KORİDOR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
KORİDOR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Mart 2018 Pazartesi

Okudum Bitti- 37: Issız Ev || Linwood Barclay





                     Kitap seven herkese yeniden merhaba. Günün assolisti Issız Ev. Koridor Yayıncılık'ın bu sade ama güzel kapaklarını çok seviyorum. Siyah ve beyazın şahane uyumu. :) 

           İlk defa okuyacağım bir yazar olması da heyecanı biraz daha arttırdı. Çok severek, merakla, heyecanla okudum. Hatta yazarın diğer kitaplarına da bakmayı düşünüyorum. 

           Derek arkadaşı Adam'ın ailesiyle kısa bir tatile gidecek olmasını fırsat bilip bir plan yapar. Langley ailesi evde yokken onların evinde kız arkadaşı ile rahatsız edilmeden vakit geçirmeyi planlar. Onları yolcu etmek için evlerine gider ve bir yolunu bulup saklanır. Ama işler hiç umduğu gibi gitmez. Hatta öyle bir sarpa sarar ki çeşitli tahminler yaparken kitabın nasıl bittiğini anlayamadım. 

             Şaşırtıcı gelişmelerle dolu, çok güzel bir kitaptı. Tam bir şeyler tahmin ediyorum derken yoksa öyle değil mi acaba dedirten; sırların ortaya döküldüğü, geçmişle hesaplaşmalarla dolu bir kurguydu. Derek ve babası Jim'i çok sevdim. Çok şey var anlatacak da büyüsünü bozmadan bu kadar söyleyebildim. Zaten bu yazdıklarımın bir kısmı da kapakta yazdığı için sorun olduğunu düşünmüyorum. Okursanız seversiniz bence.




''İyi niyet ne kadar kötü sonuçlara yol açabiliyor...''


''Bazen çok uzun sürse de insanın doğru şeyi yapması gerekir.''



KORİDOR YAYINCILIK

Çeviren: Belgin Selen Haktanır
1. baskı 2018
440 Sayfa




13 Aralık 2017 Çarşamba

Okudum Bitti- 166: Öldüm Çık || Perihan Gün





              Kitap seven herkese merhaba. Günün kitabı Koridor Yayınları'nın son dönem çıkanlarından. Yazarı Perihan Gün sosyal medyada epey biliniyormuş. @perizekalıyım kullanıcı adıyla. Ben ilk defa duydum, o da benim cahilliğim. Okumadan İnstagram hesabına şöyle bir bakındım. Çünkü kitabı açar açmaz şöyle yazıyordu: ''Bu kitapta anlatılanlar, gerçek bir hikayeden esinlenilerek yazılmıştır.'' Ne kadarı kurgu merak etmiyor değilim.

         Kardeş gibi gördüğü Tuana'nın kaybını ben de kalbimde hissettim. Sevdiği birilerini kaybeden herkese sabır dilerim. Tüm bu zor günlerinde uzakta da olsa Perihan'ın en büyük dayanağı Yağız'dır. Uzun zamandır birbirlerinin hayatlarında olmalarına rağmen hiç konuşup, görüşmeyen çiftimizin durumunu aslında hiç yadırgamadım. Hani olur ya bazen, hiç yüz yüze görmediğiniz birileri her an yanınızda olanlardan çok daha yakın olur. Onlarınki de öyle başlayıp öyle ilerleyen bir ilişki. Sonu mu? Merak ediyorsanız okuyun canım. :) 




'' Yenidoğan Ünitesi dışında, insana iyi gelen hiçbir yeri yoktur hastanelerin. Berbat ilaç kokusu, mutsuz insanlar, endişeli bakışlar ve tedirgin bekleyişler. Üstelik gecesi, gündüzünden daha zordur!''



'' 'Dünyanın en zor şeyi nedir?' diye sorsalar, 'Öylece durup beklemek,' diyebilirim çünkü gerçek bir çaresizlik, yapabilecek şeyler olduğu halde yapamamak değil, YAPACAK HİÇBİR ŞEYİN OLMAYIŞIDIR!''



''İnsan bir mezarın yanı başında uyuyakalır mıydı hiç? Umarım hiç kimse orda uyuyakalmamıştır daha önce.''



''Sevilmeyi unuttuğunuz oldu mu? Ya da şöyle sorayım; sevilmeyi unuttuğunuzu fark ettiğiniz oldu mu? ''



''Öyle inandım ki. Allah'a dualar ettim 'alma yanı başımdan' diye. Ne yaşayacaksak yan yana yaşayalım, bir gün öleceksek yan yana ölelim, güleceksek aynı anda... Ona bir şey olacaksa bana olsun diyebilecek kadar gözün karardı mı hiç? Umarım olmamıştır. Umarım bundan sonra olmaz. Sevincini sevincin, üzüntüsünü kendi derdin bildiğin, oturup her yarasından, her kırığından öpmek istediğin birini kaybettin mi? Umarım kaybetmezsin.''



''Seni almak için kapı önünde sigara içerek sabırsızlanan bir bekleyenin yoksa eğer, gittiğin yolların hiçbir değeri kalmıyormuş meğer... 'Neredesin?' diye soracak kimsem olmadığında anladım.''



''Söylemek istediğim tek şey var: Bir, Beşiktaş üç yıldız olmadan, bir de sana mercimek çorbası  yapmadan ölmek istemiyorum.''




KORİDOR YAYINLARI

296 Sayfa
2017



15 Eylül 2017 Cuma

Okudum Bitti- 115: İnsan Ne İle Yaşar? || Tolstoy




                  Kitap seven herkese merhaba. Gecenin  kitabı geçtiğimiz aylarda okuduklarımdan. Geçen sene Dostoyevski külliyatını tamamlayıp, Tolstoy için kolları sıvayacağım, diyordum. Hem klasikleri yeniden okuma kararım olduğu için, hem de okunmamışları daha da ertelememek için. Ama elbette yalan oldu. Ecinniler'den sonra Dostoyevski ile aramıza bir soğukluk girdi. Ama düzelteceğim arayı. :) 

           Kitaba dönecek olursam , adını veren hikaye de dahil toplam altı hikayeden oluşuyor.


İnsan Ne ile Yaşar?
İnsana Çok mu Toprak Gereklidir?
Ateşi Kıvılcımken Söndürmeli
Mum
İlyas
Küçük Kızlar Büyüklerden Akıllıymış



           İlk ikisini çocukluğumdan beri biliyorum. İbretlik öyküler. Kısa, sade ama derin anlamlı. Sevgi, dostluk, iyiliğe dair dokunaklı bir okuma istiyorsanız harika. Hele de Tolstoy ile yeni tanışacak miniklere şiddetle tavsiye ederim.

       Koridor Yayınları bir süredir bez kaplı olarak çıkarıyor klasikleri. Henüz diğerleri yok elimde. Bu da zaten bir arkadaşımdan hediyeydi. Dış görünüşü kadar içini de beğendim. Çeviri özenliydi. Rahatsız edecek hiçbir şeye rastlamadım. Aksine keyifle okudum. Zaten Rusça aslından çevrilmiş. Bu kitabın editörlüğünü de İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Rus Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı başkanı Prof. Dr. Emine İnanır yapmış. Başlamadan bu bilgiyi okuyunca zaten tamam, dedim. :) 






''Atalarımız boşuna dememişler: 'İnsanlar annesiz babasız yaşayabilirler ama Tanrısız yaşayamazlar.' ''


''İnsan sadece kendi hayatı için endişe eder, bunun için yaşar sanırdım. Oysa yaşamasına sebep olan tek şey aslında sevgiymiş. İçinde sevgi olan insan, aslında içinde Tanrı'yı taşıyor demekmiş. Çünkü aslında Tanrı sevginin ta kendisiymiş. ''
*İnsan Ne ile Yaşar?




KORİDOR YAYINLARI 


Çeviren: Işıl Karasay

1. Baskı Kasım 2016
118 Sayfa



9 Haziran 2017 Cuma

Okudum Bitti- 78: Sıradaki Sensin || John Katzenbach





             Kitap seven herkese merhaba. Günün kitabı daha önce Psiko Analist kitabını severek okuduğum yazar John Katzenbach'in son kitabı Sıradaki Sensin. Hemen hemen aynı duygularla okudum, çok sürprizli değil ama güzel. 

         Bir golf sahasının kenarında  elleri arkadan bağlanmış olarak bulunan genç bir kıza ait cesetin haberini yapmak için görevli muhabir Malcom Anderson'ın hayatı aldığı ilginç bir telefon sayesinde tamamen değişir.Bundan sonra yapacağı haberler sıradan cinayet haberlerinden çok farklı olacaktır. Çünkü arayan kişi katil olduğunu söyler ve bunu ispatlar. Bıraktığı deliller yüzünden artık medyada önce 'İnfazcı' sonra 'Rakamcı Katil' olarak anılmaya başlar.  

        Ve sadece bir cinayetlik katil olmadığını da ispatlar, tüm şehri korkuya boğan bir seri katildir. Tüm bu süreç boyunca da tekrar tekrar Malcom ile bağlantı kurar. Zamanla Malcom artık katilin ayrılmaz bir parçası olur. Biraz olayların Malcom 'un ağzından geçmiş zaman kipiyle anlatılmasından biraz da tahmin gücüm sayesinde çok şaşırtan bir kitap olmadı beni. Ama yine de bir sürü 'acaba' kaldı geriye.

       Olayların yetmişlerin ortalarında geçmesi ve kısıtlı teknoloji daha bir keyifli okuma sağladı bence. Katilin profilinden hareketle özellikle savaşların, aile yaşantısının insan psikolojisine etkilerine de değinilmiş olması da cabasıydı.






... Bu hikaye kasırga ile ilgili değildi ama sonradan düşündüğümde, bir şekilde cinayetlerin de hemen hemen aynı göründüğünü fark etmiştim; bilmediğimiz uzak bir yerde vuku bulup ardından bir dalga gibi şehre yayılarak büyük bir doğal güçle adım adım ilerliyorlardı.


... Şöyle yazdım:

Sunset Lisesi'nin on altı yaşındaki amigo kızı...
Sabah koşusuna çıkan bir adam tarafından bulundu...
Elleri arkasından bağlanmıştı ve 'infaz usulü' vurulmuştu...
Annesinin yüzü endişeli ve korku doluydu...
Babasının sözleri kırık dökük ve öfkeliydi...
Polis hâlâ ipuçlarının izini sürüyor ancak henüz bir şüpheli yok...



... ''Kim olduğumu bilmek mi istiyorsun? Söyleyeyim. Ben dünyadaki en kötü şeyim.''





KORİDOR YAYINLARI

Çeviren:  Seçil Ersek
1. Baskı 2017
360 Sayfa





13 Mart 2017 Pazartesi

Okudum Bitti-35: Ölüm Çiçekleri || Julia Heaberlin





     Kitap seven herkese merhaba. Benim okunmuş kitaplarım yine birikmeye başladı. Bu ay okuma olarak da çok verimli geçmiyor. Geçen ayın yarısı kadar bile okuyamayacağım sanırım ama olsun. Bloga yazılmayı bekleyenler de beşi geçince eyvah diye bir uçtan başlıyorum. Bahar tembelliği ya da depresyonu mu desem, bilemedim. :) 


     Ölüm Çiçekleri 'ni severek merakla okudum. Psikolojik gerilim kitabı, öyle kan donduran dehşet yok ama şaşırtıcı. Beklenmedik şeylere hazır olun. Kitap çift zamanlı ilerliyor. Böyle hem geçmişte hem günümüzdeki olayların işlendiği kitapları severek okuyorum zaten. Hem hızlı hem keyifli bir okuma oluyor.



          Tessa on altı yaşındayken bir seri katil tarafından kaçırılır ve bu azılı katilin elinden kurtulan tek kişi olur. Olay epey ses getirir ve medya sayesinde Tessa, Güneş Şapkası Çiçeği olarak anılır. Dava görülür ve şüpheli hapse atılır ama yıllar boyunca Tessa'nın içi rahat etmez. Aklında bazı şüpheler vardır.  

         Şimdiki zamanların anlatıldığı kısımlarda Tessa otuz altı yaşındadır ve yıllardır, onun tanıklığı ile hapiste olan kişinin idam gününe çok az bir zaman kalmıştır. Gerçeğe ulaşması için sayılı günleri kalan Tessa ile beraber ben de gerildim. Zor günlerinde yanında olan tek arkadaşı Lydia 'nın başına neler geldiğini merak ettim en çok. Yıllar sonra bile katili hatırlatan mesajlarla gerildim. Acaba, acaba diye diye bitirdim kitabı. :) 

          




... Beni sekiz yüz kilometrelik bir yarıçapta herkes tanıyordu. Ben, 10. Otoyol'un ilerisinde bir zamanlar boğularak öldürülmüş bir üniversite öğrencisi ve bir öbek insan kemiğiyle birlikte Jenkins ailesinin arazisinin yakınlarındaki terk edilmiş bir tarlaya bırakılan kızdım.


... ''Anılar gübre gibi değildir,'' demişti doktor beni masasına götürürken. Çürümezler.


... Ben bir masaldaki kadın kahraman değildim, asla da olmayacaktım. Gerçi masallardaki kadın kahramanlar da ilk başta kurban konumunda oluyorlardı. Pamuk Prenses zehirleniyordu. Kül Kedisi eve hapsoluyordu. Rapunzelkilit altına vuruluyordu. Tessie de kemiklerle birlikte bir tarlaya atılıyordu.
    Bir canavarın çarpık fantezisiydi.



... Ah, cehennem bile bir el aynasından var edilebilir. Tek bir bezelye tanesinden. Tek gözlü bir çiçekten.




KORİDOR YAYINLARI

Çeviren: Belgin Selen Haktanır
1. Baskı 2017
421 Sayfa


4 Kasım 2016 Cuma

Okudum Bitti- 123: Kurt Gölü || John Verdon





                      Herkese merhaba. Gecenin kitabı ilk kitabını okuduğum Dave Gurney serisinin beşinci kitabı. :) İlk kitap Aklından Bir Sayı Tut 'u 2012 yılında okumuştum. Katilin kim olduğunu kitabı okumadan, istemeden öğrendiğim için, çok keyifli bir okuma olmamıştı. Kaç yıl geçmiş, kim olduğunu hatırlamadığım düşüncesizi saygıyla anıyorum. Sırf bu keyifsiz okuma yüzünden diğer kitapları çıktıkları zaman hemen okumayacağım, dedim. Araya bir sürü sebep girdi ve ben son kitaba kadar John Verdon 'u unuttum.


                  Kurt Gölü 'nü aradaki kitapları okumamış olmama rağmen ki arada ufak göz kırpmalar vardı, severek okudum. Bir Mehtap klasiği olarak ara kitapları da ilerleyen zamanlarda okuyacağım. Tess Gerritsen kitaplarında da benzer bir şey yapmıştım.  Zaten her bölüm farklı konu işlenen diziler gibi olduğu için, karakter harici bütünsellik taşımıyorlar. O yüzden de siz de tereddüt 
ediyorsanız hiç sıkıntı değil, okuyun gitsin.


                 Farklı yerlerde yaşayan dört kişi, yakın zamanlarda bilekleri kurt başlı hançerlerle kesilerek intihar etmiş olarak bulunurlar. Hem kullanılan hançer, hem kesiklerin aynı olması zaten ilginçken, daha da ilginç bir şey ortaya çıkar. Bu dört kişi ölmeden kısa süre önce birilerine gördükleri kabusu anlatırlar. Dördünün de aynı kabusu görüp ardından intihar etmesi çok şaşırtıcı. Öyle değil mi? 

                Bu olaylar dikkatleri Kurt Gölü'nde hipnoz terapisti olarak çalışan Psikolog Richard Hammond 'a çeker. Çünkü ölen dört kişi de Hammond 'ın sigarayı bırakma hipnoz seanslarına katılmışlardır. Dedektifimiz Dave Gurney de emeklilik falan dinlemez, geçerken uğradım şeklinde eşiyle beraber olaya müdahil olur. İşte beyin yakan detaylarla konu bu şekilde. 

                 Olayları çözerken, soğuğu iliklerinize kadar hissedip (burada kar olmaz ama kar varmış gibi hissettim), biraz acaba biraz vay be diyerek bir solukta bitireceğiniz bir kitap olmuş. 





... ''Sen, birinci sınıf NYPD dedektifi David Gurney. Teşkilatın gelmiş geçmiş en seçkin dedektifi. Oturmuş, bir kirpiyi gözetleme planları yapıyor. Dünyanın en zeki suçlularının düşünme yöntemlerinş tespit edebilecek kapasitedeyken küçücük bir kirpinin ne yaptığını anlamaya uğraşıyor. Şimdi, sen söyle. Bu korkunç bir şey değil de nedir?''



... ''Sen ne düşünüyorsun, Sherlock? Doktor paranoyak kuruntuları olan, manik-depresif bir aziz mi? Yoksa tüm duyduklarımız bütünüyle saçmalıklardan mı ibaret?''



... Dört kişi aynı rüyayı görüyor?
      Bu nasıl mümkün olabilir?




... ''Hiçbir şey, insanı geçmişiyle başa çıkabileceği düşüncesinin yanılgı olduğunu anlaması kadar savunmasız hale getirmiyor.''




...''En az yarım beyni olan biri için televizyonda izlemeye değer hiçbir şey yok ki. Kuru gürültü ve saçmalıktan başka.''




... ''Nelerin ortaya çıkacağını görmek için eşekarısı kovanına çomak sokacağız.''




... ''Kendilerinin melek olduğunu düşünenler her zaman en kötülerdir.''






KORİDOR YAYINLARI

Çeviren: Ender Nail
470 Sayfa
2016



19 Nisan 2016 Salı

Okudum Bitti -42 : Görme Duyma Konuşma || Daniel Palmer




           Herkese merhaba. Güzel bir kitabı daha bitirmenin mutluluğuyla, daha önceden okunmuş sıra bekleyenleri hiçe sayarak oturdum blogumun başına. Özlemişim böyle hem duygulandıran, hem geren, hem de merak ettiren bir kitap okumayı.  John 'un eşi Ruby 'nin kanserle mücadelesi, onu hayatta tutmak için, çaresizlikten yapmak zorunda oldukları çok duygulandırdı beni. 


        John karısının hayatını kurtarmak için bir nevi kimlik hırsızlığı yaparak sağlık sigortasından yararlanır. İşler önceleri yolunda gitse de bir gün gizemli bir telefon alır. Kimliğini çaldıkları kişi olduğunu söyleyen adam onlardan bir şey yapmalarını ister ve yapmazlarsa birinin öleceğini söyler. Gerilseler de inanmazlar ve kabus başlar. 

        John 'un geçmişte aldığı bir kararın sonucu mu yoksa gerçekten işledikleri suçla mı ilgili olanlar emin olamadan, acaba ne olacak, kim bu adam diye düşüne düşüne merakla okudum. Film olsa soluksuz izlerdim ki öyle de okudum.








... Karar vermen gerekiyor. Hangi halatı kesmeli?

 Kendi hayatını kurtarmak için kimin hayatına son vermeli?


...Onunla bir brownieyi paylaşmak cennet gibiydi.


... İnternet, suç işleme yöntemleri için adeta bir açıköğretim fakültesiydi.



... ''Senden nefret ediyorum.''
''Hayır, henüz etmiyorsun ama edeceksin. Sana nefretin ne demek olduğunu öğreteceğim.''



... Kanser mi yoksa Uretsky mi? Hangi zehir onu daha hızlı öldürüyordu acaba?



...''Ne istersen yaparım.''
''Bence bunu söylediğine pişman olacaksın.''



... İki cinayetin birbiriyle bağlantılı olduğunun keşfedilmesinden birkaç saat sonra GDK Katili doğmuş oldu: Görme, duyma, konuşma. GDK.


... Kendimi böyle yalvarırken duymak garip olsa da yapabileceğim başka bir şey yoktu artık. Çaresizlik, tüm gözeneklerimden ter olarak fışkırıyordu adeta. Umutsuzluğumsa soluk borumu tıkamış gibiydi. O kadar öfkeli, o kadar nefret doluydum ki doğru düzgün düşünebiliyor olmam bile bir mucizeydi bence. Tek yapabildiğim bir şekilde bizimle oynamaktan yorulması, bize acıması için dua etmek oluyordu.






KORİDOR YAYINLARI

Çeviren: Dilan Toplu
2016
424 Sayfa


1 Mart 2016 Salı

Okudum Bitti- 31: Eşekarısı Fabrikası || Iain Banks





                  Herkese merhaba. Eşekarısı Fabrikası ,  epey merak ettiğim bir kitaptı. Son dönem tanıtımlarından sonra daha da arttı merakım. Özellikle kapakta yazan şu yazının etkisi büyük :


                ''Yüzyılın en iyi 100 romanından biri.''
                                 The Independent


              Adının Teneke Trampet , Sineklerin Tanrısı gibi kitaplarla anılması da albeni kattı. Okuyanlardan çok rahatsız edici yorumlarını duyunca, anneme okusana bir dedim. Oku, çok da korkunç olmadığını söyledi. Ben de bir hışımla başladım ama gerçekten beni çok rahatsız etti.

         Bir kere tamam korkutucu değil ama şiddeti çok rahatsız ediciydi.  Vahşet içeriyor dense daha anlaşılır olurdu. Hatta iğrenç şeyler var bu kitapta da denilebilirdi. Anlatımı iyi, kitap bence oldukça özgün ama zorlandım okurken. Yakılan köpekler, kesik hayvan başları, işkence gören eşekarıları...  Off off. Kurgu bile olsa böyle şeyler çok rahatsız edici, özellikle de böyle insanların var olduğuna şahit olduğumuz için... 


                 Okurken ne olacak, nasıl bitecek derdine düşmeyeceksiniz, anın rahatsız edici büyüsüne kapılıp, tedirginlikle okuyacaksınız. Karanlık, kasvetli, rahatsız edici... Ama o merak etmediğiniz sonunda şaşıracaksınız. Aile, çocuk, şiddet kavramları üzerinde düşündürecek, psikolojik yönü olan ama yine de yorucu bir kitaptı benim için.








... Size bir şey yaptıran her  zaman düşünce değildir.


... Bir ölüm daima heyecan vericidir, size daima canlı olduğunuzu hissettirir. Ne kadar savunmasız ve ne kadar şanslı olduğunuzu da... 




KORİDOR YAYINLARI

Çeviren: Zübeyde Abat
2015
254 Sayfa






           

17 Ağustos 2014 Pazar

Okudum Bitti - 101 : Sil Baştan || Ken Grimwood

koridor



                                                      Uzun süredir kitaplığımda bekleyen kitabı , yaz okuma şenliği için bir kategoriye dahil edince , gittiğim yerlerde okumak için çantamda taşıdım , denize gittikçe okudum bu yüzden epey uzun süredir süründü elimde. Normalde hemencecik bitecek bir kitap. Kelebek Etkisi ya da Her Gün Aynı Gün filmleri gibi diyebilirim , biraz düşük tempolu ama güzeldi.



                                                    Jeff , mutsuz bir hayat yaşarken birden bire ölüyor ve aynı hayatı , değişik zamanlarından tekrar tekrar yaşamaya başlıyor , ilk tekrarında bir anlam veremese de zamanla sorularına cevaplar buluyor , en büyük şansı geçmişten birçok bilgiyi de hatırlayabiliyor,  başına gelen bu şaşırrtıcı olayın tadını çıkartmaya başlıyor ve bir rastlantı -ya da sürpriz diyeyim- sonucu kendisiyle aynı kadri paylaşan Pamela ile tanışıyor ve bu karşılaşma ikisi için de çok anlamlı oluyor. Bu kitabı okumadan , hatta yukarıda bahsettiğim filmleri bile izlemeden çok önce keşke şimdiki aklımla,bilgimle ,tecrübemle aynı hayatı çocukluğumdan beri tekrar yaşasam ne güzel olurdu ya diye kuzenimle geyik yapmışlığımız vardı.






...  Onun yaşındaki kızlar - kadınlar- seksenli yıllarda böyle görünmüyordu. Böyle genç, böyle masum değillerdi ; Janis Joplin zamanından beri böyle olmamışlardı , özellikle de Madonna 'nın ardından.



... Sharla ucuz görünüyor. Pahalı ama ucuz ; Las Vegas gibi , Miami Beach gibi. En yüzeysel tahminle bile Sharla 'nın sadece düzüşmek için tasarlanmış bir makine olduğu açıktı.Daha fazlası değil. Eve annene götüreceğin türden kız değildi.




... Bir dağı yok edip sonra tekrar bir araya getirebilen , sonra tekrar yok edip tıpkı kumda oynayan bir çocuk gibi tekrar tekrar aynı şeyi tekrarlayan güçlerin kıskacındaydı Jeff.



... '' Birisi - Plato sanırım, bir zamanlar demiş ki , 'Sorgulanmamış  bir hayat yaşamaya değmez. '''
   '' Doğru. Ama  çok yakından incelenmiş bir hayat da intihar değilse bile deliliğe yol açar. ''



... Gelecek : Korkunç salgın hastalıklar , cinsel tercihlerde bir devrim olacak , ardından yine eski hale dönülecek , uzayda zafer ve trajediler yaşanacak , şehir caddeleri boş boş bakan, deri giyimli , zincirli ve dik pembe saçlı punkçılarla dolacak , kirlenmiş ve boğulmak üzere olan dünyanın yörüngesinde ölüm tehlikesi baş gösterecek. Tanrım , diye düşündü Jeff irkilerek , onun bakış açısından dünyası kabus gibi bir bilimkurguyu andırıyordu.









                                                          KORİDOR YAYINCILIK

                                                          Çeviren : Seçil Ersek 
                                                           25. Baskı Şubat 2012
                                                                    370 Sayfa

                                                         Satın Almak İçin : Kitap Sihirbazı