Bakan Akdağ, "İnsanımızın 3'te biri normal kilolu, 3'te biri obez, 3'te biri de kilolu ki ben de bu gruba dahilim" dedi, kendi adına önlem almaya başladığını anlattı.
Akdağ, "Sofradan tam doymadan kalkmayı öğrenmemiz lazım. Acıkmadan sofraya oturulmamalı. Ama Sağlık Bakanlığı'nın yapabilecekleri sınırlı, bireylerin yaşam biçimlerini değiştirmeleri gerek" şeklinde konuştu.
Hastalıklar salgına dönüşüyor Pancar şekerinin yerini almaya çalışan mısır şurubu yani NBŞ’nin (nişasta bazlı şeker) insan sağlığını tehdit ettiğini söyleyen doktorlar, “kronik hastalıklar ve kanser salgına dönüşür” diyerek uyarıyor
Bilimsel verilere göre çay şekeri olarak bilinen sakkaroz 74 birim, mısır şurubu olarak bilinen fruktoz ise 173 birim tatlılığa sahip. Son araştırmalar, ‘şekerli gıdalara olan bağımlılığın, uyuşturucu veya uyarıcılara oranla daha fazla olduğu’ tartışmalarını gündeme getirdi. Bu da ‘Şeker uyuşturucu gibi yasaklansın mı’ tartışmasını doğurdu. Normal şekere oranla daha tatlı olan fruktozun, bilinen ve tartışmasız kabul edilen en önemli etkisi, beyinde tokluk hissini uyarmıyor olması. Tıp otoriteleri, fruktozlu gıda ürünlerinin şişmanlatıcı etkisi üzerinde hemfikir. Bağımsız bilim adamları, fruktozun obeziteye ve metabolik sendroma yol açtığını ileri sürüyor.
NİŞASTA BAZLI ŞEKER İLE İLGİLİ VERİLEN SORU ÖNERGESİ...(RESMİN ÜZERİNE İKİ KEZ TIKLAYIN)SORU ÖNERGESİNE TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI'NIN VERDİĞİ YANITLAR. (RESMİN ÜZERİNE İKİ KEZ TIKLAYIN)
GIDA GÜVENLİĞİ DERNEĞİ: ELİMİZDE VERİ YOK Özellikle kanser uzmanları ve cerrahlar, karşılaştıkları vakalar karşısında, “Glikoz, vücudun tüm hücrelerinde kullanılırken fruktoz sadece karaciğer için gereklidir ve bu miktar 15 gram kadardır. Fazlası, ürik asit düzeyini yükseltir, obezliğe, karaciğerde yağlanmaya ve devamında pankreas kanseri, kalp hastalıklarına, diş çürümesi, depresyon, böbrek, gut, tansiyon, migren, varis gibi hastalıklara yol açıyor. Mısır şurubunun gıda maddelerinde yoğun kullanımının önüne geçilmeli” diyerek tepkilerini dile getiriyor.
75 kadar gıda firmasının üyesi olduğu Gıda Güvenliği Derneği Başkanı Samim Saner, “Biz, uluslararası sağlık otoritelerinin verisini baz alırız. Bugüne dek NBŞ’nin zararlı olduğuna dair bir veri elimize ulaşmadı” dedi. Şekerin insan sağlığı üzerine etkisi üzerindeki sorumuzu ise, “Şişmanlatıcı etkisi biliniyor. Şişmanlığa bağlı sağlık sorunlarına da yol açıyor olabilir ancak bu bizim değil gıdacıların yanıtlayacağı bir soru. 20’si öğretim üyelerinden oluşan danışma kurulumuz var, onların da NBŞ’nin gıda güvenliği açısından sakıncalı olduğunu belirten bir beyanı olmadı” şeklinde yanıtladı.
İNSAN YAPISIYLA UYUMLU DEĞİLNişasta bazlı fruktozun insan sağlığına etkisini, hızla artan kanser ve özellikle pankreas kanseriyle ilişkilendiren İstanbul Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü’nden Dr. Yavuz Dizdar, “Son yıllarda yapılan araştırmalar, nişasta bazlı şekerin insan metabolizmasıyla uyumlu olmadığını ortaya koydu. Ülkemizdeki yüzde 15’lik NBŞ kotası en az yüzde 1 seviyesine indirilmeli. Mısırdan elde edilen NBŞ, genzinizde yanma tadı bırakır ve mide ekşimesine neden olur. Akışkandır ve soğukta şekerlenmeye neden olmaz. Mısır şurubu elde edilen mısırın da GDO’lu mısır olma olasılığı yüksektir” diyor.
NEDEN MISIR ŞURUBU? Mısırdan yüksek fruktoz içerikli mısır şurubu yapımına 1970’lerde başlandı. 1980’lerde yılda 3 milyon ton olan üretim, günümüzde 20-30 milyon tonun üzerine çıktı Nişasta glikoz moleküllerinden oluşan birleşik bir şeker. Mısır şurubu, mısır nişastasının kimyasal işlemden geçirilmesiyle elde ediliyor. Nişasta parçalanarak glikoza, ardından glikoz fruktoza dönüştürülüyor. Bazı ürün paketlerinde mısır şurubuna “nişasta bazlı sıvı şeker” adı veriliyor; kısaca “NBSŞ” dendiği de oluyor. ABD’de HFCS olarak isimlendiriliyor.
Mısır şurubu, şeker pancarından elde edilen şekerden daha tatlı ama daha ucuz ve taşınması daha kolay. Bu da gıda üreticileri için daha düşük maliyet ve daha yüksek kâr anlamına geliyor. Mısır şurubunun içinde yüzde 90’lara varan fruktoz (meyve şekeri) bulunur. Şeker pancarından elde edilen sakkaroz (çay şekeri) yarı yarıya fruktoz ve glikoz içerir. Sakkaroz: 100 birim, glikoz 74 birim, fruktoz 173 birim tatlılığa sahiptir.
KARIN İÇİ YAĞLANMAYA DİKKAT EDİLMELİ DİZDAR, NBŞ ile ilgili bilimsel araştırmaları da şöyle anlattı: “Mısır şurubunda elde edilen yüksek fruktoz içerikli şeker, iç organlarda ve karın içinde yağlanmanın en önemli nedenlerinden birisidir. Yağlanma sonucu oluşan metabolik sendromla; siroz, karaciğer kanseri, karaciğer rezeksiyonu (karaciğerin bir kısmının ameliyatla alınması) ve transplantasyonu gereken hasta sayısı da artmaktadır. ‘Steatozis’ olarak adlandırılan yağlanma, özellikle son 10 yıl içerisinde artış göstermiştir. Alkolik olmayan insanlarda da karaciğer yağlanması sık görülür oldu. Bu yağlanmayla diyabet ve kanser gelişmesi olasılığı artmakta. Taşsız safra kesesi iltihabı, akut pankreatit tablolarındaki artış yüzlerce cerrahi ve dahili tedavi girişimi ile sonuçlanıyor.”
GIDALARI TATLANDIRIYOR RAF ÖMRÜNÜ UZATIYOR Fruktoz şurubu, yalnızca tatlandırıcı değil nemi çekme özelliği yanında gıda aktivitesini düşürmekte ve gıdaların raf ömrünü uzatmaktadır. Alkollü, gazlı, kolalı içeceklerde, tat verici olarak meyve suyu sanayiinde, tadı artırma ve fermante edilebilirlik için de çikolata şekerleme, tatlılar, bisküvi, unlu mamuller sanayiinde kullanılır. Raf ömrünü uzatma, nem dengesini koruma amacıyla da kullanılan NBŞ, süt ürünleri, ketçap, mayonez, hazır çorba gibi işlenmiş gıdalarda ve meyve sebze ürünlerinin salamurasında da kullanılıyor.
Obezite ve depresyona yol açıyor CERRAHPAŞA Tıp Fakültesi Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı Başkan Prof. Dr. Mehmet Aydın da, bilimsel çalışmaları şöyle anlattı: “Fazla fruktoz tüketen deney hayvanları üzerinde çalışmalar yapıldı. Fruktozun, diyabet, koroner kalp hastalığı, karaciğer yağlanması ve hipertansiyona yol açtığı görüldü. Son 30-40 yıldır çay şekeri yerine mısır şurubunun kullanılması, şişmanlığın ve şişmanlıkla ilgili hastalıkların bir salgın haline dönüşmesini kolaylaştırdı. Ayrıca obezite, hipertansiyon, diyabet, karaciğer yağlanması, depresyon ve böbrek yetersizliği olan hastalar üzerinde yapılan incelemede, kanlarındaki ürik asit oranınının yüksek olduğu belirlenmiş. Deney hayvanlarına fruktoza eşdeğer miktarda glikoz ya da laktoz (süt şekeri = Glukoz + galaktoz) verildiğinde ise bu hastalıklar görülmüyor.
GAZLI İÇECEKLER UYUŞTURUCU GİBİ Gazlı içeceklerin en görünür zararı şişmanlık. Çünkü çok miktarda hızlı emilen şeker içeriyorlar. Bu nedenle diğer uyuşturucular gibi bağımlılık yapıyor ve haz duygusuyla birlikte vücuda zarar veriyor. Son yıllarda normal şeker yerine çok daha ucuz olan mısır şurubu (fruktoz) kullanılıyor ki şişmanlık salgınının en önemli etkeni bu tip şekerler. Mısır şurubu şişmanlık, hipertansiyon, şeker hastalığı, gut, karaciğer sirozu ve depresyon gibi hastalıkların ana nedeni.”
Şekersiz kola reklamı yasak ama karara uyan yok Türkiye Şeker-İş Sendikası, Nisan 2008’de; Coca-Cola ve Pepsi firmaları tarafından piyasaya sürülen ve ‘zero sıfır şeker’ ile ‘şekersiz maksimum tat’ sloganlarıyla tanıtılan “Coca Cola Zero” ve “Pepsi Max” isimli ürün reklamlarının durdurulması için Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Reklam Kurulu Başkanlığı’na şikâyet başvurusunda bulundu. 12 Ağustos 2008’de karara varan Reklam Kurulu, “söz konusu ürünlerde hiç şeker bulunmadığı izleniminin yaratıldığına ve reklamların tüketicileri yanıltıcı ve aldatıcı nitelikte olduğuna” karar verdi. Kurul, reklamları veren Coca-Cola ve Pepsi-Cola şirketlerini 60 bin TL idari para cezası ile cezalandırdı ve reklamların durdurulmasına hükmetti. 31 Aralık 2008’de de sendika, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü’ne yazılı başvuru yapılarak, kararın uygulanmasını istedi. Ancak Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, süresi içinde (3 Mart 2009’a kadar) herhangi bir cevap vermediği gibi kararı uygulamadı. Sendika, Ankara Nöbetçi İdare Mahkemesi’ne başvurarak, Bakanlığın bu kararının yürütmesinin durdurulması ve iptalini istedi.
Kanser hücrelerinin büyümesini hızlandırıyor Bugüne kadar yapılan pek çok araştırma, doğalın dışına taşmış şeker metabolizmasının pankreas kanserine neden olduğunu gösterdi. ABD’de 88 bin 802 kadının katılımıyla gerçekleştirilen ‘Nurses Health Study’ adlı araştırmada, 18 yıllık takip süresinde 180 kişide pankreas kanseri saptandı. Bu çalışmaya göre çay şekeri (sükroz) pankreas kanseriyle ilişkili bulunmadı. Buna karşılık özellikle vücut kitle indeksi yüksek olan ve artmış ensülin direnci bulunan bireylerde, yüksek glisemik yük ve fruktozdan (mısır şurubu şekeri) zengin diyet, pankreas kanseri olasılığını istatistiksel anlamlı bir biçimde artırdığı görüldü. Multiethnic Cohort adlı çalışmada ise diyetteki glisemik yük (bir yiyeceğin bir porsiyondaki gerçek karbonhidrat miktarı), eklenen şekerler ve karbohidratların pankreas kanseri oluşturma riski araştırıldı.
8 yıl izlenen 162 bin denekten 434’ünde pankreas kanseri ortaya çıktı. Analiz sonucunda nişasta bazlı şekerde bol miktarda bulunan fruktozun pankreas kanseri ile istatistiksel anlamlı ilişkili olduğu gösterildi.
ABD KOTA KOYDU Los Angeles Üniversitesi araştırmacıları geçtiğimiz ağustos ayında yayınladıkları çalışmalarında, fruktozun pankreas kanseri hücrelerinin çoğalmasını hızlandırdığını ortaya koymuştu. Pankreas hücre soylarında yapılan bu araştırmaya göre, fruktoz kanser hücreleri tarafından enerji kaynağı olarak kullanılabilmektedir. Araştırma ABD’de Ağustos 2010’da ciddi tartışmalara neden oldu. ABD, nişasta bazlı şeker için kendi ülkesinde yüzde 2 kota koydu.