27 Eylül 2007 Perşembe
Tubik Uyku Gezegeninden Bildiriyor...
25 Eylül 2007 Salı
6. Ay Dönümü,Vapur,Gülhane Parkı,Sultanahmet....
Pazar günü (23.09.2007 ) bizim evliliğimizin altıncı ay dönümüydü..Kobacan Cumadan bana seni gezmeye götüreyim Kadıköy'e demişti.Nostalji yapacaktık ama sabah kalkınca fikir değiştirip Sultanahmet'e gitmeye karar verdik. Hani hazır Ramazan ayı da mevcudiyetini korurken bakalım nasıl oluyormuş diye...Bindik trene indik Haydarpaşa'ya koştuk hemen motora atladık :)
Ben tabi biraz çılgın bi kişilik olduğumdan tutturdum yukarda oturucam diye bu resmi çektirirken yedim boğaz ayazını dondummm :)
Gülhane Parkı'nda minyatür bir Galata Kulesi vardı. Kemocanım beni Galata Kulesi yerine bununla kandırdı gel resmini çekeyim diye....Ben de onunkini çektim tabi :)
Ordan çıktık Sultanahmet Meydanı'na gittik.CAminin ordaki sıra sıra banklarda oturup dinlendik.Yoldan geçen turistler hakkında yorum yaptıkk (Ay ne ayıp cık cık cık ) :)
Sonra Osmanlı macunlarımızı aldık..Kemo yiyemedi çok geldi ona ben de kendiminkini bitirdim onunkinden de azıcık yedim ama yemesem iyimiş.Fazlaca yoğun bişey midem bulandı Kobacan bana güldü :) SonraTramvaya bindik,Eminönü'nden vapura...Vapurda dışarda oturduk;dona dona çayımızı içtik....(Nihayet bu keyfi yaşadım ) Manzarayı seyrede seyrede Kadıköy'e geçtik.Sonra evimize ulaştık...
21 Eylül 2007 Cuma
Haftanın Sonu Yazısı....
Benim günüm canım günüm...Bu akşam eve gidicem,iftardan sonra elime çayımı alıp keyfimi çatıcam...Hatırla Sevgili'yi izleyeceğim...Geç yatıp geç kalkıcam kendime bir jest yapıcam...Sonra kalkınca kuaföre gidp saçlarımı kesitiricem çok kırıldılar..Sonra kocacım beni Pazar günü gesmeye götürücek;Kadıköy'e gidicez, birlikteliğimizin ilk zamanlarındaki gibi...Sahi biz ilk buluştuğumda da Ramazandı :) ... Sonra belki sinemaya gideriz.. Modada yürürüz,hava güzel olursa belki akşam da oralarda oluruz...Yani biraz nostalji yaparız.Elimi ilk tuttuğu sokaktan geçer;sahil boyuna uzanırız...
Bütün Hafta boyunca bunalım takıldığımın farkındayım;ama bu haftasonunu iyi bir şekilde geçirip kendime gelmiş olarak dönmeyi umuyorum...Pazartesi neşeli Tubikko olarak dönmek umuduyla şimdilik hoşçakalın...Hepinize iyi haftasonları dilerim canlarım....
20 Eylül 2007 Perşembe
SIKILMAK ÜSTÜNE....
19 Eylül 2007 Çarşamba
CANIM NE İSTİYOR....
18 Eylül 2007 Salı
Afacanlar Ziyarette!!!
Benim bu afacanlar bastı beni yine bastıııı...Yine içimden hiç bişey yapmak gelmiyo.Bir sürü işim var elimi bile sürmek istemiyorum ama öte yandan da yapmak zorundayım. Bazen düşünüyorum bu istediğim hayat mı diye ( iş bağlamında). Aslında çok zor bir işim yok ama bazen o kadar sıkılıp daralıyorum ki anlatamam.SAnırım bunda Ramazan dolayısıyla içemediğim sabah çaylarımın ve de 10.30 civarı kahve molalarımın olmayışı da etkili olabilir. Hiç değilse arada kalkıp onlarla falan uğraşıyordum kafam dağılıyordu iyi oluyordu. Atölyeye insem desem o da bi süre sonra aynı rutine giriyor. SAnırım beni asıl sıkan sürekli olarak tekrarlanan şeyleri yapmak.Her sabah aynı saatte kalkmak,işe gelmek,çalış çalış çalış,saat 6 da çık.Trene bin,eve git,yemek hazırla,ye,sofrayı topla,TV izle,uykun gelsin uyu...Sonra ertesi sabah yine aynı şeyler tekrarlansın dursun...Reva mı bu bana yaaa.Sıkılıyorum...Allah'tan Kobacanım var benim hayatımda.Bir de o olmasa gerçekten delirirdim herhalde. Çünkü o beni her koşulda eğlendirmeyi başarıyor. En çok da uyumadan önce onunla sohbet etmeyi seviyorum :) O günün meditasyonu gibi oluyor. Streslerimden uzaklaşıp uyuyorum.
Ama yine de bazen hayatımızda değişik şeyler olsun istiyorum. Eskiden olduğu gibi aklımıza estiği anda çat kapı bi yerlere gitmeyi,gittiğimiz yerlerde dolaşmayı,zorunluluklarımız olmadan kafamıza göre takılmayı,bir yere gittiğimizde hadi geç oldu yarın iş var diye kalkmak zorunda kalmamayı... Belki denizin üstünde bir yatta yaşayıp sadece hayatın keyfini çıkarmayı diliyorum... :) :) :)
Kendimizi bu günlük hayatın akışına o kadar çok kaptırmışız ki,herşeyi unutuyoruz.Geriye dönüp anılarımıza bakıp tebessüm etmek kalıyor bize..Halbuki o kadar da uzakta değil bu anılar. Ama o kadar koyvermişiz ki herşeyi... Bazen büyümek bu mu diyorum.Ya da yaşlanmak... Belki bunu söylemek için çok erken ama hayatımızdan geçen her gün biraz daha yaşlanıyoruz biz.. Yapmak istediğim onlarca şey var;hayatımız için, yuvamız için, kariyerim için,kendim için,onun için... Ama nedense sanki bütün enerjim çekilip alınmış da benden bunların hiçbirini yapamayacakmışım gibi hissediyorum...
Öğrenmek istediğim bilgiler,okumak istediğim kitaplar,gidilecek güzel yerler,çıkılacak seyahatler, izlenecek filmler,dinlenecek şarkılar,yaşanacak romantik zamanlar,doğacak bebekler, dostlarla yaad edilecek günler,paylaşılacak mutluluklar....O kadar çok şey var ki hayatımızda yaşanacak...Ama hep ertelemekle geçiyor nedense... Şimdi zamanımız yok,paramız yok,yapacak edecek gidecek halimiz yokk.... Halbuki aslında hayatı hiç ertelememek lazım...Belki de kendimizi buna mecbur bırakmamak.Ama hep bişeyler için sabretmek zorundayız. Bişeylerin olmasını sağlamak için başka bişeylerin olmasını beklemek mecburiyetindeyiz....
Kendime kızıyorum bu aralar....Kuralcı oluşumdan,bunun kesinlikle böyle olması gerekir şeklinde gelişen tavırlarımdan, zaman zaman istediğim bişeyi yapmamak için kendimi kasıp mutsuz etmekten, bu kadar pozitif görünüp insanlara enerji verip kendim için aynı şeyi yapamayışımdan,gereksiz yere sinirlenmekten ve sonra kırdığım kalpleri tamir etmekte beceriksiz oluşumdan,kendim için yapmam gerekenleri ertelemekten sıkıldım artık...
Bugün silkelenme günü benim için. Bu üstümdeki olumsuzlukları atıp yapmam gerekenlere bir adım atacağım.Çünkü ben böyle yerimde sayıp durdukça hiçbişeyin değişeceği yok. Hadi bakalım Tubi kendine gel. Sen olumlu bir kızsın,kendine güveni olan, hayattaki idealleri konusunda hırslara sahip birisin... Senin isteyip de yapamayacağın hiçbişey yok... Herşey sende,senin kafanda bitiyor... Üstelik başarmak istediklerin konusunda seni her daim destekleyen böylesine güçlü bir insan varken yanında sen hala daha neyi bekliyorsun;neyi erteliyorsun ki... Hadi bakalım gün senin günündür kendine gel artık....
Not: Bu da böyle bir iç döküş oldu canlar,idare ediverin beni olmaz mı? Çünkü bazen çok daralıyorum gerçekten ve yazmazsam birileriyle paylaşmazsam daha kötü olacağını biliyorum... Böyle kendi kendime dökülürken de bir iç aydınlanma yaşayıp kendime geliveriyorum çoğu zaman,hadi Tubik diyorum iyi olmaya başladın yine...ama siz beni anlarsınız değil mi? Biliyorum anlarsınız....
14 Eylül 2007 Cuma
YİNE SOBELENDİİİM :)
Başlıyorum....
1) Kış Ayazında Vapurda İstanbul'u izlemek : Of off bir de şöyle ellerimi ısıtacak sıcacık bir çay varsa yanında....Eski işyerimde karşıdaydı; normalde Mecidiyeköy'e çift katlı otobüsle giderdim ama bazen sırf keyif olsun diye sabahın o körü Kadıköy'e iner.Ordan Vapura binip Beşiktaş'a geçip ordan geçerdim...Yol uzardı ama olsun hiç önemli değil...Çünkü kendimle başbaşa kalıp o boğazın sert havasına karşı çay içmek benim için çok büyük bir keyif.. Ohh havalar da soğuyor; ben yine bu keyfi yapıcam...Bir de Vapuru takip eden martılara simit atmak var tabi onu dayapmam lazım :) Aslında denizle ilgili herşeye aşığım ben...
2) Pasta ve Tatlı Yapmak: Bir tatlı delisi olarak yemenin haricinde değişik pastalar yapmayı inanılmaz severim. Bu konuda da gerçekten iddialıyım..İyi olduğumu da düşünüyorum... Diloşum ameliyat olduğunda eve ziyarete giderken ona çilekli bir Cheesecake yapıp götürmüştüm.Hatta ona mms atmak için resmini de çekmiştim gitmeden evvel ama bulamadım şimdi bak görüyo musun hay Allah... Neyse başka zaman gösteririm size marifetlerimi....
3) Sinemaya gitmek: Ama bunun özel bir koşulu var. Sinemaya giderken yanımda bulunması gerekenler: Kobacanım, gözlüğüm (miyopum da uzağı göremiyorum ve gözlüğü sadece TV ve sinema izlerken kullanmayı tercih ediyorum), kocaman patlamış mısırım ve suyum... Bir kere birinci unsur olmadan (KOBACAN) sinemaya gitmem. Çünkü o hayatıma girdiğinden beri bütün filmlere beraber gittik.Hatta nişanlıyken o kadar çok sinemaya giderdik ki artık annem isyan etmeye başlamıştı bizim haftasonu sinema seanslarımızdan.BEn o geldiğinden beri hiç onsuz gitmedim. Ama o alçak sanırım gitmişti bir kere Ankara'da mı ne hatılamıyorum;ben çok bozulmuştum... Mısır olmadığında ise huzursuz olurum ciddi ciddi. Ay bak görüyo musunuz şimdi oruçlu oruçlu canım patlamış mısır istedi. Akşama iftardan sonra yapayım olmazsa.Hatırla Sevgili de başlıyor zaten keyif yaparım azıcık :)
İşte böyleeee....Şimdi Ben deeee NaGiS'i,Chido'yu ve deeeee ZilsizZarife yi ebelediiiiiimmmmm...
Hadi bakalım yazın yapmayı en çok sevdiğiniz üç şeyi....
Dip Not: Bugünkü Cuma yazısı bu olsun.Ramazan münasebetiylen birazcık durgun bir ruh hali içindeyim ve muhtemelen haftasonumu evde iftar yemekleri ve tatlı denemeleri yaparak geçiricem :) :) :) Hepinize iyi bir haftasonu diiliyorum...Pazartesi görüşürüz...
13 Eylül 2007 Perşembe
Ramazan Geldi Hoşgeldiiii :)
12 Eylül 2007 Çarşamba
Minimo Mirnavatto
AĞLA YARALI KALBİM HEPSİ YALAN
AĞLA BİR AVUÇ KÜLDÜR ELDE KALAN
ARTIK SAVRULUP GİTSEN DE RÜZGARA
AĞLA MAZİDİR ŞİMDİ SENİN OLAN....
YARALI,YARALI,YARALI KALBİM......
DOKUNDUĞUN EL YALAN,
SAKINDIĞIN GÜL YALAN,
SEL AKAR KUM OLUR GERİYE KALAN.....
Bu Cuma yine başlıyor tabi onunla birlikte ben de ağlamaya :) Bir aşk hikayesi bu kadar iyi anlatılamazdı... O müzikler o anlamlı bakışlar. Bu kadar büyük aşk var mı hala dedirten o fedakarlıklar,hatta kendinden hayatından sadece sevdiğin insanın yanında olabilmek için vazgeçmek..Hem de dokunmadan,sarılmadan....
O kadar içime dokunuyor ki; izlerken gerçekten tutamıyorum gözyaşlarımı.... O Necdet'e o kadar üzülüyorum ki sanki gerçek hayat mı niye üzülüyosun diye kızıyo Kemo bana. Ama yok mu gerçekten böyle kavuşamayan aşıklar bu hayatta? Birini karşılık beklemeden sevenler, sevdiği için herşeyi göze alıp bütün engelleri aşanlar yok mu sizce? VAr tabi ki... Eğer onlar olmasa bu hayatın hiç bir anlamı olmazdı zaten..
Aşk olmasa bu hayatta insanın yaşamak için bir bahanesi de olmazdı... Belki gerçekten sevip ayrı kalmak zorunda olanlar da var; sevdiğine uzaktan bakıp aşkını içinde günden güne büyütenler,herhalde hasreti en iyi onlar bilir değil mi? ama eminim ki onlar için bile yüreğinde aşkı hissetmek güzeldir.Acı da verse sevmek güzel şey....
Biz çok şanslıyız;aşkı bulduğumuz için,birlikte olabildiğimiz için,bir kenara çekilip uzaktan bakmak zorunda olmadığımız için ve de en önemlisi birbirimize sahip olabildiğimiz için....
Seni Çok Seviyorum Odun Kafam...Tamam bazen beni ilgisiz bırakıyor olabilirsin,bu diziyi benimle seyretmeyip içerde bilgisayar da oynuyor olabilirsin ama ben yine de seni bu dünyadaki herşeyden herkesten daha çok seviyorum...Bununsa tek sebebi var biliyorsun; çünkü sen bensin ben de senim..Kimsenin giremeyeceği çemberin içinde sadece biz varız çünkü....
Ve bu dizi için gerçekten daha iyi bir isim bulamazlardı.....
HATIRLA SEVGİLİ.........
10 Eylül 2007 Pazartesi
Beklenen Haftasonu Yazısı :)
Solda görüyorsunuz resmi;çıkartabildiniz mi kim
olduğunu? Uğraştırmadan ben söyleyeyim kendisi benim yengem olur.En büyük kuzenimin eşi Sema Şimşek Hakkı. VE evet bu durumda Burak Hakkı benim teyzeciğimin oğlu oluyor. Hani tatile gitmiştim ya Saroz'a o teyzemin. Neyse efendim fazla reklam yapmamak lazım. Sema ablacım dört buçuk aylık hamile şimdi.Bizim ailenin ilk yeni kuşak torunu yolda.Allah nazarlardan saklasın Yarabbim :)
Neyse....Misafirlerim geldiii ve onlara aşağıda resimlerini görmüş olduğunuz sofrayı kurdum :)
(ARka fonda görünen ananem)
Güzel bir kahvaltı ettik.Onun ardından da kahvelerimizi içtik.Sohbet ettik;bir arada olmak çok güzeldi.Uzun zamandır böyle kalabalık olmamıştık özlemişiz birbirimizi.
Soldan Sağa; Annem,Sema Ablam,Arkadaki Zıpçıktı ben zaten,Ananem,Ortanca TEyzem(Ortanca diyorum çünkü 3 kardeşin en küçüğü annem),Büyük Teyzem (Saroz'daki)....
Sonra Cumartesi akşamı Kemo'nun patronunun kızının doğumgününe gittik.Çok bıcırık bişey feci şekerdi. Evimize geldik film gecesi yaptık. Öncelikle Boş Oda (No Vacancy)'i izledik (feci güzel bir film şiddetle tavsiye ederim) Sonra da Taş Meclisini izlemeye başladık ama koltukta uyuyup kalmışız.
Ertesi sabah kalktık; kahvaltımızı ettik biraz evi toparladık.Ondan sonra annemler ardı onlara sabah kahvesine gittik balkonda Adalar'a karşı içtik kahvelerimizi. Sonra balıkçı geçiyordu koştum balık aldım kendimize bir haftadır balık balık diye dolanıyordum da :) Ondan sonracığımaaa annem dedi ki Burak Abinler de kahveye geleceklermiş. İyi dedik görelim madem ne zamandır görmedik. İşte geldiler ettiler.Sonra karnımız acıkmaya başladı hadi dedik çayın yanına bişeyler alalım. Bunun üzerine Kemo,Burak Abi ve ben Maltepe SAhildeki Pelit'e gittik. Bu arada annemler de Senem Abla'ya (Burak'ın kız kardeşi aynı zamanda anne tarafında tek kız kuzenim ki zaten topu topu 3 kızız,Senem ben kardeşim) ev tutmaya gitmişler.Çok güzel bir yerle anlaştılar bizim orda. Bu arada TEyzecime de ev beğenmişler ona da burdan ev alacaklar.Bu durumda herkes bir araya gelmiş oldu çok güzel oldu :) Zaten haftasonlarımızı birlikte geçiriyorduk ama gidilecek alternatif sayımız arttı :) :) :)
Bu resim e annemlerin balkonda kuzenler buluşması; yine soldan sağa Diloş ( O kuzen değil ama en yakın dostum ayrıca yakında gelinimiz olcak hihihih ),Kemocan, Tubi, Burak Abi,Kuzi Big Brother, Senem,Annem......
SOnracığıma evimize gittik.Diloşum ve Kuzum Kuzim de geldiler Taş Meclisi'ni izledik birlikte ve ben bir kez daha kitabını okuduğum filmleri seyretmemeye karar verdim. Çünkü hayal kırıklığı oluyor. Sonra balıklarımızı pişirdik;yemeğimizi yedik ve biraz sohbetin ardından Diloşumun ertesi gün uçuşu olduğundan onlar da evlerine gittiler ve haftasonunu böylece noktaladık...
Ay amma uzun sürdü anlatması yahu :) :) :) İşte böyle canlarım,çikolatalı ıslak keklerim,m&m's lerim...BEnim haftasonum da böyle geçti....
Sobeeeeee....
*Deniz kokusu; deniz benim vazgeçilmezimdir. Böyle moralim bozukken falan gider deniz kenarına kokusunu içime içime çekiveririm. Hele bazen rüzgar denizden şöyle bir esintiyle kokusunu da getirir o koku camdan içeri girer ben mest olurum :)
* Fesleğen Kokusu; o kokuyu alınca sanki bahar gelmiş gibi hissederim. Yağmurun kokusu gelir burnuma yeniden doğan toprağın ıslak kokusu... Hep fesleğen yetiştirmeye özenmişimdir ama bir şekilde hep kuruyor sonunda.SAnırım tek yıllık bir bitki olmasındanmış.
*Taze kavrulmuş leblebi ve kahve kokusu; bir yerde dolaşırken ola ki taze leblebi ya da kahve kavruluyorsa mutlaka alırım.Hatta böyle deli gibi koklar koklar dururum eve gidene kadar.:) :)
* Yumuşatıcımın kokusu.O kadar güzel kokuyor ki hani reklamda var ya adam dolabı açıyo öööyle kalakalıyo.Heh işte aynen öyle :) ben de çamaşırları arka odanın balkonuna asıyorum. Onların o tertemiz güzel kokusu odaya doluyor ya. HEr odaya gidişimde içime çekiyorum. Güzel kokular beni çok mutlu ediyor :)
* Bir de çilekli pasta ile Uludağ Gazozun kokusu. SAnırım bunları da çocukluğumu hatırlattıkları için çok seviyorum....Uludağ gazoz Yalova'ya yazları kalmaya gidişimizde küçük cam şişelerde kasa olarak alınırdı. VE her yemekte babannem bir gazozu bize pay ederdi. Ama biz hep tam şişe içmek isterdik :)
İşte benim sevdiğim kokularrr.....BEn de şimdi KakaoluSevgi mi, Terazi'yi,Seçil'i, Görümcem :) i ve de Azimli'yi ebeliyorum..Hadi bakalım neler sevdiğiniz kokular :)
7 Eylül 2007 Cuma
CUMA DELİSİ...
Merhabalar Blog aleminin tatlı,huzurlu,neşeli ve de az buçuk kaçık insanları,Merhaba Dostlar ve KArdeşler, SAna da Merhaba Kobacanım
Bugün Cuma olur da Tubik bugün için post yazmaz mı,bugün uğruna destansı yazılar dökmez mi( Mutlucum biliyorum şu anda beni öldürmek istiyorsun çünkü bana yarın iş yok ben bugünden başladım keyiflenmeye :) ) ....
Evet arkadaslar; duyduğuma göre haftasonu havalar burada kapalı olacakmış. Yağmurlu iki gün var yani.Ohh süper valla;artık üşümek istiyorum hatta böyle mont falan giymek istiyorum.Bıktık artık sıcaklardan ve kuraklıktan memleketimize biraz yağmur yağsın değil mi ama canlarım?
BEn de bu haftasonunu evde geçirmeye karar verdim.Zaten Kobacan hasta;üşütttü benim narin kocam (yorgan kavgası malum :) ) O yüzden onu yoğun bakıma almak niyetindeyim;azıcık nazlayayım koca bebeğimi bak bugün sabahtan işe bile gidemedi. Bunun yanında yarın sabah kahvaltı olayımız yine kızlar matinesi gibi...Büyük teyzem geldi Saroz'dan aile meclisinin kadın eşrafı bizde toplanıyo ve keyifli bir kahvaltı sofrası kurmayı planlıyoruz.Hatta eğer fırsat bulursam soframın resmini çekip haftabaşı yazıma koyup size göstermeyi düşünüyorum.
Sonracığıma Kemonun patronunun min mini kızının ( nın nın nın amma uzun bir cümle oldu bu böyle ya) doğumgünü varmış yarın akşam işyerinde ona davetliyiz.Bir uğrarız heralde)
Bunun dışında klasik eylemler içine giricem.Evi toplar temizler;biraz yemek yaparım.Hav hazır serinken şu ütü işini hallederim. Sonra da televizyon karşısında pinekleriz berabercene....
Şimdilik düşüncelerim bunlar.Son dakikada bir atraksiyon olmazsa bu şekilde uygulanacak. :)
Hepimize iyi haftasonları diliyorum sevgili blog arkadaslarım, kardeşlerim, böcüklerim, çiçeklerim....
Kocaman Öpüldünüz......
6 Eylül 2007 Perşembe
Türk Erkeği :)))
İşe Başlarken Besmele Çeker
Delikanlıdır Tesbih Çeker
Sportmendir Barfiks Çeker
Tek Eliyle Şınav Çeker
5 Eylül 2007 Çarşamba
Rüyalar GErçek Olsa PEnceredeki Adamın Bizi Uyurken İzliyor Olma Olasılığı Yüzde Kaç olurdu?
Şimdi oturup bir durum değerlendirmesi yapalım;acaba ben kafayı mı yiyorum yoksa gerçekten birinin bizi izliyor olma olasılığı var mı? Yani sonuçta biz giriş katta oturuyoruz. Mesela ne bileyim belki adam bizim evimize hırsızlık yapmaya girecektir (ay ALLAHIM SEN KORU ) bizi kolluyordur. Veya manyağın tekidir olamaz mı? Kemocanım tutup da bir adamın ordan bakamayacağını çünkü boyunun yetmeyeceğini söylüyor.Belki adam altına bişey koydu.
Neyse zaten KEmo dönüp de bakana kadar adam yok olmuştu... BEn de sırtımı sevgili kocacıma verip Ayetel Kürsiler okuyarak uyumaya çalıştım korkudan.Ama kalbimi tuttu gördü pıt pıt pıt atıyodu.
Ben hala kabullenemiyorum bunun rüya olduğunu fazlasıyla gerçekti çünkü..Yani benim bu hayal gücüm fazlasıyla çok çalışıyo bu durumda.Bazen öyle rüyalar görüyorum ki...Mesela mütemadiyen birileri başucumdan telefonumu çalıyo sanıyorum ve uyanıveriyorum...
Bu böyle garip bir durum işte.Gerçek mi hayal mi anlayamadığım karmaşık durumlarım var benim ( aman Allahım bu cümleyi ben mi kurdum :) )
SAçma sapan bir haldeyim bu aralar dağınık,savruk,acaip rüyalar gören bir kız oldum çıktım.. ama mutluyum da bir yandan;yüzümde sebebini bilmediğim salak bir tebessüm var kendimle barışıyorum sanki... :)
Ama bunun yanında hala o camdn bakan uzun boylu adamın gerçek mi hayal mi olduğunu düşünüyorum. Acaba evliyalar mı geldi ziyarete nedir üstünde beyaz bişey vardı (Tövbe Tövbe günaha girecem haa çarpılıcam şimdi)
Öpüyorum canlar bir sonra ki postada görüşürüzz....