poetry etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
poetry etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Temmuz 2013 Çarşamba

SOYADI ; HER VAZGEÇEMEDİĞİM GÜN İÇİN

                   HER VAZGEÇMEDİĞİM GÜN İÇİN , TEŞEKKÜR EDERİM ...

Geçmişten kalan bir koku doldu pencereyi açınca bahar kokusu yerine , kokular geçmişi hatırlatır çoğu kez ve çocuklukta hafızanıza kaydettiğiniz kokular , hep keskin başlangıçlar veya bitişleri yaşatır yeniden ve yeniden , büyüdüğünüzde ... Odaya dolan koku da bunu yaşattı geçmişe döndürdü beni , artık çok eskide kalan geçmişime ... 
Çocukluğumdan kalan en keskin koku , sonbaharda yakılan kuru yaprak kokusudur ...Kendine has hüznü yetmezmiş gibi , bir de koku ile bunu taçlandırır Sonbahar ... Bu yüzden en travmatik mevsimdir mevsimlerin içinde ... Zaten yaz bitmiştir , yaz aşkları ayrılmıştır ilk rüzgarlı havada , esintiye karşı duramayarak , hava erken kararmaya başlar , bir de okullar açılır üstüne üstlük ...
"Sonbahar , kuru yaprak ve çok yorgun uzak bir sokak " doldu pencereden içeriye ... İkimizde küçüktük ama ben daha küçüktüm bu hikayede ... İstanbul'a yeni taşınmıştık , 11 yaşındaydım sen de 17 ... Ben ortaokula başlıyordum , sen Eskişehir' de Üniversiteye ... Babamız 2 yıl önce bir yeni yıl günü kalp krizi geçirmişti ... Ben dönecek diye bekliyordum ... Sen biliyordun dönmeyeceğini ... Okulların açıldığı ilk hafta servis ayarlayana kadar annem , sen beni alacaktın okuldan ... Sonraki hafta da senin okulun açılacağı için Eskişehir'e gidecektin ... Ayrılacaktık...
11 yaşın taşıması zor değişimleri vardı hayatımda babam eve gelmiyordu , annem yeni bir ev almış ve babamın kokusunu bildiğim geçmişteki tüm eşyaları da satarak veya etraftaki ihtiyaç sahiplerine dağıtarak , İstanbul'a , hem de Suadiye'ye taşınmıştık ... Yeni bir okula başlıyordum ve sen de yeni bir okula başlıyordun . Sen yeni bir okula başlamak için ayrılıyordum yanımızdan ... Korkuyordum tüm bu değişimlerden , hem de beni bırakıp gitmenden ...
Okulun üçüncü günüydü , Çarşamba günü , son ders zili çaldıktan sonra çıktım sınıftan , hava kararmaya yüz tutmuştu ... Merdivenlerden inerken başıma geleceklerden habersiz , okulu tanımaya çalışan gözlerle bakıyordum etrafa , sınıf kapılarına , çocukların çıkmasını bekleyen Hocalara ... Okulun bahçesine çıktığımda yol bitmek bilmedi bir türlü ... Hayatımda gördüğüm en büyük Okul bahçesiydi , kendimi daha da ufak hissettirdi bu büyüklük ...
Herşey ve herkes ürkütücü geliyordu , korkan ve sorgulayan halim ile süzüyordum kocaman demir kapının ardındakileri ... Çünkü , çok küçük bir çevreden İstanbul'un en zilli muhitlerinden birine gelmiştim ... Çekiniyordum ve ifade edemiyordum kendimi ... Kapının dışında gözlerim seni aradı . Kiminin annesi , kiminin babası bekliyordu çocuğunu . Kimi bıçkın , birine ihtiyaç duymadan , kendinden emin adımlarla yürümeye başlamıştı bile evine doğru ... Bense adresimizi bile bilmiyordum , 1975 yılının en teknolojik halinde bile telefon en iyi ihtimalle bir kaç yılda bağlanıyordu evlere , yani , aratabileceğim bir telefon da yoktu ... Ne yapacağımı bilmeden beklemeye başladım , hava gittide kararıyordu , önce yaşlar birikmeye başladı gözlerimde ...Gerçekten ne yapacağımı bilmiyordum , şaşkın ördek yavrularından bile daha beterdi durumum ... Artık yaşları biriktirmeye değil , harcamaya başladım hıçkıra hıçkıra ... Çok uzun bir zaman geçmişti benim için , yüzyıl kadar hem de ... O zamanlar daha duyarlıydı komşu teyzeler !
Sesime ses veren biri oldu ...
- Emel , bak bir arkadaş ağlıyor kızım , sen tanıyormusun diyerek , yanıma yaklaştılar , göz ucuyla izliyordum hareketlerini ...
Komşu teyze :
- Kızım , neden ağlıyorsun , ağlama bakayım ... dedi
- Hıçkırıklarla ağlamaya devam ettim , omuzlarımı silkerek ... Annemin anlattığı bazı masallarda kötü cadılar çocukları kandırmak için kıpkırmızı elmalar veriyorlardı , ya da çukulata ve şekerden yapılmış evlerine götürüyorlardı ... Annem , Suadiye'ye taşınırken sıkı sıkı tembih vermişti bana ... Asla tanımadığın kişilerle konuşma ve verdikleri hiçbirşeyi alma ... Yine de başımı kaldırdım , ağlama diyen Cadıyı görmek istedim ... Birden içim rahatladı , yanındaki küçük Kızı bugün okulda görmüştüm ... Bu iyi birşeydi , bu şehirde tanıdığım  biri vardı işte ...
- Ağlama güzel kızım , ne oldu , bir şey mi kaybettin ? diye sordu komşu teyze yine büyük bir sevecenlikle ...
Bir kez daha omuzlarımı silktim , cevap vermek yerine - aslında için için anlatmak istiyordum derdimi derman olur diye ... 
-  Her Anne gibi o da sabırla sormaya devam etti Allahtan ... Biri mi üzdü seni ?
Hayır dedim ... Ablam beni almaya gelmedi ...  
- Anladım dedi , biz bırakırız seni evine hem Annenle de tanışırız dedi ...
- Buraya yeni taşındığımızı söyledim ve evi bulamayacağımı ekledim utana sıkıla , ablam gelene kadar beklerim dedim bitirme cümlesi olarak ...  
Komşu Teyzenin yanındaki Kız , kısacık sapsarı saçları ve kocaman erik gibi ama , masmavi gözleri ile bana bakarak :
- Ben Emel dedi , senin adın ne ? Adımı söyledim ...
Kaçıncı sınıftasın diye sordu , kendisi Orta 2'deymiş ... Ben bu yıl başladım dedim ...
Artık Hava tamamen kararmıştı ve akşam esintisi çıkmıştı , insanın içini ürperten ... 
Ağlamayı kesmiştim , Emel'le Annesi de benimle birlikte beklemeye başladılar , Seni ...
Emel'in annesine , evin , tren yolunun diğer tarafında olduğunu söyleyebiliyordum ancak ... Bağdat Caddesine yakın oturduğumuzu ve Bağdat Caddesinden sokağımıza girerken , sokağımızın başında eski ve çalışmayan bir Çeşme olduğunu tarifleyebildim ...
Yürüyelim mi tren yolundan aşağıya diye sordu Emel'in Annesi ...
Yine çekindim ve korktum ... Hayır , ben burada beklemek istiyorum ... Seni çok bekledim o gün ...
Onlar da bekledi ...
Etrafta artık tek tük insanlar görülüyordu onlar da hızlıca evlerine doğru gidiyorlardı ...
Ben yine ağlamaya başlamıştım ki ...
Emel'in Annesi , uzaktan birileri var gelen koştura koştura , Onlar olmasın kızım bak dedi ...
Gözlerimi sildim ellerimle , tanımaya çalıştım uzaktan gelenleri ...
Evet sen geliyordun , yanında Nükhet ... Başınızda kavak yelleri ile birlikte ...
Aslında dargındım sana , beni unuttuğun için , ama , seni gördüğüm an , hayata alıştım tekrardan ... Her zorluğun üstesinden gelebilirdim artık ... Hayatta en güvendiğim 2. kişiye kavuşmuştum nede olsa ... Bu Dünya yine de güvenilebilir bir yerdi ...
Nefes nefeseydin ... Sen de ağlıyordun ... Sen de korkmuştun ... Çünkü , sana emanet edilen birini unutmuştun , arkadaşlarına dalıp ...
Emel'in annesini görünce daha da mahçup bir şekilde , geç kaldık diye gevelemeye başladın ...
Emel'in annesi deneyimli bir İstanbul'lu olarak , Kızım , adresi öğretin ilkönce dedi ... Çok korktu çocukcağız diye devam etti , Allahtan Emel tanıdık geldi , bize anlattı derdini ...
Sen , çok teşekkür ettin , Nükhet'le elimden tuttunuz , yürümeye başladık eve doğru ... Gittiğimiz yolu ezberlemeye çalıştım , bir daha bu durumda kalmak istemediğim için ... Bir yandan sana beni neden unuttun diye soruyordum avaz avaza ... Seni anneme şikayet edeceğim diyerek bir yandan da hıncımı almaya çalışıyordum ...
Korkarak çaldın evin kapısını , annem ağlamaklı suratla açtı kapıyı ve bağırmaya başladı nerde kaldınız diye , sorumsuzluğumuzdan girdi , başımıza buyruk olduğumuzdan , başımıza neler gelebileceğini sıralamaya başladı ardından , taa ki Nükhet'i görene kadar ... Nükhet'i görünce kızgınlığını yatıştırmaya çalışarak sordu tekrar neden geç kaldınız ?
- Coğrafya hocası defter istedi 5 ortalı ve çizgisiz ... Onu almak için Kırtasiye aradık dedim ... Seni kurtarmak için ... Arkadaşının yanında incinme diye ...
İnanmasa da inandı göründü annem ...
Nükhet , Hoşgeldin kızım dedi ...
Nükhet o gece bizde kaldı ... Beni almadınız yanınıza ... Gizli gizli konuştunuz , güldünüz , ben uyurken hala gülme sesiniz geliyordu yan odadan ...
O gün neden beni unuttunuz , hala bilmiyorum , neydi aklınızı başınızdan alan , küçük bir kızın hayatında büyük bir iz bırakacak kadar güzel bir gün yaşamışsınızdır umarım ...
Sonbaharda yakılan kuru yaprak kokusu o gün okul çıkışındaki korkuyu yaşatıyor bana , her Sonbahar'da , yeni baştan ... Ne tuhaf KOKU - KORKU nun R siz hali ...

Artık , ikimiz de büyüdük ... Sen benden daha büyük olabilirdin 6 yaş kadar ... Ama , ben senden yaklaşık 20 yaş daha büyüğüm bu yıl ...
20 yıldır bekliyorum seni , o akşamüstü Okulun kapısında beklediğim kadar büyük bir Yakarışla ...
Her sabah uyandığımda - önce seni düşünüyorum ... Seni düşünmekten vazgeçmediğim hergün için teşekkür ediyorum sana ve hayata ...

Not :  Emel ve Annesi ile arkadaş oldum ... Babası Askerdi ... 2 Yıl sonra Amasya'ya tayini çıktı , gittiler ... Yıllarca sonra bir gün Kitapçıda gözlerinin mavisi çekti beni yine ... Emel dedim , çekine çekine ... Evet dedi , sarıldık , sımsıkı ... "Sen varsan kaybolmazdım ben "... Yanında , küçücük sapsarı bir kız , gözleri Emel'den ...
Lise sonu Erzurum'da okumuş , bitirince de evlenmiş , kızı 4 yaşında ... Babasını , kızı doğmadan hemen önce kaybetmiş ve geçen yıl Annesini ... Emel'in Annesi ... İstanbul'da hayatıma giren ilk Komşu Teyze ... Küçük bir kıza , bazı insanların iyi olabileceğini öğreten ilk Yabancı ... Çocuğu ile kıyaslamayan tanıdığım ilk Anne ...
Dalmışım , Emel'in sesi ile döndüm hayatın ortasına ... Seni soruyordu Emel , beklediği cevapları alacağını zannederek ... Kaybettim dedim , birgün yolumu bulmaya çalışırken onu kaybettim ... Şimdi , kızı var , hayatıma kendisinin yerine bıraktığı ...
Bir de " Sonbahar , kuru yaprak ve çok yorgun , uzak bir Sokak "
Emel'in gözleri doldu ... Ağlama dedim , tıpkı Emel'in annesinin bana dediği gibi , Ağlama ... Bir gün buluşacağız nasıl olsa , bu defa o beni bekliyor olacak , küçük bir çocuğun sabırsızlığıyla ...

Bu şiir bu duygular altında yazılmıştır ... 


"BENİMLE KONUŞ DER
GECEYARISI UYANAN BİR HÜZÜN "

gece ve sürgün
eski bir özgeçmiş
yeni bir hüzün
meşhur yalnızlık
hatırlanan bir koku
sonbahar kuru yaprak
ve çok yorgun uzak bir sokak ...

nasıl unutulur gitsen de
bir geceden bir geceye
gitsen de
ve hatta kalsan da bir gecede
nasıl unutulur ...

aşk unutulur
en kara yazılan sevda
en masum temas
unutulur
kahkahalar kilitlenir albüme
sevinçler unutulur
zaman silinir hafızadan
aldatır tarih soyunu sopunu
herkes herşey heryer her mevsim
her gençlik ve her ölüm
unutulur

ama nasıl unutulur
bir geceden bir geceye
gitsen de
sonbahar kuru yaprak
Ve çok yorgun uzak bir sokak ...


nAifce


 
 

2 Mayıs 2013 Perşembe

SOYADI ; GİRİŞ GELİŞME SONUÇ

GİRİŞ 
KUŞLAR UÇAR
AŞK VURULUR
TUTUKLANIR BU ŞEHİR
GİDERSEN
SEN ÖZGÜRSÜN GERÇİ
GİDERSİN
GİTMEK İSTERSEN

FİLM AFİŞLERİ SARARIR
GÜNLER DAHA DA KISALIR
SAÇLARIMDAN
CAMDA NEFESİNİN İZİ
SİLİNİR
YAVAŞ YAVAŞ
YÜREĞİMDEKİ İZLERİ DE
SEN SİL SİLEBİLİRSEN
SEN ÖZGÜRSÜN GERÇİ
SİLERSİN
SİLMEK İSTERSEN

SABAH KOKUSU
UÇAR ÇAYIN DEMİNDEN
KALAN KUŞLAR DA VURULUR CAN EVİNDEN
KIZKULESİ TUTUNUR
BİR GEMİNİN SON SEFERİNE
O DA GİDER
BAŞKA DENİZE
BAŞKA HİKAYEYE
SEN ÖZGÜRSÜN GERÇİ
BULURSUN YENİ HİKAYE
ANLATACAK
YENİ DENİZLERE

GELİŞME
SESİN GİDECEK
GÜLÜŞÜN EKLENECEK BİLETİNE
ÖZLEMEYECEK NE İÇTİĞİN KAHVE
NE BAŞUCUNDAKİ KİTAP
HABERİ BİLE OLMAYACAK GUGUKLU SAATİN
HER SAAT BAŞI SENDEN HABER
BEKLEDİĞİM
GİDERSEN İLLE GİDECEKSEN
ADIMI ÇAĞIR YANINA
BİRİNİ VERİRİM
BİRİKTİRDİĞİM HARFLERİN
SEN ÖZGÜRSÜN GERÇİ
CEBİNDE SADECE OLMASINI İSTEDİKLERİN

SONUÇ
ÖLÜ KUŞLARI TOPLADIM
AŞKI KALDIRDIM YERDEN
GÖRÜŞ GÜNÜNDE ŞEHİR
YORGUN VE YIKIK DÖKÜK
SENDEN ANLATTI
KIL PAYI KAÇIRDI
BU AŞK İKİNİZİ
KIL PAYI GÜNDÜZ TUTAMAZ YA GECEYİ

KIRILDI TÜM RENKLER
KIRILDI AŞKA BULANMIŞ KADERLER  
SEN ÖZGÜRLÜK YOLUNDA
BEN DARAĞACINDA HAYALLER ...

nAifce
Giriş Gelişme Sonuç // 2008 



13 Haziran 2012 Çarşamba

SOYADI ; SANA BANA AŞKA

Uzak uzak anlatışın
Uzakları anlatışın
Kaçıncı kadında takıldım kaldım
Kaçıncı kentte
Kaçıncı meyhanede
Hangi karanfilde
Bir yolculuğundan diğerine
Kaçıncı adreste
Kaçıncı Kimlikte
ve hangi gülüşte

Suskun ve Acıyarak
Aşka
Sana
Bana
Yaşananlara
Yaşamadan bıraktıklarımıza
İlk kez dile düşen son cümleye
ve yanındaki özgürlüğe
Acıyarak
Acıyarak en çok aşka ihanet edenlere
Takıldım kaldım

Aşk en büyük İHANETTİR
Yeryüzünde ve Gökyüzünde
Tarihten sızan 
Genç - ki en genç - ömürlere ...
nAifce
SANA
BANA
AŞKA

11 Mayıs 2012 Cuma

SOYADI ; ÖZGÜRLÜK

YANIMDA TAŞIRIM ÖZGÜRLÜĞÜMÜ
ne kelimeler
ne sevdalar
ne kış / ne yaz
ne ulu çınar
ne hüzünlü sonbahar
kapıp kaçar
kaptırmam                                                                  

sorsalar bile ayaküstü
Kaça
satmam / satamam / sattırmam

YANIMDA TAŞIRIM ÖZGÜRLÜĞÜMÜ
selamlamalar
ve
hoşçakallar
daha kolay
daha kolay yeni başlangıçlar
henüz yaşanmış ayrılıklar
geçmiş ve gelecek
ve
içinde bulunduğum an
daha kolay

gülmek kolay
ağlamak kolay
renkler
doğmalar
ve
ölmeler
kolay
sevmeler kolay

YANIMDA TAŞIRIM
ve
YANINDA TAŞIR BENİ
ÖZGÜRLÜK - bir tek beni -

en çok ÖZGÜRLÜK kolay ...
nAifce
ÖZGÜRLÜK

8 Mayıs 2012 Salı

SOYADI ; DÜŞ II

" Yanılıpta gitmeyesiniz Düşlerim
  Tarih geçirmez sizi o yoldan"

  Ağlayışım
  Düşüşüydü
  Düşlerimin

  Düşler
  Yinelenmezdi zaman içinde

  Hasretlere imzalıydım
  ve
  İhtimalsizlikti
  Zaferim

  Acılarım
  Suskunluğumun da
  Ömrüydü
  yada
  Suskunluğummuydu
  Acılarımı yaşatan

  "Yanılıpta gitmeyesiniz DÜŞLERİM
    Tarih durdurur sizi o yolda"
  nAifce
    DÜŞ II
 

4 Nisan 2012 Çarşamba

SOYADI ; GE - N - Ç


" Birinin de seni düşünerek
uyuduğunu düşün bu gece "

Gülüşün hala ge(n)ç
ayrılığında
ve hala ge(n)ç özgürlük
kelimeler ge(n)ç
soruluşun
boşanan çiftler bile ge(n)ç
anlamak için birbirini
ge(n)ç ömrümüzde
ge(n)ç işte acılarımız
kinler de ge(n)ç gibi
yorulmak
yorumlanamamak
yalvarış
ve Y ile başlayan herşey
en başta yanlızlık
ge(n)ç işte
yoksa (n) fazla mı ?

" Birinin de seni düşündüğünü
düşünerek uyu bu gece "

nAifce
ge ç
(n)

3 Nisan 2012 Salı

SOYADI ; SENİ SEVMEKTEN VAZGEÇTİM



"Hiç değişmemişsin dedin
elbette değiştim
20 yıl önceydi senden vazgeçtim ..."

Görünüşüm aynı
Gülümsemem de
Duygularımı sıraya dizdim senden sonra
Kuşlarımı içimden uçurarak
Yaşadığımız günbatımlarını dağıttım
Yasemin kokularına açtım yüzümü
Uçtu yüzüme sinen sabah bakışların ...

Elbette değiştim
Seni özlemekten vazgeçtim

Üzmüyor yaşadıktan sonra
Anlatılan ihanetler
Gökyüzünü kabullendim deniz çizmiyorum rüyalarıma
Çobanyıldızı ne zamandır gözlerim
Cesaretim yeniyor adını soyadını
Adresini sildim hafızamdan ve telefon numaranı
Biriktirdiğim harçlıklarımla
Aldığım hediye neydi hatırlamıyorum
Doğduğun için kendimi şanslı saymıyorum ...

Elbette değiştim
Seni yaşamaktan vazgeçtim

Değişmemişsin demen yalancı
Uzattığın elin elime yabancı
Saçların yakmıyor yanağımı
Soluğun kırmızı değil kanımda
Kanımda geçmişin zehir zemberek tadı
Kızına takılıyor gözüm , annesine benziyor
Kaçırıyorum tanımadıklarıma bakışlarımı
İçimde Aşk için olmayan teneke tıngırtısı
Yoksa yağmur mu başladı
Düştü düşecek öyleyse saçaklardan yanağıma ...

Elbette değiştim
Seni sevmekten vazgeçtim ...

nAifce
Seni Sevmekten vazgeçtim
09.12.2004

2 Nisan 2012 Pazartesi

SOYADI ; DENİZKIZI



" Sesi yeter sandım kalbimin
yoluna mercandan düşlerimi serdiğim
gelme
istemem artık
ne pupa yelken
ne tam yol ileri
denizkızını öperken gördüm seni
deniz affetse de
ben affetmem ihanetini" ...

Haykırdım denize
vurgun yedi aşkım ihanetinle
yırtılmış dalgalar yüzüme çarpıyordu
ağlara yakalanmış bedenim
yaralı çırpınıyordu

özgürlüğünü getirdi
küçük kara balık
sesim ulaşır - belki- yüreğine
dalgındın incilerini görmedin midyenin
yaş akıtmasın yeter ki gözlerin
yosunlardan işlediğim
istemem acımasın teninde
kaçamak aşkın izi yine de
öpüşmelerimizi de istemem geri , düşlerimi de
saçında buram buram kum çiçekleri
soluğun istridyenin sedefi
kirpiklerinde martının
kısmen sevgiyle tuttugu zeytin dalı
kısmen özgürlüğe kanat çırpışı
sayabildiğim kadar sen bu deniz
sayabildiğim kadar lacivert ve derin
yolumu gökyüzüne çevirdim
uzak , mavi ve gidebildiğim kadar sensiz ...

Denizkızını gördüm kollarında
ben affetsem de gidişini
aşk affetmez başkasının kollarındaki sevgiliyi ...

nAifce
Denizkızı
İnkumu 1984
Şiirin II. Versiyon

SOYADI ; TUTSAK



" Bir yerlerde kurtarılmayı bekleyen
esir bırakılmış doğrulara "

Gecelerim yorgun
Aydınlatmıyor ışığı içimdeki mumun
zifirilerde
taşıdığım bu umutsuzluk
dumanı tütüyor
özleyişimin -dizboyu
belki dönersin
yeterince ağlarsa sesim

çok çok istesem döner misin sahi ?

donmuş ellerini koy yüreğime
dönersen çekinmeden
bedenini sarıp sarmalarım gücümün yettiğince
sesini eklerim sesime bildiğim tüm alfabelerle
gülümser gecelerim üzerine uykularının o zaman
ateşböcekleri uçuşur umutlarımdan
konar düşlerine ve kalır aydınlatması gereken yer neresiyse ...

dönersen
eğer dönersen esir kalmış doğruları
özgür bırakır yıldızlar ...

" Bir yerlerde tutsak alındıkça yanlışlar
bedenimi de senin için özgür bırakacaklar " ...

nAifce
04.11.2004
Tutsak

1 Nisan 2012 Pazar

OKURLARYAZARLARDA



Rahat rahat uyuyun
Seyircisiniz ne de olsa
Sorunuz yok
Yaşama
Yanıtınız da
Zaman sizin
Devir sizin
Önemseyin küçük cümlelerinizi

Sevinin
Sevişin
Sevmeyin
Gerinin
Bağırın
Çağırın
Küfredin
Görmeyin
Göstermeyin
Boşverin
Harcayın
Harcanın
Vermeyin
Saklayın
Saklanın
Öfkelenin
Kemirin Tırnaklarınızı
Konuşmayın
Konuşturmayın sakın

İsmi UMUT olanların
ÖZGÜRLÜK konacaktır Soyadına
Nasıl olsa ...

nAifce
SOYADI BİLİNMİYOR

31 Mart 2012 Cumartesi

OKURLARYAZARLARDA






Haftada bir gün
Bildiğim tek dükkandan
Bu şehirdeki
Boncuk seçerim
Kendim için
Kimin takacağı umurumda değil dizildiğinde
Yüreğimin sesine karışır
Boncukların misinaya dizilişi
Renk midir Boncuk mudur Sesler mi ?
Yüreğimin ritmine uyar
ya da Yüreğimdeki ayakizlerinin sesimidir dizilen ?
Sırasını beklerkenki incelikleri boncukların
Birarada ama yapayanlız çoğunlukları
Bir ve Tek yansımaları
Boğuneğmelerindeki ustalık
Ayçiçekleri gibidir
-Yanlış anlaşılmasın Güneşe boyuneğer Ayçiçekleri
Rüzgara karşı dimdik ayaktadır
Özgürlüğe dururlar boynu kıldan ince
Eğilmez bükülmez yoksa hiçbir Ayçiçeği
Yere düşer , üçü beşi bazen bir avuç Boncuk
Kiminde köhne dükkanlarda kaybolmuş bir anı bulunur
Kiminde yepyeni anılarda kaybolmuş bir dükkanın adresi
Farklıdır üstelik herbirinin fiyatı
Bedenleri satılıktır ama özgürlükleri asla
Paramparça kırılır bir Boncuk ruhunu satmaktansa
Eğilip toplarım yerden
Misina boş kalmamalı
İncinir boncukların şaşarsa sırası
Oysa Bedenim yorgun
Yaşadığım tüm şehirler gibi
Tek bildiğim
Haftada bir gün
Boncuk seçerim
Tanıdığım en büyük Kahraman için
Yüreğimdeki ayakizlerini silmeye çalışan ...
Boncuk gibi yaşlar dizerim
İnciler düşer , Mercanlar kalır geride
Son Boncuğa gelince sıra
İlla kopar Misina herhangi bir yerinde
Bir başı vardır bir bitimi bu dizinin
Bir de anısı Bugünden sonra Yarından önce
Aynı Boncuk , Ayrı Tende , Bambaşka renklerle ...




nAifce
12.08.2003
BONCUK

SÜRGÜNDE ŞİİR DİLİNİZE


"İltimazdır Kimisine Yaşamak
Sürgündür Ölmek Kimisine"

Sürgünde Şiir dilinize
İşte Soyadınıza konan Kurşun
ve Hoşçakal Sokakları
Ölümünüzdür aynı Kentte
Düşle Ölmek zordur
Ama Şiiri Seçmek Ölümü de Seçmektir
ve Toplamaktır Ölümünü Sevdiklerinizin ...

Ne ki Hesabı Yapılmıştır tüm ŞİİRLERİN ...

nAifce
ŞİİR

30 Mart 2012 Cuma

SOYADI ; GİTTİN Dİ



Gittindi
O zamanlardı
Hüzünler çizdim
Ayten SAKARYA'nın Fırçasından
Aynalar boyu
Çocuk sesleri dinledim di
ve Seninkini
En anlamlısıydı
Nilüferler açmıştı
Başharfleri
Dönmeyecektin
Hasretin çizilmişti
Duvarlara Anladım dı
Baykuşlar uçurdum du gözlerimden
Yağmazlar yağdırdım dı
O zamanlardı Kaldı
Yaşlılara dokunamazdım
Birgün ben oluverdim aralarında
Anlamıştım
Herşeyin anlamı
Yanlızlıktı
Gittindi
Sıra bana hala gelemedi ...

nAifce
GİTTİNDİ