Değerlendirme Yazıları by Yakup Akyurek
Hicrî II. asırdan itibaren Hz. Peygamber hakkında eserler telif edilmeye başlanmış ve günümüze ge... more Hicrî II. asırdan itibaren Hz. Peygamber hakkında eserler telif edilmeye başlanmış ve günümüze gelene kadar bu alanda ciddi bir literatür oluşmuştur. Siyerin özü itibariyle yalnız rivayetlerden oluşması ve nazarî bir disiplin olmaması bugüne kadar ciddi bir usûl çalışmasının ortaya konulmasını zorlaştırmıştır. Ne var ki nazarî bir disiplin olmayan siyerin belli başlı kriterler uygulanmadan yazılması veya okunması beraberinde ciddi problemler doğurmuştur. Özellikle yakın dönemde Hz. Peygamber'in hayatının ne şekilde ele alınması gerektiğine dair birçok çalışma yapılmıştır. Modern dönem araştırmacılarının ekseriyetle üzerinde durduğu husus, Hz. Peygamber'in beşerî yönünün ön plana çıkartılması, kaynaklarda zikredilen mucize rivayetlerine ihtiyatla yaklaşılması, bunun yanında vahyin ön planda olduğu bir peygamber tasavvurunun olması gerektiği gibi yaklaşımlarla yeni bir siyer düşüncesi inşa edilmeye çalışılmasıdır. Diğer taraftan siyer yazıcılığında tam olarak geleneğin ortaya çıkmamış olması, yapılan çalışmaların münhasıran hicrî III. asra kadar getirilmesi de siyerin tam olarak anlaşılmasının arka planındaki engeller olarak gözükmektedir. Tüm bunlara rağmen bir siyer usûlünün yazımının da elzem bir husus olduğu kabul edilmelidir. Bu ihtiyaca binaen yakın zamanda Türkiye'de siyer usûlüne dair iki önemli eser yayımlandı. Mesailerinin büyük çoğunluğunu siyere dair meselelere ayıran Kasım Şulul (Siyer Usûlü, İstanbul: Ensar yayınları, 2019) ve Şaban Öz (Siyer Usûlü, İstanbul: Endülüs yayınları, 2019) tarafından Siyer Usûlü isimli eserler akademik camiaya sunuldu. Siyer usûlüne dair nihayet Türkçe literatürde peş peşe iki eserin yayımlanması, her iki eserin kıyaslanmasını kaçınılmaz kılmıştır. Kasım Şulul'un eseri, siyer usûlüne dair önemli bilgilerin yer aldığı "Giriş", "Üç Bölüm", "Sonuç" ve "Kaynaklar" kısımlarıyla birlikte 416 sayfadan oluşmaktadır.
Books by Yakup Akyurek
Siyer Edebiyatı: Endülüs/ SĪRA LİTERATURE: Andalusia, 2023
Hz. Muhammed’in (sav) vefatıyla birlikte Müslümanlar, inandıkları dini anlamanın bir gereği olara... more Hz. Muhammed’in (sav) vefatıyla birlikte Müslümanlar, inandıkları dini anlamanın bir gereği olarak siyer ve meğâzî ilmine ayrı bir önem atfetmiş, erken dönemlerden itibaren siyer yazıcılığıyla ilgilenmeye başlamışlardır. Bu minvalde Hz. Muhammed’in (sav) hayatıyla ilgili farklı türlerde eserlerin yazıldığı tespit edilmiştir. Hz. Peygamber’in hayatı bağlamında yazılan bu eser türlerinin ve söz konusu bu eserlere rengini veren Hz. Peygamber algısını tespit etmenin önemi tartışmadan varestedir.
Başlangıçta İslâm’ın zuhur ettiği coğrafyada görülen siyer ilmine karşı ilgi, zamanla yeni fethedilen bölgelere de geçmiştir. Bu bağlamda siyer ilmine ilginin bulunduğu ve bu ilme dair eserlerin kaleme alındığı bölgelerden biri Endülüs’tür. Bu çalışma siyer yazıcılığının Endülüs kısmını kapsamakta, Endülüs toplumunun Hz. Peygamber algısını şekillendiren saiklerin keyfiyeti üzerinde durmayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda çalışmaya siyer-meğâzî eserleri dışında Hz. Muhammed’in (sav) hayatıyla ilgili olan ve “Siyer Edebiyatı” kapsamında değerlendirilen delâil, hasâis, şemâil, mevlid, medih kasideleri ve istiğâse risâleleri gibi eser türleri de dahil edilmiştir.
Bu çalışma belli bir coğrafyayı merkeze alarak siyer edebiyatını ele aldığından alana farklı bir pencere açmayı salık vermekte, bir bakıma Endülüs coğrafyasının dinamiklerinin ve toplumsal ihtiyaçlarının siyer malzemesini ne şekilde dönüştürdüğünü ele almaktadır. Bu açıdan araştırmanın, günümüzde siyer edebiyatı ile ilgili yapılan çalışmalara ve Hz. Peygamber algısının doğru değerlendirilmesi çabalarına farklı bir boyut kazandırması amaçlanmaktadır.
Anahtar Kelimeler: İslâm Tarihi, Siyer-Meğâzî, Endülüs, Siyer Yazıcılığı, Siyer Edebiyatı.
With the death of Prophet Muhammad (PBUH), understanding the religion became crucial, leading Muslims to ascribe special importance to the science of sīra and maghāzī from an early stage. Different types of works analyzing the Prophet's life and its significance were written. Determining the perception of the Prophet in these works is essential.
The early interest in sīra spread to newly conquered regions, including Andalusia, where a significant body of sīra literature emerged. This study focuses on Andalusian sīra, specifically exploring the motives shaping the Andalusian society's perception of the Prophet. It expands the scope of "Sīra Literature" to include not only sīra-maghāzī works but also delāil, ḥasāis, shamāil, mawlid, madh eulogies, and istighāsa treatises. By focusing on a specific geographical area, this study proposes a fresh perspective on sīra literature, examining how the dynamics and social needs of the Andalusian worldview transformed the understanding of the Prophet's life. This research builds upon existing literature and aims to contribute a novel dimension to the ongoing efforts of accurately understanding the Prophet's perception.
Keywords: İslamic History, Sīra-Maghāzī, Andalusia, Sīra Writing, Sīra Literature.
İSLAM TARİHİ’NİN TEMEL KAYNAKLARI: GENEL TARİH KİTAPLARI, 2023
Genel tarih” kavramı, tarihi bir bütün olarak gören ve başlangıcından müellifinin hayatını sürdür... more Genel tarih” kavramı, tarihi bir bütün olarak gören ve başlangıcından müellifinin hayatını sürdürdüğü zaman dilimine kadar
geçen hadiseleri ele almaya çalışan kaynak grubu için kullanılan
teknik bir ifadedir. İslam tarih yazıcılığının en önemli kaynak gruplarından birini teşkil eden bu türün oluşumunda Kur’an’ın etkisinin var olduğu anlaşılmaktadır. Kur’an’ın özellikle Hz. Muhammed
öncesi Peygamberler ve milletlere atıfta bulunması, Müslümanların
bakışlarını bu Peygamberler ile hikâyelerine veya gönderildikleri
milletlere yöneltmiş ve onlarda bir merak uyandırmıştır. Bu merak
Hz. Peygamber’in vefatından sonra özellikle Ehl-i kitap kültürüne
vâkıf olan tâbiîn ve tebeü’t-tâbiîn dönemlerinde, çoğunlukla kitab-ı
mukaddesten faydalanılarak giderilmeye çalışıldıkça genişlemiş ve
Emevîlerin sonlarına doğru müstakil eserler hâline gelmiştir. Bu
da genel tarih kitaplarının Hz. Âdem’den başlayarak peygamberler
tarihi formatında devam etmesiyle sonuçlanmıştır. Bunun yanı sıra
Müslümanların özellikle diğer milletlerle tanışmaları hem onların
tecrübelerini merak etmelerine neden olmuş hem de onlarda var
olan kimi bilgilerinden de yararlanmalarını sağlamıştır. Bu kültürel
karşılaşmanın da genel tarih türünün oluşmasında etkili olduğu
düşünülmektedir.
Bu kısa girişten sonra şimdi genel tarih kitaplarını, kronolojik
esasa uygun olarak tanıtmaya geçebiliriz. Ancak şunu da ifade etmek gerekir ki burada ele alınan müellifler ve eserleri genel tarih kitaplarının tamamından ibaret değildir. Bu çalışmada konu edinilen
eserler, İslam tarih yazımında meşhur olan ve bir açıdan da öncü
sayılan temsili yüksek eserler arasından seçilmiştir.
Yahyâ b. Ebû Bekir el-Âmirî/ يحيى بن أبي بكر العامري/ Yahya ibn Abi Bakr al-Amiri/ Yaḥyā b. Abī Bakr al-ʿĀmirī, 2021
Bu eserde Yemenli alim Yahyâ b. Ebû Bekir el-Âmirî'nin hayatı ve siyer yazıcılığına katkısı ele a... more Bu eserde Yemenli alim Yahyâ b. Ebû Bekir el-Âmirî'nin hayatı ve siyer yazıcılığına katkısı ele alınmıştır. Çalışmada Yahyâ b. Ebû Bekir el-Âmirî'nin Behcetü’l-meḥâfil ve buġyetü’l-emâs̱il fî telḫîṣi’s-siyer ve’l-muʿcizât ve’ş-şemâʾil adlı eserinden hareketle bir inceleme yapılmıştır.
This work examines the life and contributions to sirah writing of the Yemeni scholar Yahya b. Abi Bakr al-Amiri. The study conducts an analysis based on al-Amiri's work entitled "Bahjatul Mahafil wa Bughyatul Amasil fi Talkhisis Siyar wa'l-Mu'jizat wa'sh-Shama'il."
SAMER, 2020
The primary purpose of this thesis, carrying the title "Sira Writing in the Seventh (Thirteenth) ... more The primary purpose of this thesis, carrying the title "Sira Writing in the Seventh (Thirteenth) Century" is to identify the the contemporary Sira authors' contributions to the development of the Sira tradition. In this study which starts with locating the authors who compiled books in the seventh century of hijra, the contributions made in this age was shown through the books compiled in the field. In the final analysis, the contemporary authors and their works were attempted to be situated in the large tradition and were evaluated in a comparative manner. These analyses were made in association with the modern scholarly debates on Sira writing and the contemporary Sira authors were examined in the light of the modern problematics. Consequently, seventh (thirteenth) century Sira writing were examined through the works which ensures strong representation and the results were indicated in the conclusion part. Lastly, some suggestions about the missing points in the literature were put forward.
Keyword : After Hijrah seventh (After Christ thirteenth) century, siyar writing, Ibn al-Athir, Kelâî, Sibt Ibn al-Jawzi, Nevevi.
ÖZET
VII. (XIII.) Yüzyılda Siyer Yazıcılığı başlığını taşıyan bu çalışmada, öncelikle bu dönemin müelliflerinin siyer ilminin gelişimine katkıları tespit edilmeye çalışılmıştır. Hicrî VII. asırda eser telif eden müelliflerin tespitiyle başlanılan bu araştırmada, VII. asırda yazılan eserler üzerinden VII. (XIII.) asrın siyer ilmine katkısı ortaya çıkarılmıştır. Nihai tahlilde söz konusu dönemin müellifleri ve eserleri incelenirken gelenek içerisinde bir konumlandırma uğraşına gidilmiş ve bu dönemin müellifleri erken dönem siyer kaynaklarıyla mukayeseli bir okuma çerçevesinde ele alınmıştır. Söz konusu bu okuma ve tetkikler, aynı zamanda modern dönemde siyer yazıcılığıyla alakalı ortaya çıkan problemler etrafında ciddi bir okumaya tabi tutulmuş ve modern dönem araştırmacılarının öne sürdüğü sorunlar göz önünde bulundurularak yer yer müellifler incelenmiştir. Netice itibariyle VII. (XIII.) asır siyer yazıcılığı temsili yüksek eserler üzerinden incelenerek ele alınmış ve bu dönemle alakalı tespitler sonuç kısmında ifade edilmiştir. Son olarak siyer yazıcılığında eksik görülen hususlar hakkında öneriler sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: VII. (XIII.) asır, siyer yazıcılığı, İbnü’l-Esîr, Kelâî, Sıbt İbnü’lCevzî, Nevevî
Papers by Yakup Akyurek
İSTEM, 2020
Öz Siyer yazıcılığındaki geleneği, siyer müelliflerinin yaşadıkları coğrafyayı göz önünde bulundu... more Öz Siyer yazıcılığındaki geleneği, siyer müelliflerinin yaşadıkları coğrafyayı göz önünde bulundurarak ortaya çıkarmak siyer yazımı için büyük önem arz eder. Bu açıdan bu çalışmada Endülüslü hadis âli-mi Ebü'r-Rebî' Süleyman el-Kelâî'nin (ö. 634/1237) yazdığı el-İktifâ' fî (bimâ tedammenehû min) meğâzî Resûlillâh ve's-selâseti'l-hulefâ adlı eserinden yola çıkarak coğrafyanın siyer teli-fine etkisine değinilmeye çalışılmıştır. Endülüs'ün içerisinde bulunduğu siyasi, ilmi ve edebî or-tamın izdüşümleri takip edilerek eserdeki yansımaları tespit edilmiştir. Bu bakımdan bu çalış-mada öncelikli olarak bir müellifin yaşadığı coğrafyanın şahsiyetine ve akabinde eserine etki-sine temas edilecek; ardından siyer yazıcılığı açısından geç dönemde yazılmış olan bu eserin siyer yazıcılığındaki konumu ve önemi üzerinde durulmuştur. Kelâî, siyasi ortamın yanında aynı zamanda ilmi ve edebî olarak da yaşadığı coğrafyadan etkilenmiştir. Yaşadığı dönemde edebi-yatın ileri bir noktada olduğu ifade edilir. Kelâî, eserinde birçok edebî sanata başvurmuş, şiire büyük önem atfetmiş ve kendi yaşadığı dönemde yazılan 121 beyitlik bir kasideyi de aktarmış-tır. Bu bakımdan aktardığı bu kasideyle geç dönemde yazılmış manzum bir şiiri siyer malzeme-sine dâhil etmiştir. Abstract The effect of geography on sīra writing: An Examination on al-Kalāʿī and his Work al-Iktifā' It has become important to reveal the tradition of sīra writing by taking into consideration the geography of the sīra authors. In this respect, in this essay, the effect of the geography on sīra writing will be examined based on the work named al-Iktifā'fī maghāzī Resul Allāh ve's selāseti'l hulefā written by al-Kalāʿī. The projections of the political, scientific and literary environment in which the andalusian is located will be followed and its reflections in the work will be determined. In this regard, in this study, firstly, the effect of the geography where an ARAŞTIRMA Research
Conference Presentations by Yakup Akyurek
Mağrib ve Endülüs’te Mevlid Merasimleri Sayesinde Kültürel ve Dini İnancın Muhafazasında Azefî Ailesinin Rolü/ The Role of the al-Azafī Family in the Preservation of Cultural and Religious Beliefs through Mawlid Celebrations in Maghreb and Andalusia, 2023
Elektronik Yayın Adresi https://ilahiyat.harran.edu.tr/tr/sempozyum/sempozyumlar/ Tebliğ içerikle... more Elektronik Yayın Adresi https://ilahiyat.harran.edu.tr/tr/sempozyum/sempozyumlar/ Tebliğ içeriklerinin bütün hukukî ve akademik sorumluluğu yazarlarına aittir.
Özet
Endülüslü Müslümanlar Mülûkü’t-tavâif döneminden itibaren sıkıntılı bir sürece girerek kendi içinde mücadele etmek durumunda kalmışlardır. Zaman içerisinde Müslümanların hem kendi içlerinde birbirlerinin güçlerini azaltmaları hem de dış tehlike olarak Hristiyanlara karşı giriştikleri mücadeleler onları daha da zayıflatmıştır. Bu dönemden itibaren Endülüslü Müslümanlar gün geçtikte zayıflamaya devam etmişlerdir. Müslümanların düştükleri bu zorlu süreç tek başına toprak kaybıyla kalmamış aynı zamanda kültürel inanç hususunda da kendini göstermiştir. Endülüslü alimler bu duruma dikkat çekmek için cihada teşvik etmek ve Müslümanları bir arada tutmak adına çaba sarf etmişlerdir. Bu bağlamda alimlerin gördükleri en önemli birleştirici unsur, Hz. Peygamber olmuştur. Hz. Peygamber’in siyeri ve meğâzîsinden büyük ölçüde istifade etmişlerdir.
7./13. yüzyıla gelindiğinde ise Müslümanlar, büyük ölçüde güç kaybına uğramış ve yükselen güç olan Hristiyan devletlerine karşı mücadele edemeyecek duruma gelmişlerdir. Öyle ki Müslümanlar Hristiyanların önemli gün ve adetlerini taklit etmeye başlamışlardır. Bu durum karşısında Sebte’de yaşayan kadı ve muhaddis Ahmed b. Muhammed el-Azefî ve oğlu Ebü’l-Kâsım el-Azefî önderliğinde başta yazdıkları mevlid eseri olmak üzere kutlamaların başlamasına da öncülük etmişlerdir. Baba ve oğul Müslümanların da Hıristiyanların dinî günlerini kutlamaları, bugüne özgü hazırladıkları yiyecekleri ve maketleri yapmaları, Noel ağacı süslemeleri, Hz. Îsâ ve Hz. Yahyâ’nın doğum gününü kutlamaları sebebiyle sultanlara çağrıda bulunmuş ve Müslümanların da kendi peygamberlerinin doğumunu kutlamalarını resmileştirmelerini istemişlerdir. Neticede Azefî ailesinin isteği kısa süre içerisinde kabul görmüş Mağrib ve Endülüs’te görkemli mevlid merasimlerinin icra edilmesine imkân sağlamıştır.
Bu çalışmada yukarıda belirtilen hususlar muvacehesinde Azefî ailesinin kültürel ve dini inancın muhafazasında üstlendikleri rol ele alınacaktır. Azefî, yazdığı ed-Dürrü’l-munazzam fî mevlidi’n-nebiyyi’l-mu‘azzam isimli eserde mevlid-i nebînin kutlanmasının önemine, bu kutlamaların inanç boyutunu sorgulayarak caiz olup olmadığına ve Endülüslü Müslümanların bu kutlamalara ne denli ihtiyacı olduğuna değinmektedir. Bu bakımdan mevlid-i nebînin Mağrib ve Endülüs’te ortaya çıkışı, sebepleri, gelişimi ve Azefî ailesinin bundaki rolü mevlid merasimlerinin anlaşılmasında önemli bir katkı sunacaktır. Mağrib ve özellikle Endülüs’te yaygın olan mevlid merasimlerinin inancın muhafazasında bir unsur olarak kullandığı tespit edilecektir.
Anahtar Kelimeler: Mağrib, Endülüs, Mevlid, Mevlid-i Nebi, Mevlid Merasimleri, Azefî.
Abstract
Andalusian Muslims, starting from the period of the Muluk al-Tawa’if, entered a challenging phase, having to struggle internally. Over time, both the internal conflicts among Muslims, diminishing each other's power, and the external struggles against Christians weakened them. From this period onward, Andalusian Muslims continued to weaken day by day. This difficult period for Muslims not only resulted in territorial losses but also manifested itself in matters of faith. Scholars in Andalusia made efforts to draw attention to this situation, encouraging jihad and striving to keep Muslims together. In this context, the most significant unifying factor for scholars was the Prophet Muhammad. They extensively utilized the biography and campaigns of Prophet Muhammad.
By the 7th/13th century, Muslims had significantly lost power and had become unable to resist the rising Christian states. Muslims even began to imitate important Christian days and customs. In response to this situation, the judge and scholar Ahmed ibn Muhammad al-Azafī and his son Abu al-Qasim al-Azafī, who lived in Sabta (Ceuta), took the lead in initiating celebrations, starting with the eulogy they wrote. Father and son called on the sultans to formalize the celebration of the birth of Muslim prophets, urging Muslims to celebrate their prophets' birthdays by imitating Christians in preparing specific foods, making models, decorating Christmas trees, and celebrating the birthdays of Jesus and John the Baptist. Eventually, the request of the al-Azafī family was accepted, leading to the execution of magnificent eulogy ceremonies in the Maghreb and Andalusia.
This study will examine the role played by the al-Azafī family in preserving cultural and religious beliefs in light of the above-mentioned points. al-Azafī, in his work titled al-Durr al-Munazzam fi Mawlid al-Nabi al-Muazzam discusses the importance of celebrating the Prophet's birthday, questioning the religious dimension of these celebrations, whether they are permissible, and the extent to which Andalusian Muslims need these celebrations. In this regard, understanding the emergence, reasons, development, and the role of the al-Azafī family in the birth ceremonies of the Prophet in Andalusia will contribute significantly to the understanding of these ceremonies as a means of preserving faith in the Maghreb and especially in Andalusia.
Keywords: Maghreb, Andalusia, Mawlid, Mawlid al-nabi, Mawlid Celebrations, al-Azafī.
Uploads
Değerlendirme Yazıları by Yakup Akyurek
Books by Yakup Akyurek
Başlangıçta İslâm’ın zuhur ettiği coğrafyada görülen siyer ilmine karşı ilgi, zamanla yeni fethedilen bölgelere de geçmiştir. Bu bağlamda siyer ilmine ilginin bulunduğu ve bu ilme dair eserlerin kaleme alındığı bölgelerden biri Endülüs’tür. Bu çalışma siyer yazıcılığının Endülüs kısmını kapsamakta, Endülüs toplumunun Hz. Peygamber algısını şekillendiren saiklerin keyfiyeti üzerinde durmayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda çalışmaya siyer-meğâzî eserleri dışında Hz. Muhammed’in (sav) hayatıyla ilgili olan ve “Siyer Edebiyatı” kapsamında değerlendirilen delâil, hasâis, şemâil, mevlid, medih kasideleri ve istiğâse risâleleri gibi eser türleri de dahil edilmiştir.
Bu çalışma belli bir coğrafyayı merkeze alarak siyer edebiyatını ele aldığından alana farklı bir pencere açmayı salık vermekte, bir bakıma Endülüs coğrafyasının dinamiklerinin ve toplumsal ihtiyaçlarının siyer malzemesini ne şekilde dönüştürdüğünü ele almaktadır. Bu açıdan araştırmanın, günümüzde siyer edebiyatı ile ilgili yapılan çalışmalara ve Hz. Peygamber algısının doğru değerlendirilmesi çabalarına farklı bir boyut kazandırması amaçlanmaktadır.
Anahtar Kelimeler: İslâm Tarihi, Siyer-Meğâzî, Endülüs, Siyer Yazıcılığı, Siyer Edebiyatı.
With the death of Prophet Muhammad (PBUH), understanding the religion became crucial, leading Muslims to ascribe special importance to the science of sīra and maghāzī from an early stage. Different types of works analyzing the Prophet's life and its significance were written. Determining the perception of the Prophet in these works is essential.
The early interest in sīra spread to newly conquered regions, including Andalusia, where a significant body of sīra literature emerged. This study focuses on Andalusian sīra, specifically exploring the motives shaping the Andalusian society's perception of the Prophet. It expands the scope of "Sīra Literature" to include not only sīra-maghāzī works but also delāil, ḥasāis, shamāil, mawlid, madh eulogies, and istighāsa treatises. By focusing on a specific geographical area, this study proposes a fresh perspective on sīra literature, examining how the dynamics and social needs of the Andalusian worldview transformed the understanding of the Prophet's life. This research builds upon existing literature and aims to contribute a novel dimension to the ongoing efforts of accurately understanding the Prophet's perception.
Keywords: İslamic History, Sīra-Maghāzī, Andalusia, Sīra Writing, Sīra Literature.
geçen hadiseleri ele almaya çalışan kaynak grubu için kullanılan
teknik bir ifadedir. İslam tarih yazıcılığının en önemli kaynak gruplarından birini teşkil eden bu türün oluşumunda Kur’an’ın etkisinin var olduğu anlaşılmaktadır. Kur’an’ın özellikle Hz. Muhammed
öncesi Peygamberler ve milletlere atıfta bulunması, Müslümanların
bakışlarını bu Peygamberler ile hikâyelerine veya gönderildikleri
milletlere yöneltmiş ve onlarda bir merak uyandırmıştır. Bu merak
Hz. Peygamber’in vefatından sonra özellikle Ehl-i kitap kültürüne
vâkıf olan tâbiîn ve tebeü’t-tâbiîn dönemlerinde, çoğunlukla kitab-ı
mukaddesten faydalanılarak giderilmeye çalışıldıkça genişlemiş ve
Emevîlerin sonlarına doğru müstakil eserler hâline gelmiştir. Bu
da genel tarih kitaplarının Hz. Âdem’den başlayarak peygamberler
tarihi formatında devam etmesiyle sonuçlanmıştır. Bunun yanı sıra
Müslümanların özellikle diğer milletlerle tanışmaları hem onların
tecrübelerini merak etmelerine neden olmuş hem de onlarda var
olan kimi bilgilerinden de yararlanmalarını sağlamıştır. Bu kültürel
karşılaşmanın da genel tarih türünün oluşmasında etkili olduğu
düşünülmektedir.
Bu kısa girişten sonra şimdi genel tarih kitaplarını, kronolojik
esasa uygun olarak tanıtmaya geçebiliriz. Ancak şunu da ifade etmek gerekir ki burada ele alınan müellifler ve eserleri genel tarih kitaplarının tamamından ibaret değildir. Bu çalışmada konu edinilen
eserler, İslam tarih yazımında meşhur olan ve bir açıdan da öncü
sayılan temsili yüksek eserler arasından seçilmiştir.
This work examines the life and contributions to sirah writing of the Yemeni scholar Yahya b. Abi Bakr al-Amiri. The study conducts an analysis based on al-Amiri's work entitled "Bahjatul Mahafil wa Bughyatul Amasil fi Talkhisis Siyar wa'l-Mu'jizat wa'sh-Shama'il."
Keyword : After Hijrah seventh (After Christ thirteenth) century, siyar writing, Ibn al-Athir, Kelâî, Sibt Ibn al-Jawzi, Nevevi.
ÖZET
VII. (XIII.) Yüzyılda Siyer Yazıcılığı başlığını taşıyan bu çalışmada, öncelikle bu dönemin müelliflerinin siyer ilminin gelişimine katkıları tespit edilmeye çalışılmıştır. Hicrî VII. asırda eser telif eden müelliflerin tespitiyle başlanılan bu araştırmada, VII. asırda yazılan eserler üzerinden VII. (XIII.) asrın siyer ilmine katkısı ortaya çıkarılmıştır. Nihai tahlilde söz konusu dönemin müellifleri ve eserleri incelenirken gelenek içerisinde bir konumlandırma uğraşına gidilmiş ve bu dönemin müellifleri erken dönem siyer kaynaklarıyla mukayeseli bir okuma çerçevesinde ele alınmıştır. Söz konusu bu okuma ve tetkikler, aynı zamanda modern dönemde siyer yazıcılığıyla alakalı ortaya çıkan problemler etrafında ciddi bir okumaya tabi tutulmuş ve modern dönem araştırmacılarının öne sürdüğü sorunlar göz önünde bulundurularak yer yer müellifler incelenmiştir. Netice itibariyle VII. (XIII.) asır siyer yazıcılığı temsili yüksek eserler üzerinden incelenerek ele alınmış ve bu dönemle alakalı tespitler sonuç kısmında ifade edilmiştir. Son olarak siyer yazıcılığında eksik görülen hususlar hakkında öneriler sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: VII. (XIII.) asır, siyer yazıcılığı, İbnü’l-Esîr, Kelâî, Sıbt İbnü’lCevzî, Nevevî
Papers by Yakup Akyurek
Conference Presentations by Yakup Akyurek
Özet
Endülüslü Müslümanlar Mülûkü’t-tavâif döneminden itibaren sıkıntılı bir sürece girerek kendi içinde mücadele etmek durumunda kalmışlardır. Zaman içerisinde Müslümanların hem kendi içlerinde birbirlerinin güçlerini azaltmaları hem de dış tehlike olarak Hristiyanlara karşı giriştikleri mücadeleler onları daha da zayıflatmıştır. Bu dönemden itibaren Endülüslü Müslümanlar gün geçtikte zayıflamaya devam etmişlerdir. Müslümanların düştükleri bu zorlu süreç tek başına toprak kaybıyla kalmamış aynı zamanda kültürel inanç hususunda da kendini göstermiştir. Endülüslü alimler bu duruma dikkat çekmek için cihada teşvik etmek ve Müslümanları bir arada tutmak adına çaba sarf etmişlerdir. Bu bağlamda alimlerin gördükleri en önemli birleştirici unsur, Hz. Peygamber olmuştur. Hz. Peygamber’in siyeri ve meğâzîsinden büyük ölçüde istifade etmişlerdir.
7./13. yüzyıla gelindiğinde ise Müslümanlar, büyük ölçüde güç kaybına uğramış ve yükselen güç olan Hristiyan devletlerine karşı mücadele edemeyecek duruma gelmişlerdir. Öyle ki Müslümanlar Hristiyanların önemli gün ve adetlerini taklit etmeye başlamışlardır. Bu durum karşısında Sebte’de yaşayan kadı ve muhaddis Ahmed b. Muhammed el-Azefî ve oğlu Ebü’l-Kâsım el-Azefî önderliğinde başta yazdıkları mevlid eseri olmak üzere kutlamaların başlamasına da öncülük etmişlerdir. Baba ve oğul Müslümanların da Hıristiyanların dinî günlerini kutlamaları, bugüne özgü hazırladıkları yiyecekleri ve maketleri yapmaları, Noel ağacı süslemeleri, Hz. Îsâ ve Hz. Yahyâ’nın doğum gününü kutlamaları sebebiyle sultanlara çağrıda bulunmuş ve Müslümanların da kendi peygamberlerinin doğumunu kutlamalarını resmileştirmelerini istemişlerdir. Neticede Azefî ailesinin isteği kısa süre içerisinde kabul görmüş Mağrib ve Endülüs’te görkemli mevlid merasimlerinin icra edilmesine imkân sağlamıştır.
Bu çalışmada yukarıda belirtilen hususlar muvacehesinde Azefî ailesinin kültürel ve dini inancın muhafazasında üstlendikleri rol ele alınacaktır. Azefî, yazdığı ed-Dürrü’l-munazzam fî mevlidi’n-nebiyyi’l-mu‘azzam isimli eserde mevlid-i nebînin kutlanmasının önemine, bu kutlamaların inanç boyutunu sorgulayarak caiz olup olmadığına ve Endülüslü Müslümanların bu kutlamalara ne denli ihtiyacı olduğuna değinmektedir. Bu bakımdan mevlid-i nebînin Mağrib ve Endülüs’te ortaya çıkışı, sebepleri, gelişimi ve Azefî ailesinin bundaki rolü mevlid merasimlerinin anlaşılmasında önemli bir katkı sunacaktır. Mağrib ve özellikle Endülüs’te yaygın olan mevlid merasimlerinin inancın muhafazasında bir unsur olarak kullandığı tespit edilecektir.
Anahtar Kelimeler: Mağrib, Endülüs, Mevlid, Mevlid-i Nebi, Mevlid Merasimleri, Azefî.
Abstract
Andalusian Muslims, starting from the period of the Muluk al-Tawa’if, entered a challenging phase, having to struggle internally. Over time, both the internal conflicts among Muslims, diminishing each other's power, and the external struggles against Christians weakened them. From this period onward, Andalusian Muslims continued to weaken day by day. This difficult period for Muslims not only resulted in territorial losses but also manifested itself in matters of faith. Scholars in Andalusia made efforts to draw attention to this situation, encouraging jihad and striving to keep Muslims together. In this context, the most significant unifying factor for scholars was the Prophet Muhammad. They extensively utilized the biography and campaigns of Prophet Muhammad.
By the 7th/13th century, Muslims had significantly lost power and had become unable to resist the rising Christian states. Muslims even began to imitate important Christian days and customs. In response to this situation, the judge and scholar Ahmed ibn Muhammad al-Azafī and his son Abu al-Qasim al-Azafī, who lived in Sabta (Ceuta), took the lead in initiating celebrations, starting with the eulogy they wrote. Father and son called on the sultans to formalize the celebration of the birth of Muslim prophets, urging Muslims to celebrate their prophets' birthdays by imitating Christians in preparing specific foods, making models, decorating Christmas trees, and celebrating the birthdays of Jesus and John the Baptist. Eventually, the request of the al-Azafī family was accepted, leading to the execution of magnificent eulogy ceremonies in the Maghreb and Andalusia.
This study will examine the role played by the al-Azafī family in preserving cultural and religious beliefs in light of the above-mentioned points. al-Azafī, in his work titled al-Durr al-Munazzam fi Mawlid al-Nabi al-Muazzam discusses the importance of celebrating the Prophet's birthday, questioning the religious dimension of these celebrations, whether they are permissible, and the extent to which Andalusian Muslims need these celebrations. In this regard, understanding the emergence, reasons, development, and the role of the al-Azafī family in the birth ceremonies of the Prophet in Andalusia will contribute significantly to the understanding of these ceremonies as a means of preserving faith in the Maghreb and especially in Andalusia.
Keywords: Maghreb, Andalusia, Mawlid, Mawlid al-nabi, Mawlid Celebrations, al-Azafī.
Başlangıçta İslâm’ın zuhur ettiği coğrafyada görülen siyer ilmine karşı ilgi, zamanla yeni fethedilen bölgelere de geçmiştir. Bu bağlamda siyer ilmine ilginin bulunduğu ve bu ilme dair eserlerin kaleme alındığı bölgelerden biri Endülüs’tür. Bu çalışma siyer yazıcılığının Endülüs kısmını kapsamakta, Endülüs toplumunun Hz. Peygamber algısını şekillendiren saiklerin keyfiyeti üzerinde durmayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda çalışmaya siyer-meğâzî eserleri dışında Hz. Muhammed’in (sav) hayatıyla ilgili olan ve “Siyer Edebiyatı” kapsamında değerlendirilen delâil, hasâis, şemâil, mevlid, medih kasideleri ve istiğâse risâleleri gibi eser türleri de dahil edilmiştir.
Bu çalışma belli bir coğrafyayı merkeze alarak siyer edebiyatını ele aldığından alana farklı bir pencere açmayı salık vermekte, bir bakıma Endülüs coğrafyasının dinamiklerinin ve toplumsal ihtiyaçlarının siyer malzemesini ne şekilde dönüştürdüğünü ele almaktadır. Bu açıdan araştırmanın, günümüzde siyer edebiyatı ile ilgili yapılan çalışmalara ve Hz. Peygamber algısının doğru değerlendirilmesi çabalarına farklı bir boyut kazandırması amaçlanmaktadır.
Anahtar Kelimeler: İslâm Tarihi, Siyer-Meğâzî, Endülüs, Siyer Yazıcılığı, Siyer Edebiyatı.
With the death of Prophet Muhammad (PBUH), understanding the religion became crucial, leading Muslims to ascribe special importance to the science of sīra and maghāzī from an early stage. Different types of works analyzing the Prophet's life and its significance were written. Determining the perception of the Prophet in these works is essential.
The early interest in sīra spread to newly conquered regions, including Andalusia, where a significant body of sīra literature emerged. This study focuses on Andalusian sīra, specifically exploring the motives shaping the Andalusian society's perception of the Prophet. It expands the scope of "Sīra Literature" to include not only sīra-maghāzī works but also delāil, ḥasāis, shamāil, mawlid, madh eulogies, and istighāsa treatises. By focusing on a specific geographical area, this study proposes a fresh perspective on sīra literature, examining how the dynamics and social needs of the Andalusian worldview transformed the understanding of the Prophet's life. This research builds upon existing literature and aims to contribute a novel dimension to the ongoing efforts of accurately understanding the Prophet's perception.
Keywords: İslamic History, Sīra-Maghāzī, Andalusia, Sīra Writing, Sīra Literature.
geçen hadiseleri ele almaya çalışan kaynak grubu için kullanılan
teknik bir ifadedir. İslam tarih yazıcılığının en önemli kaynak gruplarından birini teşkil eden bu türün oluşumunda Kur’an’ın etkisinin var olduğu anlaşılmaktadır. Kur’an’ın özellikle Hz. Muhammed
öncesi Peygamberler ve milletlere atıfta bulunması, Müslümanların
bakışlarını bu Peygamberler ile hikâyelerine veya gönderildikleri
milletlere yöneltmiş ve onlarda bir merak uyandırmıştır. Bu merak
Hz. Peygamber’in vefatından sonra özellikle Ehl-i kitap kültürüne
vâkıf olan tâbiîn ve tebeü’t-tâbiîn dönemlerinde, çoğunlukla kitab-ı
mukaddesten faydalanılarak giderilmeye çalışıldıkça genişlemiş ve
Emevîlerin sonlarına doğru müstakil eserler hâline gelmiştir. Bu
da genel tarih kitaplarının Hz. Âdem’den başlayarak peygamberler
tarihi formatında devam etmesiyle sonuçlanmıştır. Bunun yanı sıra
Müslümanların özellikle diğer milletlerle tanışmaları hem onların
tecrübelerini merak etmelerine neden olmuş hem de onlarda var
olan kimi bilgilerinden de yararlanmalarını sağlamıştır. Bu kültürel
karşılaşmanın da genel tarih türünün oluşmasında etkili olduğu
düşünülmektedir.
Bu kısa girişten sonra şimdi genel tarih kitaplarını, kronolojik
esasa uygun olarak tanıtmaya geçebiliriz. Ancak şunu da ifade etmek gerekir ki burada ele alınan müellifler ve eserleri genel tarih kitaplarının tamamından ibaret değildir. Bu çalışmada konu edinilen
eserler, İslam tarih yazımında meşhur olan ve bir açıdan da öncü
sayılan temsili yüksek eserler arasından seçilmiştir.
This work examines the life and contributions to sirah writing of the Yemeni scholar Yahya b. Abi Bakr al-Amiri. The study conducts an analysis based on al-Amiri's work entitled "Bahjatul Mahafil wa Bughyatul Amasil fi Talkhisis Siyar wa'l-Mu'jizat wa'sh-Shama'il."
Keyword : After Hijrah seventh (After Christ thirteenth) century, siyar writing, Ibn al-Athir, Kelâî, Sibt Ibn al-Jawzi, Nevevi.
ÖZET
VII. (XIII.) Yüzyılda Siyer Yazıcılığı başlığını taşıyan bu çalışmada, öncelikle bu dönemin müelliflerinin siyer ilminin gelişimine katkıları tespit edilmeye çalışılmıştır. Hicrî VII. asırda eser telif eden müelliflerin tespitiyle başlanılan bu araştırmada, VII. asırda yazılan eserler üzerinden VII. (XIII.) asrın siyer ilmine katkısı ortaya çıkarılmıştır. Nihai tahlilde söz konusu dönemin müellifleri ve eserleri incelenirken gelenek içerisinde bir konumlandırma uğraşına gidilmiş ve bu dönemin müellifleri erken dönem siyer kaynaklarıyla mukayeseli bir okuma çerçevesinde ele alınmıştır. Söz konusu bu okuma ve tetkikler, aynı zamanda modern dönemde siyer yazıcılığıyla alakalı ortaya çıkan problemler etrafında ciddi bir okumaya tabi tutulmuş ve modern dönem araştırmacılarının öne sürdüğü sorunlar göz önünde bulundurularak yer yer müellifler incelenmiştir. Netice itibariyle VII. (XIII.) asır siyer yazıcılığı temsili yüksek eserler üzerinden incelenerek ele alınmış ve bu dönemle alakalı tespitler sonuç kısmında ifade edilmiştir. Son olarak siyer yazıcılığında eksik görülen hususlar hakkında öneriler sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: VII. (XIII.) asır, siyer yazıcılığı, İbnü’l-Esîr, Kelâî, Sıbt İbnü’lCevzî, Nevevî
Özet
Endülüslü Müslümanlar Mülûkü’t-tavâif döneminden itibaren sıkıntılı bir sürece girerek kendi içinde mücadele etmek durumunda kalmışlardır. Zaman içerisinde Müslümanların hem kendi içlerinde birbirlerinin güçlerini azaltmaları hem de dış tehlike olarak Hristiyanlara karşı giriştikleri mücadeleler onları daha da zayıflatmıştır. Bu dönemden itibaren Endülüslü Müslümanlar gün geçtikte zayıflamaya devam etmişlerdir. Müslümanların düştükleri bu zorlu süreç tek başına toprak kaybıyla kalmamış aynı zamanda kültürel inanç hususunda da kendini göstermiştir. Endülüslü alimler bu duruma dikkat çekmek için cihada teşvik etmek ve Müslümanları bir arada tutmak adına çaba sarf etmişlerdir. Bu bağlamda alimlerin gördükleri en önemli birleştirici unsur, Hz. Peygamber olmuştur. Hz. Peygamber’in siyeri ve meğâzîsinden büyük ölçüde istifade etmişlerdir.
7./13. yüzyıla gelindiğinde ise Müslümanlar, büyük ölçüde güç kaybına uğramış ve yükselen güç olan Hristiyan devletlerine karşı mücadele edemeyecek duruma gelmişlerdir. Öyle ki Müslümanlar Hristiyanların önemli gün ve adetlerini taklit etmeye başlamışlardır. Bu durum karşısında Sebte’de yaşayan kadı ve muhaddis Ahmed b. Muhammed el-Azefî ve oğlu Ebü’l-Kâsım el-Azefî önderliğinde başta yazdıkları mevlid eseri olmak üzere kutlamaların başlamasına da öncülük etmişlerdir. Baba ve oğul Müslümanların da Hıristiyanların dinî günlerini kutlamaları, bugüne özgü hazırladıkları yiyecekleri ve maketleri yapmaları, Noel ağacı süslemeleri, Hz. Îsâ ve Hz. Yahyâ’nın doğum gününü kutlamaları sebebiyle sultanlara çağrıda bulunmuş ve Müslümanların da kendi peygamberlerinin doğumunu kutlamalarını resmileştirmelerini istemişlerdir. Neticede Azefî ailesinin isteği kısa süre içerisinde kabul görmüş Mağrib ve Endülüs’te görkemli mevlid merasimlerinin icra edilmesine imkân sağlamıştır.
Bu çalışmada yukarıda belirtilen hususlar muvacehesinde Azefî ailesinin kültürel ve dini inancın muhafazasında üstlendikleri rol ele alınacaktır. Azefî, yazdığı ed-Dürrü’l-munazzam fî mevlidi’n-nebiyyi’l-mu‘azzam isimli eserde mevlid-i nebînin kutlanmasının önemine, bu kutlamaların inanç boyutunu sorgulayarak caiz olup olmadığına ve Endülüslü Müslümanların bu kutlamalara ne denli ihtiyacı olduğuna değinmektedir. Bu bakımdan mevlid-i nebînin Mağrib ve Endülüs’te ortaya çıkışı, sebepleri, gelişimi ve Azefî ailesinin bundaki rolü mevlid merasimlerinin anlaşılmasında önemli bir katkı sunacaktır. Mağrib ve özellikle Endülüs’te yaygın olan mevlid merasimlerinin inancın muhafazasında bir unsur olarak kullandığı tespit edilecektir.
Anahtar Kelimeler: Mağrib, Endülüs, Mevlid, Mevlid-i Nebi, Mevlid Merasimleri, Azefî.
Abstract
Andalusian Muslims, starting from the period of the Muluk al-Tawa’if, entered a challenging phase, having to struggle internally. Over time, both the internal conflicts among Muslims, diminishing each other's power, and the external struggles against Christians weakened them. From this period onward, Andalusian Muslims continued to weaken day by day. This difficult period for Muslims not only resulted in territorial losses but also manifested itself in matters of faith. Scholars in Andalusia made efforts to draw attention to this situation, encouraging jihad and striving to keep Muslims together. In this context, the most significant unifying factor for scholars was the Prophet Muhammad. They extensively utilized the biography and campaigns of Prophet Muhammad.
By the 7th/13th century, Muslims had significantly lost power and had become unable to resist the rising Christian states. Muslims even began to imitate important Christian days and customs. In response to this situation, the judge and scholar Ahmed ibn Muhammad al-Azafī and his son Abu al-Qasim al-Azafī, who lived in Sabta (Ceuta), took the lead in initiating celebrations, starting with the eulogy they wrote. Father and son called on the sultans to formalize the celebration of the birth of Muslim prophets, urging Muslims to celebrate their prophets' birthdays by imitating Christians in preparing specific foods, making models, decorating Christmas trees, and celebrating the birthdays of Jesus and John the Baptist. Eventually, the request of the al-Azafī family was accepted, leading to the execution of magnificent eulogy ceremonies in the Maghreb and Andalusia.
This study will examine the role played by the al-Azafī family in preserving cultural and religious beliefs in light of the above-mentioned points. al-Azafī, in his work titled al-Durr al-Munazzam fi Mawlid al-Nabi al-Muazzam discusses the importance of celebrating the Prophet's birthday, questioning the religious dimension of these celebrations, whether they are permissible, and the extent to which Andalusian Muslims need these celebrations. In this regard, understanding the emergence, reasons, development, and the role of the al-Azafī family in the birth ceremonies of the Prophet in Andalusia will contribute significantly to the understanding of these ceremonies as a means of preserving faith in the Maghreb and especially in Andalusia.
Keywords: Maghreb, Andalusia, Mawlid, Mawlid al-nabi, Mawlid Celebrations, al-Azafī.