Bunun için İstanbul’dan Anadolu’ya Nasihat Heyetleri gönderilir.
Konya’ya da devrin önemli isimlerinin içinde bulunduğu bir heyet gönderilir. Bu heyette daha
sonra sadrazam olacak olan Ali Rıza Paşa, Konya’daki durumu ve vaziyeti öğrenmek amacıyla özel
sekreteri Burhan Cahit’i, Ali Kemalî, Ömer Vehbi ve Hadimli Mehmet Vehbi Efendilerin fikrini
öğrenmekle görevlendirir. Ali Kemalî şöyle Burhan Cahit’e şöyle der: “ Konya halkı, ruhunda
vatanperverlik, kafasında haysiyet, kanında Türklük olan memleketin her namuslu ve faziletli ferdinin
yapacağı aynı şeyi yapacak, vatanını müdafaa edecektir. Bu hak ve şeref yolunu temsil edecek
kıymetli evladını bu halk hiç şüphesiz bulacaktır. Tarihimiz meydandadır. Türk Milleti, tarihinin hiçbir
devrinde rehberden mahrum kalmamşıtır. Vatanperverlik ve fazilet, bu mukaddes rehberin himmetine
yardımcı olmaktır” 44 .
Bu sözlerle Ali Kemalî Efendi’nin, Konya ve bütün vatan için kurtuluş rotasını kafasında
çizdiği görülmektedir. Rehber olarak da milletin vatanperverlik özelliğini ele almıştır.
b-Muavenet-i Milliye ve Ali Kemalî
Ali Kemalî başkanlığındaki Konya Müdafaa-i Hukukçuları, kurtuluşumuzun silahlı bir
mücadele sonucunda kazanılabileceğine inanmışlardır. Fakat, henüz düzenli orduya geçilmediği gibi,
var olan milli kuvvetler de her şeye muhtaç durumdadır. Her şeyden önce bu kuvvetlerin millet
tarafından desteklenmesi gerekiyordu.Değilse netice alınamayacaktır. Ali Kemalî ve arkadaşları bunun
şuurundadırlar. Onun için milli dava yolunda fedakarlık,canlardan önce mal varlıklarının sunulması ile
Başlayacaktır. Hemen Muavenet-i Milliye ( Milli Yardım) Teşkilatı’nı kurarlar. “Anadolu’da bu
teşkilatın ilk olması da, arı bir teşkilatçılık ve kuruculuk örneğidir. Ayrıca, önderlik ve örnek teşkil
etmek bakımından da önem taşımaktadır 45 .
Daha sonra Ali Kemalî Efendi, ilerde bahsedeceğimiz Delibaş Mehmed Hadisesi esnasında,
kendisini uyaranlara rağmen evi basılarak, sürüklene sürüklene şehir merkezine kadar gelmiş ve orada
vefat etmiştir.
Ali Kemalî Efendi Hazretlerinin şahsında, sadece tebcile layık bir ferdin vatanseverliği ve
gayesi uğruna ferdî cesaret ve fedakarlığı misali yoktur: Hakiki din adamlığının tarif ve izahı vardır.Bu
vasıf, Türk milletinin varlığının tehlikeye düştüğü her temel hadisede, hakkın, haysiyetin, doğrunun,
faziletin yanında olmuştur. Hatta bu meziyetler mevcudiyet buhranı ile zedelendiği zaman onları ihyâ
etmiştir. Cehalet, taassub, kişisel çıkarcılık, istiklal ve haysiyetle bağdaşmayan iç – dış kasıtlar ise, ilk
hedef larak, Türk’ün hakiki din ve maneviyat adamlarına ve onların şahsına Türk’ün aziz varlığı ruh
ve iman hazinesine saldırmışlardır.
Yabancı kasıt ve tahriklerle, iç ihtirasların yarattığı Delibaş hadisesinde Ali Kemalî Efendi, bu
ebedî hakikatı o buhran devrinde kanı ile tescil eden aziz bir şehittir 46 .
◦ Eflatun Cem GÜNEY
44
45
46
ARABACI, Caner, Milli Mücadele’de Konya Öğretmenleri, S.Ü. Tarih Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 1990, s.48.
ARABACI, Caner, Milli Mücadele’de Konya Öğretmenleri, S.Ü. Tarih Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 1990, s.56.
KUTAY, Cemal, A.g.e. , s.95-96.
MİLLİ MÜCADELE’DE KONYA
14
Milli Mücadele Dönemi Konya öğretmenlerinden birisi de Eflatun Cem’dir. Türk folklorcusu
ve masal yazarı olarak şöhret bulan Eflatun Cem Malatya Hekimhanı’nda 1896 yılında
doğmuştur.1920 yılında Konya Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti bünyesinde teşekkül ettirilen “İrşat ve
Teftiş Heyeti” üyeliğine seçildiğine göre bu tarihten daha önce Konya’ya gelmiş ve çevresine müsbet
yönde intiba bırakmış olmalıdır.
Eflatun Cem bu sırada Darü’l Eytam (Yetimler Yurdu) Müdürüdür. Bilindiği gibi Darü’l
Eytam’lar I. Dünya Savaşı yüzünden yetim ve yoksul kalan çocuklar için açılmaya başlanmıştır.
Birçok vilayette olduğu gibi Konya’da da 1916 yılında öksüz ve yetimler himaye ve okutmak
maksadıyla kurulan bu eğitim müessesinin ilk müdürleri Nafiz ve Bahire Onat’tır.
Eflatun Cem İrşad Heyeti’nde gören aldıktan sonra boş durmamıştır. Naci Fikret’in
II.Meşrutiyet ile Cumhuriyet arasındaki Konya matbuatı hakkında bilgi veren değerli makalesinden
öğrendiğimize göre, Eflatun Cem Konya’da İrşad adında bir mecmua çıkarmıştır. Bunların dışında
çeşitli liselerde Edebiyat ve Türkçe Öğretmenliği yapmıştır.
1981 yılında İstanbul’da vefat etmiştir.Erzurumlu Emrah, Dertli Kaval, En Güzel Türk
Masalları, Bir Varmış Bir Yokmuş, Evvel Zaman İçinde, Aşık Garip gibi birçok eseri ve bunun
yanında makaleleri ve halk eğitimi üzerine de çalışmaları bulunmaktadır 47 .
◦ Mehmet Muhlis KONER
Milli Mücadele döenmi Konya’sının seçkin öğretmenlerinden birisi de Mehmet Muhlis’tir. Bu
dönemde sadece eğitim sahasında değil, kalemiyle, belediye reisi olarak, değişik yardım kurumları
bünyesinde yer alarak hizmetler veren Mehmet Muhlis, 1886 Konya doğumludur.
Mehmet Muhlis, bulunduğu mevkii ve görevi bir yana her şeyden önce bir vatansever olarak
üstüne düşeni yapmaya devam etmiştir. O, Milli Mücadele boyunca Kuva-yı Millye’nin yanında yer
almıştır. Kuva-yı Milliye’yi cephe gerisinden beslemek ve ayakta tutmak için teşekkül ettirilen dönemi
en önemli teşkilatları “ Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri”dir. M.Muhlis, 8 Ekim 1919’da teşekkül
ettirilen Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Konya Geçici Merkez Heyeti içindedir.
M.Muhlis, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin halkı uyandırma ve milli davayı benimsetme
gayesiyle sık sık tertiplediği mitinglerde de görev alır. 15 Ocak 1920 tarihinde yapılan Konya
Mitingi’nin tertip komitesi üyelerinden birisi de Mehmet Muhlis’tir.
Mehmet Muhlis, Milli Mücadele Dönemi’nde , yardım ve kalkınmayı hedeflediğini açıklayan
bazı cemiyetlerin kuruluşunda da rol alır.30 Eylül 1921 tarihinde Türk Cemiyet-i Hayriyesi ( Türkleri
Yükseltme Cemiyeti) ni teşkilatlandırmak üzere seçilen 35 kişilik kurucu azadan birisidir.
Vatanı işgale uğrayan milletimizin, savaşta haklılığının yurt dışında da kabul edilmesi
konusunda bazı çabalara sahiptir. Milletimizle ilgili yazdığı yazılarla Avrupa’da müsbet yankılar
uyandıran Fransız Gazeteci Madam Gaulis, 1921 yılında Konya’ya gelmiştir. Belediye binasında ona
özel bir ziyafet verilmiştir. Madam De Gaulis, aynı yıl Paris’te yayınladığı “Türk Milliyetçiliği” adlı
kitabında o günlerin Konya’sı hakkında bilgi verir. 1981 yılında tercüme edilerek yayınlanan bu
eserinde gazeteci Konya’yı şu şekilde tasvir eder: “ Bu şehir, Doğu’da bir saraydır. Doğuyu
Konya’dan daha iyi temsil eden bir şehir yoktur. Uzaktan pek muhteşemdir; saraylar, bahçeler,
akarsular, minareler; yakından ise, perişanlık, sefalet ve harabeler! Yalnız çok güzel birkaç cami
müstesna.”
Mehmet Muhlis’in ölüm tarihi 21 Ekim 1957’dir 48 .
◦ Hüseyin Refik KIRIŞ
47
48
ARABACI, Caner, Milli Mücadele’de Konya Öğretmenleri, S.Ü. Tarih Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 1990, s.69
ARABACI, Caner, Milli Mücadele’de Konya Öğretmenleri, S.Ü. Tarih Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 1990, s.139.
MİLLİ MÜCADELE’DE KONYA
15
Hüseyin Refik, Konya Hukuk Mektebi’nin son müdürüdür. Ondört yıl hizmet verdiği
Konya’da öğretmenliğin yanı sıra mahallî basında çıkan yazılarıyla da eğitim çabalarına devam etmiş,
Milli Mücadele’ye destek vermiştir.Konya’da “Şeyhü’l Muallim” diye anılan Hüseyin Refik aslen
Sinopludur. 1868 doğumludur.İlk memuriyete Şam Askeri Rüşdiyesi İmlâ Muallimliği ile 1888’de
başlamıştır. Bağdat’ta da görev yapan Hüseyin Refik Van’a tayin olunur. Van’dan da 1912’de Konya
Hukuk Mektebi’ne tayin olunur. Buradaki görevine ek olarak Konya’da birçok okulda öğretmenlik
yapmıştır.
Cumhuriyet’in ilanından sonra inkılapları fikir ve kalemiyle desteklemiştir 49 .
◦ Ahmet Necati ATALAY
1888 Konya doğumludur. İlk tahsilinden sonra Arapça,Farsça özel dersler alan Ahmet Necati,
Konya Darü’l Muallim Mektebinin 1912 yılında bitirir. İlk öğretmenliğine Konya merkezinde Feyz-i
Hürriyet adındaki okula Başöğretmen olarak başlar. Ahmet Necati ve arkadaşları Türk Ocağı
faaliyetlerinden olarak “Ocak” adında bir mecmua çıkarır. Bu mecmuada yazı yazanlar arasındadır.
Daha çok folklor alanında yazılarla ünlenmiştir.
Milli Mücadele Dönem’inde ise Anadolu İntibah Mektebi’nde öğretmendir. Kardeşi Fevzi
Atalay’ın ifadesine göre “ İttihat Terakki taraftarı ve Padişahlık yönetimine karşı” olan Ahmet Necati
bir süre ilköğretim müfettişliği yapar.
O, Konya’da kendi ifadesi ile, Cumhuriyetten sonra inkılabın bütün safahatında vazife almış ve
vazifelerini müsbet başarıyla neticelendirmiştir. Şapka İnkılabı’ndan sonra ilk hasır şapka takanlardan
olduğu söylenmektedir. Harf İnkılabı ile de yeni yazıyı ilk benimseyenlerin Atalay Ailesi olduğunu
söylemiştir 50 .
◦ Edib Râşid BEY
1897 senesinde Konya’da doğmuştur. Asıl ismi Râşid olduğu halde mahlası olan “Edib”
ismiyle anılmıştır. Yüksek tahsilini tamamladıktan sonra Posta ve Telgraf İdaresi’nde memurluk
yapmıştır. buradan sonra öğretmenliğe geçerek sırasıyla İttihat ve Terakki , Numune Mektebi,
Anadolu İntibah Mektebi’nde muallimlik yapmıştır 51 .
◦ Mümtaz Bahri KORU
Milli Mücadele Dönemi Konya öğretmenlerinden önemli simalarından birisi de Mümtaz Bahri
Koru’dur. Başta eğitim kurumları olmak üzere çeşitli millî kuruluşlarda görev alan Mümtaz Bahri,
aslen Konyalı olup 1888 tarihinde doğmuştur.
Henüz çocuk yaşta iken o zaman Mevlevî Dergahı’nın kuzey tarafında bulunan Türbe Mektebi
adındaki sıbyan mektebinde dinî derslerle birlikte Kur’an-ı Kerim öğrenir. Devrin seçkin eğitimcilerinden Ali Kemalî, Şair Ayaşlı Şakir gibi değerli hocalardan ders almıştır. Memuriyetine 1906’da
Konya Maarif İdaresi Mekatib-i İbtidaiyesi’ne sonra Hamidiye Mektebi’ne devam ederek 1898 yılında
“Aliyyü’l Âla” derecesiyle diploma alır.
Milli Mücadele faaliyetleriyle Konya’da seçkin bir yer edinen Mümtaz Bahri, Cumhuriyet’in
ilanıyla açılan “Vilayet-i Meclis- Umumisi”’ne Konya azası olarak seçilir.İkna gücü ve saygın kişilği
ile Nasihat Heyetleri’nde görev alırken, müteşebbis kişiliği ile Müdafaa-i Hukuk ve alt kuruluşları,
Türk Cemiyet-i Hayriyesi’nin kurucularından olmuştur.
Milli Mücadele kolay başlayıp, gelişmiş bir hareket değildir. Yer yer Kuva-yı Milliye
hareketini tanıyamamış veya yanlış tanımış yerlerde karşı hareketler olmuştur. M.Bahri millî hareketin
gelişmesi için yapılan her hareketin içinde bulunmuştur. Müdürü olduğu Anadolu İntibah Mektebi, evi
milli düşünce ve duyguların yayılıp, konuşulduğu yerlerdir. Düzenlenen protesto mitinglerinde ön
saflarda görev almıştır. 15 Ocak 1920’deki protesto mitinginin tertip komitesinde bulunmuştur.
49
ARABACI, Caner, Milli Mücadele’de Konya Öğretmenleri, S.Ü. Tarih Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 1990, s.71
ARABACI, Caner, Milli Mücadele’de Konya Öğretmenleri, S.Ü. Tarih Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 1990, s.84
51
ARABACI, Caner, Milli Mücadele’de Konya Öğretmenleri, S.Ü. Tarih Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 1990, s.109
50
MİLLİ MÜCADELE’DE KONYA
16
Ömrünün 18 yılını eğitime, 24 yılını da bankacılığa vererek 1948 yılında emekliye
sevkedilmiştir 52 .
IV.BÖLÜM- MİLLİ MÜCADELE ALEYHTARI HAREKETLER
Biliyoruz ki Milli Mücadelemizde en buhranlı devre iç isyanlar günleridir. Aldanma, aldatma,
igfal, tarhib, tahrik, haksız ve kasıtlı kışkırtmalar, devrini tamamlamış vahimelerin arkasındaki art
niyetli telkinler, menfî propaganda, yolunu şaşırmışlığın binbir tecellisi. . .
Milli Mücadele’nin başlarında bir takım nedenlerle gerek milli faaliyetlere ve gerekse Mustafa
Kemal Paşa ve arkadaşlarının başlattıkları Milli Mücadele’ye karşı olumsuz hareketlerin ve hadiselerin
odak noktası olan Konya’da önce I.Bozkır ve I.Konya isyanları çıkmış, daha sonra da Delibaş
Mehmed ve avanaesinin Konya’yı basarak ele geçirdikleri II. Konya İsyanı veya Delibaş Mehmed
İsyanı olarak bilinen isyan hareketleri olmuş ve her defasında da b isyanlar bastırılmıştır.Hatta
Atatürk’ün Konya’yı I.defa ziyaretleri olan 3 Ağustos 1920 tarihindeki gelişi, I. Konya İsyanı’ndan
sonra Konya’nın ileri gelenler ve halkıyla görüşmek ve Konya’daki milli faaliyetleri yakından görmek
amacıyladır 53 .
Hepsinin müşterek hedefi Milli Mücadele’nin imkansız olduğunu, en ümitli dimağlara
yerleştirmek ve umutları silmek idi. Milli Mücadele Dönemi’nde, Konya’nın adı yörede sık sık baş
gösteren dinci ayaklanmalarla duyulmuştur. İngilizler’in ve İstanbul’daki hükümet çevrelerinin
kışkırtmasıyla ortaya çıkan bu tür olayların en önemlileri I. ve II. Bozkır Ayaklanmalarıyla Delibaş
Mehmed Ayaklanması’dır* 54 .
A-BOZKIR’DAKİ AYAKLANMALAR
Milli Mücadele döneminde Kuva-yı Milliye hareketine karşı gelişen ve diğer isyanlara da örnek
teşkil eden Bozkır’daki isyanlar, Kuva-yı Milliye’nin Anadolu’daki hızlı büyümesi karşısında telaşa
kapılan Damat Ferit Paşa ve taraftarlarının örgütlemesi olarak ortaya çıkmıştır.Damat Ferit Paşa,
Kuva-yı Milliye’yi yok etme çarelerini araştırmak için Anadolu’ya heyetler göndermiştir. Bu heyetlerden, Konya ve Bozkır’a giden heyetin başkanı olan Süleyman Şefik Paşa, yaptığı incelemelerden
sonra; “Kuva-yı Milliye’yi dağıtmanın çok kolay olduğunu, fakat bunun için kendisinin Harbiye
Nazırı olması gerektiğini” açıkça belirtmiştir. İstanbul’a dönmesinden kısa bir süre sonra da talep
ettiği Harbiye Nazırlığı görevi kendisine verilmiştir. Bu atamadan sonra, görev yeri olan Konya’ya
bağlı Bozkır’da Kuva-yı Milliye karşıtı ayaklanmalar çıkmıştır. Birinci Bozkır isyanı, Damat Ferit
Paşa’nın Anadolu’daki en büyük dayanaklarından Vali Cemal Bey’in örgütlemesi ile 26 Eylül- 4 Ekim
1919 tarihleri arasında ortaya çıkmıştır. Yeni kurulan Ali Rıza Paşa Hükümeti kan dökmeden olayı
kapatmak istemiş fakat başarılı olamamıştır. Asiler genel af ve Kuva-yı Milliye’nin bölgeden ayrılması
istekleri ile 22 Ekim-4 Kasım 1919 tarihleri arasında ikinci kez harekete geçmişlerdir. Bu ikinci
ayaklanma Kuva-yı Milliye birliklerinin Bozkır’a gönderilmesi ile ancak bastırılabilmiştir 55 .
Bozkır hadisesi, konuyu ele alan eserler tarafından bölgede etkinliği bulunan Hürriyet ve İtilafçı
Zeynelabidin, Rahip Frew ve Konya Valisi Cemal Bey’in ortaklaşa hareketlerinin bir sonucu olarak
değerlendirilmektedir. Elbetteki bu yaklaşım doğru bir tespittir. Fakat bir açıdan da eksiktir. Zira, olay
basit bir fırkacılık çekişmesi değil, gelişen Kuva-yı Milliye hareketi karşısında direnme gücü kalmayan Damat Ferit Hükümeti tarafından organize edilen siyasal bir ayaklanmadır. Ayaklanmanın önemini anlamak, bu hadiseyi hazırlayan gelişmeleri mütareke ortamının bütünlüğü içerisinde değerlendirmeye bağlıdır 56 .
52
ARABACI, Caner, Milli Mücadele’de Konya Öğretmenleri, S.Ü. Tarih Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 1990, s.145
AKANDERE, Osman, “Atatürk’ün Konya’yı İkinci Defa Teşrifleri”, S.Ü. Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Sayı 5,
http://www.turkiyat.selcuk.edu.tr/pdfdergi/s5/6.pdf , 15.03.2013
54
Yurt Ansiklopedisi, Konya Maddesi, c.7, s.5140.*( Bozkır veya Konya Ayaklanması şeklindeki tabirlerin doğru
olmadığını belirtmek isterim. Zîra bir ilçe veya ilin tamamını isyan etmiş olarak göstermek son derece yanlıştır. Bu
isyanları kişisel olarak ele almak gerekmektedir.)
55
KARACA, Taha Niyazi, “Milli Mücadele’de Bozkır İsyanları”, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi,
Sayı 16, http://sbe.erciyes.edu.tr/dergi/sayi_16/12_karaca.pdf , 08.03.2013
56
KARACA, Taha Niyazi, A.g.e.
53
MİLLİ MÜCADELE’DE KONYA
17
I. ve II. Bozkır Ayaklanmaları* Eylül ve Ekim 1919’da art arda patlak verdi. Bu ayaklanmaların
körüklenmesinde, 26 Eylül’den bu yana Konya’da bulunan Vali Cemal Bey’in ve İngilizlerle ilişkide
olduğu saptanan Zeynel Abidin Hoca’nın önemli rolleri oldu.Kürtoğlu Musa, Bademlili Hacı Halil ve
Güzel Çavuş adlı üç kişi, Apa Dinek ve Hisarlık gibi köylerden topladıkları bine yakın köylü ile
Bozkır’ı bastılar ve askerlik şubesinin deposuna girerek bütün silah ve cephaneye el koydular, bu
arada karşılarına çıkan jandarmaları da etkisiz duruma getirerek silahlarını aldılar. Kendilerine karşı
koymak isteyen birkaç kişiyi de öldüren ayaklanmacılar, kasaba yakınlarındaki baruthaneyi ateşe
verdiler ve birçok evi yağmaladılar 57 . Ancak çok genişleyecek gibi görünen bu ayaklanma, Konya’dan
gönderilmiş olan Nasihat Heyetlerinin yaptıkları konuşmalar sonunda birden bire söndü. Onları en çok
yatıştıran şey, Bozkır’a Milli Kuvvetlerin gönderilmeyeceği vaadi idi.
Dahiliye Nezareti olayların araştırılması amacıyla Mülkiye Müfettişi Asaf Talat Bey’i 14 Ekim’de
Bozkır’a gönderdi. İncelemelerini tamamlayan Asaf Bey’e göre isyanın sebeplerinden birisi de “Eski
Vali Cemal Bey’in bazı memurlar vasıtasıyla yaptırdığı gerçek dışı propagandalar” idi. 19 Ekim’de
Konya'daki görevine başlayan Vali Suphi Bey'in raporları da ayaklanmanın Vali Cemal Bey ve
Zeynelabidin’in adamlarının organizasyonu ile çıktığını ortaya koymaktadır. 9 Kasım 1919’da
Bozkır’ın ileri gelenlerinden 70 kadar köy muhtarı, hoca, müderris, ulema, tüccar ve eşraf hükümete
ve Kuva-yı Milliye’ye bağlılıklarını bildiren mahrem bir telgraf gönderdiler. Bu telgrafta ahali, eski
Vali Cemal ve Hoca Zeynelabidin’i isyanın baş sorumlusu olarak suçlamaktadır 58 .
Ertesi gün de Seydişehir’den gelen bir süvari bölüğüne saldıran ayaklanmacılar, birçok askeri
tutsak aldılar, bu arada birkaç makineli tüfeği de ele geçirdiler. Ancak bu gelişmelerden sonra,
Konya’dan Bozkır’a bir öğüt kurulu gönderildi. Bağışlanacaklarına söz verilince köylüler 4 Ekim
1919’da evlerine dağıldılar 59 .
Fakat asiler 21 Ekim 1919’da yeniden ayaklandılar. İkinci Bozkır ayaklanması olarak adlandırılan
ve 4 Kasım 1919 tarihine kadar devam eden isyanın en önemli sebebi: İstanbul’da Damat Ferit
Hükümeti’nin yerine Milli Mücadele’ye taraftar Ali Rıza Paşa Hükümeti’nin kurulması ve muhtemel
ayaklanmalara karşı Konya’da bazı tedbirler alınmasıdır. Nitekim asiler, aldıkları esirleri serbest
bıraktıkları halde, ellerine geçirdikleri silah ve cephaneyi hükümete teslim etmediler. Birinci ayaklanmaya göre daha dikkatli hareket ettiler. Kendilerine destek bulmak için Hadim, Alibeyhüyüğü,
Akviran ve Karaman’da faaliyette bulunmaya başladılar. Kürtoğlu Musa, Zeynel Abidin Efendi’nin
amcazadeleri Hoca Abdullah, Hoca Sabit ve Hoca Abdülhakim, Avdan köyünden yeğenleri Hacı
Osman, Talat, Arpa köyünden Hacı Hasan, Hacı Hüseyin, Hacı Halil, Hacı Mehmet, Fartlı Abdullah,
Hisarlık köyünden Akkavuk lakaplı Şeyh Ali, Dinekli Şükrü, Bozkırlı Hüseyin Ağa önemli rol oynadılar. Asilerin bu faaliyetleri üzerine Afyon’da bulunan Arif Bey’in idaresindeki Karakeçeli Müfrezesi
Seydişehir’e gönderildi. Ayrıca bazı kuvvetler şehrin güney hududu tutma için Çumra ile Akviran
arasında toplandı. Asiler Çumra’ya gönderilen kuvvetlerin çekilmesini istediler. İstekleri yerine
gelmezse Kuva-yı Milliye’ye karşı harekete geçeceklerini bildirdiler. İstekleri kabul edilme-yince
3000 kişilik asi grup Bozkır’ın Akkilise köyünü işgal edip kendilerine kattılar. 24 Ekim 1919 günü
Akkilise civarında Arif Bey Müfrezesi ile yaptıkları çarpışmadan ağır kayıplar vererek dağıldılar. Bu
sırada isyan Çumra, Hatunsarayı ve Alibeyhüyüğü’ne sıçradı.
Şakilerin asıl amaçları Konya’yı ele geçirmekti. Bu durumun farkına varan Sivas Heyet-i
Temsiliyesi, Karakeçeli Müfrezesi’ni Konya’ya gönderdi. Burada bir gövde gösterisi yapan müfreze,
zaman geçirmeksizin ayaklanma bölgesine gitti ve yoğun çatışmalar sonunda ayaklanmacıların
elindeki köyleri teker teker ele geçirdi. 4 Kasım 1919’da da Bozkır’a giren Karakeçe Müfrezesi
duruma hâkim olarak II. Bozkır Ayaklanmasını bastırdı 60 .
Bozkır isyanları; Milli Mücadele döneminin kargaşa ortamında başta Damat Ferit olmak üzere
milli kuvvetleri yok etmeye azmetmiş Süleyman Şefik Paşa ve Cemal Paşa’nın önderliğinde, Hürriyet
ve İtilaf Fırkasının propaganda ve organizasyonu ile gelişen ve büyüyen bir hareket olmuş, fakat kısa
sürede söndürülmüştür. Bozkır isyanları mahiyet itibarı ile çok büyük bir ayaklanma sayılamaz ise de,
* Zeynel Abidin Ayaklanması demeyi doğru buluyorum.
57
Yurt Ansiklopedisi, Konya Maddesi, c.7, s.5140.
58
PINARCI, Süleyman, Cemal Bey’in Konya Valilikler Dönemi, S.Ü. Tarih Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 2006, s.79.
59
Yurt Ansiklopedisi, Konya Maddesi, c.7, s.5140.
60
AVANAS, Ahmet, A.g.e. , s.101.
MİLLİ MÜCADELE’DE KONYA
18
hem Kuva-yı Milliye düşmanlarının durumlarını göstermesi ve hem de Anadolu’da gelişen diğer
isyanlara örnek teşkil etmesi açısından son derece kayda değer bir hadise olmuştur 61 .
B-DELİBAŞ MEHMED HADİSESİ
- Delibaş Kimdir ?
Bilindiği gibi 15.yy sonlarında, Rumeli’de oluşturulan hafif süvari askerine ‘Deli’, başlarına da
‘Delibaşı’ adı verilmiştir. Halk bunlara sonsuz cesaret ve aşırı kahramanlıklarından ötürü ‘Deli’ adını
takmış ve bu isim diğerini unutturmuştur.
Zamanla düzenleri bozularak gitgide halkın başına bela olan ve çapulculuğa başlayan ‘Deli’
birlikleri , paşalarından ayrılarak artık yaman birer eşkıya olmuşlardır. Artık feshedilmiş olan bu
teşkilat, Yeniçeriliğin kaldırılmasından sonra, 1829 yılında tamamen kaldırılmış, hatta bir kısım ‘Deli’,
Anadolu içlerine yürüyen Mısırlı Mehmed Paşa ordusuna katılarak Osmanlı ordusuna karşı
çarpışmışlardır. İşte Çumra’nın Alibeyhüyüğü köyünden Delibaş Mehmed’in sülalesi de bir Delibaşı
teşkilatına mensuptur 62 .
Delibaş, hemen hemen bütün Çumra’da sözünü dinleten kuvvete sahipti. Konya’daki
azınlıklarla da ticari ilişkisi vardı. Zeynelabidin Efendi’nin kardeşi Ziya Efendi ile yakın dosttu. Dünya
Savaşı’nda kurası Dördüncü Ordu’ya çıktığı halde akrabası Hacı Şıh’ın aracılığı ile gitmemiş, önce
cephe gerisi hizmetinde kalmış, daha sonra Çanakkale’de bulunmuştu 63 .
Konya’da olup bitenleri günü gününe Zeynelabidin Efendi’ye, dolayısıyla Papaz Fru ve Said
Molla’ya bildirmiş olanlar, İstanbul’dan gizlice gelenlerin Delibaş’ın çevresinde kurdukları ağın
farkında değildiler 64 .
- İsyan Başlıyor
Bozkır ayaklanmasında sonra Mayıs 1920’ye değin anılmaya değer bir ayaklanma girişimi
olmadı. Ancak Mayıs ayında Konya Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti yöneticileri, kentte yeni ayaklanma
hazırlığı yapıldığını öğrendiler ve önayak olanların tutuklanmaları istediler. Vali Suphi Bey’in olayı
geçiştirme tutumuna karşın, kolordu komutanı ihbarı değerlendirdi ve adı geçen kişileri tutuklattı.
Ancak, tutuklanmaktan kurtulan kişilerden bazıları Konya’da din çevrelerini harekete geçirdiler ve
dışardan gelen silahlı bazı köylülerin de katılımıyla yeni bir ayaklanma başlattılar.
Bu ayaklanma fazla yaygınlaşmadan bastırıldı ve Konya’da sıkıyönetim ilan edildi. Ankara Hükümeti,
ayrıca ayaklanmanın önlenmesi için gerekli girişimlerde bulunmadığı gerekçesiyle, Konya Valisi
Suphi Bey’i görevden aldı 65 .
Konya’da Milli Mücadele’ye karşı kışkırtmalar bununla da bitmedi. Konya ve çevresine
yığılanve eşkiyalık yapmaya başlayan asker kaçaklarının da işin içine karışmasıyla, durum daha da
duyarlı bir noktaya geldi. Bölgede hoşnutsuzluk yayan ve her an başkaldırı hazırlığı içinde
bulunanların başını Delibaş Mehmed adlı bir şaki çekiyordu. Bu arada, Konya halkı arasında Ege’den
ilerleyen ordunun Yunan ordusu değil, Halife’ye bağlı güçler olduğu söylentisi yayılıyordu. Bu
söylentilerin etkili olduğu görülünce, Konya din çevrelerinden çeşitli kurullar cephelere gönderildi ve
durumu gözleriyle görmeleri sağlandı. Ne var ki, Kuva-yı Milliye düşmanlığı yayan kışkırtmaları, bu
tür uygulamalar da önleyememişti ve yeni bir ayaklanma adım adım yaklaşıyordu.
Sonunda beklenen oldu ve Delibaş Mehmed 500 silahlı adamıyla, 2 Ekim 1920’de Çumra’yı
bastı. Saldırıyı Ilgın, Akşehir ve Karaman’da da yaygınlaştıran ayaklanmacılar, güçlerini birleştirerek
Konya’ya yöneldiler. Bu sırada, Konya Valisi Haydar (Vaner) Bey’in kenti savunacak gücü yoktu.
Elindeki çok az askerle Alâaddin Tepe’sinde direnmeye çalıştı ve ayaklanmacıları caydırmak için
KARACA, Taha Niyazi, “Milli Mücadele’de Bozkır İsyanları”,Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı
16, http://sbe.erciyes.edu.tr/dergi/sayi_16/12_karaca.pdf , (08.03.2013).
61
62
OĞUZ, Hüseyin, Konya Delibaş Mehmed Hadisesi, Konya 2005, s.45.
KUTAY, Cemal, A.g.e. , s.82
64
KUTAY, Cemal, A.g.e. , s.82
65
Yurt Ansiklopedisi, Konya Maddesi, c.7, s.5140.
63
MİLLİ MÜCADELE’DE KONYA
19
Konya’daki yakınlarından birkaç kişiyi rehin aldı. Bunlar arasında eşraftan Taşbaşlı Hacı Hasan adlı,
eşraftan bir kişi de vardı.
Delibaş Mehmed’e bağlı güçler 3 Ekim sabahı Konya kapılarına geldiler ve adım adım kente
girdiler. Telgrafhaneyi ele geçirerek haberleşme hatlarını kesen ayaklanmacılar, kısa bir çatışmadan
sonra hükümet konağına da girdiler. Delibaş Mehmed, ayaklanmanın elebaşlarından Mazlumzade
Osman Efendi’yi Konya Valiliği’ne diğer arkadaşlarını da polis müdürlüğü, jandarma komutanlığı,
kaymakamlık gibi görevlere atadı. Ardından kentte yoğun bir terör başlatan ayaklanmacılar çok sayıda
kişiyi öldürdüler 66 .
Delibaş’ın Konya yolunda olduğu anlaşıldığı gün ulemadan Hamdizafe Hacı Ragıp, Ali
Kemalî’ye gelmiş, asilerin asıl hedefinin kendisi olduğu bilindiği, bu cahil ve gözü dönmüş güruhun
bir fenalık yapabileceğini hatırlatmıştır.Ancak ısrarlara rağmen Piri Mehmet Paşa mahallesindeki
evinden ayrılmamıştır.
Ertesi gün sabah onu evinden alıp götürmüşlerdir. Mahkeme önüne çıkarılmak üzere Piri
Mehmet Paşa Camii’nde diğer güne kadar tutulmuştur.Sabah olunca camiden alınmış Arslanlı Kışlaya
doğru sürüklenerek götürülürken son sözleri şu olmuştur: “ Ben sizleri affettim. Çünkü ne yaptığınızı
bilmeyecek kadar cahil ve bîçaresiniz. Allah da sizleri affetsin. Hiç birinizden davacı değilim.” 67
Ertesi gün de direnme noktalarından bölge kumandanlığı ve askerî ortaokul binalarını da ele
geçiren Delibaş Mehmed güçleri, son direnme noktası Alâaddin Tepesi’ne saldırdılar. Vali Haydar
Bey’in yanında bulunan Konya ve Karamanlı askerler de ayaklanmacılara katılınca, Haydar Bey’e
bağlı 30 kişiyi bulmayan bir güç kaldı. Sonunda vali ile birlikte onlar da teslim oldular.
Ayaklanmanın böylesine büyük boyutlara varması, Anadolu’nun en büyük vilayetlerinden
birinin ayaklanmacıların eline geçmesi üzerine Ankara Hükümeti, Batı Cephesi’ni bile boşaltarak
Konya’daki ayaklanmayı bastırmaya yöneldi. Bu görev o sırada Dahiliye Vekilliği yapmakta olan
Refet (Bele) Bey’e verildi. Batı Cephesi’ndeki birçok birliği, bu arada Demirci Mehmet Efe çetesini
yanına alan Refet Bey, hızla Konya’ya yürüdü. 5 Ekim akşamı şehrin yakınlarına geldi. Bu sırada
Adana Cephesi’ndeki 41. Tümen de Karaman’a gönderilmişti.
Konya içindeki gücü 4000 kişiyi bulmasına karşın Delibaş Mehmed, Refet Bey’in bu yıldırım
harekâtından telaşa düştü ve kendisiyle anlaşmak istedi. Bu amaçla rehin tuttuğu Vali Haydar Bey ile
Taşbaşlı Hacı Hasan’ı Refet Bey’e yolladı. Görüşmeler sonunda Haydar Bey’in ağzından Delibaş’a bir
mektup yazıldı ve Taşbaşlı Hacı Hasan tarafından Konya’ya götürüldü. Mektupta Refet Bey’in, teslim
olması için Delibaş’a 24 saat süre tanıdığı, buna uyarsa bağışlanabileceği belirtiliyordu.
Kuva-yı Milliyeciler’in bu koşulunu kabul etmeyen Delibaş Mehmed, 6 Ekim sabahı, Konya’nın
birkaç km. kuzeyinde mevzilenmiş bazı Kuva-yı Milliye güçlerine saldırdı. Çatışma ayaklanmacıların
üstünlüğüyle sona ereceği sırada Refet Bey’in güçleri olay yerine yetişti ve Delibaş Mehmed büyük
bir yenilgiye uğradı. Refet Bey, aynı gün Konya’ya girdi.
8 Ekim’de Konya’dan yürüyüşe geçen Refet Bey aynı gün Çumra’yı da kurtardı ve Bozkır’a
yöneldi. Karaman’ı ele geçirme görevi ise 41. Tümen’e verilmişti. Şiddetli çarpışmalardan sonra 16
Ekim’de Bozkır’a giren Refet Bey, Kaymakam Demir Asaf Bey’le kazanın bütün askerî yöneticilerinin öldürülmüş olduğunu gördü. Baskınlar yaparak ilerleyen Refet Bey güçleri, 18 Ekim’de Seydişehir’i, 19 Ekim’de de Beyşehir’i ele geçirdi. Aynı günlerde, 41. Tümen Karaman’ı, Kasap Osman
Bey’e bağlı birliklerde Akşehir ve Ilgın’ı almıştı. Harekât 15 Kasım 1920’ye değin sürdürüldü ve bu
tarihte Delibaş Ayaklanması kesin olarak bastırıldı.
Ayaklanmanın elebaşısı Delibaş Mehmed Mersin’e kaçarak Fransızlar’a sığındı. Bir süre sonra
İstanbul’a giderek Zeynel Abidin Hoca’yla görüştü ve yeni bir ayaklanma başlatmak üzere yeniden
Konya’ya geldi. Orada aftan yararlanmak isteyen adamlarınca öldürüldü 68 .
66
Yurt Ansiklopedisi, Konya Maddesi, c.7, s.5140.
KUTAY, Cemal, A.g.e. , s.92
68
Yurt Ansiklopedisi, Konya Maddesi, c.7, s.5140.
67
MİLLİ MÜCADELE’DE KONYA
20
SONUÇ
Mondros Mütarekesi’nin hükümlerini yerine getirmek amacıyla işgal edilen vatan
topraklarından birisi de Konya’dır. İzmir, Antep, Adana, İstanbul gibi güzîde vatanımızın her karış
toprağı düşman istilasının tehlikesi altında idi. Mondros’un ardından başlayan işgaller, aslında
mütarekenin ve işgalci devletlerin amaçlarını göz önüne sermiştir. Mütareke ile Osmanlı Devleti’nin
ordusunu terhis ederek, haberleşme ağına el koyarak, tünelleri,geçitleri kontrol altına alarak, tamamen
kolunu kanadını budamıştır. Ancak mütareke sonrası başlayan işgallere karşı harekete geçen halk,
I.Dünya Savaşı’nın ardından yeni bir mücadeleye başlandığını anlamış ve bu yönde İstiklal Savaşı’nın
ileride lideri olacak olan Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışının ardından Milli Mücadele’ye
başlamıştır.
Diğer illere nazaran İtalyan işgalini daha az hisseden Konya halkı, İzmir’in Yunanlılar
tarafından işgalinin ardından harekete geçmiştir. Gazeteler ve dergiler vasıtasıyla halk bilinçlendirilmeye çağrılmış ve protesto mitingleri düzenlenmiştir. Bu hareketlenme resmî olarak
gecikmiştir.Bu gecikmenin birinci sebebi; o yıllarda İttihat ve Terakki Partisi ve İngiliz man-dasını
savunan İngiliz Muhipleri Cemiyeti üyesi olan Cemal Bey isimli bir zâtın Valilik makamında
bulunmasıdır. Bu Vali’nin hemen her fırsatta Kuva-yı Milliye, Milli Mücadele ve Mustafa Kemal’i
kötülemesi ve bu mücadelenin yanlışlığını isbata çalışması Konya halkının da Milli Mücadele’ye
katılmasını geciktirmiştir.
Uzun zamandır düşman işgaline uğramayan ve bu tip teşkilatlanmalara yabancı olan Konya
halkı, bu özelliği sebebiyle de Milli Mücadele’ye karşı ilgisiz kalmıştır.
İtanyanlar’ın Konya’ya gelişinden gidişine kadar izlediği politika da Konya halkını yanıltmada
önemli rol oynamıştır. İzledikleri yumuşak ve sevecen politika sayesinde, İtalyanlar kendilerini
sevdirmiş ve asıl amaçlarını ustalıkla yerli halktan gizlemiştir. Hiçbir silahlı olaya da karışmaması
sebebiyle İtalyan askerleri halkın gözünde masumâne bir yer edinmiştir. Ancak Öğüd Matbaası’nın
basılarak Milli Mücadele lehinde yayın yapılmasına engel olunmaya çalışılması da İtalyanlar’ın
yaptığı diğer bir olaydır.
Bu saydığımız sebeplerden ötürü Konya halkı teşkilatlanma açısından zayıf kalmış ve
gecikmiştir. Bu gecikme sebebiyle oluşmayan Kuva-yı Milliye ruhundan yoksun bir ortamda da
İstanbul Hükümeti ve İngilizler’in çabaları sonucu Milli Mücadele aleyhine birçok ayak-lanma
yaşanmıştır. Bu ayaklanmalarda birçok vahim olay gelişmiştir. Rehin alınan ve öldü-rülen askerler,
öldürülen sivil hak ve yağmalanan yüzlerce köy. . . O dönemde Konya’da Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti
Konya Merkezi Reisi olan Ali Kemalî Hoca gibi insanlar dahi acınmayak, Kuva-yı Milliye ve Mustafa
Kemal’i destekledikleri için türlü işkenceler ve eziyetler sonucu vefat etmiştir.
Ancak o dönemde Konya’da görev yapan gerek siyasiler, gerekse de Konya’daki öğretmenler
sayesinde teşkilatlanma hareketleri hızlanmıştır. Basın’ın Vali Cemal’in Kuva-yı Milliye aleyhine
yaptığı faaliyetleri duyurmasıyla da Mustafa Kemal bundan haberdar olmuş ve Refet Bey’i Konya’ya
göndermiştir. Cemal Bey de, daha Refet Bey gelmeden Konya’yı terk etmiştir. İşte bu olay Konya’da
Milli Mücadele ruhunun oluşmasında dönüm noktasıdır. Vali Cemal Bey’in İstanbul’a kaçışı sonrası
Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Konya Şubesi resmen açılmıştır (8 Ekim 1920). Bu açılışın ardından iyice
harekete geçen Konya halkı hem ayaklanmacılara hem işgalci İtalyan askerlerine karşı tavır almış ve
onların karşısında durmuştur. Bu tavır sonucu İtalyanlar Konya’dan çekilmiştir.
Mustafa Kemal’in de Milli Mücadele Dönemi’nde ve sonrasında toplamda 13 kez Konya’yı
ziyareti, onun Anadolu’nun merkezinde bulunan bu vilayete verdiği önemi bize göstermektedir.
Sonuç olarak Konya’nın Milli Mücadele Dönemi’ndeki önemini ve burada meydana gelen
miting, protesto, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti gibi faaliyetleri, işgallere karşı çıkıldığını ve düşmanı
vatandan kovma hedefiyle hareket edildiğinin göstergesidir. Zaman zaman ayaklanmalar çıkmasına
karşın bunu bütün bir il,ilçe veya beldeye mâl etmek son derece yanlıştır. Her ne kadar üzücü
sonuçlara sebep olan ayaklanmalar çıkmışsa da Konya’nın düşman işgallerine karşı duruşu hep aynı
olmuş ve bu karşı duruş doğrultusunda faaliyetlerde bulunulmuştur.
MİLLİ MÜCADELE’DE KONYA
21
BİBLİYOGRAFYA
* ALTAY, Fahrettin, On Yıl Savaş ve Sonrası (1912-1922) , İstanbul 1970.
* AVANAS, Ahmet, Milli Mücadele’de Konya, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 1998.
* AKANDERE, Osman, “Atatürk’ün Konya’yı İkinci Defa Teşrifleri”, S.Ü. Türkiyat Araştırmaları
Dergisi, Sayı 5, http://www.turkiyat.selcuk.edu.tr/pdfdergi/s5/6.pdf , 15.03.2013.
* ARABACI, Caner, Milli Mücadele’de Konya Öğretmenleri, S.Ü. Tarih Ana Bilim Dalı Yüksek
Lisans Tezi, 1990.
* BAYAR, Celal, Ben de Yazdım, c.7, İstanbul 1969.
* ÇELEBİ, Mevlüt, “ İzmir’in İşgalinden Önce Şehzade Abrurrahim Başkanlığında Anadolu’ya
Gönderilen Nasihat Heyeti ” , ATAM Dergisi, Sayı 18, http://atam.gov.tr/izmirin-isgalinden-oncesehzade-abdurrrahim-baskanliginda-anadoluya-gonderilen-nasihat-heyeti-anadolu-heyet-i-nasihasi-16nisan-18-mayis-1919/, 18.04.2013
* KARACA, Taha Niyazi, “Milli Mücadele’de Bozkır İsyanları”, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Dergisi, Sayı 16, http://sbe.erciyes.edu.tr/dergi/sayi_16/12_karaca.pdf , 08.03.2013.
* KÖSTÜKLÜ, Nuri, “Milli Mücadele’de Akşehir”, ATAM Dergisi, Sayı 71, http://atam.gov.tr/millimucadelede-aksehir/?s=ak%C5%9Fehir, 06.03.2013.
* KÖSTÜKLÜ, Nuri , “Milli Mücadele’de Denizli,Isparta, Burdur ve Sancaklarında”, ATAM
Dergisi, Sayı 14, http://atam.gov.tr/milli-mucadelede-denizli-isparta-ve-burdursancaklarinda/?s=k%C3%B6st%C3%BCkl%C3%BC, 10.03.2013.
* KUTAY,Cemal, Kurtuluşun ve Cumhuriyet’in Manevî Mimarları, Diyanet İşleri Başkanlığı
Yayınları, Ağustos 1983.
* OĞUZ, Hüseyin, Konya Delibaş Mehmed Hadisesi, Konya 2005
* PINARCI, Süleyman, Cemal Bey’in Konya Valilikler Dönemi , S.Ü. Tarih Anabilim Dalı Yüksek
Lisans Tezi 2006.
* SEMİZ, Yaşar, “ Milli Mücadele Başlangıcında Konya ve Atatürk’ün Konya’ya İlk Gelişleri ”,S.Ü.
Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Sayı 8, http://www.turkiyat.selcuk.edu.tr/pdfdergi/s8/1.pdf ,
08.03.2013.
* YURT Ansiklopedisi – Konya İli Maddesi c7, Anadolu Yayıncılık, 1982-1983
MİLLİ MÜCADELE’DE KONYA
EKLER
22
MİLLİ MÜCADELE’DE KONYA
23
Ek-1: Konya Atatürk Evi
1923 yılında hazine adına tescil edilen ev Vali Konağı olarak kullanılmış,
Atatürk"ün Konya"ya gelişlerinde de kendisine tahsis edilmiştir.
1927 yılında hazineden Konya Belediyesi"nce satın alınan ev 19.7.1928
tarihinde Konyalıların Atatürk"e şükranlarının bir ifadesi olarak
Atatürk adına tescil edilmiş ve tapusuna "Reis-i Cumhur Gazi Mustafa Kemal Paşa"ya
Konyalıların hediyesidir." kaydı konulmuştur. 1940 yılında Konya Özel İdaresi"nce
sembolik bir bedel karşılığında satın alınan ev, tekrar Vali Konağı haline getirilmiş ve
1963 yılına kadar Vali Konağı olarak kullanılmıştır.
1963 yılında bina Milli Eğitim Bakanlığı"na devredilerek onarılmış ve bir yıl sonra
17 Aralık 1964 tarihinde "Atatürk Evi-Kültür Müzesi" adıyla ziyarete açılmıştır.
Kaynak: Atatürk"ün Doğumunun 100. Yıl Armağanı ATATÜRK ve KONYA-İhsan
KAYSERİ Konya 1981)
MİLLİ MÜCADELE’DE KONYA
Ek-2 : Atatürk’ün Konya gelişinde Valilik binası önünde kurban kesimi.
24
MİLLİ MÜCADELE’DE KONYA
Ek-3 : Mevlana Postnişini Abdülhalim Çelebi’nin Mektubu
*Kaynak: ATALAY, Ahmet, Mevlevîlerin Merkezî Hükümetlere Etkileri ve Bozkır
Zeynelabidin İsyanı Hakkında Postnişin Abdülhalim Çelebi’nin Merkezî Hükümete
Gönderdiği Mektup, S.Ü. Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Sayı 8,
http://www.turkiyat.selcuk.edu.tr/pdfdergi/s8/4.pdf
25
MİLLİ MÜCADELE’DE KONYA
26
Ek-4 : Sivaslı Ali Kemalî Hoca
*Kaynak: ARABACI, Caner, Milli Mücadele’de Konya Öğretmenleri, S.Ü. Tarih Ana
Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, 1990.
MİLLİ MÜCADELE’DE KONYA
Ek-5 : İlk B.M.M.’ye Seçilen Konya Mebuslarından Saatçi Rıfat
*Kaynak: OĞUZ, Hüseyin, Konya Delibaş Mehmed Hadisesi, Konya 2005
27
MİLLİ MÜCADELE’DE KONYA
Ek-6 : Milli Mücadele Yıllarında Konya’dan Bir Görünüm
*Kaynak: OĞUZ, Hüseyin, Konya Delibaş Mehmed Hadisesi, Konya 2005
28
MİLLİ MÜCADELE’DE KONYA
Ek-7 : İsyancı Delibaş Mehmed’in Annesi Havva
*Kaynak: OĞUZ, Hüseyin, Konya Delibaş Mehmed Hadisesi, Konya 2005
29
MİLLİ MÜCADELE’DE KONYA
Ek-8: Mevlana Dergâhı Postnişini Abdülhalim Çelebi
*Kaynak: OĞUZ, Hüseyin, Konya Delibaş Mehmed Hadisesi, Konya 2005
30
MİLLİ MÜCADELE’DE KONYA
Ek-9 : Sivaslı Ali Kemalî Hoca
*Kaynak: OĞUZ, Hüseyin, Konya Delibaş Mehmed Hadisesi, Konya 2005
31
MİLLİ MÜCADELE’DE KONYA
Ek-10: II.Kolordu Kumandanı Fahreddin Altay ve Erkânı
*Kaynak: OĞUZ, Hüseyin, Konya Delibaş Mehmed Hadisesi, Konya 2005
Ek-11: I. B.M.M. Konya Milletvekilleri
*Kaynak: Yurt Ansiklopedisi
32
MİLLİ MÜCADELE’DE KONYA
Ek-12: İkinci Dönem B.M.M. Konya Milletvekilleri
33
MİLLİ MÜCADELE’DE KONYA
Ek-13: Ali Kemalî Hoca’nın Tutulduğu Pirî Mehmet Paşa Camii
Ek-14: Alaeddin Camii Eski Görüntüsü
34